25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
pencere I İlkbaharlık \ Takvim yaprakları «Bahar geldi» diyoılar. Havaya bakıyorum: Kıs kurşuniliği... Yağmur damlalannda ilkbaharın sıcaklığı değil, karakışın donukluğu var. Rüzgâr bahar meltemi değil, kış esintisi... Takvim yapraklanna bakıroram. Hiç umursamıyorlar : Geldi, gcldi . diyorlar. Bahar geldi. Göğe bakıyorum: Bnlatlar üstiime abanmışlar. Elle tutnlacak kadar yakın. Uzakta bir kus belirsiz korkularla kanat çırpıyor. Karamsarlığımı dağıtmak için geııe takvime bakıyornm. Nismn sabahı gibi gülümsüyor takvim : Açaçlara kos .. diyor. Afaçlara koşuyornm. Giiıel agaçlara Erik agacı çiçek çiçek. . Badetn agacı çiçek çiçek. Kiraz ağacı çiçek çiçek .. Bu memleketin tepraklarına damar damar kök atmış güzel ağaçlanm benim... Sizler takvim yapraklarına inanıyorsunnz. Sizler bilime ve deneye in«nıy»rsnnuz Gök ne kadar kara olsa, ttalntlar ne kadar yakın olsa, rüzgâr ne kadar acı olsa, yağmar damlaları ne kadar sofuk olsa da, sizin çiçeklerinize inanıyorum. Onlar inançlarımın meyvalannı vereceklerdir yakında . Eger babar gelmiyecek olsa hiçbir çiçek bu kadar güzel açamaz. • Kitap yapraklan da «Bahar geliyor» diyorlar. Havaya bakıyorum : Kış knrşuniligi... Rüzgârlarda ilkbahann ynnıusaklığı degil, karakışın iüklere igliyen sogugu var. Kitap yapraklarına bakıvomm. Hiç umursamıyorlar : Babar geliyor... diyorlar. Bahar geliyor. Ufnklara bakıyorum : Bolntlar bir yobazın aakslı kadar karanlık ve alçak... Elle tutulacak kadar yakın. Ve ötelerde kavuklu şeyhler kol geziyor. Sıbyan okullarında akıllarının ışıfı bogulan çocaklarımızın çıglıkları yankılanıyor. Siyah hayaletler loş dehlizlerde hun çekiyorlar. Silindir şapkalı kara elbiseli adamlar oy pazannda goygoycnluga çıkraışlar. Uzun uzun eller devletin ve milletin kesesini hiç dnrmadan mıncıklıyorlar. Kadınlık çarşafın altında kapkara bir teke sanki Karamsarlığımı dagıtmak için gene kitaplara koşnyornm. Büyiik kitaplar, küçiik kitaplar. Nisan sabahı gibi gülümsüyor kitaplar : Müesseselere koş .. diyorlar. Müesseselere koşuyornm .. Üniversiteye kosuyornm : Cnii'erotte genç genç .. Ordaya koşayoram : Ordu asker asker... Oknllars koşuyornm : Okollar ögretmen ögretmen .. Sendikalara koşnyorum : Sendikalar işçi işçi... Hepsi birden kitap yapraklan gibi gülümsüyorlar : Bahar geliyor... diyorlar. ülkernin llkbahannı haber verenler! Gök ne kadar kara «Ita, bnlollar ne kadar yakın olıa, rüıgirlar ne kadar acı olsa da, gene sizlere inanıyorum. tnaneımın gucü sislerden geliyor. Bu kadar giiıel çiçekler açti mı bir yerde, hava ne olurss olsan, bnlatlar ne olorsa olsnn, yağrnnrlar ne olorsa olsun, gelir ilkbahar... Siı defra söylüyonannz. Takvim yapraklan doğru «9ylüyar. . Ve kitap yaprakları doğrn söylüyorlar. Bahar geliyor... Babar geleeek ve Kış gideeek. Hiç çaresiz . DÜŞÜNCELER İlkokuliar 6 Haziranda yaz iatiline giriyorlar Kahramanlar Köprüsü Fatma îrfan Serhan Bir tatil giinünün intibaları eçen pazar sabahı, gün görmüş, kıymetli dost Avukat Nurj Erbil'den (eskiler onu San Nuri diye bühler) Türk tiyatro tarihimize geçmeye lâyık iki fıkra dinledim, Aynı günün akşamı da Lâle Oraloflo tiyatrosunda Melek ökte'yi görmeye gittim. Benim bir istirahat günümü doidurmus olmalarından başka birbirleriyle hiç alâkaları yok gözüken bn fıkralar ve bir kadın sanatçımızın şahit oldnfnra başarısr kafamda birlestiler, bir bütün teşkil ettiler ve neticede beni uzun uzun düşündürdüler. Sözü uzatmadan fıkraları nakle girişeyim: Devir 1914 öncesi, Balkan Harbi ile Birinci Dünya Harbi arası... Kış mevsimindeyiz. Fehim Efendi kumpanyası bir gece Bakırköyde temsil verecek. Evvelâ (Sultan Süleyman) ovnanacak, ondan sonra da Fehim Efendi bir perdelik bir komedi oynıyacak. Saltan Süleyman rolü Hakkî Neripte... Temsil saati yaklaşıyor, salonda seyirciler yerlerini almıslar. Asçarî bir tahmin ile 30 40 kîşi var ki o zamana göre epey bir seyirci kalabahfı sayıhr. Sayılır ama bu sevinç verici rağbete rağmen kumpanya efradı büyük bir telâş ve üzüntü içindeler... Çünkü baş rolü oynıyacak Hakkî Necip ortada yok. Sahnede gaz sandıkları üstüne kırraızı bir kumaş atılması suretiyle vücude setirilmiş taht bombos duruyor. Vakit süratle ilerlemekte .. Seyirciler sabırsızlanmava başlıyorlar. Nihayet süflör Arşak ortaya atılıyor ve. Sultan Süleymanı ben oynarım! diyor. Arşak, Sultan Süleymanı oynıyacak ha... Eh, vapılacak baska şey var mı? Oynasın, bakalım. Oynasın ama Arşak'ın zama nın modasına uydurulmus VVilhelm'varî bıyıklan var. Bu yukan doiru kıvrık ve uçları gözlerini delecek dfrecede s^|ri olan bıyıklarla Sultan Süleyman oynanır mı? Arşak'a: Şu bıyıklarmı düzelt bari! diyorlar. Şiddetle reddediyor. O halde burnundaki altın çerçeveli kelebek gözlügü çıkar! diyorlar. Siz toptan çıldırdınız mı? cevabını veriyor. Ben gözlüksüz yarım metre ilerisini görrnem. Sahnede iki adım atmadan düşerim. Derken hazir bulunanlardan birisi atılıyor: Peki piyesi kim süfle edecek? Arşak, Snltan Süleyman olursa bizc bir süflör lâzım. O zaman Nuri Erbil'e dönüvorlar, aktör olmadıgı halde Uulisten ayrılmıyan ba tiyatro âşıgı dostlarıııa Haydi bari sen de süflör ol! tekilfinde bnlunuyorlar. Şimdi sözü kendisine bırakalım: Ben de nüflör deligine girdim. Perde açıldı. Açıldı ama karşımdaki altın çerçeveli kelebek gözlügü olan, Alman modası bıyıklı, Ermeni, Sultan Süleymana ve etrafındaki Ermeni kızlarına gülmekten, katılırcasına gülmekten bir tek keüme süflc edemedim. Yine Nuri Erbil'i dinliyelim. O tarihlerde bir kıs gecesi Fehira Efendi Büyükderede Farmasonlar'ı oynıracaktı. Kumpanya ile beraber ben de kalkıp gittim. Taçmurlu, berbat bir gece... Temsil saati yaklaşırken perdedeki deliktcn salona baktım. Aaaa... Topu topn bir tek seyirci var. ön sıraya oturmuş, sabırla perdenin açılmasını bekliyor. Fehim Efendiye koştuk Baba, dedik. Talnız bir iek seyirci gelmiş. Ne yapacagız? Fehim Efendi kestirip attı: Mademki salonda seyirci var, bir tane de olsa oynıyacaSız. İyi ama baba, üç saat, tam üç saat bir tek seyirci için o koca koca eser oynanır mı? Merak etmeyin, hepsini oynamamııa hacet kalmaz. O tek seyirci fazla otarmaz. ntanır gider. Makikaten adamcağız birinci perdeden sonra salona dönmedi, biz de kulis aralarında boyalı tiyatro perdelerine sarınarak yatıp uykuya vardık.» *** O günkü Türk tiyatrosn İle bngflnkflnfi kıraılayın lütfen... O gün, yani bir milletin tarihi için pek, ama pek kıss sayılacak 50 yıl gibi bir zaman parçasının önceslnde Türk tiyatrosnna Fehim Efendi ve yetismeye çabalıyan dört, beş genç müstesna Ermeniler hâkim iken, bir tek Türk kadın sanatçı bnlanmacken, mahrumiyet ve sefalet içindeki tiyatromuzda her. seyin (emel dixeji seyirci bile mevcut defil iken bir de bugünkü görünüşe bakın! !*• tahbul' ile Anftârada her geee kap saloada kaç perde açılıyot. bunlann sahnelerlnde kaç erkek ve kaç kadın sanatçı oynnyorlar, buniarı gözönüne getirin, bu salonlan doldnran, yer bnlamayıp çeri dönen binlerce, on binlerce seyirciyi düsünün! Türk tiyatrosundaki ileri atılış hakikaten hayret vericidir. Bu mucizenin olnşuna tetkik e derken jnsanı cn fazla şaşırian şeylerden biri de hiç şüpheaiz Türk kadınının bundaki rolü oluyor. Geçen pazar akşamı Melek ökte'yi (Gelin) de gördüğüm taman Türk kadın sanatçmnın ilk öncüsü Afife'den bn yana geçen 47 sene içinde böyle bir başan seviyesine erişmesi için içindeki cevherin ne kndrette olması lâzım geldigini nznn nzun düşündüm. 24 yıl önce Ankarada Devlet Konservatuarına müzik Bfret meni olmak emeli ile girmişken kendisini âdeta zorla sahneve sürükliven Muhsin Ertağral'un yaptığı sayısız hizmetlerden biri de Melek ökte'yi ve ondan sonrakileri tiyatromuza kazandırmasıdır, diyeeegim. (Gelin) de Melek ökte'yi mutlaka göriin. Cevat Fehmi BAŞKUT HEM ve âdetler yüzünAdı güzel bir Yazan: den de insanlann köprüdür bu, İzistemiyerek sumirdedir Bu köpça yöneldiklerini rünün kahramanıleri siırüyor, örlanyle, yenı yapılnpk olarak monıle tnış olan Buca Ceketimizdeki kan dâvalarmdan söz zaevinde tanışmak fırsatını bul lığımız bir parça azahrdı. | Münazaracılara cezaevinin kon ediyordu. dum. Şehrimız ılkoğretım kurulu ka Bir sure önce Cezaevinde hü ferans. konser ve tiyatro için kul Hırsızhk suçlarının ortalama yararına göre, köy okullan 27 Ni kümlülerle, liseli ve ımam hatip Janılan geniş «alonunun sahnesin Ş ı n ın on ile on ikı arasında oldusan Cumartesı günu, şehir ılkokul okullu öğrenciler aıasında «Kişiyi de yer hazırlanmıstı. Sahnede, sağ ğunu ve ilk suçtan sonra damgalaları 6 Haziran Perşembe günü son suç ışlemeye vönelten toplum mu da Cezaevi ekipi oturuyordu. Or nan çocugun toplumda yalnız kaldersi takiben yaz tatiline başlıya dur?» konulu bir münazarada jü1 tada küçük bir masa. Solda liseli dığını, toplumun huşuneti ve ilgicaklardır. riye seç.lmiştik. j ve imam hatip okuüu öğrenciler. sizliği ile hırpalanarak yeni suçlaSehir iikokullarında bitirme imMünazara başlamadan önce Ce1 Cez^evinin tutuklulariyle hüküm ra yöneldiğini, cezaevlerindeki dutihanları 7 1 3 Haziran, köy okul zaevıni gorevım. dedım. îlkin zi lüleri de dâvetlilerin arkasında rumun ise. ıslah edici değil, isyan larında ise 24 Mayıs tarıhleri ara varetçı salonunu gezdirdıler. Be salona ahnmıştı. ettirici olduğunu açıkhyordu. Bu sırada hatip kulise doğru dönerek: sında yapılacaktır. Son sınıf bütün ğendim çok . He/ >ey nasıl da iler ] ekipi: «fnsanîarı suç Gelin leme imtihanı şehirde 29 Haziran leraiş. Bir tarıhte îstanbul tevkif > ^ ^ ' ^ da, köylerde 23 Mayısta tamamlan hanesınde tutuklu bulunan gıze > m e y « yönelten toplumdur, te« ^ " ^ ^ V nı savunacaktı. Onlara baktım; mış olacaktır. teci dostlarla bız yarım metre a üsîleri başlar! diizgün durujları lar doiduruverdi. ilkokuliar, 1963 64 yıhn» ş e ralıklı ikı kat tel Kafesin ardından Hatip: Bunlann barındıkları saygılı ve yumuşak... Yaşları otuz hirde ve köylerde 16 Eylul Pazar avaz avaz haykırarak. ya da hayKahramanlar Köprüsütskemlelerinde otu yer I a k l r k a r a s l tesi şünu baslanacaktır. nun altıdır. Yasarnaları Kahra.j kırmanın faydasızlığını anlayınca j r u v o r l a r 5 e ssizce. î. Ü . T. B. k o n g r e s i SOna erdi; susup birbirimıze •ganp garip bamanlar Köprüsü ile Buca Cezaevi îstanbul Ünıversıtesi Talebe Bırj ^İTa^ goruşurdülc. Burada, bu ye Sol» baktım, öğrenci ekipi on arasında gidip gelmekle geçer Bullğinin 16 gündür devam eden 14 ( n ı B u c a Cezaevinde zıyaretçi salo yedi. on sekiz yaşlarında. tçlerin günun amatör suçluları olarak görde bir de kız var. Yüzleri pembe duğümuz bu çocuklar, j'arın proüntü genel kongresi sona ermiş ve nu b anbaşa cam duvarla bırlik başkanlığına 96 oyla Tıp Fa dan ayrılrmş.. Bölmelerde katşı pembe, hepsı s.hhatlı. canlı ve baş { e s v o n e l s u ç ı u ı a r olarak karşını1 kültesi öğrencilerinden Yüksel t^efonlar. Camm ötesinden . l a r ı l l k ; H e r h aHerınde guven ^ ç l k a c a k ı a r d l r . Memleketimizde j . . . , . . . var. Geçım sıkıntıları DUlunmıvan ; c e :,ıiu ,.,';7,»» r*n hir rtranınHa çurBurgutoğlu getirilmiştir. v zıyaretçi telefonla hükümlü te• lşsıziiK \uzue on Dir oranınud, suı, t Birlik kongresi. başkan seçim sınde tutuklu ya dasoruyor, berı; lerınde adayların 35 çoğunluk sağ lefonla derdıni dıleğını, hasretinı • aıle çocukları oldukları bellı. Sah ] u ] u k l s e yüzde on üç oranında arthyamaması ve Hukuk Fakültesi söylüyor Yalnız, Cezaevi Müdürü , ne öniimı"İ7rle açılmış bir kitap g\ rnaktadır. Şu gördüğünüz çocuklar rielegasyonunun ihtüâflı olan duru nün anlattığına göre bu ışin bazı b i ' S a « s a > ' f a d a >' e d ' s e k i z i n s a n ı n cezaevlerine kaç kez girmişlerdir mu yüzünden uzamıştır. Neticede, varılanmıs hayat hikâyesi, so! sav bilir misiniz? Ben sö'yliyeyim. Şu olağan ustü kongrede seçilen Hu güçluklerı Jİuyormuş. Ziyaretçile önunde beklesen Yaşama kapısının ohıkası. yaşındakı küçüğün daha ufafa bembeyaz... gençler... Daha n bir sun'in otuz iki, su Virmi sarin çoğu isöylu vatandaşlarımızolkuk Fakültesi delegasyonunun meş | duktarından telefonla goruşmeyı ı ilk adımlarını havatın içine atma gm on sekiz sabıkası ..» j ruluğu kabul edilmiş ve başkan İmam Hatip Okulundan bir ögmıslar 5<"çimi için veterli çoğunluk ancak degil, âletı neresinden tutacağını, Sağda hükümlülerin omuzlan renci: «Her koyun kendi bacağınneresını kulağına. neresinı ağzına 13 turda sağianabilmistir. rian asılır, iyilık de kötulük de ınyaklastıracağını bilemedığinden iş ve başları göremediğimiz yükle sanın kendindedir» derken, güvenSolda ler biraz karışıyor uzayıp aksı rin ağırlığı ile eğilmis . Kadınlı icki âlemi kanlı öğrenciler. körpecik filizler gibi le, tıpkı hutbede gibi, aıkasına doğögrenciler. körpecik filizler gibi P yormuş. şekilde son buidu Bir ?ey taşıma r u kasılıyor, salonu bir baştan bir Cezaevi sjörüşme salonunda da başlar, dimdik geçiriyordu. a Dün sabaha karşı Kireçburnu olsa, kövlü vatandaşlarımızın uy dıkları belli... Yaşamamışhğın o ' bbaşa sgözden eeçırtyordu ' ? a o ? d e n öğrenci, kötüyü, kötüLiseli bir Kefeliköyde bir otelde kadın v» iç garlık araçlarıyle 'anışmaları. gör çocuk>su rahatlığı. güveni ve yelükten eğitimin de kurtaramıyacaki yüzünden kanlı bir kavga ol I niliği içindeler. Ellerinde kâgıtmuştur. Ahlâk polisinin üç gün ön gülerınin bılgilerinın artması ba I ları; hazırlanmıjiar Hükümlüle Jına örnek diye, Amerikalı Chesmann'la, ganster Necdet Klmas'ı ce bastığı otelde yeniden bazı ta kımından yararhdır. rin clleri boş: onlar ne söylivecek ele alıyor. bir başka liseli öğrenci; Cezaevine volumuz nınmış kadınlar ve bunlarla arkadaşlık eden erkekler âlem yapkötülüklerden koruvabileceklerini masa baslamışlardır. Münevver, istedim. tsabetli davranmışım. K« | arasındaki dengesizlik daha ilk Güler, Ümmühan. Ali Kılıç, Ka dınlar koguşunu gördü§ümdeı bu j görüşte insanı üzecek ölçüdeydi. ileri sürüvordu. Cezaevi ekibinın son sözcüsü: dir Çeviker, Tahsin Çakıroğlu, ts yana içimde bir rah.ithk var. Cezaevi ektpinin «uç işlemiş insan met Yazıcı arasında yapıUn bu iç Buca Cezaevi kaiınlar koğusu lara benzer halleri yoktu. Efendi | «Karşı ekıp kitaplardan okuduk , | larını söylüyor. Bizlerse yaşadıkki âleminde kadın ve içki para.iı bir okul vatakhane^inden, va da Oysa; doland.rıcı' yüzünden kavga patlak vermistir. ikinci sınıf bir otel odasından pek \ den adamlardı.htekârlan ve kaa l a r l m m o r t a v a d o k ü y o r u z . Toplum VEFAT l a r ü n l ü ç e k sa Olsyda Kadir ve Ali yaralanmış degisik de|il. Geni, temiz bir ...j tiller vardı aralarında.. Hiç bellı kisinin bir bakıma öğretmenidir. Bızler, dün;aya suçlu olarak geltır. Edremit Altunoluk eşrafından Hacı Halilzade Necmiye karyolalar. değil. her adam gibiydiler. lon. Tertipli miş değıliz» derken başını önüne e. Ergin'in eji, Nedime Gürler ve Hayriye Tarhan'ın sevgili Çocıik Bayramı irin geniş bir Bir kenarda masa, ısketnleler . Ka "Ttonuşmaya başladıkları zaman ğiyordu. pederi, Süleyman Ergın, Kâzım Feratoğlu, Selman ve Emine lorıfer.. Geniş, aydınlık per.certprogram hazırlandı Münazara başlamadan önce sanat daha da şaşırttılar bizi. Suçların 011 Tarhan'ın büyük pederlen, General Emın Gürler ve Beyoğlu ler.. ..'?. . . > m " mala karşı oUnlarının »b 95 ini on çt dostumuz Berrin Taşan ayr"l 23 Nisan Milli Egemenlik v» Çotü kadın. Başörtülü, entorili, yan Beşinci Noteri Zühdü Tarhan'ın kayınpederi; Bdremit ısortulu, entarıll, y s s b e yaşından küçük çocukların iş infaz savcısıdır yaptığı konuş • cuk Bayramı bu yıl şehrimizde bir Fabrikatörterinden İhsan Eren, Hatice Güre, Şakir Eren. Mura' mada. bölge cezaevinin kültür ç * festiva! havası içerisinde, çok can lar, çocuklu. cezaevinde degıl d.. l e d i k I e r i m i ö vlüvorl.rdı. herhangi bir kasabada komşu eİsmet Belgen v« Vahide Hergüner'in dayılan, Mümtaz Dulı bir sekilde kutlanacaktır. { kabesiz bir düzen içinde, serüve lışmalanndan olan münazarada amaab'run «njftesi, Nihat Baysal'm bacanağı Beşiktaş, Beyoğlu. Şişlı ilçele vinde toplanmış «ohbet ediyorlai" ne karşı olan eğilimlerinin türlü macın, bir bilgi yarışması degil, FABRİKATÖR rindeki ilkokuliar, Mithatpasa stad sanırsınız. Görünüslerinde de, dav yollarla körüklenmesinin yanın' «X" sosyal çevrelerdeki in^anların yomundaki merasime iştirak ede ranışlarında da suçlu olduklaruu da, yoksulluğun, bırakılmışlığın,! dünya görüşünü göstermesi olacaMEHMET ERGİN ceklerdir. Buradaki merasim. hir belirten bir durum yok. kimsesizliğin bu çocukları hırsızlı j S l n ı aC'klamıştı. 16.4.1963 günü Hakkın rahrnetine kavuşmuştvır. Cenaıeai çocuk festivali havası içerisinde de Ihtiyar bir hanımcağız vardı. ğa yönelttiğini ve durumdan ken Münazarajı «kişiyi suça yönel • 17f4J63 çşgamba günü Emirgân Camiinde ^Jyhnacak öğle .vam edecek. renk renk elbise'eriv Sessiz. temiz.. Suçunu kendisine di yavrulariyle ilgilenmiyen n}«ao ten toplumdur» tezini savunan hü ¥e* b^rCT^iler top'oyniyarak. bîsik * sordıYrrT? * namazını mütaakıp Üvımelihisarı kabristanıricftSB, ebeifî isti'*' W • toplulu^ünun elbette bîrifitl d*r»; kümlüler kazandı. ip at^yarak.flecit res» jevdjl olunacaktır. „ „ . ; : „ , • .>;"'<*tg «.) fr > cette sorumlu buıunacağı üîer^ıdj I Ve kazananlar içeride, cezaepin Tılunacaklardır. ediyormusum diye üstüme iftir» direniyorlardı. Çahşmak zorunda de kaldılar. Bizler, salonu doldu rakmet cylesin. Di8er ilkokuüar bulundukları il attılar. dedi. olan ana babaların kontrolundan! ran hükümlü ve tutukluların daçelerde mahallî olarak yaotlaeak Cezaevi Müdürü: uzak, sokaklara dökülen çocukla yanılmaz alkısları arasında. başlaCumhuriyet 5152 ' törenlere katılacaklardır. Dolma Ayrıca fuhşa teşvikten yatı rın ejitimine yön verecek olan rımız önlerimizde. cezaevinden dıhahçedeki törene giriş, ücretsiz ve yor, diye fısıldadı. i kimdir? diye gözlerimizin içine ba ? a n ' yaşamaya. hürlüğe çıktık, âvetive>cİ7 olaraktır k a r a t soruyorUrdı. Aydınlan suç Şimdi her •kahraman» sözcüğü İInsaniarın. insanlığınln yüzlerinBir artist kayboldu den an'.asılması sanıldığı kadir luyorlardı. Geri kalmış bir toplum le Kahramanlar Köprüsünıin kahPolis, bir haftadır ortadan kay kolay olmuyor. Ve zaten bir insan da aydın elmanın sorutnluluğu bi' ramanlarını hatırlıyorum. Yü'leri JAK DEKALO ve ORT. ŞİRKETİNDEN: ' bolan genç bir pavyon artistini a eger ömrü boyunca salr lcendini lıncine varılmış mıdir? diyorlar kirii kirli. ayaklan çıplak, güçsüz ; Şirketimiz Ortaklarından Bay V. Koronel'in babası omuz başları yırtık mintanlarından ramağa başlamıstır. gösterseydi, tiyatro sanatı diye dı. Tarlabasında oturan ve Beyoğ bir şey olamazdı her halde. Bir | îmam hatip okullu öğrencilerse gorünen, gözleri çukura kaçmış, aç lundaki pavyonlardan birinde var oyuncuyu, aynı oyun içinde bile! kalkıyorlar .nefis» ten söz ediyor k i m s f s i z v ^ suçlu çocuklar. yete sanatkân olan Sevim Civelek ebediyete intikal etmijtir. , y n rolde ^.. a y n insan ola lar, Mevlânadan mısralar okuyorCenaze merasimi 17 nisan bugünkü çarşamba ıfünü saat 13 bundan bir hafta kadar önce işine r a l c s e y r e t t i | i m i z çoktur. Buca lardı: «Senin içinde çöreklenmis ds Neve Şalom Sinağoğunda kılanacaktır. soyhyerek evınden av C e z a e v i k a d l n l a r koğusundaki te bir yılan gibj yatan bu nefistir» rılmıstır. miz yüzlü ıhtıyar kadını gördük diyorlar nefsin şeytan olduğunu Kederli ailesine bassağlıjı dileriz. İlâncılık: 1643 5140 kadın o günden sonra bir «tiyatro a n a t I n l I U v u n . , e n s o n r a , t j t r Q s sanatının» ooyun ve insanı suça yönelttiğini iieri sü Niish sı 25 Kuruş daha evme donmemıştır. kadar güç oîma rüyorlardı s 8 v ı e difti Civeleğin, bazı kimselerin Sevıtn I „,, eline Ttirklye Harlct ması gerektiğini rlüşündüm. Bir hükümlü: «Koçeronun yaşadüstüsü ve kaçmlmış olmasi ihtiLlra Kr Lira Kr Şimdiyedeein vedi mılyon lira dığı dağların eteklennde insanlar. raali dikkate alınmıs ve tahkika 73 PO 1SOO0 k u r t l a r gibi ö mur tın bu yönden derinle^tirilmesine harranmış Buca Cezaevinin vapı I m a g a r a ! a r d a PİL BATABTA SANAYİİ T.\. ŞİRKETİNDEN: « ayiık mına... Daha da bir o kadar har sürmektedir. Bu çeşit bir ya.şa^na 80.00 Şirketimiz hissedarlarından idare heyeti âzası 3 aylıU 22.00 canarak tamamlanacakmış. Bir tu • âÜ7eni 44 00 i ç ı n ( i e bırakılanlardan nasıl Bay V. Koronel'in babası Brtsan ve Yavan NISAN 17 ZILKADF 22 haf. bir akıl almaz vönütnü? var. ı o ! u r d a i n s a n c a davraı.ış bekleneCumhuriyı>t Matbsacılık ve Suçsuz ınsanlarımızı gecekondular ı bilir? Kurtlar gibi yaşıyanlar, kurt da, köylerde kulübelerde. dağ ko lar gibi | t davranırlar.» diyor ve (îazetecllık TUrk Anonim Şlrketi « •» ı vuklarında yaşatıyoruz da.. Suç Caialoglu HalkP\1 Snkak N o 3941 Or 5 ebediyete intijtal etmijtir. K bütün buniarı boynunu bükerek, a J£ O SahJbl > işliyenler için milyonlar döküp bağırıp çağırmadan en yumuşak <r Cenaze merasimi 17 nisan bugünkü çarşamba günü saat 13 kaloriferli, telefonlu ceza sarayla sesiyle söylüyordu. NAZİME NADİ de Neve Şalom Sinağoğunda kılanacaktır. V. 1 6 17 n.r.s 16.58 19.50 21.23 4.27 n kuruyoruz. Şunun ikisinin ortaCezaevi ekipinden bir başka hü ı ,zı ljlertnr fiüen idarp eden Kederli ailesine başsağhğı dileriz. İlâncılık: 1644'5139 E •n 21 1 <*ı 1200 ! 38 sını bulabilseydik, sanırım saşkın kümlü, geri kalmış toplumlarda örf Mesul Müdür n ^ ^ n *\ ^ ^ ^ % W * ** t««« •* o^ «^ «^ J ^ 1v «^ ^ ^ ^ ^ • « *> i " fc V E F A T BAY JOSEF KORONEL CüMHDRİyET V E F A T SAYIN DOKTOR VE ECZACILARA BAY JOSEF KORONEL SEKER HASTAüClNIN AĞIZ YOLUYLA TEDAVİSfNDE KAYHANSAĞLAMER A T L A S ' ta KALANAG refrikası 64 M A T İ N E : 18,00 SIMSALABIM Suare 21,30 Reklâmcjlık 1876/5161 YÜKSEK MÜHENDİS ARANlYOR Darüşşafaka Cemiyetinin Çemberlitas sitesi inşaatında şantiye şefi olarak çalıjmak üzere tecrübeli bir Yüksek Mühendis alınacaktır. Telefon: 48 08 75 Cumhuriyet 51M ANKARA BUKUSU : Atatürk Bulvan Yener ApYenlşehtr Telefon: 12 95 44. 12 09 20, 12 09 SR, 17 57 35 DOGU İLLEKİ MfcRKEZ BtROSC : tnflnO Cmddcni fsmen Han Dlyarbakjı TeİPfon: 10R1 * tiüytsy M.I.KRI MERKEZ BÜROSÜ : Kuçukaaat Meydanı Edlme Hanl Teleion: 4550 Gazetemize gönderllen yazılar konulsun, konulmasın iade edilmez. tlinlardan mesuliyet kabul olunmu * Abone ve llân ışlerl İçin, nrfın ügtüne «Abone» veya «îlân Servisi» kaydının konması lâzımdır BU GAZETE BASIN AHLAK YASAS1NA UYMAYI TAAHHÜT ETMÎSTtR ( Sülfamid cezri ihtiva etmeyen antidiabetik ) 050 gramlık 20 komprime ihtiva eden sişelerde. 560 kuruş. PİYASAYA A R Z E D İ L M İ Ş T İ R ^vımnmniHHnmnımmmınnMiiNHmHnırunmrrmHrMiHmmHMHiırıumiHinuııınıımrm Halbuki Mö»yö Boi«set'ye bakarsak böyle olmamıs. Bn salona girmişsiniz ve on dakika. vnkn bulacafını bildifiniı bir hâdiseyi beklemişsiniz. Buna bir cevabınız var mı? Hayır, yalnız, belki şu kü Çfik lâmbayı yakmısımdır. Philliet atıldı Too! tfadelerinııi değiştir Ooo, pardon, dedi, mahal kika olduğunu ıyı biliyor mu lenip beklediniı. Şu perdeleriıı meyin. lede güzel bir kadın olanca o §unuı? arkasında. Olaeağını bildiginiı Gaudet: nu herkes tanır demek istemiş Gayet iyi bilivorum. şeyi bekliyordnnuz. Kocanızın Bu küçük lâmbaya kadar tim. O kadar... Gaudet, Catherine'e döndü. ölmeaini. Belki konaştulnnn çelmek için on dakikaya ibtiCassidis, şahidi büyük bir Bunu nasıl izah edryorsu daydnnoz ve »evindiniz. Çflnyaç yoktnr, dedi. dikkatle seyrediyor, âdeta rakinuz? kü son go'zlerini söylöyordn. Cassidis, oturmııştu, kalktı: bini tartıyordn. Ba Gaadet'nin Hiç, izah etmiyorunı. Catherine iki eliyle knlakla Şimdi Madam Dupre'yi gözünden kaçmadı. Cevabmızı zapta geçireoerını tıkadı. soçlamanız lâzım, sayın yargıç, Sonra içeri mi gırdi? ğim. Snsnn! diye bağırdı. dedi. Parmaklıklı küçük kapıyı Catherine sustu. Philliet o Korkuyorsunnz! Ne me,1 Niyetim öyle. Ama henüı açtı. Sokak kapısına gıden yolnun karşısına dikildi. Benzi oç edici bir intiba! Bir adam kocinayetle defil, yalan ifade vernıustu dan geçti. O kapıyı da açtı. Son nusuyor, siz de löylediklerinin mekle. ra hiç bir şey olmadı. Karanlık Maskeniz düştü, Madam son sözleri olduğunu biliyorsuAvukat başiyle tasvip etti: devam etti. Adettlr, birisi bir Duprp. ttirat edin! nuz. Ebediyete sitmeden evvel! Herkes konuştu, dinledim. cve sirince bir aydınlık yan«r Genç kadın omuz silkti. Menfur bir adamsınız ıiz! Mösyö Boisset'ye sorulacak ba Madam Uupre'nın pencere Demin bir tereddötle ya Genevieve ifneyi yapmış zı suallerim var. Şimdi mi soleri sizin evden görünür mü? kayı ele verdiniz. Knrtulan tır. Hırıltılar başlamıstır. Se rayım? Şunu söyliyeylm ki e Tam karsı karşıvayız. pancur hâdisesi ıızi nyarmıştı. ni bir zevk daha. Haydi, zevk ğer bana bu imkânı vermezse Pencereleri karanlık mı Ama tehlikenin mahiyetini kav aldığınızı itiraf edın. niz, madam Dupre'yi. ifadesini kaldı? Tamamivle karanlık mı? rı.vamıyordanuz. Şaskınlığınızı Catherine başını ikı yana ıal imzalamaktan men edeceğim. yüziinüzde okadum. folana ko Tamamiyle. ladı. Boisset'yi tepeden tırnağa yamadıtınız bir ekıik nokta Ne kadar zaman? Genevieve salona girmiş süzdü: vardı. Belki on dakika. Çok nzan tir. Telâş içindedir. Onun bu Bu iş altı aylık eski bir iş bir snre hu. O an için bn olay Sonra ilâve etti. telâşından taydalanıp elinden tir. Daha bu jün mü farkına dikkatime çarpmadı. Galiba. Avnkatınızla beraber! şırıngayı alıyorsıınuz. Suçlu siz vardınız? ba Catberine ne yapıyor acaba Catberine: siniz. Bona herkes biliyor, hatBoisset alaycı bir bakısla mu diye düşünmüs olaca^ım. Son Charles! diye seslendi. tâ avukatınız bile. kabele etti: ra aklımdan çıktı. Fakat Cassidis kımıldamadı. Gaudet, nefes nefese kaldı Meşhur Cassidis si* misi Facia akşamı mı idi? Emin Phüliet, Catherine'in karşısınçını anladıfı Philliet'yi uzakniz? misiniz? da, dikilmiş dnruvordu. Sankı laştırdı. Avukat sükunetle: Olayı ertesi gün gaıettler ona yalvarıyor. Catberine bn Bütnn hunlardan çıkan ne Benim. diye cevap verdi, de okudum. yalvarışa. asık ınratla red ee tıcpv i anlıyorsunuz. Madam Bilmis olun ki mühim bir mc Madam Dnpre'nin eve fir vabı veriyordu. Philliet deDuprr, dedi. Tam Genevieve sele ile karsı karşıya bulunuvam etti. mesİTİe aydınlıfın ranması aiçne yaparken gelmi.ş oldnğuyoruz. İçeri rirdiniı. Burada S 7 İrasında geçen zamanın on dannzu bir çok defa ifade ettiniz. Benim için oyle [YAZANs'Jecin Laborde.Ç6VJkEA:VlamdiVaroŞlu ASK YOL VNDA Mefer ki yalan ifade ver miş olasınız. İlk mahkumiyetiniz olmayaeak bu! Şahit gocnndu: Benim mi? Gece vakti gürültii etmek suçu ile. Müvekkilentin sikiye ti üzerine. Doğru mu defil mi? Boisset Gaadet'ye baktı. Fakat andan bir yardım göremedi. Doğrn, dedi. Ne olmuştu? Boisget cevap vermediği için Catherine konnsta: Bu zat içkiye düşkündür. Balkonundan, çelip geçenlere lâf atar. Hakaret eder, yabut da açık saçık lâflar eder. Cassidis: O akşam da bir az çakır keyiftiniz, defil mi? dedi. Hayır. Oyle olsnn. Söylendifine göre, çok önemli olan şahitliği nizi niçin bugüne bıraktınu? Bana önemsiz föriinmüştü. Halbuki limdi bir kadını adam zehirlemekle snçlamaya yetecek kadar ehemmiyet kakanıyor. Bunu düşünmemiştim. Gaudet araya girdi: Sizi aydınlatabilirim, metr Cassidis. Mösyö Boisset'yi bulan ben oldum. Geçen gün b«raya feürken kendisini baikonda oturur çördiim. Nöbel tutuyor, gözciilük cdiyor gibi bir hali vardı. Bir s<v görmis olabilir diye diisündiim. Hatt.î bana bu fikri madan Duprc'niıı kendisi vcrdi. (Arkası var) YAZİHANE ARANlYOR ~ ~ 3 ilâ 4 odalı kiralık yazıhane aranmaktadır. Müracaat: Site Saray kat 4 No: 302 Şişli. . Telefonr 48 2? 00 302 Cumhurivet 51 'J • ERENKOV İLE TUZLA arasında fabrika olmaya elverişli 25000 ilâ 30000 M2. axsa aranmaktadır. Müracaat: Site Sarav kat 4 No: S02 Şlşü. •^*^%^^%^*^^' Telefon: 48 22 G0 302 ~ • '• ^ ~ v«vCur.ıhurivct 5 BAY OSCAB: PROF. NİMBUS'UN MACEBALAR1: ı fiııifiıııııutııııııııııtıııvıifiııııifirıriıifiıtırıiifııııntııifiıiffıııııırııuıııııMIIIIIIUIIIIIIIMIIIIIııııınııtuııı IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIINIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIII^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle