18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAFTÎFF t K l 12 Kasun 1965 CTTMHURÎYBT K'ten BUGUNE ~1 HİIKÜM F P T ROGRÖM1 Prof. Dr. Fahir H. ARMAOĞLU İ kı, IV. koalisyonun sekiz ayhk kıayrn Demirel Hükumetinin 3 sa ömni içinde bu çeşit bir davkaaım günü Parlâmentomuzun ranışı butun unsurları ile ortaya her iki Meclisinde de okunan koymaya imkân yoktu. Şımdi görü programı, dığer konularda olduğu yoruz ki, Demirel hukumeti de ay gibi, dı« polıtika bakımmdan da îıı da\Tanış ilkesini benimsemekte bir hayli ayrınülıdır. Bu aynntıla d.r. Önümüzdeki dört yıllık devrra nitelıkleri üzerindeki düşüncerede, bunun nasıl işletileceği bülerimizi belirtmeden önce şunu ifade edelim ki, Türkiye son bir yıl tün ayrıntılan ile belli olacaktır. Yalnız şunu da ilâve edelim ki, bu içinde üç çeşit dıs politika safhası geçirmis ve gelişme ile âdeta sol konu yeni programda çok daha geniş ve 4. koaüsyonda olduğundan dan sağa doğru bir kayıs gösterçok daha liberal bir espri içinde raiştir. Bunlar, CHP ağırlığına daele alınmış bulunmaktadır. O kayanan 3. koalisyon hükumetinin, dar ki, bir ittifak veya ideolojiye AP ağırlığına dayanan 4. koalisbağhhğın, diğer ittifak veya ideoyon hükumetinin ve nıhayet AP lojıye mensup devletlerle münaseıktıdarına dayanan Demirel Hükubetlerin «geliştirilmesine. engel ometinin dış polıtikalandu, 7 mart 1%5 gunlu Cumhunyet'de IV. ko lamıyacağı soylenmektedır ki, bun alisyonun programındaki dıs po dan, yeni hükumetin banş içinde bir arada yaşama ilkesmi kabul et lıtika göruşlerini, bir bakıma 3. tığı anlammı çıkarmak yanlış olkoalisyonla karşılaştırmah olarak ele aidığımızdan, bu kere bu ko ma>acakUr. Tabiatiyle, banş içınde bir arada yaşamamn, uygulama nuya donmeksizın, Demirel progalanmda çeşitli şekilleri olduğu da ramının dıs politika esaslannı, unutu'.mamalıdır. 4 üncü koalisyonla karşılaştırarak, belirtmeye çalışacağız. Program, global meseleler arasında bir de Dışışleri Bakanlığmm mekanizma ve işleyişi ile ilgılı ba zı noktalara değinmektedir. Esarogramda, yeni hükumetin dıs sında bu noktalar, bu Bakanlığın politikadaki duşünce, gorüj rasyonel bir hale getirilmesi ile il ve dileklerl belirli bir sistema gili bir reorganizasyon meselesidir. tik içinde sunulmnstur. Bu sisteBakanlığın gerçekten ihtiyacı olan matiğin mantığı, genelden özele bu reorganizasyon ve ıslahı yeni doğrn bir gidistir. Bu görüşler hihükumet gerçekleştirdiği takdirde yerarşisinin tn üstünde, dıs poligerçekten iyi bir hizmet yapmış otilrMTim hedef ve ilkeleri yer al lacaktır. makt» v e hedefler de su sekilde sıralanmaktadır: O Türkiyenin gü venliğinl sağlam esaslara dayandırmak; O Barıçı koruma ve milletler ürk dış politikası bakımından arası lsblrliği çabalanna faal» bir önemli olan ikill münasebetlesekilde katılma; Q Türkiyenin dış rimiz, şüpheslz Birleşik Amemünasebetler alanını genişletmek; rika ve Sovyet Rusya ile olan iklA Dıs politika ile ekonomik kalli münasebetlerimizdlr. 4. koalisyon kınma çabalarımız arasında bir programında olduğu gibi, Demirel bağlantı kurroak; yânl, dış politihükumetinin programmda da Birkamız İle dış yardım alma politi lesik Amerika, Kanada v e Batı kamızı aynı doğrultnda birlestirAvrupa, ikili münasebetlerin ilk mek; ve nihayet, O Kıbns mesele konusunu teşkil etmektedir. Yalılni •bütün ilgill tarafların» «meşnız, bir öncekınden farklı olarak, ru hak ve menfaatlerini ihlâl etmeden v e Türkiyenin hak ve men bu sefer bu devletlerle olan ikili münasebetler Yakın bir dostluk faatlerini de «behemahal koruyacak> bir çözüme ulaştırmak. Bu he \e işbirliği» deyimleriyle nıtelendirildiği gibi, bu münasebetlerin defler oldukça yuvarlak kelimeler geleceği için de, bir öncekinde le ifade edilmekle beraber, aynn•devamlı surette geliştirme» deyitılara inmeden, kelimelerin arkami kullandığı halde, bu kere «en sma biraz gıdınce, dış politikanın ilerl seviyede tutma>dan söz edilgenel yönü belli olmaktadır: Batı miştır. Bir yandan yeni dış poliİle ittifakı kornmak ve dış yardım tikanın hedef ve ilkelerini, bir yan alma politikarnızı da Batıya yönelt mek, fakat bunun yanında, dış po dan da ikili münasebetlerin bu yeni niteliğini gözönüne alınca, Birlltikamızm münasebet ve yayılma leşik Amerika ve Batının, yeni dış alanlannı da uzak bölgelere kadar politikamızm başlıca ağırlık nokta giden bir şekilde genişletmek ve larını teşkil edeceği bır kere dayaymak. Maamafih, bu bölgeler ha anlaşıl maktadır. konuıunda, önem bakımmdan açık tercihler yapıldığını aşağıda göreBatıya verilen bu ağırlık karsiceğiz. ıında, şüphesiz, So^etlerle olan Şu meşhur ikili!. NATO'ya CENTO'ya ba|lıyız. Bunu Türkiyede herkeı blllr. Ama nasıl bağlıyız? Bunn Türkiyede pek az kisi bilir. Natocu bir Amerikalı canı sıkkın ise sıkıntısını dagıtmak İçin Türkiyede adam öldürebilir; ama biz o Amerikalıyı Türk hâkimi önüne çıkaramayız. Bunun en acı örneÇini, 5 Kasım 1959 gfinü Amerikalı Yarbay Morrison Ankara Çankaya Kulübünde içip içip arabaya binerek 11 Tiirk erini ezdiği zaman eörmüstük. Yarbaym sarhos olduğn tesbit edilmisti. 80 kilometre hızla gidiyordn. Vakit gecevdi. Ama Tnslog'taki Amerikan Kumandanı iki satırlık bir te*kere yazdı : Yarbav Morrison bn kazayı \azife esnasında islemiştir. Ve Morrison'n yargılayamadık, Türk bâkiminin önüne çıkaramadık. cezasını veremedik. Olay, Türk hukuk tarihine kara harflerle yazıldı. Ve simdi 6 vıl sonra dünkü çazetejerde oknyornz : N'ATOda gorevlı Amerıkahlan Turk mahkemelerinin yarBi'.ayabılme^ı ıçın Tur':ye ile Amerika arasındaki ÎKÎLt ANLASMA'nın değistirilmesi istenıycr Simdi oknrlanmız bn tKÎLt ANLASMA'nın ne olduğunn raerak edeceklerdir. Prof. Edip Celik'in bu konnda yetkili ineelemeleri vardır. Bn İKtLt Anlasma Türki\enin bağımsızlık ilkesi üstüne yapısmıs kara bir leke çibi olan nice ikili anlaşmalardan biridir. Türk Milli Kurtulns Savasında kanla kazandıŞımız ve Lozan'da nice emekle tescil ettigimiz haklanmızdan düsük hükumet devrinde nasıl kolavlıkla vazçectiğimizi eösteren bir belsedir. Türkiye NATO anlasmasına 1952'de katılmıstır. Ancak NATO kuvvetleri sözlesm^sinin 7 nci maddesinin bir paraerafı, Türkiye ile Amerika arasındaki bir tkili Anla^ma ile de£istirilmistir. Bir kere hata buradan baslı\or. NATO anlasması cok taraflı bir anlaşmadır. Ve ancak bütün taraflann rızasivle defistirilebilir. Bakuıız General de Ganlle. NATO içinde bazı degisiklikler istivor. Ama taraflar evet demeden bö^lp bir sev olmasına imkân yok. Biz ise önce tutmns Amerikalıların istediği tribi bir kannnn 1956 yılında çıkarmısız. Ve sonra bu kannna davanarak da Dışişleri BakanlıSımız tarafmdan Amerikan Büvükelciligine bir muhtıra verilmis. Bu muhtırada NATO mensnplannın Tiirkiyede isledigi snçlar için denivor ki : Amerika.Bırlesık DevleMeri a'îkeri kuvvet'.erınin Türkiyede mensup oldukları makamı isga' eden en vuk«ek dereceli zatın imzasmı havi resm" bir vesikada fıilen vazfe dolayısiyle veya vazıfe sırasında islendiğı bıldırıldıci fakdirde bu husus Türk adli makamlan tarafından kabul oluracaktir. tste bn mektnp Amerika ile Türkiye arasında yapılmıı bir ikili anlaşma savılmıs ve Türk mahkemelerinin yarçı vetkisinl yabaneı bir devletin askerî kumandanı karan ile baçlamıstır. öteki NATO ülkelerinde meselâ tnçilterede bövle bir »ev yoktur. Bn konnda parlâmentoda eöriisme vapılmıs, tnçiliz milletvekilleri kesinlikle reddetmislerdir bövle bir teklifi tngilterede bir Natocu Amerikalı suc islprse, bn sucun A azife sırasında mı yoksa vazife dısında mı islendigine Amerikan Knmandanı değil tngiliz hâkimi karar verir. Türkivede de bu hnsusa Türk hâkiminin karar vermesi gerekirdi. Ama bugün Dısisleri Bakanlıgınca Amerikan Dısisleri Bakanhğına verilmis bir rnektnp iki devlet arasında bir anlasma sayılmıs ve Türk savcıları da buna eöre karar vermeyi teamül haline sokmuslardır. Büyük Meclisten çeçirilmeden Dısisleri Bakanlıçının bir yazısına jröre yürürlüğe çiren bu ikili anlasma, Türkiye devletinin Lozanda kazandıfı yarçılama bağımsızlığını yok eden şn meşhur ikili anlasmadır. Gercekte Amerika ile aramızdaki bütün ikili anlasmaların Büyük Mıllet Meclisinde açık tartısmayla yeniden gozden geçirihnesi çerekmektedir. Atatürk Türkiiesinin bağımsızlıti bn ikili anlaşmalarla Meelis dısında % mılletten habersiz açık artınnaya çıe karılmıstır. Servet beyanını istemiyen, ver?ilerin açıklanmasına karsı duran kafalar, yabancı devletlerle anlasmalan da gizli tutmaktadırlar. Bu ne bicim demokrasidir ki, her tarafı tenkide kapaIıdır, \e bu ne biçim açık rejimdir ki, her konuda kapalılık prensipi yürürlüfe konnr : AtniOrk, devrim ve holk Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA yetle organize edebilmiştir. Bonlan, millt lrade potasında eriterek... Eskimiş, devirlerini lamamlamn, kendilerini Şark kafasımn ve toplnm dışı knvvetlerin terasilcisi u y M çevrelerin, Türk halkının gefil, câhil yoksnl ve bağımlı kalmasında çıkarlan olan çevrelerin karşısına, milletin lradeginden aldıgı kudretle çıkmıştır. tstiklâl Savaşının devamı saymıstır geriliği, irticaı yıkmayı.. Bnnlar yıkılmadan, bn lüzumsuı insanlann ve müesseselerin baskı•ından, vesayetinden Türk milletini ve toplnmnnn knrtarmadan, Devrimin tamamlanmadığını her •özfl ve her hareketiyle her zaman söylemistir. Şeriatçılıgı, kapitülâsyoncnlngn, sözde medeTürk Devrimini, Meşrntiyet hareketinden aniyet getiriciliğini, yalancıhğı Devrime karşı kalyıran, getirmis olduğu yeni unsurlardır. Bir kekan olarak knlluıanlan.» Dervis Vabdeti'den re, Türk De\rimi tmparatorluğun ölmiiı oldnğu Menemen fsyancısı Şamdan Mehmede kadar, tezine dayanıyor, yeni kurnlacak devletin ImpaGladstone'dan, Lloyd George'a ve hattâ Zlnovlratorluğun devamı oldugu fikrini şiddetle ve köyef'e kadar, her çeşit silâhlı silâhsız baskı karsıkünden reddediyordu. De\rimciler, kendilerinde sında, bnnlann hepsini milletin, devrimin ortak öln bir organizmayı diriltme prensibine karsı durdüsmanlan ilân etmiş ve millî iradenin karşısında muşlardır. Her ne kadar, T.B.M.M. deki mnnayok edilmeye mahkum oldnklannı yüreğinin büfazakârlar, eski bir vücutta yeni bir hayst teıltfin güeüyle, bütün dünyaya haykırmıstır. nin yanlısı olmuşlarsa da. bn tutumlan onlan «Efendıler, Milletin önünde, onun hak ettiği hayal kınkhgından baskk bir «onnca götüremeistiklâli önünde, onun lâyık olduğu yenilik ve imiştir. lerlemesi önünde her kuvvet ancak milletin irade ürk De\riminin, dayandığı yeni esaslardan, ve emeline uymak juretiyle yaşayabilir. Milletin birisi de, eski'nin, şer'î nin vizesine bağlı kalirade ve emeline uymayanlann tâlii hüsrandır, mamış olmasıdır. Eski kadrolan parçalayan izmihlâldir». lnsanlar, yenilerini aramak, Batı ve Doğn listemMillî irade, gerilişe tâviı vermek, Türk millerini gözden geçirme durumundsydılar. Ama, ne letini anrlann sefaleti içinde nyntacak gahıslan Dofrtı ne de Batının T.B.M.M. üzerinde ezici etkisi ve müesseselerl her zaman ennis ve yıkmıştır. Hiç olmamıstır. Olmadıfı gibl, Batı taklitçiliginin ve kimse, hangi biçimsel sartlarla lşbaşına geliroe hayranlığının pençesine de düşroemişlerdir. Töfelsln, bn ikıbetten kendisinl kurtaramamıstır. rekten istenen sey, «memleketin ruhuna nygun» Atatürk, milli İradenin kendisini ileriye glkanunların çıkanlmasıydı. türücü knvvetleri değil, kendisini gerl götürmek Türk Devrimini, kendisinden Bncekl bfltün isteyen, mâzinin kovnklan içine hapsetmek lsteyenilik hareketlerinden farklı ve üstün tntan nnyen karanlıkçı, ortaçafcı çevreleri mahkum edip, «uru halk'tır. Gerçek ev sahibi, memleketin efenezecegine mntlak gnrette inanmıştır. disi olan halk, millet ve köylü olarak da ele alınAtatfirk, Türk milletinin bn nçsnz bueaksı» mıstır. Tnrk halkı, tarihinde ilk defa, Memlekekndreti Snünde, ancak onnn önünde başını egtinin yönetimine seyirci kalmıstır. İlk defa Türk miştlr! Devrimi, Atatürkçü ekip, halk'ı, her türlü iktida.«Efendiler, bu muazzam Iradenin huzurunda rın, hâkimi\etin sahibi saymıs ve onu devlet hakemâli hürmet ve inkıyad ile eğılelim.» yatındaki gerçek yerini almaya dâvet etmistir. O firk Devrimine hâkim olan iki önemli aksiyon prensibi vardır ve her ikisi de Atatürk tarafından, her fıraatta, dile getirilmiştir. Atatürk'e göre, devrimci «milli mucadele içinde mılli bır fert» olarak çalısır. Devrim ise, bir kurtulns yoln olarak, bir milletin kendi azmi ve kararıyl» gerçek amacına ülaşır. Ihtil&l bilinciyle fert Iradesi arasındaki bağlantı, Atatürkçü fikir »isteminde her zaman baş yeri almıstır. S metler gibi gerçekten büjKik değer ve önem vermekte olduğu anlaşılmaktadır. T Kıbns meselesi eni hükumetin Kıbrıs politikası da geçen defakinden farklı olacağa benzememektedir. Bu husus programın tetkıkinden anlaşıldığı gibi, yeni Dısisleri Bakanı sayın Çağlayangil tarafmdan da açıklanmıştır. Bununla beraber, ye nı program bu polıtikayı bir hayli aynntılı şekiide belirtmiştir. Bir defa, bu politikanın esası şu üç noktada toplanmaktadır: O millet lerarası antlasmalara saygı: A tnsan haklarının sereği gibi korunması; ve O Bolge banşına değer \eren bir zihniyet i l l hareket edil mesi. Bu ilkelcrin, Kıbns mesele sini bir ıızlaşma zihnivetl lle ele alma eğilüninl gosterdiğine şüphe yoktur ve bu bakımdan, önceki İıükumetlerle dc bir farklılık mevcut değildir. Yıne, bu ilkelerden sonra, programda, Yunanıstana bazı uyarmaların yapılması ve bölge barışmı konımanın sadece bizim eMmızde olmadığının söylenmesi de bır yenilik değildir. Bunlar hep soylendi. Kıbrıs meselesinde öneın li olan, bizatihi davranışlar ve me selenin çeşitli şekilleri karşısında vaziyet alışlardır. Ondan sonra da, sonucun ne şekilde sağlanacağıdır Kısacasi, yeni hükumetin Kıbns politikası, kendisinin de pek sevmiş goründüğü bir devünle «icraat» ile belli olacaktır. Bu arada önemli bir noktaya ışa ret edelim. Programda, Yunanista nın Turkiyeye karşı son zamanlarda giriştıği kötuleme kampanyası ele alınarak, bunun hem «teessüfe şayan» ve hem de «tehlikeli» olduğu söylenmekte, bir takım savunmalar yapılmakta ve Türkiyede. ayırım yapılmaksızm, bütün vatan daşların Anayasa temınatı altında bulundueu belirtılmektedır. Biz, Yunanlılarm iftıra kampanvalarına bir hukumet programında bu derece yer verilmesini doğru bulmadık. Cünku. bu Yunanistanın klâsik iftira ve yalan politikasının Türkiye üzerinde etkili olduğu sa nısını uyandırabilir \e Yunanistanı daha da şımarmaya gotürebilir Anlıyoruz ki, yeni hukumet 195060 idaresinin azınlık politikasmı benimsemektedir. Yalnız, Kıbrıs gibi milli ve hayatî bır meselede de, mevcut olan bütün kozlanmızı kul lanmamız gerekebıleceğinı hatırdan çıkarmamalıyız ve Yunanıstan:n da bunu anlamasında büyük fayda vardır. îç politika ile ilgili bir azınlık politikası ile, mi'.lî ve hayati dış politika meselelerımizdeki durumumuzu zajnflatmamaya dıkkat etmeliyiz. Y «Sâhte Halkçıhğa» Paydos Hedef ve ilkeler T P ikili münasebetler T •••• İİİİ s.ss kadar ki, halkın devlet idaresine hâkim olmasını sağlamak amacıyla, TJB.MJM. yeni bir temsil ve secim sistemini arastırmıstır. Batıda var mı yok mu, bn meselcyi tartısmayı bile cereksiz saymıstır. Bn noktada, Mahrnnt Esat (Bozknrt) Beyl apka kannuunun müzakeresi sırasında, Bnrsa dinleyebilirsiniz: «Memleket demek sıyasıyat, eMebusn Nnrettin Pasa, bn kannnnn anayasadebıyat. munevverler demek değıldir. Bir memya aykın oldngn gerekçesiyle, reddini teklif leket ıktısadıyatından tesekkul eder. Çiftçiliği, etmişti. Teklif, devrimei bir meclis içinde, derhal mımarısi, demırcilığı. saraçlığı ilâh... Bır takım asabî bir bava yaratmıstır. Zamanın Adliye Vemeslek erbabı o memleketi kurar, yaparlar. Bu kili, Pasaya şu cevabı vermlstir: «Hürriyetin nameslekler yapılmadığı gün memleketten eser kal»ıbı irticaın elinde oyuncak olmak değildir.. Memmaz.. Mechsi Âli'ye bu memleketi asırlardan beri leketin menfaatini istilzam eden (gerektıren) çeykılıçlarıyla, sapanlarıyla mudafaa eden çıftçıler ler hiç bir vakit Teskılâtı Esasiye Kanununa mugırecektır... Bunlara cahil demek butun bir muhalif o'.smu, olmamakl» mukayyettir (zorunlukaddesatı tahkir etmektir...» dur).» '""" Mesele, bngnn de,ftkilk, bellt maksatlarla n yfizflne çıkanlmakta, Devrim prensiplerini zeatımsız, millî Türk Devleti, gerçek ve demokdelemek ve temellerinden sarsmak isteyenler bn ratik hüviyetini halkçılığından, halka ve o konnya sık gık değinme gereğini dnymaktadırlar. nnn iradesine dayanmasından almıstır. AtaAtatfirk, Türkiyenin, yflzyıllann kötü, müıtürkü ve ekibini isbasına getiren, bölge bölge datebit, fekilci ldarest yüzünden, gerl kalmışhgını, çınık enerjileri önünde geçilemiyecek kadar güçTürklerden «aklamamıstır. Aynı idarenin, Türkilü bir millî irade halinde toplamıs olmalandır. yede geniş bir mnhafazaktr kltle yarattıgım, bilKurtnlmak isteyen, köle olmak istemeyen, yalmezlikten gelmediği ise, apaçık bir gerçektir. Kıvarmak istemeyen bir millet, snnrln olarak bir vayafet, şapka, yazı, hnknk ve benzeri yenlliklerinl tan içinde ve bir bayrak altında yasamak emeliyyapmak için plebisite başvnralamıyacağını kendile devrimcilere her gün biraz daha çüvenmistir. si «öylemistir. Bü>ük bir yapıya herkes kendi tasını koymak için îste sözleri: «Uysal ve asyai itikatlara bağlı, yarısmıstır. Halkın bağrından doğan dernekler, sinsi ve sındirıcı hurâfeler, kostekleyici yanlışT.B.MJVI. ni telgraf yagmnmna tutmuslardır. Aitiyatlarla inhısarcı kuvvetlerin tesisine sürukletatürkle milleti arasındaki bn derin sezgi, anlamnebılecek yığınlarda ivi inkılâplar için plebisit lı çüven dünya tarihinde, belki de çok yavaş, belyapılamaz... E^asen millet iradesiyle milleti temki de hiç bir zaman ortaya çıkmayacak bir olayı, sil edenler munevverler olacaktır.. Bunlar, yaptıTürk devrimini, sanki birdenbire, beklenmiyen ğ.mız ve yapacağımız kanunlarla inkılâplanmızı ya da hesaplana.ı tarihlerden çok önce, infilfik kokleştirecek ve muasır medeniyet seviyesine uettirmistir. Devrimin siddeti, sardırganlan ve lastıracaklardır . Bugün iki kere sekız onaltıdır.. Türkierin geri kalmasında çıkan olan, her çesiBunu on kisi boyle ve yuz kısi de on diye israr diyie, yerli yabancı çevreleri, havreflere düsüet^e yuz kişinin dediğini mi kabul edeceğız? Bız recek bir tarzda, iste bn şahlanıştan dofmuştnr. artık Garplıyız, Eski dunyaya hâkim eski medeAtatürk'ün milli irade dediği güç, dayandığı nıvetimizle sadece dvunerek değil, butün zincırmilletin sonsuz ve sarsılmaz güveni ve heyecanuı leri kırarak, son asır medenıyetinın gıttıği vollardan doğmustnr. O, bn millî iradeyi dile getirmis dan yüruyerek, bu seviyenin de ustune çıkmava \ e ondan bir aksiyon prensibi çıkarabilmek basaçalışacağız.. Hurâfeleri atacağız. llimde, irfanda, rısına ulasmıştır. sanatta, her iyi şeyde, nurlu insanlar büyuk, asil Devrim halk'a karşı mıdır? •••• • ••• $ :::: !••• • •• Millî irade >••• ••H B • ••• •••• •••• • ••* •••• • ••• • ••• •>•• •••• •••• •••• Büyük bir eseri gerçekleştirmek için, ynzyılIarın yoksnl dnsürdüğü bir kitleye başvnran Atatürk, hiçbir suretle toplumun dısında farzedilen kuvvetlerin temsilcisi oldugunn iddia etmemistir. «Mlli mucadele ıçmde milli bır fert olarak» Istanbuldakilerin göremediği bn akımın seline, kendisini kaptırdığını her zaman söylemistir. Büyük eseri gerçekleştirmek için, Atatürk, Türk milletine, yerine getiremiyeceği vaadlerde bulunmamıstır. Tüzyıllann geri kalmıs hale getirdiği memleketin muhafazakâr sartlarını okşama yolnna ise hiç sapmamıstır. Halkı aldatmamıştır. Aldatmaya, meselâ din istismarına, asla teneızül etmemistir. Hayır. Atatürk millî iradeyle alay etmemistir. Kendi kendisini inkâr etmemiştir. tatürk millelindeki, ilerleme ve medenilesme özlemlerini, dünya tarihinde pek az liderlere ve devlet adamlarına nasip olmuş bir ehli•• • • • • • « • • • •• • ve uysal milletımizi nurlarıyla, bilgileriyle, azimli icra ve iradeleriyle birlikte bu yola gdtureceklerdır .. Şuphesiı ve mutîsk olarak hedefe ulaşacağız». tatürk, bn fikirieriyle demokrasiye karsıt oldngnnn göstermiyor. Onnn bn sözleri, bir gerçeği, bir kez daha, belirtiyor. Bir memlekette yapılan devrim hareketleri, devrimcilerle halk arasında girişilen bir sa\as değildir. Devrimci halkla. milletle değil. halkı, geriye götürme ninnisiyle nyntmak isteyen çevrelerle, kuvvetlerle çarpısır. Devrim, iki ekip, devrimci ve çerici ekipler arasındaki bir çatısmadır. Halk devrimeilerin, devrimciler de halkın düsmanı değildirler. Türkiyf Cnmhnriyeti eehaletle, tereddütle, gericilikle savasılarak knrnlmnstnr. Ve bn savaş henüz bitmemistir. A S O N !••••••••a••••••••• ı vn.somj BÜVOK CEKİLİ^İNE KATILMAK İQİN • STANBUL CADDEBOSTAN VE VESİLVUItTTA ftOKT LÜKS APARTMAN DAfRESİ GÜN KALDI 100000 1 KA«M AKŞAMIMA K . D t l l MBSAP «CTIRINIZ AKBANK İMİLYON 3O59 Kişivn cı I UHALIK İKRAI munasebetlerimlzln durumu önem Hedefleri bu olan proğram, İlkekazanmaktadır. Hemen soyliyelim ler olarak, Atatürk dış politikasını ki, bu konuda, öncekl programla benimsediğini açıklamakta ve bu yeni program arasında pek fark ilkeleri saymaktadır. Bu, ilgi çekiyoktur. Söylenenler, hemen hemen cidir. Sanınz ki, bununla, AP ne kelimelerl ile aynıdır. Her ikisinde yöneltilen birçok hücum ve elesde Türk Sovyet münasebetlerini tirmelere cevap verümek istenmek nitelendiren deyim «iyi komşuluktedir ve AP bakımmdan da gerçekile buna •ehemmlyet atfedilmesi» ten anlam taşıyan bir davranıştır. dır. Buna karsılık, 4. koalisyon öte yandan, program, Atatürk dış programında Türk Sovyet muna politikasını, sadece Atatürk'ün bu sebetlerinin «daima en iyi şartlar konudaki «sözleri ile değil, lâkin altında cereyan etmesini temi»nden «icraatı ile de» ele almaktadır. Bu söz edildiği halde, bu kere böyle suretle, son yıllarda tartışması ve spekülâsyonu çok yapılan bir ko bir hususun yer almamış olması dikkatten kaçmamaktadır. Bunun nuda, yeni hükumet kendi görüsünü anlamı, Türk Sovyet münasebetaçığa vurmakta ve Atatürk'ün solerini îyl komşuluk» çerçevesi iyut sözlerini, aynı zamanda O'nun çinde sınırlamak ve «correct» bir somut «icraatı. ile değerlendirmek düzende tutmak arzusu olsa gerek. tedir. Bız bu metodu destekliyor ve paylaşıyoruz. Yalnız, bu metodun gerçek değerinin, yeni hükumetin «icTaatı» ile anlaşılacağı da açıktır. Her ne kadar program, dünya şartlannın değişmesine rağmen, Atatürk ilkelerinin uygulaecen hükumetin programma nabıleceğini söyluyorsa da, Ataoranla, yeni hükumetin progra türk ilkelerini bugünkü kompleks mmda daha fazla ağırlık kazamılletlerarası düzende uygulamak. nan konulardan blrl de; Arap ve oldukça geniş bir huneri de gerek Müslüman devletlerle münasebettirmektedır. Yeni hükumetin gelerdir. Bu devletlerle «her türlü leceği bakımından önemli olan 15şüphe ve tereddütten uzak, «hakl te bu hünerdir, uygulama mahareki ve yakm bir dostluk kurmak» tidir. tan söz edilmesi, önemli bir yenihktir. Bunun yanında, geçenlerde Kahire ile Ankara arasında büyük elçiler teati edilmesinden, kapalı bir şekilde fakat özellikle bahserogram, hedefler ve ilkelerden dılmesi, Kahire Ankara münasonra, Tütkiyeyi ilgilendiren sebetlerine yeni hükumetin daha global meselelere geçmekte ve ilk once Birleşmiş Milletlerl ele al fazla önem vereceğini göstermekte maktadır. Bu konnda söylenenler, dir. Aynca, yeni hükumet, Arap esas itibariyle, 4. koalisyon programemleketlerini «meşru dâvalarınmından farklı değildir ve gerçekda destekleyeceğini söylemekteçi bir değer yargısını kapsamaktadir ki, bu sözler, Filistin meseledır. Birleşmiş Milletlerin, birçok sinde ancak belirli bir davranışın önemli noktalardaki zayıflık ve et ifadesi olmaktadır. Türk Arap kisizlığinden söz edilmekle beramünasebetleri gerçekten bu ilkeber, yeni hükumetin de bu teşkıler ışığında gelişecek olursa, bu lâta sadakat ve bağlılığı belirtilgelişme Türk Israel münasebetmektedır. Birleşmiş Milletlerle II leri üzerinde etkisiz kalmıyacakgili olarak ele alınan ve 4. koalistır. Programda bu noktada hiç bir yon programmda hiç deginilmeyen işaret bulunmamaktadır. Bunu, bir konu da, silâhsızlanmadır. SiTürk Israel münasebetlerinde bu lâhsızlanmanın bu kere söz konugünkünden farklı bir durumvm su edilmesi ve bu konuda açıklameydana getirilmiyeceği şekhnde nan dfişünceler, yeni hükumetin yorum'amak da mümkündflr. liberal bir anlayışını yansıtmaktadır. Yalnız, programda, silâhlanma ve silâhsızlanma şekilleri üzerinde bir ayırım yapılmamıştır. Fakat sva Afrika ile münasebetler, İfade şeklinden anlaşılan odur kı, yeni programda gerçekten büsoz konusu olan, genel silâhsızlanyük yenilikler taşımaktadır. madır. Yeni hukumet. bu genel si Sanırız ki, şimdıye kadar hiç bir lâhsızlanmanın «tedricî safhalar koalisyon hükumeti, bu münaseiçersinde gerçekleştirilmesi» goriişünü savunmakta ve bu gerçekle betleri, yeni programdaki şeklinde ele almamıştı. Geçen programda ol şinceye kadar da, her devlet İçin duğu gibi, Asya Afrika memleolduğu gibi, Türkiyenin de kendi ketlerinin hürriyet ve bağımsızlık güvenliğini sağlamak zorunda olhareketlerinin desteklenmesi yaduğu düşüncesindedir. Ve bununla nında, Güney Afrıkadaki ırk ayırı bağlantıh olarak, yeni hükumet, mının açıkça mahkum edilmesi ve NATO ve CENTO'yu yine esas un Asya Afrika ile münasebetlerin surlar olarak muhafaza etme kara Bandung ilkelerine dayandırılmarındadır. Yalnız, bu ittifaklar isı, ilk defa olarak bir hükumet çindeki münasebetlerimız «karşıprogrammda yer almaktadır. Bunlıklı dayanışma» ve «hak eşitliğidan çıkan sonuç İse, yeni hukume ne dayanacaktır. Açıktır ki, «dayatin özellikle Afrikaya doğru bir nışma> ile «eşitlik., uygulama alanında, hassas bir denge ve nâzık açılma gösterecefidir. bir ahenk meselesidir ve hükumeîran, Pakistan v e Afganistanla tin bu konudaki hüner derecesinı, münasebetler konusunda söylenenyapacağı yürütmelerle tesbit eter, geçen hükumet programmdakin mek mümkün olacaktır. den çok fazla farklı değildir. BuTjnla beraber, bu kere «kardeşlik», oalisyon programında NATO «kardeşlik rabıtalan» gibi deyünve CENTO üyeliğimn, .zümlerle, bu münasebetler hakkmdaki red» lik olmadığı belirtılmış ıfadeler çok daha kuvvetll btr have bu sekilde de, dış politikada lı le getiriUnljtlr. Bundan, yeni hüberal bir davranışın benimsenecekumıtin, bu uç memleketle olan iatacıalftl. Açıktır hflku Ekonomik Münasebetler u konuda üzerinde durulan başlıca noktalar, dıs yardım \e dış ticaret, IrA ı e PakistanIa kalkınma için bölgesel işbirliği ve Ortak Pazar"dır. Bu son iki nokta esasen 4. koalisyon programında da üzerinde özellikle durulan konu lardı ve yeni hükumetin de aynı yolda aynı ciddiyetle devam edeceği görülmektedır. Yeni programın ekonomik münasebetler açısın dan esas özelliğini, dış yardım ve ticarî münasebetler konusunda soy lenenier teşkil etmektedir. Dış >ar dımların sağlanmasında «dikkat» ten söz edilirken, dış ticaret muna sebetlerimizin, daha çok sayıda memleketi ve daha genis bölge lerı kapsayacak şekilde genışletileceğı açıklanmaktadır. Sımdi. yeni hükumetin Birleşik Amerikada, Kanada, Batı Avrupa ve Ortak Pa YAYINEVİ SUNİR B SHOLOKHOV Y A Z A R I N A i»e» r«^r\rejrîar> ARMAfiANINI ilJVS'!iXSl| KAZANDIRAN D I V ROMAN. m m T«rt<ttJl TEKTAŞ AĞAOÛLU Arap ve Müslüman devletler DURGUN AKARDI DON BÜTUN KITAPCILARDA ' Y A T I N I V İ ı t n m t . C.a 37/7 İSTAHBUL Vlllyat kır 6 Cumhuriyet 13723 Global meseleler P zar'.a münasebetleri meselesinde ekonomik yardım konusu ele alın dığma ve bu çeşit münasebetlerın •en ileri seviyede» tutulacağı açık landığına göre, dış yardım politika sının da esas ıtıbarıyle Batıya yöneleceğı anlaşılmaktadır. Buna karşılık, bütün devletlerle ticarî mübadelelerin devamlı şekilde aranl masında ise, Sovyet Rusyanın bu kapsam içinde ele alındığı yargısına varmak gerekmektedır. Su halde Birleşik Amerika ve Batı ile dış yardım münasebetleri, Sovyet Rusya ile de ticarî mübadeleler iki temel ilkeyi teşkil etmektedir. Bunun yanında. ayrıca. dış ticaretlmi zin daha uzak ve geniş bölgelere yayılması öngörülmektedir ki, bunun gercekleşmesi, her şeyden önee, üretim yapımımızm değişmesi ve dolayısiyle ihracat tmkânlanmı ıın artması İle sıkı bağlantı hallndedtr. TEŞEKKÜR Çok tevgill biricik eşlm b\ılunmaz ınsan HAYRİ CELAL ATAMER'in ebedıyete intıkali sebebıvle tedavt edildıgi Esnaf Hastanesi câmiasına, bilhassa Dahiliye mutehassısı Dr. NECDET SİRMEN'e tstanbul Sıhhat Mudur Muavıni Dr. MEHMET B U L G A N a bütun hastane personeline, rreraslme Iştlrak eden. telgraf, telefon, mekrupla acımı paylaşan, ç'lenk gondermek lutfunda buluran butun teşekkullerc çok >akın alâkalariyle beni mınnettar eden NECMtYE ALPAR \e HttRRİYET KOR kardeşlerime sonsuz «ukranlarımı blldlrirlm. Esl: Fllcret Atamer Cumhuriyet 1372J MEVLİD Azız bujuğumuz, sevgıli babamız Emekli Tumîreneral AHMET ÂDİL TÜRKDOĞAN'ın vefatının kırkıncı gunü münasebetiyle, 13 11 1965 cumartesl gunü (Yarınt Şışli Camii Şerıfinde ikındı namazını muteakıp, Lâleli Camıı Başrnuezzını Hacı Halız Kurettın Soral'ın idaresmde. değerh Hafız ve Mevlithanlardan, Huseyin Kuçuk. Raıf Bshrıjelı, Zekı Altm, Aziı Bahriveü ve Duahan Adem Erim tarafından Mevüdı Şenf okunacaktır. Sayın akraba, dost ve dındaşlanmızın teşrıfleri rıca olunur. Oğ!n: Agâh TÛRKDOĞAN Gelini: Nermin TURKDOĞAN Cumhuriyet 13757 Sonuc Asya Afrika A D emirel Hükumetinin programı, diğer konularda olduğu gibi, dış politikanın hemen her konusunda bir şey söylemekte ve bu hali ile de, şimdiye kadar sağdan ve soldan gelmiş olan bütün eleştirmelere cevap vermek ister gdrünmektedir. Bundan ötürü, progTamın dış politika kısmı bir hayli liberal bir hava taşımabtadır. Bu yumuşak atmosferin içinde ise. iki nokta göze çarpmaktadır: Birincisi, dış politikanın ağırlık ke fesinin, siyasal ve ekonomik bakını dan, Bati'ya doğru eğileceğidir Ikincisl ise. hemen bütün konularda konuşan, lâkin birçok kereler de yuvarlak ifadelerle konuşan proğramın gerçek değerinin •icraab» ile ortaya çıkacağıdır. ÎKTİSAT ve MALİYE Dergisinin iki yeni yayımı ORTALAMA KAR HADLERi Kanun hukumlerı, Yonetmehk ve ilgılı Teblığler ile butun illere aıt kâr hadlerı cetvellerı ve tatbıkata aıt geniş açıklamalar Hazırlıyan : Ist. Defterdar Muavini MÜBtN BAŞAR EN SON DEĞÎŞİKLİKLERtLE Yürürlükteki Gelir ve Kurumlar Vergüeri Kanunları ile Vergi Usui Kanunu VERGİ ve AMORTİSMAN CETVELLERİ (llâvelı ıkincı baskı) Istanbnl'da. Yeni Üniversite, Hak ve Inkılâp; Ankara'da, Kultur ve Berkalp; tzmir'de, Mekteph ve Yavuz; Eskısehir'de Bızım Kıtabevlerı ile diğer başlıca kıtabevlorinden arayınız. Genel dağıtım yeri : Bahçekapı Vakıt ts Hanı Kat 3, N o : 19 Tel : 22 74 02 . 21 49 48 ÖDEMELl GÖNDERtLİR. (Cumhuriyet 13754) ? . K ZERBA TALAT ile HAYAT ALTAN Evlendiler tftanbul 11.11.19SB &**&•*' Cumburiyat U7M
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle