25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OÖRT CUMHURİYET 13 Haziran 1962 Berlin halk Başarılı mevsimi kaparken yosunda üst kademeyi teşkil eden önemli filimleri tekrar kısaca göıden geçirmeyi fayda!ı buluyoruz. • • «HÎROŞİMA SEVGİLİM» Sadece dayandıgı «tez» ve konusu ile değil. yeni sinema iürünün en güçlü öncülerinden olarak yepyeni bir sinema dili ve çok ustaca bir mizansen ile karşımıza çıkan «Hiroşima Sevgilim» fılmini «Istanbulda bu yılın filmi» olarak kabul etmemek haksızlık olur. Başta rejisor Alain Resnais'yi ve senarist Marguerite Duras'ı yürekten alkışlamanak imkânsız. Peki oyunculara ne deme!i? Bu boy ve yeni teknikle oynanması güç bir eseri, şaşılacak bir rahathk, içtenlik ve süyük ustalıkla oynayan Ital • yanın favori genç yıldızlarından Emanuella Riva, bu rolüyle her zaman anılacaktır * «ROCCO VE KARDEŞ. LERI» Ünlü Itılyan rejisörü Luchino Visconti'nin üç buçuk saat süren bu dev filmi, çok küçük bir kısaltmayla beraber büyük değerini, bu tarz filimlere alışık olmıyan seyirci karşısında veya fazla düşünmek için sinemaya gitmiyen seyircinin ilgisizliğine rağmen, is. pat etti. Bu filimde Fransız aktrisi Annie Girardot'nun büyük başarısı yanında, Alain Delon, Renato Salvatori ve Claudia Cardinale rejisörün is. tediğini vermekte gecikmedi• «GÖLGELER» Genç aktör rejısör John Cassave. tes'in fehrimizde mevsim sonunda göaterilen «Gölgelr» filmi muhakkak ki bir sürpriz yarattı. Böylece Amerikan sinemasımn Fransanın artasından «yeni dalga» akımında çok başarılı bir öncüsü sayılan bu filim. dayandığı insancıl konusu ve tanınmamış oyuncuların hayret verici başarısıyla süslenerek, sinema sanatını sevenleri »evindirdi. Gelecek yazıda diğer başa. rıh filimleri göreceğiz. Stlmi ANDAK Süt baıı hastahklara karşı korunma vasıtasıdır Bütün bayvan ve in»»n vavralarının hayatlarının ilk devrelerinde yalnu siitlc beslenmeleri boşuna degildir. Çünkü gıda maddele ri üıerinde çalışan hiyologların MaşUrmaları göstermiştir ki, süt udeoe kıymetli bir betleyici nıadue değildir, sütte medeaiyet hastalıkUnna karşı koru ma hassası da vardır. Tanınmış Avusturya'lı prolesor Halden'in son zamanlarda yayınlanan bır eselrinde sütun b*u ba zı hastahklara kalrşı koruma hassasına işaret edilmektedir. Bahis konusu hastalıklar daha ziyade, endüstrileşme ve atraosierin kitn yevi maddeler ve radyoaktivıte ile kirlenmesi neticesinde husule gelmektedir. Gerek atmosferde ve gerekse insanın çevresınde kimye vi maddelerın etkisi gittikçe artmaktadır. Bu maddeler son dere' ce lehirlidir. Bilhassa endüsUri bölgslerınde yaşıyan h*lk bu çeşit zararlı etkilere mâruzdur. lşte ba zararlı etkilejre kaıjı süt tabiî muafiyet temin eder. Sütte mevcut koruyucu maddeler vücut ta birçok organların ve bilhtssa karaciğerin faaliyetini kolaylaştıIrır ve organiımanın zehirli madde lerden temizlenmesini çabukiaşHrır. Perhiz tedavisi gören karaci| e r hastaları için yoğurt çok fay dalıdır Sulfonamidletr, penicillin ve ıtreptomycin ile tedavilerde de süt ve yoğurt, ihtiva ettikleri albümin ve çok miktarda vitamın lerden do'.ayı büyük fayda temin eder. Kurşunla çalışan fabrika işçıleri ilt havayı kirleten organik eriyikler kullana n fabrika işçilerine süt verilmek suretiyle çok iyi neticeler alınmıstır. Şimdi b»zı Avrupa şehirlerinde tâafık polislerine de süt verıimektedır. Bu polisler saatlarca otomoblllerden çıkan zehirli gazları koklamak zo runda kaldıkl.arından, zehirlenme ye karsı korunmalıdırlar. £n 9on araştırmalar göstermiştir ki, süt yüksek miktarda kireç muhtevası ile radyoaktif ışınlara ve bilhassa tehlikeli strontium 90 a karjı da tabii bir kcfunma mad desidir. Uıun bir röntgen tedavisi nin meydana getirecegı zararlar da, ileride sut ile b*taraf »dilecektir. Kanunsuz ceza olmaz Yazan: Av. Ayda DÜZ Bir f u ı m u d ı «Kanunsu suç olmas* prensipini anlatnuştık, bagün ise onu tamamlıyan «Ka nnnsuz ceza olmaz» prensipini cle almakla başlıyacstiı. Evvelee dediğimiı gibi bir fiilin suç vasfını tasıması için Ceı» Kanununda zikrtdilmiş «1ması gerekir. Ama suçluyu cezalandırnak için bu da yetmez. Kanunun bu fiile bir ceza tâyin etmiş olması sarttır. Binaenaleyh suçlu ancak kannnda yazılı olan ceza ile cezslandırılabilir. Cezada gaye nedlr? Bu devirde cezayı öcalma, ibret, kefaret gibi esaslara dayandırraak mümkün değildir. Cezadan gaye bir taraftan toplumu korumak, diğer taraitan da suçluyu topluma faydalı kılabilmektir. Şüphetis ilk plânda toplumun korunması gelir ve cezalar bu yönden tâyin edilir. Ceza kanunları bunu gerçekleştirmek için muhtelif cezalar koymuşlardır. Suçlunun hürriyetini selbetmek, toplumdan uzaklaştırmak gibi . Ancak, bu cezalardan çogu sınırlı bir zaman için toplumn korur. Suçlu bu sürenin sonaııda gene topluma döneeektir. Bu süre içinde onu başıboş bırakmamak, suç içledigi lamanlardakl haleti rubiyesivle tekrar toplumun içine salmamak, ferdi suç itlemeğe sevkeden imilleri hulup bunları beriaraf etmek gerekir. Böylece, yalnız suçluyu cezalandırmakİa kalmayıp, onu tekrar toplum içine alıp, zararsız hattâ faydalı bir ki^i olarak kaıandırmak kaygı&ı da zihinleri meşgul etmektedir. Bu konuyu ele alan ilim, Kriraineloji'dir. Cexa Kanunumuıda kabnl tdilcn cezalar sunlardır : •'; 1) ülüm eezası: Bu cezanın gerekli olup olmadıfını münakaşa etmek sütunumuzun amacını aşar. Biz sadece buna iıaret etmekle kalacağız. Nitekim birçok memleketler ülüm cezasını tasvip etmlyenlerin gdrüşilnü benimsiyerek bu eezayı kanunlanndan çıkarmışlardır. Misal: Portekiz, Holânda, A.' B.D. nin birkaç eyaleti, Nerveç, fsveç, Danimarka, Isviere. Diğer taraftan Finlândiya »e Belçika ise fiilen tatbik etmemektedir. 3) Müebbet veya mavakkat ağır hapis, 3) Hapis, 4) Halif bapis. Hapis konusunda bir lualin hatıra geldi fi görülüyor; 5 » • ne hapis, 1 sene ağır bapis. Feki, bunun ağırhgı hafifligi bu misalde tczat teşkil etmiyer mu denmektedir. Agir, hafif ttbirleri sürenin uzunlufu kısalıft üe rlgili değildir. Misal de bunu gösteriyor. Fark, infaz se killerindedir. S) Sürgün: Bu eezada mabkum, suçun işlendifi, mahku mun ve suçtan zarar görenin ikaraet ettikleri mahalden en aşagı 60 Kra. ve mahkeme ilâ mında gösterllen yerde ikam» te mecbur tutulmaktadır. Mahkumların çalıştınlması . Bu, suçluların uslanması, bir meslek edinmeleri ve faydalı birer kişi hallne gelmelerine yarıyan etkili bir prensiptir Kanunurauz bunu kabul etmiş tir. Mahkum çalışmakta ve emeği karşıhgmda kendisine bir ücret verilmektedir. Patronaj: lukarda bausettı ğimiı jibi, ba günün ceza anlayışında suçluyu topluma fa.v dalı bir kişi haline getirmek kaygısı da vardır. Aneak bu kolay bir iş değildir. Çünkü suçlu cezaevinde gerekli egiti mi görn)üş elsa ve ıslab «1 rau» olsa bite eeaaevinden çık tıktan sonra toplumdan hemen iyi bir kabul görmeı. ts bnla maz, ıiimuslu yaşaması, sırt eski leke yüıünden imkânsı? hale gelir, namuslu kimseler arasında bir muhit bulamaz. BSylece iyi kabui görmemek ve işsizlik onu kısa «amanda defiştlrir. Bu hayal sukutu ve sefalet onun tekrar eskl hale gelmesine yal açar. Suçluyu cezaevinde ıslah etmenin bü lüıı faydaları kısa bir lamai) da sillnmeğe başlar. Binaena leyh suçlayu ceıaevinden çık tıktan sonra da kommak ge rekir. Birçok raedeni memleketler de bu kaygı ile birçok müesse seler kurulmuştvjr. Bunlara patronaj cemiyetleri denmektedir. Bu cemiyetler bu gibi kimseleri himaye eder, iş bu lur, iş buluncaya kadar doyu rur hattâ barındınr. Ceza ve tevkif evleri nizara namemizde cezaevi komisyonu âialarına cezaevinde iyi hal ile cezasını ikmal etmiş kimselere iş bulraalarına yardım etmek vazifesini vermiştir. Ama tabii bu kadarı, bu önemli mesele nin balli için çok yetersizdir. Patronajın amacı bu ve iyi olmakla beraber toulum buna da bir tepki göstermektedir. Namuslu kimseler iş bulamaz, himaye edilmez ve buna rağmen namuslu yaşamağa devam ederken suçlulara karşı göste rilen bu titiılik onlara karşı büyük bir haksıılık değil mıdir, denmektedir. fş bulmak için çırpınan bir namuslu kişi dururken, bir snçluyu ise almak baksızlık değil mi? Onlar da iş bulabilmek için ö'nce (idip bir suç MU islesinler... Onlar da haklı. Kalay için den çıkılacak kana değil. Emanuella Riva 196162 sınema mevsimi yaz günleriyle birlikte arkada kalmağa başladı. Bizde yaz geldi mi, san^t olayları da sankı çil yavrusu gibi dağılıyor. Başka ülkelerde festivaller ve diğer gösterilerin tam birbirini kovalamağa başladığı şu günler. de... Her şeye rağmen bu tevsim bir çok başarılı ve üstün kaliteli filim seyrettirmek imkânını halkımıza saglamış ol»n sinemalanmız, ikinci vizyona geçtikleri yaz mevsimi içinde, «yılın en iyi filimleri» ni gorememi) veya tekrar görmek is. tiyen seyircilere göster«bilirlerse, bu «ölü mevsim» için en büyük kazanç sayılacaktır. Bu nokta da gözönünde tutularak, 1961.1982 yıhnın bilân Doğulular duvarıa da kalmadılar. Duvariarm uzerine dikenli tcller gerdikten bagka, herhajıgi bir taarruzu onlemek maksadiyle de caddenin önü ne ayrıca telden duvar eektiter t e tank mânias için de iki sura putrelleri yere çaktılar. kı. Doğu'da fabrikalar kru geçirmeje, işçi bulamamağa başlamıştır. Batı Herlınlılerın yaj • • n " n I* l ' l ı nısıra, Sovyet ışgal bolgesınde Yakın zamana kadar, kendi ırkın dan olan Dogu Berlınlılere aleş aemı k.un A,,,,,,,,^ baz, ^,, de yan polis, Batıya ilticaların artması lerındenbunlarilticalar artmıştır. Bütün Doğu'yu iş göreraej hale sakmuş ve açlık başlamıştır. ve Boğuda işçi kriıi başlaması iize Doğu da 4Bu arada 1 O. Mark Doğu Almanya Markına tekabül ettiği için, iktisarine, tut»munu degiştirdi. Kapılarda dı durumun zorlaması Sovyetlerı, açıkta kalan Doğululara apartman inşası için getirtüen bazan muharebe haüni alan süâhlı malzeme ile duvarın örülmesine sevketmiştir. çarpjşmalar olpyor. Bu suretle o zamana kadar Yazan: Özer Öztep Fakat, son gunlerdeki olaylar, Doju Alman Halk Polisinin gün geçtikçe sertleştijini, kendi ırkından olanlara artık ateş açmakta bir beis görmediğini göstermesi bakımından ilSİnçtir. Dünya ajansları hemen hemen her gün artık Halk Polisinin küçük yaştaki çocuklara bile ateş açtığını yaymakta ve Batı Berlinde bulunan üç ışgal kuvveti kumandanlarının. Sovyet îşgal Kuvveti Kumandanları ile temaslara başladığını kaydetmektedir. Doğu Alman Halk Polisinin sertleşmesi ise; Dojudaki »k.tisadi hayatın her geçen gün biraz daha çökmesinin bir sonucu olarak kabul edilebilir. Bunu izah için de, Sovyetleri 13 ağustos günü 46 kilometrelik bir duvar örmeğe sevkeden sebepleri incelemek yerinde olur kanaatindeyiz. 1949 dan 1961 ağustos ayına kadar Doğu Berlini terkedenlerin sayısı, Mülteci Teşkilâtı tarafından verüen bilgiye göre 2.712.547 dir. Işte bunun içindir ........»..•••»>>» şehırde bulunan 59 giriş kapısından 36 sı kapatılmış ve üç kapı bırakılmıştır. Bu üç kapıdan biri Batı Almanyahlara, ikisi de yabancılara tahsis edil mistir. Batı'dan Doğu büiyesine yabancılardan başka serbestçe gırıp çıkanlar yalnız doktorlar ve demiryolu personelidir. Zira Dogudaki hastanelerde hiç üoktor kalmadığı için, zaman zaman Doğulular, Batıdaki dok torlardan yardım istemektedir ler. Demiryolu personeline jelince, bu da bütün dünyada tatbik edilen bir usuldür. tşte, Doğu Alman Halk Polisi, iktısadi durumlarının bozuiarak açlıkla karşı karşıya kalınası sonucudnr ki, artık sertleşmeğe ve silâh kuUanBJağa başlamıştır. Bu sinirliHk havası birbırıne çok yakın olan kapılarda zaman zaman muharebe denebilecek şekılde silâh çatışmalarına yol açmaktadır. Bütün etrafı kıskıvrak Sovyet bloku ile örülü olan Batı Berlinde yasıyanlar, artık zaman zaman geceleri makineli tüfek sesleri ile yataktan fırlamakta, heyecan içinde sabah lamaktadırlar. Gün ağarmağa Lavand Kolonyaları İlâncılık: 4400/7338 Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs Işleîme Müessesesinden: «Biı bu dtıvarları severek restermiyoroî. Çünkü. 46 kilometrc oıunluğunda ve Batı ile Dogu'yu ayıran duvarları biz yapmadık. Ancak biz bunları, Batı ile Kotnünist idaresindeki Beriini gâstermek ÎÇÎD gösteriyoruz. Batı kesimindeki ailelerin akrabaları Doğu'da yaşadığı içindir ki, sv. \ larda sık sık hâdiseler cereyan ediyor. Şuna inanıyoruz ki; Dogu Alman Halk Polisi uzenmıze ateş açmamaktadır. 13 ağustos 1961 den bu güne kadar Doğu' dan Batıya 13 bin kisi geçmıştir. Fakat ateş açılarak ölenlenn sayısı 100 den fazla değildır Bu da, ne de olsa aynı kanı taşıdığımız Halk Polisinin tutumunu göstermez mi?..« Bu sözleri, 11 kişilik Türk Gazeteciler Heyetine üç saat izahat veren Batı Berlin Hükümetinin Sosyal Yardım fşlerini tedvir eden Senatör Czerniewicz söylüyordu. Yeraltı Kablosu Satın Alınacaktır 1 Müesesemiz ihtiyacı için 1000 metre NKBA tipi 3x70 mm2 lik 10 Kv. yeraltı kablosu teklif alma usulü ile satın aîınacaktır2 İlgüiler hazırlıyacakları tekliflerini co 7,5 teminat ile birlikte 29 haziran 962 cuma günü saat 17,30 a kadar Müessesemiz Umum Müdürîüğüne tevdi edeceklerdır. 3 Postada vâki olacak gecikmeler nazarı itibare alınmaz. 4 Müessesemiz ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. (Basm 9080,7356) RadyodâŞBügUn 7J27 Açılış v« program 7.30 Melodıden melodiye 8.00 Haberler 8.15 Oyun havaları 8.30 Solodan orkestraya 9.00 Kapanış. 11.57 Açıhs ve program 12.00 Çarkılar (Tacettin Uygun) 12.20 Karışık şarkılar ve sevilen melodiler 13.00 Radyo bağlama ekipinden oyun havaları 13.15 Haberler 13.30 Andre Kostelanetz 13.40 Şarkılar (Gülizar Ersel) 14.00 Konser saati 15.00 Kapanış. 16.57 Açılış ve program 17.00 Beraber şarkılar 17.20 Hafif müzik 17.30 Türküler (Selahattin Erorhan) 17.50 Küçük Orkestra 18.15 1leri Türk Musikisi Korosu 18.45 Haberler 19.00 Reklâmlar geçidi 19.40 Şarkılar (Sadi Hoşses) 20.00 Caı müziği 20.15 Olaylar ve yankılan 20.30 Şarkılar (Recep Birgit) 20.45 Sohbet saati 21.00 Şarkılar (Safiye Aylâ) 21.20 Plâklar arasında " 22.00 Reklâmlar geçidi 22.30 Dans müziği 22.45 Saz eserleri 23.00 Haberler 23.15 Çeşitli müzik 23.55 Program 24.00 Kapanış. ÎSTANBUL ÎL RADYOSU 17.58 Program 18.00 Sevilen sesler 18.45 Fransız empresyonistleri 19.15 Radyo ile îngilizce 19.30 Yemek müziği 20.00 Piyanist Cannen Cavallero 20.15 Plâklar arasında 20.45 Miguel Amador ve Flo Sandons 21.00 Konser saati 21.30 Bela Sanders ve Rubino Orkestraları 22.00 Senfonik müzik İSTANBÜL 22.30 Çefitli müzik 24.00 Kapanış. ANKARA 6.57 Açılış ve günün program!arı 7.00 Günaydın 7.20 Müzikle jimnastik 7J0 Haberleı 7.45 Şarkı ve saz 800 Hafif müzik 8.30 Kanşık şarkılar 9.00 Ev kadınının not defteri 9.45 BiUy Vaughn Orkestrası 10.00 Kapanış. 11.57 Açılış T» programlar 12.00 Hafif yem»k müai*i 12.2â Küçük ilânlar 12.30 Müzehheı Güyer'den şarkılar 13.00 Haberler 13.15 Küçük konser 13.45 Nezahat Bayram'dan türküler 14.00 Fred Waring Orkestrası 14.15 Gönül Akkor'dan şarkılar 14.30 Ted Heath Orkestrası 14.45 Saz eserleri 15.00 Kapanış. 16.57 Açılış ve programlar 17.00 încesaz'dan Ferahnâk Fastı 17.30 Trafiğe dikkat İT.^İHafif müzik 18.00 Rekiam programları 18.30 Küçük ilânlar 18.35 Yurttan sesler 19.01 Haberler 19J5 Yaşadığunı> günler 19.30 Ismet Nedim'der. şarkılar 19.55 Küçük dinleyı cilere masal 20.00 Peto Rugo lo Orkestrası 20.15 Olaylar vs yankılan 20.25 Küçük ilânlaı 20.30 Gül Batu'dao şarkılar 21.00 Konser salonundan 21.3< Haftanın portresi 21.45 Cole tnan Hawkins Orkestrası 22W Türkiye Büyük Millet Mecîıs; saati 22.15 Necdet Tokatlıoğlu dan şarkılar 22.45 Haberler 23.00 Gece konseri 23.30 Ca/ 24.00 Kapanış. BAY OSCAR: başladıjl sıralarda da Slerı kapışarak bır gece oncekı İîolayların bikâyesini merakla j okumaktadırlar. : Berlinliler, işgal kuvvttleriİnin Berlini terketmesini arıu »etmemektedirler. Senatör Czer niewicz de aynı kanaatte olduSğunu şu cümlelerle ifade etîmektedir : 2 «îşgal kuvvetleri burada kal îdığı müddetçe hür yaşıyaca E ıılllıılıııııııı Hiç bile öyle değil... Ben doğru numara çevirdim Siı yanlış açmışsınız. JANE'IN KİZI 175 Pek fena kızdı cafaba .. Bisiklet bciüiyordu zavallı. Gelenler polis mi idi? £vet. Ne istiyorlardı? Bana Nino'nun ölümünü haber vermeğe gelmişler. Demek ki biliyorsunuz. Ben de size akşam gazetesini getirmiştim. Tonio, gazeteyi okumadan evvel, Augıısto'yu yanma oturttu: Sen önce bana, bu iş nasıl oldu, onu anlat, dedi. Augusto, meseleyi teferruatiyle anlattı. Falrat Nino'ya silah çekmek zorunda kaldığı andaki duruma hiç temas etmedi. Antonio dikkatle dinliyordu. Bazı tefreruatı öirenmek istcdi. Cam kirmadan içeri girebildin mi? Mükemmel girdim. Maymun. cuk işledi. Prenses uykudayk«n işimi gördüm. Tenbih* ettiğiniz gibi, eline tabancayı değdirdim, sonra silâhı yere bıraktım Ondan sonra çıkıp gittin mi? Evet. Bir dakika daha fazla durmak istemiyordum. Tonio düşünecli düşünceli sordu: Acaba Nino ne zaman geldi dersin?. Belki ben çıktıktan bir saat. yahut iki saat sonra. Evet, mademki Nino. şu kocakarının icabına baktıktan sonra geldi, onu kim öldürmüş olabilir? Polis ne diyor? Nino. Pren?esi kıskançlık* yüzünden öldürmüştür, diyor. Yahut CUMHlKlYET'in Tefrikası: Resimlı Roman: 221 M^L'UN KI Z Cizen: YVES SAYOL Çeviren' Mazhar KUN1 rA2An:AfAURfCE DEKOBRA da Prenses, kendisine ihanet ettiği için Nino'yu öldürdü diyorlar. Ama biz biliyoruz ki, llona'yı oldüren sensin. Şu halde, Nino Romadan döndüğü zaman kadin ölü bulunujrordu, yani Nino'yu öldürmüş olamaz. Onu Nino'nun öldürmüş olmasına da imkân yok. Çünkü kadın zaten ölü idi. Bunun tek izahı şu olabilir: Yeğeniniz metresinin ölmüş olduğunu görünce yeisten deliye dönmüştür, kendi kendini öldürmüştür. Tonio başını salladı: Nino'nun yeisinden kendini öldürmüş olmasına ihtimal veremiyorum. Yeisinden dedimse. aşkından demedim Belki *» saŞmal inegim elden gitti diye yeisinden intihar etmiş olabilir. Tonio susuyordu. Augusto'nun izah tarzı onu tatmin etmiyordu. Augusto'nun zihni başka bir şeyle meşg'uldü. Usakla hizmetçjnin ve soförün silah sesi duymadıklarını polisler biliyorlar mı? SON MACERA 53 : HAMDIVAROGL U Bunun üzerine Rouvenat; delikanlınm ellerini sıkarak: Siain kibar bir insan olduğunuzu zaten anlamıştım. Demek yanılmamışım: dedi. Edmond o esnada «Allahaısmarladi)> diyerek koşar gibi uzaklaştı. Bu mnnzara karşısında Rouvenat ruhaf bir duysu ile kendi fcendine: Zavallı çoenk: dedi. Kızı hakikaten seviyormuj! Ne yazık... Edmosd bu suretle müthiş bir darbe yeıniş oluyordu. Burada da karşısma bu ihtiyar çıkmıjtı. Ne talihs'7 insandı. Hayyatta artık onu bağlıyacak ( • kalnv.ştı? Biçare delikanh hızlı hızlı yüıjyurdu. Bir kaç dakika sonra tarlalara daldı Akluiı to&lıyamıyordu. Ümitsizlik içinde bocalıjordu. Bir çan sesi kulağına gc)di. Artık öğle olmuştu. Daima koşan Edmond şimdi Sevillon çiftüğinin karsısuıdaki yamaçta MB. Birıleıı durarak sevdiği kızın yaşadığı yerleri son bir defa görmek Utedi ve: EJvedâ Blan< h«. diye hağırdıktan sonra kayahklaıa ılajııı ko«ma«a ba^ladı Kendini şu uçuruıııa atsa ne 1yi olacaktı? Bütiin »stirapları dinecekfi. (Arkası var) Hayır. Ama, gazete yazıyor. Hiç bir şey duyulmamış. Okuyun, bakın. Tahkikat sırasında herhalde bu nokta üzerinde durulacak Neyse, asıl önemli olan taraf benim villâya kimse görmeden gırip çıkışım. Işin bu hazin »onuca ulaşmasından dolayı çok üzgünüm kumandan. Fakat düşünün bı; kere, siz emir veren beyimsinız, ben hareket eden kul. Onun için şimdi sizinle yaptığımız işbirliğinin mükâfatını hatırlatma cesaretini göstereceğim. Tonio. böyle bir zamanda' para işini düşünecek halde değilmiş gibi, içini çekerek oturduğu yerden doğruldu: Ha! Doğru ya, dedi. Sana bır miktar dolar peşin vereyim, olur mu? Hayhay, elbette. Tonio bir dolap açtı. içinden bir demet banknot çıkardı. Augustoya yirmı dolarlık 25 banknot verdi. Augusto, paranın hepsini birden alacağı ümidinde olduğu için bu kadar paraya yarım ağızla teşekkür etti. 2000 dolar yerine 500 dolar mı veriyorsunuz? Dur, Augusto, biraz kendıme geleyim, çok heyecanlıyım. Bilirsm ki ben sözümde duran bir adamım. Paranı tam olarafe alacaksın. Augusto'nun içi rahat etmişti. Kalktı, gitmek için izin istedi. Tonio: Her ihtimale karşı teması kesmiyelim, dedi. Beni Sorgu Hâkimi çağıracak, nasıl ifade verdiği;ni sana söylerim Ne olur, ne olmaz, belkı seni de çağırırlarsa ağız birliği etmiş olalım. Beni niçin çağırsınlar? Yüzümü gören olmadı ki! Bu işle ztrre kadar alâkam yok.. O halde?. Evet, tabii. Augusto, dolarlarını, pantalonunun arka cebine yerleştirdi, veda edip çıktı. Villâ Semiramiste kjmseye görünmemiş olduğu için polisten hiç korknjaması icap etfir;ini düşündükçe seviniyordu. Fakat Tonio'dan aldığı paranın azhğı bır soğuk duş tesiri yapraıştı. Kumandanın, sözünde durmamasına imkân yoktu. Yeğeni öldü diye onun hakkmı yiyecek değildi ya! XXV Augusto evden henüz çıkmıştl ki Tina merdivenden indi. Tonio'yu, o meyus, o bitik haliyle görünce sordu: N'e oluyor sevgilim? Misafir mi fieldi? Pencereden poli's arabasını gördüm. Neye gelmişlerdi? Arkası var
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle