12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
penc ere I Adınızı yazacağmız ağaç İki adam vardı İki de ağaç vardı. Adamlar bütiin adam'.ar gibi birer adamdılar. Ağaçlar da bütiin ağaçlar gibi birer ağaçtdar. Adamlar birbirlerine benziyorlardı. Ağaçlar birbirlerine benzemiyorlardı. Ağaçlardan birincisi çok yaşlı bir ağaç idi. Büyümüs,, büyiimüş, büyümüş... Artık büyiimesi durmuş bir îhtiyar ağaç. Dalları, budakları ortalığı kaplamış, gövdesini kalın kahn kabuk sarmıs bir kocanus ağaç. İkinci ağaç ise sanki bir körpe fidandı. Taze yesilimtrak bir gövdesi ince ince dalları vardı. Bir karşüaştırma yapmak zorıında kalırsak denebilir ki. bu ağacın gölgesi büyük ağacın eölgesinin onda biri kadardı. CUMHURÎYET 30 Kasım 1961 ıııı=ııııııııııııııiiiıııuıııııııııııııııııııııııııııııııııımıııııııııııııııııımiiıııııııııuiiııııııuııııııııııııı=ıııı DÜŞÜNCELER HEM Bir acı ve tuhaf hikâye şağıda oknymcsjhnu mektup, yabancı baı'ın mnhabiri, çahsen tanıdığımız ve ciddiyetine inandığımıı, bir Türk gazetecisi tarafındsn Taıılmışiır. B r r e l l raeıeleyi anlryalım ve sonra dfişünelim: Belediye Migros'a ihtar verdi Belediye Başkan Yardımcısı Kad ri llkay, Migros mağazalanna ilk ihtarı vermiştiıv tlkay. yaptığı kontrollarda. Migros mağazalarının yollata kadar taşarak satış yaptıklarını, etiket koyma aıecbu riyetine tam olarak uymadıklarırıı tesbit etmiş ve ihtar vermi?tir. Belediye yasaklarına bu ihtara rağmen uymayan Migros mağazalarının ilgilileti cezalandınlacaktır. öte yandan Belediye Zâbıta m« murlan, temizlik kurallanna uymayan 137 esnafa ihtar. 57 sine de peşin para cezası vermişlerdir. Bu arada bir iırına da para cezası zabtı tutulınuştur. • Akılhlar tımarhanesi îki gün önce. • Cumhuriyet» te bir havadis çıktı; baslık çuydu: «Elâzığ'ta akıl hastalarının inşa ettiği Yazan: ** Cahit Tanyol yoktur. Işsiz adamı baskasının emeği ü« beslemek haramdır. Hiç emek harcama' mı; bir insanı rio A hastahane dün hizmete girdi.» Ve I rının sebebini sorunca şöyle cçvap yurmaya Tşnrının bile hakkı yokaltında şöyle bir açıklama vardı: j verir: tur. îşsiz adam demek, iç bulamı«Şehrimiz akıl ve sinir hastaha i «Bir çok şeylerin faydalı veya yan adam demek değiidir. Bir nesinde tedavi görmekte olan has (aydasız oiduğu tartışma konusu kimse iş bulamıyoraa, onun iş alaAdamlar ağaelann çevresinde dolaşıyorlardı. talar tarafından insa edilen üt olabiür. Bir çok seylerin iyiliği ve nını ve iş imkânını bir başkası ele Adamlar ağaçlan inceliyorlardı. katlı, 20 nci bina da bugiin tören ( fenahğı hakkında zıt düşünceler geçirmiştirı Birinri adam kocamıs ağacın yanmdaıı ayrılamrjordu. EKyEmek kutsaldır, deyince çahşle hastahaneye ek olarak hizmete ileri gürülebilir. Din faydalı mımanın prensip olduğu ahlâkça l< koca gövdeyi okşıyarak : açılm'ıstır. Akıl hastalarının on ıe dır, zararh rr.ıdır sorusur.a iki şetasdik edilir. Ben bunu seçtim, dedi. nedenberi çalışarak insa ettikleri kilde de cevap verilebiür. Sanat Emek kutsaldır deyince bu, aySesinde sanki bir ihtirasın titreşiml duyulnyordu. 20 bina hastahaneye ilâve edilerek için ahlâki midir, ahlâk dışı mıdır nı zamanda, emek haktır anlamıIkinri adam durgundu ve [ n ; ağaca bakıyordu. genijlemesi ve bir lite halim al sorusu, her ııman, ortaya çıkar ve na gelir. Birinci adam gene : ması sağlanmıstır.» karşılıklı olarak aynı kuvvette s»• Havadisi okuyunca kendi kendi vunulur. Zıddının da doğruluğu id j İ^ittin mi? dedi. b«n bunu seçtim. rne sordum. Ya akılhlar, acaba ne dia edilen her ?eye şüpheyle baîc| îslâm dini emeği ibadetle aynı Birinci ariamın kolları, seçtiği ağacın gövdesini kucaklamağa yücelikte görür. Mezhebimizin ku yapıyor? [ mak gerekir. Halbuki insan. düyetmiyordu. Öylesine büyükeü kocamış. ağaç. rucusu Imıtnı Azam'a atfedilen Deli, iç düzen ve dengesi bozul r jünce ve faaliyetlerini mutlaka ji İkinci adam düşünüyordu. bir »öx vardır: «Bir günlük rızkmuş insan demektir; ölçülü, den yi, mutlaka faydalı olan bir yol tan fazlası haramdır.» Hikâye eBirinci adam endiseyle : geli olmanın karsıtı anlamına gej da harcamalıd.r. Üzeriride tartıs dildiğine göre Imamı Azam Bağ Ya sen ne yapacaksın? diye sordu. Davet edilen Amerikalı lir. Öyle iken onların dahi güçlerilma konusu yapılan her değer ve dat'ta her akşam, dükkânım kaikinci adam sustu. Ve sonra haflf ı m ı kararlı bir sesle: ' bir plân ve ölçü içine ahnınca bir ] her çaba bana çüpheli göründü. patırken, 0 günkü alış verişten etşehircilik uzmanı geldi Ben de bunu seçtim... dedi. Şehirleşme hareketlerini yüksek iş. bir değer ortaya çıkıyor. Daha Fakat bir şey vardı ki bu. bütün tiğı kârı bir tarafa, sermayeyi de iki adam. iki ağacın iinünde dnrdnlar. Ve bıçaklannı cıötesinde ve üstünde.l bir tarafa ayırırmış (1). Kâıdan matematik ve iktisat ilmi esasları doğrusu is görme, akli dengesizli şüphelerin disiplin getiriyor. saf fayda ve saf iyilikti. O da inj bir günlük geçim parasını ayırdık kararak seçtikleri ağaçların gövdelerine isimlerini dikkatle kaiçinde değerlendiren Amerikalı ge bir baska zımağa başladılar. Ernest Jurkat »dında bir iktisat Ferdin iç düzeni ve dengesi bozu sanın bedenen çalışarak bir iş yap i tan sonra geriye kalanını fıkaraya lunca o deli olur. Toplumun iç dü ma«ı. Böyle bir çaba için faydatı | dağıtırmış Kendisine niçin böyle çı. jehrimize gelmişti*. Bn i; bir hayli sürdü. Birinci adam. kocamış ağacın koeasosyal I mıdır. fayriasız mıdır sorusunu sor hareket ettiği sorulmu?; cevap oImar ve Iskân Bakanlığının dâ zen ve dengesi bozulunca tnan gövdesine kocaman knraman harflerle yazdı adını .. bunalım başgösterır. Elâz\ğtaki j mak kimsenin aklına gelmez; çün larak: «Bir günlük rızktan fazlası vetlİ5İ olarak gelen Jurkat. şehir Ve ikinci adam genç ağacın ince gövdesine mütevazı harfharamdır» demiş. leşme hareketlerini, matematik ve delıler acaba akıllı olrnuş olsalarjkü abestir; çiinkii, tek cevabı var: lerle yazdı adını... Dikkat edilecek olursa, Imamı karara iktisat ilmine dayanarak kıymet dı, bundan topluma daha çok fay Faydalıdır. Işte beni bu Sonra bir kaç adım geri çekiidiier ve yaptıklan ijj »eyretAzam'ın bu ifadesinde, Marx'ın lendirmeye çalışmaktadır. Ameri da mı sağlanacaktı. Topunu bir a zorlıyan sebep budar.» meğe başladdar Birinci adam yaptığı ijten pek emindi : sonradan geliştirerek sosyalist ikkalı uzmanm çalı.«ması 2 ay de raya getirmek, bir işe koşmak isTolstoy'un bu cevabında. Des tisadın temeline koyduğu fazla Nasıl.... diye övündü, uası! vam edecektir. Uzman topladıgı teseniz karşınıza çeşitli engeller cartes'teki felsefi şüpheciliğin ah kıymet (plus value) nazariyeİkinci adam snsuyordu. kakamları değerlendirmek içm bir çıkacaktı. Insanın hürlüğü diyecek lâk alanına bir çeşit uygulanması sinin çekirdeğini. daha doğrusu bir Birinci adam: elektronik beyin istemiştir. Jur lerdi. Zorla vatandasları çalıştır nx görüyoruz. Descartes, «Bütün başka tarzda ifadesini görürüz. Tı Igto böyle olur bu ij... dedi. kat'ın istedigi elektronik beyin de mak ne demek, ediyorum. cari kazançta emeğin ölçüsü ve böyle şey olur bildiklerimden şüphe önümüzdeki günlerde jehrimize mu, vatan, hürriyet, demokrasi, En açık saçık olarak bildiğim şey, hakkı bir günlük geçimle sınırlan• getirilecektir. diyeceklerdi. Tabiî neticede, bu şüphe etmemdir, süphe ettiğimden dırılmıjtır. Aradan zaman geçti. Çok desek degil. az desek gene değil. Bulunacak rakamlar. Istanbu şimdi deli olan akılhlar, ya adam şüphe edemem. Şüphe.etmek dü1 *** İfto tahmin ettiğiniz kadar bir zaman... İkinci adam birinci lun nâzım plâmnın hazırlanma soyacak, ya murabahacıhk yapa şünmektir, o halde düşündüğüunDüşüncem, Elâzığ tımarhanesinadamı boMn: sında esas olarak alınacaktılr. den de süphe edemem» diyordu. cak ve fakat demokrasiye a y k m deki delilerin emeğine takılmıştı. Haydi, dedi, Ittenm gidip şu yaptığunız isi bir göreTolstoy ise, bu şüphesini, insaolduğu için ille de çalışmıyacaklar Ticaret Odası Fuarlarla Emek, ister delinin olsun, ister afen. nın hareket ve faaliyet alanına dı. ilgili Tapor hazırladı kıllının. değeri her yerde birdir. Ha. M 4enhı? Emek giiçtür, emek servettir. E uyguluyor; ve neticede, katıksız lütanbul Ticaret Odası, gelecek Fakat beni düşündüren, akılhlaGhtU«r, bdktdar. yıl içinde dış memleketlerde açı meksiz hiç bir sey olamaz. Eğer faydalı, katıksız iyi olarak ancak rın, emeklerini nereye harcadıklabir insan hiç bir emek harcama insan emeğini kabul ediyor. Birinci mdam gördüklerine inanamadı. laeak sergiler hakkında bir rapof rı oldu. Gözümün önüne huzur Bu düsünceye göre, bütün hudan. hiç bir iş tutmadan karnını do hazırlam^ştır. Kendi adı nasıl yazraıyM öylece kalmıştı. Daha da kararilletine tutulmuş politikacılar gelRaporda jersrilerden ve fuarlar vurabilivorsa. bilelim ki onun ağ kuk ve ahlâk sistemleri. bütün a di; günlerini kahvehanelerde, cam« daha da solmuş. olarak .. dan hangilerine iştirakte fayda ol zına giren lokma baskasının eme j nayasalar insan emeginin kutsal mi avlularmda, sokaklarda, sinema Drinci adammkine telinee... 1] du5u rıeiirtilmektedir. ğidir. Bunun baçka çıkar yolu yokı 8 ' üzerine kurulmalıdır. Mülki larda, hattâ oku'.larda öldüren mil İnanıhnıyacak kadar boy abmştı genç ağaç O inee fidan tur. Deliler deli iken kendisini doj >' e t kutsaldır yerine, insan emegi vonlarca işsizi düşündüm. Bu ça•ıhhatli ve fttrbtiz bir ağaç olmus.tu. Ve ikinci adamın incecik Belediye çalışma sistemi yuran. barındıran devlete yük Pİ! kutsaldır, demek daha doğrudur. hşmıyan, bu avare ve aylak inafaca dikkatle yazdığı küçücük harfler genj$leyen ve uzayan düzene konulacak mamışlar, karşıhğmda yirmi adet^ Cünkü mülkiyet şpüheli bir terimfSrdc ile beraber büyümü«,tü. Ve öylesine büyümüstü ki, biBelediyede işlerin daha ra^yo bina yapmışlar. On!ar akıllı vatan d i r însanlar çesitli yollardan mülk sanların ise çevrilmemiş emeği ba1 rinei adamm adı küçiicük kabnrjtı yanında. nel bir çekilde yürütülmesi için daşlar olmasalar bile. namuslu in edinebilirler. Ama emek, ancak e na boşuna akan bir nehir gibi göründü. Bunlar bir dağ başına giaraştırmalar devam etmektedir. sanlar olduklan bir gerçek. Bizim meğin karsıh»ı olarak bir başka dip orman dikebiürler; bunlar bü| Bu cümleden olarak. Belediye akıllı olmaya değil,' namuslu ol emekle değiştirilebilir. yük kaanllar açabilir, yollar yaMetrkez Teşkilâtı ile Belediye Şumaya ihtiyacımız var. Her ne ?e Mülkiyet kutsaldır sözü yerine pabilirler. Bunlar susuzhıktan çöl beleri arasındaki münasebetleri emek kutsaldır dendiği zaman bukilde olursa olsun başkalannın ehaline gelmiş ovaları cennete çedüzenlemek için bir yönetmelik meğini çalmak ahlâk ve namusa nun hem ahlâki ve hem de hukuki virebilirîer. Bunlar askere çağırılha7irianacaktır. Yönetmelikte. Be aykırı bir iştir. Kanunların bu gi, İki snlamı vardır. Bu deyim, bir dığı zaman gidiyorlar da ışe niçin lediyenin kurulus, görev, hizmet yandan. tenbelliği. işsizliği reddeder. bilerini koruması yetmez. gitmesinler. Elâzığ tımarhanesinin ve soruml'ilukları yer alacaktır. î adam. hiç bir iş yapmadığına müdürü delilere bunu yaptırabi*** Düştü ve bldü \ fC. hiç bir h»kka da jahip deliyor da biz niçin akıllılara bunu Karafunnrük Hafızpaşa sdkak 74 Akhma Tolstoy'un bir cevabı I g i l d i r H i ( . h i r ? e v j«temeye hakkı uygulıyamıyoruz. İstanbul LUesi karşısuıda kösebasında matbaa binası ve numaralı inşaatta çahşan işçi tb geldi. Tolstoy, bir anarşist idi. Büis hanı olmaya elverisli 5 kata müsaadeli 333 buçuk W2. KJY., Çünkü deliler. bajka^arının erahim Yılmaztiirk. beton yere dü tün anarşistler gibi inanmış olduşüp ölmü^tür. ğu hayali bir sasyalizm ülküsü omeğini sömürmek kurnazlığını bilMETLİ ABSA «atüıktır. mezler. Yoksa işleri neydi tımarİnşaatta kalfa oîarak çahşan îb nu, topfaklannı jkövlülere dağıtMüracaat: Cumhuriyet Matbaası Irahim 5. katta, kalaü üzerinden ge maya zorlamıytı. Kendi'i de bizzat hanede. Flftnamızın MÜdürtl ve serglll çerken çürük kalas kırılmış ve 15 toprakU çalışarak kazanciyle geEmeğin kutsal olmadığı yerlerarkadaçimıx Cumhuriyet 16478 metre yükseklikten yere düsmüş çinmek sevdasına düsmüştü. Bir de parazitler hukuki kutsal olur. RUDOLF KÜHN tür. Başı parçalanan ve beli kırı | Fransız vazan Tolstov'a bu kara*** AlmanVöda Haydelberg Ünlverlan işçi ifade veremeden ölmüşDelilerin emeğini değerlendir»lte kllniginde müptelâ oldufu tür. Olayda ihmali görülen ilgilihastailklan kurtulamıyarak »ramesini biliyor, delüeri çalıjtırıyoler için tahkikata başlanmıştı*\ Bayan mızdan obediyen ayrı'.m:ştır. ruz da akıllılan çaiıştıramıyoruz. VRUP» FERKU4R 1 9 c Ailestne ve dostlarma taziyetÇANTALARI «VRUP» FERK Sendikalar arasmda işbirliği *VRUP* KLİPS ° Acaba bir akılhlar timarhanesi lertmlzt bildirtriz. . Istanbul Tekstıl, Örme ve Gikurulsa nasıl olur? TÜRK MAKİNA YURDU ŞEMSİYELERİ yim Sanayii Işçi'eri Sendikası, t a Btiyük Han Yenlşehlr ] zı işçi dâvalannın halli için îsfan (1) Hanefi mezhebinin kurucusu YEKTA İstiklâl Cd. 234 p ANKARA bul Motorlu Dokumacıiar Yardım olan îmamı Azam, Bağdatta tica 1 laşma Cemiyeti ile müştereken ça Jet'.e meşguldü ve hiç bir devlet İlâncılık: 7656 16460 1 (Reklâmcılık: 49TS) 16477 lışmaya karar vermiştilr. Bu cüm hizmeti kabul etmemiştir. Halife leden olarak kanunen yapılması kendisini Bağdat Kadıhğına tâyin mecburi olan. fakat ilgiiilf.rın ta etmiş, «Haksızlık yaparım, haksızkipsizliği yüzünden verilmeyen SAYIN DOKTOR ve ECZACHARA hğa âlet olurum» diye reddetmesi pazar tâtiUeriyle dini ve mılll bay j üzerine cnu hapse attırmış ve sopa ram tâtillerinin yaptırılması sağ \ ile dövdürerek öldürtmüştür. C.T. lanacak ve mototlu dokumacı is ' çilerinin scndikaya kayıtları sağ ! lanacaktır. I «Yabancı bir gazetenin Türkiye temsilcisi nfatiylt, Ankaradaki evirne telefon almak üzere bundan 16 ay 8nce Ulaştırma Bakanlığına dilekçe verdim. Gelen cevapta, buna şimdilik imkân bulunmadığı. aneak basın tercihlisi olarak sırada 25 inci ol. duğum, bildirüiyordu. Sabırla bekledim. Âylar geçti, seçimler oldu, Millt' Birlik Hükümeti ayrıldı, 1 inci koal^syon kuruldu, bir kaç ay daha geçti, fakat bizim telefon işinden bir haber çıkmadı. Bunu bir gün, söz arasında, A.P. li bir «enatör arkadaşa anlattım. Bu arkadaş o zamanki Ulaştırma Bakanını gördü, fakat bir sonuç almmadı. Aylarca sonra, Meclis koridorunda, Ulajtırma Bakanından kendim sordum. Bakan bana aynen şöyle dedi: «Daha bekliye*k=iniz. Şimdi, ilk önce, senatör ve milletvekillerini memnun etmeğe bakıyorum. Onlardan korkarım. Sizi ancak bir kaç ay sonra jdüşünebilirim.» Vâdedilen aylar da geçti, hükümet Istifa ettl, 5 nci koalisyon kuruldu, bir kaç ay daha geçti, ben hâlâ sabırla bekîiyordum. Durumu bir de Telefon Ba=müdürlüğünden öğreneyim dedim ve oğrendim. Evimin buîunduğu seımtte, kutuda da, santralda da yer varmış. Bu iş bir günde tamamlanabilirmiş. Ancak, Ulastırma Bakanınm emir vermesi gerekirmis. Bu kez. Y.T.P. li bir milletvekili arkadaş durumu şimdiki Ulaştırma Bakanına anlattı. Bakan, anlayışlı davrandı, isteğimi haklı buldu ve hemen yazılı emir verdi. Fakat. aradan haftalar geçip de telefon işinden haber çıkmayınca, C.H.P. li bir mületvekili, P.T.T. erkâr.ını Eörmemizi jöyledi. Kalktık, beraber P.T. T. ye gittik. Buraya kadar hiki'yenin belki pek olajanüstü bir yanı yok. Fakat bitmedi. Asıl önemli kısma şimdi geldik. Yanına çıktığımız zat bizi nezaketle karşıladı, derdimi dinledi, konuyu Telefon Başmüdürlüğünden sordu ve «Maatteessüf olaraıyacak. Siz şimdi t^rcihliler arasında 19 uncu r'r'nnuz. Bakandan bir emir daha lazım. Fakat isterseniz üç ay daha bekleyin, o zaman çaresine bakarız» dedi. Bu cevaba şaştım ve sıkıldım. Neyse. bu da pek önemli deSil. Fakat. ziyaret ettiğimiz zat her halde bize yardım etmek için aşagıdaki sözleri söyleyince, doğrusu apıştım kaldım îçim gerçekten burkuldu: « Size bir isim v e telefon numarası vereyim. Onlarda satıhk bir çok telefonlar var, alabiürsiniz. Sizin durumunuzda bir Ingiliz ga^eteci de vardı. Ona da bunu tavaiye ettim. 2500 lira verdi ve işini halletti.» Bir P.T.T. yetkilisinin, halkın gözü, kulağı ve dili sayılan bir basın mensubuna bu kadar açık bir dille böyle bir yol göstermesi, doğrusu benim anhyabilme gücümü tüketti. Haydi ben, yine neyse. Fakat bir yabancı gazeteciye aynı tavsiye nasıl yapılabilir? Bitmedi. îlk ışim adı geçen Ingiliz gazeteciyi bulmak oldu. Londra basınının en önemli gazetesinin Türkiye muhabiri, bana açıkça şunları söyledi: «Evet, doğru. 2500 lira verdim ve telefonu hemen taktılar. Benim de en çok şaştığım, bizzat en mühim bir yetkilinin kime başvurmam gerektiğini söylemesi oldu. Durumu Londraya bildirdim ve 2500 lira istedim Onlar da şa'irriılar, bütçede böyle bir ödenek bulunmadıgını söylediler. Fakat, daha sonra benim de ileride telefonu satarak parayı geri göndermem kaydiyle. istediSimi yaptılar.» Telefon, bizde çok eskidenberi maalesef bir ticaret konusu ve bir karaborsa metaı olnp çıkmıstır. Her nasılsa, belki de karaborsacılara haraç vererek. telefon tedarik etmis olanlar günün birinde bulnndukları evden veya ticarethaneden ayrılmaya karar verinee bnna a zamantn piyasa fivatına ıröre talihine satarlar. Röylece çok defa k i r da etmis olurlar. Satamazlarss bu if için kurulmus şirketlere devredcrler. Dikkat boyurulsnn, satılan makine değiidir. Devletin temin ettiği muhavere imkanıdır. Böylece devlet, kasasından para öder, bir mütrhassıs, memur ve tnüstahdem ordusu besler, neticede onnn temin ettiği bizmrt, hunlarla xerre kadar alâkası olmıyan hnsnsi şahıslsr tarafından devletin gözü önünde satılır. Bn kolay kotay aklın alacafı bir rezalet değiidir. Bnna rağmen arıyanı, «oranı, mücadele edeni d.f yoktur. Olmayınca telefon ticareti hepimiıın aİıştığimız, hatia mübah saymaya barşladığımız bir iş olup çıkmıştır. Fakat doğrnsu ya bugüne kadar bir P.T.T. yetkili.inin kendisinden telefon istiyenleri bu karaborsacılara yolladığı da görülmüş, duyulmuş şey değiidir. Ne. yapacağız. bu dâvayı nasıl halledeceğu? Geçmişe bakarak yakın günlerde bana muvaffak olabileceğimizi hiç sanmıyorum Bari o zamana kadar bu inanılmaz garabeti Türkiyenin turizm propagandasında kvllansak da sararımn azaltsak diyorum. ö y l e y a «Türkiyede, Amerikan ıtgarası, eroin, çıplak kadın resmi ile birlikte telefon da karaborsadadır» demek az reklâm mı olur? Cevat Fehml B A Ş K t T Kaeırılmaz Fırsat] Harice İhraç edilen İlkTDrk Saç İlâcı U T Balatta oturan 19 yaşındaki F. K., dün gece evinde baygın bir halde bulunmuştur. Müsevi Hastahanesine yatınlan genç kızın uy ku hapı alarak hayatına son vermek istedigi öğrenilmiştir. F. K. nin bundan bir ay kadar önce yi ne aj'nı semtte bir gençle nişanlanmak ü z * e oldugu, fakat bu duruma ailesinin izin vermediğinden kendini öldürmek için bu çareye bas vurduğu tesbit edilmiştir. Dediği olmayınca hap içti | BEDUZtN FIZYOLOJİK DEPO TESIRLİ 5 X 2 cc. 1000 Mcgr. ARZEDİLMiŞTİR. hdlcilci çorap< Herhangı bir çıkmtı veyo tele tokıldığı zaman yenı GranDuşe koçmoz (joıoplonnın = ilmikleri ^ mukovemei gösterir ve okmaz I Yeni Gron • Dırşe "Koçmaz ' çoraplan soyesinde artık hakikateri kaçmayan i çoraplara sahip ^ oiabüeceksiniz = VİTAMİN B, 9 ( HYDROXOCOBALAMİN ) ( D E P O ) PİYASAYA ÇAĞLA ÖGE ve A. R. KAVLAIC Evlendller Northampton Massachutette 30 Kasım 1962 Cumhurlvte 16456 .J ntfııart Cumhuriyet TK4S9 SAÇ TEDAVİ VE GÜVENİLEN İLAÇ ALMAN MALI KASIM 30 RECEP t • J E. *l3 £ ş 157; i 12.32 Yalnız YEKTA'da tatlklll Caddasl 234 Beyoğlu KADIN ELDİVENLERİ PODANJ NYLON KUMAŞINOAN V . 1 8 . 0 3 13.02 15.26 17.42 19.19J S.15 BORNOVALI BATTANtYELERi Reklâmcılık 4634/16453 Muhtann belinin ortasına. bir dipçik indirdi. Dudaklarının arasından da tükürür gibi: «Haketti pezevenk,» diye söy lendi. «Bel kemiği kırılsın da, aylarca yatsın...» Sefer hçmen yere düştü. Yerde, başı kesÜmiş bir tavuk gibl çırpınıyordu. Bir iki köylü varıp ona kaldırdı. Sendeliyor du. Sarsak sarsak yürüyerek, gene arkalanna düştü. «Beni öldürdüler, sultanım, efendimiz Gitme, kaç! Seni öl dürecek Yüzbaşı Şükrü. Deliler damına, eşek cennetine gön derecek. Köylüler, alm sultanımızı, kurtarın onu » Gidip Taşbaşa sanlacaktı ama beli kırılmış gibi dayanılmaz bir acıyla ağrıyor, korknsundan bir türlü onlara yaklaşamıyordu. «Onbaşı CVmali, Onbaşı, böy le mi konuşmuştnk? Adam bun ea yıl evinde ekmek yediği, bn kadar, bu kadar, bn kadar paa... Hiç kıyar mı? Sende din iman yok mu? öldür beni, öldür beni...» Bu çığlığı duyan köylüler, bir an irkildiler. Sefer sröğsünü açtr, koşarak candarmaların Bnüne geçti, ö n Ierine dikildi: «Götüremezsiniz. Buna izin vermcm. O giderse bu köy if. lâh olmaz, batar. Viran olur, saljrınlardan gider.» Elleri gömleğinin yakasında. föğsünü açtıkça açıyor. Göğsünü germiş, Cumalinin önünde duruvor. Cumali gözlerini kapa dı, yaradana gene sığınıp indirdi. Sağ göğsüne değen dipçik Se feri dört adım uzağa fırlattı ve Sefer orada sağ omuzunun iistüne yumulup nğunmafa bisladı. Bir taraftan canıyla uğrasırken bir yandan da köylftnün hiç bir hareketini gözden kaçırmıyordu. Köylü yavaş yavaş ondan yana geçiyor, candaonalara neredeyse saldıracaklar. Biraz daha gayret, az daha ama, bu köpoğlu Cnmali de kırmadık yerini bırakmiyacak. Taşbaş da bu hali seziyordu. Seziyor, düşünüyordu. Kalaba. lık birden patlarsa, önüne bir daha geçilmezdi. Uğnnan Sefer, ne olursa olsun bu fırsatı kaçırmıyacaktı. Böy le bir fırsat bir daha ele geçmezdi. Canını dişine taktı, bir daha Taşbaşın fistüne atıldı. K > >vü çıktı çıkacaklardı. Cumali dipçiği hazırladı, Taşbaş eliyle ona dur isareti yaptı. Seferi de eliyle, «öyle bir yan» itti. Kala. balığa döndü. eliyle, şöyle dört vamma halkalanın isareti yaptı Neredfyse yalımlanacak <alah.v lık, sessiz, paltamaya hazır ka labalık, onun dediğini vaptı. dört bir yanıııa duvar çibi hal kalandı. Taşbaş Seferi de sröti'.r dü, beş altı adım uzağa dikti. CArkası var) Ilancıbk: 7657/16461 Reklâmcılık 4914/16465 1 2.20 7.20! 9*46 12.00 ^ot ıtıııifiıııııııııııııııııııııııııınııııiHiıııııııııııııifiıııııııııııııııııııtıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııtııııııııııııııııııııııııııııııııııifiıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııifı,^ 109 CUMHURİYET Nüshası 25 Kuruş Türklye Harlcl Llra Kr. Llr» Kr. Senellk ' « aylık J aylık 75.00 150.00 *0.00 80.00 U.00 44.00 B»san ve Yayan Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecllilc Türk Anonim ŞlrketV Cagaloğlu Halke\1 Sokak No. 3941 Sahtbl İ«ClJRlUUK«tYET» in EDEBİ TEFRİKASL Ö 'Cfer demir Tashaş önlerine düştü. Türii solçundu. Vcni kaskctiııin altından bir kâkül parçası alnı na dökülmüstü. Kocaman giizleri kederliydi. Hep önüne bakıyordu. Onlar yürürlcrken, bteki köy lerden gelmiş umucular, hasta larını Taşbaşa koşarak getiriyorlar, hastalara dokunmasını, bir çeyler söylemesini, oknmaıını istiyorlardı. Her hasta gel dikçe Taşbaş duruyor, çcfkatle bastanın başını okşuvor, elini alnında uzun uzun ttıtoyor, doa4ar okuyor, sonra yürüyordu. Yüzü balçık gibi donuk, b» reketsiz. Kalabahk gene eskisi gibi çıt çıkarmadan, önde Meryemce, arkalarından yürüyordu. Köyün alanını gecerken Taşbaş ba şını yerden kaldırdı, arkaya döndü. Kalabalığın içinde gözleriyle bir araştırma yaptı. Aradığını bulamamış nlacak ki, yüzü daha da kararıp ke^erlenerek, başını önüne efip yürümesine devam etti. jG6k ba Ama bir türlu ba halde kala mıyordu. Başını çevirip çevirip araştırıyor. bnlamıyor, yüjü girtikçe asılıyor. Köyü çıkarken yüzü hirden aydmlandı. Nerdeyse durap gü lecekti. Muhtar Seferl görraüstü. Sefer koşarsk bagırarak ka labalığa doğro geliyordn. Geldi geldi, kendisini kaldırdı Taş bajın ayaklarına aitı, ayakları nı, dizini öpmeye başladı. Taşbaş durmaş gülümseyerek, yarı alaycı, onan bu ballerini sey rediyorda. Sefer hem ayaklarını öpüyor. hem inleyerek: «Taşbışım, efendim, snltanım. ;u canımı almadan »en| işte bu sefer götüremiyecekler. Vermi yeceğim onlara seni. Onbaşı dedi ki ba gidişin gon gidişmiş. Tüzbaşı köye, senin ahvalini. öjrenıneye köylü kıhğına sokarak üç candarmayı hasta di ye göndermiş. Sen de onlara dua etmiş, nkumns, üflemişsin. Candarmayı küylü «anayaktan. Felâket, fcliket, felaket'. Adam candarmaya okur mu?» Taşbaş bunu bilmiyordu. Bil se bile artık umurunda değildi. Şimdi bile, Onbaşının önünde kaç hastaya okumuştu! Artık îüzbaşınm elinden kurtuluş yoktu. Atom çağı diyordu da başka bir şey demiyordu. Yüzbaşının elinden kurtulsa bi le onnn yüzüne nasıl bakacaktı? Söz vermiş, sözünde durrna mıştı. Zaten ayakta duracak ha li yoktu. Candarma meselesini de duyunca bir iyice boznldn. Neredeyse yere düşüp, karın üstünde nzanıp kalacaktı. Bnn dan çok korkuyordu. BSyle bir şey olursa candarmaların hali dumandı. Şu kalabahk bir anda candarmalAnn işini bitiriverirdi. îşte o zaman ayıkla pi rincin taşını, Bu tehlike onu kendine getirdi. Ayağını Seferin elinden kurtarıp yürüdü. Sefer durmuyor, bağınyor ça Jırıyor, söylüyordu. Cumali Onbaşı onun bu halinden iğreniyor, knsacafı şeliyordu. Gerildi, gerildi Yaradana sığmıp NAZİME NADİ • •Yan lşlerlni fiilea idare «deo Mesul Müdür KAYHAN SAĞLAMER • ANKARA B C R O S U : Atatürk Bulvarı Yener ApYenlsehlr Telefon: 12 85 M. 13 O 20, » 12 09 M, 17 57 35 * D O f i ö İLIJERt BÜROSÜ : lnftnü Cadd««i lımcn Pan DlyarbâJnr Telefon: 10«l • G Ü N E Î î l I E R t MERKEZ BÜROSU : Küçükstaat Meydanı Edime Hanı Adana Telefon: 4550 * GazetemİM göndelllen yazılar konulsun. knnulmasın lade edilm^z. llânlardan mesuliyet kabul olunmaz. * Abonc ve llân işlert için. zarfın UstUne «Abrnr» vpya otlân Servisi» kayclının konması lâzımdır. • RU G.^ZETE BASIN AKLAK YASASINA UYMAYl TAAHHÜT ETMİŞTİR CO 6Zİ ÇranDüşe İlânc4ık: /1646i f Deniz Kuvvetleri Komutanlığından * Bildirilmiştir: ! 1 Deniz Harb Okulu ve Lisesinin mazisine yarasır ve Türk Denizcilerinin Kahramanlıklarrna temel olacak bir tnarj için güfte yanşması açılmıştır. 2 Güfte ödülü 2000 liradır. 3 birinciye 5000, ikinciye 3000, üçüncüye de Güfte yarışmasına ait şartlar bedelsiz okrak Deniz Kuvvetleri Komutanllğı Ankara adresinden Temin edilebıKr (Bssm 18747/1S451) ıııuııuııııuııııııııııuıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiiiııııııııııııııı^ A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle