22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE tKt 2 Ekim 1%5 CUMHURİYET KIBfilS VE BİRIEŞMİŞ MİUETLER Prof. Dr. Fahir H. ARMAOĞLU eçen yü olduğu pibi bu yıl da, Kıbns meselesl süresi, Aralık ayı sonunda sona ermektedir. D Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna bir talihThant'ın son rsporuna göre, banş gücünün devasizlik tehlikesiyle gitmektedir. Geçen yıl, baş mına karar verilmesi halinde, bu, 10 milyon dolarta Sovyet Rusya olmak üzere bazı devlejlerin Birlık yeni bir masrafı gerektirecektir. Belki Birleleşmiş MUletlere olan borçlan, nasıl Genel Kurul şik Amerika hariç, bu masrafa katılan diğer üyelerin bu işten bıkkınlık getinnesi çok muhtemeltoplantılannın hiç bir meseleyi ele almadan dağüdir. Aktif ve müteşebbis bir politika gütmüş olmasına sebep olmuş ise, bu sefer de, başta Keşsaydık, barış gücünün Adadan çekilmesi işimize mir meselesi olmak üzere, bir çok dikenli meseyarayabilirdi. Fakat barış gücüne karşı duyulan leler Genel Knnıln buhranlı bir atmosfere sokabıkkınlık ve bundan ötürü, çabuk bir çözüm için cak fibi görünmektedir. Birleşmiş Milletler Teşyapılabilecek basküar, ancak yunanistanın ve Rumkilfttı feçen yıldanberi peşpeşe uğradığı buhranlann yaranna olacaktır. larla, varlığı ve prestiji bakımından ağır sarsmtılar geçirmektedir. Ba teşkilâttn içinde bulunduNihayet, Rumlar ve Yunanistan, Enosis lâfını ğıı mali sıkıntılar. Endonezyanın teşkilâttan çekilşimdilik bir kenara koyarak bağunsızlık ilkesine mesi, Vietnam buhranı, Keşmir meselesi ve bu yüz sunsıkı sarılmakla, Türkiyenin geçen sonbahardan beri benhnsemiş olduğu politikamn kozlannı da den Pakistanın, en geç yıl sonuna kadar Keşmir elimizden almıştır. Şüphesiz, her iki tarafın, bameselesine bir çözüm buhınmadığı takdirde, Teşğımsızlıktan söz ederken,' amaçlan bambaşkadır. kilâttan çekilme karan alması, Asya ve Afrikaııın Yunanistan ve Rumlar bağımsızlıği Enosise bir küçük devletlerinin Birleşmiş Milletlerde gittikçe basamak sayıp, «tam bağımsızlık» gibi sözde bir sayı çoğunluğunu arttırarak niifuz ve ağırlıklanm idealizm için Londra ve Zürich anlaşmalarına hüdaha etkili hale petinnelerinin büyük devletlerde cum ederken, biz Türkiye de, hem müdahale imuyandırdığı hoşnutsuzluklar ve nihayet bu defa da Genel Kurul gündemine yığılan bir sürii tatsız me kânımızı koruyacak olan bu anlaşmalar üzerinde ısrarla duruyor ve hem de federatif bir sisteml isseleler, Birleşmiş Milletlerde suyun altından yürütemek suretiyle, bu bağımsızlığın dahilen iki paryen olumsuz gelişmelerin işaretlerini teşkil etmekçalı olmasım düşünüyoruz. Endişelerimizin detedir. rinliği bakımından isteklerimiz yerindedir. Lâkin, Bu sartlar düzenl yanmda, gerek Kıbrts Rum kendi görüş ve politikasını savunma bakımından, hükiimetinin ve Yunanistanın, gerek Türkiyenin bize oranla Yunanistanın daha fazla kolaylığa sakarşılıklı tezlerinin durumlan da, Türkiyenin 1ehip buhındujju tartışma götürmez. Şu halde, bahine ihtimaller için dayanak olmalrtan uzak görüğimsızlık tezimiz de bizl olumlu sonuçlar almaya nüyor. Gerçek sudur ki, Türkiye, Kıbns meselegötürecek kadar güç kazanmış degildir. sinln biç bir safhasmda bu derece karamsarlık içinde kalmamıştır. Geleceğe bakildıkta, çıkmazın sonundaki kapılann sayısı hem azalmış ve hem de kapılar daralmıştır. unanistanın milletlerarası politika açısınd.tn ekle ettiği bu avantajlar karşısında, Türkiye gerçekten zayıf ve zor bir durumda bulunmaktadır. Genel Kurula giderken karamsarlığımız için enel Kuruldaki Kıbns mfizakerelerine Rumlar sebep budur. Aleyhimize olan bu durumu nasıl deve Yunanistan, Türkiyeden çok daha sağlam ğiştirebilirdik? özellikle Kıbrıstaki fiili durumu desteklerle gitmektedir. BUindiği jibi, Kıbru lehünize çevirmek, ancak ve ancak, kendi teşebbüs bugün fiilen Yunan kontrolu altında bulunmaktave gücümüzle mümkün olabilirdi. Bunu hiç bir dır. Bu kontrol idari, siyasî, ekonomik ve askeri Türk hükümeti yapamadı. Ve görünen odur ki. bütün alanlan kapsamaktadır. Bu fiilî durum içinbundan sonra da hiç bir Türk hükiimetinin yapde zaman bizim aleyhimize işlemekte ve Rumlann maja niyeti yok. Böyle bir yargı için gerekli işaolupbittileri, hukukî itirazlarımıza konu teşkil etretler mevcut. Seçim arifesinde, kürük partüer de mekle beraber, bu itirazlar fiilî sonuçlan deştirdahil bütün partilerin, fakat özelllkle iki büyük meye yaramamaktadır. Bu, bizim bakımımızdan partinin seçim bildirgelerinde, Kıbns meselesi böyle olduğn kadar, milletlerarası atrnosferde de için banş ve müzakere yolunda ısrar edilmesi, geRumlara ve Yunanistana azımsanamıyacak bir alecek yeni hükümetin sert ve radikal teşebbüslere vatnaj sağlamaktadır. MiUetlerarası politikada hevesli olmadığını göstermektedir. Olupbittiler fiilî dtırumlann hukukî iddiaları güçlendirdiği az karşısında hareketsiz kalınmıyacağının belirtilmegörülmüş defildir. Pakistanlı Keşmirin Hind hesini ise, biz, üslup garnitürü olarak kabul ediyogemonyası altında kalmış olırtası gibi... Keşmir örruz. O kadar ki, Başbakan Sayın Ürgüplü bile, yeni neğinde olduğn üzere, Kıbnstaki bugünkü duruYunan Başbakanı güven oyu alır almaz kendisini mun, hukukîlik bakımından, 1963 Aralık ayındakl tebrik ile, ikili müzakereler için umidinl hemen şekliyle hiç bir ilgisi yoktur ve o zamandan bu açıklamaktan geri kalmamıştır. Esasma bakılırsa, yana Kıbnsta ne hukuk ilkeleri çiğnenmiştir. ŞimTürkiye Genel Kurula, Kıbns meselesini ikili müdi düşünün ki, Birleşmiş Milletler veya Genel lakerelere havale ettiren bir prosedür karan çıKurul, her şeyi altüst edip, Kıbrıstaki durumu kartmak gayesiyle gitmektedir. Dışişleri Bakanı başlangıçtaki haline getirecek. Dış politikamızı Sayın Işık'ın 26 Eylül çünü VVashingtonda verdiği idare edenler arasında her halde bu derece safidemeç bunu açıkça göstermektedir. Fakat Türkiyane düşünen yoktur. ye bununla da yetinmeyip, daha ileri bir tiviz de Bu fiilî dunımun geçerliği ve avantajı yamnvermelrtedir. Sayın Işık demecinde «bütün ilgili da, Rumlar ve Yunanistan, başka bir politik dataraflar» arasında müzakerplerden söz etmiş ve yanağa da sahip bulunmaktadırlar. Bu da, bizim Avrupa Konseyi Danısma Meclisinde de Porf. Nireddedip kabul etmediğimiz Galo Plaza raporudur. lıat Erim, «dört ilpili taraf» deyimini kullanmışBu raporun hukukiliği kolaylıkla tarttşılabilir. Fatır. Bu sözlerden anlaşılmaktadır ki, Türkiye ve kat bu raporun politik etkilerini inkâr edemeyiz. Difişleri BakanlığımiE, şimdi Makarios'la da müYananistan ve Rumlar, Genel Kurulda bu raporu zakerelere hazırlanmaktadır. Tahminimiz odur ki, ve kapsadığı fikir ve teklifleri adamakülı sömürKıbrıslı papazla rhüzakereye yanaşmakla, Genel me yoluna gideceklerdir ve bu taktiklerinden de Kurul karannm muhtevalı bir karar olmasım önsu veya bu derecede yararlı sonuçlar alacaklardır. liyerek, Ugili taraflar arasında tnüzakereyi tavsiye eden bir usul karan sağlamak istemektedir. Lâkin g g ç ü n c ü olarak, Yunanlüann, her zaman olduğu papazla müzakereye jirmek demek, Kıbrıstaki bul l g i b i , bu defaki Genel Kurul toplantısma da günkü fiilî dunımun bir çok unsurlarını şimdiden *•* Türkiyeden çok daha iyi hazırlıklı ve propakabul etmek demektir. Şimdi Türkiyenin yeni Kıbganda kampanyasını tamamlamış olarak gittiklerl n s politikası bu o'.sa gerek. de bir gerçek. Biz, geçen seferki Genel Kurul topHal böyle olunca, ister koalisyonlu. ister koalantısına, bu bakımdan, Yunanlılardan daha iyi lisyonsuz, iktidara s e ' f e k yeni hükümete ciddî hazırlanmıştık. Lâkin borçlar meselesi yüzünden bir görev düşmektedir. Türk kamu oyu, Kıhrısın Genel Kurulun erken kapanması bizim için şansBizlık oldu. Fakat Türkiye bu yıl aynı hazırlığı ve "geleceği bakımından ümidini yitirmeye başlamıştır. Kıbnsın taksimi veya federasyon şekli Türkiçahşmayı yapmadı. Bu bizim davranışın sebepleye için bir serap olmuştur. Hükümetlerin, kamu ri. son zamanlarda yeni bir şekil verilmiş olan oyunu bu hayalin peşinde koşturmaktan vazfpçip, Kıbns politikamızla ilşrili bulunmaktadır ki, buna bugünün şartlan içinde. Kıbnstaki Türk varlıeı biraz aşağida değineceğiz. için neyin mümkün olabileceğini kamu oyuna aBirleşmiş Milletlerle ilgill olarak başka bir çıkça anlatması gerekir. noktan daha hesaba katmaüyız. Barış gücünün Yapma Süleyman Bey! Hayırdır inşallah! > e oluyor SDleyman Beye öyle? Bir söyledi, aldırmadık, iki söyledi aldırmadık. üç söyledi, aldırmadık. Ama gene agzında aynı lâf. önceki gün Malatya'daki Adalet Partisi toplantısında biraz karışıklık çıkınca, hemen bagırmış : Bırakın beni öldürsünlerl Süleyman Bey son günlerde hep böyle konuşuyor. Hiç de hoş değil doğrusa : Cehenneme giderim ! Oarağacına giderim ! Bırakın beni öldürsünler ! Bırakın beni assınlar ! Hani böyle konuşan gençlere, ihrtyar kadınlar yakalannı m np başlarını iki yana çevirerek : Tnb t u h ! Agnndan yel alsın evlâdım! O nasıl s 5 ı ö y l e ! diye •ıkısırlar. Şimdi duyduçumuza göre Süleyman Beye belbağlamış Adalet Partili vatandaşlar endişeli endişeli durumu izliyorlarmış s Yapma Süleyman bey ! Etme Süleyman bey ! Lâfını bile söyleme ! Ama Süleyman bey kürsüye çıktı mı kendini tutamıyor t Bırakın beni ! Cehenneme bile giderim I Darağacına giderim ! Ne nâboş konuşmalar canım bunlar... Şunun şnrasında blr seçim yapılacak işte! Nedir bn tatsız edebiyat? Daragacı, ip, ölüm, cehennem, cenaze, tabut . Psikolojide böylesine «mnsallat fikir» denir. Çıkmaz adamın aklından Her ne kadar insan başka şeylerden söz açmak istese diline takılır. Diyelim nntuk kürsüsüne çıktı : Sevçili vatandaslarrrr Biz bn memleketi cennete çevirecegiz... diye basladıktan sonra arkasından : Ben cehenneme giderim. . Oldu mu şimdi? Sen memleketi cennete çevirmek için yola çık. sonra da bırakıp cehenneme git. Ayıptır Süleyman bey, ayıptır! Size yakısmıyor. Hem şunca bfiyük partinin liderisiniz. hem bnnca vatandaşın belbağladıgı adamsınız. bem de daha gençsiniz. Bn durnmda biraz daha sinirlerinize bâkim olmanız, hem kendiniz bakımından, hem partinis adına, hem de demokrasi namma eereklidir. BSyle suç işlemiş de vicdan azabı çeken insanlar gibi ikide bir : öldürün beni, asın beni, cebenneme çitmeliyim!.. diye bagırmak dojrusu sizi hiç tutmadıfım halde benf bile üzüyor. Söleyman Beyin çevresindeki ideal arkadaslan bn işe bir çare bulmah. kendisini teskin etmeli, veya fcürsüde söyliyeeeS:! şeyleri yazıp eline vermelidirler. Şüphesiz Süleyman Bey son çunlerde rnb saflıfı bakımından bir hayli yıpranmıs görünüyor. Ben bn hali iyi görmüyornm. Dostumuz Doçent Dr. Metin ö z e k ' e soracaktım. Vakit olmadı. Rnh hastalıkları nzmanlan tabii işi daha bilimsel açıdan degerlendireceklerdir. Süleyman Beye bir fıkra anlatmak istiyorum : Hani onun ikinci vatanı Amerikanın bir büyük Cumhurbaskanı vardır: Lincoln!.. Lincoln »enatör olmak İçin leçimlere katıldıftı zaman bir de zorln rakibi varmıs. Bir çün ikisinin de bnlnndngo blr toplantıda Lincoln'un rakibi sıkı bir nntnk atmış. Din iman. cennet ve cehennem uıerine... Cennete gitmek istiyenler şnnn yapmalı, cehenneme eitmpk istiyenler bnnn yapmalı diye... Lincoln da dinliyor. Adam dönüp sormnş : Mr. I.incoln siz nereye gitmek niyetindesiniz, cennete mi c«henneme mi? Linroln : Ben. demis. Senato'ya citmek istiyornm. Yani kıssadan hisse: Meclise gitmek varken, seçim nutuklarında illâ cehenneme gideceğim diye tutturmanın ve böyle bir politikamn anlamı yoktnr. Çünkü gene deneylerle biliniyor ki, bir seyin üstüne çok gittln mi olur. Adamın üstüne fistüne v a n p ı Sen beni döveceksin ! Sen beni dövecekıin ! Sen beni döveceksin '... diye tnttnrdun mn, adam da yavaş yavaş düsünmeve başlar : Sahi yabu. ben stınu bir döveyim ! Bunnn için Süleyman beyden çok rica erliyoruz, böyle kötü şeyler söylemesin. Hele hele dara*acının lâfını hiç etmesin. Eski bir Başbakan da eerçi seçimlerde a*aç lSfı ederdi; ama o başka biçimdi: Odnndan aday göstersem seçilir... derdi. Sonra da o odunlardan sehpa kurup astılar kendisini Orman dâvası dururken odundan, darafacından söz açmak liderlere yakısmaz. Hem ne demek canım daragacı? Başka ağaç mı yok? Elma agacı var. armnt afacı var, ayva afacı var.. Süleyman bey «Darağacına kadar giderim» diyecegi yerde : Ayva agacına kadar giderim... dese daha liyasi bir lâf etmiş olurdu. Herkes : Eh, adam ayvayı yemeye gidiyor... diye düşünürdü. Politikamn da kendine göre bir inceligi var; böyle *om agızla konusulmaz 6 AMYASAM1Z \E SOSYAL ADALE1 Prof. Dr. Yavuz ABADAN •••• •••• •••• •••• n yazi serisinin başlangıcında da işaret edildiği üzere, altı partinin katıldığı önseçimlerle adaylan belirtilmiş bulunan 10 ekim genel seçimlerinin sonuçları, Türkiye Cumhuriyetinde geleck dört ynlın iktidannı tâyin bakımm dan olağanüstü hayati bir önem ta jımaktadır. Gereekten bu sonuçlar, iktidara gelecek parti veya partilerin güdecekleri ekonomik ve sos yal polltikaya göre, 1961 Anayasasmın kurduğu düzenle demokratik rejimin kader ve geleceğinl etklleyecektir. B bir de devletin Anayasası, çeşitli sij'asi görÜ3 ve eğilimleri uzlaştırabildiği ölçüde rejün, devamlılık ve kararhlık şansına sahiptir. Anayasada yer alan prensipler, blr memlekette mevcut sosyal, iktisadi, siyas! kuvvet ve gruplar arasında denge kuran uzlaştırıcı ve birleştirici esaslar olarak benimsenmekve kabul edilmek gerekir. Yeterli değil Sayın Inönü, yukanda bahsi geçen demecinde ı bu anlamda yeni Anayasamızı, memlekette «kararll emniyeti ve emniyet içlnde çalışmayı sağlayacak en sağlam temel» olarak vasıflandırmışUr. Gerçekten 1961 Anayasası. Türk toplumunu rr.üreffeh, ileri, mutlu bir yaşayış seviyesine ulaştıracak; iktisadi, sos yal ve kültürel kalkınmayı gerçek leştirecek temel prensipler üzerine oturtulmuş ve halk çoğunlutunun o\u ile yürürlüğe girmiştir. Bu vasfı ile modern demokratik Anayasalarla boy ölçüşecek nitelikte ve değerdedir. Ancak temel kanunumuzun hakuki bakımdan miikem melliği, onun gaye olarak özlediği iktisadi ve sosyal hayat düzeninin kurulması için yeterli degildir. Aslında hukukî bir sistem olan Anayasaların, fiili hayatta gercekleşmesi halkm demokrasiye inanç derecesine. sosyal ve siyasi kuvvet lerin rejim ile bağlıhk ve mııtaba kat ölçüsüne bağhdır. Halkın kendi di'.ek ve hür iradesiyle siyasi oluşuna katılmadığı yerde, demok rasi yoktur. Modern demokrasilerde ise halk kütlelerine yol gösterecek siyasi liderler ve aydınlardır. Bu sebeple her iki seçkin grup Anayasa ilkelerini halka benimsetme konusunda, ahlâki ve siyasi sorumluluk yükü altındadırlar. Her mentlekette her zaman Anayasalann bazı prensiplerinin belli çevrelerin muhalefetiyle karşıljşması mümkündür. Nhekim 1961 Anayasamız da. daha halkoyuna sunulduğu sıralarda irrasyonel kaynaklardan gelen ve «Hayırda. hayır vardır» nevinden sloganlara dayanan sinsi bir muhalefetle karşılaşmıştı. Şu kadar ki bu muhalefet, halk çoğunluğunun uyanık lığı karşısında etkisiz kaldı. Bugün de CHP Genel Başkanmın belirttiği gibi, «Bu temel nizamın çökün tüye ve kötü yollara götüriilebile ceğine lnananlar vardır.» Gerçekten aynı çevrelerden kaynak alan. ve eğitimden yoksun bölgelerin saf halkını hedef tutan bazı yıkıcı propagandalann yer yer etkilerine şahit olmaktayız. Ancak bunlann Anayasa rejimini yıkacak bir tehliîte haline gelmesi. kuvvetli siyasi partiler tarafından açıkça desteklenmesivle mümkündür. ysa ki hâlen Parlâmento içinde veya dışında faaliyet gösteren siyasi partilerimizin lider ve sözcüleri, Anayasaya, Atatürk ilkelerine bağlılıklarını belirtmede âdeta yarış halindcdirler. Bu beyanların samimiliğiııden şüphe etmek istemeyiz. Ancak şurası var ki. Annyasamızda yer alaıı prensıpler hakkında. bazı siyaset adamlarımızca yapılan farklı yorumlar. Ve bizim politikamız Yunanistan ve Rumlar y G • ••• • •«a • ••• • ••a ••«• mmmm • ••• IEK DERS İCIN ÇARELER Sayın Inönü'nün bu konuda belirttiği güvene bütün varlığımızla katıîmak isterdik. Şurası var ki, yurdun hemen her köşesinde esen, daha doğrusu estirilen bulanık, fır tmalı siyasi havanın tehlikeli sonuçlar doğurmaya elveri^liliği bakımından ümit verici olmaktan daha çok, kaygı uyandırıcı nitelikte olduğu inkâr götürmez bir gerçektir. Üzüntü ile belirtmek gerekir ki, Izmirde gazete sahibi bir aday adaymm. «10 ekim seçimlerini, Türkiyenin ölüm kalım savaşı» olarak vasıflandıran, 12 yıldır yarattıkları fariaların hesabını vermeyen ?andık kıno oy çalan CHP ve onun millî şefi tnönü»ye ve «Türkiyeyi Rusya'ya peşkeş çeken pis komünistlere karsı amansız mücadeleye» cağıran büdinsi, basında lnönü'nün demeciyle aynı günde yayınlanmıştır. Seçim mücadelesi kızıştıkça bu türlü olumsuz davranışlarla ağıf tahriklerin, daha da artma sı beklenir. Bu dunımun doğuracağı kötö ih timalleri önleyecek en emin kuvvet dengesi, oy hakkına sahip vatandaşlann sagduyuya dayanan uyanıkhklarmda sakhdır. Gerçek Bnlamda demokrasinin yerleşmesi halkın oyları ile hükümet ve idareye güdülecek politikayı kesin şeküde belirtip göstermesine bağlı dır. Bu görüş açısmdan demokrasilerde, meslek olarak politika ile uğraşmayanların da titiz bir siyasi sorumluluk duygusu ile halkoyunun kamu yaranna eğilimlerini belirtme görev ve Sdevleri vardır. Ancak bu ödevin hakkıyle yerine getirilebilmesi için sayın tnönünün deyimiyle «Her Türk köyünde bir sadrazam oturduğunu düsünmek, yeterli degildir. Endüstri toplumunun sonucu olan kütle demokrasisinde. eerçeği savunan basiret sahibi kisilerin uyancı sözlerindcn daha çok. özellikle eğitimden yoksun geri kalmış böleelerde fanatik duygu ve düşmanlıkları kö rükleyen telkinler. halk yığinları üzerinde etkili olabilir. Nitekim bu kara düçünre ile bir kısım politika esnafı. siyasi rakiplerinl sol culuk. komünistlik. dinsizlik hattâ Rus'çuluk isnadları ile suçlamayı kendilerinee makhul I!) bir seçim yatırımı saymaktadırlar. Halk kiitlelerinin ssf'ık ve biîEİsizliei krnısma dayanan bu propaganda taktiğine ümit bağlamaria. ileri mem'eketlerde Halkoyunu yoğurup şekijlendiren «kütle haber lesme vâsıtalan»nın. yıırdumuzda eksik'iği veya yetersizliği büyük rol oynamaktadır. Nitekim çok etkili bir propaganda vâsıtası olaralc, Ortadoğuda bile faydalanılan televizyon. henüz Türkiyede kurulamamıştır. Radyo. güçlükle elde ettiği tarafsızlığını, devam ettirme kaygısı içinde, Anayasa ve kanunlara açıkça aykırı propagandalan bile düzelteme'mektedir. Basında ise. yukanda örneğini verdifimiz tipten gazete sahiplerinin, sayısı hayli kabarıktjr. Bu sebeple Halk ovi.!nu geniş ö'.çüde etkileyen kahvehanelerin sorumsuz sözüm ona kanaat liderleri iie kaynağı ve hedefi belirsiz «fısıltı gazeteleridir. • Türkiyede solculuk, komünistlik demektir» kabilinden terim yanlıs lıkları, Anayasa rejimimiz hakkmda henüz ilgililerce kabul edilen kesin bir teşhis konamadığmı baş ka bir deyimle siyasi hayatımızın temel ilkeleri konusunda parti liderlerimiz arasında da bir görüş. ve anlayış birliğinin yerlesmediğini göstemıektedir. Bu durumun yaratacağı sakıncaları önlemek için, bundan önceki yapılarda modem siyasi bilimlerin ışığında, eski klişelere bağlı rejimlerin, ruh, mânâ ve hedefler bakımından ne kadar köklü değişikliklere uğradıklannı göstermeye çalıstık. Son olarak r«jünimizin, bu gelişim sistemi içeri sinde yerini belirtme amacına yöneliyoruz. Sonuç Öyle görünüyor ki, 1961 Anayasası üzerinde titizlikle duran «Knrucu Meclls», yeni rejimin day»nacağı temel direği «kişl hüırlyetl ile toplum yararını bağdaştınp uzlaştıran» bir ana ilke üzerine oturtmuştur. Bu ilke de. «Türklye Cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu vasıf ve mihrakında toplanmaktadır. Sosyal hukuk devletinin iki ana hedefinden biri, İnsan hak ve hürriyetlerinin yeter teminata bağlanması: öteki ise so« yal adaletin sağlanmasıdır. Bu gö rüş açısından Anayasamızdaki ilkeleri Batıdaki son demokratik ve sosyal gelişmelerle karşılastırdıgımız zaman, rejimimizin. serinin üçjncii yazısında özellikleri belirti len «Demokratik Sosyalizm ile tıpa t:p benzerliği, hattâ mutabakatı ke sin şekilde ortaya çıkmaktadır. (î) Yukanda açıklanmış olduf^ı üzere, modern sosyalizmin hedeflerini belirten parolalar, sosyal adalet, iktisadi plânlama. tam istihdam, demokrasi ve insan hakları ilkelerinde toplanmıstır. İnsan hak ve hürriyetlerinin yeter teminata ba.slanması hnkuk devle tinin: herkese inssn haysiyetine yarasır hir yaşayıs seviyesinin sağ lanması da sosyal devlet ıdesinin tr.biî sonuçlarıdır. Anayasamız hür riyet ilkesine dayanan ilk grupla ilpili teminatı, «Temel haklar ve ödevler» (Md. 10341, ikinci grupu ise, «Sosyal ve İktisadi hak ve ödev ler. (Md. 3553) başlıklan alhnda toplamıştır. A Anayasamıza göre, ekonomik ve soüyal düzenin temell adalete, tam çalışma esasına dayanan iktisadi. sosyal ve kültürel blr kal kınmadır. Bu amaca ulaşmanm me *odtı da. «demokratik yollarla çercekleştirilmesi eereken bir iktisadi plânlamadır.» «Iktisadi pîânlamanın demokratik yollarla gerçekleştiril mesi Ise» Türk demokrasisini yöne ten Cumhuriyet Hükümetlerinin ka çınılmaz ödevidir ı'lld. 41) Bu durum karşısında Anayasa ve ilkelerine bağlılıklannı teyid ve tekrar eden siyasi partilerimiz aras;r.da görüş aynlıklan, sadece uygulama metodlaruıa inhisar ede bilir. Ancak Anayasamız; bu yazıda ayrıntılarına girme imkânı olmayan uygulama usullerinde de belü iike ve sınırlara uyulma» zo rr'usunu koymuştur. Î J zct olarak dcnebilir ki, 1961 U Anayasası, yeni Türkiyenin ge™ lişmiş memleketlere ayak uyduran bir tempo ile kalkmmasını hedef tutan reformeu bir Anayasa vasfiyle, çetin çelişme ve anlaşmaz lıklara yol açan .Ortanın solunda» bir sosyal ve iktisadi sistemin esas Iarını kapsamaktadır. Sosyal gelişimleri etkileyen reJlnıler. siyasi partilerde sağ ve sol kanadları arasında gruplaşırlar. Aşın sağ, her memlekette geltıek çi ve gericidir, bazan da totaliter hüviyete bürünürler.. Merkez partileri, ya yerinde saymayı, y» da değişmeyi (Evolution = Evrim anlamında) sosyal gelişimin akışına bırakma>T tercih ederler. Ortanın solundakiler ise iktidarda bulunan lar tarafmdan Anayasa yollariyle süratle gerçekleştirilmesi gereken reform taraftandırlar. Bunların zor ve ihtilâl yolu ile toplum bünyesini kökünden değişrirme amacını güden ihtilâlci komünizmle nzak veya yakm hiç bir llgisl yoktur. 0I S on birkaç yıl içinde. eğitim felsefesinden ve gerçeklerden uzak, daha çok siyasî görüşlerin veya siyaset istikbalinin yönettiği kararlaruı, Millî Eğitimimizi bir keşmekeşlik içine soktuğu, öğrencileri, velileri ve Okul İdarecilerini belirsiz bir istikamete sevkettiği, her zaman ve her olayda değişik kararlar beklemek sabır ve şüphesinde bıraktığı bir gerçektir. Oysa batı ülkeleriııde her kuruluşun belli bir düzeni vardır ve her yerde, her zaraan, herkes tarafından acık olarak bilinir ve uygulanır. Esasen belli bir düzene sahip olmıyan, sadece günlük ve nabza göre şerbet veren temelsiz çarelerle aksaklıklan giderilmeye çalışılan kııruluşlardan iyi sonuçlar beklemek büyük bir hatâ olur. Bu, belki de daha ziyade. kararlann, olayların içinde yaşamıyan 35 masa adamı tarafmdan alınmasından. olayların içinde yaşayanlann fikirlerine hürmet edilmemcsinden. daha çok da her olayın siyasî menfaat bakımından değerlendirilmesinden doğmaktadır. «a 80 i Çiftçi olan vc yıllık geüri ancak bir veya en fazla iki çocuğu şehirdc okutabilecek durumda bulunan nıemleketimizde. insan emeğini, en büyük faydayı sağlıyacak şekilde lıarc;ımak zorundayız. Yani bütün bir aüenin gelirini bir cocıığun okuması uğruna haıcarken, crlisiîüzel. temelsiz kararlarla bilgisiz bir diplomalı yetiştirmemcli veya istikbâl için belki de hiç öneml olmıyan hir dersten bırakmak suretiyle onu tahsil hayatından mahrum etmemeliyiz. İngilizeeden sınıfı geçmesine imkân olmıyan bir öğrencinin Amerika'ya Rİtmek içüı mecburcn İngilizce'yi öğrendiğini hiç unutamam. Ancak. öğretmen okulunda veya Lisede ikeıı kültiir ve fen derslerinden çok basarısız olan arkadaşlardan. belli bir branşla ilfjisi bulunanların Beden EJitimi. Müzik. Resim veya Yabancı Dil öğretmetıi olahüdikleri bir gerçcktir. Büîün bunlar gcsteriyor ki bugün eğitim ve ö'ğretim kuruluşlarında uygulaııan kararlar. ralıs.malarııı tam dcfcrini vermemekte. mııkaddeıntııa ctki yapan kotü soııuo'.nr dofunııaktadır. u anda Tiirkiye'de üzerinde en çok durulan problem bir dersten borçlu olarak üst sınıfa devam etme sisteminin yeniden koııup konmıyacağı meselesidir. Bu lıususta birkaç nokta üzerinde dikkatin çekilmesi ve sonra aşağıda çöstcrileceği veya daha başka türlü diişünüleceği gibi, hem kaliteyi düşürmiyen, hem de emeği ziyan etmiyen bâzı çarelerin konması yerinde olur kanısındayım. 0 Bugünkü sınıf gecnıe sistemine göre ortaokul larda (5.i), liselerde (61 ortalamayı tutturan öğrenci. branş dersi olmamak şartiyle bir üst sınıfa geçmiş sayılır. Ancak üst «ınıfta. zayıf aldığı hu dersi kıırtarması şarttır. Burada görülüyor ki öğrenci. başarısmdan dolayı mükâfatlandırılmak istemekte. fakat bu anlayışlı bir tutum olmamaktadır. Çünkü 5.5 veya (5), herşeyden evvel, haşarılı notlann, zayıfa yakın olan en alt kademesi olup pek de başanlı sayilamıyan bix nottur. Aynca öğrenci, borcundan kurtul Kırklareli Ticaret Lisesi Müd. madığma göre bu sistem hem öğrenciye (5.5) veya (6) tutturmak gibi sorumluluk yüklemekte, hem de okul idarecilerini yine eski borçlu sisteminde olduğu gibi yormaktadır. f ) Bugün Millî Eğitimde not takdirinde bir kesiulik yoktur. Matematik öğretmenlerinin bile aynı kâğıda çeşitli değerler takdir ettiği bir ülkede, çeşitli yerlerdekl öğrencilerin sınıf geçmesini not ortalaması ile değerlendirmek doğru olmaz. Çünkü Doğuda bir kazada derse doktor. hâkim. subay. savcı gibi bir ücretli öğretmen girip çok defa bol keseden not vermekte: Trakya'da tam kurulmuş bir lise veya ortaokuldaki öğretmen de takdirini mesleğinin ihtisası ile yapmaktadır. Q Bugünkü sistem olduğu gibi, bir dersten borçlu olarak üst sınıfa devam etme sistemi de mahzurludur. Çünkü hem idarecileri çok ugrastırmakta, hem birçok kanşıklıklara sebebiyet vermekte. hem de bu duruma gelen bir öğrenci için öğretmene geçirmekten başka çare kalmamakta, dolayısiyle çok defa öğrenci, görünüşte imtihan edilmekte, aslında affa uğramakta ve o dersten zayıf kalmaktadır. 0 Ancak tek ders, gerektiğüıde bir istikbâl ile hebâ olmak arasında kilit vazifesi de görmektedir. Örnek: Tıp Fakültesi. Hukuk Fakültesi veya Teknik Üniversite imtihanlaruıı kazanan bâzı öğrenciierin lise son sınıfta Müzik, Beden Eğitimi, Resün dersinden kalması ve istikbâlini kaybetmesi gibi.... artişmalarm önemli rol oynıyacağı bugünlerde. yıllarca idarecilik yapmış, çocuklaruı başarısı üzerinde titizlikle uğraşmış bir insan olarak bu nokta üzerinde su birkaç hâl çaresine gitmenin. tesadüflerin etkisini azaltacağını, çalışnıayı daha net bir şekilde değerlendireceğinl ve idareleri bir keşmekeşlikten kurtaracağını söylenıek isterim: Söyleki: 1 En sıhhatli hal çaresi tek dersten kalanlan nkul açıldığında son bir imtihana tâbi tutmak ve bundan sonra kesin karan vermek. Bu imtihanda da basarı sağlıyamayanlar olursa bunlar bu dersi henüz üst sınıfta yapacak duruma geleınemişler demektir. Artık ne öğrenci, ne de velî itiraz edebilir. 2 Bir başka hal çaresi de Bütünleme imtilıanlan sonunda Öğretmenler Knrulunu toplamak ve dersin sonraki sınıflara olan etkisine göre derecesine bakılmaksızın kurulda karara bağlamak. 3 Okul Müdürlerine öğrenciyi bir dersten kurtarma yetkisi vermek ve bunu bâzı esaslara dayandırmak. 4 Yalııız ilgili ders öğretmeııleri ile Okul Miidürtinün bulunacağı bir komisyonda karar almak. 5 Yalııız ders öğretmeni ile Okul Müdürüııiuı karşılıklı görüşmesi sonunda bir karara varmak ve bu maddelerden herhangi birinin uygulanması halinde durumu, nedenlerinl de açıklamak suretiyle blr tutanağa geçlrmek... Şimdilik akhmıza gelenler bunlar.... Muzaffer ENDER .Tel. 227872 Telg. NAMLISUCUK İlâncıhk: 8866/11795 YARDIMCI BAYAN ARANIYOR Oy» BARAN İle Metin YUMUKOĞLU Evlendiîer 1. X. 1965 İstanbul Birleşik Amerikadaki bir Türk ailesinin çocuklan ile arkadaşlık ve ev işlerine yardım etmek üzere bir genç hanım istenmektedir. Lisan bilmek şart değildir. Fakat tahsilli olan tercih edilecektir. İsteklilerin kimliklerini bildirir bir mektupla bir de fotoğraflarını göndererek: «Yardım» 1429 Holly S t , N. W. VVashington, D. C. 20012 adresıne hemen müracaatlari. Cumhuriyet 11814 Cumhuriyet 117S9 :::: Çirkin politikacı Fakat Türk halkoyunu etkilemede ve yanlış yöne sürüklemede en tehlikeli rolü oynayanların. kendi çıkarlarmdan başka hiç blr şey düşünmeyen .çirkin poliükacılar» grupu olduğunu esefle kaydetmek gerekir. Bunlar, siyasi ahlâk kural larmı bir yana iten, modern siyasi bilimlerin verilerinden, sosyal ve ekonomik gelişimin nedenleriyle so runlarındrn habersiz kişilerdir. Bunların siyasi hayatımızda söz sahibi haline gelmelerinin başlıca sebebi, memleketimizde çok partili parlâmenter rejimin başlamasından bu yana, siyasi düşünce özgür lüğünün, çeşitli yönlerden gelen etkilerle parti ve gruplarm, kendi nıenfaatleri ile ayarlanan anlayış çerçeveleri Içerisinde hapsedilmek istenmesidir. Bu yüzden hem partüer arasında, hem de ajiıı parti içerisinde Anayasa ilkelerine gönül clen ve işten bağlıhkta birleşen bir liderler eliti yetişmemiştir. Oysa ki demokrasilerde başanlı lıir idarenin temel şartı, gerçekleri bileıı. doğruyu halka duyurmaktan çekinmeyen. sosyal ve ekonomik ırelişmeleri izleyerek gerekli tedbir ve reformları zamanmda ele alnn bilgili, brsiretli. tecrübeli ve iyi niyetli «Başların devletin esas îayelerini gerçekleştirme yolunda isbirliği halinde çalışmalarıdır. yrı programlarla siyaset sahne sinde iktidar veya muhalefet olarak rol alan partilere ve Iidtrlere devlet politikasınm güdümünde rehberlik edecek prensipler, Ansyaselarda genel normlar »iMe f BFKGÜL YENER ile Makina Y. Müh. OKTAY SAYIL Niîanlandılar \ > s~\ ® , ELEMAN ARANIYOR Pres kalite imal atölyesinin idaresi için tecrübeli Mühendis veya Yüksek Mühendis, Yaş« 30 45 Tahsili: Mühendis veya Yüksek Mühendis Kırıkkale kalıp atölyesinde çalışan veya çahşmış olan elemanlar tercih cdilir. Muhteüf atölyelerden müteşekki) bir fabnkanm makine ve elektrik bakım servisinin idaresi için tecrübeli elektromekanisyen Tekniker veya Mühendis, Yaşı: 30 45 Tahsili: Tekniker veya Mühendis Emayaj atölyesinde vardiye Mühendisi vazifesini ifa edecek Kimyager veya Mühendis. Yaşı: 25 30 Tahsili: Kimyager veya Mühendis Müracaat edecek olanlar P. K. 127 Bevoğlu adresine el vazıları ile yazılmış, Bir tercümei hal Bonservis suretleri Boy resmini ihtiva eden yazıyı en geç 10 Ekim 1965 tarihıne kadar Böndermcleri rıca oluu İlâncıhk: 89<J5 U824 2.10.96J { Cumhuriyet 1179! SON ALMANGA'yı Çabuk ve kolay öğrenmek Î ISTIYOR Müracaat Adres : MUSUNUZ? S EKinyaca tamnnıış Goethe Enstitüsü metodu ile: Almanca Dil Kurslan Türk Alm.in Eğitim Merkezi'ne 18 Ekimde başhyacaktır. 4 Ekimden 19 ekim 1965 e kadar cumartesi hariç her gün saat 1619 arasında sekreterligimıze. Türk Alman Eğitim Merkezi AJman Lisesi binasında Beyoğlu Tünel Tel: 44 20 40. Reklâmcıhk 3853/11794 SATILIK TO P A G A C N D A ıGRİP. NEZLE iDIŞAĞRISI YİNIKLAR GÜNEŞ YANIĞI ARIBÖCEK SOKMASI ADALE ROMATİZMASI YARALAR. KESİK PİŞİK. KAŞINTI EKZEMA. ERGENÜK 'i DONUK DERİ ÇATLAKLARINDA.MANİKÜR VE TRAŞTAN SONRA KULLflNILIf? T EŞEKKU 8 Pek kıymetll aile oüy>igümüzün gprek hastahğı esnasında tedavi için eldon ge'en bürün gayret ve ' ' i ' ? n i gösleren savın müdavi hekimlere ve eerekse eüm ufulıinü rmMeakıo c*naze Tierasi" ine ietirak eden CPlenk porrtpren. bizzat veya sair surette taziyette hulunan muessese. dost ve valtıplarımıza minnet ve siiUrjr.lanrrıızı arzederiz. TAI.IJ AİLFSt Cumhariyet 11318 A miyla tesbit olunur. Bu tıkımdan 260 metrekare Topağacmın en büyük ve en güzel manzaralı, fevkalâde kapanmaz deniz manzaralı katı salon 85 metre kare ve altı yatak odası. Manzara görüş sahası Yıldız, Çamlıca, Kuzguncuk. Üsküdar, Adalar ve Marmara ayak nltında. Aynca üç yatak odah 50 metrekare salonlu, çok ?üze) deniz manzaralı bol güneşli ve büyük bahçeli daire 150 m'îtrekareli (125.000) liraya. NOT: Emlâkçi müşteri getirebilir. Teşvikiye Dılamur Yolu No. 62 Aüe Bahçesinln yanı V«dat Apart'.man. Cumhuriyet 11817
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle