18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYEJ 1 Temmtu 1960 Yıldızlaı Mahaüesinde KomisonHm EMNİYET ÂMIEINİH BAT1BAIIBI ANDERSON Yazan: CLINTÜN Eızsl saçlı şantajcı Î3 Telefonla yapılan çeşitli tehditler, şantajlar. para sızdırma rienemeleri vakaiannda giriştiğimiz tahkikat sık sık bu munasebetsizliklerin ai'.e efradmdan birisi tarafından yaptlmakta olduğu netiiçesini verirdı: Kab analarını. babalarını istediklerini yapmaya mecbur etmeye çalşan evlât, kâh eşini şu ve'a hu sehciipn dol • ı • ürkütmeye heveslenen karı ya da koca... Me<=ela\ mf=hur Laurel H,TVÎ çiftinin sık sık eş değiştirmeye meraklı Stan Laurel'i bir müdcetten beri meçhut bir kadının kendisini tp'pfonda tâciz ve tehriit p*rnP!,te olduğunu bize hsber verdıgi zaman gmştığımiz 'ahkıkat. pek kı sa zamanda, tmeçhul bir kadımın komedyenin o zarnanki nikâhlısından başkası olmadıeı neticesini vermişti. Mrs. Laurel kocasımn eski karılarmdan birisiyle alâkayı biraz kuvvetlice tazeleytşini kıskanmış. kocasımn muhabbetim hö lüşmemenin çaresini onu telefonla tehditte bulmuştu! Reklâm merakı, fleverly Hills'te ne zaman mühim, basının üzerine düstüğü bir hâdıse patlak verse bir takım kim?elerin on plâna geçmeye çahşmalanna yo! açmaktadır. Bunlann en başınria çeşitli usuüerle geçmişten, âtiden haberIer vermek iddiasmdaki falcılar gelir. Bu detektiflik üzüntülerinden bugüne kadar dişe dokunur bir netice çıktığına tahit olmuş değilimdir. Kayıptan haber vermek iddiatınd» bulunanların büyük coğunluğu kadınlardır. Bununla beraber, diyebilirim ki, Beverly Hills1 de basımızı en çok derde sokmuş olan kadın, Georgia eyaletinden geime kızıl saçlı bir duldu. Otuzunu bir iki yıl aşmış olan bu dilber, görünüşte kültürlü bir kadındı. Izdivaç yollyle büyücek bir servet ve cemiyetin üst tabakalanndı mevki edinmişti. Kocasından kalan mirasla Beverly Hills' te ferih fuhur yasamıkta idi. Amı yine de kötü kötü huyları vardı. Kızıl saçlı dilber dul, ilkin bizim içir telefondaki bir »esten ibarttti. Ikide bir telefonu açıyor ve Güneylilere haı baygın şives.yle: «Kimsesiz bir Güneyli kadinı buradaki »ç gözlü çspkınlardan koruyacak kanun ve makam yok mu?» diye dert yanıyor, bugün bir doktorun, yann bir bankacının, daha öbür gün bir mirasyedinin kendisini tâciz ettiğini anlatıyordu. Ekseriya gaynmesru bir is yapmayı taasrlıyanlar, bizim ne dereceye palavra yutacağımızı kestirebilmek için emniyete telefon ederler, hayalî vakslar «nlatırlar. Çok geçmeden anladık ki bizim Georgıa'h dilber dulumuz da bu tıplerden biridir. Ne çare ki telefonlarından bizim palavraya pek papuç bırakır cinsten olmadığımızı anhyamamıstı. Telefondaki sesin canlı bir hüviyete inkılâp ettiği gün kızıl saçlı diiber karakola gelmi» 1600 dolarmı (14400 lira) çantasına yerleıtirip kaçmıs olan öz kızmın tevkifini talep etmekte idi. Kısa bir scrgulama ortada tevkifi gerektirecek bir durum olmadığını açıSa vurmustu. Kanıp da genç kız için tevkif müzekkeresi kesseydik ba»:niiz hayli derde girecekti. Kızıl saçlı dilberle ikinei karsılasısımız taveılıkta oldu. Dul kadın bir doktorun otomobilıyle ken disine çarpmış ve kaçmış olduğuru iddia ediyordu. Savcıhktan çağırılıp da karşımızda Georgia'lı dulu bulunca şüphelenmiş ve şahit getirmedikce ya da otomobil çarpmasını teyit eden bir yarı bere, çürük kırık göstermedikçe her hangi bir muamele yapamıyacağımızı söyledık. Üç gün sonr» dul kadın yanında bir genç olduğu halde tekrar geldi. Bir cadde köşesır.deki eczanenin raeşrubat kısmında çalıştığını söyliyen delikanlı kazayı gördüğünü iddia ediyordu Şerbet tezgâh'arının ezberı=nmis bir masal kuduğu âşikârdı Sonradan memurlarımız kendisini tek başına sıgaya çekince görünen köyün kıia£uz istem?o'v' bn!i{ildr. Kadın rleükanhya {?h;tlik için 20 dölar (180 lıra) va.t etroiîti Açacağı dâi ayı kazandığ: takdirde doktor d?D 15 20 oıi dolar (135 180 bin 'ıra) tazminit fclacak bundan »erbet tezgâhtanna cömertçe hisse verecekti. Tezgâhtarın kadına telefon etmesini ve muhaverenin de teype alınma^ını temin ettik. Bavgın sivel: Georeia dilj avnen: «Avar.ak po!i?lerrien çekinmeye hiç lüzum vok!» diyordu. «Ben sade polisi değil, kaç kere sıgorta şirketlerini de. bıivük mağazalan da kafese kovdum.» Bu iddiasını ispat için de »öyle bir vaka aniattı: Büyük bir miğazaya mantosu elinde olduğu halde girmisti Kolu üzerine kstlanan mantonun altındaVİ elinde iki gümüş samdan vardı. Çantasında da bu jamdanlann kendi malı olduîunu belirten faturalar bulunmakta idi. Böylec» büyük mağazanın ayni çeşit gumüs ?amdanların teşhir edi'.diği köşesine gitmi;, oyalanmış, bir takım şupheli hareketler yapmış. dükkândan çıkarken de mantosu altmdaki şamdan'.arın uçlarını sanki farkınd» değilmiş gıbi gösterivermişti. Mağaza detektifleri ken disini yakalayınc» şamdanlann kendi malı olduğunu ispat etmiç ve haksız yere yakalanmak ıuretiyle haysiyetinin kırıldığını 1leri sürerek diva açmak tehdidinde bulunmuş magazadan «helâlinden» 500 dolar (4500 lira) sızdırmıştı. Çenesi açılan ve söylediklerinin teype alınmakta oldu*unun tabiatiyle farkında olmıyan kadın bir başka defa?ında da bozuk ilâç »attıkları icriiasiyle bir eczaneden yine 500 dolar haraç aldığmı anlattı ve delikanlıya eger paraya ihtiyacı varsa kendisine derhal 100 dolar (900 lira) verebileceğini söyledi. Teypi kasaya koyarak kırıl taçh Georgia dilberini «ahtekirhktan tevkif ettik. Mdhkemede dSvayı kaybeden güzel dul bu defa avukatını vazifesini yapmaraakla itham etti, Bermutat polisin aleyhine teriip yapmış olduîu iddissını savurdu Fakat bütün eayretleri boşa gıtti.hapss mahküm oldu, cezasını bir müddet çektikten ionra Georgia'ya dönmesi sartiyle serbest bırakıldı. Kızıl saçlı «antajeı dilberin Georgia'sına dönmesinden ferahhk duyanların baçmda Beverly Hills' in iki apartman sahibi de vardı. Dul kadın bunlardan birinden «ihtikâr yaptığını ihbar. santajiyle 1000 dolar (9000 lira) ıızdırmıştı. Yaşlıca bir adam olan ikincisini ise kendi oturdugu «partmanın »ahibi idi Georgia güzeli banyosunda duşun bozuk olduğnu söj'liyerek malsahibini dairesine çağırmış. ondan lonra da adaraeağızı o sırada banyoda ve bittabi Havva kılıgında olan kızını dikiz etmpk'e itham ederek dâva acmak tehdidinde bulunmuı ve o Ihtiyarcıktan da 1500 dolâr (13500 L.) nzdırmıştı. I Arkssi var) =haberlen Subaylara I İÇT1MAI BAH1SLER f HEM M NALJNA MIHINA tipler vardır. bir ismi ele piyasaya su satacaklarını Hllİllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllillll Hürriyet ve fikir vapurlarda % 50 tenzilât yoksulluğu yapılacak 21 Mıyıı .ikılâhından sonra, sabık iktidara ait haberler fünün öpemü Komılarından btri oimakta devam ediyor. Elbete ki edecek. Fakat suçluların ortadan kalkmasıyle ber «ey düzelmi; sayılmaz. önümüzde dağlar gibi suçlar yığılı duruyor. Bn suçlar, sadece hukuk düzeniyle kaldınlamıyacaiı şibi çüvenli bir yarın'a kavuşmakta da hukuka fazla bel baflamak doîru olrnaz. Eçer kanunla her şev kolayca yoluna girmi; olsaydı. toplumların düzenli bir hayat kurmalan hiç de güç olmıvacak ve bu kadar uzlaşmazlıklar bizi yormıyacaktı. Olavları basit ynnden elp alanlar, Anaya§anın ve seçim sisteminin düzenlenmeşiyle makanizmanın tıkır tıkır isliyecegini sanıvorlar. Vaktiyle de böyle düsünülmüştü. Abdülhamit düserse. bütün dertleTin ortadan kalkacagı sanılıyordu. 1946 da Halk Firtısınitı yıkılmasiyle her şeyin düzeleceğine inanılıyordu. Istırap ve haksızlık şuurlanmızı o kadar dolduruyor** ki en aydın kişi dahi çocukca bir iyimserliğe kendini kaptırmaktan kurtulamıyor. Hayal kurmak dn|u insanına ait bir davranış. ller hayal peşinde koşan. hayal kırıklıfına u|rayınea, kendisini bir takım hınç ve tepkilere bırakıyor. Ta karamsar veva kinli oluyor. Oysa ki hayal kırıklığının, iradeyi bir bıçak gibi bilemrsi, düşünceyi yeniden harekete çetirmesi gerekir. Bir Anayasa, bir Seçim Ranunu Ve her şev oldu hitti, dünya süt 11man, demek için. sosyal realitelerin yürüyüş ve dokumaşını besaba katmıvan safdil bir kanun adaraı olmak lâzım. Açık söyliyelim, cemivetimiz hukuk reçeteleriyle tedavı edilemivecek kadar varalıdır. Bizlcri o kadar çok iş. o kadar çok vazifeler bekliyor ki bir diisünecek olsak, uykumuz karar. Şıı on yıl zarfında olanlar sadece âdi hırsızlıklardan ve hattâ umumi iradeye ihanetten ibaret oUaydı hunlara çareler düsün mek güç olmıyacaktı. Ftrsat kollaytcüar er seyl paraya tahvil ctmenln yolona bllen Bir hSdiseyi, birden bire On kazanan alıp onun etrafında yaygaralar kopararak veya ba raalı sürerler. Malı değil ismi bildikleri için kazançtan emindirler. Dün toplanan Yönetim Kurulu fuzuli masraflann hepsini kaldırdı Denizcılık Bankası Yönetım Kurulu dün ilk toplantısında vazıfe taksimı yapmış ve Başkanlığa emekli General Ganı Güvener'i Baçkan Vekilliğıne de Ekrem Şahenk'i seçmıştir Yönetim Kurulu dün aldığı ilk kararıia. kabotaj hatlarında ordu mensuplarına tanınan yüzde 30 tenzüâtı yüzde 50 ye çıkartmıştır. Yönetim Kurulu. aldıSı yeni bir kararla da fuzuli masrafların hep?:ni kalriırmıştır. DiŞer taraftan Denizcilik Bankasında dün de yeni tâyinler yapılmıs. Nizamettin Erçakın, Liman îşletmesi MülürlüŞüne vekaleten tâyin edilmis, Denizyolları laşe ve Kam?ra Baçer.spektörü Ali tmer ile' Denizyolları tşletme Müdür Muavini Bahaettin A!p türk'ün islerine nihayet verilmiştir. ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ Yazan : MMMMMM Cahit Tanyol rayeiin ölçüsü servet, faziletin ölçüsü hiyle, ahlâkın Slçüsü maharet ve başarı sayılmıştır. Türk aydınları tarihin hiç bir devrinde korsaklarından yakalanarak ceple riyle değerlendirilmernistir. Feragat ve fnkarahk, aydını küçiimsernenin bir vasıtası olmnstur, ve kolayca kazanılan paraya düşmüştür. Biıce, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yapmış oldugn büyük hareket ne siyasi bir olav, ne losyal bir reformdnr; o, kclimenin tam mânasiyle, bir ahlâk inkılâbıdır. Mevki ve para hovardalarını alaşagı etmiştir. O bizi aradığımız, özlediçimiz ve yitirdiSimizi sandıSımız şeylere kavuşturmuştur. Bu ahlâkı yitırmemek, bu ahlâkı korumak ve devam ettirmek için dikkatli olmıya mecburuz. tnsan Bu seneVi zeytin rekoltesi hürSüğünü, demokratik dünya gö100 bin tona yakın rüsünü, fikir, kanaat. vicdan buîstihsal bolgeierinden gelen hazurnnu gerçekleştirmenin yollarıberlere gore içinde bulunduçumuz nı ve sartlarını aramıya mechuyıl, zeytin rekoltesi yüz bin tona ruz. Meselelerimizi çözümlerken ulaşaca£ı arılaşıimaktadır. Buna ölçülerimizin sosyal faydaya y5sebep olarak bu yıl hava sartlarınelip yöneimediğine dikkat etmek nın reytin mah?ulünün pek bol olzorundayız. Her türlü zümre ve masını mümkiin kılacak sekilde parti faydalarının dısında, altfist müsait geçmekte olmasırhr olmuş sosyal kurumlanmızı teBu husus tahakkuk ettiig takdir ker teker gözden geçirmeli, onlade Türkiye bu yıl zeytinyağı istıh rı ferdin kendilerine dayandıgi ve sali bakımından dünyada 4 üncü güvendigl bir organizma haline mpvkıi işgal edecektir. getirmeliyiz. Unutmıyalım ki, kiBüindiği pibi bu istihsalde Is şilik (şahsiyet) »osyal karamlar panya 400 bin tonla birinci, ltalya ne kadar güzel islerse o kadar 250 bin torı'a ikinei ve Yunanisçok ıtelisir. Bu memleketin insanı tan 150 bin tor.la üçüncü gelmekiki sevden yoksundnr, iki şeyin tedir. özlemini çeker. Bunlardan biri «yanna güven», digeri, bağlı buİthalâtcı tüccarın vize müdlunduğu «sosyal kuruma güven» deti dün sona erdi dir. Insanlarımızı yalnızlıktan kur tthalâtçı tüccarın vesikalarının tarmak için savasmalıyız. «Yalnıı Ticaret Odasma vizeîeri için verıinsan», kendini hiç bir zaman hür len bir avlık mürtd?t dün akşam hissetmez. Hepimiz «içtimai bir soia ermiştir. yalnızlık» içindeyiz. Hepimiz teDün sk'ams kadar S 2 racir viH1 ker teker hürriyetlerimizi, vicdaze almıstır. Muameleyi ikmal etnımızı ve ekmejimizi korumak zotirmiyenler ithalât yapamıyacakrunda kalmaktayıı. Hani halk dilardır. ; linde «güvenecek dalımız yok» diBir hafta zarfında İstanbul j ye bir söz vardır. Cemivetimiz aBu memleket bırsızı ve ihaneti I »a|ı yukan böyle bir perisanlık limamndan yapılan ihracat Son bir hafta zarfında limammız ilk defa çörmüyor. Ru memleket içindedir. Kanuna güveni asınmısdan yapılan ihracatın kıymeti 4 halkı eskidenberi fukaralığa alı tır; devlete güven asınmıstır; ve şık. sefalete idmanlıdır. Dram. nihayet fikre milyon 280 bin lirayı bulmustur. güven asınmıstır. Bu hafta ihraç edilen mallar ba bizi tâ içimİ7dpıı yıkan ahlâk buh Kötü karmn, kanuna güven, karanında. Ru ahlâk buhranı sosyal nuna saygıyı yıkmıştır. Kanunlaımda 2,7 milyon lira ile bakır gel mektedir. Bunu 857 bin lira ile tif hayatımızdan tutunuz da iktisadi rın ve devlet otoritesinin kaynatik, 11« bin lira ile gülvağı, 112 hayatımıza kadar her şeyi felce gı olan BfiTOk MiHet Meclisi, habin lira ile yapak, 81 bin lira ile • uŞratmıştır. fşte bu on yılın en şaratın üşüştüğü bir yer olmnsham bez, 80 bin lira ile iç fındık j büyük felâket ve yıkımı buf ol tur. Hükümet resmen vatandaş muştur. Namussuzluğun, sf r « siz huzorunda yalan söylemiş, Meclis takip etmektedir. liğin. fuhşun, hırsızlık ve cinayet zulme, haksızlıfa filet edilmiştir. Günaltay aleyhine açılan lerin, mevki ve sprvet sayesinde Bugün dâva su veva bu partinin dâvanın durusması derhal ortadan kalkması ve hattâ Ferdi Sekban tarafmdan eski C. şeref kazanması, asıl şerefi seref Meclise girmesi değil. millet iraH.P. tl Başkanı Şemsettin Günal sizlik, asıl ahlâkı ahlâksızlık gös desinin, milletin saadeti hizmetinde tay aleyhine açmış olduğu •haka terecek kadar ileri çitmiştir, Di orada temsil edilmesidir. Dâva ret dâvasının» duruçmasına. dün de devam edilmiştir. Dördüncü Sulhce7a Mahkemesin de yapılan dünkü duruşmada. din lenen 4 sahit birbirini tutmıyan ifade vermiışlerdir. Mahkeme, durusmaya gelmiyen Günaltayın «ihzaren celbine» karar vererek. du ruşmavı bsşka güne bırakmıştır. «siyasi partileri ne «ek i 1de Mecli•e sokabiliriı ? tarzında ortava atılmamalı ve ona göre bir seçim sistemi düşnnülmemelidir; parti ve zümre iradesinin yerine, doğrudan dogruya, milletin iradesini nasıl geçirebiliriz? tste asıl üzerinde konusulacak kona bu. Bu ise kanunlara, forraüllere güvenmekle değil, cemiyetin çerçeklerine dönmekle mürnkündür. Gerçeğe, bütün kalıplardan ve hazır fikirlerden soyunarak bakmak, I»te asıl cesaret burada... En güç olan sey gerçeklerimize dikkat etmek ve fikre ona kaynak vapmaktır. Ba sanıldığı kadar kolav değildir. Çünkü bu, düşünceyi hayata indirmek, onu etine ve derisine kavuşturmaktır. Batılı olmak, Batı düsüncesini savunmaktan çok, Batı düsüncesinden sıyrılarak kendi düşüncemizin dertlerine inmektir. Biz Batıya. «Onlar ne düsünüyor?» diye degil, «nasıl düsünüyor?» diye bak malıyız. Çünkü ancak efreti fikirden, eğreti politikadan. egreti ve sahte hayattan o zaman kurtulabiliriz. Çünkü ancak o zaman, fikir ahlâkının. devlet ahlâkının i ne oldnğunu tâ içimizde duyarız. Hürriyetin ve hür olmanın tadını çıkarırız. Hürriyet güzel gey, hüriyet ?arkıları •öylemek hoş. Hürriyeti ne İçin Istiyorduk, düşünmek için degil mi? tşte hürriyet.. Çıkını çölülmemis dertler yıfın yıgırı.. hani düsünce? öfrenilmif alısılmif fikirlerden ve kalıplardan kurtuldugnmuz ve kendimizi kendimize itiraf etmek eesaretinl daydufumuı gün, löyliyeeek pek sz »eyimız olduğunu anlıyaeatız. Gerçek diisflnceyi, du yulan ve yaratılan hayata dâva olan dÜNÜnce »aneısını iste o zaman duyaeafiT. Fakat zaman çok dar... Bir bakıma açıkgezlfilfik, bir bakıma hrsat düşkünlüSüdflr ba. Meselft Bikini'vi mlsîl olarak ele alalım. Amerikalıların Biklni'de patlattıklan atora bombasının gümbürtüleri arasında ortaya bir bikini mayosu çıktıydı. Gerçi ilk bakısta, atom bombasıyla mayenun münasebeti yok gibi görünürse de, bombanın, infilâk tesiriyle insanı bir hamlede soyup sofana çevirmesiyle, bikini mayosanun yarı çıplaklıfı arasında bir benzerlik bolunmssı, o mayoya ba ısmin verilmiş olmasını haklı gösterebilir. Akla en gelmiyecek fırsatla yolunu bulan ba tip Insanların ceği olamaz. Ama bu fırsat kollayıcılık, guların bile istisraarına kadar ğırmak bir hak olur. n ganimet bilip para kazanmanın kumazlıgına kimsenin bir diyeher türlü sınırı aşıp da milli duy gidince iş defişir, dar! diye ba tnkılâp hareketini takibeden İlk günlerde bu yersiz knmaz lığın bir nümunesine bayret ve esefle sahit olmustuk. Bir ses artisti, tarihin hangi devrine ait olduğu belli olmayaıı kaftanlar, kavuklar giyerek sahneye çıkmaya. o günlerde bütün milletin dilinde dolasan tolnr rna böyle olur mu»vu okuvarak o coşkun günlerin heyecanını paraya çevirmeye kalkışmıstı. Alâkalı makamların müdahalesi ba (irkin hareketi çabnk ön ledi. O günlerde okurlanmdan aldıgım mektuplar. bu şuursuz hareketin milli duyguları ne kadar derin surette incittifini gösteriyordu. Şimdi, bu nrerznda yine fizücü, utandırıcı bir başka tesebbüs karşısında bolandoğumazu duyuyoruz. Bir plâk «Irketi. aynı «olur mu böyle olur mn»yu teksir etmiş: plâkları «atıhğa çıkarılmış diyorlar. Bu plâgın kapış kapış satılacağina hiç şüphe yok. Hele plâğa okuyan ses sanatkân tinlu bir kişi ise! Ama o zaman ne olacak? Son kurtuluş savaşımızın cenge dâvet marşı olan bn beste. evlerde. kahvelerde. gazinolarda darmadan çalınmak yfizünden bütün kotsallıfını. bütün şanlı hüviyetini kaybedecek, bıktırıcı bir nafme haline gelecek, nihayet unutulup gidecek. «Olur mu böyle olur mu» bürriyet atesiyle yaııan genç kalb lerin. genç sinelerden semalara yükselttikleri kurtalus avazesi idi. Ancak gönüllerden gönüllere aktarılacak olan ba mübarek enanetl. plâk halinde elden ele dolaştırratsya, mevsımsiı ve za mansız çaldınp bıktırıcı bale getirmeye kimsenin hakkı olmamak lâzım gelir. Milli duygulan pazara çıkarmaktan sakınalım. Hamdi VAROGLU TEŞEKKÜR Kırklareli kadısı Mustakimzade Mehmet Raslh Mahdumu, İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden Feyzullah Doğruer'in kardeşi Yük Müh. Doç. Dr. Mahrnut Esat Doğruer'in 266/1960 günü tzmir'de vefatı dolayısiyle son yardım olarak fedakârhğını esirgemiyen Dr. Kemal'e unutulmaz ve sönmek bilmiyen acımıza iştiraklerini sözle, yazı ile, telefonla bildiren ve çiçck göndermek lutfunda bulunan aziz dost ve meslekdaşlarına bilhassa az zamanda kendisini çok seven muhterem İzmir'lilere gösterdikleri çok samim! alâkadan öolayı yaralı kalbimizin derinliklerinden kopup gelen minnet ve şükran hislerimizi arzederiz. Eşi, Kardejleri, Kayınpeder ve Valdesi, Yeğenleri. CÜMHURİYET Nüshasji 25 Kurus Turkl.vt Harlel Llra Kt U r ı Kı T500 1SO00 40 00 80 00 2700 4400 Basan ve yayan Cumcanypt M»tbaBCilık v* GazctfCtlik TOrVş Annnlm Şlrketl Cagalnglu HalkPVi snkak No 3«41 SahJb) Scnellk « avlık S »vhk Yazi l»lrnnl ttllcn taarv rdrn MUdtlT Gazetı nı üt gonntrıtfn evtafe vt yazı aı ne«rpdils>ln Pdilmeıın laöe tlânlardan mPauliypi kabul Eski Evkaf Umum Müdürlerinden Antalya'lı Cemal Bey zevcesi. kâğıt ve kırtasiye tüccarlarından ORHAN 1 ÖZGÖREN'in vaMesf. " OLUM NAztME NAüt A Z İ Z E Ö Z G Ö R E N RAHMİ BERKSOY Hakkm rahmetine ka%uşmustur. Cenazesi bugün (1/7/ 960) öğle namazını rr.ütaakıp Şişü Camii şerifinden ahnarak Feriköyü mezaTİığındaki ebedl istirahatgâhına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eylesin. 1960 Yılı 1 Milyon urai.k İkramiyelerden SAYlN BAYANLAR Hilton kuaförlerinden Avrupadan döndü ve MEHMET ÖNAL FİGARO'yu Sizler için açtı. Kuaför Mehmet Akdağ, Yuda ve Yalçın Önal FİGARODA Adres Yeni Pasaj üstü Pangaltı Tel: 47 61 74 İstanbul 1 inci İcra Memurluğundan 960/1220 Bir borçtan dolayı mahcuz olup açık artırma ve peşin para ile satılmasına karar verilen Sakarya 8000 plâkalı 960 model Mersedes marka kamyonun 1/2 hissesi 7/7/960 perşemb« saat 1213 arasında Sultanahmet Soğukçeşme No: 3 garajda satılacaktır. Birinci artırmada verilen kıymet takdir edilen tamamma takdir edilen 130.000 liranın % 75 şı bulduğu takdirde satış yapılacaktır. Aksi halde satış ikinei artırma olan 11/7/960 pazartesi günü aynı mahal ve aynı saatte en çok artırana ihalesi yapılacağından almak iîtiyenlerin mahallinde hazır bulunmaları, tellâliye ve karar pulları alıcıya ait olduğu ilân olunur. ÜHUIIIIIIIIIIffll CUMHURtYETİB Edebî Romanı: M Danvel Burla, E'i Burla ve «Ottaş» firmalan, dün îştanbul Defterdarlığı veznesine nakit olarak, 200 bin lira bsğışta bulunmuşlardır. Aynca, bu n.üesseselerde çalışan personelin de kendi sra'.arında hususi olarak yaptıTtiarı ba ğı=lan da, aynı vezneye yatırdıkları öerenilmiştiıv 3 firmanın hnrineye yaptığı başış iİİ 2 0 2 G BN ÖE Eyiüj çekilisinde 1 5 0 . 0 0 0 Lr h i. k İk r a m i y e l e r 1 kişiye Erenköy'de 50.000 Llra değerinde i Fransa'nm ve dünyanın en büyük tarihçilerinden t Ch. Seignobos'nun bu pek ünlü eseri Samih Tiryakıoğlu'i nun kalemiyle düimize çevrilerek Varlık Yayınlan arasm' da 8 lira fiyatla çıktı. 448 sayfadır. \ Her kütüphanede mutlaka bulunması gereken bir eser. AVRUPA TARİHİ Temmuz 1 Muharrem 6 Apartman Dairesi EMNİYET O SANDIĞI 408 kişiye 1 0 0 . 0 0 0 Lira para ıkramiyeleri KERVANSARAY Bu akşam saat (22) den itibaren Müzik ve Atraksiyon V. ] 4.32|12.n|16.18;i9.4Si21.48 2.12 E. ] 8.47i 4.33] 8.33 1200, 2.02 6.27 Fiatlanmızda % 50 tenzilât innıanH«!îmîHmniHMHM»tîawıniHtiMBiıWMiHiHiınımıunmım«mınıiHHiıı ımıınMiüiiinmnnnıı Karsıdan gelen iki kişiye yol vermek için kenara çeküdiler. Takut arkadaşının koluna geçti: Trafije mani oluyoruz. Yfl rüyelim bari Aşafıya doğrn giderlerken, Aynur sordu Sen ne âlemdesin? Evlendin mi? Tabii... Ertesi yaz. Biliyorsun, nişanlı idim zaten... Anlattı: Evlendikten sonra iki »ene*m (azla Ankarada kalmışlar. çok sıkılmış. Kocası Neırada bir Vekâlette çalı.omıns. Neyse, kayınpederi Miinee, ellerine bir kaç para tçmiş. Bn sayede tstanbula jdtlilmiçler. Nejat Sirkecide bir yazıl»rx açtı. ithalât, komisyontttİK gibi i^ler yapıyor. Heföıçok yeni. Fazla bir şey kaonııyor daha. Fakat yine de aonriyetten iyi. Kaynanaoıı Şislideki apartmanının bir • tefiinde oturuyoruz. Anneml« bbama da yakınız. Onlar fKmanbeydeler. Annemi rRrme. Bir sişmanladı ki'. Kumardan da has kaldırdıfı yok! Meger Aynur iakudn ne kadar özlemiş de farkında degilmiş! şimdi o da canlannıış. neşelenmişti. Tiinele yaklasıyorlardı. Tanınmış bir pastahanenin önfinden geçerlerken: Gel, dedi; bnraya firelim Hem birer sıcak çay içeriı bem de daha rahat konuşuruz. tçeride, pencere kenannda boş bir masaya yerleştiler. Ay nur garsonn çagırdı. Çay ve karifik pasta ısmarladı. Sonra tekrar Taknda döndfi Nasıl, kocan lyl mi? Mesut mnsnn? Içinden, onun «Hayır, degilim» demetini istiyordn. Hele bir mSddettenberi kimsenin bahtiyarlıgını çekeraiyor, ve baskalarının betbahtlıfı. fettketi kendisine ideta bir teıelli kayna{ı oluyordn. Arkadacı. Eh, diye cevap verdl; fftyle böyle. Geçinip gidiyoruz. G V^İ • B V öyle bir işden mahkemeye ve mtithis zengin oldalar. Hani ko cası döviz kaçakçılığından mı, • • H • • IBM ••/l IV I II | I •I M I III rilmişti. Gazeteler azun uzun ni I I ••"• I I • I I • • I I &•• I ™ ™ da... Gözlerini mânâlı mânalı ıfiz^Tazarı^RlRKAl^KOKNAR dt: i ? te."Bazan"kavga ederiz; kfi Şey bir erkek... Nasıl »Syseriz. Bazan çok sevişiriz. En liyeyim... Tani bir hafta filin hüyük kusuru parası olmamaayrı kalsak ona arıyorum. sı. Egildi. benira alçalttı. Fran Yani Sesini istedigim gibi bol sarf edebilecek kadar pasızc» olarak «Vücutlarınju İyi rası yok. mânasına daha açık anlasıyor» Fakat. difer taraftan kelimelerle bir cümle söyledi Aynnr bir tuhaf oldu. Gu lümsemiye çalıstı. Dudakları sırıtmıya benzer bir gerilme i le birbirinden ayrıldı. Bir müddet «ustnlar. Sonra Ben sana ayni «uall lormı yacafım, dedi; öyle bir adam la evlendin ki, mernnun olma mana imkân yok. Zaten biliyo rum. Haberinl aldım. Leylâ dan. Leylayı tanırgın, mnhak kak. Sosyetenln me«hur hanım larındandır. Son zamanlarda reşip duran bir tutam $ekeri tüyü Aynur fincanındaki ile hakikaten bicimsiz. karıştınrken arkadaşına Onu 4 bakısene evvelkine nispetle düşkün Cchresi yine eskisi givor^,,. b lemiş T a 1 n i 1 * i d i buidu: "çlar.n, kızıla Hiç Fakat kıl.Eı kıyafeti hoyamı*. degişmemişsln. dedi. külüstürdü. Ama yine de "ek Sen de övle.tstunde fena müthiş be.i bir tyi taraftan dikilmiş farklısın. pardesu var. •ahii Ne çibi? Ne bilevim Çok daha gü•el giy'.niyorsun. daha zarifsin . Aynur da bunu biliyordu. Bilhasa bu kastor yakalı yeni tayyörü ile eayet sıktı. Karsısındakini kendisi ile mukaye«e edince. bflyfik bir zevk duydu •»anki bu anda. Modadaki fakir ve zavallı Aynur. 4 sene evvel vasayışına kıskandıüı, elbiselerini, tuvaletini taklit etmiye iİ7.endiÇi. ancak ssyesinde ku•iibe. rafta sidebildiji o zamanki parlak ve zengin Yakuttan o günlerin acısını çıka daima kulüpte konserlerde koktevllerde g^rüyormu;. Yasa dıgın hayatı, lüksünü. esvaplarlnl > elmaslarını söyliye söyliHele sapkası. ve bitiremedi. tam tepesine kon ^•trn'ır's. cayları getirmisti.titGarson her kımıldayışta yazmışlardı. tşte o bahsetti Se rıyordu. Kendisini daha fazla göstermek, serveti ile göz kamastırmak ihtiyacını duydu. Bu suretle, kaderin ona reva sördüğü gizli ıztıraplar için hayattan, deminki fransızca eflmle için de arkadasmdan Intikam alacaktı. Yakut tabağına bir paata daha koydu: Aman, dedi; aklımda iken söyliyeyim. Demin fana rastla dıŞım vakit o vitrindeki kumaşlara bakıyordnn. Eğer nuntoluk filân lâzımsa, bende harikulSde bir iki kupon var. Üçer metrelik. Bir ahbabım Fran sadan jetirdi. Satıyor. Paltoya ihtiyacım yok. Bel main'in bir modelini teraimden hazır aldım. Fakat şimdi moda olan o 1'8 liklerden bir tane yaptıracağım. Etegi İle... A .. Bendeki tam istedifine uyçun. Göstereyim de bak. Bayılacaksın. Hakikî mohair. Eşi yok burada. Tarın getireyim mi iana kumasları? Sabah kuvaförüme gideceçim. Jack'a . Jack'ın huyunu hilirsin: 10 kişiye birden randevn verir. hekletir insanı. Ar tık öfleye kadar hayır yok hen den. Ama sonra evdevim. Talnız akşam bir kokteyle dâvetliviz. Fakat geç vakit. 6.5. 1 de. \rada çelirsen. çok memnun olurum. Meselâ 2 de, yahut 3 te.. Sana adresimi vereyim. Çantasından cıkardıfı krokodil kaplı küçiik bir defterder bir sahife kopardı. Oraya yazdı. Taknt kâgıdı aldı: O halde, yann ben san» nğrtrım. Sonra lordu: Annen nerede şimdi? O da burads mi? Senin yanında mı? Aynur birden döndü. Böyle süslenmis, boyanmıçken, givimden, kokteyl partiden, berberden konuşurken, annesinin henüz bir ay evvel öldüğünfi nasıl itiraf edebilirdi? tçini çekti. Üzgün bir tavır takındı: Maalesef ona kaybettik. Bir gene evvel... Ötekisi çaşırdı: A... Vah vah! öyle ysslı da degildi. Hasta mıydı? Yoo... Hiç bir şeyi yoktn. Birdenbire, kalbden... Güzel bir ölüm. Fakat yakınları için büsbütün aeı. Kimbilir ne kadar üzülmüşsündfir. Çok iyi, çok fedakâr bir anne idi. Benimkine filân da benzemezdi. Zavallı, senin İçin parça lanırdı. Demek bir sene oldu. Evet, hattâ daha bile faz1». Hiç haberim yoktu. Gazete de de görmedim. Gözümden kaçmış olacak... Her halde... Aynur. annesinin ölüm haberini gazetelere vermemekle ne kadar iyi ettiğini bir kere dana düsündü. Aksi halde bu yalanı Köyliyemiyecekti. Kenditi vazılmasını istememisti. Çünkü. o 7aman. hiç degilse şörü ııüşte, bir müddet bir matem havası içinde ya$amağa, evinde oturup tâziyet ziyaretleri ka bnl etmeğe mecbur olacaktı Halbnki, kimse bilmeyince... Zaten annesini şimdiki çevresin deki ahbaplan tanımazlardı bile. Bn ısretle, Dümev Hanımın vefstı ilân edilmemisti. Arkadasının daldıgını görünee. Yaknt onu teselli etti: Ne yapacaksın şekerim. yalnıı tenin basıns gelmi» bir relâket defil kir Herkeıin annesi Blür Haydi, bırakalım bu lâkırdıları, »imdi. Baska seyden konuşalıra. Aynur da aynı fikirdeydi. tkisi de yüzlerindeki teessür maskesini çıkardılar, Tam karsılannda, 40 yaslann da bir bey oturmnştu. Seslerini alçaltarak onun hakkında fikirler yürüttüler. Biraı fıkırda dılar. Yakat: Bak, diyordu, gözlerini bizden ayırmıyor. Hoş adam, değil mi? Bayagı yakısıklı Ben zaten larışınlardan hoslanırım. Aynnr: Ben ise aksine, diye eevap verdi. Esmerleri tercih ederim. Ama bu da fena degil... Sonra gfildu: Konrad'ı onnttnn ran artık? Arkadnşı da güldu: Ta ten Semibi? Aman Yarabbi! Ne ganlerdi, onlsr. Ha tırlıyor mnsun Rafeti? Vallahi unutnlmaz bir yaz geçirmiştik beraber. Ha... Seninkinl Ankarada gSrdütn. Geçen sene. Evlenmiş. Bir de çocutu olmus. Eski Semih. Hiç degişmemi*. Avnur'un yüzünu bir ates kap ladı. Hâlâ. vaktivle kendiaini Istemiyen erkeee karsı kalbi kin doln İdi. Ah, onanla evlenebilseydi, ber şey bafka rör IB olacaktı. Derin bir teessüf, aynı zamanda da büyük bir hayret duydu. Hayalinde yine kendisini Beyoğlundaki pansı yon odasında gördü. Yerden yere atılıyor, «Alçak... Alçak!» diye haykırıyordu. Döşuncelerinden lilkindi: (...) linemasında güzel bir filim «ynuyor. Hafta içinde bir g5n boluşup görelim sunu ister g % = g | ş | = g § sen... Y»knt: Olur, diye eevap verdi. Sonra yavaşça onu dürttü. Bak, bizimki gidiyor... Karşıdaki bey ayakta idi. Kapıdan çıkıncaya kadar adamı seyrettiler. Saat « ya geliyordu. Pastahane tenhalasmıştı. Onlar da artık kalkmağa karar verdiler. Aynnr oradan telefon etti. Hiz metçiye hemen otomobili yollamasını söyledi. Bir çeyrek sonra loför emirlerinde idi. Evvelâ Şifllye gidip Yakutu bıraktılar. Sonra Ayazpaşaya döndüler. Aynur, evine girerken, etrafı na simdiye kadar alıstıgı gözle degil de. ber geyi ilk defa görflyormus gibi, bunlann yarın arkadatına yapacagı tesiri dü sünerek haktı: Kapıyı açan beya* ceketli oşak... Mermer antre . Ajjır eşyalarla dösenmiş hol... Çocukca bir gösteris sevincı duydu. Hizmetçi: (Arkan var) I | ğ = 1 j ş 1 % s i 1 = = ğ f ^ = | = i § g g § ş ş s 1 g 3 tımnuniKnnuınııHımmiiınııtiinmıîfnrrn?!mrmi;ımrnmMIMIIrıtmııınniTi oinnıııırninnmnnınınnıııııııınııııııınıuıııiHiıııııııınıııııınııiüinü ıııın ımmnnnRHinıifflnııi niîTTrmnTrrümiTiınTTmmıımiTi ım:? T n; tn tın mmımın H:ınınuuıiHlUtt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle