25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 pencere TKÎ CUMHURİYET 22 Ağustos 1962 İ9B2IÜGZ ıııâııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiiiııııııııııııııııııııııııııEiiıı İLİM PAHALIDIR Sultanahmet ceza evinde büyük çapta bir aramu yopıldı | TARİHÎ BAHİSLER § YUNUS HADI armağanı 12 Bir yandan Amerikalılar. bir yandan Rnslar uzayı fethetraeye çalıştıkca milyonlar, milyarlar harcanıyor. Geçen yıllar içinde Avrupa düşüncesinin bazı söhretleri, şöyle bir felsefenin ışıfında uzay araştırraalarına hafifçe ceptae aldılar: Yervüzünde üç insandan birisi açtır. Bn dnrnmda jök.vüzünü fethetraeğe çalışmak insanhkla alay etmek gibidir. Uzay yolunda sarfedilen paralar insanların iyiliği içinkullanılsa ıstıraplar hafiflemiş olurdo. tlk bakışta gerçek gibi görünen bir çeşit mistisizm bn... Ve doğrusunu isterseniz cazibeli bir görüş açısı da yok değil... Evet: Geri kalmış kıt'alarda sefaletin son perdesi oynanır ve insanlar açlıktan ölürlerken gökyüzüne bir altın merdiven kormafa çalışmak ne dcmek? HÂTIRALAR MAKALE YARIŞMASj • Bir iyi niyettir... Bir şefkat gösterisidir bn... Bi* ise şefkatten ve iyi niyetten korkar olduk. Şefkatten ve iyi niyetten korkar olduk. Çiinkü şefkat ve iyi niyet akıldan uzak kaldı mı, zulmün ve işkencenin maskesi oluyor. Teryüzünün biitün büyük dinleri, yeryüzüne şefkat ve iyi niyeti yaymak iddiasında idiler. Sonra ne oldn? Hele Isevî'ler başlangıçta şefkatin, iyi niyetin, yardımlaşmanın, merhametin yenilmez şampiyonları gibi insanlık düşüncesinde kanat çırpıyorlardı. Bir yanaklarına tokat yedikleri zaman öteki yanaklannı düsmana uzatanlar, yeryüzünde iyilik melcklerinin temsilcileri gibi idiler. tşte bn temıilcilerin tornnlan, biitün bir karanlık Ortaçağın bitmez yükenmez yiizyıllarında engizisyon mezaliminin akıl almaz sayfalarını yazdılar. tyi niyetten, şefkat gösterisinden, misyoner politikasmdan insanlığa gına gelmiştir. Çiinkü insanlar, iyilik meleklerinin kanatlarını takındıkları laman çok daha korknnç oluyorlar. AsIında kimse kimsenin ne şefkatine, ne de merbametine mnhtaçtır. Aklın icapları yerine getirildiği zaman sonuç ister istemez insanlann iyiliğine çıkar. fnançların aklı de|il, aklın inançları güttügü ve beslediği bir dflnya kurnlduçu zaman, merhamet, şefkat ve yardımlaşma davası kendiliginden balledilmiş olacaktır. • Biı insanların nzay denemelerine milyonlar ve milyarlar hareamalarım canı gönülden tntnyornz. Çiinkü yeryüzü insanlannın iyilik ve sağlık reçeteleri böyle lâboratuvarlarda bazırbuunaktadır. tlim pabalıdır. Eski devir geçmiştir artık... Newton 1665 yılındaki büyük veba salgını yüzUnden taşrsya, meyva bahçelerine çekilmiş bir müddet... Elmanın yere düşmesi hikâyesi ve yerçekimi üstündeki düfünceleri bu yıllara rastlıyor. Ama yirminci yüzyılda ilmin gelişmesine bn kadar ncaz faturalar ödemek irakânı kalmamıştır. Ağaçlann altına yatıp elmaların düsracsinl «eyrederek tabiatın sırlannı keşfetmek devri taribin derinliklerine gömülmustür. Bnnnn içindir ki nzar denemelerine milvonlar, milyarlar hareanacaktır. Bizim ülkemizde aç innnlar sokak sokak dolasıyorlar. . Ama atom reaktörleri kurnlmasın, fen tesislerine para harcamasın diye bir iddiada bnlnnan çıkıyor rnu ortaya? Siyasi edebiyatımızda hâtıratın veri pek yenidir. Bazı siyaset adamlarımız, İkinci meş rutiyetten bu yana hayatlannı kaleme almışlar ve şüphesiz ki tarihe büyük bir yardımda bulunmuşlardır. İkinci meşrutiyet hareketlerine tstanbul Savcılığının isteği üze karışıp da bugün hayatta olan şahrine dün sabah saat 6 dan 8.30 a I siyetlerimiz nıaalesef pek azalmış kadar Sultanahmet Cezaevinde bü bulunmaktadır. yük bir arama yapılmıştır. I O devirlerdenberi sivasî ve asEmniyet Müdür Muavinı Mehmet] k e r î tarihımizin şöhretlerinden biAkzambak ile fkinci Şube Müdürü i r i o ı a n R a u f Orbay'ın mütareke Hüseyin Çağların idaresinde 250, devrinı içine alan hâtıraları yasivil ve resmi polis ile 50 jandar ' ymlanmaktadır. Yakın tarihimizi manm katıldığı aramada mahkum '• içın pek kıymetlı bir vesika mahiların bulundukları koğuşlar ve i yetinde olan bu hâtıraları herkeyataklarınm altları, üzerWi sıkı bir • sin alâka ve ibretle okuduğuna : aramaya tâbi tutulmuş'ur. şüphe yoktur. Siyasi hayatımızda rol oynamış Yapılan aramalarda, silâh, bıçak veya şiş gibi öldürücü âletlere zevatın hiç bir eser bırakmadan rastlanmamış, uyuşturucu madde dünyadan çekilip gitmeleri hazin | ler de bulunmamıştır. Ancak, mah. olmaktadır. kumların meyva soymak için yanHâtıraiarını bizzat kaleme alalarında bulundurdukları ince te mamış siyaset adamlarmın yakınnekeden bazı bıçaklar bulunmuş ları onlardan duyduklarını naklet' sa da. ilgiliier, bunların hapishane. meli, bu suretle bazı boşlukların ı ler için normal olduğunu söylej doldurulmasına çaiışılmalıdır. mislerdir. | Biz mesleğimiz itibarile tarihi Sehrimizdeki cezaevlerinde bu sahsiyetlerimizle görüşmekten. ontip aramalar sık sık tekrarlana. ların hâtıralarını dinlemekten daima zevk almış fakat bir emniyet | caktır. I ma zevk almıs fakat hir pmnivet i ve ihtiyat tedbiri olarak d bunihtit tdbii l k da b Sahil yolunda bir genç kızı ları not haline getirmekten ve muhafazadan çekinmişizdir Hafıza l ^*^*^*^** Yazan: * ^ ^ ^ Haluk Y. Şehsavaroğlu kümdahmn zama nına kadar dinlediklerini ve gördüklerini hafızatında büyük bir sadakatle rauh* mıza cüvendiğimiz müddetçe bu faza edebilmişti. hâtıralar bizde mahfuz kalacaktır. Onun vefatiyle Osmanh sarayının Yalnız geccnlerde not etmiş ol son sahifesi de kapanmış bulundu duğum bazı hâtıralar elime geçti. Kendisini yakından tanıdıktan sonŞimdi onları kendime saklamayıp ra II. Abdülhamidin muhabbet ve neşretmeyi daha faydalı buluyo itimadının sebebini derhal anlarum. mak mümkün oluyordu. Müteaddit Tarihimizin uzun bir devrine Is ziyaretlerimden . birinde 11 ocak tibdad Idaresiyle adını vermiş bu i J953 j e Serencebeydeki evinde allunan II. Abdülhamidin hâtıraları j ,j,ğ ı m bir not geçen gün elime bulunsaydı şüphe yok ki siyasi t a | g e c t j . Son devir tarihimizi alâkarihimiz için çok alâka çekici bir d a r e ( j e n bazı malumatı neşretmevesika mahiyetinde sayılırdı. buldum. y i u ygun II. Abdülhamidin ölümüne kadar i Şahsiyetinde bütün eski zamanyanında bulunan en sevdiği ve iti ı a n m ı z ı yaşatan bu zekl lnsan mad ettijji kadmlarından Müşfika ğaima efendimiz diye bahsettiği II. Kadınefendi, Hükümdann hayatı Abdülhamid hakkında şu malumana ait bildik'.erini ve ondan dinle tı vermişti. diklerini kızı Ayşe Osmanoğluna (Sultan Hamid, Selânikten Beyanlatmış ve Sultan Abdülhamidin lerbeyi Sarayına nakledildiği vakit kerimesi de (Babam Abdülhamid) rıhtıma çıkar çıkmaz ecelimiz arisimli eseri yayınlamıştır. tık burada gelir, demiş, musahip17 temmuz 1961 de vefat eden lerden Nuri Ağa bu sözden müteMüşfika Kadınefendi hafızası son , essir olmuş ve Müşfika Kadınefenderece kuvvetli karakter ve zekâ ; diye «Efendimiz söyleyecek daha iyi birşey bulamadılar mı, neden sahibi bir şahsiyetti. Zaman zaman kendisini ziyaret. ecelden bahsettiler. diye dert yan Memleket kalkınmasında Devlet ve Ozel Teşebbüs yanyana Yazan: Kâzım CANATAN baçlanacağı, Belki de güceniriz diye dost işin hangi u c u n d a n larımız Türkiyeye «gelişmeğe mü yani «öncelik ıırası» çok önemlisait memleket» diyorlar. tsrailin dir. Söz gelimi, bize T ü r k i y e d e k i çölü ve ltalyanın Sicilyası bile ge inek neslini ıslah vazıfesi verilse, lişebildiğine göre, «kalkınmağa el nasıl d a v r a m n z ? H e r çiftçiye Avverişli olmıyan» bir ülke düşünü r u p a d a n b i r inek m i getirip verilebilir mi?.. Batı ile aramızdaki riz? Yoksa b i r k a ç boğa getirtip ü farkı kapamak ve bir daha da aç r e t i r miyiz?Elbette ki h e r çiftçiye mamak çabası içindeyiz. 40.000 kö bir inek getirtmeğe p a r a m ı z dahi yümüzün bugünkü seviyesi üzücü, y e t m e z ! î ç e r d e ü r e t m e ğ e çalışırız. İşte sanayi de böyledir. K i m y a utandırıcı, hattâ ümit kırıcı gözükebilir. Fakat okutulamadıkları i fabrikalarını teker teker dışardan çin gelişememiş kabiliyetlere ve getirtmek her çiftçiye inek satın işlenmemiş kaynaklarımıza baka almağa benzer. Çok masraflıdır. rak karamsar olmak İçin bir sebep Bir de yedek parça derdi çıkar. göremiyorum. Ulusunun tarihini Halbuki bundan önce memlekette bilen, ulusunun «yaratıcı» kudre ağır sanayi ve bilhassa «makina tine inanan ve üstelik Batılılan sanayii» ni kurarsak o bize bütün yıllarca incelemek fırsatı bulmuş fabrikaları yapabilir. Sadece dışarbir Türk olarak diyorum ki, bu dan proje alınır. Makina sanayii yurdu yine bu yurdun çocukian de sanayiin boğasıdır. önce bu sanayii yaratmak lâzımdır. kurtarabilir'.er. Özel teşebbüsü plân gereğince Devletçi mi, liberal mi olmalıyız? Bence ne o.. ne öbürü, tek ba harekete getirecek bu temel prenşma bu toprakarı hızla kalkındır sipleri bazı misallerle açıklamakta mağa yeter!. Bu görüşleri, belirli fayda vardır: İ. Miıal: sınırlar içinde yan yana yaşatmak Ankara başkent olmuştu. Yeni da mümkündür. Tamamen devletçi bir idarenin bir ülkeyi kalkm bir şehir yaratılacaktı. Devlet bir dırması belki mümkündür. Fakat şehir plânı yaptı ve arsaları parbu sistemler özel teşebbüsü kös sellettirdi. Özel teşebbüs «kira» gitekler, uyuşturur. Bir müddet son bi bir nimete kavuşmak için yatıra her şeyi devletten bekliyen bir rıma geçti ve bir şehir doğdu. Devtoplum ortaya çıkar. Tıpkı her şe let sadece tatbikatı kontrolla yei annesinden beklemeğe alışan tindi. Bu binaları Devlet yapsaydı bir çocuğun bir gün askere gitme acaba kaç milyara çıkardı?.. Bu, si gibi, zamanın şartlarına uyma devletin yön verdiği bir özel teıp apışıp kaldığı görülür. 40 yıl şebbüs başarısıdır. 2. Mi»al: sonra bizim devletçiliğimiz gibi bir Plânsız kalkınma devrinde Türarpa boyu yol almak da vardır. Her şeyi özel teşebbüse bırakan kiyeye giren yünlü dokuma tezgâiberal tutuma da hayır diyeceğim. hı miktarı, memleket ihtiyacının Osmanh Imparatorluğu da liberal üstünde olmuştur. Halbuki Türkısayılabilirdi. Gelişmediğine göre ye yünleri ancak halı ve battaniye Kumaş için aksayan taraf liberal olup olmaj imaline elverişlidir. mak değildir. Bilhassa özel teşeb iplik ithaline lüzum vardır. Dövız büsün memleketimizdeki gücü faz sıkıntısı da başgösterince memlea büyütülmüştür. Atatürk devlet kette merinos yetiştirmek için bir çiliği, her şeyden önce, özel teşeb plân yapılması düşünüldTi. Bu plân büsün gelişmesi uzun yıllar ala gereğince halka menfaat gösterilağı için düşünmüştü. Bugün bile di :Merinos yapağısı çok daha yükbir Keban barajı, özel teşebbüs için sek fiyatlarla satın alınacaktı. Devlet bölgelerde yerli koyunları mcbir feza projesi kadar uzaktır. Şu halde uykusundan silkinip rinosa çevirmek için «sun'i tohumkurdu. Halk kalkınmak istiyen bir memleket lama» istasyonları bütün güçlerini seferber etmek zo derhal merinos yetiştirmeğe geçtı. Bu da devletin yön verdiği ve rundadır. Devletin de, özel teşebgerçeklestirdıği büsün de aynı zamanda harekete özel teşebbüsün getirilmesi icap eder. özel teşeb bir teşebbüstür. 3. Misal: büs esas alınmak suretiyle devleÇay Türkiyeye dışardan gelirdi. e yalnız özel teşebbüsün gücünün etmediği, onun ilgi duymadığı sa Devlet Rıze bölgesinde yetiştirme halar bırakıhr. Bunlar «temel ya etütleri yaparak, mümkün olduğuırımlar» şekünde özel teşebbüse nu gösterdi. Halk sağlanan menfa•eni ufuklar açan ve imkânlar ha at karşısında istenileni yaptı. Tozırlıyan büyük projelerden ibaret kelin çay işlemek üzere kurduğu fabrikaların da teşviki jle pro^e kahr. hızla gelişti. Bugün çay ihraç edeHızlı kalkınma prensipleri: cek duruma geldiğimizi gazetelerHızla kalkmabilmek için prensip de okumaktayız. tibariyle şöyle bir yol takip edilHalka plân gereğince yol göstemesi gerektiği kanısındayım: rip bu netiCeye erişilmiştir. Yapı1 Devlet bir kalkınma plânı lan döviz tasarrufu hiç bir vakit hazırlıyarak, özel teşebbüse ve ; küçümserre'm**. ' • " " ""endisine bırakılan çalışma sahaBunlarla, özel teşebbüsün de arının sınırlarını belirtir. Yatıdevletle yan yana, birbirlerini tarımda öncelik sıraları, aşın istihmamlayıcı olarak çalışması gerekali önleme, bölge kalkınmasmı tiğini anlatmak istıyorum. Devlet ağlamak... v.s. gibi hususlar da kendi yatırımlarmı kolaylıkla plân gözönünde bulundurulur. lıyabilir. Bir de özel teşebbüse bı2 ö z e l teşebbüse ayrılan saha rakılan projeleri bu şekilde plânda devlet sadece şunları üzerine lıyarak, hedef ve menfaat gösterip almakla yetinir: kontrol ederse çok kısa zamanda 5 P l â n d a varacağı hedefi tayin iktisaden dirilebiliriz. eder. Bu memlekette bunları gerçekb) ö z e l teşebbüse elde edecegi leştirecek eleman da vardır. Yalmenfaati gösterir, nız bir noktada karamsarım. Etc) Yolu açar, işi kolaylaştırır. raf ayrık otlariyle doludur. Küld) Gidişin plâna u y g u n l u ğ u n u tür bitkileri bunlarm arasında gekontrol eder. lişemez. Bu «iyi niyet» buhramnK a l k ı n m a projelerinin tartışılma da bilgili elemana yaşama hakkı ı sırasında b i r hususun gözden tanıyacak ortamı da yaratmak zok a ç t ı | ı g ö r ü l m e k t e d i r . K a l k ı n m a d a rundavız. kaçırmak istediler N. G. isimli bir genç kız. yanında bir çrkek arkadaşı olduğu halde, Yenikapı sahil yolundan geçerken, üç genç tarafından önü kesilmiştir. Muammer Ulutürk, Ali Cansoy ve Cezmi Dilek ismindeki gençler, genç kızı kaçırmak istemişl^r, ancak yanında bulunan Şükrü mukavemet göstermiştır. Sanıklar kızla erkeği dövdükleri sırada, [ olay mahvıllinden geçmekte olan | polis ekipi tarafından görülmüş ve 1 yakalanan sanıklar hakkında kovuşturma açılmıştır. ÜMut fâ 5 aylık terkedilmiş bir erkek çocuğu bulundu Dün öğle vakti Cerrahpaşa Hastahanesinin bahçesind» 5 aylık bir erkek çocuğu bulunmuştur. Annesi tarafından tarkedildiği anlaşılan çocuğa, Abdullah Görülmüş adı verilmiş ve L>arülâcezeye teslım olunmustur. PARANIZ YERDE \ Çelik hurdası satm alınacak Makina ve Kimya Endiistrisi Kurumu Genel Miidürlüğiinden: 1 Kurumumuz ihtiyacı için 2252 ton çelik hurdası müteahhit nam ve hesabma satın alınacaktır. 2 Şartnamesi Ankarada Alım Müdürlüğümüzden; İstanbulda Bankalar Cad. No. 75 77 Şube Müdürlüğümüzden temin edilebilir. 3 Asgart 1000 ton olmak üzere teküfte bulunacak isteklilerin hazırbyacakları teklif mektuplarım kapalı zarfla 31/8/ 1962 Cuma günü saat 15 e kadar Alım Müdürlüğümüzde bulundurmaları; 4 Kurumumuz, işbu hurdayı kısmen veya tamamen ahp almamakta veya dilediğinden almakta tamamen serbesttir. (Basın 13917 A. 8774/10656 Şehir Hattı kış tarifesi 15 Ekimde başlıyor Şehir Hatlarının yeni kış tarifesi h.Tzırlanmıştır. Yeni tarife 15 Ekim sabahından itibaren tatbik edilecektir. Şehir Hatlan tsletmesi Boğaz hattında bazı defisiklikler yapacaktır. KIYMETLIDIR ÇORABINIZDA SAKLIYACAĞINIZ İntihar etti Sabaha karşı 3.45 sıralarında Modada Lütfiye sokağmda oturar 39 yaşlarındaki akıl hastası Haluk Kamay, misafir olarak gittiği eniştesi Müniı Belen'in evinin dördüncü katından kendisini bahçeye atmak suretiyle intihar etmiştir. Savcılık tarafından olaya el konulmuş ve ceset ailesine teslim olunmustur. Ağustos 22 Rebiülevvel 21 c r^ •n 4> * r X K X c a Erzurum Bayındırlık Komisyonundan: 1 Yapılmakta olan Erzurum memleket hastahanesi ek pavyonu asansör tesisatı kapalı zarf usulü ile eksiltmeğe çıkarılmıştır. 2 Kejif bedeli 236.470,00 lira olup muvakkat teminatı 13.075,00 îiradır. 3 thale 14/9/962 Cuma günü saat 15 de Erzurum Bayındırhk Müdürlüğü odasında ve komisyon huzurunda yapılaeaktır. 4 Keşif ve şartnamesi mesai saatleri dahilinde Erzurum Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir. 5 Taliplerin, 20.000,00 liralık banka referansı, teknik personel beyannamesi, ve bu ve buna benzer 225.000,00 liralık bir işi yapıp ve kabullerini yaptırdıklarına dair bonservislerini dilekçelerine ekliyerek en geç 10/9/962 günü akşamına kadar Erzurum Vilâyet makamına müracaatla Bayındırlık Müdürlüğünden yeterlik belgeleri almaları. 6 Taliplerin 2490 sayıh kanun hükümlerine göre 962 Ticaret Odası vesikalarını havi hazırlıyacakları teklif mektuplarım ihale saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabili komisyona vermeleri. 7 Postada vaki gecikmeler kabul edilmez. tlân olunur. (Basın 14204) 10663 V. ] 6.14 13.17 17.03 19.59 21.38 4.22 E. JI0.I4! S.17! 9.04 12.00 1.391 8.?3 TEŞEKKÜR Sfveilt nelumııj: ccnazeslne bizzat lstirak eden. telefon ve telgrafla acımızı paylaşan, çelenk göndermek lutfunda bulunanlarla başta. t. E. T. T. Umum Müdürü Orhan îlter olmak üzere Muavlnl Saffet Sezen'e. t. E. T. T. mfnsuplanna. saygı değer Küçükçekmece eşraf ve halkına, kıy. metH silâh arkadaşlanna. dost ve alle efradına ayn ayrı tesekküre büyük acımız mânl olduğundan derin minr.et ve teşekkür duygularımızın gazeteniz vasitaslyle duyurulmasını rlca edeıiz. Ailesi Cumhuriyet 10649 ALİ BAYDAROL'un BANKAMIZDA DEĞERLENDİRİNİZ TURKIYE EMLÂK Z KREDİ BANKASI bir haber var mı?» Hacı: «Köylü hep bekliyor. Adil da ha gelmedi.» «Köyü hep dolaştın mı? Kimleri gördün? Ne diyorlar?» «Ne desinler baba. Otnrmuşlar bekliyorlar. Herkes patlıyor. Korkudan da ölüyorlar.» cTaşbaş ne diyor, Memet Taş basogln?» «Ne desin baba, hep köylüye söjüp duruyor. Köylüye kara alkışlar ediyor ki, knlaklarını kapatıyor tüm köylü, duymamak için bana bir kurşun deçsin de. tam yüreğimin başına bir yaglı kurşunu sıksınlar da, Taşbasoğlnnun bir sözünü duy mavayım.» Koca Halil, oğlunnn sözünü kesti: «Gel hele, azıcık daha yaklaş hele oğlum. San a bir soracağım var.» Hacı ambara dayandı, babasının üstüne sarktı: «Buyur baba.» «Oğlum Hacı,» dedi tıkanarak Koca Halil. «Bu köylü sabaha kadar hep benden konuşmuş. öyle söylediler. Sabah erkenden elimi öpmeğe >lırmırık Dursun çeldi de o söyledi. Mır mırık dedi ki, köylü sabaha kadar hiç uyumamış, hep benim üstüme gülmüsler. Sözümü edip edip hep bana gülüyorlar. tşte böylece de benden öçlerini alıyorlarmıs. öyle değil mi?» «Baba,» dedi Hacı. «sen aklını mı kaçırdın?» Bir şevier sezinliyordu ama neydi? «Köylü neden hep seni konuşsun, neden hep senin üstüne eiilsün? Köylü can derdinde. Köy lü, Adil çelecek diye. kahrından ölüyor. Köylünün sana çü eder ve zengin hâtıralarından fay j m l ? . dalanırdım. KaHınefenrii dinledikrislamrriım Kadınefendi dinledikII. Abdülhamidin valıdesl Tırmüjgân kadm da eski Beylerbeyi lerine ve müşahedelerine dayanan iki nevi hâtıraya sahipti. II. Mah Sarayında vefat etmişti. Abdülhamirtin ifadesine göre mut devrinden son Osmanh Hükendisinin Beylerbeyinde yatak od?sı olarak seçtiği yerde, eski Bey lerbeyi Sarayında validesinin öldiiğü daire bulunuyormuş. Sultan Hamid. yatak odası yanmdaki »ervis merdiveninin altına bir banyo yaptırmış. Saray Muhafızı Rasim Beye benim sobalarımı yapan bir Fransuva vardır. Onu getirtin, o benim nasıl istediğimı bilir, demiş. Fransuva gelmiş, pencere onünde; Efendimiz bugünlerı j de mi görecektim, diye ağlamaya I başlamış. 1 Banyo dairesini Fransuva yapI mı?, Fransuva Yıldızda sobaları da yaparmış. Sultan Hamid sobaların 1 ön kapaklarının mika olmasını ve ateşin yanarken görülmesini isteri miş (kışın zevki bundadır) dermis. Sultan Hamid Beylerbeyi Sarayı 1 gibi Dolmabahçe Sarayını da sev. mezmiş. Deniz kenarındaki bina1 lar sıhhate dokunur. romatizma yapar. dermiş. Yıldızdan pek hoslanırmış. • Sultan Hamid bütün Vükelâsını gayet iyi tanırdı. Ben hepsini bilirim, dermis. Müşkül haricl bir mesele oldu mu Vükelâya, evvelâ siz halletmeye çalışm, muvaffak olamazsanız cuma selâmlığından sonra ben Sefirle görüşürüm, dermi«. Vükelâ ekseriya muvaffak olamaz ve Sultan Hamid selâmlık resminden sonra bir kaç Sefiri birden kabul ederek hepsinin yanında meseleyle alâkadar memleketin Sefiriyle görüşür ve kendisinden söz alırmış. Diğer Sefirler de şahit mevkiine girerlermiş. (onu ona, onu ona katarak gayet iyi bir şekilde idare ederdi.) Hal' edildiği vakit «ben artık ibj tiyarladım, bunlarla uğraşacak vak tira kalmadı. Eski Vükelâ de kalmadı» demişti. Birinci Dünya Harbine girildiği vakit Kadınefendi «Efendimiz siz olsaydınız bu harbe girmemizi önleyebilir miydiniz?» diye sormuş, eski Hükümdar «önlerdim, fakat netice yine vahim olurdu» cevabını vermiş. Ve ilâve etmiş: «Galipler bizden bir takım yerler istiyebilirler, muvazeneyi tutabilmek müş kül olurdu.» Umumî Harbden evvel Avrupada vaziyet gerginleştikçe gerginlesiyordu. Eski Hükümdar «bir Dün 1 ya Harbi kopmak ihtimali pek! î kuvvetlidir» diyordu. Kendisi Ittihatçıların dış siyase^"«"«'^^««««««H^ tini dikkatle takip ediyor ve hatâI ları gördükçe «Benim için împaratorluğu pamuk ipliğine bağladı, diyorlardı. Kendileri de bağlasalar da pamuk ipliğine bağlasalar» diyordu. i UJR DOĞUM YEŞtM BÜKTEL (Ertan) ÇETİN BÜKTEL | Kızlan AYŞE GAMZE'nln • doğumunu akraba. dost I ve arkadaşlanna müjde> îstanbul Î7.8.1962 f S MEA ORTAŞARK HAVAYOLLARININ 1961 YILINDAKİ BAŞARISI BrütKâr : 4.195.206. LübnanLirası Net Kâr 747.238. Lübnan Lirası Yönetim Kurulu Başkanı CHEIKH NAJİB ALAMUDDINE yılhk raporunda, MEA Ortaşark Havayollarının kuruhışundan bugüne kadar elde ettiği hu en büyük kârı (geçen yıla nazaran % 72 artışı) bilhassa COMET 4C Jet uçaklarının servise konmasınm sağîalamış olduğunu açıklamıştır. Hissedarlara ve teşkilâtına hitaben verdiği mesajda. Başkan Umum Müdür Cheikh Najib Alamuddine, «her ne kadar 1961 yılı faaliyetine ait bu bilânço tatminkâr ise de», beynelmilel havayollannın birtakım gruplar kurarak «hava devleri, haline geldiklerine dikkati çekerek, işlerin daha da zorlaşacağına ve «rekabetin, imkânsız değilse bile, pek güç olacağına» işaret etmiştir. Kezalik, bu mıntakada beynelmilel havayollannın Ortaşark Avrupa seyahatleri için bilet fiyatlarında hatırı sayılır derecede gayri meşru tenzilât yapmalannın da yepyeni bir bir tehlike doğurduğunu söyleyen Cheikh Najib, bu mevzuda şu açıklamayı yapmıştır: «Hemen bütün beynelmilel havayolları, açıktan açığa veya kapalı olarak, hükümetlerinden yardım görmektedirler. Halbuki MEA sadece kendi gayretine ve hissedarlarının desteğine dayanmaktadır. Beynelmilel havayollannın Ortaşark'taki gelirleri, bütün dünya üzerindeki gelirlerine nazaran, pek cüzii olup bir mâna ifade etmediği halde. MEA için bu gelir bütçesinin esasm: teşkil etmektedir. Durum çok muhim olduğundan, IATA teşkilitı vasıtasıyla, bütün beynelrnı lel havayollanna bu tatbıkatlarına son vermelerini bildirdim. IATA nezdindeki bu te şebbüslerimizm netice verecc ğını ümit ediyorum. İki şıktan biri olan hükümet himayesinı talep etmek yerine bu çareye başvurmağı şahsen tercih edenlerdenim. Tahditlerîn, havacılık endüstrisinin gelişmesıne zarar vereceğine kaniim ve ayni mahiyette tedbirler alınmasınm aleyhindeyirn. Lüb nan, daıma liberal bir politika takip etmiştir. Ancak, Lübnan • ın en büyük endüstrisi haline gelmiş olan bir havacılık sıı ketini, bu gayri meşru rekabeı karşısında, himaye etmek içııı bir gün bu tutumda bazı değışikliğin yapılmasına lüzum hasıl olabilir.» MEA nın yabancı memleketlerde hâlen 40 satış bürosu vardır. Çalışanların yekunu 2193 kişidir. Personelin, bir sene önceye nazaran, sadece °ol5 nispetinde arttırıimış olmasına mukabil, verim °o 116 nispetinde artmıştır. Reklâmcılık (3553 10664) (Basın 10027/10651) ICUMHURIİYET» in EDEBÎ TEFRİKASI: 11 demir YASAR KEMALİ Gök ba kır Bunalıyor ,boğuluyordu. Izun bir zaman, ean çekişir bir dammda, karanlık bir duvar öniin de kaldı. Bn bomboşlnktan ki'.rtulmafa çabaladı. Çabaladıkça boşluğa, yalmzlıga, kirasesizliğe daha çok batıyordu. Birden sanlacak bir dal, dolu bir yer buldu. Gözlerinjn önünde bir kurtuluş, bir sevinç unıudu, bir top ışık gibi patladı. Köylü niçin dövmedi, niçin öldürmedi. Vay namussnz. vay alçak köylü vay! Vay düşman. vay kindar köylü vay! Vay yerin göğün canavarları vay! tşte bu kimsenin. yer altındaki, yedi kat göğün üstündeki şeytamn da aklına gelmezdi. Xe demek istiyor köylü? Agama söyleyim, demek istiyor ki. sen öyle alçak. dört kitapta kat li vacip, öyle düşük bir yaratıksın ki köylü sana, o pis tenine dokunmağa değmez, diyor. Seni hiç sayıyor. Seni bir çöp bile savmıvor. Bu da seni j^ldürmezse, bir ormaıılık odun al da derdine yan Koca Halil. diyor. Bir de ne diyor köylü? Koca Halil. diyor, bundan böyle sen koca köyün büyük eğlencesisin. Sen sağ iken şayri köylü düjiünü derneği, eğlenceyi, bayramı netsin. Seni söyler, sana gülerIer. fşte bu köylü seni oldürmez ama, senden böylesine bir öç alır ki ölfimden de bin beter. Köylü böyle yapmasaydı, geni bin kere öldürseydi, sana böyle bir kdtfilfiğü yapabilir niydi? Tapamazdı. Şimdi, şu karda kıyamette, alimallah bu köylü uynmuyor. Vyur mu hiç! Hep Koco llalıli konusuyorlar. Onu alaya alıyorlar. Evden eve gidiyorlar, konuşuyorlar, sövflşüyorlar. Hep hep Koca Halili konuşuyorlar. DİIlerinde hep Koca Halil. Kulmaş lar bep konuşacak. öç alaeak birisini. Kulaklarım çınlıyor. Bir adamın arkasınea konuşmayınca, o adamın hiç kulaklan çınlar mı? öç almak için hep alay ediyorlar. Neden öldürmediler? ölünceye kadar, kıyamete kadar alay etsinler diye öldürmediler. Ne domuz köylü! Can düşmanı. Deve kir/liler, kin liler, iki dinliler, dinliler! Şimdi rahatlaroıştı. Içindeki boşluk dolmnştu. Uyndu. Sabahleyin erkenden uyandı, başını gizlice ambardan çıkardı. Gelin ocagın başında oturrans, ocakta çorba pişiriyordu. Kokladı, tarhana değildi. Bilirdi Koca Halilin tarhanayı sevdieini, hiç tarhana pişirir mi? öç alaeak. Bnndan böyle artık bu evde tarhana pişmiyecek. Gelinin yüzünde alaylı bir ha! var. Hep içinden alay ediyor. Çocuk Iara bak, çocnklara! It enikleri! Onların yüzüne bakın, hep bıyık altından çülüyorlar. Koca Halile şülüyorlar. Az sonra kapıdan Hacı girdî. Sevinç içindeydi. Agzı kulakiarına varıyordu Vay sümüklü Hacı vay! O da babasına gülüypr. Vay Hacı Vay, kuş südüyle büyütlüfüm, yemeyip redirdi|lm Hacı, sen de mi babana jülüyorsun? Tepesinin tası attı. öfkeyle bağırdı: «Hacı! Ne gülüyorsun, ne alaya..» Birden sustu, sesini yumaşattı. «Güzel yavrum Hacı,» dedi. Sormaya korkuyordu. Ama kendini yenemedi. «Tavrum, Hacım. gelsene yanıma. Baban sana bir şey soracak. Gel benim yüreği som altından oğlom.» Hacı. babasının bn bir anlık değismesinden şa.şırmış, ambara yaklaştı. Kapıdan kar doluyordu içeriye. Azıcık da ışık. «Nereden çeliyorsun oçul? Bak, kirpiklerin, kasların, sakalın tüm donmuş. Bu karda kıyamette dışarıda ne dola«ırsın, bire oğul? Sonra iişürsün. Bn soğuklarda öyle çok jezme. sonra hasta olursun. yijidim canım. Nerden bövle? Adilden lecek hali mi kalmış? yeme kendini baba. Sen köylünün nesine çereksin. Köylü seni unuttu gitti bile. Bir yerde, bir tek sözüyün edildiğini duymadım bile. Mırmırık Dursun da ne demeğe gelmis sabah sabah? O bize hiç gelmezdi.. Baba. inan ki hiç mi biç gülmedi köylü sana. Kim ne derse inan ma.» ca Koca Halil, sesinin çıktıgınbağırdı: «Sus, sümüklü Hacı, yalaııcı Hacı! Bir daha da benimle konuşma.. Git başımdan.» (Reklâmcılık: 3549 10623) TEŞEKKÜR P. T. T. Hastahaneıınde geçir. mlş oldufum böbrek ajııellyatını muvaffakıyetle yapan ve benl bugünkü sıhhatime ka\uşturan Eı Hacı: «Baba, sen delirmişsin,» dedi, dışarı çıktı. Koca Halil iyice boşalmıştı. Tatafa serildi. Tok gibi olmustu. Sağ eliyle, sol elini tuttu. sıktı. Sonra kolunu ısırdı. Kesik kesik soluk alıyor, boyuna kendi kendine söyleniyordu. Gelin çorba fetirdi, Koca Halil yemedi. Müthiş bir küfür savurdu geline. Gelin karşılıl; vermedi. Bu daha çok deli etti onu. Aksama kadar Koca Halil. böyle can çekişircesine kıvran dı. Eski cünlerini düşündii. hırsızlıklarını, çaldıçı atları. pamuk tarlalarıııı, köylülerin yüzüne tükürüşlerini, her şeyi, her şeyi düşündii, hiç bir yerde kendine tutunacak bir dal bırakmadı. Bütün köyü. dünyayı, eseıı borayı, yağan karı. soğuçu kendine düşman saydı. yine olmadı. Allaha sıgjndı. Onn kut^adı. Azıcık ken dine ?elir sibi oldu. Kötülüklerini getirdi gözünün önüne. (Arkası var Başhekim ORHAN Beye hastahanemiz doktorlarına. hemşlrelerine ve müstahdemlerine te. şekkürlerlmi bildirmeyl bir borç bilirlm. İzzet Teker Cumhuriyet 10639 Sayaı Operatör Dr. ASIM TAŞER'e CÜMHURİYET Nüshası 25 Kuruş Senelik 6 aylık 3 aylık Türkiye Harlrl Lira Kr. Lira Kr 75.00 150.00 40.00 80.00 22.00 44.00 ! Basan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacılık ve = f Gazetecilik Türk Anonim Sirketi E ' Cagaloğlu Halkevi Sokak No. 3941 ~! Sahibi Yazı işlerinı fiilen idare eden Mesul Müdür Cazetemıze gdndenlen yazılaı Künulsun, konulmasın iade edilmez. Ilanlardaa mesuliyet kabul olunmaz • Abone ve 11in lşlerl İçin, zarfm ; üstüne «Abone» veya «îlân Servisuı kaydımn konmaîi lâzımdır. • BU GAZETE BASIN AHLAK YASA=INA 1TYMAYI TAAHHÜT ETMlŞTtB, NÂZİME NADİ KAYHAN SAĞLARIER TOPSER 8 H BLOK TUĞLA 612OOI/33 TOPSER Fima vt B»C» IUĞUSI 6ÛBO • TEL i TEL. , 49 seos Reklâmcıhk 3279 10625 Reklâmcılık 3279 10626
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle