Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎKİ Gelir Kaynağı Ş am Yazan: H, B. Fı st Îğı =haberleri Kösele ve deri fiatlarında var f 1 •K T CUMHURlYET 1959 • A D A B A II İ üi L E I Anadoluyu, ortasmdan, doğudan baüya ufld bir çizgi ile ikive bölsek bu çizginin güneyi şamfıstığı jtetiştirecek mıntakadır" Bu, ortalama bir deyimdir. Bu çizginin aşağısma düşen kimi yerlerde şamfıstığı (yahud anter>fıst7§ı) yetismez. buna karşılık çizainin kuzevine düşen bir çok yerlerde şamfıstığı pek güzel yetiştirilebilir. Bu ciz"inin günevine, hattâ adamakıllı kuzpyi ne düşen Cmeselâ Eeina adası giH) Yunan adalamnn hepsind'e de şakır şakır şamfıstığj yetismektedir Binaenaleyh samfıstısırtm Türkivede vainız daracık Antebe in. hi«an abestir. Şamfıst'ğı diyoyik bir bitkidir yani dut gibi. incir gibi. hurma eibi aŞaçlar disi ve erkek ?6aç olarak ikiye ayrılır. Yani disi şamfıstısı agaçların yanınd a erkek şam. fıstıklan olrnasa, disi şam.ftstıgı çiçek açar, hattâ fıstık verir. ama fistıklarm kabuklarmın içi boştur Yani kabuğun icinde yenilen yeşilimtrak tane vokrur, Şamfısttği tohuTn'an vetiştirilebilir. Ama mahisul a lmak için otuz. kırk yıl beklemelidir Sonra su d a var Irf yetişecek a 5aem erkek mi. dişi mî olduŞu belli olmaz. Meselâ tonumu ekilen yüz ağacın sekseri erkek çıkar. Halbttki yüz dişi a5aa ilkah etmek için bes altı erkek ağaCt veter de artar bile. Saf".fıstıgı aSaclnrın Hbab rfiz(îârla bile olur. Yanl indrde olduhı glbJ erkek b=ba rndrlerini k e . srp sieimlere gpcirip r?M incirlere »smaŞa luzum yoktur. Zaten dünyamn hie bir verinde ekilmek suretiyle şaırtf'st'jh vetiştirilmez. Samfıstıjh Melengec aeaclarına ve bühassa hemen bemen bütün Anadtıltı daj*larmda vabani olarak ürey»n vaban! sakız a&aeına asılanabilir. Melengee üzerrne asılananlar pek büWik (aiaç) ve Sliîmsüz denecek ksdar uzun ömürlu olur. Ne var ki Anadohıda toplu halde bir çok meiengee bulunmaz. Yabani sakizisnn özerine asılananlar daha kîJrük olur Me1pn~p<; üzerme s«ılananlar kadar ömüriü değil Fakat ontar da vuz vıl kadar mahsul verir. SâhS itirarivle ikMnln de vsrimi arrıdır. Ysni bir bpktar aşılanrmş yabani sakız. bir hektar aşılanmış melengeç kadar mahsul verir. Melen^ec ve vabarıl sakızlar rla bfttabi samfıstıklan eibi erkekli ve disilidir. Erkek $srnfıstı<h erkek melengece ve erkek vabani sakıza aşıiarır ve tutar. Disi samfıstı&ı da aneak me1en?ec ve vsKarr sfikızınm d1*isir>e aşılanır. Frkek disive, dişi prkeŞe ssılarc>"Z, çünkü asılar kat'ivpn tutmaz. Bu aebebdan açılanacak yabani sak'zları vazın çü^kü bunlann erkek veya dHsi anc?k o mevsimde anrd ediiebilfr tesbit edi'meli Yalnız di=ileri vevabud erkeklerp Wr i«aret baŞlamnk veva takmik kâfidir. A3ı kalem aşısı vevahud vaprak vauılabilir Yaprak aşısCürkü s*a'"in bir cok drliarmı f«!'1:>mak icabe^er. Ası hithıkt=n sonra siirerı şamfi'tık filizleri bırakılarak v?ban sakızı dallar kız dsllari sü'"P'"<î5i irin bu btı^ama işi ber sene teVr?'!ar>rnalıdır. Halbtıki kalem a."*ı tonrak sevive«nnde vapılapa&ı için budama külfeH yoktur Kalem asısı. kalemleri üc dört santİT"o*'e unınlukta olacak ve uçta vainız bîr <rör ta«ivacaktır Kalemlpr sna eövdpnin t»bts<;ı ve kaar;><7rıa saniinacakfiT. Bir ve bir Vnr kalem asısı vtıruye sore. sşmm vaıııM'Şı vaz mev. simi esnasırda. yanrsV asılar virmi ; bes. otn7 santİTipbp sü'"r' iVleri balde, kslem ası1=r bir metre virmi kadar sı'irmüslerdir. ormanlar vandıktan soşra yanmıs a&aclarla gübreVnmis olan vanık yerlerde eÜTel ot biter. fakat varan *•<"• m'!l bir sat'b ise bir kac sene^k ki5 vaffrourları vamacın top'sk tab'Vssını silin <:"!>'!rür. da§ tÎ3 üç dört sene sıâır sıpays mpr'aliV e+*";Vt«>n sonra kır ve kırae bir v " o'ar=k kalır. Sonra zsmanİ3 d?s'arHa fundalıklar ve yaba^i s?kızl'r oevds olur. Art'k o verl°rin merrlp''pte bir fay^ası ol. maz. Türkive r'oniler meır 1 o kptir satb'rda şu kadar yer hiç oldu demeVtir. Anadolunun bir çok verleri bövleee battal ve mııattal kaîmıştır. Bu mmtakalarm bir kısmında dsüce zeytinler (vani yabani yeytinler> üremi'tir. Orlar a zevtin aşıknabilir. Ama bir kısım verler vr ço5u da asıi bu verler J ir ysbarsskızlarla ksolanır Bun'ara şamfıs t'âı asılandıSı t'kdirHe Anadolunur bir cok verimsiz verleri. en verimli verleri sırasına feçer. Şamfıst'.Sının a='lqm*ktan b a ^ » bir roru vokhır. F'stıklar r e çap^l»nır, ne kazılır ; ne eübrelepir. ne dp cnlanır GÜTey Appdolunun bir cok verlerinde köv'fı ve balk samfıs+'5ı aşılam'.stır Bittabi asılar fstık veren dtâ as^clardan plırım'st'r. Bunlar a«ıl?nmıs. ve s'^rnı salkım şamfıstığı vermı>tir. Ne var ki bu asılanan yerlert'e erkek samfıs^ısı olısı icin fıstıkHr kabuklarmın dir Bunıjn üzerine hplk nl^un. köy lü olsun, asîlarin yapıl^ıSı yerlor^e şamfıst'.ğı vetisrnii^eoeği kanaatine varmıstır. Bu hale '<yazık!» denmek ten başka ne denilir. Kimi yerlerde samftstıgı aşılanan yerlere vakm erkek melenseçler bulundugıı icin, meselâ elli fıstık icînde bir iki fıstık "icn vaprm=+ır Bu takdirde de mBb'=ul «n'ci> savilarak samf'"* Sı ?5ibnsHan vazgpçiİTii=tir FVan dururn budur. Bodurmda dişi meleneece ve vabani sakızlara şamfısti&ı aşıland" ve pek güzel ol<*u. Ne var ki ilkan edid erkek agaç olmadığı için fıstıklar «içn yapmadı, yoksa kabuklan mükemmeldi. Anteb Ziraat Dairesine yazılarak erkek şamfıstığı a şıları istendi. Orsdan erkegi yok dîye cevab geldi Bu ağacın diyoyik oldushınu vani erkekli ve dfr'ü olBuna rağmen kundura duğunu, mekteb medrse sörmüş oin Ziraat DP'^PSİ memurları pek fiatlarında artıs görülüyor Kösple den ve «ahtiyyn toptpn fi â!â biliyor:'u. Bilmerneleri imkân sızdı. Yani fennî değli. lâkin alel atlarıncıa bir ırüddetten beri düşmeâJe bilgiye mugayir olan bu cevaba ler kiydedilınektedir. Sene fiı.upda 15 lıra olan tabanlık kösele 12.5fı liraya, manda' derileAnadolunun bir çok verlerirde rı 13.50 tan 11 liraya, sahtiyan ise oloij&i] sibi snbsı'sn Antebde de 12 50 den 9.5 liraya düşmüştür. marıali; halk, o yerin muayyen bir Bu durunıa rağmen hazır ve ismar mahsulünün kendi inhisannda kal lama kundura fiatları devamlı yük. masına büyük bir kıskançhkla dik seliş göstermekteciir. Bu yuzden akat eîer. Aldığımız eevab bu ka yakkabı slölyelerinde iş çok azalmış idf İ^hisarlardR kalan mah tır. FiLKakika b&lk lâstık ayakkabıyı ise k^zanc m'ilsbazpsîvle te ucuz I ıılduğundan buna rağbet etmektedir. reddive u&»atıldı Me«ela düivanm bic bir vprinrte bir esi daha bulunmıvan Ankara arınudu, şekernâ'e ksvisılan hemen hemen yok olmak üzere Bunlar bir kere kayboldu rruvdu bu ceşidleri yeni baştan ge'istirerpk olan mer^klı fen erbabı i'ok Bu meyanda kavunlar ve top. T milyon liraya ihale olunan Edir'tan kavtmu tomı atmsk ve kab^nekapı . Saraçhanebaşı yolunun inU dönmek üzeredir. Halbuld elli, şaatma yarın başlanacaktu. 'ltmış yıl önce ,<^ünev Anadoludan Yolun inşaatı sebebile tramvay ve Mîsıra biivük miktarda kavun ih. otobüs seferlerinde şu değişiklikler raç edilirdi. yapılmıştır. 1 ı Sehzadebaşı ile Edirnekapı ara Anadolunun yalnız bir kısmı desında tramvay seferleri kaldınlacak. 1. ama Anadolunun bütönii, hattâ Beyoğlu »emtinden Fatihe gelen ». on Anadolu daha hanl hanl tramvaylar Şehzadebaşmdan döneşamfistığı yetistirseler, bu mahsulün ceklerdir. Bahçekapı ile SehzadebadeSerine ve fiatına kıl kadar tesir ı arasında tramvay seferleri devam etmez. Çünkü veryüznd efıstık y e . edecektir. tistirecek verler o kadar azdır. 2 Edirnekapı ve Malta ile EminŞamfıstığımn erkekli dişili oldu önü arasında, Vatan caddpsi güzer. tvınun bilinmemesi Anadolu halkın gâhım takiben otobüs seferleri yaca şamfıstığı yetişemiyeceğine dair pılacak, Florya ve Ataköy otobüsle bfr kanaat hasıl olniusrur. tlk 8nce ri gidiş gelişlerinde Topkapı yolunu bu hemen radvo ile ve basmla tas takip edeceklerdir. 3 Edirnekapı güzergâhında ısle hih edilmeli. Yalnız fıstık aşı kalem leri pek nazik seylerdir. İster yap. yen diğer otobüsler ise Vatan cadde rak aşısı, ister kalem asısı oIsTin sinden gidip geleceklerdir. Diğer taraftan Edimekapı ile Rami kalemler uzunc a kesilmeli r e mutlaka içine su katılmamış süzme bal arasındaki yol tâmir edilinceye kadar çarşamba sabahından itibaren içinde göntîerilmelidir. Yıldıztabya Beyazıd otobüs sefer eri tâ'il edilecek'ir. Vergi karşısında müsavat ESAT TEKELÎ «1 ı KSABAHJ Belerfiye hiımetlerl •yak cetmetten derler. Eğe» kovnlarak çıkanlardansa, bizim eltmizden kimbiHr daha ne kadar çeketeği var. Yok, kovulmadı da kendi arzusile çıktı ise, inanin bana, pek yakında, il'âllah deyip bu sefer d« bizden kaçacak. gene cennete sığuıacaktır. Çünkü Allahın günü gazetelerde teşhir edilmekten, en az. okuriar kadar o da bıktı. usandı. Yalnız uspnmakla kalmadı. galiba utanmağa da ba«ladı. Bu yetmiyor gibi zavallıya şimdi belediye hizmetlerl de gördürmeğe kalkük. Arab halayığa döndürdük fn biçare dayağı. Dpiıa bir tarafta işini bitirmeAen, nefes nefese öbiir tarafa koşuyor. Tam orada hİTroete kosulmuçken, ayağının tozu ile, haydi başka bir yere. Bu sefer de, *uyduğumu7a göre, Belediye zabıta neimırlanna lârım olmuş. el çırpıp çağırmışlar. yetmişini geçkin hir ihriyann kafasmı, gözünii uğdurmuşlar. Adamc^ğızin gazete'erde çıksn resimleriııe, ağlaya ağlaya ettiği s:kâyetlere bakılırsa. davak adlı hu uşak. hizmette kusur etmemiş, kıyasıya ça'ısmış, bunca senedir. yetiştirilmesi için harcanan emek'eri l)osa çıkarmadığını i'DBt etmi«. Ami lâf aramızda. ihtiyar da hunu hak <*tmiş. Her tarafı pınl pınl. Wc b!r köş«inde ta«. toprak, çirkef. çamıır ne kelime. tozun zerresi bnhınmayan. gelin od?M gi'» sü«'*; beledie hizmetlcri kronometre gibi tıkır tıkır i«leven. hemşehrinin bütün heledî ihtiyaclpn dakika<ı dak'k?sımeksik'iz gedi';siz cörulen îstsnbvl jfihi bir sehırde. adım başmda mev cut mod"rn, sıhhî, bediva urauni helâlar dururken sen tut, duvar dibini kirlet! Üstelik de. bıı mtivar, pnm ce»<«sı vereceksin denince, parsm yok i dive diretmis. Pan»r* yok^a defi nar*4 senın zaten nene! Hem bİ7de bir ata sözü vsrdır. Onu <ia mı bilmiyordu acaba bu gafil? Kızını dövmeven dirini döver'i de mi bilmiyordu? $rhr« umumî helâ yaptınMnıyan Belediye, kendi başını döveceği yerde, bir gün olur. beni döver belki diye de mi düşünetrriyordu? • Kendi ynğlarile kavrulmanm sah»ser örneklerini vermiş olan dedelerimiı. güniin birinde hu's«Wrfle, insanların en mübrem üıHysçfann'» dahi c e v p veremeoxak *rr\ içinde Invranan'ann. kenf»f kab?hatlenni başkalanna yükleveceklerini hes~p edpbilselerdi. adım bas'nda bir cami yapr'.ardı. Şebir umumî hp'â yür.ü görebil"îin diye.. En tabiî ihtiyaçlarımız İçin bi'e hâlâ deHelere muhtaç kald»ğımı/ı inkâr edeme7ken, hasta hir ihtiyara karşı bu davranısımra hersevden ev\el. galiba büyük bir gaPettir. Doğnısunu «öylemeli. Belediyeye sim* bir vaz'fe diisüyor. İhtiyacını defedecek umuriiî hir yer bulamadığı için sokağı kirletmek zonım'a kaldı diye • dayaâı atılmamı» ffrz ediyorum • sadere tar+akla^ı^ndHn dolart, o hasta ibtiyardan öriir dilemek. İkind bir vazifesi Haha var.. Yararlard»n ve okurlardan Ö7"r di'emek. Onlan. Yirminci As'in 1959 yıhnda, iptidaî olduğu kadar da nahoş bir konuda \azi yazm'Sa mecbur ettiği: bunlan da. bu konuda esefle baş sallamak zonında bıraktığı icin... Aç kaldığı için ekmek ça'an işsiri muhakeme ettikten sonra 'bu asırda New York gibi bir şehirHe Hir insanı aç bırakacak kadar kayjdstz yaşayan cemiyet cezaya lâvıktır» deyip bir siirii dileiciyi oara cezasına çarptıran Belediye Keisi Laguardia'vı hatırladım. Hamdi VAROGÎ.U Edirnekapı Saraçhanebaşı yolu inşaatııta başlanıyor Kundura ve Çantalarında Senelik Büyük Tenzilât TOKVO SANDALLARI Şehirde Plâjda Evde 24.60 : 15.60 Ticari ve ıınai teşebbüslerin ver Şehir hatları işletmesi; mevcud ara ba vapuru iskelelerinin ihtiyaca eevap vermediğini göz önünde tutarak Beşiktaştaki Hayre'tin iskelesini de Yüksek dekoratör :enişletmeye karar vermiştir. Yeni GULER SONAKIN Hayrettin iskelesinde 4 vapurutı bir Ue den yanaşabibnesi için tâdilât yapılacaktır. E Kimya Yüksek Mühendisi Diğer taraftan Kadıköydeki araba ŞEHD1 HAŞLMOGLU apuru İskelesi de buradan kaldırıla Nikâhlandılar. rak Hareme nakledilecek ve buraya apılacak 3 veya 4 yanaşma yeri ile 3.8.1959 y«nl korulan Ankara asfaltı araba = Beyoğlu vapurları vasıtalarile Sirkeci ile bağ lantı hâlinde olacaktır. Bunlar ile T E Ş E K K Ü R birlikte yeni üç araba vapuru da in şa edilerek gelecek yaz mevsiminde. Üstün mesleki bılgısl ve ornek insant vasıfarı ile bızlerl kendlslne hay. ki sıkın*' gideri'mis olacaktır. ran bırakan; her turlu maddî menfaatBandırma siirat postaları ten tecerrud edip kendismi mesleğın» saat 9 da limanımızdan ve hastalarma vakJederek kalblenn fetheden; memleketlmizin medan iltlhareket edecek Devlet Demiryollarmın tren târi harı, ldeal Turk hekimi, Denız Hastafelerinde yaptığı tâdilâta rruvazi ola har.esi Nısaiye Miitehas?ısı Sayın Bı yan rak Denizcilik Bankası da, îstanbul İHSAN FAHRİ ZENBİLCt'ye dan pazartesi. çarşamba, ve curaa 23 Temmuz 1959 gnr.u eş.m Cevhtı günleri Bandırmaya kalkan sürat YILMAZ'ın Denız Hajtahaiesinde yap. postalarını 10 ağustos pazartesi gü tığı doğumu v« evvelkl muayene v. nünden itibaren 8.10 yerine saat 9 da ledavileri esnasında gösterdlğl ürtun alâka ve e?ırgemed;ğı her turlü yardımdan dolayı gazet*nlz vasıtasile ale6 sehrin Ticaret Borsalirı nî teşekküru bir borç bllir en derın umumî kâtibleri toplandılar {ukranlarımızı sunanz. Eşı: Top Bnb. FETHI Y1LMAZ Izmir. Adana. Mersin, Bursa ve Edirne Ticaret Borsaları Umumî Kâ tibleri dün şehrimiz Ticaret BorsaVEF AT îmda toplanarak borsaların muame. Divriğı eşraîından Zalm Ağa Zadt lâtmda yeknasaklığı temin hususunMehmet Efendi kerimesl, fahhatı nisda çalışmala'da bulunmuşlardır. vandan Beşiktaşa da bir araba vapuru iskelesi yapılacak Vergl karsıssında müsavat, pek ( YAZAN tabiî bir şey olmasına ve kanun lann da tesiri altında hulunmasına ragmen, bugün dahi bir çok! yerlerde temin edilmiş degildir. • Vergi karşısında müsavat denince, herkesin kudreti derecesinde I gi dışında kalan kazançları. rıîan proviziyonlarla amortismanvergi vermesi, ondan ne fazla, ne' Fakat kazançları kendileri taralara aid kanunî müsaadelerden de eksik vermemesi, bir baska de i fından be>an edilen mukelletler yimle fedakârlık müsavatı anîaşı böyle değil. Bunlar kazançlarının i fazla nisbette favdalanarak «kaIır. Bu anlayış, müsavatın adalete mühim bir kısmını gizliyebiliyor nun dahilinde olmak üzere» veruvrrun olmasını da ifade eder. Ka lar. 1951 hesapları hakkındaki gi kaçırmaktadırlar. Işte yeni Fransz vergi reformunnunlar ve vergi usulleri, mükel rapora göre Fransada «vergi alın lef zümreleri arasında müsavatı makta olan gelir», «vergi alınabi da bu müsavatsızlığı hafifletecek temin edecek şekiller bulmuş ve lecek olan gelirin ancak altıda ve ve vergi vükünü mükellefler arakoymuş olabilir. Fakat şayed ya sekizde biri kadardır. Gelirin sında daha adaletü şekilde dağıtmükelleflerin bir kısmı, hakikî ka geri kalan kısmı \ergiden kurtu mağa yarı>acak hükümler ve uzançlannın tamamını, \ergi idare luvor. Serbest meslek erbabının suller tesbit edilmek istenijor. Müsavatsızlık nasıl hafifletilebisine beyan etınezlerse bu gibiler, gizlediği kazanç miktarı pek bilingerçek kudretleriyle mütcnasip miyor. Buna mukabil, sınaî ve ti lir? JC ticari ve sınai kazançların derecede vergi vermiyecekleri cari kazançlar hakkında elde epey için adaletle birlikte eşitük de bo bilgi var. 1950 de vapılan bir anzulur. Böylece kazancın bir kıs ket göstermiştir ki küçük teşeb nu anlamak üzere yapılmış bir anmını gizlemek suretiyle vergiden büslerde hakikî kazançtan gizle ket mevcud degildir. Fakat kazanç beyan kurtnlmanın dofurdugu müsavat nen miktar yüzde 45 57 ve orta ları kendileri tarafından edilenlerle başkaları tarafından be sızlık, vatandaşlar üzerinde menfi derecedeki teşebbüslerde yüzde tesirler varattıgı için hem adaleti 37 • 40 dır. Büiük teşebbüslerde yan oiunanlar arasındaki tefriki, inciten, hem de verginin verimini bu memlekette, hiyleli sekilde ka aynen bizde de yapmak ve bunazaltan bu hâdise, tabiatiyle ver çakçılık daha azdır. Fakat büyük lardan kazançları kendileri tarafından beyan edilenlerin az vergi gi idarelerini ugraştırmaktadır. teşebbüslerde, zararlara karşı ay vermesine karşı, kazançları başkaVergiler ağırlastıkça gizleme hâdiseleri genislemekte ve agırlaşmaktadır. Bu durumun en ziyade dikkati çekecek bir hal aldığı Fransa, son zamanlarda bu müsavatsızlığı hafifletecek bir vergi reformu yapmaga karar vermiş ve Hususi bir kollej ilkokul için yatüı ve günduzlü sınıf oğretmeyeni bir vergi projesi hazırlıyarak Fransız meclisine sunmuştur. Bu ni, crta kısım için de kollej mezunu, yahud ecnebi ingilizce reformun hedeflerinden biri de muallımleri aramaktadır. Telefon: 55 22 07 vergide müsavat ve adalettir. Fransız Mali>e Müsteşarı bu müsavat bahsinde şu tefriki yapmak tadır. 1) Ucretliler, temettü ve faiz alan menkul kıymet iradı sahipleri gibi, gelirleri, kendileri tarafından degii de, baskaları tarafından vergi daireiine beyan edilenler; 2) Ticari, sınai ve ziraî kazançlarda ve serbest meslek ka zançlarında olduğu gibi kazancı başkaları tarafından değil de kazanç sahiplerinin kendileri tarafından beyan edilenler. Kazançları başkaları tarafından beyan edilenlerin kazançları eksiksiz olarak bildirildiği için bunlar, ger çek kazançları üzerinden vergi veriyorlar. i ÖĞRETMEN ÂRANÎYOR ları tarafından beyan edilen memur, işçi vesairenin tam gelirleri üzerinden vergi vermek suretiyle tüccara ve sanayicilere nisbetle vergi bakımından eUerişsiz durumda kaldıklarını kabul etmek de hata olmaz. Hattâ bizde daha başka durumlar da var. Esnafın mühimce denebilecek bir kısmı hiç bir memlekette görülmediği sekilde gelir vergisinden muaftır. Yüz lira aylıklı bir odacı vergi verir de bunlar ticaret kazançlarından ötürü hiç bir vergi vermezler. Bunlar • dediğimiz, a>da safî kazancı (300) liradan aşağı olmıyan esnafla bir taksi, bir kamyonet işletip senede (15000) liraya kadar gayrisafi hasılât elde eden nakil vasıtaları sahipleridir. Bu müsavatsızlık göze batan bir nisbet arzetmektedir. Kazancı baskaları tarafından beyan edilenlerle edilmiyenler arasındaki müsavatsızlığı hafifletmek için düsünülen çare, bunlara farkh muamele tatbik etmektir. Fransada, kazancı kendileri tarafından beyan edilenler de, gizlenen kazanç miktarını gözönüne alarak buıitarııı vergi nisbetini kaçağı telâfi edecek sekilde yüksek tut mak ve kazancı baskaları tarafından beyan edilenlere ise vergi hafifletmesi yapmak düsüncesinde olanlar var. Yine avnı memlekette kaçak nisbetini ortaiama yüzde otuz kabul ederek vergi nisbetlerini ona güre âyarlamak istevenler de mevcud. Biz böyle bir görüse dayanarak bugünkü vergi nis betlerinin arttmlmasından bizde ivi netice alınabileceğine kani defiliz. Gerçekten bizde gelir verg*sinin kanuni nisbeti yüzde alttnışa kadar çıkmakta ise de bu nisbet gelirin tamamına degil, yüksek dilimlerine tatbik edildigi ve ilk dilimlerde daha düsük niıbetler oygulandığı için verginin âzamî nisbeti yüzde ellide duruyor. Safî kazanç üzerinden yüzde elli ver gi nisbeti ise, azımsanacak bir nis bet sayılamaz. Fakat doğru yoldan sapılarak kazancın bir kısmı kaçırılmıs ise bu nisbet biraz daha hafiflemiş olur. Halbuki âmme hizmetlerinde çalışan memurlarla hususi teşebbüslere aid müesseselerde aylıkla veya gündelikle çalışan hizraetli ve işçtlerin vergisi, aldıklarının yüzde yüzü üzerinden hesap ve tahsil edildigi için bunlann vergisi ağır düşüyor. Ve böylece, işaret ettigimiz iki zümrenin vergileri arasında müsavatsızlık hasıl oluyor. Bu müsavatsızlığı biraı hafifletmek için kazancını kendileri bildirlenlerle bildirmiyenlerin ver gi miktarları arasında bir fark e,özetmek, yani aylıklı ve Ucretliler hakkında bazı müsaadekâr muameleler tatbik etmek adalete uygun düşer. f Y E N İ İ TARİH DERGÎSİ | 32 No. lı Ağiötos sayısı çıktı İSKİT Yayıncvî AMSALAJCILAHSN DİKKATINE Rekabet kabul etmıyecek derecede Ağustos 4 Mııharrenı 28 V Ikiııdi C ! V. 1 > | | 4 56 12.20 16 14 19.23 21.10 2 53 j E. ] 9 32 4.56 8.5C > ıa.ooj ı 47 7.29 vefat etmıstır Cenazest bugunku Salı gunü öğle namazını muteakıp Beşiktaş Slnan Paşa Camiinden ahnarak Yahya Efendıdçki aile kabr.stanına defnedüecektır. Mevlâ rahmet eyleye. Zaimoğlu Ailesl ZEYNEP AKİLE ZAİMOĞLU UCUZ HUSUSÎ AMBALÂJLIK ELKA sun'î TAHTA LEVHALARl ile SAGLAM KULLAMŞLI ZARIF KUTU ve SANDIK imal edebilirsiniz. Satış yeri: Garanti han No. 207 21)8 Bahçekapı İstan'oul Telg: ELYAFPLAKA Tel: 22 48 90 53 CUMHURÎYET'İN TEFRİKASI: 10 DiREK Meryemce Koca Halilin gozlerinin ağırlığım üstünde duydu. Başını toprağa eğdi. (iFıkara atın hiç lıali yok, uç gündür yem yemıyor.» Ali de başını toprağa eğdi. Eline bir çop aldı toprağı karıştıımağa başladı. Elifçe ötede, bunlann aralarında geçen se»iz savaşı seyrediyor, e/.Uiyordu. Bi . liyordu ki, Meryemce bu işte. ne olursa olsun, Koca Halil tabutluk olsun yenilmiyecekıir. Usulca: «Oğlum, Alim, yavrutn, tırnaklarına k»rban olduğum! Bir düşün, atımız ölürse, ben nasıl giderim? Yüreğim kopuyor.» . Sesi belli belirsiz çıkıyordu. Koca Halil ilk olarak kımüdadı. Sağ elini sakaluıın altından çıkardı, usul usul sıvazlamnğa basîadı. Sonra usul, ölgün lıir sesle konu§tu: «Koca Halil onun tayhğını. senin gelinliğini bilmez mi, Mcrjemce? Söyle, bilmez mi?» Bu Meryemceye bir taştı. Koca HTİİI Mervemcenin çelinliğini. bu atın bu eve nasıl gırdiğini lilidi Hem de ıvi hilirdi. Sesinde bir umıw..ımız!ık vardı. Mer j emce karşılık vertnedi, »«»»»' sustu. Veremezdi de. Ali başı yerde. elindeki çopie boyuna toprağı karıştırıyordu. Gene uzun bir sessizlik oldu. Ormaıı kaynaşıyordu. Her jandan bir ses geliyordu. Ali elindeki çapü yere kojdu, azıcık doğruîdu. Bu kadın, bu a" danıa niçin boyle dıı5man ki, diye duşündü. Niçin düşman olduğuııu o da az buçuk sezer gibijdi. Aralarında bir şej, çok eski bir şejier olmalıydı. Meryemce sert, keskin, ağır bir taş gibi çökmüştü oraya. Koca Halilse gittikçe yumuşuyordu. Dokuıısan kırılacak, konuşsan ağlayacak. Çocuklar gibi. Bir §eyler konuşacak oldu, vazgeçti. Yerdeki çöpü aldı, gene yunıuldu. Koca Halil, umudu kesildikçe, Merjemce Karı sustukça, oğlu Uzun Ali sustukça öfkeleniyordu. Öfkelendikçe de boynunun damarlan şişiyordu. Sakalını çekiştiriyor, parmaklarını emiyordu. Birden, bir çocuk çevikli. ğile ayağa fırladı. Meryemcenin üstüne eğildi, tok, gür sesiyle: «Atı olan da, tarlası olan da, yerdeki karınca da, gökteki kuş da, ipek yatakta yatan da, kuru Alim. Kocaları Osmanlı toplayıp Yemene sürmeli. Kocayacağına adam, varmalı gitmeli Yemende olmeli. Övle değil mi, Alim? Bir yağmur yağıyordu. Alim. hışım gibi. Pamuk tarlasınj sel a'mıştı. Alim. Geceydi, karanlıktı. aklında mı? Tenekeleri, yatakları sel götürdüydü. Alçıklan, çadırları. Köylüyü bu belâdan kim kurtardıydı? Babanla ben değil mi? Ali sen bir ulu dut ağacımn bedenine sırtını vermiş. büzülmü; titriyordun. Göbeğine kadar su yerde kıvranan da. kuj sütü içen içindeydin. Dutun gövdesinden de, sen de ben de... Uzun Ali de üstüne sel gibi su akıyordu. gibi oğlu olan da kara toprağa karışıp, toz olacak Meryemceee: > Dişlerin kenetlenmış açıbnıyordu. Sabaha karşı seni orada öyArkasım döndü çabuk çabuk le buldum. Seni çırıl çıplak soyonlardan uzak'aştı. dum. Soydum da sen ısınasın Ali arkasından baktı. Çabuk di>e kendi sıcak Oedenime saıyürümek için büyük bir gayret dı>dım, Ali. AKİında mı' Sonra harcayan Koca, topallıyordu. da sen sıeak bedcn'me ^apışmış Kimbilir, diye içinden geçirdi. köye kadar, scn kucağımda koşKimbilir ne kadar yoruhıyordur fıkara. Kimbilir ayakları nasıl tuydum Ali. Köyde seni ateşin yanında, az utaKta yavaş yavaş şişmiştir. Dizleri nasıl sızhyorısıttıydun. Sonra da sıcak ça> dur. Vay fıkara. Kocalık batsın. verdiydiın. Aklında mı Ali? Seıı Geçen yıl, çukura bir buçuk gün küçücüktün, ya beş, ya altı yakalıncaya kadar yürümüş, ama şındaydm. Benım gene sakahır. oradan öte bir adım atarnamış. aktı ya, kora denmezdi. ^ a^nıur Ali de onu alıp Küheylana binon gün yağdı da tum Çukurodirmişti. Ne kadar sevinmişti vayı su bastıydı, aklında uıı? Afıkaracık. Atın üstünde ona bak tı olan da. tarlası takımı olan da, mış, gözleri dolu dolu olmuştu. Ama Meryemce kıyameti kopar kuş sütü içen de toprak alacak mış. Aliye dönyayı dar etmi^ti. da toza dumana karışacak. Sen O günleri bilin mi Aüm? Şu de, ben de... Uzak şeîtali bahçesmden, bakocalık bitsın. Babanla ben, Çubayın sağlıçıada, bana vulu sulu kura indiğimizde Kocabucaktan jeftaü hırsız.iirdm. aklında mı cuval çuval karpuz taşırdık. Biz Alim? de yerdik, köylü de yerdi. O Alinin gözleri dulu dolu oldu. günler aklında mı, Alim? Kocalık batsın. Bir gece, biz babanAteşler yavaş, yavaş ulalılı. la bir çuval pamuğu sırtımıza Yalımlaıı düş'ü. Közler kilriı yüklemişiz geüyoruz. Çiflçibaşı yalnızca. Ağaçların arası yıldız atlan arkamıza düsme«in mi? yıldız oldu. Son™ kıi/.ler kiillenAtlan arkamızdan yetişemediydi, di. Ortalık dei'in bir ses^izliğe gömüldü. Arada bir, bir ağacm altından horııltu geliyor, bir bebe ağlıyor. bir at tıksırıyordu. Alinin gozüne u>ku girmiyordu. Uzun zaman ornıanı dinledi. Küllenen közievıu ağır ağır kabuk bağlayiblarıııa, ışıklarını yitirişine bakn. Sağa sola durtaadan döndü dunlu. Biimediği bir verleri acıyordu. Gece yarıyı geçerken bir horoz öttü. Horoz öttükçe Ali de kalktı atın >antnı gitti. At başını toprîiça sarkıtmıştı. Başındaki, ağzına kadar yem. saman dolu torbanın altı yere dej>iyordu. Yemi samanı sevrnez oldu belki diye dü^ündıi. Atın sağrısına elini koydu. Sağrıda bir dirhem et kalmamıstı. Takır takırdı küheylân. Kaıanlıkta el yol. damıyla ormandan bir kııcak ot yoldu getirdi, Kühey'anın öniine attı. At tüyünü bile kıpırdatmadı. Aîi öfkelendi, atm başını tuttu otun ieine «oktu. Başı otun içinde tuttu olmadı. Sonra atın ağzını açtı, bir tuutam otu ağzına tepti. At gene çenesini bile oynatmadı. Kaskatı, öyle kaldı/ Alinin öfkesi arttıkça arttı: «Zıkkım ye» diye atı hmçla itti.. At sallandı. «Zıkkım zehir ye dc. inşallah geber. Ben de elinden kurtulayım.» Akşamdan beri öfkesi gittikçe kaharıvordu. Öfkesihi kimden çikaracağını bilemiyor. kı\ rE/ııynrdu. Soğuktu. üşümüyordu. Yatağa girdi. Ay çoktan batmıştı. Aünin ömründe üçüncii seferdir ki uykusu gelmivordu. Bir sel gecesi, korUııdan, üsümekten gelmemişti. Bir de babasınm öldüğü gece. rv Daha tan ışımadan, ortalıkta ses sada yokkeıı. oluktan dökülen suyun sesi büyür, onnanın uğltusuna karışırken Ali yataktan çıktı, atın yanına varır varmaz ağzını açıp baktı. Atın ağzında geceki teptiği ot yoktu. Yani yönü yokladı, atın ağzına teptiği parçayı bulamayınca sevindi. Ama akşamdan atın önüne attığı bir kucak yeşil ot ö>le duruyordu. Ayağıyla yeşil otu ötelere fırlattı. Otiar bir çalının üstünde salkımsaçak kaldı. Atuı yularından tuttu. ağır ağır çekti. Çiğ yağmış. orman ıslanmıştı. Öniindeki ağaçtan bir pğaçkakan çıktı gitti. Uzaklaula birkaç kuş cıvıldaşıyordu. Birden burnuna mezdeğe sakızı kokusu geldi. Sonra da seher yelinde acı bir yarpuz koktıı. Ayakları ormanın çahlarına. devrilmiş ağaç'arına takılıyordu. Anası, karısı, çocuklar da uyaıımıştı. Karjsı yatağı. kapkaçağı topluyordu. Ali durup atı süzdükten sonra yüklemeğe baş. ladı. Bir yanına bulgur. bir yanına da un çuvahnı sardı. Un, değinnende gibi tozuktu. Sonra da boşalmış çerkı« eğerinin üstüne döşeği attı. Vorganları, kap kaçakların bir kısmını da sırtına sardı. Bu sırada köylü de uyandı. Ürman az önceki orman değildi. Ne oluğun ^ırıltısı, ne ormanın uğultusu kaldı. Tanla biriikte göçün gürıillMsü ormanı doldurdu. Gündoğudan gelen bir küş sürüsü çığlık çığlıea ormanın üstünden oıktı. Orrnanın üstü buğulanır gibivdi. Vtşil yeşil bir şeyler tütüyurdu uzakta. 2 H 1 | = I Doktor INCI BALKAN ile Yüksek Mvhendis FETHİ KOSECI Nişanlandüar. Eskişehir 29 7 9S9 TEŞEKKÜR Dz. Yolları sabık TahliPİye Umuın Md. Emek'ı D7 A'bayı r^hmete gpç'Si n\urascheUle armızı 1 paylaşan akrab^ ve dos'lsra. hsst' 'lî feneler'nin vcfaltâr vardımci'u doktorlara. Mason Deriegır.e. Turk Yu^<?H. me Cemıyetıne humetle tesekkür ederlz. Esi : Ssfiye E'RCL Oğlu : Aydm EROL NECMEDDİN TAHSİN" EROL'un CUMHLRİY£T Nühssaı 25 Kuruştıır ABONE ŞARTLAR1 Senelik i avhk S aylık . tu,k yf HarHl Llra Kr Lıra Kr. 75 00 150 no 40 00 80 10 22 M 44 U O Basan v» yayan Cumhunyet Matbaacılık VP Gazetecılik Tılrk Anonlm ŞırkPtı Cagaloflu Halkpvi snkalt No 3y 41 Snhibı Yazı ıçlı rını frien ırt.ırt w n P."f='U' Mılf'ıt NAZİME NADÎ ÖMLK >'*..Mİ Cızetpmızı gonüerılfn tvr.ık ve vazıUânlardan m<»ful!VPt kahu> cdılmi'Z lar nesredilsın pdılmesın iade edılmez.