Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DÖKT CUMHURİYET 8 Haziran 1959 •CVMHVRtYET in Tetrlh»ı KORUYUCU ' VALLAHI ŞEY YOKTU. *NA*PE'KALA MELEKLER ZATEN ALBAY )E UZA.K OFGIL HAYOİ. YARDt r HAD i, HÂD İ. NE VAP AR SAN YAP ÇABUK O L . GECEVİ KAZIK G»6i LAMA ILE Çİİ NİYEtt>1 Tiyatrofmııan 100 üncü yıldönümündeJ ÜSTÛNÜ OE BİR &EYLE ÖRTTÜKMV 50RGUSUZ. 5UALSİZ M A L I VERİNE j ÜLAŞTtR.RIZ BAY OSCAR: Son tecrübeler şunu gösterdi: Aya ayak basmadan da orada ses merkezleri kurabileceğlz ve fezayı ticarî maksadlar için kullanabileceğiz. İngiliz âlimleri geçenlerde enteresan bir tecrübe yaptılar. Dev Joddrell Bank radyo teleskopundan, Ay yolile, Amerikaya radyofofiik mesajiar yolladılar. Bu tecrübe su iki şeyi gösteriyordu: Aya ayak basmadan ses merkezleri kurahileceğiz ve fezayı, dünyamızdan dışan adım atmadan da, ticarî maksadlarımızda kullanabileceğiz. Daha şimdiden diinya ölçüsü televizyam muhakkak nazarile bakılmaktadır. | Biitün dünyanın seyredecegi televizyon yapılmak üzere Aya sesle varıldıktan sonra mümkün Küremizirı etrafında, 22 mil yüksekte. bizimle ayru hızda seyahat edecek, bunun içın de bize göre daima aynı noktada kalacak bir takım »un'î Aylar bulunacak. Dünyanın belli noktalannda da birçok Joddrell Bank (küçük ölçüde) ler duracak. Bunlar, bu Aylardan akreden dalgaları zaptedecek ve sonra onları geri yayıp basit fakat devce bir pingpong oyunu cynıyacaklar. Şimdilik stratejik bir surette yerleştirilmiş beş. altı sun'î Aym bu işi görmeğe kâf: geleceğp düşünülüyor. Fezayı bu şekilde kullanmanın ilk pratik nericeri ticarî bir menfaat sağhyacaktır. Avrupa Amerika telefon ücretlerinde hissedilir bir indirme meydana getirecektir. Ayrıca Ay yolile yaptlacak rriuhaberatın bir avantajı da gayet net olmalsndır Radyo, daima dünyadan atmosfere dalgalar gönderir. Atmosfer bunları şiddetli kıvrım ve büklümlerle geri çevirir. Ayda atmosfer olmadığından ister «un'î, isterse tabiî oisun düzgün bir akis sahası teskil edecektir. Üstelik radyo teknikte, yüksek frakansla muhaberatı fevkalâdelikten çıkarıp yarı normal olarak kullanma imkânı verecektir. Yüksek frakanslı radyo muhaberatı mümkün oldufu kadar net yayınlard:r. Fakat bu dalgalar yalnız düz hat boyunca giderler. Küremizin inhinası yüzünden Avrupadan doğrudan doğruya Amerika ile veya Uzakşarkla muhabere imkânsızlaşır. Halbuki bunu şimdi Ay yolile yapmak mümkün olacaktır. | \7*KA7GIWÇEK\ Babasının evini yakan kızın mazereti Eiseldorf (Almanya) da bir çtftlik gahibinin kızı olan Agnes Schwinrucbeck babasının çiftliğini tutuşturmak suçundan tevkif edilmiştir. Genç kız sorguya çekildiği zaman kendisini şöyle müdafaa etmiştir: «Belediye itfaiye çavuşuna tutuldum. Eve gelsin diye bu yangını çıkardun.» Bir film prodüktöru Alaska'nm Amerikaya geçişi hakkında bir film hazırlamaya karar vermiştir. Bu film 7.500000 dolara mal olacakmış. Oysa Amerikahlar Alaska'yı Ruslardan 7.200.000 dolara satın almışlar. Yani dünyada filmi kendisinren pahalı birm emleket de var. Esasen Aya sesle varıldı bile. Geçen Kasımda, Joddrell Bank radyo teleskopu direktörü profesör Lovell. bu dev apareyin orta yayın anteninden Aya doğıu «Heüo» diye sesleniyordu. İki sr.r.iye sonra sesinin yankısı geri geldi. LovpH'in t>He!!o» su Aya'varıp yankıiandıktan SOÎT3 tam dünyadaki çıkış noktasına dönmiıştii. İki hafta evvel yapılan tecrübe ise snnu EÖsterdi Eğer Ay, radyo dalgalannı kaynaklanna geri aksettiriyorsa, bunu başka noktalara da E^nderebilir. Meselâ Londradan Aya bir dalEa göndererek onu Aydan New York'a aksett'rmek mümkündür. Aynı şekilde onu tekrar New York'tan Aya, Aydan meselâ Pasiftk üzerinde bir radyo istasyonuna yankılatılabilir. Ve böylece zikzaklar yapar. Joddreli Bank'tan Massachussette'deVi Wr radyofonik istasyona eönderilen mesaj. bütün bir ingilizce cümle idi. Evvelâ Mors işaretleri, sonra sesle verildi. Birincide eayet seçkin olarak duyuldu. İkincide, belki de kullanılan frskansm insan sesinin modiiiasyonlarını tası'yacak kadar knvvetli olmadıgından, iyi alınamadı. İngiliz teknisyenleri, buna basit bir hal çaresi buldular. Ay. şimdiden bir ara istasyomı gibi telâkki edilmeğe başlandı. İzahlanna bakılırsa Ay. hızla yer değiştirmektedir. Bunun içindir ki iki memleket arasında radyofonik işbirliği. Eikısıkıya onun hareketine bağhdır. Meselâ, Ay batarken bu, imkânsızdır. Ay yoiile Amerika İngiltere muhaberatı ancak günde on saat ve belli zamanlarda mümkün olabilir. Bulunan hal çaresine göre ise dünyanın etrafında dönebilecek, yörünyeleri evvelden hazırlanıro^ olan ve düzenlenebilen bir takım sun'î Avlarla her memleket kendi muhaberatını aksettirecek bir Aya sabib olabilir. ( • Turijillo'da dilenciler ilk yskalan dıklan zaman altı ay kiireğe mahkum edilirler. Üçüncüsünde nıüebbed hapse mahkum clurlar. • Bir Amerikan istatıstik grupu bakınız neyi hesaplamışiar: Groenland'daki buz dağlarile (glâsiye) burullar Amerikalıların yüz yılhk viskilerini sogutmaya yetiyormuş. Ne fazla, ne eksik. Yalnız bir şartla: Amerikada nüfus sayısı artmadığı veya Amerikalılarda visk.ye bugünkiinden fazla nuz katmak me rakı başlamadığı tafcdird». • tngilterenin en meşhur estetik Operatörlerinden Doktor Balph Dobbow Leydi Nora Dock«r'in ?Poudrier» admdaki pekinuva kcpeğinin yüzünü gençleştirmış, güzellejtirmiştir. • Londra'da bir hırsız vergi tahsildarına 60 sterling ödemiş ve: «1958 de işlerim yolunda gitti. Hükumetten vergi borcumu esirgeyemem.» diye ilâve etmiştir. Televlzyona gelince... Yani daha simdiden bir haberleşme ağı ile s&rılı olan dünyamızın her köşesine seslerin dırekt y« açık olarak gidecekleri gün uzak değıldır. İngiliz âümlerine göre radyo dalgalannı Aydan aksettirmek kolay olsa dahi bunu teievizyot; dalgalarüe yapmaV n Larlar basit olmıyacaktu*. Çünkü Ayın yüzü buna imkân VF memektedir. Mamafih. bu. .; ; coiesi bulunmadı değil. Televizyon dalgalannı aksettirmede de sun'î Aylar kullananılacak. Böylece duryanın her tarafında olup bitenler. diğer noktalardan göriilebilecektir. (Amerikahlar sene sooundd çaplan 50 metre olan plâstik balonlar fıriatacaklar). Böylece uzaktan gorünüşo demek olan televizyon, hakikî mânasıle gerçekleşecektir. Sun'î Aylann görecekleri hizmetler ı Yaniileride ^şöyle bir sahneyi görmemiz Bir «Kontes» ciğin marifeli Roma'da enteresan bir vaka oldu. «Torquato Tasso» lisesi öğrencilerinden on sekiz yaşmdaki bir kontescik annesinin ruhu bile duymadan, evleniverdi. Hem de beş başı mamur bir merasimle. Arkadaslannın Nicky diye çağııdıklan Nicoletta Perotti'nin annesi kontestir. Babası biyoloji profeso rüdür. A!tı sene ev\el ölen adamcsrgız kızına bir haj'li para bırakınıştır. Nicky'nin evlendiği deükanh ise bir matematik öğret meni yüzbaşmm oğludur. İki genç gecen sene yaz tatilinde tamşrmşlardır. Arkadaşlıklan iler'ern:ş. genç kız bunu annesinç itlraf etmiştir. Fakat kontes ev'enmeîerine razı olmamıştır. Evvelâ Giorgio'r>T!n bir baltaya aap olması, tahsilvıi bitirmesi lâzımdır. Sonra, kızı da biraz büyümelidir. Nicky ses çıkarm^z ama saman altından su yürütür. Evde her zmanki şibidir. Okul v^zifeleriııi yapmakta, annesinin sözünü t u t maktadır. Fakat Kontss bir g;;n evlenme dairesihden bir soru aJır. Kızmın evlenmesine neden itiraz ettiği sorulmaktadır. Nicky, kendi hazırladıgl bu tertio r en hiç habersiz görünür. Bir sabah her gün fiibi şene annesiie okula r : der. Kontes kapıdan uzakiasır "uzak!;ışmaz o da arka karHrtan kernlini Vir arkadasımn evine r.tar. Bu evde ge'inliğini giyer. Giorcr'.o ailesi ve arkadaşlarile onu kiüse<]<e beVlemektedir. Kız gelin'iği ile crava koşar. Paoas haızrdır. Mera^^e. kızın din dersi öğretmmıi, esi dostu ve bunu bir fırsat biiirj okuiu asan bütün üçüncü sınıf D sn'>"si «Bikini mi. kapalı mayo mu?» i l u 0 d e 80 inin erekekler olduğu ha .süslendî&i için vrıımış bir isim. öerencileri istirak ederler. Kan Moda bu problemi bir cevapla ke ber veriüyor! Şok yaratan iki ma Umumiyetle 1S59 mayosunu bir koca kiliseden çıkarlarken Nicky sıp atm»dı. Atomik mavnlar vaxa,l,„ u g ı u l l , tmujj.gfgılaı kilumut DİDelîne» e bC.^Z.Ptfflpk' m i i m k i i n nin arkadaslarmdan hiri telefotıla tıısı ve büyük plâj moda müteEnine ve boyuna, istediğiniz kadar • haberi Kontese yetiştirir. Ve yeni hassısı Read'in bu hafta teşhir et •elerle tılm hsrcamıslar. En göze açılan. sadece o gram ağırlığında, evlilerin nŞimdi balayı yolcuıiıâunO tiği yaz koîeksiyonunda mayola carpan modelin adı «BikiniBijou» bir boru. Büyük boy, orta boy rti da oMukları» nı ilâve etmeyi H» ıjrın hetr. « T açık» ı, hem de «en veya «B.B. 59» adının «Bıkini» sini! ye bir »ey yok. Çünkü şeklini üsnutmaz. Acele polise baş%uran Kon k öt'alı» s: "ar. l • en açık» oluşundan almış. «Bijou ] tünüze giyınce ahyor. Kuçük ka tes nikâhın gayet normal olarak gelenlerin Koleksiyonu seyre Mücevher» de üstü sedeflerle i lıyor veya büyüyor. ifaiıy* Moda «Son ekselâns, bunlar için hay ı kere atışınia atı;şe i.az.r bulunudud buyuruyorlar; fakat düsman [ yorlardı. Işte bundau dolayı bir gemisinin kumanda mevkiinde du korjan topij ayni capta üç küsur ran bir genci görüjorum. Adam, Ispanyol topuna bedeidi. (Zaten Tanrı Apollo'ya benziyor; eğer a ! Uluç Ali, geminin hızını bile nabdam bir müslüman kâfiri olmasay i . ile ölçüyordu. Geminin provadı, Allahtan onu annesine, bilhas 1 sındcn deni'de yüzeı bir cisim atsa karısına, hele hele metresine fiıjordu, meselâ bii tahta parçabağıslamaıını dua ederdım» dedi sı fbi. O cismin baştan kıça kaUluç Ali, kalıtayı dosdoğru ls a. • kaç nabız a^s.nda geldiğine 3 panyol kadırgasının üstüne surt dikkat ediyordu GEmının uzunîuProf. Fâhir îz'in Viyana Milli Kü. j mlacak sözlerle hitab ediliyor. Payordu. Don Esteban gene: «Tımar ğ ınu bHdîjJi iç.i, ratzından, getüphan«3İ yazmaları arasında «Pa şe: «Fermanım mucibince ânıil olahanelik deli!» dedi ve savaş haz.r mir>:n no hızla gıu ğını heSab epuççn Ahmedin Acib Vak'aları ve sın.» diyor. Ânıil, yapan demek; lu lığı, emrini verdi. Işte o zaman diyordu.) îspany.. g. mısı tatn âGarib Hâdiseleri» isimli türkçe bir gat olarak doğru, fakat feımanlarda kadırgada bir gürültüdür koptu tes edccefindeı. iki ü^ saniye evpiyes bulduğunu, bu eserin zamanı böyle bir söz kullanılmaz; «fermâGü' *eye barvıt, gülle ve mıske vel, 'Jii'ç A!i ka'ierın dümenını mızdan en az bir buçuk astr önce nım mucibince amel edesin.» demek t lşmıyor, t>oı*Mn köstekleri çozu ba«t.TJi. Ka'ita ırtaalabanda edeyazılmiş olduğunu dünkü makale âdet olmuştur. Piyesteki şahıslar bir lüyordu rek pr'.vas,T ıÜ7gârtn tam gözumizde etrafı ile anlattık. Fâhir İz birlerine hitab ederken «ey peşam. Kalitada Uluç Ali, yanında du r.e dayadı. Kaiıta, düşman kadırpıyesi yayınlarken eser hakkındaki ey hekim» sözlerinde olduğu gibi gasın:n bir yar.ına düşmüş, duşmütelâalarını da belirtmiştir. Bu dü ikide birde «ey» edatını kullanıyor. ran Kırlangıç Veysel, Yelkenci Mu : man gemisine "Ttiikre bakıyordu. şünceleri incelemekte tiyatro tarihi. lar; bizim onsekizinci asır Türkçe harrem ve Topçu Çakır Mevlut ile Uluç AJi, elıni iralü rdı. Işte o zamizin örvemli bir mes'elesini aydın mizde böyle şey yoktur. Papuççu, baska denizcilere: «Bu kadırga man kaüta, turnay gözünden vulalma bakımından fayda vardır. uşak vesaire gibi şahıslar kendi ara bizden hiç olmazsa üç kere riaha rurca?ıra isabetl: lır salvo ateşı Fâhir İz bu piyesin Üçüncü Selim larında konuşurkrken birbirlenne kuvvetıi; bana kahrsa ancak ram dahettı. Dü^mrn &tes edememişti; devrinde yazıldığmı soylüyor; o sı bir teviye «dostum» diye hitab edi '•a suretile pezevır.klerin hakkın çünKÜ yenic'.en tışan tanzirmle rada padişah, Batı san'atma merak yorlar. Bu hitab şekünin halk aw dan gelebiliriz. Allah nasib eder de mesgıılılü. Düşmanır. prova diresarmış, sarayında opera seyretmişti. sında kullanılması yeni zamanlare | bu gemiy zap'edersek geminin ta ği deâsâ bir tırp^nla bıçilmiş giPapuççu Ahmed komedisinin de aittir; piyes perdelere ayrıhrken bi ; şıdığı yü.., m.uCm taı?da taksim bi öiie doğu «evıiîdi ve hattâ fransızca, italyanca örneklerin tesiri rinci, üçüncü bölümlere Faslı ev. j edüir. Fakaî zap'.erlılııse gemi, yü grand. dııeğir.i de, o direğe bağlı altmda yazılmiş, hattâ temsil edilmiş vel, Feslı sâlis denilmiş; doğru, | künden baçkb gemide culunanla ipl?ri doİE.y.$i\le jne eğdi. Prova olması. imkânsız sayılamaz, diyor. Fars gramer kaidesine göre yapılmış tâljı için yo'.daslara yar.m kum dire<i r.ın uk Ç'Vt rtılm.ştı. Ancak saati müsaade ve:i\oıum.» dedi iki irsan boyj ködaı bir kısmı güPiyesin italyancaya tercümesinin olan bu terkibler birinci fasıl, üçün Bunu duyan deniz dayıları vertede dikilekalmıştı. Kadırganın kabmda 1809 larihi görülüyor. Telif cü fasıl demektir. İkinci bölüm mâc'iye bağırdılar. başındaki yaldızlı Konçepçiyon aelbette t«rcümeden bir müddet önce nasına ise Arab gramer kaidesine Düşman kıdırgasında senora ve dının «K» sından ve bir de mahvücuda getirilmiş olacağına göre ese göre Faslel Sâni sözleri kullanılrin Üçüncü Selim devrinde yazılmiş mıs. Bir eserde kısım başterını ki. senorıtalar, heyecanlı bir hâdise muzun altında uçan kanatlı ve ciduğu yolundaki tahmin isabetlidir. minde Fars, kiminde Arab kaidesine ıvn seyircisi olacal 'arı için tıyat taçh zafer perisinin ahşap heykeroya gidcı:eklemış gibi yüzlerini linin 5 İ m?mesindcn başka bir O Bu padışahın Batı sanatına karşı il göre yapılmıj terkiblerle ifed* etgi gösterdiği ötedenberi bilinir; bir mek âdet değildir; ya Arab, yahut gözlerinı puriıalayıp allıklamışlar şey kalmamışt.. Ispbnyollar öfkeyabancı opera heyetinin 1797 senesin. Fars gramer kaidesi ihtiyar olunur. güzel elbıseleri.ıi giymişler ve baş lerinden oişlerinı gıcırdatıyorlarde Topkapı Sarayında padişah huzu Ve nihayel, piyesin bB» tarafında kaca takmıs takıştırmışlardı. Ka dı. Don Estebin, kadırgasının her rıoıda temsil verdiğini Üçüncü Se eserdeki şahısk.r gösteriiirken papuç litada, kır1;nç Veysel dürbünuy itibarla üstünlüpüne güvenerek, limin hayaüna dair sır kâribi tarafm çu, paşa, kethuda, İsmail, deli Os le geaıiye bakıyordu. Düşman ka toplarının bir iki »pııırt! puu..rrt!» dan yazılan ve saray arşivinde bulu man, Ahmed vesaire arasında şa. ''.ıgas tıın kıç kas&rasmda renkli diye y •lienmes'iyle korsan kalitaı r.e'jtn edeıejini sanmıştı. r.an ruznamede Topkapı Sarayı hısKrdan birine de «Bir müslüman» ve yalcîzh elbisL'le.ijle pırıl pırıl Müzesmin eski Müdürü Tahsin Öz' denilmiş. öteki şthıslar müslüman parlıyan kac nları gönince: «Ya Don Ks^ehsn rte L;go, kadınlara üıı delâletile . görüp okumu?, on değil mi? Bu adam kunduracıya ge r.u, üüjiiEn kasa^as? kadınlarla karşı tak.nmıs oldufü yüksekten yıldan fazla bir zaman önce Cumhu liyor, iki cümle «öylüyor, bir kun ısıl ışıl ısıldıvor Yahu, Uluç Ali etar, himayekâr »e mütebessim riyet Gazetesinde yayınladığımıı ma dura çalıp gidiyor, müslümarüıkla yoldaş, en*ir Yer de mehter çal tavrını artık tamamen terketmişkalede bildiımiştik. Baştan sona ka alâkası yok. Muharrir «Bir müslü. :ın! Bari muzika eknik olmas.n ti. Eğer yüks'k rutb"li senora ve dar ineelediğimiz bu yazma ruzna n»n> sözünü rast gele «halkten bi Galiba düğün ve şenlık olacak.» »enoritalar son ekselânsm boşaltdedi. «Düğün» sözünü duyunca U ğı ıni arral küfür kalabalıgını nıede pedişahın hayatı günü günü. ri» anlamında kullanmış. luç Ali'nin akhndan Kara Hatça HT duysalaroı, utatıçlanndan saç ne yazıhdır. Böyle biı pijes temsil ki'larının köklerire kadar kızarırYukandan beri saydıklarımızın hiç geçti. edildiSi hakkmda ne o vesikada, ne l a r d l (Arfcası var) de Osmanlılar devri eğlencelerine biri istinsah yanhşı olamjz, bütün Düşnnn kaıirgas.nr e düdükler bunlardan bizim çıterdığımız netice öttü \e başt?>ki kasu/a toplarına adair simdiye kadar tetkik ettiğimiz başka kaynaklarda hiç bir kayda şudur: Papuççu Ahmed piyesi bir teş e.nrı vtııldi Top namluları arastgelmedik. Üçüncü Selim, hartâ Türk muharrırinin eseri değildir, bu levleı kustu. .KUiak i»rlarını patonu takib eden tkinci Mahmud de piyes Batı dram san'atının geleneği latan biı güıültü oıou. Senora ve virlerinde sareyda ve ?ehirde Türk ve kaideleri ile yakın teması olan, senoritaiar çıglıklar saldılar. Rüztiyatro san'atı Kol Oyunu adı altın Türkçe öğrenmiş bir ecnebi tarafın gâr *•. rldu?ı. içiv, kadırganın üaaki klâsik komik temsillere inhisar dan yvzılmıştır. Memleketimizin örf zerint kekri kekri Piı duman yıtdiyordu. ve âdetini bılmedığine göre muharri itıldı. KHI« . 1 r »jürdüler. Uluç ÎSTANBUL rin Türkiyeye gelmemiş, Türkçeyi Aliinin kadırgisın.n yelkenleri, aı 7.J7 Açılıs ve Program 7.30 Elimizdeki vesikalara göre Türk yabancı memleketlerde öğrenmis bir buçuk delıt.di Iı.jı.\fingo çubuğuKansık sabah nriizifi 8.00 Hadılinde verilen Batı ömeğine uygun ecnebi olduğuna da hükmedüebilir. nın ucu u<,tu. Genıide başka bir berler 8.1! Sarfcıla* 8,30 lk temsil italyancadan tercüme edisaka'lık olmadı. Uluç Ali ve ya Percy Faitt» Orttesrram S4S S»x Türkiyeye gelmeden Türkçe öğrelon «Ihmalci ve Yaiancı» mânasına nın la buluıiKn deniz cayıları ard •mrleri t.OO Kapanı«. •Müseyyib ve Riyakâr» isimli piye nen ecnebiler çoktur. 1901 yüında kaîar.Ttî! gü'.üfüjorJHiaı. Uluç Ali, se aittir. Bu eser Abdülmecidin pa. Londrada kırkdört yaşında ölen Müs Ispanyol'un ate^ıı.e cevab verme12.27 Açılı» •« Program 12.30 » dışahhğı nrasında 1858 yılmda Be teşnk Gibb Türkiyeye gelmemişti; di. G, bcsn bnşuna barut harcayan Kiiçük Orkesrra 12.55 Küçük fakat Türkçe öğrenmis. ilim ve ede Srüdyodan be« d a k * a 13.00 Jaroğlunda Ermeni san'atkârlar tarabijatımızı incelemiş, OsnTînh şiir I takımından değildi. Uluç Ali'nin kılar: Mefhapet Yıidınra 13.30 fmdan oynanmıştır. kendi üzerine gelmekte devam et Hat)«rler 13 45 Ko^na r% tür; tarihi isimli koca bir kitap da yaz' Şinasi de «Şair Evlenmesi» kometığini gören Don Esteban, kadın lrüler 14 09 ÖJle könssri 14.J9 mıştı. dismi aynı sene yazmıstı. lara asağıya nmelerini rica etti. «Papuççu Ahmed» piyesinde «Ya Çünkü iş, saka rayılırken birden B«raber $arkı>ar 13.00 Kapamf. Üçüncü Selim devrinde Batı örne• ğine uygun bir piyesin İstanbulda hiç koca k<jn adam değil?», «Gerçek bire cıduileşrriştı 16.57 Açıhf »• Program 11.60 ağam mı bu, yokse düş görürüm?» türkçe olarak yazılmiş ve temsil edil Yuzyıltar boyunea müMk 17.15 mis olması temenni edilir: fakat bu gibi sözler de var. Prof. Fâhir Iz"in I Ne var ki Polenza kontesası Do Sarkılar: Muallâ Oökçay 17.4S V!yan»datı melodtler 18.00 l U k k ı na imkân hazıriıyacak fikri muhit, ermeni şiyvesi hususiyetleri dediği ' na Inez. aşağıya innemişti. Merak ztmin ve hava Üçüncü Selim ve bunlar olacak. İngiliz müsteşnki Mr. | içinde \6\. Aoaba neden Türk ka •Derman Tasıl Heyetl 18.30 Dan» takib eden tkinci Mahmud de Gibb'in Edward Browne ismindeki litası ateş e'memis'iı' Yoksa ba v» raz müziSİ 18.55 SaglıJc 6güt. lerl Ü5 virlerinde maalesef mevcut değildi. müste^nk arkadaşma 31 ocak 1 S rut.la.ri. gu vpktuJ^.Kontjesan.n ak yfetl 19.00 Üslrudar Muslki Ceml. 19 30 Haberter 19.45 CaProf. Fâhir İz, Viyana Millî Kü ; teriJii ile yazmtşolduğn Türkçe mek lını tırmal'.yan suajıer işte bun lypso'lar fe^idl 20.00 Kıbru a u j tup «Osmanh ^ıir tarihi» isimli ese lardı. $u gtizüı.ü • udaktan lakın n 20.15 Kadyo G»I»İM( 20.30 uphanesinde bulunan yazma piyeste muharrir adı zikredilmediğini, ese rinde el yazısı ile basılıdır. Seneler mıya.ı koısanlıra enir olamıyaca Sarkıtar: Rıza Rlt 21.00 E|ret in Iskerlec adında biri tarafından ce Türk edebiyaü ile meşgul olan ğım diye canı yanıynıdu. Ah, şun ŞefiHn hasbıhalı 21,15 Kü«ük ıstinsah edildiğini, imlâ ve istinsah Gibb, arkadasına: «Haliniz deruni ların birınin kölesi olsaydı da şöy Stüdyodan beş daklka 21.20 Kü. yanlı^ları bulunduğunu söylüyor; dilin» battı», «Öyle bir fikir gönlü le ağız tad yle «^ak: şuk!» diye çük Koro 21.45 Bunu Duydunuz fadenin bazı yerlerinde Ermeni şi me geldi ve ikimiz için pek mühim bir k.iv tok«* yiyrıek al afağı e nnı?: Adl! Moran 22.00 Radyo Senfcmi Oritestrain 12.49 Haflf vesi hususiyetleri olması istinsahı olabilir ki zâtı vâlâlerının tıp t»h dilseyii v( bütün o guçlü kadın g w e meloılileri (Karıgık »rVılar. yapan İskerlec'in muhiti hakkında siliniz hitam buldukta Istanbula git hğ.na layık bir erkpğe rastlasay d*n« müzigl) 23 15 Habttrler bir fikir verebilir, diyor ve .Bu ara. mek ve orada tebabet etmektir», dı! Kundisir.e köpek gibi yalvarıl 23.30 Program 23.33 Daıw m â n g l da Türk tiyatrosu tarihinde Ermeni «Temmuzda nereye gideceksiniz? Pe tnaktan. »yaklan cFülmekten »e 24,00 Kapanış. karalığının erin rolünü de hatırlamak lâzımdır» deriniz yanına?» gibi sözter yazıyor. »«çlariyle gözîerinin methedilmtsinrten bıkmıştı artık. ANKARA îözlerini ilâve ediyor. Mr. Gibb'in ermenilikle ve ermeni Olur a, bazı insinlar Elmasiye gi*.57 Açılıs ve Program 7.00 Ermeniler arasında Batî örneğine lerle ilgisi yoktu, bu çesit şiyve bo. bi hafif taihlan Icıcih ederlerdi; Gunaydm 7.30 Sabah müzlii Türkçeyi Türkiyeye fak». Don Inez, cehennem gibi 7.45 M. S. &yarı. Haberler 8.00 uygun tiyatro san'atına karşı alâka zukluklanne öğrenmis olan yakrn tıiberl: ve 1 ahörlı aşlart se Sanatkârlardao .btrer. »arkı 8,?0 .828 yılında İstanbulda Kuruçeşme gelmeden kitapten oe Düziyan isimli bir zenginin ya bir çok yabancılarda rast geliriz. Karışık müzlk 9.00 Program ve verdı. kapanıs. ısında amatör gençler tarafından «Papuççu Ahmed» piyesinin sonuıı Iiuanyol kadırgas: toplann. ge• verilmiş bir ermenice temsil ile baş daki «Ketebe elfakıyr Iskerlec» »ö ne di'.durmu.ştu. Zaiec Uluç Ali, 11.57 Açılkş ve Program 12.00 ar. Ermenilerin ilk defa tiirkçe pi züne gelince : dol iurulus â: ı ı hesab etmisti. Saloo müzigi 12.30 Beraber ve es oynamaları ise, yukarıda söysolo sarkılar 12.53 Sert*st » a t Arabcade «yazdı» ^mânasıne ge Tecrübesine ^öre en usta Ispanyol ediğimiz gibi, 1858 yılındadır. Bütün len «ketebe» sözünü bizim eski hat topçuları. arcak î'luç Ali'nin nab '13.00 M.S. ayarı. Haber'.er unlar gözönüne alınmca Ermenile san'atımızda hattatların imzalan üs zı iki yüz kı;k kcre attığı zaman 13.15 HatK Fransız şarkıları 13.39 in Türk tiyatrosundaki rolü ile 1809 tüne koym*ları âdctti. faket Iskeı^ toplannı attse ta/ı< bulundurabi Telden tele 14.30 The Four Lads' den melodiler 15.00 Piyano ü e dan önce yazılmiş bir türkçe piyes lec'in yazdığı gibi değil, «ketebehu» livorlardı. Haîbaki Türk korsan caz 15.15 Mustafa Geceyataıazdan rasında râbıta kurmak bizce raumşeklinde yazılırdı. Tahminimize gö topçuları bazan r&bzının yetmiş türküler 15.30 B:I1 Haley ve Ko. 'ün görülmüyor. re Prof. Fâhir İz, bu Arabca sözün ! rr.etierinden melodiler 18.00 Progİstinsah yanlışları diye vasıflandı. eski hat san'atımızdaki kullanılış tar ram ve tcapanıf. dan sözleri tetkik ettiğiır.iz zaman 16 57 Açılı» ve Proırram 17J» zıne bakıp Iskerlec ismindeki sahsı dır. 3iz bunların doğrudan doğruya teKoyün saati 17 20 Incesazdan Piyes tertib ve teknik bakımından eseri istinseh eden olarak kabul et. ife, yazılışa ait hatâlar olduğu kaHlcaz Faslı 17.50 Egitim Sonus. mis. Iskerlec'in eseri istinsah değil. Batıya, konusu bakımından bize men aatine vardık. Arabcada cemi olan ması l?.0ft Dans müziŞl: Cemil subdur. B^îargan Orkejtrssı 18 30 Kitap e hediyeler mânasına gelen hedâ doğrudan doğruya yazmıı olduğuna Pabuççu Ahmed komedisinde kul Saati 18.4» Şarkı'.sr 18.55 Ser. â, tebea mânasına gelen reâyâ söz da hükmedilebilir. Türkçe öğrenen, hest Kat 19.00 M.S. ayarı. Ha. eri hedâyâlar, reâyâlar şeklinde tek fakat dilimizdeki Arabca sözleri ye knılan motiflerden bir çoğunu Nasberler 19.15 Tarihten bir yapar cemilendirilmiştir. İki çuhadar. rinde kulkınmağı bilmeyen bir ya reddin HOCJ, Kırk Vezir veya eski rak 19 20 iki melodi 19 25 ar gibi Türk gramer kaidesine uy bancı «ketebe» kelimesini «eseri yez meddah hıkâyelerinde bulabiliriz. Yurttan sesler 20.00 K ı b n s sastt dı» mânasına kullanmış olacak. Is (İskerlecl İstanbulda eski halk tiy^t yan bir çoğul yapılmıstır. Şahıs 20 15 Radyo Gazet'st 20 30 iar Bağdad valisine hitab ederken kerlec. Çek kaynakh Avustur\'alılar romuzu seyretmiş, (Mudhik) ve mu Serbest saat 20 35 S«Tfonik mtikallidfertien seyrettiği bir oyunu Bahazretleriniz gittiği vakit...», ^haz arasında mevcut bir ş hıs ismidir. zik 21,25 Serbest saat 2L3O MuhriTİr hakkında düşünülebile. tı tiyatro tekniğine göre işleyerek bu etlerinize ifade edeyim..» gibi sözFikret Kozlnoğlundan sarkılar piyesi vücude getirmiş olabilir. Ese 22.00 Gecenin karma nrusi£i 22.45 .er kullanıyorlar; dilimizde hazret cek ikinci ihtimal de kendisinin merin sonunda «taklid oyunu bitti» cüm M.S. ayarı ve H?berier 2.1.00 Gesözü hiç bir zaman bu şekilde kul. selâ sefaret tercümanı olarak İstananılmamıştır. Paşaya «hünkârım» bula gelmiş, türkçeyi îstanbulde a lesini yazm^sı da bu ihtim9İi kuvvet ce konseri 23.30 Dans naüziği " 24,00 Program ve kapanış. ,rbi ancak padişah hakkında kulla zınlıklar arasında öğrenmiş olm^y lendirmektedir. Viyanada bulunan Tiirkce piyes kimin eseri? Yaıan: Refik Ahmed Sevengil ınııııııııııııııiHüiııııııiüiiüiın VAIAH: HAL7KAVNAS BAUKÇifl ULOCALÎ RADYO iö Hazirana kadar para yatınnız / Taksim Sıraseiviisrde Paris 1959 mayo modasım teşhir etti [