Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
oencere PARADOKS Büyük sözler vardır. Bayağı sözler vardir. Bayağı töslari hepimiz bilir, knllanırız. Bunlar içinde bulandugumuı daronut göre gelişigüzei söylenmis lâflardır. Meselâ sofrada otnrnrken birden tuzluk lâzım oldn size... Sesinizi yükseltip : Yahu... dediniz, bn yemek de amraa tnzsuz olmnş, şn tuzlnfu azatsanıza! Bu, hiçbir değeri olmıyan bayağı bir Iâftır. Sözgelisl hepimiz her gün yüzlercesini k u l l a n m z böyle lâflann... Meselâ yağmurlu bir günâe eve geldiniz. Ayakkabılanmz eamnrln : H a u u ! Çocoklar terliklerimi koşturun! Ba da hiçbir önemi bnlunmıyan bir bayagı lâf! Aielâde insanlar böyle konuşorlar. Bir de büyiik lâflar var. Çok onemli, çok büyük lâflar. Bunlar vccizeîer, süzme sözler, atasözleridir. Çoğnniukla büyiik adamlar böyfc konuKurlar. Yani büyiik Iâtlar söylerler. Atasüzleri de. anonim sayı'.salar bile içimizde bir his, bu sözleri çok cski, rok büyük, çok akıllı adamların uydurmuş olduğunn belli belirsiz Lir saygıyla batırlatır bize... Sr.de insanlar büyük lâflar söyliyemiyeeeklerine göre, bir büyük lâf etrr.sk istedikleri zaman büyük adamlann sözlerine basvurorlar. Seslerini hafif değişiirip, bafifçe kaalarak, m e s e l â : Size yapılmasını îstemediğiniz şeyi başkasına yapmayınız! derler. Böyle bir Iâfın fiyakası ve etkisi başka türlüdür tabiî... EIbette : Yabu! Şu tnzlngn uzatıversenize gibi bayağı bir lâf edasiyle RÖyienemez. Veeizeleri, sırası geldikçe bepimiz kullanırız. Çünkü bn forraüller eczacılardaki müsiahzarlar gibi insan yaşayısında bir kolaylık yaratmıştır. Zekânınn lâboratuvarına girip düşüncenin imbiğinden fikrinizi uzun uzun çekmege ne bacet! Uzanırsınız hafızanmn raflarından birine... çekersiniz p ı n l pırıl arabalijh bir lâf... uzatırsınız dilinizin tezgâhına... Bu kolayh*a bepimiz alışmışızdır. Alıstıkea da vecizelerin gerçek anlamlarını düsünraez oluruz. Insanlar vecizelerin çok büyük, çok önemli, çok doğru lâflar oldoklanna çocuklnktan inanmışlardır. Sonra sonra da onlar üstünde dâşünmez olorisr. Mübareklcr, müminler için «Tanrı kelâraı», bilginler için « k i kere iki dört» neyse odnr bizim açımızdan... Halbnki gereekten öyle midir? Yasayışımm yöneten nice büyük hikmet, büyük gerçek belledigimiz nice hüküm vardir ki, üzerlerinde biraz durup düşünecek, biraz araştıracak olsak l | n e yemiş Mongolfie balonn fibi tepetaklak yuvarlanırlar degersizligin çnkuruna . Bana bu fikri hatırlatan Teni Ufuklar dergisinin »on sayısında yayınlanan B. Shaw'un bir vecizesi oldn. Bemard Shaw, çok eskiden beri eümlenln d o f m belleyip yürektcn inandığı bir veeizeye karşıt bir başka vecize ileri sürüyor... Diyor ki İrlandalı mizahçı : Size yapılmasını lstemediginiz şeyi baskasına yapabilirsinlz. Belki de onnn istefi lizinkinden baskadır. Gördünüz mü birden nasıl da tersine dönttyor iş... Şimdiye kadar inandıgımız hak ve adalet düsturu gibi belledigiraiz büyük lâf ne idi : Size yapılmasını Istemedifiniz şeyi başkasına yapmayınız! Hangisi dogrn? Şüphesiz Bemard Shaw'nnki y ü ı kere daha doğru TC bin kere daba gerçekçi... Isterseniz bsyata nygnlıyalım : M e s e l i diyelim tlz kapnskadan nefret edersiniz. Keknınndan, kıymasından, snynndan... hiçbir çeyinden hoşlanmazsınız. Bir arkadasınjzı yemeğe cağırdıgınız zaman karınua : Hanım! Ben hakkı, huknku seven adamım; bana yapılmaaını istemedigim şeyi baskasına yaptırmam, aakın arkadaşıma kapnska yapma! derseniz ne olnr? Ta arkadaşınız kapaska seviyorsa? Düşündüğünüz sürece bnnnn gibi yüzleree örnek bulabilir•iniı. Hayatta inandığımız nice hiiküraler, değişmez sandıgımız nice kanunlar vardir ki, üzerinde akıl yorduğumuz zaman on para etmediğini anlarız. Şimdi artık dudak büküyorum o çok büyük lâfa : Kendine yapılmasını istemedifin şeyi başkasına yapma! Münasebetsizli|in bnynklügüne bakın siz!.. Eger erkekler kendilerine yapılmasını isternedikleri şeyleri kadınlara yapmasalar insan nesli çoktan tükenirdj!.. fctf Şehır Köpek imha ekîpi takviye edildi Istanbul Belediyesi Temizlik îşleri Müdürlüâü, son günlerde şehir içinde dolaşan başıboş köpek adedinin çoğaldığım müşahede ede rek «Köpek imha» ekipinin takvi yesine karar vermiştir. Bilindiği gibi, Temizlik Işleri Müdürlüğünün elinde bugüne kadar 63 kişilik bir ekip bulunmakta idi. Ahnan 3'eni kararla bu ekip 100 kişiye çıkarılmış ve gece gün düz çadışmalan, şehrin başıboş köpeklerden bir an evvel temizlenmesi uygun görülmüştür. Köpekler, sokak »ralarmd» ılâhla imha edilmiyecek, toplanarak şehir dışma çıkanlıp buralarda imha edilecektir. CUMHURÎYET ıııı=ıııııınııııınıııııııııııııııııııımııi!iııııifiıtmtitımmıımiNiıııııııııııııuif>(iııımmııııııiHiııı=ıııı 15 Nâan 1961 1 tNGİLTERE MEICTUPLARI | uıı=firffifrrırrrfrfffifirfifffrrrfifffirrffrffnfiififirrifififitffiııııııııııtifiıııııııııınıııııııııiıinnrıifiiffi=nıı HEM NALINA MIHINA Ozford v e Cambridge, dünyaca tanmmıı iki büyük v e eski ilim znüessesesidir. B u üniversiteler, asır Cambridge Universitesi B Dr. Feridun Ergin kezi »ayılan bir kiliseden en çok üç mil mesafeye kadar bir ikametgâh bulmak mecburiyetinde.. Yatıh erkeklerin de usulen geceyarısına ve kızlann on buçuğa kadar yerlerine dönmü? olmaları lâ zımmıs. Londra tiyatrolarına girlenler dahi, kolay izin alamıyorIarmış. Fakat talebe icabında d vrtr veya parmaklıktan aşmasmı biliyormuî. Hattâ geceyansından »onra bu yoldan gelenleri karşılayıp utandırmak için likör ikram etmekle tanınmış bir hoca varmı?. Buran bambaşkm bir gistem. Lniversite, yabancılan büyüliyeeek güzellikte. Disiplin v e müsamaha, eahşma v e eglence, dint taassup ve hür fikirler, büyük istikbal ümitleri v e ümitsizlikten intihar edenler... Her ?ey bir arada. Cambridge öyle bir yer ki, başh başına bir an'anenin felsefesini sinesinde toplamıs. Yul Brynner mi, Cnrd Jırgens mi Japonların seyyar fuar gemisi geliyor Japonya Ticaret, Sanayi, Dışişleri ve Ulaştırma Bakanhklarmın neıareti altında Beynelmilel Ihra catçı Birliği gibi kurumlafdan müejekkil bir cemiyet tarafından organize edilen Japon Seyyar Fuar Gemisi memleketimize 1962 yılının tonunda gelecektir. 2 0 2 5 aralık tarihleri arasında Istanbul'da kalacak olan gemi yeni inja edilmiştir. ü ç büyük ıaionunda 100 den fazla fabrika ve ihracatçınm 10 bin kadar çeşitli mal l a n teşhir olunacaktır. Bu mallan n çoğunlugunu makıne, mensucat ve konfeksiyon malları teşkil edecektir. Gemi ile birlikte 100 kişilik de bir ticaret heyeti gelecektir. Esrar satıcılan 12 şer yıla mahkum oldular Esrar satmaktan sanık olarak Ikinci Ağır Ceza Mahkemesinde ıargılanan Ismaıl Eresen v e Turıan Doğan adlı iki şahıs, dün yanlan duruşmaları sonunda, 12 şer ıl 6 ?ar ay hapse mahkum edilmişlerdir. Mahkeme, sanıklan, 3 er y\l «ürgün cezasına da çarptırmış:ır. Ihtiyar bir kadın ölü bulundu Evinde 15 gün kadar önce ölen Hanife Yoldaş isminde 62 yaşlarındaki kadmın cesedi, ölüm sebe binin tesbiti için Morga kaldınl mıstır. Üç aydanberi, ikamet ettigi oğlu Misbah Yoldaş'ın Esentepedeki •inden kaybolan Hanife Yoldaj, Mecidiyeköyünde Sakızağacı cad desindeki evinde eşi Numan tara ından karyola altında ölü olarak bulunmuj, polis olaya el koymustur. Sinir hastası olan ve intihar et iği sanılan Hanife'nin cesedine yapılacak otopsi sonucu olayın karanlık görülen kısmı meydana çı lar boyunca, tarihin ve medeniye istediğini söyleyince, dâvetini mera tin seyrinde rol oynıyan bir çok nuniyetle kabul ettik. mühim fohsiyetler yetiştirmişlerKüçük gruputrıuzu yolda gören dir. Her iki ilim müessesesi arasın d i | e r talebeler, durup bakıyorlarda, nesiüerdenberi sürüp gelen dı. Fakat önde dünyayı fethetmiş hararetli bir rekabet vardır. gibi mağrur eda ile yürüyen PrinOxford, zamanla büyük bir saceton'lu profesör olduğu halde nayi merkezi haline gelmiştir. Fa King's College'in kapısmdan geçekat bu şehrin üniversitesi, çimd rek zemin kattaki odaya gcldik. bilhassa tarih. arkeoloji, edebiya Rehberimizin söylediğine göre, ve felsefe gibi branşlardaki çalış Cambridge'de erkek t;lebeye ait malariyle kendinden daha fazla Kolejlerin sayısı Churchill'in admı bahsettirmektedir. Cambridge'de taşıyan yer<: bir tesisle beraber on ise, müspet ilimlerin hızlı bir ge dokuzu bulrauj. Ayrıca kızlara lişme devresinde bulunduğu söy mahsus üç Kollej daha varmıs. Bilenmektedir. nalar, ortaçağ listemini yaşatan Cambridge'de bir gece kaldım ve bizim medreseleri biraz andıran Burası küçük ve güzel bir ü n i v e r tarzda. Pencereler. geniş yeşil sasite çehrL Yeşil sahalan, kütüp halar haline getirilmiş iç avlular» haneleri, gelenekleri, temizliği v e bakıyor. üniversitelileri ile dikkati çekiyor Nyasaland'lı dostumuzun odası Otele yerleştikten sonra, üniver hakikaten zarifti. Havagazi ocağısite mensuplarından bazılarının nın yandığı bir şömine.. bir kaWiton Park'tan gelen heyetle gö nape v e iki koltuk.. Piyano.. bir rüşmek istediklerini haber verdi radyolu pikap.. içki dolabı.. genç ler. Dört veya beş grupa aynla istidatlara ait bazı suluboya resim rak «ramıza Cambridgelileri al ler.. Bir taraftan güzel bir müzik dık. Benim bulunduğum masada çalarken, bizim sanat, edebiyat ve Princeton Üniversitesinden bir pro siyaset hakkmdaki konuşmalanfesörle eşi, bir îskoçyah kadın mız uzadı. Saat on bu;uğa doğru, gazeteci, bir Viyanalı Enstitu uye Tanganyikalı bir erkek v e Hintli ji ve bir Italyan diplomatı ile bir bir kız talebe misafir geldiler. Biz Nyasaland'h talebe düşmüştü. lçi de otelimize dönmek üzere, ancak mizde en mükemmel Ingilizce ko geceyarısına doğru kalkabildik. nuşan. bu siyah renkli Afrikalı Ertesi günü, en mühim kollejleri idi. dolaştık v e üniversite hakkında Afrikalı talebe kusursuz telâf bir çok şeyler öğrendik. fuzu, zevkli sohbeti ve geni? kül Oxford gibi, Cambridge'deki tah türü ile üzerimizde müsait intıba sil sistemi de, hoca ile talebe arabıraktı. Otel salonlarında bile, ırk sında çahsi temas esasına bağlı. farkımn bakışlara ve servise tesir Işini ciddi tutan bir talebe, ilim ettiği bir memlekette, genç ada «ahasında »üratle ilerlemek fırsamın gösterdiği soğukkanlılık v e tını kazanabiliyor. Hocaların nütahammüle hepimiz hayranhk duy fuzu ve tesiri fo)c genis. Profesörduk. Bizleri bir kaç dakika ünilere, Himalaya zirvesini seyreder versitedeki odasında ağırlamak gibi bakılıyor. Dinl tesirler ve tatssubun teressübatı her köşede seziliyor. Kollejlerden her birinin a y n ibadethaHEKAL NASSt nesi var ve günde üç defa buray» muntazaman devam edenlere rastllr lanıyor. Yemekhanelerde, öğretim FERİT t. EHRENSTEÎN üyelerinin riyasetinde dua edilmeNiîanlandılar si adet. îbadethanelere h â l t mül»Unbul 15 NU«n 1962 him bağıslar v e masraflar yapılıyor. »^>«g)v>.^v<tlânclllk: 371» 4K6 3 T a 1 « b « gayet lerbest. Spor v« eglenceyt oldukça zaman aynlıyor... Gündüzlü t»lebe, şehrin mer ravo mütejebbisltre, bizl ba dar, bn nkışık, bn bnhran zamanımızda (Atatürk) filmi i l e alâkalandırmasını i becerdiler. Takdirlerimizi esirgemlyorm ama, fösterdik leri başarınm ( n e d e n ) v e (nasıl) ını da az bnçnk biliy rmz: ReklSm babsinde Hollywood metodları ile hareket ettilçr < ondan... (Atatürk ralöRfi T « l Brynner mf o r n a a n , yokaa Cnrd Jnrgcı mi?) suali etrafında koparılan biraz mevsimsiz ve tamamen faı dasız gürultüyü hele bir kenara bırakalım da snrada meselej biraz daha ciddî bir sçıdatı bak3İım. En az 6,5 milyon dolara, yani 63 milyon Türk lirann» mı olacak filmi, kim finanse edecek? Eğer bn 65 milyon lirayı Tüı hazinesi verecekse, biz b a i$e kökünden mahalifis. Ba kadı zamansız ve bu kadar münasebetsiz bir is olamaz, diyecefiz. Za mansız. çünkü bütün gayretlere rağmen bir türlü denk getirilı miyen bir bütçenin açıfım kapatmak için bütün dünyadan ya: dım dileoirken bir filroe 65 m i l y o n lira sarfetmeye karar ve diğimizi duyanlar, halimize kahkahalarla güleceklerdir. Münase betsiz, cünkü, Atatürk gibi zaten bütfln dünyanın tanıdıfı b büyük adamı 65 milyon lira sarfiyle bizim bn dünyaya yenide tanıtmağa çalışmamız, ancak ruhlarınnza yerleşmiş aşağılı daygvsnna atfedilebileeek saçma bir hareket olnr. Dünyad çevrilen \apoleen filimlerinin masrafını Fransız hazinesi m Nelson filimlerininkini lngilisler mi, Dell Petro fllimlerininkiı Roslar mı Sdediler ki Atatürk filmtnin 63 milyon lirwnnı b; yüklenelim? Dr. MAKBULE BABÜR Müteahhit M. SABRt HAKTAN Nişanlandılar İZMÎR 144.1962 Cumhuriyet 4603 CUMHURİYET Niishası 25 Kurus Senelik 6 aylık S ayhk Tnrkty» H«ıiel Lira Kr. Lira Kr. T5.00 150.00 «0.00 «0.00 2200 4400 Baaan ve Y*yan Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeteciük Türk Anonim S i r k e t l Cağaloğiu Halkevt Sok»k No. 3941 Sahlbl Tek, filmia murafını Tfirk haıinefi dcjil de tamamen bn lşi nfiteşebbisleri verecekler«e, o zaman da dnydufumnz beyeca biraz fazla, y a p m a t a karkısiı^imız müdahalelcr bir hayli füzı lî olarak karsılansa yeridir, diyoruz. Bnndan sonra dünyada belt bir çok (Atatürk» fiiimleri çevrilecektir. Her defasında bnnları basaktörlerini, günün en büyük meselesi olarak biz mi tartısaca ğız ve tayin edecegiz, knzum? Filmin masraflan üzerinde dfisfiadüklerimizi aimdilik bn ka dar belirtmekle yetinerek bir baska meseleye geçellm. Atatürk filminin güzel, <,ok güzel olmasını istiyornz. Bn, be pimiz için en tabiî bir arzu değil mi? Feki ama, bir filmin güzel olmasının sartlan nedir, bnnlaı biliyor mnyaz, bilsek bile dösünüyor mnynz? Büyfik »ktiirle tarafından çevrilmis tahammül edilemez derecede kötü filimle oldujunu neden hatırlamıyoruz? Neden güzel bir filmin evvel güzel senaryo, sonra iyi rejisör, en nibayet de başarılı aktör de mek olduğunu aklımıza getiremiyornz? Mükemmel bir genaryosı bnlnnan ve idaresi büyük bir rejisfire bırakılmış olan, vasat de recede kabiliyet ve »Shret sahibl aktörlerln oynadıklan nice nic güzel filimler görmedik mi? T i n e rörmedik mi kl, bir çok büyül aktörler, kötü rejisörler elinde, kötü senaryolu filimlerde oynatı larak kepaze edilmislerdir? O halde niçin (Atatürk filmini şı aktör mü, bu aktör mü oynasın?) dive çürültü kopanyornz A4 (bu filmin senarvosnnu hangi meşhnr senarist yapacak, idaresin iislup sahihi. oriiinal çörüşlerl «lan hangri büyfik rejisör dernhdı edecek?) diye düşünraüyoruz? Hele çevrileeek konn, bir Kovboy filml konosn olmayıp dı kendi milletini knrtararak sahlandıran, bir çok esir milletlere dı istiklâl v e inkıl&b yolnnda rebber olan dâhi bir Iiderin haya hikâyesi ise senaryo v e rejisör daha da ehemmiyet alır ve ak törün rolü daha da geri plânda kalır. Atatürk filmi için evvelâ Panl Munl tarafından oynanan (Emi Zola'nıo Hayatı) filminin veya Elia Kazan'ın çevirdlJH Vlva Zapata kordelâsının senaristi gibi bir senarist, sonra da b a v i d Lean Frank Capra. George Stewens, Elia Kazan, Stanley Knbrick jtib bir rejisör lâzım. Zaten bnnlar olursa (TnJ.Brynner mi, Cnrd Jnr pens ml, Lavrence Olivler mi, Ale« Gniness mi veya Henri Vileoxon mn?) diye meseleyl bizim tartışmamıza Ifiznm kalmaz, er fazla başan gösterecek aktörün çabacak balonnp ise dahi başlatıldıftnı görflrfiz. Şimdilik işte bn kadar! CEVAT FEHMİ B A Ş K U 1 NAZÎME NADİ T«D l»lerlnl flllen 1dare eden Mecnl MOdUr VECDÎ KIZILDEMİR Gasetcmlze fönderUen j ı o l « nolntn. konulmamn lade edll Dânlaıtlazı m«»ul)yet kabnl ©hnnnaz. Abon« T« llan Ulert İçin. zarfm Oetune «Abone» veya d l â n SerrlaU kaydının konzoan l&zımdır. JBÜ GAZETE BASIN AHLAK YASASINA ÜYMAYI TAAHHOT ETMtSTtR. F TEŞEKKÜR DKMKT A U N I H 11* IATAŞ BAŞAR Nlsanlandılar Anktra 19.4.KS3 Cumhuriyet 4634 Doktorun yanlıs tedavtel yözOnden, henü» hayatının 1,5 b»h«nnda aramizdan «ynUrak bizleri »onsuz acılara garkeden çok »evgili birlclk evladımız ve yeğenünlz HAYIR DOKTOR HAYIR Yazan : Margueritte Lees Çeviren : Selâmi Izzet Sedes Hemşireyle, bir Doktorun a§k hikâyesidir. . . Ciltli 10 Lira AY YAYf^EVI lst.Pst.Kt.i27S' Reklâmcdık 1565,41 AZAK *••• • TIYATROSU DORMEN OYUNCULARI kacafctır. OYUNCAKCI DÜKKÂNI Bugün matine ve suarede 20 cuma 21 cumartesi 22 pazar günleri Matine ve suarelerde Matine saat 16 da suare 21,15 te Merinos ithal müsaadesi müddeti uzatıldı 8 inci kota liberasyon listesinde anayi Bakanhğının müsaadesine lağlanan Merinos ithali için Sana."i Bakanhğının müsaade belgesi isteğinde bulunacak müesseselerin müracaat müddeti Sanayi Bakanlıınca ay sonuna kadar uzatılmı;tır. VEF AT Beyogiu Istiklal Caddertnde OLİON D'OR mağazaemın »ahiplerinden ani bir kalb krizi neticeainde vefat ettigi derin teesjürle bildirilir. Cenaze merasiml bugün pazar 15 Nisan 1962 saat 13 te Galata'da Ayios Nlkolaos Rum Idlisesinde icra olunacaktır. Işba ilân hususl davetire yerine kaimdlr. Kederli evlâtlan: Sofya ve Rea Glinidi. Kederll annesi: Sofya Glinldis. Kederli kardeçleri: Mar.va Koncopulos ve evlâtlan. Yoanna Kcndaksl, ejl ve çocuklan, Yanl Glinidis (S^lânlk) ve Marina Meimaridu ve e?i (Selânik). Cenaıe Levazımatı Angelidis Tel: 44 18 52 49 15 36 ^.incıhk: 3319 4631 YORGİ GLİNİDİS'in cenaze merasiminc bizıat i»tlralc »den, çelenk gönderen eve tadar gelerek tasiyette bulunan, telefon, telgraf ve roektupla acıUnmızı paylaşan bütün dost ve akrabalanmıza a y n »yrı teçekkure teessürümüz mSni oldugundan ıayın gazetenizin tavassutunu rtca ederiz. Baçaran. Saltcan allelen lltncılık: 33M 4623 MURAT RAMt BAŞARAN'ın Bir •AV.V.V.V.VtV.V.V.V.V.V.V.' BUYUK ARSA SAHIPLERINE İstanbul Ankara • Izmir ve Adana şehirteh belediye hududları dahilınde tesis ediiecek MESKEN SİTELERİ için inşaat yapmağa müsait 10.000 M 2 ' den büyük olmak şartıyia 100.000 M2' ye kadar muhtelif semtlerde arsa alınacaktır. Alâkalıların 15 Mayıs'a kadar: İZZET ŞEFİZADE VE ORT. YAPI VE EMLAK K 0 L ŞTİ. ne Şahsen veya mektupla müracaatları rtca olunur. KÜÇÜK~SAHNE'de CİNAYETİN SESİ Son günler BİR YASTTKTA Devam ediyor. \ 100 kilo dinamit çahndı I TEŞEKKÜR Kıymetli annemiz. ablamır TIrebolu eçrafından Giresun mületvekilı merhum Tahir ve Zişan Karadenizin kızlan. merhum Asım Karadeniz'in eç! Kartal'daki bir ta? ocağının deİlâncılık: 3316/4630 >osundan 100 kilo dinamit, meçhul ahıslar tarafından çalınmıştır. Dolayoba köyünün Zeytinlik mev tiinde Faik özçelik'e ait ta? ocağının deposunun duvannı delen meçhul bir hırsız,, içerde bulunan er kiloluk 4 sandık dinamit ile 50 kapsül ve 150 metre dinamit fiili çalıp kaçmıştır. Olaya el koyan jandarma soruşturmayı genişletmektedir. NtSAN 15 ZİLKADE 10 V. 1 5 . 2 0 1 2 . 1 4 1 5 . 3 7 1 3 . 4 8 20.25! 3.31 ]10.33 5.27 9.10 12 00! 1.37 8.44 ÇAMAŞIR SİGORTASI BEKLEYİNİZ? nâncılık: 3133/4625 cnlnkların hikfiyeleri anlatılır, cinayet dersleri verilen bir nevi gece k n n n d u r . Hani snbaylar harb dersi alırlar ya. öyle. Tonio'nnn evinde, ınikasdlann, ırra teeavâzlerin, çocnk kaçırmaların, kasa bırsızlıklannın, basılı kannn neyi cezalandırıyorsa, adama para kazandıran ne varsa onnn münakaşası yapılır. Anlıyorsnn değil mi? Mükemmel anlıyornm. Bazı öğretmenlerin mnaseret adsbı dersi verişleri gibi, knmandan da vurgnneuluk dersi veriyor, desene! Tam üstüne baıtın. Sana onnn için kilisenin önünde randevn verdim. Bazı tedbirler alalım diye. Tonio'nnn küçük villâsına giderken hepimiz sapa yollardan geçeriz. Böyle ya pınca onnn emniyetini sağlamıs oluruz. NewTork'tan Napoliye üç sene evvel sürülüsün denberi, polis kendisini göz bapsinde tntnyor. Hasılı nezaret altında yaşıyor. Arasıra da, Karabinyeri'ler gelip villânın etrafını bir kolaçan ediyorlar, acaba yakısıklı Tonio kayıplara kanstı mı diye. Takısıkh Tonio mn dedin? Tabiî ya. Elli dört yaşında ama, göreceksin, furbet insanı nasıl genç muhafaza ediyor. Gümüs rengi dalgalı dalgalı saçları var. Gözleri, Chicago'dan Los Angeles'e kadar nice dilberi baştan çıkarmış. Hâlâ viicudu, bir adamı bir yumrnkta yere serecek kadar adaleli. Hasılı, elli dördünde bir genç adam. Evinde yalnız mı yaşıyor? Olacak şey mi bu? Genç kalmıs, zengin bir Napolili, kadından yüz çevirir mi? Knmandanın nikâhlı karısı, on iki sene evvel Chicago'da ölmüf. Şim YAKINDA vefatı münasebetijIe centze merasimlne i?tir»k ile evlmize taziyete gelen, mektup, telgraf ve telefonla büyük aeımıı» Jştirak eden bütün akraba \t dostlanmıza gazeteniz vasıtasiyle l y n a y n teçekkörleriınizi saygılanmizla bildlririz. Kızı: Sevim Karadenlz Ogull»n: Doç. M. Cemll Karadeniz, Dr. Ahmet Kiradenlz, Yük. MOh. Kaya Karadenfz ve gellnleri K»rde?leri: Sıddıka Glray, Tatma Alpan Cumhuriyet «12 SAKİBE KARADENİZ Hanunefendinin Adres: SİRKECİ DOĞUBANK İŞ HANI KAT. 4 Tel:27373227 37 33 (Basın 5513/463 İlâncılık: 2856/4618 E. rffirrfiııifiifiııııııııııııııııifiııııııifiıııııııııııııııınrı r = CUMHURÎYET'in Tefrikası: *~ V 1 YAIANÎMAURICE DEKOBRA MACERA dl Bettina Isimli bir esmer gnzeliyle avnouyor. Teklifsiz ahpaplar ona Tina diyorlar. Enfes bir cey. Aklında bnlnnsnn, fazla dikiz geçme, patron çok kıskançtır. Kaç yasında var, bn Tina? Kırkında fiISn mı? Augnste bir kahkaha attı. Dalga mı geçiyorsun.. yahu? dedi. Tonio"ya kırk yasında k a n olnr mn?.. Elin degmişken suna bir mnmya mfinasip görsen e ! Bettina onaltı yaşında, bir y»ş fazlan yok. Francesco, y o U n »rtasında dnrdn. Sahi mi sSylüyorznn? Onaltı yaşında ha? Demek ki pek parasız bir sey. Sen daba çocnk denilecek yaşta kızlann, olgnn erkeklere, sırf namlı kişiler diye tntul dnklrını hiç duymadın mı? Aktörlere, yazarlara, eski sampiyonlara filân? Küçük Bettina, ilk gbrdüfü gün kamandana vnrnlmns.. Koca Tonio'nnn gazetelerde adı çıkıyordn.. «Caniler yıldızı», «Amerika zındanlanndan kaçan adam», «Amerika hapishanelerinin Don Jaan'ı» filân diye... Böyle ünlü bir insanın sevdalısı olmak hul yasına kapılmıs genç bir kız üzerinde Tonio'nnn yapacağı tesiri anlıyorsnn ya... Bettina o ilk tesadüften sonra kumandandan ayrılmamış. Beraber mi yaşıyorlar? Camdan bir kafeste yaşıyan bir çift kuş gibi... tnan bana. kumandanın şakirdleri onu kıskanıyorlar, Tina'ya göz süzmemck için kendilerini zor tutnyorlar. Hos, genç adamlar anıa, kızı bastan çıkarabileceklerini hiç sanmıyornm. Tonio'ya Allah gibi tapıyor. Tina kiliseye gittlğl zaman Meryem'e dna : HAMDİ VARÖGLU Merak ettlgim bir çey rar. Knmandan diye ad takmalarımn sebebi ne aeaba? Efendim, vaktiyle, Orta Amerikada bilmem hangi küçük Cumhuriyetin bir baakanhk adayına mnhafızlık etmiş. Adamı, bir bomba atıp ortadan kaldırmak istiyen üç mendebnm üç tabanca knrşnnnyla benzetmiş. Herif Cumhnrbaskanı seçilince Tonio'yn yüklüce bir çekle bir de «Batan güneş» nisanının Kumandör rütbesiyle mükâfatlandırmış. İşte bn yüzden patrona knmandan adı vermisizdir. Bn adamla tanışacagım için memnnnnm. Görürsnn bak, yaman adamdır. ö y l e bnyüklnk taslaması filân yoktur; ama büyük isler başarmıştır, doğrnsn. Her cumartesi akşamı böyle kabnlleri olnr mu? Evet, on iki tane gedikli misafiri vardir Benim gibi. hani Romada, Pariste, Londrada filân edebî toplantılar yapılan salonlar vardır; dostların knyruğuna teneke bağhyan kisilerin kurdnkları toplantılar. Bu da onun tersi. Tonio'nun evinde iğneli lâflar edilmez, az çok karanlık felsefe hahislerine glrisilmez, yalnız, son otnz sene zarfında yapılan soygnn Villâya çıkan yoknşn, Ikisi yanyana tırmanıyorlardı. Saat akşamın sekizi idi. t1fukta henüz kaybolan günes, gökte biriken bulutları morlu sarılı renklere boyuyordu. .Nopo!i körfezi. ilk yıldızların pırıltılariyle bezenraiş mavi bir atlas gibi pırıldamafa başlamıştı. I z a k t a . Vezüv yanardağı, uykusu yüreklere pek de emniyet vermiyen bir canavar gibi ihfişamlı bir kümbet halinde yükseliyor. ayna kadar dümdüz denizde kayıklar gidip geliyordu. Baksana bana knzum, yabancı birini getirdin diye patron sana içerlemsin? Angnsto manalı bir hareket yaptı. Tok canım! Sen benlm arkadaşımsın, memnnn olnr. Hem de eski hatıralarını dinliyecek kimselerle konasmak hoşnna gider. Francesca başını salladı: Eski hatıralannı ha? Azizim, namlı bir gangster, çetin işlerde desteklediği eski çevresine, eski arkadaslarına veda etti miydi, Scala yahnt Metrepolitan »abnelerindeki hatıralarını anmaktan hoşlanan bir ihtiyar Primadonna gibi olur. ederken, sevgili Tonio'snnnn eski günahlannın affı için, bir de polislerin eline duşmemesl için yalvanyor. Frarıcesco, arkadasımn yftzflne hayretle baktı: Olnr şey defcil! diye mınldaodı. Doğrnsn, geçmlsl bn kadar kirll bir adam b a kadar talibli olmaga hiç de lâyık dejil. Bnnn bllmi* ol. Seaıizce yallarına devam ettiler. Amfnrto, ylrmi dBrt yasında, bir deri bir kemik genç bir adamdı. Tvristlere rehberlik ederek kıtı kanaat yaşıyorrdn. Ü n i v e n i t e y e devam etmiş, yabaneı diller Sğrenmişti. Fakat haylazın biriydi. Hiç sıkıya telemlyordn. Bellrli saatlerde çalışmak üzere belirli bir ise devam etmesine imkân yektu. Onnn için, zaman zaman gelen tııristlere Napolinin güzelliklerini anlatarak yasaznayı hesabına daha uyçun bnlmnştn. Francesco da, arkadaşı gibi züğürttü. Tirmi bir yasındaydı, yasını da hiç göstermiyordn. Testekerlek yüzü, tornbul yanakları, içleri gülen gözleri, çünlük hayatın çeşitli o l a y l a n karşısında daima hayretler için de gibi gözüken çehre ifadesiyle bir oknl öğrencisine benziyordn. Bir bakkal dükkâmnda tezgârtardı. Az para alıyordu. Allahın günü bakkaliye esyası satmaktan nsanmıştı. Augusto i l e ikisi, Tonio'nun derslerini dikkatle takibe karar vermislerdi. Onun haftadan haftaya verdiji bu dersler, Napoli sokaklarında sürtmekten yornlnp bir kenara çekilmek istedikleri zaman kendilerine fay dalı olablllrdl. Dnomo caddesln de aylak aylak gezmek, n h t ı m boynnda güneslenmek yorncn işlerden değildi, ama irad getirmiyordu. Ciddî snrette işe p rişecekleri, yani bir gnn içinde belki milyonlar kazandıracak bir vnrgnn vnracakları akşam, knmandanın bedavaadn verdigi övütlerden faydalamnalan iyi olacaktı. Kıyılar çölgelenmeğe başlamıstı. Kapri kajaları ağır ağır silikleşiyor, a y doğunca, gümüş pırıltıîarını daha gözalıcı hale getirmeğe hazırlanıyordu. Ama knmandanın söhreti Dfinyanın en güzel koyn, o akde bir zamanlar dünyayı tntsam, şöhretine her zamankinmuştu. den fazla hak kazanıyordu. Aksini söyleiyorum. Hattâ Fakat. çitfer, ağaçlar v e ses bizim Tonio çok da scvimlidir. siz bahçeler arasından yanyana G.'iıgsterler galerisinde baş köilerliyen Napolili iki genç, dcşede yeri olacak. koruıı b u eşsiz güzelliğine hiç Peki, işden niçin çekildi? dikkat etmiyorlardı. Amerîka hükümeti kendiAugusto ile Francesco, tabiasini düpedüz memleketten koftın turistlere, şairlere, ve âşıkdu da ondan. Ama bizim kulara mahsus olarak yarattijı bu mandan, Amerikadan koğulan manzaraya alısıktılar, onu seyöteki gangsterlere benzemez. redecekleri yerde daha başka Bir kenarda parası var, knrnaz adam. Kendisini Sam amcaya bir işle meşguldüler. soydnrmadan kapağı buraya Francesco birden dnrdu, yaattı. nındakine sordn; sifte gibi galına salına yürüyüsüyle gerçekten güzeldi. Kemerli burnn, nfacık ağzı, kadife kadar yumnşak bakışlı, ıri siyah gözleri, basının dnrnşundaki zarafet, esmer yfizfinn, ya nına fazla yaklaşmadan zevkle •eyredilecek, ağzının tadını bilenleri imrendirecek bir halâvete bürüyordu. Francesco, genç k m n peşi sı* * * ra dehlizlerden yürürlerken, ya Beyazlı, pembeli süsleriyle va nındakini dirseğiyle dfirttü, enilyalı, çilekli bir Napoli donliyle «Lokman hekimin ye dedidnrmasını mndıran küçük villagi» m&nasına gelen bir işaret nın önüne gelmislerdi. Villa, yaptı. rengârenk çiçekli bir bahçenin Bettina onları, zemin katındaortasındaydı. Tonio'nnn bahçe ki büyük odaya aldı. Bnrası, ile nfrasmafa vakti bnlundugu Tino'nnn, rastgele satın aldıfı aolaşıhyordn. kullanılmış esya ile döşeli bir Bn eski haydndnn cenginligiotarma odasıydı. Bn eski eşyani gösteren yegâne dış alâmet, nın bir kısmı Don Carlos zaNew Tork'tan getirtraeğe mumanından kalma idi. Hele oyvaffak oldnfn lüks bir Chrysmalı, kakmalı, sedefli bir konler araba idi. Bn araba ona, sol vardı ki, Verone'lu Fra GioCalifornia v e Florida çeteleriyvanni'nin elinden çıkma diye, le ortak oldnğn devirlerdeki saavuç dolusu dolar vererek alınhane hayatını hatırlatıyordu. mışt;. Hos, bn lüks arabayı seyrek kul Tino bn konsolla övünürdü. Ma lanıyor, Amerika bahriyesinin ceralarla dolu mazisine ait vekrnvazörleri gibi selofandan s i k a l a n b n konsolda satılıyorbir kılıf içinde, naftalinlere yadu. Bnnlar, sabık haydudun ma tırarak muhafaza ediyordu. rifetlerini anlatan N e w York'Augusto, alışık adımlarta nn polis gazetesi, Nevada eyabahçeden geçti, üç sert, iki u letinde, kendisini yakalıyacak zun tık tıkla kapıyı vurdu. Betolanlara bin dolar mükâfat vâtina sürgüyü çekti v e misafiri dedilen bir dnvar ilânı, delil gülümsiyerek karşıladı. Kırmıyokluğundan dolayı beraet etzı renkte kısa bir eteklik, işletigine dair olan mahkeme il&mı meli bir beyaz bluz çiymişti. suretleri, celpnameler, hasılı Tonio'nnn hoşuna gitmiyeceğini bn kannn dışı şeririn karma kabildiği için aşırı sayılmıyacak rışık mazisini anlatan sessiz sekilde dekolte idi. Knmandan, şahitlerdi. sevgilisinin başkaları tarafın(Arkası var dan beğenilmesini istemekle be raber, fazla açılıp saeılmamasını da her zaman tavsiye ederErguvan Ağacı romanımızı 7. di. tahifemizde bulacaksınız. Bettina, lneeeik bell, genl» kalçalan, tecrflbeli bir eski *