15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 Aralık 1963 CtTMHURİYET VCumhurıyet Ankara Tilki n Haluk BESEN Tiyatroları: Hazırlıvan: Kudret 51NAN Kim ? Nerede ? Niçin ? Ne Demişti? «Buyurun, slze bir Napolyon resml ki, gereğinde, benden daha çok işe yarar.» Napolyon Bonapart, iktidara (teçmeden önee, bir tiyatro aktrisini sevmiş, fakat o taman bu kadından yüzbularnamıştı. tmparator olduftu sıralarda bu kadın da, nüfuzlu bir kişınin metre^i olarak, «oiyetuye ştirmiş bulunuyordu. Kadın. şimdi. mütemadiyen Napolyon'un pejinden koçuyor, lâkin bu se{er de o aldırış etmiyordu. Bir gün bir balods yıne karşılaştılar. Aktris, împaratordan hStıra olarâk bir retmini isteyince, o, çıkarıp bir Napniyon altını verirken, bu sçıklamayı yaptnavı da ihmal etmedl. Bir düşünce • bir anı: Hangisi doğru? Sedat Simavi, »Resimli Gazete» adlı bir dergi çıkarıyor, Süleyman Nazif de bu dergiye lohbetler yazıyordu. Ancak Sedat Simavi, dergisinde yazıdan fazla resime önem veriyor; Süleyman Nazif bu 15e içerleyip duruyordu. Bir gün, derginin son sayısının lüzumundan pek fazla resimle dolduruîmuş oldufiunu görünee. artık dayanamadı : « Yahu Seriaiçığım» dedi, tbu «enin çıkardığın nesneye artık (Resimli Gazete) değil, (Gazet»H Re«im) demeli.» »Hoffmsnn'm Masalları» nın İlk temslllnden ionra tnnatçılar Vali Myazl Akı, Sıkıyönetim Komııtam Org. Refik Yılmaı ve Belediye Baskanı Necdet Uğur İle birarada " Canlt Bebek,, ve mükemmel koro (Les Contes d' Hotfman) Bu Sözü Beğendiniz mi? Hoff man ın Masalları .... Yazan : •• • M «•• " insan, başkalannın mesud olduğuna adetâ inanır. „ Mde. Freud Vather DAMLALAR: Şâhİdi piri muğan gerçi hilâl ebrudur, Hak bu kim duhteri rez dahi bir içim sudu*. Cemall «Meyhaneci güzell gerçi hilal kaşhdır ıma. dogrutu güıellikttn yana üıürn kızı • farap • da bir içim sudur.» Şair, (bir içim «u) söiünü iki an lamda kullanmaktâdır. '' •• • " • " • • ' • • • • • • • • • " • i M t M l l l ı ı t t ı ı ı ı ı ı ı ı n ı i M i l l ı ı ı l ı ı ı ı l ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı i M l ı ı ı ı ı ı l ı i M i l ı ı ı ı ı ı ı ı ı l ı ı ı ı ı ı ı l ı ı ı ı ı ı ı ı ı l l ı ı ı l ı ı ı ı Selmi ANDAK Müıik: JacquM Offenbach. Livre: Jnleı Barbier. Tttrkçesi: Nâzım Engin. Töneten ve sahneye koyan: Aydın Gün. Orkestra şefi: Pino Trost. Koro şefi: Mubittin Sadak. Koreotrafi: Renan Abidinoftlu. Dekor: Duygu Rafrırojlu. Koatüm: Gülsen (Olmpia), Açop Topuz (Hoff n'ann), Meral Menderes (Antonia), Diana Jamieson (GiuIirtta>, Metr l ğnr (Lfndorf, Cnppeliu», Drpertutto vc Mirakel), Nükhet Tnncay (Stella), Sümeray An man (Niklaus). Bedro» Knyumcıı (Andreas CochenlHe ve Pitichinaccio), N. Bavyert (Spalanzanl), thsan Ünlfler (Hermann). Vural Akbabaetl (Schlemihl), Nnrhan Rttç han (Crespel). Carkçt (Luther), Melek ÇellkUş unne RfRİ). Balf soilırtieri: Gtaeia Rochow ve Omer ftner. Hfmcfi rjMirtmeliyiz ki, farzeıip\\m dünyanın bütün belll ba?lı cpera Mhneierinin yöneticileri sıı nnda toplansslar ve «Hoffmann'ın Masâlları» Için blr «Olympia» aranalar, bu canlı bebek rolü için ideal artist olarak oybirliğiyle Azra Gün'ü seçerler! Hattâ »eçerler dc aöz mü, Opera Bouffes repertuvarının klâsikleamis örnegi sayılan bu eseri, ıırf Azra Gün'ün yarattığı «Olem pıy»» rolü (ebebiyle yeni b«»tan oynamaya kalkarlar aüphesiz! Çünkü Azra Gün'ün akıllara dur gunluk veren ve gözlerimizln zor inandığı «fizik gücüyle» cansız ile canlı arasında sembolleştirdijji «kurulu bebek» Olympia'sı, bütün «ahneUri yerinden oynaUeak, tiyatro giselerini doldurta Tener. Roller: Azra Gün eak nıtelıktedıt. Kim buncian faydalanmak intemeı? Azra Gün bu rolünde hetn lantb'z, hem balerin ve» hem de kukla» olmaktadırl öyle ki «esinl, «delelerini ve ayaklarını birlikte ayarlamak torundadır. Derhal belirtmek iıtediğimiz lkinci ba»»rı unsuru: Şehir operaıının korosudur. Muhittip Sadak'ın şefliğindeki koro, «Hoffmann'ın Masalları» nda erişilen başarı grafiğinin yükselmesinde başhca itici ve destekleyici kuvvet olmuştur. Çünkü Jacques Offenbachın günümüze göre klâsik, fakat yazıldıjjı çağa göre oldukca yent melodilerle, bu arada özellikle ünlü «Barcarole nağraesi Belle nuit, o nuit d'amour. va «ögrencilerin Şarkıları» gibi romantik ve HPHÜ müzikle yoğ daha iyi anlıyoruz ki, Muhittin Sadak «hoca» nın îstanbul Kon«ervatuannda uzun yıllar bitmez tükenmeî bir enerjl ile imkânsızlıklar içinde ferağat örnegi göstererek, etrafında topladığı secme öğrencilerinin dıçarıdaki işlerine, güçlerine yetişemenıek pahasına ayırdıkları değerll vakitler içinde prova üstüne prova, hazırlanarak vücude getirdikleri Şehir Koroju boşuna kurulmamıştır! Günden güne özelllkl* erkek seslerinde kaynaşmış ve disiplinli bu koronun, bundan önceki opera ve operet temsillerindeki başarıları, asıl »Hoffmann'ın Masallan» ile tam semeresini vermektedir. Üçüncü başarı unsuru: Dekor ve ko'tümlerdır Değerli dekora Serpil Bodrumlu ve Ahmet Demirel «TİLKİ» da Ben Johnson'un «Volponet iâlmli komedisl Devlet Tiyatro•unda ikinci defa oynanıyor. Yıl lar öneesi oynanan eserde gene bas rolde Ragıp Haykır bulunmakta idi. .Tilki» bu yıl prömle rini Bursada ytptıktan aonra An kıraya geldl. ESER: «Tilki., Ben Johnion1un Stephan Zwaig Urafından •ahneye uygulanan iki perdelik bir komedisi, Eser, yeni bir aey aöylemiyor. Her devirtie. her toplumda rastlanan ve daima da tesadüf edilecek olan bazı tipleli ve karakterleri «eyircinin önüne getiriyor. tddiasız. bü.yük aözler etmeden gelen bir eser. KONU: Venedikte zengin bir tüccar olan Volpone ve utağı nın ahlâktız ve namuasuzca giriştikleri günlük eğlenceleri. Hasta gözüken ve uşagı tarafın dan öyle tanıtılan Volpone'nin, tacirleri dolandırması ve aonunda da kendisinin ujağı tarafmdan dolindlnlı«ı. B o l t bir konu, bltit aözlerle dolu blr oT u n REJİ: Oyunu sahneye uygulıy«n Devlet Tiyatrosunun eskı tınatçılarından Ragıp Haykır. Uzun yıllar Ankara seyireUlnin karşısına çıkmamış Bursada ve. Izmirde tiyatro müdürlükleri yaptıktan sonra yenlden Ankaraya dönmüs bir sanatçı, eskiden de gene aynı piyeste, aynı r o I u oynamıştı. Eser basit, sözl e r »nlamsız olduğundan, genış b l r "hnede « i l y«pmtk kolay °lmua. OYUNCULAR: Volpone'de Ra*'P Haykır, inliyerek, bağırarak, salUnarak. yatarak, kalkarak U m b i r tom^f'y 31 nav» uyandır b « 'liyor. UşaSında Yalın Tolga oyunun büyük süksesini topluyor üzerine. Venedikli tüccar da Ahmet Demirel rolünü fizla karikatürize etmiş. Noterde Erol Amaç iyi oynuyor. Tüccann karşısında Serpil riidıumlu başarıh sanatçılardan birısi. Hâkimde Ajlan Sayılgan. her zaman gibi tilertk oynuyor. öl 0\Au§u oyunu, rahat oyunu ora Ç ÜIÜ tip daha kazandınyor. Elif b i r Türkân Atamer ise, rahat bir oyunla fahiçe tipini başarı ile canlandırıyor. yaptırmağa kalkmıştı da bütün bunlardan dolayı tiyatro çevre sinde gülünç olmuştu. Şimdi ne yapıyor biliyor musunuzî Prova etmekte olduğu oyunun baş kadın artistiyle rejisörünün baska «chirlerden Istanbul'a gidip gelmeleri için her gün uçak paraşı fldüyor. Anlasılan »ilede rejiyt ve baj artistliği yapacak kimse henüz bulunamadı. Tanınmıs bir gazetenin tanınmıs bir «üstad»ı geçenlerde bir yazısınds »Günsör Dilmen denen bir meçhuNdan bahsetmis. Halbuki bu değerli genç yazarın eserleri, özellikle yurt dışında, çok rağbet görüyor. Tiyatromuzun en bellibaşlı otoritelerinden birl : «Dilmen'in oyunları en az karçı tiyatroda oynanan oyun (Kim Korkar Hain Kurttan) kadar kuv vetlidlr ama» diyor. «orada oynakadar şanslı dejiller.» ÎSTANBUL «BABA HINDI» • • • . % TİYATROSU'NDA (Nathanel), thsan Balkır « t Azra Gün (Olympia) ve N. Bavyert (Spaiuıızani) rulmuı bu eaerinde .Koro» nun önemi ön planda gelir. lşte bbyle bir enerin sahneve konmaKindan tör Duygu Sağıroglu'nun dekorları 18 ve 19 uncu yüzyılın cOpera Bouffe» ve «Opera Comlque> tarzının bir nüans farkıyle içinde sayılan «fantastik opera» örneği «Hoffmann'ın Masalları» nı, hem istenen aşırı fantezi ve «hay»l gercek» zıtlığı içinde ve hem de «yenllik» taşıyan iddilarla gozierimlze sunuyor. Her fey tnce düfünUImüş, iyi hesaplanmış. Özellikle ikinci pcrde olan Venedikteki «Büyük Kanal» sahnesi, herhalde değerli yönetici Aydın Gün'ün de istegine uygun olarak, romantik ve hafif renklerle değil, aksine daha çok «reaüst» bir şehvet sahnesine uygun tgöz alıcı kırmızı» renk üzerine tamamen teksif edilmi? bir kompozisyon? Böylece jimdiye kadar alışılmıj bilhassa aynı eserin bir süre önce çevrilen filminde gördüğümüz açık ve hafif renklerin aksine, bu tahrik edici kırmızı ile, Hoffmann'ın olgunluk ve erkeklik çağı yaçatılmdk igtenmi;. Oldukça iddia tasıyan bir dekor. Gülsen Yener'in kostümleri de, memleketimizde sahne için dekor ve kostüm birliğinin ne derece semereli bir duruma geldiğini göstermekte... Başrotler arasında: Meral Mendereı «Antonia» da ne derece «hacimli» bir >ese, aağlam »intonation» a, kaliteli bir «tımbre» e «ahlp bir «oprano olduğunu açıkça gösteriyor. Türk operası Için '' şimdiden büyük kazanç! Üçüncü. perdenin aonunda Antonia'nın 1 • Annem Beni Çağırıyor» cümlesiyle yere yıkılarak ölümünden 1 önce, şarkının bitiminde tatlı bir «planissimo» ile belirttiği son • nota» ların renkliliSi kulaklarımızda etki bıraktı. Mete Uğur yüklendiği üç »yrı ' rolün de üstesinden geliyor. Agop Topuz başrol «Hoffmann» d« ' ?ahne ahşkanlığını artırmı? ve sesinin renk ve tathhğı bu tarza uyuyor. Diana Jamieson »esinde çüçlü olmasına rağmen bu t«bloya oturuşunda daha plâstik olabilir. Diğer sanatçılar aksamıyorlar. Baleye gclince: önce solist baj lerin Gisela Rochow'u ne kadar | rivsek az! Igtanbul Operası böyle j bilgili, ince, zarif vo her şeyden I önce mizansen'e uyan bir balerln | kazanmakla geniş faydalar sağlayabilir. Ona eşllk yapan erkek; solist ömer Sezer ite, lyi yetismiş olduğunu i«pat ediyor. Balenin tam olarak başanaında önemIi payın ise degerll koreograf Rezzan Abidinoglu'r» düştügü ınkar edilemez. Bir çok unsurlardan söz açtık. Fakat asıl belirtilecek klşînîn adını söylemedik. Aydın Gün! Bütün bu başarı zincirinin esas ha!kası ve temel tasının Aydın Gün oldugunu belirlerek. ona tekrar bir zafer çelengi sunarak. «Haftmann'ın Masalları» nı kapamak ıstedik. Aydın Gün'ün tesuranp davramşlariyle kazanılan başarıları çörüyoruz da içter istemez şorııyoruz: «Bir gelpnege ve ekole henüz davanamfimış ntrtç ope ramı?, nası! olnyor da böylc gu< «evlerin altmdan yüzünün ahıy'ü çıkıyor'.?», rir'fıııaiiıı • jı' ::<±j£ «Baba HlndU de Celâl SUnıri ve Toto Karaca • Mi>ıtıı:ııııııifllllfl MEÇHUL: Biraz da iddiasız tiyâtrolardan söz açslım! Bunlann başında şüphesiz Istanbul Tiyatrosu g»liyor. Halbuki, bir ba$ka açıdarı düşünülecek olursa, bu tiyatro hiç de öyle iddiasız değil. Biıce. bu »ahnenin iridıanı, her aksam kapalı gişe oynamasında! Tiyatronun dafıttığı el programının önsözünde: «Bu »ene de huzur. larmıza çıkarken hiç bir iddiamız olmadıSı ve hiç bir dâva peşinde koşmadıSımızı arzedeceğiz.» diy» yazılı. Fakat oyunlarını aeyrettikten sonra seylrciye ne sunmak Utedikleri besbelli: tnsanı günün yorgunluğundan ve türlü «kmtılardan aonra evine hafif ve neşeli göndermek... Bun da da b»»arı kaztmyor Iatanbul TyUtuu. Bnaannın temell İse, 0turmuş ve blrblrleriyle uzun »üre anlasmif olan tanınmı» t«nMçılardan kurulu kadrotu. bir kvmposityoB gıkarsa All Sflrurl ve dlğerlerı «kahkaha» d o zunu dt patlatınca, leylrdBla keyfine diyecek yokl «BSİ Giseia Roclıow ve Omer S«zer Istanbul'da Şair Yalın Tolga Devlet Tiyatrosunun başarıh sempatik, yakışıklı erkeklerin den Yahn Tolga, Bölge Tiyatroları kanununun çıkmasını dört gözle bekliyor. Kanun çıkmca îz rrtir Bölge Tiyatrosuna transfer yapmayı dîlsUnen Tolga, böylece {ocukluğunun geçtiği Güzel îzmirde hayatmı devam ettirecek Geçen hafta bunlan büyük bir hayal âlemi halinde gazeteci kadaşına anlıttı aonra da bu güzel hülyayı bir »iirle süsledi: «Söyle karyeUm bana !\IÜHSİNCİ: Snimkyın kltoplanm Bir oyun sahneye koymak için Gülümae kandllim »en de tstanbul'a gelmiş olan Devlet TiSi* de darmıyın knşlarım yatroau Genel Müdürü Cüneyt Sshiderı hrn insan miTim?» Gökçer, hocası Muhsin Ertuğ rul'u hiç ziyaret etmemi?. Heı halde çok meşgul olduğundan < • iacak. Yoksa, bizim büdiğimi? kendisi etki «Muhsinci» lerder. dir. Eski GenAr Kulübünün yerinde açılacak olan GenAr Tiyatrosu İstanbulluları sevindir miş ve ümitlendirmişti. Ama repertuvar ilân edilince herkes biraz hayal kırıkhğına uğradı. Oyp.anacak eserlerin hepSi memleketimizde daha önce defaUrca oynanmı» çünkü. «Tiyatro yeni ama, bir yeniltk getireeeğe benzemiyor» diyorlar. Bakalım oyunlar bu kötümserligı dağıtabllecek mi? PORTRELER i Anne tarafından Şeyhülislim Ebussuut Efendinin, baba tarafmdan ıse meşhur riyaziyeci Gelenbevi'nin torunlarındandır. Küçük yasta aiiesinin tejviki ile sanat hayatına atıldı. önceleri Ankara radyosunda ^Ayîe Abla» nın çocuk saatinde rol aldı Fakat bununla yetinmedi. Piyan 1 oğrencisl olarak Devlet Konservatuarına girdi, piyani»t Ferhjnde Erkin'in sınıfından yetijti Knnçervatuarın orta kısmırn btırdikten sonra şan hocası ün lü bariton Max Klein bir vesile ile küçük Azra'nın sesini dinledi. Tecrübeli öğretici bu işlenmemış seste büyük bir cevber saklı olduğunu keşfetmişti. Bızzat ilgilenerek onun yetiştirilme sini üzerine aldı. Azra böylellkle hem piyano. hem çan bölümü nıin öjrencisi oldu. Sahneye ilk defa Konservatuar öirencisi iken çıktı. Ve .Maskelı Balo» da halen hayat arkadaşı bulunan Aydın Gün ile birllkte oynadı. Azra Kunt bu ilk oyununda bir erkek; «Yâver Osear» rolünrle dikkatleri üzerine çeken blr başarı najlariı Devlet Operasındaki ilk temsili ı*e «Sevil Berberi» oldu. Genç soprsno bu opprada Rosina'vı ovnadı. Bunu diSerleri tak:p etti: Kisoletto. l.ucia Di Lamermoor. Yarasa. Hoffman'ın Masalları. Eliksir d'Amore gsnç ve kıymetli sopranoya, Azra Gün BAŞ AŞAĞI... Oraloğlu Tiyatrosunda oynanmakta olan «Büyükbaba. piyesinin en kritik sahnelerinden birlnde kuliste büyük bir gürültii Oldu. Sahnede bulunanlar. ro! icâbı elma ağacına çıkmış olan Yağız Tanlı'nın ayaklarını gördüler. Aktörün sesi, ağacın altından gelmeye başlamıştı. Koca bir sahne devamınca, ıkinci bir gürültüye meydan vermemek için Yağız öyle başaşağı durdu ve rolünü oynadı. Ses. ağacın üs tünden gelecekti «ahne icabı fa kat Yağızın çıktığı merdivenin basamagı kırılınca sesi ağacın dibinden geldi .. AMERİKAN ESPRİSİ: Geçenlerde Haldun Taner'i Ka dıköy vapurunda vakalıyan biı dostu, kendisinden «Kim Korkaı Hain Kurttan. oyununun sonu nu izah etmesini rica etmiş. »Ada mın karısına verdiği ceza ne bı çim cezaydı Aüahaşkına. bir tür lü aklımermedi demiş. Pâzla iza hattan kaçınan Haldun da kısaca «Amerikan esprisi» diyerek ke sip atmı» Oyunu görmüş olanlaı Taner'in bu esprisine katıla ka tıla gülüyorlar. OYtTN îitanbul Tlyatroaunun yent oyunu: «Baba Hlndi». Tanınmıj Frsnau yazan George» Feydaux'nun çok oynanmış üc prdelik komediti. Ancak »imdi seyrettiğimiz bir adtptatyon ıe. rilen aktör AH SÜnıri bu Myatronun tarzına ve Szelllğine gore bu komedlyi adapte etmls Baska tüılüsfl fa uygun dQfmezdi. Çflnkö George Feydaux, memleketimizde aahne hayatı kadar eskiden tanınmıs bir yatardı. Bütün dünyada olduğu gi. Muzaffer Hepgiıler ve Ali Süruri bl «Hafif komedllerl» bizde de cBaba Htadi» oyuntmda hem riddî, hem de yan eiddl tty«trolarda ve nihayt sırf eğlen. dlricl ««hnelerde » v k l e seyredllmistlr. Istanbul Tiyatrosu da bu aefer, Feydaux'ya yakla?mak Ortlojlu Tiyatroau, pek yalnn için bir çok tablolan fazla zorla da temsillne b««lıy»c«ğı «Hir.t madan eğlendlrlel kılmayı sanı. Domuzları» piyesinin provalartm yorum düşünmüş olacak ki. datamamlamak üzeredir. Sosyal ha zarif, daha yumuşak espriler bir dâvayı ele alan bu hicivli ko le derll toplu» sınınnı «jmamayı medide eshası kalabalık olduğun becermiş. dan kadroya dışandan eleman almak gerekmiştir, Filim yıldızj OYNATANLAR Feydaux'Nurhan Nur, Oraloğlu Tiya/rodan adaptasyon türüne en çok sunun eski elemanlarından Gün» yaklaşan «rtlst bizce ölçülü ve gör Duıacan, Neiat Çetinok ve sakin bir oyun çıkaran Saime Şehir Tiyatrosunun çocuk oyunBekbay ve bu oyunda yükü bir cuîanndan Uğur Hüküm ekipe hayli omuzlarında taşıyan Mudahil olmuşlardır. zaffer Hpgüler ve Fransız ko. Jamaique Yves'ten Muhittin medilerine çok uygun tipler olan Sandıkçı'nın dilimize çevirdigi llhan Daner ve Ekrem Dümer «Hint Domuzları» nı Abdutraholmuşlar. Pek tabii Toto Karaca, man Palay sahneye koymaktaAlev Süruri, Celâl Süruri v» tam dır. Hind Domuzları^ Ankarada Zarif oyun Devlet Operasınm taıunmış sopranolanndan Sevda Aydan. Yugoslav sopı«noyu Eugene Aman gü»el çıksın Onegin operasında seyrederken Aclan Sayılgan, fotoğrafçimn kendi kendine aöyleniyordu... kurşisına geçti «Aman, dedi, biAydan «Vanlış soylüvor amma raz şöyle bana benzesin » Resim oyunu çok zarif» dedı yanında çeklldi. aıadai: birkaç gün geçki göziuklü arkadaşına.. O Ha tikten sonra Aclan. fotografçıya doSruladı . Böylece Avrupanın. «itti. re«ım!er!nı aldı, uzun uzun sevimli. şık. zârif sopranosu, bi «üzdü kendısini kâğıtta. Sonra .7im uzun hovlu. esmn operae! fatlı fatlı gülüm?iyerek «Ban? mız larafından h'r ek^ik yönüy tretızemiş. te?ekkür ederim » ie begrnıîmış oldu... dtdi . ALEV ORALOĞLU SAİM ALPAGO haklı bir şonret sağladı. 1957 yılında Almanyaya giderek Ulm Operasında «Sevil Berberi» ni oynıyan Azra. büyük bir süks? yaparak söhretini yurt cJı5ina kadar yaydı. Aydın Gün ile evlendikten son ra Istanbula gelen sanatçı çift fstanbul Sehir Operasınm kurulma.'fnda en mües?ir unsur oldu 1928 yılırda tstanbulda dünyn ya Eelen Azra Gün'ün biri 15. diğeri 7 yaçında iki oğlu vardır. GÜLMEK Mİ AĞLAMAK MI: Bir tiyatro sahibi vardl Afi»cı lere para gıtmesln diye tlyatro?unun afislerin: kcndisi yapafd: dekoratorlere fazla para gltfne «in diye oyunlarının çoŞunun de korlannı da kcndi'ii yapardı. Mü tercimler? viı/rie vedi buçuk ver înemfk ıctn oyunlarının tercüme «ıni kendi aiie.sindpn hirine fai'p İUYUK BABA Her gecr 21 15 d» Çsrş Csi Pazfli ^8.00 de R A ÇA K Sah. runiH 18.00 de Cumarteâ P«7.ar 15.f>*ı oe Rekiâmcilık 54Ü0,17701
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle