23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
pencere tKİ CltMHURlYET 22 Şubat 1963 Hastahklara söyleşi Ârife güntt dükkânlar açık kalacak I DÜŞÜNCELER | ııııEııııııııııııııııııııııııuımuıııınıııınıımııııııııııııınııiHiuııııııııııımııııııııııııııııııııııııııııııİıııı Havalar kalleşliğe, bastalıklar da aramızda sinsi sinsi dolaamağa başladılar. Hiç haberiniz olmuyor, bir sabah bakıyorsanaz ki üstünüzde bir kırıklık, boğazınızda bir kanncalanma... hapsırık, tıksınk, çözyası. . sesiniz çatal çatal, kafanızda bir uğultn . Ayaklarınız : Ben artık senı taşımam.. diyorlar. Eğer hastalanmazsa, ne ayağımızdan haberimiz vardır, ne kolunıuzdan. ne midcmizden, ne kalbimizden... Ama bir de hastalanmıya görclim.. Şairin dediği gibi : Bir bas düsiinürüm basımda Bir mide düsünüriim midemde Bir avak düsünürüm ayağımda Ne haltedeceğimi bilemem. Hastalık halindc insanların ne haltedeceklerini kendilerine söyliyen adama doktor denir. Sonra gelsin ilâç sişeleri. Köşeli şişeler, vu\arlak şişeler, uzun, kısa, yayvan, alçak, yüksek, mağrur, utangaç, utanmaz şişeler; istilâ ediverirler dört yanı. Şişelerdcıı she beğenip haplardan hap yutarsınız. Şimdi tıp çok ilerledi. lyilotirmese bile avutayor insanı .. Bnndan üç yü« yıl önce meşhur kırallardan biri : Ben tıbba güvenmem, ama kendi doktoruma güveniriro... demiş. O zamanki tıp n'ola? Evliya Çelebiye bakarsanız çok ileri. Meşhur gezginimiz Viyana'da gördüğü bir beyin ameliyatını anlatıyor. Okuyunca aklınız durur. O devirde Viyana'da yedi tane bastane varmış. Hele hir tanc tstefani Hastanesi varmıs ki, en iyisi imiş. Buradaki bütün kâfirler «elleri daima yumnsak olup, dert ehlinin nabzına yapıştıkları saat elbette derdini bilip ona göre ilâç ederler» miş. Evliya Çelebi şördüğü ameliyatı söyle anlatıvor: Bu, savaşta kafasına kurşun yemiş bir yaralııun ameliyatı imiş... Okuyup da inanan inansın : «Mecruh kefereyi getirüp dört ayaklı ve ipekli bir sedir üzerine yatırdılar. Amma başı Adana kabağı, gözleri Mardin domatesi, burnu Mora patlıcanı gibi, eümlesi şişmiş. Hemen hekimbaşı cümle kefereyi taşra kovup bir hizmetkân ve hakîr ile ncak camlı odada kalup hemen meeruha bir fincan safran gibi su içirip, kefere kendinden geçip mestolunca odanın içinde bir mangal ateş yakup bir köseye koydn. Hemen meembon vücudnnu hizmetkfirı kneağına alup, eerrah, mecrnhun basına takke kenan olan yerin etrafına dizbafı gibi tasma bir kayış bsfladı. Bir keskin astorayı eline alıp, herifin önüne eturup, herifin alnının derisini iki knlagına kadar çizip, keraifi bembeyaı görünüp serre kadar kan akmadı, Hemen eerrah, mecruhun kalagından ileri sakak denilen yerden kafanın ek yerinden kafayı kolayea delip, bir demir mengene sokup mengenenin bunnasını bnrdukça (...) herifin kellesinin kapagı, Allahın emriyle kellenln diş diş yerlerinden açılıp içinde beyni enseden Urafa göründB...» Uıatmıyalım.. Üstad eerrah, Evliya Çelebiye : «Gel, bak gör ba idemoglunun bir ekmek paream için girdlği hall...» demiş. Evliya Çelebi İleri vanp mecruh herifin keilesinin içine naıar ettikte : «Rabbin aaameti... Garip insanın beyni kafa içinde guya tavuk ynmortasından henüı çıkmış bir kuş yavrusu gibi.büzülmflş durur»» Derken efendim, eerrah, mecruhnn harbte beynine giren kurşnnu çıkardıktan sonra eline sarı bir sünger alıp, süngeri sarep ile yıkanuş. Beyni re kafa içini «pâk ve temis» bir güsel siIlp hemen aeele kapagını kapatıvermiş. Evliya Çelebinin tatlı kalemlnden ba hikâyeyi, aksırıkla tıksınk araanda hasta hasta okurken, Tirminci Tüzyılda hayli dedikodusu olan «beyin yıkama» ameliyesinin daha o zaraandan baslamış oldnğunun farkına vardım. Ama nerede şimdi öyle usta eerrmhlar! Halbnki böylesine ustalara, hele bngünlerde, Syle ihtiyaeımıı var ki... N'lee politikaeımız, peşreve çıkmış pehlivan ogullan gibi naralanıp, Ipe sapa gelmeı saçmalar savnrnyorlar. BSyle olunea hemen çağıracaksın cerrahı, açaeak herifin kafannı... »Iacak eline sftngeri, bir iyi köpürterek yıkayaeak yumnrtasından henüı çıkmış kuş beynini... NÎLAY AÇAN (Btrkfun) Klm. YOk. MOh. İle VEDAT AÇAN Klm. YOk. MOh. NlkâhlaBdılar KMıkfiy Jl fubat 1»«S CmnhurİTet 23S3 TÜKKAN ftzaoç İle Dr. E R T U â R U L PlRİNÇÇtoGLU Nlklhlındıl.r H.I.1MS i )\ Geçen yazımızda milliyetçilik ile sos yalizm arasında öze ait bir bağlantı bulunduğuna dokunmustuk. Sosyalizmih milli' duygularla çatışık olBayram arıfesı olan pazar günü ması söyle dursun, halka uzanan dükkânların açık kalması için Ti bir yol, halka giden bir ülkü olcaret Odasınca yapılan teklifin ka duğunu söylemiştik. Ziya Gökalp «Türk nedir?» bul edildiği dün Vilâyetçe Odaya «Türkçülnk nedir?» sorularını cebildifilmiştir. vaplandırmaya çahşmıştı. Bununla o, Türkün özünde bulunanla TürModa plânının tatbiki ke ekleneni ayırmak istemış ve bunun adına da milliyetçilik dedurduruldu Kadıkoy Moda bölgesinin imarı mişti. Eklenenı atmak, ozünde oile ilgili olarak hazırlanan plânın lanı geliştirmek; bu da, Gokalp'a tatbikatı durdurulmuştur. Pliran, gore, railliyetçilik ülküsü ıdı. O, «Osraanlı» kavramı ile «Türk» bir şahsa ait 2000 2500 metrekarelık arsayı değerlendirecek şekiîde kavraraı arasında bir hesaplasma yapmıştı. Kurtuluş Savaşiyle bu hazırlandığı iddia edilmektedir. hesaplasma sosyal ve politik netiVali Niyazi Akı, olaya elkoym'iç, celerıne ulaşmıştı. plânın hazırlanısı sırasında dolduOsmanlı Devletınin yerine Turrulan kısmı almak üzere Ttpu Dai kiye Cumhuriyeti kurulmuş, seçresine müracaat eden şahısların i? kinler idaresi yerine, «Hâkimiyet lemleri soruşturma sorusuna ka kayıtsız şartsız milletindir» dustudar geri bırakılmıştır. önümüzde ru yeni devletin anayasası olmuşki günlerde durum tam mânasiyle tu. Hâkimiyet kayıtsız sartsız mılaçıklanacaktır. letin olunca, halkm faydaçı temel prensıp olmu?, halkın faydasına Bayranılık için ceket olmıyan i'sler de reddedilmıştir. çalıyordu Çesitli zamanlarda yazdım. Bu Zeytinburnu Yeşiltepe mahalle «Hâkimiyet kayıtsız sarts» millerinde oturan 17 yaşındaki Özer Es tindir» prensıpi, Tanzimattanberi meray, aynı jemtte Halil Salaş'a geien yenilık hareketlerinin tabii •it dükkâna gifmiş ve bir adet ce bir sonucu değıldir. Yani önce lsket çalmıştır. özer. terzi dükkânın tibdad vardı, sonra Hürriyet mücadan çaldığı ceketi üzerine giymi? delesi yapıldı, Meşrutiyet kuruldu fakat kö;eyi dönecegi sırada bek ve nihayet Cumhunyet bu Meşruçiler tarafından görülerek yakalan tiyetin tabii bir gelışmesidir gibı mıjtır. Sanık genç: cSadece bay bir düşünceye saplanmak yanlışramda giyecektim, sonra da gefri tır; gerçekten uzaktır. Türkiye Cumhuriyeti, îkinci Meşrutiyetın verecektim» demiştir. gehşmesi olmadığı gibi, hâkimiyeTroleybüs şebekesi tevsi tin halka geçmesi de bu tarihi gelismenin bir merhalesi olarak düediliyor Troleybüs şebekesinde fazla sa fünülemez. Kurtuluş Savaşına kadar olan yıda araba çalıstırmak amacı ile 1.ET.T. tdaresi tarafından yapılan safha, batı burjuva demokrasileriyeni enerji tesislerinin bitirilmesi nin idareciler ve aydınlar kadroS an k i ne çahşılmaktadır. Bu tesislerden, sundaki manzarasıdır. Beşiktaş troleybüs kuvvet merke aynı sosyal ve ekonomik olaylar li, tecrübe çahşmasına girmis, Ga bizde de cereyan etmiş gıbi, bu delata kuvvet merkezinin injaatına mokrasilerin politik sonuçları ve başlanmıştır. Bu arada Altıntepe bu sonuçlara dayanan sosyal kuruluşları taklit edilmistir. Bu köksüzidare büroları ve indirici merkeı lük, bu temelsizlik yüzundendır insaatma da devara edilmektedir. ki olaylar ve onlara karşı yapılan Siivari polisi taksi altında tepkıler tekrarlanıyor. Oysa ki sosyal tabıatte tekrar yoktur, bir dekaldı vam. bir değişme vardır. Çünkü Fevzi Namık ıdaresindeki 61162 ancak taklit olan seyler tekrarlaplâkaîı taksi ile Çırağan Caddesin nabilir. den geçerken Süvari poli» kadroO haide biz hürriyet, demokrasi sunda görevli Tevfik Koçak'a çarp gibi kavramların kokünü Osmanlı mıştır. Yaya olatak yolun karşı aydınının anladığı anlamda savuntarafma geçmek isteyen polis me duğumuz müddetçe Anadoluda kumuru taksinin altında kalmış ve rulan Halk Cumhuriyetini anlıyasol bacağı kırılmıştır Kaza ile il mayız; ve yerinde saymak zorungili tahkikata mahalli karakol el dayız. Biraz dikkat edecek olsak kovmuştur. bizde olayın başka türlu cereyan Donmuş et talepleri artıyor etmis olduğunu anlıyacağız. Türkiye Cumhuriyetınin temelinBu günlerde dış pıyasalardan dondurulmus yaban» domuı eti ta de bir kurtuluş savaşı vardır. Bu lepjeri aj;tmışt|l:. . . . savaş halka inanmış, halk çocuğu İstekler hılhass» Batı Almanya aydınların halkla 'biraber başarve . F.ransadan gelnı^ijtşdir,. 0ç<;en dıfj bir iştir. Kurtuluş Savaşı, Mütiafta bu memleketlere 5 ton ya daffcai Hukuk ve «Knv«yrMılliye» ban domuz eti sevkedilmiştir. Ay kavramiyle beraber ortaya çıkmış, Nüshası 25 Karuş rıca Frânsaya" bir miktar dondurul savaş içinde, savaşm bir unsuru muş tavşan ve kulrbağa eti de gon olarak doğmuştur. Kurduğu MecBasan ve Vayan lis halk meclisi, kurduğu ordu derümiştir. Cumhuriyet Matbaacılık v« halk ordusu olmuştur. Gazeteellik Türk Anonlm Şlrketl Ev sahibi kiracıyı bıçakladı Işte Türkiye Cumhuriyeti ve C»t»]oilu Halkevl Snkak No. 3941 Sahlbl Kadıkoy Fikir Tepesi Bostan So halk demokrasisi böyle bir temele kaktaki gecekonduda oturan Ab dayanmaktadır. Batı demokrasileNAZİME NAOİ dül Gani ile ev sahibi Sabri Temel rinde ise böyle bir şey bahis koarasmda kira meselesinden kavga nusu değildir. Orada olay tamaY«n lalerlnı fiilen ldar* edea çıkmıştır. Büyüyen kavga sırasın miyle ekonomik ve sosyal bir biMetul Müdür da Sabri kiracısını bıçakla üç ye rikmenin politik sonucudur. KAYHANSAĞLAMER Temelde bu kadar derin ayrılıkrinden vufmustur. Yaralı koma ha * linde Haydarpaşa Nümune Hasta lar olunca bunların sosyal ve poANKARA BÜRUSU: hanesine yatırılmıştır. Olaydan litik kuruluşları da elbette ayrı ayAtstürk Bulvarı Yener Ap.YPBl»ehlr sonra kaçan sanığın polis tarafın rı olacaktır. Telefon: 12 95 44. 13 09 10, «Hâkimiyet kayıtsıı sartsız mildan aranmasıng başlanmıştır. U 09 88, İT IT 3S letindir» sözü aktarılmıs, yabancı Ziya Gökalp ve Sosyalizm Cahit Tanyol HEM Nasıl cesaret ettiniz ? naram tmatn Hatip Okalunda öjrenoilerin dersleri boykot etmeleri olayına vo ba ojlayın arfcaıında gerieiliğin bnlnndnğu yolandaki iddiaiara yine dSnttyornm. Blliyarsnnnz ba konnda (Anadolu Ajansı) tarafından verilen haberi neşretmemiz üzerine Erznr umdan bir takım telgraflar almıştık. Bo telgrafları yollıyan 5 ğrenci velileri, Anadolu Ajansının iftira attıfını, tahkikatın henüz bitmedujtini bildirmişler ve boykotnn gericilikle alâkası balunmadığını löyliyerek bizi, dolayııiyle devletin resmî ajansını protesto etmişlerdi. Dün yine bu Sğrenci velilerinden bir takım mektnplar feldi. Velilerin karşı iddialannı izah edip olayın aydınlanmasına yardımda balnnaeaklan ümidi içlmde bn mektnplan labırnzlıkla, hatti memnuniyetle açtıjıraı söylemeliyira. Fakat yazılanlan oknmaya başladıktan sonra (otnı küınr senelik gazetecilik hayatımda ilk defa başıma gellyor) derin bir hieap hisıi içinde kâh dehşete düserek, kih nefret ve istikrah dnyfolanna kapılarak bnnları bitirmeye muvaffak olamadıfımı ve mektnplan fırlatıp attığımı da ilâve edeeetim. Bana mektup yazan velllere göre boykotnn arkasında (erieilik hareketi yok, ahlâksıılıkla, dinıiılikle mücadele vardır. Bir kadın ötretmenin vesikaya baflanmif retiline davraruş vt Ifadeleri Sfreneilerin hareketinde bellibaşlı sebeplerden biri olmaştnr. Bir ınreti bana da yellanan ba vesikalan (iate tix de oknyun) diye bnraya aynen feçiremiyeeefim. Bütün tafıilâtı çıkarıp holâsa ederken bile hakikaten atandifimı söylersem inanın. Mahalli gaıetelerden birinln aynen neşrettifi iddia olnnan ba vesikaya göre (nasıl neşreder?) öjrencilerden biri ile bazı •rkadaşlarının verdikleri ifade bilhaasa dikkati çekmiştir. Bn ifadelere naıaran Tfirkçe derslnin kadın hoeası bondan bir ay önce derse girdifinde tandalyesine oturnrken ayaklanm kürıünün üstüne koyayor. Ba otornş şekli ile her tarafı (örünüyor. Derken âr ve hayâ hisleri Ineinen ö{rencilerden biri: «Hocahanım, biraı düzgün otnrsanıı 1yi olnr!» diye lkas ediyor. Bn ikaM linirlenen ögretmen bir hayli galiı küfürlerden (!) lonra çocuklarm bilmediklerini rörüp Sfrenmeleri ve yarın evleneeekleri İçin şimdiden istifade etmeleri bakımından bo otnrnş şeklinin çok yerinde olduguno aöylüyor. Bn kadarla kalmayıp tafsilât da veriyor. Hâdise dersten sonra idareye aksediyor, fakat ötretmen hakkında tahkikat yapılmak şöyle dnrsnn, bilâkiı mesele kapatılıyor. Mckteplcrde öğrencilerin, hoşlanmadıkları öğretmenlerini kötülemek üzere ne inanılmaz yalanlar nydnrdakları, ne iftiralar attıkları malumdur. Bnnnn en yakın misalini Lâmia trcn dâvasında görmüş bnlunuyoraz. Ama şüphe yok ki bunların biç birisl Erznrum tmam Hatip Okülo flçüncü sınıf öfrencilerinin ortaya attıkları kadar korkunç, tüyler ürperticl degil ve iistelik her türlü akıl, mantık Slçülerinden nzak bulunmnyor. Benim gibi siz de hiç füphesiı derhal, hem de kat'iyetle kabal ve teslim edersiniz ki iddia sahibi öf rencile rin ortaya attıkları kadın tipi, öğretmenler arasında değil, âr ve hayâ duygularım yitirmi; en düskün kadınlar arasında da değril, timarhanelerde dahi bnlnnmaz. Bu davranı» şekli ahlâkııılık kelimesiyle de anlatılamaz. akıl dı«ında kalan en nıak bir ihtimal olarak böyle bir hâdise jrectiğini farzedersek yapılaeak şey bnnn dersleri boykot için sebep saymak defil, acıma hisleri içinde deli r.örnleji giydirip ba zavallı kadını en yakın akıl hastahanesine yollamaktır. Hayır, uydurdukları bu mantıksız, bu rezilâne yalandan dolayı öfrencileri ele alacak deiilim. Onlar elbette cezalarını göreeeklerdir. Ben onlara defil de böyle bir çeye jnanan velilerine, ba avagılık yalanı tahifelerine reçlren gaıetenln yaıarlartna hitap ediyorum: Siz toptan delirdiniı mi? Bir Bğrttmen, hattft bir insan bu sckilde itham edilir mi? Bir kadın bövlesine lekelenir mi? Sizde akıl yok, insaf da, mantık da yok, fakat viedan da yok mo? Sonunda Türk adaletinden yiyecejiniz silleyi hiç düşünmüyor mnsunnz? Havdi haydi hakiki aebebi söyleyin! O nt kadar kötü de olsa bundan iyidir. Cevat Febml CUMHURİYET Cumhurlyet Geçen hafta içinde Yunanistan tLLERİ MERKEZ TC Lübnan'a İS ton tâze balık lhBÜROSl): InSnfl Caddeat lşmen Han Dtyarbakıt raç edilmistir. Bu sevkiyatın kıymeti 62 bin litadır. Telefon: 1M1 Ayrıca Israele 40 bin lrra kıyme tinde 3680 kilo tuzlu balık ihraç G O N E T tLLERt MJERKEZ edilmistir. BÜROSÜ : tstihsalin artmasıyle ihracatın KOçHksaat Meydanı Edltac Hanı genişlemesi beklenmektedir. Adana Telefon: 4530 Bundan maada îrana otomatik Gaıetemlz* genderllen yıxıl»T ko telefon kurnbarası. Yunanistan» pa nilUnus, konulmasın lade edlltnez muk ipliği gönderilmistir. Balık ihracah artıyor JAPON MALI HARİKA ÇAMAŞIR AÖARTICIII BAKKOL KULLANINIZ Mflmeısil tclefonu 22 12 82 YESİM U8TA İle Mak. Yük. Müh. AKIN YÖNTER Evlendller 20.2 1963 Anltar Cumhuriyet 2368 gerek. Ekonomik •^•^"* Yazan: gerçekleri, ıöz konusu ettiği zaman mutlaka sosyal ger çeklerimizin üstüne eğilmek lâzımbir hukuk formülü değil, bir ger dır, diyor. Ve bu, düşünürümüzü çeğin dille ifadesidir. sosyalıst fikirlere dojru itiyor. ABu tarih: gerçek iki şeyi redde ımı o buna dayanışmacılık (Solidader: rizm) adını veriyor: Şu sözle, Zi1 Hâkimiyet hiç bir zaman bir ya Gokalp'ın, bir çok eksikzümrenin olamaz ve hiç bir zaman liklerine rağmen, bugünün mutlu bir sınıfa devredilemez. Bu, siyasi azıniığına sozcülük yapan, mii kurulusun temelidir. liyet bezirgânlarının karşısında ol2 Hiç bir zümre, hiç bir sınıf duğunu gösteriyor: halkın mutluluğu zaranna hare«Ferdi mfilkiyet, içtimai dayanışket edemez. Ferdin refahı, toplu maya hidim bnlnnmak şartiyle mun zararına işleyemez. Bu da meşrndur. Cemiyetin bir fedakârekonomik kurulusun temelidir. lıgı veya lahmeti netieesinde hubunun ikisıne bırden «Halkçılık» snle gelen ve fertlerin hiç bir ediyoruz. mefinden hasıl olmıyan faıla kıyHalkçıhk, halka gitmek degil, metler (plnı valae) eemiyete aithalkla beraber ve halkla birlik ol iir. ma anlamınadır. Fertlerin bn karları kendiierine «Halkla beraber, halkla birlik olraak», halkın sırtına yük olmayı, hasretmesi meşrn değildir. Faıla kârların (plas valne) eemiyet nahalkı sömürmeyi reddeder. Ziya Gökalp «Türk nedir?» soru mına toplanmasiyle bnsnle geleeek büyük meblâflar, eemiyet besuna cevap vermişti. Bugün artık «Türk nedir?» »oru «abına açılaeak fabrikaların, tesiı sunun bir anlamı kalmamıştır. olnnacak büyük çiftliklerin sermaÇünkü Turk nedır? sorusunun ce yesi olnr. Bn omnmî teşebbüslervabı Osmanlı kadrosu, Osmanlı den hnsale gelecek kaıançlarla, fakirler, öksüzler, dnllar, hastalar, kuruluşu içinde önemli idi. Bugün artık «Halk nedir?» soru kötüriimler, körler, safırlar için sunu cevaplandırmaya çalışmah hnsusi sıfınaklar ve mektepler ayız. Ziya Gökalp «Halk» kavramın çılır. Amele ve kövlüler için sıhhi dan bir kültür kaynağı, bir «Mek evler inşa edilir. Memleket umumi bir elektrik şebekesi içine alıtep» anlamını çıkarıyordu: nır. Hulâsa her türlü sefalete niHalka dogru »tmek ne demek hayet vererek nmnmon refahını tir? Halka dojru gidecek olanlar temin icin her ne lâzımsa yapılır. kimlerdir? Bir milletin aydınlarıDemek ki Türklerin içtimaî nufna, düşünürlerine, o milletin seçkinieri (rüıideleri) adı verilir. kuresi (ülküsü), ferdî mülkiyeti j Seçklnler yüksek bir tahsil ve ter kaldırmaksızın, içtimaî servetleri l biye (örmüs olmakla halktan ay fertlere gasbettirmemek, umumun rılmıs «lanlardır. Işte halka doğ faydasına sarfetmek üıere, r*haru gitmesi lâzım gelenler bunlar faza ve tenmiyesine çalısmaktır.(3). dır. (1). Ziya Gökalp fazla kıymeti (plus Ziya Gokalp'a gore seçkinler kesin olarak topluma j halktan kultur alacaklar. Onlar da value) halka medeniyet götürecekler. Bas mal ediyor; ve bu kazancın meşka bir deyimle, halk onları terbi ru olmadığını soylüyor. ye edecek, onlar da halka yol gos O bunun adına sosyalizm yerine dayanışmacıhk (Sobderisme) terecekler. Şuphesiz ki bu sözlerin hiç bi diyor. Bugün sağ olsaydı, «Türkçülürisı yanlış değildir. Ama eksıktır. Ziya Gökalp, bir deyim farkıyla, fün Esaslannı» kuran bu buyuk Osmanlı aydınının yerine, batı kul duşunurun adını «Sosyalist Kültür turuyle yetışmış aydını geçirmek Dernefi» nın kurucuları arasında le mesele çözümlenir sanıyor. Ona bulacaktık. Ve elbette ki «Halka d«gm gitme» nin, «Halkçılık» la fore: «Haika gitmenin ikinci vazifesi aynı sey olmadığını kabul edecek; it halka medeniyet fötiirmektir .. milliyetçilik, halkçılık ve sosyaFakat halka değfrli bir armağan lizm kavramlarının ozünde, halkelarak şark medeniyetini, yahut o tan olarak «Halkı sevmek» bulunnun bir şubesi olan Osmanlı me dujunu soyliyecektı. deniyetini. defıl, batı medeniyeti(1) Ziya Gökalp: Turkçülügün eni (•türmeli (Z)» dir. ıasları, sahife: 41. Bunlar, bu memlekette yarım (21 Adı geçen eser, sahife: 45. yüz yıldanberi soylenmiş; ve fa(3) Aynı eser, sahife: 187, 168. kat hiç bir müspet sonuç alınamamış güzel sozlerdir. Cami imamının yerine okul oğretmeni geçınce dâva çözumlenemiyor. Mesele halkıa toptan kalkınması, halkın rratğinin değerlendirilmesidır. Cami imamı yine kalacaktır. ÖJretmen yıne olacaktır. Ama bunlar bir milletin köklü kalkınmasında sadece özel fonksiyonlan olan kimselerdir. Gerçı Gökalp ekonomik olaylara sırtını çevırmiş değildir. Ama ekonomik olayları halka giden ana yol olarak gösteri yor. Halk nasıl kalkınacak tır, bunun amaçları ve plânı nedir? Halkın külturüne, halkın zevkine, halkın folkloruna hayran. Fakat bunun yanında halkın sefaleti, halkın tenbelligi, onu hiç ilgilendirmiyor. Bu halk nasıl yaşar, nasıl giyinır, suyunu, ekmeğini nasıl temin eder. Nasıl ağlar, nasıl güler, a.vda ne kadar et yer. Ihtiyacını mı satar, hayvanlarla mı beraber otururî Bunlar onu hiç ama hiç ilgilendirmiyor. Dinl ?uurun yerine millt şuuru geçirmeyi yeter görüyor. Hakkını yememek için bunlarr ön plânda görmediğini söylemek Rekiâmcüık: T79/2S71 Cumhuriyet 2361 tl&nlsrdan mesuliyet kabu] olunmaı * Abone •n llan l?!erl lçln, »artın Ostüne «Abone» vey» «tlan Serrtsi» Asansör ithal etmek istiyenler kaydının konman lazımdır. ŞUBAT 22 RAMAZAN 27 c s O a P. K. 401 Beyoğlu adresine müracaat. O S O ç 3 a •> M a > 5 re M J= Nlkâhlandılar 21.2.1963 CELAL ATTEN SOMUNCU tle BATSALMAV Reklâmcılık (792) 2385 BU GAZETE BASIN AHLAK YASASINA UYMAY1 TAAHHÜT ETMlSTtR. V. ] 7.44113.27 16.28 18.51 20 22 6.03 E. 112.54 6.38 9.38 12.00 1.31 11.13 EVLENDÎK NEZİHE (Çaycı) ERTAÇ ilre Textil Mühendisi ÇETtN ERTAÇ Bonn . Bad Badgodesberg Almanva ' Cumhuriyet 2366 llâncıllk: 343 2349 j " ^MIIIIIIIIIIIIlIIIIIIIIIIIIIIIIIItllIIIIIIIIMIlllllllllllllllllltlllllllfflItflillirfrilIllllllIlllIIIIIIIIllllUllllllllllIIIIIIIIIIIIIIItllllllIIIMItlllllllllllllllllllI IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIUII% = CUIVIHlTRIYET'in Tefrikası: 12 'YAZAN: Jean Hayır! Cevap haşindi ve hiç bir tefsirc yer bırakmıyordn. Gaudct. bir lâhza, Genevicve Leblanc'• parlak gözlerinde mânalar n aradı. Bu eözlerde öfke ve en. dişe oknr çibi oldu. Fakat bu iki belirti aynı nispette değildi. öfke, endiseden fazla görünüyordn. Gaudct, konuşmanın son kısmıııı başı kadar beğenmemişti. Genevieve'in ölen hastası tarafından yapılntış olan hibeden haberi olduğunu inkâr etmesine canı sıklıdı Niçin haberi yoktu? Gaudet genç kadının bu durumunu izah edemedi ği için canı sıkıldı. Çünkü Paul Dupre'ııin, karanndan ona haber vermemis olması imkânsızdı. Hoş Genevieve suçlu olsa da. olmasa da vasiyetnameden baberli veya habersiz çörünme sinin hiç önemi yoktu. Onnn için Gaudet saçlama kararı verirken vicdam daha rahattı. Banunla beraber birçok tedbirler aldı. Suçlama kelimesini söyleyince Genevie\e tepeden tırna?a ürperdi. Gaudet, Cathe rine Dupre'nin sahsi davacı olarak bir avukat tâyin cttiçiııi söyledi. Bir denge mevcut olnr sa daha ivi olurdu. Genevieve' ASKVOLUNDA L>aborde.C£Vİ&EN:Ham<Ji in karşısındakiler ku\vetli idiler. Genç kadın, Catherine'i kasdederek: Beni suçla a n balayor? dedi. Yakınds böyle yapacak; kanaatim bu volda Öyleyse berkes beni kaatil xannedeeek. tnsanlar çabnk nnuturlar. Sonra da tedbirsizlık yüzünden ölüme sebep olmak cinayet değildir. Gaudet, ne oİursa olsun, büyük bir ihmalcilik etmiş diye düşüııüyordu. Hiç bir sey yapmamış bile olsa, ampnlde yanıl mıs, yanlıs ampnl kalanmıştı. Fakat öte yandan hakikatin bu kadar da basit olmadığını aannediyordu. Genç kadına teminat verdi. Sıhhî duromu çerektirdiği snre hastahanede kalacağını söyle di. Genevieve korkn ile sordu: Sonra bapishaneye mi gide ceğım? Üç güne kadar bir takipsizlik kararı verebileceğimi sa nıyorum. ¥arın değil öbür gün sizi etraflıca iorguya çekmek niyetindeyim. Avukat olarak kimi çöstereceksiniz? Kendisine telefon ertevım Tarından te zi yok. gelip siıi görsün. tienevıe\e bir a n düşündü. Sonra metr Michel Philliet'nin adını verdi. Gaudet ona tanıyordu. Otuz yaşlannda bir adamdı. Bol müşterisi vardı. Ama Cassidis'ye karşı ne derece basan gösterebilirdi? Gaudet başka biri alss tereih eder di. Fakat kendi seçtiği kimseyi Genevieve'e söyleyemezdi. tfadeyi imzalattı, odadan çık maya hazırlandı. Tam o sırada, Genevieve iki eline dayanarak doğrnldu, haykırdı: Paul Dupre'yi ben öldürme dim, efendim! Sizi temin ederim ki ben öldürmedim! Gaudet ona baktı. Geneviive, gözleri alabildiğine açüs, bütün varlığiyle kendisine yalyarı yordu. Gandet, sebebini anlamadan, genç kadınm doğrn söy lediğine inanmıştı. Cassidis, çece dolahı üstünde duran bardağına, bakmadan elini uzattı. EI yordamiyle aran dı, bardafı buldu, aldı, dodakla nna götürdü. Bir yodnm içti, bir «ooh» çekti. Darmadağın ha le gelmis bir yatakta yatıyordu. Catherine yan tarafa yatmış ona bakıyordu. Cassidis bu bakısı sezinledi. Catherine'c doğru doııdü. Bilgiç bîlçiç bakışarak gulümsediler. Cassidis, kondarup gitseydl Cassidis Sıüleeek, daha dofrusu goevnaeaktı. Cassidis, bir yandan da duromu vnzuhla mnhakeme ediyordu, Durnm, tasavvnr ettiğinden, hattâ dilediğinden fazla iyi Catherine sordu : İdi. Nefsini zorlıyabilse knrtalaeaktı. Ama iradesi yekta, hattâ Ne düşünüyorsun?, irade gösterip kendi kendini Seni. yense bile rahatlıyamıyaeağını Aman ne iyi! hissediyordn. Ta Catherine'le Cassidis fazla söz söylemedi. münasebetlni kesmeli, ya da lşi Söylemiş olsaydı, Catherine'in olnrnna bırakmalı İdi, Münasehayal kırıklığına nğrıyacağı abetini keserse günlerce kendinsağı yukarı muhakkaktı. Çünkü den hoşnutsuzlak jetireeefini Cassidis, durumu iki cepheden şimdiden biliyorda. Tirmi yamütalâa ediyordu. Biri sırf infinda bir delikanlıya döneeeksiyaklı idi. Catherine hesuna ti. Hiçbir seyden tad almıyaeak, gidiyordu. Hayatında birçok defa başına gelmişti. Bir aşk sah haysnı, geçimsiı bir adam olacaktı. nesinden sonra, yalnıı kalmak ihtiyaeını dayanılmaz bir şidTam • sırada Catherine: detle dnyar, yanındakini birden Senin yanındayken mesnbire bir yabaneı gibi görür, dnm, dedi. hattâ bir tüfeyli, bazan da bir Sadeee bu ses, Cassidis'yi duy düşman gibi görürdü. Sebepsis gnlandırmaga yetti. Pürüılüee bir histi bn. Ona, kendiıine vaçıkan, son dereee »eherl bir kit kaybettirmiş gibi sayar, yaseıti. Catberin* dcvan etti : hut bir aşk şantajı bazırlıyor Sen... Sen d« mesut mumuş farzeder, onu kovmak, sesnn? rin bir çarşaf köşesine kavuş Evet. mak isterdi. Cassidis, birdenbire gelen bir Bn bissi duymayışı o gün ilk gurur hissiyle zalimlesti ve kendefa oluyordu. Aşk, mekanik, disini sımsıkı kavnyan cazibezoraki bir ekzersizdi; bereket den kurtalmağa yeltendi. Caversin, aynı zamanda bir zevkti therine'e baktı : de. Sadece zevkti ama, bir sa Artık Paul'ü düşünmüyor hiplik, bir zafer mânası da tamusun? diye sordu. şıvordu. Zafer sona erince artık bunnn üzerinde ısrar mânasızCatherine ağır afır eevap verdı. di : Zerre kadar düşünmüyoHalbuki Cassidis, Catherine'i rum. sa\ınak niyetinde de£ildi. Eğer o an. Catherine \ataktan kalka Afcrinl cak olsaydı, alnına bir öpürük (Arkası var) lllllllllll IIIHIinillllllltlllll^ gayet rahat, sakin ve dinlenmis haldeydi. Biribirlerinin kollarından henüz aynlmışlardı. TorgTin vücutların, yalnu ynmnşak, mesot dnşüncelere keıv dilerini bıraktığı ana nlaşmış bulunuyorlardı. İlâneılık: 266,2358 | s Merkez Adres! t Galatasaray Yeniçarsı No. 40 Istmnbut Tef. 49 32 0044 12 57 R e k l â m c ı i ı k : 686 2343 18 Senelik Tecrübesi ile l'7l :4 =n ^:. iSirketi ve Teknik Servisleri ile Şubeleri Daima Hizmetinlzdedir HER TÜRLÜ SiNEMA MAKiNESi ÎHTÎYACINIZ IÇIN BAY OSCAR: PROF. NİMBUSUN MACERALARt ^»flIIIlIIIllllltlIIIIIIIIIllllllIIIIllIIIIIIIIIIIIJMIllflIIIIUffllllllMIIMIflPIIlflIllllll IllllllllIIIIlllIlllllIIIIIIIflllllIllllllllllir.UIIIllllllflIIIIIIIIllIIIIIIII
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle