Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8AHİFE tKt 26 Aralık 1965 CUMHURtTET Türk Yunan dosllugu 3 ::Ne ve Ayasofya •••• •••••••••••••••• ••••••• • OOGAN NADI Bir tablo, bir mektup, ve bir soru! Masamın üstünde bir broşür var. Kapağmda su cümleyi förüyornm: Kddn mılletvekıllerımızden ne beklıyoruz? Üniversiteli Kadmlar Derneği Ankara Şubesi, bu konuda bir açık oturom duzenlemış. Elirodeki broşur, o açık oturumun ozeti. Ozelllkle, konuşmacılardan L. Akurgal'ın derlediği bazı rakamlar beni ilgilendirdi. llkoku) çağındaki kız ve erkek oğrencilerin Cumhuriyetten bu yana duruınlannı belirten bir tabloyu birlikte gozden geçirelim: Toplam Okuyan kızlann Yıllar Erkek Kız erkeklere oranı % 23.5 1924 273 000 63.000 342.000 «'o 50 430 000 287 000 143 000 1930 V 58.5 o 1 500.000 581.000 996.000 1950 •o 58.9 2 500.000 1 570 000 921000 19G0 ° o 65 / 4 000.000 1.500 000 2 322 000 1965 1965 Türkiyesinde okula giden her 100 erkek eocuğa karsılık C 5 kız çocuğu gidebiliyor, 35 kız çocuğu okul yuzü gormuyor. Aynca verilen rakanılara gore 1960 yılında okuma yazma bilmeyen kadınların sayısı 8 milyonu geçmektedir. Ve ancak 3 milyona yakm kadm okuma yazma bilmektedir. Yukandaki tabloda asıl dikkati çeken bir baska özellik var: 1924 te okuyan kızlann oranı juzde 23.5 iken 1939 da yuzde 50 ye çıkmıs. Demek ki altı yıllık bir kısacık surede ve 1920 lerin fakir Türkiyesinde buyük bir sıcrama Kızlan okula yollama konusunda âdeta bir seferbarlik havası gorüyoruz. Çağ, Ataturk çağı . 1950 yılında Ukokula devam eden kızlann erkeklere oram yüzde 58,5 e yukselıyor. Ama on >ıl sonra bu oran yuzde 58,9 dur. Ataturk devrimlerine sırtımızı donduğumuz kompradorlar çağında kulanmızı okula da göndermemişiz. Bu rakamlara iyice dikkat ettlkten sonra asağıdakl mektubu da gene birlikte okuyalım. Çoktan beri ysymlamak istiyordum bu mektubu, fırsat bulamadım: Muhterem îlhan bey, Efendım, yazılannızı büyük bir zevkle okuyorum. Size uzun z«mandır yazmayı düşünuyordum. 17 Kasım 965 Çarşamba günku yazınızı okuduktan lonra elhne kalemı alıp yazmaya koyuldum. Evet, Türkıyede en muhım mesele zannediyorum ki eğitimdir. Ben sahsan okuyamamanın üzüntusunü en barız şekilde çektiğün içuıdtr kı bu konulara değinen yazüan daha fazla ilgi ile okuyorum. Hayatında geçen 25 yılda ne oldu? Hiç. Bu sadece benım değıl, Dir çok genç kızımızm en acı en muhim problemi sanıyorum. Çunku bızde kadm başkalanna asalak olmaktan kurtulamadı. Evlenmezse babasına muhtaçür, evlendikten »onra bu vazıfeyi kocası alır ve kadına bir asalak olduğu için kıymet vermez, kadm da bunu kabul eder oturur. Bırşeyler yapmak için bir çaba gostermez, gdsterse de netıcesız kalır ve nuayet bır zavallı gibi hayatıT akışına kendisıni bırakır gıder. 25 yaşındayun. llkokulu birıncılikle bitiraığim halde «Nasıl olsa ilerde nıhıyet bır ev kadını olacak» düsuncesıyle okutmadüar. Hatta benı çok seven öğretmenim eve kadar geldiği halde .. Sadecf Akşam Kız Sanat Okuluna, dıkış, nakış, çamasır bölümlenne gıdıo dıkış kısmınm bitırme ımtıhanlarına girdım ve pekiyı derece ile mezun oldum. îyi dikış dıkıyor, iyi nakıg ialemesini bülyorum ama neye yarar kı? Bır ara bir kumpanya hesabına reklâm mahıyeünde açılan dıkis. kuju açıldı. 3 ay süren bu kurste oğretmenlık yaptım. Muvaffak oldum Ve isimi çok severek gece 22 ye kadar çalıstım. Ancak bu kurslar paralı olduğu içın fakır köylerde bu parayı talebe veremsz. Resmî daire gibi değil, bu kurslar kâr gayesıyle açılıyor. Resm' kurslar parasız olduğu için hangı köyde açılırsa açılsm, talebe devam eder Koylenmızde ne kadar genç kız var ki böyle bir dıkiş biçki kursunu ne kadar çok ıstıyorlarl Çok istiyonım ama elimden bir^ey gelmiyor. Buradaki Enstıtu Müdıresine gıdıp derdımi anlattım • Ortaokul mezunu olsaydınız bırşeyler duşunurduk» dedı. Ne yapsın Mudıre hanım elınde ne var kı1 Bızim Turkıyede boyle cemıyete fayda ı olınak içın çırpınırsın, kımsenın umurunda olmaz. Azimlıyım ama Yılmıyacağım. Sadece bana «su yolu takip et» diyen bırısi çıksa kâfi. Şunu da ızah edeyım kı bu mektubu yazmakta hiçbır maksadım yok. Sadece düşundukleruni yazdım. Hürmetlerımle efendım. Necati ÖZDENiZ istediğini bilmek İç kararsızlık Dış kararlılık Hep yek prensibiHiç eksiği yok Pul parası ödemeden «müslüman» çocuklarına para toplanır? demek ister. Pekiiiiiiii^. Bizim burads, mtt» lüraan Türkiyemizde hayır cemiyetleri, yardım temin etmek için, sık nk balolar tertipliyorlar. Evvelfi, balo hıristiyan işi. Sonra, baloda çalınan çalgı hıristlyan i«i, sonra, baloda yapılan danslar hıristiyan işi. Hattâ, balo salonnnda yanan elektrik de bıristiyan işi. Ona neye ses çıkaran yok? AlSkası ne bunların müslümanlıkla? Şu yobazlığa bir parça da mantık uydurabilsek» *** M senesinde Balkan antantının askert konuşmalan Ankarada yapılıyordu. O zaman ben «Hamıdıye» Komutanı idim. Bu müzakerelere Mareşalın deniz mütehassısı ve müsaIstiklâl Savaşmda, Yunan ordtısu, bir çok ka viri olarak iştirak ettim. Türk Ynnan dostluğunun deniz cephesi için de elimizden geldiği kadar saba ve köylerdeki camileri, Içerisine müdafaasız çalıstık. Sonra Hamidiye yabancı memleketlere çocuklan, kadınlan ve lhtiyarlan koyarak toptan bir mektep gezisine çıktı. tlk uğradığımız Iiman, yakmıs ve tarihin hiç bir devresinde görülmeren Bulgaristanın «Varna» limanı idi. Bulgarlar, Havahsetleri çekinmeden yapmıstır. Camilerimiz bimidiyeyi büyük tezahüratla karsıladılar. Verilen rer mabet olarak değil, birer maktel olarak kuUanılmıştır. Iftihar ettikleri medeniyet bu mudur? ziyafetlerde ve kabul resimlerinde yüksek rütbcli Kıbnsa gelince yine müdafaasız kadmlar ve ço askerî ve mülki erkân, sık sık Balkan Antantıncuklar evlerinde ve banyo dairelerinde makinelidan bahsettiler. O zaman Bulgarlar antanta girtufeklerle katledilmis, gıdasız bırakümış ve akla memişlerdi. Bunun sebebini bn antantta Yunanisgelen her zulüm yapılmak istenmiştir. Yine öğuntanın yer alması idi. Bulgarlar, Yunanlılara güvedfiklerl insaniyet ve uygarlık bu mudur?.. nilemiyeceğini, onlann megalo idea'larının srinmiyeceğini ve bu emellerini de Türkiye ve Bulgaristanda uygulamava çahşacaklannı açıkça soylemişlerdi. Yunanlılar antanttan çıkarsa Bulgarisedeniyet meselesine gelince, Türk medeni tatanın Romanya ile antanta girmelerinin kabil ve rihi, esH Türk medeniyeti ile bizlere iftihar faydalı olacağını ifade etmişlerdi. Bulgarlann bu verecek zenginliktedir. Biz, bir denizci olarak, Türk denizciliğinin garp denizlerinde bin se fikirlerini yüksek makama arzettik. Biz Varnada o zaman Bulgarlara karsı Yunanlılan savunduk. ne yasadığını, şark âleminde ise daha eski medeGezimizde uğradığımız Girit ve Kıbnsta da Türkniyetler kurarak eski devirlerden beri Asya denizYunan dostluğuna elimizden geldiği kadar yarlerinde hükflmran olduğunu söyliyebiliriz. Hatta dım ettik. Şimdi anlıyoruz ki yanılmışız. Bulgarbu hayatı, tarihe dayanarak üç bin seneye çıkaraUr ise haklı çıkroıslardır. , J biliriz. Türkün 3 büyük ve 7 iç denizde geçen deniz hayatı ve manço gemiciliği bugün Japon sak•ılannda ve Çin şarküannda hakikate bürünmektedir. tskit, Fin ve Macar denizcUikleri eski Turkimdi neticeye geliyorum. Son olaylar ve Alerin tarihine ihtişam vermektedir. Orta Asyadayasofys yornrannda artık dışarıya vurmakta ki Türk medeniyetine gelince, bunlan Sovyetler beis görülmiyen kinler, Birleşmiş Milletlerdeki Birliğine yaptığımız Parlâmento seyahatinde biz«Çırimokos» un beyanatı ve sönmiyen megalo zat görerek hayretler ve iftiharlar içinde kaldık. idealar, Yumuüılann Türkiye hakkında bir dostBUhasss «Timur» un kabrinin bulunduğu «Semerlnk degil, iyi bir komşnluk dahi göstennediklerini kand» i ziyaretimizde orada gördüğümüz tarihi ispat etmektedir. Dostluğun tek taraflı olamıvaâbideler, mlnareler, baştan başa çini olan muhtecağı aşikârdır. Bunun için çok uyanık olmamız şem camiler ve o *npıan* göre yine muhteşem salâzımdır. Evvelki yazımızda da belirttiğimiz gibi yılacak rasathaneler, Türk medeniyetinin bugün bilhassa Türk Yunan siyasetinde ne pabasına bfle canh birer âbidelerini teşkil etmektedir. olursa olsun millî birliğimizi bozmamaya çok, Ayasofyanın Türklerin gözune bir «çıvı» olarak batbğı keyfiyeüne gelince, sükurler olsun ki Is hem de pek çok dikkat etmek mecburiyetindeyiz. ürk • Yunan dostluğunun tahliline geçmeden önce 14 aralık 1965 tarihli Cumhuriyet gazetesinin «Dış Basında Türkiye» sütunundaH «Ayasofya» baslıkh yorumun tahliline değinmek istiyoruz. Bu yornm, Yunaıustandaki gağcı ERE partisinin organı olan «Kathımerını» gazetesi tarafından yapılmıstır. Bu yorumun b a o parçalarını blrlikte okuyalım: «Türkıyede Yunan aleyhtarı her gosterı, umumıyetle Ayasofyanın cann halıne getırılmesı ısteğıyle sonuçlanmaktadır. Bu olay, Turklerın, Yunanlılara ve Hırıstiyanlara karşı marazi dusmanlıklannı akıs ettııdığı içın, mesele daha genis yonden tetkık edümeye değer. Dünyanın en buyük ikı mâbedinden birl olan Ayasofyanın, Bızans İmparatorluğunun ıhtışam ve azametınin sembolünü teşkll ettığl ıçm, dalma Türklerln gönıne bır çivı olduğu malumdur. Bu kompleksten yalnız ATATÜRK kurtulmuştur. Atatürk inkılâplanadan bu yana 43 yıl geçmestee rağmen Turk milletunn kulturel, sosyal ve ekonomık sevıyesı dalma alçak kalmakta ve Asya guruiıunun ıptıdal ve barbar insıyaklannın hâkinuyeti altında kalmaya devam etmektedir. Blze gellnce yok ettlkleri medenıyetlenn yertoe daha ıyl medenlyetler kuramıyan dünyadaki az mllletlerden bıri olan Türklenn, medenıleşme imkânlanna kavuşacaklanna hiç bir zaman inanmadık . » Yazı, hiç bir şüpheye mahal kalmıyacak derecede Yunannların hlslerini akis ettirmekte ve tamamen düşmaaca fikirlerini ihtiva etmektedir. Bu yazmın eski medeniyet ve tarih kısımlanna esasb cevap vermeyi sayın Urihci yazarlara bırakıyoruz. Biz bu yorumun barbarlık, medeniyet ve (çivi) kısımlarına değineceğiz. Bu temas, Istiklâl Savaşında ve Kıbnstaki müsahedelerimlze aayanacaktır. Yazıda, Ayasofyayı camı haline getirmenin bır vahşet ve bir barbarlık olacağı yanlmaktadır. Hemen şunu komsulanmıza temin edelim ki Ayasofya yeniden bir ma bet olmıyacaktır. Atatürkün eserini, Türk milleti kutsî bir hatıra olarak muhaıaza edecektır. Fakat bir an için yeniden bir mabet olması kabul edilse bu, bir barbarlık ve vahşet eseri midir? Bizce tamamen tersine bir saygının ifadesidir. T E. Amıral C. Senatosu uyesl tanbulumuzda Ayasofyadan daha çok güzel «Süleymaruye, Sultanahmet » gibi bir çok iftihar edeceğımiz camilerimiz ve fibidelerimiz vardır ve Ayasofyanın kendilerince lannedilen ihtişamı hiç bir zanuuı gözümüzc batmamaktadır. • aaa • ••a Tek taraflı olmaz imdl bu Yunan gazetesinin yazüan ışığı altında Türk • Yunan dostluğunun tahliline geçelim: Rahmetli ATATURK, Lozandan sonra Türk • Yunan dostluğuna buyük bir kıymet vermişti. Bu dostluğun, her iki memleketin ulusal bağımsızlığı ve güvenliğini konıyacağnıa ve miHÎ menfaatlerine de yardım edeceğine inanmıştı. Bu inanışı Türk milleti de benimsemişti. Son olaylar, •••• •••• bu dostluğun tek tarafh olamıyacağım müteaddit »••• •••• •••• kerreler ispat etmiştir. Yukandaki yannın içine ••>• gıkışmıs olan kin, gayız ve düşmanhk hisleri, Atatürkün bu necip ve çok doğru ddşünceleri ile ta•••• mamen tezat halindedir. Son Birleşmiş Milletler •••• •••• •••• Siyasî Komisyonunda Yunan Dışişleri Bakanı «Çırınıokos» un, sayın Dışişleri Bakanımızm teklifine karsı verdiği cevap bizleri derin derin düşündürmeğe sevkedici tnahiyettedir. «Çırimokos» •••• Enosis'ten vazgeçme teklifimize «Tarihin akışına • ••• •••• • ••• engel olamayız » diye red cevabı veriyor ve bunu • ••• •••• • ••• bütün Birleşmiş Milletler huzurunda tescil ettiri• ••• yor. Yunanistanm Dışişleri Bakanının bu zflmiyetı karşısmda bir dostluktan bahsetmek mumkun müdür? Sonra, bu tarihin akışı ne zamana ve ne:::: reye kadar devam edecektir? Üzüntfl ve katiyetle •••• söylemek lâzım ki bu dostluk bu şekilde devam edemez. Vaktiyle biz de Atatürk'un istediği bu dostluğa elimizden gelen yardımı ve gayreti gösterdik. Bu dostluğa ait bir hattramm burada söylemeden geçcmiyeceğiz. iiii iiii İİİİ :: :: Balkan antantı ve bir anı üij 1936 •••• »••• ::î: İİİİ :: :: •••• ••»a •••• aava aaaa • ••• disine bir çok tekliflerde bulundular. «Hatayı beraber idare edelim», «Hatayda bir Fransız Türk Suriye ortak devleti kuralım», «Hatay müstakil bir devlet olsun», «Hatay sdyle olsun, «Hatay böyle olsun» ve daha bir «ttru proje. Gazi, ancak, Hatayın «müstakil bir Türk devleti* olmasuu kabul etti. Çünkfi sonunu billyordu. Hatav bugün millî sımrt£ ıbrıg meselemiı etrafında pek larımız içindedir, •^ çok lâf edildi ve ediliyor Düsünüyorum da hayretler içinama, zannederim, en doğru sözü de kahyorum. Senelerce evvel sayın Suat Hayri £rgüplü, geçen Kıbnsın, guya, müstakil ve acagün Senatoda söyledi: Kıbrıs ko ip bir devlet olraasını tanırken, nusunda, ne istediğimizi, biz hâ burnumuzun dibi kadar yakın lâ bilmiyoruz. tarihimizin Hatayını ve büyük öyledir. Haklıdır Ürgüplü dos Atatürkü nasıl hatırlamadık? Nasıl bunun böyle olacagım hiç tamnz. Çünkfi biz, Kıbrıs isine «Kıb besaba katmadık? Işte böyle. Kararsulığımızın ve rıs Türktür» parolası ile giriştik. besapsızlıgımızın fiı&buu çekiyoOlmadı. Vazgeçtik. n » şimdi. Sonra Kıbrıs için <ya taksira, *** ya öliım» dedik. O da olmadı. Ondan da vazgeçtik. Bu sefer «Kıbnsta federatif bir hükumet» istedik. Olmadı. Onu da bıraktık. irleşmiş Milletler Genel SekŞimdi, galiba (bakın ben de reteri UThant beyanatta bu«galiba» diyornm) imzalanmış lunmuş. Ne demış ustadî «Vwtandlaşmalarm devamını istiyo nam savaşı derhal durdurulmalıruz. Artık iyiee snlaşıldığma gödır» demış. re o da olmnyor. Zaten papaz Elhak doğrudur. Hakkı var »aonlan çoktan bir kbşeye ittı, yın UThant'ın. Çunku Bırleşmış attı. Mılletlerin yalnız bır yerde, harBöyle başa böyle traş dediklebe tahammulu var. îki uç yeıde ri gibi. böyle politikaya böyle bırden harbe dayanamaz. ceza. Yukanda sıraladığım gibi, Onun ıçın bır yerde harb bitgörünüyor ki, Kıbrıs bahsinde »ın kı, bır başka yerde baslasın. hep biz gerilemişiz. Her gerile•Milletler» in değıl ama, «Birmenin de bir sonu vardır. Bu leşmiş» lerın tek gayesi bu ganunki de bu tçte ve dısta, ne liba. Harb olmasına olsun ama, çekiyorsak, gelmiş, geçmis hükübır yerde olsun. metlerin kararsız ve hesapsız Yanı, bır yerde harb olsun, p». davranışlanndan çekiyomz. Ne istediğini bilmek PuJ parası ödemeden Sayıa Şukrü Balcı Trafik Mudttrfl İSTANBUL Tralık işlerini tetkık etmek İçin Amenkaya gıdiyormuşsunuz. lnşallah gule gule gider, yine byle, donersımz. Yalmz, Amenkaya kadar gitmeden önce, burada yapüacak pek kolay bazı ısler var. Musa Hep yek prensibi B :::: •••• •••• aaaa aaaa •**a •«•• Türk medeniyeti i •;•: •••a aaaa aaaa •*aa Sonuç aaaı aaaı aaaı aaaı aaaı. «*«B aaaa aaaı a>aı aaaı denizle bir iki mısal vereyim: 1 «Dikiz aynası» denilen, v« şofore arkasını gosteren aynalar bazı otobüs ve kamyonlarda var, pek çoğunda yok. Lâzım bır şey mi bu, değıl mı? Lâzımsa hepsinde bulunmah, değılse hiç bırinde bulunmamah. (Amerikada hepsınde olduğunu goreceksımz.) 2 Bır vasıtanın sağa sola sapacağını gosteren ışıklar bazı otobus ve kamyonlarda var, pek çoğunda yok. Lâzım bir şey mı A z evvel «ıçte ve dışta» de kı. Ama birkaç yerde birden başbu, değil mı. (Amerikada hepsın" • dım. Kararsızhkların bır mı lamasın, kuzum. sâhnı ıç ışlerımızden vereyım: de olduğunu goreceksımz.) Sonra maazallah, Birleşmiş (!) Nedır bu gecekondu meselesı? 3 Şehır sokaklarında, saatte Milletler arasmda umumî harb Bır turlu bır sağlam esasa bağ10 kilometre bıle yapmaktan âçıkar. O zaman ne yapar bızım lanaraaz. «Birleşmiş Milletler.»? cız, mi'adını çoktan doldurmuş, hurda motorlü otobusler ve kamBunca senedır, resmt ağızların *** yonlar dolaşıyor. Kim her 4 ayda soylemedığı soz, vaadetmedığı şey kalmadı. Hepsi de bırbmnın bır muayene eder de izin verir tersı. bunlara? (Amerikada bdyle şey «Gecekondular yıkılacak», «gegoremiyeceksinlz.) pekondular yıkılpıyacak ama ısew York'ta bir Türk Ameri4 Sonra bunlar, icabında, ?«lâh İfdllecek»* «gecekondulara, kan Kültür Derneği var. Bn hırlerarası büyuk yollara çıkıyormevcuttan başkâsı ıçın, ızın ve demek Türkiyenin ve Kıbnsın lar. Hiç değilse oralara çıkarken nlmıyecek», «gecekonduda otu muhtaç çocuklan İçin bir «Noel kım yoklar bunlan? (Amerikada ranlara blok apartımanlar yapı pazarı» açmış. Türk işlemelerini, gızlenmiş trafik kontrol istasyonlacak», «gecekondulara yol, su bakırlarını filân satmıslar. Galiları goreceksiniz.) ve elektrık verılecek» ve daha ba epeyce de para toplamışlarVelhasıl, Amerikada nasıl olsa bır suru hukumet lâfı. Bugun İyi değil mi? Elbette iyi. goreceğıniz, butun memurlarınıne var ortada? Gelgelelim mukaddesatçı ( ! ) zm gozu önunde gelıp geçen bu llk gecekondu yapılışımn üs gazete bu haberi şu başlıkla vegibi şeyleri, yola çıkmadan, bir tunden, en azından, 20 sene gec riyor: Bir bu eksikti. Yanj, Noel yola koysanız. tı Gecekondular hâlâ. harıl ha bir «hıristiyan» işi olduğuna göSevgüer ve Baygılarla. rıl yapıhyor. öbur tarafta da re, nasıl olur da, bu vesile ile hâlâ, ve boyuna, lâf edılıyor. Kıbns dâvası bu ıç kararçızlığımızın dışarıya da aksetmesınden başka bır şey değıl. İç kararsızlık Hiç eksiği yok N Toplumun en genç, en giızel, en yaratıcı güçlerinl yok eden düzen değişinceye kadar, nice ustun kabiliyetli kadınımız ddrt duvar arasmdi kahve talına bakmakla vakit geçirmek lorunda bırakılacak. Ama hıı genç kadınlara: Ozgurluğunuz var diyoruz. J Koylerl, kasabalan bir yana bırakalım, en büyük kentlerde bile S hava kararınra tek başına sokağa çıkamıyan iudmlarımu öıcürluk S duzeninde mi yasamaktadır? • • ••••••••••••••••••••••a HEMİNGWAYnn İKİ BÜYÜK BOMAN1 BİBAKADA NEHRİN ÖTESİNDE YAŞLI A D A M VE DENlZ Nobel Yayınlan altıncı kitabryla 1954 Nobel Edebiyat Odülünu kazanan Hemingway'in iki romanuu bır arada sunuyor. «Nehrin Ötesinde» bırçok tartışmalara yol açan, fakat Hemlngvvay tarafından mükemmel olarak vasıflandınlan romandır. Hemmgway bu romandan sonra Yash Adam ve Denu (The Old Man and The Sea) adlı şaheserini kaleme almıa ve bu eser Nobel almasında büyük rol oynamıştır. Daha önce «İhtiyar Balıkçı» adıyla çevrilen eser bu defa Yaşar Anday'm akıcı Turkçesiyle dihmize kazandıntauşür. Kitabın başında Melih Cevdet Anday'm Hemingway ve özellikle bu iki romam üzerine yazdığı önsöz yer almaktadır. 326 sahife, İplık ddçişli cilt, 10 Lira. NOBEL YAYINLARInm genel dağıtnn yeri: BATEŞ Bayilik Teskilâtj, Aydmhk Han, Cağaloğln, İstanbul. Reklâmalık 5169/...... s:: •••••••••••••••»•••t**İlMnt**M î»ÎBaa»«««»•••••••••••••••••••••• SSSSSSaaBaa«aaBaBaSâaaBai«aBaaa>«* *** Dış kararlılık 1966 YILINDA u da dıştan bir misal: Bü yük Atatürk Hatay dâvasını ortaya attığı zaman Fransızlar (bilindiği gibi o zaman Surije Fransız mandası altındaydı) kenD n En Kıymetli Ramazan Hediyesi Doğan Kardeş matbaasının modern ofset tesislerinde, Arapça el yazması Kur'anı Kerim'leregösterilen itina ile iki senede basılmış Ve benzeri yapılamamış olan, sarı kâğtt Ü2erin« de, her sayfası yaldızlı ve yeşil yaldız ciltli Mehmet Turksel, Ahmet Türksel. Doktor Rasım Turksel'ln ve Hayny» Karagoz'ün annrieri, Gazetecl Mustafa Baydar'ın teyzesi MEVLID MILYON ı (Gumülcınelı) aılz ruhuna ithal olunmak üzere 26 Aralık pazar gunü (Bugün) öğle namazını müteaklp $ehzadebajı Camll Çerıflnde memleketlmlzln tanınnus, Hafız ve duahanltn taraflndain okunacak Mevllde doet, «krsb» ve dln kardeşlertmlztn tesrtflerlıü rica •deriz. AİLESt Cumhuriyet 15804 FAT3VIA TÜRKSEL'in Ttirkçe Kur'anı Kerim Gördüğü büyük rağbet Uzerlne Ikinei defa basılarak, Ramazan münasebetiyle halkımızm istifadesine erz^edilmiçtir, Istanbulun en mütena yerinde kurulmakta olan bir lahlil lftboratuarnu idaw etmek üzere (ortak, maaşU veya vüzdeli çalışacak) bir hannn hayati kimya mütehassısı aranmaktadır. Taliplerin tekliflerini ve hâl tercümelerini P ^ . 188 Şışli istanbul adresine acele bildirmeleri rica olunıır. Reklâmcüık 5180/15830 HAYATI KIMYA MÜTEHASSISI E CZA C I HATİM DUASI •evgUl esim, kıymeül anncmlz FATTMETÜZZEHRA ATİLÎ SAYINER HANDAN PAKER'in vefatının »enei devriyesi dolayı•ıyle 27 12 65 pazartesi gunu ogle nanıaımdan sonra Şışll Camiınde yapılacak Hatlm Duasına akraba ve dostlarımızla din kardejlerimizı davet edenz Eşi: Kemal PAKER Kızları Belkıs ORBAY Nur SAFOĞLU Aylâ UZUN Cumhuriyet 1579* Değerll dll âlim) rahmetH Besim Atalay'm doğrudan doğruya Arapçadan, 15 sene emek sarf ederek dilimlze çevirdlğl bu Türkça Kur'anı Kerım herevin en kıymetli zıynetıdic Hediyesl 55 lira. NÜMUNE ECZANE VATAN ECZANESİ DENİZIİ Yen! yılda, İmâlâtçı, Depocu, Eczane sahibi meslekdaslanna, dost ve müşterilerine bol şanslar diler. nâneılık: 504/15813 Contsponutnrr Dnsntutr Metoduyla r.nde Kendi kendinize VEF AT Cahıde Perun'ın eşl, ErtuSrul, Kunter Perim'ln babaları, Yegânee Perım ın kaj ınpederi, Necıbe Akgun'un kardeşı, Raife Onen, Fevzıye Ertan, Maksut Akgun'un dayıları, Adnan ve Taylan Perim'in «mcaları, Milll mucadele yıllarında Edirnede ve bılShare Bulganstanda münteşır Ahall Gazetesinin Sahip ve Bajmuharriri, eski gazetecılerden ve tzmlr Seferberlik Müdürlügunden emeklı Süleyman Çelebi'nilVölmez eserı Mevlidi Şerif Türkiye'de ilk defa tezhipli ve kırmi2i uzerT. ne yaldız ciltli olarak. nefis basteı. 20 Hra, i t a h 11 bfoşürlinıürü ö9r eneb,,rs,n,z ısteyı n ıı. Reklâmcüık 4886/15806 MEHMET BEHÇET PERİM TAYLAN 22 12 1965 tanhınde Izmırde Hakkın rabmetme kavuşmuştur PEBİM AtLESt Bütün kitapçdarda bulunur. BATEŞ Bayilik Teşkilâtrndan temin edilir. Türk Diabetikler Cemiyelinden Bildirilir Cemiyetimizin «Muzaffer Fevki Yener Diabet Mukâfatı» nın dördüncüsü bu sene 19 jubat 1966 gımu verilecektir. Müracaat için: Diabet üzerine hazırlannus olup 1965 senesine ait nejriyat, tez veya çalıpnalann dört nusha olarak 1 jubat 1966 günune kadar teslimi. Tel: 47 51 20. Cumhuriyet Sttef fieJdâm No; 148/Ş801