19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎKÎ encere ;UMHURIYET IIII^IIIIIIIİIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIUIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIİIIII 4 Aralık \Wt ııııııııııııuıııııııııııııııııı Paristeki ressamlarımız Bır \akitler. dünya ticaretınin Londra borsalarından, dünya resim sanatının da Paris galerilerinden yonetildiğini sbjlerlerdi. Busün Londra. duır\a ekonomisi bakımından önemini az çok kaybetmiş sajılır, ama resim sanatınm pavitahtı hiç süphesiz her zaman Paris. Bunun içindir kı, dunyanın her kösesinde, resim tapmak istiyenlerin ellerine boyalarını fırçalarını tutusturup : Haydi bakalım Parise dhorlar. Binlerce gerçek \e sahte sanatçının birbirlerine sarmas dolas oldukları bır acatip borsa Paris. Resim sanatına karikatur sanatı kadar aklım erse belki baska türlü konusacağım. Ama resim denen sıhirli nesnenın olçuleri. o kadar tuhaf bir dünyaıtın endazelerıne bağlı ki, değme kisı çıkıp kesinlikle : Su sövledir, bu böyledir diye biçip atamnor. Üstelik tıokıikta dolasan her beson adamdan birisinin sanata bulasmıs olciu^u bir sehirde resim yapmanın r.e demek olduğu ortada. Turkiyede hepsi birer horoz savılaıı isimleri bura\a geldiğinı zaman teker teker sordum : Rakım ne yapıyor? Galiba birisinin yanında çalısıyor. Istidadı var. Fakat çok ga>ret sarfetmesi gerek. Siile\man ne oldu? O muhakkak bir sejler yapmıstır. F.h. bir sergı açabildi ama Kabul edilebilmesi için daha zaman ıster. Inatçı \e mucadeleci olması lâzım. Hüsamettin muhakkak basarıya ulasmıştır. Onun mâne\ivatı bozuk. Galiba Paris biraz sasırttı kendisini; biraz cesareti kırıldı. tnsallah toparlanır.. Burada, âdeta havatının bütunüyle bir büyük sanat macerasının anaforuna balıklamasına dalmak. Be\oğlu lokallerinde dâhi numarasına vatmaktan bamba«ka bir is. Yıllar ve vıllar geeecek, tu\alin karsısında bıkmadan renklerle boğuşacaksın. trade, inat, çalıskanlık, sabır, istidat, kültür, şahshet, ne bileyim sanatçıyı sanateı \apan ne \arsa hepsinin bulamacından me\dana gelmiş bir bu\ük pano önce galeri sahibinin sonra da tenkidçinin ve se\ircinin gözlerini bir yeni ismin varlıgına ja\as ja\as alıstımor. Turkiyede şenç yasta kendisinde büyük degerler görüleıı ressamlar Pariste ötekilerden daha şaskın ve güç durumda. Çünkıi bunlar kendilerini her sev sanırlarken bir büvük lunaparkın ortastnda yapayalnız ve kimsesiz kalmıs çocuklara donüvorlar. Ve sonra sözümona bohem tçki, kadın, hattâ esrar Sanatın sırrını keyif verici maddelerin hazzında aramanın modası Yirmınci Yüz\ılda zaman aşımına uğramıs bir usul olsa bile, ondan imdat bekliyenler az değildir. Bütün bu hikâ>elere rağmen sanatın büjük ve katı duvarlarına kafalarını vura \ura kendilerine geniş ve rahat kapılar açmış Türk ressamları da >ok degildir. Runların basarıları hepjmiıe övünç \erecek basarılar Dört • bes sağlam isim sayabiliriz ki, yerlerini almıs, değerlerini kabul ettirmis ve yollarını bulmuslardır. Dünvanın kültür merkezinde Modern Sanatlar Müzesinin kapısından gırip de duvarlarda Türk isimlerine rasIamak ne demek? Bunun ne demek olduğunu bilmek için her halde sanatın macerasına biraz ucundan bulaşmak bile yeter. tnsan buradaki gerçek değerlerimizin başarılarını gördükçe çeşitli talihsizliklerle ve budalaca \asaklarla Türkiyeden dısarı bir türlü çıkamamıs bazı şöhretlcrimiatin kaderine yanıyor. Belki buradakilerin çoğundan daha lâjık fırealarımıza pasaport vermemek . Peki ama niçin? Franko tspanyası bile kendi düzenine düsman Picasso'ya yalvarırken, biz kendi sanatçılarımızı düsman gibi görmekten ne zaman vazgeçeceğiz? KELEPİR SATILİK VİLL ) Emırgânda ıkı buçuk kath. konforlu, beşer odalı Bahçelı Vıllâ acele satılıktır İRFAN HALVK BİLİK. 22 63 09 Cumhurıyet 16883 Elemaıt Aramyor ~^ • ^ ^^ v ^^ w ™ ^^ ^^ ^^ ^^r ^^^ ^^w ^ ^ ^^* ^^ • ™ ^ ^ ^ ™ ^~ • ™ * The Sh«ll Company of Turkey Limited. Dennce (tZMİT> te, J sısatı için "Sanat Enstıtüsu mezufıu, tamırhane ve\a mustakH " " makına unıtesıni idare edebilecek dereeede tecrubeh makınıstler ıstemektedır. Teknık Ingılrzceye vukuf tercıh sebebıdır. 35 yasını geçmemis ve askerlık hızmetını tamamlamıs alâkalıların Doğu Palas, Taksım, Istanbul adresınde Personel Dairesıne muracaatları rıca olunur. (Reklâmcıhk: 5093/16874) Genç bir yazar ıçın pek umutlu bır başlangıç olmadı bu ılk eser! İlk oto lâstiği fabrikasi ıçınden duyan bir adamın, bu yıl Ama dehkanh yılmadı, 1890 da , ı.vor I dtrım hızı ıle ilerleme çağındakı (Barış Bayramı) adh ıkıncı pıyesı , . ,, j ; , , • . i gunlen başh başına bir roman sas nı aynı topluluğa oynattı. Bu eseTurkıyede ılk defa laahyete gef hr K a l d l k l d a h a d o r t a ln çecek olan ve Pırellı tarafından | > ı > ' ? ' rın konusunu, ?aır arkadaşı (WEmonte edılen otomobıl lâbtık fab dayken (Avusturya Prusya). se DEKtND) ın anlattığı kendi aılek l 7 Ç rıkası bu avın 15 ınde Cumhurbaşyasında ıken (187071 Prusya lennin 1 ; uzunden aımıstı \VEbunun açıklanmaMna, kanı Cemal Gursel ın hu/uıu ı.e Fransa) savaslarından kuçucuk DEKİND Izmıtte Kosekoyde açılacaktır. [bejnınde ızler taşımış , sonra Bı bir pıyes konusu olarak ortaj a Senede eıı az 120 bın lâstık ımaljrınci Wılhelm, Üçuncu Frıedrıch, çıkmasına sonradan çok üzulmuş edecek olan fabrıka. en modern îkıncı Wılhelm'm tebaası, Bırıncı ve olunceve kadar bu uzuntusunu makınelerle teçhız edılmıstır. Cumhuıbaşkanı Ebert ve Ikıncı saklamamıştır. BırbiTi arkasına Bu jıliarda butun dunya nımetSon bir hafta İçinde limam | Cum'nurbaşkanı Hındenburg ve hemen her yıl bır eserı oynandı ve lerı HAUPTMANN'ın avaîıra geHıtler'ın %atandaşı olarak ya«amıs mıza gelen ithal malları bır adam gerçekten de dolgun bır bu arada adı sanı Alman sınırld [lecektır. 1905 de OXFORD Unnerv Son bır hafta ıçmde hmani.ni/.a taııh gıbı okunmaşa değer, ustelık rını, hatta ok\anusları aşarak e I sıtesı bu "ndı kendını ;etı>tıı^u gelen ıthal malları, arasmda 18 m a n a n ı n serlerı Pariste ve Ne\vYork'ta \a?axa (Doktor) payesını verecek ton oto lâstığı, 12 ton verr.ık, 30 j Goethe'den bu } ana A l >' . 11908 de beşyuzuncu kuruluş MI ton beyaz bo\a, 43 ton ustubcç, 56 | yetıstırdıgı en verımlı \azar ola j O ynanmaya baîlamıstır. ; donumunu kutlayan LEİPZtG Ud d l k ekır ton cam emaje tozu, 16 tor somu'i i rak ustunde durulmak gerekır. ' 1894 de onceden menedılen ve cıvata, 29 ton tops. 11 ton pet1 GOETHE Almanja ıçın bır (ÇULHALAR) adh pıyesının, bır | nı\ ers'tesı onu fe'^eîe doktoru unlol pompası,, 50 ton cam, 111 ton' JJONTBLANC sayıhrsa HAUP sene uğraştıktan sonra. sansur oy j vanıyla m jkâfatlard.racak ve nı, havet 1912 de NOBEL edebhat çelık saç levha, 204 ton suni ! t a u [ T M ^ N ; N d a o n u n karşisında bır nanmasına ızın ve,rmiştır. çuk. 83 ton parafın 25 ton maki | J J A T T E R H O R N gıbıdır Bu yuki mukafatını alaraK Dunya yuzunun İlk temsıl gecesı sejırcı konu ıle j r.e, 241 ton koşebent demır, 62 ton:" . , , ,, , , k kendılerı bızden çok ılgılenmıştır. memnundur Fakulçe kurşun. 46 ton reçıııe. 90 n ' ^ i n i . n l » ! kendılerı zaman daha kav kat Imparator ıkıncı WİLHELM j caktır. Saadet jağmuru durmadan tomobıl. 16 ton zamk ve 26 ton huz zaklaştıkları ravarak goruruz Tıpkı } uksek bır pıyesı beyenmemistır. Bunu adeta, iya^maktadır Ustelık sınırlat asan dolabı aksamı bulunmaktadır. imparator Wılhelm'ın kıiıç şakırdağı uzaktan seyrettığımız gıbı. tebaasından GERHART HAUPTDış piyasalardan yapılan tıları arasında Alman edebıjatının Bu \azıya, HAUPTMANN'm ve MANN'ın tahtin ve devletın temesesmı duyurabılmesı hayırh bır teklifler rımh havatına ve e'erlerıne kı lıne ındırdığı bır kazma vurusu ısaret sayılmaktadır . Ama ne > aSon gelen ış teklıf leri arasında j , . , Ingıltereden kuru meyve. keçi kı ' sarak bakmak uze*e basladım. Fa saymış, ve bu meydan okuma>a zık kı çok gecmeden 1914 Ağos• • • h, luletaşından mamul duz ve oy,I kat otuzbınuçyuz gun yaşamış bır dayanama>arak locasını gosterış tosunda gokyuzu bırdenbıre kararmah pıpolar, ağızlık. balık. Çekos adamın omrunu uçyuz satıra sıg yaparcasına terk etmıştır. (ÇUL mı« ve bırinci dunya s«ıvaşı patlalovakyadan tuz. Almanyadan sec dırabılmeıc şımdı bana çok guç go HALAR)ı İmparator .devlete kat mıstır. Bız burada HAUPTMANN' cade. Lıbya'dan kasaplık caniı hay rundu. şı bir çesıt avaklanma baş kaldır ın o gunlerın heyecanı içinde v?n, Kuve\t'ten ?e\ tırc'ağı, Ja (Savaş Kssıdeleıı) nden ma gıbı almış, ve hiç unutmamış yazdığı II ponyadan koyun bağırsağı. Hındısedecek değılız. Karşımızda tır Nıtekım ılerıde HAUPT soz tandan boraks taleplerı yer a'mik GERHART HAUPTMANN, bu MANN ın dutrumu aıtık hiç politıka\a heveslı, oncu bır yazar tarlır gun artık Polon>a toprakları sayısarsılma7 bır hal alınca soz olsaydı ondan ortaya çıkıp, ıçınT e k l i f l e r , l l g ı l i f ı r m a l a r a u l a ş t ı lan OBERSALZBRUNN'da 1862 arasında (Tabıi kı bu HAUPT den geçenlere dıl vermesını bekıılmıstır. >ıhnda doğdu. Doğru durust okulerdık. Fakat o dusunceletım hatıMANN'ın en onemh. en değerlı bır Sıhhî murakabe teşkilâtmın madı, önce tarım, sonfra heykel ra defterıne su satırlarla geçırmedram yazarımız olduğunu bılı\opeşınde kostu. Hdlı vaktı yerınde yı üstun gormuştur: «Kulturun faaliyeti rum, fakat (ÇUHALAR) pıyesmtemelı: ınsan hajatının en değerBeledıje sıhhi murakabe teşk: bır aılenın çocuğujdu. Ne babalalâtı, bır ay içinde 1020 esnaf VP rı gıbı otelcı, ne çıftçı, ne heykel dekı tutumunu hıc bıt zaman af H varlık olduğunu bılmekle kurumuesseseyi kontrol etmistır Kon traş oldu. Bocaladı durdu Akde fedemem') demı^tır lu!r Incılde beşıncı emır olarak trollarda kusurları gorulen 12 mu mz onu çektı îspanyaya, îtalvdya Bundan sonrakı eserı (FLORİ Arkası Sa. 7, Sü. g da es=cse kapatılmıstır Bu aradn 159 gıttı. İtalyada heykel sevgısı >enı AN GEYER) halk tarafından hiç gıda maddesı numunesı tahlıle gon den teptı. Ama hastalandı. Orada Cağbet gormnecektır Halbukı uderılmıştir. Tahlıle gonderilpn gardıı.. ıç zerınde en çok tıtızlıkle çalıstığı. 'ı^HMftlJHLViGzuk çvMMM Alman mılli kahramanhğını konu mahfeemeye verılec»klerdır ^ lencîî . "Böyferıkle' ..•„. . olarak ald'.ğı bu eserın ılgısızlikle yajuaiftbuyusune kapıldı 2ı vaşınkarşılanması onu çok uzmuş, elınARAUK 9 RKCEP 12 da ıken ılk pıyesı olan (Guneş dekı pıjesın ustune ju satırlan Doğmadan Önce ..) adh eserın 20. Ekım 1889 gecesı Berhn'in (LES yazmaktan kendını alamamıştır. t (Meğer Alman mılli duyguları * SİNG) Tıyatrosundaki serbest sahc Ş E » nede oynattı. Bu oyun; O gune kırık bır çan gıbıymış Çekıçle > < kadar Berlınde eşı gorulmemış bır vutdum da yine sesi çıkmadı') V ] 8 11 13 06 15 2 " 17 40 19 1° 6 22 tıyatro rezaletıne yol açtı. Seyir Bu uzuntulu anında ımdadına yecıle*, şımdıye kadar sahnede gor tı.şen (Grıllparzer) mukâfatı onu ! ı 7 '^n < 47 12 00 1 '3 1' 42 F V meye ahşmadıkları hayat gerçek avutmuş ve feraha kavuşturmuş1 Trafık ısıklannm tamırıne bas. lanılmıstır. Isıklar, jolların tarık akımlanna gore ayarlanacak, de\aralı bakını ve tamırle otomatık olarak ıslıyecek hale getırılecektır Bu arada Beledı>e Trafık Mudurluğu, şehır yollarına yenıdne ışıkh ısaretler koymak için çalısmalar \apmaktadır. Isarttler muntazam çalıstığı takdırde, trafık me. murlan daha rasyonel kontrol yapmak fırsatı bulacaklardır. Beledıye, trafık ısıklarmın ayar, bakım ve tamırlerını yaptırmak ıçın 10 elektrıkçı alacaktır. trmir edilecek ve yeni sinyaller yerleştirilecek =haberieri Gerhort Hauplmann Trofik Işıkları Devlet Tıyatrosunda şımdı oynanan (Rose Bernd) le Şehir Tiyatrosunda bir hafta | S A N A T I DÜŞÜNCELER îşçiler ve Vdery Yazan: Dr. Feridun Ergin Geçenlerde, Orta Anadoluja kısa fıyatlarının dortte birine ve hattâ bir yolculuk \apmıstım. Haylı yo. daha aşağı duşmesı, ılk sana>ı ın rucu bır gunun aksamında, gaze kılâbını takıp eden devrede ıhtıte ve mecmuaları karıştırıyordum. yaç maddelerını geçmışle kıyaslakadar ucuza musBır mızah dergısımn karıkaturle namıyacak rınden bırinde. benden bahsedıl tehlık ıstıfadesıne sunmak ımkâdığı gözume çarptı. Sanatkâr, karı nını sağlamıştır. kature soyle bır ba^lık ko\mustu: Diğer taraftan, ı^çı ucretlerı de «Prof. Feridun Ergin. bızde i^cılerın tedncen ehemmıvetli yuksehşler ıkı yuz jıl oneekı kırallardan da. ka>detmıştır. 1961 Eylul ıstatıstıkha ıyi yasadıklarını sovlujor» lerıne gore, saat başma ortalan^a Karikatuıde, bır gecekondunun ucret, Amerikada 2 33 dolar, Ingılsefıl manzara», bırkaç kalem vu tercde 9 şıhn, îtahada 247 lıret ve rusu ile bıhrtiîıyordu. Ipe çekümıs Almanyada 2.94 marktır, Ameıılıme lıme ç a m a s ı r l a n n onunde, ya, k a I l , , ç l m n bır saathk çalısması, mah çlbıseler gıymı? bir işçı tam I o r d d a k l toptan fıyatlarıyle 15 kılo bir h u k u m d a r azametiyle duruyor ş e k e r bedelıne denk kıymettedır. du. Karısının ve uç çocuğunun Ve ıthal mah yepyenı bırVolksyuzlerınde. ağlamaklı bır ıfade var v> agen otomobıhnırı satış ravıcı dı. E\ın kopeğı de. du^uncelı eda takrıben 88 ış gunu kazancı kadarsı\le dekoru tamanılıs ordu. Res dır. mın altında «Kıral aılesı sarayının onunde» dıye yazıh idi. yim ve mesken ıhtıyaçları bakıHakıkatte. b?n bu sozleri aynen mından, Yirmınci Yuzyıl ışçısınn soylemıs değıldım. Bır konferançta, meshur bır Fransız fıkır adamına eskı zengınlere ve prenslere kısatfen behrttigım bır muşahede, |I met olmamış pek çok ımkânlarfaydalandığı muhakkaktır. değıştırılerek yanhş kanaat uyan' dan dıracak şekılde yayınlanmıstı. Tek ! Hatfield House veya Versailles'da r.ığın ve medenıyetın ılerlemesi j oturanların Onaltıncı ve Onyedınile havat standardının yukseldiğı1 cı Yuzyıllarda mahrum bulunduK ni bıhrten klâsık bır mısal, ınsanı I ları akarsu, elektrık veya televızvadırgatacak bambaşka bir zıhnıj yon. şımdıkı Avrupah ve Amerıyetle karıkatur lejandı hahne ge• kalılara gayet tabıi gorunen şey, lerdır. Bu sebepledır kı, teknık' tırılmıştı Sanıyorum ki, meselenın esası,, terakkinın insan hayatında yap'ıbazı okuyuculanmın ılgısmı uyanj^ı değışıkhğı en guzel canlandıraırabılecek bır yazı konusu ola ; mıs fıkır adamlarından bırı olan Paul Valery (18T1 1945), muasır bıhr. Londra'nın kuzevınde. Hatfirld Fransız koylusunun ve> a ışçısının House denılen eskı bır şato vardır. muhteşem kral Louis XIV'dan d,ıElisabeth I., tahta çıkmadan evvel, ha konforlu bir ha>at geçirdiğinı bu şatoda oturmuş, Şımdı muze soylemiştir. iTITITTlinnUlllıIllllllltllll YİİZÜNCÜ YfLBÖNÜMÜ " * * ^ ^ ^ ^ ^ * Yazan: * ^ ^ ^ ^ ^ * * * tur Her uç yılda bar Alman sahne«ınde en ıyı pıyesın yazarına \erılen bu (2400) Avu=turya Gul Muhsin Ertuğrul lerinı çırıl çıplak karşılarında sırıtır gorunce bagırmaya, çağırmaya tepınmeye, ıslıklar çalmaya basladılas Çoğunluk (Tıyatrodamıyız, yoksa genel eve mı geldık?) diye kıyametler kopardılar. Prusya Mebuslar Meclısınde biri (Ti>atro, aydınların genel evı oldu. boyle âdı eserlerı \ azanların koku kurutulmalı!) diye BeHin Pohs Muduru Baron RICHTHOFEN e »oılu jurnal verdı den'h mukafat maya koyulttu. sonra oynanacak olan (Gunes Batarken) pıyesının yazarı Gerhart Hauptmann eğer yasa saydı bu yıl yuz yasında olacaktı. ölumunden on yedı yıl sonra butun dunyada eserlerı oynanarak yuzuncu yıldonumu kutlanan bu buvuk yazarın ınsanhğa bıraktığı fıkır ve sanat eserlerıyle do lu zengın mırası olmasaydı bile yalnız bu uzun omur de ınceleme} e değerdı Daha elektlrık lâmbası bulunmadan once dofan ve ılk atom bombasının atılış acılarını tâ ' onu tekralr çalışIII Vıl 1900. însanhğın bınbır facia ] ıle karşılasacağı karılı yirmınci asrın eşığindeyız. Başladığından bu j ana bu onbır yıl içinde HAUPTMANN yalnız Almanjaja değıl, artık butun dunyaja kendısını Alman dılinde en buyuk yazar olarak kabul etîırmıstır. Bu kısa sure içinde (Guneş Batmadan önce Balrı^ Bayramı, Yalnız Insanlar. College Crampton. Çulhalar, Kunduz Kurk Hannele Florıan Ge>er, Yıkılan Çan. Arabacı Henschel, Mıchael Cramer, Schluk und Jau) adlannda on ıkı pn es ve sayısız sıır ve hıkuje jazmıştır. Bugunde n ılk dun\a sa\aşına kadar on doTt yıl vardır. Ke>ke butun ır^anlar en mutlu eunlerını yalnız bu onlerındekı ondort yılda j aşa [ yacaklarını bır bıiseydıler | bilmek kabildır tngıltereye ilk lıalde, aynı sozun «Feridun Erg^ın defa ıthal eaılmış ve Kıralıçe tabızde ışçıler ıkı yuz sene bncekı rafından kullanılmış bır çıft ıpek ı,,^,ıı»,j J . çorap da. Hatfield House'un salon.,i kırallardan daha ıvı vaşıvor» de., ..,.,; . , ,, , , , , . ... . . „ , . d ; , •, , , . . , ?eklınde aksettınlmesı, hiç suphesız hakıkate uveun değıldır. P larındak! bır camekında muhafaza h p s l , h a V , V a t Q „,.„„„ ^A.,^.. «Medenıyet. kuîtür, teknık ve edılmektedıı. de\ rınde değıl, konfor», modern hayatta maddi Yalnız da. ıpek sonraları Elisabeth çoraplair medekarşıhklan bulunan mefhumlarnıyet âlemının en pahah ve nidır dır. Elbet bugunun ınsanları dunluks eş\ ası arasında > er ."•Imaya kulerden ve yarının nesilleri bızde\am etmistır. Muellıf Sclutfle' lerden maddi cerjhesı daha zengın ye gore, uç asır once, Ingiltere Hu bır hayat yaşıyacaklardır. Temenkumdarının \ıne tek bır çıft ipek nı olunur kı. istıkbalın Turk ısçıçofrabı bulunuyormuş. Dışışl;nne sı de, ılerı memleketlerın >uksek bakan devlet adamları, fransız hayat standardına yaklasabıhır . Bu; uk Elçısını kabul edeceklerı Ve yıne temenni olunur ki medevakıt, Kıralın çorabını odunç ahr nıyet ve gelifme kavramlarını tah laımıs lıl edecek olan gelecek nesıllerın Sana\ıın ıîerlemesı, Dahalı \e konferanscılan, fıkırlerınin kalem erijilmez sanılan maddelerden iove fırça sahıpleri tarafından asıl ğunu zamanla herkes tarafından mânası değıştirilerek sksettirilm»alınabilecek kadair bol mık'arda sıne rastlamasınlar. Çünkıi bır \ e ucuz fnatla ısıthsal etmek imsozun mânası ve Itarakteri degıskanmı kazandırmışMr Yeni ıcs.ttırılcrek yazılması. daima bır halar, ıstıhlâki son derece genışjetekıkatın golgelenmesine ve yanhs cek gehşmelere remın hazulamışbır ıntıba trWh"rrr»sîn'3 yol açabıtır. Aynı zamanda. emek ^sarııpleri lır. f ılozoflar, " hVkikatt arıyarak nın satınalma guçlerı yiıkşelmışbevhude yere saçîannı ağartrAatır. " "" m'.slardır. Kalıfornıya Ünıversıtesi pfofe«orlerınden John M. Letiche'ın zık rettıgı ıstatıstıklere dayanarak ik tısadi gelismenın fıyatlar uzerındekı uzun vâdeli tesirlerini aydınlatmak kabıldır. Ondokuzuncu Nüshası 25 Kuruş Yuzyılda hâkım ekonomı duruTürkl.e Harlct munda bulunan Ingılterenin ıhra Llra Kr. Lıra Kr. cat fıyatlarını misal gosterelim. 75 BO 150 Öo 1798 de, Buyuk Brıtanyanın ıhra40 OP 80 00 cat fıyatları ortalama îndeksi. 3 a llk 22.00 > 4400 430 4 ıdı 1850 yıhna kadar. bu en hahne getırılen Hatfield House, Paul Valcry'nın bu sozunu bckıymtlı tarıh hâtıraları ve yadı1 genırım. Bır kaç hafta once «Kalgârları ile doludur. Elisabtehın ( kjnma ve sosyal adalet» meselelebasına bır hilil takmış olarak poz rıyle alâkalı bır konferansta, tekverdığı bılinmıyen bır tablosunu ve nık terakkının rolunu anlatırken Wellin{ton'un Napolyon ordusun Valery'nın duşuncelerıni de nakdan aldığı sancakları burada gore letmıştım. Valery'ye atıf yaptığtm CUNHURİYET etZK) T*HW MAHTIN • TÜRKtYE tŞ BANKASININ Çoeukltnn yetiftirtlmest re trrbıı/eleri mevzuunda Anne. Baba vt Oğretmenlerr ıyı bır rehbrr deks 102 2 ye düşmüştur. Yarım asırda smai mâmulle're ait ihracat B a ı a n v e Yayan Cumhurıyet Matbaacılık \ e Gazetecihk Turk Anonım Şlrketl Cagaloğlu Halkevl Sokak N o . 3941 Sahlbi hiiUiir sahasijnda yehi fyir hisnıeti TL'RKİYE tŞ BANKASI YAY1NLARI ANKARA PROBLEMLı ÇOCUKLAR VE PROBLEM SEBEPLERi 1 Problemli Çocukletr re Problem Sebepleri Bu vahada bııtjuk bır boşlugu dolduracak olan bu degerlı eserı, umunıı tevzı ytrı oltn "Anıl Kıtabem' (Cağaloğlu tstanbul) ıle tŞ BA\'KASJ Şubetermden temın edebilırsinü. S\BlH\ 4RDA ve MVZKTTEK BUD4K Evlendıler Istanbul 8 12 1962 Cumhunvet 16S87 Yazı lşlerıni fıılen ıdare eden Mesul Müdür NAZİME NADİ * M E V L İ T Samsun eşrafından merhum Huseyın Kefelı mahdumu olumuııun kırkıncı günune rastjn 10 Aralık 1962 pazartesı günu Şl?ll Camiinde oglc namazını mütaakıp Mevllt okutulacaktır Akraba dost ve dlndaçlanmızın te?rlflerlni rica «derız. Kardesi Hasan Kefell MAHİR Kefelioğlu'nun Faal 7982/16866 Reklâmcılık 5068 16870 Cumhuriyet 16891 ANKARA B Ü K O S U : Ataturk Bulvarı Yener Ap.Yenischlr Telefon: 12 95 44, 12 09 20, 12 09 66, 17 57 35 DOGU İLLtRİ BÜROSU : Inonü Caddesı Ismen Han Diyarbakır Telefon: 1061 GÜ.VET İI1.ERİ MERKEZ BÜROSU : Küçüksaat Meydanı Edirne Hanı Ad^na Telefon: 4550 * Gazetf>mize gonderılen yazılar konulsun, konulmasın ıade edılmez. Ilânlardan mesulıyet kabul olunmar. * Abone ve Uân lçlerl için, rarfm üstüne «Abone» veya «han Servısı» kaydının konması lâzımdır. * BU GAZETE B\SIN AHLAK VASASTNA UYMAYI TAAHHÜT ETMtŞTÎR. VECDÎ KIZILDEMİR * = «CUMURİYET» in Tefrikası: 1 (BAŞL\NGIÇ) Doğucu sıcağı ıle etrafı bunaltan iki uzun ;ünden sonra birden çbken Kas\etli gün sona eriyordu. Zaten hava erkenden kararmıstı. Etrafta saatlerden beri durmadan ^a?ün j a ğ m u run çıkardışı deçısık, acayip seslerden baska ses voktu. San ki eökün sıkıntılı, siskın çoğüsü birden patlaınıs, durmadan hosalıjordu. Bir daha vi<zu sü\ mivecekmişçesıne karanlık sokaklarda kiınseltr voktu. Sade arasıra ıslak tiıyleri vücudüne \apı^mıs uzun kuj ruâunun ueundan sular sızan bir kedi gdrünfnor, kulaklanm kısmıs, cam gıbi parlnan gbzlerle ş e çen otonıobillere baknor veva sıçınacak bir >er arıvordu. Otomobil, çamurlu vollardan suları sıçratarak hızla eeçiyordu... Önde bir sofö'r ve arkada bir kao'ın, dalçın her sevden uzak, sanki bir bosluk içinde yağmurnn tepesinde cıkardıfı çittikçe sürat'.cnen veUnasak nakaratı dinlivor: (Tık, tık.. Tık, tık) Bır bliım mesajıııı hatırlatnor bu sesler.. Ve karanlık suratlı camlardan durmadan yaslar sızıyor, oluk oluk. dünvadan a^rılmak istemhen ruhlar japısmıs ağlaşıyorlar gibi. Kadın kösesıne gittikçe büzü lüyor, gözleri camlara takılmıs kalmış. Oldukça küçiık, fakat çok siyah gözleri var, karanlıkta ısıldıyan böcek gözleri sibi sâbit ve parlak. Ufak, solsun >üzü otomobilin hafif sarımtırak ziyasında âdeta ka\boluyor. Çıkık alnı, sivri çenesi bile göre batmıyor. Sade sımsıkı ensesine tophrarak büjük bir topuz vaptığı saçlarımn si% ah \e\a cok koyu kumral olduîu belli. Muhakkak ki. o ânda cam lara vapısarak aJlastıklarını ta hajyül ettiçi ruhlar kadar silik ve muztarip bir görünüsü var.. Birden otomobil fren yapıyor. soför, önünden kaçan köpeee küfür edijor. Sarsılan kadın bosluktan biraz sıvrılıvor \e (\ağ:mnrlu çünleri eskidenberi sevmem) djve düsünüvor. F a kat hemen he^ninin baska bir kösesi bunu yalanlnor. Ha>ır, eskiden yağmurlu günlerin de tadı \ardı. hattâ ısıklı günlerden bile hos geçerlerdi.. Demek düsünceleri çok daha eskiye, ta çoeukluğuna gidi\ermisti. O zamanlar korkardı. O ıssız yerlerde birden cakan simseklerden, ortalığı sarsan gümbürtülerden korkardı. Ormanda ağaçlar sır sıklam olur, >aprakları koyulasır, dalları ağırlasır, uçlarından şakır sakır suiar akardı.. Simdi herhalde köskün bahçesındeki ağaçlar da öyleydi. Dbğülmekten jorulmuş, boyunlarını bukmüs, kollarını sarkıtmıslardı.. tste jine korku^o^du. Ama rocukluğundalu gibi ağaçlardan değıl Otomobil hep aynı hızla çidi>or, ileri^e doğru.. Bu durmadan ileri gidis sanki kadmın içini altüst edi>or, gdzlerini kapamak, gormemek istijor.. Gerije donmek mümkun olsa.. Çok gerı>e.. Bıra7 «trnf, hattâ bir adım serı\e, iste donebili\ orum demek kâfi.. Simdi ne olacak?. Ta korktuğu doğru çıkarsa ne yapacak?.. Yapacak bir sey v»r.. O zaman bu ömrünün son korkusu olur. Birden sert bir sesle, âdeta bağırdı : Biraz daha hızlı, çok açır gidi^orsun Vafi.. Geç kaldık. Şofor \an sokağa doğru direksivonu kırarken içinden hırsla sö\lendi: (Allahın belâsı deli karı. Bu ha\:u!a. bu berbat yollarda daha hızlı gidilir mi? Bütün çektikîerim >etmijormus :ıbi üstclik bir de kaza cıkartmamı istijor jezit biıcür.) Adamın AÜ7ünde hiddet \e nefret \ardı, bnna rağmen kadının istediğini yapmağa çalısnordu. Kadın, soförün için için homurdandığının farkında bile dc™1 di.. Hattâ artık gittikçe co1 san, etrafı kırbaçlıvan, silip süpüren ^ağmurun da farkında değil. Bir an c\vcl oraya \etismek, anlamak istiyor.. Ne olnrsa olsun anlamak Ksranlık suratından oluk oluk sular sızan camlara bakmaktan >orulan gözlerini kapıyor.. gözlerini kapa>ınca sanki \üzü de kayboIu^or.. Simdi kulaklarında bütün sesleri bastıran bir ses var. Soförün öndeki camı silen silainin çıkardığı yeknasak ses (Ya.. Ta.. Ya.. Ya..) Diyor, ya hissettiği doğru çıkarsa?.. Soför sulara batıp çıktıkra, h i çöremeyip bir seylere çarpmaktan cekindikçe hırsını içinden küfre de\amla çıkarıı or.. Asfalttan ayrılalı çok olujor. Bu iç sokaklarda, daha doğrusu bakımsıı tarlalarda otomobil ile ilerlemek âdeta imkinsız.. Neyse nihajet afaçlar görünuvor, daima su koca asırlık ağaçlar görününce ezivet son» eri\or dive adamın içi rahatlar.. Soför inadına birden hızla durdu. Sarsıntı küçük kadını büzüldüğü yerdeıı sıçrattı. Sesini çıkarmadan biraz saskın soföre baktı, sonra âdeta hayretle : Geldik mi? diye sordu. Sesi sakin konustutu zamanda gür ı c kalındı: Adam bu cüssesine hiç de uymıyan sesi her duyuiunda sa»ardı. Senelerden beri ahşamamıstı. Kendini tutamadı, hiddetle sdylendi : Bu yağmurda, bu çamurda o bahçeji nasıl geçeceksiniz.. Yağmurun biraz dintnesini bekleseydiniz olmaz mıvdı? Kadın sakin ve katî cevap ^erdi : Hajır, hemen gelmem lâzımdı O bahçeyi geçmeye alıakınım ben.. Acele empermeyablin kukulatasını basına çekti.. Bütün yol boyu kucağında duran. bir nesebere benziyen çantayı sapından koluna jeçirdi, acele ile otomobilin kapısını açtı ve dışarı fırladı.. Bütün bunları o kadar »üratle yapmıştı ki, sofbr yerinden kalkıp ona yardım edecek \akit bulamamıstı. Sade .'.anındakı camı eli ile silerek arkasından baktı. Kadının »aşılacak bir süratle inen jağmurun arasına daldığını gördü, da\anamadı, yuksek sesle: (Tuh Allah belâsını versin, nasıl da gidiyor, sanki uçuyor.) dije sö> lendi, jerine doğru çekiiirken hafifçe gulüyordu. Bu hem müstehzi, hem de hain bır sıntıstı. Fakat hemen kayboldu. Aklına bir sev gelivermistı herhalde. Yüzü ciddilesti, o müstehzi sırıtısın ycrini korku aldı. Yanındaki kapn a saldırdı, acele açtı. Halinden kadının arkasmdan bağırmak. bir sey söjlemek istediği bellı idi. Anide gozünün onuııe seffaf çubuklardan bir perdc ini\erdi. Kadın da bu perdenin arkasında kaybolmustu, herhalde uzaklasmıstı bile. Buna rağmen birkaç kere: (Feride hanım!) diye bağırdı, ce\ap alamayınea nc yapayım der gibi omuzlarını silkerek kapı\ı kapadı, yerine jerleşirken: (Zaten bosuna zahmet, nasıl olsa beni dinlemez iııatçı keçi) diye düsündu. Kafasından kadına keçi derken gene yüzünde o acajip kötü sırıtıs belirmisti.. Bir sigara jaktı.. Küçuk kadın bahçe kapısını zorlukla açmıstı.. Halbuki her zaman ne kolay açılırdı. Bütun kuvvetiııi sarfetmis nefes nefese kalmıştı. Fakat sanki bunun farkında bile degildi.. Hızla ilerledi, yağmur juzüne siddetle çarpıjor, nefesini busbütüıı tıknordu.. Avakları çamurlu sulara batıp cıknordu. AllahUn lâstik çizmelerıni givmi^tı, etrafıpı goremiy ordu, zaten bak mıyordu da.. Sıra sıra ağaçların arasından çeçtigini biliyordu. Bu ajaçh yol bir hayli uıundu, hattâ bu j o l bittikten sonra da bir hayli yürümesi lâzımdı.. Artık senelerden beri bahçede çiçek namına bir sey kalmamıstı. Küçük ağaçlar bile kurumus toprak olmuslardı Ne güzel çiçckler vardı eskiden. Hele ağaçlardan sonra gelen, büiük terasın önunü süsliyen çiçek bahçesi ne renkli \e kokulu idi Kadın bir an durdu, nefes alma.ia çalıstı, sonra tekrar koşmava basladı.. Artık hiç durmadan koşuyordu. Kalbi çatlıyacak gibi idi. Ayağı bir şeye takıldı, suların içine yuva.'lanacaktı ama kendini tuttu düşmedi.. Elindeki çantayı göğsünde sıkmıştı.. Birkaç kere hıçkırdı.. hanki ağlıyordu.. Karanlıkta, yağmurun altında durmus aflıyordu.. Fakat bu da uzun sürmedi, tekrar kosmağa başladı K bu sefer sonuna kadar dayandı.. Nihayet terasa çıkan merdivenlerin önüne gelmisti.. Ayağını sürte sürte dikkatle merdiveni çıktı. Terasa adımını atınca biraz rahatladı. Artık üstü kapalı idi. Hiç olmazsa yağrnurun yüzüne vurusundan kurtulmustu. Sade ayakları su içinde idi. Sanki mermer bir ha\uzda imis gibi ilerliyordu, anahtar çantayı tutan elinde idi, daha otomobilde iken hazırlamıstı. Acele kapıyı açtı, ieeri girdı. Kukulatasını basından iterek ilerledi. Önünde nihajetsiz rais hissini veren karanlık bir bosluk vardı. Fakat o her seyi görüyormuşcasına emniyetle ilerliyordu. Türürken cebinden bır çakmak çıkardı. Bu bir kah\e pişircbilecek kadar alev veren büyük bir çakmaktı.. Yakınca ortalık aydınlannerdi t e birden genis bir b o a z l ı k göründü. Bu iki set cok buyuk bir taslıktı. Birinci setten çok daha büyük olan ikinci sete birkaç basamak genis bir merdhenle çıkılıyordu. Merdivenin iki yanında kısa dört köseli genis sütunlar vardı. Eskiden her halde bu sütunların üstünde hejkeller duruyordu. Simdi ise sadece birinin üstünde süslü bir gaz lâmbası vardı. Kadın merdi\enleri çıkar çıkmaz lâmbayı yaktı. Ortalık büsbütün aydınlanınca karsıdaki çift \e geniş merdivenler göze çarptı. Kadın elinde lâmbası âdeta kosarak taslığı geçti ve bir keçi yavrusu çevikliği ile merdivenleri çıktı. Sonra bir sofa daha geçti.. Ve bir merdiven daha çıktı. Bu sefer lâmbayı jere koydu, geniş bir nefes aldı, sonra acele ııstünden sular sızan empermeabli çıkararak trabzona astı. A\ağıııdan çizmeleri de ı>karıp olduğn yerde bırakarak yandaki kapıya doğru >ürüdü. Kapıyı açınc» birden sasırmıs gibi duraladı. Oda karanlıktı. Fakat havası ço kiyi tanıdığı bır koku ile dolmuştu. (Arkası \ar) ^/tllllllllllUlllllllMlllllllllllllllllllllllinillinnillUUIIIIIIIIMIIIIflllllHIIMUIIIIIIIMIMIIIIIIIII
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle