21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sefıir D * Ü N C E L E R f .1 =haberleri Hastalıâı Rauf Bey tam manâsı ile Kamyon nakliye îktidar DÜNYANlN t^Lk K O K S A N KKUVAZÖKl tKİ CUMHURtTBF tl Mart 195» 1 f HAMİDİYENİM^ Depreşen lllet nümuneyi iyi cinsten gösterip, sonra malın kötüsünü sürmek. Epey zamandır bu alanda faalijet gösteren yoktu. Hastalık galiba gene nüksetmiş. Haber doğru ise, İngiltere ile Fransadan şikâyetler gelmiş. B"tı Almanyaya sevkedilen iki vüz hin metie basma da, nümunesine u>gun cıkmadîğı icin iade edilmisBu marifeti yapanlar. tahii. kıırnazlık diye, zekâ eseri dive vaptılar. Ama geri tepen kurnazlısa hiç bir zaman kurnazlık denmrz. Hele içinde hilekârlık. düzenhazlık. hırsızlık da karışık n!u>sa: hütiin bir milletin adını kötüye cıkararak mahivette kasıt da ohi'sa. Safdil köylüye rramvay satan dolandırıcı ile: ' hacıları tür><'e hindirip. Hicaza geldik diye iist hiş ta indiren hinnğlu ile. meselâ fındığa tas toprak karıştırıp Avrunaya ihraç eden kişi arasındaki f?rk, Ötekilerin yerli ga'iileri ton«a'a bastıran düzenbariar. berikilc'n ise. Türk malını dünyaya kötiileyecek kadar vicdansızlar olmasmdan ibaret. Her iyi veva kötü zanaatin niri vardır. Acaba bu murdar mesloi, bİ7deki siitii bo7iık erbahma €i«'1ıyan pîr kimdir diye merak edi>orura. Ama merak etmeğe de pek l'izım yok. galiha. Cünkii biz olrlnnı olasıya. «vutturdıım enaiye" pr»»»sininin meftunuyu7dur. İrerde hu usııle ezeldenheri alışık nldu&tımuz îcin, yutttırma tertibi islerini pek yadırgamayız. Hattâ, «yuttnrdnm gıllas» diye lâf bile uydıırmusuzdur. Ahmet. Mehmede vuttıi'm •'<la ovünür. bu marifetini Ha«pna söyler: Hasan imrenir. erte«i e>'n Hüseyine yuttnrur; sonra Ahmetle Mehmet hir olurlar, Hasanla Hüsevine yuttururlar. böylere !>:r enayiler fasit daire«i döner dıırur. Bu pek makbul usule uyan es»afın ise yutturmadığı müşteri kalınaz. Siitçü. süt yerine su yutturur; kasap. kıvırcık diye kraıl karaman yutturur: fırıncı, ekmek yerine deve hamuru yutturur: kahveci kahve yerine nohut yutturur. Daha ileri gidenlerimiz vardır; müteahhit, çimento yerine toprak yuttnrnr; talebe kılığına giren ser$eri, şahadettıame yerine kâğıt parÇ«5i yutturur: kuvumcu geçinen sahtekâr. elmas yerine sırça yutturur. Lâkin. kendi aramızda kalan hu yutturmacalar. yutmacalar. salgın hâle gelip de sınır dışına çıkınrn pek acı oluyor. O •'zaman. mesele, Ahmedin Mehn"l: » • *• • •> teriyi mantara bastırması kadar basit iş olmaktan t,ıkıp. IUIH .. letinin meselâ Alman milletini. me selâ Fransız milletini zarara sokması gibi geniş. yaygın' ve engin bir kötü hal «lıyor. «Yurhırdmn enaylve» usulü milletlerarası miinasebetlerde revacı plmıyan bir usuldür. Memleket dışına mal ihraç ederken. kurnjzlığı, düzenbazlıgi, desiseciliği de heraber ihraca yeltenmek, olsa oNa. geri tepen bir silâhla ava çıkmak kadar aptalhk etmek olur. Milletler, isimlerile, ırklarile, renklerile. yaşadıklan bölgelerle olduğu kadar, meziyetleri ve kusurlarile de sınıflandırılırlar. Tarih boyunca, sahip olduğumnz üstün vasiflarla anıldık. Bize kahraman dediler. dürüst dediler. kuv vetli dediler, merd dediler, âücenab dediler. Cihanın, bizi ebediven aynı meziyetlerimizle anması icin elimizden geleni yaparağımız yerde, aramızdan üç hes sütübnzuk cıkar da, lekesiz adımıza leke sıcratıcı menfaatperestlik yollarına saparsa. huna diipediiz, memlekete flıanet derler. Yutturmaca yolundan yürümek Wze yakı«maz. Hele Hünya mi'Ietlerinin, IkHsadî fiihıhat pesinHe kostuklan hu çağda. ticareti yutturmaca zanneden ant'l'sr. d<ıS.,j yoldan yürüyenıi.vecekler«;e, mii*»haJe beklemeden kendi ktndî'em l tasfiye edip mey<fam rttirî^t tesanlara bırakırlarsa daha isahtli olur. Hamdi VAROĞI.U m 75 Derleyen: CEMAlEDDIın SARAÇOGLP D kide bir depreşen bir illetimir vardır. Dışarıya mal yollarken, içine öteberi karıştırmak: yahu» (toğuştan gemicidir cMürettebatça tayiatmi' n büyük bir maharet ibraz etmiştir. • de kazazede filika e'radındaı döıt Zaten Türk milleti gemicilikte büneferin mağrukan jahadeti ve biri yük bir imtiyazı haizdir: dedi, «Er Yeni kamyonlann piyasaya Porstsait hükumet hastahanesinde tuğrul» a (1) nakli keâlm etti: çıknıası fiatların düşmesinde . tifodan, diğer ikisi Şam hastaha« Bizim hocamız derdi ki, derol oynadı nesinde zatürrie hastalığmdan ve nizde bahriyeli gemiden ziyade ken Yeni kamyonlann peyderpey piyafat eyleyen ceman yedi r.efcrdtn dine itimat etmeli, Osmanlı gcnsi ibaret olduğunu ve tekmil hare gayet güzel gemi, lâkin pek eski, saya çıkması. lâstiğın ve yedek parkât ve muharebatta maddi ravia muharebede kazanı da zer'p'enmiş. çanın bollaşması üzerıne kamyon tımızın biri Kaleisultaniyede. diğe Belki biz o gemi ile denize FCII nakliye fiatları bir hayli düşmüştür. Evvelce Istanbul Izmir srasında ri Beyrut ümanında zayi erlilen iki mayı da cesaret addederiz. Tü • adet demirie Gazze'de kazazede o İ stanbuldan Japonyaya kadar gel nakliye üereti olarak 1820 kurıış alan lan bir filikadan ibaret bulundu d''er' Hocamız böyle der, tebessüm kamyonlar şimdi bunu 1012 kuruşa kadar düşürmüşlerdir. ğunu, krüvazörü hümayunun sair ederdi .. Dığer taraftan kam>on sahibleri kısımlarında kayde şayan zayiat ve «Amiral de bir eüldü. benim arasındaki rekabet de bu düşüşte rol ... hasarat bulunmadığını arz ve do koltuklarım kabardı. Kendisine deoynamaktadır. Yakın bir zamanda nanmayı hümayun kumandanlık dim ki: Bizim Türk bahriyîlilefiatın 7.8 kuru?a düşmesi beklenmek vekâletinin Kaleisultaniyeden lıu rinde bir söz vardır: Asker için tedir. rucumuzu emreden muhtırası su kara İİP denizin farkı yoktur der Alâkalılar bu düşüş üzerine Demir retile Şira. Şingin bombardımanla ler'. . O da dedi: v« Denız Yolları navlunlarının da rında ve Beşparmak müsadeTMsin« Dogru, dogru .. Benim Türk ndirilmesini beklemektedirler. . . .deki vaziyetleri gösteren plâniarla mîlletinp büvük hürmetim var. Ho. cephane sarfiyat mevcudunu nıii cam da hpr zaman Türkleri methe.. beyyiıv cetveli leffen (ilişik olarak derdi! buvurdu Ben de bu havademektir) takdime ictisar »ylerım disi sana yazmıya karar vprdim.» ferman». («Reşid» »Hamidiye krüvazörü hüm.iyumı «Hamidiye» faiihH ve uğurlu .süyarisi» oKorvet kaptanı iîüseyin Kenıl... Rauf» «Mühür» Geçen hafta Sirkecide meydana Bu tefrikaya başlarken «HamiYerinde bir hayranlık vesikası diye» yi talihi yaver gemiler lis ;elen ve bir otobüsle bir tramvaym 191418 Birinci Dünya Sava.fina . . pelinceye kadar. yirminci y\\z yıl tesinin tâ basına kayde'tmek gerek yanıp 25 yolcunun da yaralanmasıda hiç bir gemi Türkün <Hatn:di tiğini söylemistim. Gerçekten bu na sebep olan kazada ağır surette r tedavi ye» krüvazörü kadar kendinden za if ve cesur Türk krüvarörü her yaralanan Mehmed Tunç, r>=>hsetti>~ıis deSildir. Vıkıâ 1004 bakırrdan Türk bahriyesi için hem edilmekte olchığu Esnaf Hastahane.i Rus Janon savaşında da Japon serpfi, hem uğurlu, hem de iyi sinde ölmüştür. Kaza etrafındaki deniz kuvvetleri kendinden kf( kat taühli bir harp vahidi olmustur. tahkikata Savcılık devam etmekteüstün kudretteki Çarlık Ttusynsı Bu yüzdendir ki, onu yalnız, yuka dir. ıun azametli armadalanm birbiri rıda bahsi geçtiği gibi. Japonlar peşi sıra da korkunç yemla^lere He&il. bütün dünya denizci milleteürüklemişler, bu yüzden Hıtiin lerin kalburüstü gelen gemîcileri ..• dünya gemicilik âleminl kendiie övmüsier. havranlıkla anmışlardır: rinden .bahsettirmege muvaffak oi Almanlar. tngiüz'er, Japonlar, Fran 1959 yılı imar programının tatbiHüiâsa muşlarsa da «Hamidiye» gibi tek sırlar vpsaire vpsaire... T'irk donanmasında hiç bir gemi katına dün sabahtan itibaren fiilen bir krüvazörün, zrrhtan tamamile başlanmıştır.. mahrtım. aleiâde bir muhafazah vi*it «Hamidive» krüvazörü kadar İlk olarak, geçen yıl yarıda kalan harp vahidinin, bu derece cüret haklı bir şöhrete kavnsamamıştır. (Arkssı v«r) Tophane meydanının tanziml ele «kârâne teşebbüslere atüdığı pöüllınmıştır. Tophane meydanında B«tnemişti. Bu yüzdendir ki, Japonlediye ekipleri dün faaliyeU geçlar bile yiğit »Hamidiye» yi cdn(1) Japon amiralinin bahsettiği mişlerdir. Buranın meyili fazla oldan takdir etmişler, onun parlak oErtuğnıl» 1861 yılında İstanbul duğundan, seviyesi Kemeraltı ve ba^irılanna imrenmişlerdir. tersanesinde yapılmıs (2345) tonilâ Dolmabahçe yollarına göre ayarlaBu iddiamızın el ile tutulur bir to hacminde, üç direkli, tek bacalı nacak, bir rampa vücude getirilerek delili olmak iizere de meshur müs ahşap ve köhne bir Osmanlı firka vasıtalann Rıhtım eaddesinden Bolüman seyvah. ünlü islâm Hlgini teyni idi. İkinci Sultan Abdülha ğozkesene gitmeleri sağlanacaktır. olup Japonyada uzun müddet kal mid, Japonya imparatoruna nişanMeydan ve her iki yola bağlantımış oian Şeyh Reşit efendinin «Â lar ve bir takım hediyeler gönder lan, beton asfalt olarak Belediye sârı ilmiye Kütüphanesi ve «Se meğe karar vermi} ve devrin en ekiplerince; Karayollannın da yarbilürreşat» dergisi sahibrsaym Es seçkin Türk gemicilerinden mjirek dımı ile, insa edilecektir. ref Edibe gönderip sayın Eşrçf E kep bir mürettebatla bu padişah Kemeraltı ve Dolmabahçe yolladip tarafından 9 birincikânun 989 heaiyelerini Japonya imparatoruna nnın aafaltlama i}i müteahhidlere tarihile sayın Rauf Orbay'ya ileti takdime memur heyeti bu ahşap ihale edilecektir. len aşağıdaki vesikay.1 aynçn ibret ve köhne harp gemisile fırtınal«n Köprü üstünde bulunan elbise nın dehşetile maruf bu *rta«r 1888 nazarlarmıza arz ediyorum.: .„ Evvelki gec« Galata Köprusü üsyılmda yola çıkarıp göndermigti. «Muhterem efendim, Heyetin ba^ında zamanın bahriye tünde köprii muhafızlarından Meh«Japonyada neşri islâm j jned Ertuğnıl bir takım elbisç bugul seyyahı" şehîr Abdürreşit İb ıTaîniriifT' darftadı mrfaray •" Osıııaıı "larak hâdiseden polisi haberdar bey adında İngilterede geraicilik rahim efendiden aldığım bir meketmıştir. tupta zatı âlinizden bahseden şu tahsil etmiş bir kumandan, «ErElbisenin cebinde yapüan aramakâğıdı da leffetmiş. Bir hâtıra ol tuğrul> un süvariliğinde de dev da 21 yaşında Ahmet Mutluer ve rinin en kıymetli, en usta denizmak üzere, kaydedilen bu müsacilerinden Ali bey bulunuyordu. 23 yaşında Bayram Erşahkî adla habeyi leffen takdim ediyorum. tErtuğrul» daha yola çıktığının rında iki gence ait 2 nüfus hüviyet Yüksek faziiet ve şahametinizin Ja haftasında ârızalar göstermeğe b»»ş cüzdaru bulunmuştur. pon amiralleri tarafından da mazCüzdan sahiplerinin birbirlerine ladı, Süveyiş kanahnı geçerken cid harı takdiç olması bütün Türkler dî bir tehlike atlattı, dümeni kopsarılıp intihar ettikleri zarmediliçin mucibi mefbarettir. Arzı ihti tu, fakat süvarisinin ve mürettemektedir. Polis, hâdisenin esrarım ramat evlerim efendim. 9 birinci batınm gayreti, ustalığı sayesinde çözmek için çalışmaktadır. kânun 1939» sağ. salim Japon sularına vanp pa«İstaibul Âsârı îlmiye Kütüpha dişahın armaSanlannı Japon İmpa Turistlere tablo satan bir ressamın üzerinde 35 dolar nesi Sahibi: Eşref Edip». ratoruna takdim edebildi. Türk gebulundu *** micüerinin vekarlı ciddivetini. diTalât isminde Türk tebaalı bir siplinli yiğtliğlnJ o uzak sularda " «Eşref bey,, v Rusun eebinde dün 35 dolar bulu«Bendehaneye dün akşam, eski ve Japon payıtahtmda da gösterdi. narak müsadere edilmiştîr. Fakat avdet yolunu tuttuğu va*,.. " dostlarımdan amıral «Kâburaki» Norveç bandıralj «ÖsTofiyord» nam zat gelmişü. Aramızda uzun kit patlıyan gayet şiddetli bir fır turist gemisinde yağlı boya tablobir müsahebe cereyan etti, siyaset tına yüzünden köhne tekne <tFu lsr satarken yakalanan Talât, bu „ kapılarını açtık, kapadık. Söz sırası nakora» kayalıklânna düşüp pargün adalete verilecektir. ' Bahrisefitten «Hamidiye» ile Rauf. çalandı. 50 Türk gemicisi şehit oldu. C. S. Eteği tutuşarak yanan \J. beye geldi. Müşarünileyh, Rauf bey kadın öldji " hakkında mühim sitayişlerde buBakırköy Osmaniye Zmcirli yo"'. 'lundu. Tabiîdir ki, her ikisi husulu 12 numarah evde oturan Zülfisu'nda" be'mm malumatım sayet baVEFAT sît. arriiraf. Rauf bey hakkında şu Bay ve bayan Jak Nahum ve kızı ye Özülkü isminde bir kadın, mal/ Edna, bay ve bayan î^ Nahuır tızdaki ateşten eteğinin tutuşmas • ' sozlerî s'arf e'fti: ; "~ * ' "« Baîiriye tarihinde nazfri (ben (Kanada anneleri, kayın valideler neticesi yanmış ve kaldırıldığı Ha zeri demektirV sebkatetmemiş hir büyük anneleri, teyzeleri «e.. akra seki Hastahanesinde ölmüştür. Hâdise etrafında. Bakırköv Savcılığ '"' korsarthk, beTkî bir fedak'ârlık..., "baları olan vaDmaktadır. 'Ben a hadiSeden sonra Bâfcrisefide. DuJ Bayaa fiatlarında düsme oldu tlktidann insanlan ifsad ıttıği doğru değildir. Fakat, muvazenestz insanlann eilerine geçİTdikleri ifctidan ıfsad ettikleri çok gorulmüf tur.» George Bernard Shaie *** İnsanoğlunun tabiatinde gömülü belki en kuvvetli duygulardan birisi iktıdar sevgisidir. Çağımızın ünlü filozofu Bertrand Russel, az veya çok hemen hemen her insanda bulunan ve onun davranışlan üzerinde geniş ölçüde tesir eden bu duyguya «iktidar dürtüsü> adıru veriyor. Şüphesiz buradaki t iktidar» kelimesi en geniş mânâsında anlaşılmak lâzımgelir. Bu umumî tâbir, iktidarın maddî ve manevî çeşitli şekillerini. eşya üzerinde ve insanlar üzerinde iktidarın her türüsünü içine ahr. YAZAN MÜNCİ KAPANİ mümkün olmadığı kanaatindeyiz. Gerçi, maddî menfaat imkâr.'.a' ının ıiç de yabana atdmıyacak bir çekici kudrete mâlık olduğu ve bazı kimselerin buna kolayca kendini kaptırdıklan lnkâr edilemez. Fakat, bu kişiler, daha ziyade ikt'darm orta ve aşağı kademelerinde buunan insaniardır. Zirvedeki adam için, çok defa maddi menfaat mülâhazası bahis konusu nlmaz; olsa da. ikinci, üçüncü plânda kalır. Öyle rannediyoruz ki. iktidarın hakikî câzibesini maddî sahada değil, manevî ve psikolojik sahada aramak lâzımdır. Meselâ, «buyurma zevki» nin tatmin edilmesi, tiryakilik ysratan başlıca psikoloiik unsurlardan biri sayılabilir. Bunun gibi, «büyüklük kompleksi» de ik:idarın uyandırdığı ve t=tmip ettiğı duygulardan biridir. Keza, «şan ve ş«ref düşkünlüğü» nü de bu arada saymak hatalı olmaz. Fakat, iktidarda yerleşme temayüllerinin asıl derin sâiki. «kendi kendinin lüzum ve ehemmiyetine inanma> dır. Bu ruh hâleti, bir adamda, iki inancın birbirine eklenmesi ile ortaya çıkar: B'rincisi, iktidarda yaptığı veya yapmiyı U> \ sarîadığı işlerin büyüklük ve azametine olan inanç; ikincisi de, bu işleri kendisinden baska hiç kimsenin başaramıyacağı hususundaki inançtır. Bu iki kanaatin keıdn olarak belirmesi ile hastahğm virüs'ü de doğmuş sayılır. Durumun ve zamanın Mirtlarına göre, bu rnh hâleti çeşitli gaye ve istikametlerde kendini göstcir Kimi adam, kendisiiden ba«=^a hiç kimsenin vatanı dış tehlik«lerden kurtaramıyacağına ve zafere u'sştuamıyacağına Inanmıştır. memlekette gerekli sosyal reformları yapacak, medenî seviyeyi yükseltecek tek kişi olduğu tanaıtindedir. Kimisi de, memleketi ıktisaden kalkmdırma Işini kendisinden baska yapacak adam buhınmadığı kana^tini taşımaktadır. Değişik yönlerde kendini gösteren bu kompleks, iktidarda direnme ittidadının başlıca kaynağını teşkil eder. Şu ciheti de belirtmek lâzımdır ki, böyle bir ruh hâletinin tejıri altında hareket eden adamın, bulunduğu yeri terketmek isteııunıesi. mutlaka egoist bir sâikten, şahsî menfaat düşüncesinden üeri gel Sirkecideki kazada yaralananlardan biri dün ölriü Topluluk hayatı bakımmdan en önemll ve ilgl çekici olan, insanlar üzerindeki iktidardır. Bunun en şümullü ve tesirli şekli de siyasl iktidardır. Geniş ve umumî mânâda iktidar sevgisi, muhtelif derecelerde ve nisbî olmak üzere hemen hemen her insanda bulunduğu halde, siyasî mânâda iktidar sevgisi yahut, Bertrand Russel'in tâbirile »iktidar dürtüsü» ancak muavyen yaratıhşta ve savıca az olan insanlarda görülür. Bazı kimselerde aşuı hadlere varan bu dürtünün, geçmişten bugüne kadar hâdiselerin akı;ı ve insanlann kaderi üzerinde tarihî materyalizm taraftarları bu hususta ne derlerse desinler zannedildiğinden büyük rolü ve tesiri olmustur. Derinliğine ve genişliğine, alabildiğine işlenebilecek olan bu dev cüsseli konuyu. bu yazının dar çerçevesi için'de, en Ostünköni bir tarz da da olsa, ele almağa kalkışacak değiliz. Burada sadece, siyast iktidarın, bazı hallerde, onu elde edenler üzerinde yarattıgı tesirlerden bahsetmek istiyoruz. EvvelS sunu söylemek lâzımdır ki, siyasî iktidar meyli, çok defa karakterin »athında Böriinmiyen, fa kat şuuraltı'nm derinliklerinde yatan bir duygudur. Bu duygu ekseriya doğrudan dogruya iktiöarl» temasa geldikten sonra uyanır, ranlanır, gelişir ve bazan da ideta Vir sel gibi taşarak şiddetli bir ihtiras hâlinde bütün benliği kaplayıverir. Benliğini böylesine taşkın bir ihtiras bürüyen adam. bir defa elde ettigi iktidarı bir daha elinden bırakmamak için her jeyi yapmağa, her adımı atmağa hazırdır. Prensinlerini ve ideallerini şayet var idivse tereddütsüz feda edebilir, millete verdi&i sözden, frirjsHSi taahhütlerden cayabitir, tenkidi *usturabilir, adaleti çiğniyebilir, hakkı ezebffîr(jıürriyeti yok edebilir. Bütün burîlan, belki de daha fazlasını iktidarda ka'.mak uğruna gö.ze alması mümkündür. Bir kimsede iktidar seveisi bu raddeve vardığı zaman, artık her türlü normal hudutları aşmış, halk dilinde «iktidar hastalığiK diye adlandırılan patoiojik bir hal a'mış demektir. Insan ruhunda hastahk dereceslne varabilen bu duyeuyu yaratan âmiller acaba neler olabilir' Bu de rece kuvvetli, böylesine tesı'rli bir câ^be neden ileri gelmektedir? Bunu sadece iktidarın sağ'.adığı maddî menfaatlerle izah etm^nin İKTİSAT ve Mecmuasımn V inci cildinin 1 1 inci sayısı 1959 imar faaliyeti Tophaneden başladı Her zamanki gibi, olgun yazılar ve «Vergi Kanunları kazat ve idari içtihad kolleksiyonu» ilâvesile çıkmıştır. Başlıca bayilerle Htabevlerinde arayınız. İdarehane, Bahçekapı Vakıf İş Hanı kat 3, No. 18 Tel: 22 74 02 27 49 48 mez. O, kendisının toptuluk için «lüzumlu.) olduğuna, topluluğun kendisine muhtaç bulunduğuna, halkın iyiliği için ve halka Hizmet gayesile hareket ettiğine ciddî olarak inanmtş. daha doğrusu etrafındakilerin de telkinlerile kendi kendini buna inandırmışttr Tşte, sırf halka hizmet gayesile. onun arzu ve iradesine rağmen de c'sa. iktıdar mevkiinde kalmanın çarclerini araştıracaktır. *** Tarih. bugüne kadar, iktidara geçici olarak gelip de orada yerleşenlerin bir çok misallerini kaydeder. Cromwelle, Robespierre, Napoleon 1. ve Napoleon III. bunların en meş hurları arasmda. belki ilk akla gelenlerdendir. Tarihin bu sayfalan bize muhakkak ki pek çok sey öğretir. Bunların içinde asıl liüşündürücü ve ibret verici bir nokta vardır ki. n da. bıı adamlardan çogunun istıbdat rejimine karsı doğmuş bir hürriyet cereyanının hızı ile (bazılan bu cereyantn bayraktan olaraki iktidara ?eldikten bir müddet sonra orada demir atıp zamanla eski rejimi aratacak bir şahsî diktatörlük kurmuş 'lmalarıdır Şüphesiz o günlerden bugüne köp rünün a'tından pek çok su g"çmiştir. Znmanırmzda halkın reyi ve iradesi ile işbaşına geldikten sonra, bu iradevi hiçe sayarak orada direnmek artık eskisi kadar kolay değildir Siyas! rüsdünü ispat etmiş olan topluluklarda, çıktığı yerden inmek istemivenin. kolundan tutulup zorla indirildiğine sık sık şab't olmaktayız. H'irriyet ve demokrasi fikirlerinin en eeri kalmıs topluluklarda bile hızla yayıldıgı ve benimsendiği bir devirde, idare eden mpvkiindeki kimselerin «iktidar hastalığı» na tutulmaktan kendilerini dikkatle sakınmaları lâzımdır. Bir devlet adamı, iktidar» geldikten bir müddet sonra ornya ısmıp da a%rılmamaja karar verirse bu. onun için hiç de hayra alâmrt savılmaz Bueün. Churchill. Attl««, Truman, Cotv. h"n ««5bık« tırlar. Keza Peron, Jimenez. Batista gibi adamlar da «sâb'lf» 'ir arasmdadır. Yalnız, şu farkla H, birinciler, memleketlerinde geniş blr şeref, itibar ve hürmet hâlesi ile çevrili muhterem insanlar olarak yaşarken, ikinciler. memleketlerinden koTUİmuş. isimleri her yer de lânetle anılan bedbaht kişiler olarak yabancı diyarlarda birer sığıntı durumunda öraiirlerİBİ 4üketmpVtedirler. Demokrasiye gerçekten inaamif modern devlet adamınm başlıca vasfı. iktidarın geçici olduğunu hiç bir zaman aklından çıkarmıyarak onu bir «etnanet» gibi te'âkki etmesidir. Kendisinde bir takım Ostün kudretler vehmedip. topluluk için mutlaka «lüzumlu» ve «vazpeçilmez» olduğu zehabına kapılan ve bu düşünce ile halkın iradesini zorlıyarak iktidarda verleşmeğe kalkan adam, hem kendisine, hem de milletine en büyük fenalığı yapmış olur. MALİYE i! irîBirînmnı f!ii!»h.iiıi'nt:ınmiT''ii ını .1 nmv İSTE TOHKYURDU! Felsefe İlâhiyat Sosyoloji Psikoloji Pedagoji Maarif Sanat Şiir Hikâye Resim yatro Mizah Kül'ür Tarih Hukuk İktisad Fen DU Edebiyat Mimart Musiki TiHaberleri mevzuunda. 35 OTORİTE İNZA Ord. Prof. Ali Fuad Başgil Ord. Prof. M. Şekip Tunç Ord. Prof. Fmdıkoğlu Prof. Necati Akder Prof. Osman Turan Prof. Emin Bilgıç Prof. Osman Yahya Prof. Cezmi Türk Peyami Saia Cahid Okurer Prof. A. Toynbee Prof. Ş. Raşid Hatiboğlu Doç. Dr. Nureddin Topçu Doç. Dr. İbrahim Kafesoğlu Doç. Dr. Oktay Aslanapa Doç. Dr. Mecdut Mansuroğlu Dr. Hüseyin Yılmaz Pierre Lasser Enrel Esin Dr. Nevzad Yalçmtaç Dr. Hamid Zübeyir Kojay*' Tarık Buğra Halide Nusret Zorlutuna Arif Nihad Asya Bekir Sıtkı Erdoğan Munis Faik Ozansoy Hıfzı Oğuz Bekata Hakkı Kâmil Beşe Monique Coullin Ayhan İnal H. Rıdvan Çongur Y. Mimar Erdoğan Cemil Okçu Mehmed Galib Erdem Y. Mimar Behçet Ünsal Rüçhan Işık Ömer Rasih Öztürkmen TEŞEKKÜR 8'3'959 günü Hakkm rahmetine k a . vuşan kıyTnetli »ile biiyüğümüz EmeVli TnŞH'v Aramızdın ebedıyen ayrılan. Rize esrafından merhum Hacı Bayramzade Hacı Mehmet AH Bevin oğlu. Bcrzek Hacı Mehmet Bpyın kızı Nuriye Şandanın esi. Süreyya. Perıhan, Ahmet Jale ve Maksut Şandalann babaian. Akçakoca Belediye Relsi Orhan Madenci ve SUleyman Ku.ramnınnn kaympederlerl TEŞEKKÜR tlEFİS BİR BASKIVLA CIKTICIKTICIHTI İSTANBUL SANAYİ 0DAS1NDAN İkinci üç aylık sarrayici ithal kotalarından, kota sıra numarası aşağıya kayıdh bulunan madde'erde, taleb mevcudu kotayı doldurmadığmdan, bu maddelere aid yeniden talebname 23/3/1959 'arihine kadar kabul edilecektir. İlgililerin, bilgi husulü rica olunur. Mevcud kota hissesi doldurulamıyan maddelere aid kota sıra uımaraları: 11, 12, 15, 23, 25. 33. 36, 59, 66, 69, 75, 88, 91, 92, 161, 168, 176, 177, 194, 203, 216, 225, 239, 255. ffilllfîlltl CEVDET ERMAN'm M. HtLMİ ŞANDA ölümüffde ve dinl merasiminde teşriflerile acımızı paylasan. telefon, telgraf ve mektup göndermek suretile taziyette bulunan akraba, dost ve yakınlanmıza ayn ayrı tşekküre büyük âcımız jnâni olduffundan şükran ve minnPtlerimuin sayın gazeteniz vaFitasile uiaçtırılmasını rk'a ederiz. Aile efradı MEHMET DÜ7rrll AĞA'nın '" • Bahri Rauf, Bahri'Hamidiye" (Rauf ESTER NAHUM'un • denizi, Harmdîfe denizi) diyeceğim ettığinî ve cenaze rrterasiminin geliyor. Anlaşıldığma gö're genç 17 mart 1959 bugünkü salı günü ,.. . kahraman orta denizin her cihetini sast 12 30 da Büyük Hendek Neve kanş karış biliyormuş. Gemisine de Salom Sinagofunda icra olurtacağı itimadj ?ayet büyüktü. man'eviyatı teessüıle bildirilir. levkalâde kuvvetli,' tam mânâsüe Cenaze Levazımatı Moskoviç gemici, fıtraten gemici, gemicilikte Tel: 44 13 15 47 36 40 ^ Cumhuriyet'in edeht tefrikası: 37 MART 1n * RAMAZAN 7 5 E S e a S c E. J11.52 V. ] 6.08ı 12 22 1544 18 n 9 43 4 27 131110.11 6 06 9 28 12.00 Hayır, yaya gidelim. Heıkes ya. ı vurdular. Dükkânlar yeni yeni açı' ya zaten. lıyor, bunlan görenler selâmlayıp ~ Olur... merhaba diyorlardı. Bazılan yanlaHanda iki. mescidde de iki nö rına varıp helâllaşıyorlar, birazı da nobetçi bırakılmıştl. Yozgdh'arka işini bırakıp geçmelerini bekliyor. tarafa kaydı. Adam orada bekliyor lardı. iki tarafa: du. Merhaba... Merhaba... Merhaba. He haber?. Diyerek ilerlediler, çarşıyı boydan Biraz kabahatliyiz ama, artık boya kestikten sonra Kör Hüse^ın zurrmda peşrev olmaz. Ağa! j türbesine saptılar. Yunus Ağanın ılk Noldu ulan?. işi, Lemanı sormak oldu. . Altıncı asker de bayıldı. Başı. Bıraktım, dedi Yozgadlı... . na sıı mu dökmü«Ier, zor ayıltmışlar. Ağa hayretle onun yüzüne baktı: Ama sıraya^girenler haklarından vaz Essah mı söylüyorsun?. geçmediler. Vazifeyi gördük ama, Elbet... artik ayılmıyack gibi. Ben demedim mi?. Bir şeycik olmaz ona . Biraz ba Canını almaktan ne çıkar be kıverin. Ayılınca da salıverin, git. Ağa? Kadın kısmını dövemezsin. casin^ nını yakamazsın. Ona yapılacak 15i Tüm bırakahm mı?. yaptım salt .. Tüm bırakın.. Arkaeuıdan bakan Ne gibi?. 1 ' bile olmasın. Anlıvor ınu?ıın' K" '' Yozgadh bir kaç keümeyle anlattı na şirsin sÖ7İprim. Sonra hesabım Bir gülme tutturdu Ağa, bir gülme Sendpn sorarım ha... tutturdu. bir iki ka'esin arkasın^r Merak etme!. perdeler kıpırdadı alimallah... AvYunüs Ağanın yanma döndü. Kah cunu't afeına kapadı. Bir süre d < r ve kap'sına doği'U yü üdüler. Şadır ö\le gülriü. Bir elile de kasığını bas Tanın arkssırr'pn D"r«l«r Mezarlıânıa trrryordn. Sonunda, hafiı haflf »olu VAZAN: ILUA.N IABUS yarak: Yamansın be Yozgadb, dedi, bu kadar olur yani. . Kızı cennvuşturmuşsun. Korkarım, eşek cen. netini boylamasaydı bari... O mu? Sen onu tanımazsın. Demin çocuk da öyle diyordu. Bilmiyen, tanunıyan korkar elbet Öğle yemeğinde masalar boş kaldı. Hiç kimsenin olan bitenden haberi olmadığı için Dede Mahmud karavanaları her günkü gibi hazırlatmıştı. Kızartma et, turşu, bir de bulgur pilâvı... Tüm mahalle fakir. leri ihya oldu. Sebil ettiler kızartmaUrı, pilâvı... Haberler, oldukça uraudlu izler üzerinde yüründüğünü gösteriyordu. Seref hiç gözükmedi prtalıkta Bir Yesilbudak mahallesinden, bir de Kızhan yolundan haber geldi. Üçün. cü ve dördüncü haberleri, belli yerlerde birer saatten fazla bekledıkleri halde. alr<mad!İar. Bunu Yozg dlı iyîye. Ağa kötüve yordu. Yozgadl' son derece sıkı davranmak iste^'" Serefin haber sslmavı ıi'gım bulmadığım, ya da »akit bulamadığıru ileri sürüyordu. Yunus Ağa: Bırak canım, dedi, farfaranm biri o da... Bana haber salmakla tehlikeye mi girer işler? Vakit bula. mamışmış. Tabıır karşısmda mı bu deyyus be? Hep gene üç gişi... Ne malum?. Ne demek yani.. Üç kişinin adını bellemişiz. Dır. lanıp durmoruz. Heriflerin gördüğü işi. üç kişi kolay kolay başsramaz pek... Bah!. Bilmem. Fazlasına aklım yetmez. Istersen konağa doğru bir uzanalım. Arkalarmdan, görünmeden, kö^e köşe kaçarak, yedi kişi geliyordu. Bunlar, Fazlı Hoca tarafından ağaların peşine takılmıştı. Kılık kıyafetleri tüm değişikti. Önde gidenler bir kaç defa, bir kaçını gördüler ya, kuşkulanmadılar bile... Onlar ağadır, güvenl ileri gBtürürler arada bir, demişti, siz pej. lerini bırakmayın. Ufacık bir muhatara zuhurunda, tepeleyin!. Hoca Ishak Efendi yerinde yoktu. Müftü Hafız Kibar, ağalan karşliadı. Konağın öbür odalarında tek tü.<. sarıklı, sakallı memurlar oturmuşU»"; dizlerini göğüslerine Havpmielar. yazı yazıyorlardı. Ama e=ki mevcuduna nszaran daireler. dörtte bir memurla dönüvordu. Ahahden de pek şikâyet. şekva eden çıkmamıstı. Etrafı saran hava icinde eündeli'k hlk h'.z me'lerinin. belediye çalısnalarının pek göze görüneceği akla grİTne? U va. b;r tpkımlin. pim'1! r"":'ı*m'pt eabuk ler olmuştu. Hoca Ishak Efendinin okumuş, çok okumus bir adam jlması sayesinde bunun böyle olduğu da hatıra eelebilirdi. Vâkıa, eski Kuymakam. hükumetin kaymakamı d» mekteb medrese görmüş bir efendiydi ama. daireleri baştan aşağıya dolduran «ürü sürü memuru atlayıp, harekete geçirip, uyandırıp, idare arabasını yürütmek elir.de değildi. Şimdilerde. bugünlerde, gelen istidaların altma iki kelimelik şerhl^r veriliyor, yarım saat içinde iş sahiblerine: Olur!. Veya, Olmaz! diye. karsılık veriliyor; kesilip atılıyordu. Halkın hoşuna giden bu taraf mıydı? Yoksa şeytan kulatrnS kurşun kabilinden, umursayan mı yoktu. Belli değildi pek... İleride anlaşllacaktı bu cihetler .. Yunus Ağa, Hafızı selâmladı: • Ne haber? dedi, nerede bizim kaymakam efendi? Ikindi namazı İçin karşıya kadar ğitti ağamız.. Nüshası 25 Kurustur Ne ikindisi yahu? Saat kaç ki? ABONE ŞARTLARI ruklvr Harteı Saatini çıkarıp baktı: Mra Kr Llr» Kt On biri çeyrek geçiyor be... 75 00 150 00 Kaza ediyor efendimiz.. Vakit Senelık 10 00 80 00 • aylık bulamadı da.. S «yhk 23 00 44 00 Ya sen Hâfız? Basan ve yayan Cumhurlyet Matbaacılık v* Bendeniz vaktinde kıldırn e"Gazptecilik TOrls Anonlm Şirk«tı fendim, bir aralık »ıvışmıştıra.. Cagalojlu Halkevl »"kak Nn 3« 41 Desene işten yan çizmeğe bay Sahibi ladın? Nolacak Yozgadlı, memur de .N4ZtMfe NAÜt •a Iglennı fi'len idare eder din mi birine.. Memur oldun deMff'ul MOdflt din mi, tamam. Başlar «rtık k«ÖMER SAMt çamak yapmağa.. İsterse Hâfız KiGaretcmu. gbnüerıl'n »vrak ve yaıı bar gibi biri olsun.. lar nt^rediliin edilm«*ln lade edilmpı (Arkası rar) tlanlardas metullyet kabul edtlme* hastalığı esnasında kıymetli yardım ve alâkalarını esirgemiyen «ayın Doktor General GALÎP GÖKER'e bizzat ameliyatlarını yapmak suretile şefkatlerini esirgemiyen tayın Doktor ALt EŞREF GÜRSEL'e. mu avini Dr. F ruk Nurluya ve Dr. Sermet Çadırcıya, Dr. Metin Süer'e, Dr. Siret Birsoya, Dr. Sedat Ceyhan'a ve hastane hemşire ve personeline Ve cenaze merasiminde bilhassa kıymetli' yardımlarını esirgemiyen sayın General HAKKI SOKULLU'ya ve cenaze merasimine, iştirak eden ve evimize kadar gelip Başsağhğı dileyen, mektub. telgraf ve telefon. la tâziyet lutfunda bulunan muhterem akraba ve dost ve tanıdıklara minnet ve şükranlarımızı ayrı ayrı sunmaya büyük acımız mâni olduğundan bu hususta gazetenİ7in tavassutunu rica ederiz. Erman Zeyneloğlu Aslan aileleri ACI BİR ÖLÜM j^ Hocam.z emekli Ziraatci ISMAIL HAKKI EYÜP ARICI'nın TBhtını b^ük « r teessürle oğren m ı ş buîunuyoruz. Bu « 1 karsısında biz. k«Kİlsinden feylı alan talebeleri kederU «llesile mgalekdaaianmıza başsağlığı. muhterem Rocnnıa da Tanndan rahn»t dücrls. Ziraat Okıüundan Talebeleri CÜMHURİYET VEFAT Merhum Dr. Ahmet Salim ve Ayse SWtoüı oğlu. Yıldıı Hatipoğlu. un kaymetli e»i. Oy», Kaya, Nilgun. Gul(ünun «evgill İMbaları, Osman Ku?»y v« m«rhume Leblbe Kuzeyln damadı. Gündüz Kuzeyln. Saniye Oytun ve C«hlde Yapann kardeşleri. İsçi Sıgortaları Kurumu Sultanahmet Hastahpre^i doktorlarından Dr. TURHAN HATİBOĞLU müptel* olduju hastalıktan kurtulamıy»r«k l t Mart 1959 Paıartesi günü hayata gözlerlnl kapamıştır. Cenazesi 17 Mart 1959 Salı günü (bugün) oğle namazını müteakıp Kadıköy Osmanağa Camiinden kaldirılarak Karacaahmet Kabrtstanında ebe<U istırahatgâhma t«vdl edüecektir. Ailesi PROF NtîMBÜS'ün MACE RALARI:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle