Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎKİ CUMHURÎYET 23 Nisan 1959 Çocuklannuz İçin Sokaklarda beyaz şeridli siyah şapka ve siyah elbiselerle Teksaslı kovboylar kılığınöa dolaşan mınımini çocuklarımızı şaşkınlıktan fal taşı gıbı acılan gozlerimizle sık sık görmüyor muj uz? Bü> uk şehirlerimizde New York'lu, Şıkagolu gangsterleri taklide özenen 810 yaşmdaki evlâdlarımızın kurdukları hcydud çetelerinin marifetlerim gazetelerde sık sık okumuyor mujuz? Gene çocuklarımızın sinema önlerinde, mahalle aralarında ikide bir duyduğumuz Tarzan usulu nâralan ile tüylerimiz diken diken olmuyor mu? Bu levhalar, ithal malı kötü kitabların kotü tercümelermin, gene ithal malı malzeme ile çıkarılan zararlı dergilerın, Amerika veya Avrupa maeere filmleıınm ektıkl . tohumlardan alınan mevvalar değıl de nedır0 Bunlar olmasa Aksarayın bir çıkmaz sokağmdn oturan Evkaf kâtibi Ahmed Efendinın mahdumu Teksaslı kovboyu ne bılir? temirin kenar mahallelerinde zıpzıp oynamalan lâzım gelen ço. cuklar gongster çetesi kurmayı nereden akıl ederler? Tarzan usulu nâra atmayı marifet savan âvare delikanlılar bu Tarzflm nereden öğrenirler ve onun bağırışıru kimden duyarlar? Milletçe çok zararını gördüğümüz ve ileride daha fazla göreceğimız bu aksak gidişin önüne geçmek üzere ne yepıyoruz? Hemen hemen hiç! Tek mücadeleye jririsenimiz devlet veya hükumet değil de ha yırsever, münevver bir bankacımız ve onun etrafını alan arkadaşlarıdır. Kâzım Taşkendın sahibi olduğu Doğ n Kardeş Dergisi ile bu dergınin yayınlarından bahsetmek istiyorum. Bugün, bu muüu hayram gününde, 14 yaşını bitirerek 15 ine basan • Doğ;n Kardeş, arkada bı. raktığımız 14 sene zarfmda Türk çocuğunun okuma ihtı^'acını karşılamak, onun bilgıs. "il. zevkini yükseltmek, ona okuma sevgisi aşılamak ve nihayet onu kovboy, gangster, tarzan maceralarından kurtarmak üzere hakıkaten çok kıymetli hizmetler görmüştür. Gene bu derginin hikâye. mas^l, roman, öğretici kitab, ansiklopedi olarak yaymladığı eserler gerek muhtevaları, gerekse baskıları itibarıle yaymevlerımize ve matba'"larımıza nümune olacak bir mükemmeliyet hududuna varmışlardır. Millî Hakimiyet gününü Çocuk Bayramı olarak kabul edişimizin herhalde bir mânası, bir rrv ksadı olmak gerekti. Bu mâna ve maksad bugün tamamen unutulmuştur. Çocuklarımız için yapmamız lâzım gelen islerin bomboş duran liste. sinde Doğan Kardeş ve yayınlfirı yalnızbaslarma mevki almakta ve bizim için yegâne teselliyi tejkil etmektedirler. =haberleri kota usulü İthalâtta üç aylık kota sistenıinin bazı aksaklıklara ıneydan verdiği görüldüğiinden yıllık kota usuliine gidileceği söyleniyor | ı NEIHLEKET İthalâtta üç aylık kota sistemi bazı aksakhklara meydan verdiğınden, alâkalıların yeniden bazı tedbirler ala cakları piyasada soylenmektedir. Hükumetin 3 aylık kotalar yerine senelik kota usulünü ihdas edeceği bu söylentiler arasındadır. Bu usul kabul edıldiği takdirde senelik koU lar ilân edilecek, ve bu suretle ithalâtçı firmalar mall du. rumlarının müsaade ettiği devrede Cevat Fchmi BAŞKUTİ italât için teşebbüse geçebileeeklerDÜZELTME: DünJeü (Muhsin Er J dir. tuğrul) yazısında BattU eleştirmed İlk kotalardan gelen mallan güm. E. Rodift've aid olman lâzım geriikten çekme müddeti uzatıldı len bir miitalea, musahhih dikkcıtLimanda meveud tahliye güçlükleri sizliği yüzünden muharririn Mr karşısında ilk kotalardn gelen itdostv.no. atfedilmiştir. Düzeltir, öhal mallarının gumrükten çekilme ZÜT dilerir. müddetleri bir ay uzatılmıştı. Bu müddet mayıs başlannda son bulmaktadır. I Washington Mektublan j Amerika atom enerjisi istihsaline hız veriyor Yazan: Fred J. Zusy Atom denizaltılarınm hattâ ku tup altmdan geemelerinın âdeta moda haline geldiği atomla işleyen ilk ticareti bahriye gemisinin ise üç ay içinde denize indirilmesi beklendiği şu sıralarda Birleşik Amerikanın ilgili resmî makamları karada da atom enerjisi kullanmak prosrramlarıru genişletmek tasavvurundadırlar. Fakat, istikbalin btiyük vaadlerle dolu olmasma rağmen atom devTİnin daha henüz emekleme caeında oldusjunu belirtmek yerinde olur: Kitekim ikinci «Sulh İçin Atom» konferansı rarjoru buntt açıkça ortava koymustur. Konferansa istirâk eden delegelere sövlendiğine pöre «Nükiear devrin başlanpıcından 17 sene sonra, bütün dünvada kurulan atom enerjisi santrallerinin meemu elektrik tâkati hlsıfası sadece 200 bin kilovattan Jbare*tir ki bu da ancak 200 bin nüfuslu bir şeVire vetecek kadardır » Birleşik Amerika Atom Enerjisi Komisyonunun pek çok tenk'de uŞrpmıs olan raporuna bakıldı§ı t»kcHrde Amerikanm 1963 yılma kadar insa edeceği atom enerjisi s?ntr'ller'iden 1 T>i1vm kilovattan bir?! daha az e'ektrik tâkati elde edi1ehil°cpk pibi görünüyor, Vıuna karsıiık İn^üterenin burmn en a* iic misi'ni istibsal edpeeği. Rusvanvn ise 2 3 milvon kilovat elde etm»fi plânlad'ğı hilinivordu. Bununla beraber, 1959 vılında. atom eneriisi komisyonu idarecilerirrrt konere encümenlerine dâvet edi'melerinden sonra Birleşik Ame Bir hukukçumuz yaıın aksam Paris radyosunda konferans verecek Paris, Lozan ve Zurich'te muhte. lif konferanslar vven ve Fransanın Legion d' Honneur nişanuu hâmil bulunan Avukat lsmail Kemal Elbir yaruı akşam saat 19 da Paris radyo sunda yeni bir konferans verecektir. •Muellıfler ve bunların hakları» mevzulu konferans kısa dalga 13, 16 ve 19 metre üzerinden yayuılanacak rikanin programlannl genişleteeeNurullah Berkin bir ğine ve memleketin atom eneriisi konferansı istihsali ve atom teknolojisi saha Ressam Nurullah Berk. bu akıam lannda ikinci, üçüncü derecede biı saat 18.30 da, Italyan KuUür Heyetidevlet olmak durumundan kurtu nin Tepebaşmdaki salonunda, «ls. lacağına dair emareler gdrülmeğe lâm ya?ısını Plâstık ve Figuratif balsanmıtşır. Bunun başlıca sebe Kıymetleri» konusunda fransızca pro bi komisvonun zihniyet değiştir | jeksiyonlu bir konferans verecektir. mesidir: Bundan evvel Birleşik A ] Evvelce Paris Guımet müzesinde ve merikada atom enerjisinden tâkat Roma modern sanat galerisinde de istihsali santraüeri insasınm sahsî vtrilerek ilgi çekmiî olan Nurullah teşebbüse bırakılması fikri hâkim Berkin" bu konferansına firiş lerbe'ttir di. 1958 1959 kömiir tevziatı Halbukl son bes sene içinde. fivil sona erdi nroje'er için komisyonun yardım2 haziran 1958 tanhınde bajhyan lar» 70, milycn 400 bin 4olşodan <633 milyon 600 bin lira) kabulü 1tok, taş ve linyit kömürü tevziatı, 13 nisan 1959 tarihinde sona ertniş hemen muhakkak Rörülen son 262 bulunmaktadır. tnilyon 400 fein jdolartık, (2 mjlvaı Bu tarihler arasmda 176 289 beyan 361 milyon 600 bin lira) vardım ta name sahibine 133.472 ton kok kölehine ytikselmiştir. mürü tevzi edilmiştir. Ayrıca halka Hâlen Birleşik Amerikada alorn verilen linyit ve taşkömürü ile birenerjisinden elektrik tâkati ısühsal likte mekteb, hastane, resmî dalre eden 7 santral mevcut olup bun ve kaloriferli büıalara cem'an 97.498 lardan 60 bin iklovat ahnmakta ton taf ve 48.542 ton da linyit kömüdır. Buna karşılık bu melmekette rü tevzi edilmiş bulunmaktadır. atom enerjisinin en büvük müstehNİSAN 23 ŞEVVAL 15 liki atom denizaltılarıdır. Savanah isimli atom gemisl ise s s 21 temmuz günü yapılacak bir mef a rasimle denize indirirecektir. Ticau s reti bahriyeye iltihakı beklenen aV | 5 09 1 : 12 16 00 18.5620 38; 3 16 tomla çalışır gemilerin bu'ilki 40 milyon dolara, (360 milyon lira) E ]10 14[ 517| 9 05 12.00 1.40 ( 2 1 mal olmuştur. Bundan sonrakiler daha ucuza mal edilecektir. Diğer taraftan Los Alanus"ta ça bildiklerini açıklamışlardır. Henüz lışan bilginler ilk defa olarak atom tecrübî mahiyete olan bu başarınm reaktöründen alman enerjiyi buhar feıa seyahatinde roketlere munzam türbinine ya da diğer makinelere tâkat aağlıyabüecek mahiyette olihtiyaç olmadan elektriğe kalp ede duğu soylenmektedir. tır. İrtica ve yobazhk deyince herYAZAN: kesin aklına 31 Mart hâdisesi ve Derviş Vahdeti gelir. İrticaa karşı cephe alan İkinci Mesrutiyet ve Hareket Ordusu, neticede Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışını süratmak ve sofuların »«maına ra«r ollendirdikleri için, bir çok zihın kat edelim. lerde. irtica kendisıni beraet ettirIV üncü Murad ve Köprülüler mak yanlarında cürmi azım ad mek fırsatım bulmustur. Bu yüz devrinde binlerce softanın hesien dolunur.» Devam edelim: den de, bazan, akh başında ırsan diği medreselerde o devrin kaibur«Şahu m«rkume mshrem bir lar irticaa cesaret vermek gibi bir üstü uleması şunları münaka^a ewt bir gün sual edip «Behey efengaflet içinde bulunuyorlar; irtica diyorlardı: ve softahğı, muhafazakârlık, millî^ 1 Aklî v« riyazi ilimltrle uğ di ntfsani leaaetlere aıt kabahatleri cürnlt gızluee yapıp. sureti zâ'iıve dıni değerleri müdafaa şeklinde raşmak, rtde, eüıiyyat mıüculesi olan şeyanhyorlar. Elbette muhafazakârlı2 Güzel sesle teganni e ^nek. ğtn, bazı hususlarda meziypti inkâr 3 Tarikat erbabının ıaks e lerde taassup edersiz,» bunun aslı edilmez. Elbette milli ve dinî de devri günah mıdır, günah değil ırı nedir» dedıkte soze gelıp <Beğ>m sen gayet ahmak imışsin. msan bir ğerlerin incinmemesine dikkat et dir, haramı irtikâp ettiğiz »man zımnınmek vazifedir. Ama bunlar miıda4 Kahve ve sigara ivjmek, da ya mal tahsili ya nefsani 7evk, faa edilirken yobazlık yüz bulma5 Rüşvet almak şfünah mı, malıdır. Aynı şekilde. irticaa, yo6 Cemaatle nafile .\amazi kıl ya da cismanî lezzet olmahdır ki günahkârlıgı abes olmıya. Yoksa bazlığa hücum ederken de 'lini ve mak, milli duygulann zedelenmemesine 7 Büyüklerin elini ^yağını öp altın ve gümüş gibi ziynet eşyası çalışmak lâzımdır. mek ve önlerinde ne miktar cğıl kullanmak, ipek giymek, tütun ıçmek ve teganni etmek vesair bu Eskiler bunu gayet açık ^ekîlde mek caizdir? birbirinden ayırdılkarı icin vobazNev'inden hezeyanları münakaşa na benzer seylerdt nc lez?.et vaıların uğursuz hareketleri Osmanlı ederler; bu konuda tarikat erbabı dır. Akil odur ki bu neviden tarihinde hiç bir mudafaa imkânı ile şeriat erbabının kavgalan o ka lezzetleri bırakıp. sureti lâhirede bulamamıştır. Yoba?larla mücadele dar büyürdü ki bunları lıastırmnk lnkâr ve men'l babmda taassup yeni bir hâdise deği'dir. Yohaz'arın ve yatıştırmak için devlet nıv.da gösterup avamı nâs ahlâksızhğı Osman'i tarihnde en hale etmek mecburiyetinde kalrrîı. hiisün haline itikat ettire ..» Bir Uraftan AHahı, diğer taraftan kanh hâdiseierden daha korkunç Yobazlar güruhunun bütiın gîye.=i ve daha tehlike'i olmuştur. İnkılâp memlekette kendi menfantVrini SPŞ halkı aldatan yobaz mantığı iste ve irticaın günlük poiitikamua in lıyacak yolda fitne çıkarmak ve o boyVe k'jyor. Bu mantık ve ah'â'c tikal ettiği şu sıralarda. Osmanlı ta yolda fetva vermekti. f>Iaıma, o hiç değişmemiştir. Bu vobaz ah'Jrihinde yoba7.1arın ahlâk ve zihni devrin en meşhur vâizi K?di7?de kını ha'k bazı atasözlerile ne güzel yetini gösteren bazı olaylan naklet padişaha yaranmak için jigaranm hicvetmitşir: «Halka verir talkını mek çok faydah olacaktır. Şu tph dince yasak olduğunu sövlediğini ve kendi yutar salkımı», cHoçanın de» ikeyi de hatırdan çıkarmamak lâ s'i srk'lde fe+^'a vprH'ğ'ni yazar: d'şrni yap. gittiği yola gitme • zımdır ki, yobaz! ığın tarihi Batıya «Haramin kat'î şekilde sabit olmaBu sözler, korkunç öir ^hlâk yadönüş hareketi ve Cumhurivet ta dığı hallerde ulülemrin menet rasını aeığa vurmaktadır. Çocuklarihine nazaran. çok eskid'r. Buru'an mesi ile terki lâzım. Duhan rımıza dın terbiyesi verelim, ama dolayı. medrese'er ilga eâ'AcM dive(tütün) içenîerin, zamanın sul hiç bir zaman içi münkir dışı miı1yobazlığın ortadan kalktıgmı san taıuna muhalefet sebebile ka min insanlara onları teslim etmiyemak biivük hir «aflettir Cünkü vo tilleri vacibdir. Bu takrib'e mee lim. Çünkü yobaz yalnız düşürcebazlık her kıhğa girerek karsıpva üsi şeh'nsahiye vüsul bu'ma§Ta mizi karanlıklara çekmez. aynı zaçıkan bir zihniyettir Din v» mi''i kesbi şöhret ve şan ve oad'sah manda vicdanımızı, ahlâkımızı yıvet gibi iki yavpın duvmınun istîs duhanı (Eİsarayı) men Ptm"k irin kar. Ahlâkı iki yüzlü münafık marına mü'ait olman bakımmdan bînihave halkı katietmeğe Kod'ja bir âlet haline getirir. Asıl yıkıhş o, viedan ve fikir hürriyetine ko deyi fiper edip nice bin bigiinahı budur Naimâ, tarihinde, bunlnrdan lavca rouıaHat o'abilir. şlmşiri pazap ve siyasetle mahvet bahsederken şu hâdiseyi anlatır: Könriilü Vehrned Paşa devrinde Naimâ tarihinde yobazların re mi<îler idi » • •i Naimâ tarihi vobazlara ait ihret Hr r"rrıa « • n SnHan Mphmpd cazaletlerini hikâye eden Hr çok vukuat zi'Tedi'ir. Fikrî spviyenin ne vesikasi'e dolu. Bun'ardan V>r kaç miir.de müezzinlerin teganni ile kadar dnşük oldu*unu, medr?se tane zikredelim: «Yobazlar taife eemaati namaza dâvet •ttikliîri w u'emasının ve medresenin hazia sinden 7üMü salâb'le in><!hvr ka«i rada büyük ve kalabahk bir vobaz durumunu anlamak icin sözde ilim cok mi'raîler sördum Hattâ hiri taifesi KÜ7"1 ses'e teeanni etmek ve irfanı tem«!! eden hu vohazlnr ki fakih güruhunun namdarı idı. günahtır diye ayaklanmışlar, cualayının münaka";a. miisahabe ve Bıvıklarını traş ve zu'munca hor ma namazmı bir muharebe yerine bazan kanh bıcakh kavga konusu halini sünneti nebeviveve 'ı'bik çevirmi^ler. Halka. yarın balta ile, 7 yaptıkları mesele'.ere bir parçs dik dâvasında idi. Sureti iâhirede e> kürek ile sı'âh ile camie Relmrie1(> v lât yerine terbîye eylemış 'r n* rini, bütiın bid'at olan »ey'eri yıeivan hizmetkârı var ! di. Çak|irı kaeaklannı, dervi|an güruhunun na hsrir (ipek) kumaştan uçkur tekkelerinı tahrip, kendilerini katle AÇIK TEŞEKKÜR luk yaptırmış idi. Hini vlıalde h» deeeklerini. »elâtln camilerinde birHayatımn baharında hic b«krir uçkurluğu görün bu haram ku den faz'a minare rnrakmıyacâklanlenmiyen mevslmsiz ufu'.ü il* hİ3« maşı gider, vücudüme rlikıjnurı m, hâsılı zamanı NubüvveOpn sonleri derın acılara gark etlen ailemWn iyi kalbli ruknu. ır.erhum abdestim boıulur demiş. Efali «e ra ihda« o'unan bid'atleri küllıyen Yuruf Pjsa torunu Murad ve • e ck nia nazarına görünmeyip de, tütün kaldırarak ortalığa nizam • •>p e Saadet Hatunoflunun ağlu, Suhan. içmek, ipek giymek, btyığın kırp', lerini ilân etmişler, ertesi sün Köp Yobaz ahlâkı CAHIT TANYOL » A \ A LA K I f ı J rülü gibi azılı bir veziri bile ondije ve korkuya düşurmüşlerdir. . Naimâ, o devrin yobazlaıından Türk Ahmed ad'ı bir softanın bidat an'ayısile şovle alay edivor: «Bir zanf sua1 edip güzel bid'atleri ve cümle seyyieyi menct^enit eerek: bu çaksir ve don sıvmek de bid'pttir. an'arı dahi "taldırır r"sınız1' Tiırk Ahmed «Beli anı da meneder'z. i?ar ve oestemal kusansunlar dpmiş. Herif tekrar s.ıal edip «Ya ka<=ık i^imali de hid'a+tir, anı ne işlpr<=;z? demiş: oAnı da kaldırırız. e'Vrile vesinier. yed ;v !pri taam eüeıine bu'asmakla ne lSzım B e"r » Zarif herif tasccüp edin: «Tmdi efendi'pr halkı ?'emi soyup gt^ü cmlak cöl A»aKı k'vafetine koymak istersiz d:ve r"''miis. Mpc'iste hnzır buhiTisn^'dan hiri iah' «Ya su'tanım ka«!'''=r va<sak oldu'ta bir a'av V^ıkcı fııkarası re j='estin'pr» dp^'kte F"fta «*Tîs"ak ' e te<=hih v«nn on'in'a pecinsinier» diyp rpvan vermi"!. Nprna tan'hinde yobazların rivakür''*ına d^ir o kadar çok *<"erin f^' neşrl yeni np müize tar'h'mizi ve havat'mırı ic*en kemirpn hu din m'k^ir etnı°k her ha'de daha faylu^unun vıkı1!^ devir'prinde bütfln i^eri p"c'eri ftne ckarmak o'an Ku Ri'"i<!ila d"'#1et bir havli miiead«'e e*">'««r. Zimanımızda hu jrtiruh veitrloTi sa*>neve çıkmak İmk?Tnı buirnaktadır ve politika kav «rn'prı o^^ra meşum bir ?ans »ığl d o u sene havalar bir türlü < ^ hâle yola giremedi. \JJ Bugün bakıyorsunu», bahar gelmiş gibi. Güne^tc hir canlılık, rüzgârda bir tatlılık var. Ağaçlar tomurcuklanmış. fîünJerden tatil günü ise. genci ihti.varı. çoluğu çocuğu kırlara yayılum Ertesi gün. ortalık daha bir ısınmış gibi, hava daha hir caıılı gibi. TJcüncü gün, gökte hulntlar, l'ir lodospovraz ks <"a>ı; arVadan. yağ mur, çamur, soğuk. Sebzelerin turfandaM cıkmasa, biberin yeşili. domatpvin kırmi7isı gözleri okşama»a, keseîorin dibini delmeşe başladı. \ma l<ahar gene ge'emivor. Kır ha\ası, yeşillik manzara^ı, kelebcklcr, ateş höcek'eri. çıcckler, burunlarda, göz'erde lütmektc Bae Sayfive kiralarının. spııtniklr'e irarenircesine stratn<î'ere yükseldif\ haheri, daha <;iındid»n. mülk sahinlerinin yüregine s««vinç. col"k cfcuk «'hi'1! Vira<"'ların icine hirri'n dn'Huruyor da, bahardan lıâlâ ses y*»k. Kattâ ya7in en hüvtik h»hcrf;M o!an orman yanı»ınları 'tislaHı hVe. Ama ya7 ne ke'ime, .'I'm bahar gö^kinedi. i Kâh a'ihp kâh kapanarsk. k"1! kurak kâh yaeışlı. l>izi ıtıütemaHiy*n »lHiton hayava; piyasavı »t«"! nahası tıırfand'iva hoğan miistat'sile; evi cenne* kö^ki' kad"1 ph'ı •ivfive «hihine divereiim yo1*. HerUesin, malına gecer hiikmü. Ama su orman vansınlarına iki o : r t lâfım var. Malum ya, ormanlar hepimizln malı. Dünvada her \% hesanladır. Ho8i»*>sn hiç hir şev olmar.. Orman isleıinden an'^van mi;*phassıslarımız bar har ba%ınyor!r. Biı hu Uln hesahını yaptık divrrlar. Orman yangıniarımtz bu tempo ile devam ederse, *u kadar ziman sonra, Türkivede ağaç nsırna bir şey kalmaz, biitün tonraklar ka* yar, maazaliah memleketi seller baSiz bu yaygarayı dinlemiyorsunuz, ağalar. Havdi diyeilm, biz hu işl onlardan daha İyi biliriz, kfimlt otlamasin »c mı kalıın, bal<amır Ulemeıin, körlensin «ıi, onn^n yakıyonak tarla yapıvoruz. fl : n eMvonız, fena mı divor, bildiği"11! oknyortunuz. Ama hiç değiise ihti*asa hörmet edin de, yanınnların yaı mev*iminde, filân avda ba'1yın kıi5a dogru fal an ayda, hitif';'li rözöniine eetirerek onlann yapt'Vlan hesaha eöre, memieketin Vökünden kenVe'e* olaraeı t^rih'pn yana, bn mi'tehassisiann dediğini '»1"» ho»a oUarmavın. Sizlerin faalivetinize bakm ne Hîyorlar bu miitehas^ıslar? Her »»ne, su avda haşlayın bu avda bitmesi âdet hükmüne firen orman yanfn lan. mevsim ortaüi ziıhurat k»bilinden rıkanlara da pay ayırmak sartiie, Türkiye ormanlannı, şu kadar sene sonra, tarihî bir hâtıradan ibaret bırakacak: yer yer kayan toorakları, yer yer scle kapıl«p giden varlıklarile, yurdun topoğrafik cehresinl blzim bile taniyamıvacaeımız bir hâle sjetirecektir. diyorlar, değil mi? Bövle oldu?una RÖre. siz bu yangınlan (ine alırsanız, mütehassıslan yalancı çıkarmış olacaksınit. Hem. harale, insanı daha uzağa pötürür. Yangınlara erken bal;lar<»nız hızınızı alamaz, bitim tarih'ni de a^arsınız. bütün hesanian altiist edersiniz. Oldu mu ya? Hem ben si*e hir şev snylivpvim mi? Orman yanpnı, kışa, sonhahs>'i filân yakışmıyor. Eir kere, bu • nevsimde. ağarlar henüz va^tır, Sobada yanan s'dikli mese gibi fısır fısır orman yangınından ne zevk ahnabilir? Orman yangınının alâsı yazın olur. Aeaelar, o zaman kav gibidir. YeHoki ufacık kuru yaprak yığınına hîr s'çara değdirsen. koca or"""î <'"v'kada tutusur. Kıjın sinsi fısır (ısırı yerine, ufuklan kaphyan ca'ırd'srile. göklere yükselen alev'erüe, koskoca bölgelere dağılan knyu duıranlarile. ormanda ^az yanemı bamhaska bir ^eydir. Şıp dive tutusan. sönmek bilmeyen yaz vançını, can<nı kurtarmak icin oradan orava kosan, kacamavın l»avrulan sincantan tavşana. kurda kuşa kadar binle're çeşitli hayvanm arıklı feryatlarile de, ayrı hit âlemdir. Orman yaneınlarını erken tarihe almak, ormanları vaktinden ev\el tüketip çabucak eğlencesjz kalnıak deraektir. Bu yıl acele ettiniz. pçal^r' Hamdi VAROĞLU Acele ettiniz irtica deŞil, Jr«c?m perisirrİpVi vobaz ahHVıHrr Msimi» V>u mi"f'>:»ler ic'n «Sünhane vo Tea'S h"TPt'pn eiimle dü^va nirretlenne dini î'et vf 7Ühdii takvavı ro'Sj male sinat t"«i>ı eden mekkâriarın «erinden ihSdı hıfı pvi«e â»nin» rW. Bir noktaya daha dikkati çekmek i=teriz Yobazlarla mücadele Batıya db'nüs harpketinin mevdana çıkardıjı bir hâd'se ')p§;ldir. Osmanlı tarV"inde, devrin avdm ki;l!eti, Şevhii'islâm Yahva E»'en>h' ^ibi gercek din adamları sai'er, yohazlarla mücadele etmişlerdir Batıya <1Snii» hare^ptile ve bilhassa eumh'iriyet inkı'ân'arile. vınlı? taklitlere karsı reaksiyon gösteren bir kısım avdınlar d^ h'Vrek, Kiimiverpk vo V>Ri''tn eknipşine vag sürmüs!erf"r Bunda 'nVı'ânlann vanlıs rr>'ida roHi o'muşhır. P\ı ir+;caın sahası, sanOdırinh^ "er\i'> ve kuvvetli nu pörmeme*1ikten gelmek gaf.ett'r. dan Hatunoğlunun eşı. Vusuf ve Mehmet Hatuno|lunun babalan, Meliha Baraç'ın damadı merhunn Faruk Hıtunoglumın kardeşi, Ziya ve Avhan Hafunoğlunun »jabey!eri, Selma V t m n t m amcazade*l I J i vatıfeti basında ini vefatı üzer). ne. bUzat ilgı'enen 3 uncü Or K, Org Ragıp Gıimuşpal^ ile her turhı yjrrtımlarını eslrgemiyMi Sıvaı Er Egt Tumpn K Tıraj ŞevVet Doğu'ya, tayın Kumandarları ve ailâh arkadaşları Subaylara, Selımıye 8 lncı Tura, v« H Pa*a As Hast Kum=mdan, Subay ve meruuplanna. gerek eena. ze torenine katılan gerekse soz ve ya» i'.e acılarımiEi pay'.asan »k. raba ve dostla'ımıza a>Ti ayn teşekkure buyuk aeımız mâri olduâundan gazeterjızln tsvassutunu rica ederz HATUNOĞLU Ai'.esi P Bnb. ŞÜKRÜ HATUNOĞLU'nun TEŞEKKÜK HAKKI Balcıoğlunun irtıhalınde bızzat cenazesıne gelrnek, çelenk göndermek. telefon, telgraf ve mektublarile teessurlerimize ıştırak etmek lutfunda bu. lunan Tıcaret ve Sanayi Odaları, Borsa ve personeline, T.C. Mer. kez, Iş, Turk Tıcaret, Türkıye Kı^di, Banko di Roraa ve diğer bankalarınıızm Sayın Müdur ve yaıdımcüarına, Borsa ajarvlarına, Pamuk Mensucat, Şark Sanayi, Kula Mensucat, Turyağ fabrikaları müdurlerıne, Birleşik Sanayi, Tıcaret ve Sanayi Kontuvan, Yağ Sa. nayiı, Sunel, Incirtaş Ancnım Şırketlerı mumessillerme ve muhtelif tıcaret ve sanayi evlerini t*m»ıl eden tuccar ark ^Urımıza, merhumun şahsi dost ve yakınlarına, dışardaki kıymetli dost ve muştenlerımize, bilhassa rrerbuma son vazıfei ihtiramı ifa imkânı ve kolaylıklarını temin buyuran îzmir Belediyesine ve sayın Başkanına ve Trafık teşkilâtına ayrı ayrı bıldirmek imkânını bulamadığımız teşekkur ve minnettarlığımızın arıı ve ıblâğını sayın gazetenızm lutuf ve tavassutundan rıca eder;z. Baleı Yerli Ürii.leri T.A.Ş. Ştrketimizin biniıi ve Meclısi ldare Başkanı sayın MİI.LİYK MUTVER ile \ECDET BERKMAN E%lendıIer. İstanbul | İ | S 20 4 '959 I 'IUIIIimilüllüllllllllllllllllllllllllllllllHlllüllllllllllllllllünillllll^ ASUMAN KAI.ENDEB | i İ = ile YÜKSEL ASAN Ev! endiler. T Evvelâ Dilâver ağarun kucağına oturacak, sonra sonra belki bir gün damat beyi yalnız bulursa yahut... Konakta eu ağır cezaya, yani Dilâver ağanm 1 am çı kılıklı değneğine maruz kalanlar, satıcılara yahut sokaktan geçen delikanlılara odalarmın pencere kafesini kaldırarak fingirdiyenlerdi. Buna dikkat etmış olan Numune sadece kafesin arkasından sokağı seyretmekle iktifa ederdi. Bazan yemek getiren ayvazlar ona gbz kırptıkları zaman etrafını kolladıktan sonra uzaktan dılini çıkarırdı. Evet, isminin basmda bey olmıyln erkeklere zaafı yoktu. Konağa geldiğinJen bir kaç sene sonra bir yaz Sabiha hanım kızının yalısına misafir gıderken, evi kâhya kadına bırakarak kendisi sadece o kış ev'endirecek'eri Suzidil i T e iik dera olarak Numune'vi f,ötürdü Numune o kadar oda hizmetoıliğhıi kavr?mı?tı kı harame ferdmir bavullannı ^ m aferın hem de bnhşis alab'lecek derecede hazırlardı. Sabiha hanım Hamdullah beve o aksam dfdi kı: «Eu kız ivi kötıi hir çok şeyın numunesi olabilir. Tsl'at oda hızmefcı'iğinde onu "eren vok. orada lâzım oîabilecek şeyleri öyle şevt=n " : ' ; *îiMi ki » Nihavet ba\nıllarıyla ""şıktaş isfcp'ocîne i n P r e k oradan Ranlıca'ya geo'i'er. Bavııi'.ar'nı bir hamn'a vv'^vc^v îskj'3/e vakın deniz üstıindeki yahlann tn bî'vüğü olan kırmızı binaya gittiler. Hanımefendinin kızı MObeccel'in oturduğu yalı. kocasınm babasından kalmış, harem ve se'âmlık tarafına ayrılmış iki böliik. iki katlı muazzam bir malikâneydi. Selâmlık tarafım kayınvaldı»si ifeal edivordu Kend'si da^ısı olan vaslıca bir cerkes kadın ve iki besleme ile hurava eelmisti. Arkaşın'iaki ağaçlı çiçekli güzel bahçede nıutdikten sonra içerı giderek merdivenin başından dadı banırna seslendi. Biraz sonra dadı inerken: «Bu kıza söyleyin bir daha kayıkhaneden denize girmeğe çalışmasm. Büyük hanımefendinin yeni beslemesi olacak. Bizim kızlar ona deniz hamamım gÖ£ters:nler>) diyordu. Bir saat sonra hammefeiKİi kızıyla bu kayığa binerek deniz sefasma çıktı. Beyaz. geni« pömleği. kırmızı yeleği ile kayıkçı, kızın muhayyilesini esir elmiş, onun erkek kollarının kendini bir tüy gibi den'zden çıkarmasmı unutamıyordu. O akşam dadı, kalfamn cdasmda yatağını sererken sordu: «Kayıkçınm ıdı ne?» • Salim ..T) «Efendi mi denir, bey mi?» «Kayıkçıdan ne bey olur, ne efendi. Sadece nğa olur » Numune kendi de farkında olmıyarak: «Ben beyden başkasına varmam» diye ınırıldanıyordu. (Merak etme Sslim ağa seni almaz Fakat beye varmağı da akhndan çıkar, ktzun. Seni efendi de almaz. Olsa olsa bir ağa.» Cevap vermedi. Fakat ertesi gün, bir misafırin hanımlarla ko nutmasmı kapıdan dinlerken, ileride evleneceği adamı içinden seçmişti. Anlaşılan hanımın kocası tanmmış astl bir h&kimdi «Hâkim bey hâlâ eve gelmivor mu?» «AUah o kahpe karının gözünü kör etsin. Bir defa evine çekti. or»ya mıhladı adamı. Bey şimdi yalnn cumalan geliyor, bize masraf parasını bırakiyor. Maeit'le konujuyor. Sazan da akşamları kalıyor. «Ya kadının kocası?...» (Arkası var) ı «»» ' İstanbul 22 4 959 1 CÜMHîmİYET Niishası 25 Kurustur ABONE ŞARTLAR1 Turkıye Hartel U t l Kr Lira Kt SenelıK e aylık 8 ayhk 75 00 1M100 40 no 80 00 22 00 44 00 BaFan ve y<ıyan Cumhunyet Matbaacılık ve Gazetecıhk TürU Anonım Şırketl Cağalnglu Halkevi snkak Nn 39 41 Sahıbı . JCome dya 7 fakları ve aççılan ile kayıkçılan Sâlim ağa ve uşakların yattıkları iki oda vardı. Bütün ev halkı onları bahçede karfiladı.. Mübeccel annesinin boynuna sarılırken sordu: «Beybabam her aksam gelebilecek mi?» «Bugünlerde Yıldız'm vaıiyeti biraz karışık. İttihat ve Terakki diye bir cemiyet çıkmıs, efendimize suikast yapacaklarmış, deniliyor. Saray erkâm şaşkın bir halde, pek saravdan ayrılamıyorlar. Maamafih cuma günü her halde buraya gelır, zannederim.» Kızı ile kol kola, önde yürüyen hanımefendinin hayli arkasında olmakla beraber konuştuklarını hattâ fısıldaştıklannı kelimesi kelimesine Numune'nin kulaklan zaptediyordu. «Anneciğim, Numune'yi iy ettin, getirdin. Fakat orada beybabamı bir sürü güzel kız arasında bıraktm, değil mi?» «Babana dil uzatma, ben onu kullanmasını bilirim. Sen ker.dı beyini sakm.» «rAman, keşke biraz çapkınlık etse de beni kıskandırsa. Hayatımız o kadar sükün içinde geçlyor küs Nihayet yalıya girdiler. Rabiha hanıma deniz üstünde genis bir yatak odası hazırlanmıştı Numune Suzidil ile beraber bavulUrı açtı. »\TI»1I dolsbs efv=ları yerleştirdı. hanımın aecelı^ini karyolasının üstüne. 'erpklerini altma. tuvalet takımlarını tuvalet masasının üstüne sı TEŞEKKÜR Suad Balcıoğlu. Nebahat, Necli, Alp, Tevfık Karadavut, Sefa ve Sevin Balcıoğlu ve Dirık, Erden, Fesçıler ve Keyent aıleleri sayın ve sevgıli cenazesıne gelmek. çelenk gondermek »uretıle veya telefon tt. graf, mektub ve ziyaretlerile bu büyük kedere Iştırike ve blzleri teselliye şitabeden ahibbasına ve dostlarımıza ve merhuma son ihtiram merasiminde k»dir|in»»lık ve vefakârlık gosteren Îzmir Belediyesine ve sayın b*fkanma, Trafik Müdürlük ve teşkilitına, Borsa Ticaret Sanayi Odaları heyetlerine bizzat tefekkür imkânını bulamadıklarından öıür dıler ve muhterem gazetenızm tavassutile derin tahjauütleri tfodesinın kabulunü rica ederler. Yazan: Halide Edib Adıvaı tirirken, ikide bir gözlerıni pencereye dikiyordu. Denizin akışı onu kendinden geçıriyordu. Öğle yemeğini yedıkten sonra herkes öğle uykusuna daldı. Fakat Numune belki ömründe ilk defa bir türlü uyuyamadı. Aşağı kata indi. Kayıkhaneyi, yanın daki deniz hamamını gözden geçirdi. Hemen üstünii başmı orada çıkanp kayıkhanedeki sıg sulara daldı. Evet. ilk defa kövdeki dereyi hatırladı ve içi sızladı. Burada gök gorünmüyor. Ağaç yok. Kapkaranlık bir yer. Ama o, omuzlarmd kadar yükselen kenar sulara otu r du. Gerçi sular kayığın gireceği yere doğru derinleşiyorsa da, ortalarda kayjk görünmüyordu Numune bu derinleşmeyi tahmin edemedi. Oturduğu yerde kollarını Buda oynatarak yüzTieğe çahşırken derinliğe kaydı. Orada az daha boğuluyordu. Talih eseri olarak o aralık kayıkçı kavığı ile kavıkhaneye giriyordu Denizin dibinde bir tey'n çabaladığmı gördü. Hemen konarını uzatarak kızı vakaladı, yukarı cekti. Kayıkçı, yakışjkh, sarıçın Kemahlı bir delikanlıydı. Başını bu toparlak ve çıplak kızdan çevirerek onu b;y3z evvPİ üstünii başını bıraktığı yere indirmek istedi. Fakat Nurhune o kadar korkmuş, yuttuğu sudan o kadar boğulmak derecesine gelmisti ki, kolları adamın bovnun<î dolandı kaldı. Kayıkçı sert bir tavırla: «Otur şurada da. Kiyin'» dei. HAKKI BALCIOĞLU'nun NAZİME NADt Yazı tşlerını fı'lın ıdjre eden Mc?'ul Mudüf GatPtemızı gontjerılfn evrak ve yaa lar neşrfdıl?ın ediltnesm tade edılmeı tlânlardan mesullyet kabul edllme». ÖMER SAMİ BAY OSCAR: PROF. NtMBÜS'iin MACEBALABb