27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHITRİYE'I 25 Temmıi7 Yeni Plâklar Hazırhyan: Sadun CENK Fransa'mn "Surf Krralı,, JeanYvesGrand stanbul'da... Geçen yıl isten «ıkanlatı lastlk Isçileri, Tfirk tş mrrkrande Bir yılın sosyol hayatımıza getirdikleri " l e l e r yapmadık lııı vatan iıiıı, Kîmlmiz iilıliiL kimimiz nutuk söyledik Röportaj: Mücohit BEŞER mlal kabul ettl. üzayan muzakereler sırasında üzüntülü günler geçirmiştik. Sonuç olarak, sözleşme imzalanınca, işçilere kurban bayraramda ücret lerinin farkını ödediler. Bu, ortalama olarak ayda 170 Iira tutuyordu. Bu arada, arefe günü Ucret farklan ödenince, yıllardır evine bir radyo alabilmeyi hayal eden bir iş1654 yıVmrt», Tepebaşı Bdediye Gazinosunda yapılan bir sendlks kongresine gitmiştik. Sanınz, bir mensncat fabrikasının işçüen top lanrmşlar, bugünkünden çok farkh bir tarz içinde meselelerlni görüşüyorlardı. O zamanlar büyük gazeteler böyle haberlere yer vermezlerdl. Buna ragmen herhangi bir olayın çıkması ihtimaline karçı kongreyi takip ediyorduk. Nitekim, bekledigimiz oldu: «Dilekler» Jaslı görüşüldügU sırada, evvelce denizcilik yaptıgını ve bu se bepten birçok yabancı memleketleri gezdiğini söyleyen sayıfnahif bir genç. lâf arastnda: « BUtUn dünya Işçüerlne grev hakkı tanınmıştır» gibl bir cümte sartetmisti. Ne?... Grev mi? Grev ha?... Kızılca kıyamet koptu. Adamcafcızı yakapaça ettikleri gibi, dogru cezaevine... İşin garip tarafı, tepki işçilerden gelmişti. «Grev» kelimesini agzından kaçıran arkadaşlannı «vatan haini» UAn edip lanetliyenler onlardı. Blzler de gazetelerimlze şu sans&syonel havadisi, heyecan içinde bildtrdik: «Dün bir işçl kongresinde grev hakkı isteyen bir komünlst yakalanmıştır.» Tarihe difckatinizl çefeeriz: 1954, Oysa. o zanıan iktidarda olan partinin programında üstünkörü de olsa grev hakkından bah sedilmekteydi. Aydın çevTelerde zaman zaman bu mesele etrafında görüşler ileri sürüliir, muhalefet liderleri tarafından da uzun aralıklaria grev hakkının gerekliliği üzerinde duran konuşmalar yapılırdı. Ne gariptir ki, bu haktan doğrudan dogruy» yararlanacak olan küOe, şaşırtıcı bir ürkeklikle «grev» in lâfını bile etmekten kaçınıyordu. Çok değil, sadece 7 yıl sonra, 31 Aralık 196. de Saraçhanebaşıhda toplanan 200 bini aşkın Türk işçlsi toplu sozleşme ve grev hakkının kendilerine de tanınmasını sağlamak için, etkili bir gövde gösterisi yapıyorlardı. 7 yıl önce Tepebaşı Gazinosunda grev hakkı isteyen zayıfnahif gence, o devrin arüayışı ile şayet T. C. Kanununun 141 veya 142 nd maddeleri uygulanmıs jdi ise, oaun «grev» avazeleri Istanbul'un göklermi çınlatırken hâlâ cezaevinde bulunması gerekiyordu. Sosyal konulardaki gelişmeler ne kadar sür'atli bir tenı po ile seyrediyor?... Geçen yıl çıkan kanunlann ilk uygulaması sırasında ise, ürkeklik işçilerden aydınlara geçti. Hattâ bu kanunlann çıkması için gayret edenler dahl belirli bir endişe ile neler olacağını beklameğe başladılar. Bu konuda ilk atagı yapanlar Bursa otobüs işçileri oldu. Hemen arkasından Istanbul'daki Trio lâstik fabrikasın da çalışanlar, işverenlerinin toplu sözleşme masasına oturmak istememesi yüzunden greve gittiler. Bağlı bulunduklan sendikanın liderleri, kanuna çok dikkatle uydukları halde, o günün kargaşalıgı arasında cezaevine düştüler. Lâstikİş Sendikası Başkanı Rıza Kuas ile organizatörü Celâl Beyaz, yeni düzenin ilk fedaileri oldular. Birkaç gün cezaevinde yattıktan sonra, yargıc hu zuruna çıkınca ilk orunımda beraat ettiler: Yaptıklan hareket kanuna liygundu. Bugün, memleketimizin en sajılı işçi teşekküllerinden biri oİan ve kanunun ilk uygulandığı tarıhten bu yana iriliufaklı 85 iş yerinde çalışan 10.600 işçi adına toplu sözleşme imzalamayı başaran Lâstikİş Sendikasuun organizatörü Celâl Bftyaz «çektiğimiz meşakkatin karşılığını aldık. Bu sebepten, cezaevinde yatmış olduğumdan dolayı ikimiz de şikâyetçi değiliz» diyor. Çünkü, bu olaya sebep olan Trıo Lâstik fabrikası işvereni, da ha sonra sendikanın bütün taleplerini kabul etmiş. Bu fabrikada çalışan işçiler, şimdi imzalanan sözleşme gereğince saatte 200 kuruş gibi yüksek sayılabilecek bir ücret alryorlarmış. (Daha önce bu miktar 140 kuruş imiş.) Ayrıca bu işçüere en ileri sosyal haklar tanınmış. Celâl Beyaz «Sanmıyorum ki» diyor «dünyada hiç bir iş sendikacılık kadar tatmin edici ve huzur verici olstm...» Kıdemll sendikacı, işinin yoruculuğuna, meşakkaüne, tehlikelerine rağmen kendisine bu sözü söyleyen sebeplerden birini şöyle özetledi: « Bizim iş kolumuzda en iyi sonuç alman müesseselerden biri de Pirelli Lâstik fabrikasıdır. Burada tam grevç siMecpkken isveren anlayış gösterıp istekieriçi, nihayet buna imkân bulmuş. Koltuğunun altında küçücük rad yosu olduğu halde beni ziyaret etti ve ellerime sarüarak şükranlannı belirtti. Gözlerim yaşarmışu. O anda. bu güne kadar Sendikacılık yüzünden başıma gelen bütün ıstırap verici olayları unuttum. Mükafatımı almıştım.» Fransa'da, Trini Lopez'in t«k rakibi diye adlandınlan bir şarkıcı bu gunlerde îstanbul'da. üuzun boylu, uzun suratlı, lri yapılı bu şar kıcı, sahnede şarkıcı olmaktan çok bir showman. Onu dinleyip, seyrederken âdeta yerinizde oturamıyorsunuz. Sizi sesi ve hareketleriyle öylesine mu ziğine, ritmine, daha dogrusu kendine baghyor ki, (Car Moi je T'aime) adh parçasmın neden kısa zamanda listelerde bir ntımara olduğunu anlıyorsunuz. Fransa'da Surf Kralı, diye adlandınlan bu şarkıcının adı: Jean YvesGrand.. 2 ağustos'da Lyon'da dünyaya gelmia olup, muzisyen bir alleye mensup . Viyolensel'de Konservatuar armağanı kazanmış annesi, aynı zamanda iyi bir piyanist. Hâlen Fransa'nın sayılı lokallerinden Palais DTIiver'de orkestrasıyla çalışan babası da Trompetist. Bil hassa Louis Armstron^a hayran olan babası oğluna da Jazz sev gisi aşılamış. Arada mlkrofonda Louis Armstrong'i tekhd ederek şarkılar söylediği de oluyor Jean YvesGrand'ın... 1958 de Fransızların meşhur A J tın Horoz armağamm kazanaral; dikkati çeken şarkıcı, bu güne dek Avrupa'nın bütün ülkelerin de konser vermiş. (Grain De Ca (e>, (Uyriam), (Ca Commencel, 'A Coeur Battant), (Tonnerre De Jolie), (Les Yeux De Filles) isimli parçalarla beğenilmiş, alkış top lanuş ve nihayet bir yeni çeşit müzik; Surf. omın şöhreti olmuş... İstanbulda iki hafta daha kalacak şarkıcı, kışa tekrar gelecek. Gelirken de daha güzel, daha renk li parç>lar da getirecek... Dünya Radyolan hafil müziK programcılarının, bir başka deyimle DiscJockeyierin hep birlikte paylaştıkları tek fikir, son çıkan dans akımlannı Fransız sa natçıların ellerinde tuttukları yolunda.. Bunlann çoğunluğunu da genç kuşağın şarkıcılan teşkil fc diyor. Bizim radyoiardaki programları ızliyenler de Fransız şarkılarınm son birkaç yıldır elle tutulur, gözle görülür Uerlemeler kaydettiklerini farketmişlerdir. VoguePop'un son yayınladığı Stella'nın 45 liğinde (La Surprise Est Partie), (C'est Chanter que Je Prefere), (Tu Peux Rire), (Ouelle Tete U Aura) var. Sarışın, mavl eözlil bu 19 yaşındaki şarkıcının bilhassa ilk parçası ı beğenildi... Stella'nın yanısıra Michelle Sarna (Le Train), Françoise Hardy'nin (Le SaisTu?) ve Pascal Dancel (Soldat Soldat). (Turlututu) isimli parçalarla sık sık radyolarda seslerini duyuran şarkıcılar. Vog adına Fransa'da plâk doldurmasma karşıhk Amerikan asülı zenci Dionne Warwick, Pa ris'te kendisinden en fazla bahsettiren sanatçı. MonteCarlo rad yosunun Siyab tncl, diye adlan dırdığı bu yerli kadınm son Ingılizce söylediği parçalar şunlar: (Walk On By), (Put Yourself in my place), (I Could Make YCMI Mine), ve (Shall I Tall her)... Mon Copain, adlı parçayla İlk defa sesini dinledigimiz Michel Paje, gençlerin en çalışkan ve verimlisi. Durmadan plâk yapan Paje'in gözde şarkılan; (Helo Love) (C'est de Notre Age), (Tralala Suzle), (Ton Chouchou), (On Sort Ensemble), (Tous les Jeunes)... Trini Lopez'e gellnce... Surf kıralı If I had A Hamrner'de kazandıgı şöhreti merdiven olarak kullanarak aralıksıs plâk dolduruyor. O günden bu yana o klâsta bir parça çıkaramadı ama sa natçmın her plâğı büyük satışlar yaptı. Bu ilginin devamını sağlı yan parçalardan bazılan şunlar(Where Can my baby Be), (Only In My Dreams), (Love Me Tonight), (Jeanie Marie), (Chain ot Love), (My Runaway Heart) ve (I'm Grateful) ve (You Broke the Only Heart that E>rer Loved You). Bizde bu günlerde, özeUikle gençlerin en beğendiklerl şarkıcı; Adamo... Sanatçı sadece bizde de ğil, bütün Avrupa'd» plâklan satış rekorlan kıran genç şarkıcı lardan. PatheMarconl adına ya yınladığı plâklar Claude Ebrard' a bakılırsa, âdeta bir rekor teşkil etmekte. Bu parçalar (Car Je Veux), (Perduto Amor), (Crier Ton Nom), (N'est ce Pas Merveilleux?) ve (J'alme üne Fleur)... JeanYves Gran Kulağımıza Gelenler • ÇAMUDAĞ AÇILDI ! Suadiye Çamh da açıldı. (feellikle gençlerin devam ettikleri lokâlde ömer Aysan ve arkadaşlan çahşıyorlar. Piyano Servet Sucugil, Gitar Okan Aybay, Bas Gökhan Targay ve Bateri Erol Ulaştır'dan kurulu grup çokluk hjzlı melodilerle alkifl topluyorlar. Arada amatör gençler de mikrofona çıkıyorlar. Bunlar arasında en başarıüsı; Demet Acar. Almanya dışında şöhreie ulaşan Alman yıldızları • UÇAROĞLU ISTANBUL'DA ! Dışardan geldtkten sonra kendi kurdugu «Orkestra Hisar» ile Ankara'da çalışan Vasfl Uçaroğlu sehrimize geldi. îstanbul'da mevsim sonuna kadar çalışacak olan Uçaroğlu ve arkadaşlan kışa dışarı gidecek. • ALPAY'IN PLÂĞI ! Ankara'lı genç solist Alpay'ın Burak Gürsel'in bir beatesinden pla ga okuduğu «Gırl In My Town» öylesine tutuldu ki, plâk bir kez dah:. yayınlanacak. Bildiğinlz gibi Odeon'un bu 45 liğinin tersinde Los Mach'ı cambos'un meşhur parçası; (Mi Son Innamorata Di Te). * Memleketimizin en usta kadın şarkıcısı Sevinç Tevs, Bumelihlsar.r. daki KlöbKartiye'de çalışmaga başladı. Yepyeni bir repertuan ve kendi ne has stili ile çok beğenüen saoatçı, bildiğiniz gibi aylardır mlkrofondan uzak kalmıştı. Ancak bu kez Tevs'i yine eskisi gibi kusursuz bulduk. • SEVİNÇ TEVS KLÖBKARTİYE'DE ! Maria Schell Komv Schneider Elke Sommer Son zamaniarda, Fransız ba sını, Paris'lilerin uzun müddettir farketmis olduğu bir hakika : ü, Fransa'da en çok tutulan ka ; dın artistlerin umumiyetle Al • raan asıllı güzeller olduğunu, • keşfetmis bulunuyor. Bilindiği gibi, sinema dünyasında Akdeniz meroleketlerinin bilhasna ttalyan v« Fransız kadınlarının Almanlara üstün olduğu kanaati yaygındır. Buna sebep olarak, Almanya'da televizyona geniş yer aynlmasına mukabil, filimcilik dünvasının kendi haline bırakılmış olması ve genç kaabiliyetlere veterü imkânlar sağlantnayışı sösterilebilir. Nitekim, Avrupalı aktriıstlerclen çoğunun yurt dısına çıkınca j muvaffakiyetsizliğe uğramasına • rnukabil (Fransız kadınlarının ] Beıüm gibi bir kadının en büHollywood'da tutunamayısı gi < yük düşmanının seneler olduğuh\) Alman artistleri ancak Al ! nu düşünenler herhalde çoktur. manya haricinde kendilerini : Aslında buherkese göre değtslr. Meselâ ben artık ne istediğimi bil eösterip şöhrete ulasabilmekte ; dlğim için yaşlanmaktan korkmudirler. yorum. 24 yaşındaki Berlın'li Elke Gençken insan kendlnden bir Sommer; «Galipler» filminin yılMirlü emin olamadığmdan hersedızı, Charlton Heston'un partneye sahip olmak, herşeyi denemek ri Senta Berger; 1963 te Franister. Ben 12 yaşında dansederek sa'da Mylene Demongeot ve hayatunı kazanmaya rnecbur kal Samy Frey'le «Genç kızlar dığım için kendi yaşımda arkaapartmam» nı çeviren Renate daşlara sahip olmaya vakit bulaErvert; cVtnediği gör, sonra öl» rnadım. Kısacası kaçmaktan kofilmiyl Karin Baal; Fransız olvalamaya imkân bulanuyordum. duğu zannedilen Elga AnderGençken herkes hata yapar; ye sen; Rocıada yerleşen tngrid ter ki bundan ders alabllsin. ArSchoeller; Maria Schell ve Jakama baktığım zaman hatalanmes Bond'un partneri Ursula mı görebildiğime göre herhalde Andress gibi Alman Isviçre'sinin birşeyler öğrendim demektir. sinemaya bahsettiği unutulmaz Herkesin bildigi gibi beş kere evisimler; Alman melezi Maria lendim. Bunlann kısmen hata Perchy; «Cçgen» fılminde rol olduklanm kabul ediyorum. Fakat çocuklarımın babalan olan alan, Jean Gabin ve Laurent Orson Welles ve Ali Han ile yapTerzieff'in partneri Lilli Paltıgım evliliklerden katiyyen piş mer; Nadja Tiller; son defa man değilim. Her ikisinde de âClouzot'nun cCehennem» inde şık oldum ve hayatıma renk kaoynıyan Roıny Schneider; Tony tan annelik zevkini tattım. BunCurtis'in Amerikalılaştırdığı Chlann sonu gelmemiş olmasına ristine Kauffman; Marianne rağmen bayatımdan memnununı. Koch; Marianne Hold ve daha bir çokları sinemayı Almanya' î Şimdi ise saadetimi 19 yaşındaki Rebecca ile 15 yaşındaki Yanın dışmds bulmuş Alman kadısemin tamamlıyor. Rebecca kolenının misalleridir. je, Yasemin ise yatılı okula devam ettiklerinden ben çahşma za Bu iayısız şöhretlerin, Alman manlanıru onlann tatillerine gökadın güzelliğini dünyanın dört re ayarlamaya gayret ediyorum bir tarafma yaymaktaki faydası Boş kalamadığım zamaniarda da her ne kadar ınkâr edilemezse onlar bana iltihak ediyorlar. Nide, Alman fllimciliğinin onl»rı tekim geçen Noelde de böyle olbu sürgün mahkumiyetinden du. İki kızım da Madrit'te çevirkurtaracak tekâmülü gö>sternıe«i mekte olduğum Sirk Dünyası fils\anı temennidir. mi dolayısiyle yanıma gelmek mecburiyetinde kaldılar. Onlarsız bir Noel Reçirebileceğimi sanmıyorum. Aslında yanıma gelmekle bana ne büyük yardımda bulunduklan nı bilemezler. Prodüktör Samuel Bronston bana bu filimdeki anne rolünü verdiği zaman hayatımn uyduğu için sevinip kabul etmiştim. Fakat daha sonra iki sene dir beyaz perdeden uzak kaldığı mı düşünerek korkmaya başla dım. Halbuki kızlarımı yanımda görünce sadece iyi bir anne olarak hareket etmenin kâii geleceğini anladım. Nitekim filimdeki rolümün beğenümesi hakh oldu ğumu ispat etti. Yaşlanmaktaı memnun olma raın bir sebebi daha var. Durma dan câzibe kraliçesi şımank ka dın rollerinden kurtulup daha cid dî roller alabilir oldum. Tabii bu arada yaşlı kadın rolleri oynar ken makiyajcımın: «Kâfi ierecede ihtıyar değilsin Seni ihtiyarlatmam lâzım» dedigi zaman hoşuma gitmiyor değil Christına Kautnıaıı Bir çok kadırüar bana nasıl za Michel Taje Dionne Warwick I Yılların yıpratamadığı Rita Hayvvorth diyor ki: ihtiyarlamaktan hiç korkmuyorum yıf kaldığımı, ne gibi Jimnastik hareketleri yaptığımı, yüzüıne hangi kremleri sürdüğümü sorar dururlar. Benim bu hustısta hiç bir saklım gizlim yoktur. Normal yemek yer, bol temlz havada yUrür, çalışmadığım zaman larda da yüzümü hiç bir sey sürmeyerek dinlendiririm. Hayatta yaptığım en büyük ha ta uzun müddetli filim kontratı imzalamış olmamdır. Elimi kolu rau bağlayan bu kontrat hayatı mı altüst etmiş ve Orson Welles'den aynlmama sebep olmuştur. Bu benim ikinci izdivacımdı. tlkini benden çok büyük yaşta bir adamla. etrafımdakilerin muhalefetine ragmen 17 yaşımda yapmıştun. Bu gençligin verdigi bir serkeşlikten başka bir şey de ğildi ve âşık olmadığım da mu zekasma dar gelmeye başlamıştı; Avrupaya gitmeyi arzuluyordu. Halbuki ben uzun bir kontratla buraya bağlıydım. O zamanlar kontratımı bozmanın mesleğime son vereceğlni zannederdim. Ne var ki kocamdan uzak kahnanın aramızı açacagmı farkedememiştim. Aradan geçen aylar zarfıncla çalıştığım kumpanyaya bana izln vermeleri veya fllimlerimi Avrupada çevirmeleri için ne kadar yalvardımsa da fayda etmlyordu. Nihayet nza gösterdiklerinde Orson'un yanma gittigim zaman iş işten geçmişti. Birbirimizden o kadar uzaklaşmıştık ki boşanmaktan başka çare yoktu. Avrupaya gelmişken bir kaç memleket görmeye ve biraz dinlenmeye karar verdlm ve Rebecca'yı dadısına emanet ederek gezmeye beşladım. Son duragım olan Cannas' da Ali Han İle karşılaştım. Elsa Maxwell'in verdiği ulr par tideydik ve onun atlarla ilglli olduğundan başka hiç bir likrim yoktu. Fakat o kadar zeki ve ta^ lı bir lnsandı ki gayrl ihtiyart onunla alâkadar olmaktan kendimi alamadım. Ali bir kaç gün sonra telefon ederek beni Paris'te vereceğl bir partiye dâvt edlnce kabul ettim. Partinin verildlgi gece tatilimden kalan so bir kaç günti Paris'te geçirmem için beni ikna etti. Ondan sonra hergün birbirimlzi gördük. Benim geri dönecegim gün ise artık birbirinüze âşık olduğumuzu biiiyorduk. Beni ugurlarken «Yakında Amerika'da görüşürüz» dedi ve hakikaten bir kaç gün sonra arkamdan geldi. Amerika'da bir kaç ay kaldıktan sonra bana evlenme tekUf ettif zaman ne ken di şahsî servetinden ve ne de benim mesleğimden söz bile açmamıştı. Onun için muhim olan bu tekllfi yapmaktı. Fakat ben gene de düşünmeye mecburdum. Kontratımm bitmesine bir kaç sene daha vardı. Fakat mesleğimle aşkım arasmda derhal bir seçme yapmam tâzım geldiğini billyordum. Saadeti tir daha tatmayı istediğim için sonunda onun teklifini kabul ettim ve Rebecca'yı da alarak Avrupa'ya hareke ettim. Bunu takip eden aylar zarfında Ali'nin otomobiliyle bütün Avrupa'yı gezdik diyebilirim. Bu yüzden Yasemi'nin doğumu yaklaştı*ı sırada kocam İsviçre'ye yerleşmeye ktırar verip te bir ev satın almca hayli sevindim. Kızıro doğduktan sonra bu evülikte her şeyi bulduğumu düşünyordum fci Ali'nin bitip rükenmeyen seyahat leri başladı Babası *sniailiyelile rin reisi olduğu için dünyaya ya yümış oian 20 miJyonluk tebası ile alâkadar olması lâzımd: Netı cede aylarca birbirimizi görme Rita Hayworth, kızı Yasemin ile rı^eye başladık. Çoouklarunı bırakamadığım için bu seyahatlere katılamıyor, Ali'den uzak kaldığım zamanlar ise onu çok özlüyordum. Bu durum gittikçe beni sinirlendirmeye başiadı. Uzun uüun dUşündükten sonra bana çok acı gelen bir karar aldun ve kızlannn alarak Amerika'ya geri döndüm. Bundan sonr» ço<c .THIJRUİ gun: 5 geçirdim. Anıerlka'da Veni bü <T yük bir vergi borcu bekliyordu. Bunu ödemek için eski filim kum panyama dönmek mecburiyetinde kaldım. Şimdi ise bütün bu zorluklara Karşı hayata .ülerek bakabiliyorum. Bundan sonra yeniden evlenırsem bunu sevdıgim için yapacağım. Bu kadar akıllandıgıma göre belki bu sefer evlılikle beraber mesleğimi de yürütebılirım. Mücadele ile geçen yıllar insana yeni mücadelclere daha zevkle «• tılabilme kuvveti aşılıyor. Ingrid lli'rnııiiiııııı Kızı ilh aşk Klllill'MMİI 1 Rita Havworth nakkaktı. Aşkın tadını Orson Welles ile tanıştığım zaman tat tım. 1943 yılında evlenip çok me sut dört sene geçirdik. Evllliği mizin üçüncü senesinde Rebecca doğdu ve işlerimin çokluğu yü zünden ona ancak beş ay baka bildim. Kocamla tek bir filim çe virdik: «Lady from Shangai». Bu filmi büyük bir zevkle çevirdim Kocamm bir dâhi olduğunu bu filmi çevirirken biraz daha lyı anladım. Kızımın d ığumundan sonra çevirdiğim «Gilda» film! şöhretimi bir kat daha arttırd! Kpndimi ftdeta bulutların uzerin de ııguyorum zannediyordıım. Diger taraitan Hollywood kocamm Ingrid Bergman'ın gimdiden kendine ısim yapmış olan kızı, Pia Lindstrom, İlk aşk •ahneaini, beyaz perdenin eski roeşhurlarıridan Anthony Oninnie çeviriyor. Pia Lindstrom ve Anthony Qainn, Michael CaCoyannis idaresinde «Yunanlı Zorba» isimli filimde rol alaeaklar. Annesinden farklı olmak için bfltün arznsnna rağmen Pia, şaşılacak derecede Inçrid Bergman'ı andırmakta; anne ile kızın göz ve saç renkleri, ta^n hareketleri birbirine eş denecek kadar benzemektedir. Zorba filminde Pia, ZorbaAnthony Qninn'.e âşık genç bir Rns kızını a.r ndırmaktadır. Aslında bu filim genç Pir'nın sinemada ilk rolü deftildir. Pia, birkaç hafta evvel Roma'da Marcello Mastroianni ve Sophia Loren'le, «Jtalvan Nikâhı» isimli filimde ilk rolünü oynamıştır. önce dekoratristlik. sonra UNESCO'da tercümanlık yapmı; olan Pia Lindstrom çenç bir Amerikalıyla evli olnp, Londra'da İİC sene tiratro tahsil etmiştir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle