19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖRT BAŞKAS1NIN GÜNAHI CUMHURİYET Çizen: YVES SAYOL Çeviren: Mazhaı KUNT | 2 Ekim 1960 Büyük bir balk sanatkârının hayatı Naşit Bep Biyografik hikâye: S Komiki Şehir 1 Hasan Efendânin mağlubiyeti ÎAZAN: BURHAN ARPAD Fakat proğramın daha çekici Hasan efendi olmuştu. Üç numabir özelliği vardı. Komik Kel Ha rah locada oturan Hasan efendi'san efendi o gece sahnede canlan nin suratından düşen bin parça dırüacaktı. Ballı baba adlı kome oluyordu. Nasit ve Fahri de Hadide Naşit, aptal çocuk rolünü san efendiyi görünce heyecanlanoynıyacak, Fahri de, Kel Hasan dılar, hattâ ürktüler. Bu ara halk efendiye çıkacaktı. Kartela ve el da işi farketmiş, şaşıranlar olilânlarında gerçi bundan söz açıl muştu. Locadakiler yüksek sesle mıyordu. Fakat günlerden beri gülüştüler, salondan alkış sesleri yapılan hazırlıklar, ağızdan ağıza yükseldi. Paradiden «Hasan efenyayılıvermiş, Direklerarası kah diye bak! Hasan efendiye bak!» velennde duyulmuş ve Hasan seslari hep bir ağızdan duyuldu. Amma az sonra çifte Hasan eefendi'nin kualğına kadar ulaşfendılere alışıldı. Seyirciler lom'.ştı. Naşit bey, yılda bir defa ter cadaki Hasan efendiyi bırakıp tipîcaiği «Menfaate müsamere» sahnedekiyle ilgilendiler, yine için aylarca öoceden hazırlık ya Naşit ve Fahri, locadaki Hasan pardı. Proğramı uzun uzun düşü efendiyi yok bilip «Temasaperveran» ı güldürmekten öteyi düşünnür, oynıyacağı oyun üzerinde mediler. Üç numarah locada tek çaı;şır, hattâ yeni oyunlar yaz başına oturan Hasan efendi, unudırtırdı. O yılki cMenfaate müsa tulup gitti. Seyirci için önemli omere» si için de, aktör Ismail Za lan, sahne ve sahnedekilerdi. Hahıd'e cBalh Baba» yı yazdırmıştı. san efendi, bin kişilik tiyatroda Oyjnda, Kel Hasan efendi'nin Si yapayalnızdı. Onunla kimse ilgiI nop'a kumpanyasıyla yaptığı bir lenmiyordu. Oysa buraya gelişiturnede başına gelen gülünç olay nin bir bomba gibi pathyacağını, lar canlandırılıyordu. tiyatroyu allak bullak edeceğini Ptıde kantolarla açıldı. Şark ummuştu. Daha fazla dayanamatiyatrosu silme doluydu. Locala dı. Balh Baba komedisinin birinrın iki katını da kalabalık grup cı perdesi bitmeden, locanın kalar doldurmuştu. Dört kişilik lo pısını usulca aralayıp çıktı. Localarda altışar, yedişer kişi var ca.arkasını ayaklanmn ucuna badı. Salona fazladan iki yüz iskem sa basa geçip merdivenleri indi le konulmuştu. Paradi balık is ve ışıkları karartılmış antreden tifiydi. Altıyüz kişilik tiyatroda sokağa fırladı. Bir süre hızla gitavlusunu o gece bine yakın insan vardı. llk ti. Şehzade Camiinin kantolara fazla ilgi göstermiyen bir baştan bir başa dolaştı. SonŞehzadebaşına döndü. seyirciler, Zarife'yi «Yaşa! Varol! ra yine Yaktın anam!» avazeleriyle kar Mersin'in çayhanesine dönüp en şılamışlar, Niko ve Amelya kar dipteki masaya oturdu, önüne bıdeşleri daha da gürültülü ve cos rakılan nargileyi fokurdatmaga kun alkışlamışlardı. Fakat, Naşit başladı. bey kantocu kızlann ortasında «Leblebici kuvarttosu» na çıkıp : Hasan efendi nargilesini fokur«Köyden indim şehire, şaşurdum datırken, Şark Tiyatrosunun tek birdcnbire!» diye başlayınca, al tuğladan duvarlarını aşan kahka kışlar, gürültüler, bağırışmalar haları, alkışları duyuyordu. Naşit dakikalarca sürdü. Sekiz buçuk ağır basıyordu. Hasan efendı'nin td başlıyan proğramın ilk kısmı tek tip Ibiş komiği unutulmağa or.u geçe bitmiş, sıra komediya başlamıştı. Bir zamanlar Hasan gelmişti. Suflör kutusu perdenin efendi heyeti temsiliyesi'nin hüaltından öne doğru yerleştıril küm sürdüğü Şark Tiyatrosu, Nadi. Çmgırak, bir, bir daha, bir şit'le perdesini açıyordu. Patronlar Naşit'i tutuyordu. Seyircidaha çaldı. ler Naşit'e daha çok gülüyordu. Şar'i tiyatrosunun perdesi Bdl Mersin Çayhanesinin en son müş h Baba koraedisi için iki yana terisi gittikten sonra bir zaman doğru toplandıktan az sonra, o za daha oturdu. Şark Tiyatrosu, Milmana kadar boş duran üç numara let, Ferah, köşebaşmdaki Felek lı locanın kapısı açıldı ve Ko Sineması dağılıyordu, Direkleramik Hasan efendi, tek başına içe rası birden kalabahklaşmıştı, yiri girip en öndeki sandalyeye ne. Hasan efendi, görülmekten oturdu. Suratı asıktı. Gayet iti korkar gibi, çaycıdan fırladı. nah giyinmiş, yeni kalıplanmış Bozdoğan Kemenne doğru bir arfesini, kaşlarına doğru hafifçe eğ ka sokağa dahp gözden kaybolmişti. Sahneyi dikkatle süzüyor du. du. Çatık kaşh yüzü öylesine gerNaşit bey, gişe hesabını aldıkgın ve asıktı ki, basıkça ve ufaeık burrvu büsbütün ufalmış gö tan sonra, bütün yorgunluğunu rünüyordu. Sahnede Naşit henüz unuttu. Bir faytona binip Langa' yalnızdı. Fakat Hasan efendi lo daki evin yolunu tuttu. Karanlık, yer yer soluk havagazı fenercasına yerleştikten birkaç daki leriyle soluk yan sokaklarda sarka sonra, salon perdesinin bez sıla sarsıla ilerlıyen faytonda kakapısım iki yana aralayan Fahri rısını, evini düşünüyordu. Düşübey de sahnede göründü. Giyimi necek evinden ve karısından gaybaşındaki fesi, makyajı ve her rı hiçbir şeyi yoktu. Yıllardır evhahyle Kel Hasan efendi olmus li bulunduğu halde, çocuk baba» tu. Uç numarah locada oturan sı olamamıştı. Oysa, çocuk istiyordu. Çocukları olsun istiyordu. (Arkası var) Cepynthl Opero mundi Rouff ııııııııııııııııııııııı Raymonde: «Şimdi anlıyorum, dedi, beni Bu sözlen söyledıkten sonra Vernier, sert başkası sanıyorsunuz. Ne münasebet? Bar.a adımlarla kapıya doğru yürümeğe başladı. Lâbakın Raymonde, sabrımı tüketmeyin! Bekin Raymonde koşarak kolundan yakaladı ve nım ısmım Raymonde değil kı. YanıldıSınızı «gitmeyin» dedi. Vernier, kadına şöyle bir bakzaten anlatmıştım.» Bu sozler üzerine eski av tı, sonra: «Hah söyle dedi, yola gelmeğe başlahekçısı hıddetlenerek: «Pekalâ gidiyorum, de dınız... Neden evvelâ beni tanımacığınuı iddıa rfı. Ama çok geçmeden kocanız ve dostlarınız ettiniz? Bilmem... Madam de Soleure'ün, yani şimdiki Madam Joramier'nin ne mal olduğunu öğrenecekler. Nihayet ıki cürüm ortakları karşı karşıya oturdular ve genç kadın hafifçe titriyerek: «Neden beni gdrmek istediniz? diye sordu, söy liyeceğiniz nedir? Evvelâ, ikinci defa clarak parlak bir izdivaç yapmağa muvaffnk rlduğunuz için sizi tebrik etmek istedim. Lâkin E^zin Joramier ile evlenmenize doğrusu hayret ettim. Kont de Soleure'ün öldüğünü bilnıiyordum. Rajmonde daha da sarardı ve ce<rap verdi: Altı scnedir öldü. Ben bir sene ara ile Mnsyö Joramıer ile evlendim. Ama herhalds buraya sırf tebrik için gelmediniz. Evet, iontun beni kovduğundan bir müddet sonra ttcğurdjğunuz çocuğun ne olduğunu anlamak isuyordum.. Hakkım değil mi? Ne de olsa benim çocuğum... (Arkası var) ıııııııımııııııııu ı ıııııııııııı ıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı ıııııııııııııııııııııııııııııtııııııiMiı ııımmtmımıımıııımımııııııııııııııımıııımıı SITE TIYATROSU Ş İŞL İTARIN AKŞAMDAN İTİBAREN Kahveye gelir gelmez Rahmi, Vatandaş Ahmet Efendiyi sradı. Recep: Daha gelmedi. Dün ak«am nezle olmnşnm diyordu. Belki gelmez. Nezle olmaz o! însan bali bu, nezle olmaz mı? Olmaz. Neden olmaz. Olmaz işte. Ben hilmeı miyim? Rahmi Bey sen doktor mnsun? Değilim. Sen doktor musun? Seninlc lâf edilmez ki. Edilmezse, etrae! Lâfa da yasak mı var? Kalktı a! Yassıadaya gitti. Kim gitti? Tasaklar kalktı Recep Efendi. Şimdi liberti.. tstediğin gibi konuş. Derken Ahmet Efendi; Merhaba! diye içeri jirdi. Rahmi de Recebe: Ben sana söylemedim mi? dedikten sonra Ahmede: Nezlen nasıl oldu ağabey? Benim nezlem falan yok.. Rahmi Recebe Gordün mü? Ne bileyim ben, dün aksam nezle oluyornm galiba dediydi de.. (Ahmede) öyle demedin mi Ahmet Bey? Belki demişimdir.. Ahmet güldü.. Ulan Rahmi! Sen çok a . cayip çocuksun.. Ağabey.. Benim yaşım otuzu geçti.. Otuz yaşında çocuk olur mn? Olur.. Akıl yasta değil, baştadır.. Benim aklım basımda! Uzatma: Sabahleyin çene çalmıya iştihamı yok.. Sen bilirsin... Kızma sakın.. Çünkiim.. Sen kızarsan... Kızmam yahu! Kızmaam. Rahmi pes perdeden: Peki ağabey.. Kızmazsın.. peki.. (dedikten sonra daha hafif sesle) görenler Allah için söylesin.. Ahmet gülümsedi: Ağabey bir işim var scninlen! Ne işi be? Bir çay içmeye vaktin yok mu? Rahmi bu söz iiverine ayağındaki patlak kutıdurayı gösterdi. Ahmet sordu: Ne olmuş? Görmüyor musun ağabey.. Parmaklanm dışarı fırlamış.. Fırlamışsa!. Çay içmeye mâni mi? Hayır.. Hani bir kundura alacağım da... Aaal. Ama ben yalnıı alamam. Sen maldan anlprsın da beraber alalım dedim. Olur, Ne zamyn?. Şimdi gidelim.. Çayları içer, gideriz. Çaylar gelmişti... Rahmi bir nefeste çayı içmeye teşebbüs edince ağzı yandı. . Vay anaaam . Yandım be!. Bu kadar da sıcak çay olur mu? Çavııı sıcağı makbuldür. Aferin Recep.. Çok güzel çay yapmışsın.. • Recep: Afiyet olsun Ahmet Bey.. Rahmi: Bize afiyet olsun yok mu? ıııııııııııiıııııııııııııııtıııııııııııııııııı koy da bir kere de öyle bakalım. . Adam gitti.. Bir deri taban getirdi.. Ahmet: Yok yok.. deri fark etmez. Mantar taban getir.. Ama mantar taban.. Getir de sonra konuş.. Sen nezle olmazsın Rah Benim numaram yok. Gitti bir çift taban getirdi.. mi Bey.. Numarasız adam olnr onu da koydular. İki kunduRahmi çayı içerken: mu? rayı Rahmiye giydirdiler. Olmam ya!. Ensyi mi Ben numarasızım.. RahYürüttüler.. yim ben? diye konnsmasını mi epeyce içerlemisti.. Tez Şimdi rahat ağabey! Eczacı Bey duydu. jâhtar. Çıkarma öyle ise (tezgâb Rahmi Efendi evlâdım. Şunları bir prova ede tara) Kaça bunlar.. Nezle bir nevi taharriişdür. lim... Mostrada görmediniz mi Hemen bütün memeli hay Onları ben prova etmem. 74 lira 52 kuruş. vanlarda olur. Sen de onlar Neden?. Son fiyat mı? dan birisin.. Binaenaleyh... Ben «lyah beyaz istiyo Bizde pazarlık yok.. Rahmi fena halde bozulda: rnm. Şunun kuruşunu lira, li Eczacı Bey.. Ben memeli Tezçâhtar rasını kuruş yapsak.. miyim.. Bu göğsüme bak!. Kızma kardeşim.. öylesi Anlamadım.. tman tahtam takır takır.. Be de var. Hani ben sana modadır Ahmet yüksek sesle: nim meme neremde.. diye buııları çetirdim... di 52 lira 74 kuruş verelim. yerek kutuyu açtı.. Siyah Eczacı Bey gülümgedi.. Sermayesi daha fazla, biz Evlâdım.. Sen tarihi ta beyaz ama vitrindeki kunduziyanına . raların aksine onların altı bii okumadığın için bilmez Vzatma 55 lira versek? . gin. Bizler memeli hayvanla beyaz östii siyah idi.. Bunun Yirmi lira eksiğine mal rız. Hayvanat ilminde böyle altı siyah, üstü beyaz... mı satacağız? tasnif edilmiştir. Sen de onBunlar baska.. Rahmiye: lardan birisin, ben de... Iste siyah be\az. . Gel çıkar, kunduraları. Estağfurullah Eczacı Ama bunların.. dnr baTezgâhtar: Bey.. Ahmet ağabeyim de kayım. , diyerek kunduranın Almıyacaçınızı biliyoröyle mi? birini alıp, vitrindekilerle dum. Ben müşterinin gözün Ahmet Efendi de öyledir, muka.vese etmek için dükkânden anlarım.. Zaten hep eziRecep Efendi de... Hattâ i dan rıkarken tezgâhtar: yet. . Sende o kundurayı gimam efendi de.. Dur bakayım.. nereye yecek surat mı var... deyince götürüyorsun kundurayı . Eh, naaapalım.. EUen Rahmi elindeki yeni kundugelen düğün bayram. Siı da Mesturaya bakacağım rayı kaldırıp sokağa fırlatha iyi bilirsiniz; ama benim da maz mı?. Kundura yoldan gememem falan yok.. Biz öyle mosturaja ba çen bir kadına çarpınca ka Vardjr, var... Oırnn için kanlaıı çok gördâk.. Elini dın: »iz ctc nezle olursunnz. brn yakar senin o kundura bırak Aaaay.. dizim... Hay Alde, hattâ en büyük hekimler bakayıra.. deyince Ahmet i lah kör etsin.. çorabım da de . Çünkü bunlar . çerledi.. Rahmi ver o kundurayı kaçtı.. dâvacıyım... diye bağı Memeli hayvandır derınca halk toplandı.. Kadın bana!. dedi ve alarak dükkânmek. içeri girdi... Ahmet Rahmiye: Evet! Söyle bakayım. dan çıktı.. Rahmi de pesin Çabuk kunduralannı Hepimiz memeli hayvanlarız.. deıı.. Tezgâhtar siııdi.. Mosgiy... diye fısıldadı . Diyemem Eczacı Bey.. traya baktılar. Ahmet: Tezgâhtar, kadının elinden Bnnlar. mostradakilere Ben utanırım.. kundurayı çekerken kadın: Eczacı Bey gülümsedi.. Ah benziyor mu? Dâvacıyım.. çorabım yır Onların altı siyah, bunmet o sırada: tıldı .. El âlemin kafasına ların üstü.. Hadi kalk gidelim.. diye kundura atıyorsunuz... Biz mostradakiler gibi harekete geçti.. kalktılar» Biz atmadık.. müşterinin istiyoruz. • Sizin numaranız kalma biri attı... Rahmi kunduracı dükkânıdı.. nın vitrininde bir kundura Kim attıysa.. kunduravı Mostradakini çıkar.. ;ördü. Tarısı beyaz. yansı sivermem.. diye münakaşa bü O size küçük gelir.. yah.. yümeye yüz tuttuğu sırada Gelsin.. Bir kere dene Ahmet Rahmiyi kolundan çe Şu kundurayı çok beğenyelim. . dim.. dedi. Ahmet, kin münakaşadan istifade ka Şimdi kim çıkaracak.. pıdan çıktılar.. ve yandaki l laıı Rahmi alaca bulaBoşuna bize eziyet etmeyin! ca kundura senin nene? dükkâna girdiler. Burası bir Ahmet direndi: Çok içim çekti ağabey!. korsacı dükkânı idi.. Rahmi Çıkar onları, çıkar . da sordu: Almazsam gözüm açık gidesinirlenmeyim. . rim. Ne olur? Sizde kundura var mı? Sinirlenmeye hakkınız Pekü. öyle olsun... Adam şüpheli şüpheli gülyok.. ben .. Girdiler. Ahmet Efendi: dü ve: Tezgâhtarın kolıınu tuttu Şu mostradaki siyah, be Haydi kardeşim.. Lğrasve mostraya götürürken: yaz kundurayı çıkarır mısıma bizimlen.. Kunduracı yan Ay! Tavas ol kardeşim.. nız? daki dükkân.. Burada kunTezgâhtar elindeki çay ka Kolumu koparacaksın! duraya benzer bir şey var Kunduraları çıkardı.. Rah mı? deyince Ahmet: dehini bir kenara bıraktı. Ke minin ayağına büyük geldi.. yifsiz keyifsiz: Kusura bakmayın:, AceTezgâhtar. 75 liralık mı? midir de.. Sizde kasık bağı Ben demedim mi? BoşuFiyatına bakmadım.. Siyah var mı?.. na eziyet! beyaz.. Ismarlarsanız yaparız... Sen küçük gelir, dedin, O kundura sizin ayağını Ne kadar zamanda? bu büyük geldi. za küçük gelir. Bir ay sürer ama, size r.vmadı ya sen ona bak!. 15 gnnde veririz. Benim aj ağıma defil. ar Uyar o. uyar. Öteki ayakadaşın ayağına.. (diye Rah Ben yarın gidiyorum. ğı da giydir.. mi vi çösterdi). bekliyemem.. Adam söylenerek onu da Adam gitti.. Kutulara bak Hayır ola ağabey! Bizgiydirdi.. Ahmet Rahmiye: tı.. Açtı kapadı.. Merdiveni den habersiz nereye? demez Şöyle bir yürü bakalım.. mi?. dayadı, yukandan iki kntn aldı.. geldi... Rahminin önii Rahat mı?. Çekti.. dışarı çıkardı.. HâRabmi ayağa kalktı yürür lâ bitişik dükkânda münakane oturdu.. Kutuyu açtı... Kahverençi beyaz bir knn ken adam: «a devam ettifi kapıd^ki kadura.. Ahmet: Kunduraların altı bozulabalıktan anlaşılıyordu.. Az yürüdüler. Rabmi sordu Bu siyah değil, kahve lursa biz müşteriye satamayız. rengi.. Kundurayı nereden alaAhmet aldırmadı... Rahmi: cağız?.. Bu sene bunlar moda.. Büyük ağabey.. Ayağım Rahmi kardeşim.. Sen o Rahmi lâfa karıştı: ayağındakilere bir pençe vur Moda ise neden mostura içinde oynuyor. ya koymadınız? Zaran yok. ar büyük ol dur. Daha altı ay giyersin! Keyfimin kâhyası mısın? sun. . Taban koruz içine.. kı Benim yeni malları hiç gözüm tutmadı.. dedi. Rahmi O da var ya!... sın kalın çoraplan giyersin! sustu ve yürüdüler... Nnmaramz kaç? Hemşerim.. suna bir taban Alışveriş Yazan: Burhan Felek EVDEKi YABANC1 "Monsieur Masure" YAZAN : Claude Magmer TÜBKÇESİ : Adalet A3»^^lj SAHNEYE KOYAN: KÂMURAN YÜCE YILDIZ KENTER MÜŞFİK KENTER • GENCO EW;AL Her akşam suare : L'l. 15 de Cumartesi Pazar matine 18 de Bıletler satılnıaktadır: Gi^e 10 daı. '21 e kadar açıc.r. „ TELEKON : 47 77 62 İthalâtçılarımıza Doğu Almanya'dan ithalât yapmak isteyen itbalâtçılarımız : 3/10/1960 gününden itibaren Odamıza beyannameierini tevdi ; edebilirler. : Herhangi bir yanlışlığa mey dan verilmemesi için beyanname :: ler doldurulmadan önce tetkik servisine müracaE.t olunarak : gerekli izahatın almması rica olunur. İstanbul Ticaret Odası Kereste satın alınacaktır Hılton Oteli ilâve inşaatı için luzumlü 65. m3. kalıplık ve 70. m3. kuru ve yuksek evsafta inşaat kerestesinin teklif almafe suretıle 15.10.1960 gününde ıhalesi yapılacaktır. Alâkadar olacak firmaların ihale evrakını tetkik ve satın almak üzere Harbiyede T. C. Emekli Sandığı Hilton Oteli İlâve Inşaatı Kontrul Şefliğine müracaat etmelen i]ân olunur. Y. MÜHENDİS ve MÜHENDİS ARANlYOR ! Adana şantiyemiz için tecrübeli Y. Mühendıs xe Mühendisler angaje edilecektir. Alâkalılarm Garanti Han 311 314 Ko. ya müracaatları. Sanayicilerimizin dikkaiine: 1 Doğu Almanya ile yapılan mal mübsıielesine ait anlaşmanın 196061 devresi tatbikatma 3/10/15*0 sabahından itıbaren başlanılacaktır. 2 Mezkür memleketten ithal edilecek mîddelere ait listeler, Odamızın 3 üncü kat koridorundaki ılin tahtasına ılsak olunmu1?, müracaat şekli de ayrı bir İ2aaname ile üyelerimizin adreslerine postalanmıştır. Keyfiyet sayın üvelerimize duyurulur. (46916) RADYO ANKARA İSTANBUL SANAYİ ODASI Denizcilere Ilân Deniz Kuvvetleri Kumandanlığı Başkanlığından bildirilmiştir: v ÎLÂN* No. 22 Sejir ' v e Hidıajrafi İLÂN Dairesi TARİHİ: 1. EKİM İ960 t a n 5. EKİM ^50 a kadar 3 ekim 1960 tarihinden 5 ekim 1960 tarihine kadaT 09.30, 12.00 13.00, 16.30 saatler arasında aşağıda h.adutlan b e l i r h deniz sahası dahilinde seyir, demirleme v e avlanmanın can v e n a l e m n i y e t i bakımından tehlikeli olduğu ö n e m l e ilân olunur. (45004) SAHA H U D U D U : a. Karadenizde Boğaz ünu ARZ TUL b. c. 41° 27' 30'' K. 29° 18' 00" D . 11» 27' 30"' K. 29» 08' 00" D . 29° 18' 00" D . 41° 12' 30" K. 29° 08' 00" D . 41° 12' 30" K. Tehlikeli sahanın irtifaı: Azami 1000 Metre, Asgarî 500 M e t ı a . 7,27 Açılıs ve gunün programlaMerhum Yüzbaçı İsmail Berı 7,30 Haberler 7,45 Türküyin oğlu Bayan A>şe Akyar'ın ler ve oyun havaları 8,15 Pazar kocası, Seniha Mestan'ın ve sabahının çeşitli müziği 9,00 sevgili kızı merhume Saliha, Şarkılar ve saz eserleri 9,30 Aktolga'nın babaları. merhum Doris Day ve Tony Bennett'den Salıh Mestan ve Albay Reşit şarkılar 10.00 Türk müziği dinAktolganın kayınbabalan, leyici istekleri 10,30 Çeşitli Korkmaz ve Melis Aktolga ile Mehmet ve Ipek Mestan ve hafif müzik 11,00 Pazar geçidi Keriman Karci'nin dedeleri. 11.30 Haftanın plâklan 12,15 Bâki Hakkı, Muzeyyen ve ErSizin için 12,20 Yurttan sesler doğan Sabancalının enişteleri, 12,45 Haberler 13,00 Esen AlSuat. Saadet. Meliha ve mertan'dan şarkılar 13,30 Konser hum Sadberk ve Naci Ayansalonundan 14.00 Sizin için göl'ün enişteleri ve emekli 14,30 Perez Prado ve Orkestrası Tümgeneral Zihni Toydemir, Ihsan Türegün Abdullah Alay 15,00 Türküler ve oyun havabtk'in bacanağı lan 15,30 Gençlerin müziği 16,00 Çocuk saatinin özel prograEmekli Tümgeneral mı 17,00 Nesrin Sipahi'den şarALİ HAYDAR AKYAR kılar 17,30 Bu haftaki yarım (ÜSKÜP) saatimiz 18.00 Erkekler toplu1 ekim 1960 cumartesi günü luğu 18,30 Sizin için 19.00 âni olarak Hakkm rahmetine Kaberler 19,15 Çeşitli solist ve kavuşmuştur. Cenazesi 2 ekün orkestralardan melodiler 19.30 1960 pazar günü ikindi namaZeki Müren'den şarkılar 20,00 zuıı nıütaakıp Şişli Camiinden kaldınlarak Feriköy'de Haftanın dış politika konuşması aile kabristanına defnedile 20,10 Sizin için 20.15 Kıbrıs cektir. saati 20,30 Gönül Akın'dan şarÇelenk gönderilmemesi rica kılar 21,00 Mikrofonda Tiyatro olunur. 22,00 Pazar konseri 22.30 Haberler 22.45 Denizcilere ihtar KAYIP Üsküdar Kız Lisesin 22,50 Gece konseri 23.35 Ma den aldığım çıkma belgesini kaj1rio Lanza'dan hafif şarkılar bettim. Hükümsüzdür. 24,00 Kapanış. Sevgi Öncü OLUM BAY OSCAR : • •IMIIIIIIIIIIIlllllMtllllltllfttllilllllllflltliltltltrillIllltlllllllltllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllII,; PATTİ 43 O & DÛ' S/B ı P/LACAK İSl VAR. ŞAHA K£NDIS//Vi'N PROF. NİMBÜS'ün MACERALARI : '. 1111111 1 1 1 1 1 1 1 1 ! ! I 1111 i 11 11 1111 11 11 1 11 11 11 1 İ 11 * t 111 . 11 11 1 I i I 11 I I 11 I ] 11 I I 111 I > W I I i ). 1 li I I 111 11 1 1111 11111 111 111
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle