Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎKİ CUMHURİYET ıııı=ıııııııııııııııııııııııııııııi!iıııi!iıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııınıııııııııııııııııııınıııııııııı=ıııı 10 Eylul 1964 ınııııııııııııııııııııııııııııı | Eğitim Konuları | DUŞUNCELER Mağlup devletler gibi, 27 Mayıs devrimi, iç politikaya bir yeni bakış getirdi. Memleket soronlarını ele alırken derinlik ve genişlik bakımından •osyal ve iktisadi mnhtevayı kapsayan bn yeni bakış, devrim sonrasının ileri açıdan tnuhalefeti olmuştur. Ve yarınların iktidarına en sağlam yoln gösterici değer yargılannı yaymağa güvenle devam etmektedir. Kıbrıs meselesi ise dıs politika kesiminde âdeta bir devrim yaratmıştır. Daha önceleri, dış siyaset kesimi, Türk aydını ve balkı için bir ölfi alandı. Hiçbir düşflncenin, taiçbir tenkidin solnk alamadığı bir alan... Burada yürümege ve yürütfilmeğe Çalısan düşünceler, iyi saatte olsnnların hışmına ngrayıverirdi. Şimdi durum değişmiştir. Ve bn degisikliğe öncfilük edenler çok acı olaylardır. Gönfil isterdi ki Türkiye bn seı dış elaylann kamçısiyle degil, bir fikir mnhalefetinin itici knvvetiyle dış politikasını gözden geçirmek imkânlannı kendi kendine yaratsın. Olmadı. . Olmuyor. İlle de aklıraız sonradan başımıza gelecek... eğer gelirse. Şimdi Batı ile ittifaklarımızın yeniden gözden geçirilmesini, değişen dünya şartlarını, NATO'nun dnrumunu, bağımsu politika dileklerini düşünmeğe, tartmağa başlamıştır kamuoyu Ve işte o anda şiradiye kadar düşündöklerinin ve inandıklannın gerçeklerle hiçbir ilgisi olmadıgı ve aldatıldığını rörmüştfir. Bn aldanısların en büyüğfi NATO Anttaşması yönünden olmnştnr: Türkiye iki defa, biri Kıbns Adasına çıkarma yapmağa kararlı olduğn günde, öteki Adadaki askerî bölgeleri nçaklarla bombaladığı günden sonra Batı büyüklerinden şn sözleri işitmiştir' : Tfirkiye bizim kendisine NATO savunması için Terdigimta tilfihlan dllediği gibi knllanamaz. Ancak bizim izin veya karar verdiğimiz dnrumlarda ve bizim seçtiğimiz düşmana karsı harekete geçebilir. Gerçi yukanda özetini verdiğimiz sözler birer gazete haberi olarak yayınlanmıştır. Ancak yayınlandığı günden bn yana tekzip edilmediğine göre, doğruluğuna inanmak gerekir. Batı kaynaklarından gelen havadisler de yazılanlan dofrulayıcı yöndedir. Bu noktada her Türkun kendi kendine sorması gereken bir snal çıkıyor ortaya : Peki . Mademki dnrnm böyle imls, bir dıs tehlike karşınnda kaldığımda ne yapacağım? Veya bn sornnun bir baska şekll : Milli dâvalarımda knllanabilecefinı NATO dışı biriiklerim ne kadar? tşte bn sornnun karsılığını arastırdıfımız zaman, Tfirklyenin hemen hemen bütiin silâhlı kuvvetlerinl NATO emrine verdifi anlaşılıyor. Demek kl, Tfirkiye devletinin savunması, miltt bflnyesi dısındaki bir yabancı knrnlnşnn eline bırakılmıştır. Bn gerçek, Kıbns olaylan yüzünden bütiin acılığiyle ortaya çıkmıştır. Böyle bir dnmm. ancak bir narbten yenik çıkmıs devletlertn başına gelebilen agır bir dnrnmdar. Birinci Dünya Savasından sonra Versay Antlaşması ile ve öteki tamamlayıeı antlaşmalarla mağlup devletlerin ancak içeride disiplini sağlıyacak nfak bir jandarma knvveti dısında ordnsn olmaması prensipi kabul edilmisti. Bn prensipi kabnl eden yenik dflşmüş devletler bafımsızlıgın ötesinde bir afcır hükmün haysiyet kıncı nitelifine boynn eğmişlerdi. tkinci Dünya Savasından en ağir bükümlerle çıkan Almanya ise bngiin aynı dnrumdadır. Galip devletler ona demişlerdir ki : Senin ordon olmıyacak! Ancak ben senl NATO Teşkilâtı ile kornyacağım. Türkiyenin NATO içindeki dnrnmu yfiz kızartıcıdır. Ancak savas içinde yenik düsmüş ülkelerin zorla kabnl edecegi bütün hükümleri düsiik idarenin güle oynıya kabnl ettiğini, fistelik bn bükümleri milletten sakladığını bogün herkes anlamış bnlnnnyor. Bizden baska aklıbasında bötün NATO filkeleri ordnlannın milli olmak vasıfiarını titizlikle korumns, NATO'ya ancak silâhlı knvvetlerinin küçük bir bölümünü tahsis etmişlerdir. Efer bis de milli haysiyetimizi kornmasını bilseydik, simdi yabancı devletlerin ve özellikle Amerikanın haysiyet kıncı hltaplan karşısında kalmıyacaktık. En kısa sürede bn agır dnrnmun düzeltilmesi çareleri aranmalıdır. At'eie ıığrayaıı ailelere yardıın yapılacak Imar ve Iskân Bakanhğından gelen bir yazı üzerine Vilâyet ilgilileri, îstanbul sınırlan içinde âfete uğrayanlarla, muhtemel bir âfete mâruz bulunan bölgeleri tesbit etmeye başlamışlardır. Tesbit işlemi tamamlanrp listeler hazırlandıktan sonra bu gibi ailelere 7296 sayıh Kanun gereğince yardım yapılacaktır. Yardım; aranan şartlan yerine getirmeyı taahhüt eden ailelere, köylerde 7500, ilçelerde de 10 bin lira olacaktır. Sorumlüluklarımız İnsan'ı taril et mek gerekse, «tn san, sorumluluk lannın şuuruna ermiş ıratıktır!» demek yerinde o Fatih ve ülunay llllllllllllllll llllllllllllllll Yazan: Elif NACI «Fatih ecelile mi ölmüş, zehirlenmis mi? Mumyalı mı. değil mi? Genç Osnıan başı kesilerek mi eömülmüs?» Tarihin böyle aydınlığa kavnşması çereken bir yığın çeşitli problemleri var. Biz bunlardan ancak iki tanesi üzerinde ilmi bir heyet tarafından inceleme >apılsın dedik, kıyamet koptn. Profesörler kürsülerinden, fıkra yazarlan köşelerin. den fırladı. Atçılar ağızlannı yumdular gözlerini veriştirdiler bize. Bazılannı önemsiz buldnğnmnzdan ötürü aldırış etmedik, bazıları da horozlandıklan çöpIüklerinde bak ettikleri cevapları aldı. Fıkra, makale, karikatür, röportaj ve anketler, radyoda açık oturum, tartışmalarırı türlüsü oldu. Mnarızlarımızın bemen hepai, mezar açmanın saygısızlık olacağını ileri sürdüler. Bir bilim dügümünü çözmek bahasına olsa bile hele Fatih çibi büyük bir sahsiyetin kabrine doknnulamazmış. Halbnki bilim ve din adamlan, Fatihin tornnlan olmağa lâyık, onun gibi ileri düsünceli yaıarlar böyle bir arastırmada hiç bir sakınca ola. mayacagım söylediler ve lüzumnna da işaret ettiler. Zaten ne mabzar olabilirdi ki tarihin karanlık kalmış bir köşesine biras aydınlık serpilecekti. Meçhnl kalmış bazı hakikatleri öfrenmis olacaktık. Ama bnnları bilmemize lüznm olmadıgını söyleyenler çıktı karşımıza. (Bi] sek sanki ne olacak?) dediler. Inanılır sey değildi ama bn çekişmeler kaç aydanberi kesintisiz devam edegelmektedir. Bu sahne âdeta herkesin boy ölçüş tüçü bir ring, yahut bir festivâl halini aldı. Halâ öteden beriden sesler geliyor. Mezar aç. manın lüznmsuzlnğuns bizi inandırıcı belcelerden yoksnn olan iddia sahipleri tamamile ge ri bir zibniyetin temsilcileri halinde esaslı biç bir kanıya dayanmadan (Olamaz) diye tepinip duruvorlar. Nihayet ber şey akla gelebibir nesneve doknndn mı, insan adeta gıdıklanır, ve kahkaha makaralan gevşeyiverir. öyle tnhaf bir hali vardır hocanın. Meselâ ıtiraf edelim ki «Dognmun kontrolüs bakkında onun kadar eelenceli yazı yazan olmadı Hele prenses Süreyya, Sophia Loren, Marlen Monro gibi konuları ele aldı mi bir kol çengı oluverir, Oknyucularını gülmekten kırar geçirir. Bir zamanlar da tutturdu «muhakkak Sultanahmet çeşmesinl bulunduğu yerden kaldıracağım» diye. tkide birde nedense bu heve si teper onun. Ve sırtlandığı gibi onu başka taraflara götürmeğe kal kar. Artık ona • ülunayın çeşmesi» demeğe başlamışlar. Biz kendisine (Aman hocanı etme, eyleme, bırak şu çeşmeyi yerinde. Gü nün birinde sivri akıllı bir Ae\let adamı çıkar da pek kenarda kalmış diye Süleymaniye camiini yerinden tedirgin ederse halimiz nice olur?) demiştik. Aklında baş ka türlii kalmış. unutmus. Nitekinı Fatihin zehirlenme keyfiyeti de böyle bir unutkanlığa uğradı. Evvelki günkü yazısında Ulıınay, Fatihe karşı suikast için şojie dedi. (Hekimi senelerce ona hizmet etmiş, muhitinde, yalnız onu sevenler ve ondan korkan lar bulunur. Bunlar efendilerine nasıl kıyarlar?) Amma iistad, 3fl/ey!ül/1962 de yayınladığı bir yazıda Fatihin zehlrlendiğini kesin olarak söylemişti. Yine unutmuş olacak. Bu yazı kırk seklz puntoluk şiıylc bir başlık taşır: «L'lunay, tetkiklerinin sonucunu açıklıyor. Fatih, Çayırovada zehirlenerek öldürülmüştür.» Şimdi kendisine hatırlatmak için birlikte okuyalım yazıyı: (Fatih, bu menzild» anî olarak vefat etti. Neden? Mafsal romatizmasından! Bu hastalık, o zaman için dahi ölümü intaç edecek bir nıaraz değildi. O halde, Cem Sultanın Kanuna Osmaniye aykın olarak gcçmesi ihtimali Beyazıt taraftarlarını harekete geçirmiş ve Fatih zehirlenmek suretiyle şehit edilmiştir.) İlâhi üstad, durup dururken hiç gülecek halimiz yoktu. Nihayet sonunu Allaha havale ederek çıktı tşin içinden. Var kıyas edin şimdi halimizi. •** Yazan: * ^ m •^^•»^•^•«^ vamlı, ısrarlı ayarmaların hıç et kisi olmadıgını söyliyemem.. ?a 'cat, çocukta durgunluk, etrafma eziyet etme hali, ikinci kardeş dünyaya gelir gelmez baslamıştı.. Hemen başlangıçta, uç defilse ilk ckuldayken ana babanın dik katleri çekilmiş olsaycîı, problemin çözümü çok daha kolay olacak; esasen çocuk bu derece «problem» haline gelmiyecekti.. Çocuk okula geç geliyordu; çunkü, dersın ortasında sınıfa gi rince. bütün arkadaşlarnın ve > ğ > retmeninin ilgisini üctünde toplam^j oluyordu.. Sınıfrn en iyisi olacak çapta değildi; en kötüstl olmak suretiyle gene de «Ugi» yi üstüne toplıyabiliyordu... Evinden ve okuldan para ve eşya çalıyor, bunları arkadaşlarma ik ram ediyordu.. Bu hırsızlıklar, hem insanlardan bir çeşit intikam alma arzusundan geliyordu; hem de çaldıklannı. sağa sola dağıtarak onların ilgisini, sevgisini, minnettarhğım kazanıyordu. Ders yılı sonunda ben o şehirden aynldım... Fakat aile, söz anlamamakta devam etmiş; buna karşüık okul, Ugisini devam tttirmemiş olacak ki, 4.5 yıl sonra, bir «islâb evi> ni gezerken, o .^ünün «zavallı çocuğu» nu, «hırsızlık ve yaralama suçlusu bir genç» olarak, orada; kendisi gibi, ailenin, okulun, toplumun kurbanı olan çocukların, gençlerin arasın da görüverdim... 2. ömeğimiz, Çapa'daki Çocuk Psikiyatrisi Enstitüsünde tedavi gören çocuklardan biridır. Enstitünün eline geçt'gi zaman bu çocuk onbir yaşındaydı... ve hâlâ ilkokulun üçüncü sınıfmda öğrenciydi.. Öfretmene bıçak sap lamak istemişti.. öğretmen, bir hayli gecikmiş ol sına rağmen, de anlayış gösterdi diyebic ene liriz; çünkü çocu*u okuldan kovdurmaf , ıslâh evi'ne göndertmeğe kalkmadı da, Çocuk Psikiyatrisi Enstitüsüne teslim etti.. İsmet Kür Bir çocuğunun dünyaya gelmesi; bu çocuğun hemen her akşam T uykusuz v e penşan, feryat feryat anasmın astüne aulması; okulda ki başansızlıklan, yaramazlüdan, bu adamda hiç bir olumlu değilik yapamamıştır. Ana zavaüıdır ve yakınmak üıtiyacuıdadır.. Çocuk babasımn zalim olduğunun farkındadır ama, üstelik annesinden de her an oa basımn «zulm» üne ait hikâyeler dinlemekt dir.. Anne istese, ya da akıl etse, çocuğa babasının sar hoşluk sahnelerini, kısmen olsun, göstermeyejilir; hele babası hakkındaki yakınmalardan kaçınabi lirdi.. Demek kı, bırincl örnekte görüldüğü gibi, bu vak'ada da aUe, sorumluluit'.aruıın zerrece farkınia olmıyan kişilerden kurulmustur. 21 Okul idaresi ve öğretmen suçludur.. Çünkü: a) Geri zekâlı olmamasına rağmen, çocuk, bi.inci sınıfı Uç, ikinci sınıfı iki defa okumuştur.. b> Basından be ri, aşın, diğer ocuklannkinden çok farklı yaramazlıi ıriyle «okil idaresini, öğretmenleri ve ar kadaşlannı iz'ac etmeğe» devam etmistir. Bu durum fcarsısında öğretmenın, derhal aile ile iV kurması, onlan uyarmak için gayret gös termesi; özellikle çocurun UstUne, büyük bir şefkat ve anlayışla eğilmesi gerekirdi Çüaktl deneyenler bilirler W jefkatin, sevginin, iyi niyetUı ve anlyışın aça mıyacağı, yurruşatamıyacağı aiç bir «genç vürek» y 'ktur.. Fa^at aksine, çocuk, okulda da küçümsenmis, ^urlanmış ve ou üzden, insanlara karş. duyduğu 'iivensizllk ve sevgisizlik artmıştır.. Bıçağı, öğretmene saplamak istemesi, okuldan da anlayış gör mediğinin açık bir ifadesidir. 3) Bu hale gelmis "ocuklann, normal okulda kalmalau cinayet•ir.. Kendilen ve . jvreleri için ı jk çok zararlar doğurur.. Fakat devletin, bu çeşit çocuklan oku tacak, ^lâh edecek okullan yoktur.. 400 öğrenci okutan 28 ders haneyi «var» saymak, hlikeli bir iyimserU" olur. «Devlet, hasta çocuklar için açtığı müesseselerLı "*yısını arttırmakla, ödevini yapmış olacaktır.» demek istemiyorum tabil. Asıl me sele çocuk hasta hale gelmeden önce, onu tedirg:n eden sebepleri bulup çıkarmak ve bunları ortadan kaldırmaktır. Belediye gelir kaybmı önlemeğe çalışıyor Belediye gelırlerindekı kayıpları önlemek için kontrollar sıkiaştınlmıştır. Hesap tşleri Müdürü ve yardımcıları ile tahsil ve tahakkuk şebekeleri müdürleri sık sık kontrollar yaparak gelirlerin zamanında toplanmasını sağlamağa çahşmaktadırlar. Bu arada biletle girilen eğlence yerleride murakıplar tarafından in celentnekte içeriye biletsiz seyirci alanlar cezalandırılmaktadır. Belediyeye ait sahalan resim 3demeden işgâl edenler de takip olunmakta, odemelerı kereken resım er cezalı olarak tahsil edüdikten başka para eezasma çarptınlmaktadır Öğretmenlere öğretici film gösteriliyor Millî Eğıtım Mudurluğu Filim Merkezi, Ibrahim Müteferrika îlkokulunda öğretmenler için örnek ders filımleri semineri düzenlemiş tir. Seminere, tstanbulda bulunan muhtelıf yabancı kültür dernekleri ilgi göstermiş ve filım yardımında bulunmuşlardır. Seminer 12 eylülde sona erecektir. CJ MJB MS CJi fVl •. M Yer yer sağnak yağışlı Sıvas Askerî Satınalma Komisyon Başkan lığından: Ordu birlikleri ihtiyacı için 50.000 liralık 4 ilâ 7 ya$ ara«mda yükseklik 143, göğüs çevresi 160 santlmetre olan binek hayvanı beygir 2490 sayüı kanunun 46/P maddesine tevfikan satınalınacaktır. Pizarlıklar 2391964 gününden 9101964 gününe kadar Komisyon binası yanındaki arsada saat 9 dan 17 ye kadar yapılacaktır. Elinde bu evsafta hayvanı olup satmak isteyenler, pazarlık gününde komisyonda bulunmaian lâzımdır. Bu ise ait muiassal evsaf ve şartlar komisyonda göriilebilir. (1497 Basın 16539/10651) Marmara ve Batı Karadeniz bölgeleri parçalı bulutlu, öğleden son ra yer yer hafif sağanak yagıslı. di fer bölgeler az bulutlu Ve açık gececek, riirgârlar Kuzey ve Doğu yönlerden hafif, Marmarada orta kuvvette esecek, hava sıcaklığı Marmara ve Batı Karadeniz bölgelerinde dcğişmiyecek. diğer bölgelerde biıaz artacaktır. Eylul 10 Cemaziyelevvel 4 § V B. ° a 9.17112.00| 1.33J 9.19 1 6.33[13.11|1645 19 27<21.001 4.48 Jll041 5.42! günden giine artmaktadır çünkü piyasadaki emsalinden daha büyük, # daha mükemmel Buz Dolaplannın alıcılan Buna mukabil daha ucuzdur. CROSLEY RekJâmcüık 2889/10662 lur sanıyo.ıını «Hayvanı nâtık konuşan hay v m ı, «insan» olarak kabullenen < > Uke! ve kanaatkar zamaru çok gerilerde bırakmış bulunuyoruz.. Bugünkü dünya, ancak, dünyaya insf olarak gelmenin sorumlu luğunu duyan, benimseyen kişi leri sırtuıda taşıyabilmektedir.. Hal böyle olunca, her birimiz, isteyerek veya elimizde olmıyan sebeplerden ötürii üstümüze aldığımız ödevleri, nefes aldıgımız sürece, tam olarak yerıne getırmek zorunda olduğumuzu kabul etmeliyiz. Toplumun düzeni yönünden, bir bakıma, ödevin büyüğü, küçüğü yoktur.. Yâni toplumun düzen ı v re olması, bire\ln kendine diı şeni tam olarak yapmak fikrini benimsemesine ><ığlıdır. . Bunun la beraber, ^ene de her kişi, her miiessese, kendi çapıvla orantılı olan bir sorumluluğun sahibidır. Ancak ailenin, okulun ve devletin, kendilerine düşeni hakkiy1 yaptıklan .ir toplumda insan, yüz akıyle, «insan» ya' tılmış olmanın üstünlüğünü, kıvancıru duyarak yaşıyabilir . Yoksa, oku1' n, ailenin, yâni ödevleri, «insan»! âdeta yeni baştan yaratmak olan bu iki önemli müessesenin, büyük sorumluluklar farketmedikleri; devletin, bunlan uyarmak, desteklemekle görevli olduğunu bilmek istemediği bir toplumda insan olmak, felâketlerin en büyüğü olur. Bugün, JU yazıda, iki çocugu lnceliyerek, bu üç ana müessesenin, yâni ilenin, okulun ve devletin, «çocuk» konusundaki sorumluiuklanna dokunmak istiyorum. Sadece «dokunmak» tabii.. Çünkü bu konu, böyle bir iki sütun içinde, bir iki çocuğun içler acısı sonucunu söylemakle açıklanacak «çap»t^. değildir. Herhangi bir okulda, herhangi bir suııfın kapısıru açalım ve içer deki öğretmenle 'onuşalım.. Oğretmen bize, bir yığın «problem çocuk» tan yakınacaktır.. Tembel, isyankâr, mahçup, çok hareketü, hareketsiz, okula asla zamanında gelmiyen, okuldan koçan, «çok çalışkan, çok sessiz, derslerinden başka hiç bir zevki bulunmıyan» problem çocuklardan. Böyle çocukiarın tümünü tam bir ruh hastası olarak kabul etmek aşırı bir hassasiyet olur; t'akat onian bu h£İe getiren sebepler bulunup zamanında ortadan kaldırılmazsa, her birinin topluma haiiX veya agır birer ruh hastaaı ergin olarak katılacaklan mühakkaktır. Şimdi bunlardan blrinl, ramanında ve yeteri kadar ilgi gösterilmemic olan binlerce, yüz binlerce çocuğumuzdan birini tacelîyellm: Bu çocukla, büyük şehirlerimizden birinin iyi ad yapmış oir orta okulunda karşılaşmıstım. İkind sınıftaydı.. Yüksek okul bıtirmiş, iyi bir işi olan bir baba ile, lise mezunu annenın, iki ço ^uğundan büyüğü idi.. Ufak tefek ve çelimsizdı.. Çok tembeldi.. Okula hemen her sabah ilk dersin ortasına doğru gelirdi.. Gayet sakin görünüşlü olmasına rağ men en akla gelmedik muzurluklar ondan çıkardı.. Etrafa eziyet etmekten zevk duyuyordu.. Biz çocuğun, bu bilinen kusırlannın sebepierini araştınr, onian gidermege çahşırken, sınıfta kaybolan eşyalardan bir kaçının da onda görüldügü haber verildi. tncelemeler gösterdi ki, bu çocuğun derdi «kıskancuk» ve bun dan dogan «küçüklük duygusu»ydu.. Aile, kendinden 4 yıl sonra doğan güzel bir kız kardeşe çok fazla ilgi gösteriyor, bunu ihma! ediyordu. Bu jebebi, başındanberi anlamış ve aileyi uyarmak istemiştik. Baba ve anf asla ken dilerini değil. fakat birbirlerini suçlu buluyorlardı; hatalannı kabul etmedikleri için e, yaniış tutumlarını değiştirmek kolay ol muyordu.. Bununla beraber, de Bir acı şarkı Yazan: A. J. Cronin lllllllllllllllllllllllll Enstitü ilgilileri çocuğa zekâ testi yaptılar: Normal, hattâ normalin biraz da üs'. ndeydi.. Aile hayatını incelemeğe başladılar: Küçük jir m.mur olan baba, her akşam sarhoş oluyor; sarhoşluğu artınca da anneyi dögmeğe, öl dürmeğe k^lkıyordu.. Çocuk, küçük yaştanber annesini koru makla kend: görevlendirmişti.. Küçük çevresi içinde iyice '^> nıdığı iki lasan vardı: Biri annesi.. sessiz olduğu için dayak yiÜstelik, ou «sebep» lerin pek vor, eziliyordı.. Öbürü babası.. çoğu ber an gözümübatacak saldırgan oldugu için, kötü de kadar açık ve sivridir. ülsa Jcurretlıydi, sözü geçiyorönce ailenin uyarılması gerek du.. tıği aşikârdır.. Bunun için de Bilinç altındaki bu kıyaslama «ailelerin uyarılması gerektlr!» ğa, bir de çocuğun insanlara • o fikrinin benimsenmesi, amaç ezellikle gene babasından, sonra dinilmesl yeter.. Bundan sonra da öğretmenlerindan dolayl duy bu amaca göfürecek yollan bul duğu güvensizMk eklenlnce, ortamak kolaydır.. Çünkü, şartlan rıe ya bizim kücük kaatıl namzedi olursa olsun, «iyi ana • baba» ol çıkıyordu işte.. lak, çocuğun yeteri kadar ça Enstitü ilgililen bir taraftan hşkan, söz dinler, bahtiyar gör da babayla meşgul oldula:.. Baba mek istemiyen tek kişi bulunabi düzeldikçe küçük de düzelmeğe leceğini sanmıyorum.. Devletle başladı.. Şimcii orta okul öğrenlıalkm, kolayca, ve ta mam bir ^ci'ir.. Fakat bu son gunlerde leşebilecekleri tek ver, asağı yu de okulda hırsızlıklar "aptığı gö kan, sadece u kon'jdı ... Ve ou rulmekt vmış . nun için de. tneselâ semt semt Bu çocuğu bu hale getiren ıkı açılacak kursların, ama gerçekten sebep tesbit edilmiştir: 1) Doğuş faydalı kuıslann, halk üarafından tan gelen an mallik, 2) Buna ek ilgi ve w ^netle karşüanacağma lenen görgü, terbiye kötülüğü. inanabiliriz. GoruldülMi gibi, bu çocuk, Psı Sayılan günden güne artan kiyatri Enstitüsünün Ugisi altın «sosyal kurumlar» da bu konudi da olmasına ra^men, hâlâ kendi iferberlik ilân ederlerse, var ni. istendiği kadar toparlamış lıklannın nedenlennı en olumlu değildir.. Çünkü, ana rahmlne oluılar kanıdüştüğü günden başlayıp, Ensti yoldan ispatlamış smdayım. tü'nün ilgisine kavuşı caya nadar süren >ir bakıma hâlâ da Bundan başka, öğretmenligl ca devam etmckte olan kötü etki zip ve değerli bir ..ıeslek haline lerden çocugu, 'oizim bugünkü getirmek, devletin belli başlı poşartlanmız; içinde sıyırmağa ım litikalarından biri olr .lıdır. Oğkân yoktur. retmen okuluna alınac. k gençle rın, gayet ciddî bir «kabiliyet tes Memleketimizdeki bmlerce, vüz ti»nden geçinlmele şarttır. O binlerce örnekten biri olan Ou çocuğun halinden; ailenin, okuk.' girdikten sonra da, sadece .un ve devletin sorumluluklanna derslerden başan göstermek, bir varalım: öğrencinin «öğretmen» olarak top luma kansabilmesi f in yeter gö1) Baba. alkolik ve zalimdır. rülmemelidir.. öyle ki öğretmen CLIMHl KIVKTIn lelrikası: 43 okuluna girebilmek, oradan diploma alabilmek, toplum içinde ö vünüleoek bir olay haline gelme lidir... i Ülunayın 30 Eylül 962 tarihli yazısınuı klişesi îş bn dereceye gelmişken artık lirdl ama tarihi dogrnlamak için ciddi ve sahici fikirler üzerinde girişilen böyle ciddi bir dâvâdurmak mümkün tnü? nın mizaba konn olabileceÇi Ülunayın begeneceği bir dille asla düşünülemezdi. Daima yayazdığımız ve dostluğumuza hazılannı tebessümle karsıladıgıİel gelmiyeceğini umduğumuz şu mız asnmızın incilisi, hocamız, satırları yine onun seveeeği Südostum Ulnnay, mes'eleye kaleyman Nesib'in bir mısraı ile birışınca büsbütün çıgngından çık tirelim: tı, ve ciddiveti kalmadı. l'ln«Hayata karşı en güzel felsefe nav Allab selâmet versin gülmektir.» 9ANJIMAN VE YEDEK DİREKSİYON AKSAMLARI M.A.N., MERCEDES, MAGİRUS, FAUN, HENSCHEL, OAF, BÜSSİNG , KAELBLE , KRUPP. KRAUSMAFFEİ, SAURER, LEYLAND, VYILLEME, BERLİET, STEYR, VOLVO . ALBİON. ATKİNSON Kamyon ve Otobüsleri He OEULİEVVAG. EİCHER . FAHR , FENOT. GÜLDNER. DEUTZ, KRAMER. M.A.N.. PRİMUS,SCHLUTER T R A K T Ö R terine ait komple şanjıman parçalan ve direksiyon aksamını en ucuz fiatta yalnız möessesemizden temin edebilirsiniz. ÇcTlfHK Vahdrt GUtekin ... Evet, ancak ailenin, okulun ve devletin sorumluluklaruun şuuruna erdikleri bir toplumda insan, «insan» olarak yaratılmıs olmanın üstünlüğünü, kıvancını duyabilir... Ve bugünkü dünya, ihtiyar sırtında, pncak böyle toplumları taşıyabilecek olgünlukU ARŞİMİDİS MÜESSESESİ Bankalar Cad. No. 39 51 Galataİst. Tel: 4 4 7 4 6 0 Reklâmcdık 3048/10664 BtR ACI ŞARKI 131 133 BtR ACI ŞARKJ BtR ACI ŞARKI dum, cesaret edemedim. 133 BAT OSCAR: Miss OHiordion da onunla btrlikte odadan çıktı. ben yalnız kaldım. Bana bir kelime btle söylememişlerdi ama. ossaat anlamıştım. Ağlamadım. Onun yerine, bir uynsukluk, ağır bir üzgüjılıik çökmüştü üzerime. Dama tahtasına bakıyor, oyunun yanro kaltşma üzülüyordum, oyunda üstünlük bana geçmişti çünkü. Ocağm üzerindeki tablada üst üste knle gibi dizilmiş duran oluklan saydun: Her dizide onikj tane vardı. O ahbabımı, taş direk üzerindeki yaşlı adamı bir daha gözden geçirdbn. «onra asagı, mutfağa indim. Miss O'Riordan bir yandan ağlıyor, bir yandan da, coşmuş, bir şeyler söyleye söyleye, tespih çekiyordu. Benj görünce tespihinJ önlüğünün altına sakladı. «Başım ağrıyor da, yavrum» dedi. •Niye yalan söylüyorsunuz, Miss OTUordan?. diyecektim, kendimi zor tuttum. Ertesi sabahs kadaı da acımı hiç belli etmedim. Sabahleyiıı, Miss OTtiordan. üzerine böyle bir görev verildiği için, benl aldı oturma odasmın penceresinin önüne götürdü. kolunu boynuma attı. Gözlerimizi tâ nzaklara dikmis, limana bakıyordnk. Clan Line çemilerinden biri yük boşaltıyordu. Derken, Miss O'Riordan, alçak sesle, yavaş yavaş konnya girdi. haberi bana nstarnpla bir şekilde verdi. Bunnn üzerine, «Ağlamam gerek, ağlamamı beklerler benden» diye, ödevimi yerine retirir sibl, aflamay» b»f ladım. Ama, gözyaslanm çabuk dindi. öylesine çabnk dindi ki, Mias O'Riordan o gün birksç kere, kendine de pay biçerek: «Çok metin d*Tr»ndı> dedi dnrdn benim için. öğleden sonra, «şehlr kıyafeti» ni fiydi, b« nl aldı Port Cregan'a indik, bana siyah bir hszır elbise aldı. Hiç bana göre değildi, bir rezaletti, çünkü, Miss O'Riordan'ın dedigi gibi, ileride bfiyfiyeceğimi gözönünde totarsk bnnn •eçmişti. Ceket çnval gibiydi, arkamdan kaçıyordn; elbisenin kısa pantolonn da o kadar boldu ki benim o kıvracık kısa pantolonnm nerde! dizkapağımdan çok ssağılara kadar lnlyor, torba gibi sarkıyordn, sanki uznn bir erkek pantolonnydn d» paçalanndan biraz ke•ilip kısaltılmıştı. Miss O'Riordancık, eksik olmasın, beni canlı bir yas Srneği haline getirmeyi öylesine kafasına koymnştn ki, başıma da siyab bir melon şapka geçirdi, şapka ner'deyse ağzımı, burnnmn kapatacak, beni boğacaktı; ayrıca bir de siyab boynnbaf, siyab eldiven aldı, koluma takm»k için de siyab ipekli enli bir knrdcle. Ertesi sabah, beni cenazede parayla tutulmnş ağlayıcılara benzeten bn çirkin ölfim zırbı içinde, Miss O'Riordan'a allahaısmarladık dedim. O da, bana sanldı, «Knzncnfum» diye diye beni gözyaşlanna boğdn. Niye bu kadar ağlıyordu anbyamamıştım ama, belki de beni bekleyen olaylan benden daha iyi görmfistü. Sonra, amcamla arabaya atladık, Ardfillan'a çidecek vapnrs binmek uzere yola koynldnk. Guvertede otd^dak. Orada gene o dört çalgılı Alaman bandosn aynı ovnak Viyana valv lerini çalıyordn. Birkaç çocnk, çalgıya uymns, nplıyorlardı, benim de içim açıldı. Ben de onlann arasına katılıp hoplayıp zıplamak istiyordum ama, kılıgımın acı scı farkındaydım, hütfln g5zlerin acıyarak bana dikildiğini biliyor XII Cenaze tdrenı aile arasıııda Lorhbridçe'de \apıldı. Babamın anası • babası orta halli ama, değerli kimselermis, oranın mezarlıjında vaktiyle bir aile kabri edinmisler. Lanrence Carroll'la kansı Mary Carroll, o büyük patates kıtlıgı üzerine trlanda'daki küçük çiftliklerini bırakıp çöç etmek zorunda kalınca gelip bn sanayi sehrine yerlesmişler, ömürlerini nrada sessiz sadasız. çalısarak. ibadet ederek gecirmişler. Babam da. evleninceve kadar. nrada bekâr odalannria vasamıs. Bcrııard Amcamın ıs verı de buradaydı. Lomond MaSaraları adnı tasıvan bu verin ne oldnfnnu da simdi öerenmis. hem sasırmıs. hem de iİ7«lmnct»m : Derıne oattna vıkıkdökök bir mevhanevdi bnrası. Amcamla vpnfpm. iki Ç°cük'arı: Terenre ile Nora da onnn iistnnde otnrnvorlardı. O çSn ö*!eden sonra cenaze al.ivı kiliseden cıkıp vola kovnldnçunda bava kapanıktı, tıstıs bir yaftnnr vafırordn. *mn. ben or'da de^i'dim. al"vı ?nrr>tne/lim. ^nppm ıenare törenin rl» h""'"i bııi"iınimı "«temprnisti ben rtp bııiT" pir NAZİME NADt ECVET GÜREStN • Vazı tslertnl Blleo Idara eden SorumJo MOdfln Genei Yayın MOdttra Sabl CumhuriYet Sayıa 25 rtlrkly» Bartct Lbs Kr LJrm Kr. Seneltk 0 «yü« S aylı* 404» taoM tOM M.0S ANRAKA BCttHSU: AtatOrk Bulvan VOMI AD. YENtSEHlB Tejefoa: 13 *î « . a t» » A Izmlr Büroeu: Gaz) Buıran Na U Teı: 21230 IMldV tLLKK ratU) P»M Mafiallesı g SokaCı No s Olyarbabı reletooı 1061 * CîflNK* tLl.KKl B0RO8D: KOcflkaaat Hcydazn EtnrtM timm ADANA llfton «9M * Bu gazvta. BAS1N AM1A.K YASAS1NA uymayi UahhOI «tmlstü ı» m «e nn n VKCUI K1Z1LÜEMÎR in önpp h*>n n \zi>*ir 'lefa de ni ı«T»'»» " ''l1 r 1 gnndcrUeo yazılaT ko> ltı>DulmanD lad* «Ulmcs mesullyet Kabol olunfın Q»ton» «A bnnn reya ctlfto S»rvlsl» RayaıniD tmnması lazımdn •rirt» AlKtn» » « Uftn lsl*T« ICİD « a l * riorvtf. P /orlitvııetı A'iiml* 1 ılU ta ntsın'in n'mnstn hn hpnim. B^bamı srörünC'' donnp ka'mı«tım. Ne senc. ne d > vn''i'kiıvd! • > fArka« var' Baaao rm CUMHURlym Gaxett>dlU r BaJlurvı Sokak No SBM