Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE İKİ CUMHURİYET 12 Mart 1965 PROGRAMIN BAŞARI ŞANSIVE ŞARTI Prof. BAHRI SAVCI lr hükumet programının oluşması biçimi üzerinde, hukümleri uzerinde, dayanaklan üzerinde, Turk siyasetçıleri ve bilhassa aydınları, Ilk defa, bu kadar kcsıf olarak durmuşlardır. Bu, yalnızca, guzel bir progrram elde etme ihtiyacından gelmemektedir. Burada, daha derin insiyaklar rol oynamıştır: Türk aydınları, zor meseleleri kavnyacak, derin ihtiyaçlan kapsayacak hükumet lcralanna duyrulan hasretin itişi ile bir tartışmaya girmislerdir. Bu tartışma içinde, Turk aydınlan, somut problemleri, onlara ışık tutan felsefeleri aydınlığa çıkarma dileği ile, bir araştırıcılık safhasına girmişlerdir. Hukümet programını da, bu insiyakla incelemişlerdir. Programa ait resmi müzakertlerden sonra da, bu işin arkasını bırakmıyacaklardır. Partıleri, dayandıklan felsefeleri, benimsedikleri doktrinleri, güttukleri program ve plânları ile bırlikte izliyeceklerdir: Partileri sarsmak, gerçeğe oturtmak için; onları. gerçegi kavramaya, gerçeğe bir doğru karşılık olmaya zorlamak için; bu bususta, yetersizüklerini onlara göstererek, yetcrli olmaları için ferekli yapı, fel»efe, zihniyet değişikliğine onları itmek için . Bundan öturu, programdaki meseleleri her zaman tartısacaklardır. İşte, böyle bir zihniyet ile, programa bir kere daha bakalım. Tartışma köşesi için aldığımız çok sajnda mekıubun bir bolümunu bugün jayınh>oruz. Diğer konulardaki tartışmayı salı günii vereceğiz. B bu siyasal teşkilâtın; bir hurriyet hareketi yönu, durgun idareyi ve siyasal hayat tarzını, türlü halk tabakalan vasıtasiyle hareketlendirme yönü de vardır. Fakat teşkilâtın bu yönünü teşkil edenlerle, idare edenler; demokrasinin Mustafa Kemal ile kazanılan halk temeline dayanma olayınm derin anlamına nufuz edemedikleri için, havada kalmışlardır. Bir soyut hürriyetçilikten oteye geçememişlerdir. Bu sebeple de partinin sahibi olamamışlardır. Ta aynlmışlardır, ya da hürriyetçi ideelerini,. yukarıda söylenen alt yapıdan dogan felsefenin emrinde eritmişlerdir. Bu suretle, bu partilere yukarıda gösterilen sef ve Hderler ve onların çıkarlan hâkim olmuştur. Böyle olunca bu alt yapı, bır felsefe olarak, şu siyasal ve ekonomsal prensipi yaratmış ve bu şef ve liderler vasıtasiyle uygulamıştır: Dinci muhafazacılık Kaderci, mukaddesatçı gelenekçilik Ekonomik liberalizm ve özel teşebbüsçülük.. Bu felsefede de, toplum menfaatleri; sivrilmis iş jfucü mihraklannın çıkarlarına bağlanır. Ekonomi, bu mihraklara göre ayarlanır. Ve bu ayarlama, yukanda gösterilen sef ve liderler vasıtasiyle, toplumun gerçek yaran imiş gibi gösterilerek, uygulanjr. tşte yukanda gösterilen toplumsal yapı bu sonucu verir. Bu sebepledir ki, programa bir sun'î ozel sermaye piyasası kurulması; buna yanyacak bir vergüeme tedbirleri ve usulleri konubnası; sanayiin, serbest rekabet esaslanna göre kurulup ayarlanması; genel ticaretin ve ithal politikasının da, bu sanayünin ıhtiyaçlanna göre tesbiti unsurları sokulmuştur. Şimdi düşünelim: Sosyal ve sivasal münasebetler muhafazacılık ile, ekonomik liberalizm felsefesine dayanan, ve, bunun gereklerini de programın içine almış bulunan bu koalisyon; 1961 Anayasası ile uyanan, ve, plân fikrinin esas unsuru olan sosyal temayı ihtiva eden, edecek olan programlan, plânlan nasıl nygular? Başan şansı, burada da azdır. •••• •••• Geza Adaleti eza adaleti başlığı altında, ünlu cezacı Cesare Beccarianın «Suçlar ve Cezalar» adU esennı mce tahlıllerle ka leme almak suretıyle, eserde mev cut mulâhazaların bugunku .cemivetımıze de racı bulunabıleceğmi soylemek mumkün değıldır. Buyuk ve ağır suçların gazetelerdekı sansasyonal akıslerınm hâ kımler uzerinde tesır icra ettığını, «sırf mevhum bır galeyanı teskın gayesıyle» hükümler verıldığını ve «adalet maskesi altında yapılan zulum ve ışkencelerın» devam ettığını ıddıa etmek haksızlık olur Kanaatımizce cezalar terdın, kanun vazunın veya hâkımlerın reaksıyonuna gore tayin edılmez Suç ve cezalarda kanunilık pren sipı bulunsun veya bulunmasm tajin ve tesbıt edılecek cezalar cemıyetm tansıyonuna tâbıdır Kanun vazıı da, cemıyetın temsılcısi olduğuna gore, cemıyetten cemıyete ve devırden devire fark lı olmak Uzere, muayyen fııller ıçın tayın ettıği cezaları değıştırebıhr. Beşerî adalet beşerl kaldığı müddetçe, ılâhı adalet vasfını ıktısap edemıyeoegıne gore, en az kusurlu ve en az hatalı ceza adaleti, meşru sayılmalıdır. Kaldı kı, geçen ıkı asır içinde cemıyetler büyuk ılerlemeler kay detmiştır. Buna muvazı olarak suçu ve suçluyu tayın ve tesbıtte teknık usuller kullanılmaya başlanmıştır. Bmaenaleyh bugun, ıkı asır oncesıne nazaran saplanılacak «dalâletler» bır tarafa, zuhuru muhtemel adll hataların da azalmış bulunduğunu kabul etmek gerekır. Beccaria'nın temas ettıği konulardan, cezalann sur'atle verılme sı fıkrıne bız de lştırak ederız, Ancak bahıs mevzuu ataletı, adalet çarkının âmme cephesindekı mekamzmasına bağlamaktan zıyade, maznun ve onun tarafında bulunan mudafi tatbıkatçının yonetıcılığine atfetmek yerınde olur kanaatındeyız Sedat özverı Avukat * * * Itı madde olarak özetlendlrilen Beccaria'nın prenslplerı neden, bugün, gereği gi bı tatbık edilmemektedır? Prensıplenn tatbık edılmeme sebeplerını ve tatbiki için alınması gereklı tedbırlen bır makalede ve ya bir makale serisınde izah etmekle, Sayın Profesor S. ERMAN bu konu ile ilgilenen okuyuculara büyük bır hızmet yapmış olacaktır Prensıpler uzerinde ayrı ayn fıkır ileri surmek yerine sadece olüm cezasmdan bahsetmek ıstıyoruz «Ölüm cezası» nı hak edecek bır suç ışleyen bır ınsan, top lumun bır ferdi olmak hakkını kaybetmış demektır Şoyle bır mu kayese yapılabılır Nasıl kı bir operator hekim, ınsan vücudunda vazıfesını yapamaz ve ona zararlı şekılde faalıyet gosteren bır organı amelıyatla alıyorsa, toplumun sosyal hekımı olarak hâ kım de, artık topluma faydadan zıyade zaran dokunan bır ferdı, toplumun selâmetı ıçın, onun ıçmden alabılmelıdır. Ancak, bu sosyal amelıyatın ne kadar dık katle ve ıhtunamla yapılması gerektığı ayrı bır dâvadır. Netıce olarak «Ölüm cezası» na dır hallere ınhısar ettirümek ve azami tıtızlıkle kullanılmak kaydıyle devam etmelıdır Mehmet E. Hamzaoğlu Ankara Ünıversıtesı Ogr. C !••• >••• Bu programın başarı şansı P rogram, kendısınde pek nafıf sosyal tema izleri bulunan; sureta, «plân» uı da üzerıne dayanmıs bulunan eski hukumetlerden kalma problem ve İhtiyaçlan kapsar gozukuyor Fakat. dın ve mezhepleri temsil edememektedır. Garip Tataroğlu Ist Hukuk Fak. Oğr * * * asıl demokrasiyi işımıze geldığı gibi anlıyor ve aynı şekılde ve olçude uyguluyorsak, lâıklığı de öylece mânalandınyor ve ta hakkuk ettırdığımızi sanıyoruz mealindekı yazılarında Sayın Prof Lutfı Duran dın ve Devlet işlerı nin bir arada yurütülemıyeceğı ve bu sebeple 1961 Anayasasında yer alan ve Devlet Bakanlığına bağh Dıyanet işlerı Başkanlığının, gereklı tâdılı muteakıp ilgasuu tavsıye etmekte ve aynca memleketimizdeki siyasl teşekküllerm dinl daima istısmar yoluna gıttıklerıni belirtmektedlr. N «••I «••I Q B i r kere program, kuvvetli bir hukumete daılayanmamaktadır. Kuvretli hükümet, sadece bir meclis matematiğüıden çıkmaz. OIuş halindeki ülkemizde bir hukümet, aydın kuvvetler, öncü akımlar, modern toplumu meydana getiren sosyal oluşmalar, medeni ve lâik zihniyeti ifade eden normal besert münasebetler üzerine dayanmadıkça; butfln bu kurumlarla bir tasvip uyuşması içinde bulunmadıkça, kuvvetli icra olamaz. Oysa ki bu koaüsyonun, şimdilik, eski O.F. nin muhafazacı taraflılanndan kurulu olan; ve takat, D.P. nin hangi zaruretlerle tarih sahnesinden tasfiye edildiğinin künhüne varamadığı için kırpınlıçı hâlâ süren halk kitlelerinin, bu kırgınlık mirasına dayanmaktan başka, bir global desteği yoktur. Koalisyon unsurlanmn da bu kırgınlık mirasının gerçek sahibi olmada, kendi aralarında, amansıı bir savaşlan vardır. Bu sebeple, Meclis matematiklerindeki dış görünüş giicüne rağmen, aralarında bir gerçek ittifakın bulunması da, sijasal savaş realıtesine uymamaktadır. Bu bakımdan da, hukümet, kuvvetli icra niteliğinden uzakta kalmıştır. l ç küçıiğün, A.P. içinde eriyerek, kuvvetli bir mııhafazacüık • liberalcilik temelinde, istikrarlı bir hükümet imkânı elde etmeleri mümkıindür. Fakat bu olamıyacaktır. Aynca, böyle bir durum gerçekleşse bile, bu muhafazacılık liberalcilik temelinin, modern sosyal ekonomsal oluşmayı dâvet eden, teşvik eden, iten kuvvet unsurlan ve akımIan ile teşkil edeceği aykırıhk, onu, gene de kuvvetli icra olmaktan sosyalman yoksun kılacaktır. Blnaenalevh, bu hukümet ile, bunun gibilerin, modern medeni • rasyonel ölçülerde değerli olacak olan geniş icralara girmesi pek zordur. İşte programın başan şansı, bu açıdan pek zayıftır. 9 Aynca, koalisyon partilerinin birleşik anatomileri, felsefeleri, niteükleri ile, bu anatominin Te felsefenin kendilerini sevkettiği sosyal ve ekonomsal prensip, pek hafif de olsa sosyal tema izlerini taşıyan bu programı uygulamaya elvermez. Programda dayamlan temel görüş, hareket saiki, tarafsız Başbakan Sayın t'rgüplü'nün katıldığı bu programın başarı şansını azaltır. Şoyle ki: Koalisyonun anatomisi, alt yapıda şunu, gosterir: Esasında ilkel ziraat grupu hayatı yaşıjan kitleler Bu kitlelerin içinde hayatı, bilhassa eski moral ve spirtüel değerler, dinsel değerler uzerine dayatan tabakalar, bölümler Bu ilkel ziraat grupu hayatı içinde de, kapalı atle kapalı ekonomi • kapalı kültür • kapalı ve dar meslek • kapalı soval münasebetler biçimi yasar. Bu münasebetler biçimi içinde de; aile şefini • toprak ağasını meslek şefini • iktisaden kendisine bağlanılan şefi • ov liderini izlemeyi zaruri kılan çok kapalı bir sivasal oluşma bulunur. tşte, koalisvon partıleri, esas itibariyle, bu tabakalann. bölumlerin sivasal teşkilâtıdır. Vakıa urkiyede, bu programın değıl, herhangı bir programın, bellı bır başarı şartı vardır Buna uymıyan hıç bir hukümet, Meclis matematıkleri ne kadar kuvvetli olursa olsun, başarı kaza namaz Bunlann en onemlılennı kısaca ışaret edelınv O Atatürk gelışmecılığıne sadakat. Atatürkçüluk: Halk üzerine kurulu; halk için kurulu; halkın, kendisini, kendi güçlerine dayanarak, çağdaş uygarlık seviyesine çıkarma amacıyla istikametli bir hayat tarzıdır. Bu hayat tarzı içinde, sivrilmis menfaat mihraklannın hâkimiyeti ve bu hâkimiyeti sağhyan sivasal sosyal ekonomsal • münasebet dengelenmesi yoktur. AUtürkçü hayat tarzı içinde, turlu sosyal ve külturel radikalizimlerle islâh edilmiş bir toplum ve kalkınma ekonomUi vardır. Başan, bu radikalizimleri gerçekieştirme ile elde edilebilir. Bunu, biç bir partinin unutmaması gerekir ©Anayasanın ongordüklerıne sadakat. Bu Anai. yasa, halkın demokrasisini, artık, bir şekil olmaktan çıkanp, halk ihtiyaçlannın ve halk tesirlerinin altında işliyen bir muhteva demokrasisini öngöriır. Bu demokrasinin muhtevası, ekonomik ve sosyal kalkınma hizmetlerini kapsar. Bu hlnnetler, piyasa ekonomisi kurallanna gore çalışıp, topluma, nisbeten az yarar yansıtan özelcilik ile baş»nlamıyacak kadar geniş, derin ve aceledir. Bu sebeple, esas itibariyle, ancak devletçe yerine getirilebilır. S şte bu sebeple de, devletın, bu derin, geniş, I acele hızmetleri yerine getirmek için, geniş Ibır plân ile faalıyetlere, teşebbuslere girmesı gerekır Fakat aynı zamanda, bu faalıyetlere ve teşebbuslere gırebılmenın maddî ımkânlannı kazanabılmek içm de, aynca, gerekli her noktada faalıyete, teşebbüse, yatınma gırmesı lftzımdır. Bınaenaleyh; ekonomiyı, esas itibariyle ozel teşebbüse davatarak çağdaş uygarlık sevıyesi hızmetlerinı yerine getırmeye kalkan programlar, bır verımsızhğe uğrar. Boyle yapmayıp da, esas ıtı barıyle devlet teşebbusune dayanarak muhteva demokrasisini anvanlar verımlılığı elde eder Bovle bır muhteva demokrasısı aramak, her huküme tın başarısmın onde gelen şartıdır. r Programın başarı şartı >••• >••• !• •« !••• • •• >••• !••• • ••• • ••» • ••• Koalisyon Hükumetleri G A ::: • ••I • ••I • ••I Sayın Profesör iddıasında haklı olmakla beraber, bır memlekette toplumun mânen yıkılmama sı, ancak o toplumun dın kuralları na bağlılığı ile mümkundur. Belki denilecektır ki, «iptidai cemiyetlerde insanların birbirlerinin hak ve hukukunu korumalan o devirlerin kanunu yerine geçen dinler sayesinde mümkün oluyor du. Fakat bugün insanlar her bazel Yuksek Okullar konusunda kımdan tekamül etmiş olup, din şu gerçekler gözden kaçmama yerine vicdan, örf, âdet ve kalıdır: nunlar vardır.» O Üçuncu sene oğrenım yılına Ben bu goruşe katılmıyorum başhyan, ozel yuksek okullann Siyasl teşekkıiller, oy kaygısı dotalebelennin senelık ucretleri bu layısıyle din! ıstısmar etmiş olgune kadar Maarıl Bakanlığınca salar dahi yıne bu, dımn onemı veya Valılıklerce tesbıt edılmenı küçümsememlzı gerektirmez miş, fıat verilmemiştır. Okul saLaiklık prensipi muvacehesınhıplen talebelerden keyfl 0«ra de Dıyanet Işlen Başkanlığının toplamaktadır. 1961 Anayasasından çıkarılması 0 Maarıf Bakanlığı, veya Valına; bu teşkilâtın müstakil bir lıkler, hangı plân dahıhnde talevakıf haline getirilmesine ihtiyaç belerden 6,000 5,000 • 3,800 lıraoldugu kanaatindeyim. lık senelık Ucretleri normal karAdnan Parmaksuoğlu şılamışlardır? Bu konuda bir a THY de Dış çıklama yapılabilır ml? Mübaya» Memuru O Blr ozel yuksek okul 6,000 li ralık oğrenım bedelını 3,800 Uraya indırmıştır. Aynı konuda bğ retım yapan bır dıgen hâlâ 6,000 lıra almaktadır Yıllık Ucrette 2^00 lıra indırme yapmasına rağ men bır okulun kâr etmesi, bu okullann kazandığı geniş para nm kUçük bir belirtisidir. Türkıyenin eğıtimı ile ügilı olan bu erçekte CHP nin yıkımını onkonu Maant Bakanlığının dıkkalemek gıbi bir ard niyetle çıtıni çekmemiş midlr' karılan yeni seçım mevzuatı, top Üç senede 14 ozel yuksek olumcu devlet anlayııımn benim O kul açıldı Türkiyede. Bu gıdışle lenmesıyle donuftuz bir yola 3 sene sonra bu okullann sayıgirmıs olan Türkiyede, kapitahst sı 30 a çıkacaktır. Bu gelişme sıstemın katı felsefesi altında Anayasamızla bağdaşır mı? gerçekleri gorme yeteneğını yıMuadeleti tasdık edilmeyen tırmıs bir partinin iktidara geçi Q bu okullarda smıf geçme oranı şını engelleme ve seçım adaletı"• 96 ıken Devlet Ünıversıtelenın tam uygulanısı dıye »nlasılrinde neden »o 6 °i 15? Aradaki mahdır. Bundan dolayı hoşgofark neye dayamyor. ruvle karşılanmahdır. Sayın ArBu şartlar altında ozel yük sel'ın değındıklerı gıbı, koalisyon sek okullar bır âmme hizmetı, hukumetlerinin etkısiz ve faydabir sosyal dâva mıdır? Yoksa, sız sıyaset ızlemelerı ne olçude altın yumurtlayan, hattft pırlanta zararlıysa, kendi duçüncelennın yumurtlayan bır yatınm mıdır? temsılci« olan partılerden yokYüksel • Hazar sun bıreylerde demokratık terbıÖfretmen yenın bulunmayışı d» o olçude zararhdır. YTP, CKMP ve MP nin halk oyuna açıkladıkları IV koalisyon hukumetı programı, III. CHP Bağımsız Koalisyon Hukumetı programının kopvası ıdı. Ancak hukümet programı g o rusulurken ıktıdar ortakları partı sozculerının, demokrasinin temelı sayılan ıktısat anlavısından >oksun olarak, 19501960 yıllarının ozlemı içinde konuşmaları, karamsar bır havanın doğmasına sebep oldu. Hukümet programının goru?ulmesı sırasında bır nevı seçım propagandası şeklınde devam eden konu^malar, halk oyunda, partılerın ılerı bır anlayışla takdım ettıklerı hukümet programında samımi olmadıklarını adeta ıspatlamıştır. Turk mılletı, aydını ve gençlığı. polıtıkacılanmızdan, raemleketımızın kadermde rol oynavan gerçeklere, samiml olarak e»ılmelerını beklemektedir FETHİ OKYAR SOYDAN Ank Ün Hukuk Fak. öğr. Ozel Oknllar • O Amenka \ietnam'a jeni saıas bırlıklerı çıkardı. Boylece sozümona «danışman» pozundakı on binlerce Amenkalı askere binlerce kisi daha katıldı. Bütün bu davranıslar dünya barısı u?runa imis gibi yutturulmak istenıyor. Ama çok kisinın gozü açıldı artık. Dunja barısının Amerikan cıkarlarından avrı oldugu gun geçtikçe dan» iyı çıkıyer ortay» Türk balkı da sırasında Guney Vietnam ormanlanna, sırasında Konço kuytulanna müdahale eden Amerikanın Kıbrıstaki soydaşlanmız katledilirken Türk çıkarması karfiuna dikildiğini pek ivi bilıyor. Vietnam'da sürüp gıden çok acıklı guldüru Amerıkan dış politikasını dünyaya kepaze etmektedir. Büyük silâh kumpanyalarının *e tröstlerın hızmetınde bır dıs politikavia burnunun dikine gıden Sam Amca'nın çoktan kavbedilmis oyunlara yatınm yapraası aklıbasında Amerıkan vatandaşlarını da çıleden çıkarmaktadır. Vıttnam'ın durumu artık tartışma çoturmez bıçımde bellıdir: Buda dınine ınanmıs bır halk çofunlugu Dünva kıliselerivle isbirlıfıne gırmıs bir Hırıstıyan azınlık \ atanlannı dolâr tıcaretinde mezada çıkarmıs verlı kompradorlar Somurgecilerın parasiyle vozlastırılmıs ve millî nitelığıni kajbetmıs bır ordu Üstüne Amerikan petrolünü dökiip bedenini kendi eliyle tutnsturan her Buda rahibinin alevlerinde bu acıklı tablonun renkleri biraz daba ortaya çıkıvor. \ e bütün bunlann üstüne bırbırı ardısıra Sarav ıhtilâlleri Üçbes generalin hırsları pesınde bırbirlerıni devırıp durmaları Bu hikâ.veler, butün dünvada artık alay konusu olmuştur. Fransız L*Expresse dergisinde bu konuda bir fıkra yayınlandı. Türkçeye adapte edilebilecek cınsten Vıetnamdaki son sarav ihtilâllerinde adı geçen Uç rinemli kisi var : General Khanh (Kan). General Tbi (Ti), General Ky (Kı) Saygon'da bır jabab erkenden Amerikan Istıbbarat Başkanı Albayın telefonu çalar. Bir ses : Albayım ben yüzbaşı... Albay mahmnr : Gene ne var? Gene ihtilâl var. Nasıl? Bermutad sabaha karşı oldu. Kan var mı? Kbanb yok bu sefer Ne demek geçen ihtilâl kanlı mı olmustu ki? Hatırlamıyor musunuz? Elbette Khanh vapmıstı geçen dar beyi .. Saçraalama! General Khanh jok ışın ıcınde demek .. Tok albavım. Peki, bn sefer, ki?.. Ky de değil albayım. Ne divorsun be? Kim ki? Ky degil. Thi Bana bak yüzbası! Sabah sabah beni tiye mi alıyorsnn? Ben sizi tiye almıyorum, iktidarı Thi alıyor. Yüzbası! Albayın sabab mahmnrlufu geçince iş anlaşılır. Thi veya Ky Ky veva Khanh Khanh veya Thi Al birını vur otekine Sonuç bakımından : Güney Vietnamda yeni bir şey yok . Teni bır şey, yeni Amerikan birlıklerınin eskılere katılması Vıetnamın talihsizlijıne tuz biber ekılmesı. Silâh tuccarlarının bıraz daba zenginlesmesi. Barısın bıraz daha hırpalanması. Günev Asyada Güney Amerika yaratma çabası, Güney Ame rika ihtllallerini Güney Asysya transfer etmıstir. • EVLİT Aıle büyüğümüz Mensucat Santral T.A Ş Kuruculanndan NAZIM ALİ BEZMEN'İN Vefatmm kırkıncı gunü munasebetiyle ruhuna ithaf edıl meküzerc^/HART/ISeS PAZAR*™ öğle namazını mütaakıp Şışli Camiınde memleketimizın kıymetli ve gıizide ehlı Kur'an ve Mevhthanlarından, Hafız ZEKİ ALTIN, Hafız KÂNİ KARACA, Hafız RAİF BAHRİYELİ, Duahan ERCÜMENT DEMİRER ve Fatıhlı Kardesler ılâhî grupunun okuyacaklan Kur'anı Kerım ve Mevlidi Şerife, «rzıı buyuran ehli imanın huzurlan nca olunur. AİLESİ Cumhurıjet 2834 RADYOIARDAKİ KARIŞIKLIK MAHMUT T. ÖNGÖREN urkıye Radyolarına 359 sayılı kanunla verılen tarafsızlık bugun haklı haksız pek çok kım senın zıhnınde ıstıfamlar yaratmaktadır Tur kıye Radjo ve Televızyon Kurumunun kuruluşun dan bu yana geçen on ay ıçındekı program ve yonetım ıcraatı ile sosval gucu hemen hemen sıfıra ınen Turkıye Radyolannın tarafsızlık yo nunun de yıtırıldığı elbette duşunulemez. Fakat gerek TRT Genel Mudurluk kademesındekı ge lekse radyo camıasındakı karısıkhk bu yenı teşkilâtın haklı oldugu konularda dahı kendını sa vunmasına engel oluyor. Aynca, her ay bıçımlen değıştınldığı halde bır turlu ıstenılen sevıye>e ulaşamayan radyo programları da TRT'ye kotu not toplamaktadır Turkıye Radyo ve Tele\ızyon Kurumunun radyolarımızla ılgılı tutumu hemen hemen butun çevrelerde şaşkmlık yaratmışa benzer Personel arasmdakı huzursuzluk, yonetım keşmekeşhgı ve program fukaralıgı tenkıdlerın her geçen gun bı raz daha artmasma yol açıyor TRT'den şenel olarak neler beklenı^ ordu? Hedeflere nıçm varıla madı 9 T Ozlemler arasında once taratsızlık, doğru ve çabuk haber, sonra da kalıtelı program vardı Radyolardakı personel ıse duzenlı bır yonetım bıçimı ile huzura, TRT Kanununun odngorduğu maddı ımkânlarla da bıraz refaha kavuşacağını ummuştu. Bu arada kuruluş devresınm guçluk'e rı hesaplanmamış ve ozlenen duzene veya do;u rucu rad>o programına bırdenbıre kavuşulana yacafı duşunıölmemış değıldı Ne var kı, TRT'mn on aylık ıcraatmda Turkıv.e Radyolannın geleceğı ile ılgılı umıt verıcı bır davranısa rastlanamı yor duruyorlar. Kılıt noKtaıaruıad Kişıseı tecrubelerıyle ügısı olmayan gorevlere atanmış elemanlara rastlanıyor. Personel arasında kesın bır ış bolumu yok. Kımi sırtmda ıkı veya uç gorevın yu kunu taşıyor, çogunluk ıse yan gelmış yatıyor Umursayan yok Bır tarafta eleman etıtımıne onem venldıkten obür tarafta hıç yetiştirilmeden alınan elemanm çalıştınlması kımseyı ılgılendırmlyor TRT bütçesının ağzı da cömertçe açılmış durumda. Eskıden bınbır zahmetle hazırlanan programların taklıtleri bu kez rahatça odenen ücretler sayesinde radyoların yaymlannı gereksız yere dolduruyor Kıme, neye, hangı gayeye hızmet edıl dığı karanlıkta örneğın Ankara'dan hazırlanan programlarla tstanbul'un, Adana'mn, Kars'ın ihtiyaçlan karsılanmaya çalışılıyor Mahalll prog ramcılık bakımından gelıştirmek kimsenin aklı na gelmıyor Aynı şekılde, yurt dışına 16 dılde yayın yapan kısa dalga Ankara Radyosu da ge rek yonetım gerekse program bakımından ıhmal edılıyor Bu servıs, TRT'mn bütün bolümlennı dolduran yenı elemanlardan yalnız bır tanesıyle bıle takvıye edılmemıstır Nıçın' Bilen yok, du şunen yok Bizde Lâiklik S • Savın Prof. ıkıden çok partinin yaşamasını pek ıstememekle, Anajasamızın baslangıcında ve 2 maddesınde ıfadelenen toplumcu devlet anlavışına da, bır bakımı, ıhanet etmiş olmaktadır. Devlet, Batıya kıyasla bizde, ıktısad! hajata bujuk olçude karışmasma rağmen, parlâmentomuzda, batının aksıne, sosyalıst pırtıler bulunmamaktadır Sayın Arsel'ın hıç olmazsa bu bakımdan, yenı seçım mevzuatmı desteklemesı ve Anajasamızl* çelısmemesı gerekır M. YÎĞİT DEMİRAĞ îstanbul Hukuk Fakultesı oğrencisi Basında Buhran S syın Burhsn Felek, «Babıilide Bubran» başlıklı yazısında gazeteciligimizden şikâyet ediyor. Zannımızea, buhran geneldir ve basın sadece buhramn bir bSlumüdür. Ancak, buhramn toplumumuı İçin faydalı oldugu göruşündeyiı. Buhran, bir takım aksaklıkların, yanhşların ve aidatmaların meydans cıkmaıı ve artık tartışılmaya bMİanmasından ileri gelmektedir. Bnhranın sonucunda geride kalan, kalacak. Yeni oluşa, doğrnys ayak nydnran ilerleyeeektir. Bu, Babıili için oldnğn kadar toplumnn tfimü için de kaçınılmaı bir sonnçtur, ADNAN TIZCUOGLU Serbest Muhasip ; î • İ L A N ADRES DEĞIŞİKLIĞİ 8 mart 1965 tarıhınden itıbaren yenı adresımızın Taksım Gumüşsuyu Caddesi 26/9 Gumuşsu Palas ve yeni telefon numaramızın 44 66 35 olduğunu sayın müşterilerimize ve ıleılılere saygı ile duyururuz. «ELMAK» Koll. Şti. Cumhurıjet 2835 S B Yönetim düzeni H erşeyden or.ce teşkılât içinde bır yonetım du zenl kurulamamıştır. TRT yonetıcılerının kuruluş hazırlıklan ve dovurucu program ımalâtı sırasında bır plâna, bır çerçeveye ıhtıyaç oldugu nu unuttuklan apaçık ortada Gorevlerın nitelık leri gozonunde tutulmadan butun kadroları doi utun bu karışıklık yetmiyormuş gıbi şimdı TRT yenı hukumete 359 sayılı kanunla elde ettığı tarafsızlığın ana hatlannı anlatmak zorundadır. Kanunda kesın olarak behrtüen taraf 3izlık ılkelerım, bugune kadarkı ıcraatı ile çev resmde olumlu bır ızlenım bırakamamış TRT'mn nasıl açıklayacagı ve bundan sonraki davranışını nasıl ayarlayacağı merakla beklenebılir. Dığer yonlerden de TRT'mn kendıni kurtara bılmesı ve önce dınleyıciyi, sonra da bilnyesın dekılen hoşnut edebümesi için bır plâna gore çalışması, danışma kurullannı toplaması, ıhtisa sa onem vermesı ve bagımsızlığından ötUrü ka zandığı bır takım hakları bılinçlı bir şekılde kul lanması şart olmalıdır. Bugünkü şekılde davran makta ısrar eden TRT yoneticılen yalnız kendıle nni değıl, Türkıye Radyolarını da harcamaktan oteye geçemezler. Oysa topJum radyodan bıiyuk faydalar bekliyor. Bunu düşünmek bıle TRT'cıle re omuzlanndaki <=onımlulu»ij hatırlatmıvor mu' • ••• • ••• ayın Prof Duran, «Lâıklık an layişımız da tıpkı Demokrasımız "gıbı açıklıktan yoksun» dı yor. Bu hususta Prof Duran'la aynı fıkırdeyım ama bunu açıklığa kım çıkaracak' Bilhassa dınî günlere rastlıyan zamanlarda lâıklık prensıplen çlgnenmekte, ehlıyetsız kalemler ve ağızlar dıni duyguları alabıldigıne ıstısmar etmektedırler Rey kaybetmemekten başka hiç bır duşuncesı olmıyan bazı partı jonetıcılerı bunlara goz yumarak basıt çıkarlar ıçın dunun hasre tını çeken kışılere tavızler ver mekte, boylece ummetçı, mukad desatçı, nurcu gıbı isimler altındakl topluluklar bılerek veya bılmıyerek Cumhurıyetımizin teme lı olan reformlan zedelemektedirler. Bızce suçlu olan reformlara karşı gibi gorulen halk değıldır Asıl suçlu halkı eğıtmeyen, halka ınmiyen, gerçeklen oldugu gibi, cesaretle anlatmıyan aydınlar ve bilhassa politıkacılardır Adil Parlak tst. Tıc. tl Akademisı ayın Ürguplu Başkanlığında kurulan IV. koalisyon hukumetı programı açıklandığı zaman, butun aydın çevrelerde memnumyet verici bır ferahlık yaratmıstı Parlftmentodaki partilere nazaran ılerıcı bır hüvıyet taşıyan CHP karsısında bırleşen AP, • AVİSO CON MOTrVO A LAS ELECCİONES NACİONALES A EFECTUARSE EL DOMINGO 14 DE MARZO DE 1965, EL CONSULADO ARGENTİNO PERMANECERA ABIERTO ENTRE LAS 8 Y 18 HORAS. ÇiMENTO "'|iıiıınıınıııııımıııııınııınnınııiııııııııııııınıııııni|>'rı<<'<i,i!i<'!i:ın!!ii| ( s g s g I TÜRKİYE KIZILAY DERNEĞİNDENI Ğİ Ordu tıpi üç bolmeli hastane çadırlan ımâlinde kullanılmak uzere tekstıle aıt muhtelıf cms malzeme satın alınacaktır. Şartnameler Ankarada Kızılay Genel Mudurluğunden, Istanbulda Kınlay îstanbul Mudurluğunden temın edilebilir. Tekhfler en geç 23/3/1965 günü saat 16 00 ya kadar Genel Mudürlüğe gönderilmiş olacaktır. •,",•«" .Hlllllilllllllllllinillllll lı Turkıye, sanayıının emsalsız vasıflarıle dunya çapında iftıhar edebıleceğı tek çimento PINARHİSAR çimentosudur. E^sız nıtelıkleri haız istihsalınl en ıvi şartlarla yalnız fınnamızdan temın edebılirsıniz. MAHHTÜT GÜÇER Müessesesi Tel: 21 45 64 21 47 72 ş 1 | g = J 3 > ı ll'IIIIIUIIIIIIIIIIIIlllllllllllllliniıilılli'Uı.UU'lllllnl! ill •! i|| |:|!!l||'l||i||!'n!iiı''>s Tanrının Rahmetine Kavuşan Kıymetli Babamız İSTANBUL TİYATROSU NACİ KASIM S * * * ayın Prof. Duran'ın «Bızde Lâ iklik» yazısında savundugu görüşe katılıyor ve Dıyanet İş leri Başkanlığının eksık oldugu nu sandığım b^r yanına işaret et mek istiyorum. Diyanet tşleri Başkanlığı aslm da sadece 15 mllyon Sunnl'nin temsilcisı olabılmektedlr Bu t«s ı lülAt, sayısı 10 milyona >aklasan | * UlltftmiıifKki I ın vefatmın ikinci senei devriyesi dolayısiyle 14 Mart İ965 Pazar gunü, saat 14.30 da, Usküdar; Seyyid Ahmed Deresi Mezarlığı Mescidinde, ruhu için, Kur'ânı Keriym ve Mersiye okutulacaktır. Muhterem akraba, dost ve yakınlarımıza saygılanmızla bildiririz. AÎLESI DÎKKAT: Üsküdarda, Yeni Cami önünde, KadıKoyde, Kadıkoy rıhtımı Trafik burosu onunde, saat 13 den 14 e kadar hususi otobus bekletilecektlr. TENCERE DİBİN KARA SON GÜN Yarın matıne(i°n ıtıbıren ZORAKİ ASKER Orlıınai ile tcrrı KeKlannılık B.5 tl*ncüik: 5590,2822.