18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎKÎ IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIlllllll CÜMHURtYET 25 Ocak 1962 I P ÜŞ Ü N CE L ER iiııııııııııııiiiııııııııiının I Sevgi üzerine Yazan: Fatma İrfan Serhan öyle mi?.. Ben de köy kahve si sanmıstım. | Memur aradığı kitabı adama uza j tıyor: Buyurun. Adam özür diliyor: Türkçesini değil, Fransızcasını lica edeceğim Dansöz bayan, Amerikan baskıu, şu çukulata paketlerini andıran cicili bicili panl panl kitaplardan birini eline almıs, boyalı tırnsklanyle üstünde trampet ca hyor... Ve sonra memura uzatıycı: Bu romanı da ahyorum, koyun cnların üzerine. Derbtder kıhkh adam, kitabıyla giderken başını çeviriyor: O aldığınız roman değil bayan.. Kur'anm tneilizce çevirisi. The Glorious Koran.. Ve uzaklaşıyor. Evet. durum bu. Acaba ne etmeli de insanlanmıza kitabı sevdirmeli?.. Bakınız Hazreti Muhammed topluma, okuyamadıŞı. okusa da anhyamadığı bir kitabı sevdirmeyi br,çarmış. Bugün aradan ondört ta ne koskoca yüzyü geçtiği halde yüj! müyonlarca İnsan onun kitabır.ı öpüp başına koyuyor. Deni:e cek ki o Tann Buyruğudur Fakat Süleyman Çelebinin Mevlid'i örnek saygıyı görmüyor mu.. Elbette özlediğimiz, dilediğimiz bu ceşit bir kitap sevgisi değildir. Kitapları, dostlanmızı sever gibi sev meliyiz. Kitaba, yaîayışımızda hakkı olan yeri vermeliyiz. Okuryazar olmak yetmiyor, milletimize okuma alışkanlığını kazandırmak ister. Bu alışkanlık bir kez kazanıldı mı sigara tiryakiliğinden beter bir kavrayışla »arar insanı. Bu. kisinin insanlık niteliklerini yücelten, kisiyi ululuğa ulastıran bir ahşkanhktır. Uygar milletler sirasına gelebilmek için ilkin bu Şair Melih Cevdet Anday, ctanı ahşkanhğı kazanmamız gerek. dıgı bir ağacın rahatım kaçırmak Bakıntz bugün onbeş bin köyüiçin ona bir kitap vermeyi» kurar. Gsrçekten de rahatı kaçardı ağa müzde iikokul yoktur. Diyelim ki cın.. Amma daha bir güzellenirdi. bu onbe? bin ilkokulu kurduk, isi Kımıldanır uyanırdı. Türküler söy miz bitiverdi mi böylece?.. tlkokul leyesi gelirdi herhal, rüzgârlara bilgisi nedir: bir küçücük anahkatılarak.. Ululaşırdı. Yaşamaya tar. Hîçbh kapırı açmayacak olbaşlardı yenilenen dünyasında. dukfan 5onra anahtann gereği neBir yaz akşamıydı. îstiklal Cad dir? Köylerimizde ilkckuldan çidesinde Kitapsaray'a girmistim. kıp d a daha üstün okullarda biiei Bir genç hanım geldi, yanında hiz lerini arttırma fırsatı bulamıyan metçisi ya da kızkardeşi olacak bi lar. ilkokul diplomalarım sandı§m riyle. Alabildiğine açık giyinmiş dibine koyup çapanın sapma yapı ti. Elbisesinin askısı İÇ çamaşın as şıyorlar.. Ve bir daha da eli ne kılan gibi incecikti. Sırtı ve omuz kalem görüyor ne kitap Üniversi lan meydanda.. Dergileri kanştı te bilgisi ki; her türlü kilidi açran birkaç delikanh fısıldastılar; ma gücünü kazandınr insanlara. ünlü bir dansözmüş. Bir çeşit mârifetli ruaymuncuk gi Dansöz yaklaşan memura : bidir. Kullanmayı, faydalanmayı Kitap istiyorum, dedi. hatırlamsyız neden^e. Sanıyonız Öyle levindim ki, göğsüm kabar ki üniversite diplomasiyle her ?edı. Kılığını kıyafetini bağıslayıver yi öŞrendik. bitirdik. Oysa ki o5dim. Jlgimi belli etmeden dinleme renebilme gücünü kazandık !>adeye durdum. ce, yeni başhyacalız. Doktorlsr Merr.ur sordıı: görüyoruz. mühendisîer, mimarlar, disçiler. eczacılar, hukukcu Hangisini vereyim efendim? ' lar.. üniversiteden çıkıp da top Çok kitap alacağım ben. Sevincimi sormayın. Duydukla lum içine kançtılar mı bir daha ellerine kitap almayı akıllarına rıma inanaraıyorum, dinliyorum getirmiyorlar. Kitap ne söz. gazeyine te okumuyorlar. Inanılmayacaic gi Memur ioruyor: bi görülüyorsa da bunun bir ger Neleri emrediyonunuz efen çek, hem de gerçeklerin en tatsm olduğunu hep biliyoruz. Bu derdim?? Şey sey.. »öyle kahn olsun.. din çaresine, heT seyde olduğu giRenkleri canlı, gösterisli.. kahn bi, tâ başlangıcından bakmalıyız; kitaplardan olsun. Bakm şunlar... ilkokuldan. Çocuklarımıza oknyup yazmayı öğretirken bu öŞrenimle Onlar çeviri bayan. Olsun verin.. su kırmızıyı da, rini uygulayacakları kitapları da yeşili de verin.. şu kabı mavili be vermek zorundayız. Daha ilk sınıftan alfabeyle birlikte onlarda yazlıyı.. şu kahn sanyı da. Ben kırılmış, umutlarımı yitir okuma sevgisini uyandırmaya çamiş, bezgin duruyorum. Memur ki lısmalıyız. Güç ij, çok güç. O öltapların kalınlarını, renkli güzel çüde de büyük, o Slçüde de yarar ciltlilerini seçip yerde üst üste yı lı. Eğer bu güçlüğü yenemezsek, gın yapıyor. Bir adam yaklaşıyor kitap sevgi ve saygısmı daha ilkbu sıra.. Kıravatsız, üstü başı der okul sıralanndan, «ana baba» töz cüklerini yazmaya baçlarken ç o beder biri. cuklanmıza öğretmezsek: CumhuMemur »oruyor: riyetten bu yana geçen yıllar öte Ne anyorsunuz beyim? yana doğru da urasalar blr şeyler Köyün Kambur'unu anyor değişmiyecek ve kötü niyetli kiyi dum. lerin kışkırtmalariyle meydanlarDansözün yeşile boyanmış göz da gazeteler, o toplumun »esi sokapaklan kelebek kanatları gibi luğu olan, o toplumun yüreği kaa?ılıp kapanıyor Derbeder kıhkh fası olan kutsal kâğıtlar bilgisiz adama küçümseyerek bakıyor: çocuklanmızın tevgisiz gaygmz el A aa a burası kitapçı dükkânı leriyle hoyratça yırtılacaktır. ayol! Biz Türkler sıcakkanh, coşkun duygulu bir milletizdir. Bundandır ki, sevgi bizim en iyi başardığımız işlerden biridir. Sevmesini her mil letten iyi biliriz; bayrağımızı toprağımızı, atamızı anamızı, türkülerimizi öykülerimiıi coşkunca severiz. Insan sevgisinden hayvan sevgisine değin her çeşidinden anlanz sevginin. öküziyle dertlcşen ihtiyarlarcmız, kısrağı ıle konuşan delikanlılanmız, kuzuları kokhyan, çiçekleri öpen kızlanmız, kedileri köpekleri çocukları imişçesine beslej'ip koruyan kadmlarımız çoktur. En yoksul kulübemizde mangal kenarında kıvrıhp yatan bir kedi yavrusuna, ya da pencere önünde bir konserve kutusu içinde neseyle açan bir karanfil çiçeğine bu küçücük lükse raslanabilir. Sevmek güzel şey.. Yerilecek yönü yok. Ancak; böyle her şeye, herkese açık yüreğimizin tammadığı bir sevgi var ki, insanı kederlendiriyor: Kitap sevgisi. En varlıkh ailelerimizin en konforlu apartmanlarında bile • hayır, ö'zellikle onlann apartmanlarında bir kitap dolabına deraiyelım, bir kenarda birkaç kitaba raslanarr.az. Bilmem çarşıda dolaşırken sizin de dikkatinizi çeker mi Her türlü ıvır zıvır, inci boncuk, sucuk pastırma dükkânlannın önünde insan lar dttrurlar, kümelenirler de, kitapçı vitrinleri önünde böyle bir kalabalık görülmez. Şehirlerimizin biiyük çogunluğu okuryaıardır. Kitabı neden sevmezler.. Oysaki kitaplann apayrı bir tadı vardır. îçlerinde; çocugumuzmuş gibi okşamak İJtiyeceklerimiz, ender bir mücevhenniş gibi kilit altında saklıyacaklarımız, bir armağanmış gibi evimizin en şerefli köşesine yerlestireceklerimiz, bir dostmus gibi yapraklan arasında avunacakîarımız, bir ayna imişçesine içinde kendimizi bulacaklanmız, bir arkadaş gibi koltugumuza sıkıştınp birlikte geıeceklerimiz vardır. Sehir Marnıara bölgesi iktisadî çalışmalan Marmara ve Trakya bölgesi Ticaret ve Sanayi Odalariyle Ticaret Borsaları başkanlılc divanı, böl genin iktisadi kalkınma plânı üze rinde çahşmaîara başlamıstır. Bu meyarjda Bursa. Adapazan ve Bandırma Ticaret ve Sanayi Odaları, bölgelerine ait ihzarî raporlan hazırlavarak Istar.bul Ticaret Odasındaki bölge sekreterli ğine göndermeye başlamışlardır. | GÜNÜN KONULARI | IlllİllltMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIHIIIIIirilllllllllllllllllllllllHllllİIIII Bir nesir vo bir şiir (Rahmetli Ahmet Hamdi Tanpınardan seçmeler) ERZURUM Erzunım'a üç defa, üçünde de ayrı ayn yoilardan gittim. Bu yolculuklann birincisinde hemen hemen çocuk denecek bir j'aştaydım. Balkan Harbinin sonunda, iki ielâketli muharebe arasmdaki o kısa, azaplı soluk alma yılının başında, babamın memur bulunduğu bir şark sancağından dönüyorduk. Onbir gün, belki daha fazla süren, geceleri çadnda, bocek seslerinin genif bir dut yaprağı gibi dört bir yanından yiyip bitiremedikleri sonsuz tabiat içinde, değirmen veya dere uğultulannı dinliyerek, çobar. lann birbirlerini çağırdıkları seslerle karanlıkta fazla kımıldanan hayvanları azarhyan yahut gecenin topîadığı hayaletlerden ürken bekçi köpeklerinin havlamalariyle ürpererek, sabahları kıncı bir soğukta donmuş eilerimin farkında olmadığım hareketlerine şaşarak geçen bu yolcuiuğu hiç unutmam. Büyük anneannemin masallariyle Merhum Tanpınar Kerem'den, Yunus'tan okuduğu beyitlerle, bana öğretmeye çahştıği tıpkı aydınlattığı su parçası içinde yıldız adlariyle muhayyelemde buyü!ü hâtırası hâlâ pırıl pırıl tutu çaikalanan bir ışık gibi, onların kudret ve nüfuzlarımn muhayyeşur. | lemizde ayrı bir çekilde canlandırBabamın, aşağıdaki dereyi gör dığı manzara içinde adlarını duyan mek için, sarktığı mazı ağaçları a yolcunun, bir an bile olsa, bir nevi rasmdaki bir uçurum, Botan Su ebediyet vehmiyle dolmaması, hüyu'nun dağınık kollarının yer yer viyetlerini yapan uzletin bir kader güneşe boğduğu yeşil bir ova, an duygusu halinde kendisinde yerleşcak kenanndan geçtiğimiz Bitlis memesi kabil değildir. Yıldız Dağmın dibinde, gecenin şehri namına bir bakkal dükkânının camlarına dizilmiş gördüğüm dört bir yandan getirip çadırımızm küçük lâmba şişeleri; Balkan Har üzerine yıktığı bin türlü ses ve binin kimbilîr hangi cefasına kat uğultu arasında ben hep bu dagın landıktan sonra memleketine yor şöyle bir gördüğüm mağrur ve dugun dönen bir redif taburiyle üs manlı başını düşünmüştüm. Onda tünde karfilaştığımız eski, harap bir nevi EcdatTanrı çehresi sezer Murat Suyu köprütü, nihayet bir gibiydim. Bana öyle geliyordu kı, gece, dibinde yattığımız Yıldız Da kulağımı biraz daha iyi versem, ğı ve bir gün uzağından geçtiğimiz yıldızlarla ne konuştuğunu duyaSuphan Dağı, sonra bu dağlarm caktım. Kimbilir, belki de her gebenim çocuk muhayyelemde yaptı ce, olduğu yerden ellerini uzatarak, tıpkı üç yıi önce Sinop'ta ipğı acaip tesir... tidai mektebine giderken her saBu dağlardan sonra Aşık Kerem bah önünden geçtigim Muvakkitbenim için bir hayalet yolcu gibi hanenin penceresinden, şevkle bükervanımıza takılnuştı. Zaten ni yük asma saatleri kurduğunu görnemic sık sık hatırlayısları yüzün dügüm ihtiyar gibi, yıldızların saaden bu yolculuk biraz da onun na tıni kuruyor, Kervankıran'la Çomına yapılıyor gıbıydı. Bu Trab banyıldızı'nı, Büyük Ayıyı, Küçük zonlu kadının bütün coğrafya bil Ayıyı, Ağlayan Kadınları, kiminin gisi, memleketiyle gençliğinde git mesaieler içindeki yalnızlığına hütiği Yemen, Mekke bir yana bıra zün duydugum, kiminin kadife kakıhr«a, bu hikâyeden gelirdi. Bu, dar yumuşak ve koyu karanlığa bilgiden ziyade dine benziyen bir uzattığı mücevher salkımlanna imcoğrafya idi. Bütün akarsulara, rendiğim bütün öteki yıldızları birdağlara canlı, ebedî varlıklar gibi birine ayarlıyor, güneşin dofacağı bakardı. Sanki siir, dın, gurbet duy dakikayı, ayın sihirü sandahnın , gusu, hayat tecrübesi, birbiri ardın geçeceği suları tâyın ediyor, doğan : ca yajanmif hayatlann rüyaları çocuklan gök defterine parlak bir . mızda birbirine karışmasına çok noktayla jşaret ediyor, ölenlerin | benziyen bir yığın inanış artığı bu adını bir başka yıldızın gözlerini , dağiarı, dereleri onun için ilâhi yavaşça yumarak siiiyor, hülâsa ' varhklar yahut veliler haline ge kâinat ve kader dediğimiz büyük . tırmişlerdi. Ikide bir beni mahie i gidışgelişi oradan tek başına ve | sinin yaruna çağırarak biraz sonra kendi kendine idare ediyordu. uzağından geçeceğimiz veya huzuO gece Yıldız Dağının eteğinde runa varacağımız ebediyetin adını, yatarken benim çocuk hayaiim, varsa hikâyesini söyler, Yunus'tan, bugün bile ne olduğunu bilmediÂşık Kerem'den beyitler okurdu. ğim, fakat hangi derın kaynaklarSuphan Dağı'nın yolumuzun hangi dan geldığıra az çok tahmin edebil tarafına düseceğini, hangi gece diğim bu tesirin altında idi. ÇadıYıldız Dağmın dibinde konaklıya rın karanlığında, her yanın, her cağımuı mekkarecilerden, daha yo şeyin »ihirli bir kimya içinde yüzla çıkmadan sorup öğrenmişü. O düğünü, yıldız parılulariyle yıkanun için ikimiz de hazırdık. nıp temizlendiğini, içten büyüdüBu dağlar sadece adlariyle mem ğünü sanıyordum. öyle ki, akşamleketin bir köşesinde bir nevi «se leyin sürüleriyle dağ yoluna doğmâvât» rüyası kurmus gibidirler. ru (îktığım gördüğümüz kıl abalı Asırlar boyunca bu yaylalarda sü Bingöl çobanlanna ertesi sabah rü otlatan, .kısın günlerce süren gene rastgelince, bu kıl abalar, üze kurt avları yapan, masal kızları rimde âdeta yıldız ışıklarından öbakışlı geyiklerin peşinde yolunu rülmüs bir harmani tesiri yaptılar saşıran, hülâsa hemen bütün sene ve sürünün koyunları, babamın kiyi yıldızlarla sarmas dolaş yaşıyan tapları arasında seyrettiğim kâinat insanların rüyası. Bu yüzdendir ki, haritasının o muhtesem ve hoyrat bu dağlarla ilk defa karşılaşan ve bakışlı koçu gibi içimi ürperme ve hayretie doldurdular. Işte birkaç gün tonra Erzurum'a bu duygularla, tıpkı koyunlarını bütün bir yaz boyunca merizil menzil bu otlaklarda otlata otlata güz başında şehre getiren Cizre ve Bingöl çobanlan gibi girdim. O zamanın Erzurum'u, on yıl sonra 1923 te gördüğüm Erzurum'dan çok başkaydı. Her türlü kıyafette bir kalabahğm çaı»ı pazarım doldurdugu, saraç, kuyumcu, bakırcı dükkânlariyle senede o kadar ma!ın girip çıktığı hanlariyle, ambarlariyle, eşraf ve âyanı, esnafı, otuz sekiz medresesi, elli dört camisiyle, tran transitinin beslediği refahlı ve mlmur Erzurum'la on yıl sonra gördüğüm harap şehir arasında kolay kolay münasebet t««vvur edilemezdi. Sonradan öğrendifime göre, muhtelif çarşılannda onbinlerce zenaatçi çalışır, laraçlannın yaptığı eğerler bütün şark vilâyetlerine hattâ Tebriz'e kadar gidermiş. Ben babamla, annemle gittiğimiz siyah kehribarcılan simdi bir masal gibi hatırlıyorum. Küçük ve yan aydınhk dükkânlarda ince, dikkatli işin terbiyesini almış, âdeta i? terbiyesiyle durulmuş b i t kım adamlar, oturduklan yerderı pazarhklar ediyorkonuşuyorlar, iar, ellerindeki kehribar işlerinı havı dökülmü» çuha »alvarlanna sürterek cüâlıyorlardı. Sonra keskın bir meşin kokusu, yumuşak derinin »deta söndürdüğü, kıvamını bozduğu tokmak sesleri ve bir yığın uğultu... Yerli dikis makinesi imal edenler Japonya ile rekabet edemivorlar Yerli Dikiş Makinesi imâlcileri Ticaret Vekâletine roüracaat ederek hâr:çt>n ithal edilmiş bulunan dikiş 'kinesi gövdelerinin menşeleriı.. iadelerini istemişlerdir. Makir.e imâlcileri, Japon sanayii ile rekabet edemedikleritıi söy liyerek böyle bir tedbire başvurul masını istemektedirler. abıta haberlerinln gazetelerd* neşri me«elesi dfinyada 9tedenberi bir takıın tartismalara sebep olmaktadır. Hele bu naberlerin işlenmesl ve bfiyük serlevhalar altında nesri, bazı fikir adamlan ve basın tenkidçiieri tarafından şiddetle mnaheze edilmekte dlr. Zabıt» haberlerinin baaında neşri aleyhiude balauunlor bellibaşlı sekiz sebep ileri sürmektedirler. Bunlardan bilhaesa bir kaç tanesi vardır ki gazetelerimizta bugünku maozsrası itibariyle bizim de bunlar üzerinde durnuunız ve dfisünmemis lâzun gelmektedir. Banlan sıralıyalun: 1 Zabıta haberlerine fazla yer Terihnesi bazı sapık Te k§tü karakterli kimseleri bnnlan taklide sevkeder. 2 Zabıta haberlerine «azU yer Terildigi takdirde bunlann sayısı ve yaypnlı^ı hakkında umuml efkârda yanhş flkirler dofar ve vatandasa nmnmi ahlik «İMruman» dair yanlıs telkinler yapılmıs olur. 3 Her gün konan bu haberler okuyncud» bir nevi mflsamaha hissinin uyanmasma sebebiyet verir. Bu üç mahznr da bizde bugün fazlasiyle meydana çıkmı» bulunmaktadır. Basının her nevi zabıta vak'alarına fazla ehemmiyet vermesi, bunlann eoğalraanndaki sebeplerin ön saiında gelmektedir. Tine bugün gazetelerimizin ilk sahifelerine bakan lar ahlâkî durumumuz hakkında oldukça mübalâjalı düşüncelere saplanmaktadırlar. Zabıta haberlerinin bolluin ve bunlara aynlan genif yerler lle uraumi efkârda bu vak'alara ve kahramanlarına karsı nyanan musamaha hissi ise bariz şekllde göze çarpmaktadır. Başını tenkid mi ediyoruz? Etsek bile her halde b tenki™ din müspet neticeler doğuracağına kat'îyen emin değiliz. Bütün gazetelerimiı zabıta haberlerine asın ehemmiyet vermekle beraber içlerinde bazıları bunu kendi yollarında öylesine vaıgeçilemez bir esas haline getirmislerdir ki artık geri dönmelerine imkân yoktur. Binaenaleyh bn konnda gösterilecek gayretin beyhude nefes tüketmekten ibaret kalatağı şüphe götürmez. Yalnız bu konnda bazı gaıeteeilerimizin daha da kötü bir davranışları vardır ki bu nokta üzerinde ısrarla dnrmak istiyoru«. NAUNA MIHINA Cemiyetin suçu ne? HEM Kürtaj yaptıran kansını ihbar etti îzmirden şehrimize gelen Ferit isimli bir şahıs, evvelki gece Beyoelu Emniyet Amirlijine müracaîK ederek Izmirden îstanbula kaçan eşi Zühal'in TarlabaşındaH Santapolos ismindeki doktorda kür taj yaptırarak çocuğunu düşürttüğünü iddia etmiştir. îhbar üzerine Zühal yakalanmıs ve doktorun aranmasına baslanmış tır. BURSADA ZAMAN Borsada eski bir e«ml mvlnsn. Küçük şadırvand» ş»kırdaywı»«, Orhan »manından k»lm» bır dnvar, OnnnU bir y«şt« ihtiy" çın»r kllyor dört yan» s«kin bir gflnfi. Bir my»d»n »rtakalmanın hüznü İçinde gülüyor bana derinden, Sanki bir hitıra serinliğinden, Ovamıı yeşili, gö|fln mavisi Ve mimarilerin en llâbUi... her isim, ^ ssat. îekpare blr anda mevsün Ya«ıyor sihrini geçmiş «amnun, Halâ bu taslarda gülen rüyanın. Güvereln bakışlı sessizlik bile Çmhyor bu eski zaman vehmiyle.. Gümüşlü, blr fecrin xafer aynaaı, Muradiye, sabrın MI meyvaaı, Omrunün timaali beyaz Nilüfer, Tflrbeler. eamiler eski bahçeler, Şanlı menkıbesi binleree erin, Sesi arsm çıka n hengâmelerin Nakleder yidını gelip Bu bavalde uyur Bursa ber geee; Her sabah onunia uyanır, rüler Gfimflş aydınlıkts aerviler rüllcr Serin hölyaslyle çesınelerinin. Başındayım sanki bir muclzenln, Su sesi ve kanat şakırdısından Billflr bir avize Bnrsa'da zaman. Bir zafer m&Jdesl burda dln akşam, Duyduk bir musiki gibi zamandan Çlnilerde sinmiş Kor'an seslni Fetik gflnlerinin neşesini Aydınlanmıs bnldnm tebessütnünle, tsterdim bir eskl yerde seninle Başbaşa uyumak son uykumnzu. Ve bu hayal içinde ve ufknmuıu Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk; Havayı dolduran uhrevl ahenk. Bir ilih uykusu olur elbette ölüm bu tılsımlı ebediyette; Belki de rüyan eski cetlerin Beyaz bahçesinde su seslerinin. Tesil türbesini gezdik Fındık stoklan Tüccar elinde 350400 ton kadar özürlü ve vuruk fındık stoku bulunduğu bildirilmektedir. Bu mal lar Ticaret Bakanlığınm lisansına tâbi olduğundan formaliteler yüzünden satılamamaktadır. özürlü fındıklar 95112 dolar ara sı fiyat bulmaktadır. Bu malların süratle tasfiyesi için Ticaret Bakanlığının ihracatı serbest bırakması istenmektedir. Aksi halde bu milli servet çurümeğe terk edilmiş olacaktır. Şehrimiz Toplu Bas.n Mahkeme sinde dün, 14 basın dâvasının durujroası yapılmıştır. 11 gazetecini r yargılandığı bu dâvanın, 10 u Basın Kanununa muhalefet, 3 ü neşren hakaret ve biri de dinî tez yif suçlanndan doiayı açılmıstır. Dünkü duruşmalann hiç birinden, karar çıkmamıstır. Sabıkah esrar satıcılanndan olup 11.5 yıllık mahkumiyetini çekı veremli zaevinden tahliye edilen Şemsettin Tırak, taksi şoförlerine esrar sattığı sırada suçüstü yakalanmıştır. Sanık hakkında kovuşturma açılmıstır. 16 yaşında bir cinsî sapılfın kendisine musallat olan Sİ ytşında diğer bir cinsi aapık ile bulustuktan sonra bu buluşmanın 10 lira olan icretini alamadıgı için adamı boğdugunu gazetelerde hep okuduk. Vak'ayı ele alan bazı gazeteciler bu elleri kanlı ruh hastasının katmerli vebalini cemiyete yflkletmek istsmekte, âdeta bu dejenere kaatile karsı merhamet nyandırmaktadırlar. Cemiyetimizin çocuklarına alâkanzlıgım ötedenberi tenkid konnsu etmiş bir yazarız. Buna rağmen arkad aşlanmızın davraruşı bizi dahi isyana sevketmektedir. Çflnkü eemiyetimizden hiç bir sikiyeti miz kalmasa dahi böyle rnh hastaları yine ortaya çıkacak, bnn lar insanlık nazanndaki en çirkin fiilleri işledikten sonra bn fiillerini hiç bir ntanma hissi duymadan ikrar edeeek, bn kadarla da kalmıverak ayne» 10 lira için kan dökmekten çekin miyeeeklerdir. Çünkfl bunlar bastadırlar, mh yapılan böyledir. Dnrumun hçyürü bu iken böyle canavar tohumlanna karsı acıma hislerimizi tahrik etmek, dfîpedfis bn eemiyete karsı fenaIık islemektir. Ruhen sakat değanların içinden isliyecekleri kötü filllerin siddetli tepkileri olacagı korknsunu kaldınrsak işte o zaman daha pek çok seyler görttrâz. Cevat Fehmi BAŞKL'T 14 basııı dâvasına bakıldı SAYIN DOKTOR VE ECZACILARA Batı Almanya Monheim Dusseldorf şehrinde kâin DR. SCHVVARZİ sanol jmustahzarlan ilâç fabrikasından C 6 t O Sanol ampUİ : 2 sm* dk 6 amputluk kutusunun Türkiye'da parakanda flatı 775 kurustuf. Bir ampul 0.4 mgr. L a n a t o s l d C Ihtiva eder. 110 sm» uk hususi damlalıklı «*• $esi TOrkfye'de perakends 775 kurustur. 30 damlası 1 mgr. L a n a l o s l d C ihth» eder. Veremli esrar saticısı QrgO|j'f7//0/ ; Mlgren «e vazomotor menşeB beşağntannın hususi nâodır. 20 drajeBk tupünün Turkiye'de peraksnde flatı 1030 kurustur. OCAK 25 ŞABAN ]18 .3 •J ITHAL VE ECZA OEP0LAR1 İLE EC2ANELERE OAfifTILMIŞOm c c 12.26 fkindı E *> M ş >• Jt Numune va literatur lcln lutfen Karadervİ2 Ecza Depoau P. K. 397. Galata • Istanbul adraslne yazına. Faal J V. E. 7.1R 15.02 17.16 18.52 5.30 491/10 1 2.01 7.111 9.45 12.00 1.35 12.15 İ S T A N B U L L O N D R A ATİNA, ROMA, ZDRİH. FRANKFURT. PARİS ve LONDRAYA(Olympic Alrways ile ortaklaşa) GDNLDK SEFERLER. Londradan Birmlngham, Manchester, Glasgovv, Edinburgh, Belfasi ıstikamefina yolunuza devam tılı îıltlnaııll. BRITIJM AÇIK TEŞEKKUR BEA (UROPEtll »IRW»»I Faai 64/1082 Kızım Süheylâ Fertekliğinin 201962 gecesl gazdan zehirlenfp ölümle pençelcştiği esnada her isinl bırakıp evime gelerek beş »aat gibi uzun bir tıbbt müdahalede bulunarak kızımm hajratını kurtaran Dahiliye Mfltehanıaı DT. SABAHATTİN ATUNAY m göflterdigi yütcsek inaanhga ailece teşekkür ederiz. Bahası: Niy»zi İlâncılı: 1500/11 IŞLETME MUHASEBECISI aiınacaktır. Askerliğini yapmış, yüksek tahsilli ve maliyet muhasebeaine vakıf olması, fabrikalarda asRarî 5 yıl bilfiil işletme muhasebesi işlerini idare etmesi şarttır. Alâkalılarm Bakırköy, Yenimahalle, Emayetaş Fabrikasına şahsen müracaat etmeleri rica olunur. = CJMHUKİYET"in Tefrikası: M «Acaba karaciğerinin dnrums haskında birağ ögüt versem mi?» di>e dösündü. Adamda ka racifeer hozuklugu bulnnduçu açıkça îhrölÜTordu çünkfi. Gü v vert^di'Ui o unlan seyretmesi, kap<anla >arcnlik etmesi bir v"\na. hnnun dısında hemen he rl nu 1 av rne" hii'âr. e " " ' ° '* ' Ç türcarıvla birlikte. içki tezgâhmın t asmda geçiriyordu. Avumndakj beyaz toı yıgını nı pfirtiiklö diüvle alıp alıp yntirken: «tste bu iyi %elir» derti. Sonra cüîdanından bes li ralık bir banknot çıkardı. «Bu da sizin iicTftiniı. Doktor.» David Moray: «Ve münasebet. efendim Atmam Çok... ço!i fazla» diye kekeledi. Holhrook, o içerlek. nfacık SÖ?lerinin çok bilmiş bakışım vavas yavaş çevirerek genç doktornr ÜTeripe dikti: « Su kötü dünyada çok sey förmüş fecirmis bir adamın öfüdfini) dinlemek istersen, iy\ bir şey bnldnn mn alacaksın!» Pek içten ?''«" bir cömerllikle. pararı Pavid'in arncnna sıkıştırdı. David, Holbrook ?ittikten sonra. şiseyi düşünceli bir tavirla yerine koyarken, fütamsedi|ini farkedlnee kendi kendine «aştı. « Bo» ver be!. B«ndstn s«t» raki oyonlan da kazanmaya bakmalı vallahi!» diyordo, Bövle külhanbey ajbtı kennş maya Kaptan O'Neil'den alışmışlı. Talnız, bn da bahaneden baska bir şey degildi. Kız onn iljilpndirmeye başlamıştı, bir in cplfnif konnsu olarak. Kimi vakit, Doris yaştndan daha o!?un eörünüyordn, kimi vakit de eeri kalmış gibi. Bir gün. somurtuyor, hic konuşmu yordu. ertesi şön ölüvfi çnldürüvordu. David'in onda en boşuna eideıı şey, başkaları ne der, diye hiç düşünmeyisiydi. Sevilmek, beijenijmek gibi hiç bir tasası yoktu, başkalan çoktan birbirleriyle senlibenli olmus, Sbek 5bek toplamp konosnrlarken. o htrkesten uıakt» kaimıs slmaktan memnun görfi nüyordu. tnsanlardan yakasını kurtarmak ona vergiydi. Kendisini pohpohlamaya. gözüne girmeye kalkanlara karsı oniara kiiçfik düsürecek kadar sert davranabilirdi. Savrnkhığuno kendine ait şeylerde de çösteriyordu. öyle de çok öteberisi vardı ki. Güvertede boynna ya bir çantasını nnuturdu, ya bir başörtüsiinü, ya bir kazajı nı. Birçok değerli şeyin! orayabnraya bırakır, kaybederdi. yarsdılışındaki bn çap raşıklık David'in merakını nyandırmıştı. Sofrada kız ona o gizll, anlasılmaz gfilfimseylsle baktı mı, delikanh büsbütün saş kına dönüyordu. Nedense, ona karşı içinde bir aeıma duyar gi. bivdi. Bütün bunlar kızın annesinin dediklerine biraz daha merak edilir hir çeşni verivordu. Kadın: «Doris'çisimizi kazandırdı nız, Doktor» demiüti ki hiç de yerinde bir söz defildi bn. rün kü, yolculann çofu yaşh innn lar oldnju için, oynnlarda pek öyle başa çıkılamıyacak kimseler yoktu. Hatın sayılır bir dayanma eösteren bir tek çift vardı: Kin dersley'ler. tki nfak çocukla kankocaydı bunlar. tç aylık hir izinden sonra, Hindistan'a Kadur'a dönüyorlardı. Erkck otuz bes yaşlarında vardı, asırı kaçacak kadar candan, temiz bir adamdı. Hindistan'da ufak bir kahve çifttifinin müdürüymüs, Brezilya'daki kahve bolluan üzerine fiyatlann birdenbire düşmesinden çiftlik fe na bir yumruk vemis. Kansı ta nınmış bir teni.sçivdJ. Tfakte^ fek bir kadındı. Aiik kalbli, ağır başlı bir görünüşü vardı. Yemeklerde Uantanın masasınd' oturuyorlardı. «Pindari» Süveyf Kanalı'na yaklastığı «rada, David'le Doris, gene iyi oynamışlar, «demifinahlerin fiçöne de kalmıslardı. Kindersley'ler de dyle. Port Said'e geldikleri guniü, Doris'in annesi, gezinti ruvertesinde arkasıoa yaslanmış otarnyorda, David'i görünee isaret etti, yanındakl bog yere ça ğırdı. Dftvid birçok kereler daha kadının ba gibi lltifstlanna maıhar olmuş, konnynrlarken de, onnn klbarca sonnalan flzerine, eski gttnlerindeki «didinmeleri» anlatmıjtı. Bnnlar, bir bakıma, kadının da vaktiyIe reçirdifi sıkıntılara benziyord«; D»vid de bnnUn onun sevgisini, takdirini kazanmak için anlatırdı. Ba sefer Bn. Helbrook, «Hav» bngâne ne güzel!» dedikten, «Vapnr ne zaman yanaşacak acaba?» diye sordnktan sonra, David'e doğru eğildi. «lann karaya çıkıp sehri gfzecejiz, bir İki sey »lacagız» dedi. «Siz de gelirsiniz elbet.» David «hayır» der gibi başını salladı. «Xe yazık ki gelemem, efendim. Getnide kalmak zornndayım. Liman Sağlık Kurumn hasta raporlannı gözden geçirirken ben de yanlannda buInnacafım. Sonra, tayfa arasında bir hasta vsr, onu da belki hastaneye yatıraeagız.» Kadın, üzülmüştfi; «Yazık!» dedi. «Kocam Kap tan Torrance ile bir konnşsa?>> David hemen: «Yo, olmaz!» dedi. «öyle bir şey düsünüleratz bile. Raporlar en önemli is. Onlar olmadıbça gemi kalkamaz.» Kadın, en sonunda: «Vallahi. size göveniyordnk» dedi, «Dorrie pek üztilecek.» Bir ara Ikisl de konaımadı lar. Sonra, Bn. Holbrook, gayet ahpapça bir tavırla, kızını anlatmaya bacladı: Dorrie öyle ean bir kızmıg kl.. bele babasının bir tanesiymif... Talnız, bazan.. şey, yani, onları bin» flsdöfü olurmnf. To, ikisi de kızlart için ellerinden geleni yapmiflar. parayı esirgememişler. onu en iyi okullarda okutmuşlar. Miss Walnwright'm okulu Knzey lngiltere'nin en iyi ok»luymus. Dorrie Pranstmesı bliinnis, güzel piyano çalannıı. hem de en klftsik parçalan. Tenisten iyi konasma sanatına, görgfiye kadar, Szel Sffretmenlerden ders almıs. Baban on« herkesten üstün yetiştirmek istemif. Ama, Dorrie dyle sinirll bir kızmıs ki... Yo, pek akıi denemezmiş ama.. naatl söyliyelim... zamanı zamanına aymazmif. Bir bakarmıcsınız, csnlı, konnskan bir kız olunnuş, bir de bakarmışsınız dnrgnnlasıverirmiş. Bakın, agabeysi Bert öyle defilmis: Her zaman dünyanm en neşeli insanıymıs. Bn. Holbrook, burada bir dur du. Oğlu aklına gelince g5zleri parlamıştı. Sonra, likırdısını bağladı «Yalnız şunu söyliyeyim. Ben de, babası da, size çok minnet/ırız. Dorrie'cigimizle ilgilendiniz, ona büytik bir iyilik ettiniz.. diyebiliriz ki, onu kabuğundan çıkardınız, canlandır dmız.» Bn sözler David'e pek dokun mustu. Bu çirkince, ufaktefe)i kadıncağızdan hoşlanıyordu.Ka dının, üzerindeki o mücevher lerden. kcndisine yakışmıyan elbiselerden doiayı, bir ağır lık altında ezilmiş gibi bir h»li vardı. Belliydi ki bunlara koeasımn zoruyla katlanıyordu (Arkası var) Cumhuriyet 1036 TEŞEKKUR Uzun zamandantwrl çekmekte oldufum rahat«ızlıiundan yaptığı muvalfakjyetH bir amellyatla benl kurtaran çok değerli Op. Dr. ve haftalıgım «ırasında klTmetli alAkalannı eslrgemlyen Doç. Dr. Celsl Oker Jle R8nt«en MOt. Dr. Muhlis Tuzlacıya soneuz mlrmet ve sakranlanmı renanm. Ta!4t ÇLnl Cumhnriret 1091 ATA TOPALOĞLU r tâncüık: 1538/11 CUNHURİYET Nüshası 25 Kuru? Senelik 6 »yllk S «yhk Tflrktye Harlel Lira Kr. Ura Kr. 75.00 150.00 40.00 80.00 2Î.00 44.00 Basan ve Yayan Cumhuriy«t Matbaaeılık r» Gazetecillk TOrk Anonlm S*rke« Cagalojlu Halkerl Sokak No. M41 Sahlbl BİSKÜİLERİNİN 22/1/1962 tarihli ikramiyeyi kazananlar ARI lira kazananlar iira kazananlar ikramiye kuponlarından C*lâl Scmercl Silahlı Kuvvetler Kooperatifi Ankara Ztyaettln Evrilmez Harbiye Hakbn yet Cad. 14/16 Istanbul 500 NÂZİME NADt ™ I Yazı işlertnJ fiilen İdare eden Meaul MUdör VECDt KIZILDEMİR Gazetemize gOnderüen yazılar konulsun, konulmasm iade edilmez. llanlardan mesullyet kabul olunma». Ahmet ve All Osman Bağcı Şekerri Gönen Sccaat D « m i r c i b a v ° d ' u Bayraklı, Venüs Bakkaliyesi izmir Yalçın Kaplander Pınar Başı Cad. 99 Iskenderun Mehmet Akşair Yeideğirmeni Karakolhane Cad. 2 Kadıköy 250 + Abone ve llin içlert için. zarfın Oıtün* «Abone» veya «llân SenrtsiJ kıydınm konması lizınodır. I ŞOkrO özüalbayrak OelıkliUs Mah. Vunus Emre 25/B Eskisehir Komal Boz Bakkal Altınhısar Bor Ahmet ünal ve Oğulları Denızcilik Bakkaliyesi 27 Şile Muharrem Selvl Karşıyaka Denız Bostancısı Bakkal tznıir Orhan Çarkall Mecidiye Mektep Sokak İS Afyon 100 lira kazananlar * BO GAZTTE BASIN AHLAK YASASINA UVMAYI TAAHHtîT ETMlŞTİR, J ^ııumııııııınıııııııııııııııııııııııuıııııııııııııııııııııııııuıııııııuııuıuııııiiuıuuııııııııııııııııuıiHiıuıuıııuuuuıııııııiu ilâncılı: 1519/111
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle