22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE DÖRT CDMHTJRİTET 5 Aralık 1964 E | Tahsilsiı bir | adam Sina | Çölünün kızgın 1 kumlarmda her | yıl yüzlerce | hastayı tedavi | ediyor Musa Setuhi hastalarmdan birini, kum banyosu ile tedavi eriyor YUNUS NADİ armağanl «KÜÇÜK HİKÂYE» 1964 1965 İ K I Ş SEZONU DOLAYISİYLE Bir orıi . ıliio köyiinde Yazan: Ayhan EĞDEMİR ıı Çamlann ve zeytinliklerın içınden güçlükle tırmamlan, kara sakallı keçilerin cambazhk yaptıklan dik yamaçlardan sonra, bakır bakraçlarda yoğurt, tahta yayıklarda süt kokan bir dağ köyündeyim. Güneydeki sıradağlann tepesindeki kırmızı topraklı düzlükte aydınlık bir gök, aşağıda göz a labildiğine yayılan mavilik: Akdeniz. Ayağımda nalçalı darğ ayakka bıları, sırtımda azık çantası ancak akşama doğru kan ter içinde varabildim. Temiz bir köy evine girince Ersin karşıma çıkıverdi. Bir yar.da yerli köy izlenimleri, bir yanda doğanın verdiği coşkunluk. «Sen burada ha! İnanmam, lnanamıyorum!» diye bagınyor. Sevinci çocuklar gibi ilkel. Tahta masayı yumrukluyor, şaşkın ayak ta dücilip kalıyor, ya da arkasuu donüp iki fırça daha atıyor resme. «İşte sana geldim» diyorum. Uzun süredir burada yalnız yaşıyan adama geliyorum. Odası boya kutulariyle dolu. Ortalık bezir ve yaglıboya kokuyor. Kirli bezler, boyası dökülmüş kutular, tah ta bir masa, çevrede darmadağınık desenler, şövalede pırıl pırıl bir resim. Her şeyi birden unutup aceleyle resimlerini gösteriyor. Bitirecek ve «ben buyum» de yıp rahatlıyacak. Bu acayip kılıklı adamı tanıyorsun. Sakallı, gözluklü, bol kazak lı, golf bozması pantalonlu biri. Kocaman agzıyla, kalın sesiyle ba gırıyor, gülüşe benzer sesler çıkarıyor. Neyse ki insan olduğunu biliyorsun. Salt bu yüzden dağ başında olsa da arayıp buluyorsun. Duvardaki eşek kolanlarına a sümış tahtalardan kltaplığa bakıyorum: Dergiler, repredüksiyonlar, desen çalışmalan, şilrler. Az öteye demir testeresi, matkaplar, kaynak takımlan asümış. Kurutulmuş balık ve çantamdan çıkardığım şarabı içiyoruz. Akdenizden batan güneş içi geçmiş kavun dilimıne benziyor. Mutlu tanrıların, güçlü ölümlülerin, çıplak sevilerın, yuce sanatın, aydın düşüncenın büyülü ülkesi oluyor Ak deniz şimdi. Cömert iklimlerln turuncu güneşi yeşil zeytinlere, mor salkımlara vuruyor. Günahlanmızı tas tas şarapla suluyoruz. Tabakta yabancı bir yiyecek var: «Ne bu?» diye soruyorum. Bilmiyor musun der gibi yüzüme bakıyor: «Midye pilâkısi. Yemedin mi hiç Koço'da?» (Yani tstanbul mu demek istiyorsun Ersin? îstanbul Akdenize gelır, dağ köyüne de gelir. Sen ne reye gidersen oraya gelir. Ummadığın yerde bulur seni. Yalnız gel se iyi, eski sevgileri de birlikte getirir. Tüm seviler, dostluklar, yaşamaklar onunla. Her şey tstan bul olup çıkar.) • Sen Isümbulu bırak şimdi Ersinciğim. resimlerini anlat.» «Çabanı yeni biçim, yeni ölçü, yeni güzellik bulmak değil. Sanatın hepsinden öte bir özü var, insan! Yaradıhştan getirdiklerini yi tiren, mutsuz. güçsüz insanı doğa nın tanrısı yapmak yeniden.» «Sen insanı anlat Ersinciğim.» «Insan denilen yüce yaratığın binlerce yıl öncesinden çağımıza uzanan büyuk ve soylu serüveni bize bir insan kavramı veriyor. tn san işte bu kavramdır. Onu en güçlü biçimde yakalamak: İşte in san! diyebilmek.» «Seviyi de anlat biraz.» •Yasaklamışlar seviyi.» dedi ve bir daha konuşmadı. Dışarıya çıktığımızda iyice sarhoştuk. Türkmen kadınlannın yü zü gibi değirmi, güzel, temiz bir ay doğmuştu Akdeniz göğüne. Bol yıldızh, Samanyollu, aydınlık bir geceydi. Yalnız orman kopkoyı karanlıktı. Kirli, çirkin ne varsa ayışığına bürünmüş, çevreyi eş bulunmaz bir güzellik sarmıştıBir çoban olsaydı da bize bir türkü söyleseydi, çıldınrdık. Alınla rında altınlar dizili türkmen ka dınları çoban erkeklerini ılık k yunlarmda ısıtırlarken, hiç konu maksızın ormana gittik. Binlercı böceğin, solucanın, kurdun ku şun gecede çiftleşmelerini, kıpırd; nışlannı, çam kozalaklarının çat layışuıı, ağaç köklerinin yüröme sini dinledik. Ersin sırtını bir çama vermisti fısıltıyla konuşuyordu: •Batıda bir ülkede bir kız var dı, adı Marya. Şehvet coşkunluğu nu dindirdikten sonra yine sevisir dik. Doymazdık sevgiye. Her an usumda o vardı. Her an yanımda olsun isterdim. Ona dokunmak, o nu soymak, onunla saçma sapan konusmak.. Dünya bir yana biz bir yana, yasamaların en güzeliydi bu. Bu mutluluk yalnız bizimdi, ikimize bağışlanan bir andı. Ama bir gün sonu gelmişti o ânın Teleferik istemişti, gitmiştik. O kırkıncıymış, bense kırkbeşinci, Teleferiğe gelince kırk kişilikmiş Turnike ikimizi ayırıverdi. Demir «tamam» diyordu, bitiyordu. Hey Tanrım, ne korkunçtu, ne inanılmazdı. Tel kopmuştu birden. Gördüm, Marya gözlerimin önünde bir anda binlerce metre uçuruma düşüyordu. Aramaya gönüllü katıldun. Kemiklerini bile bulamadık. Çıldırmak, bu kör güce bas kaldırmak neye yarar? Şimdi ben derim ki, etten ve kemikten bir insan yapabilmeyi en yaratıcı sanata değişmezdim.» Uytıyup kalmışız ormanda. Uyan dığımızda günes doğmus, ortalık iyice aydmlanmıştı. Çalı çırpj ya kıp ısmdık. Köye döndük. Çoban lar ağıllardan hayvanlan çıkarmıslar, kadınlar ellerinde bakraç ları süt sağıyorlardı. Ersin evde yeni bir resme başladı. Ben de kentin yolunu tuttum. Sezgilerim bana, geciktirmeye, içimde uyutmaya çahştığım yepyeni bir yaşama baslamanm tam sırası olduğunu duyuyordu. 1 AR.CELIK ilân ediyor Romatizma yeniliyori Romatizma, yıldan yıla çoğalan, çok kötü bir dert. Şimdiye Ikadar hastalığı geçirmek, ya da acısını dindirmek için çeşitli usuller denendi, fakat Mısırda tahsllsiz birinin basit bir çaresi, pek kimsenin aklına gelmemişti. Bu 95 yaftndaki Musa Setuhi'Musa Setuhi bu usulü 20 seye o civarda «Doktor» denil neden beri kullanıyor ve bundan digi halde hıç tıp tahsili yok. hastalar o kadar memnun ki, son Fakat kitaplan ve ilâçları kul altı yıl içınde 600 den fazla haslanmadan hattâ elektrik tedavisi tayı iyi etmiş. Ücretini ödiyebiveya iğnelere de lüzum bırakma lenler için bir haftalık kürü az dan romatizmayı iyi etmenin ça bir paraya, fakirlere ise bedava recini bulmus. yapıyor. Ama sonuçtan çok memMusa Setuhi'nin u«ulü çok nun kalıp da Setuhiye daha fazla basit: Haıtasmı boğazına kadar para verenler de yok değil.. •ıcak Sina Çölüne gömüyor. TeHer sınıftan hasta onun tedavidavi 6 gün ile 9 gün arasında de lerinden faydalanıyor. Ona inafişiyor. Hastanın dayanabileceği nan fakir, bilgisiz insanlardan kadar «ıcakta giines banyosu al başka Hükumet doktorları taraması lâzım. Bu müddet larfında fından da kendisine birçok hasta da kürün fayduını görebilmek yollanıyor. Dr. Charles Maurice: için hastayı sıkı bir perhizt so •Bunun tıpta yeri yok, fakat rnakuyor ve sadec* domates, et ve demki hastalar iyi oluyor, Seturıarenciye yediriyor. hi'ye tabii hasta yolhyacağım» diyor. Musa Setuhi ise tedavisi hak' kında fazla açıklama yapmıyor ve «Allahın bana. kardeşlerıme yardım etmem için verdiği bir hediye» demekle yetiniyor. Kendisi de bu vergiyi tesadufen anlamış.. Musa Setuhi'nin tedavisi bir vergıden çok güneşi iyi ayarlıya bilmekten ileri geliyor. Hasta guneşin tam tepede olduğu saatlerde kızgın çöl kumunda 1, 2 saat veya daha fazla yatmak zorunda. Musa Setuhi, Açık Hava Kliniğinin yerini çok iyi seçmiş. Iki kum tepesi arasında güneşin ışın lannın bir noktada en çok toplandığı yerde tedavisini yapıyor. Musa şimdiye kadar memleketinden dışan hiç çıkmaraış. Daima hastaları onun ayağına gidiyor, ve o da daha çok hasta geldikçe onlar için daha fazla çukur kazarak gününü geçiriyor. «Doktor» un tedavisinin çok ba • sanlı olduğuna hiç şüphe yok. \ Fakat doktorun Sina Çölü, Nâ j sır'ın çölleri şehirleştirme plânı i içinde. Şimdi bir soru belirı ! yor : »Eğer «Doktor» ve Açık : Hava Kliniği Sina'dan atılırsa ne ; olaeak? Ve o kendisine tekrar • nerede yer bulabilecek* • DÖNYANIN 4 BUCAĞINOAN Diisseldorf Karl Konig adır.da bir turist, bir gezi sırasında takma dişlerini denize düşürmüs ve bunun üzerine tatil si. gortası kurumuaa besvurarak tazminat talep etmiştir. Ancak tatil sigortası kurumunun ilgilileri Karl König'e kendısi ile imzaladıkları anlaşmanın yalnız bağajlara şamil olduğunu, takma dişlerin vücudün bir parçası sayılacağını ve bundan ötürti tazminat ödemiyecek lerini bildirmişlerdir. Karl König, bunun üzerine mah kemeye başvurmuş ve Düsseldorf mahkemesi bu konuda su karan vermiştir: «Takma dlş sun'l diştir. Dolayısiyle insah vücudünün bir tabii parçası deV ğildir. Bagajda sayılabilir. Karl König bu yüzden sigorta kuru» mundan talep ettiği tazminatı almaya hak kazanmıştır.» New York , Tennessee eyaletinde Moss şehrinde ikamet eden Webby Lee, babasınm ölümüne sebebiyet veren bir şoförü bu feci kazadan tam 20 sene sonra bulmuştur. Webby Lee'nin babası 1944 yüında evinin önünde bir otomobilin çarpmasına maruz kalarak agır yaralanmış ve iki gün içinde ölmüştü. Adamın oğlu o zaman 31 yaşında bulunuyordu. Bu vefakâr evlât tam 20 sene azimle polis hafiyesi gibi çalıştıktan sonra babasuu öldüren şoför Grover Jones'u bulmuş ve mahkemeye vermiştir. tlk celsede Grover Jones'un o sırada ehliyetsiz olarak araba kullandığı tesbit edilmiştir. Londra, Eski Başbakan ve UnİU devlet adamı Sir Winston Churchill'in savaş yıllannda söylediği ve kendisinin o tarihlerde tele aldığı nutukları şimdi uzun çalar plâklara geçirilmektedir. Nutuk serlsl plaklarının dirüenilmesi tam 9 saat sürecektir. Bu uzun çalar plâklar Churctıill 90 yasına bastıgı gün satışa çıkartılmıştır. 4 ay peşpeşe şansınızı denemek için şimdi bir ARÇELİK buzdolabı alınız ARÇELİK BUZDOLABINI HEMEN ALMAK MENFAATİNİZ İCABIDIR : Şimdi bir ARÇELİK alan, 25 Mart'a kadar her ayın 25'inde yapılacak i çekilişe de katılarak 4 defa şansını deneyebilir. Nasıl olsa ergeç bir buzdolabı alacaksınız. Şimdi alarak bu çok mObim fırsattan faydalanınız. SEYAHAT VE 400 DOLAR SetaM nç çocnlundan « ı küçüğü ile beraber. Kızm sırçlan çöl modasına uygun şekilde öriilmüş 25 ARALIK 25 OCAK 25 ŞUBAT 25 MART Apartman Dairesi Ford Taunus Otomobil 2 kişi Uçakla Paris konu veresim GİTME/U LAZIAA GÛL.ARTltCA(?ANIZB4. KALAMAM Ayhan Başoglu Iştirak için garanti belgesınin kuponunu doldurarak Fabrikaya postalayınız. Satıcmızdan tamamlayıcı bilgi isteyiniz. 10,2 AYAK: Peşln: 2.900 llra Taksitle: 3.700 llra (300 llra peşln, bakiyesl ayda 200 llradan 17 taksltte) 8 AYAK; ARÇELİK PİYASANIN EN İYİ BUZDOLABIDIRı Peşin: 2.500 llra Taksitle: 3.200 lira (225 lira peşin, bakiyesl ayda 175 liradan 17 Uksitts) En üstün kalits En uygun fiat Daimi yedek parça Daima giivenilir muhatap Kaiifiye Servis Gerçek garanti 8 SOLDAN SAĞA: 1 İgri iğri gıdip evar mı bana yan bakan!» tavrını takınan hayvan. 2 «Bir geyin yerleşip kalmıg tesirinl dil linle sil!> anlamına karma bir emiı. 3 Parti veya herhangi bir siyasî kurul başkanı, poker oyununda değer taşıyan bir kâğıt grupu.. 4 Üzerine baskı yapıp yamyassı duruma sokamamak. 5 cAcayıp nisbetı manasına iki söz. 6 Bir edat, günlerden birinin dörtte iklsi. 7 Mussolini'nin öteki adı. 8 Kolların vücuda yapıştığı köşenin yarısı, gevşek ve aralık dokunmuş örgü halınde. 9 £ğer varsa her kap orasından tutulur, hatırlayıp adını anma hareketi. YTJKARIDAN AŞAĞIYA: 1 «En ıyısi Istanbulda Amavutköyünde yetişen cinsten yemisi çok fazla> anîamına iki söz. 3 «Kutsal Dünya> karşıhğı İki soz. 3 İyi veya kötü bir varlığı ortadan kaldıran. 4 Kansızlık hastalığı (Tıp terimii, herhangi bir 6devi icra. 5 Çevrilince bir Bayan adı olur, herhangî bir tür veya grupu temsil eder durumdaki ömek. 6 Seçimlerde değer kaza3 456789 Türk ırkınnan> dan blr grup. 7 Karşısındakinl ye nilgeye uğratma başarısı, seslenme edatlarından. 8 İsa peygamberin yanında İncili kaleme almış ,, )ru olanlardan, nota. sekli 9 Firdevsi'nin «Şctoıame» ılndekl tanınmi" Acem pehllvanının babuı, rahznctll mafhur blr DOKTOR SüflEYYA ATAMALİ ARÇELIK Genel Satıcılan: NOT: Ambalij, nakliye oe sigorta masraflan alıcıya altür Op. Croloğ Taksim, Sıraselviler 105/4 Tel: 44 57 44 BEKO TİCARET A.Ş.: ıttlklll Caddesl 349, B«yogiu, Tel.: 49 36 00 BURLA BİRADERLER ve Şsı.: Htzarsn Caddesl 6163, KaraKöy, Tel.: 44 47 20 40 5 Aralık 1925 tarihli Cumhuriyet'ten i.cı günden beri sükun bulmuş gibi görünen lodos fırtınası dun ekrar hr/.ını artırmıştır. Marmara, azgın dalgalar içinde âdeta birbirin« girmiîtir. Bu cümleden olarak dünkü Üsküdar Beşiktaş posta seferleri tâtil edilmiştir. Diğer ükelelerde vapurlar gayri muntazam fâsılalarla işleyebilmiştir. Yirmi muhtelif memlekete mensup ikiyüz gazetecinin tâkip etmek'e olduğu Lokarno konferansı dün sona ermi« ve imza töreni yapılmı^tır. Önce IngiUz Hariciye Vekili M. Chaanberlain daha sonra Alman Başvekilı M. Luther birer konuşma yapmışlar, bunu diğer delegelerin nutuklan tâkip etmiştir. Son SÖÎÜ lngiliz Başvekili M. Baldwin »lmıj ve yaptığı konuşmayı |U şekilde bitirmiştir: îngiltere Hükümetinin bu veaikay» n* kadar büyük ehemmiye< verdiğirte delil tegkil etmek uıer» |unu föyleyim ki, bu muahe HAVOl 'A S T E FAN'DAN Ö N C e VAR/V1A/VMZ I Lodos fırtınass hızıııı artırdı Lokarno konferansı sona erdi Mr. Baldwin M. Lnther denameye ben imramı koymuş bulunuyorum.» Maraş mebusu Tahsin efendinin tertip eseri olduğu anlaşılan Maraş cinayeti yüzünden Maraş müntehibi sânileri Gazi Paşa hazretleri ile Meclis riyaseti ve Başvekâlete birer telgraf çekerek Tahsin efendinin mâsuniyeti teşriiyesinin (dokunulmazlığırun) kaldınlmasını istemijlerdir. Tahsin efendinin teşrii masuniyetinin kaldırıbnası
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle