19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tKI CUMHUEIYET 8 Nısan 1960 DÜNYA HADİSELERİ IMlElllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllUIIIIIIIIIIMIIIIIIHIIIIIIIItlllllllllllllllflllUllllllllllŞllll Slyah ırkın kazatdığı ı yeni bir zafer Adana Güvenlik Konseyinde İngiltere Hükümetinin çekimseı kalmasının mânası çok büyüktür. İngiltere bu karariyle politikada hâkira olan realizmi idealizme feda etmistir Yazan: M. PİRÎ i Güvenlik Konseyi Güney Afri1 ka olaylarını müzakere etti ve ittifaka yakın bir ekseriyetle Cap u..ı *.= takbib ... • faükümetini . • , • etmiye karar verdi. Bu karara karşı Fransa ve İngiltere çekimser kaldılar.. Fran sa bn çokimserliğin sebebini, bir memleketin içişlerine müdahale edilemiyeoefi sebebine dayadı. Kendi nolctaı nazarına göre haklı idi. Çünkü buna benzer durumlar Cezayirde die olmuş ve Fransa ayni tezi Ceıayir konnsunda, kendini savunmak bakımından ileri sürraüştü. îngiltereye gelince onnn çekimgerliğinin mânası çok dajha şümulIü ve hir bakıma çok daha kıymetltdir. îngiliz politikasındaki realizmin, idealist bir karar karşısında Ihmal edilmesidir. Gerçi Afri kada Zencilerin, kütle halinde ve hedef gSzetilmeksizin açılan ateşle öldürülmelen bir iç meseledir, fakat ırk, din, renk farklan dolayısiyle insanlan birbirinden tefrik etme cereyanlarına karşı bütün dünya milletleri, tnsan Hak lan Beyannamesiyle vaziyet almış oldaklan için îngiltere de İnsan haklan cephesinde yer almıştır. Nitekim Afrika meselesi, Konseyd"e konuşnlurken Amerika delege*i de hiç bir kfiçüklfik dnygnsuna düsmeden evvelâ kendi memleketlnde olan hâdiseleri tenkid etmiş ve mnr» da »ö«ü Güney Afrikaya jetirmişti. ZITLMÜN FAZLASI ÎSTAN UYANDIRIR * Shapeville Zenci katliâmından sonra, Cap bökümeti ParlâmentoT « toplamış ve tanklarla beTar asker ve Milislerin himayesinde mfirakerelere başlamıştı, ilk iş olarak dört gfln gerisin periye çâmil bir sıkı yönetim ilân etmiş ve 234 tane ırk tefrikine düşman siyah renkli ve beyaz liberal lideri tevkif ettirmişti. Zencilerin bulunduğn iki sehrin yolları kesilmiş, içeri dışan çıkmak yasak edilmiş, bunrarın tepelerinde helikopterler dplastırılmıştı. Zencilerin bir mahalden diger bir mahaJle eitmelerini ise kannn yasak ediyo'dn. Tevkif edilen S3I tane Hderin 10 tanesini yüksek mahkeme tah =haberleri vapuru seyir tecrübesi yapacak | HUKUKİ BAH1ŞLER 1 HEM NALINA M1HINA Ilakiııılilı Vasıfları Diyojen'le Biz liye etmişti. Fakat ıktıdar kannn ve mahkeme kaıarı tanımadıgı için bu tahliyeyi hiçe saymış ve otılan tekrar yakaııyarak hapse tıkmışlı. On vıldır iktidarda olan «Milliyetçi Parti bütün nüfusun '»20 fini teşkil eden beyazlar namına insan hak ve hürriyetlerini çiğnijordu. ÎKt ATEs? ARAS1NDA (NGflTEirE Inçiltere Apartbeide politikasını tasvip etmediğini, geçenlerde Güney Afrikayı ziyaret eden Macmillân'ın afzından ve Güney Afrika Parlâmenlosnnun kürsüsünden ifade etmişti. Çfinkü tngiltere çayet iyi hissediyordn ki, Cap, Sharpeville, Johannesbourg, Dorban sokaklannda patlıyan knr şunlar, çöz yaşartıeı bombalar, Zencilerin sırtında ve vicdanlannda şaklıyan kırbaçlar o şehir ve memleketlerin hndudnnu aşarak tn çiliz Commonwealth'ini tehdide başlamıştır. Nitekim, camia mensuplarından Rodtae^a Basvekili Sir Roy VVelenski, Güney Afrikadaki olaylar dolayısiyle ırkların ratışmasını insanf bir yola se\k edemediŞi için tngiltereyi kendi parlâmentosunun kürsüsünden muahaze etmistir. Ayni Commonwealth'in oaşKa bir başı Nehru da Güney Afrika olaylannı kendi meclisinde dıle getironiş ve lngıltereyi tenkd »tmiştir. Sydney'de AvusiiMİyaii sençler, Gttn«y Afrikaaaki «vabşeti» protesto etmislcrdır. Afrika Zencileri, baştan asağı istiklâl peşindedirler. Ghana Ingiltereden ayrılmış, Gine Fransadan sıyrılmış, Kongo Belçikanın hâklmiyetinden uzaklaşmak İçin kanlı itıtilâller yaomıştır. Bn haller gösteriyor ki siyah ırk benlifine sahip olmak arzusnndadır. Onnn içindir ki Güney Afrika parlâmen tosu tankların himayesinde Başvekil Verwörd'i dinlerken otnz bin Zenci Afrika Isuletn diye bağmşarak (Afrika bizim memieketi Ölüme sebebiyetten sanık şamizdir) Cap'a dogrn yürüyüş ya hıs 4 yıl hapse mahkum oldu pıyorlar ve bn silâhsız fakat iraBir kişının olumune. ıki kişinin deli yürüvüş makineli töfeklerle de yaralanmasına sebp'ıyet ver| mekten sanık olarak yargılanan daJıtıhyordTi. lnçiltere Kıralivet camiası as1 Şaban Çeviren adındaki şahıs dün, lında karşılıklı gönül hoslnÇu sis11. Ağır Ceza Mahkemesınde, 4 yıl temine dayanan bir vahdettir. O ' afır hapse mahkum olmuştur. Insanların toplum halinde ya^amıya başladıklaıı gunlerden bugune kadar, hâkım lık, daıma üstun o hurmet görmuş, dığer mesleklerin Geminin 13 aydanberi dur fevkınde ıtibara ulaşmış bır mesmadan çahştığını göz önünde lektir. Beşer, ilk günunden bugune kadar her zaman adaleti aratutan ilgililer buna lüzunı mış, bulamadığı zaman «Adaletin» gördüler •' yokluğu ıçınde feryat etmiş, adalete kavuştuğunu zannettiğı zaKuzey Akdenız seferini yapan manlarda ıse, o devreyi bir saa«Adana. geraisi; dün 204 yolcu, 34 det devri olarak telâkkı eylemişotomobil ve 490 bin Hra hasılâtla tır. Adalete kavuştuğunu zannettilimanımıza dönmüştür. ğı zamanlar diyoruz, çunku mutNapoü'den kalktıktan sonra Ada lak adaletin mevcut olup olmadına suvarısı Sıtkı Beler, gemiyi a ğı konusu, bugun dahi hâlen hal çık denizde durdurarak terki sefi edilememiş olan mevzulardandır. ne taümi yaptırmış ve butun yolAdalet telâkkısı daıma çağların, cular can yeleklerini giyerek hazır devırlerın, zamanın ıcaplarına göolmuşlardır. «Adana» ile şehnmıze gelen yol re değışmış bir mefhumdur. Zacular arasında Brezılya'nın Turki manına gore, dunyanın yuvarlak ye Büyukelçisı ile Rauf Orbay da oldufunu iddıa eden kimsenin 19bulunmakta idi. Dun akşam lımanı kenceye maruz bırakılması, adamıza gelen «Adana» bu sabah saat letin tezahuru addedilmış; zama9 da seyir tecrubesine çıkacaktır. nına gore ise, cıhangır bir padiBılindığı gıbı «Adana» gemisi 13 şahın dâvacısı ile beraber, hâkim aydan beri durmadan çahştığı için huzurunda ayakta tutulması ve ilgililer bugun geminin seyir tec o padışahın ehnın kesılmesıne karubesine lüzurn görmüşlerdir. «A rar verilmesı, adalet ıcaplarından dana» ayın 14 ünde son seferini ya sayılmıştır. Adalet telâkkısı nasıl olursa olpacak ve bilmecburiye havuza gisun, ne gıbi tezahurler göstenrse recektır gostersın, adaleti tevzi eden «hâkım» beşer nazarında daıma âli Sağhk haftasmm programı bır mevkı ıhraz etmiş, adalet dabugiin açıklanacak ğıtılması keyfıyeti daıma yuksek Dünya Sağhk Günü münasebe bır vazıfe olarak telâkkı olunmuş tivle bugün saat 11 de Taksım Ve tur. Butun dınler, hattâ butun içrem Savaş Derneğinde tstanbul tımaı mezhepler. gorus zavıyelerı Sağhk Müdıirü Kâmil öner tara ne kadar ayrı bulunursa bulunfından bir basın toplantısı yapıla sun, esas umdelerinın başına adacaktır. let meıhumıınu almışlardır. Bu sene Dunya Sağhk Günü'nün Peygamberimiz, bır saatlik adamevzuu «Temizlik ve Karasinekle let icrasını, bin yılhk ibadet kaMucadele» dir. Bugünkü basın topdar âlı tutmak suretıyle, Islâm lantısında bir hafta devam edecek dını esasları meyanına «Adalet olan sağhk haftasının programı atevzıu keyfıyetını erışümesi guç, çıklanacaktır buvuk bir vazife olarak ithal etmiş bulunmaktadır. Linıon likörü 20 nisanda Hâkim, adaleti tevzı eden kimçıkıyor Tekel Idaresının yeni imal ettiği se sıfatıyle her çağ ve devırde teb limon lıköru, 20 nisanda piyasaya cile lâyık gorulmuş, o devır ve çağdakı msjnların en mezıyethçık^rılacaktır. Uzun zamandan berı tecrubeleri lerı aranarak, hâkımlık vazifesi yapılan lımon liköru için. ısmarla başına getırılmıştır. Harzeti Ali nan şişeler gelır gelmez mamul pi Yemen'e valı olarak tayin ettiği Eşter Nehai'ye hâkim tâyini huyasaya çıkarılacaktır. susunda şu direktifı vermektedır: r Yazan Baha Arıkan birısıdır. Ancak kendisine' tevdi edilen geniş salâhiyeti suiistimal eyledığı. adalet hissıni unuttuğu takdırde bu vazifenin; korkunç bır afet. bir şerefsizlik timsah oimaktan kendisini kurtarmıyaca?ı hususu da tmutulmamalıdır.» (J. F. Disours du bâtonnat J/12/ i8t;o > Hâkimlik bir muhakeme. bir mantık sanatıdır Mantık, akhrnızı hakıkati araştırmıya sevk eder. Bunur içindir ki, doğru fikirleri tork:p ec'ebılmek bskımmdan rrran tık, ba sanattır Hâkimlik ayni 7d»nanda tecrube ü^erıne müstenıt efoslara veçhe verebilmek bakıınmdan ise, bir ilimdir. Hukuk fakul'elerı. bu ilının ancak anahtarım verebilmektedir. Hâkimlik ve avukatlık gibi m«Eİeklerin haki«ci sanat ve ilmıni takviye eden, daha arğrusu vücuie getiren yer; adlıye saraylarıdır. Bu hususta bir mutefekkir diyor ki: «Hukuk ilmi ancak adliye sarayları ile, duruşma celselerinde tecrube il« iktisap olunur. Tecrübeden izâde olarak üniversitelerde iktisap olu nan hukuk ilmi, büyük makinelerır küçük kıtaaa yapılmış tecrube örneklerine; auşmanı görmeden yapılan hayalî muharebe 0yunlarına benzemektedir.» lyı bır hâkimin, kendisinde fıtIÎ olarak mevcut bulunması lâzım olan a.dalet hissini, tecrube ve hukjk nazariyatı ile telif edebilmesi U'zımnır. Hâkimde her şpyden evvel mebzu! fcır şeicjıde bulunması lâzım olan unsur idrâk hassasıdır. Başka bir deyim ile, hâkimlik vazifesinin ıcıası için, hâkimin ihatası, kavrojişı çok geniş bir kimse olDıası lszımdır. Hâkimlik mesleğının iyi bir şekılde ıfası için, her işte olduğu gıbi mesaisıne duşkunlük, çalışkanhk vasıflarının mevcudiyeti şart olmakla oeraber, kâfi değildır. Durustluk, adalet hissi, çalıskanlık gerçi hâkimiiğın birbİTİnden ayrılmıyan b n t r cuzudür. An cak, bundan başka vasıfların mev cudivetı de lâzımdır. Hâkimin ken dı ıçerisıne kapanrnış. haricî âlemle alâK<<^!r;ı kes.iıiş bir adam olmaması lâzımdır. Bazı tefikkiler hilâfım, hk\m:n, mutlak surette ceınıyct hdyatı haricinde yalüzum yoK;ur. Bilkis, ce ve felsefenin bil hassa ruhiyat kısmına itina eylemeleri lâzımdır Muhakeme etm^k bir bakıma göre, kVrşısinîakinı ıstıcvap edebilmek sanatıdır. Isticvap edebilmek sanatı, bir hâkim için o kadar yük bir meziyettir ki, halk dilinde dahi «maznüna bölbul gibi söyletiyon seklinde ifadesint almış bulunmaktadır. Bılhassa ceza hâkimlerirıin, fcıyds Ve ıstidlâl işlerinde birer fuh mütehassısı olmala». lâzım ıjelmektPuir. Böyle olmadığı takdirde hâ»ım, yalnız hâdiselerın ntuhakemtMnı yapmakla iktifa ed«cek, hâdıseyı vücude getirenlerin derinliklerine inmek imkânını bulamıyacaktır. Her dâva bir küldür. Hâkimin vazifesi huzuruna getirilmış olan bu küllü. cüzülere ayırmak, parçalamak tır. Ancak bundan sonradır ki ılmin ve tecrübenin yardımı ile bir terkip yapmıya başlıyacaktır. Huzuruna gelen dâvayı cüzülere ayırmadan, dâvanm harıci şeklıne bakarak verilen hükümlerin ne adaletle ve ne de hukuk ilmıyle te'lıfine imkân yoktur. Unsurlarını kendi vahdetinden almış bir dâva, kendi. şeklini muhafaza ettiği rn'üddetçe, hâkimin huzuruna gelnıek ihtiyacını duymıyan bir variiKtır. Hâkimin huzuruna gelmesı çözülmesi, cuzulerr ayrılması ve hukuk ile tecrübeye dayanan ilmin ışığı altında yeni bir terkıbe kavuşrriası ıçındır 1 nun içindir ki îngiltere çok zor g i r bir dnrumdadır. Efer Cap hükümetini tutsa, asıl kendisine baflamak istedifi halkı müteessir etmiş olacaktır. Halkı tutsa, Commonwealth mevhnmesi sarsılacaktır. tş bnnnnla da kalmıyacak hükümeti tntar&a, bütün Commonwealth nmumi efkârını karşısında bn'acaktır. Onun için Birleşik Kıralivet hükümeti adalet ve insan haklan istikametinde düşündügünü ifade için, Güney Afrika iktidarını haklı çıkaracak bir beyanda bulunmadı. Ona uysrun oy vermedi ve böylece çekimserliği, Cap hükümetini nâzikâne tasvip etmemek mânasını ifade etti, ve bn işi de tneiliz diplomasisine vakışan bir incelikle yaptı. Ve ne olursa olsnn. büyük ıstıraplar. acılar. haksızhklar pahasına da olsa siyah ırk bir zafer kazandı. vah ^ AYTEN DEMİRAĞ İle KAYAALP DEMİRAĞ Evlendiler Liman Lokantası 7.4.19(50 Tiıııııııııııııııııııımııııııııııııımıi' NERMİN GÜRSES İle Muhasip Malî Müşavir M. KEMÂL GÜRSES Bir erkek çocuklarının dünyaya geldiğini akraba ve dostlarma müjdelerler. 7.4.960 rllllllllMIIIMIIinTlllllillllllMIIMII' hayvan terbiyecisi geldi Fernando Emanael Bibbo adında bir Italyan vahşı hayvan terbi yecisı dun sehrımıze gelmiştır. Avrupadakı belli başh buyük sirklerde uzun yıllar çalışmış olan Fernando E. Bıbbo, şimdiye kadar altı aslan yavrusunu büyütüp ehhleştirerek. çeşitli sırk numaraları öğretmiştir. Bir keresinde terbıye ettiği aslanlardan birinın tecavuzune uğra yıp ayağından' ve kolundan ağır şekilde yaralanmış olan vahşi hay van terbıyecisı, bu boğuşmanın hâ tırası olarak topallayarak yürümpktedir Bır muddet evel bakır fivatlarına zam yapan Etıbank bu sefer fiatlarda bır ındırme yapma luzumunu duymustur. Tonu 9360 liraya çıkarılmış olan Ergani bakırı bu sefer 8840 liraya duşurülmüştur. Yeni fiatın derhal tatbikına başlanmıştır. Bılindığı gıbi Etibank tarafından bakır fiatlarına yapılan zam bakır esya ımal eden fabrika VP imalâthaneleri zor duruma duşurmüş ve bunları hariçten ^elen mamullerle rekabet edemez vaziyete sokmuştu. Yapılan ındirmenın bakır iraalâtçılarını memnun edeceği umulmaktadır. Bakır fiyatları düşürüldü SAYIN SUBAYLARA R A İ F S U L T A N Sirkeci, Aşirefendi cad. 11/4 dski terzihanesinde TAKSİTLE askerî ve sivil elbiseler yapmaktadır. Tel: 27 21 06 PROPAGANDİST ARANlYOR Buyük bir Uâç fabrikasının Anadolu propaganda kadrosunda çalıştınlmak üzere doktor, eczacı ve veteriner aranmaktadır. Çok müsait maddî şartlarla çalıştırılacak arkadaşların hiç bir ek görev; olmaması elzemdir. Taliplerin, P.K. 293 Beyoğlu adresine müracaatları rica olunur. 1 NtSAN 8 SEVV AL 11 a 6 o V. £ a M K ] 5 33İ12.16|15.56|18 41 20 15| 3.48 1 E. J1O.52J 5.36| 9.1(^12.00; 1.35 907; Sabır. hâkirr.hs vszıfesınin tenıeI taşıdır. Ta'afjaı soyhjecekler, yszacaklar. yeni dplıller irae edecekler ve belki de hâdise ile alâkadar olmıyan vasıalardan bah sedectklerdir. Hâkimin vazifesi, büyük bir sabır ve feragat içersinde bütün bunları dinlemek, hukuk ve tecrube minerıgıne vurmaktan ibarettir. Acele etmek, çabuk iş çıkarmak hevesi ile surat gostermiye kalkmak kadar. hâkimlik vazifesi için tehlıkeli olan bir husus yoktur. Hâkim hukum verırken zekâ ve kabillyetin son haddine çıkmak mecburiyetindedir. Verılecek olan bır gunluk markumiyet hukmünün, kendisı gıbi bir insan, bir mahluk olan muhatabının ruhun«Hukum vermek ıçın, insaniar ada yaratacağı elem ve ıstıraplan rasmdan oyle bır adam seç ki, d'ışunmek değıl, nattâ bızzat kensence halkın en değerlısı bulundui çeitiyormuT gibi duymak, hâsun, işten sıkılmasın, duruşmada kımiık vazifesinm belli başh unhuzuruna gelenlere, sinirlenerek surlarınrlan riricidır inada kalkışmasm, hatasında ısrar etmesın, hakkı gbrduğü anda, hak Hâikı.ııin mâşeıı %ucdanının kaka donecekken, dili tutulup kal mıyet i;?risınde yaşn anları muha bul edtbileceği bn şekilde bır hümasın, meseleyı derınliğine kaiar keme etmek, onlar hakkında hü küro vefebilmesı. beserı ihtryaçlar anlamadıkça, vehleten hasıl ettiği kum tesis eylemek mecburiyetiride don nıüstağnı olmasrna bağlıdır. kanaati kâfi görmesin.» (Turk ts bulunan hâkimin nruhakeme e Aüe rcağıııdakı hir huzursuzluğun lâm Ansiklopedisi Sahife 397). debümek fikır ve ıktidarını el ağırlığı altında bulunan, mâli vaHâkimin nasıl telâkki edildiğine de edebilmek için, cemıveti hak ziyetınin vehametini düşünen bir dair şarktan verdığimiz bu misa kiyle tanımış olmak merburiye hîkimin vereceğı hükümde, mutle, bır de garptan bir misal ver ti vardır. Çunkü hâkimin muha j la*k bir isabet aramıya imVân yok mek yermde bir hareket olur. keme edeceği, h^.Mtında huküm tiıv. Osmant.' tmpâratorluğu devvazifesini Jules Favre*in 1860 da Baro reisi \ utu'le getirectği heı hâdise ce \ rinde «mpden' hukuk» seçilmesi munasebetiyle irat et miyet içerismde ıfieyan etmekte, 1 görmüş olan Mecellt, 1812 nci madmiş olduğu nutuktan aldığımız şu toplumun herhan?: scsyal bir rna doslnde «Ketfef, sçlık. uykusuzluk satırlar, hâkîmin garpta nasıl te cerasını in'kas ettiımektedir. Hâ gibi doğrj düşumnıye mani olalâkkı edıldiğini çok veciz bir su k mtn bu hâd'celerın tahlilini y« btiecek biı ârıga ile rahatsrehk durette göstertnektedır. Favre diyor pîbilme ? i, bu vakaîarı parçalara yan» hâkimin liÜKÜm veremiyeceayırarak, o parçalardan bir terkip ği kaidesini koyrnaktadır. kı: «Medenî mılletlerde en yuksek meydana getirebilmesi. kendisini hâlciiTili'c vazifesinîn üzerinde hissin hak mefhumu olduğu bir asrî hayatın icaplarından uzaklaş en eremm.yelle durulması lâzınv hakıkat ıse. ilk göze çarpan ihtı tıfmaması ile kaimdir. gelen husus, hâkimin vicdanî ka«Fabreguettes», son îsır hukuk naEtine i»tmjf eden takdir'hakkıyaç, ilme dayanan mevzuat ile bî taraf bır adalettir. Bu zarurete ce edebiyatmda müstesna bir mevkii âtv ki: bunu d«r syrı bir yazımıza vap veren hâkimlik muessesesi, olan »Huküm verme sanatı» adU mevzu rttihaz etrneyi ' düşünmekdevlette hiç kimsenin ehemmiye eserinde, bu hususu şöyle izah ettinı azaltamıyacağı bır mevki iş mekteiir: «Hâkim, cemiyet tnakigal eder. Bunun içindır ki, bu mü nesini harekete getiren çarklann esseseain mustakil bulunduğu her esrarını, faciaları, bunlann taikle yerde hâkimler sınıfı, hakiki hür rıni, beşer mudlıikesinin inceMkmeti nefsinde cem etmiş olmak lerini tanımak, bilmek, tesbit ethakkına sahip bulunurlar. Hiç bir mek mecburiyitindedir. BaçkalanNüshası 25 Kuruş vazıfe hâkimlik kadar mukaddes nı muhakeme edebilmek' içm, ha Harld ve guç değildır. Öyle bir vazife yat tecrubesine Shtiyaç vardır. H* LiraKr. Llr» Kr. ki, bu vazifeyi yuklenen kimse, kımin her şeyden evel bir insan 1S000 Sınelık 75 00 ' ' beşeri zaaf ve ihtirasların fevkin olması lâîimdır» 80.00 H ayük 46 00 de bulunmak mecburiyetindedir. Vukarı la da işaıet etmiş oldu 9 «Thk 44.00 itetl Kendisini cidden muğlak bir me ğumuz vs^hı'e hâk'mın, kelımenin Baean ve yayan saiye hasrettiği halde, bu mesai tam mânası ile hâkim vasfıni aCumhurtyet Matbaaeılık ve nin mükâfatını herhangi bir şoh labilmesi için kud'etli bir surette Gazetecilik Türk A ı m n t n Şirketl Cağalo«!u Halkevı sokak No 3»41 retın debdebesmde değil, ancak hukuk ilmine vâkıf olması kâfi vıcdanınm sâkin huzuru içinde değildır. Hukuk ilmine vukufu'debulmaktadır Öyle bir vazife kr, recesinde olmasa bile, ona yaWh NÂZ|ME NADİ tahdıt edilmış menfaatlerin daimi bir surette, asrrmız efkârına yol Yao tJTCTfrA *rirîen""ttra're eden hâmisi, zulüm, cebir ve hılenin gcsteren iktisadi ve içtımai ilim• . Metul Mfldüt yorulmak bilmez düşmanıdır. th ltıden de nastbedar olması lâzımÎLHAN BARDAKÇI timam ve şefkatini en âcizlere k» dır. Gaz«t'i4rifz«''iîBnaeıiİWf evraî Ve yazı( dar uzatan bu vazife, asri ccmiyeHâkimlerin hukuK lmi derece Iar neşmUlsin «Ulmecüı iade edıtmez tin en muhteşem âbidelerinden sınde, felsefe ile ıştigai etraeleri t mesuJijret kahul «ditmez ıııııııııiMiıııınııııııııııııiHiııııırınifi Kadın kendi havasında, boyuna kıımdsn, ktzının aptalh tından, başına konan devlet kuşnndan, aptalhfı yüzönden knşu kaçıraoğmdan babsedip doruyordn. Dnynyor,. anlamıyerdn. Aklına çok yatmıştı şn iş. Nursen mâdem Nnb diyor peygamber demiyerdu . Motfaca girdi, ikilik yeşil cez ve'yi aldı, sürahideki sndan dol dnrnp küçük itpirtolnfa «tnrttn, yaktı ispirtolugu. kendileri kaçırmasınlardı devlet knşnnu. Yarın çrtisuzun, baldırı çıplağın biri hertti ahverirdi avncna. bitti gitti. O kadar mal, mülk. para gürrr diye geçer giderdi. Şeker, kahve koydu, uznn nzun karıştırdı. Doğrusn bu işi komşusunun insanlığından beklerdi. Fena kadın değildi Leman dogrncası, Sağda solda gezip dolaşıyor. kızından fanla boyanıyor, kab kahasını attı mı mahalle çınlıyordu ama, bir fenalığını gören olmamışrı. Hem canım nelerine lâzımdi iyiliği, fenalıgı, Ona doknnfnıyan yılan bin yaşasındı. Şu "işin üstesinden gelsin de, isterse çenel eve soyun sun, sermayelik yapsin! Kabarsn kahveyi fincanlara nöldü, ispirtolugu üflevip. e 'inde duman duman kahveler le komşusunun yanına geldi. Kusura bakıîıa Leman ha nımcıŞım, beklettim seni. A rica ederim.. Ne zahmet ettiniz? Senin eibi hatırnaz komşuya zahmet ne kelime? Eksik olma eanıra. O »enin iyiliğindeıı... •*" v " " Kahveleri hSpnrdeterek içiyor, konnştnnyeriiTdı. Bir ara dışarda bir kapının deli ^eH * çıldiğı, deli bir »hgin bir Rekenrol parçasını e\'in içlne yay dıfı dnynldo. Anhe; Uyandı bizim deli oğlan! dedi. *' Kim? Erdal mı? Kahve fineanım bırakıp k»l kaTken: " Evet, dedi. Gidip bakayım Dışan çıktı. Bn soğuk havada atlet fanilâsıylaydı.Boynnnda peşkiri. Annesinin, içeriyi kaşla gözle işaret ederelc bir şevler anlatmaga çalımasıyla Mlıfı kesti. rtnramamıştr. '• Ne? dedi. 3«s, krjmşu var'. Kim? Leman hanım .. Erdal yüznnün bir yanak h: reketiyle nmnrsnzlnğunn beliı terek musluğa yüriidü. Islık veniden, hem de öneekinden daha güçlü. evin içine yayıl tnaîn başladı. Anne komşusunun vanın? dönmüştü: Deli dolu ama, saj olgnn çocuklanmm en hayırlısı, en hakikatlisi. DS«ün Leman ha nımcığım, sen hem üniversite de oltu, hem d> haftada yÛ7 liralık iş bul! Leman çeçenki gibi gene bı yık a'Mndan gülerek Maşallah cin gibi, dedi. (Arkası var) | % iyojenle aramızda pek az fark bulunduğunn hiç düşöndünüz mü? Diyojen bize pek benzermiş. İki bakımdan. Fıçı içinde oturması bakımından bir, güpegündüz elinde fenerle gezmesi bakımından, iki. Bir kere ha Diyojen'in fıçısı ha bizim gecekondular. Sonra, onun fenerleadam a raması, bizim fenersiz, ilâç aramamız. O, aradığını ömrü boyunca bulamamış. Bizim bulabilecegimiz de şüpheli. Hattâ bu gidişle daha kesin bir söz edip, bulamıyacağımız şüphesiz, diyebiliriz. O kadar güç bir iş midir ki, şu ilâç meselesini bir türlü yoluna koyamadık gitti? .. .. Zaten bir iş bozulmaya görsün. Düzelmesi bir nesıl suruyor. Eczahaneler şimdi yeni bir yol tutturdular. Bir ilâcı arayıp oulamıyana: Yakında gelecek, diyorlar. Gümrükte. Neredeyse çıkar. Simdilik şu yerlisini kullanın. Terkibi aynıdır, tesiri de öyle. Belki doğrudur. Eczahaneler de haklı. Ama bazı ahvalde bu türlu ilâç satın almak konyak } erine rakı, çay yerine kahve ile punç yapmağa benziyor. Gerçi şimdi, ilâç Jabrikaları mız garptaki benzerlerhle iyiden iyiye rekabete girmiş durumdadır. Ama ilâç öyle bir şe>dir ki, sıhhat üezrindeki tesiri, biraz da mâneviyatla karışık 0lunca kendini gösterir. Muayye n bir hastalığına muayyen bir ilâcın iyi geldiğini tecrübe ile anlamış bir insana; hattâ ayni ilâcı başka bir isimle, başka bir ambalâj içinde verip içirdiğiniz zaman, alışık olduğu 0 ilâç bile tesirsiz kalabilir. Onun için, eczahanelerin, aranılan ilâç bulunmayınca, yerine benzerini vermeleri işe yaramıyor. Yani, ilâç işinde, meşhur şarkıda olduğu gibi «teselli kâr etmiyor.» Bir kaç gün evvel kötü bir haber duyulmuştu. Meçhul bir hastalık çıkmış, şimdiye kadar yirmi küsur insan öldürmüş. dediler. Biz daha malum hastalıkların ilâcını bulamazken başımıza bir de meçhul hastalıklar çıktığını görmek, dofrusu benim tüylerimi ürpertmedi değil. *** Haydarpaşadan Köprüye geçecektim. Iskelede \apur beklivordum. Vakit akşamdı. Kapıdan bir akın başladı. Bir pejmurdeler akını. Yırtık, pırtık, döküm döküm dökülen üst başlarivle, bilhassa mide bulandıran kokulariyle, sırtlarındaki mahijelı meçhul murdar denkleriyle, acayip bir kalabalık. tstanbulu dilencilerden kurtarmak için mücadeleye girenler, şehrin yeni bir partallar istilâsına uğradıâını elbette görüyorlardır. Ne >azık ki bunlarla mücadeleye de imkân yok. Istanbula tursitik şehir diyoruz. Turistikse, kökuları sizi. beni olduğumuz verden kaçıracak kadar kerih bövle kalabalıklar neci? Bu hallere göz yumacaksak, turistik şehir diye öviınmenin mânası ne? Hamdi VAROGLL MEVLİD Çok sevgili aile bü.vüğümüz " vefatının kırkıncı eününe müsadif 8 niaan 1960 cuma günü, (bugün) cuma n?mazmı mütaakıp Kadıköy Osmanağa Camiinde aziz rubuna ithaf edilmek üzere Mevüt okutulacaktır. Akraba aost ve din kar'ieşlerimizin teşrifini rica ederiz. CAMAT AİLESİ FAİK CAMAT'ın =' f ." ;]i!!l'!l!>!lll|||!l!l!l!!llllllllllllil!l!l!lllllllllll!l!iniinil!l!l|ll!!!llll!!l!!n!ll!il!llllll!!!lll!ll!!inillllim «CUMHURİYET» in EDEBÎ ROMAN1: 60 ın en pratik kulianma şekli: Bir kilo toz veya kesme şekeri ıki bardak su ile kaynatıp kestirdikten sonra, buna bir kilo ADAYAR GLİKOZU ilâve ederek, hazırlayacağınız şurubu, bütün reçel ve taMılarınızda, emniyetle kullanmak üzere, hiçbir suretle bozulup şekerlenmeden aylarca, hattâ senelerce saklayabilirsiniz. Daima hazır olarak elinizde bulunacak bu şurubu, istediğiniz kıvamda sulandırarak, bütün hamur tatlılarında, ekmek kadayıfı, tel ve yassı kadayıfı, baklava, her çeşit kompostolarınızda ve alelumum sütlü tatlılarınızda kullanabilirsiniz bütün . bakkallarüa ve Migros san$ yerlerinde, Ankara' da öima mağazalarında emrimzdedır Dudaklarında belirsiz bır şarkı, pırıl pırıl boyandı. Saçlarını daha sonra tarıyacaktı. Bacaâıntfaki beyaz, kirli naylon ki lotu temiz pembesiyle değişip el bisesini giyindi, saçlarını uzun uzun taradı. Ekose elbise pek açmıstı birden. Siyah mantosunu sırtma geçirip, avnada saşdan soldan, çifte a>nayla arkadan kendini iyice gözden geçirip be&endikten sonra kapnı çekti, evden çıktı. Tam avlu kapısına »önelmişti ki, Erdal'ın yattıfı odanın pencesinde Erdal'in annesi: Uğurlar olsun Leman hanım! Durdu. Hatitçe sarhoş çözlerini pencereve çevirdi: Tesekkür ederim komsum. Nere>e bövle *abah sabah? Ah sorma komsum, sıkıldım Ha sövle bir az hava alayım dedim. Al al.. Gelsene oturalım. E"p' dir yüzünii göremedik.. Gitse mi sitnese mi? Gitme si daha uvr'indn her halde. Ne de olsa Erdalın annesi. Erdal eitmedivse evde olabilirdi. Çün kü o, kardeslerinden sonra çı kıyordu e\den. Peki geliyorum Avludan çıktı. Pehlivan Alinin sokağa bakan kahve penceresi eermnde Sadi beyle Müçte ba amcanın gölgelerini farkettijse de üzerinde durmadı. Açık kapıdan girdi, kapıyı kapattı. Ah komsum, bu benim aptal kızın kahn beni öldürecek! Merdiveni çıkarken, komşusu huvur ediyor, ona hak veriyordu: Yaa Leman hanımcığım.. Ev lâd derdi işte. Ne oldu? Istemi yor mn? Merdiveni çıkmıştı, durdu: tster mi? Neymiş, Ihtiyar mıs adam.. Ayol, ihtiyar ama. zengin. Milyoner komsum. O apartmanlar, o isyerleri, o ne bilevim giyim, kuşam, yeyim. Oturma odasına eeçip karsı lıklı otnrdular. Erdal'ın annesi: Aaah. dedi, ah deli senc lik.. Şimdikllerde akıl mı var? Ne diyorsnn komsucuSum ne diyofsnn? Onnn yerinde sim dl ben olacağım da, sevinçten eteklerim zll çalmıyacak ha? Kız diyorum peki de, e\len. Âdamın ömrü buçünlnk yarınlık, Belki de gerıiek gecesi çeker carta>1 Er'lal'ın annesinin aklından kendi kızı geçti : Böylesi hani dostlar ba sına . Dostlar başına ki dostlar başına. Undan sonra otur 0 kadar mala. tnülke, koca mı fâzım? Beğen beğendifini af. Hem de etrafında pervane gibi dönenler de caba! Erdal'ın anensi yakışık alma makla beraber, kızı için bir şeyler çıtlatmayı favdadan «• zak bulmnyordu. Geçende de düşünmüştü bunu. Mâdem kızı istemiyordn, Ayse'yi verseleı olmaz mıvdı? Adam madem intiyarmış kızının çirkinliğinı hos karşılardı belki de. Sonra yüzü çirkince>di evet ama, peV övle bakılmıvacak çibi de de eil. Sonra vücudü Kıç mıo bacaklar macaklar Sokakt;» »iderlerken arkasından az mı lâf atıvordu erkekler? Dur komsum bir kahve pişîrevim ilkin de karşıhklı içelim! ADAYAR GLİKOZU • ADAYAR GLİKOZU ıJdvesı ile hazırlanacak bütun tathlann hazmı kolaydu. mı. deyi ve karacığen yormadan derhal kana kanşır ka+'ıyyen şişkinhk yapmaz besleyıcıdıı. beden'ı ve tıkn yorgunluklan çıdeıen kjvveı ve kudret iksmdır Ağızdan q\ da alamayan hastajar bile se rom halinde ghkozla beslenır i! TEREDDÜDÜNÜZ VARSA DOKTORUNUZDAN SCRUN ADAYAR GLİKOZU : NEŞ E VE SAĞLIĞJNİZIHTEK, KOZU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle