18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
mı=ııııııııııııııııııııuıııııııııııııııııııııııııııııııııııi!iııııııııııııııııııııııııııııiiiuııııııııııııııııııııııi=ıııı Fuar'dan ilham! Ncw York, 19 Ekün 19M New Yorkia dördüncfl günümüı bu! Beni, sfağı yukan, oteIe hapseden sıkı bir üşütme yüzünden ünlü New York Fuarı'nı förmek işinl ancak dün başarabildik. Ve dün 13,30 dan 23,38 a kadar tam 11 saat taban tepmek biçiminde bir gezişle sergiyi dolastık. Hava, yazdan kalma idi. Bir gün Sneeki yağmnr ve sababki Ciseleme; kollarını günese, kucağını sıcağa açmıştı. Insanlar serginin asfalt yollarına dökülmüşlerdi. Ceketli, ceketsiz, entarili, pantolonln, neşcli, terbiyeli, nazik, güleryüzlü... «Çirkin Amerikalı* yı kendi vatamnda mumla arasak bulamayız gibi geliyor bana... Insanlann kum gibi kaynaştığı yerlerde bile olağanüstü bir disiplin ve rahat bir tatlılık göze çarpıyor. Anlaşılan Amerika, Atnerikahnın sımanklıfını da az gelişmiş ülkelere ihraç etmekte... Böyle güzelim bir günde elimizden geldiğince pavyonları gezdikten ve gösterileri seyrettikten sonra güneş çekildi. Geceyle beraber yandı ışıklar. Renkli sularda alabildiğine projektör oynnları sürüyor, gökyüzünü binbir gece masallarına döndüren hava fişekleri çakıyordn. Biraz ötemizde duran büyük bir ışıklı panonnn üstünde yanıp sönen rakamlar gördünı. Bn nedir? diye sordum. Cevap verip anlattılar ki bn, Amerika'nm nüfusunu gösteren bir tablodnr. Ülkenin neresinde doftım olnrsa, elektronik bir düzenle aynı anda bu levhaya kaydedilmektedir. Saatime baktım : 22,50. Ve o dakikada ışıklı rakamlar pano'nun üstünde şöyle sıralanmışlardı: 192.975.019 Birkaç saniye sonra sondaki 19 rakamı 20 oldu. Aradan birkaç saniye daha geçince 21, ve birkaç saniye daha sonra 22 .. Amerikan toplumuna yeni vatandaşlar katılıyordn. Gelsinlerdi onlar... Hepsine ekmek vardı. Hepsinin kaderi, tıpkı sn ışıklı levhadaki doğumları gibi kontrol altına alınmıştı. Asgari geçim ücretleri, sosyal sigortalan, oknlları, meslekleri .. hepsi, hepsi hazırlanmıstı. Amerikalılar bebekleri endişeyle degil, neşe ile karşılamasım bilen bir millettiler. Hele niç kimse halka, bizimkiler gibi bakıp : Cahil keratalar! Başka eğlenceleri yok; durmadan çocuk yapıyorlar!.. diye, hırsla ve horlama ile söylenmiyordu. Biz ki, ekmeğimizi paylaşacaklar diye, yeni doğan vatandaşlarımızı korknyla karşılıyan bir millet olduk, ve biz ki, kaçakçılıkları, yolsuzlukları, uğursuzlukları kontrol altına almaya çalışacağımıza doğumları kontrol altına almağa çalışmz... New Tork Fnarı gezdigimiz günün gecesi kapandı, Bn sergi için çok şey yazıhp söylendiginden, konunnn çeşitli yanlarına dokunmıyacağım. Biliyorsunuz Fuar nisandan beri açıktı ve dünya çapında yankıları oldn. Benira dikkatimi en çok çeken noktayı şöyle belirtebilirim : Sergide haklı şöhreti Birleşik Devietlerin büyük sanayi kurnmlannın pavyonları kazanmıslardı. Bunlar özellikle otomobil ve elektrikli ev esyası >apan firmaların bazırladıgı köselerdi. Milyonlar dökülmüş, ama cansız defil canlı, snsan değil konusan, cansıkıcı değil eğlenceli bir sergi düzeninin başarısı kazanılmıştı. Bütün firmalar ki bunlar Amerikan toplum hayatına hâkira çizgilerini çeken kurumlardır • halka, geleceğin haberlerini veriyorlardı : Uzay devri başlamıştı. Atesi bulan insan, gökyüzünün erisilmez noktalarına kendisini nlaştıracak yakıt'ı da bulmustu. Denizlerin diplerindeki, balta girmemiş ormanların kuytnluğundaki, Kntapların bnz çöllerindeki tabiî zenginlikler, insanın emrine girmeyi bekliyorlardı. Amerika bn yarışta blrinci olmalıydı. Edison'nn çocnkları ve torunları elektrifika*yonda birinci idiler. Geleceğin toplnmn teknik bir toplnmdn. Geleceğin bayatını şimdiden vatandaşlarına müjdeliyorlardı bu kurumlar... (Dikkat edilecek nokta, bu dev firraaların, halka, bir müşteri gibi değil, bir vatandaş gibi hitap etmeleridir.) Daha çok çalısılmah, bilimin ve tekniğin imkânlan daha çok kullamlmalıydı. özetle diyebilirim ki, Birlesik Devletler halkı, toplum yönetlmini sıkı sıkı kavramıs bulnnan çelik ellerin ipnotizması altmdadır. Bn telkinden bir saniye bile kurtnluş yoktur. Sergi gezerken, yolda yürürken, televizyon seyrederken, sinemaya girerken, radyo dinlerken ve her saat, her dakika, her saniye bir büyük makinenin nğultuları kulaklannı doldnrmaktadır halkın... Arada falsolu tek ses yoktur. Tapılan propaganda neşeli, canlı ve keyif vericidir. F.lle tutulur örneklerle, inandırıcı kanıtlarla, renkli çizgilerle vatandasın karsısına çıkmaktadır : Hey! Buraya bak! Su elektrik ütülerini bnndan bes yıl evvel bir hafta çahsarak satın alabilirdin; şimdi bir saat çalışarak sahip oloyorsnn! Arkadaş! Şu bnzdolaplarını gBrüyor musnı»! Bnndan bes yıl Snce iki ay çalısarak bn buzdolabına sahlp olabilirdin; şimdi bir bafta sıkı çalıssan bu cici şey senin olur! Işçi ücretleri ile piyasadaki fiyatlar bizdeki gibi alaalahey olmadığından, kalem kâğıda vnrnlabilir bnnlars benzer iddialar... Ve Amerikalının beyninde ujuldayan tek emir : Çalış, çalış, çalış, çalış!.. Daba iyi bir bayat istiyorsan durmadan çalış! Biliyorum bizde de en yetkili agızdan söylenmişti bu söz. Amerika'dan şu farkla ki, iş organizasyonn yapılmadan . | DÜŞÜNCELER | ııııEııımııııııııııııııııııııııııııııııııımııııııııııııııııııııııiMiııııııııııııııııııımııııııııııııııııııııııııiEıııı daha pahalısı çok daha iyisi yok' İmar plânları bastırılıp halka para ile satılacak Istanbul sur içi yanmadasının imar plânı, kataloğ halinde bastırılarak satışa çıkanlacaktır. Bunu diğer bölgelerin plânlan taktp edecektir. Bu çalışmalar, imar konusunda vatandaşa Beledlyeyi kontrol imkârunı verecek ve vatandaşlar bulunduklan yerden arsalarımn imar durumunu öğrenebileceklerdir. Öte yandan Belediye İmar MUdürlüğü, projelerin tetkık ve ruhsata bağlanmasım hızlandırmak için yeni bir çahşma düzeni kurmuştur. Bu düzende müracaatlarm cevaplandırılması bir aydan 10 güne düşürülmüştür. Çağdaş Sosyalizm Anlayışı Memleketimizde 27 Mayıs Devriminin ve onun eseri olan 1961 Anayasasının getirdiği ve sağladığı ifade ve tartışma özgürlüğü içinde son zamanlarda sosyalizm tema'sının gıtgide artan bir şekilde ele alındığı görülmektedir. Böyle bir tartışma serbestliğı Türk demokrasisi için bir sıhhat belirtisi olarak selâmlansa bile, bir toplumun yanlış düşüncelere ve neticelere sürüklenmemesi için, bütün bu çeşit yayınların ilmî yonden bir tahlüe tâbi tutulması ve ileri sürülen fikirlerin çağdaş ekonomi ve siyaset bilimi yonunden değerlendirılmesı lâzımdır. Oysa bizde bu konuda yazılanlar ve söylenenler çok dela geçen yuzyıhn dermeçatma cep kitaplarının ve broşürlerinin demode ve mahdut bilgi ve görgülerini anlatmaktan öteye gidememektedır. Daha evvel de bir münasebetle işaret ettiğimiz gibi; insan ruhunun ve zekâsının gelısmesi durmadığma ve bu düşüncenin kendı önünde henüz muazzam bir geleceğı olduğuna göre gerçek ilerici aydınların kendilerini ve toplumlarını belirli bir «izm» içinde bu cizm» yeni Afrika devletlerinden birinin Başbakam olan Kamuzu Banda isminden mül hem olarak okullarda doktrin halinde okutulan «Kamuzuizm» değil de Marksizm bile olsa dondurmak ve durdurmak istiyecekleri düşünülemez. Nitekim Karl Marx'ın 1848 de Komünist Manifestosunda ve 1866 da «Das Kapital» in 1 inci cildinde kapıtalist toplumlar bakımından savurduğu kehanetlerin iflâs ettiğini ve Batıda çalışanların (proleteryanın) yaşama seviyesinin gitgide bozulmak şöyle dursun, o günden bu güne kadar meselâ Ingiltere'de en aşağı üç misli düzeldiğini istatistikler göstermektedir. Bu anlamda olmak üzere, Bernard Shaw : «Shakespeare benden büyük olmakla beraber, ben onun omuzlarına basıyorum» demişti. Bizler de ilmi ve fikri muhta r Yazan: Dr. İsmet Giritli riyet ve tarafsızhğımızı bir dogmaya veya bir tertibe kaptırmamak kayıt ve şartı ile, bugün olayları gelip geçmiş sosyal bilımcilerin omuzları üzerinde seyretmek ve değer hükümleri vermek mevkiınde ve mecburiyetindeyiz. Nitekim geçenlerde vefat eden ve çağımızın gerçek anlamda namuslu ve güclü aydınlarından biri olan John Strachey, 1930 senelerinde tam bır Marksist iken, bilâhare birtakım tecrübe ve müşahedelerinden sonra bu yoldan dönmus, 1960 da yayınladığı «The Strangled Crv Boğuk Ağlayış» adlı makalesinde bir kaİKinma ve kurtulus reçetesi gibi sunulan Marksizmin, »vasıtalarının korkunç, buna rağmen elde edilen sonuçların alelâde ve normal» olduğunu kabul etmiştir (1). II Bu arada meselâ Türkiyede Devletçilik tatbikatma, antikomünizm iddiası ile her türlü budalalıkları yapmayı itiyat haîine getiren ve adına «Communisto phobia» diyebileceğimiz patolojik bir açıdan Bakanlar, onu komünizm olarak adlandırırlarken, aşın ve yine aynı derecede patolojik sol açıdan Bakanlar ise Cumhuriyet Türkiye sinin Devletçiliğine •Kapitalizm» ve«Atatürk Devletçiliğinden tâviz» adını vermekten çekinmemektedirler. Bu iki iddia da, tatbikattaki son gelişmeleri ve çağdaş düşünce akım larını izlememekten veya maksatlı olarak aksettirmemekten doğmaktadır. Gerçekten çağunızda, Liberalizmin ve Kapitalizmin diyarı olan A.BD., îngiltere ve Fransa gibi memleketlerde dahi Devletin ekonomik alana müdahalesinin bir so nucu olan plânlı ekonominin mev cudiyeti inkâr edilebilir mi? Diğer taraftan, İngiltere ve İsveç denemelerinden sonra Batı Dünyasmda Sosyalizm katı bir doktrin olmaktan çıkmış, meselâ kamulaştırma ve devlet işletmeciliği Sosyalizm için şart sayılmamaya bile başlanmıştır. İngiliz ve İsveç Sosyalistleri yanında Avusturya, Danimarka ve diğer memleketlerin Sosyalist Par tileri kamulatırmadan hiç söz et Büyük Türk düşünürü Gökalp bugün yurtta anılıyor ölümünün 40. yıldönümünde büyük Türk düşünürü Ziya Gökalp'ı anmak için, şehrünizde iki törenle, Beyazıt Kütüphanesinde bir sergi düzenlenmiştir. «Abülhak Hâmit Derneği» tarafın dan düzenlenen bu törenlerden ilki bugün, saat 10 da Zeytinburnu «Ziya Gökalp İlkokulu» salonunda; diğeri ıse yaruı M.T.T.B. Eminönü Lokali salonunda yapılacaktır. Büyük düşünürün şahsiyeti tle Türklüğe yaptığı olumlu hizmetlerinin söz konusu edileceği bu toplantüardan sonra, uyancımn Türbedeki kabri ziyaret edilerek çelenkler konulacaktır. mez olmuşlar ve kamu sektörü bir çok alanda, yerini özel sektöre bırakmağa başla mıstır. Evet; bugün Batıda Doğmatism, Doktrinerlik ve fikir inatçıhğmdan kurtulan ampirik ve prağmatik Sosyalistler ile Liberaller arasındaki ayrılık ve tartışma, bir dokt rin ve ideoloji tartışması olmaktan çıkmış, daha ziyade, dev\et müdahalesinin oranı ve bunun gerçekleştirilme tedbirleri üzerinde cereyan eden bir görüş teatisi haline gelmiştir. Nitekim bu anlamda olmak üzere İngiliz Sosyalist Düşünürü ve Parlâmento üyesi A. Crostland, 1962 de yayınladığı, (The Conservative Enemy Muhafazakâr Düşman) adlı eserinde fikirler arasındaki bu uzlaşmadan «Ideolojinin sonu» olarak bahsetmektedir. Önemli nokta şudur ki: Crostland'ın kitabına başlık olarak aldığı •Muhafazakâr Düşman» sözü daha ziyade yeni gelişmeleri tâkip edemiyen ve bu bakımdan muhafa zakâr kalan doktrinci ve doğmatik Sosyalistleri kasdetmekte ve bunların Muhafazakâr Partinin Muha fazakârları kadar, isteyerek veya istemiyerek, Sosyalizme zararlı ve hattâ düşman oldukları belirtilmektedir. ,(1> John Strachey, The Strangled Cry, Encounter, November and Decetnber, 1960. Emayetas Toptan Satı? Müdürlüğü : Tahtakale C. No. 13 Tel: 22 03 52 / 22 66 SO.Bakım • Tamir Servisi: Namık Kemal C. Kasım Bostan S. No. 18Tel : 21 29 08 İlâncılık: 3016/1304(j KARDESLER'DE •TEl:22 00S5i flradıoınıılferşey 6 ve 8 A Y İKARDESLEK PASAJIBEYAZIT İttanbulda, Efilerdeki ikramiy» apartmanUrindan biri İstanbul Ticaret Odasının devlet teşekkülleri hakkındaki etüdü İstanbul Ticaret Odası, iktisadi devlet teşekkülleri ile özel sektör kuruluşları arasmda mukayeseli bir etüd hazırlamaktadır. Kamu sektörü teşekkülleri ile özel sektör kuruluşlannın, karma ekonomi düzeninde öngörülen hedeflere ulasabilmesi bakımından gerekli işbirliği ve çalışma alanlan hakkında önemli konulara değinen bu etüd, yakında ilgili Bakanlıklarla Türkiye Odalar Birliğine gönderilecektir. Garson Eğitim Merkezi açılıyor îş ve İşçi Bulma Kurumu İstanbul Şubesi, turizm ve otelcilik sanayiine kalifiye eleman yetiştirmek hususundaki gayretlerine devam etmektedir. Bu maksatla kurulan gar son eğitim merkezi yakında (aaliyete başhyacaktır. Kurslara en az orta derecede öğretim görmüş elemaalar kabul edilmektedir. Içilecek Ampullerde GELEE ROYALE Devamlı Fikri mesai yapanlara: « Hafıza, zekâ ve düşünce gibi ruhî melekelere vuzuh vere• * rek yorulmadan devamlı çahşmayı sağlar. tş adamlaruıa: Ruh ve fizik yorgunluklarını gidererek, huzur içinde isabetli karar alma imkanlan verir. Sporculara: Moral yüksekligi ve enerjl sağlıyarak formda tutar. Zayıflama rejimlerinde: Şişmanlatıcı gtda açıklarım kapatabilecek, en ku^etli yardımcı gıdadır. Fizik, entellektüel ve seksüel yorgunluklarda miispet teslrlerl barizdir. Yaşlılıkta gençlik, gençllkte enerjinin devamını sağlar. Gelee Royale. Aksu Lâboratuan Çemberlitaş İstanbul Tel: 27 23 52 Tanzimat Fermanı pulları satışa çıkıyor Tanzimat Fermanının 125. yılı münasebeüyle Istanbulda; 50, 60 ve 100 kuruş değerlerinde 3 hâtıra pu lu bastırümaktadır. Mustata Reşit, Âli ve Fuat Paşalarm resimleri bulunan pullar 3 Kasım 1964 tarihinde satışa çıkanlacak ve 2 Mart 1965 günü akşamı satıştan kaldınlacaklardır. Birikmiş paralarını en geç 26Ekim Pazartesi akşamına bankamtza yaltranla* DOKTOR SREYYA ATAMAL Op. Croloğ Taksim, Sıraselviler 105/4 Tel: 41 57 44 Bay Fikret Cölgecen Yeni adresinizi büdirmenizı rica •ederim. Turgut CUmhuriyet 130C1 Açık ve az bulutlu önümüzdeki 24 saat içinde yurdumuzda hava: Bütün bölgeler açık ve az bnlntlu geçecek, rüzgârlar güney yönlerden hafif olarak esecek, hava sıcaklıklarında düne nazaran önemli bir değisiklik olmı yacaktır. Gönül ÜLKÜ Gazanfer ÖZCAN TIYATROSU Mubterem Kadıköy Hftlkının ısrarlı arzuları ve sinema sahiplerlnln anlayı; ve nezaketl netlcesl vakl olan anlaşma Uzerlne SEZON BOYUNCA HER PAZARTESİ GECESİ 21.15 de ADRESİMİZE DİKKAT YENİ OTEL BOGAZIÇI Adüye bitişiği Yeniköy Boğazın şahane manzarasma hâkim otelimizde kışlık tenzilâtlı tarifemize başladık. Fiatlarımız: 2 Kişilik Banyolu Oda 60 T.L. 1 » » » 35 TX. Tel: 68 80 01/38 Cumhuriyet 13023 tfeManMMt Ekim 25 Cemazivelâhır 19 8 s 3 s M O KADIKÖY OPERA SINEMASINDA Temsıllerlne devam edecektir İlk eser: 26 EKİM PAZARTESİ GECESİ c o « »4 S B V. 1 6.21 11.58 14.53 17.14 18,46 4.39 1 ı ' ı I \ E. 1 1.05! 6.42^ 9.37J12.00J 1,31| 11,23 KOCAMIN NIŞANLISI IVfrikasr Tazan: S. ŞENDİL 75 APARTMAN DAİRESİ ve ayrıca Biracışarkı Yatan: A. J. Cronin 264 5 0 0 . 0 0 0 LİRALIK BtR AC1 %>AKK1 BtR AC1 ŞARKJ 263 BtR ACI SARKI 265 çeşitli para ikramiyeleri çekilişine girerler Bu çekilişe girebilmek için Son iki gün yağmurluydu, annem biraz daha lçine kapanmıştı: Öğle yemeklerinden sonra odasına çekilip kitap okuyordu. Şimdi de orada olduğnnu biliyordum. Elimde mektup, kapıyı vururken içim zalim, günahkâr bir zafer duygu•nyla yanıyor, başıma kan yürüyordu. «Buyurun.» Içeri girdim. Annem kitap okumuyordu. Peneerenin önünde ayakta dııruyordu. Yüzünde gene o dalgın, düşünceli, üzüntülü hal vardı. Bu hal ona son yülarda gelmiş, gittikçe de bastırmıştı. Yarı dönerek, isteksiz isteksiz bir gülünısedl. «Anne...» diye, ona doğru gittim, sonra dnraladım. Sevgiyle, biraz da, nedense, beni hoş görmfiyormuş gibi bakması sinirlendirdi beni. Bu kadarla kalsa gene iyi: Elimi çekmeye kalmadan elimi tuttu, yanağına bastırdı. Bu gibi duygu oyunlarına kanıp volumdan sapacak değildim. Baştanbaşa titriyor, ter döküyordum ama, kendimi zorladım, lâkırdunın arkasını getirdim: «Sana bir şey göstereceğim.» «Göster, Laurie, yavrum.» Elimi bırakmadan, gene pencereden dışan, aşağı doğru bakıyordu. Benim gözlerim de oraya doğru kaydı. Baktım, kapıda istasyon arabalanndan biri durmuş, uzerine bavullar bağlanıyordu. Sonra, bardaktan boşanırcasma yağan yağmurdan korunmak ister gibi ikibüklüm biri, kapının ağzuıdan fırladı, arabaya daldı. Hiç de yabancısı olmadığımız biriydi bu ama, üzerinde şimdi o şatranç çizgili elbise yoktu. Arabanın kapısı hızla kapandı, arabacı yerine çıktı, arabayı sürdü. O küçücük odayı bir ölüm sessizliği kaplamıştı. Kekeliyerek: «Gitgitti ha?» deUim. Annem ağır ağır başını salladı, sonra bana doğru döndü. «Ben gönderdim.» «Neden?» «Baban vardı ortada, Laurence. Sonra, sen de varsın. Birden anladım ki, başkasına yer yok.» Boğazıma bir yumru tıkanır gibi oldu. Ne konusabiliyordum, ne yutkunabiliyordum. Annemin yüzüne bakakalmıştun. Bir elinı annemin elindeydi. öbür elimdeki mektubu avucumda buruşturup sıktım, sıktım, biçimsiz bir yumak haline getirdim. Sonra, gözlerimi yumarak, annemin kucağına atıldım. Leo Amcamın oturduğu ev, VVinton'un Gorbielaw dedikleri fakir mahallesinde dört katü, ambar gibi bir yerdi. Hukuk Yurdu gibi de tuhaf bir adı vardı. Arnavutkaldırımı döşeli bozuk, dar iki sokağın kesiştiği köşede yıkıkdökük eski bir yapıydı. Köşe pencereleri sıvanmış, pis bir karaya boyanmıştı. Ne var ki, ev kasabanın göbeğinde, Argyle caddesinin yakınındaydı, çıkinca, gemı tezgâhları hemen oracıktaydı. Amcamın işine pek elverişliydi sanırım. Ev olarak pek güzel bir yer değildi. En üst katta uzun, loş bir sofa vardı, iki yanında da bir alay odalar. Buralarda yatüıp kalkılıyordu. Ben o gece geç vakit geldiğim için, bu odalann ne biçim yerler olduğunu daha bilmiyordum. Yalnız, benim odayı biliyordum: Sofanın sonunda bir oda, içinde demir bir karyola, bir el yıkama yeri, bir de patlak bir hasır sandalye. Sofanın öbür ucunda da mutfak vardı, orada amcamın her işine bakan hizmetçisi, Annie Tobin akşam yemeği olarak ekmekpeynir vennişti bana. Aralıklı uyumaştum. Argyle caddesinin tramvay gürültüsü bir yandan; bir yandan da annemi düşündükçe yüreğimin parçalanması. bende uyku bırakmıyordu ki. Bir gün önce Merkez İstasyonunda aynlmıştım annemden. En aşağı bir yıl ayrı kalacağımızı düşündükçe annem «Bir yıl çabucacık gelip geçer» diyordu ama ayrılmamız pek acıklı olmuştu Yalnız, sabah olunca, yeni yaşantılar umudu uyanmıştı içimde. Kalktım, elimiyüzümü yıkadım, giyindün. Sonra, kapıyı açıp dışan çıktım, kahvaltı aramaya başladım. Bn. Tobin mutfakta maltızın başındaydı. E1U beş yaşlannda, biçimsiz bir kadındı: Kıpkırnuzı bir surat üzerinde sivilceler, ufacık ufacık çukur masmavı gözler, diken diken olup havaya kalkmış gibi duran bakımsız kır saçlar. Yan belinden aşağı kahverengi eski bir örtüye sannmıştı. Ayaklarmı da şıpıdık çuha terlikler süslüyordu. Bu kabasaba görfinüşfi bir yana, koyu bir Irlaiıdalı ağziyle konuşuşu, senlibenli davranışı beni daha şimdiden kızdırmıştı; kafama koymuştum: Şu kadmı hiç sevmiyecektim. «Amcam kalkmadı mı daha?» «Çoktan kalktı da gitti bile, bir saat oluyor.» «Kiliseye mi gitti?» diye sordum, çünkü böyle erkenden sokağa çıkışına hiç akıl erdirememiştim. (Arkası var) SON PARA YATIRMA GüNü YAPI ve KREDİ BANKASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle