Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tKİ CTJMHTJKİYKT 27 Kasım 1964 işadamları! AMERİKA MEKTUPLARI Amerikan kalkınmasında küçük ve büyük işçilerin durumlannı ele almıştık. Bugün teşebbüs sahibinin hikâyesini özetlemek istiyoruz. Yeni Dünyalı is adamı denince a|zında kocaman bir puro, lnatçı, mücadeleci, paraya tapan bir adam karikatürü çizilir. Işte bn adam, Birleşik Devletlerde iktisadi kalkınmanın öncüsü ve «mnharrik vasıtası» olmuştur; dünyanın her yanından zençin olmak hayaliyle göç eden çetin insanlann çarpışmasında kendinden layıfları merhametsizce ezerek paraya dayanan kırallıklar, Imparatorlaklar knrmuştur. tş âleminde rakipleri hiç acımadan yoketraek, sonunda tröst'lerin kurulmasına yol açmıştır. Tröst'Ierin kurulması Amerikan kalkınmasının hızlanmasına yardım eden önemli olaylardandır. 1904 te yapılan bir sayıma göre sermayesi 7 milyar dolârı aşmış 319 sanayi tröst'ü 5300 küçük teşebbfisü yntarak bu hale çelmiştir. Bunun yanısıra demiryolu gibi kanra hizmeti gören 127 büyük Bzel şirket de kendisinden küçük 2400 teşebbüsü yutmus. yoketmiştir. Bn sayılar yalnız sermaye birikiminin gidişini göstermekle kalmaz, teşebbüs güclerinin toplnm bayatmda ne kadar arttığını gösterir. 1912 yılında meşhnr Morgan ile ünlü Rockefeller, demiryolları, denizyolları, bankalar, kamn hizmetleri, kömür, demir çelik ve sigorta alanlarında yirmi iki milyar dolâr sermaye ile 341 yönetimi ellerinde tntnyorlardı. Petrol ve lâstik tröst'ünden tntnnuz da kibrit ve sığır tröst'üne kadar çeşitli kuvvetler Amerikan toplnmnna hâkim olmuslardı. Işadamlannın yarım yüzyılda bu daruma gelmelerindeki sebepleri şöyle dizebiliriz : 1 Amerikanın tabiî kaynakları dünyada biçbir ülke ile kıyaslanmıyacak kadar zengindi. Petrol, demir, bakır, beyaz kömür, ve tarım ürünleri bakımından sonsnz berekete sahipti kıt'anın toprakları .. 2 Hiç eksilmiyen göçler sebebiyle el altında her şartı kabnl eden, her yastan ve baştan ncuz isçi bnlunuyordu. 3 Bnluşlar ve icatlar birbirlerini kovalamaya baslamıslardı. Sadece 1860 • 19A0 yıllarında A.B.D. Patent Idaresi 676.000 buInşa patent vermiştir. 4 İşadamları ekonomik nüfnzlarına dayanarak siyasi mekanizmayı ele geçirmişler ve yüz yıl sürece (1830 1930) sosyal adalete aykırı bir sermaye birikimini kendi ellerinde toparhyacak biçimde duruma hâkim olmuşlardı. Bn sonuncu mekanizma üstüne bir parça eğilmeliyiz. Amerikan kalkınması süresinde demokrasi ve kanunların işleyişi daima lâfta kalmıştır. Bunnn en tipik örneği 1890 yılında çıkarılan «Sherman Antitrust Act» idi. Bu kannn hükümet tarafından sözde tröst'lerle mücadele için bazırlanmıştı. Büyük sermayeyi dizginliyeeek tedbirler olarak ticareti baskı altında tntan her çeşit muvazaa, kombinezon ve tekeli yasaklıyordn. Ama kabnl edildikten sonraki on yıl içinde en büyük tröst'Ier knruldu. Daha ds kötüsü, kırk yıl sürece kanun tersine işletildi. tşçiler her ne zaman sendikalaşıp birleşmek ve ücretleri kararlaştırdıklan bir düzeye yükseltmek isteseler, karşılarına Sherman Antitrust Act çıkarıldı. Tâ 1935 yıllarına ve ikinci Roosevelt'e kadar sendikacılığı önleyen kanun, büyük sermayedarlara karşı hazırlanan bu kannndur. Çünkü büyük işadamları parlâmentoyn, idare örgütünü, seçim mekanizmasını, hattâ bâkimleri bağlamışlardı. Rüşvet ve yolsuzluk iş çevirmek için tabiî sayılıyordu. Her eyalet devletl, sn, demiryolu, telefon, gaz gibi kamu hizmetlerinin imtiyanm satmak veya ücretlerini tesbit etmek yetküerine sahipti. İşadamları bu konuda politikacılan yüzlerce milyon dolâra ve gizli pazarlıklarla satın alıyorlar, verdikleri rüşvetin karşılığını halktan çıkarıyorlardı. Daha açık bir usul de vardı ki, adına takas diyebiliriz. Politikacı, işadamının çıkarlarını Mecliste ve hükümette koruyacak ve yürütecek . Büyük işadamı da politikacıyı seçimlerde destekliyecek . Para döküp geniş kampanyalara girişecek ve kazanmasını sağlıyacak. Işler yürütülürken bu karşılıklı anlaşma daima gözönünde tntuluyordu. Çeşitli kumpanyalar çeşitli devletleri ele geçirmişlerdi. Bir yerde demiryolu, bir yerde kömür, bir baska yerde sigorta kumpanyalarının eyalet meclislerini âdeta satın aldığı görülüyordu. Bunlar devlet arasisini, ormanlsrını yagma ettiler, işçi haklanna ait kanunları çıkartmadılar, çıkartılanları uygulamadılar, vergi vermediler. Kongre üyelerini ve senatörleri istedikleri gibi seçtirdiler. Bu biçimde koltuğa oturan politikacılar da patronlarına hizmet ettiler. Seçim veya tâyin kudreti işadamlarının elinde idi. Ve bir oligarşi yönetimi, demokrasi adı altında yürütülüyor. Bu oyunun önüne geçmek İstîyenler çeşitli nsullerle tasfiye ediliyordn. Denebilir ki, o devri, bizim Türkiyemizdeki geçmis devir ile rshat rabat kıyaslıyabiliriz. Halk sefalet içinde; ama bir zenginler oligarşisl refah ve servet içinde yüzüyordu. Ancak Amerika tsrlhinin bn sayfaları ile bizim özel tesebbüsle kalkınma hikâyemizi karsılaştınrken, aleyhimize çalışan büyük farkları da gözden ırsk tntmamak gerek. Bn konnya da gelecek mektubnmuzda el atacağıs. =haberlerl Saüet Arıkan9m ölümü llllElllllllllllllllllllllllllllllllllillllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllİıııı | Yıldönümünde 1 Teklif Isteme llânı 350 Ton Sudkostik Alınacakiır Odun fiatları birdenbire 42 S liraya yökseldi Havaların soğuması ile birlikte odun fiyatlan yükselmiş, oduncular narh fiyatı olan 36 liranın üze rine çıkarak çekisini 4042 liradan satmaya başlamışlardır. Şikâyetlerin artması üzerine kontrol sıklaştırılmıs ve depolara birer zâbıta memuru konulmustur. Zâbıta memurlan şikâyetleri yerinde inceleyecekler, yüksek fiyat talep eden oduncuları cezalandıracaklardır. Dün yapılan kontrolda yüksek fiyatla sati) yapan altı oduncuya para cezası uygulanmıştır. öte yandan, fiyatı sâbit tutmak için Belediye, tanzim satısı yapmaktadır. Geçen yıllarda ol duğu gibi tanzim satışı Yenikapıda yapılmaktadır. m :: Gemlik Sungipek ve Viskoz Mamulleri Sanayii Müesesesesi için 350 ton SUDKOSTİK kapalı teklif alma suretiyle satın almacaktır. 1) Evsaf ve mütemmim malumat AL. IV. servisinden öğrenilebilir. 2) Teiclifler 1.12.1964 günü akşamına kadar, Müessesemiz veya İstanbul Galata Şubemiz holündeki Alım Teklif Kutusuna atılmış olacaktır. İlk yardım kurslanna 40 kişi devam ediyor Kızılay Cemiyeti Istiklâl Şubesinde halk için llkyardım kursları açılmıştu. Doktor ve operatörler ta rafından yönetilen bu kurslara sim diye kadar 40 kişi kayıt olmuştur. llkyardım kurslan haftada üç gün yapılacak ve aynca kursa katı lanlara çeşitli öğretici fılimler gös î terilerek yetişürileceklerdir. İlk öğretim Genel Müdürü, ilkokulları kontrol ediyor ! İlk Öğretim Genel Müdürü Osman Ülkümen, beraberinde Millî Eğitim Müdür Vekili Sabri Babacan ve Kültür Işleri Müdür Muavini Ismail Hakkı Tolunay, olduğu halde şehrimiz ilkokullarını dolaşa rak çalışmalar hakkında bilgi almak tadır. Öte yandan Osman Ülkümenin açıkladığına göre, Millî Eğitime bağ lı olarak Türkiyede 54 ana sınıflı ilkokul ile 2 ana okulu faaliyet ha lindedir. Doğu ve Güney doğuda açılan bu ana sınıflar dil öğretimi' bakımından ilkokullar için bir nevi hazırhk sınıfı olarak çalışmaktadır lar. Bu arada Öğretim Genel Müfet tişinin açıkladığına göre, ana sınıfla rm açılmasına devam edilecektir. Arif Demirer T. H. Y. Yönetim Kurulu üyesi oldu Eski Ulaştırma Bakanı Arif Demirer Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu üyeliğine tâyin edilmiştir. Diğer taraftan Firuz Kesim de ; Uçak Seri Genel Müdürlüğü görevi1 ne atanmıştır. Zaman zaman tırtına Devlet Meteoroloji tşleri Genel Müdürlüğünden bildirildiğine göre, önümüzdeki 24 saat içinde yur dumuzda hava: Karadeniz bölgesi kapalı ve yağışlı, Doğu Anadolu j nun Kuzey kesimleri çok bulutlu kar yağışlı, İç Anadolu ile Marma ra bölgesi parçalı bulutlu, diğer bölgeler az bulutlu ve açık geçe cek, hava sıcaklıkları Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde değişmiyecek, diğer bölgelenie ar tacak, rüzgârlar Marmara ve Karadenizde Batı ve Kuzeybatıdan kuvvetli. zaman zaman fırtma sek linde, diğer bölgelerde Güney ve Batı yönlerden orta kuvvette eaecektir. NİÜDE pİMENTO FABRİKASI MÜDÜRLÜGÜNDEN: : Fabrikamız 1965 yılı çimento satışlan için talepleri kabule başlamıştır. Ticarî gaye ile çimento almak isteyenlerin en geç 5 aralık 1964, resmî sektör, kamu iktisadi teşebbüsleri ve belediyelerin en geç 31 aralık 1964 tarihine kadar fabrikamıza müracaat ederek 12 aya tevzi edilmiş şekilde taleplerini bildirmeleri ve istenilen belgeleri ibraz etmeleri gerekmektedir. Postada vâki gecikmeler ile bu tarihlerden sonra yapılacak müracaatlar dikkate alınmıyacaktır. KASIM 27 RECEP 22 S a a O V. Niğde Çimento Sanayıi A,Ş. (Basm 22156 14485) o a 8 | ı] 7.00 12 01 14.29 16.43 18 19 5.12 affet Arıkan, 27 kasım 1947 de hayata göz lerini kapamıftı. Elli dokuz yaşın ı da idi. Bugün ölü münün on yedinci yıldönümüdür. Bu ölüm bizim için, hâlâ ilk günkü acılığınm tâzeliğini muhafaza eden bir hicran yarasıdır. Bu yazı nm yazarı, hayatta çok sevdiği ağabeyisi için bu satırlan yazarken yagmurlu, soğuk bir ekim gü nünün ıslak akşamında, kardeşini ebedi istirahatgâhma gitmek üzere Ankara garında, trene bindirirken döktüğü elem yaşlannı, bugün dahi duymakta, içine akıtmaya çalışmaktadır. Bu yazının saiki şudur: Ölümün den bugüne kadar ölümü hakkında, türlü türlü dedikodular çıkmış, •intihar etti», «zehirlenerek öldürüldü» gibi birbirini tutmayan, hakikatten tamamiyle uzak olan sözler tâ biz yakınlarının ku laklarına kadar gelmiş, aradan on yedi sene geçtiği halde bu bühtan lar, bitip tükenmeden devam edegelmekte bulunmuştur. Saffet Arıkan, hayata askerlikle başlamıs, ikinci Büyük Millet Mec lisine Kocaeli milletvekili sıfatiyle girinceye kadar, asker olarak yasamıştır. Sivil hayata geçtikten sonra da benliği asker kalmış, ru hunu asker olarak teslim etmiştir. Saffet Arıkan'm sivil hayatı, par ti genel sekreterliği, grup başkan hğı, Millî Eğitim, Millî Savunma Bakanlıkları, Büyükelçüik gibi önemli görevlerle geçmiîtir. ölümü hakkmda çıkarılan şayiaların mahiyetleri bugün açıklanmadığı takdirde, yann, birçok örneklerini gördüğümüz gibi, muhayyelesi geniş, mesuliyet hissinden uzak, ancak çıkarlarını düşünen kimselerce bu şayialar romanlaştırılacak, yalan, iftira, tezvir de katılmak suretiyle, trajedik hayal sah neleri icad olunacaktır. Biz, Saffet Arıkanın, tarihi bir şahsiyet olduğu vehmine kapılmıyoruz. An cak bu hayal ve yalan masalları romanlaftırılırken, Saffet Arıkanın şahsı ile iktifa olunmayacak, ölümü dolayısiyle uydurulan şayialar, bir âlet gibi kullanılarak, gerçekten tarihî şahsiyetlere de sıçratılmak suretiyle, tarihe ihanet edilecektir. Işte biz, bundan korkuyoruz. affet Arıkan ölünceye kadar, üç kişiye, ruhunun bütün bağ lanabilmek kabiliyetiyle bağlı kalmıştır: Atatürk, înönü, Anası. Atatürkün ölümüyle, en aziz varlıklarından birini kaybetmiş, bir anası, bir de İnönü'sü kalmıştır. Ölünceye kadar .Bir anam înönü'yü kastederek bir de ağabeyim var» sözünü âdeta dil pelesen gi etmiştir. Bu Bözler, bugün sağ kalan eski arkadaşlarının hâtırasında, öyle sanıyoruz ki, hâlâ yaşamak tadır. Arıkan, Atatürkün ölumünden sonra, teselliyi alkolde aramıştır. C. Halk Partisi içeriaindeki kaynaşmalar parti için dışarda dolaşan dedikodular, esasen çok hassas olan ruhunu âdeta tahriş ediyor, bütün bu ıstırablarını alkolle uyutmaya çalışıyordu. Bilhassa Atatürk inkılâplarına karşı yönel tilmek istenilen târiz ve tâvizler, içinde âdeta bir yara gibi kaynıyor, kendisini, gözyaşlarını tutamı yacak kadar hassasiyete sevkediyordu. Bu inkılâpların en küçüğü nun dahi tâviz olarak verilmesin den ise, partinin tek bir milletve kili çıkaramıyacak derecede seçimi kaybetmesini tercih eylediğini, ölünceye kadar tekrar etmiştir. Saffet Arıkan için, bu ıstırabın ne yıkıcı, ne öldürücü bir faktör olduğunu, o zamanı yajamıs bütün yakın arkadaşlan gürmüj, tezahür lerinin şahidi olmuşlardır. Fikirlerinin doğruluğu veya yan lışlığı hakkındaki münakaşa, bu yazının konusu dışındadır. Biz bu satırlara, fikir olarak kendisin den duymus olduklarımızı katıksız olarak geçirmekle yetineceğiz. emokratik hayata girmek, Arıkan için, ikinci planda gelen bir dâva idi. İlk yapılacak isin, Türkiyede okuyup yazma bilmeyen khnsenin kalmamasını temin sen intiharı, en umutsuz zamanlarında dahi aklın dan geçirmemiştir. O kadar geçirmemiştir ki, ölü olduğuna inanmakta idi. Ona münden yedi sekiz ay evvel, yine alkollü bir gününde, annemiz ken göre. bir kere okuyup yazma bil meyen kimse kalmadı mı, Türkiye disine serzinişte bulunmuş, «saffet nin kendine mahsuı demokrasisi, intihar mı ediyorsun» şeklinde tâkendiliğinden viicut bulacaktı. riz etmişti. Cevap şu idi: «Hayır Bunun için de Atatürkün partisi, anne, ben askerim, intihar ederAtatürk ilkelerinin yegâne kayna sem tabanca ile intihar ederim.> ğı olarak kalmalı, ve bütün güİşte Saffet Arıkanın ölümü bu cüyle köye, köylüye yönelmeli şekilde olmuştur. Bunun dışındaidi. Esasen köy kalkınmaya başla ki bütün şayialar, hususi maksatyınca, Türk milleti, kendi demok lara bağlanmak istenen yalanlarrasisinin yolunu bulmuş, çok par dan ibarettir. tili hayata, sunî vâsıtalarla değil, tabiî yollarla girmiş olacaktı. Saf fet Arıkan, çok partili hayata der hal girilmekle, partilerin oy topla mak sevdasına düsecekleri ve bunun için de, ister istemez, AtatÜTk ilkelerinden tâviz verecekleri koT kusu içindeydi. Kültür dâvasım, demokrasi dâvasının üstünde tutmasınm sebebini bu korkuda aramak lâzımdır. Onun icindir ki, Ma arif Vekilliği zamanında, köy enstitülerinin nüvesinl teskil eden eğitmen teşkilâtına önem vermis, bilâhare bu eğitmen kurslannın tekamülü ile köy enstitülerine gi dllmesi fikrini savunmustur. Bu hususları bütün teferruatı ile, bugün hayatta bulunan Cevat Dursunoğlu, Rüştü Uzel gibi, Maârif Vekâletindeki en yakın mesai arkadaşları bileceklerdir. Yazan: Baha Arıkan 3) Tekljfler arasında şartlarımızla ihtiyacımıza en uygun olanlar tercih edilecektir. Dosya No: 4398/64 SÜMERBANK ALEVI VE SATIM MÜESSESESİ (Basın 22033/14483) EN SON SiSTEM * S S 1946 da Demokrat Partinin teşek külü ve bilhassa bu partinin kurulur kurulmaz, iktidar husıyla Atatürk inkılâplarmdan tâvizler vermeye başlaması, Ankan'ın ruhunda tasavvuru kabil olmayan reaksiyonlar yaratmış, bu ıstırabı nı alkolle uyuşturmaya çalışmıştır. affet Ankan'ın ölümü hakkındaki, hâlâ devam edegelmekte olan şayiaların en kötüsü, Ismet İnönü ile dargın olma sı dolayısiyle duyduğu teessür neticesi, uyku hapları alarak intihar etmiş olduğu keyfiyetidir. Demok rasi hakkındaki özetlediğimiz fikir leri dolayısiyle, İnönü ile fikir ih tilâfı olması muhtemeldir. Muhte meldir diyoruz, çünkü, merhum, politika hayatında olduğu kadar, hususi hayatında da ser verip sır vermiyecek kadar ağzı sıkı bir insandı. Onun için bu hususta, imâ yoluyla dahi bize bir şey açmamıştır. Ancak, bırakınız dargın ol mayı, son nefesine kadar, İnönüye olan bağlılığmdan, saygı ve sevgi sinden zerresini dahi feda etmemiştir. SINCER gaı sobası DTOMATİK HAVA KONTROL AYARI En iyi havagaz karışımını kendi kandine yapar, t n vtrimli tsıyı uğlar. D Ölümü jöyle olmuştur: Yine üzgün, nevmit olduğu günlerden birisi, 26 kasım 1947 akşanu idi. Karımla beraber ziyaretin* gitmiş, kendisini rahatsız bulmuştuk. Midesinden, uyuyamamaktan sik&yet ediyordu. Yanımızda yarım kompri me uyku ilâcı aldı, fakat almasiy le çıkarması bir oldu. Hiç evlenmemiş, bekâr yaşanuştı. Yanında çalısan adam, o gece izinli olduğu için, benim gece yanında kalmaklığımı istiyordu. Ben kaldım, refi kam evimize döndü. Gecenin saat birine kadar, türlü konulardan söz açarak konuştuk, sonra yattık. Lü zumu halinde bana seslenebilmesi için, oda kapılarunızı açık bırak mıştık. Yatarken, sabahleyin ken disini uyandırmamaklığımı tembih etmişti. Sabahleyin, altıya beş ka la kalktığım zaman, yorganı açılmış. rahatça teneffüs ederek uyuyordu. Yavaşça yorganını örterek giyinmek için odama girdim. On dakika sonra, yâni altıyı beş geçe evi terkedeceğim sırada, üzerinin tekrar açılmış olduğunu ve kendi sinin de yarım sekilde sırtüstü dönmüş olduğunu görerek, tekrar yorganı örtmek üzere yanına yaklaştığım zaman, nefes almıyordu. Derhal doktoru telefonla çağıraıak. üst katta ikâmet eden Vehbi Koç'a haber vermeye koştum? Saf fet Arıkan. benim giyinme zamanım olan on dakika arasında, kal binin ani olarak durması neticesi ölmüştü. Saffet Arıkan, intihar etmemiştir. Aldığı uyku ilâcı yarım komprime olup, onu da refikamla benim yammda derhal çıkarmıştır. Esa 105 OTOMATİK TERMOSÎAT Oda içinde istenilen ısı derecesine göre sobanın yanışını kendi kendine ayarlar ve gaz sarfiyatınıda yan yarıya azaltır KARBÛRATOR TERMOSTATLI Cumhuriyet'e Oüıenli yakıt akımı sağlar. KÜÇÜK BOY Az yer tutar, çok ısı verir. TESCIL EDILMIŞ MARKADIR. Reklâmcüık 4260/14479 rn.ektu.plar Ankara Belediyesinin Otobüs İşletmesinden sikâyet Kâzım Erkan yazıyor: Ankara Belediyesi Otobüs İşletmesi dünyanın hiçbiı medenı sehrinde tatbik edilmiyen blr ha reket tarife sistemiyle biı Ankaralıları nakll vasıUsı sıkıntı•ında kıvrandırmaktadıt. Otobüs İşletmesi troleybuı sebokesi hariç diğer semtlerin otobus seferlerlni blrblriyle hic münasebeti hulunmıyan ve yekdijerine en uzak olan IkJ semtl batlantılı olarak Isletmektedir Meselâ: Etlik Ayvalı semti nikmen Keklikpınan «emtl Ile bağlantılı vapılmı;tit. Bn hatta işliyen biı otobüs ridiş dönüş scferini normal nlarak iki saatte vapmaktadır. Aynı otobüs bn leferi esnıısında Ktlik Ayvah da 15. Ulus da 30. Dlkmen K. Pınarında 15 dakika olmak nzere Um 50 dakika <o'.11 gecen duraklarda işlet vazi5ette (akar yakıt sarfiyatı ve Is ffücfl Israft yaparak) bekletilmektedir. İsraf edllen bn işgücO ve akar yakıtı gören ve bilen kimse yok mudur? Otobüs İşletmesi bu aşikâr israfcı tutumunda de*am edenr eelecek y\\ iki misli zarar edeoetrl muhakkaktır İlgili ytıksek mercilerılen Ankara Otobüs İşletmesinH bo iyi nlmıyan hareket tarife «isteminin kaldmlmasi icin mOdahalede bnlnnma^ını ve semt otobüslerinin normal seferlerinf tam iâyıklyle yapabilmeleri lcin bağlantıdan kurtarılmasını ve eskiden oldujfrı yihi Ulus merkez •lınmak nıretiyle isletilmesini ve duraklarda heklemenln kaldırılmasını ufak okııl fiîrenrlsl yavrnlanmıı adına ehemmiyetle rica ederiz. «^^m ^ M I M ^ ^ ^ K ^ ^ ^ ^^ı» t ^ ^ ^ ^ ^ ^ H I ^ | CUMHURlYErin retrtkan: jpıpuıuııııııııııllip Biracışarkı Yazan: A. J. Cronin 363 BAKIRKÖYE OTOBÜS SERVİSİ İÇİN BELEDİYENİN CEVABI Gazctenizin 28.10.1964 Urihli nüs vell YC öjrencilerin nakillert miımhasında çıkan «Baicırküye ^irekt kUndtir. Atakoyden dolmuş, taksi ve otohıis servisi. başlıklı yazı Uzili minibüslerin çalışmaması «cmt sakinlerinla »adece otobüslerden istiler tarafından incelenmiştir: • Taksira Ataköy ring otobüı fade zaruretinJ doğurmakta ve bu hattı mevcut değildir. Taksim A hattan vasıta tasarrufunu mümkün taköy hattınds 4 otobüs 3539 daki kılmamaktadır.» ka ara ile muntazaman çalışmaktadır. Otobfislerimiz AUköy Uk durağından boş denilecek kadar ax yolcu tle hareket etmekte vt Bakıtköy içerisinde mevcut dnraklardan yolcu toplayarak Tayyartcl Fazıl meydanına ve oradan da Taksime kadar yolcu alarak gelmektedir. Bakırkoyti Sirkeclye bağlayan Topkapı Bakırköy arasında calıt»n 2 adet otobiijten aktarma nıretiyle veya trenlerdcn istifade ile Üsküdardan Suat Erriner ( yazıyor: Üskudar'ın Cuma Pazsurı, Gün Ooîumu (eski Ahmediye) caddesinBİR TELGRAF de kurulmakta idi. Vurttaşlık vazife ve sonımluhığuna dayanarak sayın Belediye Baskanı Hasim l?can'a «önderdiğlm bir mektupU. sehrin en işlek yerlerinden birinde pazar kurulmasımn, hem trafiği aksatmak bakımından mahznrln oldu ğnna, hem de sakll manzaran dolayısiyle şehircilikle tetifinin mümkün olamıyacağını vc bn Mbeple pazar yerinin bu işlek caddeden kal Bitlisin ilçelerl olan ve Bitlise munaslp bir meydana en uzak mesafesi 60 kilometre dmlarak naklinin zarurt oldufunu. delllleriybulunan Ahlet, Adilcevaz ilçelele açıklamıstım. Bu müracaatım ri adlî yönden Ercis flçesine bağ saym Belediye Başkanı tarafından lanmıştır. makul ve muvafık Körüunüs olacak Van'ın llcesi olan Erclf bn 11 ki, üç haftadan beri pazar yer) çelere 80100 fcUometre mesafeşehrin tç mahallelerine nakledllmisdedir. Ve halk boralara gidip tl. Fakat her ne olmnşsa olmus, bn gelmekte ^iiçlük çekiyor. Kısın hafta yine pazar yeri esld yerine sık aık kapanan bu yolnn durn Gün Doğumn caddesine naklemn nazarı itibara ahnmadan, dilmis ve orada knrnlmnstur. Ahlet, Adilcevaı llcelerinin Erriş Afır Cezasına bağlanışl vaVerdiği kararı ancak lcıu bir tandaşlara çok asır maddl ve tnilddet tatbikten sonra. bilinemeı manevi kiilfet yüklemiştir. nasıl bir tesir altında Alarak vaz geçen bir belediyenln otoritesinin ne Rnmaşeıoiln derecede samlacagım takdir etmek I ilgilllere düjer. iİRİHIere Çeviren: Vahdet Cültekia 363 BÎR ACI ŞARKJ BİR ACI ŞARRJ BÎR ACI SARKI 364 Terence : «önce bir sandviç yemek istemez misin, Mart?» diye sordu. Mart: «Sonra» dedi. «Sen git . bunu da götür.» O günkü büyük olayın baş kahramanı olmam dolayısiyle, bana böyle pek lâübali, biraz da küçümseyici bir şekilde «bu» denilmesi hiç de hoşuma gitmemişti. Terence ile giderken: «Yiyeceğimi iyi seçnıeliyim bence» dedim. «Sonra, çok da vememeliyim.» «Burada ne yersen hiç dokunmaz sanaj Bu sözlerin doğruluğu Nora ile Josephine"nin yanına gittiğimizde ortaya çıktı. üpuzun, kalabalık bir tezgâhın önündeydiler. Josephine'nin kızgın bir hali vardı. «Artık bu kadan da olmaz, Terry! Ne duşük ahali bu! Sonra, sosisli sandviçten başka bir şey de yok gibi!» Terence, onu yatıştırmak ister gibi: «Aaldırma» dedi. «Bu gece istakoz yiyeceksin, şampanya içeceksin.» «Bu geceye daha yıl var. Sonra, Nora'ya bak, gönlü bulanıyor, hiç olmazsa bir konyak içmeli. Ben hep derim, mideyi bastırmaya konyak birebirdir.» «Konyak ister misin, Nora?» Nora «hayır» der gibi başını salladı. Ama, gerçekten gönlü bulandığı belliydi, pek de bitik bir hali vardı. «tlle bir şey içeceksem, cin içeyim bari.» Terence: «Haybay» dedi. Çadınn sonundaki blr masayı gösterdi. «Siı ikiniz gidin şuraya otornn.» Bu gibi şeylerde Terence'nin üzerine yoktu, dogrusu. Ne yaptı yaptı, güzel yiyeceklerle, içki lerle iki tepsi hazırlattı. Birini o aldı, birini ben, masaya götürdük. Nora cini içti ama, bir şey yemedi. Josepbine bir sandviçin yarısmı yedi, sonra, benliğine dokunmuş gibi, öbür yansını bıraktı. Ben bir çift sosisli sandviç yedim, daha çok yememe kalmadı, çünkü sandviçlerin geri kalanını Terence temizledi, hattâ dalgınlığına geldi, Josephine'nin bıraktığı yarımı da yedi. Sonra, yarışçüara verilen yuvarlak bir plâka çıkardı. bana uzattı: «Giyinme odasına bununla girebilirsin. Esyan bende, arabada. Birazdan git, geç kalma.» Ayağa kalktı. «Gel, Josey'ciğim, şöyle çıkıp bir hava alalım.» Onlar giderlerken, ben de plâkayı ceketimin yakasma taktım. Nora ile başbaşa kaldığım için sevinmiştim, niçin bu kadar üzgün olduğunu öğrenmek istiyordum çünkü. Derken, bir de başımı kaldırdım baktım ki Martin geliyor. Geldi, yanımıza oturdu. Bana şöyle bir baktı: Orada bulunmamı istemiyormuş gibiydi. Canı sıkılmıştı. Nora'ya döndü: «Birazdan çalışmaya başhyacağım. Ondan önce, bir bakayım nasılsın dedim.» Nora karşılık vermiyecek sandım ama, biraz durduktan sonra, ağzının içinde mınldandı: «Geç kalmadın mı? Beni soruyorsan söyliyeyim: Çok kötü bir durumdayım.» «Bir şey getireyim mi? Bir cin?» «Bıktım cinden! Hep cin, cin, cin! Hiç de sevmem, bilirsin.» «Yapma, Nora... Kendinl toparla biraz. Kendine bu kadar dert edinecek bir şey yoktur belki.» «Sen böyle düşünürsen iyi.» Bu kavgadan sıyrılmak istiyordum ama, Martin'in oturduğu lskemle beni köşeye sıkıştırmış ti. Onların konuştuklannı dinlemek zorunda kaldım. Martin Donobue, öfkesini tutmaya çahşarak konuşuyordu işmdi: «Çocukluğu bırak, Nora. Allah aşkına kendini toparlamaya çalış. Bu gece eğleneceğiz, keyfin yerine gelir.» Nora: «Ben gelmiyorum ki» dedi. «Ne! Gelmiyor musun?» «Evet, gelmiyorum. Şimdi de bur'da kalacağım, geçmezse, sizinle otomobille de gelmiyecegim, trenle döneceğim eve.» «Hangi trenle?» Altıya on kala ekspresiyle. Evet, öyle yapacağun. Bütün gün dayanamıyacağımı anladım, vola çıkmadan önce tarifeye baktnıı.» «Demek benimle dönmiyeceksin?» «Hayır. Bakma bana öyle!» «Daha çok yakın günlere kadar benim sana bakmamdan hoşlamyordun.» «Artık hepsi bitti. Sen de öyle. Bitti, kapandı.» Martin bir şey söylemedi. Sonra, Nora'ya aert sert, uzun uzun bir baktı. «Pekâlâ» dedi. «Sen öyle istiyorsan öyle olsun.» Kalktı, beni kolumdan çekti. «Sen gel. Kâtibin odasına götüreyim seni artık. Bilmem neden bütün belâlar beni bulur. Yarışa gireceğini yazdırmazsam bu iş de bozulur.» Nora^yı orada bıarktık, yazıhaneye gittik. Bitiş yerinin yanında dörtköşe bir çadırdı burası. fçeri girmeden, Martin durdu, bana bir tembih çekti: «Seni buraya kimin getirdiğini söyleme sakm.» (Arfcası var) Üsküdarda Belediye Yok mudur? Vatandaş mahkemeye gitmekte *ok güçlük cekiyor f^m^mm ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ M ^ I ^ ^ ^ ^ K ^ H I H ^ ^ A ^ ^ ^ ^ « ^ M ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ş ^ B m ^ş^şa^ ^^^^^»^^m^ I