20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r Inaıtılmaz ilki hakikat Uçüncü Halk Ovunları Ba\ramının basladığı 27 Haziran gecesi Açıkhava Tnatrosuna kosanlar arasında ben de \ardım. Hiç mübalâğa etmeden sövliyebilirim ki son vıllarda beni bunun kadar setındıren \e heyecanlandıran bir baska temaşa olmadı. Orada görduğüm balk raksları pek çok hosuma gitti. Fakat bunları anlatmak ve incelemek benim bcceremi yeceğim bir ihtisas konusudur. Onun için ben bunlar uzerinde değil de, bir baska noUta 'uzerinde duracağım. Bu seferki Halk Ovunları Bayramına memleket sehirlerinden, kasabalarından, ko\lerinden kadınerkek. çocuk 150 kişi katılı\or. 11 bolgeden ge len ekiplerden iki tanesi Burdurun Aziziye ve AntaKanın Kovunlar köyünden. Bir lâhza durup düşünelim. Bız burada, büyük şehirde çarşafpeçe kavgası yaparken Burdurlu \e An talyalı kövlu \atandasin hıç böyle bir endişesi olmadığı an laşılıyor. «Istanbnldaki Halk Oyunları BaNramına katılın» dendi mi karısını, kızkardeşinı, kardeş kızını topluyor, onlara ve kendisine aid allt, pullu, sırma işlemeli elbiseleri, o göz kamaştırıcı eşyaları koltuğunun altına sıkıştırdıgı gibi Istanbu lun yolnnu tutuyor ve burada binlerce Istanbullunun onünde karısı ile, kızı ile sahneje cıkıp raksediyor. Peki, hani nerede kaldı tesettür taassubu, nerede kara çarşaf. nerede gün şo'stermez peçe? Demek bütün bunları bıivük şehir icad edivor. Demek sadece büvük şehir yalanla. dolanla, hurafeler ve masallarla gerilik cereyanları doçurup besliyor. Köy onun tarafında dejil! Ya Turk kdylüsünön karısı ve kızı ile binlerce Istanbullunun onünde sahneye çıkıp sanki vıllardanberı çıkmfeğa alıştıçı bir \er imış şibi en tabiî, en telâşsız hareketlerle ustaca raksetmesınin mânası üjeruıde bıraz durmaz mısınıı? Biz bü\ük sehirlerdekı sahnelerde çenc aktris \e aktörleri bu talıii gdrünüşe, bu te lâ^sız duruslara alıştırmak için Mİlar TIII emek veririz. Böyle iken belki de ömründe sahne ncdir üdrmemiş Türk kinlüsünun varattıfı mucizeye ne demeli? Uçuncü Halk Oynnları Bayramı Türk kültiır hazinesini ınuhakkak ki büvük mik>asta zen;inleştiri}or. BöUe olmasa>dı bile yalnız >ukarıda belirttiçim müşahedelerı yapmamıza fır.sat vermeti, onun basarı kazandı?! hükmüne varmamıza veterde artardı bile... Bu cetin işte bü\Qk emegi şreçtiğinj yakından bildiğimiz Vedad Nedlra Tör'ü ve onun başarısını raiimkün kılanları al kışlayalım. Hem de eanü gö nülden... CUMHURÎYET 2 Temmnz 1959 I f =tiaberlen Otomobit ithali meselesi 3 iincü kotaya ithal edilecek arabalar Devlet Malzeme Ofisi kanalile satılacak Hdber aldığımızs gore evvelce ıkin cı Kotaya ek liste halinde alınması b his mevzuu olan otomobil ithali b'hıs mevzuu olan otomobil ithalimn bu defa 3 ncü kotaya konulmaa be. his mevzuudur 3 cu kotaya ıthal edilecek arabalann Devlet Malzeme Ofısi kanrlile 9"tılaeağı anlasılm»ktadır. DENÎZCİLİK BAHİSLERİ I KSABAH Gecikmeler memnrları Ankarada yaptıklan kongrede bır çok r\^))dilekler ileri siirmüşler. Bu UK ' dUekleri dikkatle okudunı. Çönkü okunmağa değer seylerdi. Eskice bir tarihte, karargâhım mahalle kabvesinde kurmuş cahil ve ebliyetciz bir adamın iğnecilik yapraajı münasebetile yazdığım bir yazı özerine, bir çok sa|lık memurundan, «ikâyetlerle dolu mektuplar almıstım. Bu şikâyetlere Cemiyet de katılmıştı. Oradan d», saflık memurlarının uğradıkları hakıızlıklardan, gadirlerden bshıeden mektuplar gelmişti. Bötün bu mektupları sakladım. Hayli kabarık bir dosya teskil ediyor. Kongrelerinde ileri surduklerı dileklerle, bendeki mektuplarında okudugum şikâyetler arasında bır mnkayete yaptım. Kongre dileklerini çok mütevazı, haklıdan çok daha ileri buldum. Meseli, ıa|lık memurları, bana tek tek gonderdikleri mektuplarda, ileri sürdükleri çok yerinde «ikâyetler aruında, ellerinde her turltt vetika bulunduğu balde, kapıIsnna tabelâ asmak hakkından bıle mahrum edildiklerini »öylüyorl»rdı. Bu seferki dilekler arasında böyle bir madde okumadım. Belki bu hak, o zamandanberı kendilerine tanınmı» bulunuyor. Ben, sajflık memurları arasında Bylelerini Unıyorum ki, bılgisı, teerübeıi, mahareti bakımmdan, kendiıine tereddudsüz, doktor diyebilirsiniı. Bu teviyede deferli iıısanları nefsinde toplayan bir heyeti, baştanbaşa haksızlıklarla dolu bır meslek rejimi icinde terketmek hakikaten günahtır. Kongrelerinde, aralarında bulunmayı, çok haklı dileklerıne katılmayı ne kadar isterdim. Teınenni ederim ki, dilekler, tas\ible kar«,ılanmakta gecikmesin. Zaten haddinden fszla geç kalındığı şuphe götürmez bir gerçek. Gecikme deyince ^ene posta aklıma geldiYerine geç giden mektuplardan babseden yazım üzerine bir okurum telefona larılmıs. Iıtanbuldan postaja verdigi bir mektubun hazin âkıbetini bans uzun uzun anlattı. Mektup bu ayın on beşinde, Kuçfikyalıdan postava atılmış. Ankaray» gitmek üzere. Mektup »ahibı, Ankaraya ayın kaçında dönecefini haber veriyer. Bo avdet tarihi Haıiranın yirmisinden sonradır. Mektup, nasıl ol»a vaklt var, diye düşünen eanlı ve muhakemeli bir yaratıkmıs gibi, iai öyle agırdan »lraı», ipe öylesine un sermış ki, bu sefer de asırı gidi\ermış, Kuçükyalı ile Ankar» arasındaki bir siinlük mesafeyi tam on bes günde asmıs. Muhterem okurum, telefonda bana Mektubu aldlfım gün, yolcum Ankarava varalı be* gün oluyordu, dedi. Kendi başımdan ds böyle gecikmeler çok geçtifi için, okurumon derdini çok iyi anlıyorum. Ama dofrusunu söyliyeyim, benim hiç bir mektubnm gerek gbn derdiirim, gerek »ldıtım mektuplar ba rekoru kırmamıştı. Yalnız, benim mektuplarım aratında zahir pek fazla geciktiği için utancından hiç gflmeyenleri sldu. Ondan dolavı, posta\a mektup verirken hep jürek helecanları geçiririm. Hele bu mektuplar, okurlanmdan gelenlere ce\ap teşkil edenlerse. Bilmediği bir şeyi 5grenmek içjn •ual soranlar, 8|üd isteyenler, akıl danışanlar olur. Çogu, beni küçük de olsa, masrafa sokmamak için, eevap pulunn da mektubuna yapıstırır. Yapiftırana da, yapıştırmajana d» eevap vermek önce bir insanı vazifedir, sonra da medenı Wr \ecibe. Cevabını daima veririm. Ama bu cevabın gıdip gitmi>eceğine, gıderse kaç günde gideceğine daır kat'î bir fikre sahip olmadıçım için hep endişeliyimdlr. Cevap yazdıklarım da, bu ce\abı aldığını bildirmek lüzumunu, tabiı, duymaz. Benim endısem de bır törlü geçmez. Dediğim gibi başımdan çok geçti, baküiz değilim. Küçükvalı Ankara yolunu, ıkına sıkına, on beş günde alabilen zavalh yolcu mektubu sahibinın şikâyetli sesi hâ'.S knmgımda. Hamdi VAROĞLU Ikınci kot^dan kamyon için talepte bulun^nlara bildiri mektııpları Merkez Bankasınca gönderilmıştir Piyasadan eldıgımız malumata na. zaran kam\on it>vlâtma taleplere nis betle yüzde 6 kadar bir tahsis yapılmıştır. Kamyon irbali icin talebde bulunanlar Kok. linvit ve maden kömiirü nakliye "fret'«*"' veniden tesbtt edildi Kurucesmeden sehrin muhtflif semtlerine kamvonla nakledilecek kok maden ve linvit kömürürıün naklive ücretleri Beiedıye En^üme nince veniderı Bözden «eçirilerek te^bit edılnistir Buna eöre : Kuruceşmeden Karköy. Şishane, Tepebaşi. Tirnel. Kalvoncukulluk, Fındıklı, K?bataş. Y'ldız ve Rumeühisan setntlerine bir t o n kömür 15 Galatasaray, Taksim. Harbiye, Pangaltı Nişantaşı; Maçkar Kurtuluş; Feriköy, Osm^nbev, ŞişH, Clhangir, F'ruzağa semtlerine bir ton kömür 16; KasiTioasa, UKıköy. Levend, Etiler ve îstinyeye 10 Beiiktas ve BebeSe 12. Tophari'eve 14, Ortaköv ve Ar^ıavutköve 11, Yen'köv, T»rabva, H^sköy ve Halırıogluna 20 Büviikdere ve Kirecburnuna 22, Sirıyer ve Yenimahal!evp T>5 lir=dır. Geçenlerde bir Fransız fılosunun Istanbul sularım ziyaretı munasebetıle «Colbert» ve «De Grasse» adh «uçaksavar» kruvazorler hakkında 2 mayıs tarihlı «Cumhurıvet» de çıkan sohbetım1. denız \e gemi sever okurlarım arasında oldukça genış bir ılgı uyandırmış olacak kı, «bugünun kru%azorlerı» etrafında bir haylı \azılı sorular aldım. Ayrıca telefonla bu hususta açıklamalar ısteven tafsılât rica eden merakhlarla da karşılaştım Soruların başlıca esa^ını, Atlantık ve Akdenızdekı NATO kuvvetlerı arasında yer almış Ingılız Fransız • Italyan Hollânda kruvazorlerıle bunların muhtemel rakıplerı Rus kruvazorlerının vasıfları, hususıyetlerı teşkıl edıvordu: Bır harb vukuunda Atlantıkte, bıl hassa Akdenızde N'atoya Tnensup filolarda vazıte alacak kruvazorler, Moskof sınıfdaşlarından kuvveth mıdırler, değil mıdırler? Bugunku Moskof bahrıjesınde kaç ta ne kruvazor vardır ve bunların vasıfları nelerdır1 Sovjetlerın elınde bulunan destroyer ve bılhas• denızaltı semılennın sayıları ve a hususnetlen neden ıoarettır' Vesaıre vesaıre *** Bütun bu soruları bır tek sohbetın ıçınde cevaplandırmaya ımkân yoktur. Sonra baztlannı kesın olarak cevaplandırmak jetkısım de kendımde bulamam, çunku ben nıhayet amator denızcılık bah sı ydzarmm. bir denız kurmay subayı değılım. Ancak elımde bulunan yarı resmî mahiyettekı denız yıllıklarına, vesıkalara ve yayınlara dayanarak «zız okurlarımın merakların^tatmıne çalışacağım: Ilk ış olarak, teferruata gınşmeden, çeşıtlı ıhtımallen incelemeğe koyulmadan evvel, bır kere bugunku Sovyetler denız kuvvetlenne onumuzde kısa bır geçıd resmı yaptıralım. Bunu yapabılmek ıçın de en emın, en ınanılır kaynak olan yarı resmi «Jame's Fıghtıngshıps> ın bu yıl başında yayınladığı 19581959 sayısının verdığı tafsılâtı hulâsa olarak, gozden geçırelım Bakın bu hususta bu unlu Ingılız >ıllığı ne diyor: • Rusya son yıllarda denız polıtıkasını çeşıtlı yollardan değiftırmıj bulunuyor. Ikınci Dunya Savası sonunda ya pek kuçuk, yahut da hıç yok denecek bır derecede ehemmıyetsız bır denız kuvvetıne NATO karşısında Rııs donanması YAZAN: Cevat Fehmi BASKUT İ Ç Y Ü Z U C U B A ' D A K İ İ H T İ L Â L İ N VIVA CASTRO Sırası gelen herkes konuştu. A ile toplantısında gibi idik. Herkes. ken dilerini dinlemek, anlamak, desteklemek \t;in çok uzaktan geluı bu İki gazeteciye olulerini sayıjorlar. umidlerini bildiriyorlardı. Fakat kor ku benzimizi soldurmağa, başımızda aızılar, karnımızda ağrılar pejda olmağa başlamıştı. **# Fidel Castro'nun ulaklarile her gun temas ediyoruz. Bir gerçek Fi. deld bulabilmek için on kişi>le karşılaşmak lazım: bakikati oğrenmek İçin gizlenmek lazım: bu halkı i\ ic" n lyiye tanımak iriı ondan kaçmak lâzım. Bizi seveıı bu iııganların yaşadığı faciaya her gün bir az daha gomulüyoruz, yuz verilen çocuk lar gibi kendimizi sevdirijoruz. Ha. yatımız rahat. çunkil hilr Wr meınte ketten diktatorluğun dikiş tutturma dığı bir memleketteıı gelijoruz. Sierra dağına. çetecileri», .vajıııâ gitmek kevfiyetine gelince. henuz oradan kesin bir haber yok. Dağa çık mak oldukça kolay ise de oradan inmek son dereee zor. diyorlar. Bizi «26 temmuz» sorumlulan İle temaşa getiren sivil savunma komitesi sabır tavsiye edijor * * * Telcfcn edildi. hazır olun, saat birde gidiyorsunuz. denildi. Sicrra'ja çıkmak için çoktdi beri hazırloıımış olmanuza rağmen bir nebzc heyecanlanmaktan gene kendimizi alamıyoruz. Bizim arkadaş ko nuşmak ıhtiyacında: Paıi her iş yolunda gitse, diyor. Kanlanmız, çocuklarımız var, diyorum. Sierra'ya çıkış heyecam Bir devriyeye rartgeHnek Ijlnıiz tamamdır. Setre Pantolon giyip kravat takalım, uzaktan, yabancı olduğumuzu anlarlar. Bizim arkadaş. vaktile Almdi işkencesinden geçmiş: En kıymetli tarafımdan yana korkuyorum, diyor. L'çsuz bucaksız, sıcak bir odada oluruyoruz. Dort tarafından hava te ıe>aııı geçtiği halde uda soğumak bilmiyor. Penceremizden, şehrin, denize doğru inen ana caddesi gbrünü yor, Şafak hnıuz sokmuş, ama sehir daha şimdiden ter içinde. Kapı vuruldu. bizim arkadas: A! dedi. Bu da kim? Actım. Yuksek rutbeli bir subay, eliıırle yolt tabiiırası, beni itip içeri girdi. Fakat eıplak olduğumu gorun ce zııık diye durdu. Gdzeteciler siz misiniz? ,§i, sıtıyor. Giyinin, arkamdan gelin! Sizi tevkif edijorum. baylar! PantalonunıiKu, goınleğimizi giyerkeıı bir kelime so>lemijoruz. ama askeri istihbarat şeii oldugunu tanıdığımız bu subayın peşine takılmadaıı oııce, generale hitaben almış ol. duğumuz. yanımızdaki mektubu kcn uisine uzatıyoruz. Ben: Bizi te\kif etmek boştur. diyorum. Goruyor^unuz ki. Saıuiago'ya geııeral Chaviano'yu gormeğe geldik, başka bir şey içbı değil. Sinema.va az çok yakışır bir yüzü olau cellâri: Tamam, diyor. zaten ben de sizı onun yanıııa goturmcğe geldim. (Arkası var) 10 Suitannhmed cesmesinin tamirine basianıyor Topkapı Sarayı giriş kapısındaki tarihî Sultanahmpd re»rn«sin"n tamirine karar verilmiîtlr Çe?me 171 R01 lira »arftle Sular tdaresi tarafındnrt t''rl'İTn "'ıi"=ıoaktır. Buz fiatları Belediye, nerakende bir kilo buzun fiatını ?0, bir kallp burun fiatını da 500 kuru? olarak te^bH et.r v FFA T = EistrGotanmr . ın efi, ecucı •nerhuır. Beşır emalin "v« Gum. rtîk Mudurlu?unden emekll Ferıt Atacan'ın oacanağı. Semlla AUcan ın e. nıştesı Emnıyet Mudurlugu 6 cı Mudur Muavlnlığırdfn ernekli Çaydanhgı deviren 14 aylık çocuk yanarak öldil Kasımcasada Hacıhusrev mahallesinde Büvükpiyale Kadınlar Çeşmesi üstündeki Efecekondularda oturan îbrahim Balcmı n 14 avlık oğlu Rahmi, dün sabah çay içerken çavdanlığı devirrrıiş ve yüzünden vanarak kald'rıldığı Sişli Çocuk Hastahanesmde ölmüştür. şurmejen Ingıltere dgnızcıllğinın bu hazin itirafı da gösteriyor ki, bugunku Moskof denız kuvvetlerı, Amerikan filolanndan hemen «onra gelen ıkincı dünya bahrıyesi olmuştur ve Ingılizleri arkada bısahıp olan Sovyetler, pek genış , mı destroyerlermın meydana çı ralcmıstır Ilk bakışta bır haylı korkunç, bır ınşaat proğramını ele almış kışlannı da derpış etmışler. gemi ve kruvazorler, de&tro>erler, fır1 ınşaatı gayretlerını atomla isleyen bır o kadar da telâş verıcı bir kateynler, denızaltı gemılerı, ma tekneler uzerınde toplamıçlardır manzara gosteren Sovyet fıloları yın tarayıcı tekneler ve torpı' Son aylarda, açıkça görülmektedir hakkındakı bu kesın hukumden tobotlardan kurulmuş muazzam ki, Bırleşık Amerıkanın Sovyet sonra şurası da bir gerçektir kı, bır donanma vücude getırmışler Rusya uzerindeki teknik üstunlu Ingilızler bu ezici üstunluk karşı dır • ğu azalmaktadır. Sovyet Rusya sında eldıvenlen atıp mucadele a• Fa^la olarak Rusya eskı harp bugun, Bırleşık Amerıka devlet lanından çekılmeyı akıHanna gevahıtlerınden hıç bırını çuruğe çı lerınden hemen sonra gelen bırın tırmemektedırler Çunkü köku yuz yıllara dayanarr bır gemıcılik ve karmamış butun gemllerını elden cı sınıf bır denız devletidır • geçırıp tam kadroları ile htzmette • Bugun Rusya donanmasında 32 denızcılık ananesıne sahip Ingiliz al'koj muştur • Ve bıraz aşağıda kruvazor, 180 destroyer, 500 denız< Amırallık Daıresmde de pek ıyi da şu satırlara rastlıyoruz: «Rus altı gemısı, 300 firkateyn, 1000 tna bilınmelctedır kı, denızlerde savas yanın uzun vâdeli denız proğra yın tarayıcı tekne, 125 karakol ge yalnız sayıya, tonaja, rakama, ısmını gerçekleştırmek hususunda, mısı 500 motorbot, 120 çıkarma tek tatıstıklere dayanan bir boğusma gemı ınşası alanındaki yatırım ko nesi ve 160 tane de filo yardımcı değıldır. Hoş kara cenklerınde de bdyledır ya! Nice ordular kendilaylıkları, ha>ati kaynak ve ınsan sefaını vardır • lennden ıkı misli sayıdaki kuv. gucu imkânları, on yıllık kısa bavetlen fecı hezımetlere uğratmısrış devresı ıçınde, bu memleketi *** bırıncı sınıf bir denız devletı mer Bır zamanlar kendisinden he lardır. Meseli 1 903 Rus Japon tebesıne ulastırmıştır Sovvet do men sonra gelen iki denizci dev narbi başladığı vakıt Ruslann 19 nanmasınm en hevbetlı taarruz sı letın topyekun Senız kuvvetlerin »affı harb zırhluı, 3 lahıl muhalâhı, bu?un savısının (500) u bul den ustun fılolara sahip bulunan fızı zırhlı, 4 zırhlı ganbot, 17 zırhduğuna ınanılan, denıraltı kuvve ve «Brıtanva, dalgalara ferman yü lı kruvazor, 18 hafif kruvazor, 44 tıdır. Rus hderlerı gudumlu mer rut'» tekerlemesıni dilinden dü deıtroyer, duzınelerle torpitobot, topçeker, fılo yardımcı lefaini (ki bunlar Baltık ve Uzakdoğudakı Moskof hRrb gemılerınden ıbaret olup Karadenızdekı 10 zırhlı, 4 Sunar nrhlı kruvazor, 7 kuçük kruvazor, 4 topçeker, 4 destroyer, 32torpıtoT.L. bot bu sayıya dahıl değıllerdı) ve Ord. Prof. Dr. Ekrem Şerıf Egeli. Klinikten Notlar 10, bır kaç tane denızaltı gemısınden Doç. Dr. Kemal Önen Klinıkte Su ve Elektrolit metakurulmuş olan azameth, ıhtışamlı bolızması Bozukluklarının esaslan 10. fıloları, Japonların, 6 saffı harb Doç Dr. Safa Karatay Odyolojiye Girış 10, zırhluı, 4 sahil muhafızı eski zırhlı, 6 zırhlı kruvazor, 27 hafıf kruOrd. Prof Hilmi Zıya Ülken Aşk Ahlâkı 12, vazor, 19 destroyer ve bır mıktar Ord. Prof Hılmi Z Ülken: Dunyada ve Turkiyede da torpıtobottan ıbaret denız kuvSosyoloji 2, vetl karşısında, gemicılik tarıhının Prof. Dr. Mehmet Kaplan: Şiir tahhlleri 6,40 kaydettığı en buyuk ve fecı bır he Doç. Dr. Nuretün Şazi Kosemihal: Sanat ve Düşunce 2, zimete uğramışlar, muhteşem doMaucorpsDr. S. Evrım: Sosyal hareketlerin psikolojüu 5, nanmalarını bır kısmı batırılmak Rıfat Necdet Evrımer: Bu Dünya böyledır işte 5, bır kısmı da esır alınmak suretıle Sabrı Akdenız: Tercume: Seçme masallar ' 2, tamamıle kaybetmışlerdi. Galıp Gok İngıhzce konuşma kılavuzu 3^0 Sadece şu kadarına ışaret edeDoç. Dr. Zeyyat Hatipoğlu' Maliyet muhasebesi 20, yım kı. savas sonunda Japon geDoç. Dr. Zeyyat Hatipoğlu Muasır para teorileri 11.50 mıcılerının esır ettıkleri Moskof Doç. Dr. Zeyyat Hatipoğlu İşletme İktisadı ve İdaresi 15, zırhlıltnnın sayısı, harbe başladık Doç Dr Zeyyat Hatipoğlu Iktisadî Kalkınma 10. ları \akıt ellennde bulunan kenDoç Dr Zeyyat (Robinsondanl • İstıhdam teorisine giriş 2.50 dı zırhhlanndan çok fazla idı Ja ÖDEMELİ GÖNDERİLİR KITABCILARDA BULUNUR. ponların 6 zırhlısından ıkısı savas Vılâyet karşısı No 11 İstanbul Tel: 22 23 68. „ suresınde batmış, ellennde topu topu dort zırhlı kalmıştı. Işte dünyanın en buyuk denız savaşların dan biri olan meşhur «Cuşıma» muharebesıne budort zırhlı ile çıkan buyuk Japon amıralı «Togo» gemıcılıkteki Japon ustünlüğü sayesınde, kendisinden kuvvetlı Mos Ba>an Mirey Araç (Yunanistan ), dul hayan Beatrıs Sahakyan, bay kof armadasını perışan edecek, Ja ve bayan Keğâm Van, dul bayan Verjm Koşkeryan iVarna^, çok «ev pon bahrıyesi de elınde kalmış ogılı babası, kardesı VP Hayıları olan lan bu 4 zırhlıya mağlup Moskoflatdan esır aldığı 8.«rhJlıyj^a kuv vetlerıne katacaktı Gene esir olarak ellerıne dusen bir zırhlı krıi Cemaleddin Saraçoğlu ANIL YAYINEVİ V E F A T Bay Kenan Araç'ın Maııifatura tüccar ânı vefatını derin teessürle bilditırler. Cenaze merasimi yarınki 3 temmuz 1959 cuma gunu saat 14 de Beyoğlu Balıkpazarı Üç Horan Ermeni Kilisesinde icra olunacağı ilân olunur. tsbu ilân hususî dâvetiye yeri.ıe kaimdır. Cenaze Levazımatı ve Servis işleri Celil Tel: 44 27 46 • 73 84 $4 Temmuz 2 ş s \ E Zilhicce 25 | 4 10 12 18 16 U 19 45 21 47 2 01 | 8 45 : 4 33 8 3C 12 00 2 02 6 24 1 7 959 tarlhındf vefat etmışur Cenazesı 2.7 959 Perşembe gunu oğle namazını mut«akıp Kadıkoy Osmanağa Camunden kaldınlarak Karacaahmeddekı ebedi ijtırahatgahına tevdı edıiecektır Mevlâ rahmet ejl.ye Aılesi NUREDDİN GÖKMEN , A Ş I K V E Y S E L ÇOK G E C E S I ACI B I R KAYIP sürü deıtroyer, yardımcı kruvazor hastahane gemiM, nakliye vesaırede cabası Yukarıdakı mısa! de açıkça gostermektedır kı, denizlerde yalnız «Materyel» yanı «gemı» harb etmez, bu ışde personel yanı mürettebatın da buyök ama pek buyuk rolu vardır. Yetismı». yani tecrübe gormuş, turlu ka>ıplar pahasına pek kıymetli bügıler elde etmıs murettebat ve amıraller bakımm dan Amerikan ve Ingiliz bahriyesının bu alanda Moskof bahrıyelilennden çok ustun oldukları tereddutsuz kabul olunabılır. Çunkü Ikinci Dunya Savaşının deniz mu harebelerınde Sovyet bahriyehlerinin hemen hemen hi{ bir tecru be görmemı; olmalarına bedel dunyanm en feragatll, en yigıt. en usta gemicılennden sayılan Japonlar ve Almanlarla uzun yıllar boğuşmuş olan Ingılız ve Amerikan bahriyesının bu alanda pek fay dalı tecfubelere sahıp bulundukları bir gerçektir. Bir de tecrube edilmiş «materyel» le yani harb vahıtleri ile. sa vaşa gırmemıs, gemi arslanları gi bi yarış zamanlannda boy goster meğe yetınmış gemileri de bu hesaba katmak, yani bugün Ameri kan ve Ingılız fılolarındaki a|ır, hafıf krüvazorlerle, destroyerler firkateynler, denizaltı gemileri, hü eumbotlan gibi teknelerle bunların Sovyet sınıfdaslan arasında bı: mukayese yapmak meselesi var ki bunu da başka bir sohbetimızde gene yan resmi kavnaklara dayanarak, ıncelemeğe çalısacağız II )|USIU| CUMHURİYETİN TEFRÎKASI: 37 Zamos, hakaretü bir gulu^le mukabele etti: Erkek olmak mı? Bunu ona kim oğretecek? Her halde siz değil, Kont Dozia! Ayı peşinde, kurt peşinde koşuyorsunuz diye kendinizi erkek mi zan nediyorsunuz? Hemcinslerinizden kaçmakla geçen bütün hayatınız, bütün munze\i omrünüz, iddianın aksini ispat ediyor. Artık, gizliliklerden, idarei maslahattan. çekingenliklerden eser kalmamıştı. iki adam, karşılıklı, maskelerini atmij,lardı, kindar yüzlerini birbirlerine açıyorlardı. Loraine, bu yüzleri goremiyor, fakat gergin, sert, hain ifadeli yuzler olduklarını tahmin ediyor, bu hayallerden urkuvordu. Ellerini pencerenin tokmağına dayadı, alnını cama yapıştırdı. Ah, şu iş bir bitse, Zamos uzaklaşsa, bitişik odadaki şu söaler artık duyulmasa, di.ve duşünüyordu. Kont, nefsine hâkim olmak, için raüthiş bir gavret sarf etmiş olsa gerekti. Çunkü. bu sefer genç kızın kulağına çarpan kelimeler sert fakat çok sâkindi. Siz gittikten sonra olacak olanlar ancak benim bileceğim iştir, Nicklas. Siz Wiesdorf esiğinden atladığınız andan itibaren her türlü mesuliyetten, Milân'la ilgili her türlü tasadan sıyrılmış olacaksınız. Mürebbî, alaycı bir eda ile ce vap verdi: Doğrusu. sizin için çok büjuk rahatlık! Ama bu cocuğu sizin infafsi7İıemıza, hııvsuz ve kaprisli mİ7acınızm cilvelerine. 7alini tahakMııtnunuze. hühassa e\et hilhassa, cok zenc oldup'i icin kpndini mudafaadan âcîz bulunduğu desiselerinize terk etmeğe razı olacağunı her halde tahmin etmezsiniz, değil mi? Aman, Nicklas, bu ne kas\etli tablo! Beni bile korkutacaksmız... Mumkün olsa. beni kendimden korkutacaksırıız! Desise. ha? Wiesdorf'da mı? Keske olabilse, şu bizim kohne şatoya bir parça hayat girerdi, bir parca yaşamağa değer bir yer olurdu burası! Bir sükut oldu. Sonra, Zamos' un sesi dınuldu. Mürebbî, ağır ağır. kelimelere kuvvetle basa basa konuşuyordu. Evet, kohne şato, Madmazel Marlev geleliberi, gerçekten, daha canlı, daha cazibeli oldu. Kont Madmazel Marley mi? dedi. Madmazel Marley'in burada işi ne? Bu sozde derin bir hayret mânâsı vardı. Bununla beraber, Loraine, cumledeki mânâda bir sakatlık sezer gibi oldu. İsmi Zamos tarafından söylendiği /aman hafifçe ürpermişti. Fakat Dozia'nın, avni ismi telâffuz ederken sesine verdiği âhenk onu daha fazla şaşırttı. N'icklas: Işi mi ne? Onu asıl, ben size soracağım. Cevap olarak ben de size derim ki ne onun bindiği uçağı mitralyöz ateşine tuttum, ne de ucağın düşeceği yeri ben seçtim. Şüphesiz. Ama bu kazayı etrafa duyurmamak cihetini seçtiniz. Duyurmamak mı? Anlamıvorıım. Kaza resmen haber verildi. Lnraine, Othon'un sesinde ikiici defa olarak bir perde düşükliıcii serdi. biraz evvelki garip hissi tekrar du\du. Zamos, tahakkumlu bir eda ile cevap verdi: Zannetmiyorum, Dozia. Eğer bu haber \erilmiş olsaydı gazeteler, kazadan günlerce sonra, uçağın da, tayyarecinin de kaybolduğundan bahsetmezlerdi. Kont galiba bir itiraz işareti yapmış olacak ki. genç kız, Zamos'un şöyle dediğini duydu: Hâsılı. Madmazel Marleyi şatonuza aldınız. barındırdmız, tedavi ettiniz. Bu çok güzel bir şey. Ama ayni zamanda, onun şatoda bulunduğunu gizlediniz. kışın gelmesini beklediniz, hazırladığıntz tasarıların gerçekleş mesi için muhtaç olduğunuz uzun zamanı buldunuz. İnsafsız bir tnantıkla konuşuyordu. Allah Allah. Nicklas, gene söylüyorum. beni korkutuyorsunuz'. Nelerden bahsediyorsunuz, kuzum? Gizli maksatlarınızm neler olabileceğini uzun uzun düşündiim. Ama nihayet . Zamos, düsünüyor. yahud tereddud ediyormuş eıbi, du.akladı. Sonra. değişik bir eda ile devam etti: Hayatınızın, başlıca demiyeceğim ama yegâne bedefi, Milân'ı annesinden uzak tutmak olmuştur, Dozia. Çocukluğnnda. sonra delikanlılığinda, onu hep baskınız altında tuttunuz, bir yatılı okula gbndermed'niz, burada hepsettiniz, hu Wiesdorf hapishanesinde! Ama seneler geçtikçe, bir insan hava'rnı 1akı altında tutmak gitgide saçleşir. Bunu hissettiniz. nitfldm. Giinün birinde, Milan'ın jenrliğinin uyanacaffinı, hütün şiddetile uyanacağını, o zatnan yük sek duvarların da, kuvlu ormanların da bir işe varamayaeağını; oğlunuzu, eğer sizin eli nizden kaçmak istiyorsa, bunlarm durduramıyacağıru anladınız. Zamos konuşurken. Dozia bir kaç defa onun sozunii kesmeğe teşebbus etmişti. Fakat gajreti boşa gitti. Artık, mürebbiyi, hiç şey susturamıyacaktı. Derken, tesadüf. size Marley'i Loraine gonderdi. diye devam etti. Yaralıydı. Buna rağmen yuzünu gene gorebildiniz. Güzeldi. Konuşmağa muvaffak olduğu zaman. kimsesız olduğunu, hiç serveti bulunmadiîinı oğrendiniz. Bunu sonradan Milan'la ben de ogrendik. Bu noktaları öğrenince kararınızı verdiniz. Ayni zamanda, günün birinde her insana isabeti mukadder olan payılan, oğlunuzu uzun zaman mahrum edemiyeceğinizi de anlamış bulunuyordunuz. Ku pav, artık elinizin altında buhınuvorılu. O zaman Loraine Mirley'i. Milan' m kucağına attınız! Loraine dislerini sıktı. pencerenin tokmağına vnpıştı. Othon. nihavet konu^al'iMi: İyi ya! Gene. giırel iki insanın birlesmesini istemek n ka dar büsuk bir ka'ıalmt mi? Sesini alçaltmıstı. Bu ses, garip şekilde değiş.ikti. Belki de, Lorai'iein. kımusulanları du>masmdan korkuyordu. Bu iki insan. herhalıli". si7İn mutlak tahakkümiinÜ7 altında UaiapsMı <*oğil M Dozıa? İ Cünkü sizce mülıim olan şu idi: Milan'ı mahpus Mitmak. hcm de. karı olarak kendisine vereceğiniz fakir, kim5esİ7 kız s>yesinde daha fazla mahpııs tutmak! Parasızlığı \e kimsesizligi sayesinde, kızı da tahakkıimimüz i'tına alacaktınız. Bu plânın Kevçeklestirilmesi kolay değildi, elbette. Bir tavyareci kızı Wiesdor('a baŞlsraak! Modern, başma buyruk, hür bir çenç kızı. burada Va^amaK için hajatın zevklerini fedaya razı etmek! Olacak JŞ, miydi hunlar? Ilk bakışta bu. düpeduz di\a* nece bir ümide benziyurdu. (Arkası var) LLJ İzmir tüccarlarından merhum Saffet Bey ve merhum Zehra Bavkal'ın kerımelerı, Gulhane Askerî Tıb Akademisi ve Ankara Unıversıtesı sabık profesorlerınden Haydarpaja Nümune hastahanesı seflerınden Dr. Prof. Burhan Urus'un kıymetli eşı, Ömür Urus'un sevgılı annecığı Neriman Baykal, Müjgân Koral, Huban Baykal'ın hemşırelerı, eski Milli Emniyet Şefi Celâl Koral'ın baldızı. bütün insanlık ve kültür vasıfları ile mümtaz bir Türk hanımı olan, SUNA U R U S altı sene evvel fecı bir kaza neticesinde kaybettiği oğlunun agıı ıztırabma dayanamıyarak hasttalanmış ve ihtimamlara rağmen şıfayab olamıyarak 1 Temmuz 959 Çarşamba sabahı vefat etmiştir Cenazesi 3 Temmuz 959 Cuma günü oğle namazını müteakıb Şışli camiinde yapılacak dinî merasimi müteakıb Feriköy aile mezarhğında sevgili yavrusu Ömer Urus'un ağusuna tevdi edilecektir Allah. gani gani rahmet eyleye. Sigaradan cıkan yangın 4 atın ölümüne sebeb oldu Karagümrukte Akbilet sokağında 10 numaralı evin bançesindeki ahırda, Ahmet SariTiın yanar vaziyette attığı sigaradan yangin Ç'kmıstır. Sabaha karşı saat 2 de çı kan yangin, ahır ve ahırın içindeki 4 at yanıp kül olduktan sonra genislemeden söndürülmüstür. Hâdise etrafında Savcılık tahkikat yapmaktadır. ÇOK KIYMETLİ Mucevher satışı Çok temız pırlantalı bır plâtin bılezık bugun Mezad Idaresınde (Bedestende) satılacaktır. Bu fırsatı kaçırmayı nız. !1 !| 1 i HADARE TECER Ue SEMİH AKINCIGİL fAKSİM GAZİNOSUNOA #O G I iü Nıkâhlandılar. I ^ Ankara 271959 ^IIIIIIIIIIIIIIHIllllltlllllllllllllHllllllllliaillUIIIIIIIMinilllHllli^1 CUMHURIYET Nüshası 25 Kurustur ABONE ŞARTLARI Turkıye H a r l d LJra Kr Lıra Kr 75 00 40 00 22 00 İSOOO 80 00 44 00 TEŞEKKÜR Ev tam para Ailemizln buyuju, eskı Bvkaf Mudürlerinden SAtT PAKALIN'ın 26 6 1959 Cuma gunfcu cenaze aıerasiraıne ıstırâk eden ve teuıurumuzu paylasan dostları nn ıza teşekkurlerımızı arr edcrtz AUe»! adına Dr HıknMt AYDEM1R Melıh PAKALIN Senelık % a yl,k 3 9 5 OOO lira Basan ve yayan Cumhuriyet MatbaHcılıU vv Gazetectlık Türk Antmun Şirketl Cagaloflu Halkevt ankak Noö9.41 Sahihı İM" •» AKBANK Potasyum Karbonat ARANIYOR. TEL: 21 î l 42 NAZÎME NADİ f s l ^ n n ı tl'U n M , r. Mf» ul Mllfi Yar) .dPB* gondtrıl^n ıvTak ve yazılar neçredilpın fdilmpsm n d e Hdıfme». îlânlardan mesulıyet kabul edilme*. NUYAN YİAIT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle