Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Osmanlı Tarihinde Haydui Aşklart istanbui Operası mevsimi Deii Mehmed Kaplanla Haraçcızâdenin Kızı 2 Klz kardeşini peşkeş çeken ağabey "RİGOLETTO,, ile açocak £ istanbui Beledıjesı Şehır Operası 1962 1963 mevaimını Gıuseppe Verdı'nın «Rıgoletto» operasıyle açacaktır. Şehır Operası bu >ü çalışmalarım ve"îden duzenlemektedır Goze çarpan değışıkliklenn başında, Şehır Operasının kuruluşunda ouyuk emeğı geçmış olan değerh sanatçı Aydın Gun'un bır sare ayrılıktan sonra tekrar bu operamn başına getınlmış olmasıdır. Ancak Aydın Gun ayrıca Ankara Devlet OperaSındakı odevı dolayısıjle, aralıkh sureler ıçinde îstanbula gelerek Şehır Operasınm çalışmalarım duzenlıyecektır. Şehır Operasınm onumuzdekı mevsım sanat guçlerınden oırını de, uluslararası bır değer kazanmış olan barıton Orhan Gunek'ın mısafır sanatçı olarak temsıllere katılması teş kıl edecektır Aynca, Avrupanın çeşıtlı sanat merkezlerınden ve Ankara Devlet Operasmdan mısafır sanatçılar dâvet edilmesı duşunulmektedır. Bunların dışında, Opera tem sıllerinın gereği şekilde başarıya ulaşabilmesi içm en luzumlu unsur olarak gorülen orkestra seflığı ıhtıyacını karşılamak uzere, ozelhkle opera orkestrası ıdaresınde ıhtisas yapmış unlu bır jabancı şefın getınleceğı yetkılıler tarafından belirtılmıştir RUMELİHİSARINDA «MACBETH». %: Şehır Tıvatrolarımn Rumehhısan yaz temsıllerınde ıkıncı pıj es olarak Shakespeare'ın «Macbeth» trajedısı oynanmaktadır Beklân Algan'ın Rumelıhısarı surları ıçmde ve \uvarlak sahne ıçın uyguladı ğı mızansen ozelhkle yeterlı ışık oyunları ve serı bır teknıkle duzenlenmektedır Her ne kadar «Macheth» alışılagelmış klâsık tıyatro anlayışıyla oynanmıyarak Rumehhisarı «anfı» sının şartlarına uygulanmakta ıse de, goze çarpan başarıh unsurlar şunlardır: Shakespeare'ın esennı Sabahattın Eyupoğlu arık, akıcı ve dıksıyona uj gun bır Turkçe ıle çevırmış bulunmaktadır. Baş rollerde Şırm Devrım gerek dıksıyonunun temjzlığı, ge rekse hareketlerındekı olçu, tempo ve asalet ıle esere bır «Lady Macbeth» havası vermektedır «Macbeth» rolunde Agâh Hün, zaman zaman çok guç bır rolün altından kalkabılmektedir. Necdet Mahfi AyTal «kapıcı» rolünde çok sevimlı, değişik bir tipte ve başarıhdır. «Cadılar» ı temsil eden üç genç sanatçı gerekeni vermektedırler. Nıhayet 1 Ordu 66. Tumen mcnsuplarınm son perdede yar dımlarıyle surlaım ıçinde ayn ve enteresan bır hava yaratmalan ılgıjı uzerlerıne çek mektedır. Selmi A.NDAK ZaVsllı Haraçcızade Esad Ağa konağına kapandı, hattâ u tancından ahbap zıyaretı bile kabul etmemeje başladı. Yarânı Yeniçerı Ağasına başvurdular, ağa gayet pışkin : Kaldı kı oğlan Kendı arzusu ıle oca ga kaydolmus . Ellıdokuzlular o çocuğu cebren ve kahren kolluğa kaldırmış olsalardı dahı bu maddeden Üskudarda cenk mı edehm'.. Kabahat babasında, madem kı oğlanın yeniçerı olmasını ıstemezdı, oğlunun ustunde baskı olsa>dı. telâşa mahal var mıdır kı o oğlana bugun kollukta nefer ıse yarın çorbacıdır dedı. Zıpır oğlan ıthkte usta bilip sığındıgı Deli Mehmede sık sık gayet guzel bır kızkardeşı olduğundan bahsetmeje baslamıştı. Namlı zorba, şehır haydudu guzel kızı da ağuşa çekmeye karar verdi Önce şerıat, hak yolundan yurudu Bır gun Haraçcızâdenin konağına Tersane Kethüdası geldı, Kaptanpaşadan sonra Turk donanmasının en buyuk kumandanı ıdı, ustelik «Mesele gayet muhımdır' » deyince Esad Ağa mısafıre çıkma\a mecbur oldu Tersane kethudası • nağmda zıfafa gırdi. Bu cur et •• kustahlığa kimse ağzmı açamadı. Bir ar» hamamcılığa beves ed«n turedı Kasımpaşada Dede Hamamını tuttu. Bır tek hamamdı, çekmece başında, erkeklere ışledığmde Haraçcızâdenin guzel oğlu, kadınlara işledığinde de Haraçcızâdenin guzel kızı oturuyordu. Ve halk, maceraları dıllere destan oimus bu ıkı kardeşı gormek ıçın îstanbulun her tarafından Kasımpaşadaki Dede Hamamına akm akın koşuvordu, hamamda her gun binbir ayak bır ayak ustunde ıdı. ömrunde çarşı hamamına gırmemış vezırler, âyân ve eşrai, onlann karıları kızlan hanımlar. hanım sultanlar, sultanlar bıle tebdılı kıyaietle gelıyordu. Sağlık hizmetlerinin köye götörölmesi Dr. Saim Polat BENGİSERP Tnrkiyenin çeşitli sosysl dert Ieri içinde sağlık dâvasında ds halledilmesi gereken bir çok problemleri \ar. Bn problemlerin hangisi mühim? Hançisi öncelikle ele alınmalıdır? tşte bn bir meseledir. Hsngi kanunnn mensuplarına, bilgililerine gorarsanız onlar kendi problemlerine dncelık tanımak isierler. Meselâ bir çocukçuya so rarsanız memlekette çocuk dâvası birinci plândadır. Dogumcnya sorarsanız analık dertleri birinci kateçoriyi işgal eder. Bir Verem Savaşçısı da tabiatiyle verem dâvasını yurdnn bir nnmarah dâvası olarak benimser. Bnnnn gibi trahom mıi cadelecisi, sıtma savaşçısı kendi konnlarına bir priyorite tammak istcrler. Akıl hastahkları ile nğraşanlar da bir akıl • roh sağlığınm öneminden dem vururlar fci onlar da kendı hesaplarına haklıdırlar. Sağlık dâvalarımıza kimın gözlüğit ile bakarsak onu görurüz. Daha doğrasn onu göstermek isterler. Fakat ilim gözu ile ve ilim gözlüğıi ile bakarsanız is değışir. Burada istatistikler konuşnr. Talnıı biıim buşrnne kadar anladığımız ve uygnlamakta olduğumuz rakamların sıralanışı ile toplanış. çarpıs ve bölünüşünden doğan istatistiklerle değiU Kendine göre miispet metodlan bulunan tıbbi istatistık ilminin bilji vt bulguları ile düzenlenmis ıstatistiklerin verdikleri rakamlar bize hakıkati gösterirler. Ama bu istatistikleri ne reden bulacaksınız?. Elimizde mevcut tstatistik Imura Müdurlüğünun yayınladığı bir istatıstikte, ölüm üzerine ve yüz bine kıvasla şöyle bir istatistık var : 1 Kalb hastahklarından 424 Z Akciğerin Pnömoni dâ hil Çfşitli hast. 410 3 Çocuk hastalıklan «be beklik devresmde» 144 4 Sindirim sistemi hast. 140 5 Ihtiyarlık «eceli me\ut, 110 S Verem 80 7 Butün tümtfrler «k»nser dâbil» 60 8 Beyin damarlarının çr sitli hastahkları T0 bir milyona yakın veremli var denilebilmektedir. Geçen ay ter tiplenen Ans Çocuk sağlığı haftası ve Pediyatri Knrnmu seminerlerinde umumî efkâra aksettirilen bilgilere göre Turkiyede canlı doğan her bin çocuktan 165 tanesi 01 yaşları arasında ölüyordu. Bn ölüm oranı 1 10 yaşları arasında 1000 çocukta 450 ye yâni hemen hemen yarıya varıyordn. Elimde mevcut Ankara Hıtzıssıhha O knlunun Orta ve Batı Anadolunnn 137 köyunde AnaÇoeuk ölüm ve dofnmlannı inceliyrn ciddî ve ilmî bir travaya ?öre en çok çocuk ve ana ölümü tt hirlerden ziyade köylerde oluyordu. Bunun da sebeplenrti, bilgisizlık, görgüsüzlük, so^yal yaşama sartlarımn eksikliği, bakımsızlık, hekimsiztik, ebe sizlik, hattâ öSretmensizIiîe baSIamak mümkündü. Ru tra vavda öğretmeni, diplomalı e besi ve hekime yakın olan kiiv Ierde canlı doğan çocuklarda ve dofumdan sonra anaTarda ölüm nispeti azahyordu. Bu bî> hakikatti. Verem istafistiklerin de de kövlerde verem, sehır lerden daha sürafle vayılıyor du. Bu da bir gerçektı. Sajın Sağlık Bakanı Dr. î n suf Azızoğlu, Istanbul'fla be Uimlerle dertlesirken bu gerçefin acılığına temasla: «Tür ki>ede bugün sayıları 25 bine varan Cüzamlı, 1 milvona yakın trahomlu ve bir o kadara vakın Veremli olduğunu» aCikça sdvlemekten çekinmiyordu l u r d u m u ı u n yoksulluk bölge si dive adlandırdıîımız Dofa il ve ilçeleri ve köylerinde senelerdir Saflık ve Sosyal bakım dan kövlümüzün bakımsız ve yoksun olduğu da bilinen bir çerçekti. Efendimiz diye başta cı ettiğimiz köylümüz bütün dertleriyle basbaşa bırakılmış \ e hastalık da buraiarda almıs vurümüştü. Anayasamız bu bos luğu doldurmak amaciyle fer din sağlık ve sosyal gttvenliği ni devletin garantisi altına al mıştır. O halde öncelikle ele almamız gereken sağlık dSvamu köyün ve köylünün sağlık ve sosval bakımdan kalkındı rılması dâvası olmalıdır. Bu problemin çözflmü yönfinde he kimlığin sosyalleştirilmesi diye yanlıs bir ifade ile şekillendirilen terimden maksat ve mânâ, sağlık ve sosyal vardım bı/ metlerinin köye ve köylünün ayağına götürülmesidir. Bu ta hakkuk ettiği takdirde velinimetimiz olan cefakâr ve vefakâr köylümüz ancak o /aman efendiliğini anlıyacaktır. Sağlık istatistiklerinde köylü alev hine olan nispetler de o zaman sehirlininkine hiç olmazsa roü savi olacaktır. Çok gükür bn konnda ilk adımlar atılmıştır. Beş yıllık bir sağlık plânı hazırlanmış, bu plSnın tstbikatı için Doğu mahrumiyet baigesinde Mvs ili miz kılavuz bölge seçilmi« 1962 sağlık bütçesinden ilk hamle oIarak bu iş için 10 milyon lira ayrılmış ve Sağlık Bakanı Dr. Yusuf Azizoğlu da benimsediği bn dâvâ için Bakanlığm bntün umum roüdürlerini de yanma aiarak bn cihazı kurmak ve işletmek üzere Doğu yoksnnlnk bSlgesine hareket etmistir. Şlm di oralarda çahsıyorlar. tnsallah muvaffak olurlar, hayırlı neticeler eTde ederier. Bn pilot bölgeden elde edilen neticeler. den faydalanırsak sağlık hizmetlerinin köye götürnlmcsi isi kademe kademe diğer ille rimize de aktanlaeaktır. Yalnız bn mahrnmiyet bölge lerinde çalıştınlacak ve mnka vele ile bağlanacak hekim hemsire, sağlık memuru, ebe teknisyen v.s. gibi sağlık per soneline maaşlanndan gavn \ e rilmesi kararlaştınlan ve hemen hemen aldıklan maas mik tannı geçmiyen maddi tazmı nat, bn personeli tatmin etmı yecek ve bu bölgelere eleman bnlma sıkıntısı yine de çekilccektir. Kanaatimizce bu tazmi natın arttırılması zamrıdır o'ı ye düşünüyoruz, baiialım dev ran ne gösterecek?. •IIIIIIHIIIIIIIIIIIIllllllllllllllllllllllll G«ce yarısı corulmcmis. bir hele ağa hazretlerı muruvvet edıp bır sene kadar beklesın», «çeyız tamamlarız, ınşallah altı ayda tamam olur.» gıbı lâflarla cevaplandırıp bır oyalama yolu tutuldu Delı Mehmed bır gece ışret sofrasında mahbub çubukdarına . Bre oğlan1 Baban ne halt eder, su nıkâh halâ nıçın kıyılmaz". dıye sordu. SU GECİRMEZ • CEKMEZ Trtntkotluk P 0 P L t N SelmazlNDANTHREN etiketiyle e m r i n i z d e Her yerde ısrarla arayınız îtlıkte kan kırmızı oğlan . ağa, sozun kısası Allahın Bre ağam.. babam senı o\aemrı ve peygamberımınn kavlı uzere Tersaneı Âmırede kalyon kap lar, kızkardeşımı Bursaya kaçırsa tanı Mehmed Ağa oğlum ıçın se gerek' dedı. nın kızını ısterım kaptamn ahva Bunun uzerıne Deiı Mehmed bır lıne ben kefılım . dedı. nara atıp mechsındekı ayakdaşlaKızı ıstıyen ve oğlana kefıl olan rına : Kalkın bre dılâverler' Kızı bır koskoca tersane kethüdası akar sular durdu ve Esad Ağa kızı bıçağım kuvvetı ıle almaya gıdededı verdı, hemen o gun soz kesıldı, nı rım' şan verıldı. Bu haber Üsküdara yayılmca Esad Ağanın eşı dostu koşup geldıler Aman Esad Ağa ne yaptın*" Kalyon Kaptanı Mehmed Ağa dedıklerı, oğlunu kendıne çubukdar yapıp bağlarda, bağçelerde ışret meclıslennde dolaştıran Bulbulderelı Delı Mehmed ıtıdır, hıç ona gonca gul mısalı nıgarı nâzenm kız \ e n h r mı' . dedıler. Haraçcızâde yıldırımla vurulmuşa dondu, fakat korkusundan açıkca «vazgeçtim.» dıyemedı. Delı Mehmedın nıkâh hususundakı israrîı müracaatlarını, «kız kuçuk, Haraçcızâdenin konağı Üskudarda Şeyhcamıı cıvarında ıdı. Şehır eşkıyası geceyarısı Esad Ağanın konağını bastılar, guzel kızı yatağmdan kaldırıp başlanna ancak bırer yatak çarşafı atabılmış bır hala\ıkla beraber konak yanındaki Şeyh Camııne soktular Bırkaç yeniçerı de palaları sıyırıp camı yanındakı meşruta evde oturan imamm kapusuna da\andı Neye uğradığ'.nı bılemıyen îtnam efendıyı de yahn ayak gecelik entarısı ıle camıye getırdıler, efendı, sarığını kavuğunu hele alıp başına gıyebılmiştı Vakanuvıs efendı guzel kızın adını maalesef kaydetmemış Fabrika satı> yert: SulUnhanam Hacopulo han No 4 Tel 22 41 20 (Ilâncılık AKIN TEKSTİL 5807 10089) ttOn kalitsnin semboiu BAÎ OSCAE: Delı Mehmedın hamarm tuttuğu yıl îstanbulda kış çok katı oldu, butun yollar karla kapanmış, şehırde odun tukenmiş, hemen butun çarşı hamamları odunsuzluk yuzunden ışlemez olmuştu, ama Delı Mehmedın Dede Hamamının kulhanı vıne gurul gurul yandı Zorba henf elı altındakı haşaratı cıvardaki bağçelere salmış, meyva ağaçlarını kestırerek jakmıstı. Yıne kımse ağzını açamadı, şıkâyet edemedi. Nıhayet su destısi su yolunda kırıldı. Tersanede buyuk rutbelı bır düğün alayı kaptanm karısı Delı Mehmedın I dılber karısından 300 kuruş odunç almıştı, borcunu ödıyemedı, bu I j kaptan karısı Haraçcızâdenin kızı Yazan: R. E. Koçu j ıle bır gun hamamda bu yuzden Rcsîmliycn: S. Bozcall kavga ettı \ e kalem dıline verılemıyecek ağır hakarette bulundu Ertesı gun de Delı Mehmed baldırı çıplakları ıle âmırı yenndekı tir, Delı Mehmed gece jarısı zağh kaptanm kapusuna dayanarak buyenıçerı palalarının tehdıdı altında yuk bır rezalet çıkardı Mesele Haraçcızâdenin kızı ıle nıkâhını Sadrazama aksettı, Uskudarlı Delı kıjdırdı, konağa Mehmed Kaptan îskenderıye gum Ben gehnımı aldım, Kasımpa ruk emınlığıne tâvın edıldı Bu şa>a gotururum. Çeyizi arkadan memurı>et zahıren Delı Mehmed 1 jollasmlar dı>e haber gonderdi. , gıbi bır serserı ıçın kedıye ka\urKonakta feryad u fıgan gokyuzu ma tenekesı emanet etme gîbı bır nu tuta dursun, kızı gecelik kıya şejdı, derhal kabul etti ve bır terîetıyle, çıplak ayaklannda terlık, sane gemısı ıle yola çıktı De\ rın başında jatak çarşafından ortu, oKaptanpaşası da o sırada donanma nun ustune de duvak yerıni tutıle Akdenızde bulunuyordu. Delı mak uzere bır cıbinlik atılmış ısMehmedın gemısı Bozcaada açıklakeleje ındırdıler Buyuk îskelede, rında donanma>a rasladı, Kaptan Çop îskelesınde, Balaban Iskelepaşava arzı ubudıyete mecburdu sınde ellıden fazla kayık vardı, bubır fıhkaya atladı \e amıral gemıtun ka>ıkhaneler açtırıldı, yuz kadar kayık da oradan ındırıldı, Üs sıne gıttı, fakat gemıye ayak basar kudar jenıçerılerı, baldırı çıplak basmaz vakasına japıstılar ve namları, ha%taları ellerınde meşalelerle lı zorbavı uç beş yumrukta çokayıklara doldular, gelın ıle Delı kertıp boğdular ve cesedını ayakMehmed ve Mehmed oğlan da uç larına bır tas gulle bağlavıp denıçıfte bır kavığa bındıler. tam yüz ze attılar, «denizde nerede raslaellı kajık bır katar halınde bu uç nırsa. \ ahut îskendem e\ e sag vaçıfenın ıkı yanını aldı, peşıne ta rırsa karava çıkar çıkmaz ıdamı » kıldı, gecejarısından sonra davul hakkındakı fermanın bır nushası gelmış bulunular, zurnalar, çıJte nekkareler \e da Kaotanpasava kayıklarda ovnatılan koçek oğlan jordu. larla denız ustunde o zamana kaDelı Mehmed Kaptanm ıdamındar gorulmemış ve ondan sonra da gorulmiyecek bir gelın alayı ya dan sonra bırısı karısı, bırısı de pıldı. kurekler aheste aheste çeki mahbubu kız ve oğlan Haraçcızalerek Kasımpaşaja gıdıldı.. ve De deler ne olmuştur, bılmıyoruz. lı Mehmed gün doğarken Kasımpaşanın Kaptanpaşa semtindeki koYarın: Haydud Bnlgar ile bes yosması Balaban PBOF NlMBUS*nn Macera'an: JANE'LN KIZI 230 7 27 Açılış ve program 7.30 Neyler 7.40 Kur'anı Kerım 7 50 Saz eserlen 8.00 Haberler 8 15 Beraber şarküar 8 30 Sabah konserı 9 00 Kapanış 11.57 Açılış ve program 12.00 Şarkılar (Tacettm Uygun) 12 20 Sevılen melodıler 13 00 Turkuler (Huseyın Oylum) 13 15 Haberler 13.30 Hafıf muzık 13 40 Şarkılar (Afıfe Edıboğlu) 14>00 Dans muzığı 14 15 Turkuler 14 30 öğle konserı 15 00 Kapanıs. 16 57 Açılış ve program 17 00 Çay saatı 17 30 Sarkılar (Nevzat Yalçınsu) 17.50 Tarım saatı • 18 00 Plâk dolabmdan 18 15 Radvo Kadınlar Faslı 18 45 Haberler 19 00 Reklâmlar geçıdi 19 40 Şarkılar (Sadı Hoşses) 20 00 Hafıf muzık 2015 Olaylar ve yankıları 20 30 Darvaş'tan kemanla hafıf melodıler 20 45 Meteoroloji sohbeü 21.00 Klâsık Koro 21.30 Kıtap saatı 21.45 Şan soloları 22 00 Reklâmlar geçıdi 22 30 Muzık dunyasından 23 00 Haberler 23 15 Org soloları 23 40 Rıtm ve melodı 23 55 Program 24.00 Kapanış. ISTANBUL Çeşıtlı hafıf muzık 8 15 İstanbui ve Izmır'den sesler 8 45 İtalya dan muzık 9 00 Ev kadınının not defterı 10 00 De\ a m ı j a r ı n sabah 10 20 Renato Tıto Orkestrası 10 30 Kapanış 11 57 Açılış ve programlar 12 00 Hafıf muzık 12 25 Kuçuk ılânlar 12 30 Beraber ve solo şarkılar 13 00 Haberler 13 15 Kuçuk konser 13 45 M u z e v i e n Yıldızdoğandan şarkılar 14 00 Melodıler 14 30 Nevın Akol' dan t u r k u l e r 14 45 Ulku Yorukoğlu dan şarkılar 15 00 Kapanış 16 57 Açılış ve programlar 17 00 încesaz dan Beyatı F a s h 17 30 Dans muzığı 18 00 Reklam p r o g r a m l a n 18 30 Kuçuk ılanlar 18 35 Yurttan sesler 19 00 Haberler 19 15 Yaşadığımız gunler 19 30 Gul Batu'dan şarkılar 19 55 Kuçuk dınlevıcılere masal 20 00 Gokçul Çolakoğlu ve Arkadaşları 20 15 Olaylar ve yankıları 20 25 Kuçuk ılânlar 20 30 Zıya Taskent'ten şarkılar 20 50 Buyuk N u t u k 21.00 Cuma konserı 21 30 A n dıle doğru 21 45 Nermın Demirçay'dan şarkılar 22 15 I z a h h caz 22 45 Haberler 23 00 Opera a l b u m u n d e n 23 57 Cumartesi'nin p r o g r a m l a r ı 24.00 Geç y a t a n l a r ıçın muzık 00 30 Kapanış. ANKARA 6 57 Açılış ve gunun programları 7.00 Kur'anı Kerim ve Turkçe açıklaması 7.10 Saz eserlerı 7.30 H a b e r l e r 7.45 9 Kazalar 48 10 Bnlasıcı hastalıklar 40 v Yâni yurdnmnzda her yu» bin kışide bu kadar kişi bn hag tahklardan olmekte imişler. Bu rakamlar bütün Türkiye vuknatı içindir. Türkivede \asıyan vatandaşların yüzde 80 ini kovluleirmiz teşkil eder. KöV lerin hastalık ve ölüm vnknatını ve teşhislerini kdy mnhtarı koyar, tesbit eder ve bildırir. Bu vukuat ya kasabanın hafta pazarlarında, jahv: da avda yılda bir köye ugradı^ında sağlık memurlarına bildirı. lir. Sağlık memuru da kör muhtarlarından derlediği vukuatı hukumet tabiplerine avnen takdim ederier. Hükumet tabipleri de sağlık müdflrlerine, onlar da Bakanlığa arzederler. Bu iş dıin de böyle idi, bngün de bbvîedir. Bn «rktlde toplanan hastalık ve ölüm vukuatı da tstatistik t'mum Müddrluğüne gönderılerek değerlendirilmeve ve bir mânâ çıkarılmaya calışıhr. Şehirlerde • se bu is biraz daha disiplınlidir. Ölüm raporunu da hastalık teshtsinı de hekim verir. Netice \uzde \üx sahih olrnasa da hakikat p ü ı >üksektir. Bu takdirde vav'ınlanan Ölüm ve ha«talık mösabîvet istatistikle rimiz.n sıhhatini takdirlerinize bırakınm Türkiye Uiusal Verem Savaşı D e m e | i iki seneden beri bütun teskilâtında ilmi mânada tıbbî istatistik teskllâtını kurmuş olnp müspet yolda çalısmakta ve verdi^i rakamlar da hakikate çok vakın olmaktadır. Ynrdnn çeşitli bölgelerinde Sağlık Bakanhğı ile isbirliği yaparak yaptığı taramalarda verem musabiyeti bu ilmî istatistik metodlan ile tesbit edildiğine g5re ' i î ile • 5 ara• ' sında oynamakta ve buna dayanılarak bugün Tfirkiye'de «CUMHURİYET» in ZABITA ROMANI: YAZAN:H.Mc CUTCHEON CfVİREN: B • D Kesımb Komanj 280 M t L ' Ü N K I Z Çizen: FVES SAÎOL Çeviren Hazhaı KUNI Calıbı dıkkat bır cmayet . Ustelık son derece enteresan bır de hususıyet arz ediyor . Bıll hayretle adamuı yüzüne baktı. Ne gıbı' Shane, ıçkıleri getıren garsonun bunlan masanın uzerme koyup »yrılmasını bekledi. Bilmem ki nasıl izah edeyim . Bu tarz bir cmayet bu sehrın alısılmış neviden değıldır. Bakın, doiandırıcılık, kaçakçıhk, karaborsa yahut soygunculugun burada »n\ aına raslıyabüirsınız. Tanca'da clnayet de olmaz demem.. Fakat bunlar daha ziyade yerlıler arasında ve bıçaklamak suretiyle jşlenen cinayetlerdır. Bir turistin medenl bir otelde bir cinayete kurban gidışî, o\le tahmin edıyorum ki, bu şehrın tarihinde ılk defa vâki olmuşt'ir. Umumiyetle yabancılar burada bilhassa bırmcı sınıf otellerde daıma emniyette sayıhrlardı. Bıll, elınde tuttuğu kadehi ma.anın üzerine bırakırken : Otel sahiplerı de bundan ayrıca üzuleceklerdır . dedi. Bugun, bal rengı ham ipekten \apılmış bır kostum gı>en Shane, knavatının duğumunu düzelttıkten sonra oldukça lâkayt bır tavıria ce\ap verdı. Balcour'iann eteklerı de vyıden 171ye tutaçmtış. Madam Balcour'un gözyaşları ısbahtan ben daha dinmedi. Koeası da geeeleri bahçade bekçıbk yapacak bır çoban kopeğı aratıyordu. Penny yorgun bir te«le ıöz« k«nştı: Üziüdüm dojftviMU onlftnn h«s»bına . Hiçbir taksiratları olmadığı halde sabahtan beri kaçtır benden ozur dıl«dil»r... Odamı değıştirmeğı de teklif ettüer. Fakat şu Tanca dan kurtulmadan galiba rahat bır nefeı ahKak nasip olmıyacak. Bu şehir, bafta kocam olmak üzere, hiçbtrımız* yaramadı. Shane gozlerim Penny'den ayırmamıştı. Boyle bir şeyi hatırınıza bile getirmemelısınız madam. Bunu duşünmek bıle uğursurluğu davet eder.. Sahı kocanız nasıl oldu? îiter mısiniz sızleri arabamla hastaneye gotureyim'' Amenkalmm Penny'ye karşı gosterdiği bu yakın al»ka Bill'ın hıç de hoşuna gitmıyordu. Fakat genç kadın bu teklıfî kabul edince, ona, yapacak başka bir şey kalmadı. Uçu birhkte Amerikahnm fildiji rengi Cadıllac 1 ıle hastaneye giderlerken Bıll sordu : Uzun zamandan beri nsi buradasımz Mr. Shane' Sol kolunun dırıeğıni arabanın penceresme dayıyan Shane, dıreksiyonu tek elıyle kullanıyordu. Bırkaç seneden beri... Yaşanacak yer burası... Ne vergi var, ne râsum. Fazla ııeak oldu mu Atlantık sahili bir cennet olur. Oralannı daha gormediniz değil mi? Kilometrelerce plâj ve rıh gibi tertemiz bir kum... Sizın daha şehri bile tam mânMİyle gezıp tanımış olacağınm tahmin etmiyorum. Meselâ Barbara Hutton'un evıni gdrdunüz müî Penny başını salladı. Kendinı son derece halsız hıssedıyordu. Dunyanm en zengin kadını, Wool•worth'ın vârisı Barbara Hutton hakkmda gazetede yazılanlarj okumuştu. Fakat onun dillere destan ol«ı evi bıle onu ilgilendırmiyordu. Yegâne arzusu kocasının bir an evvel iyıleşmesi ve derhal bu sehirden uzaklaşmaktı. Cadıllac hastanenin önvınde durunea Shane inip kapıyı açtı. Bizi bugün tekrar goreceğimı ömit ederim madam. Bu akşam QuİBtana'lann kokteyline geleceksiniz değil mi? Bıll, içinden: «Bu adam da hiçbir yerden eksifc olmuyor» dıye duşünâriren, Kocamın vazıyetine bağlı diye cevap verdı. Fakat bu cevap Amerıkahyı tatmin etmemışti. İsrar etti: Böyle bir zamanda sıze lâzım olan yegâne şey değişikliktir. Baska türlü avunamazsınız Sıze se'nrin her turiste muyesser olmnan hususıyeüerini gbstermek isterd m Sonra Bill'ın yüzundeki ıfadeM fark edince, ilâve e t t f Size ve tabıatiyle mosjo Martin'e Hastane kapısında resepsıyon burosundakı vazıfelı hemşıre P e n i \ ' yı gorunce onu yolundan ahkojdu Bir saniyenizi rıca edecegım Mrs. Meredith. Kavıtlarımızı W a patrnak için sızden bırkaç malumat rica edecektim. Genç kadın, hemşırenın arkasından buroya gırerken Bıll : Ben senı yukarıda beklıyorurn Penny, dedı. John'un odasınm bulunduğu ko ridora sapacağı sırada avuka'ı genç asistan onledı • Sıze bir sey gostermek ıste rım Mr. Martm Bu muddet zarfmda Mrs Meredıth'ı oyalaması ıçın hemşireye ben talımat \ erdım Yoksa John a bır hal mı oldu 9 Doktor, John Meredıth'ın yattı^ı odanın kapısını açarken, Hayır, dedı, >alnız hâlâ ba\gın uyuyor. Gırdıklerı odada Bill'ın derhdl gozüne çarpan bır husus, koskocdman toprak bır vazodan âdeta taşan muazzam bır kırmızı gul d«meti olmuştu Asistan elı>le çıçeklerı ışaret ederek ızah ettı. (Arkası var) Küçuk Edmond'un anne ve babası ile anla^an Germain, yavrunnn istikbalini temin için bütün tedbirleri almıştı. Maaşından başka sutnineje çocuğun tahsil ve terbiyesi için lüzumlu bir gelir de temin edilmişti. Uşak: Bu suretle çocuk hiçbir zaman size juk olmıyacak ve istikbali sağlanmış olacaktır. Çocuğun anne ve babası böylelikle hareketierinin neticesini de tamir ermig olacaklardırMarianne şartları kabul ettiğinden ço cnğu yanına aldı. Böylelikle Edmond büyüdu \e guzel bir çocuk oldu. Siitninesini her vesile ile memnun ediyordu. On yaşına geldiği zaman kendisine ayrıca bir de tahsil maaşı bağlandı. Bu para çocuğun yaşı ile beraber arttığmdan ona iyi bir hayat sürmek inıkânmı veriyordu. Marianne de sozune sadık kalarak ona aslı hakkmda bir şey sriylememişti Fakat oleceğini anlayınca vicdan âzabı dujdu \e Edmond'a bir mekrup yazmağa karar verdi. Mektupta Edmond'un ana ve babasının nammîî para yatırdıklan Oroterin ismi vardı Bu adamın ismi Lamblin idi ve Pariste Anfustins sokağında oturuyordu. Sutnine: «Bir müşkülât zuhurunda ona başvurursun dijor. O, her seyi biliyor ama, sana fazla malumat vereceğini sanmıyorum .. Ama ben Düşune düşune birçok şeyler bğrendim. Belki de anne ve babasınm Lsmini biliyorum . (Arkası \ar)