19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
pencere Anlamsız hürriyet Cambridge Üniversitesi hocalarından Thomas Woolston, 1730 yıllarında yayınladığı bir incelemesinden dolayı, işinden atıldı. lftira suçu ile itham olunarak 100 lira para cezasına ve bir yıl hapse mahkum edildi. Kime iftira etmişti VVoolston? Düpedüz Hazreti îsa'ya .. Profesör. fncil'deki hikâyelerin saçma ve yakışıksız sey ler oldugunu ispata çalışmıştı. Hıristiyanlık dininin sâlikleri ise o sıralarda bu çeşit tenkidleri hazmedecek bir seviyeye henüz ulaşmamışlardı. Araa Woolston, hem müspet hem de menfi anlamda büyük şöhret kazandı. O kadar ki, bir gün sokakta rasladıgı bir fafaişe, profesörü derhal tanımış : Koca teres. . demis, seni hâlâ asmadılar mı? Hamm, ben sizi tanımıyorum bile... Benden ne fenslık gördünüz? Kadın, bu soruya : Sen. . diye cevap vermis, benim kurtarıcımın aleyhinde yazdın. Eğer o olmasa benim günahkâr ruhumu kim kurtaracak? tngilterede vicdan hürriyeti bu safhalardan geemiştir. Bueün Türkiyede fikirlerini yayınlıyan çok kimsenin Ceza Kanunlarımıza göre onbes yıla kadar hapsedilmesi olağan görüldügünden, bir profesörün 1730 tngilteresinde fikirlerinden ötürü bir yıl hapsedilmesi bizi ilgilendirmiyebilir. Ancak Woolston'un suçunun ne olduğu konusuna dikkatle eğilmeliyiz : tngiliz profesörü vicdan hürriyetini kullanmıstır. Batı, vicdan hürriyetinden siyasi hürriyetlere, siyasi hürriyetlerden iktisadi hürriyetlere uzayan bir büyük mücadelenin fırtınalarında az kurban vermemistir. Bu mücadelenin konusu yalnıı hükümetlerle aydınlık fikirli insanlar arasında kalmıyordu. Toplumdan gclen bir taassupla elele veren menfaat belirgânlarının kurdukları barikatlar, insan aklının düşünce 5zgürlügünü kayıthyan keskin engelier olarak uzun zaman ortadan kaldırılamamıştır. Ama bugün o pek özendiğimiz mutlu ülkelerdeki insanlar, en son merhale olarak iktisadi ve sosyal haklannı ileri sürmek için düsünce özgürlügünden faydalanmaktadırlar. Bize gelince... Bizde Namık Kemal devrinden beri gittikçe hıılanan bir hürriyet edebiyatı vardır. Buna ragmen bugün bile ne vicdan hürriyetinin, ne siyasi hürriyetlerin ve ne de iktisadi hürriyetlerin Batı ölçülerine göre yürürlüge girdigi söylenemez. Çok eskimiş bir usule göre hürriyet mücadelemiz arasıra yalazlanınca meydanlarda kürsülere çıkan ateşli hatipler : Hürriyet... hürriyet... diye özgürlük perisine kasideler oknrlar. \ Aslında bu türlü içi boş bir heyecanın bagıra çağıra ifade edilmesinde ciddi bir fayda var mıdır? Hürriyet istiyoruz. Hürriyeti de filânca partiyi kötülemek, kabine baskanı aleyhlne konuşmak, valiye ve sırasına göre belediye reisine çatmak sanıyoruz . O zaman da hürriyetlerin hiç anlamı kalmıyor. Bir kBr dövüşünün keşmekeşinde demokrasi mücadelesi faydasıı bir çekişme haline geliyor. O halde başlangıçta bir şeyi tesbit etmek gerekiyor : Niçin hürriyet istiyoruz? Ve nasıl hürriyet istiyoruz? Türkiye, Batı düşüncesinin geçirdigi maceraları hiç yaşamadan kapımızı üç hürriyet birden zorlamaktadır : Vicdan hürriyeti, siyasi hürriyet, iktisadi hürriyet . Maalesef bunlan, pahaIı Amerikan arabaları ve lüks kadın tuvalet esyaları kadar kolayhkla ve rahatlıkla ithal edemedik. En demokratik çag sandıgımıı ve açık rejim diye ilân ettigimiz 1946 1960 arası, bu hürriyetlerin en çok kısıldığı günlerdir. Bu on dört yıl içinde hele vicdan özgürlüğü ve iktisadi özgürlük bakımından kapkaranlık günler vaşadık. Zaman zaman Başbakanı hicvetmek veya makam arabası kullanan bir vekile gazetelerde hücnm etmek fikir hürriyeti varmış görünüşü yarattı. Bu kadar güdük düşüncelerin pesinde yıllar ve vıllar harcanmıştır. Hürriyet, adı konmadıgı zaman boş bir kavramdır. Eçer hürriyetimiz varsa, bu hürriyetlerimiz içinde hangi haklarımızın mücadelesini \apabilecefinıizi açıkça ortaya koymalıyız. Hürriyet var . ama grev hakkı mücadelesi yok. Hürriyet var . ama sosyal haklar mücadelesi yok. Hürri>et var ama 141 ve 142 nci maddelerin degiştirilmesi için mücadele yok .. O zaman hürriyetin ta kendisi raânasızlaşmaktadır. Bu mânasızlığı : Canım, hürriyet var şimdi iste . Daha da ne istiyorsunuz? diyen sivri akıllılara ithaf ederiz. tKJ o'UMHURlYET 4 Şubat 1963 DÜŞÜNCELER «RABAK» Elekrolitik Bakır ve Mamulleri A. Ş. İdare Meclisinden: Şirketimizin 1962 yılı hesap ve muamelelerini tetkik etmek üzere hissedarlar umumî heyeti esas mukavelenamemizin 36 ncı maddesi hükümlerine göre âdiyen 4 mart 1963 pazartesi günü saat 15,30 da, İstanbul, Şişli, Kâğıthane, Topağaçlar caddesi, No. 37 de bulunan Şirket Merkezinde toplanacağından sayın ortaklarımızın veya vpkillerinin sözü edilen gün ve saatte toplantıda hazır bulunmaları ve toplantı gününden en geç bir hafta önce sahibi bulundukları hisse senetlerini Şirketimize tevdi ile toplantı için eiriş kartı almaları rica olunur. Bilânço ile kâr ve zarar hesabı ve idare meclisi ile murakıplar raporları toplantınm 15 gün evvelinden itibaren Kâğıthanede bulunan Şirket Merkezinde sayın hissedarlarımızın emrine âmade tutulacaktır. RUZNAME : 1 Şirketın 1962 yılı hesap ve muamelelerine dair idare meclisi ve murakıp raporlarının okunması, 2 Şirketin 1962 yılı bilânço ve kâr ve zarar hesabının incelenip tasdiki ve idare meclisile murakıpların ibrası, 3 İdare Meclisi âzalıkları için seçim yapılması ve ücretlerinin tesbiti, 4 1963 yılı için iki murakıp intihabı ve ücretlerinin tesbiti, 5 İdare Meclisi âzalarma Türk Ticaret Kanununun 334 üncü maddesinde mevzuu bahis izinirt verilmesi, 6 Dilekler. cYola çıkmadan lere bağlı hayat Yazan: önce, bölgenin fatarzından silkinekirliği hakkmda bılmesi, iktisadi sizlere fikir vergelişmenin zaruri mek üzere mağaşartlarındandır. Bu ralarda yaşıyan aii t i b a r 1 a Italleleri göstereceğiz.» per il Mezzogiorno adında bir ba yaniar, kuçuk çıftçi meskenlerinin Şiddetli kar fırtınalarının yine fımsız tesekkül kurmuşlardır. tarla bitişiğinde olmasını, su tesisItalya yollarını tıkadığı gunlerde Prof. Pescatore'nin çahşmaları lerine varıncaya kadar zirai nüfuBelediye hastahaneleru.ae leda idi. 1956 kısının çetin ruzgârlarına neticesinde, meşhur Vanoni Plânı sun bütün istihsal ihtiyaçlannı vı görenler için geçtiğimu yıl, 30 ve buz tutmus yollarına rağmen, nı ortaya çıkarmışlafdır. Geniş karsılamak gerektiğini ve klâsik milyon lira harcanmıştır. Bu yıl, geri kalmış bölgelere ait iktisadi yatırımlara gırişilmiş, dışarıdan köy hayatından küçük çiftçiler masrafın bıraz daha artacağı tah problemleri inceleyen bir heyet, büyük yardımlar ahnmış, entere sistemine geçmekte fayda olacağını min edilmektedır. Bu yüzaen Be Güney Italyadaki en ücra köşelere san bir toprak reformu yapılmış p duşünmüşlerdir. letlıye, Sağlık Bakanlığına bir ya gitmekten çekinmemişti. Avrupa ve hayli verımli netıcelere ulaşıl I Tahminlere göre, Cassa per 1 1 zı göndererek, sağlık hızmetleri Konseyinden seçilerek benim de mıştır. Mezzogiorno'nun faaliyeti, bu bölr.in Bakanlığa ait olduğunu belirt katıldığım bu heyet, geceyi Mate j Mezzogiorno'daki kalkınma ham gede oo8 nispetinde kalkınma hızı ra'da yeni yapılmış zarif ve ucuz lesi, bir çok bakımlardan, Turkimıs, harcanan parayı istemiştir. temın edecektı. Fakat 19511960 yılHastahanelerde, 40.105 kisı yatı bir turist otehnde geçirmiştı. Bıraz yedeki duruma kıyasla avantajh larının gelisme hızı, fııliyatta 0o4.6 sonra otomobillerimiz koy yolları şartlarla cereyan etmiştır: rılarak, 352.198 kışi de pohklinik cıvarında kalmıştır. Fakat Prof. lerde muayene ve tedavi edilmış na sapacak ve toprak reformunun 1) Italya, dış yardımlardan bü Pescatore'nin modeündeki elâstizirai hayatta yarattığı değişikliktır. Bu arada 64.734 kışinin röntgeyük ölçüde faydalanmıstır. Yaban kiyet ve Kuzey bölgesindeki sağni çekilmış. 224.336 lâboratuvar leri yerinde görecekti. lam iktisadi şartlar dolayısiyle, O tarihte, Güney Italyada mağa cı sermaye hakkındakı kanun Türk enflâsyon tehlikesi belirmemiştir. muayenesiyle 11.732 ameliyat yaralara sığınmış insanlar bulunma mevzuatından da faydalanarak ha Vanoni Plânı'nın mükemmeliyetipılmıştır. zırlandığı halde, orada iyi netice Öte yandan genış haik kütlele sına hayret etmeyiniz. Bunlar fa vermiştir.. Ita'.yanın süratle arta ne, memleketin ileri bir sanayie kirhklerine rağmen temizlikleri rinın faydalandığı Belediye Dıs ve çahşma arzuları ile dikkati çe rak ıkı mılyar doları asan ihracatı sahip bulunmasına ve Italyanın tupanserlerinde bir yılda 86.707, Sağ ken kimselerdi. ve turistlerin bıraktıklan para, munde ortalama kalkınma hızının döviz aktiflerini kabartmıştır. Ku Avrupa rekorunu kırmasma rağlık Merkezlerinde 193.612 kişı mu Yedi ilâ on iki yıl önce, Italyan ayene edilerek gerekli tedavıleri çizmesinin üst ve ait kısımları, zey ve Orta Italyanın ileri bir en men Mezzogiorno'daki gelişme O düstri kapasitesine sahip olması, oranı niçin o4 6 yı aşamamıştır? > apılmıştır. bırbırine tamamiyle zıt birer man lüzumlu malzeme ve teçhizatı ıç Güney Italyadaki kalkınma hareMavi Melekler 130 şişe kan zara arzediyordu. Memleketin Ku istihsal ile karsılamak imkânını ketinin «entetık bir modelıni çizen zey Batı kesimı oldukça ileri bir saglamıstır. Faiz haddinin Türki Hollis B, Chenery'nin kalkınma topladılar iktisadî seviyede idi. Amerikalı ik yeden daha düşük olması da, ya hızını frenleyici sebepler hakkmdaKızılay mavi meleklerı ve ekip tisatçı Hollis B. Chenery'nin zik ki teşhisi şöyle hulâsa edilebilir: lerı, kan bağışı toplamağa devam rettıği rakamlara gore, 1951 de bu tırımlan teşvik edici faktörler aa) Güney Italyadaki yatırımlaetmektedirler. Son bir hafta içinde bölgede ferd başına gelır 500 do rasında rol oynamıştır. mavi melekler, 130 şışe kan bağışı lar cıvarında olup aynı yıllarda 2) Italya, eleman bakımından rın mühim bir kısmı enfrastrüktür toplamıştır Bu arada Kızılay İs Almanyadaki mıktarın biraz us zengin bir ülkedir. Okur yazar masraflarına gitmiştir. Yatırımlar tanbul Kan Merkezı ekıplerı, o tunde idi. Mezzogiorno denilen gü nispeti, Anadoludakinden fazladır. dolgun yekunlara eriştiği halde, numuzdeki ay Trakya, Kocaeli ve ney bölgesinde ise, ferd başına ge Memlekette kuvvetli iktisatçılar, özel teşebbusun katılma payı düEge bölgelenndeki askeri birlik lir 200 dolar tutmakta idi ve ra maliyeciler, teknisyenler, işletme şük kalmıştır. Fiili talep, bölge çevresinde pek fazla canlanamalerı ziyaret edecekler, kan bağışı kam 1952 Türkiyesinin adam ba ciler ve idareciler vardır. mıştır. Yatırımlarda, devlet ile bulunduklarından dolayı atlas Kı şına ortalama gelirinden dolar he3) Toprak dağıtmak ve kredi aç özel teşebbüs arasında faktör rezılav bayrağı hedıye edeceklerdir. sabiyle hafifçe aşağı idi. mak suretiyle tarımın kalkındırıl kabeti başgosterdiği ve özel teşebItalyanlar, Avrupanın refah tab ması ve istihsalin çoğaltılması is büsün yatınmları dar bir sahaya 51 sakat vatandaşa sun'î losunda gölge teşkil eden bu fa tikametinde daima mesafe kazanı münhasır kaldığı vakit, kalkınma uzuv takıldı kir bölgeyi kalkındırmak üzere lamıyacağını îtalyanlar çok iyi anKızılay, el ve ayaktan mahrum on iki yıldanberi gayretler harca lamışlardır. Prof. Rostow'un da be hızı ağırlaşabilir. yoksul vatandaşların ihtiyaçlannı maktadırlar. Bu maksatla, Cassa lirttiği gibi, fakir halkın gelenekb) Idari bünyenin de kalkınma karsılamak uzere gayret gösterhızında daima bir tesiri olmaktamektedir. Geçen ay, 51 yoksul vadır. Müdahaleci ve karma rejimtandaşın suni uzuvları yaptırılarak lerde, merkeziyetçilik, inisiyatif 3 haftadanberi yer bulamayıp ddnenlerin çalısabilir hale gelmeleri saglan kaabiliyetini zayıflatmaktadır. Böl mıstır. Bu ay, 60 vatandaşın daha ge kalkınmasında. ademi merkezigörebilmeleri için ihtıvacı sağlanacaktır. yet sisteminin, yani yerinde yönetim usullerınin faydası inkâr ediBir kişinin ölümüne sebep lemez. Halbuki Mezzogiorıio'da, olan şoför kaçtı yerinde yonetim sistemi ihtiyaçlar Dün gece saat 0.1 sıralarında KATİFOROS ölçüsünde gelıştirılmemıştir. vuku bulan bir trafık kazası so4. cü hafta olarak gösterilecektir. Cenubi Italyada kalkınma hızını nunda 1 kişi ölmuş, 3 kişi de ağır frenliyen faktorlere Türkiyede de surette yaralanmıştır. İlâncılık: 98Ö2/1554 rastlanmaktadır. Fakat memlekeŞoför Mehmet Mutlu idaresin timizdeki yatırımlardan Güney deki 40076 plâka numarah taksı, ltalyaya kıyasla iki buçuk misli Vatan caddesi yolunu takıben Akyüksek verim alınacağı ve 1962 desaraya gelirken Muratpaşa camıı ki başarısızlığa rağmen ortalama e cıvarında yolun karşı tarafına geç'o7 kalkınma hızının gelecek yıl mek istıyen 35 yaşındaki Şaban gerçekleştirileceği söylenmektedir. Keskinçivi ve kucağındaki 2 küçuk çocuğu ile 25 yaşındaki Mustafa Levent'te, Eczacıbaşı fabrikası bitişiğinde, (Scjuib) fabrikası Çakın'a çarpmıştır. Cerrahpaşa karşısında, Büyükdere asfaltı üstünde, cephesi (43) metre olan Hastahanesine kaldırılan Şaban (17,000) küsur metrekare arsa üzerindeki dört bloktan mürekKeskinçivi ölmüs, kucağındaki 1,5 Nüshası 25 Kuruş yaşındaki kızı Ayfer ile 8 aylık kep (1200) metrekare fabrika binalariyle birlikte satıhktır. ^ Basan ve Yayan t Aynur ve Mustafa Çakın koma haJ Cumhjriyet Matba»cılık ve Her sabah on ikiye kadar müracaat: '44 93 9 3 4 4 0J 43 linde Gureba Hastahanesine yatı Gazeterilik Türk Anonim Şlrketl nlmışlardiT. Olayı müteakıp kaçan 'Cağalojlu 'Halltevt Sokalc No. 3941 Cumhuriyet 1566 şoförün aranmasına baslanmıştır. Sahlbl Belediye bir yılda hasta tedavisi için 30 milyon lira sarfetti Kalkınma sipaseti r Dr. Feridun Ergin evgili okuyucular, Arkada bıraktıgımız hafta zarfında «Cumhuriyet» m«n•upları büyük bir üzüntüden knrtnlduklarını görearit ıevindiler. Yazı îşleri Müdürlerinden pek «evdiklerflKVkadaşları Kayhan Sağlamer tahliye edildi. Sa^lamer'in kefaletle tahliyesi de mümkün iken mahkeme heyetinin nefi»lete Itfzum görmemiş olması ayrıca »evinçlerini arttırdı. Muhakeme hiç şüphesiz henüz neticelenmiş degildir. Fakat biz neticeden emin bulunmaktayız. Türk hâkiminin en âdil kararı vereceği yolundaki inancımız, ilk darnşma ile daha.da kuvvetlenmiş olarak devam etmektedir. Duruşma geçen salı günü 10,30 da basladı. Tahliye bararı verildigi zaman saat bire geliyordu. Sağlamer'in birbirinden değerli avukatları ılk karardan bizim kadar heyecan duymuşlar, kendisini bir an evvel cezaevinden çıkarmak için acele ediyorlardı. Bu yüzden saat iki olmadan Sağlamer, «Cumhuriyet» in kapısından içeri girmiş bulunuyordu. Genç arkadaşımız bütün odaları dolaştıktan sonra Yazı Müdürlüğü odasına girip de nıasasına oturduğu saman kendiainin gıyabında hazırlanmış olan şaka tatbik mevKiine konuldu. Neşriyat Müdürü bu masaya yığıl mış olan bir takım orovaları işaret ederek: Bir kaç çün ainlenmek istiyecegini tahmin ediyorum, dedi. İtirazım yok. Fakat çabucak şunlara bir bak da içlerinden beğendiğin yazıları ayır. Ondan sonra gidebilirsin! Bu provalardaki yazılar Yunus Nadi Armağanı yarısmasına gönderilmiş okuyucu makaleleri idi ve Saglamer'in başına gelenler bunlardan bir tanesi yüzünden olmuştu. Bu dâva ve Yazı Îşleri Müdürümüzün tevkifi dolayısiyle okuyucularımızın ve bir kısım gazetelerimizin gösterdiklcri alâkaya bilhassa teşekkür etmek isteriz. Okuyuculardan bir kaçı, durusmayı beklediğimiz gunlerde^ Kayhan'dan bahsetmekle beraber iddia edilen suçu işlenıcdiğı mize dair neşriyat yapmayışımıza temasla sebebini sormaktadırlar. Sebep açıktır. Bizi bundan kanun menetmektedir. Dâva, vukufundan ve adaletinden emin olduğumuz Türk. hâkiminin önttne gelmiştir. Artık o konnşacaktır. *** Ankaradaki büyük hava faciası yüzünden Türk basını yeni bir imtihan verdi. Bu arada «Cumhuriyet» de vazifesini yaptı. Hâdisenin saat 16 da vuku bulması \e Ankara okuyucusunun ertesi sabab Istanbuldan gelen gazetesinde faciayı bütün tafsilâtı ve resimleri ile görmek istemesinin tabii olması, bütün «Cumhuriyet» mensuplannın olağanüstü bir gayretle çalışmalarını icabettirdi. Buna ragmen Ankara postasını yapan kamyonumuz. mutattan ancak iki buçuk saat sonra yola çıkabildi. Bütün «Cumhuriyet» elemanları gibi elbette bu kamyonu sevk \e idare eden şoförümüz de kendine düşeni yapacaktı, nitekim «Cunı hurfyet» erteai sabah Ankaraya her zamanki vaktinde vardı. Bu kamyonla Ankaraya oradaki foto muhabirimize yardım etsin diye merkezden foto Aydın'ı yollamıştık. Ankara Büromuzda çalışan arkadaşlarımız Aydın'ın sapsarı yüzüne ve perişan haline bakarak «Cumhuriyet» şoförünün gösterdiği gayretin derceesini ölçmekte güçlük çekmediler. Kamyonumuz Istanbuldan Ankaraya S taatten daha az zamanda gitmişti. Bir okuyucumuz gazetemizde çıkan ölüm ilânlarından birinde Padişah Abdülhamitten bahsedilirken (Cennetmekân) sıfatının kullanılmıs bulunmasından şikâyet ediyor. Şikâyetinde haklıdır. Ahiretteki mekânı insanlann degil, Allahın tâyin edeccği şüphesizdir. Haklı bir mazeret olmamakla beraber ilânları sahip lerinin yazdıgını söyliyeceğiz. Maamafih «Cumhuriyet» idaresi bundan sonra bu şekilde yazılmış ilânları kabul etmiyecektir. Sevgi ve saygılarımla.. UÇURUM Filmi BÜYÜK FIRSAT KAYSERiLi A.ve H. GUNHURİYET Demas Demir Çekme ve Makine Sanayii Anonim Şirketinden: Şirketimizin yıllık umumî Heyet toplantısı 11 mart 1963 pazartesi günü saat 9,30 da Şirket merkezinia bulun^uğu Hâj^ lıcıoğlu, Kumbarahane caddesi 139A numaralj fabrika binasın^, da olacağından hissedarların, topl^jtıda İBIİJPI)11 "l]r •Üfre hi^^l senetlerinin toplantıdan bir hafta evvel Şirket kasasına teslimi ile giriş kartı almaları rica olunur. Şirket 1962 yılı bilânço, ve kârzarar hesapları ile İdare Meclisi ve murakıp raporlarının toplantıdan onbeş gün e w e line kadar hissedarların tetkikine âmade bulunacağı ilân olunur. GÜNDEM : 1 1962 yılı idare meclisi ve murakıp raporlarının okunması, 2 1962 yılı bilânço, kâr zarar hesaplarının tasdiki, idare meclisi âzalarınm ve murakıplarının ibrası, 3 Yeni idare heyeti âzası ve murakıp seçilmesi, 4 Kârın taksim edilip edilmemesi hususunda karar verilmesi, 5 Hissedarlar tarafından teklif edilecek hususlann görüşülmesi, 6 Ortaklar ve hisselerdeki değişiklik sebebiyle Şirket Ana sözleşmesinin altıncı maddesinin tâdilinin tasdiki. Cumhuriyet 1565 Öncekı gün saat 19,30 sıralarında Zeytir.burnu Telsiz sokak 76 nu marah dükkânda marangozluk yapan Ziya Yılmaz, sol elinin 2 parmaSını plânya makinesine kaptırmıstır. 2 parmağı kopan maran'goz, Samatya Isçı Sıgortaları Hastaha r.esıne yatırılmıstır. Önceki gün, sehrimizin muhtelif semtlerinde vuku bulan 6 hırsızlık olavının 4 faili, suçustü yakalan mıs, çaldıkları eşyalarla, kaçan 2 hırsızın da aranmasına baslanmıs tır. Saat 17 sıralarında Ayşe Varol'a ait Kadıköy, Gazimuhtarpaşa, Yâverağa sokak 5 numaralı evin pencere camını kırmak suretiyle içerıye giren meçhul bir hırsız, 5 bin lira değerindeki 1 kürk ile içi çe şitli givım esyaları ile dolu bir bavul çalmıştır. Olayı müteakıp, girdiği yerden kaçan meçhul hırsızın aranmasına baslanmıştır. öte yandan gece saat 23 sırala rında Mehmet Atik'e ait Küçükyalı, Yeni Kariye, Bağdat caddesi 66 numaralı Tekel bayıine giren meç hul bir hırsız, 999 lira değerinde sigara ve içki çalmıştır. Polis, meç hul hırsızı yakalamak için gerekli tahkikata ba^lamı^tır Bir marangozun iki parmağı koptu APIKOGLU Yazı lflerlnı fiilen İdare eden Mesul MUdür NAZİME NADt * VECDİ KIZILDEMÎR KARDEŞLER 4 hırsız suç üstü yakalandı A.NKARA BÜUOSU : Atatürk Bulvarı Yener Ap.Yenlşehlr Telefon: 12 95 44, 12 09 20, 12 09 6fi, 17 57 35 * DOGU ILLERİ MERKEZ BtROSU tnönü Caddesi l=men Han Dlyarbakır Telefon: 1061 ti L.tKİ MERKEZ BÜROSU : Küçüksaat Mevdanı Edırne Hanı Adana Telefon: 4530 • Gazetemlze göndertlen yazılar lconulsun, knnulmasın lade edilmez. tlânlardan mesuliyet kabul olunmaz. * Abone ve İlân Işlerl İçin, zarfın üftüne «Abone» veya «İlân Servısi» kaydınm knnması lâzımdır. * BU GAZETÜ BAS1N AHLÂK YASASINA UYMAYI TAAHHÜT ETMlSTtR. GÜNKV Elektronik Mühendisi ve Teknisyenleri için münhal vardır. İngilizce veya Fransızca bilenlerin: S.E.T. P. K. 241 Şişli İstanbul adresine müracaatı. Telefon: 48 63 47 İlâncılık: 9807'1551 Sıhhî Reklâmcılık 439/1544 ELEMAN ARANIYOR Sanat Okulu Marangozluk bölümü mezunu olup, askerlikle ilişiği olmıyan, hitabet Jcabiliyeti olan sıhhî ve ailevî durumu yurt içi seyahatlere müsait bulunan gezici memura ihtiyaç vardır. Fotoğraflı hal tercümesi ile P. K. 1105 İstanbul adresine yazılı müracaat edilmesi. Faal 751/1542 ŞUBAT 4 RAMA7AN 9 2 V. E. 1 8.07113.23 16.Xl[19.£9j20.02 6.23 ] 1.39 7.00 9.43'12 00ı 1.33111.55 Leziz Nefis Bol Kalorili Namlı A SUCUK ASALAM ve A SOSiSLERi I DANAve KOYUNDANDIR Eminönü, Unkapan Asfalti 5058 T.I. SS7» 7J T..J..I • N«»LISUCU« İlâncılık: J859/1555 Sebebi, her şeyi biliyorum. Ve bildirdim!. Kime? Kadının sesi büsbütün boguklasmıstı. Poli» Müdüriyetine. Demek beni ele verdin? Bu sefer kadının sesinde büyük bir acı vardı. Başka türlü yapamazdım. Senin yerine bir suçsuzun yakalanmasına göz yumamazdım. Her şeyi senin için yaptım. Hayır, kendin için yaptın. Sen bir canavarsın. Sırası gelince her insan canavardır. Her insanın belki zayıf, kötü tarafları vardır ama her insan cinayet işleyemez. Sırası gelince dedim. Yani mecbur olunca veya kendini kaybedip içindeki canavara teslim olunca... Hem sen hayattan ne bilirsin? Yarı uyku içinde geçti ömrün. Belki bazı rüyalar gördün o kadar. Sayende. Ekseri herkes birinin ıayesinde iyi veya kötü, mesut veya bedbaht olur. Yani sen de benim yüzümden mi böyle oldun?. Hayır, senin sayende zevk aldım bu dünyada... Çok zevk aldığım zamanlar oldu. Ne yapsan kızamam sana. Beni ele ver mişsin. Ne yapalım. Böyle gelmiş içinden. Belki de doğrusu bu idi. Sade sunu bil teslim olmara, bir köpek gibi yakalatRUDI kendimi. ^Miııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiııııııifııifıiııııııııııııııııtııııııııı ıııııııifiııııııııııııııııııııııııııııııııııııı^aiifıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııifiıııı f/^s. = CUMHURIYET'in Tefrikası: 57 YUANEIMLKIDIN Göğusleri bağirları, açık yüzlerinden, vücutlanndan sızan terleri mendilleriyle mümkün olduğu kadar kurulamaya çalışıyordu ekserısı. Kediler, köpekler bile çekılmişlerdi ortadan. her halde nıspeten biraz serince birer köşe bulup serilmışlerdı. Otomobıl hızla gidiyordu, pen cerelerı açık olduğu halde san kı hava yoktu içinde. Önde bir çofor ve arkada bıı kadın Boğuluyorlardı ikısı de. Kadının siyah ufak gozlerinden ıstırap fışkırıyordu. göğsu durmadan inıp kalkıyordu Buna rağmen ne ağlıyordu ne de kıpırdıyoTdu. Dımdık oturmuş hep aynı şeyi duçunüvordu Niçın çağırdı beni? derhal gel! dedi. Konuşuşundan belli idi biliyor artık her şevı Şımd! ne olacak? Şımdı ne olacak? Gitmese mi. geriye mı donse? neye yarar? Olayları ci!ebi!mek, seneleri geriye doğru atlayabilmek mumkun olmadıktan sonra, neve varar? Nereve kaçacak, kimden kaçacak? Onsuz yapamaz ki zaten. Boğuk bir sesle: Vafi biraz daha hızlı sür.. Çok yavaş gidiyotsun dedi. Şofor içinden bir küfur savurdu. Nasıl nefret ediyordu bu kadından. Korkuyordu da, bu küçücük kadından bir şey tandan korkar gibi kotkuyordu. «Allah kurtarsin beni» dedi içinden. Allah kurtarsin bu korkunç bucurun elinden. Otomobil asfaltı geçmiş o y»m ru yumru yollara sapmıştı. Sonra ağaçlar basladı. Artık eski köske yaklaşıyorlardı. Ikisinin de içinde korku vardı. Bir uçuruma yaklasırmışcasına başdöndürücü bir helecan. Birden otomobil durdn. Kadın, soföre hiç bir sey söylemeden kapıyı açıp dısarı fırladı. Koşarak uzaklastı. Bahçe kapısı kolavca açılmıstı. Bu kapıyı belki de son defa açıyordu, bir an demir parmakhklara dayandı durdu. Karşısındaki ağaçlıkh yola baka kaldı. Bir kere d»ha bu yolu sevdiğini düşündü. Helecanla, ümitle, sevinçle, çeşit çeşit hislerle kim bilir kaç kere geçmişti bu yolu. Şimdi.. şimdi adımını atamıyordu, ilerliyemiyordu. Hissediyordu, bir son vardı bu yolun ucunda. Birden ilerlemeye basladı. Hattâ kosuyordu, bütün hıziyle. Taş merdivenlerin önüne geldiğinde bo|ulacak gibi idi. îine biraz durdn, bir kaç derin nefes aldıktan sonra acele mermer merdivenleri çıktı, elindeki anahtarla sokak kapısını açtı ve geniş mermer hole girdi. Artık hiç durmuyordu, koşarak birinci seti, ikinci seti geçti tahta merdivenleri tırmandı ve nihayet Halukun bulacaği odanın önüne geldi. Nefes almadan tokmağı çevirdi. Kapıyı itip içeri girdi. Adam yine kösedeki koltufa oturmuş sigara içiyordu. Onu görünce biraz dofruldu. Bir an hiç bir sey söylemeden bakıştılar. Sonra kadın bofuk bir sesle konuştu: Beni çok acele çağırdın, sebebi?. le bir şey teklif ettigim yok. Akrepler kaçış imkânı göremeyince kendi kendilerini zehirlerler. Ne kadar hainsin bana karşı. Sen bana karşı hain olmadın mı çocuklnfumdsnberi? Yavaş yavaş keyfin için beni zehirlerken bana acıyor mu idin? Hayır, düşünemiyorum bile... Seni öjrle istiyordum ki sana sahip olmaktan başka bir şey düşünemiyordum. Adam gayriihtiyari biraz hayretle: Düşünmüyordum! dedi. Hayır, beni de kimse düşünmemişti hayatımın hiç bir devresinde, ne çocuklugumda, ne yeni yetişirken, ne de kadınlığımda... (Yavaşça ilerledi ber zaman yaptıfı gibi, adamın otur duğu koltugun biraz yan tarafına diz çöktü, oturdu. Başını koltugun koluna dayadı.) Eğer bende biraz şefkat görmüş olsa idin belki ben de bir canavar olmazdım. Hiç olmazsa çocukluğumda anam biraz sevse idi. Bana ismimden ziyade başımın belâsı diye hitap ederdi. Babam aan çok çekmişti herhalde. Ba bam fazla içkiden vaktinden evvel ölmüş gitmişti. Ama arkasından beni bırakmıstı. Ben annem için çalışıp besleme>Te mecbur olduğu, kahrını çektiği bir cezadan başka bir şey degildim. (Arkası var) "Radyolin BUYUK TUPLERDE SATIŞA ÇIKARILMIŞTIR tlâncılık: 0804/1553 Süpen Biliyorum. Zaten sana böv ^ıınıiıiııııııııııııııııııııiüiııııııııııı ıifiıııııııııııifuııııııııııııı iTifiııııııı ı ıııııııiiiı ııııif ırııııırıııııı ı ı ı ı ı ı ı ı m m u ı ı ı ı ı ı ı ı n ı ı j j 1111111111111111 j 111111111111 ıııııııııııııııııııı^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle