19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ter CÜMHÜBÎYET IIIMIIIMIIIIIIIIimilllllllll 17 Şabat 1962 L İKTİBASLAR IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII jıııâııııııııııııııııımııııııımıııııııııııııııııııııııııııııuıııııııııııııııııııııımıııııııııııııııııııııııııııııişiııı Bir Afrikah lider Polis ekipleri 15 gün içinde 160 kumarbazı yakaladılar 1 g| •• DÜŞÜNCELER alava !•••• •! f HEM ıviçre'nin bir kasabasını örnek kaaaba diye 8ven bir yazımda, Isviçre'de âsi gençlik denilen tâunun bnlunmaması sebepleri arasında, gençlerin ber türlü dıs tesirlerden uzak kalmaları, bilhassa sinemava düşkün olmamaları sayılıyordu. Daha başka »ebepler arasında linemanın da bu şekilde ruçlanması, sinemacılığı on üç senedenberi meslek edindiğini söyliyen bir vatandasın canını sıkmıs. Bu can ııkıntısı arannda benim, ıinemacıları suçlu buldufumu sanarak, «Sinemacılann günahı nedir?» diyor. «Tetkik heyetleri, sansür heyetleri ne güne dnmyor? Eğer sinema dıs tesir haline gelmişse, kaatillerl filimciler veya tetkik ve sansür heyetleridir.» Ve iiâve ediyor: «Bu millet tinemalara ahşmıştır. Sinemava kötü diyerek millet soğntulmak istenivorsa, buna ömrümüz kâfi gelmez. En kısası, sinemaları kültür ocakları haline ifrağ etmeliyiz. Eseri ile, filimcisi ile, sansür beycti ile, belediyesi ve zabıtası ile.» Okurumu, gerçekleşmesi maalesef imkânsız ba temennl fle başbasa bırakıp ben yine o Isviçre kasabasının, sinema müptelâsı olmadığı için «örnek memleket» çocnkları olarak kalan gençlcrinin verdigi ilhama döneceğim., Sinemanın bütün dünyada, bugün ulaşmış bulunduğn ölçü dısı merhale ile gençler üıerinde zararh tesirleri olduğunu ilk defa ben söylemiyorum. Son seneler zarfında, Amerikanın ve bazı büyük Avrnpa sebirlerinin baş belâsı haline gelen âsi gençlerin, kara gocuklu denilen delikanlı çetelerinin ortalığı kasıp kavnrma hareketlerinde heyecan bezirgânhğı yapan filim stüdyolannın rolünü biç kimse inkâr ctmiyor. Hep aynı fikir etrafında birleşen dünya pedagoglarının, maarifçilerin, rnh doktorlarının, kriminoloji uzmanlarının hücum ettigi kışkırtıcı sebepler arasında, zararlı filimler en başta geliyor. Ku çaeın insanı, her ^.e.iden evvel, kuvvetli heyecan peşindedir. Ona heyecan verecek vasıtalann en başında sinema var. Yaçını basını almıs insan, aradıfı bu heyecanı, seyrettiği filmin devamıııca duymakta. filmin bitmesiyle heraber, hazzın şiddetini de kaybetmekte, olsa olsa, bu hrvecandan, bir müddet sonra sönecek olan bir hâtıra muhafaza etmektedir. Ama genç. ama hele çocuk bö.\le midir? Siddetli heyecan çocukta sürekli oluyor, ekrandaki hareketli resim, onun körpe dimağında hayatın t i kendisi gibi izler bırakıyor. Seyrettiği hayal bittikten sonra, aynı heyecanı yine duymak için perdede gördüğü sahneler içinde en imrendikleri Tİ kendisi tatbik etmeye can atıyor. En imrendikleri de maalesef en zararlı olanlardır. Geçenlerde bir Avrupa dergisinde okumuştum. Annesinin kafasını çekiçle yaran bir çocnktan, büvükannesinin gırtlağmı sıkan başka bir çocuktan bahsediliyordu. Bu çocuklar tevkif edildikten sonra yapılan tahkikat su neticeyi vermiş: Bunlar, ikisi de, haftada dört • beş gün muntazaman sinema} a giden çoeuklarmış. Yazıda sinema suçlanıyordu. tvivi kötüden ayırdedemiyecek yaştaki çocuklann rublan üzerinde, ekranın tesiri, bazan onun aydınlı£ı ile mütenasip şekilde karanlıklar yaradyor. Bu öyle bir gerçek ki, inkâr edilemez. Temenni edildigi gibi, sinemayı kültür ocakları haline getirmek, eskilerin tiyatro hakkında söyledikleri gibi, onu bir «mektebi edep» yapmak ütopisinden vazgeçtik, hiç değilse beyaı perdeye, küçük yaştakiler için, cazlbesinden bir şey kaybetmeden bir öğretici ve eğitici vasıf verilebilse. Ama atı alan üsküdan geçti diyeceksiniz. Orası da öyle. Hamdi VAROGLU îngiltertnin Kenya sömürgesi Irk lhtilâttan daha o tarihtt aidTttktek yaylalarına, Doğu Afrika detli bir mahiyet tasımakta idi. nm derin sarsıntılar geçıren bu guGüdülen bu ırk aynüftı, KenYön d»rgisind» si duranların dizel bölgesine hâkim, koyu mor yatta gibi, misyonerlerle düsüp ""^•^"^^ Yazan: •^•^•^«^ ****** yayımlanan bir ya renci, kazanılmıs renkte bir dağ vardır. Bu dağ tam kalkarak az çok bilgi edinmiş olan zısında sayın Doaeneyimlerin geüstüva hattı üzerinde olduğu hal gençlerin kinini bilhassa arttırmak ğan Avcıoğlu, «îstirdiği susturucu de 5200 metreye kadar yükselen ta idi. Bunlar ancak aşağıhk zararla belirttiğimiz kuramlarla daha lepesi buzlarla örtülüdür. Gündüz. naatlarda çalıjabiliyorlardı. ne ogibi. istihsal sevikolayca yenilebıleri bu buzlar, üstüva hattımn kır tellere, ne lokantalara, ne de beyemız 18. yuzyılda, düşünce sevi' makla. bu iki öge arasında bir iliş lir. Bugün yeryüzünün toplumcu gın güneşi aîtında Dinltılar saçar yazlarm devam eîtiği kulüplere yemiz ise 20. yüzyıldadır» diyordu. ki kuruyor, ama bu ılişkinin biçi bir düzene yöneldiği artık bir ger Geceleri dağın tepesi. ay ışığında, kabul ediliyorlardı. Çok sonralan llk okuyuşumda kolayca anlayıp mini belirtmiyor. serap halinde bir ada gibi solui Kenyatta çu satırları çektir; bundan bizim ülkemiz ayyazmıştı: benımsediğimı sandığım bu tüm mavi rengiyle göğe vumr. Gerçi bu ilL«ki. «Bir yerde üre n kalamaz. Ancak, sanırım Doğan «Eski Afrikah toplumunda. bu ce (cümle), sonra sonra beni dü tim koşulları geri ise, düşünce de Avcıoğlu'nun da savundugu gibi, Avrupahlar buna Kenya toplumun yapıst icabı olan bütün sündürmeğe başladı; bir takım so geridir.» gibi tek yanh bir yoruma geiişmiş ülkelerin toplumculuğu derler. Fakat Kiyuku'Iarın dilin fenalıklara rağmen, insan ınsandı. Yeni teşekkül eden polis ekiplede, dafin adı KereNyaga. esrarl Fakat bugün Afrikalı, ancak sü rinın 15 gündekı faaliyetleri, ileri rular belirdi kafamda, içlerinde çö her zaman hiç de elverisli değil ile geri kalmış ülkelerin toplumdağ, Allahın bulunduğu dağdır. Şu varinin dizginleri hangi istikame si ıçin ümit verıci olarak gorülmek zebildiklerim olduğu gibi çözeme dir. Terfine olarak, bizim toplu culuğu arasındaki ayırım da gosdiklerim de vardı bu soruların. mumuz gibi, üretİTi koşulları ba teriyor ki, toplumcu düşünceleri sıralarda. ihtiyar bir Kiyuku, ats ti emrederse o tarafa gitmeğe mec tedir. lannın her zaman yaptığı gibi bur bir beygirden farksızdır.» Polis ekipleri, 15 gün ıçınde 22 Üstelik genç aydınlarımızca çok kımından geri toplumlar, ileri dü her ülkede zorunlu kılan durumtutulduğunu b.ldiğim, soylu bir şüncelerle değiştirilebilirler. An lar ve eylemler vardır; sözgelişi bu ihtişamlı manzara karşmnda Kiyuku'Jarın zeki insanlar ol si kahve, 9 u ev ve 1 i de kulüp aık sık murakabeye varmış ve dua duklannı itiraf etmeli. 1920 senesl olmak uzere kumar oynıyan 32 düşünce eylemi yaratmaya çahşan cak niyetlerimiz ne denli soylu bugün biz toplumculuktan, eskiYön gibi bir dergide, böyle bir dü ve yüce olur.'a olsun, ileri düşün sine göre daha rahatça konuşabili lar okumuştur. eivarlarında, Avrupalıların geli mahalli basmıştır. Bu yerlerde ku Bu ibtiyar adam, Joıtıı Kenyat yinden on on bes iene sonra, Batı mar oynıyan 160 kişi hakkında da süncenin «israrla» öne iürülmesi. celerimizin nerden çıktığı soru yorsak bunun nedeni, toplumculukonuyu daha da önemlı, ilginç ki sunda bilinçli bir tutuma ermeden. ğun bugun oğrenılmış olması mıta adlı esrarengiz bir Afrikalıdır usıılünde bir siyasî tejekkül vü kovuşturma açılmıştır. Diğer taraftan ekipler esrar bu lıyordu. Bu bakımdan «istib'al «e deği«tirmek ı^tediğimiz koşullar dır? Bu uğurda yıllardan berı didi Dokuz sene hapiste ve sürgünHe cude getirmij bulunuyorlardı. Ken kaldıktan sonra serbr^t bırakılm:s yatta. bu şekilde çabucak iyi bir lundurmaktan 6, bıçak ta?ımaktan vıyemiz» ile «dü»üncemız» arasın üzerindeki etkimizin çok değişik nümiyor muydu? Belkı geri kalçaimaktan 5, otomotır. Zamamroızda. rukkınd» onun mevki sahibi oldu. Az sonra da 27, otomobıl yaptırmaktan 7, yara da bulunduîu belirtilen bu büyük biçimler alacağını da bilmeliyiz. njns ülkelerle birlikte, bu dıdinme bilde fuhuj ki kadar teıatlı hükümler verilcn Kiyuku dilinde bir gazete çıkar lamaktan 5, yankesıcilikten 2 sa uygunsuzluğun üzerinde durmak Başka bir deyisle, maddesel çevre lerin, koşullafın, zorunlann topu bana gerekli göründü. den baiımsız olarak göruldüğü aü bırden, yeryüzünün yöneldiği toppek az insan bulunur. Kenya'dak mağa başladı. 1929 da, milletinin nığı yakalamıştır. Önce şu «istihsal seviyemiz» ?o rere, düşüncenin o maddese! çev lumcu ulkuyü belirlemektedır. Bu »ömürge temsilcileri ve beyazlar istPklerini tngiliz hükümetine sun zünü ele almak istiyorum. Bu söz, revi niçin decıştirmek isterliği ve bkımdan, bir Turk toplumcusu, du nazannda Jomo Kenvatta tblis mak üzere bir arkadasiyle birlikilk bakışta, üretim azlığını düsün ne yolda desiştirmek istediği so îuncesi ile maddesel çevresi ve dar desiseci bir adamdır ve bır te Londraya pitti. tonlumunun dıişünc eeçmişi aradürüyor. Üretimin azlığı ya da rusu, kolayca çÖ7Ülemez. Düşüncekaç sene evvel sömüreeyi kana bo Fakat tngiliz hükümeti bu iki sinda sağlam bir ilişki kırmak çoklugu, geçim durumunu belirlı ye, bilgiye, idealist tarih anlayışı zorundadır. y*y»n m*umau'lıınn korkunç a «küstah yerli» nin sözlerine kulak yeceği için, ona uygun olarak du açısından bakmakla, maddeci tayaklanmasından doerudan doğru asmamıçtı. Kenyatta, ikinri <eyasünce durumunu da etkiler. Ama rih anlayışı açısından bakmak araToplumcu düsüncenın yurdumuz r ı sorumlu olan odur. Puna ımı hatini 1931 «enesinde yin« tngilteBundan, «karnımu iyi doymadiEü sındaki büviik ayırım buradadır. riaki pelişimi Dogan Avcıoğlü'nım kabil, Kenya'nın altı milyon nü reye yaptı. Bu »efer, memleketi dııçın iyi düşünemiyoruz.» gibi bir Gıderek çeşitli maddeci görüjler deyimi ile düşüncelerimızin 20. fusunu teşkil eden zenrilere «o «ında kendi isteğiyle on be? sene Sekizinci Kotanın tahsisli ithal anlam çıkarılabilir ki, bu anlam. arasında bilp. bu bakımdan çok de yüzyıla varmış olması, sadece ilerarsanız o, memlek?fİT b*'na.«ı, Af kaldı. Londra siyasal bilgiler omalları listesinin sanayi âcil ihti yalnız tarihsel olaylara değil, sa ğişik yorumlar ortaya atılmıştır. T ri gitmiş ülkelerin etkisinden ö'urikanın hürriyet;, b giye ve va kulunda arrtropoloji tahsil etti v e ] , ç i y a n j ç i n bitinci devreye 400 bin yın Avcıoğlu'nun savına (iddiası Sözgelişi. eski maddecilik, bilgi rü değil, yurdumuzun maddesel kara kavuşma emellerinin eanh 1938 lenesinde Kiyuku'lara dair. dolarlık tahsis konmuştur. nin toplumsal eylem üzerine ku koşullarının gehşmesinden ötürü•embolüdür. bir etüd yaymhyarak üniversite' Bu tahsisten faydalanmak için na) da aykırı duşecektir; çünkü o durumda, düşüncemizin Yirminci rulu olduğunu. başka bir deyişle diir de. Yoksa toplumcu dü>=ünreDenilebilir ki Jomo Kenvatta çevrelerinin takdirini kazandı. j Istanbul Ticaret Odasına mensup Afrikanın bütiin tezafljrını ve bü 1943 senesind» Edna Clırke isimli sanayicilerin yaptıklan müracaat yuzyılda olduğunu kolay kolay söy üretime. katlar arasındaki çatış lerın neden gitgide süclenriıği koliyemiyeceğiz. öyle ise «istihsal maya bağh olduğunu anlıyamamıs lay kolay açıklanamazdı. tün aeılannı gerçekten temsil et bir îngiliz kınyla evlendi. Bir se1 ] a r bj r icmal halinde dün aksa eviyemiz» sözü ile söylenmek iste tı: çünkü o görüş. bilgi sorununu, Duşüncelerımiz'.n 20. yuzyılda tnektedir. Bir sihirbazın torunu ne aonra bir çocuğu oldu. Bir ~ Turkiye Odalar Bilrliğine sevk edil nen bu degildir. Gerçekten ben de kişinin tarihsel gelişimi dısında ele olduğu sözünün, (20. Yuzyılda aydur, ölü ruhlannın, zenei kulübe Kiyuku olan ilk karısı Kenyada nıi^tir. o sözün bu dar anlamı üstünde dur alıyordu. Buna karşılık yeni mad kırı düşünceler de buîunduğu gözl«ri •• daf tepeleri üttünde dal kalmıstı. Ticafet Odasından sanayicilerin deci görü?, kişinin üretim eylemı önune a'mırsa) bizi toplumcu kılgalanarak torunlarının mukaddeKenyatta, 1948 senesinde, karısı j yaptığı tâleplerin değeri 130 bin madım da, «istihsal seviyemiz» le ?ayın Avcıoğlu'nun «üretim güc ni. en temelli pratik eylem, bütün mağa elvermiyeceği bir yana, ileratına b«kçilik ettigi tabiat üstü ile oğlunu Ingiltered» bırakarak dolardır. erimizi» mi, yoksa «üretim koşul öteki eylemleri belirliyen eylem ri Wr âlemde büyümüştür. raemleketine döndü. Kenya on be?! Rir yazihanede döviz kaçak anmızı» mı söylemek istedi&ini olarak tammıstır. Ama kişinin top ğu gitmiş ülkelerden toplumculuoğrenmemiz. sadece öğrenmeIrk j h ğ ;j j , ;,; b I Jomo çocukluŞundan itibaren yıldanberi hiç degifmemijti. v e s i k a I a r düsündüm. Gerçi bu iki öge (un lumsal pratigi üretim eylemi ile miz de, ülkemizde artık toplumcu ile ilgili mıztak atmağa baslamıstı. Her at kavgalatrında hıç bır yumusama • sur), birbirine oldukça yakındır; bitmez sadece, bilim ve sanat gibi bir düzen kurmamız için yeterü bulundu tıfını vururdu. Sihirbazlığı da de olmtmıstı. Kiyuku'lar nüfusça çok I Tepebasında ıthalât ve ihracat söyle ki, üretim koşullarını üre b«şka c eeylemleri de vardır onun; değildir. Toplumcu cjreti, eylemnedi, bazılarının ıddiasına göre artmıslardı, toprak meseleleri esI. siyasal ve kültürel lerimizle temel koşullarımız aratim güclerinin belirlediği doğru1 b ö > ' l e bu ijteki kabiliyetini muhafaza et kitinden çok daha vahimdi. Sömür yapan Burhan isimli bir şahsın, ya zıhanesinde yapılan aramada dö dur; ama üretim koşulları ile üre yaşamı içinde karşılıkh kişi iliş sında bir tutarlık bulunmasınm mistir. Buna rağmen bu aynı a g« tdaresi yerlilerin lstedikleri , v, • , , ., ,, ... ı w ı kaçakçılığı ile ilgüi bazı vesi tim güclerinin çatısması diye bir kilerinin çeşitli değifik biçimleri zorunlu olduğunu söylüyor. Bu KaçaKçıngı ııe ııgı dasa, tngilterenin «nteilektüel sa . g durum da vardır ki bu bskımdan ni edinir. Toplumda üretim eyle bakımdan bilgi anlayışımızı o öğg ş lonlsnnm gedikli miidavimlerin formlar, hala s.ddetle reddettılı | k a l a r *, e g e ç î rçlmistir. için Kiyukuların siyasi faaliyeti Bir tsrael i firmasına ait banka bugün ülkemizin geriliği söz konu mi, adım adım asağıdan yukarı reti ile bağdaşamıyacak bir durum den biri oldu. Nüfuzlu bir çok în gitgide daha bozguncu hale gelisılâhımızı mektubu, dekontlar ve bazı isim su olunca, bunun nedeni, üretim doğru gelisir, sonuç olarak da bil da bırakırsak, kuram giliz. onun cazibesine V»pı!mı$. yordu. leri havi liste müsadere edilmi;, güclerinin eskiligi ya da ilkelliği gi (doğanın ya da toplumun bilgi iyi kullanamayıi, sözgelifi 18. yüzkeskin zekâsımn havranı oîmuştu. Az sonra yeni bir teşekkülden ilgili makamlarca tahkikata de midir, yoksa üretim güclerinin ü si) aşağı bir kerteden yukarı bir yıl «istihsal seviyesi» ile ne biçim Hattâ Jomo kral hanedanmian ba bahsedilmeğe bafladı. Bu, kan ü vam edilmektedir. retim koşulları ile çatısması mı kerteye dogru adım adım gelişir; bifr toplumculuk kurulacağı soruzı alteslerle bile jüşüp kalktı. zerine and ictiren maumau'lar' Adliyeden firar eden bir yan dır, yoksa her ikisi midir, sorula yüzeyden derine iner, tek yanhlık sunu gereğince karşılayamayız, sa Kenyatta, hayatımn büyük V!r teskiiâtı idi. Koyunlar ve keçiier kesici sinemada yakalandı rı ortaya çıkar. Yazılarında açık' tan çok yanlılığa yönelir. Uzun bir kısmmı iki eğilim arniında boca kurban ediliyor. sonra kutsal Ken j Adliyeden firar eden bir yanke lık seçikliğe düşkün olduğunu gör süre toplum tarihinin tek yanh olıyarak geçirmijtir. Kabıle aid ya dağına dönülüyor. beyazların I sicı, Şehzadebaşında bir sinema düğüm sayın Avcıoğlu'nun bu ne larak görülmesi. en başta, sömüolarak. Afrikanın a!t:n çaği saydı denize atılacağma yemin ediliyor da gangster filmi seyrcderken. po denlerden hangisine dayandığını ren katların. toplumsal tarihi yan jtı kabile hayah mazi'îi ilr? öviipür. du. Bu yemin törenleri gitgide lislerin, gangsteri yakaladıkları bilmek isterdim. Çünkü bütünü lış göstermelerinden, sonra da küNiishası 25 Kuruş Bununla beraber klâsık müzigi ve mahiyet değiştirmeğe ve yamyamj sahnede kendisi de yakalanmıştır. ile ele ahndığında, bugünkü üre çük ölçüdeki üretimin görüşleri sı jyonist resmi «ever. Sof'J lık, einsl sapıklık sekilleri almağa • Çingene Ali, diye tanınan Ali tim gücleritnizin tam olarak 18. nırh tutmasındandır. Ancak çağTürUIye Haricl Lira Kr. Ura Kr. Hristiyan olmamakla beraber tn başlamıştı. l özgönül, evvelki gün suçüstü ya yuzyılda bulunduğunu söylemenin daş üretimin büyük gücü ile birve adliyeye sevkedilmiş yanhslığı bir yana, üretim gücle likte işçi katının ortaya çıkması cili sık sık okur. Okuduğu diııî Bu arada, Kenyatta, Nairobi ya1 Seneük 75.00 150.00 kitaplar arasında Doğu di.nlerine kmında bir yerdeki evinde sakin ti. Bir fırsatını bularak adliyeden rimiz ya da üretim koşullarımızla iledir ki toplumsal tarih gelişimi« ayhk 40.00 80 00 dair eserler de varj>r. Üç kadınla sâkin oturuyor, felsefi eserler uoku kaçan Ali. kendisine, en emin yer düşüncemiz arasındaki açıklıSı an nin geniş bilinci kazamldı. TopI aylık 22.00 44 00 "•'""' " *' • • ' * "|" i olarak Şehzadebaşındaki bır sine eak bu nedenlere bakarak belirle lumçu felsefenin.belli baslı iki ö• • • * «» * • . «vlidir. Karılarmdan bin îngiliz. Basan ve Yayan öbür ikiüi Afrikahdır. «nakl, v.kıt geç.nyordu. Evının * Cumhuriyet Matbaacılık ve menin doğru olacağı kanısındayım zelliği vardır ki, bunlardan biri b * m u s v e g i z I e n m i ş . Kenyatta, yetmîj bir va«ınia ol ustunde, hderıAfrika Birlîğinin iiç t j ketin. Kenya olduğu siyasi hareben ve sayın Avcıoğlu ile tartış bir kata bağlılık yanı, öteki de Gazetecilik Türk Anonim Sirketl V a t i n . . . 11... H •' • « « • ! . ' masına rağmen sıtıhati verinde ve renkli Vbayrağı A «dalgalanmakta idi. I Gangsterlerin, polis tarafındah tnak istediğim en önemli konu da kuramın eyleme bağlı oluşu, ku Cağaloğlu Halkevl <z.*ıV*\s No. 3941 Sahibi zekaıı iyi ijlemekteriir. Koikin \>n tngilizler bir çok defa kendisinden yakalandığı sahnede kendisi de ya budur. ramın temelinde duran eylemin. kalanan Ali, polislerden, müsaade kiflı gözlerinde âdeta ipnotizma e maumau'lar aleyhinde bir hüfcüm istiyerek heyeeanlı filmı sonuna NÂZİME NADİ yeniden eyleme dönüşüdür. îmdi Bir an, için gücler ya da koşuldici bir tesir vardır. koparmak istediler ama nafile. kadar seyretmek istemiştir. Hak lar olarak, üretimimizin 18. yüz bizim bugün 20. vüzyıllı diye adYazı lşlennl fiilen idare eden lngiltere 1895 de, Kenya'da ve Kenyatta. cevap olarak kendi si kında tevkif müzekkeresi kesilmi; yıldan kalma olduğunu kabul e landırmak istediğimiz «düşünceMesul Müdür Uganda'da himaye rejicni teıis et yasi isteklerini ileri sürüyor, red olan Ali, Cezaevine gönderilmiş dellm; bu durumda bizim düşün miz», maddesel çevremizle. üretim ŞAHİN PERESE mi?ti. llk misyonerler gelmekte cevabı alınca, binlerce Kiyuku kar tir. cemiz nasıl olmuştur da 20. yüz koşullarımızla iki yüzyıllık uzak* jecikmedi. Bunları daha başka be sısında konuşuyor, maumau'larla Bir kadının çantasından on yıla gelebilmiştir? Bu soru, düşün lıkta i?e, biz bu «düşünce» yi hanGazetemlze gonderilen yazılar koyazlar takip etmi; ve toprakla ug ilgisini inkâr ediyordu. Bir deface ya da bilgi ile üretim gücleri gi eylemden çıkardık. bin lira çalındı nulsun, konulmasın iade edllmez raıroağa ba;lamı;lardı. Sömürge sında. bir Düyiik toplantıda yine Şöyle de sorabilirsiniz kendini llânlardan mepuliyt kabul olunmaz. Taksim meydanında Türkân ö ya da koşulları arasındaki ilişki ciler, Kikuyu diyannın bir kısmı konuşmus «Bu toprak sizindir. o zersen ismındeki kadının çantasın sorununu ortpya çıkaracaktır. ze; bizim ileri, toplumcu düşün* na böylece sahip oldular Bu. ta nu kazanmak için kanımzı dökmek dan 10 bin lira parası çalınmıştır. Herkesçe bilinen bjr takım görüş celerimiz, yurdumuzdaki bir çatısAbone ve llân ışlerl Içın, zarfın ten korkmayın» demişti. rıma elverijli, bereketli bir topLâlelide Ordu caddesinde 208 leri ortaya atmak zorıında kaldı madan. geçmişi olan bir çatı«.ma Ostüne «Abone» veya «îlân Servisi» Fırtına 1952 de koptu. Avrupalı sayılı evde oturan Türkân, Taksim ğım için bağışlanmamı raktı. O tarihtenberi sadece Avdilerim. dan mı doğmadır, yoksa ileri git kaydının knnması lâzımdır. * rupaltlara tahsis edilroiş olarak sömürgeci «ileleri yığınlarla öl meydanından geçerken, meçhul bir Tarihi, Tanrı gücü ile açıklayan miş batı toplumlarından öğrenme BU GAZ£TE BASIN AHLÂK kaldı. Bunu yerliler asla unutma dürüldü. Çoğu zaman bu öldürü şahıs tarafından kolunda bulunan görüşü bir yana bırakırsak, tari yolu ile edindiğimiz bilgilerden YASASINA UYMAYI TAAHHÜT l«nler parça parça doğranıyordu. çantası açılmıs ve 10 bin lırası a hin gidişi, kıssca, ya düşüncenin mi gelmedir? dılar. L'TMlŞTta Kamau, on yajında iken. ailenin Bir yandan da, bu yabanice hare lınmıştır. gelişimi ile. ya da maddesel gücGerçi hiç bir ülke, yeryüzünün hayvanlannı güttüSü bir gün, Nai kete katılmıyan, bir çoğu Hristiyan lerin, burada üretim güclerinin eylemsel ya da kuramsal gidişinBir mernıî kaçakçıst robi civarmdaki tskoçya misyonT Kiyuku'ların kulüblerini yakıyorgelişimi ile belirlenir. Bu iki gö den bağımsız olarak düşünülemez. yakalandı lerinin bulundu?u yere kacti O lardı. Konyaya kaçak mermi götürdü rüş açısından. bizim toplumumu Bu bakımdan. ileri gıtmiş bir ülrada kendiiine Ingilizce okııyup Sömürgeciler silâhlandılar. Ken ğü ihbar rdilen Aydın adlı genç, tun üretim durumu ile düjünce kenin deneyimlerinden, geri bir razma ve marangozluk öğrettiler. yaya uçaklarla îngiliz kıtaları gön Şirkeci otobüs durağında. içinde durumu arasındaki uygunsuzluk ülkenin de yararlanması olağan Adını da Johnstone koydular. Ka derildi. Maumau'lar sarp orman 598 adet tabanca mermisi bulunan konusu, birbirine karsıt diyebile sayılmahdır, böylece gelişme sümau. nihayet o zaman eayet kala lara daldılar. Bu maumau hareke çuvalla yakalanmıştır. ceğimiz açıklama biçimlerinin or releri gittikçe kısalır, gelişime kar bahk ve hareketli Wr teneke ma ti astında Avrupalılara karşı idi, Sanığın., tabanca mermilerini ne taya atılmasını gerekli kılacaktır. hallesi olan Nairobi'ye gidip tali halbuki tedhişçiler pek pek yüz reden satın aldığı ıncelenmektedir. Başka bir deyisle, bugün 20. yüzhini denemek istedi. Bir resmî dai kadar Avrupalıyı ölüürdülerse bu. 172962 Cumarteşi Ak«amı yılda bulunduğu ileri sürülen düSc!xi Sarayında Sahura kadar rede küçük bir vazife aldı, sonra na mukabil kendi ırklanndan iki ŞUBAT 17 RAMAZAN 12 jüncemizin, üretim güclerimizden belediyeye geçti, gaz ve elektrik bin insanı, kendilerine iltihak etya da üretim koşullanmızdan basaatlerini kontrola başladı. Kamau medikleri için katletmij bulunuğımsız olarak bu duruma geldiğini £ 3ı C V) d o zaman küçük bir çocuktu, şimdi yorlardı. e söylemek başka. üretim güclerimia a C olduğu gibi dans etmeyi severdi BıUUtr S *« 10 lif*dıı» T«*V Tif*tr»d». Kenyatta, ayaklanmamn ilk sızin ya da koşullarımızın bugünkü < X ve kadınların hoşuna giderdi. Ken ralannda tevkif edilmişti. Kanuna durumundan ötürü oluştuğunu söy KOMBİNE BİLET SATIŞI V. | 6.51 12 28'15.24 1T 45 19 17 5.09 yatta diye yeni bir soyadı aldı, aykırı bir tesekkülü ıdare etmek lemek başkadır. Sayın Avcıoğlu, b Vj I LUIİ asımi Bıjtı.iı Eglıncıltrl gonra zamanla, öteki adını da de suçu ile yedi sene kürek cezasına • istihsal seviyemiz» sözü ile «düE. ] ıo; "i ] o an 1 1 j 11 25 ğiîtirip Jomo yaptı. Arkası Sa. 5, Sü. 1 de jünce» sözünü bir tümcede kullanCumhuriyet 2169 Uretım gerılığı, duşunce Melih Cevdet Anday ılerılıgı alav* I Sinema Sanayiciler için 400 bin dolarlık tahsis konuldu i v V V v v IL Bu akşam ve yarın akjam lokantada meşhur Meksikalı Orkestra TLNO CONTRERAS Faal 996/2181 CUMHURİYET GEMİ SÂTIŞ İLÂNI 5933 Dedveyt tonılatoluk îngiliz yapısı. I suıf klaslı her an için yola elverisli S/S YOLA.Ç Şilepi Adliye Sarayı satış mahallinde 20 '2/1962 sah günü saat' 1516 arasında açık artırma usulü ile satılacaktır. 1 1 İ (Reklâmcıhk: 576^2175) •^ ^ v \ ^ >, VİTAMİNLİ ÇOCUK YEMEĞİ Bu pazar ve her pazar. Servis dahil 15 TL. Fuat Kuşoğlu Süper Kukla «İBİŞ» Faal 997,21Sa VCVJ ılL Zerafet zincirinin en yeni halkası 1 Ikındı 1 tmaak 1 RAMAZAN EGLENCELERİ Simli vt dü2 plise •tskiar: Kolıy; yıkanır, ütü istemez.daima şık görünüşlüdür.katiyen buruşmaz^ TERGAl LON İCUMHURİYET'İH Tefrikası: ~49 ~ = Valdeı Leal'ın «tsa'nın kalıp E değiştirmesi» adındaki tablosnE nun «Hıristiyan Fostası> gaze•= tesinde çıkmıs kötü bir kopya= u . Bir rafta da bir kaç kitap 3 vardı: çoğu hastabakıcılık ki=: Upları, bir de tncil. PencereE nin içlne, altında mavi bir ta^ ' bak, toprak bir saksıda kazaya^ t> Çiçejfl konnlmustn, yanında = da, l â n m olnnca hemen alınE mak flıere, içinde bir örgü isl E bnlunan bir dikiş sepeti dnruS yordn. ~ Derlitopln bir odaydı bnra= tı. Hele, ocafın uıerindeki va= zoya konnlmuş bir demet çayırE çiçegi, batmak üzere olan güne~ fin s a n ışıkları da vurunca, oE daya öyle bir aydınhk veriyorŞ du ki! David buna kabul ediS yordn ama. geçerlerken kapısı. S nı Kathy'nin çahucak kapayıE verdiği yatak odasında olduğu E g»bi, bu odada da insanı rahat Ş? 8iz eden belirli bir yoksulluk = havası buluvordn. E Kızın şimdi büyük bir konakE severlikle çetirdiği tepside de E çay fincanlan pek ncu» cinsE tendi, tepsinin içindeki tek ta= bakta da özerine tereyağı «üE rulmfiş biriki dilim köy ekmeE tinden başka btr §ey yoktD. E Davfd bunn bir tflrlfl anlıyaE mıyordn am», blrdenblre, gene S içtnden gelen bir eoskonJnkla düşündu.' Kız nekadar ihtiyaç içinde olursa olmn, kendisi de ona e kadar yardım edebillrdi. Kathy flncana çay koyarken b i r u eli titrer gibiydi. Fincanı uzatırken, nendikeııdini alarlar gibi: «Geîece^ini/i billeydim, iyi bir şey hazırlardım size» dedi. «l?im çok olnnca, eumartesiden önce bir fey almaya bakmam. Neyse, sif bana kendinizi anlatın bakayım .. Dısarlardaymışsınız.» David: «Evet, yıllarca» dedi. «Onun için, döniip memlekete gelmek benim için ne detuektir anlarsınız! fç çekti, sonra eülümsedi «Şimdi bir kere bnraya geldinı ya, uzun kalmak istiyorum.» «Neredeydiniz?» «Daha çok Atnerika'dv» Kathy: «Afrika diycceksiııiz diye urnmuştutm dedi, David> bakarak çülümsedi. Evet, ona bakarak gülümsemiştl araa, bakışları onu delip eeçivor, uzak lara bakıyor gibiydi. «\Villie Dayım orada Kazey Ançola sınırmda, Knibn'ds.» David belli etmedi ama, < ? 1 rin bir nefes alır jibl oldu. Willle onu çörönce tanırdı elbet; çabucak (anınmak da Davld'in isinl bozabilfrd). B i r u ll|HIenralf gibi, alavlı bir tavırls: «Hiç »aşmadım» de di. «Willie daha çocukken Afrf. ka'ya deli olurdu. Vallahi, diyebilirim ki Livingstone ile, tâ Victoria Gölü'ne kadar, Afrika'yı, adım adım dolaştık. Stan ley en sonunda Livingstone'vi bulunca, görmeliydiniz VVillie'yle ikimiz sevinçtcn nasıl hay. kırdık! Ama, Angola biraz fazla ilkel bir rer degil mi?» «öyle. Dayım oraya gittiğindenberi yıllarca çok zorluk çekmis ama, durumu simdi düzelmeye b^şlamıs. Birçok resira leri var bende göstereyim size. Oradaki yaşayış hakkında iyi bir fikir verivor.> David, VVillie'nin Afrika'da ne ler yaptığını daha çok kurcalamayı o sırada doğru bulmuyordu. Willie oraya ya raaden ocaklarında ralısıyordu. ya da mühendislik edivordu. her neyse. David bnnun üzerinde durmak istemedi. «Bos bir vaktinizde gösterirsiniz, mcnınnnolnrum» dedi. «Ama ben şimdi asıl sizin burada neler yaptığınızı öfrenmek istivorıım. Kız. elîndr olmadan, sıUıljaıı alçakgönüllü bir tavır takındı. «O! Pek hir sev yaptıtım yok. Hastara halma. hasta vok lama gibi «eyler. Risikletime atlıyorum, köyleri dolasıyornm. yaya ğittiğim de oluyor. Sonra, dofumöncesi, doğumsonrası bakımı için ıu Bakımevi var, bir de çocuk kliniği... biz ona «Süt yurdn» diyoruz. Arasıra da Dalhaven'deki Köy Hastanesine gidiyorumj» David: «Bakıyorura lizi çok ç.alıstırıyorlar» dedi. Çoktan gözüne çarpnııstı: Kızın elleri yıpranmıştı. Kathy, neseli bir tavırla: «Insanın çok işi olması boş bir çeydir» dedi. «Sonra, bana karsı çok iyi davranıyorlar. Pergembe günleri öğleden sonra izinliyim, yılda üç hafta da tatilim var. Bu yıl birini kullandım, iki haftahk daha tatilim kaldı.» «lşinizi seviyorsunuz demek?» Kathy gadece basını salladı ama, büyük bir coşkunluk jösterse, işini nasıl sevdiğini bunun kadar iyi anlatamazdı. «Hoş, burada insan ne ilerler, ne bir şey ama, e. benim düşündüğüm daha parlak bir şey var.» Kızın bu sözü, hele sıkılarak konuşması üzerine David'in akIından cansıkıcı bir düşünce eeçti. Hiç de yakısık almıyacağını bilivordu ama, gene de sormadan edcmedi : «Yeni, evleneceksiniz?» Kız birdenbire öyle bir kalıkaha attı ki. bembeyaz dişleri>le pespembc, sağlam dişetleri SÖrıindü. Bu harikulâde gülüs David'in kulaklarına pek tatlı. pek e'ivenverici geldi. Kathy, en sonunda kendini tcparladı : «Evienmek mi, ne münase het!» diye haykırdı. «Burada kimi bulacağım ki. Biriki tanc çiftlik u»ajtı var, onlar da comartesi akşamları dans etmekten, Dalhaven'e sinemava rit mekten başka bir şey düşünmüyorlar, Zaten...» Kız burada daha afır afrır, daha eiddî bir tavırla konnşmaya başladı : «... ben.. sey.. kendimi işime öyle vermişim ki, ne başka bir şey için, ne de bir kimse için işimden vazgeçebilirim.» Bunlar David'in tam istedigi stylerdi. »Âathy kanşanı görüseni olmıyan, kimsesiz bir kızdı; temiz ama, cansıkıcı, nankör bir mesleğe, lçten olmakla beraber, geçici olarak bağlanmıstı. Böyle olduğu İçin de, David ona tam istediği gibi bir sevgi gösterebilir, istediği iyiliği yapabilirdi. Düşünceleri dolu dizçin gidi yordu: Kanunu bilmediği için, «Acaba ona vasi olabilir miyim?» diye düşünüyordu. Kızı eviât edinmek ona pek nygun bir düsünce gibi gelmiyordu, çünkü o zaman Kathy öksüz bir kız durumuna düşerdi. Her ney•e... David'in içinde şimdi derin bir duygu uyanmıstı. öteden beri çok cömert bir adamdı; onun bu ufacık meziyetini olsun kimse inkâr edemezdi. Neler yapabilirdi onun için, neler! Yalnız, olaylan zorlamamalıydı; yoksa, kızı ürkütürdü. çünkü, kız onu orta halli bir adam gibi görüyordu; bu açıkça bclliydi. Aralarına bir sessizlik çökmüstü. David kızı seyrediyor du: Kathy, gözleri önünde, çay = fincanlarını topladı. David onu = ilk görüşte, şaskınlıktan, Marv' nin tıpkısı demi.şti ama, pek de ^ defildi. YüzC annesine benzi^ yordu: Aynı körpelik, aynı koş yu elâ gözler; aynı kısacık, bi raz küt bir burun; ensesinde ; kendiliğinden toplanan aynı yuZ musacık kumral gaçlar, ~ Tvlntetltr, bluzlar vt trkcld t v ı t t r l u i ; Kolay yıkanır M çabuk kurur.tüylenmez.j rengi tolrnaz, daimaj yeni görünüçlüdür. Yenilikte'daima önde! Kadın giyiminde hiç durmadan yeni ytnl hamleler yapan KA20VA FABRİKALARI dünya moda sleminde fırttnalar yaratan OrlonveTergal giyim eşyalannı piyasaya arzetmif bulunmaktadır. 1 / / Giyimde z e r a f e t ^ ^ yaratan isim. JMAMULLERİMİZİKAZOVA MAĞA2ALARINDAN n BÜYÜK TUHAFİYECİLERDENISRARLA ARAYlNlg ^ tlâncılık: 1689/2163 (Devamı var) E ^ f l M l l l l l I l l l l l l l I I I I I I I l I I I I I I I l I I I l I I I I I M I I I I I l l l f l I l l l l l I I I I I I I I I I I I l l I l l l l l l l l I I I I I I l l l l I I l l l l l l l l l l l t l l l f l l l l l l t l l l l l l l l l l l t l l l l l l l l l l l l I H I M t l l l l l l l l l l l l If U I I I I I l l l l i m i l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l f l l l l l l l l l l i ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle