Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎKt llilllllllllllllllllllllllllllH CUMHURÎYET 18 Ocak 1962 HATIRALAR üniversite hâtıraları Yazan: Haluk Y. Şehsınaroğlu Isttnbul Darülfünununda yapılan ] lanmak istemişti. Fakat bu hitap, lnkılâptan sonra yeni üniversite, smıfta tuhaf karşılanmıs, gülme hür bir düsünce sistemiyle 1933 te ler, anlaşılmaz konuşmalar olmuş tu. Bu manzara karşısında Rektör çahşmalarına başlamıştı. Kürsülere milletlerarası şöhret kızarıp, asabiyete kapılmış ve sert j «ahibi ilim adamlan getirilrr.iş ve bir şekilde: bu âlimler, yerlerinde bırakılan j Şimdi odama gider, Jıtanbul j bizim profesö'rlerle beraber, ilmî Hukuk Fakültesi ikinci sınıfının hayatımızın gelişmesine gayretler înkılâba karşı olduğunu telefonla sarfetmişlerdi. Fakat her serde ye Ankaraya bildiririm, demiştl. Fakat bu sözler. smıfta ayak patişmiyen nadide bir çiçeğe benziyen ilim, özlenilen inkişafa kavuş tırdıları ve homurtularla önlen mamış. etrafını saran ayrık otları miş, Rektör de ısranndan vazgeçearasında soluk ve çelitnsiz kal rek biraz sonra. derse esfcisi gibi ' Son günlerde şehrimizin her tadevama başlamış ve bir ara da rafında rastlaran dijencilerin samıstı. Siyaset adamlanmız hür düşün hanıınlar, efendiler hitabını ku! yıca çoğalmaları sebebiyle Beleceye tahammül edemiyor, ilim a lanmışfı. Bu defa da arka snslar diye zâbıtası kontrollerini arttırdamlan aras.na karışmış bazı lâ dan kalın bir ses (O!du rr.u, olriu mıştır. yık olmıyanlar da türlü nifak ve mu ya. Hani bayanîar, baylar deBelediye zâbıtasının dilencilerfesatlarla temiz havayı zehirliyor necek*i.) dive vükselmiş ve sımfı ; olarak du. Bu şartlar içinde beynelmilel yen hir gülme kaplamıştı. rakat le mücadelesinin »cnucu bu defa büU'n bun'an 59 dilenci yakalanmış ve burılarsohretler birer birer kürsülerini Rektör, derhal bırakıp gitmişler, kötü havayı ya duymamış görünüp derse devam et dan 48 i memleketlerine gönderilmiçlerdir. ratanlar bununla da yetinmiyerek mistı. günün birinde kendi 147 hocamızm Üniversitede. alâkamızı en f.<zi tasfiyesini temin etmişîerdi. la çeken profesör, şüpiıe yok ki, ! Kansinı ölf1'"1<>n hir şahıs hiç tstanbul Üniversitesimn kurulu Sıddık Sarri Onardı. Ke>"li'''ic. en . hh sey hatıriamıyor »undanberi 25 »eneden fazla bir idare hukuku okurduk. Küçük, çe | zaman geçmiş bulunuyor. Şimdi, limsiz vücudü ile sımf.ı girdigi va ' Taşhtarlada karm Hüsniyeyi bı güzel ümitler icir.de yasadığımız ' kit, kürsür.ün üstünie kaybniacak rskla ölr?;iT"m?kt»n «?.nık olarak, 193338 yılları üniversitenin Hu sanırdınız. fakat o. genı<s hilıysı ve dün 1. Agır CPZB Mahkemesinne kuk Fakültesini bütün hoş tarafla ilmî celâdetiyle o kür<ıivü npldu YBr^ıisnmaMna ba^lannı Huscyîft rurj tasardı. llmı. siya«etin ü~''> Derici arllı bir sahıs. sorgusu yapı riyle hatırlıyoruz. Alman profesörlerin hikâyesin de ve dışında tutar. :lme duyduğu lırkent «Hiç bir şeyi hatırlsrrpvohiç bir dünya rimetine rvr!. Neden ntve kar.mı öHürden evvel kendi hocalarımızı an Ialâkayı latmak istiyorum. J karşı göstermezdi. düSümü de bilmivorum. Ben hasDarülfünundan yeni üniversite. j Hâdiselerin, kendisini kısa bir tavım.» demiştir. > • geçen hocalardan biri rahmetli. mıiddet için siyaset sahnesine it j • SanıSın bu ifadesine karşılık ola Ebülulâ Mardin idi. HeybetU cüs. miş olmasından yine en çok k t n sesi, ağdah takrirleri ve gür se! ciisinin müteessir olduğunu vanne rak. HSkimin: iSmdi b'.r şeyi hatırlamadıfiını söyiiiyor'un. ama > siyle hepimizin dikkat ve •slâkası derim. rsk. HSkimin: Simdi bir seyi nı üzerine toplamıştı. O yıllarda 1 Tahir Taner ölçüsünde bir prosnrdv*" bizim nesiller biie dilini çok e=ki fesör yetiştirmenin güçlüğü ve şe anlatmıs^ın ?..» diyerpk bir supli i?e. Hüseyin Derici, «İlk mi» bulurduk. Fakat kürsüsüne refi de îstanbul Universitesine ait•on derece hâkimdi, büyük bir tir. Sınıfa, vakarın mücessem bir ifademi slkol'ü oldııŞum icin verterkip ve tahlil kudreti vardı. Me şekli halinde girerdi. Bütün hare miştim. Simdi ayık olduğumdan, selelerln en ince teferruatma ka. ketleri, konuşmalan vakar ölçüle bir ?ey hatırlsmıyorum ?» diyerek dar iner, çetin mevıuhrı nükteleri içindeydi. j cevnplandırmıştır. riyle .tatlı gülüsl»riyle hafifletirMahkeme. cezai ehliyete haiz ! Dersinde, ark« sıraya çekilip soh di. Güc mevzulara temas ettikçe olup olmp'i'Şının tesbiti icin «anı gamız derdi. Ve bunların hal güç. bete dalmış bir çifti görürse. celüğünü de (Tut keiin perçemin zayı müstelzim bir fash anlatan Sm Arlll Tıpts bir müddet müsaden) diye belirtirdi. Kendisine ait cümlesini bir yerinde birdenbire hed» altına almmasına karar verhoj hikayeler vardı. keser, dikkatleri kürsüye toplar, miştir iTllTTırmiIf IIIIIIlIIIIIIIıIII | Memleket Meseleleri | ıııiEiııııııııııııııiMiııunııııııııııııııııııııııııııııııııınıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııuıııııııiıııı HEM Özrii kabahatinden büyük! in adamlarının «ilmiye kıyafeti» ile mabedler haricınde dolaşabilmeleri için bir kannn teklifi hazırlanıyonnuş. Şu ilmiye kıyafeti tâbiri ni, herkegin anlıyabileceüi sekle koyalım da (sarık ve cflbbe) diyelim. Bir yazarımızın da dün işaret ettiği gibi din adamlarının sarık ve cübbeyi valnız rnabedler içinde kallanmalan kannnunu çıkartan bizzat Atatürktiir ve eski D. P. erkânı bile inkılâblardan bol bol tâviz verdikleri devrede, buna dokunma cesa retini gösterememişlerdi. Fakat ben bngön, daha nice ierini gördüğiimüz bu gerici teşebbüsten bahsedecek degilim. Kıyafet Künununa yüzde yüz aykırı olan bu teklifi, sahibinden başka bir kısım milletvekillerinin daha imzaladıklsn, fakat bilâbare pisman olarak okuma • dan imzaladıklannı söyledikleri yolunda verilen haberler üze rinde durmak istiyornm. Bir milletvekili gerici veya ileriei fikirler besliyfbilir. bunları ileri «ürfinee de teklifine göre inkılâpçılar veya çericilerin tepkileri ile karşılaşabüir. Bunlara hiç değilse boçönün sartlan içinde «olağan» diye bakabiliriz. Ama bir milletvekili arkadasının veya arkadaşı olmıyan bir baska milletvekilinin hazırladı ği bir kanun teklifini imzalar da sonra «Affedersiniz, yanlışlık oldu, ben bunu okumadan imza lamıştınr» derse söylenecek en mülâvim söz biç şüphesiz: Senin özrfin kabahatinden büyük! demek olur. Çünkü bir milletvekili imzalamak auretiyle tekabbül ettifi bir kanun teklifi için «okumadan imza ettim» dedifi gibi yarın aynı teklif Mecliıe gelip de reye konduğu zaman pekâlfi beyaz oy kullanabilir ve lonra «anlamatfan» rey verdim» diyebilir. Gerçi hu davranıs kar«uın.da ona ve onun gibileri Millet Mecüsine yollıyan vstandaşm da «tanımadan »eçmisitn» demesi var ama ne yazık ki bu, dört sene için hiç bir kıymet ifade etmez ve dört aenede okumadan imıalanan kanun teklifleri ve anlamadan rey verilen kanunlarla bu memleket 400 sene geri gidcbilir. Ne günlere kaldık! Cevat Fehmi BAŞKTJT pan delikanhnm Dil Tarih Fakültesinde taiebe olduğunu söylersem siz de belki benim duyduğum memnuniyet hissini duyarsınız. Yalnız şu var.. Delikanlı veya genç kız okuyor, orta mektebe ulaştığı zaman babasından ve anasından artık çok ilerddir. Ana ve babanın mânevj vasıflan o genç; kızı veya delikanhyı ev disiplini içinde tutmağa yetişmiyor. Onun için, düne nazaran daha haşarı, Gençlik Atatürkçüdür. Yani meotoritenin her türlüsüne daha az deniyetçidir. sulhçüdür, vatanperhürmetkâr gençierle karşılaşıycr '< sunuz? Bunu fena görmemek lâ \verdir, inkıîâpçıdır. Yalnız büyük medeniyetçiyim. zım, hattâ zaruri ve çaresiz bir buhran şurada: fenahktır diye müsamaha ile kar inkılâpçıyım. hulâsa Atatürkçüşılamak icabeder. Aşmağa mecbur yüm demekle mesele bitmiş olmuolduğumuz bir merhalenin bunlar yor ki; nasıl, bir millet sulh ve sosyal sarsıntılarıdır. Babanın üm. sükunu korumak için devamlı bir milik devresinden torunun, yüksek n.ücadele halinde yaşamağa mecseviyeli bir kültür devresine ge bursa, Atatürkçü de Atatürkçülüçerken, çaresiz uğramağa mecbur ğü ayakta tutmak için devamlı bir clduğunuz öyle istasyonlardır ki. mücadele içinde yaşamağa tnecbunlann manzarasının bize yaban burdur. Insan yalnız AtatürkçüHürriyet içinde gelismiyen top c. olmaları bizi asla ürkütmeme j yüm demekle Atatürkçü olmaz delumların halindpn yine Sovyet mu lidir. Şu var ki genç Türk nesli. miştim, Atatürkçü olmanın şartı, harrirlerinden Serge Mikalkov bir; Ehrenbourg'un tarif ettiği büyük onun prensip ve düşünceleri uÇyazısında çöyle fikâyet ediyor: j sükut suçluluğu içinde değildir. runda devamlı mücadele halinde «Bir baba oğlunu azarlıyor, ne an! Konusuyor, istiyor, hakkını an yaçamaktır. Yani, Atatürkçülük, neni, ne babam dinliyorsun? di yor, bazan bu isteklerini lüzumsuz muayyen fikirlerin «ahibi olmakyor, halbuki biz »enm her şeyiniz. çıkı?lar halinde yapıyor. Fakat, la statik bir halde durmak rîemek Çocuk be? yaşındadır, ve verdiâi bu lüzumsuz çıkıslann mahzuru değildir, o dinamizmin bizatihi r cevap şudur: «Şey ne oluyor? Be ynr.ırria. ölrm ükunetin:n ahlâk: kendi^idir. Şu halde atom devrinim her şeyim parti ve hükümet •^ızlığmı düşünecek olursanız, ] nin 17 inci yılında ve 21 ınci asra tir.» | Türk kuşakları namına sevinç duy ayak atmağa 38 yıl kala biz Türk Ona bu telkini radyo yapmıştır. manız icabeder. vatanperverliğini şöyle tarif ederYine aynı muharrir şu hikâyeyi sek acaba yanlış olur mu? pnîstıyor, Renç bir ger.eral çocueu Gençlik hırsla. yolunu anyor. Sükut suçluluğuna. tenezzül etbabasının lkinci Dünya Savaşında Bu yol 19 uncu asırda Fransız miyecek bir gençlik, babasının ma kazandığı madalyayı bir dolmaka cençlerinin geçtiği yol değildir. dalyasını dolmakelemle değiştirlem ile değiştirmiştir. Onlar, çok daha az dinamik olan ! miyecek bir duygu seviyesine ubir dünyada kâh Heredia'nın cu laşmı? bir kusak. Fakat is bununKıymetlerin ait üst olduğu bir martesi geceleri toplantıîarında la bitmiyor. Atatürk ilkelerini adevirde yaşadığımızı daha güzel kâh Alfons Daudet'nin perşembe yakta tutmak için devamîı ve isarka sıradakiler hâlâ sohbette ise 6 irafîV Varp<;ında 1 k'*>i öldü. anlatan misaller bulmak güçtür. sohbetlerînde bazan realizmi, ro rarla çalışan bir ne'il. Türkiye Ebülulâ Mardin, imtirnniarda ler kalemini hafifçe kürsüye vuOtuz yıl evvelki Türkiye ile bu i mantizme çarptırarak, bazan Pas yol istiyor, ısık istiyor, baraj isti12 kW yaraianrlı pek çetin sualler sorardı. Zaten rur, onlar başlarını kaldırıp ken! pünkü Türkiye arasında da bere1 cal'ın sazları gibi, büyükler önün yor, ev istiyor, bir kelime ile meküçük bir masanın başında karşıDün de sehrimİ7İn ıruıhtelif «emt , ket versin Rusyadaki kadar bariz de eğilerek. bazan Balzac gibi. re deniyete istihsal yoluyla varmak disine bakınca şehadet parmağını ıına aldığı talebeye ilk korkulu pek zarifane bir eda ile sallıyarak lerinde 1 kişinin ölümü 12 kişinin olmamakla beraber yine de kıy alizm tasvirciliği içinde kendileri istiyor. Böyle olunca, Atatürkçütesiri. kendi oturuşu v e bakışları hükümleri kargaşalıklarını ni kaybederek yaşarlardı. cümlesini (ceza verilir) diye ta yaralanmssivle sonuçlanan 6 tra met lüğün içine emek, gayret ve çalışverirdi. fiV kara«ı olmuştur. göımüyor muyuz? Dün, köylü, san Bu yolu gençler, Osmanlı terbi ma da giriyor. mamlardı. Böyle bir imtihan gününde bir dalcı. bir kelime ile ümmi 3J.am yrsinin de tükendiği noktadan daÖH;mİp netirelenen kaza. KadıFransa senede ancak 8.000 müîstanbuldan, Anadoludan muhte köy, Bngdat C:"lde?inde vukubul çocuğunu okutmazda bugün An ha ileri bir noktada bulamamı?!artalebe heyecanla karşısına oturmuş ve hoca kendisine gamız suallerin lif liselerden ge!miş grup grup muş ve soför Ohan Ku7iıcuoS1u kara adüyesinin karşısındaki An dır. Derinliği olmıyan, şekilde bir hendis yetistiriyor diye kahroluyor, Rusya her yıl 80.000 mühendiden birini sormuştu. Talebe suali talebe vardı. Bu gruplar içinde Ga idnresindp^i 20O27 plâkalt Beledive kara hanında kahveci çırakhğı yal nezaketin yolcuları. evin çatısı al si hizmete koşuyor. Medeniyet tek anlıyamamış ve mütehayyirane ho latasaraylılar dikkati çeken mümnik ilerlemeler içinde kabuk değişcanın yüzüne bakmaya başlamıstı. taz bir topluiuk halindeydi Nihat otobüsü, 65 yaşlannda bir şahsa Böylece geçen bir zamandan sonra Erim, daha o yaşlarda bir devlet çarnarak, ölümüne sebeblyet vertirmektedir. Eğer Atatürkçülük me tniştir. Ebülulâ Bey talebeye dönüp: deniyet ise, aynı zamanda tekrılğe adamı ağırhğı içindeydi. Ziyat EDiğer taraftan. sofor Mahir Sagsaygı demektir. Memleketin içinde Ne o nurü aynim, işmızazı veç büzziya, Zeki, zarif ve cana yakın hiyemden istimbatı ahkâma mı ça dı. Mehmet Ali Cimcoz terbiyesiy İ3TI idaresindeki 26^12 plSkalı nto bulunduğu bugünkü gartlar içinde lışıyoraunuz? diyerek onu büsbü le, gün görmüs haliyle herkes ta bıis. tzmitten îstnnbııla eelirken imkân olsa da Büyük Atatürk'ün tün hayretler içinde bırakmıştı. Tuzla kövü civarmda, dereye nç huzuruna girsek ve ona bize bir rafından sevilirdi. Bir gün de çok iyi konuşan bir kaza nasihat ver desek, ben kaniim ki Esat Çağa'nın istikbalde mukte muştur. Ucuz atlatılan bu SERMAYESI: 45.000.000 Tjlİ • : talebe imtihana girmiş, hocanın dir bir avukat olacağı medeniye snnueurda. otobös yolculanndan, o muhakkak söyle söyliyecekti: T sualini bilmiyormuş, fakat bunu «Konuşmak zamanı geçti çocuklar, derslerindeki suallerinden anlası \ ssin niirev. Püle'rnan öztıırk, güzel bir konujma ile geçiştirmek 1962 İKRAMİYE PLÂNI Ze^n Fnırîn'eniz. Tnfcsin Gök'U ' en büyük vatanperver, benim en istemiş, Ebülulâ Bey, konusmayı lırdı. O derslerde dikkati çeken ve ibTahim Öcal adlarındaki 5 ki sevgili takipçim, vazifesini başını lerden biri de Vehbi idi. sonuna kadar sabırla dinlemis ve şi muhtelif ver'prinden yaralankaldırmadan yapan Türk gencidir. Ağır ve kibar tavırlariyle Mehtalebe susunca, kendisine mahsus Ben size muasır medeniyet sevi [ tebessümü ile onun yüzüne bakıp: met Aliyi andıran Muhtar da GaÖte yandsn Yefilköv yolunda fi. yesini en yakın hedef olarak gös j Evet. nuruaynim, detniş, ge latasaryh grupun sevilen Efkaelaş Haseki otobüs dura&ı ile Kartal termiştim, aradan çeyrek asırdan s ilk çekifiş larındandı. Sonra Yücel mec yolunda da birer kişinin yaralanlelim şimdi sadede. r fazla zaman geçti, siz o hedefe daEbülulâ Beyin şayanı hayret bir muasını çıkaran bir grup var ms<!İv?e net?cel?np^ 4 traftk kazaha ulaşamadınız! Haydi bakalım 5 MAYIS 196 2 hafızası vardı. Seneler sonra bile dı. Muhtar Enata'nın başında busı daha olmu*tur Kaza'.ara şebebi tezgâhlarınızm, kitaplannızın, vayüzlerce talebesini hatırlar, bazan lunduğu bu grup. vakitlerinın çoyet veren şoförler yakalanmıs zifelerinizin başına, ve bir daha onlara «Size imtihanda bunlan sor ğunu mecmua .şlerine vermişti. 4ÂPARTMAN DAİRESİ,ÇE9İTLİ olup, ilgililerce gerekli tahkikata benim yanıma o hedefe ulaşmadan muştum» bile derdi. Şimdi i? adamlarımızdan biri ogelmeyin!.. En büyük vatanperRektör Cemil Bilsel, galiba ıınıf lan Rajit Özsaruhan nezaketi ile, başlanmıştır. PARA İKRAMİYELERİ CEM'AN verlik vazifeyi iyi yapmaktır!» arkadaşıydı. Devletler hukukunu, terbiyesiyle en çok sevilen talfibe Kadıköy yakasi rocukiarı da lkinci smıfta kendisinden okumuşfivatrodan istifade ettirilecek tuk. Güzel, alâka çekici bir takrir lerden biriydi. Ragıp Sanca, kaşları aîtmda Îstanbul B^lediyesi Anadolu yatarzı vardı. (Bey, hanım) yerine (bay ve bayan) denileceğine dair daima havaya bakan, titiz çalış kasında oturan çocukların tiyatro5 MART AKŞAMıNA KADAR HESAP AÇTıRıNıZ ilk haberlerin çıktığı bir gün, derj kan ve dikkati çeken bir talebey 6BTI istifade'erini sağ'amak amasıne geldiğinde konuşmasına (ba di. Bazı Alman profesörlere ter ciyle Ş?hir Tiyatrolan Üsküdar Bö ( NpT.: Buğday bankasınınii 1 962 Keşidesine yanlar, baylar) diye başlamış ve Jcümanlık yapan Biüent Dura'nın lümünde çocuk temsjlîeri oynanhak. kazanan mudHer bu.~kesi.deye otobirkaç kelime de yeni türkçe kul j temiz ve berrak sesini daima du müsına karar vermi^fir. rnatiknnan iştirak ettirileceklerdir.) yar gibi oluyorum. : Cocuk Tiyatrosu 28 ocak prszar Aradan otuz seneye yakın bir günü »aat 11 de Vecihe Karamehzaman geçmiş, onun i?in daha kırk medin «Müyonluk Yegen» temsili ReklâmcıLk 111/771 larını doldurmadıklan muhakkak ile faaliyete geçecektir. Oyunlar olan hanım arkadaşlarımızdan bah ; p?zar ve çarşamba günleri oynanacaktır. «etmiyeceğim. 59 dilenci yakalandı ve memleketlerine gönderildi ^ Bugünün vatar perverlik anlayışı 6 Ocak cumartesi günü Moskovada, gençlerle dolu bir dalonda konuşan, Sovyet düşünür ve yazarı llya Ehrenbourg, kendisine sorulan bir sual üzerine şu cevabı vermişti: «1930 da Sovyetler Birliğinde yine, korkunç hir ittihat halindeydik, yakın dostlarımızla bile dertleşemiyorduk ittihat susmaktan( ve korunmaktan ileri geliyordu, hepimiz, büyük bir sükutun suç ortağı olmuştuk.» i Dr. Jivago'nun muharriri Pasj ternak öldüğü zaman bu haberi! Rus gazeteîeri halka ancak bir iki' satırla duyurmuşlardı. Ehren1 bourg bu konferansında ondan «Büyük bir jair öldü!» dediği zaman, halk onu alkışlamıştı. muharrir alkışlan eliyle durdurdu, «O hayatta iken onu alkışlayamamıştınız, dedi; şimdi, imkân buj lunca »rkasından tezahürat yapıyorsunuz. bu yakışık aTmıyor, ma* rifct o zaman onu açıkca takdir etmekti..» Yazan: Cihad BABAN tmda mesut bir hayat yaşarlardı, fakat. milli haya. tımızın gerisin geriye gitmesine mâni olamamışlar . dı. Atlantiği beş buçuk saatte astığımız şu günlerde, Boğaziçinde paz2r kayığı ile ulaştırma yapıldığı devrin çelebi zihniyeti bizi ayakta tutamazdı, o devre bile zaten Tevfik Fikret ancak bugunü anladığımız tepkilerle isyan et. memiş mi idi? Evet Türk gençliği hırsla, arzu ile bir hayırlı neticeye varmak gayreti içinde yolunu anyor. ANADOLU BANKASI A. Ş. Kitapevlerinde ve Cumhuriyet matbaasında bulunur.10T.L 300.000 T.L. Tek kitap isteyenler, bedelini pul olarak göndermelidirler CUMHURÎYET: 778 KADIKÖY SÜREYYA SİNEMASlNDA Bufiin luareden itibaren $' 39 B A S A M A K <****> KBNNETH MORE JANE DAVNS tiânolık: 1383/753 Ticaret Odasının 80. yıldönümü îstanbul Ticaret Odası, bugün 80. yıl dönümünü kutlamaktacır. i i 1881 senesinde ilk Ticaret Odası ' şehrimizde kurularak faaliyete geçmiştir. Bu münasebetle Oda îdare Heyeti Başkanı Behçet Osmanağaoğlu bugün bir konuşma ya parak Odanin memleket iktisadiya tında oynamış olduğu yapıcı rolü belirtecektir. Yeni Tiyatrcda oynanmakta olar. «Yoklar DaŞındaki Nar» oyu : nunun yerine «Kuğular» adh eserin temşiline baslanaeaktır. Üsküdar C. Savcıhğmdan Toptaşı Cezaevi karakol binasmın elektrik tesisatı (1247.70) lira keşif bedeli üzerinden pazarlıkla tamir ettirilecektir. Pazarlık 20/1/962 curnartesi Rünü saat 10 da Üsküdar Savcılık makamında yapılacaktır. G«çici teminat 94 liradır. Taliplerin bu işe ait ehliyet belgeleriyle birlikte komisyonda bulunmaları ilân olunur. llâncıhk 1395/756 •• OCAK 18 SABAN 11 V. ; 7.21 12.24 J4.Mji7.08jl8.44 5.1.3 E. 2.14' 7.17 9.47l12.C0l CUMHÜRtîET tlân Tarifesi Başlık (Maktu) 1B0 TU 234 Oncu sahifeler (santiml) Î0 TL. »« ıncı sahUelcr (santimi) 19 TU Niçan, Nlkâh, Crlenm». Dogum (M»lrtu) T» TU Olum. Mevllt Tejekkür (5 santlme kadar maktu) 90 TU Kayıp (10 kellmey» kadar maktu) 10 TU llâncıhk 1395/757 (Basm 121/767) = t JîtfHUKİYET'in Tefrikasu 19 A.J.CRONİN . C£\/i?ENrVAHDET GÜLTEKIN Mary, hayran kalmıştı: «Çok şirin bir ev» dedi, «Bahıesi de çok güzel. Senin burada tani'.'ıfın mı var?» David. kızın sordnfonu işit memis gihı, devam etti: «Başhekim hsstanede sözü seren en vetkili kimsc.» Hızlı hiîlı soluvarak konusuyordn; viııi! de biraz solmustu. «H.ıshekim hastanenın lâborıtuva • rında da istedi&ı eibi caİ!S;ıbi lir. Yılda 500 tngiliz liraüi alır. Bah?de vetısen sebze de caba. Kv(!p de nedava oturur. iîte su çüzel e^de, ^îary. Karısı da beraber ojnra'ıilir.» BUMII sıivler ken relikanlının sesi heyecan dan rata!(a«miKtı «Yeni hir haş hekim tavin etlilcr. Mary... 1 ovafcta isp baslıvacak. hte şimdi.. bu adanı Isarsında.» David, dönüste motosikleti >a vas siirdü. daha uzun bir yolu seçti; Lomond (iiilü'nün giiney kuısından gcçtilrr, Ulen Krnin cayırlanna doern çıktılar. Bu, meslıor bir voldn. Batı bölçesinin ma'zarası en gü/cl >ollanndan biri. Ama. Mary'nin çözleri hiç.. hiç bir seyi söremiyordo... Isıl ısıl vanan eölün iistiinde yük seien l.omnnd Dafı'nı bile. Saa detten bayçın'ıklar geçirtyor. Kendlsi için Davld'in varattıjh mnrfıpnin bsvranlıjı içinde hfil i titrivordu. Gözlerini kapadı, eofop taşan kalbinin minnet doln sevfisiyle David'e sarıldı. David de mesuttu... Nasıl olmasın! öıenle taanrlsdıfı, basarıvla gerçekleştirdiği tasan sıııdan bekle^ii soııocu almı; tı, sevinç içindevdi.... Yalnız bu da onun hesabı • na iyi bir şcy eski, sakin ha lirti sene bulmuştu. Alkıs bek lemiyordu. yaradılışın^aki ai çak gönüllülük, hiç değişme misti. Mary'yi seviyordu; bu yaptığı da, kızın karsısında becerik liliğini göstermekten çok, onu sevindirmek içindi. Bu bakırodan. Halter'den ayrıhyordn. Ualter, herkesl kendine bay • ran bırakmak ıster, bnnnn için de karşısına çıkan faer fırsat tan son damlasma kadar fayda lanmaya çahsırdı. David. ise pohpohlanmayı hiç sevmezdi. Zevki yüksek ol du{u için, bn gibi feyleruen ra hatsız olurdu. Runu da bırakın, dağarcığmda Mary'yi sevindire cek başka bir şey dah» vardı. Gölden Glen Fruin'e çıkan >amaçtan yukarı çiderlerken, nıotosiklfti durdurdu, çayırdan kıvrıla kıvrıla giden, ot bürflmüş bir keçiyolnna saptı. Bu yoldan dBrt, beş yflt metre kadar ılttller, bir nrtın ete finde n akan çayın kıymns (cl A^SACT vıı maraıştı. Bir yandan yemeğini yerken, bir yandan da, lokrnalarırun arasında: «Ah! Davie...» diyorda, «hele şu şirin ev... bir türlü akhmdan çıkmıyor... Bak göreceksin orada ben sans nasıl bakaca*ım » David bir noktayı hatırlattı « Dayayıp döşememiz lâzım gelecek. Ama, yılbaşma kadar vaktimiz var. Artık karar ver dik ya, önümüzdeki dört ay diler." Burası çalılarla, eğrelti için, geçici bir görev alınm. otlarıyla kaplı knytu bir yerBaşlangıç için bize ne de olsa di, çümiiş gibi bir kOme akbir para sağlar.» giirgen de perde çekiyordu. «Ah! Canım Davie... Her Karşılarında çayır eflâtunlu, şeyi de düsünüyorsun.» altınlı bir çarşaf gibi, kıvnm David: «Bak bir şey daha var kıvrım nzanıyorda. bende, az kalsın unntnyordnm» Mary, şimdi dağı da, gölii de dedi, hemen elini caketinin cegörüyordu. Bu ışıltılı manzara bine attı. «Al, kızım. Geç oldu ona cinnet gibi görünüyordu. ama, kusura bakmaj> Kendine göre adını koydn: Mary'nin kuiuyu açışını sey« Ne hârikulâde bir yer!» rederken, ömrünün en derin heDavid de: «Nevatemizi yiyeyecanını duydu. Mary, hiç kıpır ceğimiz hârikulâde bir yer» de damadan öyle durnyor, gözleridi. Kızı şöyle bir süzdü. «Bu ni dikmiş, yüzüğe bakıyordu. kadar yol yürüdük, iştahin aKendisi gibi, bu yüzük de saçılmıştır.» deydi ama, güzeldi. Mary: «Göklerde nçnyorom Mary ne yüzük için bir sey ben şimdi, yemek falan yiyesöyledi, ne de teşekkür etti. cek halde değilim» dedi. Yalnız, döndü, delikanlının gözAma, olorup da Msry'nin ce lerinin içine baktı... Gairsay'datirdifci damalı örtii üzerine yiki o gün yaptığı gibi. Sonra, yeceklcrini serince David ona titrek hir sesle tısıldadı : da payını zorla yedirdi. Yemesi «Kendi elinle tak bunu parde lâzımdı, çünkü, Mary, Damağıma.» vid'in söylediğinden kat kat Bu sesi David ömrünün sonufazla yiyecek almış, tam bir na kadar hatırlTyacaktı. sofra düzmüşlü. Çöreklerden, Sonra, Mary, hafifçe içini çesandiviçlerden başka, rafadan kcrck, kollarını ona doğru uzatyumurtaiar, domatesler, bir kan tı. gal sucuk vardı; ayrıca, /usuz Kızçın ofle güneşinin altında, luklarını gidrrmek için, koca yumuşacık otların üzerine yatbir şişe de, Barr'ı nDemir Bitılar. ratı dedikleri, orada çıkan maÇiçeklerin arasında arılar deden suyu. Şişenin a|zındaki rinden derine vızıldıyor, çayırkuşları haykırışarak göklere cam bilyeyi aşağı itmek için yükıeliyordn. Havayı bir kekik tahta tıkuı bile »lmayı unut koknsn, yabanî orkide kofcusn bürümüştü. Uzsktan oıaga, havalanan bir sürii kaşnn kanat hışırtısı geldi; »rkasından, gene bir sessizlik... Talnıı, derenin nsul nsu! dalgmlanışı duynlnyordu. Mary arkası fistfl nzanırken eteği açılmıştı, David elinl kızın dizine götiirdü, hafif hsfif okşadı. Mary'nin dndaklan aralandı; gilneşten de kan gelmiş, yüzünün nçuk rengl flıerinde kıpkırmızı dnruyortin. Ka dife gibi ynmnşak renkli göıterini Srten gözkapaklann» da haflf bir mavilik gelmişti. Delikanlınm kollarının arasmda sıcacıktı. Dizini okşıyan parmaklar, yukarı doğru çıkıp, uzun çoraplarının üstünde, çıplak etine değince, titredi. David'in kalbi öylesine gümgüm «tıyordu ki, bn atışm sesinden ktılakları ugnlduyordu. Müthiş bir istekle yanıyordu ama, korkuyordu. Bunun üzerine, Mary ona biraz daha soknldn, derin deriıı solndu: « lstiyorsan.. senin olnrnm, canım.» Günea bir bnlntun arkasına girdi, arılar vmltılarını kestilcr, döne döne nçan bir çaylak acı acı bir öttü. tkisi de hiç kımıldamadan yatıyorlardı. Sonra, dofrnldolar, sofrayı topladılar. David, usulca, yana dogrn çekildi. Biraz durgun, üzgün bir hali vardı. üzerine bir pişmanlık gelmiş gibiydi. Biraz acele etmemiş miydi acaba? Kı«acık bir zamana çok fazla esvinç doldurmuş, saadf tin ilk yemişlerini pek erken koparmış olrauyor ranydn? (Arkan var) ^ = E E j= = ^ 5 E = = ş = s E = ^ = = E = = = ş z: E = E E z: = s = Üâncılık: 1371/747 Bugün saareden itibaren LÂ L E S İ N E MAS I N D A (Renkli') CUMHURİYET Nüshası 23 Kurus TflrMy» Llr* Kr. Harioî Ltr» Kr. 1S0.00 K O N G A MİCHAEI, GOUGH MARGO JOHNS Tel: 44 35 95 İlâncılik: 1392 754 «00 80.00 440 «•» ° Basan T« Yayan Cumhurlyet Matbaacıhk v« GazetecUik TOrk Anonlm S I r k e t l Cagaloglu Halîcevi Sokak No. 3941 Sahibi Senellk 6 lyhk S ayhk T5.00 T.M.M.O.B. MİMARLAR ÖDASl ÎSTANBUL ŞUBESİNDEN: NAZİME NADİ Yan işjerini flilen Idare eden Mesul MOdOr Şubemizin VH. Umumî Heyet toplantısı, 27 ocak 1962 cumartesi günü saat 1400 de Elmadağ. Üftade sokak 1/2 deki lokalimizde aşağıdaki gündem dahilinde yapılacaktır. Saym üyelerimizin teşrifleri rica olunur. GÜNDEM: İDARE HEYETİ 1 Açüış ve Başkanlık Divanı seçimi, 2 Tasnif heyeti seçimi, adaylann tespit ve ilânı, 3 VI. devre İdare Heheyi Raporu hakkında görüşme ve karar, 4 Yeni yıl çalışmalan için esaslarm tesbiti, 5 Seçim. Reklâmcüık 201/772 VECDt KIZILDEMtR Gazetemlze gönderilen yazıl»r kohul»un, konulmasm lade edllmez. Ilânlardan mesuliyet kabul olunmaz. Abone ve ilân işlert lçin, larfm Osrüne <rAbone» veya «îlân Servisi» kaydının konması lâzımdır. = EU GAZETE BASIN AHLAK E UYMAYI TAAHHÜT YASASIKA İ E E TYRESOLES LÂSTİK SIRT GEÇİRME FABRİKAS1 MÜDÜBLÜĞÜNDEN İLÂN OLUNUB Sırt geçirdiği lâstiklere yeni lâstik kadar kilometre garantisi veren İnKÜiz hususî patentli tesisterimiz bütün memlekete şâmil ihtiyacı karşılar vaziyete getirildiğinden; ADANA, ANİCARA, MARAŞ, KAYSERİ, SAMSUN, TRABZON, URFA, GAZİANTEP, ELAZIĞ Vilâyetleri hariç diğer şehirlerimiz için faal acentelere lüzum hasıl olmuştur En kısa zamanda müdüriyetimize rnüracaatleri rica olunur. Aksaray, Namık Kemal Cadd. No. 95 İSTANBUL I NGI L IZ * 1 ! Ankara Büromuzun | Yeni adresi Atatürk Bulvan No. 79 Yener Apt. kat 1, dair* 3 ^ Tel: U9M4 120966 1209Î0 : 175735 ^ıMIIIIIIUIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIUnMIIIIIHIIIIIIIMIIIIIIllllllllllllUIIIBIIIIIIUIIIIIUIIIllllllHlHIIIIIIIUMIIIİIIIllllllUIIIİMMIIHIMIIIIU Cumhuriyet 764 i