16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKİ CUMHÜRİYET 17 Mart 1965 BOTÇE, HOKONET ve PARLAMEHÎO Prof. Dr. Bedî Necmeddin FEYZİOĞLU fltçe muessesesi, bugünkfl seviyesinde, millî hâkimiyelin başlıca tecelli vesilesidir. Bu itibarla, bütçe, Hükümetle Parlâmentonun karşılıklı görev ve yetkileri konusunda isabetli bir kıstas vazifesini görür. Hükümetle parlâmentonnn bütçe bakımından nflnasebetleri başlıca iki safbada cereyan eder: Bfltçenin onanması ve bütçenin denetlenmesi. Bu •afhalann birincisinde Parlâmento bütçe projeainl gorüşür, tartışır ve Bütçe Kanununu kabul •der. fkinci safhada parlâmento bütçe hesaplarıBI görür ve kesin hesap kanununu tasdik eder. Aeaba parlâmento, millet adına, bütçe hakkmı bn safhalardan hançisinde daba muessir ve Jaydalı şekilde knllanabilir? II. fikflmetle Farlâmentonnn, hütçe konnsundaki karşılıklı rol ve yetkileri bakımından mevcut •lltemleri, esas itibariyle iki grupta toplamak •aflmkfîndür. Birinci Rİstemde, parlâmento, bütçenin hMirlanraa ve tasdik safhasında işe fazlaca kanfir. Hükümetin getirdigi bütçe tasarısı üzerinde, komisyonlarında ve genel kurullarında istedigi glbl değiştirmeler yapar. Bütçe müzakereleri m n lürer ve pek hararetli geçer. Bakanlar teker teker ve hükümet tüm olarak. bn görüsmel«r gırasında, sorgusuale tâbi tutulur. Millî hâkimiyetin en önemli tecelli ve tezafeflr vasıtası olan bütçe bakkı, daha bütçe tasarı•ının görüsülüp onanması sırasında kullanılmak Istenlr. Bütün bu müdahaleler, görüsmeler ve tartışmalar neticesinde meydana gelen bütçenin, bflkümetin ilk tasarısındakine ne kadar yakın veya nzak olursa olsun, artık en mükemmel seklinl bnldnfuna kani olunur. Milletvekilleri tesril Tazifelerini, basın v.s. yayın organlan genel •mrakabe görevlerini yerine Retirdiklerine inamrlar. Bütçe tasdik ve neşrolununca mesele de bitmiş kabnl olunur. tkinci sistemde, bütçenin hükümetin bir icra programı olduju fikrinden hareket edilir. Bütoe tMansının hükümetçe teklif edilen şeklinde yapılacak inbirafların icra kuvvetinin yıllık proçnunlarında ve nznn vâdeli plânlarında aksaklık hnsnle getireceSi kabul olunur. Bu sistemde parlimentonan, millet adına istimal edeceği bütçe hakkının muessir bir şekilde istimalinin biitçe prejesine müdabale etmek ve bütçenin tasdiki •afhasındaki müzakereleri nzatmak suretiyle sağlanamıyacağına inanılır. Bütçe tasarısı, nihavet bir tahmin ve tasavvur belgesinden ibarettir. Bnnn nygalama sorumluluğn hükümete aittir. O halde hükümete bn tasarıyı dilediği gibi hazırlamak Imkânı verilmeli ve onon getirdiği bütçe projesi hemen aynen kabul edilmelidir. Hüküınet Meclisin itimadı ile iktidara gelmiş olduğun» ve sncak bu itimadın devamı süresince orada kalabildiğine göre, iktidarda iken, yani eüTeni haiz iken hazırladıgı bütçe tasarısını deeistirmeğe kalkmakta hiçbir mâna ve fayda mülâtaaza edilemez. Teşriî kuvvet, bütçe hakkını asıl, bfikfimetin teklifi veçhile kabnl ve tasdik olunan bfltçenin nygulanma neticesini mnrakabe ve kontrol etmek snretiyle istimal etmelidir. Bütçe bakkının müessiriyeti, ancak tasarıdaki gelir ve glder tahminlerinin ne nispette gerçekleştiçinin verilen müsaadelere ne nispette riayet edildiginln araştırılıp anlaşılması ile saglanabilir. si^niHiiyiinigsjOiiiHHiyiiiiiiiiiiiiii •••• • ••» ••a» • ••< • •• • «•ı •••I SOSYflLiZM KONUSU cevabın sonunun da «îşte bu, sosyalizmdir» le biteceğini tahmin ediyorum. Bir gazete okuyusu olarak sorulardan biri hakkındaki düşüncelerim : Sosyalist sisteme geçiş: Bir sistemin tatbikıne başlayabümek için fikrî hazırlık yapılması şarttır. Memleketimizde sosyalizm bu devrededir. Sosyalizmin ne olduğu, memleket meselelerıni halletmek için ne gibi tedbirlerin alınması gerektiği halk efkârına açıklanacak ve bunlar aydınlar arasında tartışılacaktır. Böylece en iyi hal çareleri bulunabilecektir. Fikrl hazırlığın süresi memleketin fikri gelişmesine bağlıdır. Ancak fikri hazırlık devresi tamamlandıktan sonra sosyalist sistemin tatbiki için seçim ve siyasî iktidar hazırlığına başlanabilir. Eğer, bu fikrî hazırlık devresi yapılmadan ve muvaffakıyetle tamamlanmadan sosyalist sistemin tatbikine geçilirse, şimdiden söylemek lâzımdır ki, bu başarısızlıkla sonuçlanacaktır. MEHMET E. HAMZAOĞLU Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi «Her memleket sosyalizmi kendi bünyesine uygun bir şekilde, millî açıdan görmek ve nygulamak zorundadır. Yoksa sahte bir özentilikle degil, az gelişmiş ülkelerin kalkınması için, sosyalizm şarttır.» ALt EKREM ERGUN Yüksek Okul öğrencisi *** «Her şeyden önce sosyalizmin «medenî toplumların fikir süsü olmadığını; geri kalmış ülkeler için, «var olmak, ya da yok olmak» mücadelesinin tek kurtuluş yolu olduğunu anlamamız gerekir.» İLHAMt BAŞEĞMEZ î. Ü. Hukuk Fakültesi *** «Netice olarak sosyalizm, halkın bildiği, anlayabildi|i, kabul edebildiği şekle vanncaya kadar iktidara gelmemelidir. Aksi halde bu iktidar, sosyalizmin değil. belirli bir grnpun, bir çeşit dikta^ törlüğün sözcüsii oUcakUr» • ALİ YILDKK Doktor Esas olarak vazifesi şehir hizmetleri gormek olan beledıyenin beceremediği odevlerini, başka bır yönden işgüzarhk yapmakla tamir etmeye kalkmasının sanat özgürlüğüne indirilmiş bir darbe olacağının iyi bilinmesi lâzım geldiği kamsındayız. Meselenin diğer bir yönü de, kurulun memleketimizin fikir ve sanat hayatı üzerinde yeni alışkanhklara yol açabümesidir. Yarın edebıyat alanında, öbürgün si nema alanında böyle teklifler yapılmayacagmı veya kararlar alınmayacağını kimse temin edemez. Gerçi bunu temin eden anayasa vardır. Fakat göriildüğü gibi anayasa böyle ilkel tekliflerl yapanlara ve bunların temsil ettiklerl bâtıl zihniyete yeteri kadar engel olamamaktadır. GÖKHAN BELGtN lstanbul Üniversitesi Hukuk öğrencisi B ise tngiltere ile diğer bir kısım Anglosakson memleketlerinin uyguladıkları sistemdir. Memleketimizi de, parlâmentonun bütçe konusundaki tutumu itibariyle, birinci kategoriye dahil etmek gerektir. B.M.M. üyelerinin, gerek komisyon gerek Genel Kurnl safhalarında dikkat ve alâkaları hemen tamamen hükümetten gelen bütçe tasarısının görüşülüp onanması devresine teksif olunur. Yeni Anayasanın tadil tekliflerini tahdit hususunda koyduğu hükümlere rajmen, durum yine böyledir. Muhtevası de|erll ve knvvetli olsun olmasın, milletvekilleri ve senatörler tenkidlerini ve tavsiyelerini hep bn safhada göstenne gayretine düşerler. Parlâmento tatbikatında «seçmene selâm» veya «siyasi yatırım» diye adlandırılan konnşmaların çofuna hemen daima bütçe tasansının tetkik ve tasdiki safhasında raslanır. Bütün bn gayretlerin netice itibariyle bir tah minler belgesi üzerinde cereyan ettiğini pek fazla düsünen çıkmaz. Buna mukabil, bütçenin tatbik ve lcrasının verdiji neticeleri, tahminlerin ne nispette gerçekleştiginl, bütçede gözüken denkligin fiiliyatta ne hale girdi|ini veya bütçedeki nfak açıgın gerçekte kaç misline çıktığını g5steren «Kesin Hesap Kanunu» tasansının tasdiki sırasında Mecliste söz alan fiyeler pek nadir oldnğu gibi, basınt ile, radyosn ile yayın oreanlarından da bu sırada İIci gSsterenler çok azdır. Halbuki, iktidar için eerçek Svünme, muhalefet için de müessir tenkid imkânı verecek ve parlâmentova da asıl «bütçe hakkını» istimal ettirecek bir belee olarak Hazine Genel Hesabı ile Kesin Hesap Kanunu tasarısından daha iyi bir vesile bıılmak da kolay degildir. Bu iki konuya mütaakıp yazılarımızda temas edilecektir. N o t : Sayın Mazhar Levendoglu'nun 7'3/ 1%5 pazar günü. «Tartısma» sütununda. 28 subat eiinii rıkan «Teni Riitçeve Kadar» baslıklı makalemizin neticesine «salt bütçe teknifei açısından karsıt oldueunu» bildiren mektubundaki beyanına üc noktadan kısa cevap vermeSi faydalı görmekteyiz : 1 544 No.In 1965 geçici Bütçe Kanunnna istinaden, genel ve katma bütçeli daireler «yatırım harcamaları yapamıyacaklardır» seklindeki kesin mütalâa ile, kanunun 2 nci maddesi movacehesinde hüküm hatasına düsülmüstür. Sözfl geçen madde çerejince. daireler. bahls konusn yazımızın II nci paracrafının D fıkrasında açıklanan esaslar dalresinde, yatırım harcaması da ynpahiiecklerdir. 2 Gecici hütcenin «Devlet harcamalarına vetki verrn kannn» haslıihnı tasıma«ına rafrmen. relirlerin tonlanmasına dahi vetki verdifri. «Teni Bütceve Kadar» baslıklı yazımızın ITI üncü paraerafında esasen helirtilmistir. Bu noktada Levendoğlu karsıt dejil bilâkis bizden yana olmak tadır. 3 Geçici bütçe kanununda atıfta bulunulan kanunlann nnmaralarının zikri ve bu kanuna gelir ve gider eetvellerinin eklenmesinin faydalan hususunda biz de Levendoğjundan yana oluruz. Şu kadar ki, geçici bütçe kanunu bu ilâve ve takviyelerle çıkmıs bulunsa idı dahi, bu nevi bütçelerin mahiyet ve bünyelerinden ileri gelen «asgarî mahzurlardan» yine kurtnlmns olamazdı. Bu mahzurlarm nelerden ibaret bulundufu hususunda ise, 18/2/1965 tarihli Cumhuriyet'te çıkan «Geçici Bütçe» baslıklı yazımızda izahat verilmistir. Bu sebepledir ki, bir, 3 mart günü çıkan yazımızda, «oldukça müsait» hükümleri de ihtiva etse, geçici bütçe kanununun verdüi üç avlık süreyi de beklemeden. ondan kurtulmak için, «yıllık bütçenin» bir an nnce çıkması lüzumunn belirtmişizdir. •••• H ayın Doç. Dr. Vural F. Savaş • Bu mu sosyalizm?» makalesinde bugunkü sosyalıst yazarlann fikir savaşının açıklık ve objektiflik prensipini şiddetle sarstıklarını söylüyor ve «Gelir dağıtımında adaleti temin etmek, toprak mülkiyetinde derebeylik sistemini kaldırmak, demokratik mekanizmanın iyi işlemesini sağlamak, sağlık hizmetlerini sosyallestirmek gibi hedefler bugün liberal olsun, totaliter olsın bütün iktisadî «istemlerin müşterek gayesidir.» görüşünü savunuyor «ve bu gayeye ulaşmak hiç bir sistemin tekeli altında değildir» diyor. öyleyse biz bugün yapmak istediğimiz reformları hiç bir »ekilde başaramıyacağız ve bunlar sadece bir gaye olarak kalacaklar; çünkü devlet yönetiminde bütün sistemleri bir arada tatbik etmek imkânsızdır. Yazarın bir çok sorular içinde «Demokratik bir sosyalizm isteniyorsa memleketimizde seçim gücü az olan işçi sınıfının hangi sınıf yardımı ile desteklenmesi düşünülüyor?» sorusu üzerinde görüşlerimi belirtmek istiyorum. Herkesin eşit fırsatlara sahip olduğu bir toplum düzeni olan sosyalizmi yalnız işçi sınıfını koruyan bir sistem olarak göstermek doğru değildir; çünkü az gelişmiş hattâ gelişmiş ülkelerde işçi sınıfı küçüktür ve sosyalizm yalnız işçi sınıfının değil, aynı zamanda diğer emekçi kütlelerin gayret ve işbirliği sayesinde gerçekleşecektir. Dâva, yalnız bir işçi sınıfı dâvası değildir. Fakat, öncülüğü sosyalizme en yatkın ve organize sınıfı olan işçi sınıfının yapması normaldir. Bence sosyalizm bir işçi iktidarı olmaktan çok çoğun luğu temsıl eden bir halk iktidarı olacaktır. îşçi sınıfının öncülüğünün bir imtiyaz şeklinde anlaşılması, bu öncülüğünün anlamını yitirecektir. S RflDYOLflR T n T kanununun yürürlüğe gtı l l ı I ı r işinin nerdeyse senest ol makta, oysaki radyolanrruz hftlâ eski tas, eski hamam.. Sebebl nedir? Sorumluları kimdir? Radyolanmız daha kaç yıl veya asır radyoculuk bilgileri olmayan, radyodan anlamayan kişilerin elinde oyuncak olacak? Yeter artık, eğitici, eğlendirici, aktüel ve hepsinden önemlisi çok esaslı müzik dinlemek istiyoruz radyolarımızdan.. Bütün gün yayın yapacağı gururla bildirilen Türkiye Radyolan acaba bu bütün bir günlük yayınlarınnı ne kadannı çok sesli müziğe ayıracak? T.R.T. halkın seviyesine ineceği yerde, halkı kendi seviyesine çıkarsa, ona alaturkadan çok daha kaliteli olan çok sesli müzik dinletse hatalarının hemen yarısından fazlasını yok etmiş olur.. ALt ÖZÜGENÇ Doktor * ^ •% Dün akşam Nuruosmaniye caddesindeki «Devrimci Yayınlar Kooperatifi» ne uğradım. Baktım ki masa başında iki orta halli vatandaş ciddî bir eda içinde bir şeyler yazıyorlar. Yayınevi yöneticilerinde ise tuhaf bir hava: Savcılık kitap toplatıyor! dediler. Hangisini? Ali Faik Cihan'ın «Sosyalist Türkiye» adlı eserini. Kitap ve dergi toplatılması konusunda ötedenberi hayli tecrübem olduğu için memurlara kolaylıklar diledim. Ve ayrıldım. Kitabı toplatılan Ali Faik Cihan Akçaabat yargıcıdır. Bizdeki 141 li, 142 li fikir özgürlüğü hikâyesi böylece gelip nereye dayandı bakınız!.. Bir berber bir berbere demiş ki gel bre berber senl berberliyeyim .. Dün akşam üstü bir de ayaz çıkmıştı ki Nuruosmaniye asfaltında hem yürüyor hem de söyleniyorum: Bir yargıç bir yargıca demiş ki gel bre yargıç senl yargıçbyayım Bir savcı bir savcıya demiş ki gel bre savcı senl savcılıyayım.. Bir berber bir berbere demiş ki gel bre berber... Derken, bizim Enver'e rastladım. Enver, Babıâliden arkadaşımızdır. Şöyle böyle kendlslnl geHı on yıldanberi tanırız. Enver'in kitabını da toplatmışlar. Niçin? 1957 yılında Bakanlar Kurulu meğer bir karar almış. Bizim yayınladığımız kitabı yurt içine sokmak yasakmıs! Sizin yayınladığınız kitap neydi ki? Plehanov'un «Marksist Düşüncenin Temel Meseleleri»... Yahu 1957 deki Bakanlar arasında bu kitabı okuyup da anlıyabilecek kim vardı? Enver diyor ki: Ben ne bileyim birader kitabın 1957 de vasaklandıgınıT... Bari hükümet bize bir kolaylık yapsa da yasaklanmıs kitaplann listesini yayınlasa Zarara girmesek .. Zira elimde basmak istedlğim bazı kitaplar var. Peki ya onlar da yasaksa? Enver'i bıraktım yürüyorum. Ayaz çoğaldı. Kafamdaki sorn: 1957 deki hükümetin yasakladığı kitap!.. 1957 deki iktidann 8ç üyesi idam edildi. Ötekiler Anayasayı çiğnemekle suçln görülüp bapsedildi. Biz Anayasayı çiğnedikleri için adamlan cezalandırıp sonra Anayasayı çiğniyen bu adamların yasakladığı kitaplan bugün de yasaklıyarak nereye varabiliriz? Kafam kanşık. Cevaplan bulmakta zorluk çekmekteyim: Kitap 1957 de yasaklanmıs! Demek ki sekiz yıl geçmiş. Acaba 18 yıl veya 118 yıl sonra da bu karar yürürlükte kalacak mı? Bir soru daha: 1945 de verilen yasak karan bugün de yflrürlükte mldlr? Tani yirmi yıl önce yasaklanan kitap daba da yasak mıdır? Nuruosmaniyenin köşesine geldim. Ayaz arttıkça artıyor. Kafam da gitgide karışıyor: Bir berber bir berbere demis kJ gel bre berber »enl berberliyeyim... Bir yargıç bir yargıca demiş ki gel bre yargıç »enl yargıçlıyayım... Yargıçlaroak!... Targılamaktan daha anlamlı. Ali Faik Cihan, Akçaabat yargıcı. Fikir özgürlüğünün sınırlannı o bilemezse sokaktaki vatandaş nasıl biisin? Kahvede pişpirik oynarken mi öğrenecek? 141 ve 142 nin sayesinde fikir özgürlüğünü, getirdik bir kısım Targıçların öteki bir kısım yargıçlarm kitaplarını yargılamalarına kadar oturttuk. Bundan iyisi can sağüğı! Zaten önce yargıçlar kendi aralannda bir anlaşsınlar: Fikir özgürlüğü nerede başlar, nerede biter? Onlar kendi kendilerini yargılayıp da bir kısmı öteki kısmını hapsettikten sonra, o bir kısmını hapseden öteki kısmının karariarı doğru sayılır. Ve ondan sonra da vatandasa dönüp: Biz anlaştık, şimdi sıra sizde'... derler. Ama hiç şüphe yok ki simdılik fikir özgürlüğü bir teekrlemedir Türkiyede: Bir berber bir berbere demiş ki gel bre berber senl berberliyeyim... Bre berber 1960 sonra, Türkiyesinde toprak reformu, emperyalizm, çeşitli yabancı imtiyazlar, özel çıkarlar gibi hayatî konularda büyük gayret sarfeden ve sarfetmekte olan sosyalistlerin objektif olmaktan uzak olduğunu belirten yazarın bu makalesini açık ve objektif bulmadığımı belirtmek isterim. «Şimdi sosyalizm edebiyatı, karanlıklar içinde gelişen bir demagojiden ibarettir» gibi bir tâbir kullanmak doğru değildir. Karan hk olan hususlar varsa, nedenlerini fikir özgürlüğünün kısıtlı olmasında aramak gerekir. ERDEM BAYKAL Konya Koleji öğrencisi «DÜZELİYOR...» aym Mahmut T. öngören, Türkiye Radyolarının geçen on ay içinde program ve yönetim icraatı ile sosyal gücünün sıfıra indiğini soylüyorlar Ben bu kamda değilim. BUaki». son on ay içinde ve bilhassa yenı program döneminden sonra rad yolanmızın programlannın hergün biraz daha düzeldiğine, iyiye doğru gittiğine ve sosyal gücünün de arttığma kaniyim. Ve bunu elle tutulur bir şekilde görmekteyiz. Yazar, radyoların program fu karahğı içinde bulunduğunu ve on ayhk icraatında Türkiye Rad yolannın geleceği ile ilgili ümit verici bir davranışa raslanmadı gım ifade ediyor. Çok kötümser bir ifade. Ben bu fikirde değilim Programların birçok bakımlardan fikri, güzel ve doyurucu olduğuna inanıyorum. Radyonun yayınlan gelecek İçin ümit vericidir. Şimdiki yeni ya >in durumu, bundan evvelki rad yo yayınlarından çok daha iyi. çok daha eğitici, öğretlci ve renk lidir. Şu varki. bütün vayınlar kusur suzdur denilemez. Elbette gün geçtikçe daha da düzelecektir Bundan eminiz. R. CEIVUL KADIOĞLL Kimya öğrencisi ^ TtYATROTA HÜCUM Sayın İlhan Selçuk'un «Tiyatroya Hücum» başlığı altındaki yazısında belirtilen görüşle beraberiz. İstanbul Belediye Meclisi üyelerinin bir kısmınm teklifi ile tiyatrolan denetliyecek bir kurul teşkil edilmesi fikri tarihimizde ufak, tefek farklarla çeşitli devirlerde görülmüştür. Adetâ Abdülhamit devrindeki sansür heyetlerini andıran kurulun tiyatro eserlerini kıstası belli olmayan incelemelere tabl tutması sanat tarihimizde kapkaranlık yeni bir çığır açacaktır. Önüne gelen birçok eserlere keyfice «hayır» diyebilecek bir sanat hayatımızda meydana getireceği «güdümlü tiyatro» denen bir acubeden başkası olamıyacaktır. SEMİH TUĞLU Hismet sincirine yeni bir halka... Emlâk alım satımında sizlere faydalı olabilmek için ileri bir anlayışla kurduğumuz. O halde, bütçe tasarısı, onanmak üzere sunulduğunda lüzumsuz yere vakit kaybedip tasarıdaki ahenk ve insicamı bozacak müdahalelerde bnlnnmadan kabul ve tasdik edilmelidir. Bütçe yılı bitip neticeler belli olunca da, hükümet, RÜratli ve çok ciddî bir kontrola tâbi tutulmalıdır. Tasarıdaki tahminleri tahakkuk ettirememis veya verilen müsaadelrre riayet etmemis bir hükümet hakkında da siyasi, hukuki ve cezaî müeyyideleri bihakkın tatbik etmelidir. III. | u iki sistemden birincisi Fransanın ve çofu Kontinantal Avrupa memleketlerinin, ikincisi FİKİR SAVAŞI arasında tarafsızhk da var. Savaş içinde (fikir savaşı) tarafsız olunamaz. Hem bir fikir savaşı yapacaksınız (etliye, sütlüye dokunacaksınız), hem de tarafsız olacaksınız. Bu imkânsızdır. Ayrıca boş tartışmalarla Türkiyenin kaydedecek vakti de yoktur. Şimdi sosyalizm akımı. denildiği gibi «karanlıklar içinde gelişen bir demagojiden ibaret» değildir. Bazı çevreler ısrarla bu biçimde göstermektedirler. Sosyalist fikir akımımn «şimdiye kadar ele alınmıyan bir çok konuya eğilmeyi gerçekleştirdiğini» itiraf etmek, sosyalizm savunuculuğunun demagojiden ibaret olmadığının da ıtirafıdır. Sayın Vural Savaş'm verdiği örnek aksakhkların (Gelir dağılımınm «daletsizliği devlet eliyle fert zengin etme, doktorsuz köyler, ilâçsız hastalar, irticaın hortlayışı, politikacılann demagojiden başka iş yapmamaları, reform kanunlarının parlâmentodan çıkmaması, suiistimaller, özel tesebbüsün sömürücülüğü) çözüm yolu sosyalizmdir. Bu ve buna benzer aksaklıkları az gelişmiş ülkelerde gidermek liberal, totaliter doktrinlerin de sadece amacı olabilir. Bu o kadar önemli değildir. Önemli olan amacın gerçekleştirilmesidir. Bazı çevreler, «başks bir »istemi gerçekleştirmek isteyenler sosyalizmi bir paravana olarak kullanmaktadır», derken Sayın Vural Savaş ise «sosyalizmi ger | çekleştirmek için başka paravana lar kullanılmaktadır» diyor. Sosyalizmi gerçekleştirmek için bir paravana kullanmaya gerek yoktur. Yalnızca Türkiyemizin gerçekleri söylenmektedir. Türk so«yalistlerinin savunduğu demokratik sosyalizm doktrininin temel • niteligi işçi sınıfını siyasal iktida ' ra getirmek değildir. Sayın Doç. sosyalizmi XIX. yüzyıl sendikaliz mi ile karıştırmaktadır. Şu sınıf, ya da bu sınıf iktidara gelmiyecektir. Savunduğumuz ve savaşını edeceğimiz demokratik sosyalizm seçimle iktidara gelecektir. Her şey apaçık ortadadır. Hele bilimsel olduklarını söyleyenler, her şeyi göremiyorlarsa bunlara gösterilebilecek bır şey yoktur. ÂDEM YAVUZ S. Bilgiler Fakültesi öğr. Savaş'ın «Fikir savaDoç. Vural ileri sürdüğü şartlar şının gerçekten faydalı olabilmesi için» EMLÂK SERVİSİMİZİ hizmetinize arzetmekle şeref duymaktayız. 44 48 80/49 55 74/4418 97/44 60 96/44 58 72 B îii«iââi•••••••••«••••••••••••••••••••^••••••••••••••••••IiS5iIiiiîi»iî5Sî"""•••••••••••! •••«•«••••••••••a•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••! yillIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIMMIIIIIIİIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIUIIIIIIIIIIIIIIIIIIllillilllllllıılıııımıllıllllllllllllllHi "HAYVAN ÇİFIlfö, TÜRKER ACAROĞLU İ • ngihz yazarı George ORWELL'in «Hayvan I Çiftlifi Animal Farm» acııı eserı, Rasim özdengören'in çevınsı olarak, Bedir yayınları arasınaa çıktı (94 s., 3 lıra). Bundaıı nn yıl önce (1954), rahmeth kadın romancımız Ilalide EdibAdıvar'ın ilkm dihmıze çevırmış olduğu bu eserin değerı, unü neden ılerı gelıy.>r? «Beylik Çiftliği sahibi Mr. Jones, çece için kümesleri kilitledi, fakat o kadar içmisti, ki pencereleri kapamak aklına gelmedi». Gecenm karanlığından yararlanan hayvanlar, ölmek üzere olan en yaşlı erkek domuz Major'un çevresınde toplanırlar. Bu domuz jnsanlann somürücülüğüne karşı hayvanları baş kaidırmdya zorlar. Snovvball ile Napoleon adındakı iki genç erkek domuz, seferin başına geçıp \lr. Jones'u evınden kaçırarak çiftliği kurtarır Kamusal bir iş ve kazanç alayı kurulur. Guç bir zafer kazanılmıştır, elbet Napoleon cesaretıyle kendini gösterir. Ama, Snowball ona karşı sessız sadasız bir mücadele açar. Bu çaba, irı bekçı köpeklerınden gızlıce yetıştirdığı bir kuvvetle onu yerinden atana kadar sürüp gider. Napolcon'un ötedenberı bir «vatan haini»», bir «insan taraflısı» olduğu etrafa yayılır. Sürgunün dostları da bulunacağından, hemen bır şıddet rejımı g^lip çatar. Bu rejım, ilk günlerın güzel vaıtlerini, çabucak unutup büyük prensıplerı çığner, değiştirir. Zaten hayvanlar vaktiyle öğrendiklerinı, Napoleon'un onlara öğrettıklerinı yavaş yavaş unutur; hattâ okuma vazmayı ria a^tık beceremezler. Yalnız Snovvball m kılı kırk yaran, özentilı dehasının, ıktıdarını sağlamlaştır • mak için bulup uydurduğu esasları güçlükle kekeliyebilirler. Yenı şefın görülnıemış «muazzam icraat» ı içler acısı bır basarısızlıjia uğrar. Ancak bu başarısızlıklar, şıddet tedbirlerınin arttırılması sonucunu verir. Şüphesız, arosıra karşı devrım ıstiyçn bazı protestocu sesler rtuyulursa da çoban kbpeklerı. çok geçmeden. 'mların akıllarını başlarına getirır Boylece. aŞır ağır da olsa, erkek domuz ırkı. ötekı hayvanl«rı sömürme işınde insanın yerını alır. Snowball'un komşu ci^'iklerlp tirarpt» has'avıp nkıırtarıl mış» hayvanların emeğını kenüı yakınları yararına satmağa kalktığı güne kadar bu boyle sürüp gider. En sonunda, insanlar domuzları ziyarete gelir; çiftlikte hüküm süren «düzen» i övüp kutlar; hayvanlar insan kılığına gıren domuzlara ıtaat eder; ınsanlara b^nzemek içio de ard ayakları üstünde yürümeğe başlarlar... Snowball'un parlak başarısı, değil mi? Bu itibarla hikâyenin bize hatırlatmak istedıği şey apaçıktır. Çevıren buna «Domuzlar diktatoryası» demiş. Orwell'ın B.B.C. radyosunda çalıştığı sıra (1943 44) yazüan bu hicıv, dünyanın en yaman, en korkunç yergilerinden biri sayılabilir. Bunu Thomas More (1478 1535) ile Jonathan Swift (1667 • 1745) çağmdanberı. günün hayal kırıklıklarınm öcünü «Utopya» ülkesinde, «Gulliver» in devler ve cüceler ülkesinde (her iki »ser de dilimize çevrilmiştır) alraak istiyen İngiliz geleneğine rahatça yerleştirebilınz. Akıcı bir üslupla yazılan, temizce bir dille çevrilen bu siyasal sosyal romanı okumaktan, çocuklar da zevk alabilir. A k b a N BİZİM YOKUŞ! Yusuf Ziya ORTAÇ Bizim yokuş Babıâli yokuşudur. Yusuf Ziya ORTAÇ 16 yaşında bir lise öğrencisi iken bu yokuşa ilk adınu attı. Sonra?.. Elli yıl geçti bu yokuşta... Bu yokuşta geçen elli yılın tatlı, acı hâtıralarını, Yusuf Ziya ORTAÇ bugunkü AKBABA'da anlatmaya başbyor... 10 Mart tarihinde vefat ede" büyüğümüz kıymetli esim TEŞEKKÜR Dr. BEHZAT SİBEL'in hastalığı müddetince candan alâkasını esirgemiven Dahiliye Mııtehassısı Sayın Dr. AdnarATAM'a. Beyoğlu Belediye Hastanesi Başhekimi Dr. Hüseyın SALOR'a. hastanede tedavisi sırasında her tiirlü ihtimamı gösteren merhumun mestektaşı ve yakın dostu Sayın Dr. Operator Asi] Mukbil ATAKAM'a. Dahilıye Sefi Sayın Dr. Süleyman TORIN'e. hastane servis personeüne. cenaze merasimine katılmak. bizzat veya telefon. telgraf ve mekrupla taziyette bulunmak suretiyle biiyük acımızı paylaşan meslektaş. akraba ve dostlanmıza mirmet ve sükranlarımızı arıederiz. AİLESİ Cumhuriyet 3026 AKBABA, Türkiyenin en çok okunan* mizah dergisidir. Cumhuriyet 3012 TERA 298/3032 lstanbul Ticarel Odasından Maliye Bakanlığı Baş Hesap Uzmaru 0RWELL KIMDİR? Asıl adı Eric Blair olan bu İngiliz romancısı ve denemecisi, 1903 te Hindistanda doğdu, 1950 de Londrada öldü. Eton Kolejini bilirdi. Birmanyada polis teskilâtında çalıştı (192228). İki yıl Pariste kaldı. lngiltereye dönerek ögretmenlik yaptı. Ispanya iç savaşında yaralandı (1937). Ikinci Dünya Savaşında B.B.C. de çalıştı. Oradaıı «Tri bune» gazetesine geçti. En son «Observer» gazetesine yazdı. Animal Farm (1945) adlı eseriyle dünyaca tanındı. Kitap belli baslı f'Uere çevriidi. 1984 (1949) adlı romanj da büyük ilgi uyandırdı, televizyon ve sinemava aktarıldı. Roman, ileri gntürülmüş totaliter bir devleti iyi anlat:r. Bu eser de dilimize iki kez çevriidi (İJ58. 1960). SATIS MEMURU \LI\\tAKIIK Şirketimizce muhtelif vilâyetlerde istihdam edilmek üzere askerliğini yapmış (35 yaşmı doldurmamış) lise veya yüksek okul mezunu elemanlar arasmdan imtihanla yeteri kadar satış memuru alınacaktır. İsteklilerin ve bu hususta fazla bilgi almak isteyenlerin: 1 Izmir'de Gazi Bulvan No. 31 2 Ankara'da Cebeci Caddesi No. 104 3 tstanbul'da Sirkeci, Nur Han kat 2 de Turyağ A.Ş. Mıntıka Saüş Müdürlüklerine 5 nisan 1965 tarihine kadar dilekçe ile veya bizzat müracaaÜan ilân olunur. M«naj«nj 88/8080 ORHAN GÜRELÎ t Gelir vergisinde ortalama kâr haddi, gider beyanı ve uzlaşma müessesesi» konularında 18 mart 1965 perşembe günü saat 17.00 de Odamız Meclis Salonunda bir konferans verecektir. İıgüilerin teşrifleri rica olunur. (Basın 3817/3025) SOSYALİZME GEÇÎŞ Vazının IV. kısmında sosyalizmin ' sözcülüğünü yapanlara, yazar, bir çok soru sormakta ve açık cevaplır i»temektedir. Cevaplsrın, taraiındaa ^uuuiiııııııınıiiiıutu'uıııııııuıııııtuuuıunııtuıuiimuuiimuıuuuunııiiiııııııuımuuuııııınıuuııınir. TFRA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle