13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE tKl 24 Aralık 1965 CÜMHURÎTET RAMAZAN Burhan FELEK 1385 Hicrt «eneslntn Ramazan ayının birinci günüdür. Bugün Bayram gibiTürk Islâm âleminde Ramazan da, tebrik edilir: Ramazanınız masıdır. (Ba mahya sSzfinfln aslını çok arastırdım, Bir çok şey buldum ama hiç biri sağlam değil.) mübarek olsun. Yılda bir gelen böyle dinî günler vesilesiyle •azdığımız şeylerin çoğunu bundan 40 yıl öncesine kadar ilkokul ögrencileri bilirlerdi. Demek kl elU yasından yukarı olanlara bir şeyler öğretecek defiliz; ama daha gençleri bunlan öğrenmek isterse biraz güçlük çeker diye, daha ziyade gençler için yazarız. Başta Hicrî sene diye bir tarih koydum. BuBun da ne oldugunu anlatmak lâzım. Bir kere bu tarihin başlangıcı Milâdm yani bugünkfl kullandığımız takrimin 632 nci senesinde başlar. Ve bu seneler 12 aylı olmasına rağmen ayın bHâl olarak görünüp tekrar hilâl oluncaya kadar geçen müddet üzerinden hesaplandığı için, günes sene•inden 10 gün kısadır. Araplar bu yılı kullanırlardı. Çfinkfl h»vanın hemen hemen daima açık olduğu Arabistanda yeni ayı görüp buna göre zaman ölçüsünfi koymak koUy olurdu. Ay sözü bundan gelir. Böylece şimdiki seneden 10 gün eksik olan Hlcri (Arabi de denir) yıl takvimi kurulmuştur. lslftmlık yani Peygamberimizin İslâmiyeti il&n etmesi bundan sekiz sene daha öncedir. Bu Hicrî tarih de Halife Ömer zamanmda tesbit edilmiştir. Hazreti Ömer, ashabı toplayıp bir tarih kabulü hakkında danıştığı sırada kimisi Fürs'lerin tarihini, kimisi Milâdî tarihini teklif etmlş; fakat çoğunluk «Asrı Saadet» denilen Peygamberin hayatına ait mühim bir hfidiseyi başlangıç alarak bir takvim kurulması fikrinde olmuşlardır. Bunun fizerine Peygamberin doğum günü 1leri süriilmüs ise de bugün kesin olarak bilinmediği gibi ölfimfl de bir hazin hâdise olduğundan bunlann ikisl de kabnl edilmemiş, bunun fizerine tsl&miyetin şan ve sevketinln artmasnun başladıgı «hicret» yani Mekkeden Medineye göç günü tarih başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Üzerinde çoğnnluğun toplandığı rivayete göre Muhammed, Milâdî 570 yüında doğmuştur. 4042 yaslaruıda Peygamber olmuştur. 8 sene sonra Medineye hicret etmiştir. Şu halde Hicrî tarih Müsliimanlıbtan g sene kadar Bu tarihi malumatı vermektetd zaruret, Ramazan orucunun Hicretin ikinci senesinde farz olduğunu söylememizden doğmuştur. Demek ki bu yıl 1385 senesi Ramazanı olduğuna göre 1383 üncü oruç ayını idrâk etmiş olnyoruz. ••••••••••••••••••••n TURKIYE'de DURUM Doç. Dr. Kenan BULUTOGLU tkÜMt Fak. Öğretim Üyed sajlduki tablo son on dört yıl lçinde nıillî geürin, tarımsal üreı tiınin para arzının ve fiatlarm yülık artış yüzdelerinl gösterı mektediı. Fiat Milli gelir Tanmsal artışı iirelim artışı artışı • o olarak • • olarak % olarak 20 • 15 ( 8 12 4 » •21 1 12 12 11 1 7 13 : 5 11 4 15 4 20 2 6 6 3 t 34) < SA 7.4 C.5 7.4 1.8 3.4 0.7 Para arn artışı •/t olarak 25 20 I EHFIÂSYON Hariciye mi? Kelle aramak geleneği Oamanlıhktan miras kalmış blr tutnmdur. îşler kötüledi mi, kelle aranır. îşler kötüledi mi, gerçek sebeplerini ve gerçek sorumluaunu •raştıracagimız yerde biriken öfkeleri dağıtacak çareler »raru. Çoğu laman da bir luçıuıun kellesinde patlar kabak... Parlak kafah politikacılarımızın parlak dış politikası iflâs edince Osmanlı kurnazlıgı hemen kanımızda kıpırdayıverdi. Başladık Hariciyeye yüklenmeye... Sanki bu memlekette blr »orumlu hükumet yokmus gibi... Iktldar çevresinin ağzı Uf yapanlan, Hariciyeye blndiriyorlar. Söylenenlere bakarsanız, Kıbrıs dâvasını Hariciye yüzflnden kaybettiğimizi sanırsınız. öyleyte : Kahrolsun Hariciye I Babıâli basımnda yazılar çıkıyor, okuyoruz. Hariciyecilere ait bir sürü mahalle dedikodusunu birbiri ardından sıralayıp Kıbrıs yenilgisini izah etmek derdlne dUşmüşler : Müsteşar Zat! bey hanımiyle mağaza mağaza dolaşırken, Cabl bey gece kulüplerinde fink atıyordu. Büyükelçlmiz cins köpeğine mama aratmakla meşguldü. Yalnız Düttürii bey hakkiyle çalıştı. Ama tek başına ne yapsın! Muteber bey metresine külot seçeceğim diye telâşa düştüğünden Kıbnsı mıbnsı unutmustu... Hariciyemizin isleyisine övgü düımek aklımdan geçmeı. Blzde Hariciytellerin çoğn memleket terçekierinden nıak dflşmuşlerdir. Yirmi yıldan beri kimsenln tartışma konuşu yapmaya dahi cüret edemiyecegi kadar kalıplaşmış bir dıs politlka anlayışı içinde hitmet gfirmek insanlann düşünme yeteneklerinl dondurur. Hariciyemlt şüphesiz büyük tenkidlere müstabak bir manzara göstermektedir. Ama bu tenkidleri' artık mahalle dedikodusu düzeyinden kurtarıp ciddf bir plâna oturtmak gerekir. Hele Kıbrıı dâvasındaki yenilgiden Hariciyeyi sorumlu tutmak düpedüı şaşkınlıktır. Avrupanın, Amerikanm başkentlerinde yasıyan Türk azınhğımn gözleri birbirinin yaşayışı üstündedlr. Gazeteci sıfatım kazanmıg biri oralara gitti mi, herkes birbiri aleyhine lâf işletir. Hele Hariciyeciler hakkında sfiylenmedik sOz kslmat. Belki çogu dogrudur, belki detlldir. Elbette içerdeki hazln manzaramızın dışarıya uzanmış d8küntüleri olacak... Burada asıl mesele dâvaya kisisel dedikodular açısından deçll, temelinden bakabilmek ve gerçek nedenlerini ortaya koyabilmektir. Açık ve kesln söyllyelim: Biz Kıbru dâvaaını Harieiyemiı yü«ünden kaybetmedik. Dâvamızın teknik yönünü yürfltmekte belki onlar da kusurludurlar. Ama sunu unntmamak gerekir ki, bir Hariclyeci ancak devletl kadar konnsur. Hariciye blr devletin politikasına yön vermez. Iktidarın seçtiği ve tâyin edecegi yönde çalısır. Bn yönün çıkmazına glrildiği zaman da Haridyeyl raçlamak kadar mantıksıı blr tutum yoktur. Yirtni yıldan beri dıs politika konusunda bütün davranışlarımızla Amerikanın gölgesi gibiyiz. îktidar rölge olursa. Hariciye memuru da gölgenin gölgesi olur. On blr aydan beri Adalet Partisi iktldanna ve onun llderi Bay SOIeyman Demirel'e devlet sorumu emarret edllmiş. Ama o lkttdann Başbakanı Suat Hayri ÜrgüplO : Biz Kıbrıs dfivasında ne istediğimizi henüz tesbit edememi«izdir. . diyor. Blrleşmlş Milletlere giden heyetlmlze C.HJ».ll milletvekmeri katılmadılar. Haklı gerekçeleri de şn idi : Biı ne oldugunu bilmedigimiz bir politikaya nasıl katılahmî Bu kesmekeş içinde zaten çÖ*ük bir Hariciyenin büsbütün çözülecegi bellidir. Bir devletin batına geçmis olanlar, mllll dâvalarda yollannı yönlerinl açıklıkla tesbit edemezlerae o devletin Harıcıyesinden başan beklemek haksıılık olur. Duveli Muazzama'nın koltuk altına sığınma politikasının sorumlusn Hariciye değildir. Kıbrı», da Hariciye memurlannın New Yorktakl veya başka yerlerdeki dedikodulu yaşayışlan yüzünden kaybetmedik. Ve biz böyle ridersek daha çok Kıbnslar kaybeder, »onra da hıncımızı Hariciyecilerden çıkarmaya çalışınz Namazı mı seversin, orucu mu ? Bektaşiye sormuşlar: Naman mı seversin, orucu muT ^ Orucu severim. Neden? deyince; Yenir de ondan, cevabuu vermls. Buna göre oruç yemek bile bile oruç tutmamaya denir. Gene bir bektaşi hikâyesi vardır: Sofu bir zatı bavramda ziyarete gidenler arasmdm bir de bektaşi varmış. Ev sahibi: Efendiin bu sene ramazanı şerifi tam tutamadım; bir gün kaçırdım.. dedikten lonra bektaşiye hitaben: Babaefendi! Zatıâliniz ne yaptınu? Efendim, bendeniz de sizin kaçırdığmnt o bir ffioü tuttum, ccvabını vermiş. Oruç bozmak, iftar etmek demektlr. Bütfln büyfik şehirlerde akşam ezanı vakti top atUarak iftar zamanı ilân edilir. İstanbul gibi büyük şehirlerde top işitilemediği için camilerin galiba Sultanahmet minaresine bakarak kandillerini yakmalan ve bir müddettir radyoda ezan okunmak suretiyle iftar zamanı ilân edilmektedir. Oruç sakatlamaya gelince; bile bile yemedikten sonra oruç kolay kolaj sakatlanmaz; çünkü insan oruca niyet etmese de 24 saat aç kalsa oruç tutmuş ohnıyacağı gibi oruçlu olduğunu unuterak güzelce karnını doyursa veya sigara içse gene orucu bozulmaz. Mesele niyettedlr. Burada bir noktaya dikkati çekerim: Osmanb devrinde açıktan açığa oruç yemek yasaktı. Nitekim gene bir bektaşiyi bu yüzden karakola götürmüsler. Karakolun penceresinden bakarken yaj günü dışarıda birinin âlenen karpuz yediğini görmüs, seslenmiş: TJlan ne yapıyorsun? Şimdi seni de yakalarlar. Neden? Oruç yiyorsun! Ben Müslüman değilim, Yahudiyim! Oyle ise bir ye de bin şükret! cevabım vermiş. Dinde ikrah, yani zorlama olmadığı kaidesine göre orucu da zorla tutturmakta bir fayda yoktur. Bir kere sahibins sevap getirmez. Onun için zamanumzda bu yasak kalkmışür. İsteyen yer; isteyen tutar. Klmsenin kimseyi corlamaya hakkı olamaz. Ne var ki; oruçluiara hürmeten bunu açıkça yapmamak, meselâ tütün tiryakilerinin vanında fosur fosur sigara içmemek bir ahlâk vaıifesldir. Çünkü adamın içi çeker, içemez; sıkıntısı artar. Alenen oruç tutmak ve tutmamak bahsindeki salonca bundan ibarettir. T yemek ve orucu sakaUanmak gibi tâbirler vardır. Hattâ, meşhurdur: ürkcede oruç tutmak, oruç bozmak, oruç 1951 1952 1953 1S54 1555 1S5S 1957 19S8 1%1 1962 1963 1964 1959 1960 13 2» 27 28 8 a 17 6 8 11 15 9 ıı Ibadetin en sadesi: Oruç maktan ibarettir. En külfetlisi ise «Hac» dır. Bugün dahi Mekkeye kadar seyahat edip günlerce süren «Hac» merasimini yapmak pek kolay bir is değildir. Zekât ise para vermekten ibaret olduğuna g9re o da basittir. Namaz biras daha külfetlidir. Oruç, İslâmdaki sekliyle olmamakla beraber tslâmdan evvel de mevcut idi. Musevilerin 24 saat süren büyük oruçlan, Hıristiyanlarm kırk gün süren perhizleri bunun misalleridir. Oruç nedir? Orucnn farz olduğu «amanlar ne herkesin cebinde saat, ne de top veya radyo vardı. Onun için bunu her gece bilinir bir ölçü ile kestinnek l&zım geldi. Ve gün ağarmasından (imsâk zamanı) gün batıncaya kadar olan sürede ki insamn uyanık ve her türlü ihtiyacı hissedebildiği saatlerde yemek içmekten, enfiye, tütün vesair vasıtalarla keyü* etmekten ve şehvet zevkinden kendini alıkoyması farz oldu. Oruç âkil ve baliğ, sıhhatli ve mukim (seyahatte olmıyan) Müslümanlara farzdır. B « " H " " ya 29, ya 30 olur. Bu da Arabî takvimin icabıdır. Tek aylar 30 ve çift aylar 29 sayümak kaidedendir. Zira ayın arz etrafındaki tam devri 29 buçuk gün kadar olduğundan bu buçuğu bir ay fazla bir ay eksik hesaplıyarak günlere aksettirmişlerdir. izim din kitaplanna bakarsak Ramazan mutlaka ya hilâlin (yeni ayın) görülmesiyte, bu olmazsa Şabanı otuza doldurup ertesi gün ilân edilir. Bavramda da böyle yapıhr. Ancak bu hesaplarda da bazan bayram hilâlinin ramazanm 28 Inci günü akşamı görüldüğü vâki olmuş ve bayram günü oruç tutmak haram (yani şiddetle yasak) olduğundan ramazan bir tün eksik tutulmuştur. Böyle hallerde bu bir günün herhangi hir gün kazası, (farzm sonradan yerine getirümesi) Iânmdır. Simdi ise artık hilâlin bir yerde günes batarken görülebileceğini yani, ufuk çizgisinin üstünde olup olmıyacaŞını hesaplamak, hattâ bunu senelerce evvel bulmak kabil olduirundan Türkivede ramazan bu kozmoğrafya hesanlanna göre tâyin VP müftülükler tarafından da ilân olunmaktadır. Zira hava açık bu'"*>sa hilâl mutlaka görünür. ruç Islâmüğın beş ibadetinin sadesidir. O Çünkü temiz olupkeyinenmektenenkendinisüregünün muayyen bir sinde yemek, içmek ve tut ukarıda da görüldüğü üzer», ekonomiye kuvvetli dozlarda para jınnga edildiği halde Türkiyede 195053 döneminde fiat artışlan çok düşük olmujtur. Bunun sebebi tanmsal üretimdeki hızlı ar tış temposu (yâni para arzından ve fiatlardan bağımsız bir değifken) ve aynca çeşitli yollardan dış tica ret açıiının artırılabiLmiş olmasıdır. 19541958 döneminde ekonomiye şırınga edilmcğe devam olunan paralar sadece enflâsyona sebep olmus, üretim (tarımsal üretimdeki düşmeyi jransıtarak) önce gerilemiş, sonra da duraklamıştır. 1961 deki para arzı artışı, ekonomideki duraklamaya rağmen, paranın dolaşım hızındaki artıj sayesinde fiat artışına sebep olmamıştır. Para arzında 1984 de yapılan artırraa ise ancak 1365 de flatlar üzerinde etkisini göstermeğe başlamıştır. Kısaca bu tablodan Türklyede fiat artışının kalkmmayı desteklediğine dair bir sonuç çıkarmak imkânsızdır. Aksine para anındakl artışların, üretimde bir artıs yapılamadığı seneler, sadece, fiatları artırdığını söyliyebiliriz. Y ğu kere küçük esnaf kovalanmakta, asıl büyük vurguncular serbest kalmakta, hatti çok kere hükumet ricalinden isblrliği sağlayabilmektedir. Kamu kesiminde fiatlarm aynı seviyede tutulması, iktisadi devlet teşebbüslerinin açıklannı arttırmakta, bu da enflâsyonu büsbütün körüklemektedlr. Aynca hükumetça fiat denetlemesi kaynakların en iyi şeküde kullanılması, yatırımlarm, fiatlarm en hızlı yük seldiği yâni en fazla genigletUmesi gerekli sanayi kollarma yapılması imkanlarını da ortadan kaldırmak tadır. öıetlersek, açık enflâsyon, hükumetçe polls mârifetiyle bastınlmaya çahsılan enflâsyondan kaynaklann rasyonel kullanılması bakımmdan, daha lyldlr. kuvvetlerin de baskısı altında) ka bule yanaşmaktadırlar. Fakat nasıl her enflâsyon başlangıcı işlerde blr iüre canlılık yaratırsa, her İstikrar programı da beraberinde bir süre için islerde durgunlasma (yâni işsizliğin artması) getirmek tedir. Enflâsyon ile savaşaiyi niyetle başlayan birçok hükumetler, bu işsizliğin yarattığı genel hojnut gutluk karşısında, programı tekrar gevçeterek fiatların yeniden «rtm«y« baslamasmt sebep olmak tadırlar. Bu açıklamslanmızdan da anla şılacağı üzere, enflâsyonun maliyetlerinden biri de ıstikrara geçiş sırasmda ekonomi üzerine çöken durgunluktur. Her sarhoşluğun bir human olduğu gibi her enflâsyonun da bir işsizlik maliyeti vardır. Istikrara geçiş döneminde yatınmlar azalmakta, flatlar hakkmdakl tahmlnler yavas yavaş artı» yönünden daha yavaş artışa veya isülcrara dönmektedir. Özel teşebbüse dayanan bir ekonomide enflâs yon ne kadar şiddetll olmuşsa ve ne kadar uzun lürmüfM Istikrara geciş de o derece güç ve ekonomide o derece büyük ve uzun süren bir işsizlik pahasma olur. Fâsit daire nflâsyonun durdurulması için yapılan istikrar programı niçin hjsizliğe sebep oluyor? Gerçekten ne kadar başarı ile uygulanırsa uygulansm, esas ltibariyle özel teşebbüse dayanan ekonomilerde, istikrar politikalan enflftsyon zama nın» kıyasla ekonomide bir süre için gelişmeyi yavaşlatir. Arzın önünde koşan talebin para ve ver gi polittkası yolu Ue kısüması tüp hesiz saüşlan yavaşlaUr. Satışların yavaşlamasj da müteşebbislerin yatınmlarını azaltmalanna sebep olur. Bu ise işsizliği artıncı bir etkendir. Ayrıca birçok işletmeler üretim programlannı fiatlarda bir artış bekleyerek yapmışlardır. Fiatlarda artışm durması. ya da yavaşlaması iş adamlannın tahminlerine karşı olduğu için, daha önce yapmış bulundukları ödeme bağ lantılarını yerine getirememelerine sebep olur. Eğer hükumet İstikrar prograntına «ıkı tutunursa, plyasada fiat tahmlnlerlndekl bu genel yanılma yüıünden iflftıtar başlar. Aynca kredl hacmtnde (reç mişte olduğu gtbl devamlı blr genlşleme de müteşebblslerin ortak beMeytsierindendirt istikrar politl kası yüzünden bu da Ketçcklesmeylnce, gene bazı İşletmeler taahhüt lerinl yerine getlremlyerek tasfiye olurlar. Şüphesiz bu durumda mem lekeün iktisadt hayaü pek parlak gözükmez. İş çevrelerinin kredi musluklarınm tekrar gevşetilmesi yolundaki baskılannı karşı hüku metin dayatması kolay değildir. Bu baskılar işsiz kalan emekçi kütlelerce de desteklendiği için, genişleme yolunda para polltikasına tekrar devam edilmesi bir an için ka mu yararma imiş gibi de gözükebilir. Tatbikatta hükumetler tş 61e rainde ve İşsiz kalan işsizlerden ge len bu baskı karşısmda duramamak ta, enflasyonla savaş programını terkederek tekrar ekonomiyi artan emisyon akratısına bırakmaktadırlar. E ikinci usui nflasyonla nvasta ikinci usul iktisatçıların genellikle tavsiya ettikleri tedbirler, bu tedblrle lin »na niteUjH, an ve talep arasında talep lehlne boıulan dengesiz liğin tekrar kurulmasına yönelmlş olmalandır. Bütçe açığmm ve kamu kesiminin flnansman açığının gideriimesi, kredllerin sınırlandırılması, dış ticaret »çıjtnın artınl ması (yâni daha fazla dıs yardun ahnması), paranın dıs degerintn Iterçek satmalma gücüne göre yeni den ayarlanması, entlâsyonun dur durulması programlarında yer • • lan başlıca tedbirlerdlr. Türkiyede 1953 yılından başlıyarak geliaen enflâsyon, önce sıhhat belirtisi sayıbnı*. 1955 den itibaren polis ve kasun gücü ile (milli korunma kanunu) bastırılmak istenmiş, sonunda iktisat ilmine uy gun bir şekilde bastırılması prog ramı yabancı kuvvetler tarafından Türk Hükumetine kabul ettirilmif tir. E Şiirdeki yerı Vergi geliri yerine para basıldı slında enflftsyon BZ gelişmij üllcelerin hükumetlerince gelişmeye uygun bir ortam olduğu iddiası Ue değil, yapılması gerekli büvüit altyapı yatınmlan için sağlam yatınlabilir kaynak (başlıca vergiler yolu ile) bulama dıklarından veya bulmak istemediklerinden ötürü ortaya çıkarılmaktadır. Özelllkle Türkiyede 1950 lerde görülen enflâsyon, kamu kesimlnde sennaye blrikimlnde vergi gellrleri yerine p»ra basma yolunun açıkça tercih edilmesinden doğmuştur. Ancak para basmak yo lu ile kamu geliri sağlamak da an cak enflâsyonun başlangıç safhalarında kaynak sağlıyan bir usuldür. Enflâsyon iyice ilerledıkten sonra para arzındaki artışlarla sağ lanabilecek net satınalma gücü (her şeyin fiaUnı aynı oranda pek kısa bir zaman içinde arüracağmdan) git tikçe azalacaktır. Hükümetin satın al dığı insan gücü (memur ve işçıt va malzeme fiatları enflâsyona paralel olarak artacağmdan toplam hü kumet gelirlerinin satın alma gücü azalacaktır. Uygulanmakta olan vergi sistemine ve ayarlı ölçek usulünün yaygınhk derecesine de bağlı olarak, hükümetin para basmasının toplam net satın alma gü cünde bir azalmaya sebep olması hali bile nazari olarak mümkündür. Özetlersek, enflâsyon yolu ile kaynak yaratılması önce bir derece başanlı olabilirse de, sonraki saf: halarda kendi kendini yıkan (selfdefeating) bir metoddur. R ı m m n m böyle çeşitli tesirleri arasında bir de eski şiir âlemindeki yeri vardır. Divan sairlcri mevki sahibi kimselere «Ramazatüye» adı altında kasideler yazmış vermişler, ve bu yol D« «câize» ler (para mükâfatı) almışlardır. Bunlann pek meşhurlan vardır. En meşhuru «Sâblt» in Ramazaniyesidir ki zannederim otuz beyit kadardır. Bunda Sâbit kendini de medhetmiş, diğer şairleri( yermiştir. Bu da şairlerin Stedenberi birbirlerinl çekememelerinden doğan bir huydur. Bu yolda Sâbit şöyle der: «Şuarftdan mUtes&irleri temyiz eyle.. «Ayrila gayri ısrrgan dikeninden reyhan» Şuara, şairin cem'idir. Mflteşair, şair bozuntura demektir. Reyhan da fesliğen dediğimiz güzel kokulu ottur. Böylece Sâbit öteki şairleri ısırgana, kendini de fesleğene benzetmektedir. Şimdl oruç tutmak, tutmamak bahsinde bugünkü hayat ve sağlık şartlanna göre insanlar bir* takım meselelerle karşı karşıya kalmaktadır. Meselâ binlerce adamın mide ülseri vardır. Çok ye . mek yemezse hastalanu, sancılanır, midesi kanar. Buniar oruç tutamazlar. Ağır iş yapan kimseler de 14, hattâ bazan 18 saat yemeden, içmeden çalışamazlar. Hastaların oruç tutmamalarına din müsaade etmiştir. tbadetin bir işkence olmaması da onun sartlanndandır. Binaenaleyh böyle uzun müddet oruç tutmaya işi veya vücudü müsait olmıyanlar oruç tutmazlar. Buniar için de din kitaplan böyle mazeret yüzünden oruç tutamıyanlara her tutmadığı gün için bir fakiri doyurmak suretiyle orucun kazası yolunu göstermiştir. Bu da çok sevaplı ve sosyal telâkkiye göre pek isabetli bir yoldur. tsrar De tavsiye ederim. A '••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••S tus r UHB Mh MVİİNİ Almayı Unutmayınız. Her yerde vardır Reklâmcıhk 6098/157T9 Yazıhanenizin eksiklerintalırken Savaşın maliyeti: işsizlik nflasyonla savaşın maliyeti işsizliğin bir süre «rtmasıdır. Enflasyonla savaş konusunda önemle üzerinde durmamıt gereken bir nokta var. Önce enflâsyonun faziletlerinden dem vuran, enflâsyonun başlaması sırasındaki ilk piyasa hareketini sağlam bir canlılık zanneden hükumetler, daha sonra sihirbazın çırağı hikâyesinde olduğu gibi, artık tamamen elden kaçırıp seyircisi kaldıklan hızlı fiat artışlan karşısmda, ekono minın tekrar dengeye getirümesi için bir istikrar programını (dış Akar Kırtasiye İstanbul 22 63 75 E TESEKKÜR KıymetU eşim. annemiz, «blamız, yengemiz, kayınvaUdemiz, büyükannemiz B FATMA SUNAR'ın vefaü dolayuiyle telefon, telgraf, mektup gönderen, cenaze merasiminde bulunan ve bizzat evlerimize gelerek büyük acımıza katılmak suretiyle bizleri teselli edsn kıymetli, vefakâr akraba, dost ve sevenlerimize gösterdikleri unutulmaz candan alâkalan için en derin minnet ve şükranlarımızı sunarız. • <ı • YARIN Yeniden Şahlanan At: ENFL,\SYON İİİİ •••• •••• •••• •••• iiii •••• •••• •••* Ailesi Üâncılık: 576/15736 Tearvih namazı bir ayda Müslümanların eli değmişken mümkün mertebe ibadet ederek sevap kazanmak Lstemelerinden doğar. Tabiî iyi sesli hafız ve müezzinlerle bunun bir de ayrı zevki vardır. Teravih namazı ne farzdır, ne vâciptir; hattâ ne de sünnettir. Peygamberimizin sekiz rik'atten fazla teravih kılmadığı' rivayet edilir. Halbuki uzun TamanHır tslâmda teravih namazı yirmi rik'at olarak kabul edilnıistir. Yatsı ve vitir namazlariyle 33 rik'at olur ki hayli zor bir ibadet halini abr. Bu yüzden teravih namazını çabuk kıldıran imamlarm camüerine rağbet çok olur. Teravih namazı, din ftliml merhum Zihnl Efendinin kitabina göre nafile namazlannın en fazüeüi ve rağbetlisidir. DÜZELTME Ord. Prof. H. V. Velidedeoğlu'nun bu sütunlard» çıkan <Tark"ün Çllesl Dolsun ArtiR...» «dü yazısının «kanşıklık lçindeylz» bölümunae yer alan blr cümle «öteden berl ıriçı, mllllyetel geçlnenlerlu yazılanna T» davranışlarına bakıyor ve onların ummetçllerle ve eömUrücüler.' le elele ve dla dlze yürüdüklerinl görerek (bu na. sıl Tftrk mlllîyetçiliğidlr!) dlye hayıfluımalrtan kcndlm) alanuyorum.> çekllnde olacakken <üm. metçl!erte> kellmesl «nllllyetçilerlo olarak çık. mıştır. Düzeltlr, özür dllerti Özellikleri Orucun sıhhî bir ibadet olduğunda şüphe yoksa da maalesef bizde gündüzün açkğını pidermek için iftarda daha fazla yenmesi, hattâ ailelerin birbirlerine zivafet şeklinde iftar çekmeleri âdet olmustur. Osnranlı devrinin sonuna kadar bu âdet Padişahtan. en fakir sınıfa kadar sürüp eitmiş idi ki herkes kendi kesesine ve mevkiine göre esine dostuna, yakınlanna iftar çekerdi. amazanm özelliklerinden biri de gündüz yemeçinin sababa karşı yenmesi suretivle oruca tok pirilmesidir ki bnna sahur ismi verilir. Sahur imsâkten evvel yenen gece yemeğine denir. Ramazanda oruc tutanlar istahı kaçmasın ve uyfcusu tedirrin olmasın dive sahura kadar otururlar. Eskiden Osmanlı devrinde şimdiki eibi gece havatı ve eflenceleri yoktu. Ramazanda havat tamatnen deçişir. sahura kadar her taraf acıhr. Tiyatrolar. karaeözler, meddahlar, ince saz fasıl heyetleri. hattâ çüreş müsabakaları Ue halk eğlenir, vakit geçirirdi. Bn yüzden Ramazan İslâm âleminde büyük ticaret ve iş devresidir. Belki eski nisbette değilse bile bııçün de böyledir. Ramazanm başka bir özellijH de minare şerefelerinin donatılması ve bazı çifte minareli camilerde mahya kurulmak suretiyle donanma yapıl amaıan aylanna de ki tslâm indinde büyük R naman vardır Bumahsus olan bir pekteravih rağbet görmektedir. da ramazan gibi mübarek Asıl mesele G •••a • •*• •••• •••• •••a • ••• ••>• ,„„„„„ •••••••••••••••••••••••••••• 42. nci HİZMET YILI İkinci dönem, İNGİLİZCE, ALMANCA, FRANSIZCA, MUHASEBE, LİK ve SPOR derslerine kayıtlar yapümaktadır. DAKTİLO • SEKRETER • • enel oîarak, bir ekonomide hızlı bir fiat artışmın servet ve gelir farklannı derinleştirici etkileri kolay kolay önlenememek tedir. Çesitli sosyal gruplann korunması için kabul edilen ayarlı ölçckler sistemi ise enflâsyonun büsbütün devamlı bir nitelik kazanmasma sebep olmaktadır. (Ayar h ölçek usulü işçi ücretlerinin ve maajlann hayat pahalıhğma para lel olarak artmhnası usulüdür.) Hızlı ve müzmin bir enflâsyon sos yal smıflar arasmdaki farklan değiştirmekten başka, paranın iktisadî hayattakl normal görevlerinl de baltalamaktadır. Aynca sermaye tesekkülü zayıflayıp israflar art maktadır. Böyle bir durum karSisında bulunan bütün az gelişmiş ekonomilerin hükumetleri her şey den önce enflâsyon ile savaşın gerekli ve arzulanır bir şey olup ol madığı konusunda bir karara varmak zorundadırlar. Genellikle bu konuda hükâmetler, kontrolünü el den kaçırdıkları enflâsyonu durdur mak gerektiği yolunda bir karar vermektedir. Ancak' asıl mesele, kedinin boynuna çıngırağın nasıl bağlanacağı, (yâni enflâsyonu durdurmak için halka külfetler yükle yicl kararların nasıl alınabileceği ve bunda sebat edilebileceği) hususunda çıkmaktadır. FRANÇOISE HARDY ve orkestrasmın vedâ konseri yaımki cumartesl akşamı 18.45 de VEFAT Merhum Cafer Bey ve Sadlye Hanunm oğlu Rebia Kılıçalp'ın esi, Gündüz ve Aydm Kılıçalp'ın babaları, Meliha Tajkıran'ın kardeşi, Erol Basar ile Havacı Yüzba^ı Tekln Bajar'ın dayılan Emekll Jandarma Yarbayı Emln Bayık'm kayınblraderi, Davut Akar ve ömer Akar, SenJha Kavafoglu'nun enlsteleri Emekll Knrm«y Albay Rahmetll esfm ve Girit mücahitİMmden MEVLIDI ŞERİF babamız FİTAŞ sinemasında ve orkestrasmın aon lki galaaı ZİTA KILIÇALP (3403) müesslf trsflk kazasında veftt •tmlçtir. Cenazesl 24 Aralık 1965 cuma günü (Bugün) öğle namazını müteakip Şlsll Camlinden kaldırılıp Zlnclrlütuyu mezarlığına defnedilecektir. Esi: Bebla KILIÇALP NOT: FRANÇOISE HARDY Bu Akşam ve Yarın Akşam ebediyete lntikalinin on aeklzlncl senesine tesadüf eden 26 Aralık 1SC5 pazar günü lkindl namazını ırüteaHp. Beyoğlu Istiklâl c»ddeslnde Aga Camll Serlflode, memleketlmlzln tanınmış tMl Kur'an ve Mevllhtanlannm lstlraklyle Kur'anı Kertan v» Mevlldl Şerif okunacaktır. Dost ve din kardeşlerfantzuı buTurmalarını rlca ederlz. EŞİ VE ÇOCÜKLARI MUSTAFA TEVFİK ALYOT'un Cıanhuriyet 15738 KAYTP Çebekeml kaybettün. Hükümsüzdür. AU Glrgin Cumhuriyet 15738 KLÖB REZERVASTON: 48 44 47 X'de tlâncüık: 560'15731 (Reklftmeüık: 512S) 15743 MODERN BUROLARINIZA YAZI MAKİNELERİ SERVİS ve YEDEK PARÇA a r h a n H 3 n 9 7 T s n e b a s ı I s t . T e l : 4 4 61 7 5 Adana Belediyesi Başkanlığından 1 194765.33 lira keşif bedelli, 10988.27 lira geçici teminatlı olan Yavuzlar mahallesi 402, 403, 405, 407, 413, 415, 396. 416 No. lu sokaklann betonlanması işi, kapalı zarf usulü ile ihalesi 7/1/1966 cuma günü saat 15.00 de Belediye Encümeninde yapılacaktır. 2 İsteklilerin, bu işin keşit bedeli tutannda bir iş yapmıs olduklarına dair belgelerini dilekçelerine ekliyerek 3/1/1966 pazartesi günü mesaî saati sonuna kadar Belediye Başkanhğma müracaatla yeterlik belgesi talebinde bulunmalan lâzımdır. 3 2490 sayıh kanun gereğince usulune uygun olarak Ticaret Odası vesikası; geçici teminat mektubunu muhtevi tekllf mekttıplannı ihale saatinden bir saat evvellne kadar Belediye Encümeni Başkanhğma verilmesi gerekir. 4 Bu lşe ait keşif ve şartname, mesa! saatleri dahilinde Fen İşleri Müdürlüğünde görülebüir. 5 Postada vâki gecikmeler kabul edilemez. (Baam Ç. 1710 24421/15722) (Basm 18644/15721) KELEPİR MARGARİN FABRİKASI Kâğıthane mevkiinde yeni makinelerle mücehhez komple Margarin yağı fabrikası satüıktır. t k ihale 28 aralık 1965 salı ikinci ihale de 7 ocak 1966 tarihindedir. Gerekli izahat İstanbul 2. İflâs Memurluğunun 962/51 dosyasmdadır. Cumhuriyet 15725 AMERİKAN DERSHANESİ SULTAN AHMET OKULA DEVAM EDEMİYENLER İÇİN Her gün öğleye kadar devam eden İNGİLİZCE, FRANSIZCA, DAKTİLO ve MATEMATİK dersleri devam etmektedir. SULTANAHMET ALEJroAR CAD. No. 23 Tel: 22 17 37 B lr kısırtı bükumetler enflâsyon meselesi karşısmda hayat pahalı lığı ile mücadeleyi çok ileri ve çocukça bir yaklaşımla çözmeye kalkışmaktadırlar. Bu yaklaşım, ka mu kesiminde fiatlan aynı sevlyede tutmak, özel kesimdekl fiat artışlarmı da millî korunma kannnla rmı yürürlüğe koymak, karaborsacı kovalayıp hapse atmak, kirala n sâblt tutmağa çalışmak gibi derdin aslını değil görünüşlerinl hedef tutan, Türklyede d* çok denen ralf, her kcreslnde bafanm kalraif «MMttlz. Bu uaoid* g». savaş GALVANEZLİ SAÇ 1 metro x 2 metro eb'at ve 1 mm. kalınlık (1000x2.00') x 1 m.m.) RUS MALI, BİRİNCİ KAIİTE, 330 kurnj fiyatla sabşa arzedilmiştir. Telefon: 44 25 68 49 73 72 49 81 38. NOT: Bu fiyatlara zarurî nakliye ve mukavele masraflan ilâvesile, resmî müessese siparişleri de ahnır. Üâncılık: 541/15730
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle