09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ALTI CUMHURİYET S Hariran 1960 Tek NHmlin Hâtıra Defteri 27 Mayıs sabahı Ankarada Türk Silâhlı Kuvvetlerinin harekâtında en büyük rollerden birisini Türk İlim ve Kahramanhk Ocağı blan Harb Okulu oynamıştı . İngiHzlerin manşetlerinde ifade eUikleri gibi «Kibar İnkıJâp» hareketinin tek şehidini' de Harb Okulu verdi. Teğmen Ali İhsan Kalmaz, Şehit düşmeden evvel 27 Mayıs sabahı hatıra defterine içine doğanlarıTürk gençliğinin * • ağzından yazmıştı. Yukarıdaki resimde göremediği günlere kadar uzayan kahraman teğmenin hâtıra defterinin sahifeleri görülüyor YAZÂMADIĞIMIZ (Menderes istifa) Ankara'da cereyan eden hâdiselerde polis elbiseleri giydirilmiş bazı kîmseler talebeye tabanca ve copla insafsızca saldırıyordu leri, kanın kızıhna boyanmı; k8rpe Üniversiteliler yakalarından tutulmuş, sanki bir canavarmış gibi yerlerde sürükleniyor, mukavemct için bir karınca kadar güçleri kalmamasına rajSmen cop ve teknıe darbeieri altında eziliyorlardı. Ne olmuştu, ne yapmıştı hu «üç bes çoluk çocuk?...» Yüzleıce kişının kanına girmı? «zıh kaatiller miydi bunlar?... Yoksa toplumun korkunç dujmanları mı? Hiç brrj değildi. Işledikleri suç daha kotü idi... Hürriyet istiyorlardı. Ne demekti bu .Hurriyet, hürriyet» avazeleri?... Işleri yok muydu bunların. dersîerine çalıssınlardı hükumete karşı geleceklerine... Fakültenin içindeki mücadele yarım saat kadar sürdü. Bir kaç el de silâh atıldı. Hastahanelenn ambulansları bir an titizliği ile çalışmıya başlamıslardı. Yarâiı tasımaktan baş edeTniyorîardı. Bu arada Fakültenin arka kapısından kaçırılan öğrenciler, özel otom''billerle hastahan?l»re gönderiHyorlardı. Fakültenin genç asistanlarından Rüçhan Işık solgun benri ve titriyen elleriyle öğrenci arka1 caşlannın hastahanelçre taşınması içıri bizzat ifa ednordu. Ambulanslar yaröıı taşırken, pr>libler öğrenci avına devam ettiler. Kız öğrencilerin göğüslerine rop!ar vuruluyor. atl:ırın altında yu, varlanıyorlardı. Götürülen genç'erin ıdedi yüzü çoktan geçmjşti. Ninayet polis duruma hâkim old\ı. Gazeteciler dSvfllüyor Bu arada Fakültenin önündeki carloede de hâdiseler olmuştu. Iri kıyım bir polis sert bir lisanıa gazetecıleri oradan kovmuştu. Gazeteciler Kurtuluş'a uzanan yolu tuttular. Iste ne oiduysa bu sırada oldu. Bir. kaç gazete iotoğrafçısı, ağhyarak Fakül'eden ^ıkan kız öğrenci'trin fotoğraflanru çekmek : istedılcr. Polisler g^zetecilerin üstüne ü'üştü. Hürriyet Gazetesinın f'jtoğrafçısı Tuncer Tuğcu cop f» tekme riarbeleri altında kendinden geçmişti. cVurmayın o gaıetecidir» diye bağiran Dünya Gazetesi Ankara muhabiri Selçuk Altan da ayni âkıbete maruz kaldı. Polisîpr arkasından, Yeni İEtınbul'un foto muhabiri Muammer Tsylak'ı da gerine gerine dövdüler. Taylak cAman gözlüğüm kırılmasın...» diyecek oldu. Gözlüğünü alıp yere attılar ve üstünde ııpf zıp ııpladılar. Eündeki makineyi de kayıjından tutarak yere rurdular. Makine kırılmıştı. yet. hürrlyet» teranelerl b> ker« daha havayı bıçak gibi vardı. Polis'.rr bu sefer buraya hücum ettiler. Ama b:az serfçe mukavemetle karşılaştılar. Genç'er. kız arkadasl'annın eteklerine doldurarak taşıdıkları taşları, kalorifer dairesinden çıkarılmıs kömür kahntılarını poli'îlere fırlatıyorlardı. Bu esnada sabık Içişleri Bakanı Dr. Gedık siyah arabasiyle Fakültenin bnüne geldi ve hâdiseleri bir müddet seyretti. ; gerçekten görülecek bir manzara idi. Önden polisler caddeye doğru kaçışıyorlar, arkalarından başiboş bir arazöz kendilerini kovalıyor^ du. Bereket arazözün bir tekerlef.i kaldınma riayar.riı da araba durdu. Hâdiselerin hiç de umulmadık sekilde bu hâle gelmesi, sâbık iktidarın memurlarını hayli kızdırmıştı. Sinir buhranı geçirenler arasında Ankaramn sabık Örfi 1dare Komutanı Korgeneral Namık Mukavemet karşısında polisler Argüç vardı. . Argüç, emrindeki Fakülteye pek yanaşamadılar. Bu askerlcrin komutauı olan bir hinnun üzerine köhne bir arazöz ge başıya «Ateş» emri verdi. Binbajı tirildi vegençlerin üzerine su fış duymamıs gibi davrandı. Argüç kırtmıya başladı. llk şaşkınlık â ateş emrini tekrarladı. Binbaşı nı geçtikten soonra gençler, he yine aldırış etmedi ve biraz «onra men binaya koşarak, içerden yan j şok geçirerek bayıldı. Argüç, bugın hortumlarını çıkardılar ve! nun üzerine bir üstteğmene ateş musluklara bağlıyarak eşit silâh j emri verdi. o da bu kanunsuz emri la mücadeleye devam ettiler. önce yerine getirmeyince bizzat kenmukabil silshı kullanan itfaiyeci disi, bir askerin elinden Thompson l'eri püskürtüler. Üç itfaiyeci, ça makineli tabancasını alarak ateş reyi ha'âsı, köhne arazözü bıfakıp etmiyje başladı. Öğrencilerden bir kaçmakta buldu. Arazöz, ba$ıboş kısrr.ı kendini yere attı, bir kısmı kalmiş'ı. Yere düşen hortumdan da Fakülte binasına kaçtı. Öğrenhırsla fışkıran sular, caddeye j'a cilor «.ıraların arasıns yatmışlar, yılıyordu. Su fışkırtmıya devam kurşunJanmama gayreti içindeyeden arkadaşlarının himayesinde dıler. Bir arriık tereddütten sonra, bir kaç Fakülteli genç, baçlarında Lahçer'e kalan öğrenciler de kenbir asistan o'duğu halde arazözü dile ini bınanın ıçıne attılar. Bir zaptettiler. Şofor mahalline oturan andı binanın duvarlan delik degenç asistan, arabayı vitesten çı şik olrrrjş, camlar kurşun darbelekarttı ve aşağı atladı. Sonra ara riyle 'iımarnen kınlmıştı. îözü, iki fakültenin arasındaki yo(Tarın: Fakülte duvarlanndakl kuştan aşağıya doğru ittiler. Bu kursun izleri) YAZİLAR: Elinde eopu kin ve nefret dolu bakışlar'a yakasından tuttuğu gen cin düşunen kafasına çiddetle vuruyor ve garip şivesiyle: «Hem dersine çaliFmiysin, hem hükumete karşı geliysin...» diye baeırıycrdu. Bu ?ri^ Pİine t.ısat geçmiş ba?it insanın, okumıış, aydın insana karşı duyduğu küçüklük duygusunu ne de guzel ifade ediyordu. Sahne Ankara Hukuk Fakültesinin bahçc.^iydi. Perde saat 9.30 da açılmıştı. Oyuncular Fakültenin ümit dolu.bir yarını ifade eden gencecik, korpe ogrencileri i!e polis elbisesi cıydirilmiş bir takım insanlardı. Dramın rejisorluğunü Ankaramn sabık Valisi Dilâver Argun ve sabık Emniyet Genel Müdüru Cemal Göktan üzerlerine almışlardı. Seyirciler, Ankaramn sâkinleri, biliyorlardı; sahrrede oynanacak olan bir dramdan başka bir şey değildi. Ama bu kadar feci bir dram oynanabileceğini düşünmemişlerdi. 29 Nisanın ıhk. güneşli bir sabahına uyanan genç öğrenciler ne bilirlerdi o gün kendi vatandaşlarının kurşunuyla öleceklerini, ne bilirlerdi yaralanacaklarını. ne bilirlerdi öldüresiye, kıyasıya dovüleceklerini?... . Aslında istedikleri o kadar mâlumâne bir arzuydu ki... Hürriyet iftiyorlardı. Adnan Menderes çekilsin istiyorlardı. îstiyorlardı ki Anayasa saygı görsün, rafa kaldırılmasın... Birinci dersin sonunu ilân eden ril se.«i koridorları do'durduğu zaman bütıin sınıüar bir anda bo5almış. öğrenciler mânâlı mânâlı birbirlerine bakışmışlarriı. Bir an sorira, sanki görünmez bir kuvvet onları emri altma almışcasına, Fakültenin bahçesine taştılar. Caddeye inen taş mercivenlerin önüne kadar gelerek durdular. Caddenin karşı ka!d:rımında Demokrat Partinin polisleri harb nizamına geçmişlerdi. Biraz ileride duran sabık Vali Dilâver Argun yeşil Cadillac'ının içinde oturuyor, galiz küiür'.er savururken «Şimdi sire göstereceBİm» diyordu. Gösterdi de... Bahcede «Hür.riyet, hürriyet» diye basıran «Menderes istifa. Menderes istifa» diye haykıran gençlerin üstüne polis elbisesi giydirilmi? bir takım insanları saldı. Bir anda ortalık karışmış «ilâhlı ve coplu polisle bas ederaiyeceğini anlıyan öğrenciler Fakülte binasına doğru kaçmıya başlamışlardı. Coplar inip. kalkıyor, yakalarından tutulan öğrenciler beş on polisin tekme. tokat, yumruk, cop darbeleri arasında hazır kuvvet arabasına bindiriliyorlardı. «HAYIK. SUSMIYACAĞIZ GENERALİM. SİZ SUSUN Ankara'nm sabık Örfi îdare Kumandam halkm talebenin üzerine ateş açması icin askere emif veren Gen eral Namık Arğüç; Hürriyet, Hiirriyt diye bağiran talebeleri bizzat dövmeğe sUsturmağa çalışıyor. Cop, hattâ kurşuna karşı kahraman çocukların cevabı sert ve kesin: «Hayır, hayır susmıyacağız, Generalim. Siz susunuz, siz. Çünkü biz Hürriyet diye bağırıyoruz. Dünya tarüıi Hürriyet diye bağıranların sustuğunu yazmadı daha » YAZÂMADIĞIMIZ YÂZİLAR: Geceyi ((Hürriyet, Hürriyet» diye sayıklıyan gençler sabah mlıkaddes vazifelerine dönüyordu Buğün 29 nisan cuma... Istibdada, hürriyrtsizliğe, adalet sizliğe, haksızlığa, kısaca insanhğa sığmıyan her çeşit hareketlere karşı, asîl Türîî Gençliğinin girismis olduğu mücadele devam ediyor... Geceyi, hürriyet hürriyet diye sayıkhyarak, evlerinde, yuvalarında geçiren on binlerce genç, sabahın erken «aatlerinde mukaddes vazifelerihe tekrar dönüyorlar. Tek düşünceleri: Hürriyet!.. îsml var olup da, kendi yok olan hürriyet. Birkaç şakşakçımn, bir kaç midecinin alkışlariyle «ne oldum» delisine dönen Başbakanın ikide bir, bahsettiği sözde hürriyet değil.. Insan haklanm tanıyan bir hürriyet düşünüyorlar... Bu hürriyetl elde etmek için */Imle direniyorlar. ölümden, efen dilerine yaranmak için, hiç çekinmeden ölüm saçan polislerden korkmuyorlar. Korkacaklan da yok.. Kararh. Andiçmis bir ker« Üniversite bahçesinde: « ölünciye kadar, hürrlyet möcadelesinden razgeçmiyeceğiı! demişler. Ne olursa olsun, artık dönülmez bu yoldan. Bu mücadelenin sonu ya «var olmak» Teya «yok olmaktır»... Lise sıralarında okudukları Namık Kemaller, Ziya Paşalar, Tevfik Fikretler, Meh met Akifler, Süleyman Nazifler ve nihayet son kuvvet kaynaklan olan Mustafa Kemaller neden ebedileşmişlerdir?... Neden fân! vücutlan ebediyete lntikal ettiği hal de, bugün bütün haşmetleriyle, dipdiri karşılarında duruyordu?... Niçin yaşıyorlardı ve yaşamışlardı?... Bütün bu soruların cevaplan bir çimşek gibi yanıp sönüyordu gençlerin beyninde: Hürriyet için! Hak lçinî... Adalet Için! îşte sabahın erken saatlerinde, Beyazıt Meydanma doğru akın akın gelen gençler, kısaca bur.lan düşünüyorlardı. Bunlan düşündük leri için de, korkmuyorlardı, kuvvetleniyorlardı... Saat 9... Beyazıt meydanmdayım. Daha doğrusu. Hürriyet Meydanmda... Fakat, istibdat usağı dünkü polislerden kimseyi göremiyorum ortalıklarda... Yok onlar. Nerde?... Nereye sıîmmıslarV Ne tertipler tasarlamaktalar? Kim senin biHiği yok. Askerler. kendileHyle birlikte Hürriyet Meydanını dr.irluran eenç lere, ievgiyle bakıyorlar... Hayranhkla «eyredlyorlar... îftîhtr •diyorlar bu genç kardeşleriyle... fOnun için d« hiç ^ir müdahalcde bulunmuyorlar... Saat: 9.45... Ünivergite kapııınJayım. Kapıda bir hademe kar^ılıyor beni. Eliyle geçmeme mânl oldu. « Oöster bakalım kartını, dedi. Göster!...» Sert re •mredid bu sual karsınnda şaşırıyonım. «Ne demek diyorum. Yenl bir usul mü ieat edildi?...» Hadem» gfllüyor bn gualime. « Hayır, diyor. Yenl bir ihtlyat tedbiri de... Polisler girroesinler diy» yapıyorum... Onun için her girenin kartını »oruyoruz...» Gülerek kartımı gösteriyorum. Bakmıyor kartıma bile... Polis olmadığımı llk nazarda anlıyor. Sadece: « Geç!... diyor. O«ç bakalım. Sen dt biıdensin...» Giriyorum Üniversiteye. Son giren ben olmahyım H, »rkamdan demir kapılar agır ağır kapanıyor. Kendi evimdeymisim gibi emniyette hissediyorura kendimi. Artık atlı polislerin, jeepH, tabancalı, bombalı poliglerin korku»u yok içimlzde. Geçemediklerine göre, simdilik onlardan bir kötülük gelmiyecek biz«... Hof onlardan gelecek korkunun lâfı bile geç miyor ya... Ama, hiç olmazsa huzur içinde, kendi kendimize bir kaç dakika geçirmenin Kfasını sürelim yeter... Saat: 11.30... Üniversitelilerden Wr parçayım şimdi... Ayni havayı teneffüs etmi«, ayni tazyik altında bulunmus, •yni mefkurt İçin mücadeley» atılan benim gibi bir gazetecinin, onlardan zaten ayn olmasına imkân yok. Saat: 11.40... Be? bine yakın Üniversiteli, bah çede toplanmış, başlan önlerinde üzgün, ve hareketsiz duruyorlar. Öte yandan Üniversite Senatosu îse. saat 10 danberi toplantı halinde. Gençlerde yavaş yaraş bir hareket başladı Bir gün evvel, kahpe polis kurşunlariyle ölen arkadaçlan hatırlanna geliyor. Manzara bütün dehşetiyle gözlerinin önüide canlanıvor... Bir gün evvelki heyecan. tekrar bir dalga gibi binlerce gencin kafasırdan geçiyor. (Tarın: Gençler şehitleri istlyor) Tek uşunce : Hürriyet îş bu kadarla bitecek değildi tabii... Polisler, kendilerinin, fotoğraflarla tesbit edilmelerini arzulamıyorlardı. Üçünü de kulağından tutup hazır kuvvet arabasına Fakültenin bahçesinden. top'ama bindirdiler. Araba hareket etti. işi bitmiş, polisler hızlarını alama «Bizi nereye götürüyorsunuz?.» sumjşlardı. Binanın içine daldılar. aline polislerden biri önce iki Ama içerde pek de dıçarda oldu yumrukla cevap verdi, arkasından ğu gibi rahatlıkla öğrenci avına «Öldürmiye...» cevabını verdi. Bugirişemediler. Gençler sıraları, ves nun üzerine yaralı olan Muammer tiyerleri kırarak, ellerine. geçirdik Taylak kendini, arabanın, bir inlert tahtalarla kendilerini koru sanın güç geçebileceği penceremıya karar vermişlerdi. Bu, müt sinden aşağı attı ve sendeliyerek hiş bir mücadele oldu. Polislerden oradan kaçtı. Arkasından Selçuk biri, sanki vücut yapısında hiç Altan ayni yolu zorlamak istedi. kemik yokmuş ve sadece bir et Ama polis tabancayı Selçuk Alyıgır.ı imiş gibi, perişan bir halde tanın ensesine dayıyarak: «Atlarve dört beş polisin kolları ara san vururum seni...» diye bağırdı. sında dışan cıkan'.dı. derhal bir Hürriyet istiyen öğrenciler!e, arabaya bindirilerek hastahaneye. vazife yapan gazeteciler sopalangönderüdi. mış, tutup götürülmüş, Hukuk FaGençler olancâ güçleriyle ken kültesi susturulmustu. dilerini korumra çahşıyorlardı. Siyasal Bilgilerdeki nümayiş Ama • karşı'ar'ında disiplinli bir Ama hemen Hukukun bitişiğinkuvvet vardı ve mücadele boşuna de, yüz yılhk temiz geçmişivle idi. daima baskıya, haksızlığa karşı Pülislfr icerdekileri de teker te durmuş Siyasal Bilpiler Fakültekcr dısrn rkarıvnr. avahava bin si vardı. Hukuk sustu. Siyasal Bil dyip götürüyorlarriı. Çıkarılanla gile'r başladı. Öğrenciler Fakülterın varalı veya «aelam olmaları nin bahçesindc Hukukçuların bının önemi yoktu. Beyaz gümlek raktığı yerden başladılar. «Hürri «Yl.'VAI.AKI TIKANLAR TIKILACAKLADİR» Bu yıkılaı yuvalar birinin beşini.i onunun değil, bütün yurdun. bütün milletin fıkır yuvalarıydı. Ankara'da Turk fikir hayatına, Türk idar^ hayatına binlerce lider binlerce önder yetistiren Mulkiye'ye yapılan tecavüz yukarıdaki şekilcie oldu. Halkının ancak "r 40 ı okuryazar olan Turkiyemizde her gü ı binlerce okul açtıklarını radyolarda ilân rden. kursuleırlon haykıran sabık iktidar mensupları, memleketimizin en guzide okullarını bu hale soktular. En t^miz evlâtlarına bo'v. el saldırdıiar. Memleketm yuvalarını jıkanların yuvaları ergeç yıkıiacaktı. Bu^un o harabelerin üzerinde Hürrıye bayrağı dalgalanıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle