27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎK! CUMHURÎYET UIUIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIII 15 Hariran 1961 L Denizcilik Bahisleri Talihsiz Amiral IIMIIIIIUIIUIIMIIMİMİİIİII HUKUKl BAHİSLER HEN Edirneyi ge&erkem*.: radan yarım aara yakın bir saman geçtikten sonra d o | duğnm »ehir Edirneye çıttira. Pek küçük yasta çıktığım için hafızamda ona ait pek az şey kaimıstı Kumrularının yanık nağ melerinde. Meriç kenarını süsli yen, Osmanh Imparatorlufu ile yaşıt dev çınarlarının koyu göl gelerinde, her biri bir büyük sanat eseri camilerinin taş vey» mermer avlularında, Sarayiçinin *göz alabildiğine uzarıao T*#" çimenleri üstünde çocnklnğumıı beyhnde aradıra. Hafızaa» nafile yere zorladım dnrdnm. Doğdngiım evin adresini vermışlerdi, Araştmp buldum. Ahşap bina çoktan göçmüş, bir dar ve tozln sokağa bakan çıplab arsayı gösterdiler. Karşı sırada bir fınn ile bir sfltçü dükkânı olacakmıal dedim. Sabahları benı kapıdan salarlar, ayni zamanda fınncıya da selsenmeyi ihmal etmezlermiş. Fırından simidlffli alır, sütçü dükkânında üstü mermer kaplı masaya Kurulur, südümü bekiermişim. hvde nana bir gün olsun kahvaltı ettirememışler. Cemile Hanımın gıska çocuğu nun bir şeyler yiyebilmesi aucaV yiyecekle yenecek yeri kendisinin seçmesi ile kabil olannVf. Ne tırını bilen oldu, ne sütçü dükkanını hatırlıyan... Verlerine küçük küçük evler yapraışlar. Oradan da eli boş döndüm. Ama bfitfln bnnlara ragmen Edirneyi pek çok sevdim. Meriç kenannda masallan hatırlatan bir dekor içinde öyie bir çurup seyrettim ki ömrfimce unutamıyacagım. Asırlann yetiştirdiği heybetll bir ormanın loşlnğnna çömülmüstöm. Karşıda, biraz uzakta Selimiye bütün ihtijamı ile yükseliyordu. önde Meriç, ağır, azametli, vakur akıyor, solumda, ufukta bu ııehrin suları üstünde güneş batıyordu. l'ıitün nehir ervugan rengine boyanmıştı. Bir ara gözlerinin önünden her şey silinir gibi oldo. Bu ergnvan zemin üstünde bayraklan, tuğlan dalgmlanan, renk renk, ışıl ışıl, dalea dslga bir yeniçeri ordusu bana doğru yürümeğe başladı. Başka günler Selimiyenin ber serefesine ayrı merdivenle çıkılaıı hârika mlnarelerini, Mnradiyenin ilk defa gördüğflm kabartma ve eşsiz çinilerini, Sarayiçinde o büyük saraydan baUiye kalmı> heybetli duvarlan seyrederken de böyU hava) alemlerine daldığım çok oldu. Her yer ve her şey Sylesine mazi, 9ylesine taribti ki o havanın en zayıf mnhayyileleri bile pe şi sıra sürüklememesi imkânsızdı. Sonra orada kaldıgım günlerin sonunda o sanat eserinden öteki tabiat hârikasına koşa koşa vorulan vücudümü tstanbulun en gfizel otelleri ayarında bir otelin sıcak sulu, banyolu odasıııda dinlendirebilmem beni bir kat daha memnun etti. «İyi ki gelmi«im» dedim. Edirneden daha bahsedeceğim. Cevat Fehmi BAŞKUT Yazan: Amiral Afif BÜYÜKTUĞRUL Pasifik deniz muharebelerinin kat'î netice zamanı gelmişti. Amerikahlar zafere ulaşmak, Japonlar da denizcilik şerefini kurtarmak için döğüşüyorlardı. Bunun için Amerikahlar ortaya 34 tayyare gemisi, 12 muharebe gemisi, 25 kruvazör, 97 muhrip ve 200.000 asker taşıyacak nakliye gemisi koymuşlar; Janonlar da 4 tayyare gemisi, 11 .»uharebe gemisi, 19 kruvazör ve 36 muhriple ortaya çıkmışlardı. Bundan başka Amerikalılarda teknik ve tayyare üstünlüğü, Japonlarda ise tayyare ve benzin buhranı vardı. Harbin bu safhasma gelinciye kadar Japonlar bombardımanlarda düşen pilotlan kurtarmamak ve Amerikan ikmal gemisıni batırmamak gibl iki büyük hata işlemişler ve bu yüzden düşmanın kuvvetlenmesine de hizrnet etmişlerdi. Amerikalılar, bombardıman yapacakları Japon adalannın önüne vaktü zamaniyle denİ7altı gemisi yollayıp, hava muharebelerinde denize düşen pilotlan toplarlardı. Bu hal Amerikan donanmasınm daha kıymetli tayyarecilerle mücadel» yapmasını lagla dı. Btnıln buhranı da Japon donanmaıının bir yerden kalkıp toplu olarak muharebe yapmasına cnanl oldu. Filolar birblrinden çok uzak olan limanlardan hareket edip Amerikalılarla döğüşüyorlardı. Amiral Kurita bu filolardan bir tanejinln kumandanı idi. Amerikan hedefi Leyta adıtına çıkarma yapmak; Japon hedefi de Amerikan çıkarma kuvvetlerini yakalayıp batırmaktı. Mesafenin çok uzak olmasına rağmen Japonları muvaffak kılacak yeg&ne çare girlllik; yani Leyte körfezine görunoneden yaklaşmakta idi. Kurita bu maksatla geceleyln llmandan çıktı ise de kendini gizlemeğe muvaffak olamadı. O civarda bulunan bir Amerikan denizaltı gemlıi radan vasıtaılyle onu görüp haber verdi. Amerikalılann maksadı Japon donanmasını mümkün olduğu kadar çıkarma sahasından uzak tutmak olduğu tçdn dcrhal düşmanlanna karşı k«sif hava taarruzlanna geçtiler. Acniral Kurita'nın bizzat bulunmakta olduğu 84.000 tonluk büyük muharebe gemisi peş peşe isabetler aldı. Gemi 16 ağir bomba ile 9 torpil yarasına tahammül etmişti. Fakat onutıcu torpil geminin akıbetini tayin etti. • « Amiral Kurita, bulundugu gemi batarken hemen bir muhribe atlıyarak ikinci gemiye çıktı. Kurmay heyetinin bir kıscnı e»ki gemisi ile denlzlere gömülmüştü. ikinci gemiye çıkar çıkmaz telsiz telefonla emrindeki gemlltre ktndisinin hayatta olduğunu ve kumanda vermeğe devam etmekte olduğunu bildirdi. 65 yasmdaki Amiral bir geceyi tamamen uykusuz ve bomba taarruzlan altmd* geçirmiş; çok büyük bir tehlike atlatunş; fa kat asabını bozmamıştı. İkinci gece de ayni |ekilde uykusuz ve Amerikan bomba hücum lan alt:nda geçti. Kör talih Amiralı bir defa daha buldu. Bulundugu bu ikinei gemi de tayyare bombalan tesiriyle battı ve Amiral ikinci defa olarak gemi değlştirdi. Sabah olmuştu; Japon donanması S. Bernardino boğazından geçip Amerikanın çıkarma kuvvetlerini vuracaktı. Filonun, herhangi bir Amerikan onukabelesine maruz kalmadan boğazdan geçmesi Japonları şaşırttı. Nasıl oluyor da Amerikalılar bu dar geçitte tertibat almamış bulunuyorlardı? Buna Amerüıalılar da şaşmıştı. Çünkü Amerikanın en ku vetli filolariyle bu boğaıı beklemek vazifesi alan Amerikan Amiralı Halsey, Japonlarm şaşırtma vazifesi alan bir filolarını en büyük düşman filoıu zannederek, boğazı bırakcnıç ve çok uzaklara gitmişti. Boğazm pek az ilerisinde, sadece Japon denizaltılannı aramakta olan ufak bir tayyare gemlsi filoıu vardı. Filo kumandanı birdenblre Japon filosunu görünce saşırmış ve fakat tereddütlerini yenerek çok kuvvetsiz olmasına rağmen ona taarruz etmişti. İki defa denize dalıp çıkan ve üç gecedir uykusuz bulunan Amiral Kurita, ufak Amerikan filosunu n yaptığı cesaretli taarruzlar karşısında onu Amerikalılann ana kuvveti zannetti. Böyle bir hataya düşmenjiş olsaydı Amerikalılann Leyte'de buluna n 200.000 kişilik kuvveti, bunlan getiren ticaret gemileri ve hknaye eden harb gemileri blrden yok olacaktı. Talih, uykusuz Amiralın yüzflne gülmedi. Japonlar 4 muharebe gemisi, 4 tayyare gemisi, 10 kruvaıör, 9 muhrip ve 7000 tayyare kaybetmişlerdi (takriben 5 milyar dolar) Amerikalılann kayıplan ise 2 ufak tayyare gemisiyle 3 tane muhrlpten ibaret kaldı. • ** Amiral Kurita'nın neden dolayı bu büyük fırsatı kaçırmış olduğu blr türlü anlaşılaoıamıştı. Denizciler ve denizcilik muharrirleri hemen kaleme sanlıp kendlsini bol bol tenkid ettiler üç gün üç gece bomba taarruzlan altında uykusuz olarak yaşamak ve vazife görmek kimsenin aklından geçmiş değlldi. Japon donanman en tecrübeli, cesur ve verimli bir Amirah olan Kurita ağır fızik şartlar:nın kurbanı olmuştu. Harb sonrasmda kurulan Amerikan tahkik komisyonu Kurita'yı sorguya çekerken kendisine ayni suali sorduğu zataıan bu büyük Amiral hiç bir cevap vermedi. Japon Deniz kuvvetleri kumandanı Amiral Toygda ise ajni suale: «Japon Deniz kuvvetlerinde Kurita'yı tenkid etmek kimsenin sallhiyet ve harcı değildir» şeklinde cevap verdi. % | detlerı yanlış hesap neticesı. aleyhlerine tecelli ederek af kanunundan istifade edecekleri halde ettiriLnediklerı yolunda. sayın iki ceza profesörünün ortaya atmış olGülhane Parkında vatandaşın dukları terin münakasası yapılhuzur ve rahatını bozan fiil ve ha maktadır. Bu hususta, düşüncemireketlere karşı Emniyet ve Beledi zin ne olduğu merkezinde sualleye Zabıtası tarafından müşterek re maruz kalmış bulunmaktayız. bir mücadele açılmıştır. Ancak hukukî mütalâa ve düçünDün Emniyet Müdürlüğü îkinci celerimizı Cumhuriyet vasıtasiyle Şube ve Zâbıta Merkez ekipleri aksettirdigımiz için, bu suallerin Gülhane Parkında umumî bir kon cevabını ve düşüncelerimizi de yitrol yapmışlardır Bu kontrolda no bu sütunlarda beürtmeçi uygun halkin huzur ve rahatını bozacak gormekteyız Evvel e.ııirde ihtilâf konusunun fiil ve harekette bulunanlar, Park içinde Belediye Zabıtası Tâlimat ne olduğunun, sayın profesörlernamesine aykırı olarak çimenler le Adalet Bakanlığının hangi nokişaret etmek üzarine oturup yatanlar. park i tada ayrıldıklarını çinde faaliyet gösteren seyyar sa lâzımdır Bunun ıçın de, ağır hatıcılar, Atatürk heykeli civarında pis. hapis ve hafif hapis cezalarıpark yapa n vâsıta »ahıplerı hak nın. ceza hukukumuza göre nasıl infa? olunduklannın kısaca bildikında kanunî işlem yapılmıştır. riimesı gerekmektedir Ağır hapis cezası müebbet ve muvakkat olmak üzere iki nevidir. Muvattkat ağır hapis. bir seneden yirmi dört seneye kadar. Müebbet ise. ölünceye kadar devam eden ağır hapis cezasıdır. Muvakkat ağır hapis cezası üç devrede çektirilmektedir. Birinci lstanbul Vali ve Belediye Reisi j devrede mahkum. cezasının onda Tulea beraberinde Reis Mauvini birine müsavi bir müddet, geceli Avni Delsu olduğu halde dün Lâ gündüzlü valnız olarak blr hücrelelide Yesiltulumba sokajındaki de bırakılacaktır. Geceli gündüzbir binaya baskın yapmıştır. Va lü, yalnız olarak bir hücrede bıli, iskân müsaadesi alınmış olan rakılcna keyfiyeti, çok ağır bir cebu binada. helâ ve cnecralann bu zadır. Bu hususu nazara alan kalunmadığını müşahede ve kanuni nun, bu müddeti cezanın onda bihükümlere göre aydınlık bırakıl ri olarak tahdit ettifii halde, ayrıca ması lâzım gelen yerin helâ yapıl bu müddetin bir aydan eksik ve mak üzere yıktırılmakta olduğunu sekiz aydan yukarı olamıyacağını tesbit etmiştir. da tasrih etmiş bulunmaktadır. Bu gibi verlere derhal mühendis Bu müddev dolduran mahkum, ve müfettiş gönderilerek tahkike ikinci devreye geçer. İkinci devbaslanmıştır. rede, mahkum işlemiş olduğu suDün bu hususta görüştüğümüz çun mahiyetine göre avn gruplar Tulga, Imar Müdürlüğünün maal halinde bulundurulur. tkinci devesef iyi çalışmadığını söyledikten renin müddeti, mahkumun mevsonra vazifelerini yapmıyan Sağ kuf valdığı müddet ile. hücrede ık Müdürlüğünden bir doktorun, kald ğı müddet çıkanldıktan sonFen îslerinden bir mühendisin, î ra, geriye kalan ceza miktarının mardan bir mirrnrm işine son ver yarısıdır. Yani yirmi sene »ğır hadiğini açıklamıştır. Sözlerine de pis cezasına mahkum olan bir kim vam eden Vali, bu neviden kon senir, dört sene dört ay muhaketrolsuzluğa taalluk eden hâdise mesi devam etmiş olması dolayılerde IUÇU görülen memurun der siyle cnevkuf kalmış olduğu tasav hal isine SOB verileceğini ifade et vur olsun ve sekiz ay da hücre mistir. cezasını çekmis o!sa, bu şahsın ikinci devre müddeti; dört sene Belediye yaptıracağı kanal döt ayla seyiz ay, yirmi seneden inşaatını ihaleye çıkardı çıkanlmak ve geriye kalan müdBelediyenin kendı imkânları dıdetin yarısı almmak suretiyle yesında olup müteahhitlere yaptırıdi buçuk senedir. tkinci devrede lacak yol ve kanalizasyon inşaatı, mahkum çalışmak mecburiyetindeBelediye Encümenince ihaleye çı dir. Bu müddetin sonunda mahkarılmaktadır. kum ÜÇüncÜ devreye geçmekteBu yıl inşaat programına ahnan dir. şlerden Haseki Caddesi, Kadıköy Alehtlak müebbet ağır hapis Bahariye Caddesi ile Fatih 28 Çelebi, Hacı Hüsrev ve Eminönü cezasiyle mahkum edilen veya geHimmet Sokaklannin kanal ve kol ri kalan cezaları bir seneden az lektör inşaatı 7 ve 10 temmuz tarihlerinde ihale olunaçaktır. Gülhane Parkmın durumu ele almdı Son günlerde basında, af kanunları dolayısiyle, tatbikatın yaniış yapıldığı, bir çok mahkumun müd Bir ihtilâf Yaıan Baha Arıkan olanlarla, yaş veya bedenî kabiliüçüncü devre yetleri itibariyle şartlarına intibak edemiyecekleri anlaşılan mahkumlar. üçüncü devreye geçirilemezler. Oçüncü devrenin müddeti geriye kalan ceza müddetidır Yani, yukarıda verdiğimiz misale göre, yirmi seneye mahkum olup dört sene dört ayını mevkuf olarak, sekiz aylık cezasını da hücrede geçirmis bulunan bir vatandaşın üçüncü devre müddeti yedi buçuk senedir. îkinci devrejen üçüncü devreye geçebilcnek için kanun; mahkumun iyi hal göstermis olmasını esaslı bir isrt olarak telâkki ettnektedir. Üçüncü devreye geçmiş olan mahkumlar. tmralı, Zonguldak gibi iş esası üzerine kurulmuş cezaevlerinde çalıştırılmaktadırlar. Ceza kanununun Onbes ve Yirmibirinci maddelerine göre hapis ve hafif hapis cezalarına mahkum o'anlar da, bu devrelerden istifade edebilmektedirler. Ancak bunlar haklarında, birinci devredeki hücrede yalnızca bırakılmak cezası tatbik olunenamaktadır Üçüncü devreye geçmiş olan mahkum, geri kalm.ç olan cezasının ağır hapiste yarısını, hapis veya hafif hapiste üçte birini iyi haliyle geçirdiği takdirde meşruten tahliye olunma>.tatlır. Yukarıda, yaş ve bedeni kabüiyetleri müsait olmıyanların üçüncü devreye geçirilmedikierint işaret etmiş idik. Bu gibi kimseler de, üçüncü devreye geçirilmemiş olmalarına rağmen, meşruten tahliyeden istifade etmektedirler. Bu gibi haller dolayısiyle üçüncü devreye geçememis bulunanlar, ikinci devre müddetlerini bitirdikten sonra, geri kalan cezalarının ağır hapiste yarısını, hapis veya hafif hapiste üçte birini geçirdikten sonra bu müddeti iyi hal ile geçirdikleri takdirde, meşruten tahliyelerini istiyebilmek hakkına malik bulunmaktadırlar. Yirmi sene ağır hapse njahkum olmus olan bir vatandasın birinci ve ikinci devreleri ikcnal ederek üçüncü devreye geçtiği zaman yedi buçuk sene cezası kaldığını, misal olarak yukarıda işaret etmiş idik. Buna gör» bir mahkum, üçüncü devrede, is esası üzerine tesis edilmis bir ceza evinde yedi buçuk sene cezasının yarısını, yani üç sene dokuz aylık müddeti geçirdikten sonra, meşruten tahliye hakkını iktisap etmiştir. Ancak kanun, diğer bir kayıt daha koymuş bulunmaktadır. Meşruten tahliye dolayısiyle istifade edilecek müddetin asıl cezanın dörtte birinden aşağı olmaması lâzımdır. Verdiğicniz misalde olduğu gibl, ki yedi buçuk senenin yansı üç sene dokuz ay tut tugu halde, mahkumun istifadesinın asıl cezanı n dörtte birinden aşağı olamıya cağına göre, yirmi Eene ağır hapis cezasına mahkum olmuş olan bir şahsın, meşruten îahliye dolayıc!vle İstifade edeceki müddet bt senedir. Binaenaleyh yukarıdaki misale göre üçüncü devreye geçtiği zaman geri kalan cezası yedi buçuk sene olan bir mahkumun üçüncü devrede geçireceği oıüddet, İki buçuk senedir. Bu mahkum üçüncü devrede iki buçuk sene geçirdikten sonra, meşruten tahliye edilmek hakkını kazanmaktadır. i Vali usulsüz inşa edilen bir binaya baskın yaptı îste Adalet BakanlljJ: ile, sayın iki profesör arasındaki ihtilâf buradan cıkmaktadır. 113 ve 134 numaralı Af Kanunlan, bazı suçları tamamiyie aftan istfsna etmek suretiyle, diğer suçlarda bes seneye kadar olan (beş sene dahil) cezaları umumi af şeklinde bütün neneticeieriyie birlikte affa ugratmış, beş seneden fazla cezaların üçte birini affetmiştir. Meşruten tahliyede istifadenin asıl cezanın dörtte birinden aşağı olamıyacağını yukar.da izah et.ııiştik. Bu dörtte bir bahsinde Adalet Bakanhğı, Af kanuniyle tenzil ettiği miktardan geri kalan miktarı asıl ceza olarak telâkki etmekte, sayın iki profesör, tenzilden evvelki miktan asıl ceza olarak ele almaktad;rlar. Yani, yine misal ile izah eder isek va/.iyet şu şekli almaktadır. Yirmi dört sene ağır hapse mahkum bir kimsenin cezasının üçte biri, yukarıda söylediğimiz Af kanunlariyle »ila uğramıs bulunmaktadır. Bu şahsın on altı sene ağır hapis cezası kaltnıştır. Binaenaleyh bu şahsın yarı cezasını birinci ve ikinci devrelerde geçirmis olduğu farz ve tahmin olunduğu takdirde, üçüncü devrede geçireceği ceza, seki» senedir. Meşruten tahliye dolayısiyle istifadesinin aııl cezasının dörtte birinden aşağı düşemiyeceği kaidesine göre, Adalet Bakanlığının noktai nazan mucibince, bu şahsın meşruten tahliyeden istifade edecefl müddet, Af kanuniyle yapılan tenzilattan sonra geri kalan on altı senenin dörtte biri yani dört senedir. Bu şahıs, üçüncü devrede ancak dört sene geçirdikten sonra meşruten tahliye hakkını iktisap edecektlr. Sayın profesörlerin noktai nazarına £öre ise, asıl cezanın yirmi dört sene olması dolayısiyle, bu şah»ın meşruten tahliye dolayısiyle istifade edeceği müddet, yirmi dört senenin dörtte biri olan altı senedir. Binaenaleyh bu şahıs, üçüncü devrede iki sene geçirdikten sonra, meşruten tahliye hakkını iktisap edecektir. Bizce, sayın profesörün tamamen hakkı vardır. Çünkü evvel e^Bİrde kanun, istifade müddeti asıl cezanın dörtte birinden asağı olamsz, kaydını ihtiva etmektedir. Asıl ceza ise ele aldığımız misale göfe yirmi dört senedir. Bu yirmi dört senelik cezanın üçt« birinio Af kwıunu dolayısiyle tenzil edilmiş oîması, ve bu suretle cezanın on altı seneye inmesi keyfiyeti, cezasının aslının yirmi dört sene olması keyfiyetini izale edemez. Çünkü af, ârızi bir haldir. Bu ârızi hal dolayısiyle ceza on altı seneye intniş bulunmaktadır. Bundan başka, maznun ve mahkumun lehine hareket etmek, ceza hukukunun en esaslı bir prensipidir. Hattâ kanun dahi, 88 inci mad desinde, tekerrür hükümlerinln tatbikinde diğer blr cezadan kalbolunmuş olan ceza, asıl ceza addolunur, demek suretiyle, kalbolunan ceıalann asıl ceza olmadığını ve tekerrür hükümlerinde bunun bir iıştisna teskil ettiğini tasrih edilmektedir. Ne taraftan bakılırsa bakılsın, asıl cıza, mahkumun ilk defa mah kum olmuş olduğu cezadır. Aksini düşüncnek, kanun maddesini, mah kumun aleyhine tefsir etmekten başka bir msna ifade edemiyecektir. Adalet Bakanlığının meseleyi henüz bir karara raptetmediği anlaşılmaktadır. BU husustaki mütal&amıza gelince; Adalet Bakanlığının bu işle ugraşmasmı dogru bulmamaktayız. Bir kolayını bulup hâdiseyi yüksek kaza merciine, Temyiz Mahkemesine intikal ettlrcnesi ve kaza merciinin bu hususta karannı alması çok yerinde bir hareket olacaktır. ACI BİR ÖLÜM Mihriban Kibar ile merhu m Sârım Kibarın oğlu, Zübeyd* Kibarın eşi, Ali Kibar, Nermin Baykurt ve Ezel Sezgin'in kar^ deşleri, Atıl, Sârım, Zeynep ve Yasemin Kibar'ın babalan, Kervansaray müessesesi sahibi OSMAN KİBAR müptelâ olduğu amansız hasta lıktan kurtulamıyarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün öğle namazını mütaakıp Şişli Camiinden kaldırılarak Asri Mezarlıktaki ebedi istirahatgâhına tevdi edilecektir. (T.B.B. 320/5*4) Mağaza veya Pavyon Aranıyor As Kundura Fabrikası Galatasarayla Tfinel arasmda, Karaköy Tünel başı ve Bahçekapı Sümerbank civarında deviredilebilecek mağaza veya müsait mağazalarda kundura satışı için pavyon aramaktadır. İsteklilerin lutfen P.K. 668 Galata adrMdne möracatleri. ÎL 6802/994 Yapılan keşfe göre bu işlere 305 bin lira sarfedilecektir. Veliefendide indirici bir merkez kuruluyor Yüdız 34/572 Bakırköy ve havalisindeki sanayi merkezlerini beslemek üzere Veliefendide bir indirici merkez inşa edilmesine karar verilmiştir. Pek yakında temeli atılacak olan bu indirici merkez, l.E.T.T. îdaresi tarafından yaptırılacaktır. Merkez, yaz sonunda faaliyete geçecek ve bu suretle Bakırköyde evvelce konulan cereyan tahdidi kaldmlroış olacaktır. MEVLJDİ ŞERİF Lisan Bilen Eleman Aramyor tgtanbul'da büyük bir ticari müessesede kambiyo işlerinde çahştınlmak üzere, iyi Franyızca veya İngilizce bilen elemanlar alınacaktır. En az lise rcezunu, askerlikle ilgisiz 30 yafinı geçmemiş olmak şarttır. Ücret imtihanda gd'sterilecek başarı derecesine göre dolgundur. Bu şartları haiz olanlann kısa hâl tercümelerini belirten dilekçe ile 20/6/961 tarihine kadar 1030 numaralı Poste KutUsuna müracaatleri. T&.B. 289/S69 K.Y; GRlPİN LABORATUVARI ile PURO TUVALET SABUNU ve FAY FABRİKALARI tahip ve mdessisi ECZACI Daima taze!. Daima leziz!, 5 ayda 4237 çift evlendi Şehrimiz Evlendirme Dairelerine mayıs aymda 570 çiftin nikâhlan kıyılmıştır. Bu suretle 1901 yı ının bes ayı içinde evlenenlerin sayısı 4237 ye yükselmiştir. Necip Akar'ın ruhuna ithaf olunraak üzere vefatının senei devriyesine tesLdü! eden 21. 6. 961 Çarşamba günü ögle namazını müteakıp Beyaııt Camii şerifinde H. Hafız Hasan Akkuş. H. Kftnl Karaca. H. Zekl Altın, H. Fevzi Mısır. H. İbrahlm Çanakkaleli, H. Aziz BahriyeH, H. Mahmut Hatay, H. Riîat Gürses ve Fatihli Kardeşlerin iştirakiyle okutulacak Mevlidi Şerife arıu eden akraba, dost ve din kardeşlerimizin teşrinerl rlca olunur EŞİ KIZ1 • KARDEŞİ • DAMADI Haziran 15 Muharrem 1 c a O V. ] 4.28!1J.14|16.15|19.4221.45| 2.08 E. ] 8.4SI 4.32| 8J3|12.00 2.03| 8.25 F M I 417/604 ^MmıııııııııııııııımııımıiMmıııımıııııııııııııiMiıiiniMiıııııııııımmııııım her seneki.gibi, gene erken gelen baharla, kaç zaman evvel açtıklan çiçeklerini çoktan dSk müş, minicik meyvalan bile ko laylıkla seçilir hale gelmişti... Nihayet kaynagın başına varıp, yosnnla kanşmıs mermer kaplı küçük oynkta, suyla beraber kaynayan böcekleri, knrt lan görünce, dayanamadı Abmet: «Tabn» dedi Tonyalıya. •Ne yapmışsınız siz bnraya be? Günah değil mi, yahn? Bn halde bırakılir mı be? lnsaf! Adam, canını verdi bnralan için. Gelip tek kazma vnratnıyor musunuz? Verin atesi bâri, yan sın gitsin. Siz de knrtnlnn, bu zavallı yer de...» Tam yarasına basılmıştı herhalde. Açtı ağzını Tonyalı: «Meraç etmeyeann, vereee|um ateşn... Yaçacaynm, eürtulayum. Şen pilmeyusun paşımdaçi pelâyn. Var idu ya pizum hanimun çızçardaşi, evli lıani şu Çinarlı çöyden. tşte o pizum pacanak olaçak deyyus oğli, tuttnrmnş illâ ezaleyi çüyuu davası açtıracaim, sattıracaim puralari, mahçemcye, di ye. Çandırmiş pizum palduz olacak peyunsuzi da. Acli sıra yok pahasına çapatacak puralari. Paşlamış da ha mameleyc. Ezalei çüyuu için. Bir içi çere yaraladim çöyle. Nihat oğlum. vazçeç bu işten, soni çoti olacak dedunı. «Ha ha oliy» dedıı. Gene de dinlemedn penn. Ahmet. ha iyu bakaaisuıı penıım coziime. Piz Çaradenüzden cclmişuz. Pflirim yapacağimu pen. N'a pu salak oğlanin, Tilmaznn verecafam elnne penam çitteya, cit avl»n dlyeccğmn n» ha pn •Irtlards... O pilnr isnnu. dinler lâfimn... Aççam olorçen çikacıijhım yolnnin üzerona Nihatin... Az ceUene diyecejhun pn yana. tçi çit Ufım var. Belcim de pen hiç çikmam pile car siran*. O geçeir her aççam ha pn yoldan... Pünr plztun Tilmaa Ignnn. Dumanlada mi çitteyn, temam işn p i n m pacsnaçim?> «Sen girersin içeri> dedi Ahmet, sakin sesle. «Sakin 6yle bir şey yapmağa kalkma. Aptal mı millet? Anlamazlar mı, esas kim vnrdnran, koea adamı Kim verdi tnfeği o|lanın eline?» Çok kıcgındı Tonyalı. «Anlasnnlar pe cannm. Cirerum içeru. Ha puralan da capattnmam ya pedava. Çocüklaarim corur ya hayrnni. Pen feda olaim. Pir çişn ne çim sançi?» «Valla bilmem ama, yapmasan iyi olur. Sana yaz.X.» «Yaçarim oyleysa. Verurum ba ateşu. Onlara da hay retturmam ha puralari. , Aşafıdan, burundan, ardı ar kası kesilmiyen bir makinalı tü fok ateşi gibi, korku ıç bir patırtı koptn, yaklaştı. Az sonra kayaların dibinden. kırmızı minicik bir kayık göründü, o daranılmaz çflrfiHüye hiç uy mıvan bir ağır yolla. solganlarla bir havalanıp, bir dalarak yaklaştı. (Arkası var) ~ E E E E E = = = E = = j | VA1ANS YAMAN KOKAY Evlâtlarının büyüyüp, iş güç sahibi olmalanna, evlenmeleciııe rağmen, gene tarlasında, bostanında çalışıyordn bütün gün. Akşamları da tâ ilerde, Mürefte üstlerinde gün batarken. hafifçe yamnk bacasından dnmanlar tüten evinin önünde dikiliyor, sigarasını tellendirerek, kızara n ralan seyrediyordu. «Hayır.» dedi. tVermemj dedi. «Benim satılık malun yok. Buranın satılığa çıktığını da, görmem inşallah!» dedi. Daası da kabul oldu galiba. Çok geçmedi. Gene bir gün, bostanında çalışıyordn. Ayağına, kaç zaman evvel sökülmüş, knrumuş bir patlıcan fidanının sapı battı. Aldırmadı. Az sonra da gitti. gene o çıplak, nasırlı ayaklariyla, şerbet yapmak için ıslatıp, suyla karıştırdıgı gflbreleri çifnemeğe koynldn... tki gnn dolmadan, her yani kaskatı oldu tlyas Kâbyanın. Oyle, taş gibi donmus. katılıp kalmış götiirdüler Erdeğe, sonra da Bandırmaya... Ama fayda etmedl, Tetanosla kazık kesilmişti 84 her yani tlyas Kâhyanın. öyd > lece, gSzlerlni bile oynstmsdaa 5 1d ü . Her şey, yavaş yavaş, eski ya Arkasından, evlStlan miras banî haline döntiyordu. Topkavgasına düstüler. rak, ya toz gibi dağılıyor, ya S a t m a k istiyor, fiyatta taş gibi katıyordu ayaklara... uyoşamıyorUrdı. Kimi Dcnza Bağıa, o koca salkımları, o üstvermeğe razıydı. Kiminin föleri bnzln bnzln fizümleri; zor zü, ilk teklif edilen ikiyftı binin filizlenen kütüklerden tek tük bile üstündeydi. sarkan, eksi, minicik, sırf çekirBir kavja, gürnltfidfir gididek taneler halini almıştı. yordn. Bölüşmüyorlardı da oYanında, her sene biraz daha raları, «Belki «onun yeri» tonçürfiyüp kararan bir saman yıradan daha çok kıymetlenir.» ğını kalmış ev ise, b o ş t n . diye. Bepsini birden gatmak, Kaplamalan, tahtalan sökülüparayı paylaşmak Utiyorlardı. yor, rflzgâr bir taraftan girip. Bn arada, bir kişl de gellp, öteden çıkıyordn. tek kazma vnrmnyordn tarlaYazın motorlara dolnp nmuya. Bir gününü feda edip, zeymî plâj gibi aşagıdaki kumsala tinlrri • meyva ağaçlannı bu yıfılan «tnristleriri», kaçamak dayan, ba£ı ilâçlayan tek kul aşklanna dahi, zor sığınaklık eçıkmıyordu. diyordn. Kimse, ne «yoktan varedilYnkan, suyuıı başına doğro miş Cennet köaeeicinl» düşüçıkarlarken, içi sızlıyordn Ahnüyordn, ne de babalannın omedin, etrafa baktıkça... Agaçralan, canmdan çok sevmis ollann bazıları küsmfiştü, yaprak vermiyordu. Cılız bir şeftali fidanı, zorlnkla araladıklaÜç beş sene olayordn, llyas rı gözlerle: seyrck, şaşkın çiKâhya göçeli ama, dikenler. çeklerle bakıyorlardı ortaiıga. yaban otlan fışkırmıştı bile... Zeytinlerde tek tane yoktu. Ça Çok gecikmiş bir uyanıştı lı gibiydl dallan. Meyva agaçha.Koca adanın hemen her talannın, kıvnm kıvnmdı yaprafında, bütün yemiş ağaçları, i Ş 1 Trmmnz 19Sİ d«n ltH>«ren nygnlanaenk CUMHURtYE tlân Tarifesi T | ; TL. ! İ [ ! • i | • ! 150 ! Baalık 2 3 4 cfi lahifelar aanüınl 30 : 25 • R 6 ncı sahifeler santiml Nişan. Nlkâh, Evlenme, Dogum « ! Ölüm. Mevlit, TeseklrOr (5 santime kadar) 90 ; Zayi (10 kelfatteye kadar) 10 ! ARI PEYNİRLİ BİSKÜİLERİ ARI'nın bir kiloluk zarif teneke kutularında, PEYNİRLİ, SUSAMLI, DOMATESLİ ve BÖREK lezzetindeki bisküileri, ; • daima taze kalır • lezzetinden asla kaybetmez IL 6530/602 «^ 961 Model Yatakh Otobüslerle CUMHURÎYET Ntishası 25 Kurnş B u a n v» Vayan Cumhuriyet Matbascılık rm Gazeteclllk Türk Anonlm Şirket) Cağaloğlu Halkevl Sokak No. 3941 Sahibi NÂZİME NADİ Yazı ıslertnl flilen Idare edeo Mesul MQ(JUI VECDİ KIZILDEMİR Gazettmİze ponaerUen evraB V* yazılaı neşredilsln edilmealn lade editmez tlSnlardan mesully«t kabu) «dilmez Abone ve tlân ışlerl için, tartır. ustüne «Ahone» veya «tlâD Servisu kaydının konmaa lâzımdır BU GAZETE BASLN AMLAK UYMAY1 TAAHHÜT AVRUPA GEZİSİ ^^iııifinıııııııırıııırııır^iîiTiırrfiırnfiıııiTfTinııırıiTiırıııırııiMiıırıııııniHiııiıııırrıııııırriMiıııııııı ^ ^ "^ ıııııııııuıııııııınııiMiıiMiııiFiııiMiMMiııııııifiKiMnnMMiıııııiMiııınııınMiıııiMiı^ Bulgaristaıı, Yugoslavya, Avusturya, Almanya, Uolânda, Belçika, Fransa, fsviçre, Italya Bütun Avrupa memleket ve şehirlerini en ucuz ve rahat olarak »ezmek için bulunmaz fırsat. Bir ay Avrupa'da. Yolcuların her türlü ihtiyaçları temin edilmiştir: MÜRACAAT : Merkez : Cağaloğlu Türbedar Sok. Aydınîar Han No. 14 27 2189 EKVATOR SEYAHAT ACENTAS1 : Hilton karşısı 48 04 46 Yılmaz Otobüsleri Yazıhanesi Sirkeci 22 24 71 NOT : Kafilede doktor mevcuttur. Taşradan gelecekleri YILMAZ, HÜRRİYET ve İNANÖZ otobüsleri bedava getirir. (T.B.B. 321/580)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle