19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFEtKÎ CUMHURİYET nıtnıınııııııınıııınınıııı 17 Aralık 1964 Aydınlatılmalıdır! Dün gece bana 27 Mayıg Ihtilâline karşıt cepbenin bir yayın organında çıkan bir yazı serisini gösterdiler. Yazılar Talât Aydemir'in hapishane hâtıralariyle süslenmişti yer yer... Ayderair, Babenf'ün şimdi dâva konusu olan bir kitabını hapishanede okurken sayfaların kenarlanna kendi düşüncelerini de yazmış; millet, toplum, cnmhuriyet, devrim, demokrasi konalarında fikirler yürütmüş. 21 Mayıs hareketinin. ve bu hareketin liderinin kimliği bakımından tarihçilcre kanıtlar verebilecek değerli belgelerdi bnnlar... Ama bugün için asıl önemli nokta, bu kanıtların vaktiyle Menderes emrinde kalem kullanmış olanların ellerine nasıl geçtiğidir. Çünkü bilindiği gibi, idama mahkum edilen Albayın eşyasını ailesine vermek gerekirdi. Hangi el Talât Aydemir'in yanlannı gizlice almış veya çalmış ve bir belirli cephenin sözcülüfünü yapanlara ulaştırmıstı? Arasıra gizli dosyalardaki bilgilerin a cephenin gazetelerinde boy gösterdiğini daha önceden de bana söylemişlerdi. Ama yukarıda anlattığım olay dumanı üstünde bir olaydır. Ve pek önemlidir. Çünkü tuhaf bir tesadüfle bu sabah gazeteleri açtığımda Bütçe Komisyonunda Millî Emniyet Teskilâtı ve Başkanı için yapılan tartışmalan okudum. Millî Birlikçi Suphi Karaman, Komisyondaki konnşması ile eok önemli bir noktaya parmağım basmıştır. Diyor ki Karaman : « 21 Mayıs olaylarını Milli Emniyet Teşkilâtının îstanbul Şubesi çok önceden tesbit etmiş ve gerekli önleme tedbirlerini aldıktan başka ihtilâl sorumlularını yakalamıştır. 18 Mayıs cumartesi günü, bir kurye ile durum bizzat Milli Emniyet Genel Başkanına bildirilmiş ve Ankara için gerekli ihbar yapılmıştır. Milli Emniyet Başkanlığının bu konuda ne tedbir aldığını bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz tek husus. Milli Emniyet Başkamnın 19 Mayıs günü uçakla Tahrana gittıği ve 20/21 Mayıs günü ihtilâl teşebbüsü olduğu zaman dönmiyerek orada bir hafta kaldığıdır.» Bu çok önemli açıklamaya Devlet Bakanı Nüvit Tetkin'in Terdiği cevap sudur : « Suphi Karaman, Başkanın Istanbuldan aldığı bilgiyi üst makamlara arzetmediği endişesindeyse o gün Başbakan olan şahıs ile Genel Kurmay Başkanı olan şahıs bugün hâlâ aynı mevkileri işgal etmektedirler. Millî Emniyet Başkanı kendilerine gerekli bilgiyi vermemiş olsaydı, seyahat dönüşü mutlaka tecziye edilirdi.» Devlet Bakanının bu iki yönlü cevabı üstünde de dikkatle durmak isteriz. Çünkü : 1 Eğer Millî Emniyet Başkanı ödevini yapmadıysa, Iâstikli sözlerle değil, kesin olarak açıklanmalıdır. Zaten kamu oyunun dikkati bugünlerde Milli Emniyet üstüne çevrümiş bulunuyor. özellikle YÖN dergisinin yayınlarında ba memleketln vatandaşlarını dehşete düsüren açıklamalar vardır. Devletin üstünde bir gizli devlet teskilâtı bulunması korkutucudnr. Türk Millî Emniyeti, Anayasanın rubn ve Iâfzı dışında işleyen bir gizIi tedhiş vasıtası olmamalıdır. 2 Eğer Millî Emniyet Başkanı 21 Mayıs bareketini Başbakana ulaştırmışsa ortaya bir ikinci dâva çıkıyor. 18 mayıs gününden 21 mayıs gününe kadar üç gün ihtiiâli önlemek için ne gibi tedbirler alınmıştır? thtilâlin başı niçin tevkif edilmemiş. veya niçin göz hapsine alınmamış. 21 mayıs akşamı Harb OkuIuna kollarını sallıya sallıya gitmeşine niçin müsamaha edilmiş? En basit kaidesiyle polis bir öldürme teşebbüsünü haber alsa, önlemefe mi çalışır, yoksa müteşebbisin kaatil olmasını bekleyip ondan sonra mı müdahale eder? Bn sorulann cevabı yalnız bazı tarih gerçeklerinin üstüne ışık serpmekle kalmıyacaktır. Bin beş yüz genç Harbiyelinin kaderini değiştiren, ve onları genç yaşlarında boşlnkta bırakan bir büyük olayda sorumluların ödevierini yapıp yapmadıklarını ortaya koyacaktır. GÜNÜN KONULARI İN CELE M ELE R Yılbaşı için viski ve rakı satışları arttı Yılbaşının yaklaşması ile içki satışları artmış, hediyelik eşya ve oyuncak fiatlan da yükselmiştir. Satışı artan içkilerin başında viski ve rakı gelmektedir. Ellerindeki stoklar azalan bâyiler, satış depolarına müracaat etmektedirler. Tekel yöneticileri, bol miktarda stok bulunduğu için müracaatlann derhal karşılandığını belirtmişlerdir. Bu arada Gülhane Parkında dünden itibaren çam satışına başlanmıştır. Çam katliâmını önlemek için Orman Bölge Müdürlüğü gerekli tedbirleri almıştır. Ancak, bazı açıkgözler, sayfiyelerdeki bahçelerden çam keserek satmakta ve şikâyetlere sebep olmaktadırlar. Türkiye'nin Ortak Pazar içindeki durumu ilindiği üzere, Ortak Pazar ile Türkiye arasında 12 eylül 1963 tarihinde Ankarada imzalanmış bulunan ortaklık anlaşması, 1 ara lık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Avrupa Ekonomik Topluluğu Andlaşması (Le Traite Instituant la Communaute Economique Europe'enne» 25. mart. 1957 tarihinde Roma'da, Almanya, Fransa, Italya, Belçika, Holânda ve Lüksemburg arasında imzalanmıştı. Andlaşmaya, çoğu zaman. imza mahalline atfen Roma Andlaşması da denilmektedir. Sözü geçen Andlaşmanın gayesi birinci ve ikinci maddelerde belirtildiğine göre altı devlet arasında bir Avrupa Ekonomik Topluluğu kurmaktır. Bu gayeye ulaşabilmek için de, yine Andlaşma hükümlerine göre: 1) Üye devletlerin iktisadî politikaları tedricen birbirlerine yaklastınlacak, 2) Bir «Ortak Pazar» tesis edllecektir. Aslında, gayeye ulaşabilmek için alınacak tedbirlerden sadece bir tanesinin tfadesi olan Ortak Pazar tâbiri zamanla çok tutulmuş ve hemen bütün dillerde «Av rupa Ekonomik Topluluğu» tâbiri yalnız resmî metinlerde yer alan hukuki bir terim haline gelmistir. Oysa ki, gerçekte, adı ve gaye si sadece Ortak Pazar olan bir andlaşma mevcut değildir. vrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye arasında 12 eylül 1963 tarihinde, Ankarada imzalanan anlaşma ile bir ortaklık kurul muştur. Ancak, bu anlaşmamn yü rürlüğe girebilmesi için, 32 nci madde gereğince, önce Altı'lar ta rafından kendi Anayasa usullerine uyularak onaylanması ve topluluk yönünden de, Topluluk Konseyince karar alınıp âkit taraflara tebliğ edilmesi ve bu husustaki belge lerin Brüksel'de karşılıklı olarak teatisi gerekmekte idi. Anlaşma an cak, sözü geçen belgelerin teatisi ni takip eden ikinci ayın ilk günü yürürlüğe girecekti. rtaklık Anlaşmasının bilhassa İtalyan Parlâmentosu tarafmdan onaylanması gecikmiş Karadeniz Soya Birliği Yazan: Doç. Dr. Osman N. Koçtürk Türkiye artık kaybedilecek za mesıni ve önemli bir pazarın ^ manı kalmamış ve kalkınmaya lindeıı çıkmasını arzulamamaktaazmetmis bir toplumdur. Milli dır. gelirimizi ve hayli düşük olan Türkiyeyi bir tütüıı, çay, fınhayat standardımızı yükseltmek dık, afyon ve pamuk tarlası haiçin iç ve dış imkânlarımızı se line getirmek için sarfedilen gay* ferber etmek ve diger ileri top retler ve takip edilen alım polilumların gittikleri yoldaıı bilimin tikası zeytinyağı ve fındık konaönderliğini kaybetmeden yürü larında artık gerçeği ortaya koymek zorundayız. Bn gaye için muş bnlunuyor. Bu yıl hükümeturizmden başlıyarak insan gücü timizin enerjik müdahalesiyle oihracına kadar akla gelen bütün lavlardan sıyrılabilen fındık müs çarelere baş vnrmuş olmamıza tahsili artık iç ve dış pazarda rağmen, önemli bir nokta unutul kendine istikrarlı bir ortam hamuş ve Amerikayı Amerika ya zırlıyabilecek yeni ürünler arapan «Asrın Harika ürünü» olama yolunda, zeytincilerimiz ise rak isimlendirilmis soya fasulye ne yapacaklarını pek bilememeksi tarımı Türkiyemizde maalesef tedirler. Fiyatı 10 liradan 5 liraihmal edilmiştir. Soya fasulyesi ya düşmüş olan nefis zeytinyağyakın zamaııa kadar Türkiyede larımız alıcı bulamazlarken, Ave bilhassa Ordu ili çcvresinde merikadan su gibi akan soya hidyılda 56000 ton kadar üretilebi ro.ienlenmekte ve margarin olalen ve çogunluğn ihraç edilen bir rak Türk halkına yedirilmektetoprak mahsulü idi. Bugün Or dır. du'da soya fasulyesi işleme makOrdu ve Türkiyenin daha bir sadiyle kurulmuş ve 32 milyon liralık bir yatırım ile artık ocak çok yerlerinde yıllardanberi ya1965 ayında işletmeye açılabile pılan denemeler, soya fasulyesicek duruma getirilmiş bir dev nin Türkiyede çok müsait şartlar tesise sahip olmamıza rağmen fi altında yetiştirilebileceğini gösat oyunları ve gübreleme hatala teriyor. Artık ilk tesis knrulmuş rı yüzünden bölgedeki üretimi ve yetiştirilecek olan soya, iç payılda 2500 tona kadar düşmüş, bu zarda kullanılma imkânlarına ka Bu sayede pancar fabrikanın 12 24000 ton civarın vusmuştur. da olan yıllık kapasitesini karsı bölgelerinde bol miktarda soys ekcbilir ve bunun küspesl ile melıyabilmekten çok uzak bir hale lası karıştırarak enerjetik degelmiştir. Bu arada son birkaç ğer ve protein hakımından tam yıldan beri P.L. 480 kanalı ile bir yemle modern ve entansif yurdamuza su gibi akmakta o hayvancılığa yönelebiliriz. tsralan soya vajı zeytinciligimizi de el ve Italya gibi soya küspesini tehdidi altına sokmuş ve bazı ekmek ve makarnaya karıştıraplânlı operasyonlarla memleketi rak daha az para ile daha iyi bes miz devamlı bir soya istihsal faz lenmek ve yoksun oldugumuz lası pazarı haline getirilmiş bu protein ihtiyacını karşılamak lunuyor. kabil olacaktır. Tarhana gibi asırlardır toplum ve bilhassa üretici köylü halk tarafından sevi • • Soya fasulyesi ve ondan elde Ierek kullamlmış olan millî yemeklerimiz soya küspesi katımı edilen endüstri artıklarını bugün ile daha besleyici hale gelmekte300 ü aşkın yerde basarı ile kul dir. Bu konuda Ankara Tıp Fakiil Ianabilivoruz. Soya fasulyesinde tesi Biokimya lâboratuvarlarında '.35 kadar yüksek değerli prote yapılan çalışmalar, milletlerarain ve '»15 civarında yenilebilir sı tesekküllerce ilgi ile kabnl eyag vardır. Protein nispeti mü dilmis bulnnmaktadır. Bütün bu sait şartlar altında *'ı50 ye ve yag şartlar. Türkiyede soya ekimini nispeti de 't20 ye kadar yüksel gelistirmek suretiyle topraklarıtilebiliyor. Soyanın üstünlükleri mızın parasız olarak gübrrlen bunlardan ibaret de değildir. So mesini, insan ve hayvanlarımi7 iya bitkisi havanın nitrogenini çin mükemmel bir protein tcaynaköklerinde yaşıyan mikropların ğına kavusmamızın mümkün bir yardımı ile tesbit ederek toprağı hale gelebileceğini ve nihayet 32 milyon lira sarfivle knrmuş oldu zenginlestirir. ğumuz fabrika ile bnndan sonra Bilhassa toprağın üretim kabili kuracaklarımızın kendi Imkânlayetini muhafaza ve erozyonu ön rımırla çalıstırılacağını gösteri leme maksadiyle artan miktar yor. larda ekilen soya artık Amerika Bizde yetişebilen bir toprak üiçin bir istihsal fazlası haline gel miştir. Soyanın protein cevherini rünü ve onun yan mabsullerini insan yiyeceği ve hayvan yemi Türk parası karşılığı ve hattâ uolarak kullanan ve dolâr karşılı zun vâdeli kredilerle de olsa dısarıdan almak. besli/emiyeceği gı satabilen kuvvetli dostumuz, korkusu ile doğnm kontrolu buna muv'azi olarak artan yag yo|una girmis olan Türkiye için stoklarını geri kalmıs memleket büyük bir hata ve ba imkânları lere. parasız, mahallî para kar memlekette yaratma cahaları ise sılığı ve uzun vâdeli borçlarla yapıcı bir teşebbü<ı olacaktır. akıtmaya çalışmakta ve ceşitli Bundan dolayı aydın Ve ileriyl vollarla bu memleketleri bir pa gören Ordu'lu tüccar ve müstah zar haline eetirme için gayret sili tebrik eder, Karadeniz Soya sarfetmekteriir. Türkiyede de bir Birliğinin kısa bir süre sonra A'Amerikan Soya Birliği» temsil merikan Soya Birliğinin sagladıciliği kıırmus olan bn teşkilât ğı basarı seviyeşine kavusmasını cTÎnhpsîT Tnrkivpnin sova iirpt temenni ederiz. ı rm TI ı! ıı M 1111 M 1111111111111 B ** Yazan: Doç. Dr. Halil Nadaroğlu Türkiye dahi, Anlaşmayı Fransa ve B. Almanyadan sonra onaylamıştır ve gerekli belgeler Brükselde ancak 24. ekim. 1964 tarihinde teati edilebilmiştir. Bu sebeple de, Ortak Pazar ile Türkiye ara sındaki Ortakhk Anlaşması, imzalanmasından 14 ay 18 gün sonra, 1 aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girebilmistir. Anlaşmamn restnen yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, kanaatimizcc, Türkiye gerçekte henüz or tak bir üye değildir. Ancak, ortak üyeliğe namzct bir devlettir. Çünkü: Ortaklık Anlaşması, Türki ye ile Altı'lar arasında bir gümrük birliği kurulması esasına istinad etmektedir. Ancak, bu gümrük birliği birden kurulamıyacak, Tür kiyenin içinde bulunduğu özel ik tisadi durum sebebiyle, bir kısım şartların tahakkuku halinde ve be lirli bir süre sonunda gerçekleşebi lecektir. Diğer bir deyimle, Türki ye ile Ortak Pazar arasında kurul ması öngörülen gümrük birliğinin tüm olarak ne zaman gerçekleşebi leceğini şimdiden tâyin etmek müm kün değildir. Zira: Müşterek Pazar ile Türkiye arasında kurulan ortaklık şu üç dönemden müteşekkildir: a) Hazırlık dönenji, b) Geçiş dönemi, c^ Son dönem. u durumda. şu sorulann ceva bını araştırmakta zaruret vardır: Ortaklığın tam olarak teessüsü niçin bir kısım şartların gerçekleş mesi şartına bağlanmıştır. Ve, bidayeten gerçekleşmesi öngörülen bu sartlar nelerdir?. Türkiyenin, iktisadî seviye yönünden az gelişmiş ülkeler katego risine dahil bulunduğu hepimizin malumudur. Ortak Pazarı kuran devletler ise, aralarında seviye far kı olsa dahi, gelişmiş ülkeler gru puna dahildirler. tktisadi güçler arasındaki bu farklıhk, Türkiyeye ve iktisaden az çok ayrı seviyede bulunan Yunanistana başlangıçta bir kısım özel imkânlar tanmmasını icap ettirmiştir. Hemen Yoksul ve çalışkan öğrencilere burs verilecek Şehrimizdeki özel yüksek okullardan bir kısmı, Milli Eğitim Bakanhğına müracaat ederek yoksul çalışkan öğrencilere burs vermek suretiyle parasız okutmak istediklerini bildirmişlerdir. Müracaat, Bakanlık tarafından olumlu karşılanmış ve öğrencilerin seçim şeklini tesbit için bir yönetmelik hazırlanmasına başlanmış tır. Yönetmelikte okulların özel durumları gözönünde bulundurulacak fakat seçim şartları arasında benzerlik bulunacaktır. A B TEŞEKKÜR Aile büyüğümüz ve Sabuncu Zade M. Şakir ve Mahdumu Müessesatı TA.Ş. İdare Meclisi Reisi Belediye hudutları dışındaki 26 köye içme suyu getirmek için 1964 yılı başında başlıyan çalışmalar neticelenmiş ve hazırlanan projelere göre ihaleleri yapılmıştır. İçme suyuna kavuşacak köyler; Beykoz, Yalova, Çatalca. Silivri, Gaziosmanpaşa, Sarıyer, Kartal ve Üsküdar ilçelerindedir. Bu arada bazı köylerin içme su• projeleri de Devlet Su Işleri u Jenel Müdürlüğü tarafından etüd dilmektedir. Köylerin içme suyu için ayrılan ödenekler, 200 bin lira ile 20 bin lira arasında degişmektedir. ödeneklerin büyük bir kısmı özel îdare bütçesinden karsılanmaktadır. 26 köye içme suyu verilecek O TEVFİK SABUNCUOĞLU'nun Okula gitmiyen öğrenci kuyuda ölü bulundu Yakacık'ta 7 yaşındaki bir ilko • Irul öğrencisi, dün bostan kuVusunda ölü olarak bulunmuştur. Sabah I leyin okula gitmek üzere evden çıkan Saniye Çeri adındaki öğren:inin geri dönmediğini gören ailei, yaptığı araştırma sonunda, ço:uğa ait cesedi. bostan kuyusunda ulmuşlardır. Boğularak ölen çocuğun cesedi muhafaza altına ahn mış, Savcılıkça tahkikata başlanmıştır. Teknik Möşavir Aronıyor Fabnkamız fizik lâboratuvarını idare edecek ve petrol 50balan, bavagazı ocakları. fizikî kontrol v.s. sahalarında günün muayyen saatlerinde çah'şacak, tercihan kimya yüksek mühendisi bir müsavir ahnacaktır. Taliplerin araştırma ve geliştirme işlerinde tecrübeli olmalan, Ingilizce ve Almanca bilmeleri şarttır. Müracaatlar gizli tutulacaktır. daha fazladır. Türk ekonomisini kuvvetlendirmeğe mâtuf bu özel imkânlarm ya nı sıra, bizzat Türkiye de, gerekli bütün çabayı gösterecek ve belirli bir süre sonunda hazırlık dönemi nihayetinde ortaklığın gerçek anlamda ve eşit şartlarla karşılıklı olarak yükünü taşıyacak hâle gelecektir. Türkiye, kanaatimizce, ha zırlık dönemi içinde Altı'lann da yardımiyle her ne bahasına olursa olsun ekonomisini srüçlendirmeye ve ortaklığın vecibelerini eşit şart larla taşıyabilerek hâle gelmeye mecburdur. Hazjrlık dönemine ve bu müddet zarfında Altı'lann yapacağı yardımlara ait hükümler Anlaşma ya ekli Geçici Protokol ile Malî Protokolde belirtilmiştir. Geçici protokol, bu yönden, hazırlık döneminin bir statüsü gibi de telâkki edilebilir. azırlık döneminin süresi beş yıl olarak tesbit edilmiştir. Fa raziyeye nazaran, bu beş yıl içinde Altı'ların da yardımı ile Türkiye ekonomisini güçlendirecek ve iktisadi yönden, «geçiş döneminin vecibelerini taşıyacak se viyeye gelecektir. Bu busus bes yıl zarfında gerçekleşmezse ne ola caktır? Geçici protokol 'ün 1 inci maddesinde bu ihtimali nazan iti bare alan hükümler mevcuttur. Bu hükümlere nazaran. Türkiyenin iktisadî seviyesi beklenen dere ceye ulaşamazsa. hazırlık süresini on bir yıla kadar uzatmak kabil olacaktır. En geç on birinci yılın sonunda beklenen şartlar gerçek le şirse ikinci merhaleyi teşkil eden geçiş döneminin statüsü mahiyetindeki «Katma Protokol» tanzim edilecek ve Türkiye de. Alülarla birlikte bir kısım vecibeler yüklenmeye başlıyacaktır. On bir yıl içinde her seye rağmen beklenen şartlar ;erçekleşmezsp acaba ne olacaktır? Bunu şimdiden kesin ola rak tahmine inıkân yoktur. Zira bu husustnki kararı on birinci yı lın sonunda Âkit Taraflar verecek lerdir. Tarafların kararma da, o günkü politik ve ekonomik faktör lerin tesir edeceğine şüphe yoktur. Olaylann akla gelmedik bir seyir takip ettiği çağımızda, on bir yıl sonra ortaya çıkacak faktörleri şimdiden isabetle tahmine. kanaatimizce imkân voktıır. belirtmek yerinde olur ki, başlan gıçta Türkiyeye tanılan özel imkânlar Yunanista na tanılanlardan H Tefaü dolayısiyle cenaze merasimine iştirak, çelenk göndermek guretiyle veya bizzat gelerek, mektup, telgraf, telefonla tâziyette bulunan akraba ve dostlarımıza kalbten teşekkürlerimizi arzederiz. AİLESİ ^^ Cumhuriyet 15384 TEŞEKKÜR ! Bobrek ameliyatımı büyük bir ; basarı ile yapan. her zaman ya î kın alakasını esirgemiyen değer • li üstat büyük insan Çapa Gura S ba Hastanesi Urolojl Klinigi Di ; rektörü sayın Doçent Dr. NECA İ Tİ GÜVENÇ'e Ametiyaî oncesi ; ve bizzat ameliyat sırasında kan ! durumumu ilgi ile takip, hassa i siyetle tedavi ve kontrolünde tu • tan kıymetli hoca Vakıf Guraba : Hastanesi Dahiliye Küniği şefi ; sayın Doçent Dr. MUZAPFER Z AKSOY'a. Ş Ameliyatımda bulunan sayın ; baş Asistan Dr. Erol Önal. Asis £ tan Dr. Fevzi Macit ve Narkozitör ; Dr. Nevin Kargı'ya Ameliyat ön J cesi ve sonrası büyük ilgi ve a ! lakalarını esirgemiyen sayın Baş £ Asistan Dr. Yasar Örbek Asis Ş tan Danie! Yahya, baş hemşire • Fatma Efe'ye bütün klinik hasta Ş bakıcı ve personeline muhtelif • yollarla sıhhatimi takip eden dost S ve arkadaşlarıma minnet ve şük • ranlarımızı teşekkürieıimizle arz * ederiz . ; Adapazarı Sulh Hâkimi Ner i min Turgut Güngör. Eşi Hâ ; kim Nejdet Rüştü Güngör 5 Ağabeyisi Gümrük Komis Ş yoncusu Azmi Turgut. ; • •• • • • • • • • • • • • • • * l o . l l l l i f ? • • • • • • • • • • • « • a EMAYETAŞ FABRİKALARI BAKIRKÖY NOT : Mülâkat için Personel Şefliğinden telefonla randevü ahnması rica olunur. 715130 3132) (llâncılık: 4008/15381) Darüşşafaka Lisesi Müdürlüğünden: Öğrencilere Elbise Diktirilecektir Darüşşafaka Lisesi öğrencileri için okulumuzda 328 takım elbise diktirilecektir. Elbiselerin kumaş ve bütün malzemesi okul idaresi tarafından verilecektir. Kapalı zarf usuliyle yapılacak olan ihaleye iştirak etmek istiyenlerin, 24 aralık 1964 perşembe günü saat 14.00 e kadar 7.000. TL. lık nakid teminat akçesini okul veznesine yatırmak suretiyle müracaatları bildirilir. Bu hususta daha fazla bilgi Okul İdaresinden temin edilebilir. Cumhuriyet 15370 Beyoğlu Gaz Sıcaklık artacak Do|u ye gttney do$u Anadolu bölgeleri parçalı bulutlu, diğer bölgeler az bulutlu ve açık, Mar mara, batı Karadeniz ve iç Anadolu bölgeleri öğlene kadar yer yer sisli geçecek, hava sıcaklıklar» batı bölgelerimizde biraz artacak, doğu bölgelerimizde değişmiyecek, rüzgârlar, bütün böl gelerde değişik yönlerden hafif olarak esecektir. Ciheti Muvakkat İşletmesinden Tekel İstanbul Bira Fabrikası Mudurlugunden: 1 Fabrikamızın 1965 yılı imalâtından olup birikeceği umulan 160 ton (azalırçoğahr % 25) Malt filizi, her yıl olduğu gibi açık pazarhkla satışa çıkarılacaktır. 2 Süt veren hayvanların mümtaz gıdası olan işbu kurumuş arpa maltı filizinin açık pazarlıgı 26 aralık 1964 cumartesi günü saat 10 da Fabrikamız Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır. 3 Nümune ve şartnamesi her gün görülebilir. 4 Geçici güvenme parası 2124 TL. dır 5 İsteklilerin belirli gün ve saatte Komisyonda bulunmaları rica olunur. (Basın 23594/15366) Makine Mühendisi Alınacaktsr Işletmelerde çalışmış tecrübeli, genç, askerliğini yapmış olması şarttır. Ücret dolgundur. Bizzat Yakacık EAS Ebonit ve Akümülâtör Sanayii A. Ş. ne müracaat. 1 Zonguldaktan Kuruçeşme kömür parkına tahliye dahil 36.000 ton kömür naklettirilecektir. 2 Bu işe ait şartnameler Beyoğlu İpek Sokak 2 numaradaki işletme veznesinden 100. TL. sı bedel mukabilinde temin edilir 3 Pazarlık 4.1.965 pazartesi günü saat 15,30 da İşletme Müdürlük odasında yapılacaktır. (Basın 23634/15374) • ARALIK 17 ŞABAN 13 Tak'.m tezeâhiarı üzerinde tecrübeli ve iyi İngilizce bilen EAS Ebonit ve Akümülâtör Sanayii A. Ş. Reklâmcdık 4673/15361 Nühendis Aramyor Mufassal hâl tercümesi ile P.K. 283 Karaköy adresine müracaatı rica olunur. tâncılık: 4039/15378 iMHlIRrYET'in l>rrik*n 3 (Cumhuriyet: 15369) V. 1 7.1812.1014.29Î16.42 18.211 5.28 237 7.28 9.48 12.00 1.39! 12.47 Yazan : KEMAL TAHIR Bozkırdaki Çekirdek Et getirdim pazara açlar! It gibi yutkunmalı değil, etimi yemeli benim Besili et benim etim... Anası kısır toklu eti.. Sütinen besledim adamlar Elimin içiyle üzüm yedirerekten besiledim köylüüüü! Ocak başında besiledim ben etimi, komsularım tanık... Koca teke eti değil buuu. . Kuyruk yağı saldım kıymama ben. iç yagı. don yagı değil... Etti, gelip dükkânın önünde durnıus bağırıyor, yan gözle de Emir Ağayı kolluyordu. Ağanın oraIı olmadığını anlayınca gözüne bakarak var gücüyle haykırdı : Eşşek! Benim etimi yemeyen, eşşoglu eşşşşek!.. Höst rezil. . Çarparım şamarı. . Bura gâvur köyü mü ki senin etini yiyen bulunsun. domuz!.. Dişin yok, kuşun tok Atabeyin Emir, sana öyle demek düşer. Biriktir bakalım sarı kızları... Elbet küçük karının koynunda bir yiyen bulunur. Emir Ağa, «Höst rezil... Ben seni öldürünce.. » diyerek kepenk sopasına yapışınca etçi. savuşup kalabalığa karıştı. Halim Akınla Emine öğretmen, sergilerin en sık olduğu yere doğru yürüdüler. Biri, at arabasiyle yeşil erik. sarı kayısı satıyordn : Tosyadan kayısı getirdim kardaaaaşşşş... Irmak boyundan aldım geldim. Bal istersen kayısı... Ekşi istersen erik... Kayısım ballı güzel... Erigim canlı güzel... Son sözleri, türkü gibi makamla söylüyordu. Sesi, bağırmaktaıı kısılmıştı. Serginin biri saat doluydu. Satıcısı, boynuna taazır papyon kıravat takmış, saçlannı sarıya boyatıp masayla kıvırtmıştı. Sesi kasmtilıydı. Belll 14 Bozkırdaki Çekirdek Bozkırdaki Çekirdek 15 ki, bu kasaba pazarında, ötekilere göre, soylu mal sattığı için, kibirleniyordn : Çin işi, Çapon işi... Çıngıraklı saat... Cevriye fosforlu da benim saatim değil mi? Mümin yüreğidir bu saatlar lmam şaşar, bu saatlar saşmaz. Vaktimizi bilelim Müslümanlar! «Namazımı kaçırdım» diye yanmıyalım! Boyumuzca günaha batmıyalım. Gâvur işi değil bu saatlar... Çapon Müslümanı işi... «Saatim yok* şözünü yasak ettim Ilgazda, yasak Vaktini bilmiyen tanrısını da hilmez Müslüman kardaşlar... Bu ne bu? Cep saatı... Tak taklı saat... Bak baklı saat... Gece kurt gözü gibi ışıldıyan saat... Gündüz trenin erkeği gibi bışılıyan saat... Canlı saatlar bunlar... tnsan gibi fikri var bunların... Üstünden karayon geçsin, yayı, camı kırılmaz saatlar... Tekirdağlı Hüseyin pelvanın elinde direği mili bükülmez saatlar... Yirmi dört taşlı saatlar... Taşını say da al arkadaş, sayı bilmesen bilene saydır al!.. Birisi tepe gibi yığdığı pırtıları iki eliyle başından yukarıya kaldırıp salkım saçak yere bırakıyordu. Emine öğretmen merak edip yaklastı. Bunlar her çeşitten, her boydan kadın giyimleriydi. Renk renk sütyenler, dantelli kilotlar, kombinezonlar, pazenden, basmadan, emprimeden, yapma ipekten, ketenden entariler, bluzlar, hattâ nzun konçlu suvare eldivenleri, teklerini çoktan yitirmiş ipek, tire, merserize çoraplar, Amerikan bezinden filtikoza, ipekten bürümceğe kadar kadın iç gömlekleri... Adam bunlan, barmanda ekin savurur gibi bavaya atıyor, çevresine yaydıkça yayıyordu. Toprak, hayvan pislikleri, çürük sebze, meyva sfiprüntüleriyle kaplıydı. Rüzgâr bunların kurulannı, toı anaforlariyle bura bura kaldınyor, eşek eriginden yapılmış. manda gönüne henziyen, kara pestil, killi çamura benziyen sarı bulama, dut kurusn, bayat leblebi, boyalı şeker sergilerinin üstüne sıvayarak meydanda dolaştırıyordu. Kara sinekler rüzgârla savrulan kara yazmalar gibi, arada bir kalkıp sonra gene ber şeyi kapkara örtmekteydi. Pazarın karışıklığı, pisliği, sanki kendiliğinden değil, insan gücüyle yapılmıştı. Kasabanın tek katlı kerpiç evlerine, bu evlerin kararmış kiremitlerine, meydanı dolduran kadmlı erkekli insan kalabalığının durgun umutsuzluğuna, uyuz eşeklerin, eşek kadar atların, güçsüzlükten çökmüş öküzlerin, odundan oyulmuş yamalı kağnıların hantallığına uygundu. Kızgın güneş, çıplak gökyüzünün bütün maviliğini, bir daba hiç geri vermiyecekmiş gibi sıyırıp almış, bu kasaba pazarındaki insanları, hayvanları, her seyi, kav gibi kurutmuştu. Nerdeyse benzin gibi parlatacaktı. Emine öğretmen.' Anadoluda, vaktiyle de sık sık tutulduğu çağ değiştirme yanıltısına kaptırmıştı kendini . Sanki, 1943 Türkiyesinin bir kasabasında değil, on ikinci vüzyıl Avrupasında herhangi bir derebeyi şatosunun gölgesine sığınmış, herhangi bir panayırdaydı. Eski kadın giyimleri satan adam, sanki. bozuk Lâtincenin çoktan ölmüş kelimeleriyle bağınyordu. Yüzündeki anlam, elkol sallayışlan bile, Ortaçağındı. Yalnız eski kadın urbaları satıcısı değil, bütün bu dünya. uçsuz bucaksız tozlu yollarda açlıktan, taundan kmlarak, sayısız eşkiya pusularını, engizisyon zindanlannı. sayısız kurbanlar vere vere aşıp bugüne ancak yedi yüz yüda ulaşabilecekti. Adam, ölü evlerinden, lüks apartunanlardan, gecekondulardan toplanmış bu eski giyimleri havaya salkım salkım atarak bağırıyordu: (Arkası var) Çorum Lisesi öğreııcilerînde • nim. Bir gün komsularımızdan birinin göndereceği koliyi, Ço • rum postanesine götürdüm. İlk defa bir koli yatırdığıra için, ilgili memur beye sorarak «Koliyi siz mi teslim alıyorsunuz» dedinı. Fakat adam âniden köpürmez mi, bana bakarak «Ulan, bu ne biçim konuşmak, sen daha koliyi kimin aİdığım bilmi yor musuıı?..» diye bağırarak «Çabuk bnradan defol, voksa ezerim seni şu ayaklarımın altında» dedi. Tabii ben bu âni durum karşısında ne yapacağımı şasırdım. Ne oluyorsun bey amca, niçin kızıyorsun dedikçe adam büsbütün delirdi. îiizüme aralıktan kâğıdı fıriatarak çabukça doldurmamı söyledi. Ben de kâğıdı doldurup tekrar kendisine verdim. Adamın elleri tir tir titriyordu. öfkeli öfkeli yüzüme bakarak «Ulan sen galiba benim kim olduğumu bilmiyorsun, seni şuracıkta gebertirim. gebertirim» dedi. Artık kendimi tutacak bir durumda olmadığımdan. «Röyle memur da hiç görmedim» diye seslendim. Bu sefer adam, masa nın çekmecesini açarak eline bir tornavide aldı ve üzerime gel • mek için kapıyı açmaya geldi. Kapının arkasına masa, sandalye gibi bazı şeyler koymuştu. O, onları almaya çalışıyordu. Et raftan duruma müdahale eden de yoktu. Ben tekrar kendimi toplıvarak «Ne oluyor bey am ca, beni mi öldüreceksiniz, size fena bir şey mi söyledira» de yince adam tekrar durdu. Masa mektuplar Olur m u böyle olur mu? nın başına geçerek bir takım kötü sözier sarfettikten sonra kuponu kesip elime verdi. Postaneden çıktığım zaman âdeta bir serseri gibiydim. Şimdi, sayın ilgililerden soruyornm: Yaşar denilen bu zatın, postanede memurluk yapması uygun mudur? Devlet memurlarının insanlara yol göstermesi ve yardımcı ol ması böyle midir? Müşteriler bir şeyi bilmezse, onlarla kavga yapıp cinayet mi islemek gerekir?. Cumhuriyet'e Bu n addeler A I 1 i? değiştirilemez mi? .! Terkos suyu, kum ve grafit karışımı ile akıyor Yedikule, lmrabor mahallesi, Kuyulu Bakkal sokağında oturan bizler, 3 aydan beri, ne yazıktır ki tstanbul gibi bir şehirde kum vs. li su içmek mecburiyetinde bırakılıyornz. 22 97 03 e telefonla müteaddit bildirilerimize: Hayhay efendim, derhal baktırırız, Şefe söyler yaptırırız.. gibi malum sözlerle cevap verilmekte, maalesef aldatılmakta ve atlatılmaktayız. Durumun vehameti açıkça ortadadır, bu bakımdan daha fazla şeyler yazmanın yersiz olacağı kanaatiyle, ilgililerin âcilen alâkalarını rica ederiz. •Yabancı ile evli olanların su baylık hakkı geri alınmamahdır» başlığı altında yayınlanan mektupla ilgili olarak şu noktalara tcmas etmek istiyorum: 1 Türklerle evlenen yabancı kadın 11.2.1964 tarib ve 403 sayılı Türk vatandaşlığı kanununa göre Türk vatandaşı olmaktadır. Bilhassa eski vatandaşdğuıı evlenin < ce tamamen kaybeden kadınlarııı I sadece Tiirk pasaportu ve Fürlı I vatandaşlığı vardır. Dolayısiyle yabancı ile evli Türklerin yüksek | tahsilli olmalan halinde vedek ı subay olarak askerlik görevlerlnı | yapabilmeleri kanunen icap eder ı 2 Bilindiği gibi. eşleri evlen | dikleri anda yabancı bulunan Türkler yüksek tahsil mezunu ol malanna rağmen askerliklerlni er olarak yapmaya mecburdurlar Bu husus Anayasamızın «eşitlik ve insan hak ve hürriyetlerini» Türkiyede garantl altına alan maddelerine aykındır. Aynca, altın . I da Türkiye Cumhuriyetinin de im I zası bulunan 10. aralık. 1948 tarih I li •înîan haklan evrensel beyannamesinin» 16. maddesine de aykındır. Bu, insanın «evlenme hürriyeti. yuva kurma hürriyeti> sibl mülıim haklarından birini Anayasaya aykırı olarak sınırlayan maddenin dcğıştirilmesinl ilgililerin dikkatine arzederiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle