23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
uu CUMHURİYET 11 Temmuz 1959 ILK SEYYAHLARI îkfnci Gün 7 John Ue Larry birer ilim adamı değillerdi. Feza pilotları olarak yetişlirilmişlerdi. Bunuıüa beraber ilim adamlarının kendilerinden ne gibi hızrnetler bekledikleri uzun uzacüya kendilerine anlatılmıştı. Astronomlarla jeoioğlar Ay yüzünden bol bol nümuneler bekliyorlar, bunları ince. liyerek Ayın menşei, terkibi hakkmda kat'iye yaKın fikir eainmeği amuyorlardı. Astrofizikçilerle rad. yologlar kozmik ışınlaıla güneş ıştn larımn milyonlarca sene süreli teiurierini öğrenmeği umuyorlardı. Mü hendisler hepsinden daha pratik görün'mekle beraber belki de aslmda hepsinden daha hayalperesttiler. Zira içlerinden birisi John'a: «Bize ev ve yol inj^tsı vazifesi verildi,» demişti. «Ben sizin Aydan getireceğiniz taş, toprak üzerinde denemeler yapmak ve Dünyadan asgarî harç taşımak suretile bunlan nasıl kullanabileceğimizi tespit et rrsek niyetindeyim. Malum ya azizim: Siz Dünyaya döndükten sonra Aya akın başlıyacak. Süratle, Ayda iifler, oturulabilir evler inşa etmek gerekecek.» Ziraatçiler ise aadec* toprak nüDiunelerine razı idiler. John 11* Larry, Ayda geçirecekleri beş günü, Dünyada iken tespit edılmiş olan teferrüatlı proğıama uy gun bir sekild* bu arztılanan malumat ve nümuneleri toplamağa hasredeceklerdi. Nitekiro, hemen faaliyet» girismisler taj, toprak nümunelerini pamuklara sarıp hususi plâs tik kutulara yerleştirmeğe bajla. uıışlardj. Beraberlerinde bir de el arabası vardı. Kutulart da arabaya yükliyerek Ayda dolasıp duruyorlardı. Gerçi Ayın «athı pek yamrı yum ru idi amt, Ay çekımınin azlığı el arabalarım iyice yüklemelerini ve rahatça sürmelerini mümkün kıhyordu. t\k günün mühim bir kısmını taş, toprak nümunesı almakla geçirdiler ve yüklü el arabalarile feza gemi»in« döndüler. Evvelâ Larry kabiueye trrmandı, gemilerin sandal in. dirme tertibaüna benzer mekera koJunu merdıven ağzına çıkardi ve afağıdan John'un bağladığı el arabalarıru yukarı çektt. Daha aonra John da merdiveni tırmandı. lcerisinin hav» v* bagıncının bo. fclmasını önlemek için dalgıç tazyik odalarında, denizaltı insaat kesonlarmda oldugu gibi bir «hava aralığı» ndan geçmeleri icab ediyordu. Ev' vela dış kapıdan bu aralığa girecckler, ancak dış kapıyı iyic* Jtapadıktan sonra ikinci kapıyı açıp roket kabinesine geçebileceklerdi. E. aasen çıkışları da eynj fekilde olmuf, daha evvel dünyada iken de bu çift kapı manevrasmt defaatle tekrerlamışUr, kapılann birini kapamadan btekini açmamağı ıtiyad haline getirmişlerdl . ' Kabineye girdiklerinde radyotelevizyon cihazının ışığı yanmakta idi. Bu demekti ki kendileri dısarıda iken Dünyadan feza gemigile temas lağlanmış ve radyo.televizyon alıcısı tıpkı sesin banda alınması gibi bütün neşriyatı filme almışti. Şımdi düğmeyi çevirmek •uretile bu fılmi leyerdebileceklerdi. Dünyadan: •Hususî, atlatma malu mat isteyen her çejit yayın roüesseselerinin Washington'u tazyikini tahnıın edemezsiniz, John. deniliyordu. «Şimdi sizi ailelerinizle temas ettireceğiz. İşte buradalar!» Bir lâhza sonra televizyon ekranında Johnun eçi Phyllis göründü. Ei sallıyorlar John'a öpücükler gön deriyorlardı. Nihayet Phyllis: «Darry'ye söyle Jean ile Suzan da buradalar. •dedi . Larry kaıısını ve kızını görmek ü^ere sevinçle ekrana yaklaştı. K L Bu paranın 5 milyonu, inşaatı ,başlaıtıış t>lan Köprü Kadısa bir müddet sonra John: .Haydi.» dedi. «Muhabbet ye 1 köy iskelesine tahsis edildi ler. Gün batmadan daha yapılacak iş:nıiz var. Gaz toplamamız lâzım.» i Denizcilik Bankası 959 yılı içinde Dünyadan çekilen fotoğraflar, Ay onarılmasını plânladığı 6 iskeleye 10 cla atmosfer olmamakla beraber bir milyon lira saıfedecektir. Bu paraıriktar ağır gazın gündüzleri çatlak n.'n 5 milyon lirası yeni yapılmakta iara, çukurlara ysyıldığı, gün batın olan Köprü Kadıköy iskelesi in. ca da donduğu kanaatini uyandırmış. saatına. 4 milyon lirası Üsküdar aîı. Bu kanaatin doğru olup olraadı rrba vapuru iskelesine. 50 bin lirası (..nı tahkik için John'la Larry'nin Kadıköy iskelesinin bir iki güne ka1,80 uzunluğunda kocaman sosislere dar sona erecek olan tevsii işine. 60 benzer plâstik torbalarla gaz avına Lm lirası İzmit körfezindeki Haliçıkmaları gerekiyordu. Larry bu iş dere iskelesinin tamirine. 40 bin li. için: rası Pendik iskelesinin tamir ve ba «Apdallık!» diyordu. «Atmosfer kımına, 30 bin lirası ise, Yalova iskelesinde yapılacak tnmir ve tadilâolmayan yerde gaz olur mu?» John ise: «Madem ki bilginler is tr< harcanacaktır. ti>orlar, bize aramak düşer!» demekit yetindi. Nitekim ilk torbayı geürip. küçük bir tulumba ile hususi şişelere boşaltmağa çahştıkları zaman manometre şişede gaz mevcudıyetini belirten bir basınç artııı kaydetti. Larry: «Hayret: Bir az gaz var!> demekten kendini alarnadı. «Az ama, kara sakallılara üzerinde çalışabilecek bir jeyler götürebılmemiz için bir hayü dışarı gidip gcımeğe kâfi sebep!» Böylece, bir kısun torbaların kes. kin, sivri kayalarda yırtılmasına rağ men on iki torba deha doldurmağa muvaffak oldular. Bunları da şişelere bojaltıp sişelerin ağzmı iyice kaDbdıktan sonra akjam yemeklerini yediler ve kabinedeki ışıkları sondurerek nöbetleşe uyumağa basladılar. S aaatlik Ay gecesinde, münave. be ile ikişer saat .ikişer saat uyuyacaklardı. İlk nöbet John'da idi. Larry uyurken ilk iki saatte John ölçü âletlerini kontrol ederek rakam lar ve diğer müsahedelerini gemi jurnahna i}ledi. İki saat doldugunda jurnal defterini yerine koydu ve Larry'yi uyandırdı. Larry'nin ilk aczü: «Talimat var mı?» oldu. John jurnal defterini isaret ederek: tNormal işlerden bajka bir K7 yok!» dedi. 6 iskele 10 milyona onanlıyor Şehir =haberlen B A U I KSABAH Sakala ve bıyığa dair p<\ja»leri« bekçUerln, bir emre LJyuyarak bıyıklannı traş ettirmeğe başlamalan, bana Yeni;eri devrine ait bir fıkrayı ha. brlattı: PaUbıyığın •rkeklik ve otorite enua olduğu, palabıyıklıların ortahğı kasıp kavurmaga. bu sayede Kcndilerinde hak gördUkleri devirlerde, bir gün, mahalle kahvesine, ıvıklan henüz terlemetniş bir delikanlı girer. O devre göre bu bir isyan hareketi. bir serkeşlik, bir haddlni bii. mezlik. Palabıylklılar itiraz ederler: Bıyıklan henüz tarak tutmayan delikanlı, mahalle kahvesine çıkamaz! Sen git, akranlarınla oyna der Zavallı çocuklarımiz. Eskiden babalarımız biiyük babolarımız, dedelerinın doğup büyü düğü evlerde doğar, evlerdt evlt' nir ve öliirlerdi. Her evde bir tarih ve bir vatan Icurulurdu... ~ .. Yahya KEMAL tan sonra zaman zaman ronıantık Uk gençlik cağmm büyüsiine kendimlzi Bir kız ortaokulunda yapılaıı bi kaptırır ve o dönülmez günlerin öztrnıe sıııavında talebeiere şöyle blr lınıini içimizde duyarız. Hâtıralann kompozisyoıı koııusu veriuııiş.: uyur. t i , güzeli o günlerin eşiğinde Milli Piyangodan beş yüz bin lira Köyde, şehirde, çadırda. ormanda. Ikramiye kazanacak olsaııız, kendi s a r ayda ve kulübede çocuk, hayata ııize nasıl bir hayat tarzı düşünür ayııi ruya ve iiınid aydııılığı içinde lakar. Yahya Kemal'in: sunüz?» Alınan cevaplar pek az istisna ile Gök kubbesi her lâhza bütün gözşöyle: lere mavi Işte verilen cevaplardan bazıları: Zcnginler o cennette fakirlerle müBeş yü/ bin lira bana çıksaydı savi ncler yapmazdım ki. Önce bir ev a.Mısralan, «vuslal» dan çok daha iır faklr aıınemi. babaııu içerisine f../la. ilk gençlik çağının mutlu güjerleştirir, onlar için büyük bir dert ztlliği için söylense yeridir. Her olan kirarılıktaıı oniarı kurtarır nıcmlekette. ıztırabını yaşlıların çek dını. » tiği bir çok felâketler. sıkıntılar o. •Beş yüz bin lira bana çıksaydı lur. Fakat bütün bunlar ilk gençlik oturduğuımız apartnıanı satm ahr, ve çocukluk çagının ufkunu karartiıcr gün yüreğimizi oyııatan ev sa 11.az: ve hele o günler, uzakta kalhıbini kapı dışarı atardım...» ılığı zaman, onlarda tatlı bir hâtıra «Beş yüz bin lira bana çıkarsa ya* serinliği kcndisiııi hissettirir. lacağım şey çok basit: Hemen bir Fakat bugünkü çocuklar, hayatlatv alırdım. Bu söziim belki sizi şaşırtacaktır. Beninı yaşımda bir kı. | rıııııı acı, zalımelti anlarmda. sığızıu eline büyük bir p.ıra geçer geç îiacakları biriçik ccnneti de kaybet. uıez daha giizel şeyler yapmak du n.iş bulunuyorlar. Bir okul sınarurken ev alması garip görünür, \ 11da. ruhları rüyalarla, büyük ve Ama beııim bu arzumu kiracılık der Kuşatılmaz hulyalarla yüklü olması dinı çckeıı herkes anlar. Evimizde gerekli küçük genç kız kalbi. buheı gün konuşulaıı mevzu şu: Ev güıı içtimai bir dranı haline gelen sahibi ya kirayı az gorür bizi kapı mesken buhranının bütün ağırlığır.ı ruhunda hissedersc bu. 011un rüaısırı at;ırs;ı > • yıkılması «Beş yüz hiıı lira bana çıkarsa ja ve ünıid dünyasımn hepsile beş katlı bir apartman alır dtğil de nedir. Haksızhklannıızı. kö. dım. Dört katını birer senelik peşin tüliıklerimizi çocuk kalblerine kadar para alarak kiraya verirdim. O pa sf.kmıya ne hakkımız var? Bu yav f CAHİT TANYOL \ rular. hayahn çetin yüzile karşılaştıkları zaman, yalşannııı tahammül edeceği acılarla esasen yüz yüze geiecekler: ve 0 zaman bugün bizim sığındığımız bir eağ rüyasından yok suıı kalarak teselli ve ümitlerini yiliıecekler. On beş yaşında bir t o . tuğun ruhunda, geeim kaygusuııdan, e\ bark derdinden yüzü endişeli kırışıklarla yüklü bir yaşlı insan çilesi görmek ve düşünmek gerçekten biı dram değil mi? Bir çocuk için en tabii terbiye çev resi sosyal atmosferdir. Demek ki bugiiniin sosyal atmosferi. çocuk nı. iıuııa. çocuk dünyasına sadece yaşlı insanların kaygularıııdan örülmüş buruk bir tad dagıtıyor; ve onların mavi cennetini daha cok körpe biı yaşta karartıyor. Bugün bütün medenî memleketleıde yaşlı nesiller çoctıklara kendi .vaşlarının gerektirdiği hayat larzını, mcsud bir şekilde geçirmeleri için elleriuden gelen fedakârlığı yapmaktadırlar. Bu yalnız aieluin bir eııdişe sı değil. devietin bir vazifesi haline gelmiştir. Biz ise, çocuğun eğlencelerini. arzularuıı düşünmek söyle dursun .onun ayağıntn altındaki mesuo toprağı kaydırmakla meşgulüz. Bir göçebe. çadmndan emindir. Çadirda büyüyen çocuk çeşitli tabiat güzellikleri arasında yaşar. Hiç bir zaman açıkta kalacağıııı düşünmez. \ani cvinden. aile saadetiııden enıindir. Demek ki biz, nasıl bir sam yeli esdi ki. çocuklarımıza bir gö. YAZAN: Topkapı Sarayında tarihî miihürler seksiyonu ziyarete açılıyor Topkapı Sarayında tarihî mühürlerin teşhir edildiği yeni bir şfcksiyon h?zırlanmıştır. Pazartesi gününden itibaren ziyarete açılacak olan bu seksiyonda Yavu2un mühürü başta olmak üzere 64 a:'«t Parlişah mühürü ve 94 arîedi altın Sadrâzam, Şehzadeler, Sultanlar, Validesultanlar, Kaptanı Derya ve Eyalet Valileri mühürleri ile âvet ve vefk yazılı taslardan mürekkep 208 parçahk bir koleksiyon bulunmaktaciır. Mühürler seksiyonuna ait türkçe ve ingilizce olarak bir rehber de hs 10 ile kendi k.ılımı zevkime göre döşer, aııntmi bnbamı içiııe yerleş. z"lanrruştır. tirir ev derdinden kurtulurduk. TaBa§d»d Paktı memleketleri bii böyle apartnıanı olan Insan 11erizcilerine kamp açılacak de her istediğini yapar. rahat bir Bağdad Paktma dahil He^İPtİprin htyat sıırer.lapılnn ıstatisliğc göre öğrenciizrilerine mshsus olmak üzere M S P . rif Vekâleti tarafından 5 il? 21 lerin yüzdc doksaııı ev alıyor. YüzAfustos tarihleri arasında Beykoz de ikisi büyük seyahatlcre çıkıyor, Koruluğunda 150 kişilik bir izci vc yüzde dördü de hastalara ve fa. kirlere ev ve hastahane yaptırıyor. kamoı ac'aonktîr. Viizde dördü de paralan harcayıp Yeni Galat;aray Lisesi bir turlü bitircmiyorlar ı l ı . Müdürti Ali Teoman Bu cevabı veren çocuklann yaşı çörevine basladı 011 dört, on beş Yani, masallarla Galatasaray Lisesi Mü'urlüğüne ilk gençlik hayallerinin henüz el tâyinine ait kararnamesi eline ge. ele uçuştuğu kaygusuz. âvare bir çen Ali Teoman, dün Millf Epitim yaş. Hemen hepimiz hayatın çeşitli Böylece, iki saatte bir nöbet devre MüdürîiiŞünde^i arkadaşlarma ve ızııraplarına ve çilclcrine uğradıkderek sabahı ettiler. Sabahleyin ilk da ederek yeni eörevine başlamısışleri feza gemisinin elektronik oÖLÜM tır. caftnda nefis kokulu kahvesile. yU Merhunı Sclâmi Çenenin ve ailejiAli Teoman, dün Mülî E»itim murtasile kendilerine mükellef bir sa nin sadık ve vefakâr mutemedi ve bah k'jhvaltısı hazırlamak oldu. Gü Müdür yardımcılanrıa b'r veîa ça Mari Papazoğiunun sevgjli zevci zelce lrerınlarını doyurduktan sonra yı vermiştir. Millî Epitim MüdürAGOP PAPAZOĞLU John'un kumandasile feza gemisini lüeüne yeni tâyin yapjlıncaya kadar vpfat etmiştır. Cenaze merasimi 11 baştan aşağı teftiş ederek bütün ci Vshdi Yiimer vekâleten bu îöreve Temmuz W9 cumartesi gtinii isaat hazların, motoıların, »kümülâtoıle dpvam edecektir. !5 te Feriküy Surp Vartanans Errneni rin, ölçü âletlerinin gerektiği gibi ça kilisesinde icra olunacakiır. Temmuz 11 Mııharrem 4 lışıp çalışmadığını yokladılar. Bir 9e at süren bu teftişte her şeyın mükem mel işlediğini tespit ettikten sonra Eişimin senelerce çektigi hastalıgı Ay yüzüne inip ikinsj günün araştır ilk muayenesinde teşhis ederk icab malarına hazırlandılar. eden iki mUhim ameliyatını muvaffa kıyetle başaran. ameliyatlardan sonra V. | 4.36 12.19 16.19' 19.43!21.41 ] 2.18 Müteakıp üç gün proğram tahtınbir eon«iir devam eden tedavisi »1Ayda dolaşacaklar, bu arada, gö8.541 4.371 8.37112.00 1.591 6.3fi ra?ında mseleğine vukufu ve gösterze iki defa, on beş dakika süreli o. di*i yakın alâka ile eşimi sıhhatine ve yuvamızı saadete kavuşturan, her larak John radyo vasıtasüe Dünyadaki takip istasyonlarına müsahede muştu. Bu kuşak içinden geçecek hususta müstesna varlığı ile memfeza gemisi çok şiddetli radyasyona leketimizin medarı iftihan, Haaeki ltrini ulaşüracaktı. maruz kalacaktı. Kâşifine izafeten hastanesi Doğum *fe Kadin hastalıkProğıama göre, Aydaki üçüncü • Van Allen kuşağı» adı verilen bu lan klinigi Doçenti Eunlerini Ay civarındaki radyasyon Doğum ve Kadın hastalklan Müt. kuşak Dünyanın miknatis sahasının durumunu tahkike hasretmeleri geDoçent Dr. te3İrile vücud bulmu^tu. Eğer Ayın rekiyordu. Feza yolculuğunun önda Dünyanmki gibi bir miknatis saCEZMİ KAZANCIGİL derleri sayılan sun'î peyklerin ,?ök hası varsa. onu da böyle tehlikeli i!e asistanlarına ve klınigin diger lere ulastırıldığı sırelorda, 1358 yılınbi rradyasyon kuşağınm çevrelemesi feragatkâr personeline minnetlerimi cia «Kâşif» isimli Amerikan sun'i arz ve bütün kalbimle te«ekkür edekuvvetle muhtemeldi. peyki dünya etrafında esrarengiz bir rim. Devanu var . kj&ağın mevcudiyetini açığa vurEşi: Sabahattin Ayytlce ACI BİR ÖLÜM Varna eşrafından merhum Hi»san Bekir'in ve Şerife Insel'in «ziz ve vefakâr evlâdları. Sıdıko Insel'in eşi. Sevim Çağlar'ın ba. bası, İsmail. Avni ve Enrer İnsel ile Güler Küçükoğlu'nun ağabeyleri ve Yüksek Mühendis Ergun Çağlar'ın kayınpedeıi, insanı kâmil Operator Doktor F E H M İ İ N S E L âni bir k'.lb krizi neticesi vefat etmi^tir. Cenîzesi bugün öğle namazını müteakıp Şişli Camiinden kaldırılarak Zincirlikuyu aile kabristanma defnedilecektix. Mevlâ rahmet eyleye. AA AA AA AA A AA A1ÎSALARA GİDİŞ : Pazar günü Beyazıt Beyaz Saray karşısmdan 9 17 arası ka/kan otobuslerimiz ücretsizdir. 5 0 0 E VLEk SİTESİ S ARSALARINI SİZ DE GÖRGNüZ. Rami. w Otobüs Durağı. * No. 24 Tel. 2151 40 R A M l ULUYOL AA jjMORACAAT SEKRETER ve LABORANT A LI\ A C \ KTI İstanbul'da Şirket Merkezinde çalışmak üzere çok iyi İngilizce ve daktilo bilen bir sekreter ile Bursa Fabrikamız Laboratuarını idare edebilecek kabiliyette tecrübeli bir laborant alınacaktır. İstanbul. Harbiye, Cumhuriyet Caddesi 233/4 adresine bizzat müracaatiarı rica olunur. çtbe çadınnın güvenliğini bile sağlıyaımyonız. Buraya kadar söyledlğimiz çocuk ruhuna eğilen bahtsızbgın bir hlkâyesi. OrtaokuJ çocuklarının nıesud gele cek hakkmda verdikleri diğer bir ce vap, bizi birincisinden daha korkunç biı terbiye konusile yüz yüze geti. njor. Çocuklardan bir kısmı evsiz vataııdaşların ıztırabını açığa vunıyor. Fakat bir kısım çocuklann ee1. vabında tufeylî ibir hayatın ideallze Delikanlı. hemen eeblnden bir taeaildiğini göriiyoruz. Bunlar .pararak çıkanr. bir vuruşta üst dudağılarını apartmanlara yatırıyor, alana saplar: orada takılıp kalan tarağı cakları kiralarla» kendilerine, müca. gösterir, bıyığmuı tarak tuttuğunu, deiesiz. tembel bir hayat tasavvur erkeklik alâmetl olan bıyığa sahip ediyorlar. Türk milletinin yannını olmasa bile tam mânasiyle erkek ol. elbette bu çocuklar kuracaklar, Ne duğunu böylece ispat eder. acacagımız caddeler. ne memleketin İtiraz «esleri böylece diner. bir mamure haline gelmesi Türk mil Bıyıkla sakalın otorite ve erkeklik letinin yanııuıı garaııti etmez. Bir remzi oluşu ezelidir. nıilletin yarını çocuklann ruhunda Onun için. bizim polislerin bıjTkbısa edilir Yaşlı insanların intrika larıııı traş etnteler! hususunda verilen acılarile yuğrulaıı çocuk ruhunda tmir pek yerinde. ttrblyenin yapabileceği hiç biı gey Otorlteyi. hele kanunnn otoritesini yektur. tenuil edecek olan şeyln bıyık olmaBiz hâlâ çocuğun çevresini kaplı dığını etrata böylece ispat etmiş olu>nn sosyal atmosferi düzeltecek yer joıuz. ki bu dâvanın ve derdin düğum Bıyıksulığın ııhhi tarafı da ayn. ı.üklasıdır. diyar diyar dolaşarak yeBugünlerde garip bir tesadüfle. bir terbiye usulleri aramakla uğraşı dc sakal meselesi ortaya çıktı. Casyor, dünyanın dört bucağuıdan ter tro'nun sakalı. bıyeciler dâvet ederek çocuklannııa Cuba'da halk tutturmuş. llle de ' yetistirmek İçin yabancı tedbirler a Fidel Castro sakalını kessin diye. rıyoruz. Yalşı nesiller kendi kavga Cuba'da, bir yandan da. iktidarda. vt Ihtiraslarile o kadar yüklüdürler kl ihtilâl rejimi aleyhinde kıpırdankl bunlann kademe kademe evlere ımlar olduğunu işitiyoruz. Acaba Five okullaro kadar işlediğini ve ço del Castro artık sakalı ele versin mi cuklann ruhunda kalıplaştığını hiç deınek utiyorlar? üuşünmüyorlar. içtimai çevre ve Sakalın ve bıyığın epey uzun bir yhşlı nesillerbı örııek hareketi. sos tarlhçesl var. >aı müesseselerln düıen ve âhenk Bu tarihçenin en meraklı sahifeleri içinde işlemesi, kanunUnn saygı arasında, borç para mukabilinde imdeğer otoritesi. çocuğun yetişmesin ıs yerine bıyığını rehlne koymak de n kadar urıemli rol oynar kl, o var. Borcunu bir an önce ödeyip nun sahsiyeti. bu tesirler içinde ge. bıyığını rehinden kurUramıyanları, lıslr. Hattâ sosyal psikolojinin araş iiaya alırlarmış. tıımaları. bugün, çocuğun idrâk meSonra sonra bıyık, uçları inik okanizmasında dahi. içinde yetismiş lacak, uçlan kalkık olacak, uzun 0olduğu sosyal çevrenin rolünü les iacak. kısa olacak diye, bir nevi güpil etmiş bulunuyor. Bu sadece ha dünılü modı tnevzuu olmaktan ileri leket ve davranış gibi konularda de geçemez derecede ehemmiyetsizleşğil. renk. koku, tad gibi objektlf id mıs. râk, malzemelerinde dahi kendisin: Bu arada, bizde de, her halde başlnssettiriyor. Ahlâk. cemlyetin ircan ka millelterde de, türlü deyimlere mış olduğu müşterek değerlere da yol açmış. yanır. Bunlan yaşlı nesiller jen •Falan işl filin edemezsem, | n bıııesillere aşılarlar. Bunlar yaşlı ne siieriıı ruhunda ne kadar kuvvetle yıklar bana haram olsun» u köseler bile söyler, böbürlenirler. yaşarsa. onların yeni ııesillere akta Tarihçeden yana ukal daha zen. rılması o kadar salğam ve emin ogin. lur. İdealler de öyledir. İdealier ya Deli Petro"nun sakal vergisi galiba, ıatılmaz. sadece yaşaııır; ve yaşan »akalın basına gelen bâdireleruı en dıkça arkasıııdan koşulur. kiiyüğüdür. Sakula ve bıyığa dair loylenen Fakat! Ondört onbeş yaşıııdak kız çocuklarının arzu ve ideallerin: gözler. sakal ve bı>ık hakkında yauılan işler (antezi gibi görünürse de mesken ıztırabı ve apartman spekü lasyonu istilâ ederse. memleket is, haklkatte hepsi bir esasa dayanıyor. Meselâ şu Fidel Castro meselesi bu tikbaliniıı f neye^ \ft,ntrçj.^ k.o£| bakımdan gayet mânldardır. butün de'hşetfle^ ka*rşırnıza "çıkâr. Sakalım «yok ki sözüm dinlensin» Jtendiutfz için kavga etmeyeblliriz. vecizesini Castro her halde çok iyi Ama 'cuklarnnHin saaedti içjn g* hepimiz için, bir vazlfe ve b|r biliyor. bu vecizenin boşuna soylenmis olmadığına inanıyordu. \iedan borcudur. Sakal koyuverdi, dediği oldu. Şimdi onu ele verirse, nice olur bile(1> Aynı konu bundan sekiz yü mem. ama. eğer hâlâ erkeklik dâ. once gene imtihan sorusu olarak ve vasında ise. eli değmişken bıyığı da rilmiş ve hiç bir öfrenci ev derdin kökünden kazıtıp. otoritenin Icıldan ve ev almayı düşünmemiştir. Bu ar mce kılıçtan keskin bir şey olduguzıı lüks villâlara inhisar etmiştir. nu. kıla bağlı olmadığını ispat etsiıı. Bıyığa geliııce .onun kesilmesine csef edenier varsa, onlara da, bu yaT E Ş E K K Ü R 11nın başmdaki bıyıksız delikanlı Müptelâ otduğum hastalıiın veha hıkâyesini hatırlatuım. metini teşbia ederek yaptıgı pel Bıyık yerine bir bıyık tarağı taşıdeferli müdahale ile beni yenideı ınak, daha erkckçe iş. sıhhate kavu=turan. Haydarpaşa Nü Hamdi VAROĞLU mune hastanesi Nisaiye Sprvisi Şei CUMHURİYETİN TEFRİKAS1: 46 Uçağınızın kazaya ıiğradığı gü nün hemen ertesi gün, planı ger çekleştirmeğe koyuldum. Kazayı lıaber vermedim. Sonradan, tîoktor Kopriçi de, bir bahane bularak, bu kazayı gizli tutmak hususunda kandırabildim. Biliyordum, kış, neredeyse her tarafla irtibatunızı kesecek, bizi şatomuzda örecekti. Yani, aylarca müddet, hayatımızı paylaş mamıza hiç bir şey engel olamıyacaktı. Biraz evvel, sizin de söylediğiniz gibi, siz de kendinizi Milan'a sevdirebilecektiniz. Düşüncem, ne yazık ki, buydu! Kontıın sesi kısılır gibi oldu. Daha boğuk, devam etti: Çoktanberi anlamıştım ki, Milan'ı şatoya bağlayabilecek tek sebep a«k olabilirdi, Hattâ gene aşk, onu belki Zamos'un pençesinden de kurtarabilirdi. Bir genç kız buraya gelip oturnağa razı olur, bir zevce, bir anne olmağı kabul ederse, MiIan'ın saadetini sağlarsa, bu çocuk, bir daha buradan ayrılmağı aklına bile getirmezdi. Hisle bağhlık, madde ile bağlılık benim müttefiklerim olacaktı. Bu yeni hayat tarzı içinde, bizzaf Zamos'un da yeri olmayacak, bizim yanımızda yasamasına hiç lüzum kalmayacaktı. Bu tesebbüsiin bir çok güçlük Ieri vardı, tabii, hattâ bir çok imkânsızlıkları vardı. Bir kere, hangi genç kız, bizim geçirmekte oldujumuz mün ze\î, kapalı. yabani ve kasvetli havatı kabul ederdi ki? Hayatımıza damdan düsercesine giren genç kız, Loraine, asıl bu genç kız, bütün ötekilerin hpnsinden daha ba;ına buyruk, dsha mağrıır. d^ha hürdii. Çiinkü iki kanariı vardı. Sırf bu sebeplerle onu ebeHiyen hıırava kapatmak fikrinden vazgevmeliy dim. Ama sizden başka Ja el altında kimse yoktu. Uzun senelerdenberi, bu şatonun eşiğinden içeri adım atmı; tek genç kıx sizdiniz. Daha uzun yülar, aynı eşiğl aşacak tek genç kız daha bulunmıyacaktı. Sonra da plânımı denrmekle bir şey kaybetmiş olmayacaktun. Hiç bir tehlike ile karşılaşacak değildim. Çok geçmeden nasıl bir şeyi tehlikeye koymuş oldujjumu anladım, Loraine. Kendi hayatımı, iç huzurumu, gecelerimin ve gündüzlerimin rahatını. âdeta aklımı tehlikeye koymtıstum. Ya ni bir insanın tahammül edebilececi en büyük acıyı kendime açmıştım! Loraine birden. başını kaldırdı. Fakat o sırada. Othoo onun yüzüne bakmıyordu. Dışarıda yağmur yağmaya baş lamıştı. Damdan şakır sakır akan sular, gürültü Ue, köşkün tahtaboşuna dökülüyordu. Ama riizsâr dinmemişti. Yacmur, sagnaklarla karısık dökülüyor, sanki bir vahşi hayvanlar süriisü ormana. saidınyordu. Dozia gene devam etti: Daha İlk günlerden itibaren olup biten şeyleri size hatırlatmama hâcet var mı, Loraine? Aklıma koyduğum sribi, sizi Mllan'ın mahremlyetine sokrum. Âdetâ zorla, onun inzivasını ve hayatını size paylaştırdım. İ'mit ediyordum ki... Ah, yarabbi ne iireit ediyordum acaba? O andan itibaren. korktugum neydi, iimit errigim neydi, biliyor muy duro? İşte yavrucuğum. me?ulü oldııçum bu hata. bu zararlı entrikalar, tehlikeli oyunlar, gö"""Ui " rün bakın, sizi nereye tötürdü: Wiesdorf'dan kaçmağa, o serseri çingenelere bel bağlamağa, Lâ " sılı, hajatınızı tehlikeye sokmağa sevketti. Öyle ya, Zamos'u sizden kurtulmağa sevkedan U.İnin nasıl bir kin olduğunu Lilmiyordunuz. Zamos! Dikkatinden. uyanıklığından hiç bir şey kaçıramadığım tek adam. Hoş, tasarLadıklanmı mahvetmek için. bundan başka daha neler yapabilirdi. Bu sefer Kont sustu ve gezinmesine son verdi. O zaman uzun bir sıısma, çok uzun bir susnut oldu. Bu sessizlik arasında yalnız dışanmn grürültüleri duyuluyordu. Sonra. Dozia genç kızla arasındaki bir kaç adımlık mesafeyi aştı, birdenhire ona doğru eğildi. Yiizüniin ifadesinden bclli olan iç duygularından hiç biri gözden kaçmadı diye olacak, ta yakından konuştu: Herşey söylendi. Loraine. dedi. Beni affetmek yahut mahkum etmek için bilmeniz gereken ne varsa hepsi. Ama istediğim şey sizin vereceğiniz hüküm değildir. Çünkü bu hüküm ancak beni vuracak, zedeleyecek veya teskin edecektir. Ortada şimdi siz varsınız. Bütün bunlann sizi büyük bir hayal sukutuna uğratmış olması, tamir edilemez bir zarara «okmus bulunması korkusu içimden cık mıyor. Allah aşkına bana cevap verin! Milan'ı seviyordıınuz da onun için mi kaçtımz? Y<>ksa onun yüzünden ıztırap cekn 1 1 '"> korkusu veya kesln bir inanç mı sizi kaçmağa zorladı? Kontun yüzü. hakışı, bütün hall öyle bir samimîlik ifade ediyordu ki, Loraine, onıın endişesinin serrekliğinde bir an bile tereddüd etmedi. »»«««»«< Gariptir ki, Dozia'nın itiraflan genç kızı derin surette sarsmıştı; Loraine ne gücenikti, ne öfkeli. Hattâ tuhaf hir his duyuyor, o giine kadar, nazarmda Othon'un şahsivetini 'eşkil eden alaycılık, istihfaf, yabanilik. zalimlik gibi vasıflan jörmekten kurrulduğunu anlıyordu. Othon, onun çoğu zaman 'lunnettiği gibi suçlu bir adam değildi. bahtsız bir insandı. Loraine, yüreğini ,ırpuıtıb bir sevinç kapladığını hissetti. Yavaş sesle: Milan'ı hiç bir saman sevmedim. Othon. dedi. Hiç bir zaman. yemin ederhn. Hayata avdetimin ilk anlarından itibaren sizi sevdim! Othon Dozia. eözleri büyümüş. yüzü dikkat dolu. âdeta ctehsiet içinde, kımıldamadan ona bakh. Dili dolaşırcasına: Loraine... Loraine dedi. Genç kız yerinden kalktı, onun karşısında dikildl, çok uzun zaman içinde kapalı kalan, henüz şimdi bir nebze açılabilen duygunun şiddetiyle, ürner. »iler içinde: Sizi seviyorum, Othon, dedi. Ah! Sizi ne kadar seviyorum! Dozia. genç kızı görmek iste. miyormuş gibi, ellerini yüzüne kapamıştı. Ama sesinin kalbine kadar ıılaşmasına mâni olamıyor du. Loraine'in söylediği her söz balta altınrla bir ulu ağaç gibi orro sarsalıjordu. Genç kız, devam etti: Beni Wiesdorf'da alıkoymak istiyordunuz. Hazırım, alıkoyun! Şimdiye kadar tanıdığım ve sevdieim her şeyden, memleketlmden. dostlarımdan, hayattan vaz geçiyorum... Herkes için ölmüş kalabilirim, çünkü zaten aylar. danberi onlar için ölmüsüm. Hiç khnsenin gelip beni aramıyacağı bu ormanların kuytuluklarında gömülü kalmak isriyorum. Dozia, melalli bir sesle cevab verdi. Devamı var . Sayın bayanlar Dılmı (Miç, glnl n cıri» lllllll 1 » YLRDAGÜL RASGELE Başasistan Opr. Dr. lffct Nalbantile oğlu. assitanlar Dr. Namiye Kaptanog'lu. Dr. I^ecîâ Acar. Dr. Yasemin ORHAN DEMİRKIRAN Eğilmez. Dr. Günhan Yayla. Dr. Burhan Engin.. Dr. Semih Demirkent. ş N i ş a n la n d ıl a r Dr. Umran Çslık. Dr. Acar Ub»ha. Dr. Ihsan Menderes. ebe hemşirc İstanbul 12 Temmuz 959 Zchra Kocatuna ve Lutfiye Üresinp. s«r\J5!in diçer müstahdemlerine te 'ıllllllllllllllllllllllllllllUllllllllllimillllllllllllilllUIIIIII şkkürü bir borç bilirim Hatice Şahin lllllll Hllllllll Sayın Opr. Dr. M. HİDAİ RONA T E Ş E K K Ü R Kiralık Yazıhane Cağaloğlunda iş yerinde, yeni binada. cadde üstü. «Imay.nı» 7.7.95S» günü vefat eden aile büyüğümuz BASRİ ÇULPAN'ın cenaze merasimine bizzat gelen. mektup, telgraf ve teleionla bassağiığı düeyen ve çelenk iröndernıek lutfunda bulunan akraba. dost ve arkadaslarına ayn ayrı tesekküre büyük acımız mâni oldugundan kıymetli gazetneiz vasıtasüe iblâğını rica ederiz. Eçi, Kzlan ve Damatlan Tel: 22 42 90 aylarında ÇOCUĞUNUZU FENA TERBİYE EDİYORSUNUZ ( YENGEÇ) Büyük terbiyeci Chr. G. Salzmann' uı bu eseri bütün pedagojik roevzuı ları ters tarafından göstererek doğ< rusunun nasıl olması lâzımgelriisıni bir daha zihninden çıkarmam^k üzere okuyanlara öğretir. Bilhassa genç anne ve babalarııı mutlaka okuması lâzımgelen bu kıymetli terbiye kitebında orijinal tarzda yezılmıs tath ve meraklı 75 Hikâye vardır. Dördüncü baskı 3 lira Çıkaran: Türkiye Yaymevi CUNHURIYET Nüshası 25 Knruştur ABONE ŞARTLARI Senolik • aylık 3 aylık Türkty» Harlcl Ura Kr. U r ı Kr. 75 00 ISO 00 «0 00 80 "0 22 00 44.00 Baııan ve yayan Cumhuriyet Matbaacılik ve CaxetMİlik TOrk Annnlın Şirkrtl Cttaloglu Halkpvj tokak No. 39/41 Sahibl ' » * * » « »* A K BA NK NAZİME NADt Ya» lsl«"rlnı fi'lın ıa>r» »d>n M»»'ul MUrtfiı Gazetemlz* gond^rıiHn ıvfnlt ve yazılar neşredilsin edilmesın ındr edilmer. tünlardan meeuliyet kabul edllmem. ÖMER SAMİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle