14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SftHfFE ÎKİ 16 Aralık 1965 CUMHTJRÎYET ••••••••••••••••••••«ri YENİ PLAN ve SANAYİLEŞME Doç. Dr. Gülten KAZGAN evlet Plânlama Teşküâtı nzmanlan son gfinten sonra, sanayileşmedikçe bu konuda da fazla lerde, İkinci Beş Yühk Plân'da sanayie öniyimser olunamıyacağını anlamıştır. Nitekim, meyaaaa aaaa •••a celik tanınacağını vo yabancı uzmanlann tavsivelerinin lezzetinin üstünlüğüne, fiyatlannm nisaaaa •••• aaaa yelerinin aksine tanmın ve turizmin öneminin beten ncuzluğuna rağmen, Türkiye büyük ölçekte •••a • ••• aaaa fazla mübalâğa edilmiyeceğini bildirmiştir. Türihracat yapamıyorsa, bunun nedenini bu işlemle• ••• aaaa kiye'nin bugün içinde bulunduğu şartlan yakınri yapabilecek sanayiin ve teşkilâtın Türkiye'de dan tanıyan ve iktisadi gelişme mekanizmasmı kurulamamış olmasında aramalıdır. bilen bir iktisatçının plâncüann görüşüne hak vermemesi mümkün değildir. aaaa Türkiye'de nüfus sür'atle artmaktadır. 1950 • ••a de 21 milyon civarmda olan nüfus 1965 de 31.4 ihayet, Türkiye'nin iktisadi sorunlarını ağıraaaa •u * milyona varmış, köy niifusu ise aynı yıllar içinde laştıran sür'atli nüfus artışı da köyle ilgill •••• aaaa • ••• 15.7 milyondan 20.6 milyona çıkarak S milyon» bir meseledir. Nüfusun tabü artış haddi ekonomik • •«• • aaa • aaa yakın bir artış göstermiştir. Diğer bir deyişle, ve sosyokültürel bir takım sebepler dolayısiyle, • ••« •••a son 15 yü içinde artan nüfusun yarısı köyde kalköylerde, yüksek şehirlerde düşüktür. Ekonoml •••• •aaa mıştır. Köyde başlıca gelir kaynağı tarımsal fasanayileşip, şehirleştikçe, nüfusun tabiî artış hadKB aliyet olduğuna göre, faal olacak yaşa geldiğindi de düser. Köy, bugün Türkiye'de, büyük çapto den itibaren bu nüfus geçimini tanmda anyacak, nüfus üretip, doyuramaymca da şehre ihraç eden bu mümkün olmadığı takdirde de iş bulmak için bir kaynaktır. KSyden şehre gelen nüfus, şebrin aehirlere akın edecek demektir. aala ekonomik şartlan ve sosyokültürel çevresine in •••• • ••• • ••a tibak ettikçe, doğum hadleri de düşer. Bu bakımdan, en iyi doğum kontrolü sür'atli bir sanayi:::: • ••a leşme ve şehirleşmedir. aaaa lişe açüacak verimll atü topraklar bulun:aaa aaa Tanm bakımından olduğu gibi turizm bakı• ••• madıgina ve emekyoğunluğunu artırarak Tnmrian da yabancı uzmanlaru yatınmlara önceüretimi arurmak bir noktadan sonra mümkün olmadığına göre, her yü nüfusa olan ilâveleri ta lik tanıma tavsiyelerinin «hikmet» ini anlıyamıyoruz. Çünkü, bir ülkenin turizmden büyük gelir nmda massetmek mümkün değildir. Tarımda yasağlıyabilmesi için turiste satacak malı, turisti yapüacak yatırımlar sulama ve ktmyevl gübıa tıracak temfaı oteli, eğlendirecek eğlenee mahalkullanımında olduğu gibi bir dereceye kadar aaaaj aaaa) lşgücü talebini ve verlmliliğini artırsa da, bu yol leri olması gerekir. Eğer Fransa, ttalya, tspanya, (••• İsviçre gibi ülkeler turizmden büyük gelir sağlıla da massedilebilecek işgücü sınırlıdtr. Bu bayorsa, bunun nedenini gelen turist sayısmm çokaaaa icımH»n) artan nüfusa yeni iş alanlan açmak için • III luğu kadar herbir turistin bıraktığı gelirin büyük•••• aanayileşme şarttır. aaaa lüğünde aramak gerekir. Bu ülkeler giyim eşyası, aaaa aaaa tkinci olarak, Tfirk tarnmnın bugün içinde hediyelik eşya olabilecek büyük sanayie sahip ol:::: bulunduğu şartlarda üretimin artması, kimyevî aaaaj masalardı, otelleri, lokantalan, eğlenee yerleıi Ue gubre, tanm koruma ilâçlan, smaî yem v.s. gibi turistin büyük harcamalar yapmasmı sağlamasa:::: sanayi kesiminde imâl edilen bir takım ara mallardı büyük turist geliri elde etmeleri herhalde lann çok düşük fiyatlarla çiftçiye ulaştırüabilmemümkün olmazdı. Oysa, temiz bir otel odasından, Bine bağlıdır. Bunlan ithal ederek tanmda ürelokantada yenen yemeğe kadar sanayileşmeksizin ıtıı tüui artıracak yerde ithal kapasitesini bu ara IIM turiste sağlanabilecek pek az şey vardır. Eğer aaai aaaa mallan imâl edecek sanayi yatınmları için kul Türkiye'nin «çadın sırtmda, konserve kutulan ::•: lanmak gelişme bakımından çok daha uzun so arabasına doldurulmuş turistler» den sadece kamp aaaa aaaa Iuklu olmak niteliğindedir. Şöyle ki, birinci hal::» yeri kirası almak, günde her turiste birkaç kilo aaaa mmmr de tarımsal üretimi artıracak bu mallann ithali meyve satmakla büyük turizm geliri saflıyacağı sürekli olarak tarımsal ürün ihracına bağü oladüşünülüyorsa, bunu biraz şüpbeyle karşüamak cağı halde, ikinci yol Türkiye'yi bu bağlüıktan gerekir. Gerçekten, büyük turist geliri sağlıyan ülkurtarabilecektir. Bu ikinci yolun önemi Türki•ııı kelerin de yine Avrupanın zengin ülkeleri olma aaa: aar ye'nin geçirdiği denemeyle sabittir. Nitekim, 1954 sebebi üzerinde durup düşünmek gerekir. Komşuaaı yıUndan itibaren Türkiye'nin ithal kapasitesinin :: muz Yunanistan ise, Türkiye gibi fakir bir tanm daralması, sözkonnsu ara mallann ithalini birden ülkesi olmayıp, Türkiye'ye nazaran çok daha saazaltmış, iç üretim de çok sınırlı olduğu için nayileşmiş, şehirleşmiş bir ülkedir. Ayrıca, Avru195860 yılına kadar bu ara malların kullamşmda palı turiste daha yakın mesafede bulunmak, Avhiçbir artış olmamıştır. Tanmsal üretimin bu yılrupa medeniyetinin kaynağı olan Grek medeniyetilar arasındaki duraklama sebebini yalnu kötü ni temsil etmek, dünyanın dört bir tarafına yahava şartlan değil, fakat daha çok üretimi artıryümış ve filkesini tanıtabflecek azınhğı bulnnmak maya yardım edecek bu mallann kullanımınınve şehirleri de, köyleri de Türkiye'ye nazaran çok artınlmamasmda aramak gerekir. Diğer bir de daha temiz olmak gibi bir özeUiği vardır. yişle, tarımsal üretimin artması artık sanayüeşundan başka, turizm de tanm gibi mevsbnmeye bağüdır. Ekilişe açüabilecek âtıl verimli lik bir faaUyettir. Bu fkisine Sncelik tanıyan toprakların bulunmadığı, sadece emek yoğunlubir ülke, her ikisinin de yoğun iş dönemi aym olğunu artırarak tanmsal üretimi artırma olanağıaaaa aaaa duğu için yüın birkaç aymda tam çahsma halinnm kalmadığı bir halde, tanmsal gelişme sanayi kesiminde imal edilen bu mallardan kulbuulabi' * de geri kalan aylarda büyük ölçekte mevsinüik len miktarlara bağlı kahr. İşsklik çeketa bir ülke olmağa mahkâmdur. Türkiye enaen tanmda büyük çapta mettimlik işsizliğin bulunduğu bir ülkedir. Buna bir de turizme öncelik vermenin doğurduğu mevsinüik issizlik eklenirse, bu kere mevsinüik işsizlik Türkiye' anmsal flrünlerin Ihracına gelince: Tfirkiye' nin önemli bir meselesi olmağa devam edecektir. nin fındık, kuru uzüm, tütün gibi bir takım tmalât sanayii, «dinamik» bir üretim kesimigeleneksel ihraç ürünleri vardır. Dış piyasalardir. Gelişme literatüründe «secteur entrainant» da talep bunlar İçin sür'atle genişlememektedir olarak vasıflandırümasmm nedeni de budur. Geve Türkiye sürekli olarak bunlann ihracmda güçlişme, refah artışı sanayileşme demektir. Tanmlüklerle karşüaşmaktadır. Bunlann ihraç imkândan ve turizmden sağlanacak gelir de yine sanalannın genişlemesi, büyük ölçüde, fiyat indirimyileşmejre bağlıdır. Eğer tanmsal üretimi artırleri yoliyle dış piyasalardaki rakiplerin yerini alamak istiyorsak, köylüye düşük fiyatlarla gerekli bilmemize bağlıdır. Bu ise, esasen aleyhimize araç ve gereçleri sağlıyacak sanayii sür'atle geliş s : : : dönmekte devam eden dış ticaret mübadele hadtirmek; bu ürünlerin ihracını sağüyacak teşkilât lerini daha fazla aleyhe döndürmekten başka bir ve sanayii, bu ürünleri işliyecek sanayii kurmak şey değildir. Kısa bir süre önce, DPT uzmanlarınzorundayız. Eğer turizmden büyük gelir sağlamak dan sayın Cemal Yüdırım bu sütunlarda Türkiistiyorsak, kahvelerde, lokantalarda turisti oturtaye'nin tanm ürünleri ihracatçısı ve smai mamul cak temiz masa ve sandalye imâl edecek, turiste ithalâtçısı olmakla son 10 yılda uğradığı döviz ve :::: •••• satüabüecek mallan yapacak sanayii kurmak zogelir kaybmı açıklamış bulunuyor. Sınaî mamul, rundayız. Aynca, dünya piyasalannda sürekli gehattâ, bir yenilik getiren sınaî mamul ihracatçısı lir kaybına uğrayan bir ülke ohnaktan kurtulmak durumuna gelmedikçe, diğer geri kalmış ülkeleriçin yine sanayileşmek zorundayız. le beraber Türkiye de ber yü döviz ve gelir kaybına uğrayıp, peşinden şikâyet etmekten kurtulamıyacaktır. Geleneksel ürünler için yeni piyasalar aranmakla beraber, sınaî mamul ihraç etmek durumuna gelmek de, gelir kaybmı önlemek baanayileşmenin büyük güçlükleri olduğu açıkkunından şarttır. Nihayet, Türkiye'nin tabü şarttır: iç piyasanın smırblığı, yatırüabilir kay• aaa ları dolayısiyle ihracatı elverişli olan ve Avrupa' • «•a naklann verimli sınaî yatınmlara akmaması, speda genisliyen bir piyasası olan taze meyva ve sebkülâtif faaliyetlerde kâr hadlerinin yüksekliği, zeye gelince: başlıca piyasalara mesafenin uzaklıbilgi eksikliği bu arada ilk akla gelenlerdir. Buğı ve bu ürünlerin çok çabuk bozuluyor olmalan, nunla beraber, bütün bu güçlükleri yenerek sanadış piyasalarda rekabetin şiddeti dolayısiyle buyileşmek, Türkiyeyi uzun soluklu bir gelişme sügünedek Türkiye bu ürünleri büyük ölçekte ihraç recine sokacaktır. Aksi halde, gelişme hamleleri, edebilir duruma gelememiştir. Şurası da bir ger Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlarda kısa soçektir ki, bu gibi ürünlerin ihracı da büyük bir luklu olmağa mahkâmdur. Bu bakımdan, DPT teşkilât ve sanayileşme işidir. Bu satırlann yazaHTTnıtıilanni kendi problemlerimize, kendi çözüm n İtalya'nın Avrupa pazarına ihraç ettiği bu tür yollanmızı aramalarından ötürü kutlamak gereürünleri ne gibi işlemlere tâbi tuttuğunu gördükkir. Yaşarken gömülenler ayın llhan Selçuk 4/12/1965 tarihli Cumhuriyet'te «Yaşarken gömülenler» adlı yazısında üniversiteye giriş imtihanlaruıa çatmakta ve «sen lf«wtn^m, sen kazanmadın» diye bir tefrik yapma>T adaletten uzak olarak görmektedir. Biz kendisi ilo aym Okirde değiliz. Vniversiteye giriş Imrthnnlnn bilâkis üniversiteye girecek öğrencilerin çeşitli fakültelere dağıtımm da ve bilgisi olanın hakkım elde etmesinde en adaletli ve şartlanmıza en nygun bir hal tarndır. Aksi bir düşünüşle üniversiteye gırmek istiyen her lise mezununu fakültelere almak çeşitli bakımlardan faydasızdır ve haksız sonuçlar doğurur. Çünkü imtihansız ve dolayısiyle disiplinsiz fakülteyo kabul, kendi kabiliyetini bilmiyen veya sırf şansmı denemek istiyen fakülte kontenjanını düşünmiyen ögrencüerin, popüler olan ve hoşlanna giden cazip fakültelere koşmala.nnn sebep olacaktır. Sınavı kazanamıyarak Universlteye giremiyen öğrencüer arasından, şayet girmiş olsa idi diğerlerine nisbetle çok daha fazla sivrilecek olanlan seçecek kadar kehanette bulunabilme imkânımız ol madığına ve sayın yazar daha iyi bir sistemin mantıkî ve ruatematiksel ölçülerle varlığını kabul ve müdafaa edemediğine göre, bir takım sübjektif ve spekülâtif yargı hükümleriyle mevcut bir sisteme çatmanın aleyhinde olmamaya bizi zorlamış bulunuyor. oplumumuzun sosyal ve iktisadi gerçekleri gözönüne alınarak, gerek bilgi, gerek disiplin ve gerekse kontenjan bakımından talebeler arasmda bir aynm yapnıak zorunludur. Bu ayınm ise en objektif bir ölçü olan imtihanla mümkündür. Kaidı ki kontenjanlan gayet müsait olan batı üniversitelerüıde dahi fakülteye girecek olan öğrencilerin, o fakültede okuyabilecek bilgiye sahip olup olmadıklarını tâyin için imtihanlar yapümaktadır. Yukarıda kısaca <?:«h ettiğimiz çeşitli nedenler muvacehesinde üniversite giriş imtinanlannın yapüması aksi adaletsizlüj olacağından zaruridir ve adalete uygundur. Şu demir fiyatları meselesi •e» n S En iyi doğum kontrolü N «n Mümkün değıl Peyk gibi kısa ve güzel bir kelime Farsça veya şark menşe'li mülâhazasiyle mutlaka atılmak isteniyor ise onun yerini alacak olan kelime satellit dir; ve ber (bilmem bu da doğru mudur?), bir «uyda» veya •uydurma» değildir ve olamaz. Aksi halde, bir tek kökden seksen tane kelime türetmeğe kalkı^mak (hem de gelişi güzel ve keyfî yollar ile) bir utopiadan başka bir mânâ taşıyamaz. «Öz Türkçe» merakı, düşkünlüğü veya modası bir gün hepimizi hüsrana götürebilecek bir hayal, hem de ham bir hayalden başka bir şey değildir. Bugün konuşulan kültür dillerinden hangisi öz Fransızca, öz Ingilizce, öz Rusça veya dz Almanca dır ki, öz Türkçe diye bir dil yapü maya kalkışılıyor? Uydurmaya cüret ediliyor? Ve bundan bir fayda umuluyor?> *** hirde yaşamaya hevesli midir? Saym Prof. Köylü'nün durumunu etüt etmemiş, yazısında da bahsettiği gibi araştırmasını yalnız îstan bul'da yapmış ve köylünün şehre akın etmesinin nedenlerini araştır mamıştır. Prof. C. Hart'ın yazısını bu yönlerden eksik buldum. , Ist. Cniversitesi öğrencisi 0 Aynı konuda Orhan Tüzün adlı oknrumuz, Prof. C. Hart'ın yazısına temas etmekte ve özetle: «Türklyede bir gecekondu dâvası vardır. Son günlerde bu dâva bazı cevrelerce biraz daha alevlen dirilmiş gözükmektedir. Gecekondu Kanununun Meclise verilereği şu günlerde, bu meselede hükumete ışık tutmak her ilira adamınm görevidir. Ancak bu hususlarda ya pılacak incelemelerde ve çıkarıla cak neticelerde peşin hükümlerden kurtulmak gerekir. Gecekondu n e selesinin faydalı ve zararlı olduğu yolunda bir neticeye varmak için köklü bir araşbmıa ve inceleme yapmak şarttır» demektedir. *** Aü ARIDÜRU Orman dâvası B Tarımsal ürünler T :::: Sonuç 1965 günlü gazetenizde Sayın Hilmi Burçoğlunun senelerdir içimde çöreklenmiş bir yarayı kanatan Orman ve Türkiye başlıklı yazısmı okudum. Biraz hafiflerim kanısıyla kaleme sarıldım. Bahsi geçen yazıda Sayın Hilmi Burçoğluyla aynı fikirdeyim ne var ki bu" konuda benim de söy liyeceklerim var. Orman köyleri dagınık, seül ve perişandır. Nüfus çok hızlı artmakta, Ailesini geçindirmek için gayri meşru kazançlar aramaktadırlar. Orman içi halkının durumu düşünülmediği gibi hiç bir iktisadi tedbire başvurulmamaktadır. tşsiz çok fazla, modern tanmdan eser yok. Sosyal yaşayış iptidai, hasılı herkes kolay ve hazır kazanç çabasında plân'.ı programlı çalışma yok. Orman bakım memurları ehliyetsiz kimseler. Mo dern mânada bir eğitici ögreticiden ziyade zalim birer bekçi durumundalar. Kanunlar/ gereği gibi tatbik edilmiyor. Okul yok, olanlar da öğretmen kifayetsiz, yakıt anormal, hayvancılık ziraat iptidaîdir. Orman sorununu halledebilmek için şu tedbirlere üıtiyaç vardır kanısmdayım: O Orman köyleri birleştirilmeli, Süleyman ACAR dağınıkhklardan kurtanhnalı. Müm Ali OKAN Î.ÜJI.F. 34 Sömestre künse bazı köyleri orman dışına taşımalı. f) \yaı konuda ilk ögretim f> Köylüyü iktisaden kalkmdırmüfettişi Mehmet öcal ise Süley ma tedbtrlerl alınmali; Işsizlere man Acar ve All Okan'ın görUşle iş temin edilmelidir. Analık,tarlnden farklı olarak b'zeto fimlan vukçuluk, lpek böcekçiligi, el sasöylemektedir: natlan, dokumacılık, zeytincilik «İnancımız odur ki, beşon yü ve orman kurslan açüarak kazanç lık planlarla da bu işin içinden lar fazlalaştmlmalıdır. yüz akı Ue çıkacağa benzemiyoruz. O Aile pl&nlaması öncelikle yaAma halk boşluğunu doldurmak pılmalı, insan artışı önlenmelidir. yoluna girmiştir. Eğitimde de aO Eğitim ve öğretime önem ver daletin gerçekleştirümesi, onun meli, orman bakım ve sevgisi aşıkatıksız isteğidir şimdi. Bir iki bü lanmalıdır. yük kentimize doldurduğumuz her 0 Orman bakım memurlan yeçeşitten okullarla halkın eğitim tiştirmek için orta dereceli okulihtiyacını karşüadığımıza inanıyorlar açümalı ve bu göreve bilgili, sak; aldamyoruz. Köyden bir ço kültürlü, ormancılığı çok iyi bilen cuğun şehirde okumasının nelere modern ziraat tekniğini kavramış malolduğu, kaç babayiğidin bu ehliyelti kimseler atanmahdır. masrafa katlanabildiği ve sonuç O Orman köyleri halkının dertalamadan geriye dönenlerin sayı leri ile ciddi olarak meşgul olunkabanklığı, üzerinde önemle du mahdır. rulacak bir inceleme konusudur. ismaU BULAN Bizce alınacak ilk tedbir, eğitimögretmen Nevşehir de fırsat eşitliğini bozan kanun ve program hükümlerini yürürlükten hemen kaldırmaktır.» Oğretira sorunu ayın Şelâhattin Kamber'in «Tek nik Öğretim Sorunu» başlıklı yazısında yer alan değerli görüşlerin dönüp dolaşıp: 1 Merkez örgütünün Bakanllk haline ge tirilmesi, 2 Öğreüm üyelerine işletme mühendisliğj payesi verilmesi gibi bir sonuca bağlanmış ol mastnı yadırgamakten kendimizi alamadık. «Ekonomik kalkınmamızın ve öt gürlüğümüzün ana uıısuru olan tcknik eğitimi ehil ellere verroek, ilgi çekici, yükseltlci ve randıman verici bir bünyeye sokmak. teknik eğitim kurumlarının ve onlara bağ lı olarak, Türkiyenin kaderini değiştirecektir. derken Ehil eller» deyimi ile Teknik Öğretimin kalkmması için düşünülebilecek başlıca tedbiri ortaya koymuş olan sa ym öğretmen, az sonra «Teknik Yüksek Öğretmen Okullannda dört yıl daha yüksek öğrenim gören ve teknik öğretmen olarak sanat enstitülerlnde vazlfe alan lar, enstitülerlmizin çok ihtiyaç duyduğu bir nitellğe ve bona~ ilAve olarak da bir öğretmenlik fonnasyonuna sahip olmalarına ragmen, ün vanlann bir zümre inhlsanna bağlandığı ülkemlzde lâyık olduklan vazifelerde çalışma imkânından mahrum bırakılmaktadır» gibi bir görüşe yönelmektedir ki öğretim üyelerinin sadece titrini değistirmekten ibaret kalacak olan bu ted birle Teknik Öğretimin kalite ola rak neyi kazanmış olacağı anlaşılamadığı gibi, ünvanı yükseltileeek bu sayın öğretmenlerin, yine ve sa dece bu ünvan yetersizliği yüzünden bu güne kadar «mahrum bırakılmakta olduklan» öğretim dışı görevlerin Teknik Öğretimin kalkınmasma ne türlü destek olabilece ği de açıklanma ihtlyacı duyurmak tedır. T S Bugün bir başka konuyu ele alacaktım... Ama dünkü Cumhuriyet'in Parlâmento sayfasmda Orhan Duru'nun derlemesini okuyunca düşüncemi değiştirdim. Orhan Duru, Çetin Altan Ue Sanayi Bakam Mehmet Torgut'nn demir fiyatlan üstüne Meclisteki tartışmasını anlatıyor. Gazetelerimiz az sayfalı ve çok reklâmlı olduklan için Mecliste olan bitenlerden çoğunlukla haberimiz olmuyor. Ama demir fiyatlan üstüne Sanayi Bakanının Meclis kürsüsünde söylediklerinden her vatandaşımızın haberli olması gerekir. Devletin nasıl yönetildiğmi, ban politikacüann hangi düşüncelerle koltukta oturduğunu bir Bakamn ağzmdan bu kadar açıkça duymak insanı hayretten hayrete düşürüyor. Mesele nedir? Demir fiyatlan yalnız bizde değil, dünyanın bütün ülkelerinde birinci derecede önemli sayüır. Çünkü sanayileşmenin temeUerinden biri ve belki de birincisi demir • çelik yatınmıdır. Bit toplumun sanayileşme seviyesini demirçelik üretimi ile ölçebilirsiniz. Yirminci yüzyılda makine medeniyetine ulaşmış toplumlar elbette demirçelik üretimi ve tüketimi bakımından yüksek düzeylere varmışlardır. Bunun içindir ki kalkınmış veya kalkınmak istiyen toplumlarda demirçelik fiyatlan titizlikle kontrol edüir. Amerikada demirçelik fiyatlarının bir parça oynaması kıyametler koparır. Bu konuda eski Cumhurbaşkam Kennedy'nin Amerikan çelik tröstü ile çekişmesi hatırlardadır. Kennedy, fiyatlan arttırmak istiyen çelik kırallannı dize getirmişti. Johnson ise daha geçenlerde alümuıyum fiyatlarını arttırmak istiyen sanayicilerle mücadeleye girişti. Alcoa (Aliminium Corporation of America) nin fiyatlan arttırma gayreti karşısına dikildi hükümet... Böylece fiyatlarda istikrar sağlandı. Düşününüz ki 190 milyonluk koskoca bir kıtada ve özel sektör sanayiinde hükümetler böyle çahşıyor. Üstelik bu hükümet kapitalist hükümetin tâ kendisidir. Şimdi gelelim bize... Karabük fabrikası devletin tam yönetimi altındadır. Fiyatlan tesbit eden devlettir. Karabükte Mart 1965 te yuvarlak inşaat demirinin kilosu 150 175 kuruş arasıdır. Bu arada bazı açıkgöz firmalar fabrikadaki stoklan kapatıyorlar. Ve üç ay içinde piyasada fiyatlar fırlıyor. Yapılan hesaplar açıktan 20 30 milyon liranın bazı tacirler cebine girdiğini gösteriyor. Çünkü kilosu ortalama 160 kuruştan alınan 30 35 bin ton demir piyasada 240 kuruşa kadar satüıyor. Mayıs ortalarmdan itibaren fabrikada demir kalmadığından karaborsa işlemeye başbyor. Çetin Altan işte bu dâvayı Meclise getiriyor. Devletin elinden demiri ucuza alıp halka pahalı satan ve milyonlar inı»gnaıı aracüara karşı ne gibi tedbirler düşünüldüğünü soruyor? Bir miüetveküinin en tabiî ödevini yapıyor. Buna karşüık Sanayi Bakam Mehmet Turgufun verdiği oevaplar devlet idaresiyle bağdaştınlamıyacak cevaplardır. Ne diyor Mehmet Turgut: Çetin Altan, daha bu Parlâmento kürsüsüne geHrilecek meselelerle fıkra yazma arasındaki farkı anlamamıştır. Yani Sanayi Bakamna göre koskoca Türkiyede demir fiyatlan meselesi yalnu fıkra meselesidir. Sosyalist ve kapitalist göruşlerin devlet idaresi tatbikatındaki farklan da sadece fıkra konusudur. Mehmet Turgufun söylediklerini aynen köşemize alalım: Piyatlarda degişiklikler olmuştur. PBbrika fiyatlariyle piyasa fiyatlan arasındaki farklan ve bunlann on aylık yekünunu vermek nasü mümkün olur? Demir sıkıntısı çekilmiştir. Demirler normal fiyatlar üstünden satümıştır. Ancak bunun sebebi yatırımlann zamanında yapılmamış olmasıdır. Belirli şahıslan zengin etmek lddlası yanhştır. Yahnz bir firma 5.000 ton almıştır. (...) Karabük 15002000 kişiye mal satmıştır. Devlet bunlann arkasından giderek ne kadar fiyatla sattıklannı nasıl hesap edecek? İşte size Türkiye Cumhuriyeti Sanayi Bakanının kürsüden söyledikleri... Halbuki demir fiyatlan konusunda oynanan oyun malumdur. Devlet fabrikasındaki stoklan kapatarak piyasada sunt daruk yaratmak ve sonra yüksek fiyattan piyasaya mal sürmek .. ötedenberi aracılann ve açıkgöz finnalann sürdürdüğü bir dalaveredir. Bunun önüne geçmek gerekir. Kapitalist Amerikada demiri ve çeliği devlet üretmezken hükümet piyasaya hâkim oluyor da, Türkiyenin küçücük demir piyasasım hükümet kontrol edemiyor; ve üstelik Sanayi Bakam aracüann avukatı gibi konuşuyor kürsüde .. Piyasadaki demir fiyatlarını, bırakınız devleti, bu konuda Ugwi olan herkes bilir. Ufak bir inceleme ise bütün gerçekleri ortaya çıkarmaya yeterlidir. Ama Bay Mehmet Turgut: Biz fabrika fiyatlariyle piyasa fiyatlan arasındaki farklan nasıl bilelim?... diyor. AUahasJona bizim iktidar şaks mi ediyor? Yoksa büsbütün puBUİayı şaşınnış mıdır? Eğer devlet, ekmek fiyatma, demir fiyatına, tüi^Un. fiyatına, çimento fiyatma kanşmıyacaksa neye kanşacak? Anladık kapitalisttir bizim iktidar... Ama hlç ohnazsa Amerika kadar kapitalist olsun da ana maddelerde fiyat istikranm sağlayıp halkı ve devleti soydurmasın. ••••••••»••••••• TÜRKKABLO ANONİM ORTAKLIĞI mamulü ALUMİNYUM İLETKENLER ve EK MALZEMESİ ile ALUMİNYUM PROFİLLER fSTANBUL MİLLİ SANAYİ SERGİSİNDE TEŞHİR EDİLMEKTEOİR İlâncılüt: 253/15429 Mehmet ÖCAL Hköğretim Müfettişi Gecekondu soran!l S Oz Türkçe nediı? onu biraz aydınlatalım. Dil her an yenileşen, arüaşan, zenginleşen bir varhktır. Her bilim daü gibi o da gelişir ilerler. Atatürk kurduğu Türk Dil Kurumuyla Türkçemize yeni bir yön verdi. ^Büyük adam ulusal derken kim mllll diyebilir? Acun, çaba, yarar dilekçe uydurma olmaktan uzak öztürkçe sözcüklerdir. Kaldı kl «Ulusal düttürü» ve benzerleri dilcilerimlze defil de .onlan yermek kaygusunda olan bir İM adama b'zgüdür. Türk tarihi kadar köklü, sağlam sözcükleri bunlardan ayırmak gereklr. Bay Alinin parçasında yabancı sözcükler yüklüce bu arada anlam düşüklükleri de görülüyor. Ornek olarak «Dildeld bu antma ve bozma gayretleri...» tümcesindeki «antma» sözcüğü «saflaştırmanm» öztürkçesi olduguna göre «bozma» eylemiyle temizlemenin nasıl bir arada olabilecegini merak ederiz. Aynca «sabit kaidelerden» kendisi neyl duyuyor? Türk dilinln yabancı sözcüklerden annması, bu alanda ulusal bir özgürlüktür. Biz ne «restorant» ne de «lokanta» istiyoruz, «Aşevi» biz " jden yanadır. «Kültürlü» yerine «aydm» kanun yerine «yasa» bize yeğdir. Orhun anıtlanndan Anıtkabro uzanan yolda anTürkçe blri bekler. önyargı ve önyergi her kişlye zararbdır. Atatürkçü olmak TUrkçeyi, O"nun Anıtkabirden duyablleceği blçimd* başlar. Bu böyle bUine # TARIK ARTEL adlı okurnmıu da gazetemlzdeki bir cümleyl ele alarak (öyle demektedhr. «3 üncü sayfada (Fransıı yapma uydasunnn nzaya atılmasından») kâlimelerini okuyunca, Aeaba Frmnaa Ue mi, yokaa Turk milleü vtyı Türk dili U« mi •lar ediliyor? lualinl kendi kandiı&a 0onxıak ihtlyacııu duyduiB* ıpçıktılar yazısında Z Ali Kemal başlıklı Bukendisiy Balkanlı le çelişme durumunda. konuda İLÂNEN IĞ TEBLIĞ MEYLID Kıymetll büytifeümü», Gazetenizin 6/12/1965 tarihli sayısında, sayın Prof. Dr. C. W. Hart'ın gecekondu sorunu hakkmdaki yazısını ilgiyle okudum. Yazımn ana fikri; gecekondu meselesinin hallidir. Sayın Prof. Hart bunun için 2 yol tavsiye etmektedir. 1 Ya köyden şehre akınu durdurmak, 2 Yahnt şimdiye kadar yapılmış gecekondulan onarmak, ve başka gecekondu yaptınna mak. Şimdi sayın Prof. C. Hart'a soruyorum. Acaba köyden sehr» akımı dnrdurmak kolay mıdır? Köylü, (e azısırun son bölümünde «Mevcut okullann özlenen gelişmeyi karşılayabilecek nitelikte ve ye terlikte olmadığını» belirttikten Eonra, çare olarak, Fen ve Teknik Bakanhğın mutlaka kurulması gerektiğini ileri süren saym meslekdaşımızla bu düşüncede de bir ola mıyoruz. Bize kalırsa bu önemli sorun; ne değerli öğretmenlerimize öğretmenlik dışı ünvanlar aranması. ne de kabineye bir yeni koltuk daha eklenmesi ile çozümlenebilir. Bu, sadece eldeki imkânlarla neyi, nasıl yapabilmekte olduğumuzua hilincine varmak, ve bir de, parayı da, eroeği de ve en öneralisi • yıllan da israftan koruyabilmek için neyi yapmamak gerektiğini, bugüne kadar edinilen tecrübe ve ibret verici sonuçlardan sonra olsun, akla, bilgiye vurarak, biraz da kültür ifiğma tutarak kestirmek ijidir. Y DURUM Derfnsinin 62. SAYISI Ç3KTI Cumhuriyet 15447 A. Y. BAYAZTT Öğretmea tst Bakaya suçundan sanık 95. P. Alayı terhis erlerinden Kayseri Develi kazası Camikebir mahallesi Hane No: 97, cilt No: 5, sahife No: 108 de nüfusa kayıtlı olup İstanbul Kasımpaşa Çiviciler sokağı No: 35 te mukim Ahmet oğlu 1943 doğumlu Yaşar Tekyıldırım hakkında yapdan soruşturma neticesinde 21 mart 1963 ile " mayıs 1963 tarihleri 9 arasında bakaya kalmak suretiyle bakaya suçu sabit görüldüğünden hareketine uyan As. CJC. 63/1A maddesi geteğince cezalandırılması talebiyle hakkında 4. Tümen Askerî Savcılığınca tanzim olunan 19 haziran 1963 tarih ve 965/423165 sayılı iddianamenin tebliği hususunda sanığın adresine yazılmış olup ikâmetgâhlan, mesken ve i; yerleri bulunamadığından işbu iddianame özeti 7201 sayılı tebliğat kanununun 28 ve 29 uncu maddeleri gereğince ilânen tebliğ olunur. ASKERÎ SAVCI (2265 Basın 24233/15440) BESİM ATALAY'ın Tefatmm 40 m a gtlnO dolayı•iyle 17 »ralık 1M5 günü H». cıb&yram Camllnde cuma nama smdan »onr» okunacak Mer. lid1 Şertie bütün akrab», dost Te dln kardeçlertnln teşrtflerlnl rica ederlz. TBĞENLERt (Cumhurlrat 15423) ELEKTRİK TEKNİKERİ VE TEKNİSYENİ ARANMAKTADIR Trafo Merkezlerinin Montaj, Kablâj, re Kontrol islerinde çalıştrrılmak üzere imtüıanla askerliğini yapmış Elektrik Teknikeri ve Teknisyenl almacaktır. İmtihan tarihi aynca bildirilecektir. İsteklilerin hâl tercumelerinl bildirir dilekçelerinl en geç 9 ocak 1966 tarihine kadar P.K. 370 Ulu» Ankara adresine göndermeleri llân olunur. DENIZGİLİK BANKASI T.A.O. Liman Lokantasmda YILBÂSI GECESİ Nefis Menü Sextet Dinamie Orkestraat Zengin Atraksiyon, Sürprizler Rezervasyon için telefoo: 44 93 49 44 10 33 (Aynca evlere hususl) servis yapıhr. (Basm 24344/15436) Dofctor Tarık Z, Kırbakan Oeri, 8aç»e a t m l ktıktan Mfitenaansı tstiklftJ Oad. Parmaktapı No: 00 Tel: «4 10 73 ETIBANK ŞEBEKE TESIS MUDÜRLÜGÜ (Basın 24315 A. 15613/15439) GÜNEŞ SİGORTA ANONİM ŞİRKETINDEN: ADRES DEĞIŞÎKLÎCİ Şirketimiz 15.12.1965 tarihiaden itibaren nakletü^ Beyoğlu lstiklâl Caddeat 168 No. lu (Vakıflar Bankası üstü) yeni binasında hizmetinizdedir. Ceyhan Be/ed/ye Başkanlığından 1 Mevcut kamyonlara 3 adet damper kapalı «arf teklif auna suretiyle yapünlacaktır. 2 Beher damperin muhammen bedell 17.000. lira olup, tamamiTiın 51.000. liradır. Muvakkat teminatı 3.800. liradır. 3 Mektuplar en geç 29/12/1965 çarşamba günü saat 12 ye kadar Belediye Başkanlığına makbuz mukabili vermeleri veya posta İle gönderilmesl. 4 Şartnamesi her gün mesai saatlerinde Fen Dairesinde görülebfleceğt gibi bedelsiz olarak da temin edllebüinlr. (Basm: 24303 15445) TASFIYE HALİNDE 183 Sayılı Tavşancıl Yaş Meyva ve Sebze Tanm Satış Kooperatifi Tasfiye Heyetinden Mahkeme karan ile feshedilen 183. Sayılı Tavçancü yaş meyva ve sebze Tanm Satış Kooperatifinin tasfiye heyeü teşekkül etmiş ve 23.11.1965 tarihinde kooperatifin bulunduğu Tavşancü köyünde vazifeye başlamıstır. Mezkur kooperatiften hak ve »1g/»aWl| bulunanUrm ana mukavelenamenin 71. inci maddesmin (a) fıkrası mudbince son ilân tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Tavşancıl muhtarhğmda vazdfe gören tasfiye heyetine müracaatlan ilân olunur. (Basm 24301/15444) Aykut KOÇ YENİ TELEFONLAfl: Sanlral : 49 73 45 (3 Hal) Umum Müdür: 49 45 35 Cumhuriyat 1M2S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle