Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÖÖKf CUMHURİYET .. 5 Mart I9«2 HIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIİIIUIIIIIIIIIIIIİIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIII! i Nüremberg Duruşmaları» tepkılerını ınceden ınceye tesbıt ediyor. Bazıları gördükleri şeyler karşısmda gözlerini kapıyor lar. Birçokları donup kalmışlar d:r. Daha hassas olanlar ağlamağa başlıyorlar. Bu hassas kişıler arasında evveîce Hitler'in nutukları karşısında ağlıyanlar da bulunmaktadır! Hattâ bunlar Anne Frank'm piyesinı seyrettikleri zaman da ağlarlar. Bu gibi kişiler için her şey, üstun bir otoritenin idaresi altındadır ve kendıleri hiçbir zaman sorumluluk duymazlar. Her şey onlarca dünyanın gidişi icabıdır ve buna hiçbir etki yapamazlar. Bugün ağlarlar, fakat yarın tekrar aynı şeyler vukua gelse. insanhğın başına aynı belâlar yıJılsa. bunu önliyebilmek için hiçbir gayret. hattâ kıpırdanma yapmjyacaklardır> PRENStPLERİN İNKARI Işte yukardaki pasaj. «Nüremberg Duruşmaları» adlı fılmın bir sahnesidir. «Almaniar üzerme çevrilmiş ve A\lmaniarın dıkkatini çekmek ıstiyen» bir filim! Buna rağmen filim «Almanlar işte böyledir!» demek istemiyor. Şimdıye kadar Nazi Almanyası ve Ikinci Dünya Har bi üzerine çevrilmiş hiçbir filmin milletlerin adalet duygusunu incitmeden ve mümkün mertebe tarafsız bir görüşle «Nüremberg» filmi kadar hareket etmedıği sinema çevrelerince belirtilmektedir. Örneğin. bu filimde baş sanık olan Alman yargıcı Ernst Jannıng (Burt Lancaster) kaba ve vahşi bir Nazi olarak değil. bir trajedi kahramanı olarak canlandırılmaktadır. Uluslararası çevrelerde tanınmış eski bir hukuk profesörüdür ve prensiplerıni inkâr ederek insanlığa karşı suç işlemekten gekınmemıştir! Bu son aylarda sinema dünyası ve televızyonda «Üçüncü Reich» üzerine birçok dokümanter seyredilmiş ve bunlar pek çok gerçeği göstermekten geri kalmamışlardır. Fakat Stanley Kramer'in ve Abby Mannın bu filmi dokümanterler ile gösterilroesi mümkün olmıyan şeyleri de gözönüne serebiimiştir: Zihniyeti. problemleri. Üçüncü Reieh Almanyası insanlannın acıları ve harb sonrası yılları... FİLMİN KAHRAMANLARI : SPENCER TRACY: Almanyadaki Amerikan Sektörü Yargıeı olan Amerikalı Daniel Haynood'u ranlandırmaktadır. Bu eski Amerikan yargıcı Nuremberg'e .Vasyonal Sosyalist rejimin yargıçlarını mahakeme etmek üzere gelir. Senaryoya göre eski günler Amcrikasının haşin cehreli. lakat hassas kalbli bir tipidır. Bu kişi için hukuk dısı hiçbir şey yoktur dünyada . BİRT LANCASTER : Bas sanık Alman yargıcı rolündedir. Richard WlDMARK: S4vcı Lanson filimde dinanıik bir uıısurdur. MARLENE DÎETRtCH: ölüme raahkum edilen bir Alman generalinin eşi rolündedir. MAXİMfLlA.V SCHELL: Alman Rolfe'un avukatı rolüııü canlandıran bu aktör «The Young I.ioııs» filminde evvelee kendini göstermisti. Hu filmiyle Osıar Armağanına aday gösterilen aktör vılın sürprizidir. J t D Y GARLAND: trene Hoffmann'ın görgü tanığı olan sevimli Judy («arlînd l)iı filimde oldukça yüklü bir rol ahuısıır. MONTGOMERY CLtFT: Nazilerin Uisırlaştırma metotları ü/erinde ha\ret uyandırıcı ı!s:ıatla buluııan tanık Petersen rolünü ovnamakladır. • Nuremberg Duruşmaları» filmi 22 şubat 1961 tarihınde Hollywood'da çevrilmeğe başlanmış ve sonra Almanyada 2 haftalık bir çalışma ile bitırilmiştir. Ç'evrilişinin birinci gününden ıtibaren Amerikan gazete ve dergileri bütün bir sayfalar;nı bu filme ayırmışlar ve tanııımış birçok tarihçi ve gazetecı bu konuda yazmışlardır. William S. Shirer'in «Rise and Fall of the Third Reich» ı ve Brooks Atkinson'un eserlerı bunlar arasındariır. Selmi ANUAR . . | StatıIeyKramerbıı adaletl k o m i |Her anababanın problemi | | s e f Ol* d e p o I İ t İ k a Çocuğa cinsiyet üsiüne ( açıkça neler söylemeli?) On yıldır modern ana babalar çocuklanna cinsiyet E konusu üstüne bütün gerçekleri açıkça. dürüstçe ve = sanki aritmetikten bahsediyornıuş tabiiliği içinde söy = lene yolundalar. (Batıda böyle bu. Bizde. çokluk. = bilgisizliğin verdiği bir tereddüt ve kararsızhk var.) = Bu iş böyle yürüdü mii!' Hayırl = Meşhur çocuk psikiyatrı Dr. Hilde Bruch, «Bugünün çocuğu o kadar çok şey biliyor ki, bu konuda beklediği şey kalmıvor. Ana babalar çocuklarını bazı şey leri keşfetmeye. vakti gelince öğrenmeye bırakmalıdırlar. O za man çocuk, sabırsız bir tecessüs yerine iç açan harikulâde bir his duyar.» Insan anatomısini bılroek iyi şeydir elbette. Bir fizik yaratık olduğumuzu inkâr edecek değiliz ama insan yalmz bu değildir. Daha fazla bir şeydir. Kadın erkek arasmdaki aşk bır kalb ve ruh işidir. Daha bunu öğretecek sistem icat edilmedi. Çocuğun sorularmı eevapsız bırakmayınız ama her lüzumlu saj'dığıÇocuğa bu konuda her şeyın a nız şeyi söylemiye kalkışmayıçılması prensipinde yamlmış de nız. Üç yaşmdaki kızınız, oğlunuz «Bebeklerin nereden geldikğil miyiz? Acaba her şeyi öğreleri» ni sorunca bildiğinizi sayıp tırsek çocuklarm cinsiyet hayadökmeden önce sorun bakahm otında mesut olacaklarına inanna nereden gelebilirler acaba. O makla hata etmiş değil miyiz? zaman çocuğun gerçeğe ait ne Bugün düşünen insanların çobildiğini anlar, kendi gerçeğinizğu prensipte yanılma olduğuna le omın hayalini uzlaştırmak iminamyorlar. Gerçeklerin önemli kânını bulursunuz. ve gerekli olduğunu fakat her 3. Çocuğu mahıemıyetinize şeye ilâç olmadığını söylüyorlar ve çocuklarımıza neyi söyli sokmayınız. Yanında soyunmayıyeceğimizden çok nasıl söyliye nız. Psikiyatrların çoğu pervasız davranışın makul sayılamıyacaceğimız üzerinde duruyorlar ğını hattâ tehlikeli olabileceğini 20. yüzyılın işlediği hatıların so. düşünüyorlar. Mahremiyetinize nucu ile huzursuzlanan psikologsokulmak. vücudunuzu görmek. lar, bugün artık bu konuda söyçocukta vakitsiz yanlış bir ilgi lenmesi değil, söylenmemesi gereken şeyleri bize israrla tekrar uyandırabilir. Çocukla ana baba arasında gizli şey bulunmahyorlar: malı fikri yanhştır. 1. Cinsiyet hikâyesini çocuğa 4. Cinsiyet terbiyesini bir tehsanki havadan bahseder gibi anlikeler listesi saymayınız. Çoculatmaya kalkışmayınız. Neden ğa bazı uyarmalannız olacak taasia ilgisiz olamıyacağı bir şeyden ilgisiz bir edâ ile söz ediyor, söz bii ama elden geldiği kadar az. Yoksa eski nesiller gibi onlar da de ilmî görünüyoruz. aşkm fizik görünüşünün güzellik Cinsiyetten önemsiz bir şey gi ve inceliğine inanmaz olurlar. bi söz etmek güçtür! önemi var Cinsiyet bir muamma değil, haçünkü. Dünyada bundan daha na yatın büyük zevklerinden birizik, daha hevecan dolu bir konıı dir. îlk defa hayvanat bahçesine yoktur. giden, ilk defa kar yağışını gö2. Çocuğa erkenden çok şey ren çocuk sevinmiyor mu? Aşkın söylemeyiniz. Birbirlerine benzeve doğumun «erçeğini ilk öğremez çocuklar. Biri 3 yaşında so niş de onda neden aynı hissi'Urulara boğar annesini. Öbürü u yandırmasm? mursamaz bile. Biz büyükler. Doğrusu şu ki. çocuk bu konuçokluk, bize açık, basit görünen da tek söz söylemiyen, fakat birşeyi çocuğun anhyamayışma şabirini seven ana babadan, dünyasarız. Verdiğimiz bilginin garipnın bütün anatomi bilginlerinden üğini ve çocuğun onu kavratna daha iyi hir cins terbiyesi alabıya yarayacak tecrübelerden yoklir. Sevdiklerine sevgisini göstesun olduğunu unuturuz. rirken, küçüklere, korunmak ihtiyacmda olanlara şefkat duymaTulane Üniversitesi psikoteraya alışırken ve insanların sevgipisti S. Fraiberg, hoş bir olav lerine saygı göstermeyi benimanlatıyor: 6 yaşında bir oğlancık telefon direğinin dibine bir pa serken aşkı da öğrenir. Bize düket salatahk tohumu dikmiş. O şen şey, onu cinsiyet hârikasıns yavaş yavaş yaklaşmaya bırakyun arkadaşı kızla gelecek yaza maktır. Çünkü hayatta güzel şeybir çocukları olsun diye. Çocuk ler, azar azar. onları kavradıkça bu konuyu anlayabilse de neye bize gelirler. varayacak o yaşta? Ne bugünkü gençlik derin ve yararlı bir anlamda, geçmiş kuşaklardan daha uyanık, ne de cinsiyet bilgisinin halledeceğini umduğ'unıuz meselelerin çö/üldüğünü gö rüyornz. Son yıllarda gayri meşru münasebet lerin sayısı duyulur şekilde arttı. Derin his sar sıntıları geçiren çocukların sayısı da her gün biraz daha yükseliyor. Sayısız incelemeler gençlerin birbirlerine karşı davranışlarında umutsuzca bir tereddüt ve huzurguzluk içinde olduklarını gösteriyor. Tarihi bir hatıra ve bir çorba reçetesi Yazan: Raufi Manyas Cçüncn Napoleon zamanında Paris Sefirimiz olan Esat Paşayı Imparator çok sever. daima hasnsî olarak saraya davet eder ve sık sık da ziyaretine gelirmiş. Paşa da iyi yemeğe meraklı ve ekseriya mntfafa girer bizzat yemek pişirirmiş. Bir sabah yine mutfağa inmiş ve etli yaprak dolması pisiriyormuş. Kapıcıya emir vermiş, arayan olursa «yok» desin demiş. Tesadüf bu ya. Napolfon ı,'ikagelmiş. Kapıcı talimat mucibince, «Paşa Hazretleri yok» demis. Fakat Napoleon bu. «Ben Iraparatorum. emrediyorum. beni ekselânsın yanına götür» deyince şafak atmış. Zavallı kapıcı başka çıkar yol olmadığını görünce, «Buyurun Majeste» demiş ve tmparatoru mutfağa götürmüş. Başında gece takkesi. arkasında hırkası. Paşa, Napoleon'u karşısında görünce şaşırmış, fakat tmparator, gayet babacan bir eda ile. «Ekselâns bu hazırladığınız güzel yemek nedir?» deyince Paşa anlatmış. Napoleon yine samimi olarak «Hazır mı?» demiş. Esat Paşa. «Ma.jestelerinın karsısına çıkacak kılığa girinceye kadar hazır olur» cevabını vermiş. «öyle ise giyinin, tencereyi alıp saraya gidecegiz ve Kıraliçe ile beraber bu güzel yemeçi yiyecegiz.» Ve öyle >apmışlar. Pasa hazır olutıca Napoleon'un yaveri tencereyi tmparatorun arabasına götürmüş. Hep beraber Tuvileri sarayma giderek yemegi ber yemişler. Kıraliçe vapr»k dolmasını çok begenmis. Hava şiddetli lodorrUn porraza döndü ve suluca kar yağmaya başladı. Tani hava oldukça soğuk. Bu havaya göre hosunuıa gidecek bir çorba reçetesi vermeyi münasip bulduk. İşte reçete: Yarım kilo kırmın mcTcimegi ayıklayıp üç kere yık»ym«z. Sonra orta boy bir fcene«reTe koyarak on kepçe sn ilâve edin ve a teşe yerleştirin. Mercimekler catlayıp eriyinciye kadar haşlayınız. önünüze b»« ka bir tenc*re alınız ve üzfrinr çok ince delikli bir kevgir oturtunuz. Bir kepre ile haşlanmış mercimeçi solnea olarak kevgire koyup kepçenin dibi ile eze eze tencerert geçiriniz. Bn suretle büton mercimeği geçirince, içine kahufu soyulmnş bir bas sogan. iki dal kereviz sapı. bir komposto kasığı tuz. bir tutam kara biber, üç çorba ka.«ıin taze salça (tercihan Tamek) ve sekiz kepçe su ilâve ederek yeniden ateşe oturtun. Kaynamaya başlayınca 125 gramlık paketin yarısı kadar Sana yağı ve 250 Gr. süt ilâve ederek yarım saat orta ateşte pişirin ve sofanı rıkanp atm. Koyaluğunn zevkinize göre avarlayın. Arzn ederseniz yaf da kızarmıs ekmekle beraber sofraya götörüp âfiyetle içiniz. Ünlü Amerikan rejisörü, 68 memlekette gösterilen «Sahilde» filminden sonra şimdi de çağımızın bir başka büyük problemi ile Oscar'da hevecan varattı Bir şöhretier saheseri OSCAR Akademi Armağanına aday olarak geçenlerde seçilen filimler arasında 11 oy alarak «West Side Slory (Batının Hikâyesi)» ve «The Hustler (EIi Cabuk Adam)» yanında en büyük ilgiyi toplıyan «Jl DGEMENT AT M REMBERG «N'üremberg Duruşmaları)» adlı liünı. ünlü rejisörü Stanley Kramer'in bu kordelâyı henü/ çevirmeğe başladığı gündenberi dünyada çok şeniş yankılar ve tepkiler uyaııdırmıştı. Bu filim içın geçen yıl Berlin Filim Festivalinde gözlerimizle şahit olduğumuz büyük bir kampanyaya girişen. hattâ öze! bir stand ayıran «United Artists» prodüksiyonu. nihayet 14 aralık 1961 de Berlinin meşhur «Kongresshalle» inde filmin gösterili'îiyle olağanüstü biı sinerr.a olayına onayak oldu. AKTÜEL MESELELER Şimdi bu filim «Oscar» ın e:> iyi filim adayı olmakia kaimıyor, aynı zamanda diğer armağan bölümlerinde de aşağıdakı başarılan alıyor: Başroldekı üniu aktör SPE.V CER TRACY En tyi Erkek Sanatçı.. MONTGOMERY CLÎFT • En İyi Yardımcı Aktör, JUDY GARLAND .En İyi Yardımcı Aktrıs.. STANLEY KRAMEK • En lyı Rejisör., ABBY MAN.N «En İyi Senarist» Armağanlanna aday seçilmişlerdir. Amerikalı ünlü rejisör Stanley Kramer. «Judgement at Nuremberg» filmıyle. önceki filimleri gibı çagımızın büyük konularından birinı ele almaktadır. Stanley Kramer son filimlerinden «Zineir» de ırk probleminı. 68 memlekette gösterüen «Sahılde» filminde atom tehlıkesini. «Maymun Dâvası» filminde de fikir hürriyetinı konıı olarak işiemiştı. Senaryosunu Abby Mann'in hazırladığı ve bir televizyon yayınmda özeliiği beiirtilen «Nüremberg Duruşmaları» filmi ise tez olarak. «adaletin poütık etkiler altında kaimaması gerektiğini» savunmakla kalmıyor. aynı zamanda birçok meselelere de dokunuyor. Eichmann dâvasiyle tekrar aktüalite kazanan bu meseleler, Alman milletınin kollektif sorumluluğu, Yahudi aleyhtaıı kanunlar, milyonlarea kişinin öldürülmesi v.s. dir. Filimde özellikle sağlam karakterli, saygı değer ve kültürlü kişilerin, nasıl olup da insanlığa aykırı bır teşkilâtın işbirlikçileri haline geldikleri. hayret verici ve acı bir dille canlandırılarak gözlere seriliyor. «1847 de bir Amerikalı,. temerküz kamplanndaki dehşet verici sahneieri gösteren filimlerı seyreden Alman peyircilerinin üillllllllllltllllllllllllilllllllllllilllllllllltllllllllllltllDllilltllllllHIU Kodak ~ Speııcer Trat'y, HâUim Hav wood rüiündt* ™ nllllllllMIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIin SESUSINEMA PROJEKTÖRÜ ÖĞRETİM • EĞİTİMî» İŞ»»EĞLENCE Emsalsiz projeksyon parlaklığı, fevkâlade ses|beiTaklığı ve basit kullanılışı*i!e,^KodakJ16mm.likjJprojektörleri en rnüşkülpesent profesyonel ve^amatörleri tatminTeder. TÜHKİYE D»STmBÜTÖI»O : , DKURLARLA Atatürk ilkelerini seviyorsak.. Ben rie sizi bekliyordura Jstanbul'dan Emek. bir ögretmen yaz: Ömrünün sonuna yaklaşmış emekli bir öğretmenim. Birinci Dünya Savaşına. sonra ıla Millî Kurtuluş Savaşına yedek subay olarak katıldım. Bir çok yaıalar aldım. Atatürk ılkelerinin ynrt içinde kökleşmesinde, karınca kaderince. benim de payım var. Bu ılkelerin. ne güç şartlar altında yerleştiğini çok yakından bilenlerdenim.. Bu uzurt tecrübelerden edindiğım intibaa göre, İstiklâl Mah kemeleri. Takriri Sükun Kanunları olmasaydı, memleketi, düşman ıstılâsından kurtaran Atatürk gi bi müstesna bir liderin idaresinde olmasına rağmen, Atatürk ilkelennden pek çoğu. daha doğmadan ölürdü. Tarihin kaydettiği bütün ihtilâller. ilk safhalarında, mııtlaka, koruyucu bir takım tedbirlere dayanmak zorunda kalmışlardır. j Meşruluğunu kaybetmiş zalim bir I ıdareye karşı yapılan ve milletçe desteklenen 27 Mayıs tnkılâbı da, mutlaka koruyucu tedbirlere rouhtaçtır. Bütün demokrasiler, ihtiiâller ve kan dökerek iş başına gel mişler, yıllarca, kanunî müej'yiüelerin himayesmde yaşamışlardır. Lâf ebeliğini bir vana oırakalım. şı olanlann mutlaka gızli bir ta kım dÜMin£i'!eri vaı'dır. Perakendeci bayilerimizdeniisteyiniz.'' fsı* f fBURLA tlâncılık 2196 Î79» BAY OSCAR: ."» ıs». 1 Arat'tan Satı Frsay yaz: Ormanların korunmasında at i ı otdiak vazife gören orman mutıaİs7d memurlarına atiarı içıu bır bedel verilrruemektedir. Bunların aldığı ücret ise ayda, 300 350 lira kadardır. Bir atm aylık masrafı 150 lira civarındadır. Oysn ki, Orman Muhaiaza memurlarından gay ri, atlı olarak çalışan birçok me murlara at tazminatı ceriımekte dir. Bu eşitsiz davranış, birçok hu zursuzlukiara sebep olmafctacr.r. Orman Muhafaza nıemurlarına at tazminatı Kurs öğretmenleri, kadrosuzluktan şikâyetçi JANE'İN KlZl 88 İKfRAU İNANDf \/£ ŞATOYU ÇATtNALDtl TAMAM! Gezici kurs öğretmenleri yaz: Bizler, kendilerini kdy ve kasabalara adamış, köy kadınları gezici kurs öğretmenlerıyız. Yurdumu zun en ucra köylerine kadar çeşit li yerlerde. bütün varlığımızla çır pınıp. didinip. pek çok mahrumi yetlere katlanarak çevremi^e faydalı olmağa çahşmaktayız. Ne j'a zık ki. asli maaşımız 35 40 îiraAtatürk ilkelerini peviyorsak, on ya geldi mi. kadrosuzluk yüzün ların yaşamasını ıstiyorsak, bu il den. o maaşta yıllarca beklemekBütün öteki öğretmenlere kelerin korııyucu.su olan 2/ Mayıs teyiz. prensiplerinin yaşamîısıno ımkân kadro bulunuyor da, biz, kurs öğverecek tedbirlerin alınması.'ıa e.ı retmenlerine mi kadro buiunmu ?el olmıyalım!. Bu tedbirlere 'tar yor?. VENİ TİYATRO: Her gece saat 21 de IYI SAATTE OLSL'NLAJt Cumartffi, Pazar 15.30. sair günler 18 de İÇİMİZDEKİ ASLAN. Sal) ffünîen Tfnip'l yoktur TEPEBAŞI TtYATROSU: ATLARLA FtLLER. Perşembe Cumartesi hariç. Her gün saat 21 de. OPESADA: COSİ F.VN TUTTE Perşembe ve Cumartesi 21 de FATİH TlVATROSt1: Her gece aaat 21 ae ve Cumartesu Hazar laat 15.30 da SAHİLDEKt KANAPE Pl'SLDA Pazartesi günlerı temsil yoktur. Tei: 22 03 Tl. KADIKOV TİVATROSU: Ber gere 21 de ve Cumarteaı Pazaı 15.30 da VEStL Kl'RBAĞA Perşembe günleri temsil yoktur. i'SKfUAR B Ü I . Ü M Ü : Her gt:n saat 21 de ve Cumartesi Pazat l?.3O da MOR DEFTER pszar günleri saat 11 de çarşamba günleri saal 14.30 da MLYONLUK YEĞEN «Çocuk Tiyatrosu) curna günleri ternsli yoktur. tSTAVBIJL TtYATROSU Pazaıtesı hariç hergece 2!.15 te, Çarşaınba Cumartesi Pazar 15 te CİCİ BEY. Yalnız Pazartesi g~:elerj 21.15 te Sah hariç hergiîn fi da KAPAN'AN DOSYA. SlTE TİYATROSU: OÖN'CL AVCIS1 Her akşam saat 21.15 te Çarçamba, Cumartesi. Pazar matine 13 de. KÜCÜK SAHNE: Pazartest. Salı Çarfamba SAlRtN MEKTUPLAR1 Perspmbe. Cuma. Cumartesi, Pjızar OVINCAKCI DÜRKÂN1 Matineler* Salı. Cuma, Cumartesi. Paz<ı 1 de 7 KENT OVl'NCUL.ARl (Karaca Tiyatro» 44 S6 66. 29.1.1962 den ttibaren Puvare 21.15 BÜVÜK SEIÎASTIVAVIAR. Matine 13 00 APTAI KIZ. Pazartesi oyun yoktur OPERA Aksaray: TEVHtT BİI.GE. KOSGRE EGLENtvOR Gazanfer Özcan. AMAN ÎDARE KT: pazartesi. salı. çarşamba su\are 21.15 matine 16.15. Tel:: 2! 57 22 BULVAR TtYATROSU: Pazartesi hariç her gece 21.15 te BANA ÇİÇEK YOILAMA Çarşamba Cumartesi. Pazar matine lfi.15 de AZAK TİYATROSU (Beyazıt): Muammer Karaca SFN4TÜR Heı akşam 21.15 Matineler çarşamb<s. cumartesi, pazar lfi.15 fc TPI: 22 fi2 4f Kesimli Roman: 126 MEL'DN KI Z Çizen: İTVES SAYOL Çeviren: Mazhar KUNT ... Görüyorsunnz ki niyetim kızı namusumla nikâhlamak... Bunun fena tarafı ne rede? Neresi var mı Blancbe seni istemiyor. Henüz anlamadın mı? Orası daha belli değil Hem dediğim gibi bu iş sizi ılgilendirmez, bana mâni olmağa çalışmayınız... Beni ilgiiendirmez mi? Demek sen öyle sanıyorsun. Bana bak aklıııı başııuı topla. Nafile zahmet Sizden korkacak değilim... Hem Mösyö Mellier ne diye Matmazel Blanche'ı bana vermek istemesin. Benim neyim eksik? Ben de onlar kadar zenginim... Rouvenat birden sükunet buldu ve: «He le, hele dedi, neler söylemek istivorsun bakayım. Şunu; belle Matmazel Blanche Mösyö Mellıer'nin servetinin bir kısmına konmayı ümit eder ama babamla benim de bu servette hakkımız var. Ya, demek bü tün bu gayretler o paraya konmak ıçiıı bir manevra... ttiraf etsen e. (Arkası var) | .B<ik!. Ama :an:ı söyleyeyım ! rl'^stum, hiç huzurunı yok. Eğev hakl'.ysam Üstelik hep haKİı ilk I mak âdetimdir» i^ac? onun b " Tipik sözüne, bıyık alüııdr.ü gu Aîbayın. yüzü takdırrlen do£an i lümsedi «Asıl huzursuzluk o zabir tebessümle kırıştı: I man başhyacak. Sırıdi *errîegel j din. başka bir ,ÎÜÇ1ÜK eküyorsun. Tatlı bir şekilde; bana KARNAK'ta bir camınin bu«Her zamanki gibi hakhsmız, ! Mösyö Poirot» dedi. ! Çevirenler: Mete i'ngin Gani l'ener lunduğunu söylüyorsun.» «Şu halde yolcularla î 1 gi li ola; «O adam umumtyetle fier.ç ve gü cak, öyle mi?» zel hanımları öldürmez.» ları şeyden bahsedenler ekseriya, var mı?» «Yolculardan Diriyle.» Poirot, memnuniyetsızük ıfnde «Hayn. Amerikalı da olabilir. dediklerini yapmaz.» Hercule Poirot, süslü ! avan kirieder gibi başını iki yana saüadı. «Hele bahis konusu olan kadın îrlanrish da, Fransız da. Maymusine bakarak: «Korkuyorum, dostutn.» dedi. na bcı:ze>rmiş. Ama bu kâfi değil. 1 larsa, diyeceksin! Hakhsın. doğru «Korkuyorum... Bu sabah, şu ha • Acaba hangisi?» diye sordu. dur.» Race, esefle, «Maaleset ben deSizin hiç fikriniz var mı?» nıma, Madam Doyle, icocasiy'.e bir Poirot düşünceli düşünceli. «Fi i Ama, Poirot. yine de ferahlamış ükte Hartum'a gitmelerı ve bu vabilmiyofrum» diye cevap verdi. görünmüyordu. kir » dedi. «Burda her şey yolunpura dönmemeleri için »ıasihat etPoirot'nun ilgisi uyanmıştı. Race sordu: «Başka bir şey?» tim. Ama razı olmadılar. F.ir kntüRace, «Sizden saklayacak deği da gidiyor.» «Evet, bir şey daha var. Dün bi âm olmadan Shellal'a var?ak diye Aralarında o kadar rahat anlaşı lim. Burada başımız çok derde girdi şu veya bu şekilde. Bizim yorlaSrdı ki. Race daha fazla zorla risi, A diyelim, ölümden kurtul dua ediyorum.» du herkesin rahatça kaza diye «Biraz fazla kötümspr defil m: " peşine düştüğümüz, isyancılara madı Poirot'yu. Poirot'nun emin bileceği bir ölümden.» siniz?» olmadıkça konuşmayacağını bilirgösteriş olsun diye önderlik eden Poirot başını yine iki vana sal «B tarafmdan mı tertip edilmiş?» ler depil. Barutu kurnazca fitille di. «Hayır, mesele de burada zaten. ladı. Poirot burnunu ovaladı ve müyen adamı arıyoruz. Bunlair üç ki Sadece. «Korkuyorum.» dedi. şiydi. Biri öldü. Diğeri de hapis teessir bir tavırla, «Bu vapurda B nin bununla hiç bir ilgisi ola«Evet. ben, Hercule Poirot, korkute. Bana üçüncüsü lâzım. Serin bana büyük bir keder veiren başka maz.» yorum...» «O halde bir kaza idi.» kpnhlıkla işlenmiş beş altı cinaye bir şey geçiyor,» dedi. 11 «Öyle sanıyorum ama ben bu Race ona soran gözlerle baktı. tin f;ıili olan bir adam. Gelmiş geçmiş ücretli tahrikçilerin en ze Poirot, «Bak anlatayım sana,» çeşit kazalardan pek hoştanmam Cornelia Robson. Abu Sımbe! k; olar.ıdır bu adam.. Bu vapurda dedi. «A tarafmdan son derece bü da.» mâbedinin içinde duruyordu. E r «Bu işte B nin ''armağı olarnıya tesi günün akşamıydı sıcak, sa kendisi Elimize geçen bir mek I yük bir kötülük görmüş olan bir tuptan öğTendim bunu. Mektup | B var. B, bu şahıs, intikam almak cağına tamamiyle emir: rr.'sirıiz?» kin bir akşam. KARNAK. ikinei «Tamamiyle.» şifrplndı ve şöyle diyordu: «X, istiyor, tehditlerde bulunuyor.» bir gezi yapılması için Abu Sim • A ve B bu vapurda. öyle mi':» «Oh, tesadüf olabilir Pcki A kim bel'de demirlemişti. Bu seferki ge KARNAK'ın şubatın yedi=inden kuzum? Bu A uygunsuz bir kım zide mâbet ısıklandırılmıştı, bu ise «fjvt;rıe bastın.» Diuiçiiüe kadar sürecek olan gezi «Ve anladığıma gi'.rn de B. bir se mi?» oldukça büyük bir değişikUk yn ':eferıt'de olacak.» X'in hansi ad •Tara tprsine. A. cı/ibpli, zen ratmıştı. Cornelia, yonında duran aitındn geçeceğinden bahsedilmi kyoın değil mi?» gin VP güzel bir ger.ç lıanım » «Tamam.» Mr. Ferguson'a hayretle bu deği" voıdu.» Race. sırıttı. Race bir sigara yaktı. şiklikten bahsediyordu. «Eşkâli hakkında hiç bilginiz «Bir roman gibi, desene.» «Ben olsam üzülmem. YapacaK.(Arkası var) • D e m e i bızınıle oerabfi ıiijrvi 'OrM>.n deriı. «Hem gece, iıem SÜiidüz >oi aiaıı. hufCurrielir; \spuıu ıle gitsem daha çabuk vaı.Tdım, cy!e dîğil mi?« NiL CiNAYETi AGATHA CHAISTIE KİVPTİn Tefrikas.: :{«