22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Dencere üvî OUMHURlYET Ocak 1963 ııııEıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiMiıtnıııııııııııııııııııııııııımııııııııııııııııııııııııuııııııııEıııı Sahur Davulu Süt Sitesi inşaatına yakında başlamyor | TARİHİ BAHİSLER | HEM Bir şakaıun feci sonu Hafızasmın kath köşelerinde sıcak Ramazan hatıraları bulunmıyan kim vardır? Duygularımızm kat kat yufkalarındn, arasıra bu geçmişlere dogru açılırız. Hasretle anarız onlau... Esidden sofralarımız ııe kadar fakir, yaşayışımız ne kadar mütevazi günlerimiz ae kadav düz olursa olsun... Bir minarenin karanlıklarda parlıyan kandilleri bazan o günleri aydınlatır. O, uzaklastıkça acı ucı tathlaşan günleri... Iki giinlük önırünıüzün borsasında oynadığımız oyun sonlarına yaklastıkça değnrlenir hatııalarımız Büyiir, serpiltr, giizelleşir. Butün âlemleıi mazilerindeki buğulu ve gölgeli olayfardan ibarct insanîar vaıdır. Durur, durur : Ah ne güzel zamanlardı onlar!... derler. O zaman bir bajka idi dünya... Herkes iyi ve herkes yumusaktı... En güzel yemekler o zaman yapılır. en güzel börekler o zaman açılırdı. Evlerin tahtaları sürtülır.eklen kehribar sarısı, kapıların tokmakları uğulmaktan süt beyazdı. Analanmız hep sakin ve güzel... Babalarımız hep vakııı ve ciddi... Ne anamızın sesi bir perde yükselir. ne babaniîin Serkisofu bir saniye şaşar... Bakır sinilerimiz gümıiş gıbi parıldar, baklavalanmız kâğıt ^'ibi açılırdı. Saadet ve bereket çatımızın kirernitleriydi. Gecemiz yıldızlı. günümüz güneşli. mangalımız harlı, kilerimiz «jolu, çorbamız her zaman sıcaktı. Sonra? Hele o pırıl pırıl kandilleriyle iftar vakitleri, helc « kaytan iplikleriyle sahur davulları... Fayton sefaları... Karagöz oyunları... Saz takımları.., Kantocular... Neydi o vakitler efendim! Sonra? Sonra mı? Sonra bilmeyiz ki ne oldu? Birdenbire degijiverdi dünya... Ne bet kaldı, ne bereket... istanbulda Haslohaneler Haluk Y. Şehsuvaroğlu • O günlerin mesut beyleri. saadet hanımlan ne kadar gcrileıde kaldılar? Zaten bir ıüya idi onlar... Bu rüyantn yalaDI, koskoca bir imparatorlujjun uyku beşiği olmuştur. Çünkii o zaman da Aııadolu kiiyü toprağın dibinde idi... Çünkü o zaman da Anadolu köylüsü yokluğun çukurunda idi... Kara saban, kara cehalet, kara taassup, kara sefalet... Bu karalar Anadolunun yeni salgınlan mıdır? Köylümüz, kaç yiız yıldanberi baklava börek bir yana, yufkasını bulabiliıse ıslatıp ıslatıp ekmek yapar. Eskiden taşranın bu sefaleti Dersaadeı'e aııcak katır sırtında tasıııabilirdi. Şimdi Lstanbula kamyon kamyon, vagon vagon boşabyor. Ramazan... Mübarek ay... gene de baklavalı börekli gelir bir kısım İstanbula. . Gazetelerimizin bu kö$eleri bir âlem. Gene sohbet, gene ziyafet, gene kukla ve gene karaBÖz: Yâââr bana bir eğlence medet! Gecekondu jehri İstanbulun üstünde eski rüyalanmızın ı$ıl ıgü mahyaları: Hoş geldin! Hoş geldin Ramazan. hoş geldin iftar, hoş geldin sahur... Ve kaç yüz yıldan beri beynimizde uğuldayan iftar topu... Ve kaç yüz yıldan beri kulağımızın zarını tokmaklıyan sahur davulu : Ey ümıneti Muhaııımet... Uyanın!... V EFA T Amaç Ticarct lürk Anonim Şirketinden: Şlrkerimize, Kurucu, Ortak ve Eski İdare Meelisi Reis Vekili ve Âzası olarak büyük ve unutulmaz gayret ve hizmetlerde bulunan vefakâr ortağımız İSPARTALI ..., AHMET TEVFİK NOYAN'ın ~ , , t • . , , ^ , 29.1.1963 günü vefat ettiğini derin teessürlerimizle biküririz. .Merhumun cenazesi 30.1.1963 günü öğle natnazıns müiaakıpSultanahmet Camiinden alınarak Zincirlikuyu Kabristanındaki ebedî istirahatgâhına tevdi olunacaktır. Elim ziyaı dolayısı ile kederli ailesine ve dostlarına baş sağlığı dileriz. AMAÇ TİCARET TÜRK ANONİM ŞİRKETİ Akşam 1 tkindl 1 * Cumhuriyet 13Y4 düşmüş ve başı parçalanarak öl müştür. Saat 22,30 sıralarında ambarın yanından geçmek istiyen Italyan uyruklu tayfa Vida Stefano Dionedo, yerlerin kaygan olması sebe biyle ayağı kaymıştır. 10 metre Şirketimiz İdare Meelisi Âzası derinliğindeki ambara düşen Ste (İSPARTALI) fano, derhal ölmüştür. Olaya nöbetçi savcı el koymuştur. Tayfa ! nın ölümünde önce bir kasit ol duğu iddia edilmiş, ancak sabaha kadar yapılan soruşturmada, geHakkın rahmetine kavu^muştur. Cenazesi 30/1 1963 çarşamba mideki ölümün sadece bir kaza egünü öğle namazmı rrütaakıp Sultanahmet Camiinden kaldıseri olduğu tesbit olunmuştur. Kablo çalan 3 hırsız yakalandı rılarak Zincirlikuyu Mezarhğına defnedilecektir. Kederli ailesine ve yakmlarına baş sağlığı dileriz. Üç yıl önce Amerikalılar tara İTTİHAT DEĞİRMENCİLİK T.A.Ş. fından, Ankara îstanbul tren hat tı arasında yapılan sinyalizasyon tertibatının kabloları çalmmaktaİlâncılık: 9767/1376 dır. Tertibatın çahşmaması, tel hırsızlannın işine gelmiş ve sık, sık hırsızhkların meydana gelme sine sebep olmuçtur. \itekim ön ceki gece de sabıkalı hırsızlardan Muharrem Bayrak, Yunus ve AIi, 200 metre 52 lik tel kabloyu kesip götürdükleri sırada görülmüşler ve yakalanmışlardır. Levent'te, Eczacıbaşı fabrikası bitişiğinde, (Squib) fabrikası OCAK 30 RAMAZAN 4 karşısında, Büyükdere asfaltı üstünde, cephesi (43) metre olan (17,000) küsur metrekare arsa üzerindeki dört bloktan mürekV a kep (1200) metrekare fabrika binalariyle birlikte satılıktır. a Sevgi, şefkat ve pazar günü kal Yazan: •dalet üzerine kubinden rahatsızlarulmuş Türk cenan bir tanıdığımiyetlerinde, hasma. ailesi bütün tahanelerin, bagayretlere rağmen hekım bulamakım evlerinin büluğu sayesinde muhteşem bir im | mış ve bir tıbbi müdahale yapılayük bir yeri vardı. Osmanlılardan evvel de Anado paratorluk üç kıtada asırlarca hü ' madığı için adamcagız henüz genç luda çok sayıda darüşşifalar yer kümran olmuştu. Bu imparatorlu j yaşmda ve göz göre göre ölüp gitğun yükselme devirlerinde Türk , mişti. alyordu. Bakırköyde kurulması düşünü Osmanlı devleti hastalara, düş tıbbı her sahada büyük hamleier j Topkapı Sarayına Müdür oldulen süt sitesi ile ilgili çalışmalar r hızlandırılmıştır. Valilik tarafın kün insanlara yardımı sosyal bir kaydetmişti. Edirne ve Istanbui | ğ u m v a k i t d e ü ç y ü z e y a k ı n p e r . vazife saymış bu sahadaki devlet bımarhanelerınde akıl hastalarını s o n e l i o l a n b u m ü essesede tek hedan kabul edilen tasanyı Bakanlık onaylamıştır. Bu duruma göre çahşmaları yanında, şahıslar da müzik ile tedavi etmek ilk evvei kim yoktu. Bir gün müzenin Başsitenin inşaatına, önümüzdeki ay j kurdukları vakıflarla bir çok da Türk tıbbının tatbik ettiği bir usul kâtibi gözlerimizin onünde bir larda bpşlanacaktır. Iki yıl içinde rüşşifa aşhane kurmuşlardı. Impa olmuştu. kalb krizi geçirdi. Ve hekim gelin Hastahanelerimizde şefkat ve alâ ceye kadar vefat etti. Sonra yaza tamamlanacak siteden sonra şeh ratorluğun geniş hudutları içinde rimiz halkı temiz ve halis süte ka baştan başa hayır müesseseleri ça ka tedavinin esasını teşkil ediyor çize buraya iki hekim alınmıştı. lışır, hastalar, kimsesizler bütün bu ve hastalar evvelâ ruhi bir şıfa\ a Her halde hâlâ yerlerinde çalışıvusacaktır. müesseselerde dertlerini giderir kavuşuyorlardı. yorlardır. Kırım Harbi yıllarında artık gelerdi. Türk cemiyetindeki sevgiye 19. asırda îstanbulda bulunan ride kalmış olan Türk hekimliğı Macar Ticaret Heyetinin dayanan ahlâk telâkkileri insanbir yabancı, o devirde gördüğü asların birbirine yardımını sağlıyor Ingiliz, Fransız ve Italyan hekimtemasları du. Bu sebep ile yaptırılan cami liğı ile temasa geçmiş ve bu temas keri hastahanelerden sıtayişle bah Ankaradan şehrimize gelmiş bul»rin etrafı hastahanelerle, mektep fan feyizli neticeler alınmıştı. Yi setmekte ve bunlar hakkında şu lunan 4 kişilik Macar Ticaret Helerle taphanelerle. hamamlar ve ne bu yıllarda bir Ingiliz hemşire, malümatı vermektedir: (Istanbulyeti mensupları dün de temasları kervansaraylarla bir site halini hasta bakımında örnek olmuş bütün da dokuz askeri hastahane vardır. na devam etmişlerdir. alıyor ibadet kuru bir şekilden dünya ve Türkiye bu hemşirenin Topkapıda Saray'ournunun güneHeyet, dün öğleden evvel Tica çıkarılarak temizlik. yemek, oku çalışmalarından faydalanmıştı. Şup 3'inde hassa alayına a'ı\ 200 yatakret Odasını ziyaret ederek Oda etr mak, öğrenmek gibi medenî bir he yok ki son iki asırdanberi has lı hastahane, Üsküdirda Toptaşın tahanelerimizde batı usullerinde da 400 yataklı hastahane, Tarabyakânı ile bir süre görüşmüştür. mahiyet alıyordu. bakım ve tedaviye büyük bir yer da 100 yataklı hastahane, TophaGörüşmelerde iki memleket ara Büyük camilerin etrafında dısa verilmiştir. Fazla paralar ile bir nede 200 yataklı hastahane, Beysındaki ticari münasebetlerin geliş rıdan gelenler buluşuyor, burada takım âletlerin getirildiği de mu oğlunda 500 yataklı hastahane, Retifrilmesi üzerinde durulmuştur. misafir kalabiliyor, hastalananlar hakkaktır. Fakat bütün bu hamleÖnümüzdeki yaz su sıkıntısı darüşşifalarda tedavi görüyor, med lere rağmen eski ruh kaybolmuş, dif ve piyade jınıflarma mahsus olarak Maltepede 1000 yataklı hasçekilmiyecek rese tahsili yapacak olanlar, camiin bu sahada dâ işin insanhk, sevgi tahane, Serasker kapısmda 400 Bentlerde biriken su miktarı 15 yanındaki medresede okuyor, ha taraflarını bırakarak ticaret yoluna yataklı hastahane, Eyüpte Iplikha milyon metrekareye yükselmiştir. mam bu misafirlerin temizlik ihti sapanlar görülmüştür. nede 150 yataklı nastahane, bahriAncak, bu miktar duvarları tazyik yacına cevap veriyor, taphanelerBütün çabalara rağmen bugün altmda bulundurduğundan 9 mil de karınlannı doyuruyorlardı. In Türkiyede vatandaş sağlığına tam ye için Kasımpaşada 500 yataklı hastahane, yatak sayısı 2450 dır. yon metreküpe indirilmiştir. Bu bu camilprin etrafında mâ yardımcı olacak bir sıhhi teşkilât Doktorlann ve cerrahların bir duruma göre, önümüzdeki yaz mev neviyatlan ile birleşiyorlar, mü.ş kurulamamıştır. Son devirlerde biz çoğu Avrupa üniversıtelerınde tah siminde su sıkıntısı çekilmiyece terek bir kültürden beraberce nade kötü bir itiyad haline gelmiş ği belirtilmektedir sil görmüşlerdir. Ayrıca bu hastafiplerini alıyorlardı. bulunan (asayiş berkemaldir) nuhanelerde yabancı hekimler de Lüks inşaat yapılmasına izin Eski cemyietimizde tıbbın yeri tukları, Türkiyenin sağlık işlerini Turkey its History göstermek yoluna çalışır.) pek muhterem idi. Hekimlerimiz de tozpembe verilmiyecek vazifelerini gönülleri sevgi dolu sapmıştır. Yalnız geçenlerde yeni ard Progress from the journales Hükümetin. mesken inşaatını teç ar.c! Correspondense cf Sir Ja'mes vik için, kredi imkânlarını alrtıra olarak hazakatle yaparlardı. Her Sağlık Bakanı hastahanelerdeki ya Portefıfteen years ambassador at şeyin başında sevgi ve şefkat vardı. tak adetleri ve bulaşıcı hastalıklar cağı bildirilmektedir. Constantinople London 1854 öğrendiğimize göre. lüks inşaat Henüz cemiyetın hiç bir sahasına sayısı hakkında açık, samimi bir Aradan bir asır geçtikten sonra kazanmak hırsı girmemişti. Para beyanatta bulunmuştur. yapılması için hiç bir şekilde kre dan mukaddes olan şeyler vardı. O Dertlerin devasını bulmanın tek Ikinci Dünya Harbinde bazı hasdi verilmiyecektir. tahanelerimizde bir vatakta iki ki devirlerin insanları paranın zavalh Imar ve Iskân Bakanhğı çevrele bir vasıta olduğunu biliyorlar ve çaresi de samimiyet ve açıkhk de şinin yattığı. bazılarının yerlerde Irine göre lüks inşaattan ağır vergi bütün serveti ruh zenginliğinde ğil midir. Ben çocukluğumda hatırlıyorum. gecelediği, bazı hastahanelerde ter alıçjnası düşünülmektedir. buluyorlardı. Bu ruh zenginliği Çamlıcada otururduk. Semtimiz liksiz hastaların yalınayak dolaşHırsızlık yapmak için girdiği cemiyetin her sahasında şaheserler deki eczahaneye her gün nöbetçi tığı söylenip durmuştu. evde paltosunu bırakıp kaçtı yaratıyordu. Süleymaniye gibi bü bir hekim gelir, hasta olanlara Bir cemiyetin sevgi ve şefkat de Şişlide önceki gece bir hırsız, gir yük bir âbide mimann ruh zengin çağırıhnca gider, icabeden tedavi recesi en hassas öloüîüride hastadiği evden eşya çalarken ev sahibı liği ile ebedileşmişti. Yoksa para yi yaparlardı O d3virlerde vatan hanelerde görülür. tarafından görülmüştür. Hacı E hırsı ile değil. daş sıhhatine karşı böyle bir alâRahatsız ve yardıma muhtaç inminefendi sokak 23 numarada otuTürk cemiyeti büyük bir ahlâk ka mevcut idi. Şimdi tatil günle sanlara gerekli alâkayı, sevgiyi ran Bekir Gürsel eve geldiği za disiplini çinde idi. Birbirini seven, rinde hastalara hekim bulmak pek gösteremiyen bir cemiyette, ilerleman, içeride bir yabancı ile karbirbirini koruyan insanların toplu güç bir meseledir. Geçenlerde bir meler, büyük hamleier beklemek şılaşmıştır. Bilinmiyen kırsız, ev abestir. sahibi tarafından yakalanacağını Şüphe yok ki Türkiye, bütün anlayınca üzerinde bulunan paltoyurtta adaleti temin etmeK, Milli yu bırkıp kacmıştır. Hırsızlık yapEğitimi köylere kadar götürmek mak için girdiği evde paltosunu da bırakıp kaçan sabıkalıyı polis agibi büyük dâvaların venında, varamaya başlamıştır. tandaşların sağhğını kcri'.mak için de yürekleri sevgi ve şefkat iGiriş kapılarındaki iş yerleri le titriyen büyük bır fağlık ordukaldırıhyor suna muhtaçtır. Fakat bır zamanHan, apartman ve pasajların gidanberi bütün bunUr değil, Türris kapılarında açılan iş yerlerinin kiyenin tek dâvasını s:>asî mücaYangm Zabıta Yönetmeliğine da,tef kil etmcktedır... 1=yanılaYBk kapatılması kaıarlastı rılmıştır Yapılan inceleme rreticefeiinte b«şfekilde açtlmış 150'iç yeri tesbit edilmiştir. Bu iş yerlerine, hukuki durumları gözönün MUALLA Te F. CAN de tutularak altı aylık bir süre BOZTEPE tanınmıştır ojulları BORA'nın doAmbara diişen gemici öldü ğumunu dogtlarm» mOjLimanımızda demirli bulunan delerter. Lübnan bandıralı Hama gemisin Şlkago 16 Ocak 1963 de önceki gece, bir tayfa, ambara T ürk sahne hayatında ve kısmen basında günün dedikoda konusu olan bir meselenin içyüzünü dün öğrendim. Aldığım malumata göre esasında basit bir şakadan ibaret olan bir meseleye sonradan kendi vasıflarını ve hndudnnn çok aşan bir mahiyet verilmiş, yani habbe, tam mânasiyle kubbe yapılmıştır. Böylece hedefi güldürmekten ibaret şaka Türk toplumunun bugünkü dertlerinden birine yeni bir örnek teşkil etmiştir. Burada onu işte bu sebeple söz konusu yapmıg bulunuyoruz. Ankara Devlet Tiyatrosu aktörlerinden Şeref Gürsoy'u sahnede {örmemiş bile olsanız het halde adını duymuşsunnzdur. Dostu çok olan bir sanatkârdır. Şakacı, elinden yazı gelen, Devlet Tiyatroları Basın Sözcüsfi olduğu için gazcteler, gazeteciler arasına sık sık girip çıkan bir zattır. İşte bu Şeref Gürsoy geçenlerde bir gün (Akşam) ın Ankara bürosuna gidîyor. Oradaki arkadaşlariyle görüşürken söz Şeref 'in operaya ve opera sanatkârlanna dair yazdığı mizahi bir şiire intikal ediyor. Gazeteciler «böyle bir şiir yazdığınızı duyduk. Kopyası yanımzda var mı?» diye somyorlar. O da «var» deyip çıkarmca elinden kapıyorlar. Şeref her ne kadar «çocuklar bu yayınlanacak şey değil. Kıymeti de yok. Bir şakadan ibaret. Lutfen bana geri verin> diyorsa da kimseye söz dinletemiyor ve şiir ertesi gün Akşam gszetesinde çıkıyor, Şeref hakh. Şiir yayınlanmamah idi. Ama yavınlanmış. Böylece ağızdan ağıza nakledilip gülünmesi için gaka diye tertip edilen şiir basın yoluyla biraz daha başka mahiyet almış ve opera sanatkârları bundan ahnmışlar. Eh onları da mazur görmek lâzım. Hayatta sizin de kendisiyle şakalaştığınız bir arkadaşınızın bu şakayı ciddiye alıp gücendiği veya ileri geri söylendiği her balde çok olmuştur, değil mi? Bırakın ki operacılar yalnız Şeref'in şakasına gücenmekle veya ileri geri söylenmekle kalmamışlar, onun şiirine bir de nazire, hem de bir hayli ağır bir nazire yazmışlar ve basında kısmen neşir de ettirmişler. Eh, ne demeli? Bu da bir emrivâki.. Olduğu gibi kabul etmek ve meseleye kapanmış gözüyle bakmak gcrckmez mi? İşte mesele burada şekil değiştiriyor ve üzerinde durmamızı gerektiren vahim mahiyete bürünüyor. Devlet Tiyatroları Opera Bölümü sanatkârları, l'mum Müdürlüğe müracaatla mevcut nizamname mucibince Şerel'in tiyatrodan ihracını talep ediyorlar. Onun şaka yaptığını bilmiyoriarmış gibi, Uendilerinin oııa daha ağır bir şekilde mukabele ettiklcrinin farkında değillermis gibi bu arkadaşlarını (Tiyatronun aleyhinde bulunduğu) gerekçcsi ile mahküm ettirmck ve kovdurmak istiyorlar. Bu taleple de (biz yalnız medhediliri z. Tenkide gelmeyiz. Hicvedilmek istemeyiz. Hattâ şakaya bile tahammül edemcyiz) demeye gctiriyorlar. Fakat aynı zamanda bu yersiz hareketleriyle bir takım hakikatlcrin açıklanmasını istemedikleri şüphesini de uyandırıvorlar. Doğru olur mu? Bir sanatkâr, kültürlü, ince, nükte ve şakadan anlıvan bir adam olmak gerektir. Tenkid ve hicivler karşısında müsamaha göstermesi icabeder. Hattâ kendine karşı olan fikirlere bile saygı duyması lâzımdır. O, böyle yaparsa, düşünün aynı toplumun diğer fertleri ne yapmazlar? Neticede biz Karagözdeki (Tuzsuz Deli Bekir) benzeri kendisindeıı başka herkese düşman, nadan, kaba tiplerden kurulu bir cemjvet olmaz mıyız? Güldürmeden sonra gülmeyi de yasak edelim bari! Çocuklar, ,elin bu işten vazgeçin! Çevat Fehmi BAŞKUT «Bu aşk bana nereden Doğan Kardeş Matbaacılık Sanayii A. Ş. Matbaasında h a r i k u I â d e n e f î s bir şekiide tabedilerek halkımızın istifadesine arzedilen Romanıo kahramanı genç Oğretmen Aliye, bilgisizlikle, gerilikle, taasupla ve zulQmle savaşaa, kalb! memleket ve çocuk sevgi»ile yanan bir üstÖğretmeD olarak gOnOllerimizde dalma yajıyacaktır. Mesleğe başlarken içmis olduğu andıbizde fekrarlamak isteriz. (Toprağınız toprağım; Eviniz evim; Burası İçin, bu dlyarın çocukları için bjr, ana, bir ışık olacağım w« hiç bir t seyden korkmıyacağımj , VURUN KAHPEYE HALİDE EDİP ADIVAR 3 üncü baskıifiatı : 4 Lira REMZİ KlTABEVİ ilâncılık: 9774/1332 Ö L l M Cumhuriyet 1355 Kur'anı Kerim'i on beş sene emek sarfederek Türkceye niçin ve nasıl cevırdiğin1 Üstat .ı VA/p ÇAMAŞIRLARI Reklâmcılık 278/1352 ZARİF KA01NIN SIRRI ^r'* BORNOVALIRAÎTANIYEIERI Reklâmcdık 2G2.135L TEVFİK PİRİT Demir madeni alınacaktır. V Besim Atalay i Müraeaat: MUTLU AKÜMÜLATÖR FABRİKASI KARTAL t İlâncılık 9739/13o2 BÜTÜK BUYUK FIRSÂT Her sabah on ikiye kadar müracaat: 44 93 93 44 03 *5 1 Ü c Yarın Hayat mecmuasında anlatıyor Bateş 39,0358 kat Sara gelince halinden anla dım. O, çaçırışımı başka türlü anlamıştı. Helecanlı idi, gözle rinin içi parlıyordu. Ona telefonda Mineye ait hiç bir şey söylemediğimi hatırladım. Galibs sadece (Gel sana ihtiyacım var) demiştim. Veya buna benıer bir şeyler söylemiştim. Ba kadına karşı zat«n çirkin hareket etmiştim. Hiç bir şey söyliyemedim, bozmadım seviş tik o gün.. Ve o, gün Saranın beni sevdiğini anladım. Fakat ben Sarayı sevmiyordum... Mineden daha hevesimi alamamış tım. O günden sonra, ikisini de aramadım. kulübe de uğramadıro. tlk defa sizinle terasta oturduğu akşam onu aradım. Po lise mahsus, benden öç almak için Mine ile sevişmekte devam ettiğimi söylediğini zannetmiş tim. Minenin ondan saklıyacagı aklıma gelmemişti. tı, bir taksi buluncay» soluk almadan koştu. kadar îkinci jün de bitiyordu. Hav ı kararmıştı, gece oluyordu. İki gündür gene evde kapalı idi. Durmadan düşünmüş, üzül müş, beklemişti. Cinayet ortaya çıkmıştı. Gazeteler yazmıştı. Fakat onu daha arayan olmamıştı. Gazetelerde Hikmetten de bahis yok tu. Ona emindi Hikmeti sorguya çekmişlerdi, başka türlü olamazdı. Hikmet onun için bir şey söylememiş. Güzinin adresini vermemişti. Her halde ürkmüş, mektuptan hiç bahset memişti. Çocuk meselesinden kuşkulanırlar diye. Tamamlandı Beher cildi 40 T. L. Her üç cildinin başhca satış yerleri : Felsefe Lugati Kanaat ve İnkılâp Kîtabevleri Cumhuriyet 1365 y. Cumhuriyet 1354 E. ] 8.12 13.27| 16.06 1322 19.57 1.50 7.06| 9.44 12.00 1.34 6.27 12.06 ^*^*/*^*^*'*'*^ CUMHURİYET Nüshası 25 Kuruş Türkiye Haricl Lira Kr. Lira Kr. 75.00 150.00 40.00 80.00 2200 44.00 Basan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şlrketl Cağaloğlu Halkevl Sokak No. 3941 Sahlbl Yaa lşlertnl fiilen idare eden Mesul Müdür Senellk 6 aylık 3 aylık ECUMHÜKİYET'in Tefrikası: YilAN ELMA KADIN Hayır, senden hiç bir şey bek lemiyorum. Sadece bilmeni istedim. Çocuk benim, ona ben bakacajım Daha iki aylık.. Ha ni iki ay evvel sana bir kere gelmiştim. Sen beni çağırmıştın.. Sonra bir daba aramadın. Her ne ise mesele bu degil. Ga liba biraz tehlikeli bir i.şe giri şiyorum. Efer bu günlerde bana bir şey olursa Lâleye şunları söyle. (Yan odada samdanın tekini görmüştüm ve bir koku aJmıştım. Adamın resmini de Minede gördüğümü hatır lamıstım.) Eğer bana bir şey olmazsa her şeyi unnt. Hoşça kal. Sara Scmra otomobil kazasında ba şını vurduğu ısmaııkine benzer bir his duydu. sersemledi. Hikmet bir taraftan söyleniyor du. Neler yazmış okudun mu? Ne demek istiyor. Çocak bendeıımiş. ama o bakacakm.ış.4 Tehlikeli bir işe giriyormuş. Nedir ba?. Başına bir i; gelirse sana sorayımmış. tste ortalarda yok.. Ben sinirli adamın biriyim. Nedir bana oynadığı bu oyun? Lâle cevap versene? Semra terliyordu, düşünmek istiyordu düşünemiyordu. Birden kendinin bağırdığını doy du. Bilmiyorum, bilmiyorum.. Anlıyamıyorum.. Aranızda bir şey olduğunu bile bilmiyordum. Vardı, daha Mineden evve!.. Ama beni sevdiğini bilmezdim.. Hiç böyle bir şey söy lememişti. Mincyi tanıyınca onu bıraktım. İtiraz bile etme di. Sonra iki aydan az evvel Mineden ayrıldım. Çok sinirli idim.. Mine beni çok kırmıştı. Birden başımdan atmak ister gibi telâşh bir hali vardı. öyle şeyler söyledi ki artık bir daha birlesmemize imkân kalmamıştı. Fena kızmıştım, ne yapacağımı bilmiyordum. Sara yı çajırdım. Ona vaziyeti anla tacaktım. Anlatmak, hırsımı dökmek ihtiyacında İdim. Fa 52 Gel diyordu. Lâle gt\. Çok sinirliyim, şaşırdim kaldım. Kaç kere telefon ettim cevap yok. Evıne gittim, kapıyı çaldım ealdım açan yok. Demek Hikmct de gitmiş ora ya. Kapının arasındaki kâğıdı nasıl görmcmişti? Ne zaman giltin? Biraz evvel. Peki neden bu kadar merak cdiyorsun.. Otomobiün önüne selmişlerdi. Hikmet cevap vereceğine otomobiün kapısını açtı: Gir! dedi. Senıra itiraz ctmeden girdi, oturdu. Hikmet de girdi. direk siyonun önüne oturdu ama oto mobili harekete geçirmcdi. EIi ni cebine attı. bir mektup çıkardı: Oku! dcdi. \ Hikmet. Evvelâ sana şuııu söyliyeyim. Bir çocuğun olacak. Sendcıı bir çocujum olacak. Sakın bunu seni bir nıesuliyEt allına sokmak için yazdığımı zannermc. NAZİME NADİ * VECDİ KIZILDEMİR • ANKARA BÜKOSÜ: Atatürk Bulvarı Yener Ap.Yenlşehlr Telefon: 12 95 44. 12 09 20, 12 09 66, 17 57 35 * DOGU İLLERİ MERKEZ BÜROSU: Inönü Caddesi Işmen Han Dlyarbakır Telefon: 1061 * GÜNEY ll.lERİ MERKEZ BÜROSU: Küçüksaat Meydanı Edime Hanı Adana Telefon: 4550 ~ Gazetemlze gönderllen yazılar ko ı nulsun, konulmasın lade edilmez. S : llânlardan mesuliyet kabul olunmaz. Semra kendisi için yapılacak en mâkul hareketin polise her şeyi anlatmak olduğunu biliyordu.. Biliyordu ama bir tür Zavalh. dedi. Ne yaptı ise lü bunu yapamıyordu. Haluk'u çocak için yaptıele vermek. Hayır bunu yapa Peki ne yaptı?. raıyacaktı. Çok mecbur olma Bilmiyorum. dan yapamıyacaktı. Peki şu resim, yandaki oZavalh Saranın mektupta an dadaki şamdan ne demek?. latmak istediğine göre, her şe Anlıyamıyorum.. Hiç bir yi yapan Halukdu. O, gece yan şey anlayamıyorum. Şimdi bedaki odada samdanın eşini eör ni rahat bırakınız rica ederim. Sonra, eğer aklıma bir şey ge müştü Sara. Gene o. gece adamın resmini Minede çördüeıilirse ben size telefon ederim. nii hatırlamıstı. Vc mtktupda Allahaısmarladık, odada bir koku aldım diyordu. Adamın cevabını beklemedfiı kendini otomobilden dışarı at(Arkası var) Şimdi İstanbulda satılmaktadır. E; Ş = Abone ve Uân lşlerl lçtn, zarfın üPtüne «Ahone» veya ctllân Servisis kaydının konması lâzımdır. • V/j|||||||||||||||||||||||||||l!HIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIlll!llllllllllll!IHIIIIIII||IIIIIIIllllilllIlllllllllllllllMlllllllillll!ll lllllllllllllllltlllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll!!: 5 ' BU GAZETE BASIN AHLAK ^ YASASIVA UYMAY1 TAAHHÜT ÜTMİSTIR. ., . . ,. .. 4 ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle