29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
pencere I Bir Skomtal'ln Torihçesi. " • Sayın Fethi Çelikbas, Dün bn köşede çıkan mektubunuzu, savnnma hakkına duyduğum saygı yüzünden, yayınladım. Ama hetnen belirteyim* ki, yazınmn onbes yirmi satırı dısmda konuyu ilgilendiren disc dokunnr bir şey yok. Mücerret büyük lâflar, . Hem de bir Bakanm kaleminden çıkmasına usılaeak ksd*r dağınık düzen lâflar .. Meselâ sık sık bir «namdar hukukçu» dan söz açıyorsunuz . Niçin* Anayasanm 195 inei maddesinden s(fz açıyonnnnz . Niçin? Hele bir Bakana yakısmıyacak sekilde Sayın Naci Gürol'un kgahsiyeti» hakkında «sahsiyata» çirismeniz niçin?.. Bütün bnnları bir kenara itivorum. Meseleyi faydasız bir polemik haline sokmak bu kösenin prensiplerine aykırıdır. Geliniz beraberce doğru'ları bulmaya çalışalım : Mesele nedir? Danıstay d5rt adet tehiri icra kararı vermlv tir. Ve siz Sanayi Bakanı bn dört adet tehiri icra kararını hiçc saymıssmız ve saymaktasınız. Bu satırları sizin ve okuyucularımm okuduğu şn dakika ve saniyelerde bu fiili durum devam etmektedir. Simdi vesikaları konusturalım. Ve hikâyeyi tarih tarih, madde madde gözler önüne serelim : Siz meşhur «Selâhattin Akyol» tahkikatında ki sırasl gflince bu konuyu da tekrar ele alacağız Bakanlık Teftiş Heyeti Reisi Naci Gürol'on tutnmunn beğenmemissiniz. Kafanızda bir tasarı var: O koltuğa bir bemşerinizi tâyin etmek . Ve simdi dinleyiniz': 21/3/1962 tarihinde Naci Gürol'u Enerji Dairesi Reısliğine nakletmek için emır verıyorsunuz. 5/4/1962 tarihinde Naci Gürol Danıştaya başvuruyor. Bu tâyinin kanunsuz olduğunu ileri sürüyor. Hakkını arıyor. 11/4/1962 tarihli kararla. Danıştay, yürütmenin (Birinci savunma gelinceye kadar) durdurulmasına karar veriyor. 22/5/1962 tarihli kararla (Sizin savunmanızı gördükten sonra) Danıştay, tehiri icra kararının devamına ikinci defa karar veriyor. Bu kararlardan sonra n e yapar Sayın Çelikbas. kanuna saygı duyan bir Bakan? Her halde dâva sonuçlanıncaya kadar Yüksek Mahkemenin hükmüne uyar değil mi? Peki siz ne yapıyorsunuz? 10/9/1962 tarihli bir emirle ve meşhuuuuuur görulen Iuzum maddesıne davanarak Naci Gürol'u Bakanlık emrine ahyorsunuz. Gurol hakkını aramıs ama hn«umetinİ7i daha da kendisinin üstune çekmıştır. Buna ragmen bu karannızın hakjızhğına da ısyan eder ve mahkeme kapılarına koşar. 13/12/1962 tarihli bir kararla Danıstay gene Gürol'a hak verır. . ve gorulen lüzum uzerine Bakanlık emrine alınması karannın yürütülmesini durdurur. Bu da yetmez... 1S/12/1962 tarihli bir başka kararla Danıştay, Naci Gürol yerine tâyin ettiğinız hemşeriniz Rahmi Tunçağıl'ın tâyini hakkındaki kararnamenin icrasını da durdurur. Bu da yeter mi? Hayır, bu da yetmez... Siz Danıştayın kararlarına itiraz edersiniz. 26/12/1962 tarihli bir kararı ile Danıştay, sizin birinci itiraz talebinizi... 26/12/1962 tarihli bir başka kararla da, Danıştay, sızın ikinci itirazınızı reddeder... Yetti mi? • Hsyır... Harır... Tetmemfştir Sayın Fethi Çelikbas. Siz bn kararların hiçbirini dikkate almadan heraşerinize Teftis Heyeti Reisliği koltuğnnu takdimde ısrar edersiniz. Her aybası Naci Gürol açıkta kalmış bir memur gibi gidip yarım maas alacaktır .. Ve fter aybası sizin hemşeriniz, Danıstay kararına rağmen, gidip tam maaş alacaktır... Simdi altıncı ay. , Ve siz diyorsunuz ki mektu bnnnzda : «Bilineceği gibi mahkemelerın tehiri icra kararları muameleleri olduğu yerde durdurur.» Peki bn itirafa rağmen, mahkemenin karanna rafmen, muamelenizi neden olduğu yerde durdurmazsınız? Şu anda hançi maameleyi yürütüvorsnnuz Fethi Çelikbas? Naci Gürol'un açığa alınması mnamelesini yürütüyorsunuz. tste onu durduracaksınız. Diyeceksiniz ki : Bn maameleyi artık durdnrun. Danıştayın kararı vardır. Hukuk dışı mantık oyunlariyle koskoca devletin kanunlarına sırt çeviriyorsunuz. Anayasanm 132 nci maddesini hiçe sayıyorsunuz. Bir an mahkemelerin tehiri icra kararlan sizin anlayısınızla ele alınsa, şu koskoca memleket birbirine girer. Takandaki karar tarihlerini mahsns birbiri ardına sıraladık. Tebliğ ve tebelluğ isleri de apaçık ortada cörünsün dive Sizin bu bâdisenin zinciri içinde söyliyecek tek bir keJimeniz yoktur. Helc4»ir de iptal dâvssı emsal almaia çalısmı>^nu ki. onun da konumnzla hiçbir ilgisi yok. tptal dâ\ası devam etmektedir. Biz «tehiri içra,* Jorarından bahsetmek,te\iı. Tehirj^icra «yürütmenln durdnrnlması» demektir. Sir i\ürütmeyı dardurmak» «oyle flnrsrjn, hızlandırmak için elinizden geleni yapnorsunuz. Bu kadar hız ise tehlikelidir... Maacallah bakarsınız devriliterir araba. . | DÜŞÜNCELER | ııııEııııııııııııııııııııııııııııtıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııuıımıuıııııııııııııııııııııııuıııııııııııEıııı Geçenlerde Adıs âlet beyinden emir Yazan: Ababa'da Afrikaalan dıl veya yıne lı zencı devlet rebeyinden emır aıslerının katıldığı lan kalemdır... bir konferans top Kafanızda tasnif landı. Bu konfeyoksa bır murans hakkında malumat veren ya| bıdır. halbuki geri memleketler hakemeyi A dan başhyarak t ye zar şoyle söylüyordu: «Çok dıkkat de, lconuşarak, başkasına söz hak* kadar mantığın merdivenlerinden ettım, Afnkalı ve Asyalı milletie kı vermemek demoKrasi (atbikatı ç l k a r a k yurütemıyorsanız, karşınız lik dakini dinlemek sabrına rhalifc deŞehrı elektrıksız ve susuz bı rin tertip ettikleri toplantılar tan| zanneriilir. Batı ğilseniz, düşüncelerınize gururunu rakmamak ıçın bundan boyle, e tanah ve renkli merasimle açılır.j Aynı gundemi hem bjr uzun olur ve bu uzun' memleketinin, hem de. bir geri zu katıyor ve bır fıkır mubarezelektriK anzaları. gece yarısından nutuklar sonra giderilecektir. Yapılan sıkâ nutuklarda hatipler sıfatlara çok j memleketın hukumet tnasasına ko sinde karşıntz.daki ınsan haklı ise yetler uzerine. I.E.T.T. Idaresı, bu yer verirler. Teşbihler, istiareler yunuz, birmcisinin bir saatte ka1 o n a n a )ç v e r e m i y O r s a n ı z ve eğer kararı almış. teşkılâta duyurmuş birbirini kovalar. Sonra bu Uzun rara ulastırdığı meseleler üzerin1 s i r ı n gj D ji e r bir memlekette eksetur. Buna göre, Iuzum hâsıl olma ve önceden hazırîanmış nutuklar, de ikincisi aylarca müzakere *~ ^ ri>eti teşkıl ediyorlarsa, o memteşkıl ediyorlarsa o memdıkça, pazar günleri elektrik ke bitınce konferansın içi bosalmış der. îkincısmın müzakereleri uzat J iç^gt demokrat k idarenin yery silmelerı olmıyacaktır. gıbi olur. Munakaşalar çoğalır. j majının bır sebebi de karar vere ] e ş tığine kımseyı inandıramazsi' öte yandan sehrın elektrik ıhti sertleşir, delegeler ana dâvalardan cek kadar nefsine ıtimat duym* nız!.. Cahıl ve demagog bir kafayacı, her geçen gün artmaktadır. uzaklaşarak teferruat içinde kay ması ve karar vermemek için buş nın emrine tabi olan dil ve kaleBu yuzden bazı bolgelerde voltaj bolurlar ve genel olarak bu top' konusmalarla vakit geçirmesıdir. min yapacağı fenalığı hiç bir şeduşukluğu oimakta, teknik cihaz lantılarda onemh hıç bır karara i Bovlece bir toplum karar vere yin yapamadığmı son. gunler zar j rek llerlerken, dığeri kararsızlık fında giîzlerımızle görduk. lar çalışmamaktadır. Artan bu ihti ulasılmadan herkes dağılır.» I yüzünden geriler. yacı karçılamak için, Î.E.T.T. IdaHıç şüphe yok Türkiyede demok *** resi, bir çalışma programı hazırla*** ratik sıstemi yerleştrrmek için bir! Kafanın içinde tasnif yapabilme mıs, Sanayi Bakanlığına duyurmuş Ingiliz Parlimentosunda; edebi çok dertlerl halletmeye mecburuz.j kudreti ılerı bir medenıyet mertur. milletvekıllerınin nu Ekonomik kjılkınmayı ve varlıhalesini ifade eder. Batı müzake yat yapan dağılmasını recıleri, uzlaşmak ve anlaşmak i tukları gulünç olur. Edebiyaf yapj ğm âdîl bir surette Bir tiyatro sanatkân ölümle çin konuşurlar, birbirlerini birleş masınlar dıye, Avam KamarasınI temin edemezsek, demokrasi yertıren ve ayıran meseleleri zihni da yazılı nutuk çekme usuiünü leşemez. diyenler haklıdır, külturtehdit edildi bir ameliye ile süratle tasnif eder kaldırmışlardır. Sepette p'amuğu suz bir toplumda demokrasi meyPolis, iki gecedenberı bir tiyatro ler, evvelâ birleştiklerı noktaları olan çıkar konuşur ve kl?a söyli va vermez dıyenlere sdylenecek sanatkânnın hayatı ile yakından ilsöz yoktur. Fakat bunların yanın. gilenrrfektedır Genç kadın, tiyat karara bağlıyarak bir adım ileri verek yerine döner. Hiç süphe yok dıl, beyin faali da şu hususlara çok önem vermek rodan çıktıktan sonra polis bera atarlar. Sonra, birbirlerinden ayrı duşündükleri konularda fikirlerin yetinr açığa vuran bir organdır. de lâzımdır. Dıli ve dolayısiyle ka berınde evıne gıtmektedir. yaklaşabilecekleri meseleler üzeri1 Konuçanı dinleyiniz!. Klm oldu lemi bir anlaşma ve uzlasma âleKaraca Tiyatrosunda gorevll buhakkında derhal karara varir ti hâhne getirmeic, ve dılin ve ka lunan sanatkâra, bundan uç gün ne eğılirler, herkes ne nispette' karşısındakine tavizde bulunaca1 sınız' Karşmnda'rinı budala telâk lemin dağıtıcı, tesanudu bozucu önce bir mektup gelmiştir. Düzkı eden ukalâ. Allahın verdıği te bır araç olmasına mânı olmak... gun bir el yazısı ile yazılmış olan ğını bılir, böylelikle bir çizgi üzemektupta: Bir gece, hayatın son rinde te'life varırlar. Bu da mü mız konujma üslubunu edebîlestı Gerçekleri olduğu gıbı halka intıbulacaktır. öleceksın. Bu, belkı de zakerenın ikinci mcrhalesidir. Hıç receğim diye tavuk pazarı şaîrli kal ettirmek ve kafaya tasnifli bir bu gece olabilir. Sebeplerinı sen bır suretle anlaşamıyacakları nok ğıne özenen Ve bir >ürü Sıfatl yan ı d ü ş ü n m e terbiyesi vermek. karşıtaya gelince, orada dururlar, bir yana dızmeyi marifet sayan zevk1 5]I1dakıni dınlemeyi oğrenmek, ve iyi bilirsin» denmektedır. bevlik fikirlerıni, inci zanne f dinliyenın sabrını suıistimal etmıbırlerinin kalbini kırmadan, kenAysel Kırgeç; mektubu okur odilerine olayların, zamanın var den bencil. dünva meselelerıne ça j y e c e k bir "konuşma usulune ulaşkumaz, derhal polise koşmuş ve dım etmesinı beklerler ve güler >e bulduâunu sanan rthil. hep dil mak Öyle zannedıyorum kı bu durumu anlatmış, kendisine yazıyuzle birbirlerinden ayrılıriar, tek | lerinln ihanetine uğrıyan kimse ijtikamette terbıyecilere tnemlelan mektubu da ilgililere vermiş • lerdir. ketın ıstıkbal bakımından buyuk tir. Aysel, hayatının tehlikede o l rar buluşmak üzere vedalaştıkları Turkiyede demokrasi isliyor. İ5 gorevler dusmektedır. Bugune duğunu ve havatının korunmasını zaman, «her noktada uyuşamadık. fakat bir çok meseleleri hallettik I lemiyor, Meclis çalışıyor çalısmı kadar bu iş yapılraış olsaydı, meistemiştir. ilerlemeler kay«ettık. Bu netıceye ' yor, komisyonlardân iş çıkıyor. »elâ bir parti hderi. perişan kafaPolis, bir tara'ftan genç sanatkâmemnun olmak lâzımdır, gösterdil çıkmıvor, K.brıs dâvasını iyi saj sıyle bugunkü kargaşalığı yaratrın hayatını emniyet altına almıs, ğınız anlayıs ve var hmdan dolayı j vunduk veya savunamadık. Gaze maz, eski bir devlet reisi beyni idığer taraftan da mektubu yazanı size teşekkür ederim1» dprler. ] teler basın hürriyetini dürüst oli le konuşacağına hırsı ile konu?aı aıamağa baslamıştır. sjc** | rak kullanıyorlar veva suiistimal rak, memleketin başına istikrahj Bir haftada limanınuza 232 j Geri topiumlardd pire için yor; edivorlar . . ilh . Bunlar bir' sürü duyguları ile bertaraf etmeye çaj otonıobil geldi gan yakıhr, birleşilen ve uyuşula; meselelerdir ki, «ncak olumlu bir f ""j * " " " '"iMeriTcmazdT I i.,. ,..,j . • . m.to/<ı. . ı . ,ı,r,rf,ı,ı,,. . . J . ıışııgımız ganeıerı açmazaı. Geçen hafta içinde hmanımıza mıyan meseleler kafada tasnif e metodla ele ahndıkları zaman de j gelen ıthal malları arasında ez dilemediği için, iki tarafı ayıran mokratık rejım va;ar. Bu sıstemcümle 232 adet otomobıl, 154 ton tek ve belkı de onemsiz bır nokta de tek metod ikna metodudur. Tek demir yolları malzemesı. 122 ton üzerınde baslıvan tartısmaya his; kamyon şaşisı. 378 ton kımyevi sıyat karışır, hissiyat karıştığı ı> j.* madde, 1171 ton saç levha ile, çeçin tarafiar fıkfrlere gurur ve ız1 | MEVLIT lik çubuk, parafın, haşerat'ilâcı, zetinefisierı ile bağlanırlar. böyle [ | kablo, demir çember, demir boru, olunca, herkes kendini haklı telâk J (llincılık: 1382/4513) Kıymptll a|kbtr1mte. Emekli dıkiş makinesı.. porselen eçya, ha ki eder ve karşısındakinin, ileri y Kıırmay Albay lat. deri, kanavıçe. makıne akşamı surdügu mukabıl delilleri dinle| vardır. HAYDAR AYDAR'm mez hale gelır. taıtışma* tereddi olümünfin 40 ırıcı Rüniinc raMeder. sesler yükselir, tonlar sert' Tütün satısı 55.999 tona lıvan 9 Vl«aB »ah füntl 6ftle naleşir, yumrukjar masaya vurulur. yilksekii m»rını mUtnitkıp. Kadıköy O « « Haber aldığımıza gore, ihracat|ve hiç bir neticeye ulaşılmadan, m=ınae« Camlınde ruhuna Mevpıyasasının açıhsından 30 mart 1963; ki ki k dd kım*eyi ikna edemeden,1 IMi Serif okunao»ktw. Arzu ertfnlerln te^rinTl ricıı olunur > bırbırıne kem gozle bakatarıhıne kadar tescıli yapılan tutun rak ma^adan kalksr. [ satışı, 55.999 tona yuks^lmişlir. ' Bu mjktann 48^30 topu Kflen ih*** t raç eâılnuştır. .~ Batıh ne kad&MaAttMJMp1 olur < • Cumhurıyet 4556 Bundan 33.739 ton dolar saha sa olsun. toplum halinde y*sant»!ı] sına, 12.122 ton Apa sahasına, 8,795 nın icaplannı bildiği için. benci! Elektrik anzaları geceleri onarılacak Konuşma ve dinleme terbiyesi Kabahat kendimizde Cihad Baban HEM NIALINA MIHINA î zmirdeki beyaı kadın tacirleri skandalının tafsilâtını gazetelerde hep birlikte günlerce takip ettik. Vay namussuzlar, vay alçaklar, vay teziller vay... Demek masum evlâtlarımızı, zavallı günahsız genç kızları tuzağa düsürüp fuhnş nçurumuna yuvarlamıslar, ha! Ibret olsun diye bunlara en ağır cezalan tatbik etmeli, şunu yapmah, bunu yapmalı... Peki, böylece is kapanıp gitti mi sanacagız? İki, üç kadın tellâlını cezalandırmakla toplumumuzun bn irin dolu yarasını körletip ortadan kaldırdık mi, diyeceğiz? Bir kere şu noktayı asla gözden uzak tutmamalıyız: Fuhşun Bnüne geçilemez. Beyaı kadm tacir'.eri her devirde vardılar, bundan sonra da olacaklardır. Bugün 15 tanesini yakalayıp hapse atsanız yann yirmi tane yenisi meydana çıkacak ve bnnlar ağlarına düşecek yeteri kadar av bnldukça çalışmaya devam edeceklerdir. Dâvayı yanlış ele alıyoruz ve yanhş düsünüyoruz; eğer bu derde çaire bulmak istiyorsak beyaz kadın tacirlerini değil. evvelâ su masum evlâtlarımızı, zavallı günahsız genç kızları parmagımıza dolamakla işe başlamalıvız. Onları ve oniarın arkasında duran, biz babalannı, analarını... Bugünün ailesi kızını ahlâklı, kanaatkâr, doğru, ve terbiyeli yetistirmek için ne derece gayret sarfediyor, dersiniz? Korkutarak değil, ikna ederek, inandırarnk ona namus ve faziletin kıymetini dgretiyor muyuz, sanırsınız? Söyle bir Beyoğluna çıkıp da etrafınııa alıeı gözüyle bakıyor musunuz? Giyim kuşamda bütün kadınlar ve kızlar bep aynı çarktan çıkmısçasına birbirinin eşi değil mi? Halbuki bunların içinde milyoner ailelerinin mensupları da var, gecekondularda oturanlar veya kazanç itibariyle bunlara yakın seviyede olanlar da... Feki biz kadınlarımıza, kızlarımıza bir insanın kendi kazanç seviyesine göre giyınip süglenmesi, gezip tozması lâzım geldiğini niçin öğretmiyoruz? Bu şuursuzca iptilâıun onlan kötü yollara ıteceğini neden düşünemivoruz? Sonra biz acaba çocuklarımıza namus ve ahlâk denen mefhumların bir fert ve onun mensup olduğu toplum için değerini anlatıp bu konuda bıkmadan, usanmadan telkinlerde bulunnyor muyut? Hayır. canım, ne münasebet, biz bunların hiç birini yapmadan, belki de yapmaya yüzümüz olmadığı için kızlarımızı çamur ve duman içindeki sokağa salıverdik. Bu sokakta her köşe basında, her nakil vasıtası durağında 10 namus düşmanının ağ kurup av beklediğini bilmiyor mu idik? Böylece kızlanmız bazan sü«lü bir elbise. bazan pahalı bir i>.karpin uğruna harcanıp gittiler. bazan serâzat yaşamak, *azan harcıyacak bol parası olmak hülyasiyle bunu devam da cttirdiler. Eh, bu mübalâğa edildifi kadar büyük bir knsur da değildi, hani? Namns ve ahlâka »öylendiği kadar defer verilseydi bu kıvmetleri ^itirmis olanlar cemivette > ine eski say?;ı değer durumlarını muhafaza ederler mi idi, hiç? Eskisi gibi yine elleriııi sıktığımız, yine saionlara girince ayağa kalktığımız hırsız, dolandırıcı kocalar, bunların garsoniyerlerde geıen karıları, mesin ceketli erkek çocuklan az bir yekün mu teskil ediyor lardı? Namus ve ahlâka, doğruluga, fazllete biz kendimiz omnz silktik. Çocuklarımız başka türlü mü düşüneceklerdi? Bahsi kısa keselim. Biz rfiıgir ekmistik ,şimdi fırtına biçiyoruz. Eğer IımirtJeki veya diger sehirlerdeki skandalların tekerriirünü istemiyorsak işe kendimizden baslamalıyız. Namus, ahlâk, fazilet, dogruluk denen mefhumların değerini evvelâ biz öçrenmeli, sonra çocuklarımııa ögretmeli, ve daima kabahati kendimizden sonra beyaı kadm taeirlerine bnlmalıyız. Cevat Fehmi BAŞKUT f METRECAL HAZİRAN .•e" 1963 V T E Ş E K K Ü R 27 mart 963 akşamı ânî olarak Hakkın rahmetıne kavuşan aile büyuğumuz MEMDUH AYGÜN'ün cenaze merasiminde bulunan a\Tica ziyaret, telgraf, telefon ve mektup ile büyük acımızi paylaşan akraba, dost ve müşterilerimize minnet ve şükranlarımızı bildiririz. AYGÜN ve SIZMAZOĞLU Aileleri İlâncıhk: ?342'4518 Satılık imalâthane arsası veya binasi aranıyor. Bomonti, Topkapı, Yedikule, Telefon: 44 45 95 Dolapdere. Reklâmcıhk 1681'4559 Basan ve Yayan lur Onun için Batıdaki bir toplan Cumhurijret Matbaacılık ve Polis teşkılâtının kuruluşunun tıda' kendisinden evvel bİTİsl bir GazetectUk TOrk Anonira Şlrltetl 118. yıldönumü olan 10 nisan günü|fikir ileri sürmuşse, diğeri O fikrı Cağaloğlu Halkevl Sokak No. 3941 Satübl Ankara ve Istanbulda, resmi ge tekrarlamaz, yalnız tasvip ettiğinı NAZİME NADİ çıtler ve balolar tertiplenmiştir. ıfade etnıekle yetinir, ortada bir Yatı iflerlnj fıllen ldare edea belirmrşse. müzakereye Ankaradakı polis bayramına, Po kanaat Meıul Müdür üzerinde lıs Kolejı ve polis bırlikleri katı katıtan. eğer o ksnaat VECDİ KIZILDEMİR bir rotus yapabilecekse ağzmı •lacaktır. * Şehrımizde yapılacak toren için çar Halbuki geri memleketlerde ANKARA BÜROSL: de hazırhklara ba.«=lanmıştır. Ayrı, masa etrsfındaki konuşma. bir ne Atatürk Balvarı Yener Ap.Y«?nl$ehl* ca, 10 nisan gecesı. ilk defa olarak | tıce%e varmâktan.*ir taırara ula? Telefon: 12 95 44. 12 0a 20, Hiltonda bir polis balosu verile j maktan zivade. konusanlarin uzun 12 09 66. 17 51 îi cektir. Sabaha kadar devam ede nutuklar irat etmelerine yarar. * cek olan balonun muhtesem olma1 Aynı fıkirleri nutuk edası içinde DOĞU İLLERİ MERKKZ sı için çahsılmaktadır. tekrarlavıp dururlar ve müzakeBüROSU reier hedeffni kaybederek, sabır l n 6 n u caddeü I»men Han Dly»rb*ku 1 şız müdahaleler vüzünden istikaNtSAN 7 ZILKADE 12 Telefon: 10«l metini şajırır. Batıda eğer soyliJC E vecek yeni bir fikir yoksa. susaGÜNEY lliLERf MERREZ tz c c •> rak bsjkasınm hakkına saygı gösa X BÜROSU : tefmek demokratik terbiyenin icaKüçüksaat Meydanı Edlme Hanı o A'dan» Telefon: 4550 V. 1 6.33 13.16 16.54 19.40121.14 4.47 • E J10 54 5 38 9.16112.00 1.15 9 08 Gazetemlze gfindeıilen yazılâr ko»F.LÎHA TAŞCILAR nulsun, koculmasın iade edilmez. • ve llinlardan menıliyet kâbul olunmaz. YILMAZ AYSU * £ 4 9BS cumartest günü Abone ve lün lçlerl İçin. zarfın t 11 lı • Nlkâhlandılar ÜBtüne «Abone» veya «llân Servısı» İstanbul kaydının konması lâzımdır. BU GAZBTE BAŞIN A&LAK' YASAS1NA UYMAYI u (ilâncıhk: 13824514) Cumhurtvet 456S ETMİŞTİR. ton da anlasmalı ve anlasmasız j d e ğ,idir. geri millete mensup in|' f* t T)L| t l f t £ f V V T rnemleketlere satılmıstır. san toplumcu dahi ı » bVr takıml ^* W «•• •• w C* A A B A rnemleketlere satılmıştır. ! „ * ı..... J^H; nolsa, Ki, toton Sevkedilen tutünün kıymeti, 78 kompleksler içfnde yiizduğünden Nüshası 25 Kuruş milvon 138 bin dolardır. fevkalâde alıngan ve hodgâm o ÇEKIUŞINDE Polis Bayramı kııtlanıyor CEM'AN 4 1 ÜRMÎK Bir Bir J 1V u TAIİHÜVE TAIİHÜVE «00011" lir0 Jll JJ 1 ^Mııı111111111111rır11111111Mı]11111111111111f11111111111111111111111111iı• 111111111111111111111111111111rıf111111111111111111111111111fM111 ııııııııtiMiııııııııııııııııııınıııııınuifiıııııııııııııiııııııııınııııım//^. 1275 100.000 HCl'MHLKryfc'T'İn Tefrikasi: 54 ., Catherine son derece şaşmıs bu noktayı aydınlatabilirse. = 'YAZANtJean LabordeSEVkENttiamdi Gözünü açınaya çahşıyorduk. Kelımeler »iztrınde tartı»3 cak dcğiiım. Ügreıııifck istedi iim r u hada<'riı. > trenevie\e, Gaudeı'nin dâ\eti uzerine, tekrar Georgt's u sevdiğini, öfkesınin »adece ntradıiı hayal kırıklığından ileri geldiğini söyledı. Madanv Lannes: Eger sevsevdi. oşjlıımrı kor kak. kahpe dememesı lâzımdı, diye tekrarladı. Gaudet sordu: Niçin? Çünkü seven insan bn tâbiri kullanmaz! Madam Lannes'dan tonra d;n lenen Odette C'.as'ya sadece, Genevieve'in. bayatım değisecek tarzındaki konuşmasına dair bir iki snal soruldu. Facia akşamı Genevieve'e çarpan tak si soförünün sorgusu da kısa sürdii. tfadesine göre bu soför aîtmıs kilometre hızla gittiği sı rada genç kız arabanın önüne atılmıstı. Maksadı intihar gibi çözüküyordu. Genevieve bn iddiayı bir kere daha reddetti. Catherine bir koltukta otaru yordu. Robert, onun karşısında, ayakta duruyordu. Küstah ASKYOLUNDA bir tavırla: Siz deli olmussunuz. dedi. Robert son derece sâkindi: Zannetmem, diye karşılık verdi. Catherine ayağa kalktı: Bunn hskime haber vereceğim, diye haykırdı. Hata edersiniz, bir bakışla, coklanberi bekledi Şu aralik hiç bir hesap »6 Robert bunn löylemekle beği anın geldiğini gören, öcünü remem. Bütün hesaplar bloke raber Catherine'i bileğinden almaya hazırlanan bir insan edildi. Notere müracaat etmetnttu. canmı acıtmıyacak sebakışıyla onu süzüyordu Seneniz lâzım. Size adresini verekllde sıktı, onn yerine otnrtlerdenberi Paul Dupre'nin oda yim. mağa zorladı. uşalclığını. şoförlüğünü, al u Mösyö Duchet'nin bu he Beni dinleyin, dedi. laklığını yapmıştı. sapla bir İlgisi olduğunu zan> Niyetim yok. Catherine'i sevmezdi. Cathenetmiyorum. Catherine telâşlanıyor fakat rine de ondan hoşlanmaz, hosSesi riyalı bir ahenkle çıkbu telâşını ve şaskınlığını bellanmadığını her haliyle belli emıştı. Catherine yüreğini dolli etmemeye çalışıyordn. derdi. Paul dldükten hemen durmaya baslayan endiseyi nCassidis'nin tam da n sırada, sonra, evi niçin bırakıp ayrılzaklastırmaya yeltendi. bir is için Cezaire seyahate çık madığına da bir türlu akıl er Pek esrarengiz bir şey bn, rms olması ne aksi tesadüftü! dirememişti. dedi. Gitmiş. onu yalnız bırakmıştı. Robert gülümsedi: Robert, elli yaşlarında, zayıf Robert: öyledir. yüzlü, kırçıl «aclı bir adamdı. Okuyun, dedi, Sırtındaki koyu renk esvapla, Ne kadar bir şey bn heCüzdanından bir gazete kunşağa benzer tarafı yoktn. 8ol pürü çıkarmış. ona uzatıyordu. Birkaç milvon var. Diyeeli caketinin cebinde İdi. Bu Catherine kupfirfi aldı. Bn, lim on milvon. hareketi hesaphydı, artık Cathaftalık bir dedikodu dergisinherine'in emir knlu olmadığını Catherine şaskın gibi göründen kesilmişti. Büyük sanayici belli etmek ııtiyordn. dü. Alaycı bir tavırla: Paul Dupre'nin zehirlenişi baş Zannederim bana artık ih On milvon mu? Hayret! lığını tasıyordu. Tazı. dâvada tiyacınız kalmadı. dedi. Ne hesabı bu böyle? bir sürpriz beklenebileceğini Çok doğru, Robert. Robert yerden bir puf çekti, haber veren hir cümle ile başAdamın sesinde tebditli bir ağır ağır oturdu, vücudu öne Iıyordu. Ünlü avukat metr Cas istihza sezmiş. aynı ahenkle eğik, dirsekleri dizlerine dayasidis i l e müvekkilesi arasındacevap vermişti. Fakat Robert lı. Catherine'in yüzüne dikkatle ki garip münasebetlerden bah baktı: hiç oralı olmamıştı. sedivor. bu münasebetlerin. mesiek icabı münasebetlere Tarın gidecegim. Mösyö Dupre'nin yanında hiç hepzemediğini ilâve edi Hayhay. geçen yirmı sene. Bir de sus ^<)rdu. Yazı su cümle ile biti Size verecek küçük bir he payı ,ar . yordu: «Standhal meftunu, do sabım var. Sus payı mı? laMsivle psikolo.jik tahliller. Catherine bir el işaretiyle o GÖFÜnüse göre onu siz ze amatörü sor^u hâkimi Gaudet, nu durdurdtt. hirleyip öldürdünüz. çok memnun olacaktır.» Catherine yazıyı okuduktan sonra: Çok çirkin bir sey bn, dedi. Robert, kupüru onnn elinden çekip almıs, tekrar cüzdanına yerleştirmigti. Olabilir, ama meraklı şey! Catherine hor gören bir tavırla: Hâkim Gaudet belki bunu okumamıstır, kendisine verin bari, dedi. Niyetim öyle! Catherine, konuşmanın sona erdiğini göstermek icin tekrar ayağa kalktı, Robert'in oturmakta oldufu pufun kenanndan dolastı. Robert, yerinden kımıldamadan 6nun yürüyüşünü seyretti. Eliyle salondaki kanapeyi göstererek: Meselâ facia akşamı şurada gördüğüm manzarayı anlatacağım ona dedi. Rüya görüyorsnnnz, galiba. Rüvamda, Metr Cassidis'nin size «cicim seni seviyornm» dediğini duydum, sonra başka bir sev daha gördüm. Bu son cümleyi sesinde müstehzî bir ahenkle söylemişti. Bereket versin bu anda, Catherine onun arka tarâfında bulu nuyordu. Robert iş isten geçtikten sonra döndü. Aksi halde, genç kadının, kendini tutamayıp irkildiğini görecekti. lr kilmi.s, fakat çabuk toparlanmıştı. (Arkası (Reklâmcıhk: 159fi/430fi) BAY OSCAR: PROF. NÎMBUS'UN MACERALARI: IIIIIIIMIİIIlIIMIIIIIIIIIIllllllllllllllllllllUlllllllllllllllllllllllllllllUI|.llMUIIll^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle