Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 22İVfayıs 1962 Carlo Poııti, gönül verip dünyanın en gözde artisti yaptığı kadını anlatıyor Kırlangıç balığı Yazan: Selçuk M. Kaskan oknyocnlarım; içinde bulnnduğnmnz g&nlerde, her zaman biraz geç gelen tstanbal ilkbaharının, bizi bütün varlıgı ile kucaklaması, dnrgun, betıak denizleri, ne tar»fUn estigi belli olnuyan ve su sathını ancak iri, pallu bir balık sırtı kadar ürperten, insanın ciğerini sarhoş eden tath rüzgârlariyle, içimizi, dışımızı sarıp kavraması lânm. Ama tstanbnl havası b u ! Yapar mı, yapmaz mı? Bütün nafta yüzümüze gülüp de tam balı ğa çıkacagımız tatil günleri mi bozar? Îşte bütün btınlan evvelden kestirmek «or. Yalnız bildigim bir şey varsa, şn günlerde amatör kayıklannın bo yanmıs, motörlerinin gözden geçirilmiş oUrak suda, yani denizde hazır bulnnması key iiyetidir. Ben, zorlu amatör lerden bahsetmiyomm. Onların kayıkları, bütün sene denizde durnr ve amatörlerin ekseriyetini teşkil eden yaz balıkçıİarının meradan meraya, taş ian taşa kosnp «kıymık yok» diye eli boş döndükleri günlerde bir ara teknelerini çeker, boyar, atarlar ve temmnz ortalanna do|rn artık iyice kıyılamış olan sinaristlerin peşine düşerler. Bizim, şimdilik böyle îddialarımıt yok; biz, bütün hafta işi, gücü ile meşçul olup hafta sonunda çoluk çocucuna da ailece bir çezme hakkı tanıyan ve bu arada da belki bir pazar sabahı veyahut bir cumartesi öğleden sonrası bir balık kaçamafct yapan ufak amatörleriz. Onun için biu şimdilik daha kolay işlere, meselî kır lançıç avcıhğına bakalım. Evet, şu içinde bulundugu muz baharın son şünleri ve daha bir ay kadar, tstanbul amatör balıkçılıJrmın en kolay ve zahmetsiz bir kolıı olan kırlançıçoılığın knvvetle hüküm sürmesi, gerektigi çünlerdir. Kırlan?ıc avı, tstanbul sula rında bütün mevsim devam etmekle brraber. en bol oldnŞu mevsiın. muhakkak ki ilkbahar süresi ve yaz başlançıcıdır. Bu balıfın avından bahsetmeden evvel kendisini gözden çeçirelim: Birçoklanmızın tanıdıfı kırlangıç bahğına bu ismin verilmesi, bahgın, kırmızı, mavi. vfsil ve bunların pastel tonlarının karısımı pek güzel rpnklerle süslenmis olan kanatlarından ileri gelmektedir. \ücudü de, karnı beyaz olup bu beyazlık yanlara ve sırta gittikçe yavaş yavaş sarıdan baslayıp tatlı bir açık kızılkahverengiye dönmekte, yer yer altın yaldızlı mene • vişler arzederek. bilhassa de nizden ilk çıktı&ı ânda inssrıı güzelligi ile âdeta büyülrmektedir. Bahar ve yaz sabahlannın sâkit, sıŞ sulannın kum sallanif T 3 kımıldamadan yatan bu balığın denizdeki neyrine de doyum olmaz. Takribcn 80 santime ve 8 kiloya kadar büyüyen kırlançıç balıfı van ve kann yüzgeçleri arasında bu lunan üc tane ufak ayagı ile kumun üstünde yürür. Bo??.zdan tutunuz, bütün A nadolu yakasından, AdaUra, Tuzla koyuna. diger taraftan ise Büvükçekmece önlerine kadar bütün tstanbnl kıyıla rında buînnur ve kışın derin sulara çekilip yazın sıglara gelmesine rağmen senenin her devresinde de avlanır Kış günlerinde Köprü »Uında ba lık tutanlann oltalannda çı kıverdiği gibi, gene kış geceleri, Salıpazarı Snünde lufer bekliyenlerin kısmetinde de gö rünüvermesi pek olağan hâdiselerdendir. öyle, yemin cin sine filân bakmıyan, ustalık meharet istemiyen, derviş tabiatlı, kalender bir balıktır. Zaten bir takım eski balıkçıların, tutulduğu vakit bir müddet: gork gork! diye çıkardı| ı sesten ötürü, kendisine derviş balık adım yerdikleri ve tutmasından çekindikleri söy lenmekte, hattâ ağdan veya oltadan çıkanhp yere atılır ken inliyerek donüp balıkçının yüzütıe baktıgı bile rivayet edilmektedir. KiTİançıçın «öksüz< denilea bir nevi vardır ki. bu balık aynen kırlançıça benzeyip yainız renginin pembe olmusı ile kendisinden ayrılır. Bnnnn sırt yüzgeçlerinin dikenleri uzun oInp. çenesinden sakal gibi sarkan saçakları alanına «dikenti iiksüz» denir. Bir takım balıkcılarca kırlançıç'ın 1520 santimi geçmiven ufaklarına Mazak denilirse de, bunların bir kısmımn çörünüş itibarivle kırlangıça benzemeyip baş tarafının tekir halıftın: andırdıjı \> Mazagın, Kırlansır'in baska bir cinsi olduSu da ileri sürülmektedir. Amatör bahkçılıkta Ilydro*!loçie tahisli yapmıyacafımız j'in bu balıjın sülâles! hak. kında bn kadar malumatın bize kifayet pdrceŞİ kanaatindevim. Ancak kırlangıç balıgı, bfiyük kafalı yani açırlıfının belki üçte birini kafa kısmının işgal etti*i lir balık oldu5u için oltasına eelecek olan 2530 santimden yani takrlben 350400 rramdan ufak balıklan hemen denize atmanızı ve bflyfimeye terketmenizi tavsiye euerim. Onlar biivüyecek ve günün birinde eene sizin olacaklardır Rircnk medenî memleketlerin balıkçılık nizamnameleri bu hükümleri âmirdir linrada bir dostumnn hasından geçen bir vak'ayı anlatmadan geçemiyecpiim. Kendisi Cenevre'de eöliin kenarmda dolasırken balık tntan bir adamcafıı görrnüş ve bir amatör sevkl tabiisiyle sevre baslamıs.. Adam oitasma ırelen kücük bir balığı, arkasın dan bir ikinciyi kalrlınp birbiri arkasına göle atmca. bizimkisi davanamavıp sormns: Niçin tuttufunnz balıklatekrar çöle atıyorsunnz? Yirrni santimden nfaklar da ondan. . Yagak mıdır? Evet polis gflrftrce eeza yazar. Bizinkisi «polis yok etrafv ta» gibilerde laga sola bakınınca. adam anlamış ve eliyle gögsüne vurarak: Buradaki polis, demis. bu radaki .. Allah biılere de kendi polisimizin kendimlz olduğu gün lerl göstersin. Geleeek yazımda kırlangıç s\inda ve çorbasında buîns raak üzere hepinize bereketli balıkçılık temenni ederim efendim. rı "Sophia nerede çahşırsa, yuvamtz orasıdtr bixim. İster Parisin Foche caddesindeki iüks bir apartman, isterse ufaah bir İsvicre evi ofsım, hepsi bir bence. İçinde Sophia bulunsun da..,, Film dünymsı bir frrtmalar ülkesidir. Aşklar, ynvalar bpkı üç lünltik rüyalar, karton evler fcibi yıkıltp yikılıp gider b a ülkede. SkandaHer birbiriyle yançır. YUdızlar pınldar. yükselirler ama. zaferlerin dorugnnda baş dönmesine tutulnrlar, giinlerin matiuluğnnn yaratan değerleri göremez olurlar, doymaz bir ihtiras yapışır yakalanna ve ardmdan sürükler onlan. aErişilemez» in peşinne en güzel şeyleri yitirirler de, bibnezler. Bu acayip dünyanın pınlti ları yalnız Sophia Loren'in gözlerini kamaştıramadı. O, yuvasım ve aşk hayatını çıl gın fırtınalara kaptırmamayı bildi. Başdöndürücü bir hızla yükselirken, olduğu gibi kaldı. Yani bir gün büyük prodüktör Carlo Ponti'nin gönül verip de edünyanın en gözde artisti» yaptığı basit Napolili kut. SAfiLAM VE DtNLENDIRİCt BtR AŞK Gerçekten, Sophia Carlo aşkı, yıllar yılıdır bir skandal ler dünyasının ortasmda hiç bir dı? etkinin erişemediği bir anıt gibi sapasağlam. Sağlam ve dinlendirici. Filim dünya sında her şeye geçici gözü ile bakmamn bezginliği içinde bu aşk. yükseliyor karşımızda. Güzelliğini sanatı ile unutturan Napolili kızı gözümüzde yükselten bir yönü de, bu sıcak ve derin aşk anlayışı. Karıkocanın arasında büyük bır \ aş farkı var. başka çiftieıi bir uçurutn gibi ayırabilir bu. Sophia'nın kalbinde ise yılların adı bile yok. Her yerde, her sözünde ve davranışında bu nu dünyaya açık açık göster di. Fakat acaba Carlo ne dü şünüyordu? îşte ilk defa bu konuda o da açılıyor; samimî, içten bir yazı ile saadetlerini anlatıyor. Yazının başlığı «Karım Sophia». Şöyle başlıyor: HEM İS, HEM EV HAÎATIMIZDA BERABERİZ «Sophia ile ömrümüz mutlu ve tabii akıp gidiyor. Hem iş, hem ev hayatımızda beraberiz (bir lilim şirketi kurduk b e raber). Hafta boyunca birlikte çalışıyor, pazarları da evde başbaşa dinleniyoruz. Dünyanın bütün anlaşan çiftleri gibi. Hemen hiç sinemaya gitmiyoruz. Sophia, kendi çevirdiği El Cid ülmini bile daha baş tanbaşa görmüş Geğil. SOPHtA ÇALIŞMAK, SEBAT ETMEKLE TILDIZ OI.DU Karım, harikulâde bir kadındır, bana hiç benzemez. Na polili, hayat dolu, hisleri ile hareket etmeyi sever, her şeyi dramlaştırmaya hnzudır. Bütün iradesini, kusuTİarını düzeltmeğe harcar. Çalışmak, sebat etmekle vıldız oldu. ve bence B. B. gibi, Marilyn Monroe gibi artistleri cok geride bıraktı. Onlar püzellikleri ile, cinsî alımları ile yarattıkları iinü sanatları ile asarmdılar, Sophia bunu yaptı. NEREDE ÇALIŞreORSAK YUVAMIZ ORASIDIR Karım nerede çalışırsa. yu vamız orasıdır bizim. tster Paris'in Foche caddesindeki bir İüks apartmanda olsun. ister ufacık bir Isviçre evinde. Benim için hepsi bir. îçir.de Sophia olsun da.. Mesleğimizin çetin tarafları da vardır. Biz onun zevkleri pibi güçlüklerini de beraber kabul ediyoruz. SOPHİA, DÖRT DÎLt RAHATÇA KONUŞUR Yıldız olraak zordUT. Sophia İçin başlangıç kolaydı. Güçlük sonradan. çalışarak fizik gü zelliklerini sanatr.le unutturmayı aklına koyduğu vakit. başladı. Buçün dünyanın t=k artisti değilse bile, eşine az rastlamr artistlerindeııdir. ü>>' dili ralıatca konuşabiliyor: Fransızca. ingilizce, ispanyol ca ve itr.lyanca. Bütün bunlar şu son vıllara sığdı. BtZt ATIR \BtLECEK NOKTALAR Bir prodüktör olarak ben artistleri üç smıfa ayırırım t Yalr.ız gürellikleriyle seçilenler, sanatkâr, fakat parlak güzellifi oimıvan karakter artistleri, güzellikle sanatı birleştirer.ler. Sophia bu üçüncüIerdendir.Ben Caılo Ponti, Napolili k u hiiviyetinden. Oscar kazanan yıldız mertebesine yükselttiği karısı Sophia Lorren »le yinişimle uğraşmaya va.;ti"n karıma onun için hayranım, oyoktur. çık giyinemem, kra ıu;:ı için eşsız bulurum. bütün vatlanmın rengim urrıursa kusurlarma. ve bütün bizi a yırabilecek şeylere rağmen. Emam. Ama karım bunun için vet, bizi ayırabilecek şeyler, beni daha az sevmez. îsten döaramızdaki farklar az değil. nünce evimizrie kar.asla oynaBen. dünyanın müzikten en az nz. bazan bir kaç arkadaşınuz anhyan. en Milânolu adamıgeür, bazan biraz televizyon yım Karımsa tanıdığım en seyrederiz. Sinemaya yalnız, müzik seven insand:r. Düşü mecbur kalınca gideriz. Lükş nünüz. bir gün Ne\v York'ta yoktur yaşayışımızda. Hizmetbir konser gecenin üçünp kaçimiz, çoförümüz, kuvaförü dar sürdü. ben uyuyakalmı müz, sekreterimizden ibaret sım, Sophia o bulutl^rds ııküçük bir klânımız var, dünçuyordu. Gerçekten çok Eyıı yayı onlarla dolaşırız. Sophia ayrı insanlarız. Resnıı ziya yı RoÜasBoyce'unda görenlev, fetlerde bunahnm ber.. Sop türlü yorumlarda bulunurlar hia da pek eclenmıv Fnıa, üama, herkes bilsin ki, bu bir cili çörünmesî gerektiğinj bidış görünüştür. Ben Roma'ria. lir ve becerir, zaten bir şeyi olduğum zaman kendi küçük aklına koydu mu. n.utUıka ya arabamı kullanınm, yoksa aspar, beni bile dinlemez. hnda göz kamaştıran lüksten daima kaçınırız. İfratlar dun EVE DÖNÜNCE KANASTA yası sinema çevrelerinde sade OYN'ARIZ bir ömür süreriz. Böylece saaOnunla beraber yaşamayı sedetimizi, müvazenemizi ve yavıyorum, çünkü beni olduğum şama neşemizi koruyabildih. gibi kabul etmeyi biliyor. Gi fiyf. Sinema âlemlnin şımanklıklarına kapılmadan sanatını adım adım yükselten Sophia Loren'in güzel bir pozu. BAY OSCAR: DKURLARLA Folli ma!um bir hırsızlık olayı W % PKOF. NİMBÜS'ün MACERALAKI JANEİN KIZI 156 Kırklareliden bir okurumuz yazıyor: Oğlum, Kırklareli. Ziya Gökalp okulunun son smıfına devam ediyor. Duyduğuma göre öğretmenleri bazı derslere girmiyormuş, yerine orta okul mezunu bir kızı sokuyormuş. Geçen yıl da böyle idare etmiş bu yıl da. Bir öğretmenin kendi yerine gayri resmi kimseyi beretmen İstanbul İl Radyosuna bir doğru olmasa gerek. tayin etme?i Yazık oîuj yor çocuklarımıza.. teşekkürler ! CEVABIMIZ: lstanbul'dan Selmin Saz: Pek çok dinleyicinin de duyguBir öğretmenin böyle bir şeyi larına tercüman olarak, fevkalâ kendi başına yapabileceğini sanmıde anlayışla teîrtiplenen progTam yoruz. O okulun başögretmeni yok larından ötürü tstanbul İl Radyo mudur? Bir öğretmen, meşru masu temsilcilerine candan teşekkür zeretine dayanarak derse giremieder. mevcut programlarını hiç yecek curumda ise, keyfiyet o yebozmamalarını candan temenni e rin îlk öğretim Müdürlüğüne bildetim. dirilir, orası da o öğretmenin yej rine, yedeklerden bir vekil tayin Bir türlü yapılamıyan ' eder. Bahis konusu okulua da böy• le bir şey olsa gerek. yaya geçidi tskenderundan Müfit Aslan yazıyor: 16.1.1962 günü vazife ile gönderiidiğim îşkenderuna gi'mek üzere, Kadıköyden binip Haydarpaşada indiğim, numarası Emniyetçe bilinen takside 4 kat elbise ile 1 radyom zayi oldu. Haydarpaşa Ear karakolunu durmadan haberdar ettim. Ayrıca İskenderundan da resmi müracaatta bulundum. Aradan beş ay geçtiği halde. numarası malum bu takside kaybolan ejyalarım hâlâ bulunmadı. Üstelik radyo r.umaram da belli. CEVABIMIZ Durumu, ayrıca. P.T.T. Umum Müdürlüğüne bildirirseniz iyi o!ur. Bu sayede belki radyonuzu bu lursunuz! tarihinde verdiği cevapta. Akaretler önüne yaya geçidi yapılma sınm karar altına alındığını bildirtnişti. Aradan iki yıl geçmesine rağmen, bu geçit hâlâ yapılmadı. Bir öğretmen, bunu kendi başına yapamaz!. RâdyodâfBİjgürî İSTANBUL ler. 8.45 Mustafa Sağyaşar'dan şarkılar. 9.00 Saz eserleri. 9.15 Sa bah müziği. 9.45 Türküler. 10.00 öğle yayınmm programları ve kapanış. 11.57 Açılış ve programlar. 1 . K 2C ) Karışık hafif müzik. 12^5 Küçük ilânlar. 12.30 Beraber ve solo şar küar. 13.00 Haberler ve hava durumu. 13.15 Küçük konser. 13.4Ö Ulviye Taşkent'ten şarkılar 14.00 Paul Anka'dan hafif melodiler. 14.15 Saz eserleri. 14.30 Havai melodileri. 14.45 Nezahat Bayram'dan türküler. 15.00 Akşanı yaymının programları ve kapanış. 16.57 Açılış ve programlar 17.0ü Mustafa Seyran'dan şarkılaı 17.15 Hafif müzik 17.30 Osman Tu ren'den türküler. 17.45 Tanm ko nuşması. 17.50 Bağlama takımın dan oyun havaları. 18.00 Öğret menin sesi. 18.15 Küçük ilânlar 18.30 Reklâm programları. 19.00 Yaşadığımız günler. 19.30 Kemaı Öncan'dan şarkılar. 19.ii Küçük dinleyicilere masal. 20.00 Erol Eı can caz topluluğu. 20.15 Olaylaı ve yankıları. 20.25 Küçük ilânlar. 20.30 Klâsik Türk müzığı korosu 21.00 Mikrofonda tiyatro. 22.00 Türkiye Büyük Millet Mec lisi saati. 22.15 îsteğinize göre 22.45 Haberler. 23.00 Gece kon seri. 23.30 Çeşitli melodiler. 24.0^ Çarşambanın programlan ve iy: geceîer. Resimü Romaıu 200 M ı S L ' U N K I Z Çizen: Y V E S S A Y O L Çeviren: Mazhar KLfNl 7.27 Açılış ve program 7,30 Me lodiden melodiye 8,00 Haberler ve hava durumu 8.15 Şarkılar. 8.30 Operetlerden seçmeler 9.00 Kapanış. 11.57 Açılış ve program. 12.00 Şarkılar 12.20 Karışık şarkılar ve sevilen melodiler. 13.00 Tüıküler 13.15 Haberler ve hava durumu 13.30 Şarkılar. 13.50 Plâklarla başbaşa 14.10 Şarkılar. 14.25 Kon serto. 14.47 Hafif müzik 15.00 Kapanış. 16.57 Açılış ve program 17.00 Çeşitli müzik 17.30 YuTdun sesi 17.50 Konuşma 18.00 Piyano ile hafif melodiler. 18.15 Radyo kar ma faslı, 18.15 Haberler ve hava durumu 19.00 Reklâmlar geçidi 19.40 Şarkılar 20.00 Uat King Co le 20.15 Olaylar ve yankıları 20.30 Şarkılar 20. 45 Silâhh kuvvetlerin sesi 21.00 Fehmi Ege Orkestrası 21.15 Şiir dünyamız 21^0 Şarkılar 21.50 Eğitim saati 22.00 Sürat postaları!. Beşiktaştan Ibrahim Güven yaReklâmlar geçidi 22.30 Ayın sazıyor: Kadıköyden A. A. Güvener yazınat hareketleri 22.45 Amatörler Beşiktaş Akaretler ve Barbaros saati 23.00 Haberler 23.15 Ünlü durakları 3' yol ağzma rastlamak yor: Kadıköyden Köprüye 12 15 da icracıîar 23.42 Gece melodileri tadır. Otobüs ve dolmuştan inen 23.55 Program 24.00 Kapanış. vatandaşlar, karş! tarafa geçmek kikada gelen yeni ve süratli vaiçin zorluk çekiyorlar... İhtiyarlar, 11 purlar, iskeleye 7, 12. hattâ baANKARA çocuklar. sakatlar. karşıdan kar zan ancak 15 dakikada yanaşabili6.57 açılış ve günün prcgramsıya geçerken, Boğazdan, Maçka ' jorlar.. Böylece bu süratli gemiları. 7.00 Günaydın. 7.20 Dinç odan ve tstanbuldan gelip giden va ler, Kadıköyden tstanbula 15 da lalım, dinç kaialım. 7.30 Habersıtalarm tehdidi altmdadır. 1960 kikada değil. hakikatte 25 30 da ler ve hava durumu. 7.45 Bu sayılında, gazeteniz vasıtasiyle bu kikada gelmiş oluyorlar. Acaba bu bahın şarkıları. 8.00 Bugün ve konuda yapmış olduğum bir şi ârızanın g:derilme?i imkânı yok yarın. 8.15 Çeşitli hafif melodikâvete Trafik Müdürlüğü 21.12.1960 mu? llllll Mellier başmı salladı ve: «Hayır, dedi, oğlnnuzu çiftliğin idaresine iştirak ettirmek niyetinde degilim. Esasen Ronvenafnin yardıma ihtiyacı yok. Evet, olabilir. Lâkin bir çfin belli ölmaz. öliim var kalırn var.» Rouvenat sağlamdır. ölmek niyetinde değil. Herhalde ben ondan evvel ıriderim. Ama dikkat ederseniz ibtiyarladığını görürsünüz. Yardıma ihtiyacı var. Parisel her ne kadar ısrar ettiyse de Mellier bildiğinden sasmadı. Nihayet Parisel gücenmiş bir vaziyetle: Unutmayın ki Fraııçois, siıîn knzeninizdir, dedi. Belki süniııı birinde... Evet, çünün birinde ne olacakV Canını şimcli birbirimizi hırmaktn mâna yok. Rouvenat'yi çücendirmeden François'vi idareye iştirak ettirmenin kolayı vnr. Mellier, kaşlannı çattı ve: «Ne demek istediğinizi anlıyam\yoruna, dedi. Açıkca izah ediniz Canım Blanche evlenecek çağda değil mi? François'nin onu sevdi*ini bi liyorsnnuî. bvlendikleri takdirdt Rouve nat'ya yardım eder. Hem oslumun çalıskan bir insan ulduğunu biürsıııiz. Evet bilivorum... Ama l'.er şcyden evvel' Blanche'in evlenmek istemesi lâzım. Henüz çençtir. (Arkası var) miş bir çalışma eseriydı. Simon «Böylece, Matmazel Robson ile t'I'MHlîKtYET'ik Tefrikası: 106 Doyle'un cebinde bir kırmızı mu. Mösyö Fathorp, Matmazel de rekkep şeşesinin bulunuşu tesadüf Bellefort ile beraber çıktılar ve eseri olamazdı. Hayır, bunun bır bunu takip eden beş dakikahk zıtertip olması gerekiyorduman içinde de vapurun iskele tsYanında tertemiz bir beyaz inen rafında meşgul oldular Matmazel dil bulunması tesadüf eseri değilBowers'in, Dr. Bessenr'in ve Matdi. Jacqueline de Bellefort'un ta mazel de Bellefort'un kamarjları sonraya kadar hatırlamadan ka'ahep, güvertenin iskele kısmındaycak olan tabancayı, ayağıyla k?,na dı. Simon'a lâzım olan da iki daÇevirenler: >lete Lrgın Uanı xener penin altır.a itmesi tesadüf değilkikalık bir zamandı zaten. Kanepenin aîtından tabancayı aldı, ayak iskemle, pencerenin kenarındadır. ı Race, «yine de imkânsızdır. di di. » « Jacqueline mi? » kabıl?.rını çıkardı, güvertenin san I'encereyi açtı ve (kadife atkının I yorum.» dedi. «Kimse bu kadar « Pek tabii. Cinayetin diğeı yacak tsrafında bir fare gibi sessiz içinde mahut mendile sarılı) ta' işi böyle şimşek hızıyla yapamaz rısı. Simon'un cinayet mahailinde ce koşarak karısının kamarasına bancayı Nile attı.. bilhassa Simon Doyle gibi kaîası bulunmamasını sağlayan neydı? girdi ve uyurken üzerine eğilerek ağır işiiyen bir kimse.» Race. «îmkânsız!» detii. Jacqueline'in attığı kurşun. Jacqukatasına ateş etti, sonra içinde »Ama vücut hureketi bakımın eline'in cinayet mahailinde buiun«Hayır dostum, İmkansız değil. kıınıızı mürekkep bulunan şişeyi Tim Allerton'un ifadesini hatırla. dan çok seri ve becerikli!» mamasmı sağlayan neydı? Simon(bunun üzerınde bulunmaması lâ Bir pat sesi . Bunun urkasından •Burası tamam. Ama bütün bu un. Jacqueline'in yanında bülün z:mdı) karısının tuvalet masası da bir şlap sesi duymuştu Başka plânları düşünemez o» bir gece bir hemsirenin kalmasıyla üzerine koydu. koşarak »eri dön birşey daha duymuştu koşan bir «Fakat bu plânları o kurmadı sonuçlanan ısrarı. Ifte. butvin a:atiü, Matmazel Van Schuyler'in ka adam . kapısı önünden geçen bir ki, dostum. Bütün yamldığımız dığm vasıfîarı bu ikisi arasında âife atkı^ını aldı . bunu dnha ev adamın ayak seslerini. Ama vapu nokta da burası y ı zaten. Bu bir bulabihr5İn, ;erinkanlı, düşüncelı, velden is':emlfsinin kenırmj so run sanc'ak tarafında kim koşa tehevvür anında işlenmiş bir cinn plân yapabilecck bir kafa, Jacuukusturup hazır etmişti . tabancayı csktı? Duyduğu ses, ayakîarında yet gibi görünüyordu, ama hiç de eline de Bellefort'un kafası ve pia sesi kesmek için buna sarnrak ba çorıpliı! la, koşarak Tim'in kapısı tehevvür anında işlenmiş bir ciJ dakikası dakikasma ınanılmaz nı rafiına bir kurşun sıktı. Yığıldığı önünden geçen Simon Doyle'un nayet değildi. Dediğim gibi, bu 1 bi rsüratle yerine getiren aksivon ^bu defa hakiki bir isurap içinde) ayak sesleriydi.» (Arkası var) zekice plânâlanmış ve ustaca işlen I adamı. NiL GiNAYETi CHZİSTIE