Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
penc ere I CLHVIHURİYEI t Mart 1963 llllllllllltlllllltlllllllllllll Sen seni bil! Belediye Başkanı tamirat için suların kesilmesine mîisaade etmedi DÜŞÜNCELER SERBEST SÜTUN Ban lale* r»r ki, akıl erdinnek lor. Çfinkfl •ebepleri eek T« kaneık. Meselâ devlet işletmelerindeki bazı müdürlerin ve seflerin işçllere karşı tntnraları öylesine garip ki, izahı roümkün değil. Aldığımu mektnplarla haberler bn tnhaf tutnmun örnekleriyle dolu. Bir devlet işletmesindeki miidur veya şef kimdir? Eninde sonnnda bir eraekçi... Yani işçi. O da devlete kapılanmış, idaresindeki işçiler de devlete kapılanmış. Müdür bey de otuz gün çah.şacak, otnz gün sonra gidip ranhasebeden parasını alacak. Ama sanki bir derebeyinin kâhyası imiş gibi emrindeki işçilere işkence etmeğe kalkısan bir müdüre ne dersiniz? Eğer bn adam ruh hastası değilse niçin işçilerini isyana sevkedecek hırcınlıklarla işleri yürütraeğe kalksın? Niçin henüz filizlenmeğe başlaraış sendikacıhk çalışmalariyle mücadeleye girsin? Tiirkiye, yeni Anayasanın icaplarını yürütme ortamına girmek için çabalamaktadır. Sendikacıhk, grev, toplu sözlesme çaIısmaları gelişmektedir. Bu günlerde hem özel sektörün, bem devlet sektörünün işçilerle doçrudan doğruya miinasebeti olan noktalarıııdaki goruraluların omuzlarında ağır yükler vardır. lşte daha diinkü gazeteler, Anayasa Mahkemesınin grev hakkını yasaklıyan antidemokratik kannn maddesini iptal ettiğini yanyorlar. tşçiler arasında nmulmadık bir uyanışın labablan aydınlanıyor. Çalışanlar kendilerine gelmektedirler. tşte Um bu sırada bakıyorsunuz, çoğunlukla tstanbal, Edirne, Kjrklareli taraflarındaki bayındırlık işçileri, bazı anlavışsıı müdürlerin yetersiılikleri ve anlaşılmaz totumlan yüzünden ııtırop çekmektedirler, Bazı müdürler ve şefler, sendikacılığ» karsı sçık ve kapalı mücadeleye girişraişlerdir. Elimizde mektnplar var... îşçilerin bir sürü şikâyetleri bir kenara, tstanbnldaki sendikacı arkadaslariyle mektuplaşmak için giıli adresler, gizli balaşma yerleri kararlaştırmalan, işin nasıl bir manzara aldığını göstermeğe yeter. Şu bale bakın! Bir devlet teşekkülünde çalışan işçi, raerkezdeki sendikacı arkadaşlarına : Araan bana mektnp yazarken iş yerirae yazmayın. Boraya gelirseniı dışarıda bir yerde eizlice baluşalım. Bizim gef, sendikacıhk yaptıjımı duyarsa taalim haraptır. . diyor, Şe( de, açıkça vey* kapalıca : Sendikaeılık yaparsanız hakkınızda havırlı olmaı... gibi liflar atıveriyor ortaya... Bo arada müdür bey, hilei ser'iye gelenefini kollanarak, Osmanlı kornulığı ile işçilerin canına oknmaya çalısıyor. Mesai «aatlerini keyfinee ayarlıyarak işçilere zorlnk çıkarmaktan keyifleniyor. Kamyonda çalıştıfı için kanunnn kendisine tanıdığı hakkı ileri sürüp ağır vasıla zammı istiyen işc.iye, bn zammı vennemek için, elinden geleni yapıyor. Vazifesini değiştiriyor. Ve yeripe gelen başkasına zam veriliyor. Hak arayan kişi böyleoe eezalandırılmış oluyor. Biitiin bnnlar çok geniş bir »ikâyetler silsilesinin birkaçı... Halbaki Bayındırlık Bakanlığının kesin emri vardır. Daba iki •7 önee gönderdiği bir J H I ile : c Bakanlığa bağh Genel Müdürlükler Teşkilâtında çalıştınlm»kt» olan ifçilerin üye bulundukları sendikalarla vaki olaeak her türlü temaıta gerekli kolaylığın sağlanmasını ve iş metelelerinde herhangi bir »ekilde 1aıa! tutulduğu sanmnı verebilecek davranıtlardan dikkatle kaçınılmasım ehemmiyetle riea ederim...» diyer Bayındırlık Bakanı Şu halde yalnıı isçinin haklanm detil, aynı samanda Anayaaayı, kannnlan ve Bakanlıfın emirlerini de hiçe sayan bazı kitrilerin y«la getirilmesidir mesele .. Devlet işletmeleri, sendikaetlıft» her turlü kolayhgı göstermelidirler. Zlra bn memleketin işçileri, devletin aylıklı mttdürlerinden ve aeflerlnden yardım gSrmezlene kimden görecekler? O mttdfir re aef dü»*nmeli, kendlsi nedir? Yarın memnrlar blr ıendika kunrlarca kendisi sendikaeılık yapmıyacak mıdır? Yapaeaktır elbet... Eger yasâdıfı toplnmda yerinin neresi oldagunnn larkında Ise, tster istemes yapacaktır. Ancak bir metnnr, «endikaoılıgs eepbe alıp çalıçanlarla mücadeleye kalkarsa, kendisinden de, yaşadıfcı dünvadan da habersiz oldofnnn artsy» koyar. ö y l e adamdan da hayır gelmeı bu memtekete... Ne şef o l a n k , ne müdür olarak, batta ne de vatandas olarak .. Mani BoncuU Nasreddin Hoca hikiyesi anlatacak, ya da yakıştırmalı sözlerle politikaya değinecek değüim. Mavi Boncuk koy Içten sesleniş Yazan: M. Tahir Demirkurt Oç gün iki gece iiiren bir yolcu 1 .Üzülmeyin.. Günler gellr geçer. luktan sonra, virajı bol, dar yol[ Burada geçireceginiz hizmet yıllada ilerliyen kamyonumuz yorgun (rı sizin ileride ömrünüzün en tat olcularını usanmadan yerlerine lı ve unutulmaz hâtıralarını teşöğretmen getiriyordu. Batıdan Doğuya şo kil edecektir.» derken {örümüzün tâbiriyle GÖÇ getiri arkadaşla birlikte kendimi de teyordu. Anlayışlı ve tecrübeli şo selVı ettiğimin farkına bile varaför GÖÇ getirmeyi Çok sevdiğim mamıştım... Evet... Memurlar, öğretmenler, söylüyordu. Öyle ya... Böylelikle yeni yerler görmüş olaeak, yeni yedek subaylar... Velhasıl samimî yeni insanlar tanıyabilecekti. Ge ve genç arkadaşlar. Hepsinde bu riye döndüğü zaman neler neler ufak kasabayı canlandırmak, hareanlatacaku. Hele Mardini hiç gör ketli kılmak gayreti var. Bu belli.. memiştı. Ya tdil?.. Orası da mu Nitekim herkes kendi görevi ile hakkak k.i çok daha başka bir yer birlikte başka şeylerle de meşgul di. Gerçi iki yıl evvel yine ilçe olmağa kararlı ve kabiliyetli. Aralerinin kaymakamı İdil'e atanmış dan çok kısa bir zaman geçmesine rağmen bu müşterek arzu derhal ı. Onu oraya getiten şoför ne kö teşkilâtlandı. «îdil Atatürk Heyketü şeyler anlatmıştı. Anlatmıştı da li Yaptırma Derneği» kuruldu. İlk bütün kasaba halkı Kaymakam iş de bu olmalıydı. Zira (26) senebeye ne çok acımışlardı... Hattâ lik ilçede Ata'nın büstü yoktu. demişti ki «Baştan aşağıya çöl. Yı Gençlik daima Ata'sına bağlı ollan akrep diyarı. Bir sıcak ki kat duğuna göre, Idil'de ilk çalışma bu iyyen sormayın. Dayanılmaz. Da olmalıydı. yanamazsınız. Yumurtayı koy... Dernek kuruculan ilk olarak Taşta biraz dursun... Hemen pisderneğe gelir temin etmek gayeıiştir.» siyle bir piyes hazırladılar. Piyes, Fakat herkes bunları nakleden Alman tiyatro yazarı G. E. Lesşoförün mübalağayı »evdiğini ile sing'in (1759) yılında yazdığı bir ri süruyordu. Şimdi bizim şoförü perdelik trajedi olan «Philotas» tı. . j { müz de yeni yerimizin hakikaten Konusu, insanların kendilerini böyle olup olmadığını merak edi memleketleri uğruna feda etmeleyordu. Ne yazık ki iyice göremi ridir. Özelliklerinden biri de dünyecekti. Zir a karanhk het tarafı yada bir perdelik ilk piyes oluşu sarmıştı. Gidilen yerde elektrik ve Türkiyede de ilk defa olarak de yoktu. Bunu oradan gönderi Idil'de sahneye konmasıdır. len mektuplaıdan öğrenmişlerdi... Oyuncu adedi: (4). Idil'de oynanZaten elektrik olsaydı her halde dıktan sonra, komşu ilçelere. Ciziyi bit yer olurdu. Saat 21.00 de re, Midyat ve Savur'a gidildi. Her .lçeye vardıklarında her yer ka g i ^ i l e n y e r ı j e büyük bir alaka ile ranlıktı. Sanki onları bekliyorlar | k a r s l l a n a n e k l p derneği iyi bir pımış gibi çok sayıda insan, birden, lir temın eaebildiği gibi, muhile, karanlıktan ne de çabuk çıkmış hasret kaldığı ve hattâ bilmediği lar v e âdeta ne yapacağını, hangi gerçek tiyatro zevkini tattırdı. stikamete gıdeceğini şaşırmış yük Dekor mahalli imkânlara göre lü kamyona yol göstermeye baş hazırlandı. Buna rağmen guzel ve amışlardı bile. Kimse bir şey sor yerindeydi. mamıştı. Sadece: «Hoşgeldinız! Bu Görev alanlar, Istanbulda muhyurunuz!» diyorlardı. telif tiyatrolarda çalışmjı ol&n ve hâlen ilçede Yd. Sb. öğretmen ola*** Sabah erken şoförü uğurlarken rak görevli Ahmet Gülhan'ın yöona hiç bir şey soramarmştım. Ce neüminde iyi hazırlanmışlar ve asateüm yoktu. Bir anda etrafıma matör olmalarına rağmen iyi de göz atayım, dedim. Ve hemen ka muvaffak olmuşlardı. Yd. Sb. öğretmen Ahmet Gülhan rarımı verdim. Ana yolun iki tarafında şehir evlerini andıran tek Philotas'ı basarı ile oynadı. Piyekatlı müstakil evler. Demek mek sin bütün »ğırlığı Gülhan'ın omuztupta yazılan (memur konutlan) lannda idi. Kolünü duyarak, bilebunlardı. Hemen biraz ilerisinde rek oynadı. Dr. Kemal Çağlar kahramen kuhükümet konağı, belediye, kararl kol, cami, okul. Hepsi de yeni, be mandanı temtilda t«m blr bat« ton yapılardı. Onların altında âde ya vardı. Vahyettin Tüıtin, erdemli Kıral ta bir toprak yığınını andıran eski evler... O anda ilçeyi tanıma rolünde fevkallde idi. Yd. Sb. Ergun Ince, yash Mİr dan kendi kendime: «Umarım ki memur konutlan az »ayıda yapıl rolünde Prensine Bmek oldu. Oyun baştan »ona ümKlerin üsmışt*.» dedim. Hakikaten zaman la bu »özlerimin doğruluğunu an tünde bir b«»an safladı. A n l iftiladım. Doğuda hükümetin giriş har edilecek taraf, halkm Tflkıek miş olduğu bu hayırlı teşebbü», a l l k a n idi. • •• maalesef yanm kalmıı. BaşlandıTemsilia aonunda, Td. «fb. öğğı tarihten bu yan» devam ettiril mîş olsaydı memleket ve bu böl retmen Ümral Ormk*a: Bu gece, ömrün borunoa unugede görev alanlar çok sey kazanacaklardı. Kanaatimce yine de iamıyaeağın httıralardan biri elakaybedilmiş ©•lan çalısılmakla te bllecek mil diya aordutumda;. Elbette, alı»tım artjk... Yaban lâfi edilebilir. Ne de ol»a bu yurt « h k kalm»vdı... diye eerap bizim. Bi*: anda şoförün: «Üzülme kay makam bey! B e n erkenden kaaabayı dolaştım. Gördüm. SöylendiV EF AT ği kadar değil. îki yıl geçer. înşaallah sizden sonra geleeekler burasmı »izin gayretiniıle daha terl merhom OeMdar M M M » . iyi bulacaklardır» »özleri hâl» ku nfı Sadre*tln B«Tta «al. Vedht laklarımda... aynı heyeeanı duyTokar. Mukerram Tobar, MUmama tekrar tekrar imktn TeriftCT^T^l^ XvUıTt ^LB^Tı^ptt ı^ft&ll il4 yor. Darph«n« v« D a n | ( Matba*«> * * * MUdOrO Nazlbl Tokar, Mali MUearlr Hartp Tokar'ın aniMlerl îdil, Mardin iline bagh onbir Hçeden biri... ll'e (164) Km. m e n MELEK TOKAR fede. 1937 yılında ilçe olmasına UuamnhmA rağmen yeni yeni inkisai etmeye başlamıs... Yazın yagmur yağma*a<at M. yan ilçenin arazisi, »önmü|, rolka füM »«• nik bir lahadadır. 25 Km. kuıe«ıkOr Oamazttfa Cmaltatum kalyinden Diele nehri geçer. 19«0 yv dınlarak. ICaımaaatMaat Maaartılı sayıraına göre nüfus (1614) kigına deteedttoeakttr. AOah nhsiden ibatrettir. İki bueagı ve (70) köyü vardır. TOKAB A İ U t t Gökeve başlıdığımın İlk günlerinde îstanbullu yd. Sb. oJreV men Ümral Orak'a makamında: 3019 lllllllfllllllllllllllllllllllll r Yazan: Fatma İrfan Serhan I 1 dumsa yazımın adını, gerçekten de | selince; na»ıl dayanıyorlar, akıl boncuğun mavisinden söz edece ; alınaz. Gözlerim yaı içinde dumandan. ğim. Bilmez değilsiniz.. Hangimizin Ister ittemez ağlıyorsunuz. Adamçocukluğunda, kundağının bir kö ların gözleTİnde yaş yok, ahşmış şesine «Maşaallah» h altınla iğne olacaklar. Yalnız öksürüyorlar »ık Jenmiş bir mavi boncuk yoktur ki. sık... Anadolurıun hemen her yerinde Yazar olduğumu öğrenince »eminimini kızlarm bileklerini, sıkı vindiler nedense... Biri, en ufak sıkı bağlanmış bir sıra mavi bon tefeği, başını bana döndurmeden cuk süsler. En yoksul Türk bebe konuştu: ğinin bile omzunda çengeüi iğney Hangi gazetede yazıyorsunuz? le tutturulmuş bir mavi boneuk Hergün Jzmir gazetesinde, avardır. raııra da Cumhuriyet'te... Salt insanlarımızın değil, hay Bizi de yazar mısınızf. vanlarımızın da hem »üsü, hem ko Istiyorsanız eğer. ruyucusudur roavi boncuklar. De Ama, nemizi yazacakıınız.. Bu velerden katırlara. katırlardan ara pitliğin içinde adam görünmez ki.. balara, otobüslere, otomobillere deNe deseydim?. Suçlanmıstım .. ğin geçıp en görünür yere kuru Gerçekten de bu «pisliğin» suçunlup otururlar. da benim de payım vardı. SustuEyüp Adliye binasında Mavi boncuk bir «tılıımdır», bir ğumdan mı nedir, işini durdurdu. telefon yok • sıhirii koruyucudur». Kısacası Bana döndü yüzünü: Eyüp Adliyesinde telefon bulun mavi boncuk; bir çeşit figortadır. Ben neler düsünüyorum.. Nemayışı burada görevli bulu Mallarımızm ve canlarımızm en ler istiyorum anlatsam... nan hâkim ve savcıların işlerini güvenilir, en »aglam ve en ucuz Elbette istemeli, dedinı. güçleştirmektedir. sigortası! Ama faydasız. Eyüp Savcıhğına bağlı poli» kaBelli olmaz... Yine de istemeli Yalnız bu sigorta eanı da, malı rakolları, bölgelerinde vukubulan da salt «nazara» karşı, «kötü ba adam. lstedi mi, yasamanın tadı gelir. olayları Savcılıkta telefon olmayı kışa» karşı korur. Dikkatle dinliyordu. Son »özüm ?ı sebebiyle zatnanında bildireme«Nazar değmesi» ilkel toplumlarmektedirler. da totem inancından bu yana ya üzerine cram silkti: Onu bırakın, dedi, ondan biz Bu konu ile ilgili olarak Eyüp şayagelmiştir. Halk arasında: «KöSavcısı Mehmet Feyyat su açıkla tü göz evleri boşaltır, mezarlan çoktan vazgeçtik. Ama ben lzmire doldurur» diye 5Öz edilir. Mezar giderim sık sık, tücearlara... mayı yapmıştır: Kcnuşmandan belli, sehirli gi« Bizim Adliyemiz hâlen ath ların üçte ikisini «Isabeti ayna», posta devrini yaşamaktadır. Çagı yâni nazar değmesine uğramışların bi konuşuyorsun. Evet... Ben bulabîlirsem kimızın en lüzumlu ve önemli araeı doldurdueunu da söylerler. tap da, gazetc de okurum... Ama olan telefondan yoksun bulunan Kimi îslâm ülkelerinde, örneğin Eyüp Adliyesi büyük güçlükler i Fas'ta nazar degmesine verilen ö bulabilirsem. Neyi?. çinde kalmıştır. Bu* yüzden mınta nem o ölçüdedir ki, nazardan ge Hem parayı, hem vakti... ikikamıza bağlı bulunan karakollar lecek zararlar kanun yoluyla tazbize olayları zamanmda bildire min ettirilir. Bizde de bir bakışla sini de bulmak güç... Burası »eninmiş?. memektedir. Bu mapdi'riyetimizin bir deveyi öldüren, bir bakışla bir ö y l e benim. Ustayım ben. Bu giderilmemesi halinde telâfisi gay koca ağacı devıren güçlü «nazarcıri kabil hâdiselerle karşılaşabile lar» üzerine hikâyeler anlatılır. üçü kalfalarım. Bir doktor arkadaşım Amerikada Madem isin lahibiiin, kaz»nceğimiz mukadderdir.» nazarın bilim yönünden bir çeşit cın iyi olmalı?. göAmerika nıemleketimizden elektrik akımı olarak üzerinde Hesabuıı yapanz durulduğunu döylemişti. ürsünü balık almak istiyor rürsünüz. Ocağa odun atan çoeuğa döndü: Geçen hafta içinde büyük kıımı Nazarın incelenmeıini erbabına Git kahveye misalirlert çay Califomia'da bulunan bir grup A bırakaiım da biz, yine mavi bonmerikan firması, Istanbul Ticaret cuğumuza gelelim »izinle. Her yu «byle. Hemen yürüme, say da git. Odasına müracaat ederek Türlri vaya giren, her bebeğe değen, A Oğlan çıkınca oglumdur, dedi, ye'den konserve balık. balık unu nadolunun bozuk düzen yollarında ilkokulu bitirdi... Bitirdi ya, ferive tuzlu balık ithaî etmek istedik her yolcu otobüsünün, her yük >ini okutaraıyacaiız. Ne olaeak?. kamyonunun ön camının ortasınlerini bildirmiştir. Ne olur, armut sğacının diBu iirmalardan Los Angeles'te dan fallanıp duran, pehlivan deBoncukçu olaeak babulunan ikisi de fındık ve babarat veleri araba atlannı, Ada eşekle* n * ^ " ^ " » 1 yıllık boncukçu* • • almak üzere istekte bulunmuştur. rını susleyen bunca mavi boncu '• yum ben... Hesap yapacaktık ya ğun yapıldığı fabrikalan hiç me İri »araç boncugunu alalım ele... Bir genci bıçakla yaralıyan rak ettiğiniz oldu mu?. En yavuz kalfa canını disine taktı şahıs bulunamıyor Biliyor muydunuz ki; Istanbul Bakırköydeki bir labrikanm Ş da dahil, hemen bütün Türkiyenin mı be» binini bir günde döker... nünde önceki gece bir genç ıırtm mavi boncuklarını yapan fabrika Bu bes bini Î8 liraya veriyonım 14 llrastnı Bunun d»n bıçakla ağır bir şekilde yara lar Egededir?, Evet, İzmir dolay tüccara. alır. 5 lira odun, 5 Hlanmıştır. Sümer mahaUesi 3. so larında, Cumaovası'nın Görece kö kalfa ra e«m kırığı, elde kalır dört kak 17 sayıda oturan Lâtif Kara yünde hem de... lira. Bunun da bir l i r o ı dizta;. olay gecesi saat 23,30 sıralaSize Görece köyünde gördügüm rıjadA, ^brikanın ^finüne^ giuilis, bjr. mayLb t oncuk a laJ^ikas^nı anlat me bir liratı ip ve boya... Bana kaJ hr iki lira. Beş bin boncuk satarffnci^icrou Nurîye^ vetinî görtnek *1aMİka» delam iki lira kazanınm. Eskiden kıistemiştir. yiçim derdımden... rık eamların kilosunu bir kuruaa Îşçilerin vardiya değiştirme sa J Gerçekte Görece köyünde mavi kadar alıyorduk. Şimdi en ucuzukerpiç dam nu «lli kurusa alıyoruz. Bunun giF a a l 1590/ 297S I ati oldugundan kalabalığın içine boncuklar bir viran giren Lâtif, Nuriyeyi beklerken içinde, topraktan kümbet biçimi bi bizim bu Görece köyünde üç tanımadığı bir şahsın tecavüzüne bir ocakta yapıhr. Dört gözlü bir ocak daha var.. Hepsi durmadan uğrıyarak sırtına yediği bıçak dar işler. besi ile yere yıkılmıştır. Mütecaviz Günde bes bin boneuk diyorolaydan sonra kaçmıştır. Yaralı mandan nefesim kesilerek girdi «un.. Dört oc.k... Ne olur bunca Halefl E S T E R P A R D O koma halinde Cerrahpaşa Hastağimde, bir yuvarlak toprak yığının boncuk?. Hep»ini alacak tüecar B iai olarak islenmi» en aon model kadın çamaşırlarını, hanesine yatırılmiftır. Yaralıyanın çevresinde oturan elleTİ demirli, bulunur mu?. taknnlarmı yatak çajşaflannı, salonlarımızda bulabilirsiniz. Nuriyenin yakınlarından biri ol gözleri beyaz beyaz, dört kara a Ben d« »a»arım bu işe, diyor ması ihtimali üzerinde duran p o dam gördüm. Bir kenarda odunlar, Haıan Küçük, ben de ;a;arım... FRANSIZ MALl KORSELER 45 TL. lis tahkikata bu yörıden başlamışi öte kenarda şişe ve cam kınklsrı Bu milletpeynK 1 ekm«k yergibi e*ddetn 198/5 Gelatasaray Beyoğlu Tel: 44 26 69 '"***• lyığılmıştt. Odunlann üzerine otur mavi boncuk kullanıyor. Yirmi Üâncılık: 665/2985 Şarapçıhk kon^resi Ankaradajdum. Adamiarm yüzleri güimü yıldır boncuk içlerim, daha bir tei vordu... Kaşlan çatıktı iyice... Bo kinin «limde kaldığını görmedim. r*^»^»^*^»^*. toplanacak vuna önlerinde parıldayan küçük Biz Izmir tüccarlanna veririz. Onayı içinde Arfiiarada topj ateş pencereye bakıp duruyorlardı. lar Istanbula, Anadoluya gönderirlanacak olan Türkiye Şarapçılıki Sağ ellerindekı çubugu pencereden ler. Ne kadar işlesen ahcısı var. kongresine hazırlık olmak üzere i içeri uzatıyorlar, fındık kadar bir Ansdolu çok çeker. Modası geçmeı Bu Akjamdan İtibaren 7 kişilik resmî Istanbul Ticaret Odasında bir top ateş parçasını çekip alıyorlar, sol bir mal... Bu köye ilk Araplardan lantı yapılmıştır. ellenndeki çubukla o küçük ateş geldi bu »anat... Mustafa TemimToplantıda, Türkiye şarapçılığı parçasını döndüre döndüre yuvar han babasiyle Arabistandan gelmi? nı ilgilendiren meseleler görüşü layıp biçime getiriyorlar, ve bir kurmu? bu »anatı. öneeleri «hellerek kongre için haıırlık çalışma vuru^ta ocağm bir köşesine, «tav hel» yâni cam bilezik yapıyorlarRevüsünün yeni pro?ranunı görmenizi tavsiye eder. lanmak üzere» düşürüyorlardı. Her mı?, sonra mavi boncuğa geçmiflarına bsçlanmıştır. PAZAR t6. ilâ 19. arasında MATİNE ler. Kınk cam parçalarını eritip, Bundan başka Marmsra ve Trak demirin ucunda bir parça ateş, a bakır tozuyla roaviye boyanz. ÇeRerervasyon Telefon: 47 16 30 47 16 31 damların gözleri beyaz beyaz... Ko ya bölgelerinde şarapçılıgın inceNOT: Fiatlar normâldir. şitlisini yaparız mavi boncuğun. lenmesi için de toplantılar yapıla nuşma?ız adamlar.. Durmasız. bo Tüccarın «iparijine göre... At bonyuna ateşle oynayan, elleri yüzleReklâmcılık 1052 '3007 caktır. ri kapkara, üstleri partal.. Terleri | cuğu, göz boncuğu, temiz göz, m siyah siyah... ] yuvarlak, ay boncuğu, dört gözlü, BÜYÜK FIRSAT MART 9 ŞEVVAL 13 b n yaşlannda bir çocuk ocağa I dana gözü, daha da var... Hepsinin boyun'a ' odun »ürmede... Kerpiç i s ç g de, fiatı da y işçiligi ayn.dır. Ah ben u , Aeele satıhk bo^ dükkân. Şijli Halâskârgazi caddesi Mürvet £ C c â C damda, kapısız bir kapı, çerçevesiz neler düşünüyorum neler... Bizim Apt. altında No: 323. Cephe 9 metre, cephede çift kapı, vitrin «> M bir tek pencere var. Rüzgâr bir köyde elektrik var gördüğünü* o a. C makarah, çıkırvaz pasaih, 320 MZ büyüklüğünde, acentelere, < yandan giriyor, duman öte yandan gibi. Şu pis oc»ğı, odunu, dumaru şirketlere iş adamlarına duyurulur. Telefon: 44 95 04. V. 1 7.21:13.25|16.39;i8.08|20.39j S.40 savruluyor... Ocağın bacası yok. ortadan kaldırıverir elektrik... O E. J12.13 6.17; 9.32 1200 1.30 10.32 Ateşin güçlenmesini sağlıyormuş zaman mavi boncuktan gayri şeyCvıınhuriyet 2996 :bu çeşit bacasız lınn. Adamlara ler de yapar insan... Masa »üıleri Belediye Başkanı Necdet L'ğur, Pazar günü suların kesilmesini uy gun bulmamıstır. Sular tdaresi, önceki gün Kâpıthane Elektrik enerji merkezinde yapılacak revizyon münasebetiyîe püzar günü su1 ların kesileceğini açıklamış. abonelerin gereken tedbirjeri almasını istemiştir. Bunu öğrenen Belediye Başkanı, revizyonun elektrik kesilmeden yapılmasını istemistir. îstek, elektrik teknisyenleri tarafından uygun bulunmuştur. Bu suretle sular pazar günü norraal olarak akacaktır. Bundan böyle revizyonlar »ular kesilmeden yapılacaktır. <» camdan... tzmirde görüyorum. Ben erimi} eamdan adam bile yaparım. Ama sermaye gerek. 46 dan bu yana ocak işletirim, kırk para artıramadım. Sermayem olsa bütün bu toprağı çımentolasam, tezgâhlar kursam ki mozayikten, elektrikli ocağı oturtsam. Ama nerede o para. En azmdan bin beş yüz lira ister. Bankalar da bize kredi vermez. Bankalar, siz daha iyisini bilirsiniz. varlıkhlar için kurulmuştur. Bin beş yüz lira... Nerede verecek. . Ne tarlam var, ne tapum. Çantanızı uzatın da »unu üstüne koyayım. Sıcaktır, elinizi sürmeyin. Çantamı uzattım, bir süredir demir çubuklariyle evirip çevirip islediği bir teyi üstüne bıraktı. Bu, iğneli kuyruğunu havaya dikmis bir kara akrepti. Bunu bizim buralarda, kuyrukluya akrebe karşı evlerinde bulundururlar. Bunun olduğu yere kuyruklu gelmez diye inanırlar. Çantamın üzerindeki akrebe bakakaldım.. Boncuk işçisinin, işlenmemiş »anat gücü, iki demir çubuğun ucundan bu böceğe nasıl da inamimaz bir duşman duruşu vermışti! Kalfalardan biri başını kaldırdı: Ecnebiyede bu işler makinelerle yapılıyormuş. Hükumatımız bizim köye de o makinelerden getirse... Bizi de yazın gazetenize... Kalfalann hali de beter deyivenn bir kenarında... Çoluk çocuk perperişan... Hallerimizı Devletimızın Başına duyurun. Böyle böyle idi, gözümle gördüm diye yazın. Sesi sertti. Dilemiyor, buyuruyordu. Dumandan mı, rüzgârdan mı ben de onlarla bir öksürmeye başlamıştım. Kalktık. Görece köyünü bir baştan öte başa doUştık. öteki boncuk fabrikalarına da (!) kapüarından baktık. En üstünü ilk görduğümüzmüş. ötekilerin içine girmeyi göze alamadım. Kapkara duman. O gün, bu gündür, her mavi boncuğun arkasından, terleri liyah siyah, avurtları çökmüş, yüzlerine ateşin kızılı yurmuş, elleri demirli dört adam görünür gözlerime... Kaşlan çatık, gülmesiz, konuşma*ıı, dumanlar içinde dört adam. Köyler birlestirilmeli, diyenler, bölge sanat okulan kurulmalı, profesörsüz Doğu Ünivenitesinden, ustabaşıların öğretmenlik edeceği bölge sanat okullan yeğdir diyenler, tezgâhı, atelyeyi köylere ulaş tırmalı. kalkınma çabasını endüstriye yöneltmeli diye nefe» tüketenler haksız mıdırlar?. G^rece köyünün okumasız yazm a n ı mavi boncuk işçisi «makinenin» özlemini 'duyar olmuş. Elektrigin, temizliğin, insanea çalışmanın özlemini. Daha da mı uygarlığa hak kazanmadı diyeceğiz?. Oturmus da oracıkta, bir topraktan fmnın çevresinde, dumandan boğula, tıkana, Türk halkına mavi boncuk döküyor... «Ben eritilmiş eamdan adam bile dökerim. diye eek ölçüde uyanmış, güçlü bir isçi... Binlerce, yüz binlerce mavi boncuk... însanlarımız» hayat, araçlarımıza kaza sigortası yerine. SARA ESKENAZI CUMHURIYET Nüshası 25 Kuruş Türkly* Barld Lira Kr. U ı > K i Seneltk • aylık S aylık TS.00 1*0.00 40.00 80.00 Î200 «*•<» Batan v e Yajan Cumhuriyet Matbaacılık r « TOrk Anonim Şlrketl KERVANSARAY t t CARROÜSEL DE PARİS Cagmloglu Halkevl Sokak No. 39il Sahlbl NAZtME NADİ Ya« lilertol fiUen Mesul Mudflr 1 s ANKARA BÜKOSO: AtatOrk Bulvan Vener Ap.Yeal»«hll Telelon: « 95 44, 11 09 J0, İ I H H , İT S1 J6 * İLLERİ MERKKZ BÜROSD. taeaO C«ld*»i Içmeo Baa D»y»rb»kıı Telefos: 1M1 tLLERİ BÜROSD t KOcflksaat Meydanı Adazt» Teleton: «•• • GasetanlM «tadertJe» y»«««T kokooulmaasB lade edflsne»ı aıeıulİTet kabttl •hasaBaa. * cAboeıe» v*y* €0»» kaydmm kunmaei 1 BO GAZSTK YASASENA DYaCATI BTMtSTÖl. OONR VECDİ KIZILDEMIR * Faal 1590/2977 ELHAMRA İSTANBUL TİYATROSU Yeni = CUMHLRİYETin Tefrikası: 25 iASK VOIIIIVDA Seni diııleyenlcrden birinin bu sözlerine kulak verebiieceğiııi hiç düşünmedin mi? Kulak vereceğini ve tatbi kata gcçeceğini mi demek istiyordun? Evet! Catherine şimdi onun kar^ısında dikilmiş duruyor, mütecaviz bir eda ile yüıüne bakı. yordu. Cassidis de yerinden kalktı. Son derece sâkindi. Latını bitir, dedi, kocanı sen mi zehirledin? Catherine başını öte tarafs çevirdi. Cassidis onu kolnndan yakaladı. Artık kaçma, dedi, Sualime cevap ver. Ampulü stn mi deîiştirdin? Catherine kolnnn knrtarmak için sert bir baTtket yaptı. Cassidis bn silkinişe mâni olmadı. Catherine bir masaya do?ru eğildi, bir sitrara aldı, yaktı. tki düşman gibi bakıştılar, Catherine devam etti: Charles. senin avukatlık meslcjinde mahkum etlirdijin şuçsuzlar var. Mümkundür. Mümkün değil, muhakkak diyebiliriz. K>m? Xavier Dcsprats. Cassidis omuz silkti. Bununla da övünmüştün. Bir haydnt meıelesiydi bn. Hele lenin muvekkilin! Desprats'nın mahkum olmasına onnn ihtiyacı vardı. Tek, paralarını kurtarsm diye. Sen şahsi dâvacı vekili idin, Desprats'ya bile bile yüklendin. Dosyada zihin balandırıcı şeyler vardı. Bnnu iki sene »onra »öylü yorsun. Bngün onnn suçlu oldagvna inanıyor mnsnn Cassidis bir el hareketiyle ıaali uzaklaştırdı: Sen bana ahlâk dergi vermeye mi geldin? Hayır, Benim davamda, elinde Genevieve gibi bir suç ln balundnğonu, tekmil dosyanin onun aleyhinde oldu^nnn söylemeye geldim. Başka snçlu aramaya ne lfîznm var? tki sene sonra, Genevieve'i, mahkum ettirdi$in korknnç bir cehirleyici kaatil olarak hatırlıyacaksın. Catberine, Cassidis'ye yaklaştı. Tüzünde alevlerin aydın lığı vardı. Bakişlarında, nefsa ni arznya çek benzeyen garip bir ısık tutnsuyordu. Demek ki kocanı sen nldiirdün? Bu bir «nal değil. gerçefin bir müşahedesi idi. Cathrrinc. Laborde.CEVİ&NsÜamcli \faro§l u. mâzur görmeğe çalışıyorannuz. Dlvasını kazandınnaya Btr»» 1 yorsnnuz. Hcpsi bn kadar. Rezil bir adam olabilir ama sizce bnnun önemi yok, Parasını veriyor ya, kâfi! Cassidis yerine oturdu. Sn»u yordu. Catberine ayakta, Sfkeli gBzlerle ona bakıyorda. Cassidi» »ükunetle konuştn: Sanırıra, gerçekleri löylesuale cevap vereceği yerde so mek zamanı geldi. Dediklerinin lüne devam etti: hepsini kabul ediyorum. Hele . Ben bir müşteriyim, Charavukatların, ben de dahil, bazan les. Senin yazıhanene geliyobakh olmayan dâvaları aldıklarnm, Bir hastabakıcı kocamı ze rı dogrudur. Şimdi »en »öyle ba hilredi diyorum. Sen dosyayı kalım, Panl Dupre nasıl Sldfi? görflyorsnn. Orada pek belirli Catherine alaycı bir sesle: olmayan »eyler baluyonun. Genevieve Leblanc'm yapMüşteriye, dosyanız, alın, götü tığı bir oumerane iğnesiyle, dirün, sizin yüzünüzü görmek is ye cevap verdi. temem mi dersin? Cassidis susnyordn, Catherine Cassidis istemiyerek gfildfi. »ordu: Bu noktada şaşacaksın. Başka bir izah şeklin vsr Müsterimi çağırıp hakikati bamı? na oldağu gibi anlatmasını isterim. Bunu hâkimin ağzından Cassidij agtr a | ı r : işitmektense onnn kendi ağım Evet, dedi. dan duymayı tereih ederim. SByle, korkurn yok. SByler mi? Gayet basit, Bir ziyafette, Her zaman değil. Ama e bir genç kadın, bir avukatın bir takdirde davasını almayı redtakım paradokslara daldığını 1si dettiğim vardır. tiyor. Çoktan beri kocasından Xavier Desprats'nınki gibi knrtnlmak istediği için, avnkami? tın anlattıkları dikkatini çeki Onn bırak şimdi. yor. Asıl hosuna giden şey, ken Hayır. çünkü yalan sftylü di yerine başka birini mahkum yorsun. Oldugundan daha iyi ettirmek ihtimali. Bir düşmanı görünmek istiyorsun. Sen de var. Kendi yerini almak istediböylesin, öteki avukatlar da. ğinden kuşkulandığı bir düşmaTazıhanenize bir mü.şteri gelinı. Heparine yerine onmeranc yor, cüzdanını çıkarıyor, bir ampulü koyuyor, e v t tam iğnc çek imzalıvor. Ondan sonra ar yapıldıîı zaman gelecek şekilde tık sizin için o müsteri kutsal davranıvor. Hastabakıcının elinbir adam oluyor. tşlediçi büden ampulü lorla çekip alıyor. tün tenalıklara eöz yumuyorZira anıpul cle çeıersc tchlikeli sunuz. Bunları ^ilmcse vahut bir suç âlcti vazifesi törebile eektir. Böyle ml? Catherine, Caatidiı'nin yilıüna dikkatle baktı. Hiç blr heye can ve öfke alâmeti goremedi. En çok bnndan korkoyordu. Cas »id'u'nin yüzünde eiddi blr H»de bile yoktu. O, her hangi bir hüküm vermekıizin, tadeee gerçegi anlamak iıtiyordu. Catherine ondan yükaelen kavvete boyun egmekte İdi. Solak gibi bir lesle: Evet, dedi. Cassidis kadehe blr aa vlıki koydu. Bol so Have ettt. Hesaplı bir yavaslıkla hareket ediyordu. Catherine Hrdn: Nasıl anladın? Olaylar kendiliğinden bel ki beni aydınlatmazdı. Efcer ae ni tanımasaydım, dediğin gibi, yazıhaneme gelen bir mâşterl olsaydın belki de »öylediklerine inanırdım. Catherine'in ıcsinde Wr fltnit lizlik ahengi ıe<ildi: Ne yapaeakain fimdit Sen evvela, GenevÜTe'ln clnayetini na*ıl isah «diyorıun, onu »öyle. Gayet baait. Igneyi yapıyer. Evde yalnııdır. Paol hmldama ya başlıyor. O ean çekişirken Genevieve doktoru çağırıyor. Doktor gelinceye kadar oumeran ampulünü kırıyor. Şırınçaya heparine dolduruyor. Delikli taşa boşaltıyor. Doktor gelîyor. Hastanın ölmüş bulunduŞunu görüyor. Şırıngayı tahlil ediyorlar. Heparine buluyorlar. Ama benim ansızın cve çelişim, bütün plânlart altüst ediyor. Vasiyetname? (Arkası var) YEDEK KOCA Komedi S Perde Pasartad hariç her «ec* XU& im Çarfunba, Cumarteti, Pazar 15 da Tel: 44 22 M Reklâmcılık 1083/3022 BAY OSCABt PROF. NÎMBUS'UN MACERALARL ^/kıııııııııııııiffiııııınııııiTiııııııiıif ıınıif ııif ııııııif ıuııııiiiııııııııif ııııııııııııııııiiiııııııııııııııııııııııııııtııııııııııııııııııııııııııiiiııııııııııııııııı ıııııııııııııııııııııııtıitiıınıııitıiıimımv^*