27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IKÎ CÜMHURÎYET 28 Haziran 1961 Bugünkü Mısırda 136 gün Şehir yapısı ve eğlence Yazan: Tekin Işık Mısır denince akla, Kahire ve onun çevresindeki turistik yerler geliyor. Hattâ Mısırlılar da Kahire'yi «Mısır. diye adlandırırlar ve Mısır'a da «Egypte» derler. Dörtbuçuk ay gibi uzunca bir süre kaldığım Kahire gerçekten güzel olmaya namzet bir şehir. Bundan önceki rejim sırasında Ka hirede fazla miktarda Ingiliz, Bel çikah ve Fransız yaşadığı için şe hir medeni bir havaya bürünmüş ve bilhassa modern bir mimari tar zına kavuşmuş. Tamamiyle düz bir saha üzerinde kurulmuş bulunan Kahire, birbirine paralel ve dik geniş caddelerle, geniş ve düz gün tretuarlaria. bunlar üzerinde 29 kata kadar yükselen binalarla dolu. Kahire'de bilhassa bina inşaatı çok modern olarak yapılmakta. Şehrin merkezi yerlerinde yapılan binaların yüksekliği 17 kata varıyor. Her binada mür kemmel işleyen bir veya birkaç asansör mevcut. Bu asansörler ör neğin 14 katı 59 saniyede çıkabili yor. Ingiliz ve Fransız okullarında okuyarak iş hayatına atılan Mı sırlılar nisbeten bugünkü «Zaman kıymeti>ni anlamışlar ve çalışma larını ona göre ayarlıyorlar, «Buk r«»« anlayışUn kendilerini biraz kurtarabiliyorlar. Kahire'de, resmî istatistiklere göre 3,5 milyon insan ikamet etmektedir. Tabii ki buna turistlerin ve yabancUarm sayısı dahil değildir. Halk daha ziyade Kahirenin civarındaki mahallelerde oturur ve buraları çok bakımsızdır. Kahire'yi iki şehir olarak dü şünmek mümkündür. Birisi asıl Kahire, diğeri de onunla birleşmış olan ve beş kilometre kadar çöle yayümış olan «Yeni Şehir» mânâ smda «Heliopolis». Heliopolisi meş hur bir Belçikah zengin inşa etmiş olup bugün küçük bir Anado lu ili büyüklüğünde ve tamaraen modern bir manzara arzediyor. Otobüsler ve metrolarla Kahireye bajlı. Mısırın zenginleri, görevli olan diplomatlar veya yabancılar la subaylar ve milletvekilleri bu semtte otururlar. Cumhurbaşkanlığı îkametgâhı, Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Millet Konseyi Binası da buradadır. Zaten bu binalar, Belçikalıların ve Fransızların He liopolis'de kurdukları muazzam otel ve köşklerdir. Ihtilâlden sonra buralan millileştirilmiş ve şimdiki makamlara tahsis edilmiştir. Heliopolisin aynca sinemalan, eğlen ce yerleri, otelleri, büyük çarşıları, Hipodromu, yüzbin kişilik bir stadyomu, parkları, tiyatroları var. Heliopolis âdeta Kahireden ayrı bir dünya. Bunun dışında Kahire yüzbin metrekarelik bir sahaya yayılmakta ve dünyanın belli başlı büyük şehirleri arasına girmektedir. Mısıra olduğu «ibi Kahire'ye de Nil hayat vermektedir. Halk en basit ihtiyacından içme suyuna kadar her şeyini Nil'den temin eder. Nil ırzerine kurulan mükemmel tesislerle Kahirenın içme suyu ihriyacı karşılanmaktadır. Nil, Kahirenin içinde çeşitli kollara ayrılır. Iki kol arasında birinci adaya «Roda Manyal» ikinci adaya ise «Gezira Zamalek. isimleri verilmiştir. Roda Adasmda, Kahirenin orta gelirli halkı, Zamalek'te ise daha ziyade yüksek seviyeli kimselerle yabancılar oturur. Bunun için Zamalek modern bir durumdadır. Şehrin diğer semtlerine nazaran da daha temiz ve daha güzeldir. Bu kara parçaları birbirlerinden dört büyük köprü ile bağlanmaktadır. Kahire boyunca Nil üzerinde kıyıya bağlanmış küçük gemiler içinde spor kulüpleri, yüzme yerleri, barlar, gazinolar ve diğer eğlence yerleri yer almaktadır. Kahirenin meşhur caddeleri eski adiyle «Sharia Fuad» olan 26 Temmuz Caddesi, Kasrel Nil, Süleyman Paşa, Servet Bey, El Giza, Cümhuriye Caddeleridir. Kahirenin çarşısı bu caddeler üzerinde kuruludur. Dükkânlar çok, çeşitli ve vitrinler gayet güzel tanzim edilmiştir. Ayakkabıcılar, berberler ve manifaturacılar ekseriyettedir. Fiyatlar Türkiyeye ve Avrupaya nazaran çok yüksektir. Çünkü Mısır Hükümeti ithalâtı men etmistir. Satılan her şey Mısır malıdır ve kalite olarak da düşüktür. Sadece birkaç mağazada Avrupadan nasıl getirildiği anlaşılamıyan ve gizli satılan mallan bulmak müm^MIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIII TARİHÎ BAHİSLER 4 ' * kündür amma fiyatları da tabiî çok yüksektir. 23 Haziran 1961 Yazan Bunlardan başfca Kahire, çeşitli tarihli Time derturistik yerleri sinesinde topladığı ! gisi Topkapı saraiçin sık sık ttffcist kafilelerinin gel | yı Hazine daıresin diği bir şehirdir. Gerçı artık bu | den bahseden bij günkü rejime itimat edemiyen tuyazı yayınlamıştır. ristlerin sayıları bir hayli azalmış sarayın.n zenginlıği ve ] Eu yazıda söyle denilmektedir: tır amma, gene de Mısır fazla tu j gösterilir. Bir çok vitrinler muh, «Haraç ve yafma. rıst çekmektedir. Bunun sonucu olarak da otel ve lokantalan fazla ; Osmanlı tmparatoru Birinci Sul telif memleketlerden alınmış gave temizdir. Hilton Oteli tstanbul! tan Selime esrarkeş olmasına rağ nimetlerle doludur. Ve Time derdakinden çok daha büyük olup moj men, müsamahasız denmesi sebep gisinin fotoğrafını koyduğu eşyaSular îdaresi. bu sabahtan itiba siz değildiı ve bu ınatc;lığa Iran dan bir kısmı da son devirlerde ve dern tarzda yapılmıştır. Bunun yanmda meşhur Şepers ve Semıramis ren Anadolu yakasında yeni su ver seferinde ıhtiyacı olmamıştı. Tan İkinci Abdülhamit sarayında kulotelleri ile Kontinantal Otel de bi me programını uygulamağa başlı 116 gün kurnaz İ'ran Şahı kâh giz lanılmış fincan zarflarıdır. Biz, hemen itiraf et.neliyiz ki, rinci sınıf pahah otellerdir. Bura yacaktır. lenerek. kâh geriliyerek. geçtiği Buna göre sabah 4 ten 12 ye ka yerleri yeı ile yeksan ediyordu. Hazine seksiyonu ıyi bir tasnif ve da bir gece sadece oda fiyatı 12.J Türk lirasıdır. Bunun yanında çe dar su verilecektir. Fakat nihayet iki hükümdar, şim teşhire konulmamıştır ve onun Bu tedbirin alınmasına sebep, di Türkiyenin dogusunda olan Çal içindir ki, bazı yabancılara Türk şitli temiz oteller ve aynca mükemmel gelişmiş pansiyonlar da Elmalı Bendinde 4.900.000 metre dıranda karşılaştılar. Osmanlıların san'atı, Türk işçiligi hakkında yân küp su kalması. ve bu suyun de silâhları. topları vardı, Iranhların lış fikirler vermektedir. Biz buravardır. Kahirede turist çeken yerler ise vamlı yağış mevsimıne kadar ida yoktu. 1514 dekı bu savaşın sonun daki eşyanın tarihçelerini tesbıt dünyaca meşhur Pıramidler, re edilmesini sağlamaktır. da 25.800 tran süvarısi meydanda, etmek ve bir kronolojik sıraya göSfenks, Ramses heykelleri, MumSular Îdaresi Anadolu yakası a ölü yatıyordu. Bilhassa Şah için re bu eserleri teşhir edebilmek aryalar Müzesi, Kahire Camileri ve bonelerinden, azami tasarrufa ria bu mağlubiyet çok acı ve çok kü zusunda idik. fakat bu sahada çaSaraylarıdır. Fakat bütün bu yer yet etmeleri, lüzumsuz su biriktir çük düşürücü idi. Hayatını kur lışacak elemanlara iahip olamayıler Türkiyenin turistik değerleri memeleri ricasında bulunmakta, tarmasına rağmen. valnız en sev şımız bu arzunun tahakkukuna yanında söz edilmiyecek kadar fa bahçe ve bostan suLamalarında ku rliği karısın. degil. ayni zamanda, mâni oldu. Saray arşivinde eski kir ve kıymetsiz kahrlar. Amma yu suyu kullanmalarını susuz kal Tavug tahtını da teılim etmege Hazine defterleri mevcuttur. Onbakırmndan bilhassa mecbur oldu. Bu tahtm üzerinde larıa tetkiki ve bugünkü eserlerMısır'da turizm endüstrisi gelişmiş mamaları tir ve turistler için gereken her tavsiye etmektedir. ki yakut ve zümrüt ve incilerin le bu kayıtlar arasında irtibatlar şey yapılmış, yapılmaktadır. Böysayısını tam olarak kinse bilme kurmak suretiyle ve munzam arİece turistler her yıl azalmakla bemektedır. Bugün bu taht. tstan şiv çalışmalariyle Hazinenin i»îoıraber gene de Mısır hazinesine ebulda Topkapı sarayında. aç göz siz esyalarını kıymetlendirmek elpeyce döviz bırakmaktadırlar. lü Türk Sultanların:n. altı asra bette mümkün olurdu. Fakat bu Kahire her ne kadar turistler iyakın bir zamandan beri topladık zahmete kımse katlanmak istemiÇİn dış görünüş bakımmdan pek ları yüzlerce kıymetü eşyanın a yordu. Çalııanlara da imkân verilcezbedici btr şehir değildir amma rasında duruyor. Turistler. bu ha miyor. Temenni edelim ki. günün gene de para harcamak ve çeşitli zineleri gördükleri halde, nadiren birinde her türlü haıetten ve kümemleketler ile milletleri tammak çük duygulardan uzak bir çalışSulta.ıahmet Cezaevinde buiu resimleri çekilmistir. isteyenlerin durağı olabilecek ka ma zemini bulunabilir. dar hareketlidir. Gündüz, piramid nan kadın mahkumlar, Paşabahçe lhtişam ve işret. Şu hakikati de sözlerimize ilâve veya müzelere giden turistler ge Cezaevine nakledileceklerdir. Bu Sultanların süsleri için kullanı etmeliyiz ki. Türk kuyumculuğu celeri de şehir içinde Avrupa mü hususla ilgili karar, bundan bir ziğini, atraksiyonunu aratmıyacak kaç gün unce şehrimude bulunan lan madenler ve mücevherlerin bazı garp memleketlerindeki kukadar güzel gazinoları bulabilir Cezaevleri Genel Müdürü Ve!ı ekseıisi dışarıdan gelirdi. Bu mu. yumculuk seviyesine 'yükselemebüyük bir miştir. Fakat bu da bir hakikattir ler, isterlerse biraz daha ıçerlere tnanç'ın tetkikleri neticesinde alın azzam koleksiyonun giderek yerli danslarını seyredebi mıştır. Nakledilecek kadın tutuklu kısmını Selimin yegâne oğlu Muh ki, ganimet olarak ele geçmiş eşlirler. Bunun için Kahirede Pira ve mahkumlar için, Paşabahçe Ce teşem Süleynan toplamıştı. Süley ya, tstanbulda Sultanların zevkimidlerin arkasında çölde bir ça zaevinde ozel bir koğuşun hazır man sağlı, sollu vezirlerin kafala ne göre kaba bir sekle getirilmerını uçurmuç. hattâ kendi en kabi miştir. Hazine dairesinde Türk dır kurulmuştur. «Sahra Siti» adı lığma başlanmıştır. Diğer taraftan, Sultanahmet Ce liyetli iki oglunu da öldürtmüştü. zevkini belirten öyle ince ve naverllen bu sedirli, Afrika usulü çadırda masa yoktur. Yere sofra zaevlnde boşaltılacak olan kadın Kalan tek oijlu sarhoş Selim, Bi dide parçalar mevcuttur ki, bunlar kurulur. Şark Dansözleri bağ lara ait koğus. çocuk suçlularına rinci Cihan Harbinrlen sonra tm ları görmek için inceden inceye daş kurmuş turistlerin önünde oy tahsis edılecektir. Ve böylece de paratorluk yıkılıp Mustafa Kemal tetkik etmek lâzımdır. narlar. Amma birkaç yıldır Mı çocuk suçluları:ıın, diğer mahkum Atatürk Türkiyenin başına geçinŞimdi hasîa yatağımda bütün o sırda artık eski dansözleri ve o lar arasındn kalarak daha fazla ciye kadar uzayan, ayyaş ve dejeyunlan bulmak imkânsızdır. Çün cemiyete zararlı olmaları kısm»n nere Sultanlar serisinin ilki oldu. güzellikleri hayal ediyorum. GözImparatorluk genişledikpe. Kanu lerimin önüne XVI. XVII .nci asır kü Nâsır, açık oynamayı menet önlenmiş olcaktır. nî, zamanında Enderun halkı 5000 kaşıkları geliyor. Avrupa saraylamiş, cinsî konularda ağır müeyyi Şişlide nizamlara uymıyan deler koymuş ve turistlerin bu ta kişiden daha fazla oldu. Bunlar. rında hükümdarlar elleriyle ye8 dükkân kapatıldı raflarını kapatmıştır. Buna rağsavaşiardan elde edilen eşyayı mek yerken Türklerin kullandıkBelediye Zabıta ve Iktisadi Mu kıymetli bir hsle getirmek icin lan bu çeşitli kaşıklan ve zarif men gene Nil üzerinde yelkenli se faları, gene Zamalek semtinde giz rakabe Müdürlükleri müştereken ugraşırlardı. Ayni zamanda Sul peşkirleri hatırlıyorum. Necef tagözümün önünden geçili fuhuş yapılan evler faaliyet ha Şişli mıntakasında genel kontrol tanların oğullarına da ders verir kımları lindedir. Çünkü Mısır'da para ile larda bulunmuşlardır. 8 dükkâna lerdi. Zira her cenç Prensin taht. yor. Benzersiz tesbihleri parmak1 ile 4 gün arasında kapama ve larımın arasında hissediyorum. yapılamıyacak iş yoktur. 25 er lira para cezasının uygulan la alâkası olmıyan. en aşağı bir Harblerde giyüen başlıklann yusan'ata vakıf olması şarttı SüleySahra Siti'den fonra «Gazino dığı bu kontrollarda cezalara semuşaklığı, inceliğl insana kan ve Fontana» ve Abidin Sarayımn için bep olan haller, fatura bulundur man fevkalâde bir kuyu.ncu idi. ölüm meydanlarından ziyade düİkinci Abdülhamit ınce bir marande bir salonda teşkil edilmiş «Ga mamak, etiket koymamak, umumî ğünlerin, eğlencelerin ferahlığını zino Abidin. programlarında ta temizliğe riayet etmemek, gıda gozdu. Diger Sultanlar da hattat veriyor. Arafe tahtı... Muasır Avnınmış şark dansözlerine de yer maddelerini açıkta teşhir etmek, l:k, tezhip ve minyatür san'atla rupa hükümdarlannın bu kadar vermektedirler. Bunlaplan başka satmak ve fahiş fiyatla satış yap rınra kabiliyet Röfitermişlerdi. nefis taht üzerinde oturduklannı turistler için Mokaddero tepesinde maktır. Hazinedeki mücevherler zevksiz bri gazıno, k\ımarhane haline ge Pazar günii cereyan kesi^ ve şatafatlı olmasına ra^men par zannetmiyorııoı. Bağa ve sedef isçiliğinin saheser nümunesi olan tırılmiştir. Ancak pasaportu olanİak bir ihtişamı vardır. Sen'atı bir bu taht insana bir bulut haflfliği mesi muhtemel semtler lar buraya girebilir. Bunlardan önümüzdekı pazar günü saat 8 yana bırakırsak, asırlar boyunca veriyor. başka Kahirede yüzlerce şece kuölüm ve i/kenceyi söyliyen büyüMuharrir, Yavuz Sultan Selimlübü vardır. Hepsi de Türkiyedeki ile 16 arasında Galata Kalafatçılar Fermeneciler ve Azapkapı cadde leyici bir havaya sahiptirler. Bun den bir iki sert ve haksız cümle • Bar» sistemiyle çahşılan bu yerler turistleri pek celbetmemekte leri, Eyüp Bahariye caddesi civa lar haraç ve yaŞmadan, binlerce ile bahsediyor. Yavuz, yalnız Türk rı ile Bahariye îşçi Sigortalan kadın ve erkegin doğrandığı. kız lerin değil, beşeriyetin nadir yedir. Hastahanesinde, Londra asfaltı, ve erkek çocukların esarete götü tiştirdiği insanlardandır ve muKahire'de ve Mısır'da halk çok Alüminyum ve Yem Sanayii Fabfazla alkol alır. Sık sık büyük iç rikalan ile Paşabahçe semti ve rüldüğü harblerden alınmışlardır.» harrir İkinci Sultan Mehmedin IsTopkapı sarayı müzesinde, mün tanbul'un fethini »nlatıyor. Bu feki mağa7alanna rastlanır. Yemek Şişe Cam Fabrikalarında cereyan hasıran Türk san'at kollarını gös tih. değil XV inci yüzyılın, hattâ lerde mutlak surette viski alınır. kesilmesi muhtemeldir. teren muhtelif seksıyonlar var yaşadığımız devirlerin insanlığına Içki çok pahalıdır. En çok kullaBuna sebep transformatör mer dır. Bu seksiyonlarda Türk ku verilmiş en büyük bir derstir. O nılan içki ise viskidir. Bira pirinçten yapılmaktadır. Bir gece iki ki kezlerinde devam eden yıllık re ınıaşları, Türk işlemeleri, Türk çi fetihteki tolerans, yabancı dinlere, şinin lokantada yernek yemesi ve vizyon çahşmalarıdır. nileri, Türk cam ve porselen işle yabancı san'at eserlerine karşı gös bir gazinoya gitmesi ile sarfederi, Türk gümüçleri ilh... görmek terilen saygı Türklerin dünyaya ceği para Türk lirasiyle 200 300 Haziran 2 8 Muharrem 14 mümkündür. Türk san'atı hakkın verdikleri en büyük örnektir. Islira arasındadır. Eğlence yerlerinda hüküm vermek yetkisini ken tanbulda Haçlılar tarafından işde giriş için bir ücret alınır. Bu t, dinde gören mühim bir derginin lenen cinayetlerin hikâyeleri tarih c a. ücretle ancak program seyredütbic £• 9muharrivi ezbere hükümlerden kitaplarını doldurmuştur. Ondan a a «1 lir. Program sırasında bir şey ıçC O > • <• B kaçınmak bütün bu seksiyonlarda sonra gelen asırlarda Garp âlemek mecburiyeti yoktur. Fakat bu dolaşmak ve san.atımız hakkında minde i.şlenen faciaları kim unutgiriş parası da Türk lirası ile V. 4^1I12.17J16.18|19.45[21.48 2.10 toplu bir fikir edinmek zah.netini muştur. Bütün bunları bırakahm: 2,5 10 lira arasındaır. ihtiyar etmeli irii. Herkesin bildi İkinci Dünya Harbinde Garp âleE. 1 8.46 4.32' 8.33J 12.00 2.03 6.25 Kahire'nin en güzel tarafı taksiği gibi. Hazine dairesi Türk san'a minin medeniyet kisvesi altında otomobil sistemidir. Takside çalıtını ifade etmez. Burada Osmanlı yap.nadiğı şey mi kalmıştır. şan otomobiller muayyen renklere boyanır ve derhal saat açılır. Bu bakımdan taksi ücretleri nispeten ucuzdur. Y a r ı n : MISIRIN MÎLLÎ HAVASI Anadolu yakasında bugün su kesiliyor Time'a bir cevap Ho!uk Y, Şehsuvaroğlu Fatih Sultan Mehmet, fethettiği şehirde bir Rum katliâmı mı yapmıştır? Fakat yirminci asrın birinci yansında bir Yahudi katliâmına şahit olmadık mı? ve bugünlerde bunun mahkemesini takip etmiyor muyuz? Muharrir Osmanlı hükümdarları hakkında zali.m ve dejenere gibi hükürller vermi.ş ve arkasından da yine bunlar içinde hattatlar, marangozlar yetişmiştir demekten de kendini alamamıştır. Osmanlı hanedanı, şairler, musikişinaslar, hattatlar, ressamlar yetiştirmiş bir hanedandır. Muharrir, İkinci Selimden başhyan dejeneresansın Birinci Dünya Harbinden sonraya kadar devam ettiğini ve bu harb sonunda Türkiyenin Büyük Atatürk tarafından kurtarıldığını yazmaktadır. Türkiyenin kurtuluşu mevzuundaki lıakikate tcşekkür ederiz. Fakat hatırlıyoruz ki ayni dergi bir zamanlar Atatürk hakkında kötü bir neşriyat yapmıştı. Hazine dairesindeki bir kupa ile iki üç fincan zarfının fotoğrafını koyup Türk san'atı hakkında kat'î hü'^imler ileri sürmek isabetii bir harcket değildir. Bizim san'atımız hakkında çok garazkâr neşriyat yapılmış ve Türk san'at! diye bir san'at kolunun kabulü bile istenmemişti. Fakat yine Garplı otoriteler büyük eserler ne?rederek böyle bir san'atın var olduğunu ispat etmişlerdir. Zaman zaman bazı vabancı dergilerin mümessilleri (Şu kadar tirajımız var, Türkiye hakkında pro paşjanda yapacağız. Müzelerinizden resim çekmege müsaade ediniz) diye çeşitii makamlara müracaatlar yapıyorlar ve müzelere gelip «Bafidat köşküne nargileler koyalım. harem dairesinde padişahlarin kaç karılı olduğunu gös terelim» gibi tekliflerle fotoşraflar alıyorlar. Hazine dairesinde ; de barbariıgımızı iddia etmeğe ve [ sileler bulmağa çahşıyorlar. Bunlan turizm oropagandası zanneden ve müzeleri bu zanları ile mü temadiyen tazyik altında tutan müesseselere Time ve Life mecmualarının adı geçen so n sayılarını tavsiye ederim. Lütfen bjı ifleri müzelere bıraksınlar ve beyhude israrlardan vazaeçsinler. HEM NALINA MIHINA ransızların Türkiyede turistik köyler kurmaga teşebbüs ettikleri haberini gazetelerde okuyunca, önümde derin bir hayal ufku acıldı. Istenilen tipte bir turistik köy Türkiyede kurulabilir mi, fcurulamaz mı, bilmiyorum. Bu husnsta hiç bir fikrim yok. Yalnız, kurulması pek çok şartlann gerçekleşmesine bağlı olduğu için, ashnda güzel fakat tahakkuku güç olan böyle bir projenin hiç değilse şimdilik proje olarak kalmağa mahkum farzedilme sinde bence İjatâ yoktur. Benim bu vesile ile hayal ediverdijim şey büsbütün başka. Knzey memleketlerinden birinde. Danimarka'da mevcut çok eü zel bir usulü hatırladım. Orada yıklıp ortadan kaldırılması istenen şeyleri, artık işe yaramaz, bugünün hayatına uymaz eski şeyleri bir nevi açık ha va müzesine taşıyorlar. Bu açık hava müzesinin bulunduğu şehir, böylece bütün Danimarka'nın en canlı, en hareketli, en şirin «ehri olmuştur. On altıncı asırdan kalma, artık kullanılmaz hale gelen ne varsa, demircinin köhne dükkânı, un fabrikalannın tari he dogru ittiği değirmen, köhne belediye binası, eskicinin knlü besi, çuhacının tezgâhı, o açık h ava rattzesinde, üç yüz sene ev velki halleriyle aynen görülüyor, scnki tarihten açılmıs bir pence re gerisinden bugünün hayatına seyirci, hâlâ yaşıyorlar. Turizm ve bir eski İstanbu! Çocuk suçlular için hapishanelerde özel yerler ayrılıyor 1900 »enesinde, kartondan bir eski şehir inşası suretiyle açılan bu açık hava müzesi o kadar başarı kazanmıtşır ki, şimdi, oldu ğu gibi mubafaza edilmekle beraber, Danimarkalılar, yıkmaşa kıyamadıkları, tarihi değer ifade eden bütün binalan, olduğu çi bi sökerek oraya taşıyorlar. Pencerelerinde pardeleriyle, saksılannda çiçekleriyle, çıkrıklarında yünleriyle, deçirmen harkındaki suyu ile bir on altıno asır ştlırini orada aynen buluyorsunuz. Türkiyede kurulacak turistik köyler haberini okudugnm zaıiıan, gözümün önünde, Istanbulun bir köşesinde kurulmuş böyle bir eski tstanbul canlandı. Tokmaklı kapılariyle, cumbalı, kafesli ahşap evleriyle, tahta kepetıkli dükkânlan, mahalle kahveleri, sokaklarında tahta tu lumbalan, hayrat çeşmeleriyle, egri bügrü fakat pitoresk dar so kaklariyle bir eski tstanbul köşpsi.. Biz tstanbulluların bile çoktan kaybettiğimiz böyle bir lstaıı buluıı hâ!â Batılı meftunları var. Pierre Loti tstanbulunun hasre tiııi. onu görmeden çekenler, gürebilmek için can atanlar neslı benüz tükenmemistir. Nesiller boyu, tstanbula lokal renk veren bu özellikler, Türkiyeye. turisti, gelmiyeceği varsa getirecek kadar cazip olabilir. Acaba böyle bir canlı tabloyu turizm faaliyetimizin içinc alabilir miyiz? Kenarda, köşede, bunlardan bazı örnekler henüz mevcut olsa gerek. Böyle minyatür bir eski Istanbul ve hünerlı bir propaganda, sanırım. turizm sahasında atılacak mflspet adımla nn en başında gelenlerden olaca ktır. Hamdi VAROGLT 1 L ıııımıtıııııııınnııınııını Askerlik Bahisleri ıııııiıiıııııııınınmurTmr Cesaret karsısında eriyen kuvvet Yazan : Amiral Afif Büyüktugrul İkinci Dünya Harbınde de Malta adası tarihteki mühim stratejik vazifesini görmüştü. Burada üclenen Ingiliz deniz ve hava kuvvetleri Italyan harb ve ticaret filosunu yakından kontrol ediyor: kuzey Afrikaya Italyan ve Alcnan silâhlar:nı götüren her ticaret gemi sini batırıyardu. Bu yüzden Ingilizlerle Italyanlar arasında Malta adası uğruna çok şiddetlı bir mücadele yapıhyordu. Italyan ve Almanlar 1800 kiloluk tayyare bombalariyle dört haftadır Malta adasını döğüp onun taarruz vasfını yok etmek istiyorlar; Ingilizler de deniz ve hava yoluyla harb malzemesi ve iaşe malzemesi getirerek adanm tutunmasını sağlamağa savaşıyorlardı. Ada kumandanı çok büyük bir gayretle vazifesini yapmakla beraber îngiltereye telgraf üzerine telgraf yagdınyor ve malzeme gönderibnediği takdirde adanın düşebileceğini haber veriyordu. Bu esnada tskenderiye'de bulunan Ingiliz zırhlıları da yaralanmış ve elde Ingiliz konvoyunu himaye edecek kruvazör ve muhripten başka gemi kalmamıştı. Orta Akdenizde İtalyan ve Almanlar hem deniz kuvvetinden hem de hava kuvvetinden yana pek üstündü. Nazarî hesaplar artık Maltaya malzeme gönderilmesini mümkün kılmıyordu. Fakat ada Akdeniz ve dolayısiyle hem kuzey Afrika ve hem de Avrupa harbinde çok mühim bir stratejik mevkie sahipti. Bundan dolayı Ingiltere Bahriye Nezareti Akdeniz filosu kumandanı Amiral Cunningharn'a kat'i emrini verdi: «Kuvvetiniz olsa da olmasa da malzeme konvoyu Malta'ya hareket ettirilecektir!» yorlardı. Şu halde Amiral Vian gündüz şartlarını gece şartlarına çevirecek olursa, muvaffakiyet ihtimali fazla olacaktır. Amiral. hemen, bütün harb ve ticaret gemılerine fazla miktarda sun'î sfs" ya pan âletler koydurur; dört ticaret gemisini beraberine alarak denize açılır. Düşmana ait her gemi veya tayyarenin görünmesiyle beraber sun'î sis yapacak ve bu sis bulutunun içinde ne gibi bir kuvvet olduğunu Italyanlara göstermiyecektir. *• 22 mart 1942 öğleden sonraki saatlerde deniz fevkalâde fırtınalıdır. Her iki tarafın keşif tayyareleri de mukabil tarafı görmüştür. Ancak Ingiliz keşif tayyaresinin «1 zırlh, 3 kruvazör, 8 muhrip gördüm!» diye doğru bir işaret vermesine mukabil İtalyan keşif tayyaresi sadece «Sun'î sis bulutu içinde düşman» diye bir işaret verebilmiş ve düşürülmüştü,r. İtalyan Amiralı da cesurdur. Fakat sun'î sis bulutunun içine girmek kendi donanması için çok tehlikeli olacağı için düşman ile Malta adasının arasını kes.rceğe ça hşacaktır. Bövlelikle Ingiliz ticaret gemilerinin Malta adasına ulaşması gündüz saatlerine kalacak ve İtalyan ve Alman kuvvetlerinin bu gemileri batırmasına imkân hazırlanacaktır. Deniz harbinde kaidedir: harb gemileri ^daima düşman tarafınd» bulunur ve düşmanla karşılaş.nca da ticaret gemilerini muharebe sa hasından uzaklaştınr Buna %6v Amiral Vian'ın da Italyanlan eörür görmez, ticaret gemilerini sü neye doğru göndep.nesi icabeder Fakat Amiral Vian. ttalyan maksadmı doğru olarak tahmın ettigı için, bu, normal karan vermez Gemileri iki saat bile güneye gitse, Malta adasına varmaları gündüz saatlerine rastlıyacak ve bu kadar emek boşa gidecektir; Alman ve İtalyan tayyarelerı ticaret gemilerini batıracaktır. Emri kat'i dir: «bol miktarda sun'i sis yaoılacak ve ticaret gemileri de Maltaya doğru yollarına devam edecektir!» V E F AT Ankara esrafından merhum ÜzümcüoSiu Jbrahlm Efendinin ve merhume Halime Hanımın kızları, Em. Dr. Alb. Asım TUre'nin eşi. Süheylâ ve Dr. SUreyya Türe'nin sevgili ve fedakâr anneleri. Sıdıka Üzümcünün ab!a»ı salihatı nlsvandan ZEKİYE TÜRE Hanınıefendi 24.6.19€1 metiııe kavuçmuş ve Heybeliada kabrUtanına defnedilmiştir. Mevlâ rahmet eyliye. Cumhuriyet 1207 günü Tannnın rah CUMHÜRİYET Nüshası 25 Kuruş Seneilk 6 aylıU 3 ayhk 75.00 150.00 40.00 80.00 22.00 44.00 Basan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacılıb ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketı Cagaloğlu Halkevi Sokak No. 394] Sahibi tkındi Urı Türkiye Kr. Lira Kr llarlıi NÂZİME NADİ Yazı işlerinl fiilen idare eden Mesul Müdür VECDİ KIZILDEMİR TTH AL MALLARINDAN Ü S T Ü N VE ÇOK U C U Z D U R T3B. 541/1232 lllllllllllll 11II lltllllf f tlllll I Gazetemize gönderilen evrak ve yazılar neşredilsin edllmesin iade edilmez. tlânlardan mesuliyet kabul edilmeı * Abone ve ılân ışlerı için. zarfm üstüne «Abone» veya «Ilân Servisi» kaydının konması lâzımdır. • BU GAZETJS BASIN AKLAK YASAStNA UYMAY1 TAAHHÜT Faal 662/1203 ETMtŞTlR. IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIHIMIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII III1111111II11IIII111III111 VAZAtiS YAMAN KO£AY « Tabiî, ne olacak. tş mi dediğin be Ahmet Abi?» « Ha bana bak, bir de, iki üç teneke benzin al, koy kavıfa. Ekmek falan da fazlaca olsun. Beiki biraz uzak kaçarız yann. Anladın mı? Haydi eyvallah!» Atladı Ahmet dışan. Motornn bağlanmasına bile yardım etmeden, tnttu evin yolunu. Acele bir şeyler yedi. Bir mttddet yattı ama, uyuyamadı. Sonra kapmın anahtannı da aldı, çıktı dışan. Doğrn kahve ye gitti. Gene uğnl uğuldn içe risi. «Bakkal Hasanın, öğleden sonra vnrdngu balık elli kilo vardı.» «Kudnz bugün, tam beş balık vurmuş.» «Çoktu balık vuran canım...» «Hiç vurmayan, hemen hemen yinni otnz tekne kaldı artık...» «Iyi başladı kılıççılık canım.» «Ha, bir de Veli Reis, Kende re tarafına gitmiş, iyi balık sörmUştü bufün... İki tane S O luk da almıştı içeri » Sevlndi Ahmet. ÖJleden be ri tnttuğa şeyler geldi aklına^ Veli Reis, iki balık vurmuş, almıştı. Altmış kilo kadar. «Bin lirası garanti» diye düşündü Ahmet. Balıkları kendi vnrmnş çasına keyiflendi. Demek doknz bin liraya inmişti borcu Reisin. Şn balde Meryem... Mer i «Ah koca domuz... ah alçak Ahmet. Nasıl nydan şeytana? Meryem, sevgilim... Bir tanem... Affedecek misin beni? Affet, ne olur... Affet.. Eter affedersen, çık pencereye bu akşam. Göreyim seni. Bileyim ki, bağışladm Ahmcdini!» Saat ona kadar zor dayandı kahvede. Nihayet fırladı dışan. Onü gene kalabalık çadıra, bir kere bile dönüp bakmadan, koşar adım, gitti ynkan sahile. Tam altı kere geçti evin ününden. Hem sonnncnların. da, elektnk direfinin altında, baya^ı tvılanarak Meryem gbrfmmedi. Perdelerin ncu bile kıpırdamadı. Abmet döıierkPiı bir gece evvelkıııden de vainır hiKsrdiyordu kendini. Bitkindl. Üstelik «Meryem beni bağıslama 97 dı:» diye ümitsizlendi. lskelenin oniine gelip, tâ uzaktan aksedetı bağnşmaları, kahkahaları duyunca irkildi. Bir tnhaf cldu. Gsne o ; a n p özleyiş nyandı içinde. Hem de, r>tr şeyi unntturaak. kafasındaki her şeyi silecek kadar kavvetle... Gene küçük, zayıf, ince, ama alev alev bir vücut, tenine değer gibi oldu. Yıldız yapışmış tı sanki eline, «Hadi!» diyordu. «Hadi, gel n'olurscn '•» Çingene herifi, fazla düşünmedi bile Ahmet. Ona yapacağını iyi biliyordu. Daha kayık ta, direğin üstünde tasarlamış tı bunu. Hızlı hızlı yürüdü çadıra d o | ru. Kalabalığı yararak, öne geç ti. Çingene herif, hiraz afalladı. Yıldız'ın yüzundeki o tuhaf, yapmacık gülüşe, hemen bir derinlik. bir mâna geldi. Bu hakikî tebesstimün altındaıı, disler, hakikî i n c i I e r gibi pırıldadılar. Uzattı Ahmet, elli kuruşu «Beş çember verir misiııiz bana?» Arkasındakiler ınerakla sey «Neden? diye sordu Ahrediyorlardı. llkin çemberi, amet. Canım oynamak istiyor, ğır ağır nişan alıp savurdu Ahne var? Ver bakalım yirmi çem met. Çember fırladı gitti, sarı ber daha.» Yeni Harman paketinin üzerinde döndü. döndü, yana... dışan «Yok, olmaz... Bak bu kadevrildi! dar tnkliyen var sırada. Onlar da oynıyacak.» A'uramamıştı. Ahmet hızla döndü arkasına. Kızar gibi oldu Ahmet. öteMeydan oknr gibi bağırdı: ki dröt çemberi, hiç nişan al «Hey! Var mı hemen şimmadan, peş peşe attı. Üçü geçdi oynamak istiyen? Biraz sabti paketlere. redemiyecek varsa içinizde, gel Gülerek getirdi kız, bu paket sin, çekileyim ben.» leri. «Ne yapıyorsunuz?» Etrafmdakilerin hepsi tanır «tkisini alacağım. ötekinin dı Ahmedi. Çoğn arkadasıydı. yerine on çember daha verir Hem de oyunun heyecanına imisiniz? yice dalmıslardı. İki gecedir, «Ustalık buna derler! Geçiren Bu defaki atışları, daha da kazanıyor! Bileğine güvenen bereketliydi. Sekiz pakete tam yaklsşsın!» diye baîıran, epey isabet! de paralarını sızdıran ÇingeneBir gece evvelinden beri hiç nin hakkından gelecek birinin durmadan yün örüyormuşa ben bulunmasını, hepsi istiyordu. ziyen kadın, bıraktı işini. ÇinHem de bütün o kalabalık, «figene adamın yüzü iyice asılmış yaka» yapmak için beceriksiztı. Yıldızdan evvel davrandı. ce çırpındıklan kıza karşı, koAldı getirdi paketleri. ca Adanın şerefini kurtaraArkadakiler oraya üst üste cak bir yiğidin nihayet gSrünvıfılışlarının asıl sebebini, sey mesinden öylesine memnundure'#neğe geldikleri « ş e y i » ular ki... Tek kişi çıkmadı, oynanutmuş gibiydiler. Ne fazla itimak istiyen. şip kaljışıyorlar, ne de öyle çok çüriiltü ediyorlardı. tşin heye «Gördün mü?» dedi Ahmet. canına kaptırmışlardı kendile «Yok iste oynamak için sabırrini. sızlanan.» Çaresiz, uzattı Sülman, Yıl«Sülman» paketleri uzattı Ah dızm kollarındarı koparır gibi mede. çekip aldıfı yirmi çemberi. Altı tanesini aldı: Tam on dört paket daha vur «tkisi kalsın! dedi Ahdu Ahmet. met.» Ver bize bakalım sen Masanın üstünde. ancak ov. yirmi çember daha usta. beş paket kalmıştı. Sigaraları Çingene herif bir düşündü bu defa kız getirdi. Hafif bir sonra. Unrkuyla karışık hüyük bir «Tok!» dedi. «Yok. tamam sevinç vardı yüzünde. Ahmet senin işin. Ycter bu kadar oyoniki paketi aldı. Yığdı önüne. namak.» Ingiliz milletinin ve denizcilerillllfte nin, Imparatorluklanm ayakta tutacak olan, cesur bir karakterleri «Kalsın öteki paketler. YirE vardır. Bu karakter bilhassa Amimi çember daha versene usta.» jş ral olacali subaylarda dikkatle aBu defa iyice dayattı Sülman: = ranır: «İmparatorluğun cnukadde«Veremem!» diye. • ratmı tayin edecek hâdise ve hal= Herifin sesi avaz avaz çık = lerde kuvvetin azlığı mülâhazasiymağa başlaymca, Ahmedin de = le âmirine itıraz etmemek ve her konuşması, yavaş yavaş bağırs çareye baş vurarak aldığı emri raa halini aldı. Etraftan da, E yerine getirmek...» işe, heyeoanlı seyircüerin ka E Amiral Cunningham aldığı vazi1 nşmasiyle, iyice arttı gürültü. ^ fenin icrasını şu sözlerle maiyet! İtalyan zırhlı ve kruvazörlerı «Ne oluyor burada?» dedi, E kumandanlarından Amiral Vian'a 3.000 metreye kadar Ingiliz geoıı sert bir ses. E verdi: «Elimizde 4 kruvazörle 13 kafilesine sokulmuştur. Bu kadar Herkes susup, yeni gelene muhrip var. İtalyan donanması kısa bir mesafede bütün kafüenin baktı. E ise üç zırhlı. sekiz kruvazör ve batması hiçten bile değildir Fa pek çok muhribe maliktir, havadan kat sun'î sis, hakikati Italyanlara Adanın en büyük Askeri ku = yana da düşman üstündür. Buna göstermiyecek çok kıymetli biı mandanı, polis teşkilâtı ol = rağmen 15.000 tonluk dört nakliye vasıtadır. Ingilizler radarlariyle t madığından ayni zamanda E gemisini Maltaya götürmek, har talyanlan görmekte ve fakat Tralyanlar bu bulutun içinde ne gibi tnzibat âmiri, uzatmalı jandar E bin mukadderatiyle alâkahdır.» bir kuvvet olduğunu bilmemekma onbaşısıydı, bu. Ahmet kı tedirler. saea anlattı durnmu: = Amiral Vian'ın kuvvetleri az Güneş battığı zaman Italyanlar «Ya!» dedi onbaşı. Sonra ^ idi; ama elinde Italyanlardan üsâkıbetlerinden büsbütün döndü çemberciye «Kendinden = tün iki tane kozu vardı: bir defa kendi beeeriklisine çattın da! Ver ça ~ büyük gayretler gösterilerek Is şüpheye düşüp geri dönerler Konbuk adama yirmi çember da = kenderiyedeki Ingiliz muharebe voy da harb gemilerinin refakaha. Zaten nasıl yalvardın da, = gemilerjnin yaralı olduğuna dair tinden aynhp sür'atle Malta vosana müsaade ettim, biliyor = İtalyan tarafına malumat sızdırıl lunu tutar. Gerçi. ertesi sabah hasun, bu iş için. Ver çabuk çem = maoııştı. Diğeri de Ingilterede mev va kuvvetleri ticaret gemilerinden berleri...» cut olan radar âletinden Italyan iki tanesini batırır ama. kalan iki lar mahrumdu. Bundan dolayı 1 ticaret gemisindeki 30.000 ton malAhmet bu sefer, onbes paket = talyanlar, Ingilizlerle gece muhavurdu! tnanılacak şey değildi = rebesi yapmaktan daima sakını ze.Tie Malta adasına haftalarca mü dafaa yapacak imkân hazırlar. ama... Masanın üzerinde etrafı = na çember geçmemlş, yalnıı ikl E paket kalmıştı. E TAKSİM BELEDİYE GAZİNOSU. Millet gülüyordu. Çingene af = lıyacak haldeydi. Ahmedin, bü = tfin sigaralan aldığını gören on başı sordu: E YAZ KONSERLERİ «Ne o, ovnamıyacak mısın 28 Haziran çarşamba saat 22,30 da baska? " E ve TemnıU2 aymın her çarşamba geceleri Sülman atıldı, aflamakh bir = kendi korosu ve heyeti refakatiyle. sesle ~ Tel: 48 29 04 48 74 92 (Arkası var) 5 İL 6994/1199 111111111III MÜNİR NURETTİN SELÇUK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle