14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE tKl J9 Aralık 1965 CTTMHTJRÎYET EDEBİYATIMIZDA GECEKONDU Rauf MUTLUAY nce kelimeye bakalım: Tfirkçenin yenl günlerinde doğan ciimle yapısındaki bu bileşik kelime, daha yirmi yaşında bile değil. Bir eylemi, zamanı ve sonucn ile belirtcn bu becerikli ve kullanışü isim; 1945 de 65.000 sayı hazırlanan Türkçe Sözlük'ün ilk baskısında hiç yer almaz. O yıllarda bir sosyal gerçek olarak da, bir nesnenin sdı ve tanımı olarak da henüz doğmanuş, var olmamıştır. Aynı sözlüğün 1955 de yapılan ikinci baskısının 219. sayfasında karşımıza çıkar: «Belediyeden lzlnslz olarak hemen bir gecede çatılıveren yapı.» Küçücük bir isimdir önce: Talmzca belediye feinsizliğiyle yasa dışı, bir gecede kuruluvenne hızıyla derme çatma, sadece bir cins yapuun adıdır. Bir sornn olarak büyümemiş, üstünde durnlmamış, edebiyata ginnemiş, dar anlaml] ve küçümsenen masıun bir kelimecik. Türkçe Sözlük'ün 1959 tarihli üçüncü basımında (sayfa 296) aynı tanımın yanına bir de mecaz anlamı eklenir. Kelime bir yandan isim kalmakla birliktc, bazı durumlan ve özellikleri belirten sıfatlık göreviyle güçlenmis ve genelleşmiştir. «Acele ile yapüıvermiş, derme çatma.» Şimdi artık bir büyük sornn olarak her yönden incelenip üstüne tezler yapüabilir bu temel•iz yapuun. «Edebiyatımızda gecekondu» ise jimdiden gerekli bir arastınna konusudur. abahattin Ali bikâyelerinde köy yoksullugu, kasaba bunaltılan vardır; Sait Faik'de «ur dışı mahalleleri, çergiler, işçi hayatı. Köy romanı bir y»na, köyden şehre akının gidişli dönüşlü bütün yönsemelerini aynntüarla tamamlıyan Kemal Tahir, Orhan Kemal gurbetçileri ya han odalarında, ya santiye barakalannda, ya ırgat bannaklanndadır. «Bereketli topraklar üzerinde» biriken OrU Anadolu köylüleri bir köy riiyası içinde şehirlerde hep geçici olarak tutunurlar. Üstüste, yığın yıgın ama ailesiz ve evsizdirler. Yerleşmeyl düşünmemişler, şehri yadırgamışlar, gazocağı düşü ve külot pantalon kıyafetiyle hep köye dönmenin özleminde sıkılmışlardır. Orhan Kemal'in hikâyeleriyle romanlarım dolduran bütün kahramanlar ya bunlar, ya şehirlerin kenar mahallelerinde kurallan tanıyarak sıkıntıyla yaşıyan toplum artıklarıdır. Bu arada köyden şehre akını yerinde durdurmak Istiyen bir ütopya da çıkar ortaya. Meselâ Şevket Süreyya Aydemir «Toprak uyanırsa» da koo peratifleşerek güçlenen, zenginleşip rahatlıyan, sağ lıklı, yeni bir çiftçilik cennetinln rüyasını yazar özlemle. ••••• ••••••••••••I• • • • • j OOGAN NADI Ve Kıbrıs Şfandi herkes birbirine birbiri ardından iki sual soruyon • Soru 1 Nasıl oldu bu iş? Soru 2 Şimdi ne olacak? Önce «Nasıl oldu bu iş?» sorusuna cevap verelim: Başta Mısır olmak üzere eski sömürgelerin Makarios'u desteklemelerinin sebebi açıktır. Bugünkü Kıbrıs, Adadaki îngiliz üsleriyle Anglosaksonlarm Ortadoğu ve Afrika üstündeki kontrolunu sağhyan bir rampa gibidir. Anglosaksonlann sömürgeciliğinden ve emperyalizminden yüzyıllar boyu illâllah demiş, Afrika yeni devletlerinin en başta Mjsır olmak üzere tntamlan bizi hiç sasırtmasın! Ama bakıyoruz daha da: Müslüman Mısır, Kıbnstaki Müslüman Türk azmlığmı nasıl düşünnıüyor?... gibi cocukça hayretler basınımızda yer buluyor. Bağımsızlıklarına yenl kavuşmus Asya ve Afrika ülkeleri bağnnsızlık konu?unda hassastırlar. Biz onların bu duygularını anlıyamıyorux. Çünkü bu konuda bizim duygularımız nasırlaşmıştır. Amerikayla içiçe yaşamak, vatanımızda Amerikalılara kayitsız şartsız kullanabileceği topraklar vermek bize tabii geliyor. Atarürkün mazlüm milletler dcdiçi Asya ve Afrika uluslarıyle ipl çoktan koparmışız. Gözümüz NATO'dan başka hiç bir şey görmüyor. Dünyamn değiştiğini ve bir Üçüncü Dünya'nın kuvvet olarak ortaya çıktığmı anlıyamıyoruz. Osmanhhk zilleti içinde ve Devleti Muazzama'nın koltuğu altuıda dıs politika sürdürmeyi vazgeçilmez bir usul sanıyoruz. Öte yandan Papaz Makarios, Kıbrısh Rumların mücadelesini AngloAmerikan emperyalizmine karşı imiş gibi göstermesini ve tanıtmasını bilmiştir. Türkiyenin AngloAmerikalılarla bu kadar içli dışlı yaşaması ve âdeta vesayet altuıda bulonması Makarios'un politikasnu Üçüncü Dünya'da guçlendirmiştir. Bugün çoğumuzun gözünde Afrika filkelerl 5f yıl SnceU bakısla degerlendirı'lmekte: Yamyamlar devlet ml idare edermiş!.. diye küçümsenmektedir. Asyanıu ve Afrikanın uyanışmı baltalamak yanşında Amerikanın da önünde lroşmakUyız. Afrika ve Asya milletlerindeki kapitalUt olmayan yoldan kalkmma çabalarmı küçümsemekte, sosyalist eğilimli Arap ülkelerini: Sefaletı paylaşan fellâhlar!.. diye hor görmekteyiz. Kısacası, anlıyamadığımız bir dünya ortasmda yaşıyomz. Gerçekleri lâvıkiyle değerlendiremlyoruz. Kıbns dâvasmda da değerlendiremedik. Urüncü Dünya'nın destekliyeceği bir tezi ileri sünnekten kaçmdık. Kıbns dâvasmda hep Amerika'ya ve NATO'ya güvendik. Makarios ise daima Amerlkaya ve NATO'ya direndi. Böylece Afrika ve Asya mil'ctlerin gözünde puan topladı. İsmet Paşa'nın iktidan zamanmda Kıbrıs dâvasmda olumlu etkiler yaratacak bir dış politikaya kayılmıştı. Ama bugün başımızda bulunan iktidar çevreleri îsmet Paşa'nın bu tutumuna komünistlik saydılar. •Bayjn Gromiko'nun elini öpen İsmet Paşa.nm fotoğrafını seçimlerde daçıttılaı. Amrrikan çevreleri Türkiye içindeki ve dışındaki ağırlığını Johnsonun yakın dostu olarak takdim edilen Süleyman Demirel'i iktidara gctirmek için kullandı. Ve Süleyman Demirel'ln »eçün basansı Amerıkıcn baytam oldu. Amerikan basını bu olayı: Rusyanın Türkiyedeki hezimeti! Memleketi sola sürüklemek latiyen ihtiyar İsmet Inönü'nün yenilgisi... diye ele aldı. Türkiye, Süleyman Demirel ve çevresi eliyle yeniden kapHallst dünyanm yumuşak başlı sâdık müttefiki oluyordu. Makarios'un ekmeğine yag sürülmüstü. tsmet Pasa Hükumetuıta düşürülmesir.den bu yana köprülerin altuıda çok sular geçmiştir. Şurası açıktır kL Üçüncü Dünya ülkeleri blzl kapltalist emperyalizmln bir uydusu gibi görmektedirler. Kıbnstaki Anglosakson üslerlnl temizllyecek bir Makarios'un bağnnsızlık iddiasmı bunun Içhı desteklemektedirler. Biz bu konuyu çok yazdık. Kıbns dâvş.imda artık bilinmlyen bir şey yoktur. Türkiye, bugünkü uyduluk polltlkasında direndikçe daha bajına çok dcrt gelebilir. Üniversitelerin, aydınlann, yazarlarm, gençliğin, hukukçulann birbiri ardından yaymladıklan bildiriler'in haklı anlaını Bİmdi ortaya çıkmaktadır. O bildirileri hafife almaya çalışmak kolaydır. Ama o bildiriler gerçekleri söyledlkleri Içhı bugünkü Iktidarın dıj politikadaki her başansızlığında karsılanna dlkilecektlr. Soru 2 Şımdi ne olacak? Ve Cevap: (Pek iyi tanıdığınız birinln ağzından) Ne ehemmiyeti var! Birlesmiş Milletler Teskilâtı her yü böyle blnlerce karar verlr Bızdcn yanlı» bir şey sadır olmaz. Türk milleti emrinde Türk ordusu var mı? Var. Londra Zürih Anlaşması var mı? Var. Çıkanna gemileri var mı? Var. Koyarsm gemilere askeri, (ikarsın Kıbrısa.^ Tamam mı? Tanıaro. Haydi bakalım. İcraatı bekliyomg. S AYAKTAYKEN SUSMALİ OTURUP KONUŞMAU Meğer seyahatler devam etmeliymiş Cürüm ve ceza Evvelâ hangisi lâzım? "Niçin,, leri düşünmek Bir hayal sukutuna doğru Parası var kendisi yok minat almaya hak kazanmışlar. Şimdi bn kocaman parayı kim Sdeyecek? Tabiî zavallı tstanbullular ödeyecek. Ama, insanın isyan edesi geliyor. Göz göre göre yapılmış bir yolsnzluğn neye bizler sineye çekelim?. Bence, bu 580 bin lirayı, eğer belliyse, bn şekilde oy veren Belediye Meclisi üyelerinin, belll değilse, tüm Meclis üyelerinin aldıklan ödeneklerdcn kesmelidir. Kannnlara, nizaralara ne kadar nyar bilmem, fakat lşin hakçan bndnr. nrtesi açılıyordn. Yani dif filemle münasebetlerimiz haftanın, sadece, üç gfinüne sıkısıyordu. Hattâ, bu yüzden, devletin yabancı devIetlerle siyasî münasebetleri bile aksıyordn. Ya onların Hariciyesi kapalıydı, ya bizim elçilik. Bu sebepler bu gün ortadan kalktı mı? Kalktıysa mesele yok. Ha cuma olmus, ha pazar. Ama kalkmadıjına göre... :::: •••• •••a •••• •••• •••a •••* •••a Ayaktayken susmalı oturup konuşmalı Ş//rde gecekondu Urimizin büyük dSnemeci 1940 kuşağında, ömrü on beş yılı biraz geçen bu kelimeyi bulmak güç. Daha adı konmanus, yerine yayümamış bu iç göç, meselâ Orhan Veli'nin şiirinde bir mahalle adı olarak geçer ve şair baş tarafa bir açıkbıma eklemek gereğini duyar: «Altındağ, Ankaranın arka tarafında kurulmuş büyük bir lakir fukara mahailesidir. Sabaha karşı bütün Altındağ rüya görür. Burada sadece bir genç kızla, bir lflğımcının rüyasıru bir de sucunun türküsünü okuyacaksınız.» (Yenisi 1947, Bütün Şürleri 163). Ne yaşamaya ve tnsanlara o kadar ince bir eevgiyle bakan Tarancı'nın; ne bu toprağm hem tarihine hem bugünkü kaderine o kadar genişt bir açıdan eğilen Dağlarca'nın; ne büyük şehrin hayatım sokak sokak, insan insan dile getiren Attilâ İlhan'ın; ne «Evler» in yaşantisım doknlannın bütün iplikleriyle o kadar içtenlikle şiirleştiren Necatigil'in eski şiirlerinde rastladığınu hatırlıyorum bu kelimeye. Toplum düzensizliklerinin açık yaralannı, acı, hüzünlü, gülünc, tra.jik, tezatlı, yanlış sonuçlariyle bütün yönlerden işleyen gerçekçi şiirimizin büyük ustaları, köylerimizin, şehirlerimizin bütün kaderlerine yöneldiler; ama gecekondn kelimesini de, bu sözün ardındaki yeni sorunun insanî genişliğini de henüz tam kullanmadılar. Hep parça parça: «Cebeci köprüsünün üstü Kannca yuvasına benziyor Hamallar, körler, topallar Oturmuş naslbini bekliyor.»... «Yükün haflfleyinca akşam üstü Sessizce dönersin yattığın hana Rahat bir döşek serer kahve peykesi Kemikleri sızlayana» (Cahit Külebi, Rüzgâr)... «Dün iki katlıydı Bugün üç katlı Derken Dört katü, bes Gecekondu; köy de değildir, köylü de. Hunırsuz bir ikilem içinde şaşkın ama inatçı, yoksun ama kararlı, yeni bir yaşama düzeninin şartlarını kacırmamak için yasalara baş kaldıran, şehirde tutunup köyü de yanına çekmek istiyen özentili ve haklı bir direniştir. Gene ilk defa Orhan Kemal, «Bereketli topraklar üstünde» a geri dönen iflâhsızm Yusufun oğlunu «Gurbet Kuşlan» nda büyük şehre getirir ve ana soruna girer. Kendi gazete röportajlannda beslenerek yarattığı bu ilk üründe, gecekondu dünyasınm ortak kaderlerde kaynaşan anonim hayatına ustahkla uzanır. Sonra sahnelenen ve yankılanan bir oyun: Kesanlı Ali Destam. Haldun Taner'in kahramanlan hem tek tek hem koro olarak seslenirler bize: «Sineklidağ burası Şehre tepeden bakar Ama şehir ırakta Masailardaki kadar Her cins insan var burada Çalışkanı tembell Dört bucaktan gelmişler Hırh hırsız serseri Devlet bizlen uğraşır Polis bizlen hırlaşır Ağalar leş kargao Sus parası sızdınr Sineklidağ burası...» I • * • •••• •>•• «••• • ••• Sonuç aşka yönlerine dikkat ettiğimia «Orfe NegCarolina Maria B ro» filminde ve(Bk. Gecekondu da Jesus'un «Çöplük» romanında Edebiyatı, Doçent Dr. Cavit Orhan Tütengil, Cumhuriyet, 18 Ekim 1964) bir köşesinden tamdığımız Brezilya gecekondulan, sanayileşme ve şehirleşme çabasındaki az gelişmiş ülkeler kaderinin ortak yanlanna işaret ediyor. Bu bakımdan edebiyatımızda gecekondunun; yakın şürlerin, hikâyelerle romanımmn, tiyatro ve fikir eserlerimizin ana konusu olacağını beklemek yanlış değil. Böylece edebiyatımız, parça parça örneklerini her eserde gördüğümüz yeni bir insanı; şehirde uyanan köylü ile, yurt dışmda emeğinin hakkını anyan isçiyi öğretim fırsatları bularak kat değistiren orta memuru, burjuva kaynaklardan geldiği katlı, altı katlı Yükseliyor efendim yükseliyor Memleket yükseliyor.» (Melih Cevdet Anday, Tel halde toplumunuu hastalığına çare arıyan bıınalım lı aydını konu edinme yolunda gidiyor. Son sözü; grafhane)... «Şu dünyada oturacak o kadar ev gecekonduyu ilk defa kitabına ad koyan Sennur yapıldı: Kulübeler, evler, hanlar, apartımanlar.. Sezer'in çiirlne bırakıyorum: cAceledir sevismeler Bolüşüldü oda oda, böliişüldü kapı kapı Ama tek odalarda Yarı giyinikliğinde kadınlann size niç bir hisse ayrıiroadı Duvar dipleri, yanKaçış kaçıştır DönUverişinden çocuklann Sogın yerleri halkı Külhanlarda, sarnıçlarda yaluk soluk yaşamalar El kiri Yıkanan kapı öntanlar.» (Behçet Necatigil, Çevre)... «Ahtapotlar gibi apartımanlar Buraya da salrmş kollannı lerinde Yanna hep yarına sorular Dipdiri Yoksul aileler çekilmişler Satıp savrp mallan Fabrika dudUklerinde Konduların can karde? nı Böyle böyle benim eski mahalie Hoyrat damarlaruıda Sızı sızı Kirası ya borcu dört duvann Tez büyür çocuklar tek odalarda servetlerin karşısmda Silinip gitmiş bile.» (NeInanın.» (Nisan 1964). catigil, Çevre). • ••• • ••a •••• «••• • ••• • ••• • >•• • ••• •••• • ••• • ••• • •>• • ••• :::: •••• •••• •••• • ••• »••• •«•• •••• •••• •••• •••• •••• •••• ::•: •I I I • III IMI •••• •••• • ••• Q aşbakanın gazetecilerle ko" nuşmalan bir mesele halinl aldı. Sayın Süleyman Demlrel, iyl adam, hoj adam ama, gaUba, blraz fazlaca konuşuyor. Bunda Ankara'da cabjan meslekdaşlanmızm da hiç (üphesia, kabahatleti var. MeclU koridoru mu, Başbakanhk kapısı mı, yaŞu bir yapılabilse, eminim kl, hut, herhangi bir rastlaşma mı adamı, nerede bulurlarsa, sıkıştıbir daha sefere daha temkinll nyorlar. O da nezaketinden doladavranırlar. yı, oolan cevapsız bırakmak lste• • • miyor. Işin tuhafı, sonradan, ba hale, kendisi de sinirleniyor. Böyle olmamalı basınla teması. Batı memleketlerlnde, Hükumet veya Devlet Başkanlan, ya bellt zamanlarda (Amerikada olduğu gibi) ya da önemll meseleler için (Fransada olduğu gibi> gaıetecin Uiyorsunuz, TRT harflerinln lerle konuşurlar, sorulan sualle" sonundaki « » televizyonun T ri cevaplandınrlar. Hattâ herhanbaşındaki « > dir. Demek ki MüT gi bir yanlış anlamaya, bir yanlıj tefsire yer vermemek için konu* dürlüğü var, ama kendisi yok. julanlar teype aluııı. Söylediydi, îsveçte, televizyon bahsinde, uzun söylemediydi munakaşası olmasın boylu tecrübe görmüş olan bizim diye. Altan Poyraz'ı televizyon için angaje ettiler. Hani, Türkiyede teleO kadar zor bir 1} değil. Saym Süleyman Demirel de pekâlâ, böy. vizyon istasyonu kurulacak da, o da çalışacak. Sonradan, iş uzayınca, gele bir tertip yapabilir. çici olarak, Altan'ı radyoda bir ba«Hattâ, bu vesileyle, belkl bizlet ka vazifeye verdiler. de (yani Ankara dışındaki gazeteciler de) başkente gider, kendiGeçen gün gazetelerda hayretU ginin aydmlık yüzünü görmek fırgordüm ki, değerli gazeteci Semih satını elde ederdik. , Tuğrul dostumuz TRT Genel Müdürlüğü Televizyon Dairesi Başkan• • • lığına getirilmiş. Ona başanlar dile yeceğim ama, nasıl dileyeyim, televizyonumuz yok ki... Olunca çalışır, diyeceksiniz. O halde size bir haber daha: Bizim Plânlamanın 1966 bölümünde tele Evvelâ hangisi lâzım ? U vet. Memleketimizde vergi adaletsizliği va vergi kaçakçılığı var. Bunu hepimiz biliyoruz ya, ayrıca, Bayındırlık Bakanınm da bildiğine memnun olduk. Böyle konuşmuş Yol İş Federasyonu toplantısında sayın Ethem Erdinç. Evet Evet Olmasına var. Önün» geçmek de lâzım. Nasıl geçmeli önüne, sürüp giden bu işin? Bir defa vergi adaletsizliği bir devlet anlayışı, bir devlet felsefesi işıdır. Oraya karışamayız. Öteki, doğrudan doğruya, kanunlardaki boşluklar meselesidir. Vergi kaçırılmasın, olmaz. Her yerde kaçırılır mübarek. Bu bir tavşan tazı hikâyesidir. Yalnız, bir yüzde hesabı vardır, bir de gelirdeki tahmin hesabı. Kaçıran, dediğunız gibi, kanun Bir hayal sukutuna dopru Meger seyahatler devam etmeliymiş ların boşluğundan faydalanır. On lan doldurmalı. Bu, nispeten kolaydır. Diğerin» gelince, önümüzdekl bütçe etrafında jızan haberlere bakılırsa, galiba, tahmin hesaplan, kaçırılan vergi tniktarından daha da büyük. Ona ne demeli? .•''•: •••• İKİ aaaa •••• •ııı •••• •••• •••• • ••• a*»a •••• «••a • «•a • ••a (••• • ••• NOT: Gazetemize gönderîlen yazılar lanmasın iade edilmez. yayınlansın veya yayınıııııııaııauıtaıııaıııtı • • ••• • •• • • • » • • » « • • » • • • • II*tllltflMIIIIII>MIIM n irleşmiş Milletlerde Kıbrıı ^ meselemiz yolunda gitmedi. Asya Afrika Devletlerinin, bizimkine hiç uymıyan, tezi kabul edildi. Bu aşağı yukarı Kıbruı kaybetmek deraek. Benim en tutulduğum nokta şu: Bütün bu devletlere, hatırlarsınız, birer «iyi niyet» heyeti gondermiştik. Milyonla da masrafa girdik. Dahası var. Bütün bu heyetler vizyon istasyonu yapımma yer v» pay aynlmamıj. Demek ki, şairin «Vuslat» ı gibi bu iş de bir başka bahara kaldı. Hani Acem Şahının hep bilinen istim hikâyesi, yahut da, bir zamanların meşhur «Biz gideriz, proğram arkadan gelir» i gibi bir ;ey. Hele, biz kadroları dolduralım da istasyon sonradan yapılır. Öyleyse pekâlâ.. T.R • •* Parası var kendisi yok izim mahallede (Rnmelihlsarında) bekçi yoktur. Bir zamanlar bir tane vardı. Onn da aldılar. Galiba Emirgâna vermisler. Vaktiyle karakoldan sorduk. Oradaki memurlardan biri «ben de geceleri burada tek başıma kalıyornm. Bekçimiz de bir tane. Onu da hırsızlıkların daha çok olduga sahil mıntakasında dolaş TEŞEKKÜR Senelerdenberl büyük lztıraplar İçinde kıvranan esimln teshisl ve tedavi endikaslyonu güç hastalıtını tükenmez bilgüeriyle teşhis ve çok yakın Ugi göstererek Norolojl KUnlginde tedaviye «lan Subeslnin buyuk otoritesl Profesor •KGUVAN TEZEL İle B T. Mak. Mtth. CBTİN DOĞAN SüSüZ Nikahlandılar lT.ia.19W Beyoglu Cumhurly»t 15564 KENAN TÜKEL'in • • • yurda döndükleri zaman beyanat üstune beyarat verdıler. Hepsi de cşöyle iyi karşılandık, boyle iyi ağırlandık, halk bizi çok alkışladı, devlet adamları pek anlayışlı davrandılar» gibilerden lâflar ettiler. Neredeyse, çantada keklik kabilinden, Kıbrıs bizim olmuştu. Doğrusu çok sevindikti. Evvelâ bu heyetlerin lüzumsuzluğuna inanmışken, sonradan, fikrimizi değiştirmiştik. Butün vatandaşlar gibi, biz de, içimizden genif bir «bravoooo» çekmiştik. Onun için bu devletlerin, şımdi, Türk görüşüne taban tabana zıt, bir teklifle ortaya çıkmalarını yadırgıyoruz. «îyi Niyet» heyetlerimizin niyetleri, kendilerine aid de olsa, hiç çüphesiı «iyi» idi. Yine hiç şüphesiz, bize yalan söylememişlerdi. E ne oldu öyleyse? Olsa olsa Afrika devletleri sonradan fikirlerini değiştirmis olacaklar. Ve şimdi anlaşılıyor ki, meğer, bizim bu »iyi niyet» turistlerinin bu memleketlerde devamlı oturmalan l&zımmıs!. " Niçin „ leri düşünmek f> azı meselelerde, ilerisini gerisini düşünmeden, söz söylemek, isteklerde bulunmak eski âdetimizdir. Meselâ Ayasofya. Bn kilise, cami haline getirilmişken, Atatürk niçin müze yaptı? Bu «niçin» buçün ortadan kalktı mı ki, orayı, tekrar ibadete açmak isteyenler çıkıyor ortaya? Buna benzer, bir müftü de, hafta tatilinin yeniden cumaya çevrilmesini istiyor. Atatürk neden tatili cnmadan pazara almıştı? Bu, bir ticaret ve iktisadî zorunluktn. Biz, persembe günleri tırıyoruz. Bekçi değil, bir vaka olduğn zaman, ben bile karakoln boş bırakıp gidemiyornm» eevabını verdi. Durum böyle olunca, tabiî, hem karakol, hem de bekçi, bizim semte nğrayamamakta haklıydılar. Ben de, epeydir, Emniyet Mü dürü Saym Haydar özkın'dan bizim tarafla biraz ilçilenmesini rica etmeyi düşünüyordnm. Bir türlü biçimine getirip yapamadım. Derken, geçen gün, meshur bekçi parasını almaya gelmezler mi? Çaresiz 60 lirayı toka ettik. Bu bekçi paralarının kanunsnz alındığı ileri sürülüyor. Yalnız kanunsuz değil, aynı zamanda bekçisiz de ödüyornz bekçi paraNOT Bu yazıcık sahsımız için değil, İstanbulda, ve bütün büyük şehirlerde, böyle pek çok mahalle oldnçunu bildiğimizden ötürü yazıldı. müessir tedavisiyl* hastalık kıtm zamanda şifa dereceslnde iyi bir safhaya glrerek eslm klinlkten çıkmış bulunuyor. Hayatmı yeniden kazanan ejim için Sayın Profesör KENAN TÜKEL'e ve Fizikoterapi Doçentl ismet Çetin Yalçın ile NöroloJİ Kliniğinden Doçent Edip Aktın, Başasistan Aynur Baslo, Asistan Suzan Şeker, Erhan Oğul İle gösterdiğl yakın ilgi ve şefkatten dolayı Bashemşire Haslet Kızılöz, hemsire Aktan Soylu. Sühsylâ Gözluklü ve hemşire yardımcısı Hidayet Gezicl ve Olfet Kaptan'a tükenmez sükranlanmın gazeteniz yoluyla lletilmesinl çok rica ederlm. Dr. Sezai Saml KONUKGIL Cumhuriyet 15562 VEFAT Ankara Şeker Fabrikau Civar Çütliği Zootekni Şefi ve çok kıymetli arkadaşımız 1812.1965 tarihinde, çekmekte olduğu elim hastahktan kurtulamıyarak çok genç yaşta Cenabı Hakkın rahmetıne kavusmug bulunmaktadır. Kederli ailesine ve arkadaşlarına başsağlığı, kendislne Allahtan rahmet ve mağfiret dileriz, ANKARA ŞEKER FABRİKASI Cumhuriyet 15571 BAHATTİN ÇETtN DÜZEL A C I B İ R K A Y I T Kırklareli eşrafından merhum Ali Göziüklü Efendinin kıymetli oğlu ve Kırklareli »iiccarlarından Süleyman Gözlüklü'nün ağabeyi, Hümeyra Alpay'm eşi, Ayseren Erbay ve Taner Alpay'ın sevgili babaları, Nüzhet Aipay ve Orhan Erbay'm kayrnpederleri i Kıymetli büyüğümüz emekli Temyiz âzalarından ALÂEDDIN ALPAY • • • Cüröm ve ceza r» ir usulsüz inşaat, dört bir ^ tarafı açık bütçeli, Istanbnl Belediyesini 580 bin Iira tazminat ödemeye, yani zarara, mahkfim Bir yerde yapılacak bina için tmar Müdürlüğü (teknisyenler) yapılamaz diye rapor vermiş, Belediye Meclisi (politikacılar) yapılır demişler. Ve bina dikilmis. Arkada kalan binanın sahibi vatandaşlar da Danıştaya başvnrmuşlar, ve iste, 580» bin Iira tazetti. öğleyin kendi içimize kapanıyor, cnmartesi sabaaı çıkıyorduk. Ken dileriyle İş görmemiz şart olan Avrnpa ve Amerika memleketleri İse enmartesi kapanıyor, pa tutuJduğu hastalıktan kurtarılamıyarak 18 aralık 1965 çunü vefat etmiştir. Cenazesi 19 aralık 1965 pazar günü saat 1130 da evinden alınarak Bebek Camiindeki öğle namazını mutaakıp Rumelideki Aşiyan Kabristanma defnedilecektir. EŞİ : Hümeyra Alpaj K1ZI : Ayseren Krbay OĞLU: Taner Alpav Vefatiyle bizleri sonsuz acılar içinde bırakan biricik büve babamız, Edremitli MEVLID 1 ŞERlF vefatının kırkıncı gününe tesadüf eden 21 aralık 1965 > h w günü öğle namazını mutaakıp Şişli Camiinde ruhıına ithaf edilmek üzere; Hacı Hafız Hasan Akkuş, Hacı Hafız Fevzi Mısır, Hacı Hafız İbrahim Çanakkaleli, Hafız Aziz Bahrıyeli, Hafız Selâhattin ve Duahan Yahya Eskişehirli tarafından okunacak Kur'anı Kerim ve Mevlidi Şerife, akraba, dost ve «rzu eden din kardeşlerimizin huzurlarını rica ederiz. AİLESİ Cumhuriyet 15545 HACI ALİ RIZA SAĞLAM'ın TURKKABLO ANONİM ORTAKLIĞI mamulü ALUMİNYUM İLETKENLER ve EK MALZEMESİ ile ALUMİNYUM PROFİLLER . İSTANBUL MİLLİ SANAYİ SERGİSİNDE TEŞHİR EDİLMEKTEDİR İlâncılık: 253/15555 MEVLID Kıymetli «flm r« MTglll »nnt vefatının yıldönümü dolayıslyl» aziz ruhu için 19 Aralık 196S pazar günü Maltepe Camlinda Ikindi namazından aonra Hafıı Nlhat Uluğ. tlhan Tok n Ali Sanoğlu tarafmdan okunacak Mevllde akraba, doat v« ıraı buyuranların tejrlflnl rlca •derts. Esl: AHMET BABAT VE EVLÂTLARI NEZİHE BARAY'ın KORÇELİK TICARET v e SANAYİ LTD. SlRKETl FABRİKA: TopkapıMaltepe Cad. No: .16 Istantnd Te!:.^1 76 21 GENEISATICISI: BÖRODEKOR. Okpmraso.Cö*. «o^7Ç«on*5r1$tanWHTel«4204»»*44"8777 . B.Üİ/1MİI MEVLID MÜEYYET MENEMENCİOĞLU'nm vefatınm 40. cı günü olan 20 aralık 1965 pazartesi gfinü Udndl tıımınm mutaakıp Şişli Camiinde okutuîacak Mevlidi Şerif* •rzu buyuran dost v» dindaslanmızm tesrifleri rica olunur. KOYÜTÜBK AILKSt Oâaaüıkt 440/15»* Ankaralı Sayın Dost ve Müşterilerini 20.12.1965 PAZARTESİ GÜNÜ SAAT 11.00 DE AÇILJŞINA DÂVET EDER. Mithatpaşa Cad. No: 54 Tel: 12 44 81 (Herij Rek: 2776/15570)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle