19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CÜMHÜ8ÎTET J % Nisaa 195i 'azanYUNUS NADI Âsilerin =haberleri ültimaîomu 4 1 (Kabinenin tamamen düş şeyler yapılmıyor. Kdprünün üsmesi mânâsına olarak) Hüseyın Hil tünde adam öldurülüyor da katili mi Paşa ile Harbiye Nâzırı Rıza bulunmuyor. Saklanıyor, nani kısas? Hani şeriat? İşte bız :>undan Paşayı ıstemedikleri, 2 Volkan gazetesımn isimlerı ötürü kalktık. Askerin «Şeriat istenz» sözleri üni yazdığı, mebusandan Ahmet Rıza, Hüseyin Cahit, Rahnü, Talât ı zenne bazı ulema nasıhat ıçın tekRekabet dolayısile perakende beylerle Şurayı Ümmet ^azetesı sa birlerle Ayasofya meydanına gelfiat 545 ten 535 e düşürüldü hibi Bahaeddin Şakir beyin tartları, mişler. asker tarafından karsılanmebusana başka bir reıs seçılme«ı, mışlardır. Ondan sonra nerede bir Vıta yağlarmın fıatında on kuruş. 3 «Şeriat istenz» cümlesi al hoca bulunursa ister istemez Aya luk bır indirme yapılmıştır. Evvelce sofyaya sevk etmekten hâli kalma toptancılara 485 e verilen Vıta yağı tındaki bütün mânâlar, ay başından itibaren 475 kuıuşa te4 Başlarındaki mektepli zabit mışlardır. Askerler Meclisi Mebusan onüne mın edilmektedır. lerin değiştirilmesi, alaylı zsbıtlerPerakende fiat da 545 den 535 kuden açığa çıkarüarak .nağdur edi gece yarısmdan itibaren gelıp sılâh çatarak toplanmıya bsslamışlardır. ruşa duşmuştur. lenlerin yerlerine iadelen, Buna sebeb olarak istihsahn 700 5 Bu hareketten dolayı kim Sabahleyin saat iki' üç (şimdiki sasenin tecziye ve mesul edilmemesi. atle 89) raddelerinde toplanrnış tondan haftada tpO tona çıkmış olÂdeta ültimatom şekl'nde olan olan askerin sayısı 5 6 bın tah ması gosterılmelfledir. Fakat asıl se bebin. Kâğıdhanede son gunlerde fa bu isteklere karşı ŞeyhülU'âm e min ediliyor, fakat arkası kesümi alıyete geçen buyuk bir margarm fendi fazla soz söylemr>den şeri&ti yordu. fabrıkasmın rekabeti olduğu da be. islâmiyenin baki ve pâyıdar olduHâdisenin duyulması üzerine Mec lırtılraektedır. ğunu ve haklı isteklerin, kabinede lisi Mebusana geiebilen mebuslar İs ki arkadaşlarının reyini tldıktan mail Kemal, Rıfat, Saıd, \usuf Kesonra icabma bakarak neticestni ha mal, Mehmet Aslan oeylerle Ember vereceğini bildirip Babıâliye rullah, Hallâçyan efendiler ve dadonmüştür. ha beş on kişıden ibaretti. Bu saEsasen bu hareketin vukuu ka yıda mebusla bir karar almması binenin düşmesine kâfi bir sebep mümkün olamıyacağından Üslüp olduğundan Hüseyin Hilmi Paşanın mebusu Sait efendi tarafından meDenizciük Bankası tarafından bildi. iktidardan çekileceği tnbiî tdıvse busların derhal gelmeleri hakkjıda d« Şeyhülislâmın anlatıklan, vazi «ilâve» tarzında bir dâvetnatne çı rıldiğıne gore, 1955 yıhnda denıze yetin pek vahim ve ciddî oldvğu karılmış. Bunun üzerine geıeıı me indırıldığı halde, hâlâ perişan bır nu gösterdiğinden artık fazla bek busların sayısı saat yed'ye (bırç) vazıyette, Camialtı tersaneşinde du. lemeden kabine istifa etmiş ve is doğru seksene yaklaşraıştı Bun'a ran Abidin Daver şjlepinin, Italyan tifanameyi Hüseyin Hilmi Paşa, Ma rın da bir kısroı kabineye derhal kredisinden temin olunan ana motor ve dığer yardımcı makıneler teçarif Nazın Abdürrahman Şeref güvensizlik oyu verilmesını leklıf hızatı, Uraamıle tersaneye gelmiş efendile birlikte araba ile Sirkeci etmişse de ekserıyet rızah oîmadıbulunmaktadır. Fiat müessesesinden ye inip istirnpotla Beşıktaşa, oradan ğından mesele sozde kalmıştır. Ni alınmış olan bu makınelerın montajYıldıza göturmüş, onlardan sonıa hayet kabineye aderai ıtimat, daha ları süratlendııılmis olup, montaj a. karadan ve arabasının arkasına iki doğrusu sükunun avdeti çarolcrini meliyeleri fabrikanın 3 montörünün «üvari alarak gıden Harbiye Nâzı arz eylemek üzere mebuslardan se daimi nezareti altmda bulunmaktarı Rıza Paşanın yolda önü kesilmek kız zatm Mâbeyn'e (Saraya) gön dır. Camialtı tersanesı butun iraistenmiş ise de atların sürati ile a derilmesi kararlaşmıstır. kânlannı kullanarak (Abidin Daver) raba bu çevrilmeden kurtulmuş ve Bu mebuslar, Mebusan daıresin şılepini bu yıl içinde Deniz Naklibiraz ileride paşa kendisini araba den çıkıp Soğukçeşmeye geldıKİeri yatı Ortaklığına teslim etmeğe ça. dan dışarı atabilmiştı. Daha sonra zaman askerler kendilerini onleve hşmaktadır. Bahriye Nâzın Rıza ve Adliye Nâ rek gitmelerine müsaade elmedıkzırı Nâzım Paşalar Sirkeciden çev lerinden geri ddnmeye mecbur kalrilip Meclisi Mebusan önüne getı mışlardır. Bu sekiz rpebus mecüse rilmışler, içeri almdıkları sırada Ad avdet ettikleri sırada Lâzkiye meliye Nâzın bir kurşunla oldurul busu Mehmet Arslan bey, 'lüseyin Son gunlerde hububat fıatlarına müş, Bahriye Nâzırı da ayni şekil Cahit beye benzetilerek butıjn ferde yaralanmıştı. yat ve figanına rağmen jrabasına zam yapılacağı haberleri çıkması üyaylım ateşi edilerek feti iekilde zerine makarnacılar oldukça zorluk Mevsuk müşahedeler çekmeğe baslamış bulunmaktadırlar. Ayasofya'dan Divanyoluna kadar öldürülmüştür. tlgililerin soylediklerine gore bu bu zabitsiz askerler çavugtan, onMebusan Meclisi onunde bu kfenlı haberin çıkmasıle mustahsıl hubu! basıdan âmırleri ve kumandanlan hâdiseler cereyan ederken b r kı bat satmak istememektedır. Bu yüzolduğu gibi Hamdi Paşa isminde sım asker de Harbiye Nezaretme den de makarna imâlı son gunlerde bir çavuşu da başkumandan \evd gıderek oradaki askeri de kenaile gerilemıştir. Hububat rîatları hakkında bu gun Harbiye Nâzırı tayin etmişlermış. rıne katılmıya dâvet etmiş, *?/at Hamdi çavuş Ayasofya carrji ile hassa kumandanı Mahmut Muhtar lerde bir açıklama yapılmjdığı tak. Mebusan Dairesi arasmdaki sıca Paşanın tedbirile Harbiye Nezareti dirde makarna faJNikaları daha roüs. kahvelerde maiyetile oturarak ge nin (şimdiki Üniversıte) dort ka kul bir vazıyete duşeceklerdır. lip gidenieri kabul ve söz başıhğı pısı kapatılıp mitralyozler yırleştiReceb Peker anıldı edermiş. Fakat sözün ayağa dıişüp rüerek gelen askere red < eva'iı ve Eski Başbakanlardan Receb Peke her neferin sırasına göre söz söyle rilmiş, ahaliden bazıları •Jennr par nn onuncu yıldönümü munasebetile diği bir neferin Sabah gazetesinde makhklan aşarak kapıları açtırmak dün saat 11 de Edirnekapı şehidli C'kan şu nutkundan anlasılmakta istemişler, hattâ parmaklık'arı kır ğmdekı kabrinde bır toren yapıhnış, dır. roaya teşebbüs etmişlerse 'e iceri tır. Torende C H P. II Idare Kurulu«Osmanlılar' Medeniyetimizi, in den açılan şiddetli ateşle ahali ve nu temsılen' Cemal Yıldırım, mertizamunızı cümleye teslim ettirelim. askerden bir ço§u telef ve v*ci ah humun arkadaşları, Daruşşafaka Lisesınden bir oğrenci grupu ve parti Korkmayınız. Kimsenin malı, canı düşerek çil yavrusu gibi lıler hazır bulunmuştur. tehlıkede değildir. İslâm, Ermeni, lardır. Maamafıh bu sure'le ihtılâl Rum bilcümle vatandaşlar yekvü fikri içerideki askere de aravet e «Ulus» ta çıkan bir yazı hakcuttur. Ecnebî misafirlerimız de e derek birer ikişer kaçmaya daşla kında kovuşturma yapıhyor mın olabilirler. Kimsenin turnu ka d'ğından flbva'in v>Vîmi!6ini ^öıen Ulus Gazetesındekı «Demokrasi. namıyacak.> Mahmut Muhtar Paşa geç vakit mizm dostları ve Duşmanları. başlı İhtimal bir asker buna yakın söz Harbiye Nezaretinden ızaklasmış ğı altmdaki yazısından öturu, Istanbul Barosu avukatlarından Salâhadsöylemiş olsun. Fakat bir avcı as tır duı Esadoğlu aleyhinde soruşturma kerinin şu sozleri mevsuktur: Mebuslar Saraya giremiyecekle yapılmaktadır Esadoğlu bu munase Biz Rumelide iken kardeşîe rini anlayınca telgrafla münassbete betle şehrimiz Basın Savcılığında : rimiz, babalarımız öldürülüyor, ka geçmişler ve «askerden hiç bır nın ifade vermiştir til tutulamıyordu. Ortalığı adaîet mesul tutulmıyacağına ve ırzulansizlik bürümüştü. Biz de bir şey ya mn is'af olunacağına» dair ge'en NISAN 3 RAMAZAN 24 pamıyorduk. Hürriyet ahnacağı za padişahın cevabı, askerler tarafınman bize.. meşrutiyet olursa hak dan mebuslann bir oyunu telâkki S Ç »12 yere kimse kimseyi öldüremi edilmesi üzerine mabeyin haşkâtis 5 yecek, oldururse vakalanıp bche bi Cevat bey dört atlı bir s.ıray mehal kısas edileceV ada'et icra o arabasile gelerek Abdülhamıdin şu | V. ] 5 4C •12 17115 53 1S35 20 091 3 55 hınacak! demişlerdi. Biz de çalıştık. iradesini askere okumusrur: E ]iı oe 5.43 9 19 12 0 0 134! 9.21 Hürriyet alındı. Halbuki dedıkleri (Arkası var) Vitayagının fiatında indirne oldu Bu sozü ben uydurdum. Bıraı uzun olmasa güzel bır soz sayüır. O kadarı kadı kızında da bulunurmuş. Yangeldimcilik, yapılacak işleri sonra yaparım dıye oldugu yerde bırakıp yatmak demek. Acelesı yok demek. Sen orada oyle yan gelıp yatarken zamanın akıp çıkıp gıtmesi, işlerın de ust uste yığılması, bırıkmesi demek. Büyukler, « .. yarına bırakma!» demişler ama, butun oğutleri sevimsiz bulduğumuz için, boş verıp yan gelmişız Tekerlemesinden başka romanı da var yangeldımcıliğın. Muthiş bır roman ! HorlayH> bır «koşe» yç attığımız eski bakanlardan bırinın «sevab» ı olarak Mıllî Eğıtim'in klâsık yayınları arasmda durmaktadır. Adı: Oblomov. İyi bir çevirisi vardır Ben yıllarca önce okudum. Okudum, bıraktım. Fakat o benı bırakmadı. Zaman ne kadar geçse, ben ne kadar yer değıştırsem, ondan kurtulamıyorum; elleri yakamda... Bır garıp âdem bu Oblomov. Hamlet gibi, Donkişot gibi, Harpagon gibi, dunya edebıyatınm soluk ahp veren bir tipi. Soluk ahp veren bir tıp ama, diri değıl. Uyuşuk! Mıymıntı' Varlığı yokluğu bir. Olsa d olur, olmasa da En çok sevdığı şe> uyumak. Ne kadar uyursa uyuaun, cîc'tunmaz. Sabah olur, uyanamaz Uyanır, kalkamaz Gerneşir, yatakta. Esner. Yapacağım işleri duşüneyim der, bır parça düfin' < bırakır Tavandaki lekelere dalar. Kahvaltısını getirirler, yatakta yapar. Başucunda bır masası vardır. Üstünde bir lâmba Akşamdan sondurmeden uyumuştur. Bırazdan sdndüreyim denuştır de unutmuştur. Masada açık kitaplar durur. Her binnin başından uçer dorder sayfa okunmuştur, oylece kalmlftır. AÇik yapraklar sararmıstır. Açılıp bırakılmaları ustunden çok zaman geçmıştır. Gun, pencereden gırer, durter eder, Oblomov kıpırdamaz. Öğleye doğru, yatağın üstüne >turur. Sağ ayağının çorabını giyer, sol ayağınınkım giyene kadar cğle olur. Öğleden sonra da kalkıp bır iş tutulmaz ya! Yan gelır, yatar. Eğer yapılacak çok ivedi bir iş varsa, yarın yapılır. Allahın gunleri çuvala mı girdi? Yavaş yavaş .. Galiba bunun için, yeni hececı şair de «Yavaş yavaş > demiş h?ncıya. Hem toplum olarak, hem tek olarak, yan gelmişiz. Çok örmkler görüyoruz. Büyükleri de var" bu örneklenn, küçükleri de. Hattâ geçen yaz İstanbul'da, Oblomov'u dılimize çevıren aydınım.za ı.ğradım. evinde o da sedıre ^an gelmişti. .Doğrul Oblomov, doğrul!. .» Yangeldimcilik E M~ ^"^ ^ ^ ^ " ^ ~^ ^^ ^ ^ I I 1 MEM L EK ET DA V A L A R I 1 c I KSABAH Ruh sağlığı I Faklr Bayhurt YAZAN:• K nLM^ril* ^^ ^ " ^ ^^ 11.» » \ j Abidin Daver şilepinin motör ve makinesi geldi Makarna imalâtında gerileme var dıyecektim kapıdan girerken, >akışık aldıramadım. (Şimdi aldı mı bılmiyorum) Njçm böyleyiz? Nedır bu işın nedenleri, niçinleri? İnancımca bu iş, büsbütün eğıtim anlayışımızla ilgili. Evdeki, okuldaki, iş yerindeki eğitim Hıtımumuzla. Yetişkinlerimiz, yetişmekte boyle örnek oluyprlar. Yan gelip yatıyorlar önlerinde. Valan değildir bu dedığim. iörenek bu. Gorenek ve gelenek. Kesip aimadıkça. zor Kesip atmak ua evlerde, okullarda olacak. İş yerlerınde olacak. Kendimizj zorhyacağız. Biraz sıkacağız. Başka yolu yok. Bizim okullarm kol ;alı»malan meşhurdur. Batı okullarından aktardığımız bir şekil. Çocukların >etişmesi için iyi ama, şimdiye kadar bu çalışmalan çppukUra mal edebilen bir okul gbrmedim. Köy Epstjtüleri mal etmişlerdi, onjaı da tarihe karıştı. Bu kolların yön«tmelıkleri vnk=r"^" «elır. Ba^larında birer denetçi öğretmen vsrdır. Yapılacak işleri öğretmenler ıbyler, öğrenciler yanar £vde lıeD ana babalannın dediklerini vapmağa aiısa geldiklerindpn okulda da 1ep öğretmenlerin dediğini yaparlar. Öğretmen biraz dinamikse, çocuklar dinamik olabilirler. yangeldimci'yse öğrenciler yan gelebilirler. , Kultür ve edebiyat fcolu, rl*ık» admda bir duvar gazetesi îikarmağa karar verir. Öğretmen demiştir, öğrenciler karar vermiştir. Ama haydin çıkarın demcdiği için kalmıştır. Ne kadar? Tam bir buçuk ay!... Gazetenin bir fen köşeşi v£rdır. Çocuklara problemler verıiir, yapanların cevapları seçilir, avmağanlar dağıtüır. Cevapların, gazete asıldıktan sonra üç gun içinde getirilmesi gerektir. Çocuklar on gün sonra getirirler. Bu köşe ifini yöneten arkadaşın, seçimi bir hafta içinde yapıp yazıcüara vermesi, gelecek sayınuı problemlerini de hazır etmesi istenir. Ama olmaz bun lar. Kültür koluna bakan »ırkadaş, oğrencileri toplar, öteki yazılar yazılır, asılır; fen köşesi boştur Gunlerden pazardır İki çocuk gider, öğretmeni evinden ahr, arkadaş gelir okula. Alelâcele çırpıştırır, hazırlar haızrhyacaklarmı Bır, iki, üç .. hep böyle. Farzedelim gazete dordünpü sayısındadır, ilk sayıda kazanan çocuklşrın armağanları daha verilmemiştır! İşler yığılır. Descartes, «İşleri bolün ve sıraya koyun!» demiş. Yok! O. gerçek Avrupalı. Biz, Avrupalıyız dıye kendımizi avutuyoruz. Tabiat Bilgisine dışardan bır arkadaş gelıyor Memur Daha ör.ce başka okullarda da çalışmış. İlk günler. «Kalecik'te şoyle yaptım, Ardanuç'ta böyle .» dıyordu «Tabiat Bilgisi ders levhalan yaDacağım Çocuklara vazife vereceğim. Kartoplara yapsınlar İş öğretm p ni de çıta hazulatsın Yapıp dem f şa kaydedelim» diyordu İş oğrttmenilş anlaştılar. Bıri kartonlan hazırlattı, biri çıtaları. Çocuklar kartonlan getirip öğretmen odasındaki masanın ortasına yığdılar Çıtalan da odanın köşesine Ama bun lar yerlerinde ne kadar kaldı biliyor musunuz? Aylarca1 Son 50nu, müdür çıtaları tavana, «irtonlan pencereye kaldjrttı. Pencere'erimiz de birer »lemdir. A kullannda bile dolaba konacdk eşyş, tjpkı evierdeki gibi. pencerelere yığılır... Hep yan gelmekle ilgili irnekler bunlar. Küçiık örnekler ama okulJardan! Büyüteç tutmadan büyütmek mümkün. Söyleraesi ayıp, geçen vaz, •.Y; | I AYTEN SABP ile İ tiECm ÖZÜTUKALI | Nikâblandılar. | İstanbul 2.4.1959 İııııınıımııınıııııııııımıuıııııııııııııtıııııııııııııııııııııııııtıınıt^ En guıel In kıymetlî En faydal >a\jram kediyeöi: ME VLİD Merhum tüccardan ve Tel Çıvl Sanayu A. Ş kurucularından vefatının on ıkincı seneı devrıyesı munasebetile azız ruhuna ıthaf olunmak üzere 4 nısan 1959 cumartesı günü oğle namazınıı muteakıb Teşvıkiye camiı jerıfınde Hafız HUseyın Gercdeli, Haizız Kâzım Büyükaksoy ve Ha fız Kemal Tezergil tarafından hatmı şerif duası ve mevlîdi nebevı kıraat olunacaktır. Akraba ve doştlarile arzu buyuran dın kardeşlerimızın tefnfleri rlca olunur Aılesı AHMED REFİK ÇOLAKOĞLU'nun 1 I 1 ^IIIIIIIMIIIIiM.llimiinilinillimilllMllinmilllllllllllllllllltiMIIIIIHMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIItillllllllllMIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII^ Cumhuriyefin edebi tcfrikası: S gımdi karanlığa gömüiü evler ^basılıyor, görülen her kişi kurşunSİanıyordu. Beş on dakiKa içmde Ebirkaç yerde birden ateş parladi SSamanlıklar, arkasındaa ahuHar = sonra evler tutuştu Çamurlu soikaklarda kadın. çoluk, çocuk suğrüleri koşuşmağa başladılar. Koğpekler bir iki nefes havhvor. son= ra acı acı uluyarak kıvramyor, seBinbaşı birkaç dakika sustu. Son= rilıp geberiyordu. Ağıl kapılarmı Saçık bulan sığu, davar, meleşerek, ra: bafi Arasak, dedi, birkaç şboğürerek, ürkek ürkek kaçışıyorSlar; kimıleri birbiri üstıine yığıiı mızı sokacak bir delik bulsak.. Geriye dondüler.. Yolun oldukça =yor, bazılan karanlık hanaylara da=hyorlardı. İçerlerden haykırışlar açığmda, karanlık bir girintide, dar finütıler kopuyor; nal ^akırtılaruıa i bir arabalık buldular. Hayv^nlarİkarışıyor. askerlerin nağrala.n gdk j dan indiler.. İçerisi zifiri karanlıktı. Sağa sola bakınıyoriardı. Ovağkubbeyi sarsıyordu. = Birkaç dakika içinde yangın ko dan, gittikçe uzaklaşao insan ses= yü sardı Artık dev bir meşaıpden leri geliyordu. Köyden boşanan a= sâkm ovaya dağılan kızJ ışık, ay hali dağlara doğru kaçarKen bağSişığına baskın çıkıyordu. Obur baj rışıp çığrışıyorlardı. Uzaktan sönük 2 ta durdurulan seksen kadar atlı, bir ışık belirdi. Yaklaştı, yaklaştı. şhayvanlarını giıçbelâ zapteclerek Sonra adrmlarmı sıklaştırdı Elınde = toplaşabildıler. Bmbası Samı bey, bır gemici feneri tutan gençten biri çıktı ortaya.. Arabalığm «pısuıŞboğuk sesiyle haykudı: ğ Yuzbaşı Zeki! Kırk kışiyle da feneri havaya kaldırdı: Sıze şavk getirdım.. Ssağ gerımızde, dort kılometr<e kaDedı z d a r ilerde ışıkları gorünen Hatun Hay Allah razı olsun. Hızır mı Ssaray köyünü basacaksın. Kesın goidcrd' seni be? Ş netıct alacaksm! Binbaşmın alaylı sesiydi bu.. = Başustüne kumandanurı! Getir, koy bakayım şuraya Nallar tekrar şakladı. Kuk Une Edelişmen aygır, yol yordam arama Öf.. Burası da misler gibi kokuyor ya. Yaklaş. Kimsin sen bakayım? idan, sürülü topraklara daldt. Adm ne? Yuzbaşı Yahya! Ş Emrınız, kumandanım' Adım Yusuf, beyim! S Yirmi beş kışiyle Keldağ e Nenin nesısin? •Şteklerinde dumam tüten Buluıı.ya Ağanm kâhyasıyım beyim.. Şköyünü basacaksın. Senden de ke Ne ağası bu? 2sin netice isterim. Buraların ağaşı beyim Molla Ş Başustüne kumandanım! Mehmed derler adına . 5 Sivri mızrak uçlan bir araya gel Ha! Namım duydıık kerata= diler: Yekpâre demir kitle doruğa nın' Nıye kaçmadın Bızden = yöneldi. Bir dakika sonra tiz bır korkmadın m ı ' Şkişneme işitildi. Bir toz 'lulutu ha Sizden ne korkacağ'm beyim. = valandı. Ben de askerım Asıl ondan korkağ O kadar. rım bevım. Daha Joğus^ı, korkar§ Toprak gümbür gümbür ötüyor dım Şdu ama . Ya' Otur bakayım şuıa/a Sen « Sami bey'in yağızı, ddi deli e de ış var gibi gorünür A'ılat baŞ şiniyordu ama. kalım H Geri kalan askerler, gözlpriyle Anlatacağım beyinı Zaten bu= ovayı tarıyarak, sabırsızlanıyorlar nun ıçın geldım yaıiu ıza . = dı ama .. Ama doğrusunu söyle! Sonra 54 Hılâfım yok beyim.. Ama cep ; haneleri kıttır. Silâhlanna da ku '• lak asmaym.. Martın, ağızdan dolma, falan.. Yunus Ağanm kdyüne varırlaı mı dersin? VAZ AN: ILHAti IAEUS külâhlan değısiriz. İlk «wcl de bakalım, otun ocağın yandı mı senic de? Benim ne otum. ne de ocağım var beyim.. Başka köylüktemm ben.. Bu ağa olacak dsmuzun hizmetinde (alışırım. Bu haltlan karışı:Tan senın ağan. değil mi öyıe? Evet beyım.. Y'inus ağa ile birlikte hazırlanıp dıırurlardı on günden beri.. Ama Yunus ağa bacağmdan yaralı oldu£ı için ış Mclla Mehmede düşmüştü. Tüm asker toplarlardı etraftan. S'lâh, cephane toplarlardı. Uymcvanlan kırarlardı beyim.. Yaktp yıktılar b ; r sürü hanıman.. DOTira kasabaya baskm edeceKİerdi b^yim Sonra? Siz bu Molla Mehmedi bilmezsiniz beyım.. Bir canavardır o, bir canavardır ki, içtığı kanın hesabını bir Cenabı Allah'la bir kendisi bılir. Kaç kişıleri gızli gızji kakırdatmıştır beyim.. Neredeler jimdr' Kaçtüar beyim.. Yunus ağa? O da beraber. Bacağtna fcir tahta bağlıydı. Ikı vanından da tut turuyorlar eğere.. Düşmesin diye.. Boyle boyle hep doiaşırdı koyler de.. Ama bacağı son zamanlaraa fenalaştıydı beyim.. Ne tarafa şıttiler dersin? Bütün etraf oniîitn bejim . Hepsı itaat ederler Molla ile Yunusa Hangi köye gitseler kapıları açık bulurlar. Saklarlar onları beyım.. Kaç kişi kadar varlar' E. Seksen, doksan kadar, beyim . Var mı o kadar? Yalajı clma5in? Allahü âlem varmazlar be i yim.. Nasılsa sizin orayı unutnu ğ yacağınızı bilirler.. S Zabit v« gedıklıler etrafta h a l İ kalanmış, Yusufu dikkatle dinliyorî lardı. Kapınm önündeKİ lıırkaç kı = şi yerlerinden oynayınca arabalığın = içi hafifçe kızardı. Binbaşı ayağa i kalkıp yürüdü: İki köy ıızaktan,! iyice tutuşmuş iki furuna benaiyorH du. Kara dumanlar, mavi mavi ışıl = dıyan gök çadırımn tepesıtıe yüksei:yordu. Sami bey: Bedır nerede? dedi Buradayrm beyim.. BAY Yanıma gel.. g İkromiyeli AİLE Cüzdanı'dır. irieşmis Milletleıre bağü dün ya sağük teşküâtuıın kurulduğu 7 nisan gunu, biıtun dünyada, halk sağhğını UgüendiıeB bir mevıuun ele «lınıp S r l ü yaym vasıUlarile halk. b.lgl lanların Öcü» Cunıhuriyet'fe çı verilmesi bir geleıek halme g«tıkarken, Ankara'da kaymaKamlarm rilmiştir. İstanbul halk sağlığı ejittm komı. bır kursu varmış. Romanda kaymakam var ya, toplanıp ckıırlar tesi de, buna dayanarak, üç ienemış. Romandaki muhtar, ıcöylüye denberi, diinya sağl* gunü olan T nisanı da içine almaık şartile bır caka yapıyor: «Vilâyette vali, ka sağbk haftası tertip ediyor. zada kaymakam, sonra • en geli 1 nisandan başlajnp 7 nisana karim' » Hoşlanmamış kaymakam dar devam edecek olaıa bu »enekı lar. «Bızden sonra muhtar mı ge sağlık haftasında, dunya sağlık teşlırmış1» dıye cahıllığime kilâtının ve milletler arası »ağlıfe Mektup yazmağa karar blrliğinİB proğramına ve telkinleri. Mektup gelmedı. Birçoklarunız gi ne uyularak, ruh satlığı konusu bi onlar da aldıkları karartan uy seçilmiştir. Ruh sağlığı oyle bir mevzu ki, gulamıyorlar galiba. Bunu nereden duydum? Kursa katıUn ancidaş yalnız bu spneki sağlık haftasında değil, yalnız bizim memlekette deanlatıyor şımdı. ğiL, butun dunyada ve gelecek seİstersenız ornekleri biraz l üaelerden bir çoğupun tağlık haflatelım. Bır gazeteden: • kunun larında ve>a gunlerinde, derin de. hükümlerıne gore, bu lunımidrda, rin incelenıneğe, büjuk halk kutterfi tasarısının bır ay içinae Mec leierine duyurulmağa, çok genis bir lise sevkı gerektığı İTalde, aradan telkin ye çjitira konusu yapılmağa dort yıl geçmış olmasına rağmen, değer. Bakanlığın bu konuda âtıl davanBedenlerden TJyade akıllan ve dığı » Cümledekı dıl pek iyi de ruhlan larsan bir çağda yaşadığığil ama, gene de anlaşılıyor: Bır ay mızı unulmıyalım. Millerlerarası mu ıasebetler, siniriçinde yapılmalıymış, aradar dort leri her gıın biraz daha gergin hale yıl geçmış, hâlâ yapürmrnış . Kaç defa karar almış, kaç defa getiren bulanıkbklannı rauhafazada onar yıllık plânlar yapmışız k:. şu ıuarlı. Gemi auya alan bir medeniyetle eğitim işlerımızi bir snnuç»and'rakarşı karşıyayız.. İnsanlar, kure u. lım; yanı okulsuz on ysdi bipden zerindeki eski ba«t, safdil, bitevije fazla koyü okulsuzluktan. oğ'tt hayata artık tahammul edemez olmensizlikten, kurtaralım, %60'jn muşlardır .Gun geçmiyor ki gokleüstündeki kara cahıl halknıızı ak re fırlıjan yeni bir fuzenin admı aydınlığa çıkaralım! ., Kaç let«.?... duymıjalım. akıllara durgunluk veFakat, bırakın eller gibi bu plân recek menkıbelerini ellerde dolaşan ları ikişer yıl önce uygulavıp bi gazetelerio sütunlannda okumaya. tirmeyi, zamanında bitirememişız, Iım. Çocuklara vanncıya kadar, fehattâ plânı yapmak, ışi yapraakmış zalarda seyahat nazariycleri kurangibi, plinı da, ışı de bıraktyermi lar, fuzeler imalioe kalkışaılar, dıın yanın unlıi bilginlerile ajık «traaşiz! ğa tefebbus edenler goruldu. Bin dokuz yuz kırk bilmera kaçAtom, devrimizin insan kanma, ta başlanan İstanbul Opera binasınddn ne haber? Yıl 1960 oluyor, t« insan etine susamış tannsı haliıde, pusuda, beşerin yeni bir zaafını meller hâlâ yarım değıl mı? Ödebekliyor. insanlığa çullanacağı ânı nek modenek diyorlar. Oynaması iple çekiyor. Öte yandan, insanoğiu, nı bilmıyen gelin yenim dar der medtııijet merdiveninde yukan doğ miş. Koca İstanbul'da, koca bir ru attığı her adımın, kendisini s«. yurtta bır opera için odenek mi malara değil, uçurumlara surukledi yok? Nufusları ancak İstanbulun ğinin farkında olmadan, biri bıri ki kadar olan minıcik cumhuriyet ardınca yeni yeni Bâbü kuleleri lerde bile çifter çıfter opera sa yukseltmekte. rayları var! Gemi azıya aldığıoa bunun için Yedi sekiz yıl önceki şurâ'nuı inaMdığım bu çılgın medeniyetin orhazırlayıp Meclise sunulmak üze tasında, akıUartn ve ruhlann, bu muhafa/j re Bakanlığa verdıği İlkoğretun kadarcık bir muvazenc Kanunu da raflarda sararmaktadır. edebilnaeleri bile sa^ılacak şeydir. Yeryuzundeki butun tunarhaneleNe zaman çıkacak, ne zaman yürürlüğe koncak? bilinmez, sual o rin, eskiye nazaran daba tıklun tık Iım olduğunu zaman zaman, dun>a lunmaz . basm bize haber veriyor. Nıce koylerin yolunu yapacağız O halde, ne yapmalı? Tuttuğu dedık; toprağı düzledik, kuraunu yolda çok ilerlemis olan medeniyeti dokemedik. Eskisinden beter ça bu yoldan geri çevinncğe elbet im. mur oldu, toz old'j^ Gozlerden ırak kân yok. Yapılacak şey, akıllan ve yerlerde nıce köyierin suyunu ^ e ruhları, bu gıdişe gore âyarlamak. tirjeceğiı dedik, y$xıxa busktık. Ni Bct, ruh saiiığı konusunda yace meydanlarda tütı ay içerisajıde 1 pılacak eğitim, bu &y*rlamayi «ağbu yurdu gullük Jgulistanlık ade lıyacak tek vasıtadtf. Ruh sağlığı eğitimi komitesinin ceğımizi söyledik;' yurt gene eski yerınde güllük gülistanlık edılmeyi annelere nasihatierini dikkatle okubekliyor. Soz ağzımızdan çıkıyor. dum. Bu naslhaller .her şejden cv. Ama çıksın. Ardından gitmek şart vel, sağlam ruhlu insan yetişttrmek değıl ki1 Bir oku atıyoruz da ardın hedefini guduyor. Hiç şuphe etmiyelim ki, medenidan gidiyor muyuz' Yetişilir mi? yetin, ilerledlkçe yarattığı bir takım Bizde bu derece bir yangeldimyeni icaplar, diinya bu tempoda koş cilik olmasaydı, orduda sivilde, rukça her gün biraz daha fazlalaşa«ivedi», «çok ivedı» gibi sözlere cak, hayata ayak uydurmak gitgide her halde hâcet kalmazdı. zorlaşacak: hayatı kazanmak bir Tavuklar, horozlar, bizden erken dert, kazanılan hayatın gerektirdiği uyanıyor. Kurt kuş, bizden erken sartlan uymak başka bir dert oluyanıyor. Biz niye geriye kakyo mağa başlıyacak. Bugunun insanla. ruz? Hattâ bazı horozlar, tex uya n, bu guçlukler yuzundcndir ki, nalım diye daha erken ötüyorlar. ruh sağlığından yana sarsılmişlar, Ama niçin erken öten horozların dengeyi kaybetmişlerdir. boynunu vuruyoruz? Yannın büyükleri olacak bugunun küçuklerlni. ne biçim bir hcngtMıe olacağını şimdiden kestiremiyeceğimiz yarına hazırlarken, o acaib gunSEV1M BLDAK lerin sarsıntılarma dayanabilecek ile ruhlar asılayarak yetiştirmeğe mecburuz. ORHAN BUDAK Be$eriyet, yaralannı kendi elılı Evlendiler. açtığı medeniyet seline kapılmış Beyoğlu bir yerlere doğru surukleni> or. Bıı 28 Mart/1959 arada. gelecek nesilleri, o seli me tanetle karşılıya v'ecek mhta yeti« tirirse, âdemoğlunuı bekası yonun den en büyuk hizmeti yapmış ola caktır. Nüshası 25 Kuruştur Hamdi VAROĞLl Iklndi CUMHURIYET ABONE ŞARTLÂRI Tıırkiy» Bariel Ura Kr. Lira Kr. Maliye Bakanı şehrimizde Mabye Bakanı Hasan Polatkan dün saat 11.30 da uçakla Ankaradar şehrimize gelmiştir. FEBIDE KVTAL ile Dr. HİKMET KUTAL'm bir erkek çocuğu dunyaya geldi. HALÛK KX7TAL cumle büyüklerinin ellerınden oper. Şişli Pakize Tarzı 2/4/1959 Klmiği YAPI v e KREDİ BİHKASI OSCAB: Senelık / < aylık l 3 aylık 75 00 150 00 4400 8000 22 00 44 00 Basan ve yayan Cumhunyet Matbaacılık ve Gazetecılık Türk Anonim Şırketl Cağaloğlu Halkevi sokak No 39'41 Sahıbı Yaz) ışlennl fı'len idare ftden Mes'ul Müdür NÂZİME NADİ ÖMER SAMİ İ Gazetemıze gondenlen evrak ve yaHlar neşredüsın edümeşm ıade edılmeı. llânlardan mesulıyet kabul edilme*. Buyur! J Hatunsaray koyünön arka ya * macında ne var? * Kilimli koyü.. î Boğazı süre siıre gıdersek, ilk = önce hangi koy çıkar karşımıza? 5 Yerdelen. Üst başmda da Kupg liıce.. Sami bey bır gedikli dondu: Çıkar krokiyi.. Kurşun kalemle acele ^zıhniş, ^ defter yaprağı genişliğiadeki hantayı yemliğe dayadı. Bir taraftan§ işaretliyor, bir taraftan Bedlre «oİ ruyordu: £ Yozdağ çok yüksek midir? i Yok beyim.. Yüksek yerleri S var ya, geçıdı de var. Gosteririmg sıze.. Ş Yunus Ağanın köyüne varmak= için Menekşe dağını r.ereden aş j l malı? Başar köyünün yanından O köy nasıl Yusuf? Yusuf gerılerden öne geldi Tum âsi ,beyina.. (Arkası T|r) PBOF. NtMBÜS'iu MACE RALABL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle