Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İKİ D Ü N Y A N I N I L K K Ü K S A N K R U V A Z Ö R Û Nâçiz görüşüme göre yiğit »Hamidiye» mizin, ve onun akıncı ruhlu süvarisile fedakâr mürettebatının en büyük başarılan üstun kuv vette bir düşmana durup uinfînmeden meydan okumakla beraber uyuşuk ruhlu, teşebbüs 'iknr.den mahrum bir idare mekaniTmsm'.n uyutucu kırtasiyecilik cüvelerine muvaffakiyetle karşı koymısındadır. «Hamidiye» avdet ynlunda Yiğit «Hamidiye» nin geriç mühendisi eemisinin arıavatana dt'.nüşünü «Hâtıra defteri» nde şöyle anlatıyor: 8 ağustos 329, perşembe Sabaha karşı, üçü kırk geçe vira demir edilerek kana'a dnhil o'nvıva başladık. 4 24 de Port Said'e demirlendi, kömürümüz ve levaz!matımız ikmal olunmaya lT.'nndı. 9 ağustos 329, cuma Ö51tden sonra beşi kırk bes çeçe Port Said'den hareketle «Gazze» ve yol verildi. Krüvazör barbe hazır; gece müdafaası tortib»tl aldık. 10 ağustos 329, cumartesi Sabahleyin altıyı çeyrek geçe «Gazze» ye muvasalat ederek demirledik. «Gazze» de bırakmış olduğumuz ikinci bölük mülâzimi Tnyvar efendi ile efradı alarak akşam üzeri yedi buçukta hareket ettik. 11 ağustos 329. pazar Sabahleyin yediyi virmi yedi geçe iskele makines'^de iş zuhur ettiyse de tamir edildi. Korkunç blr kaza 12 ağustos 329, pazartesi Öğleden sonra biri kırk geçe nâgihânî olarak makine dairesinde bir gürültü oldu: İskele makinesinin minpreser gaydı kınlmıştı. Tek makineye kaldık demektir. Saatte ancak beş mil süratle yol alabil'joeğiz. Ne ivi! Biz bir an evvel anavatan sularına kavuşmak, İstanbula dönmek istiyoruz. makinemiz kırılıyor. Bu kaza vukubu!dtı*u vakit Karyot adasını boylamış. Sakız adasma daha gelmemiştik. Çarkeılar kemali faaliyetle çalışıyorlar ama kırık hâ'â yapılamadı. 13 ağustos 329, salı Gece yarısını bir sat, beş dakika geçe iskele makinesinin tamir işi bittiyse de krüvazör eskisi kadar süratle seyredemiyor. Sabahleyin sekirf çeyrek geçe klavuz ahp İzmir Hmanına jrirmeğe başladık. Buraya gelinceye kadar yolda hiç bir Yunan harp gemisine rast gelmedik. İzmir limanında «Muînizafer» zırblı korvetile «İzzeddin» vapuru hümayunu vardı. «Muinizafer» de Bahrisefid hafif filotillâsı komodoru bulunuyordu. Komodor bey «Hamidiye» ye geldi, merasimi mahsusa ile karşılandı. İzmir vilâyeti valisi ile şehrin ileri gelenleri de gemiye geldiler. Ahali kayıklarla, sanda!lar!a. tstimpotlarla sabahlara kadar krüvazöriin etrafmda dolaşarak meserretlerini izhar ettiler. «Dorıanmayı Osmani Muaveneti Milliye» cemiyeti tarafından «Hamidiyn»nin yağh boyalı bir resmi yaptınlmış, cemiyet tarafından gemiye nediye edildi. 15 ağustos 329, perşembe Vali tarafından «Hamidiye» tabitaama hükumet konağında mükellef bir ziyafet keşide edildi. İzmir halkı heyecan içinde. Şehrin her taraftnı Hamldiye İzmlr sulaî ında Ramazan vapur seferleri gezip dolaştım. 16 ağustos 329. cuma İzmırdeki «Türk Derneği» tarafından «Ha midiye» nin Karadenizde peçirdiği müessif kazanın şehitleri ruhlarına ihda edilmek üzere muRtzam bir mevlidi şerif okutuldu. Krüvazörün zabitan ve efıadını Hîvet ettiler Tonlantı hem pek kalabalık, hem de çok muhteşemdi. Şehrin en güzel sesli hoca efendileri tarafından okunan Kıırpnıkprim ve mev'id. bütün cemaati ve hppimizi ağlattı. Şchit silâh ark?^";! ";:rnzm ruhları bu suretle şad ^dilmiş oldu. 71 Ucne.vcn <JCMALKIJDHN &AKAÇUGLO Sehir =hafaerlerf Son Marc ı TETKÎKLER DİJŞÜNCELER ı fSABAHj Noktalama bahsi' emal Erten'in «Noktalama > adlı kitabını bilmem gotdünüz mü? Ufacık tefecik bir kitap. Ama cüssesi ne kadar küçükse, faydası o kadar büyük. Hani Karamünel sepeti sanılmakla hata edilen küçtik şeyler vardır ya, işte onlardan. Kitabın iç kapağındaki not «değiştirilmiş üçüncü baskı» kaydını taşıyor. Demek ki kiUp bundan evvel iki defa daha basılmış. Esefle söyliyeyim, bundan evvelki o iki baskıyı görmemis.tim. Ama bu. değiştirilmiş, demek ki ilâveler yapılmış, daha genişletilmiş baskının elime gecmesi belki daha iyi oldu. Dile karş.1, dilin türlü icaplarına karşı son zamanlarda gitgide «rtan bir ilgisizlik, bir lâubalilik gorüyoruz. Dile â n ı olmuş çcşitli hastalîklar var. Her hastalığın bir ilâcı olduğu (tibi. Cemal Erten'in «noktalama kitabı» da bu hastalıklardan bir tancsine birebir gelecek bir deva. Yeter kl tam doıunda verilsin. Müellif, ndktalamenin ne olduğunu, kitabın önsözünjle. şöyle d<irt başı mamur bir şekilde izah etnıiş: «Konuşurken yaptığımız, ses duraklamaiarını, ses âyarlamalannı da yazımızda gostermeliyiz ki k'inuşmamız hiç fire vermeden yazıya geçsin ve basj^ası o yaııyı tıpkı bi/im fikrimize uygun olarak okuyahilsin». Kitapta. noktalamanın türlü şekillerine dair çeşitli misal'er veriliyor. Müellifin, liıerinde faziaca durduju bahislerden biri de vir^ül bahsi. Yazı işaretleri arasında en muhimmi o olduğu için. Bu knnuda verilen misaller, virgiil ded;;imiı ayırma işaretinin önemiııi ç k güzel belirten şeyler. Virgül, gerçekten de, bütün noktalama dâvasının en tesirli maddesidir. Öteki işaretlerin hiç biri, varlıkları veya yokluklarile, ciimienin mânâsı üzerinde, vir?ii'i':n yaptığı tesiri yapmazlar. Virffüîe geünce, konulm?sı gereken yere otunnadığı takdirde, bir yazıyı maskaraya çevirebilir. Virgiilün cümle içindekl ehemmiyeti nzerinde, merhum Ömer Rıza Dosnıl'un ber zıtman ileri sürdiiğü bir misnli vı»r<lı. Bir yerde pek nefi» bir yaldızlı levha giirmüş. Yan, noktalamanın değeri hcniiz bilinmiyen bir devirde yazıldıgı için şöyle obnuj: Bir kapuyu «ed «dlres* bln kapu ey'.er küşad Hazrefi Allah «fTOcrî fâtdhül ebvabdır. Bir mevhum efcndiye hit»Vn söylenen bu sözde, Allah kelinıosile efendi arasında b ^ virgül yerleştirmemek yüzünden mevdana felen bu «Hazret'i Allah efendi» sahiden de bir hayli garip drjil midir? Bilmiyorum karıncı Louis dcvrinde, Fransa'da, virgiilün ne olılrtjunu bilmeyen bir vatandaşm, ilk defa olarak, altı tahta döşemeli bir deniz hamamı açtığı zaman sebep olduğu karı^ıklık, virgülün onemini belirten bir hadisedir. Adamcağız, deniz hamamında vüeude getirdiği yeniliği övmek ve müşteri çekmek için, hamanım dışına bir reklâm levhası asnıak istemis. Önce söyle bir yazı yazdırmış: «Dibi tahta döşeü kaduılara mahsus hamamı. Bakmıs. olmuyor. Kadmlara hakaret. Değiştinniş, bu sefer cümle ju şekli almış: «Tahta döşeli dibi kadıulaıa mahsus hamam.» Bu da olmamış. Çünkü bu sefer de kadınları tehdit mânası çıkıyor. Yazıyı bir daha de^iştiımiş. bu defa: «Kadmlara mahsus dibi tahta döseli hamam». Bundan da türlü mânâlar çıktığını görünce. adam, galiba. yaııyı yazdırmaktan vazgeçmese mec bur olmuj. Bir virgül imdada ye»işseymiş. «Dibi tebta döşeli, kadınlara mahsus hamam» diyip işin içinden çıkıverecekmi;. Virgül diyip geçmemçli. İki biiklüm, başı eğik, elpençe divan. o celebi edasile, öyle challâli müşkilât» tır. insanı öyle çapraşık durumlardan kurtarır ki ! Hamdi VAROGLU Basan ve yayan Cumhurıyet Matbaacıhk ve Garftccilik Türk Anonim Şirketl Catalngiu Salkevl sokak Nu. 39/41 Sahibi elli yılda batı tefekkür s i s t e m i ve h ü r r i y e t YAZAN 17 ağustos 329, cumartesi İzmir sinemaları «Hamidiye» nin akın şeritlerini gösteriyorlar. Bugün de be'rdiye rivaseti tarafından krü vazörün şerefine bir ziyafet keşide olundu. 18 ağustos 329, pazar Vira demir edilerek Kordonboyuna gayet yakın bir yere demirledik. Gemiyi halkın eezmesine müsaade edildiğinden krüvazörün içi doldu, taştı. Ziyaretçüer arasında toplarımızı, eöz yaşları içinde, öpenler bile oldu. 19 ağustos 329. pazartesi Yarm şeker bayramı. Demek ki, bugün Tife. Ikindi üzeri «Muinizafer» top lar atarak bayramı ilân ediyor. Krüvazör de. komodor gemisi korvet de, «İzzeddin» vapuru da alay sancak'arile donatıldı. 21 ağustos 329, çarşamba Şeker bayramını İstanbulda geçireceŞimizi sanıyorduk, meğer bayramı Izmirde tesid etmemiz mukadder imiş. «Mu'n'z r|ffır > mu^vy^n *'akitlerde yani sabahleyin, öğleyin, ikindi üzeri, a'="n'evin ve yatsı zamanı toplarını gürletiyor. Süvari bey tarafından zabitandan tercümei hal varakaları istendi. çarşamba günü, saat 17 ile 18 arasında Kadıköy vapurları diğer günlere nazaran çok daha fazla kalabalık oVmuş ve bu arada istiab haddi kon. trolu yapmak mümkün olamamıştır. Kalabalığın, iftara evine yetişmege çalışan tstanbullular tarafından mev dana getirildiği tesbit edilmiş ve ilâve vapur seferleri ihdası yoluna gidilmiştir. Dün saat 1718 arasmdaki vapurlar istiab haddi kontroluna tâbi tutulmuş ve bazı vapurlar normal saatinden erken hareket ettirilmişür. Bu arada Pasabahçe vapuru da ilâ/e sefer yapmıştır. Yirminci asrın ilk yarısmdaki batı mütefekkirlerini geçmiş filozofEyüp Köprü ve Köprü lardan ayıran hususiyetler nelerKadıköy arasında ilâve va j dir? Bahis konusu mütefekkirlerin pur seferleri ihdas olundu I eserlerini bu noktadan tahlil edecek olursak görürüz ki, onlann çoTamir edilen Eyübsultan camünin ğu sabit olmıyan le mouvant yeniden açılması münasebetile dün tezlerinde esas olarak kabul etmişaksamdan itibaren Köprü . Eyüb ler ve devamlı bir huzursuzluk arasında ilâve vapur seferleri yapıl içinde bulunmak, kendilerini eşyamağa başlanmıştır. nm siirekli bareketlerine bııAKr.ıak Şehir Hatları İşletmesi, bu ilâve için âdeta söz'eşmir'erdir. ^jüphe seferlerin Ramazan sonuna kadar onlar için geçici bir hal değil. bidevam etmesini kararlaştırmıştır. lâkis içinden çıkılmaması ic;ıb eDiger taraftan Denizeilik Bankası den bir durumdur; arzuları, yaeıŞeWr Hatları İşletmesi Ramaıan müi yan bir hakikat o]mak, yani p^çnasebeule Kadıköy Köprü arasın. | mij varlığımızı bir muayyen'iğe da ilâve vapur seferleri yapmayı determination bağlanmadan kararlaştırmışür. Ramazanın ilk gününe rastlaydn kıvnıetlendirmektir. Melahat Menemencioğtu İstanbul Tahib Odası idare heyeti seçildi îst^nbul Tsbip Odası Unıumî Heyeti kongresi sonunda yapılan İdare Heyeti seçimleri neticelenmiş *e aşağıdaki zevat yeni idare kuruluni seçilmişlerdir : Doç. Dr. Celâl Öker (Başkan), Dr. Cemal Öner (Genel Sekreter), Dr. Mahir Hüvençer (Muhssip), Dr. (Arkası var) Orhan Ger (Veznedar), Doç Dr. Ayhan Songar (üye), Dr. Çoşkun Özdemir (üye), Dr. Bülent Erutkun (üye). Polis, bir hailadanben ortadan kaybolan evli ve 2 çocuk babaa bir cilâcı uştasını aramaktadır. Beşiklaşta Köyıçinde oturan T* Çemberüıaşta Sofular handa cil&cı ustası olarak çalısan Selim Günay geçen hafta akşam üzeri, Be. yoğlunda arkadaşlarile içmeğe ve eğlenmeğe gidiyorum diyerek işin. den çıkmıs, bir daha görünmemijtir. Esrarh bir şekilde ortadan kaybolan Selim Günayı polis aramağa devam ebnektedir. ıztıraplara karşı duyulan kayıtsızhğın ötesinde gelişen ateşli, coşkun bir üniversalizm olarak <.acu! eder ve bu üniversalizmin, insanı dirimse!. sosyal, ve tanrısal bir çevre içinde yerleştirdiğine kanıdir. Demek ki bu son yarım a^ırda | mütefekkirler araştırmada bilhassa ] hürriyeti telkin etmişlerdir. Onlara göre, insanın hakikî düşüncesi ancak hürriyet içinde meydana çıkar ve gelişir. «Eserlerimizin en büyük düşmanı idealisme speculatif'tir. Bu da barbarlığından utanan bir nevi Modem filozoflarm bu şekilde barbarhktan başka bir şey değildavranma'arınm psikolojik scbeple dir.» (Sorel). ri nedir? Kendilerini eşya ile mezMaamafih felsefe herhangi bir cetmek, nercden ee'rceği ıplli ol bir bilgi veya varlık gibi devredimıyan seslere ter'p*rpck ınLiri ca lemez. Unesco'nun 1951 ve 1952 yılzib gelmiştir çünkü, hareket dura lannda felsefe öğretimi hakkında ğandan daha heyecanlıdır. tertip ettiği milletlerarası bir anket Görüîüyor ki bu fi'cz'fiann ııe konusu olan «felsefede dogmatism todu daha f?zla şair metodudur. kurulması nasıl mümkün olabilir?» Andre Gide der ki: «Kendini t?nı, sorusuna cevaben, Fransa, İnpltevecizesi hem çirkin hem de zarar re, Birleşik Amerika, Almanya, İlıdır. Kendini müşahede altma a : an talya, Hindistan, Mısır ve Kuba inkişafına mani olur. Kendini iyi temsilcileri, felsefede böyle bır uytanımağa kalkan tırtıl hiçbir za salhğın yer alamıyacağını/ felsefe man kelebek olamaz. tedrisatının ise felsefe zevkini tatEmile Breher < Transformation tırmağa, düşünceleri kıymetlendir: de la philosofie Française» i; mli meğe ve felsefe aleyhtarlarında bir eserinde, çaSdaş Fvansız nirte >k Utanma hissi uyandırmağa yaradıkirlerinin üniversalizmini hiçbir ğını ittifakla beyan etmişlerdir. zamaıı beşerî fikrin umumi ^e »leGerges Canguilhem der ki: "?rolâde prensiplerini kaybeden, ve ne fesör, dâhinin düşüncesi ile riğticede kayıtsızlık ve istikrarla PO renci arasından çekilmesini bilmenunçlanan mücerred bir iffıvMsa lidir. Her felsefe tahsil eden filolizm olarak değil (Julien Benda'uın zof olmadığı gibi, her profesör c'e aksine) bilâkis derinliğe doğru gi filozof değildir. Felsefe her $eyden den, ahlâkî, sosyal ve politik faali evvel araştırma olduğuna göre, pro yetin ötesinde. sch : r'erin ve beşerî lerini kabul ettirdikleri takdirde, araştırma hürriyetini tahdid etmiş ve dolayısile tenakuza düşmüş olurlar». Görüîüyor ki öğretimde oile felsefe bu son yarım asırda kapılarıra hürriyete açmıştır. Peki, bu araşlırma hürriyeti hiç bir esasa istinat etmez mi? Elbette ki eöer yoksa düşüncelerde bir anarşi havası eser. Söylediğimız gibi, bu mütefekkirlerin hepsinin dayandıkları bir esas vardır. Valerynin şüpheciüği, Gide'irt tükenmez merakı, bir çok insanın hayatını değiştirecek kudrette ise de. bunların istinad ettikleri hir nokta mevcuttur: Valery insan zekâsına, Gide insana, Claudel ise Allaha tapar.1 Demek bunların hiç biri eezistansiyalizmin, korkunç yalnızhğinı, sebebi olmıyan bir yaşamanın endişelerini tanımazlar; şüphpleri, korkuları araştırıcı fikirler doğıirur. «Bütün insan; personalizm ve egzistansiyalizmde olduğu gibi miı' şahhas insandır ki yalnız cemiyot insanı olarak değil fakat evvelâ metafizik insan, yeryüziinde bulunuşunun sebebini araştıran, sübjektivitesinin şuurunu idrâk eden insandır.» (Gaston Bachelard). Onun içindir ki, çağdaş feisefe d^ılıa fazla şair metodlarmı benimsemiştir. Alain der ki: «Maksadımız telsefeyi edeb.'yat ve edebiyatı 'elsefe yapmaktır.» Bu sanatçı mütefekkirlerden bazı düşünceler okuyahm: Gide: <Ben hic bir zarran o s'.rada rdi'^ımu I Bir cilâcı ustası kayıp Bütün yurtto en çok aranan, Kesenize ve sıhhatinize en elverişli. ANKARA MAKARNASI Müfit Uslu, Cemal Alonya, Mustafa Elibol, Fuat Örgen ve Ortaklart Koll. Şt Dizdar Koll. Şt. Ibrahim ve Mehmet Mutlu, H. Mustafa Sevi, H. Mustafa Kahraman, Akbaşak Koll. Şt., Muhittin Soyer, Doğruyol Koll. Şt. Özcanlar Koll. Şt., Aptullah Şentürk, Akçakaya Kardeşler Pazarı, Naim Ulukardeşler xe Oğulları Koll. Şt., ibrahim Arpacıgil, Üçel Kollektif ŞİRKET, M A Ğ A Z A VE BAKKALİYE MÜESSESELERİNDE SAYIN BURSA'LILARIN İSTİFADELERİNE ARZEDİLMİŞTİR. Nuh'un Sırf irmiktsn mamut zannettiğim irsan değ'lim.» Sartre: «İnsan kendi yaptığı projedir.» Malraux: ı. İnsan yaptığıdır, sakladığı değil.» Valery: «Okuyucuyu şaşırtmak kolaydır, edep duygusunu sarsmak ise ancak biran için mümkün olabilir; mühim olan, dikkatini o derece uyandırmaktır ki yazıyı mânâsma nüfuz edinciye kadar okusun.» «Tarif etmek: bir çok telâkkilerin birbirine olan yakınlığım ifade etnıedir.» oElâstikiyet, istihza, ve saflık merkezi olan ben, kendimi kurban ederim olmak istediğime.» «Herkes şüphecı olmağa ve herkes olmıyanlar da inançlı olmağa lâyık değildir.» Biliyoruz ki insan zekâsı karanlıktan ışığa doğru mütemadî bır devir içindedir ve dayanabilece^i bir nokta bulduğu gün bu devir daha da verimli olur. Düşüuceier de tıpkı bir heykel gibi, bir tablo gibi bir madde ihtiva ederier ve bu mad de vasıtasiledir ki, ııuhay '^leden çıkıp eser haline gelebilirlcr. Bu madde kendi cevherini ve kendi kanununu mütefekkire devreder. Buna da, eoncrefden absiraifye giden bir teori diyebiliriı. Bu »cn yarım asrın şair mütefekkirlerine büyük .bir önem v'eren Oafşton Bachelard. «Psychanalyse du feu» isimli eserinde şöyle der: «Sarih düşünceler ve şuurlu ımajlnrdan ziyade, rüyalar ve ılüşünceler dört unsura tâhidirîer: ateş, su, hava ve toprak.» Bunlardan insanlara mftnen faydalı olabılecek cevheri t»hlil edene ne mutlu! Muhakkak ki çağda; felsefeyi klâ sik felsefeden ayıran ;nühim r.oktalardan biri. çağdaş 'cısefenin bı!gi felsefesinden ziyade bayat felsefesi oluşudur ve Gaeton »'iccn'a göre ancak egzistansiyel bir felsefenin değeri olabilir. Bu mütefekkirler netice itinarile bize ne verdiler? Marcel Prous psikolojiyi yeni bir yola sevketmiştir. nPaul Valery şüpheciliği ve ayni zamanda gaddar bir jyanıklığa mâlik oluşu, bize bir zekâ destanı kazandırmıştır; öyle nir dostan ki, orada en küçiik bir cimıle bile ne kadar tesadüfî 'eya . 'rtibatsız görünürse görünsün, yine mühim bir rol oynar.» (Gaeton PiCOIl). ,~^fi.. i » , .. . ; ; ijfc.Ji^ Tütün ihrac fiatlan Haber verildiğine göre tütün İhrac fiatları serbest bırakılmıyacaktır. Maajnafih ihrac mevıuunda tütüncüler federasyonuna daha geniş salâhiyetler verileceği anlaşılmaktadır. Bu suretle elde mevcud tütünlerin tamamen ihraa temin edilmiş olacak. tır. Diğer taraftan şimdiki halde tfitüne verilen ihrac primirin arttu'ilması dü=ünülmemektedir. İki tayfa 48 saattir denizde kayıp Sile limanır.a bağlı 18 rüsum tonluk Salim Yücele aid Yücel motörü mürettebatmdan iki kişi 48 saattenberi kayıb bulunmaktadır. ' Ev\'elki gece Katırbdan yüklediği kumla tstanbula doğru yol alan Yücel motörü Heybeliada yakınlanndaki Bardanos kayalıklarına oturmuştur. Bu arada mürettebattan Ahmed ve Sabri motörün batacağı zannıyla tahlisiye sandalma binmiş ve denize ' açılmışlardır. Bütün aramalara rağmen Ahmed ve Salihin nerede olduklarım öğrenmek mümkün olama. mıştır. Öteyandan. evvelki gece fırtına »ras:nda makineleri bozularak Marma ra açıklarma sürüklenen P. T. T. idaresine aid Karaköy motörü de Hayırsızada açıklarında bulunmuştur. o MART ].•ı • Umum Kahveciler, Kıraathaneciler, Içkisiz Gazinocular, Büfeciler ve Müstahdemleri DERNEÛİND.EN: 1 Mubarek Ramazanı Şerif dolayısile kahvehanelerimizin sabaha kadar açık bulundurul ması için ilgililere müracaat sdilmiş ve müracaatimiz müsbet karşılanarak yüksek Vilâyet ve Belediyece açık bulundurulrr.a m üsaadesi verilmiştir. Kahvehanelerini açık tutmak isteyen sayın meslekdaşlarımızın bilgilerine arzolunur. 2 Belediye İktisad Müdü rlüğünce değiştirilmek üzere Dernek tarafından toplanan fiat ta rifeleri peyderpey tasdiktan çıkmaktadır. Bu hususta Derneği mizden gönderilen mektublarını alan üyelerimiz herhanşi bir cezaya maruz kalmamaları için tevzi karneleri ile birlikte tari felerini hemen aldırmalan rica olunur. İDARE KURULU ADINA i * t RAMAZAN 3 . ndl ! Ankara Makarnası UCUZ, LEZİZ, NEFİS VE BESLEYİCİDİR. ,hlilh'lililllini!ll!li:il!ll!lllll!l!IIIMi!!!yi!'li:;iılilliiltHli:il!;iill!!lı.illi:iı.ll^!!!l!i:illll V. ] 6.15 12.23 15.42 s li >18.13|19.43; 1.34 % E. ]î?03 6.11 9.30 12.001 1.30110.22 bahsi açtı: Çok kalmıyalım biz, dedi, beş on dakika oturup kalkalım. Ev sahibi de telâşlandı: Ne oldu? Ne var? Muttaf düşünceliydi: Saat besaat tehlike artıyor. Biz konuşalım, tedbir alalım derken. bakıyoruz, artık lüzum kalmamış Bu herifler, işi nzıtacaklar, dedi İzzet efendi, kasıp kavuruyorlar ortahğı. Sokaklardan daha cenazeler kalkmadan, yeni yeni cinayetler düşünüyorlar. HaDeriniz var mı? Sedirü mahallesinde. Sultan camünin önü mezbaha halindeymiş. Ölüleri köpekler tartaklıyormuş. Biri bağırdı: Canım, o mahalleli Ae amma duygusuz be! İnsan dört tane ölüyü sırtlar da kaldırır yahu.. Gün3h deŞil mi? Ayıp değil mi? Öteki misafir başındaSi takkeyi çıkardı. Tepesini kaşıdı: Bir defa dört tane değil on iki tane.. On iki mi? Bilmem, öyle duydum.. İnna !illâhi ve inna ileyhi | raciun.. \ İkincisi. herifıerin skr,eği yok. | karınlarını doyuracak. Qarçurla seçinmeğe çalışan biçaıeleıdir. Çoğu da d'îencidir. Bakar m: senin cenazene? E.. Bpîediye* Hükümef» i Belediye.. Hükumet... İyi kî ilâhili eenaze alayı istemezsin be | sağdıcım? Ne belediyesi, ne hükumeti efendi birader? TuUakız biz bunların elinde, tutsa.k. Akhnı başına devşir! İzzet efendi araya girdi: Şimdi bak, Kerim efendi kardeşim, metin ol. Sen sen ol, itidalini kaybetme.. Beni korkutuyorsun.. Korkacak bir şey yok daha. Ama biz işittiğimizi sana bildirmeliyiz. Komşuluk icabı budur. Çabuk söyleyin, dininizi «•verseniz? Senin oğlan, bir de mülâzim Ahmed, bir de yanlarmda biri daha.. Onun adını pek çıkaramıyorlar.. Sağda solda kakırdatıyorlarmış bu deyyusları.. Bi'meın kaç tenesini vurmuşlar. Her saat başı, bir mahallede görünüycvlarmış. Ama berikiler de secmig'er vaziyeti.. Peşlerine düşmüşler.. Deme! Yemin, kasemle sana! Doğru mudur dersiniz? Takkeli adam atıldı: Lâf mı seninki de? Doğru mudur acaba' Doğru değilse söyle bakalun, nerede şimdi senin oğlan' Bilmem. Gördün mü ya? İzzet efendi ayaklandı: Vazıyet bundan ibaret. Yaklaştı, Kerim'in kulağına egildi: Yine sana göriinür o... Kulağını bük, haberini almışlar de.. Savuşsun! Yoksa fena.. Hadi kal sağlıcakla.. Gecen hayırh olsun. Kerim efendi uzaklaşanların ardından baktı. Sokaklar zifiri karan Uzaklardan nal sesleri akseDaldı gözleri.. Uzu: düşündü. (Arkası var) Andr£ Gide. Hrblrile tenakuza düşen muhtelif şahsiyetlerine, bulandıncı ve. ,endişe!endiri<jj«,^jahsiyetlerine rağmen, bize insa|iruhunun bir zaviyesini açıkîamıştır. Elluard her gün avucumuza yeni bir harika koyar! Muhtelif eğilimde olan bu mütefekkirler yukanda söylediğimız gibi her gün değişen ve uçan bakikatlerin. hayatın ta kendisinin bir hareketten ibaret olduğunu kabul etmişlerdir. On'ar için, hayatı n'ua>\en bir kalıba sokmak, onu öldürmek demektir. Çünkü hayat harekettir VP hareket etmek hür olmak demektir. İç hakikat'er anlayışımız» kspalı bir dünyadır; onîara ancak muphem bir sezgi sayesinde nüfuz edebiliriz. Huh ile insan arasında ve eşyalar arasında gizli münasebetler mevcuttur. Mukayese bu iki münasebete istinad eder. Çağda; denemeciler bu münasebetleri nyrı ayrı incelediği halde, sair mütefek kir bu münasebetlerin birleştiğini hisseder ve sentezini yapar. 1916 Nobel edebiyat mükâfatını kazanan Romain Rolland ıNişanlılar» Isimli eserinde, batı dünyası filozoflarının müşterek ideali olan «hürriyet» i, romanınin kahramaru Annette'in ağz'^cian şu veciz eümlelerle ifade eder: «Bilmiyorum, henöz bitmlvorum. Fskat istediğimi yapmakta serbest olduğumu hi?setmem lâzım: istemek hürriyeti, nefes almak hürriyeti, hür olmak veya olmamak hürriyeti, hattâ hürriyetimden istifade etmemek hürriyeti! Bunları benden alırsanız ölürüm. Ben her şeyi aşk ile yaparım! Baskı beni öldürür.)i MEVLİDE V'.ıhterem DAVET Cumhuriyet'in edehî tefrikası^ 33 N*ZİME NADÎ vefatır.ın ikircl sene! d^vriyesine tesaYazı ıçkrinı fi"len ırtare eden düf eden 14 Mart 1959 Cumıırtsi günü : MPS'UI Müdü! oşie nsmazını mvteakıp S şli CaT.li serifinde okutulacak Mevllde dost. akNUYAN YİĞİT raba ve arzu erîe.'.'ri davet eder'.ı. üazetenıiii (jbnutrilPn evrak ve yaxıSÜREK ve CİKMA.N laı ncşredilsın edilmesin lade Aileleri tlânlardan mesuliyet kabui p MUSTAFA MAZHAR SÜREK'in büyüeümii'. VAZAN: JLHAN TARUS lım da baksın sana annen. Hastasın Şimdi de oiurmuş osya pis Ge:di. değil mi? Ne zaman? sen. Kocam falan .^eln.edi. pis düşünüyor. Bulursun ı undar. Tabanca elde, bekliyor damın j Bir şeyciğim yok ya, işte arasonra cici mamayı? Çok yedin çansıra böyle oluyorum. kü. Bol bol tstüıdım Burun kı tepesinde, değil mi? §imdi neredo? Süphanallah! Bu çocuk ne Hadi çık. Kapı arkajında lö'a vuıyorsun, değil mi? relerde acaba? Tanrmın b'rliğine dalm:yahm. Nf rede şindi kr.can' Arkadaş emanet. Annen yukarıda mı? Şimdi de arpacı kumrusu pi Dikiş dikiyordu. lariyle buluşrrağa Tiı g:ttı yoksa? bi düşün bakalım Hadi ka!'< val Misafir odasına baktın mı bi Deü' Ne arksdaşı ayoî"1 lah! Pekâ'â' Bos yere senin de gü raz? Süpürdüm, sildim. Lâmbayı nohını aldım. Y:n3 görüşürüz »1 Kalk diyoru;n,^lefol! da yaktım. bet. Bana bak! 9 Mangalın ateşini göm. Arolığa Avucunu yaia! Neynrş Ör.ür.e bak. MııdiYoı^adh'nın bir syağı az dahs koy. Sen yat. Kahve takımıru da venlerden yuvs'"^ ••"••i. OecK,ıd;n i hazır et. tim, kafanın parçalanm ısma \or karı arahğma «ıkı.;^'crrlu yı Yatmam ben daha.. Pişiririrn mam. gürültü o!ur da mtıai cu örttü kanadı, hemen «ıracığa ğ'ldı Anahtar tıkırtısını öuydu kahvenizi.. yar. ama d^vranamadı. Kerim efendi Yat diyorum sana. Sağa sola Bana bak! Sus simdi.. 8m* art.k Her kan^rlm arkasmda, !.e ol'l"Şunu çökmeğe başladm. merak etti Gi'.cbe'â dsvratıdı. Peki. cev bitti K'.z nc vanarFin burar!,,? Kerim efendi ceketini çıkarıp kehırkasmı giyene kadar •nisıürltr ; ae'diier. İndi, açtı kapıyı.. Attar İzBer» sıhr p bi o'dıı Ha. c^melnıişi zet, muttaf Nedim efendi, pazarcı Haler var mı? öyle? Ethem. daba birkaç kasabalı.. Hayır. Kim Daha oturmadan, İz.ret efendi C°ncn vere düsecek. tut. Ha? Kalk kızım.. Yukanva TSKLİT EDİLEMİYEN MECMOB Menderes V. Kabinesinde 5 Bos Koltuk * Kıbrısüzerindeki kanlı hayalet ALBAY GRİVAS * D. P. ne Yapacak ? C. H. P. ne düşünüyor ? Ve 245 inci sayıst bugün çıktı İSMET İNÖNÜ Ycmen Sefcrini Anlatıyor