21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKJ 19 Ekim 1965 CUMHURÎYET •••••••••••a ••••••nri TURİZMDE AİLE İSIETMECİLİĞİ Sadi KOÇAŞ onrad Hilton, otelciliktekl başansının sırnnı soran birisine şu cevabı vermiş: Biz senenin 12 ayında çalışabilecek yerlerde iyi oteller yapar ve iyi işletilmelerino itina ' ederiz. Başarımızm s ı m sadece budur... Başansını eserlerile isbat etmiş bu büyük is adammm bir kaç kelimelik cevabında gerçekten büyük hakikatlar var. Bu hafldkatlar ışığında Türkiyenin tnrizm ihtiyaçlan bakımından çok önemli olan bir noktayı bu gün tetkik konusu yapacağız. Türkiyenin turistik değerlerinden, imkânlartndan ve turizm konusundaki diğer nazarî iruBuslardan hiç bahsetmiyecefim. Çok yazüdı, çok konuşuldu, ve bunlan bilmeyen kimse de kalmadı... Ama yıUardır bu yazıljp konusulanlan nedense bir türlü tatbik edemedik bu turizm cenneti vatanda... Hilton'un sözlerinden Tttrkiye için ben şu iki neticeyi çıkaıthm: O Büyük ve lüks otelleri sadece yılın 12 ayında da çalışabilecek büyük şehirlerde yapmamız ve iyi işletilmelerine dikkat etmemiz lâzımdır. Q Turistik özelliğine göre, ydın sadece bir kaç muayyen ayında çalışabilecek yerlerde büyük oteller yapmamak lâzımdır. Bu kârlı bir iş olmaı. Bu yazımla işte bu ikinci maddeyi inceleyecek ve (O halde ne yapalım, nasıl yapainn?) sorularını değerlendirmeye çalışacağız. Bu iş için de öyle çok düşünüp kafa yormaya, dâhiyane fikirler yaratmaya lüzum olmadığı kanaatındayız. Turizmin önemini bizden evvel görmüş, yollar bulmuş ve muvaffak olmuş batüı ülkeler ne yapmış•a bizim de onu yapmamız lâzım ve kâfidir. MUTLAKA KOOPERATIF TJMHüBİYET'in tartışma'ya ayırdıgı sütunlar çok faydalı oluyor. Memleket prublemleri dile geliyor. Dündar'ların «Kooperatit ve toprak reformu» Karaman'ların «Ucuz politika» Özgen' lerin «Milll gelirin bölünüşü» k o nulan eleştiriliyor. Dertler deşiliyor. Teşhisler konuluyor. Okur ilgi duyuyor; zihin yoruyor. Toprak reformu konusunda yıllardır çok, pek çok şeyler dinledik. Tasarılar, tasarılar ve tasarılann akibeti. Zavallı ayak topu oldu; ayağa düştü sankl... Toprak reformu evet, ama illi da kooperatif deyişimirin nedenleri pek çok. Bunların bir kısmını dile getirmek, çözüm yollanna deginmek ve ilgilileri uyarmak gerek. Prof. Enos'un 1962 yılı mfllî gelir hesapları üzerinde yaptığı incelemelerden, nüfusumuzun 6 mil yona yakın bir kısmının, 150 dönüme kadar toprak üzerinde hububat üretip, geçimini daha çok bu yolda sağlayanlarm teşkil ettiği sonucuna ulaşmak mümküa oluyor. 6 milyonluk bu kitlenin, içinde bulunduğu müşkül ve ağır şartlar, hepimizin bildiği ve zaman zaman görüp ürperdiği gerçeklerdir. Hububat üreticisinin çoğunluğunu teşkil eden bu 1.5 milyonluk çiftçi ailesi, her türlü himaye ve teşkilâttan mahrum, başı boş ve kendi zavallı hallerine bırakılmışlardır. Hububat üreticisinin bu çoğunluğu, çeşitli nedenlerle, diğer azm lığa nisbetle, malını çok daha uctıza elinden kaptırıyor. Yıl oluyor tohumunu ve yeygisini, gurbet elde kazandığı 510 kuruş ile, sattığmdan kat kat pahalı fiyatla satın alıyor. Tefecisi, madrabazı, ağası bir sürü aracısı, elinde inim inim inliyor. ToprSk mahsulleri ofisi de, diğer devlet teşekktilleri de, eli kolu bağlı duruyor. Hakiki anlamdaki fonksiyonlarmı ifa edemiyorlar. Faaliyetleri, ihtiyacı karşılamaktan çok uzak bulunuyor. Yapabileceklerini degil, yaptıklannı düşünüyor. Dert ortada, devâsı belli. Beklenir, beklenir. Niye ve niçin beklenir? Ismet Paşa ve. îsmet Paşa bu devletin kurucularındandır. Türkiyenin bagımiizlık gavaşında Atatürk'ten sonra en büyük ad İsmet'tir. Inöntt meydan savaşlanndan gelen bu büyük tarihî kişilik, 1960'lann Türklyeslnde devlet adamı olarak gene en öndedir. öyle sanıyonız ki, iiyaset kadrolarımızda Kurtuluş Savaşından bugüne varabilmi» ondan başka tek kişi yoktur. Şüphesiz tsnîet Paşanın bugüne dek İsmet Paşa olarak varabllmesini salt Millî Kurtuluş Savasında ve devletin kuruluşunda oynadığı role bağlıyanlar yanılırlar. O devirlerde nice büyük görevlere atanmış ve bu yüzden büyük sanılmış olanların birer birer nasıl iflâs edip sıfır olduklarını son yinni yıl içinde seyretmiştedir. Üstelik vaktiyle görülmüş büyük hizmetlerin insanlara ömür boyu kndret ve saygı sağladıkları iddiası boştur. İsmet Paşanın yarım yüzyıla yakın bir süre için,de kabul ettirdiği kişiliğinin nznn nzadıya incelenmesi bir ayn konudur. Şevket' Süreyya'run hanrUdığı «İkinci Adam> ı bu bakımdan merakla bekliyoruz. Biz, fıkra çerçevesi içinde kalabilecek şöyle bir yargı koyalım : Bir insan ki yarım yüzyıldır devlet hiımetinde ve politikamn içindedir, hata yapmamış olamaz. Ancak anlasılıyor ki, yaptığı hataIar ne denli büyük olursa olsun İsmet Paşanın tarihî kişiliğini eritecek ölçüye ulasamadı. Ulaşamadı ki, İsmet Pasa bugün hâlâ ayakta... Ve hâlâ partisinin içinde ve dışında birçok göz onn dikkatle izliyor, ve birçok knlak onun ağzındao çıkacak sözleri bekliyor. Bn durum, tesbit edilmesi faydalı bir gerçektir. İsmet Paşayı geçmiş yıllarda çok tenkid ettik bu köşede... Elbette tenkid edecektik. Saygı sınırını aşmamak şartı ile en acı tenkidlere hakkımız vardı. İsmet Paşa bir aralık Türkiyedeki devrimci güclerin karşısına geçmis ve ağırlığını terazinin öteki kefesine koymustu. Ama son yıllarda «refcrm» fikirleri onun sözleriyle desteklendi. Ve Atatürk Türkiyesine yarasır serefli bir dıs politika fikrine dönüş onun tarihî kisiliğiyle aeırlık kazandı. Bu durum da, tesbit edilmesi faydalı bir gerçtktir. Şimdi seçim yenilgisi Halk Partisinin içini karıştırmıştır. Her kafadan bir ses çıkar, herkes bir sey söyler, tsmet Paşaya yüzde yüz itaatı politikalannın temeli yapmış olanlar belki de sn anda İsmet Paşayı her şeyden sorumlu tutarlar. Ne acı ve ne yazıktır ki, ülkemizin politikaya karısmıs birçok genç değeri, tsmet Paşs olmadan politika yapmanın imkânsız olduğuna inanarak Paşanın çevresinde toplanmışlardır. Bu yüreksizlik Türkiyeye çok zarar vermistir. Fikirlerin defil, adamlann peşinden gitmek alıskanlıgı Osmanlı politikasınm zamanımızda gecerli olmasına yaramıştır, İsmet Pasa : Toprak ağası yoktur .. dedi mi, toprak ağası yok. İsmet Paşa : Toprak ağasının kökiinü kazıyacağım .. dedi mi toprak ağasının kökünü kazıyacağım. İsmet Paşa : Varsa yoksa Amerika... dedi mi varsa yoksa Amerika. İsmet Paşa : üçüncü Dünya kurulur . dedi mi Üçüncü Dünya kurulur. İsmet Paşa : Orta yolu tutacağız... dedi mi orta yol. İsmet Paşa : Ortanın solu . dedi mi ortanın soln.. Olmaz böyle şey. Şimdi İsmet Paşa'nm hafiflediğin! sanarak İsmet Pasayı kıyasıya sorumlu tutanlar, aldanıyorlar. Sorum, kendilerindedir. Nasıl olursa olsun. uydu olmak hos bir şey değildir. Amerikanın uydu'su olmak da hoş değildir, İsmet Paşanın Hydu'sn olmak da. Kendi kisiliklerini İsmet Paşanın kisiliğinde eritmiş olanlann bugün İsmet Pasayı tenkide haklan yoktur. Hem bunlar birtakım oy tüccarlarıdır ki, Cumhurivet Halk Partisinin tarihî gorevini unutup sandıklardan çıkan oy hesabına göre partilerini değerlendirmektedirler. Memleketin basına şimdiye kadar ne geldiyse oy tiiccarlaruıdan gflmiştir. C.H.P.'de kümelenmiş devrimcilerimizin ya da devrimcl geçinenlerimizin hali aeıklıdır! Pısırıklıkla bağdasımyacak tek şey devrimciliktir. Yılgınlıkla bir arada yürümiyecek bir şey varsa devrimciliktir. Kendi ağzından çıkan veya çıkacak sözlerden korkan insanların aevrimcilikleri değersiz bir özenisten başka şey değildir. Ve ne yazık ki, bu tip özenti devrimciler piyasavı tutmuşlardır. Bunlar, aça, esraf, komprador çevrelerine dalkavuklnk edilerek Atatürk devrimciliğinin yüriitüleceji hayalindedirler. Türkiye iste bu tipten sözde aydınlarla doludur. Ve karanlığın yılgınhğı çökmüstür bunların üstüne . Halimize bakın ki, Vietnam savaşına muhalefet Amerikan gençüîini ve aydınların) sarmıs... Ve nice medeni cesarete sahip nice Amerikah kendi devletinin tutumuna karsı çıkmıs. ama Türkiyede Amerikanın Vietnamdaki vahşi saldırısına karşı çıkmak bir cesaret ve hâdise sayılıyor. İsmet Pasa bugünlerde tarihî kararlann arifesindedir. Ama Halk Partisinin yönetiminde hâlâ etkileri olan nice politika şöhretine bakıyoruz Yazık ki yazık: Hem onlara yazık, hem İsmet Paşaya! İsmet Paşaya yazık ki, bövlesine çevresi vardır. Onlara yazık ki, lsraet Paşadan bir adım ötede bir tek söz söylemekten çekinirler. K Senatör Ibarettir. Bazılannın genç oğlu veya kızı bu sıkışık aylarda evin yükünü paylaşmakta. Bu mümkün değilse, evin büyüklüğüne göre bir veya iki genç kız ve bir aşcı bu aylarda gelir ve hizmet ederler. Evler umumiyetle iki veya üç katlıdır. Bahçesinde garajı seya sundurması, alt katta misafirler içîn bir yenıek ve oturma odası, ev sabipleri için bir veya iki oda, fist katlarda da büyflklerine göre uraumiyetle 410 yatak odası vardır. Her şey çok basittir. Lüks kat'iyen yoktur. Fakat bahçe ağaç ve çiçeklerle, ev basit fakat tertemiz eşyası ile hakikaten iç açıcıdır. Bu evlerde yaşayanlar ekseriya yemeklerini de orada yerler veya sadece kahvaltı yaparlar. Fiatlar normal turist rayiçlerine göre çok ucuzdur. Şehrin, semtin ve evin durumuna göre, yatak ve yemek için, meselâ, 20 lira ile 50 lira arasında değişenleri vardır. Ama bu fiatlar ev sahipleri için hakikaten tatminkârdır. Baa şebirlerin, bilhassa sırf turistik maksatlarla kurulmuş, yeni kasabalann her taraü böyle evierle doludur. Bazı eski şehirlerde ise, şehrin civarında böyle semtler kurnlmuştur. C Yazımızi anayasamızın baa söa leriyle bitirelim:. «İktisadi ve sosyal hayat, adalete, tam çahşma esasma ve herkes için lnsanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlanması amacına göre düzenlenir. Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatuıın kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, iktisadi ve malî tedbirlerle çalışanlan korur ve çalışmayı destekler.» tedip için değil, hak ba olduğu için verilecek kararlar bekliyoruz. Mustafa GÖKŞAN öğretmen KARMA EKONOMI azetesinin 24 eylul 1965 tarihli sayısında sayın Prof. M. Orhan Dikmen'in «Karma Ekonomi Sistemi» başlıklı yazısını tlgiyle okudum. Yazıda, kapitalizme sosyalizmin sabit birer sistem olmadığı isbatlanmaya çalışılmakta ve az gelişmiş ülkeler çeşitli gruplara aynlarak ekonomik bünyeleri tncelenmektedir. Sayın Prol. ün iddialannda gerçek payı vardır. Fakat yazının, aksini düşündüren yönleri de yok değil. Kapitalizmin sabit bir sistem olmadığı ve karma ekonomiye kaydığı anlatılırken, tngütere ve Fransa örnek olarak verilmiş. Bir kere bu iki devletle Türkiye'yi veya bir az gelişmiş ülkeyi hiç bir yönden karşüaştıramayız. Adı geçen ülkelerdeki karma ekonomiye kayış, bu ülkelerin eğitim problemleri çözümlendikten ve halklan uyandıktan sonra kendini göstermiştir. Fakat biz düşündüğümüz ekonomik sistemi böyle bir ülkeye defil, halkının Vı 70 ) okuma yazma bilmeyen. hayat şartlan asgari hayat şartlannın da aitında bulunan bir ülkeye uygulamak istiyoruz. Sosyalizmin karma ekonomiye doğru bir gelişme gösterdiği isbatlanmak için de Rusya'dan örnekler verilmiş ve Rusya'daki !>zel sektör faaliyetlerinden bahsedilmiş. Fakat bu, Rusya'nın sosyalist sistemden ayrıldığı anlamına gelmez. Çünkü Rusya'daki özel teşebbüs yok denecek kadar azdır ve Rusya bugünkü sisteminden aynlmaya da pek niyetli gözükmemektedir. Mehr^t DURUKAN T.M. Ofisi Manisa Ajansı Müdurü G Plebisitsiz barış mümkün mü? apn Sağlamer'in yazısını Ugiyle okudum. Pakistanla Hin distan arasındaki çatışmadan söz ediyor. «Plebisitsiz barış müm kün mü?» dıyor j'azar. Bugünlerde sanırım, pek çok Türk'ün kafası bu soruyla dolu' Sayın Sağlamer'le çoğu noktalarda aynı çizgideyim. Yalnız bazı yerlerde de azıcık yermek istiyorum. Gerçekten buna yerme denmez ya, hiç olmazsa içimi rahatsız eden pelişmelerden yakınmak, elbette hakkımdır. Tüm dünyanın gözü önünde iki dev çarpışıyor. Gizli seferberliğini bilmiyoruz. Yalnız kulağımıza gelenler bile yüreklerimizi oynatmaga yeter. Güvenlik Konseyi tehlikeyi erken sezmiş sa yılır. Çünkü Mr. U'Thant'ı hemea ilgililerle görüşmek üzere Asya'ya yolladı. Sayın Sağlamer buna «Jetli diplomasi seferi» adını vermiş. Yerinde bir deyiş. 18 yıllık Keşmir sorunu, Mr. UThant'ın merhabasıyla çözümlenemez. Sayın Sağlamer'e göre U'Thant' ın plâru: «Savaş durmalı, ulusal kuvvetler geri çekilmeli, ateş kes hattı Kıbnstaki gibi Banş Gücil tarafından korunmaü. Görüş, Hintlilerle aynı çizgi üzerinde. Pakıstan'm tezine tam bir mezar. Kıbrısta bile yapılan oyun, bu sefer de dostumuz Pakistanhlara ya pılıyor. Barış Gücünün boruduğu Kıbns ortada. Bir çınar gölgesinde serinler gibi Rum çetecileri dallarının aitında toplamış. Tavşan kaçıyor, tazı kovalıyor, kendileri de sevinçle arkasından avcıhk kurallan öğreniyor. Yazık oluyor B.M. lere bağlı bir topluluğun bu kez de Hintlilere oyuncak olmasım istemeyiz. eşrrrjr sorunu çöziilmezSe savaşu 3ona.errne«.rÇözülebUmesi için de elinizin ucuyla tutraanız yetmez. Barajın önünü tıkarsanız, daha çok tazyike sahip olur. Boşanırsa da daha çok feiâkete yol açar. Artık başınızı ellerinizin arasına alıp derincene düşünmeniz gerek. Kıbns'ın, Vietnam'ın, Keşmir'in çektiği yeter artik. Sağlamer'e bunlan birleştirmediği için yakınıyorum işte. En az Vietnamdaki boğazlamalar da Keşmirdeki kadar dünya banşı için tehükelidir. Sayın Sağlamer'in dediği gibi, Tîeşmir anlaşmazlığmı kapsamıyan anlaşmslar. her iki ulusu yine «saatli bomba» üzerine oturthıracaktır. Hindistan. Birleşmiş Milletler ve Pakistana Keşmir için verilmiş olan sözü tutmalıdır. Keşmir sorunu ancak tarafların kararlaştırdığı «plebisitle» sonuçlanabilir. Verilen şeref sözleri, kuvvetlller lehine bozuldukça, B.M. ler, bir isim olmaktan ileri gidemez. Her gün biraz daha sarsılan güvenler sılinerek yok olmaya mahkumdur. Dün Endonezya, bugün Pakistan, yann diğerleri ayrılacak doldurulması giiç büyük gedikler açacaktır. İnsanlık anlaşmalara bağlılık. olaylarda tarafsızlık, karşılıklı fikre hürmet ve tarafsız ka rarlar istiyor. Yoksa Amerika'yla İneiltere nin istediği biçimde devletleri oyuncak yerine satın almak istemesini değil. Onların böyle is S BİZDE DURUM u hal Türkiyede de benimsenmiştir. rakat bizde umumiyetle eski binalar bu işe elverişli değildir. Müsait olan tek tük bina ise, evlerini pansiyon yapmak ihtiyacını hissetmeyenlere aittir. Buna rağmen bu ise rağbet edenler her yıl biraz daha artmaktadır. Fakat hemen hiç biri orta halli turisti dahi tatmin edecek temizlik've rahatlıği haiz değildir. Bu yüzden dış turizm bakımından hiç bir değer taşımazlar. Hopa'dan başlayarak Hatay'a kadar, herbiri bir kaç turistik değere sahip şirin sahil kasabalarımızı ve yeni yeni şehirler kurulmaya müsait cennet gibi koylan ve sahilleri böyle tesislerle donatıünış olarak bir an tasavvur edince, böyle hudutsuz bir VARLIK üstünde, böyle hududsuz bir DARLIK içinde kıvranan bu miîlete açımamak, ve ona bu imkânı yaratmayanlara kızmamak elden gelmiyor. Çünkü turizm, bir çok şeylerin yanısıra. bilhassa ucuz, rahat ve temiz konaklama yerlerine istinat eder. Biz turizmin, bilhassa konaklama konusunda, özel sektör işi olması gerektiğine inananlardanız. Fakat, hiç olmazsa başlangıçta, devletin yardımı ve kılavuzluğu şarttır. B Biz bu hususlan inceledik ve şu neticelere ulaştık: Böyle yılın sadece bir kaç ayında çalışan yerler turistlerin konaklama problemlerini küçük oteller, moteUer ve bilhassa büyük ölçüde AİLE İŞLETMECİLİĞİ yolu ile haUetmişIer ve başan kazanmışlardır. Küçük otel ve motellerle bu işin bal şekli maIura. Bu yüzden biz sadece AİLE İŞLETMECİLİGI konusunu inceleyeceğiz. •«•• •••• İKİ ORNEK • talyanın biri batıda biri doğuda iki turist şehI rini misâl göstererek konuya gireceğim. Evvelce birer balıkçı köyünden daha üeriye fidemeyen Cenova güneyindeki Marina di Massa ile, Venedik civanndaki Jesolo"yu ele alalım. Bu gün yaz aylarmda on binlerce turist yaşar bu şehirlerde. Kış aylannda ise yerliden başka kimseyi göremezsiniz. Tek tük büyük otel ile küçük otel ve moteller de mevcut olmasına rağmen, bu şehirlerin (ve daha yüzlerce şehrin) esas konaklama problemini bahçeler içinde, ikişer katlı, küçük, temiz ve şirin binlerce ev halletmektedir. Turist olmayan mevsimlerde bu binalann büyük kısmı boştur. Sahipleri yakın büyük şehirlerde yaşarlar. Bir kısmında ise ev sahipleri yaz kış otururlar. Merak edip inceledim bu ailelerin durumunu. Ekserisi emekli memurlar veya o evinden başka gelir kaynağı olmayan orta halli ailelerdir. Turist olmayan aylarda evlerinde, mevcut dar imkânları ile normal hayatlannı yaşayan bu insanlann evleri boş bile kalsa kayıplan yoktur. Ama bir fiefa turist akını başladı mı bir yıbn ihtiyaçlannı bir kaç ayda rahatlıkla elde ediyorlar. Ev sahipleri ekseriya bir yaşlı karıkoca'dan SONUÇ Bu iş nasıl olur? diye uzun uzun düşündüm. Çeşit çeşit yollar buldum kendi kendime... İsteyen ilgililere bu yolları aktarmaya hazınz. Ama bunlar öyle bulunması zor yollar da değil. Kim oturup iki üç gün düşünse kim bilir daha ne kadar basit \e mükemmel yollar bulur... irin sahil şehirlerinin sahip olduklan çeşitli turistik değer ve imkânlar, bu kasabalarda yaşayan veya yaşamaya teşvik edilecek, boş oturan, binlerce emekli veya orta halli aileler, bu ailelerin başka türlü işletÜmesine imkân olmayan mütevazı tasarrufları, İranlara verilecek basit k»e>diler, gösterilecek yol ve her türlü yardımlarla, Avrupada denenmiş ve muvaffak olmuş bu sistemin bizde de muvaffak olmaması için hiç bir sebep yok. Yalnız bu dâvayı ciddiyetle ele alıp, siir'atle tahakkuk ettirebilecek bir turizm bakamna ve bakanlık crkânına muhtaçız. Ş Her şeyimiz var, ama... z, ve çoğunlugu verimsiz toprak parçaları üzerinde, l^rnaklarıyle çalışan birkaç niilyonluk çiltçi ailesini, ilk merhale olarak satış ve başhca ihtiyaç maddelerini temin yolunda, yer yer birleştirmek ve yavaş yavaş bir çatı aitında toplama işine girişmek, vakit geçirmeden hemen başlamak lâzım. Buna ve bu kuruluşa, kooperatifleşme diyeceğiz tabii. Ama bu kooperatifleşme, klâsik usül ve yollarla mı, yoksa bünyenin icap ettirdiği ççşitli şekillerle mi yapılacak? Bu ayn bir konu olarak görülmektedir. Malum, toplumumuz teşkilâtlanrr.a ve kalkınma çabasıru ekseriya devletten, devlet babadan beklemektedir. Bu ':onulara karşı oldukça pasıltir. Kollektit çahşmalar pek azdır. Köye ve köylüye tevcih edılen devlet hizmetlerinde koordinasyon yoktur. Hâl böyle iken, o derde devâ olacak hamleyi, o zavallı rençberden bekleyebilir miyiz? Çaresiz bu ise de devlet. DEVLET BABA önayak olacaktır. T.M. Ofisi gibi koskocaman bir devlet teşekkülü var. Bütün yurt sathına dal budak salmış. Hayâl ettiçimiz kooperatif için lüzumiu canlı, cansız, tasınır. taşınmaz her şeyi var. Devletin nesi yok ki? Sümerbank. Z.D. Kurumu, petrol ofisi. çeşitli kredi müeesseseleri, daha bir çokları ne gün için durur? Bunlar, TJV1. Ofisi ile iş ve güç birliği yapamaz mı? T.M. Ofisi baş olup, bunlarla koordine bir varhk ve çalışma kuramaz mı? Bu tahakkuk ettiği gün, o rençberin sığınacağı bir çatı da vücut bulur. Rençber ana ihtiyaç maddelerini, peşin veya süreli, bu çatıdan temin eder. Ürettiği tahılını bu kuruluşa satar. Şu kadar kilosunu da (ortakhğım hesabına yaz) der. A K YERIİ OYUNIAR Türker ACAROĞLU • AKIN (1965). Ozan Faruk Nafiz Çamlıbel'in (doğ. 1898) 3 perdelik destanı, İnkılâp ve Aka Kitabevlerinin (Tiyatro oyunlan dizisi) nde yeniden basıldı (62 s., 250 krş.). llkin 1932de Atatürk' ün huzurunda oynanmış ve basılmıs olan bu hece ölçüsüyle yazılmış manzum piyes, Türklerin anayurdu Orta Asya'da kuraklık basladıktan jonra çevrelerindeki daha verimli topraklara akın etmelerini anlatır. • ANA HANIM KIZ HAMM, ORMANDA (1964). Oyun yazarı Cahit Atay'ın iki oyunu. Izlem yayınlarmın (Sanat dizisi) nde basıldı (112 s., resimli, 4 lira). Her ikisi de ekim 1964'te Ist. Şehir Tiyatrosunda oynanmıştı. İki bölümlük ilk oyun bir Anadolu köyunde, başhca, bir ana ile kızı arasmda, geçer; «El at yarıştırır, bi/: dert» atasözüne uygun bir konuyu işler. Tek bölümlük bir güldürü olan son oyun ise, ormanda iki kardeşle korucu arasında geçen bir olayı anlatır. Bu iki oyun, 1963'te Ankara'da yazılmıştır • AYAK BACAK FABRtKASI (1965). Serırset Çağan'ın iki bölümlük oyunu, tzlem Yayınevinin (Sanat dizisi) nde çıktı (112 s., resimli. 5 liTa). Oyun bir öndeyişle başlar. kişiler mutluluk dolu bir bolluk türküsüyle sahneye girerler, ama >urt sefalet, voksulluk, karanlıkla doludur. Basarılı bir tiyatro tekniğiyle yurf olgularını açıkça duyurduğu için oyun, beğenilip tutulmustur. 1%4 Erlangen Cluslararası Tiyatro Şenliğinde dördüncü olmuş, 196465 mevsiminde tst. Ün. T. B. Gençlik Tiyatrosunda, şubat 1965'te Ankara Sanat Tiyatrosunda oynanmıs. aynı kadro oyunu tstanbulda da tekrarlamıstır. 0 AYRI DÜNYALAR (1965). Hikâyecı, roman= cı. oyun yazarı. çevırmen Şahap Sıtkı llter'ın (doğ. 1915) üç perdelik oyunu, Milli Eğitım Bakanlığmca çıkarılan (Telif tiyatro eserlerı serısi) nde 4.006 sayı basıldı v54 s., 3 plâns, 2 lira). Konuj evliliklerinin ilk yıldönümünü kutlayan genç bir karıkoca ile şeytan arasında geçen bir olaydır. Seytan, bir ara: cDemek, ahnyazısı. aynı çatı altında. hattâ bir yatakta yatan insanlar arasında bi'.e korkunç mesafeler koyuyor» der. 0 BEN DEVLETİM (1965). Gazeteci ve tiyatro yazan Recep Bilginer'in (doğ. 1922) 3 perdelik oyunu, Izlem Yayınlarmın (Sanat dizisi) nde yayınlandı (112 s., 3 lira). Olay; Deniz, Kara ve Ha\a Taşıma Umum Müdürünün dairesinde ve evin^de geçmektedir. Devlet kapısında işlerin nasıl yürütüldüfünü gösterir. En küçük bir işlemi dünyanın en önemli sorunu gibi gören devlet memurlarının davranısları bunaltıcıdır. Büyük büyük işleri yöneten bu şefler, kendilerini birer Kodamanoğlu sanır, «Ben Devletim:» derler. Eser, mart 1965'te Clvi IJraz Tiyatrosunda oynanmıstır. 0 BCZLAR CÖZÜLMEDEN (19fc'5>. Gazeteci ve oyun yazarı Cevat Fehrnı Başkut'un 3 perdelik komedyası, tnkılâp ve Aka Kitabevlerince yayınlandı (1V1 s., 2 plânş, 5 lira) Olay. Doğu ıllerindf bir ilçe merkezınin hükiimet dairesındekı kaymakamlık odasında geçer. Korkunç bir kış hüküm sürer. Kaymakam Ekrern Yüzbaşı, Delı Çavuş gil i karakterler iyi çi^üıp cösterilmiştir. Eser, ge|çn mevsimde îst Şehır Tiyatfosunda oynanmıştı. • CANAVAR (1965). Faruk N. Çamlıbel'in manzum 3 perdelik pivesi, İnkılâp ve Aka Kitabevierinin (Tiyatro oyunlan dizisi) nde yenideıı basıldı (64 s., 250 krs.). Olay, Orta Anadoluda geçer. bir köy odasında. İlkin 20 nisan 1924te Darülbedayi Temsil Heyetince Tepebaşı Tiyatrosnnda sahneye konulmus; daha önce 1925. 1943 yıllarında iki kez basılmıs: 1948'de filme de alınmış olan eser, hece ölçüsüyle yazılmıştır. # FERHAD. ŞtRIN, MEHMENE BANC VE DEMİRDAG PINARININ SUYÜ (1965). Nâzım Hıkmet Ran'ın (190219631 3 perdelik bir çeşit rr.asalı, Meraet Fuat'ın baskıya hazırlamasiyle DE Yayınevimn (Oyun kitapları) nm ilki olarak basıldı (84 s., 3 lira). Yazarın 1948'de karısına yazdığı mektuplardan bu piyesi ilgilendiren satırlar kitabın sonuna konulmus; bur.lardan birinde dıyor ki: «Mesele bir tek insana karşı duyulan aşkla. insanlığa, insanlığm hayrına karşı duyulan aşkın mücadelesi değil, bir vahdet teskil etmeleri. Sonra insanla tabiat arasmdakiraünasebetide diledığim gibi verebileceğimi sanıyorum...» Eser birçok ülkede oyr.ar.mıs. tekrar tekrar basılmıstır. Türkçe olarak da daha örce basıldığı söyleniyor. Kitaptaki metin yazarın kendi daktilosuyla temize çektiği, kendi elyazısıyla düzelttiği müsveddeden, oyunun ilk müsveddesinden alınmış. Eser şimdi Gülriz Süruri Engin Cezzar Topluluğu taraîmdan îstanbul Tiyatrosunda oynanmaktadır. 0 HÜLLECİ (1965). Rahmetli romancı ve hikâyeci Resat Nuri Güntekin'in (1889 1956) 4 perdelik halk komedyası, İnkılâp ve Aka Kitabevlerinin (Tiyatro oyunları dizisi) nde yeniden basıldı (128 s.. 5 lira). Olay. Medenî Kanundan önce, Istanbul'un yoksul malıallelerinden birinde eski bir evde geçer. Eser ilkin 1935'te îçişleri Bakanlığı BasınYayın Genel Müdürlüğünce bir serinin ilk sayısı olarak yayınlanmıstı. 0 İÇERDEKİLER (1965). Ozan ve denemecı Melih Cevdet Anday'ın (doğ. 1915) i'.k oyunu, (Varlık tiyatro serısi) nde yaymlandı (72 s., 2 lira). İki bölümlük bu oyunun olayı; komiser, adam. kadm gibi üç kişi arasında, polisin tevkif kararı olmadan herhangi bir kişiyi süresiz olarak tutuklu bulundurabileceği bir ülkede geçer. Oyun. ocak 1965'te Îst. Şehir Tiyatrosunca, Ankara'da Devlet Tiyatrosunca başarı ile oynanmıstır. 0 ÎSPİNOZLAR (1965). Romancı ve hikâyeci Orhan Kemalin (doğ. 1914) ilk oyunu, (Varlık tiyatro serisi) nde yayınlandı (79 s., 2 lira). Üç perdelik bu oyunun kişileri kalabalıktır. Eser, ilkin ekim 1964'te Îst. Şehir Tiyatrosu Dram Bölümünde oynanmıştır. 0 İŞKİLLt MEMO (1965). Rum aslından Osmanh gazetecisi ve çevirmeni Teodor Kasap'ın (18351905) Frarrsız yazarı Moliere'in «Sganarelle ou le Cocu Imaginaire» adlı komedyasmdan dilimize aktardığı bu oyunu Cevdet Kudret (Solok> baskıya hazırlamış, Elıf Yaymevi (Tiyatro kitapları dizisi) nde bastırmıştır (54 s.. resimli, 3 liraV Baştarafta adaptecinın hayatı, tiyatro üzerinie îörüşleri, eserlerinin listesi var. Tek bölümlük bir ortaoyunu biçiminde aktarılmış olan eser, örnek denecpk kadar güzel ve başarılıdır. azının bir yerinde de, «Her şeyden önce dünyadaki ülkeleri çok umumî ve kaba bir şekilde, gelişmiş ve gelişmemiş yahut az gelişmiş diye iki büyük kategoriye ayırmak yanlıştır.» denmekte, sebep olarak da gelişme safhalannm tedrici olduğu ve bu ülkeler araşmda farklar bulunduğu gösterilmektedir. Biz bu fikre de katılmıyoruz. Çünkü az gelişmiş ülkeler arasında, ulaşılmış olan hayat seviyesi bakımından pek büyük fark yoktur. Diğer farklar çelismiş ülkeler arasında da vardır. Sayın Prof. ün kendilerinin de dedikleri gibi «Bunlar muhtelif bakımlardan gelişmiş haldedir.» Yine kendilerinin dedikleri gibi böyle ülkelerde, yabancı kumpanyalann hisselerini yerli teşebbüsün almağa gücü yetmez. Bu yüzden koyu bir devletçilik uygulamak zorunluğu vardır. Sonuç olarak yazıda, gelişme halindeki ülkeler için karma ekonomi tavsiye edilmektedir. Fakat karma ekonomi hiçbir zaman toplum yararına olamaz. Olsa olsa devlet eliyle özel sektör yapma sistemi olur. Kolay ve kârlı işleri özel sektöre bırakahm demek, devlet eliyle fert zengin edelim Ylemektir. Çeşitli enflâsyon devrelerinde. devlet sektörü, bozulmuş olan ekonomik durumu düzeltmeye çalışırken, öze\ sektöriin bundan faydalanarak devlet sektörü aleyhine zenginleşmesi ve işi daha da zorlaştırması söylediklerimizi doğrnlamaktadır. Karma ekonominin işe yarar bir sistem olmadığı apaçıktır. Karma ekonomide özel sektöre plân uygulanamaz. Çünkü o zaman özel sektör diye bir şey kalmaz. Özel sektörü plâna uymaya zorlamak, devletin istediği alana yatınm yapması demek olur. Y piııııııııııııııınımn,, ••• m III ı PERDE ARALIGINDAN Selâhottin GÖRKE!M Ank. Huk. Fak. öğr. AGI B İ R KAYIP Eski Idarei Mahsusa Müfettişlerinden merhum Hüseyin Hüsnü Bey ilo merhume Hafize Lütfiye Hanımın oğlu, merhume Safiye Yeğül'ün eşi, merhume Emine Kutadgu ile Hasibe Ulasay'ın. merhum Yahya Suphi ile Mehmet Şevket ve Abdi Tevfik Yegül'ün kardeşleri, merhum Cevdet KutadguVuıı kaymbiraderi. Mükib ve İsmet Kutadgu'nun dayıları, Necat, Nakiye. Fuat, Medih, Handsn, Refhan Yeuül ile Sükran ve Haydar Yalçm'ın amcaları, Saso ve Tarık Ziyal ile Vedide ve Salm Göknar'ın enişteleri, İstanbul Darülfünunu, Halkah Ziraat ve Orman Mektepleri, Haydarpaşa Baytar Mektebi Profesörlerinden, Ankara Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden emekli, Ordinaryüs Profesör Veteriner, Dr. Kimyager Velhasıl unjjrrmz, şekerimiz, yağımız, yakıtımız, bezimiz ve kuma şımız, aşçımız ve işçimiz, her şeyimiz var; var ama, pişirip açlarmızı doyuramıyor, dikip dikiştirip açıklanmızı kapayamıyoruz. lıteme ytri: BATEŞ Bayilik. TeşkUdlı İSTANBUL 20 000 Metre kare kahp iççılıği yaptırılacaktır. Izahat almak ve mumasıl bir işin yapıldığmı tevsık etnıek tzere Aşırefenöi Caddesi 24,3 FAZLI FAİK YEGÜL EKİP KOLLEKTİF ŞİRKETİne müracaat edilmesi. 12615 kısa bir hastalığı mütaakıp seksen dört yaşında hayata gözlerıni kapamıştır. Nâaşı, 19 ekim salı günü, öğleyin Kadıköy Iskele Camiinde namazı kıhndıktan sonra, ebedî istirahatgâhına tevdi olunacaktır. Mevlâ rahmet evleve. EAS Ebonii ve Akümülâlör Sanayii A. ş, 20 Ekim 1965 tarihinden itibaren yeni telefon numaralarır.ı bildirir. Şirketlerimizin kıymetli Emekli Tuğgeneral O L UM •• «« Cumhuriyet 12G13 533653 533654 Yakacık Kartal Reklâmcılık (4145) 12801 Müdürlerinden (İstihkâm) 17 Ekim 1965 Pazar gecesi âni olarak kaybetmiş bulunuyoruz. Cenazesi bugün 19 Ekim 1965 öğle namazını müteakip Şişli Camiinden kaldınlarak Zınciıiikuyu mezarbğmdaki ebedî istiraha;gâhına tevdi edilecektir. Değerli mesai arkadaşımjza Tanrıdan mağfiret ve kederli ailesine ^aziyetlerimizi duyurmayı bir borç biliriz. *ÜRK VVILLYS OVERLAND FABRİKALARI A Ş VERDİ TİCARET LTD. ŞTL OSMAN KÖSEBAT'I Ö Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı FLORENCE NİGHTİNGALE YÜKSEK HEMŞİRE OKULU MÜDÜRLÜGÜNDEN: Olculumuz'. 19651966 ders yıb için öğrend kaydına başlamışür. Use mezunu yaülı, yatısız veya burslu kız öğrenc) kabul edilir. Tamamlayıcı bilgi için Okulumuz Müdürlüğüne sözlü veya yazüı müracaat yapılabileceği gibi diğer Vilâyetlerde Saghs Müdürlüklerine başvunılabilir. Adres: Abidei Hürriyet Caddesi Şişlitstanbn) Tel: «7 55 Tl (Basm 15502/12592)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle