27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
pencere tKİ Do, re, mi, Puşkin"i okuyorum. Puşkin'in hayatını... Biimem nereden esti? Hani bazan canınu sıkılır. Elleriniri kihüphanedeki kitaplar üzerinde rasgele gezdirirsiniz. Bir ona, biı buna dokunursunuz. Bazılarun elinize alıp sayfaları okumadan şöyle bir kanştırır tekrar yerine koyarsınız. Bazan, farkında ohnadan elinizi atüğınız bir kitap sizi kayıtsızlığmızdan sıyırıverir Çok nııı lânmdı şn strada PuşJon'în bayatmı mcelemek? Okanması gereken ve sayısı giin geçtikçe artan bir sürü kitap sıra sıra beklerken. böyle «hikâyemtrak» eserlere ayıracak vakh mi var? Ama bu düşünceJer bir i.şe yaramadı. Okuyorum. Belki Puşkm'in çok fırtınalı hayat hikâyesimn cazibesine kapıldırn. Belki de Ondokuzuncu Yiiz\ıl Çarlık Rosyasmın yaşayışma çekibniş eizgilerle ilgilendim. O Çarlık Rusyası ki koleliğin ve asaletin Mtün sert ve şasmaz gerçekierini uçsoz bucaksız Rus uvalarında kilisenin yardımı ile perçi»»Kyordn. Beyzadelerin köieleri vardı. Onlar insan bile sayılmazlardı. Be kölelere her şey yaptınlırdı. Hatta beyzadelerden Nariskin bir köleler orkestrası kmmnstu. Adeta bir piyanonan tuşlarını teşkil eden köleierden her biri. bir ayrı notayı söylerdi. Bu adamlardan her biri görevli olduğu notanın ad;m taşır. Hatta bu isimle çağırılırdı. O kadar ki asıl adları bir yana itilmis ve sokaktaıt geeerken: Bakmız bp .Nariskmin do'sadur. Bu NariskinTn lâ'sNhr... diye eösterümeğe başlanmıştardt. Kölclerdcn meydana gelmrc bn aeayip çalgı âleii bir işe yarar rnı veya «e kadar yanyafcilir bîlemem? Ama WMifcim ?ey köle saydmasatar büe hep ayni notayı bir ömür bnyu tekrar efatekten bagkafcfergej yaşmryan insanlaıla dünyamn şimdi de Mm oUoğndıır. Boniar tek tarafiı bir »ğitimden geçiribnişler... Ve keroHlerine teBrin edilmiştir. Sm fa'»... «kaarâjtir. Ses £'•>. *wm«j«ir. Te tekrar etmi^tir onlar: Ben fa'ynn. si'yim. Mtita «mâr boyn biri hep «fa» dcmiştir. Oteki hep «*> itm^ür N M «teki hep «do.» demiştir. Bir başkası hep «re» demiştir. Hiç bir sişhenin siizgecinden, kiç bir akıl melefceMnden getirilmeien kafeal edUen bu emriviki, ölünceye kadar bir erketİB T«ya »4r kaAam değijmez kader sarkısı oİBiu*tnr. Eğer msmhrr öğretilen notaların dışmda sealer çıkarabılmek aktoı ve c«weüni gösterebilseler Nariskinler insanları bir âfat gifci knltaıamazlardı. Âma ne yazık ve ne yazık... Bakjyonanaz eı» aklı ba;ında bir (akun adamlar bile bütün ömürlerinde: Ben fa'yın». Veya: Ben mTyiın... «yottar da baska bir ses çıkaramıyoTlar. Acaba hep boyle « olacak? Acaba insanlar yeryüzüne hep Nariskin'lerin âletleri olmak kaderivle mi doğmnşlardır? E haberlerl Yeni olmıyan bir dünya görüşü , 00 liralık iJiısııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııuııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiıııı Sehir= CUMHURIYET 30 Haziran 1962 iııı=ıımıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııtııııııııııııııııııııııııııınıııııııııııııııııııııııııııııııııımıııEıııı I Denizcilik Bahisleri | | DÜŞÜNCELER | Çaresiz kalan Kruvazör Yazan: Amiral Afif Böyiktuğrul Harb seneleri ılerledikçe Italyan deDİzcilerinin duyduğu heyecan ve endişe de fazlalaşmıştı. Çünkü kar şı taraf deniz havacılıfında büyük bir teknik mkişaf göstermesine mu kabil, Italyan hava kuvvetlerinin bu konuda anlayış göstermemesi 1talyan donanmasını pek müşkül bir durumda bırakmıştı. Bu donanmanın başlıca görevı Kuzey Afrika cephesinde çarpışan kara kuvvetine silâh ve malzeme götürmek olduğu halde Italyan harb ge mileri. sırf kabiliyetli bir hava desteğine malik olamamak yüzünden, kâfi miktarda malzemee götürememişler ve kara harbinin kaybedilmesine sebep olmuşlardı. 1939 senesinde uçakların malik olduğu teknik ımkânlar. Cibralta veya Iskendenye'den havalanıp. Italyan deniz üslerine taarruz etmeye müsait değildi. Bundan bas ka uçakların içindekı hücum âletleri ve bombalar da sıhhatli bir ısabet sağlamıya ımkân venmiyordu. Ingiliz uçak gemilerinin uçaklan Italyan donanmasına sık sık taarruz ettigi halde tek bir bomba isabetr bile temin edememisti. Durumu dikkatle takip eden Ingilizler, harb içinde, deniz harbi tekniğine cevap verecek yeni uçak tipleri meydana getirmeye büyük önem veTdiler. Yeni uçaklar. çok uzun mesafelere gidiyor, saatlerce havada kalabiliyor, karadaki telsiz ve radar istasyonlarının verdifi elektronik dalgalar içinde uçarak hedefini bulmakta kusur etmiyor, çok yüksek irtifadan bulutlann altındaki hedeflerin bile resmini alabiliyor ve en zor şartlarda bile bombasını isabel ettire lSt iletlere malik bulunabiliyordu. Amerika'nın harbe girmesinden sonra, bilhassa Liberator tipi deniz uçakları Akdeniz harbinin bir ejderhası olmustu. Bu tayyareler karşısında, her hangi bir hava des teğinden mahrum bulunan ltalyan donanması, çareyi. harb gemilerini mümkün olduğu kadar gerideki üslere çekmekte bulmuştu. Artık ltalyan donanması, denizlerde vazife görmekten vazgeçmis, harb gemilerini selâmetle muhafaza et mek kaygusuna düşmüştü. Mussolini'nin yapılmasını emrettiği Aguilla uçak gemısi tamamlanırsa ve modern uçaklar elde edilirse tekrar denizlerdeki vazifesine başlıyacaktı. ltalyan donanmasının bu heyecanlı günlerinde Trieste ve Gonzia isimli, 10.000 tonluk iki kruvazör. Maddelena Adası'nın ıssız zannedilen bir limamna demirlemek emrini almıştı. Gemiler 10 Nisan 1942 günü bu mevkie demirlediler. O tarihte «Radar» cihaz ve bilgisi henüz ttalyan silâhlı kuvvet lerine 'ulaşmamıs bulunuyordu. Bundan dolayı düşman uçaklarının taarruzundan haber almak, sadece, civar tepelere yerleıtirilmis olan gözcülerin vereceği bilgiye bağlı idi. Gözcüler, akustik â'.etleriyle mutaarruz uçakların gürültüsünü duyup limana bildirmekle mükellefti. Fakat 10 Nisan günü muharebe şebekesinin bozuk olması kruvazörleri bu imkândan da mahrum bırakmıştı. Kruvazör gözcüleri 10 Nisan sab»hı Libaratore tipi bir Amerikan uçağının filo üzerinde uçtuğunu gördüler. Gemilerde alârm işaretl verildi. Mürettebat top başı edip keslf blr uçaksavar atesi açtı. Fakat çok yüksek irtifada uçtuğu için Libaratore'a Mr mermi isabet ettirmek mümkün olma> dı. Cçak uzaklaşırken kruvazörlerde de «Alarm geri» emri verilmiş, mürettebat istirahata sevkedilmiştl. Yarı mürettebat motorlara binerek sahile izin yapmıya çıkmıç; kalanlar da yemeklerini yiyip geminin sinemasına inmişti. Güvertede yalnız top başı ve gözcü nöbetçileri kalmıştı. «• Saat 13.37 de limanı çevreliyen dağların arkasından. birdenbire. iki hava filosu göründü. Filonun beraberinde 36 tane Liberator uCağı vardı. Ortalığı yakan bir güneşin içinden doğru geldikleri için uçakları gemilerden görmek mümkün değildi. Kruvazörler, uçakları değil; fakat uçak gürültülerini hedef alarak. gelişi güzel bir ateş açtılar. Ilk bomba Trieste kruvazörünün uçaksavar ateş ldare kulesine düş tü. Bu kuledeki Ana nişangâh âleti harap oldu; yirmiye yakın insan öldü. Mühim olan nokta insanların ölüsü değil, bu merkezin işlemez hale gelmesi idi. Çünkü uçaksavar topları, bu kuleden gelen elektronik bildiricilere göre ni şan tutmakta idiler. Kule sukut edince toplar da ateş edemez oU du. Jkinci bomba. geminin baş bacasından girerek kazanın önünde patladı Trieste sınıfı gemiler 1talyan donanmasının en sür'atli, fakat en zayıf kruvazörleri idi. Bundan dolayı bombalar ağır hasarlara sebep oluyorlardı. Kazan önünde patlıyan bomba, geminin teknesini de delmis ve bir tarafa doğru yatırmaya başlamıştı. Mürettebat gemilerini kurtarmaya çahşırken üçüncü bomba da geminin kıç güvertesine vump dumen makinesini jaraladı Teknede büyükte bir delik daha açtı UçakfSın attığı diğer boı..balar da geminin çok yjkmlarına düşerek infilâk etnıi? tahlisiye sandallarını paralamış ve bunların çıkardığk saçmtılar da güvertede dolaşan denizcileri öldürmeye başlamıştı. Patlayan mazot samıçlarından denizlere yayılan akaryakıtlar belli başlı bir tehlike idi. Zira. bu, mazotlar bir ateş alacak olursa denizlerde hayat memat ile ugraşan binlerce ltalyan denizcisi, cehennem manzarası gösteren bir limanda, yanıp kavrulacaktı. Nitekim Dunqerque çekilmesinde bin lerce Ingiliz ve Fransız askeri de deniz üzerinde çıkarılan mazot yangımnda. can vermişti. Trieste kruvaörü delik deşik olduğu için, tekneye yavaş yavaş dolmakta olan suyu boşaltamadı. Gerçi gemide saatte 600 ton su boşaltan «n, yirml tulumba vardı ama; hepsi de elektrik devresinin bozulmasından 6f*rü çaliîaırtamış; gemiye giren suyu yenememişti. Gemi. mürettebatın göz yaşları arasında, iki saat kırk dakikada battı. Gorizia kruvazörü komutam limana demirlerken Trıeste'den daha açıkgöz davranmıştı. Gemisini limanı çevreliyen dağlardan bir tanesinin eteğine adamakıllı yaklaştırdı. Uçak radarları, dagların yaptığı elektronik gölgeye rast ladığı için Gorizia kruvazörünü göremediler, Kruvazör, bu taarruzu kolay atlattı ve badireden sağlam çıktı. itibaren ödenecek Istanbul Belediyesi istimlâk borç larını, tesbit olunan esaslar çerçevesınde ödemeye devam etmektedir. Borçların tasfiyesi için her ay hükümetten gönderilen 2 milyon lira yardım, tamamen istimlâk alacaklılarına tahsis edilmektedir. Bugün. Belediyenin 70 milyon lira istimlâk borcu bulunmaktadır. Halen devam etmekte olan 10 bin liralık cdemelerle 299 kişinin Belediye ile ılişikleri tamamen kesilmiş tir. 10 bin lira alacağı olan daha 137 kişi bulunmaktadır ki, bunlar davet edildiklerı halde Belediyeye müracaat etmediklerinden ötürü kendilerine ödeme yapılamamıştır. Müracaatiarı halinde derhal paraarı ödenecektır. Bu arada 3 temnıuz salı gününden itibaren başlanarak 28 şubat 1963 tarihinde sona ermek üzere 50 bin lıraya kadar olan alaeaklılara, lacaklannın tamamı, 50 bin liradan yukan olanlara da seyyanen 50 şer bin Hra tediye olunacaktır. Bu suretle 10,000 liralıklardan tasfiye edilecek 436 dosyaya ilâveten 50.000 liraya kadar olanlardan da 321 ki, cem'an 757 dosya tamamen kapanmış ve 1963 mali yılına 287 dosya devredilmiş olacaktır. 50 istimlâk borçları salı gününden Yön dergisi, 1930 ~ 1933 yılları arasında yayımlanmış olan Kadro dergisının ne gibi toplum sal siyasa! bir göi rüş uğrunda savaştığı konusunda, | Kadro'nun kurucularından ve bugün Yön dergisi yazarlarından Şev ket Süreyya Aydemir'le yaptığı uzun bir konuşmayı. bugünün ihtıyaç ve gerçeklerını de aydınlatacağı gerekçesinı öne sürerek, ge Çen sayısında yayımladı. Bugünün ilıtiyaç ve gerçekleri sözü, bu konuşmayı, sadece tarihe karışmış bir olayın açıklanması olmaktan çıkarmakta, Kadro'da savunulan görüşlerden bugün de yararlanılabileceğine deıgice inanıldıfı sanısını, ister istemez, uyandırmaktadır. Yön dergisinin bu konuşmayı nasıl bir davranışla yayımladığına şımdilik böylece dokunarak, Şevket Süreyya Aydemir'in söyle dikleri arasında, bence üzerinde durulması en gerekli parçalara kı saca değineceğim. • Atatürk Kadro'yu nıçın destek ledi?» başlığını taşıyan bu uzun ko nuşmanın yarıdan çoğu, Şevket Sü reyya Ayd'emırın Kadro;dan öncekı yıllar İçinde ne gıbi akımlar ve olaylar arasında bulunduğuna ayrılmıştır ki, bu parça, Kadro'nun doğuşunu aniamak bakımından ol dukça önemlı bir yarar sağlamak tadır. Şöyle ki, Şevket Süreyya Aydemir, Moskova'da bulunduğu sürece edindiği dünya görüşünün. sonradan eksik olduğu kanısına varmış ve özellikle Türkiye olayı nı ele alarak yeni bir dünya görü şüne varmıştır; ışte bu yeni dünya görüşü Kadro'nun düşünce temeli olmaktadır. Şevket Süreyya Aydemir şöyle diyor: Yazan: ^^^•^•^^ Melih Cevdet Anday « Benim Moskova'da başlıyan ılk dünya görüşüme göre, çağdaş nizamın büyük ve hâkim bir tek çatışması vardı. O da kapitalizmin ç p yarattıgı proleterja, yanı i.şçi sımfı ile burjuvazi yahut »ermayedar gınıf arasındaki çatıtma, yâni smıi mücadelesidir. Bu çatışma bir ihti lâlle çozülecek ve dünya komüniz ;ne şidecekti. Bu geli^mede müstemleke ve yarı müstemlekeler, Moskova'da ve komintern ciierine göre ön plânda bir dâva teşkil etmiyordu. Bunlar pasif ve tabi varlıklardı. Kaderlerini proleterya ihtilâllerine bağlıyacaklar ve onun yardımcısı olacaklardı.» Eski Kadrocu ve yeni Yöncu yasonrakı ? t dunya gonışunu ıse şoyle anlatı.Sonra, Afyon cezaevindeki düşünce, gelişmeler ve çahşmalar bana meselâ Türkivenin bir ihtilâle I S'tmeden ve memlekette kapitalız I m l n Avrupa"da görulen çatışmalanna y â n i sınıf m ü c a d e l e s i n e s ü rüklenmeden cihanda müstakil ve eşit bir d e v l e t o l d u ğ u k a d a r iktisa den de bir b ü t ü n o l a b i l e c e ğ i görüş ü n ü verdi... O z a m a n ç a ğ d a ş niza mın d ü n y a ö l ç ü s ü n d e bir d e ğ i l , iki 1 me olanağı bırakmaması demektir. Bu da ancak sağdaş toplumcu yöntemleri uygulamakla olur. Bu konular toplumcu kuram içinde in ceden inceye işlenmiştir. Şevket Süreyya Aydemir, işte sas ö z bburaya g gelince, K Kadronun s a . u r a y a e l i n c e a d r o n u n I vunduğu'ilkeleri s.ralıyor ve bu arada şunları söylüyor: •Yâni Milli Kurtuluş hareketlen nin gayesi, dışarıya karşı siyasi ve iktisadi tâbiiyeti, içeriye karşı da sınıf hâkimiyeti ve sınıf mücadelesini tasfiye etmektir.» Buradaki tasfîye» sözü çok 6nemlidır. «Sınıf mücadelesinin tes fiyesi» deyimi, Şevket Süreyya Ay demir'in ileri sürdüğü ilkelere bağ lı kalarak düşünülürse, Kurtuluş Savasını yapmış ve daha işçi bur juva bölümlemesine uğramamış bir k a l d l r m a k a n l a m l n a g e Emniyt Müdürlüğü Çocuk Bürosuna tesliın edildi Gece sabaha karşı Kasımpasadaki çamlıklara 30 yaşlarındaki bir şahsın, küçük yaştaki bir kızı götürdüğünü gören polis, bun lan çevilrmiştir. 15 yaşındaki S.K. ismindeki küçük kadının, Mehmet Soydan adlı bir yağh bo acı ile anlaşarak çamlıklara git tiği anlaşılmıştır. Yaşı küçük olan ve daha önce bir otomobilde uhuş yaparken suçüstü yakalanmış olan S. K. Emniyet Çocuk Bü rosuna teslim edilmiş, diğeri hak kmda da koğuşturma açılmıştılr. Ayrıca Balıkesirdeki evini teTk eden 1. U. adlı bir çocuğu Edirne kapıda sur dışına götürmek isteyen Zeki Altın, Hüsnü EJrsöz ve Metin özer yakalanmış, haklarında soruşturma başlamıştır. dünya çatışmasının mevcudiyetinı sezmemek kabil değildi. Bu çatışmaların biri, kapitalizmin ilerlemiş olduğu memleketlerde proleterya ile burjuvazi arasındaki çatışmay dı; dığerı de, müstemleke ve yarı müstemlekelerle metropoller, yâni sanayice gelişmiş ileri memleketler arasındaki çatışmaydı.» Bu parçalarda anlatılan ve iki ayrı dünya görüşüne yol açUğı i'.eri sürülen çatışmalar, işçi sınıfı • burjuva çatışması ile sömürge metropol çatışması, gerçekte bir I tek çatışmanın iki yüzü, iki görunüşüdür. Şöyle ki, makinenin sanayiye uygulanması ile palazlanan batı burjuvazisi, kendi içinde proleteryanın, kendi dışında ise sömürge ve yarı sömürgelerin sö mürülüşü üzerine kurulu bir düzen yaratmıştı. Başka bir deyişle, burjuva toplumunun çelisik bir nitelik taşıması, sadece kendi içinde bağdaştırılamaz çatışmalara yol aç mış olmasından gelmiyor, dünya ölçüsünde bir anlam da taşıyordu. Bu yüzden batı proleteryası ile sömürge ve yarı sömürge halklarının savaşları, bu çelişikliğin ortadan kaldırılması amacına yönelmiş çil te bir savaş oluyordu. Şöyle de diyebiliriz; proleterya burjuvazi çatışması olmasaydı, metropol sö mürge çatışması da olmazdı. Bunlar, çağdaş sömürme yönetiminin doğurduğu ikizlerdir. Nitekim, met ropol • sömürge savaşlarının, proleterya burjuvazi çatışmaları ile bir arada gelişmesi de bunu gösterir. Demek sosyalizm çağını belirliyen özellikler sadece proleterya Burjuvazi çatışmaları değil, sö j müjrgemetropol çatışmalarıdır da. | Imdı, iki ayrı dünya görüşüne yoi açtığı söylenen bu çifte çatışma, gerçekte aynı dünya görüşünün kapsamı içine giren iki ayrı belir tidir. MADl İN GERMANY lebilir ve sömürmeyi önleyici, ko , künden kazıyıcı olduğu ölçüde Kur tuluş Savasını tamamlar. Yok, o ülkede ortaçağ kalıntısı sömürme kurumlarının burjuva karakteri bağlamasına ses çıkarılmaz da, sa dece sömürülenlere kendi haklan uğrunda savaşma olanağını tanımıyan bir «tasfiye»ye gidilirse, bu durumda. toplumun gelişmesine bir süre için set çekilmiş ve daha keskin savaş biçimlerinin tohumu atılmış olur, «imtiyazsız, sımfsız bir toplum» ülküsü sözde kalır, bundan ancak sömürenler yararlanır. Milli Kurtuluş Savaşlarına, toplumcu dünya görüşünün bir par çası gözü ile bakılması bundan da anlaşılmaktadır. Kurtuluş Savaşın dan sonra vakit geçirilmeden kurulması gereken ve bizi gerçek bir sınıfsız topluma götürecek olan ya pı, toplumcu dünya görüşünün il kelerinden ayrı bir görüşü, bana kalırsa, hiç de gerektirmiyordu. 1930 larda yeni bir dünya görüşü olarak ortaya atılan bu görüşün, bugünkü ihtiyaçlarımızı ve gerçeklerimizi aydınlatması ise bana büsbütün karışık göründü. jaaaa••••••••*•««•••••••••••• •••••••••] YARDIMLAŞMA KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Kurulmakta olan ordu pazarlannm Ankara Merkez Teşkilâtı için: 1 Tedarik ve İkroâl Müdürü 2 Satış Müdürü 3 Mübayaa Şefi ve Memtıru 4 Muayene Memuru 5 Depolama ve Gönderme Şefi ve Memuru «* *~. 6 Stok Kontrol Memuru Almacaktrr. Ücretler ticarî icaplara göredir.Tâliplerin mufassal ve fotoğraflı tercümei hallerini, istedikleri ücret miktarım da belirtmek suretiyle, engeç 10.7.1962 tarihine kadar Genel Müdürlüğe göndermeleri lâzundır. Sergi ve Yaz Eğlencelerinde filim gösterilecek Sergi ve Yaz Eğlenceleri münase betiyle Yenikapı Sahasında Ordu Filim Merkezi, çeşitli konularda askerî filimlefr göstermek için ha zırhklara başlamıştır. Ayrıca Amerikan Habetrler Merkezi ve Mili Eğitim Bakanlığı bu hafta içinde terbiyevi filimler göstermeye başlıyacaktır. KİRLI ELLER Jean Panl Sartre'ın en basanlı piyesi Sabahattin Eyüboğlu'nnn bir önsözü ile Kitapçılarda Ödemeli olarak Matbaasmdan Fiatı: 5 arayınız. Cumhuriyet istenebilir. Lira f 4 Kadını şişe ile basıiıdaYı yaraladı Tatlabaşı Caddesinde oturan ll han Boy, kıskançhk yüzünden çı kan bir münakaşa sonunda bir miiddetten beri beraber yaşadığı âtife Ersoyu şişe ile başına vur mak suretiyle yaralamıştır. Şikâyet üzelrine sanık yakalanmış ve hakkında soruşturma açılmıştır. Cumhurlvet 82 Cumhuriyet 8210 TEŞEKKUR Aile bü.vüğümüz P.T.T. BafmüfetUşllğ^nden rmeklt Denizyolları İsletmesinden: Yolcu hareketinin artması dolayısiyle 7 temnıuz 1962 tarihinden 25 ağustos 962 tarihine kadar cumartesi günkü Çanakkale sür'at portası da ilâveten yalnız İMHOZ'a uğrayacaktır. Savın yolcu ve yük sahlplerine ilân olunur. DENİZCİLİK BANKASI (Basın 10422 8214) Elleri kitaplı hırsızlar Sabah saat 6 sıfralarında ellerinde kitaplar olduğu halde Kadıköy Iskelesinden motöre binmek iste yen 23 yaşlannda 2 genç, şüphe üzerine çevrilmiştir. Yapılan incelemede Doğan Havancı ve Nihat lyican isimli 2 sabıkalı hırsız olduğu anlaşılan genç lerin Kadıköyde Serasker Caddesinde 115 sayılı Jiirayir Söylemezoğluna ait kitapçı dükkânınm vit rin camını kırdıkları anlaşılmıştır. Sâbıkah hırsızlann çaldığı 51 kitap ile bir erkek kazağı müsadere edilmiştir. Patrol Ofisi Genel Miidarinğnnden: 1 Ofis ihtiyact için Lirnan hizmetlerinde kullanılmak üzere motorlu bir tekne yaptırılacaktır. 2 Teklif vereeek firmalann şartnamede zikredüen teminatı vermeleri şarttır. 3 Şartname Ankarada MaUeme Şubesi Müdürlüğünden Istanbulda Bölge MüdürlüSünden temin edilir. 4 Tekliflerin en geç 20/7/1962.günü saat 17.30 a kadar kapah zarf içinde Genel Müdürlüğe verilmiş olması lâzımdır. 5 Ofis ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte serbesttir. Telefon: 17 52 40/305 (Basm 10460 A. 6340/8215) Haziran 30 Muharrem 27 ın il C c 6 vy M as K I 6.2.1 ALBERT SALTO V. E. ] 4.30" 12.17 16.18 19.45İ21.4V 2.07 1 8.45 4.33 8.33 12.00 2.03 Sömürge ve j'arı sömürgelerin, sömürgeci devleti ve kurulları ken di ülkelerinden koğduktan sonra, burjuva toplumunun geçirdiği bütün dönemleri yeni baştan yaşıya cağı ve böylece yeniden proleteryaIhracatçı : burjuva çatışmalarına yol açılaca ğı konusuna gelince; Şevket Süreyya Aydemir, toplumcu kuranıların, böyle bir gidişi hiç de kaçı nılmaz olarak göstermediğini, tersine sömürge ve yarı sömürge du rumundan kurtulmuş toplumların, yeniden böyle bir çelişik duruma düşmemelerinin mümkün olduğunu ileri sürdüğünü elbette bilir. Gerçi sömürge ya da yarı sömürMümessil : ge durumunda bulunan her hangi bir toplum, sömürgeci devletin bas kısmdan kurtulunca kendi iç sömürgelerinin eline düsebilir. Bir sömürge ya da yarı sömürgenin P. K. 160 devrimci bir kurtuluş savaşı yap , tSTANBUL • GALATA ması demek, dış sömürgenleri kov j TEL. 22 89 28 makla bir arada, içerde de her türlü sömürge kalmtısım ve to(Basın 7861 8212) humunu temizlemesi, onlara geliş KEMAL DÜĞEN'in hastalıffı e«nasında yakın alâka ve Mgilertnl esirgeonlyen P.T.T. Sanatoryum ve Hastahanert B«ş tabibi Dr. ORHAN TAN. Hariciye Servlsi Şefi Opr. Dr. ASIM Bey ve yardımcılarına. diğer hastahane personellne. büyüğümtiztln vrfatı ile cenaze ıtıer»sinılne bizzat lştlrak eden, telc. fon vç t«Igr«flar!a «cımızı paylaşan bütün P.T.T. camlasına. dost ve ahbaplanmıza ayrı ayrı tesekkür edemediğlmlzden sayın gazetenizin tavassutunu rica ederlz. ' Eşi. Çocuklan. Karde« ve Yeğenlerl Cumhuriyet 8220 DIA Holz und Papier Berlin İTecrübeli Bir Elektrik Teknisyeni Alınacaktır; Sun'i Tahta Fabrikası Montaj Müdürlüğünden: Bolu Sun'i Tahta Fabrikasında çalıştuılmak üzere, asgari Sanat Enstitüsü mezunu birinci veya ikinci sınıf ehliyeti haız tecrübeli ve otomatik sistemden anlayan bir Elektrik Teknisyenine ihtiyaç vardır. „ Talip olanlarm, belge suretleri ile birlikte acele Bolu Sunı Tahta Fabrikası Montaj Müdürlüğüne müracaatları ilân olunur. (Basın 10409/8216) •^fl OLU1Vİ Müteveffa Ihsan Özenllnin eşl. Istanbul Defterdarhk memurlarından Cevdet özenli'nin Istanbul tüccarlarından Cahit özenirnln ve Hldayet Güngörün annelerl 29.6.962 gOnu Hakkın rahmetine kavusmuftur. Cenazesi 30.8.M2 cumartesi günu Suadiyedekl evinden alınarak Suadl. yp Camiinden öğle namazını mütaakıp. Karacaehmet aile kab rlstanlıgına defnedllecektir. Çelenk göndertlmemesl rlca olunur. Cumhuriyet 8222 NURİYE ÖZENLt İ«CUMHURÎYET» in Edebl Tefrikası: 28 şım dönüyordu yavaştan. Dili mi, damagımı onarmak için çe rez tabaklarında yiyecek aranır ken Cihangir bir başka kadeb sürüyordu önüme. Açıkça alay ediyordu benimle: « Bunu birden bire dikmek yok yenge hanım, yavaş ya vaş..» Kısacık mavi şortunn. eiilip eğilip yanmış teninde ince sarı çiçekler gibi kıvır kıvır açmış parlak tüylerini seyredişini görü r gibiyim onun. Kendini seven, kendine hayran bir adam bu Cihangirt diye, düşünmüstüm. Gizli tutkunluğunu, hisle rini, daha bilmiyordum. Serranın hayatına tam zama nında girdiğimi sanıyon/m. tçi ni korkusuz açabileceği biriııe ihtiyacı vardı. Benimle biraz da Pygmalion oyunu oynad:ğı nı sanıyorum. tlk karsılasmada fazla önem vermemişti bana. Kâzım ağabeysini'i ilgisi merakını uyandırmıştı sonradan. Ahmetle geçmiş eski bir çocuklnk sevdasını hahane rdecek, hikâye çıkaracak rtegildi ya'. O budalayla evlenin lıayatını berbat etmediğine ıvi et mişti. Amerikada yerleşip oturmak mı? Allah çöstermesin! «Dünyanın en jüzel sehritıde binlerin arasında kaybolacağıma, kendi küçük köyümde bir kişi olayım daha iyi. Oralarda Serraya kim bakar, l;avnavıp gitmek neme. Işık adını kim umursar?» Böyle demişti. Beni ya tıştırmaya. beni yeni havıtıma ustaca hazırlamaya. herkesi şaşırtmaya kararlıydı. Gurur duyuyordu bundan. Madem ki af.a beysi jribi bir adam bende bir sey bulmuştu. Şn küçük avukat, Ankarah kız? Sasıvor du buna biraz. Bir şey olmalıydı bende. Ba bir şeyi anyorda. Biraz kıskanıyorda da. Kâzım ağabeysine tutknndu, saklamazdı bunu. Eğer yaş farkı olmasa arada... Gülüyordn edepsizce. O yaşta »damların kendi deyişi ile «yatak do»tu» olabileeeklerine inanamıyordu. Asıl garibi gençler ara sında da aradığı gibisini balmamış olmasıydı. Bir zamanlar. çok gençken aradığını Ahmette bnldntnnn sanmıştı. Ab met çok gflzel öpüsüyordu. Kimse kolunu bükemezdî kolejde. Kuvvetiyle bilinirdi oflan. Bunları bana o sevimli. edep siz gülüşüyle anlattşını hatırlı yorum. Tarı Fransızca: « Çeşmeler gibi agladım Amerikaya girti|i zaman. Bnda1 ben, budala ben! diyordu. ^ >?adem ki ona benziyen, öyle güzel, öyle kuvvetli bir oğlanla evlendim ve mesut değilim!>Gereekten de Şâkirde Ahmede benzeyen çok taraflar vardı. Her şeye çabucak kapılıp inanan bir adamdı. Karısına da ina ııırdı. tyi yürekliydi. Eflenmeyi severdi. Karısına sevdalıydı. ondaıı kuşkulanmazdı hiç. Halbuki Serra aldatırdı Şâkiri, Bana kalırsa belki de Kâzım ağabeysiyle, hattâ Cihangirle bile!. Kaymak takımın parlak kılıfları bir bi rsüzülüp düşüyor gözlerimin önünde. Onlan olduklan gibi ieten yaraları, kötülükleriyle çırılçıplak görüyorum. (Arkası var) Petrol Ofisi Genel Müdyrlüğünden: 1 5 Servis istasyonu ile 5 Bakım Tamir garajı için dış piyasadan avadanlık mübayaa edilecektir. (Şartnamelerde gösterilen miktarlar bir isrtasyon ve bir garaj içindir). 2 Buna ait teknik ve idarî şartnameler, Ankarada Genel Müdürlük (Malzeme Şubesinden), İstanbulda Bölge Mülüğümüzden temin edilebilir. 3 FOB. ve CF. İstanbul fiatlarını gösterir tekliflerin en geç 30/7/1962 günü saat 17.00 ye kadar Genel Müdürlük (Muhaberat ve Arşiv Müdürlüğüne) verilmiş olması lâzımdır. Postada vâki gecikmeler nazarı dikkate alınmaz. 4 Mübayaa ile ilgili akreditif, Ofiiimizce açılacaktır. 5 Ofisimiz ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte serbesttir. (Basın 10365 A. 6325 8211) Vazan: FEKİÜE CELÂL « Söyleyelim ağabey, ynka n. aşçıya telefon edelim.» Bara dofru seslenlyorda: « Haydi oğlum telefon tdivcr yukarı. vişııe hoşafı istiyor beyefendi de.» Garsonun barın üzcriııdeki beyaz teletona telâsla sarıldıtını görüyordum. Ahmet yanı ma çclmişti. Arkamda duroyor du, omuzumu tntuyordu elıyle. tcimden «Demek böyleymiş! divordum. boyle yaşarlarmış» bunlar Macide hanım kızım!» Kâzım Işık sıkıntılı kaşlarını çatıyordu: « Eğer Nermin gene dünkü gibi bekletecekse bizi...» Nedime hanım plâ.j çantasını almış, alacalı havlu ceketini jjiymiş, acıklıuım. öc'en kocasını telefonla arıyacağını sövliyerek kırıta kırıta uzakla şıyordu. Cihangir soruyordu ağabeysine: « Gidip bakayım ını ağbey, uyandırsınlar mı?» Fino köpeği! diye, düşünüyordum. Sevimli, çok sevimli fino köpegi! Ahmediıı o kadar güzel olmayısına, ağabeysinin yanında öyle divan durııp küçül meyişine şükredi>ordutn. Çok tan kanat altından çıktığını, er kek oiduğunu anlatan durgun, saygılı bir bali vardı. Hoşuma gidiyordu öyle olması. Serranın alaycı bakışına aldırmadan nza nıp omuzmndaki eüni tuttnm. Biraz da knvvet arıyordum o elde galiba. « Şnnlara bak ağabey!» dedi, Cinangir. Kâzım Işık baktı. « Nesi v a r onlarm:» dedi. Cihangir gfilüyordu. Kötfıydü gülüşü. Ahmet «parazit» deraişti, «tembel» demişti, «güzel çocnk* demişti. Tehlikeli oldnğvnu söylememişti onun. Fazla sımartılmıs, sevilmis küçük bir çocuğa benziyordu biraz. tşte ben bnynm, kimse ba na enşel olmaz, karsı gelemez! diyordu, mavi gözleri, çok tat lı, güzeldi nntelık bn gözler. Gülüyorlardı bana. llepsine boş ver der gibiydi bakışlan. Kâzım Işık garsonun getirdi ği birayı çekiyordu kafasına. Tepsiden aldığı hir başka bira bardafını benim önUme doğru sürüyor Ahmede bakıyordn. « E anlatın bakalım?» diyordu. Konuşmamızı beklemeden Ci bangire dönüyordn. « Yiyecek bir şey yok mu, söylesene y»hu, gftirtsene..» Sebepsiz yere «ülüvordu. Kar de^ı ile evlenmemin umurunda olmadığını föstermek iîtivor taliba? diye. düşünüyordum. Ola>I» ilgisizlifcini acıklar çıbiv di biraz da, Garsona sesleiıiyor do: • Haydi o^lnm, tsreyağ ge tir. sardin, »eytiıı birşeyler ge tır şuraya..» Pingpong masasına doğru ba gırıyordu: « Çocuklar siz bira içmiyor musunuz?» « Ben bir sojuk martiniyi tercih ederim» diyordu Serra. Kocası gündüz için fazla olduğunu, sefrseme dönüp nynya cagını söyliyerek vaı geçirmeye çalışıyordu. Martini isteyen başkaları da vardı. Süzan hanım da istiyordu. Cihangir de içecekti. Hattâ Ahmet bile. Ba na kimse ne istediğimi sormuyordu. Daha doknnmadığım bi ra bardağı önümden ftalkıyor, küçük yayvan kadehlerde soğuktan terlfmis martiniler ge livordu önümüze. Serranın, Süzan hanımın burunlarını nzatarak istahla i<?ki yi koklayışlarma. küçük havyar lokmalannı, dislevip yutnşlarına bakıp ben de onlar çibi yapmaya çabalıyordum. Boğazım tutuşmus. hareketiîiz kalıyordnm bir an. Oular gibi çülmeye. iekinin hazırlanışnu övmeye kalkışıyordum hudala ca. Benim burusan vüzüme, parlayan eözlerime gülüp gül mediklerini hilmivordum. Ba CUMHURİYET Nüsbası 25 Kuruş Basan v« Vayan Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Sirketi Cağalojlu Halkcvl Soksk No. 3941 Sahibi NAZİME NADİ Yaa lslerinl tiüen ldare edeo Mesul Müdüı Gazetemlze göndertlen yazılaı konulsun, konulmasın lade edilmez. tlanlardan mesuliyet kabul olunmu • Abone ve İlân ışlerl İçin. rartın [ Ortüne «Aboneı veya «tlân Serviai» knıunası lazımcıır. i * j BU GAZETE BASIN AHL.AK YASAI S1NA UYMAY1 TAAHHÜT ETMİSTİB VECDİ KIZILDEMtR * Ankara İmar Limited Şirketinden. Asfalt Yol İşi Yaptırılacaktır 1 Şirketimizce inşa olunan Ankara Yenimahalle blok apartmanları sahasmdaki takriben 40.000 m2. lik ana ve ara yoüarın 20 cm. stabilize temel üzerine bitümlü sathî kaplama yapılması işi. kapah zarfla teklif alınarak ihale olunacaktır. 2 Teklif vermek isteyen firmalann tekliflerini, en geç 11'7/1962 sünü sat 15 e kadar (Ankara, Ziya Gökalp Cad. No. 64) deki Şirketimiz muhaberat servisine tevdi edilmiş olmaları lâzımdır. 3 İşle ilgili şartname ve diğer teklif evrakı Sirket Merkezinden temin edilebilir. 4 ~ 25.000 TL. lık ilk teminat rr.akbuz veya mektubu, 1962 yılına ait Ticaret Odası vesikası, malî yeterlik belgesi, makina ve teçhizat beyannamesi ile asgarî 250.000 TL. hk benzer bir asfalt kaplama işinin taahhüt ve ikmal edüdiğini mübeyyın belgenin, teklifle birlikte zarf a konulması lâzımdır. 5 Şirketimiz 2490 sayıb kanuna tâbi olmayıp ihaleyi yaDip yapmamakta veya Hil»di?ine yaomakta serbesttir. (Basm 10270/8199) CUMHURİYET TARİFESİ = ş| I ~ ^ 150 TL. Bnşlık (Maktu) 234 üncü sahifeler 30 TL. (santlrnl) 56 ncı sahifeler 2 5 T L (santiml) Nişan. Nikâh. Evlenmc, 7 5 T L Doğum (maktu) OlUtn. Mevllt, Teşekk'Jr (5 »antime kadar maktu) 90 TL. Kayıp (10 kpllmeye ka dar (maktu) ^ TL. ............••••••••••••••••••••••••*•••'' ^ıııııiMiııiMiıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı ıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı ıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle