Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DORT CUMHURIY1T 9 Ağusto* 1962 Osmanh Tarîhînde Haj/dut Yalovada bir zorbalık olayı Kemalpaşa Ulucak köyünden ken, yanımıza yaklaşan bir şahıs, Ismail Aksoy ve imzaları mahfuz bu arabaya binemiyeceğimlzi, Yalo doknz arkadaşı tarsfından yazı ' va arabalariyle dönmek zorunda 1 olduğumuzu söyledi. Arabayı huhyor : Bizler, Ulucak köyünden Niya susî olarak tuttuğumuzu, başka va zi Ünal'a ait tzmir 52254 plaka sıtaya binemiyecek durumda oldunumaralı dolmuşu, Yalova'ya ka ğumuzu bildilrdiysek de, etrafımı,dar gidiş ve dönüş kiralıyarak a zı çeviren ne olduklan belirsiz 50rahamızı Yalova'da bıiraktık. 19. 60 kişi bizi tartaklamaya başladı. 7.1962 günü. 6.30 vapuruyla tstan Bu müşkü) durumdan kurtulmak bula geçtik. tki gün Istanbulun için Polis Merkezine başvurarak tarihi yerlerini gezdikten sonra durumu anlattığımızda • Ne yapa21.7.1962 günü 13 40 vapuruyla Ya lım, gidin anlaşın, bizi alâkadar etlova'ya döndük Arabamıza biner mez ! » dediler. Tekrar arabamızın yanına döndüğümüzde bizi adım adım takip eden bu zorbalardan YaB U L M A CA lova Şoförler Cemiyeti Başkanı ol duğunu söyliyen biri : « Polis e de1 2 3 4 5 6 7 8 9 ğil, isterseniz Ankafrays şikâyet edin. Biz. mebuslan dahi arabalarından indirip bizim arabalara binmeye mecbur etmiş insanlanz » dedi. Durum tam üç saat süfrdü. Nie hayet merhamete gd n Cemiyet Başkanı : « Bu seferlik sizi affediyorum, arabanıza binip gidin » diyerek bizi serbest bıraktı. H»ni «eyahat hürriyeti? Hani anayasamızın 14 üncü ve 18 inci maddelefri? îşin hazin tarafı bu hâdise cereyan ederkın bir poliıin baştan lonuna kadar bunu s«yr«tmesi ve : « Bu durumdan ben de vied»n »ı»bı çe»OLDAN SAĞA: 1 Blr slyas! mecliste veya partide kiyorum, ımı ne yıpahm, elimde muhafazaktr olarak tamnanlar. 2 O bir »ey yok ! > demesidir. Crrftbımıı : olmazsa klmae birblrini arajıp bula. oıaz. partllerden birtnln baskam. 3 Yalova'nın •oTumlu makamları Afrtkmda bir çöl. teral tarih! eserlerl arayan urmanlann yaptıklandır. 4 yalan olmasına aıla ihtimal vermeManda yavniBu, «Yaka sllk ve usan'.» dlğimiz bu ;ahitU itpatlı olayın ht manasma blr emir. 5 Çevrillnc* lkl men loruaturmaiina başlamah, soçalışma sOresl arasında verllen beli rumlulannı da en kııa zamında rtr, memunın basında ödev gördugu. adalete teılim etmelldirler. 6 Crümden ympılan blr ç«flt içklnln renglnde, blnek hayvanlanndan. 7 Elmden hlç bir sey gelmez du. nımdakt ktçi, ienl i î e ı k dentzlerdekl «imlt blçlmi mercan adalanna ve. rtien islmdlr (Cografva teriml). 8 «Benzerlnc güç tesadüf olunur. Köy Ot*H» k»rşılı|t Iki kelkn*. 9 Blr çeTİ yapmayı aklına koyma 1*1. blr » msn parçasının tarsi. YUKARIDAN A?AftITA: 1 Blrbirlyle kucaklasan. 2 «Hlç blr olaganüsrulüSU bulunmıyan ve k»r?ı taraftan ödenmesl beklenen par«» mAnasına lkl kellme. 3 Kuzey Amrrlkada blr yanmada. 4 H»T«l«t ı >> • s * ? •• h a l l n d e KUçükyalı'nm dertleri Köçflkyalı'dan F.Knnter Tamyor: Kartal ilçatine hağlı Küçükyalı köyünde oturuyoruz. Satımırda îs tanbul, »olumurda Maltepe Belediyeei var. Bizler Köy Kanununa tâbllz. Elektrik 120 240 volt arasında ânzah çalıjıf. Bu yüzden hiç bir elektrik âletini doğru dürüst kullanamayız. Son ramanlarda yapı iılerinde bir tehacüm oldu. Çünkü burada yapı yaptılrmak hiçbir kaideye bağlı değildir. Herkes, istedlği büyüklükte ve biçimde yapar. Elverir ki muhtarhğa metre kare başına bit lira ;nlesin! T»mfzlik, üç dört günde bir u*rayan kamyonla yapıhr. Burada hayvanlar sokak ortasında boğszlanarak kasap çengeline asılır ve halka satılılr. Bu hayvanlar, zayıfhklan, hastahkları .. dolayısiyle mez bahalara giremiyen hayvanlardır. Kanalizasyon yoktur. Fosseptikler ta?ar, kimse ilgilenmez. Maltepede şehir suyu olduğu haide biz kuyulardan başka faydalanılacak bir su bulamayız!. * ö x e KörQnen hortlamış îh. tiyar kadının yaBWZfi nsı, eıkl Mı«ir Tlravunlanndsn. » orta hararet dereceainde, bir flllln kısaltılmışı. 6 Ell sabeth Taylor*un Vualtılmış adı. ba <t<.<mı tı Acadolumuzda «rkıı bir kasaba. 7 Kı rartizlık lçlnde bulunanlann kendi kendlne sorduklan «oru, keyfl yeıinde olanlann rahat nefe» alıslan. 8 Avrupada TOrk lçktel dlye tanınan lçktnin ttearetlni yapaa (tki kelime). S trt Tflentla Maear bayglrl. ms mamlayıp tıtanbul limazundan l«n Geçtn aaır başlarında, y»niç«ri ] ger alıp çıkması bir mesele olurlik devri, yeniçeri oca|ının da haı du. şerât yatağı halini aldığı devir, AYaniçeri ocağında kaydı «ElUdonadolu ve Rumeliden «taşı toprakuılu», bir ayagı da Tersfinede kal ğı altındır... diye Istanbula gelen yoncu iti Deli Mehmet Üsküdarda şehbaz bekâr uşakları ve büyük Bülbülderesınde doğmuıtu. Çocuk şehrin civelek kaldırım kopuklaluğu yalın ayak, pırpırı kıyafet, rı ve serserileri yalın ayaklarını kahvehânelerde, meyhinelerde, ha ocak eşiğinden içeri aııp nefer yamamlarda geçmişti; tığ gibi, sırım zılınca istikballerinden emin olur j gibi bir vücut yapısına sahipti; zılardı. \ pırlıkta ve bıçkınhkta akranmın Yeniçeri ocağında en küçük birüstünde, pençeli, topuğu kütürder lik, bir çorbacı ağa ile bir odabagençti, kaşı gözü yerinde, eli aya;ı ağanın kumanda ve idaresinde ğı yüzüne uygun, fiyakah, cakalı olan «Orta» idi, bugünkü tâbiri | ve bıyıkları henüz terlemis bir mizle tabur. Butun ocak 196 takalyon neferi iken bir gün devrin bur, ortadan kurulmuştu ve bunbüyük nüfuz sahibi Kaptan Pasalar (birinci, onuncu, yetmişbeşinci sı Küçük Hüseyin Paşanın gözüne orta gibi), numaralarla isimlendiilismisti, bu devletli vezir leventrilmişti. Yeniçerilik orta'nın şahperest idi, bu boydan gençleri hisiyeti mâneviyesine tecelli ederdi, maye eder vt onlardan donanmaşöyle ki her ortanın bir alâmeti da hizmet umardı. Deli Mehmet fârikası, «nişan»ı vardı, ve her orbir kaç sene içinde nefcrlikten terta îstanbulun bir semtinin asayiş sâne kaptanlığına yükıeldi ve olve inzibatına memur edümişti. du bir Üsküdarlı Mehmet Kaptan. Yeniçeri mensup olduğu ortaDeli Mehmedin ayrıca kayıtlı olnın nişamnı vücudunun cl, kol, duğu Ellidokuzuncu yeniçeri ortabazu, baldır, bıcak, göğüs gibi hesı da Üsküdar ve civannın inzibat men görülecek bir yerine dövme ve asayisine bakardı, aslında ise ile nakşettirir, evvelâ o nişan ile uygunsuzluk yolunda çıbanın baövünür idi, bugünkü polis karaşı kendileriydi. Mehmet Kaptan kolları yırinde olan yeniçeri kolda Üsküdara bir püsküllü belâ ollukları, neferlerinin mensup oldudu. Başına topladığı «erserilerle ğu ortanın numarası ile anılırdı. Kadıköyünden Beylerbeyine, geriO devirde lstanbulda tüyıüz oğde Merdivenli köyüne, Çamlıcaya, lanlarla nevhat ttze civan ve dört Bulgurluya kadar esnafı, bağ ve kaşlı dalikanlılar arasında itlik, bostan sahiplerini ve tüccarı harakopukluk, bıçkınlık ve kaldırım ca bağladı, çarçabuk tüyünü dükabadayılığı kendine raaheuı nüzüp konak sahibi oldu. lyşü işret mayisli kılık kıyafeti ilem oda salsofrası daima hazır durur, yanınğını olmuştu. Yaz kış ayıklar yadan da bir nigâr veya mahbubu lın, baldır ve bacaklar ve koîîar eksik olmazdı. Geceleri saz ve söz, çıpiak, göğüs, sine uryan tutulurçengi ve köçekle sabahlara kadar du. Çıpiak ayaklara bazan «Galaçılgınca eğlendiği için Üsküdarhta yemenisi» denilen kırmızı sahlar «Deli Mehmet» demeye başîatiyandan filSr, yemeni geçirilirdi; mışlardı. çifti 15 20 dirhem hafifliğinde oÜsküdar âyânından Bursalı Halan bu filârların ön kısmı gayet raççızâde E»at Ağanın darı dündar yüzlüydü, ayak parmaklarmı yada peripeyker bir kızı ve centırnak üstünden hemen şöyle tunet kaçkını gilman misâli gaayet tar, parmak araları. enleri görüUaıaççızâıienin bı<;kın oğlu ile ınelek misâli kızı güzel bir oğlu vardı; oğlanın adı nürdü, ard kısmı da topuğun keşesi de mutlaka berber dukkânı Mehmeddi, onaltı yaşında ve günarına azıcık ilişirdi. Bacaklarına haline konmuş bu yeniçeri kahve zellik tâcı başmda olan bu çocuk «Cezâyir kesimi» denilen kısa bir Yazan: R. E. Koçu hânelerinde mahbub uşaklar, atej şeytana uydu. yalın ayak, baidırı diz çağşırı geçirılirdı ki paçaiarı ve çubuk oğlanları, berber civan çıpiak, belinde üç arşın çal kuşak, diz kapağının en azdan bir karış Resimliyen: S. Bozcalı ları bulundurmak da şarttı. Ze kuşağında çifte yatağan bıçak itüstünde kalırdı. Gömleğin önü hiç berdest zorbaların bu çocuklarla, liğe heves etti, bir gün baba eviniliklenmez, iki ön kanat daima agençlerle övünmesi curcunah dev den kaçıp Balaban tskelesinde Elçık, kendi tâbirleri ile «böğürtlen kepâzeliklerindendi. Büyük lidokuzluların kolluğuna gitti, oyemişi yahut ki çakıl taşı yiğit ları da sokağa yalın ayak, baidırı rin memesi» görünmek şarttı. En azı çıpiak, yumru topuk ve çakıl me şehrin asayiş ve inzibatı le gö cağa civelek nefer yazıldı, narolı lıları da göğüs kıllarım tıraş eder me nümayişi ile çıkar olmuşlardı. revli bir teşkilât kendi yüzündeki zorba Deli Mehmet Kaptana da Her semtte havuzlu, fıskiyeli, al ar ve nâmus perdesini yırtıp atar Çubuktar oldu. ler, tam ortada bir tutam kıl bırakırlar, bunların uçlarına inciler tın yaldızlı kanarya, ispinoz, iske sa ortalıkta neler olacağını düsünBabası şöyle dursun, Üsküdar ve bir mavi boncuk geçirip «Sîne te ve saka kuşu kafesli, peykeleri, mek zor olmasa gerektir. kan deryasına boğulur, altın adını perçemi» derlerdi. Bellerine ve sofaları Mısır hasırı, kıymetli kiYeniçeri asker ocağının yanında bakır yapan Esatağazâde Mehmebaşlarına üçer beşer endâze şal ku limler, halılar, atlas şilte ve yas Tersâne Ocağı, bahriyeliler aynı di ocaklının pençesinden hünkâr şak sararlardı, baştaki çalın bir tıklarla döşeü, kehrubâh yâsemin yolda, aynı havada idiler. Hatti bile alamazdı. Haraççızâdeye dünucunu omuza, beldeki bir ucunu çubukları ve billur nargileleri ile öyle ki efradın çoğu, zaptü raptın ya zından kesildi: da topuğa doğru sarkıtmak mak mükellef bir yeniçeri kahvehanesi kavşamasından istifade ile hem Şu oğlan ölseydi, Hak verdi, bulunurdu, bu kahvehaneler de yeniçeri hem de tersâne ocağına bul itlik alâmeti idi. falan ortanın, meselâ Ellialtının kayıtlı idi. Bu it güruhu donanma Hak aldı der, bir teselli yolu bulurdum.. yalın ayak baidırı çıpiak Bu bıçkınlık, kopukluk, itlik mo kahvehanesi. Ellidördün kahveha sefere çıkarken «Yeniçeriyim!..», it kılığında ve itler yanında tokaknesi, Altmışdördiin kahvehanesi di yeniçeri ocağı seferli oldukta #Ter dası öyleıine almış yürümü? idi ta rastlar isem ya boğazına sarıki pespâye güruhunun gençleri iîe ye anılırdı. Her biri bir numaralı sâneli kalyoncuyum '•••• derler lır, kendi elimle boğup kaatil ove beraber adam evlâdı, kibar çocuk zorba tarafından işletilen, bir kö tstanbulda kalmıya çahjırlardı, lurum, yahut ki o anda bana bir donanma gemilerinin efrâdını ta hâl olur, ölürüm!. dedi. Deli Mehmed Kaptanla Haraçcızâdenin Kızı Tesbih Çiçegi "Canna,, Babaya yüz karası hayırstz oğlan Yazan : Mevlut Baysal « Bahçe Miman » nndan 10 ı. yükıeklikte keni lip atılır. Bunnn peşinden, top rafeı ile birlikte ve büyük blok lar halinde kökler çıkarılıp. rutubetsiz kuru bir mahzen veya bir hangafa naklolunurlar ve bu suretle kış uykusuııu. soğnktan ve dondan masun bir yerde ve kuru toprak içinde geçirmiş olurlar. tlkbahar £f lip de don tehlikesi katî surette bertaraf olunca, toprakları temizlenen ve en iyisi çeşme altında temizce yıkanan, şeker kamışına benzer kalın rizomlar meydan» çıksnhr ve 2 3 bo |nm üzerinden, ya kopannak veya bıçakla kesmek snretiv le parçalara bölünür. tşte bo parçalar, çimenliklerin ortasında graplar yapmak üzere, açılan parterlere 50 • 60 s. ara ile ve babçe parterlerinin kenarlarına şeritler viicuda selirmek için yine aynı aralıkla 15 S. derinliğinde dikilirler. Cannaların susuzluğa, sıcak, güneş ve fakir topraklara, hü lâsa mahrumiyete alışık olduk larına yukarda temas etmiştik. Fakat sartların müsait olduk ları yerlerde, onlara iyi bakıldığı, vumusak toprağa dikildi 4i ve fırsat bnldnkça snlandığı takdirde, boyları, 1,5 metrcye kadar yükselip, durmadan vr aralıksız çiçek açarlar. Dallardaki çiçekler bozulup huruşunca, hemen sapının dibinden kesilip atılmah ve bu ruşuk çiçekler sık sık ayıklan malıdır. Böylelikle hem çirkin manzaranın önüne geçilmiş. hem de fidanlar beybude yerc BA¥ OSCAK: PROF. NIMBUS'nn Macera'aru 121 Açılış ve program 7.30 Melodiden melodiye 8.00 Haberler 8.15 Türküler 8.30 Ünlü besteciler 9.00 Kapanış. 11.57 Açılış ve program 12.00 Şarkılar 12.20 Sevilen melodiler 13.00 Saz eserleri 13.15 Haberler 13.30 Valsler 13.40 Şarkılar (Mülkiye Ecevit) 14.00 Sonat saati 14.30 Kadın saati 14.40 Hafif müzik 15.00 Kapanış. 16.57 Açılış ve program 17.00 Diskotekten mikrofona 17.20 Dans müziği 17.30 Yurdun sesi 17.50 Çay saati 18.15 Radyo Erkekler Faslı 18.45 Haberler 19.00 Reklâmlar geçidi 19.40 Çeşitli müzik 20.00 Türküler (Neriman Tüfekçi) 20.15 Olaylar ve yankıları 20.30 Şarkılar (Melâhat Pars) 20.45 Hukuk sohbetleri 21.00 Radyo Tiyatrosu 22.00 Reklâmlar geçidi 22.30 Klavsen soloları 23.00 Haberler 23.15 Dans ve caz müziği 23.55 Program 24.00 Kapanış. JANEİN KIZI 229 yarın sabah 10.20 Billy May Orkestrası 10.30 Kapanış. 11.57 Açılış ve programlar 12.00 Gönül Söyler'den çarkılar 12.25 Küçük ilânlar 12.30 Çeşitli orkestralar, çeşitli melodiler 13.00 Haberler 13.15 Nurettin Çamlıdağ'dan türküler 13.30 Küçük konser 14.00 Yüksel Kip ve Nevzat Güyer' den şarkılar 14.30 George Shearing Kenteti 15.00 Kapanış. 16.57 Açılış ve programlar 17.00 Kutlu Payash'dan şarkılar 17.20 Çeşitli müzik 17.40 Ulviye Taşkent'ten şarkılar 18.00 Küçük iiânlar 18.05 Reklâm programları 19.00 Haberler 19.15 Yaşadıumız günler 19.30 Izzettin Ökte'den tambur soloları 19.45 Din ve ahlâk üzerine konuşma 19.55 Küçük dinleyicilere masal 20.00 Erol Pekcan Caz Topluluğu 20.15 Olaylar ve yankıları 20.25 Küçük ilinlar 20.30 Müzehher Güyer'den şarkılar 20.50 Büyük Nutuk 21.00 Hatit müzik ANKARA J1.20 Açık oturum 21.40 6.57 Açılış ve günün program Mustafa Seyran'dan şarkılar ları 7.00 Günaydın 7.20 Mü 22.00 Bizim solistlerimiz 2220 zikle jimnastik 7.30 Haberler Afiie Ediboğlu'dan şarkılar 7.45 Kanşık şarkılar 8.15 22.45 Haberler 23.00 Bir besteSolistler ve melodiler 8.45 So ci ve eseri 23.30 Hafıf melolistlerimizden ikisi (Nesrin Sipa diler 24.57 Cuma'mn proghi • Selâhattin Erorhan) 9.15 ramları 24.00 Hafif melodiler Sabah konseri 10.00 Devamı 0030 Kapanış. ISTAMBUL Uayanıklı, (Vivaces) devamIı çiçekler serisinin hemen başında yer alan, bir bardak suda fırlına kabîlinden, hiç yoktan ortalığı cennete çevirecek bir hayat kabiliyeti gösteren ba çiçek, bilhassa Anadolnmnz için önemle ele alınıp üstünde durulacak bir bitkidir. Mahrumiyet bölgelerinde yaşıyan, bir ümit ve medeniyet işareti arıyan, ber ne olurs» olsan bir şeyler yapmak, çiçek sevçisini muhitine yaymak, kararmıs gönüllere ışık tntmak, neşe katmak ve bunu da ıahmetsiı ve külfetsiz yapmak i»tiyen (edakâr kimseler için, bnndan daha ideal bir çiçek tasavvur cdilemcz. Türkçemizde tesbih çiçegi denmesinin hikmeti, tohumlarının sert, parlak ve siyah »laşundan ve tıpkı ttsbih tanelerine benzemesinden ileri gelîr. Cadde refüjlerinde yozlaşmıt, sarı ve kırmızı çiçekli, ikl âdi cinsinden baakasını tanımıvanlar için, değersiz ve önemsiı bir çiçek sayılırta da, 18 çeıitlik koleksiyonandaa damızlık tntan meraklılar, bunun ne şahane bir çiçek olduğu nn (fayet iyi bilirler. Yanık bronz, açık ve koyn yeşil, aiaca çiztili. sarı, yrsil ve kırmızı karışımı büyfik oval yaprakları ile dahi dekoratif olan bu bitkiler, limon sarısı, koyu sarı, kavuni sarı, tnruncu. alkırmızı, sarıkırmızı beııekli, Panaşe, Abraş çiçekleri ile, bulundukları mnhiti, dona>tıp bayram yerine çevirirler, ÜRETMEK : Cannalar pek nadir olarak ve ancak yeni çeşitler bnlmak ümit ve ihtimali karşısında, t«humdan yetistirilir. Tohnmları çok sert olduklarından, beIfrli olan filiı yerini cedelamemek sartiyle, sert kabDğvoıın bir tarafı hafifçe efelendikten sonra, llkbaharda ynmnşak harçlı yastıklara ekilir. Bn suretlf fidecikler ve bn fideciklerden de küçök Hıomlar elde edilir. Cannaların asıl çoğaltılma*ı, Rizomları ile yapılır: Aynk köklerini, yerelması yumrnları kadar bUyümtif ve kalınlaşraış olarak göıönüne getirince, Canns ritomlan hakkında bir fikir edinmek kabil olnr. Hayatını ikmal etmiş, bozulmağa yüztntmns Cannalsrın bütün yapraklan, kış baalangıcına dogm, toprmk hiıa yoralmamış olnr. Cannalar bir de, Istenildiîi taman satılmak ürere S0 ı. lik büyükçe saksılara dikilirler. Bnnun difer bir faydası da, yaz ortasında vücnda getirilen veya sonradan akla gelen bir yer için tedarikli bnlunrnak, el altında hazır (idan tutmak içindir. Koparılmış çiçekleri çabuk soldu|andan, çiçekçilikte kallanılmaz. Vazolar için de itibar ı^irmez. Ancak gttıel bir bahçe süsüdUr. Süratle boylanıp yayıldığindan, kümes, kömörlük gibi hoş görunmiyen yerleri, paravana gibi süratle maskelemekte, bütçesi dar, hahçivan tahsisatı olmıyan nahiye ve kazalarımız için, sokakları süslemekte çok müsait ve elverişH rol oynıyabilir. KADIN TERZÎSI MEHMET YULUĞ Biçki Dikiş Yurdu Hizmetinize açıldı, Kayıtlar başladı. İ S T İ K L A L CADDESİ MISIRLI Apt. Kat 4 No. 14 TEL.: 44 69 03 lUklâmcılık 3224/10051 Sağhk ve Sosyal Yardım Müdürlüğü Sahnalma Komisyonu Başkanlığından Trahom savaaı iç4n alınacak (9998.69) lira tahminli Terramisin göz pomadımn geçici teminatı (750) liradır. 15 8/962 günü saat 15 de açık eksiltmesi yapılacaktır. Katılacakların 962 malî yüı Ticaret Odası belgesi ile 2490 savılı kanunda yazılı belgeleri vermeleri gerektir Şartnamesi komisyonumuzda. Ankara ve Izmir Sağlık MüdürKiğünde görülebilir. Basın 1190910015 «CUMHURÎYET» in ZABITA ROMANI: 19 M £ L ü N K I Z Cizen: ? V £ S SAYOL ÇeTiren Mazhar KUN1 I Gcrmain eözleri sulanarak genç kadına baktı. Biçare kadın çocuğiı simdiden bağrına basıyor. onunla alâkalanıyordu. Nihayet: 'Omı buraya getirmekte isabct etmişim, dedi. Rerhalde mesut olacak Fakat Germain'e henüz onu alacağımı soylemedim. Hem siz sorduklarıma cevap vermediniz. Bu çocuk kimdir? Ne yazık ki size cevap veremiyeeeğim. Kadın birçok sunl daha sordu. Fakat uşak cevap vermcmekte inad ediyordu.«Xâfile ısrar etme Maıiannc. bu çocuğun dünyaya gelmesi bir felâkettir. Aıtnesini ve babasını tanımaması lâzımdır. Onu vaftiz ettirir ve •'»'»Tiond ismini verirsiniz.» Marianne çocuğun güzel çamaşırlarına: dantellere baktı ve sordu: Caliba zentrin olacaklar Çok zengin ama. isimlerini söyliyemenı Siz de çocuğa onu buraya kimin getirdiğini »öylemiyeceksiniz. Marianne yapacaeı vaadin neticelerini bir an bile aklına getirnıedi. O: çocuğu alıkoymak istiyordu. Onun için söz verdi. Germain devam etti: «Her ay altmıs frank alacaksınız. Hattâ çocuk ölecek olsa bile bu nıaaM; hayatınızın sonuna kadar almakla devam edeceksiniz İlk aylığı da burayı terk etmeden size vereceğim. (Arkası var) Poiıs Müdırıyetı Cınayet Masası mensupları, Mansour Otelinin bir odasında karargâh kurmuşlardı. Tahkikatı bizzat Müfettiş Hamduşi idare ediyordu. Bill ile Penelope, Müfettisin karşısında yer almışlardı. Cesedin bulunduğu saatten bu yana Penelope' un âdeta gölgesi kalmıştı. Yanakları çökmüş, gözlerinin etrafında siyah hâleler peydah olmuş, bütün vücudunu zaman zaman sarsan asabi raşeler başgöstermişti. Bill, genç kadını teskin için onun kolunu tutuyor ve bir yandan da Mülettişin suallerini cevaplandınyordu. Hakikaten sizi aydınlatabilecek fazla bir bilgim olmadığına müteessirim bay Müfettis. Söylediğim gibi Miss Raymond ile aynı uçakta geldik. Fakat ne kendini tanıyor ve ne de adını biliyorduk. Uçak Tanca üzerinde inişe hazırlandığı sırada bizden kendisine bir otel tavsiye etmemizi rica etti. Tanca'nın tamamen yabancısıydı. Buraya ne maksıtla geldiğinden bahsetti mi? Hayır. Zaten kendisiyle fazla bir şey de konuşmadık. Otelde biriki defa karşılaştık. Fakat münasebetimiz bir selâmlaşmadan ileri gitmedi. Müfettiş. elindekı küçücük keten mendili çekiştiren Penny'ye döndü. Sizinle herhalde daha uzunboylu konuşmuş olması lâzım gelir, değil mi madam? Mr. Martın'den ayrı olarak yalmz dün öğloden sonra ısansörde ve birinci katın koridorunda ayaküstü konuştuk. Durmadan odasından ve sokağın akseden gürültülünden bahsediyor ve mütaaddit müracaatlarına rağmen ot«l idaresinin odayı değiştirmediğinden sikâyet ediyordu. Sırf bu gevezeliğinden kurtulmak için oca odalarımızı değiştirmeği teklif ettim. Boşboğazhğı sinirlerime dokunmuttu. Madam bu kadar boşboğaz bir insandı, size dostundan da bahsetti mi? Panny baaını salladı. Doıtundan mı dediniz? Burada bir doıtu mu vannıı ki?... Müfettiş omuzlannı silkti. Bilmiyoruz. Yalnız otel btyannamesini doldururken seyahat <ebebi hanesine: «Bir dostu ziyaret makıadiyle» şeklinde bir meşruhat vermiş. Hamduşi önündeki notları kanftırdıktan sonra suallerine devam etti : Onu bu sabah bulan liz olmussunuz, madam... Genç kadın elleriyle yüzünü örtmüştü. Ah, bu feci manzarayı hatırladıkça bayılacak gibi oluyorum. Dün eşyalarımı taşırken çamaşır torbam odada kalmış. Bu sabah farkına vardım. îstemek için kapıyı vurdum. Bir cevap alamadım. Miss Raymond'un odadan çıkmış olacağı düşuncesıyle kapının tokmağını çevirdim. Kapı kendiliğinden açıldı. Içeri girdim ve sonra... Genç kadının konusamıyacak derecede heyecanlandığını gören Bill röze karıştı : Mrs. Meredith bu feci manzara ile karşılasınca benim odama koştu. Bir sinir buhıanı içinde kıvranıyordu. Kendisini teskine çalıştım, fakat o beni elimden tutup cinayetin işlendiği odaya götürdü. Miss Raymond'u yarı beline kadar yatağından aşağı sarkmıs bir vaziyette buldum. Derhal otel sahibini çağırttım ve polise haber vermesini söyledım. Bundan sonrasmı ise bıliyorıunuz. Hamdufi ayağa kalktı: Zannediyorum ki şimdilik soracak başka bir seyimiz kalmadı... Bir dakika... Hatırıma bir şey daha geldi. Biliyorsunuz ki bu cinayetin şimdilik tesbit edilebilen sebebi Mis» Raymond'un parası ve mücevherleridir. Kendisini herkesten fazla görmüş olduğunuza nazaran taşıdığı mücevherler nazarı dikkatinizi celbetti mi? Penny bir müddet düşündükten sonra cevap verdi : Dikkat nazarını çekecek bir mücevher, bilmem ki... Bir çift türkuaz küpe ile yine aynı taşlarla bezenmiş bir kolye taktığını hatırlıyorum.. Bill de bu ifadeyi tasdik etti : Tamam. HattS bu takıma ait bir de yüzuk vardı parmağmda. Oldukça gbz alıcı bir yüzük.. Gösterişli altın bir montür üzerine oturtulmus bir sarı yakut. Sonra masanın üzerinden bir kalem kâğıt alıp yüzüğün krokisir.i çizdi. Müfettiş bu krokiyi alıp «vrakının arasına koymuştu. Çok müdekkik bir insansmız, mösyö. Bu kıymetli yardımınızdaa i dolayı size bilhassa teşekkür ede; rim. Eğer bu çahnan mücevher herhangi bir taraftan meydana çıkarsa bizim için iyi bir mesnet teşkil edecektir. Mamafi... itira£ ederim ki ayrıca fazla bir ümidim do yok. Bizim Arap mahalleleri gayya kuyusu gibidir. Oraya düşen şey bir daha kolay kolay ortaya çıkmaz. Penny ile Bill Müfettişle konuştukları odadan çıktıkları sırada otelin holünde Paul Shane adındaki Amerikalı ile karşılaştılar. Bu zatla Tancaya ilk geldikleri gün otel sahibinin masasında birer apentif alırken tanışmışlardı. Hallo madam Meredith. bu ne tatsız bir hikâye. Üstelik sizin de durup dururken bu işe bulaşmanız olur şanssızlık değil.. Adamın bu tarzda konuşrr.ası Penny'nin hoşuna gitmediği haide nezaketen bir cevap vermiş olmak için : Ya.. maalesef, dedi, cesedi ilk gören ben oldum. Fakat ne olursunuz artık bundan bahsetmiyelim.. Yerden gbğe kadar hakhsınız.. üçüraüz birlikte birer kadeh içki içmez miydik? Holün yan tarafındaki bara doğru yürüdüler. Paul Shane cebinden çıkardığı altın tabskadan birer sigara ikram etti ve sonra bunları som altın çakmağı ile yaktı. Bu esnada dönüp dolaşıp yine bu bahse dönmüştü: (Arkası var) •