27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IKİ CUMHUKİYET İLK KüBSAN KRUVAZÖKU i Şubat 1959 DÜNYANIN. =haberleri İranla irfan bağlarımız Yüftaıılılar sasırdılar Bir motör Derleyen: CUMAUSDDtN SARAÇOGLTJ Mezkur gemi de işbu tebligatı hüsnü telâkki eyliyerek (iyi karşıhyarak) limandan çıkmıştır. Bundan sonra «Makedonya» yardımcı kruvazörünün vaziyeti daha âyan bir surette görüldüğünden, atış'.ar yapılırken intişarlarından doğması melhuz hasarlan önlemek maksadile evvelden fabrika önünde yatmakta olan mezkur krüvazöre nazaran ateş hattıımzın ciheti mikyasmda hemen hiç hususî binaîar bulunmadığı anlaşılan ve arkası meskun olmıyan araziye tesadüf eden istikamette ve düşmanm top kullanmasma daha ziyade müsait bulunmasına rağmen, mendirek fenerinin poyraz cihetinde ve düşmandan 2900 metre mesafede mevki alarak ve ilk mermi, sancak (sağ) birinci on iki santimetrelik topla, atılarak «Makedonya» rnn baş topu hizasmdan su kesimi üstünde bordasına isabetle, delip mukabil cihetinde ve nhtım üzerindeki fabrika civannda patladığı görüldü. Menzflln bu guretle doğruluğu anlasıldığından ateşe devam edilerek 12 santimetrelik topla ceman yirmi üç, kırk yedi milimetreliklerle de beş adet atıştan sonra, çeşitli kısunlanndft dahilen vukua çeıen infilâklar ve yükselen kesif duman v« alev «fltunlarmdan ıMakendonya» nın süratle harap olmakta Lulunduğu anlaşılmış ve atışlar r<etieesinde ancak geml icinJe p«tlamayıp da arzen gemıyi delerek fabrika civannda ve Varada ınfilâk eden bir mermiden «naadasımn hep îinin «Makedonya> üzerinJe icrai fiil eylemiş ve bu suretle hubusî meskenlerin, ünkârun müsaadesi nispetinde, tahribattan korunmasına muvaffakiyet hâsıl olmuştur. €Öğleden sonra saat biri yirmi beş geçe ateşe son verildi, takib «tmesi melhuz düşmana, Anadolu kı "yriarına gittiğimiz fikrini vemek maksadile, Şark cihetine hareketle «Renl» adasmın cenubundan geçilerek «Demoze» adasına yaklaşacağıma esnada «Şira» da tMake donya» nın bulunduğu mevkiden kesif bir duman sütunu yükselerek kasabayı kâmilen örttüğü görül müş ve şu hal ıMakedonya> nın hâmil bulunduğu veya toplanna tahsis olunmuş cephanesinin tutuştuğuna atfedilmiştir» *** nasıl Boğazdan dışarıya çıkabilrmşti? Gorünmeden çıkmış olsa dahi, Yunan donanmasından korkmadan nasıl bir cesaretle Yunan idaları nın tâ göbeğıne kadar soku'hnuş tu?» Şile açıklarında dibi delinen «Şeytanın bile başaramıyacağı, 90 tonluk «Sarıçam» motörü göze alamıyacağı bir işti bu .» zor kurtarıldı «Yunan bahriyelileri buna benzer düşünce ve münakaşalarla tcısa bir Dün öğleye doğru tüccar eşyası an oyalandıktan sonra, vakit ge yüklü 90 tonlulk Sarıçam motörü çirmenin mânasızlığmı an'ad.lar, Şile açıklarında batmak tehlikesi hemen teîsizle alârm vererek «Pi geçırmiştir. re» ye vaziyeti bildirmeğe, âcese Boğaza doğru seyrine devam ederyardım istemeğe teşebbüs ettüer. ken dibi delinen Sarıçam motörü o Buna mukabil «Hamidiye» ıın tı 1 sırada civardan geçmekte olan Kasiz cihazı da muhabereye müdalnie radeniz yolcu gemisinden imdad isederek Yunan kruvazöninım nes temişse de bütün uğraşmalara rağrettıği mevceleri bozmağa, '.oğmciğa ' men motörün gemi tarafından yedeğe alınması mümkün olmamıştır. Bu ğ «Hamidiye» süvarisi hiç ecfile durunı karşısında Karadeniz süvarisi ermiyordu. İşaret subayını çağırı tflsizle Liman ReisüŞinden yardım taleb etmiş v« Alemdar Kurtarma rak: gemisi yavaş yavaş su almakta olan € Beynelmilel Işaretle «Şira» Sarıçam motörünün imdadına gönliman reisini gemiye dâvst edıu ^e derilmiştir. İngiliz şilepine de limanı terketmeAlemdar Kurtarma gemisi yardım sini bildirin! emrini verdi. yerine doğru giderken yolda Zafer «Bir iki saniye sonra, bu ifadele motörü tarafından yedeğe alır.an Sarin işaretleri olan muhabere flâma rıçam motörüne tesadüf etmiştir. lan «Hamidiye» nin serenine çe Sarıçam motörü sağ salim Boğazdan kildi. Rauf Bey, işaretlerın goriı içeri sokuLmuştur. lüp ok.unması için biraz bekledik ten sonra, vaktini boşu boşuna öldürmek istemedi, şehrin birar ilerisinde «Fokya» ile «Kokamasti» arasmdaki sahada barut fabrikalarile barut depoları vardı. Rauf Bey, verdiği işaretler icra edilinceye kaMaliye Bakanlığınm^kararile Ihra. dar, buraları bombardıman edecek cat, sanayi, madencilik, enerji, bayın ti. Bu maksadla «Hamidiye» şehrin dırhk ve nakliye gibi işlerle uğraönünden ayrıldı ve on beş dakika şanlara şımdiye ka'iar yüıde 10 nis sonra barut depolannın bulunduğu petinde olan kredilerin banka ser. sahilin önüne vardı. «Hamidiye» mayelerinin yijzde 25 e çıkarılmasısüvarisi topa rutuîacak hedeflerin nın, kredi durumunda mühim bir topçu yüzbaşısı Tekirdağlı Mustafa değişiklik yaratmıyacağı belirtilmek. Ziya Efendiye bildirerek ateş mü tedir. Bu hususta bazı Banka Müdürlerisaadesini verdi. le yaptığımız görüşmelerden tu zve« Salvo... AtesL tice çıkmaktadır: , «Hamidiye» nin 12 ve 4,7 san Piyasaya verilen kredilerin arta timlik toplan bir ânda gürledi. Dü bilmesi için 30 haziran kredi haddL şen mermiler, barut fabrikasınm bir nin yükseltilm'îsi lâzımdır. Bu yapıl kısmını hurdahaş etti. İkinci sefe mamıstır. Esasen Eankacılar da ilk ko rinde fabrika olduğu gibi berhava talarla hemen hemen bu hadde varoldu. Ortada barut fabrikasından mışlardır. Ayrıca Bankalartn ellerinde imkân, eser kalmamıştı: sıra barut depolarma gelmişti. Toplar hedef değişti yani kâfi para olması da sarttır. Verilen kararla daha ziyade ihra. rerek mermilerini savurdular; bir daha, bir daha gürledüer. Evvelâ cst vesair iktisad kollarının teşviki sahilde büyük bir infilâk duyuldu; gayesi güdü'düğü anlaşılmaktadır. K O W V D E Masal gibi azetede okuduğum raman, inananm mı, ma ımnsam mı diye tereddüd geçirmiştim. tnanılır gibi degildl ktt Okuduğum yan blr masala benzl. tehlike atlattı Kredi haddinin yükseiüİRtesi îsîenîyor hemen ayni 6nda da kesif bir duman ve cehennem bir alev sütunu Belediye Reisi Kemal AygOn semalara do§ru yüVseldi. Barut deher pazar olduğu gibi dün de bütün «Balkan Harbinde Hamidiye kru poları infilâk etmişti. imar sahslarını teftiş etmiş ve gerek vazörünün akın harekâtı» eserinın «Artık «Hamidiye» nin burada 11 direktifleri vermiştir. Bu arada yazarı deniı albayı sayın Tevfik sahil yolunu da gezen Aygün kısa İnci ise bu olayı »u şekilde can yapacak işi kalmamıştı. Harmanlı bir zamanda tamamlanması içirî, çayarak (1> döicKi, tekrur«Şrra lünalandırıyor: lışaalara her türlü yardunın yapıta. ra önüne geldi.» «Saat on fkiyl on geçe, «Haçağjni. i>iLdirmiştir. «Urrtân "Bîr heVcürnerç ^fçindVidlJ midiye» bütün heybetile Şira ada. Alîgün öfleden sonra da BeledUy». sının önünde gözüktü, Bir ânda Kâyıîdar Vaştânk'âra "ediyoV, yeî de, Şube Müdürleri ile bir toplanşehir karıştı, sahilde ve sokaklarda kenliler kaçacak sığınacak yer arı tı yanarak Belediye işlerind görüs. heyecanlı ve telâşlı bir kaynaşma yorlardı. Şehirdekiler şaşkma dön müştür. oldu. «Hamidiye» talihinden tnem müşler, dağ yollarına dökülmüş Bir trafik kazasi nundu. Çünkü, limanda güzel bir lerdi. «Makedonya» kruvazörünü Dün Nusret Kahraman adındaki şo av da vardı, sahildeki tamir atöl telâşlı bir hava sarmıştı. Bir çok förün idaresinde Ankara 11058 plâka yesinin önünde bir Yunan harb ge binalar, acele, acele tarafsız devlet numaralı otomobil Aksarayda Valide misi yatıyordu. Bu, «Makedonya» lerin bayraklannı cekiyorlardı. Yu camii önünde 80 ya;larında Nana a . ismindeki yardımcı kruvazördü; 4 nan bahriyeli'eri bir yandan «Ma dında bir kadına çarparak ağır sutane 12 santimetrelik ve ıki tane kedonya» yı suvu suyuna orurtmak rette yaralamntır. Yarah hastaneye 7,5 santimetrelik topu vardı. Diimen üzere mendireğin içerisine doğru kaldınlmıs, şoför adalete teslim edil makinesindeki ânzayı gidermek ü çekmeğe çalşıyorlar, bir taraftan da miştir. zere üç gün evvel «Şira» ya pel ! toplannı atışa hazırlamağa uğraşı 4 Türk sanayicisi İngiltereye mişti. Limanın ağzında da «Alek yorlardı. Fakpt pemiyi sığ suya gay davet edildi sandriya» isminde büyük bir İn ret edislerinden. esash bir .eavasa îngiltere hükumeti tanınmış dört niyetleri olmadığı anlaştlıyordu. Ih Türk sanayicisini üç haftalık bir tetgiliz şilepi bulunuyordu.» timal ki. gemi tsrnire baŞ'rıhmn o! kik ziyarctinde bulunmak üzere In. «Yunan bahriyelileri, karsılanniçin. savaşa hazır degi'di. Hos giltereye davet etmiştir. Tetkik edida «Hamidiye» yi görünee şaşırne de olsa «Makedonya» yardımcı lecek mevzular arasında atom sanr"'ar, şüpheye düştüler. Olacak şey trallan ve uçak fabrikalan çlışmalakruvazördü. drğildi bu. Onlar, «Hamidiye» yi «İngiliz şilepine gelinc«; llmanı n da bulunmaktadır. gayet iyi tanıyorlardı; yanılmalarıfngiltereyi ziyaret edecek olan na ihtimal yoktu. Fakat bu nasıl terketmeğe hiç de niyeti olmadığı Türk endüstricileri Maden Tetkik ve gibi, 7üstelik liman içinde, Yunan işti? Çanakkale Boğazının ağzında Arama Ensti*üsü Umum Müdürii karakol gezen Yunan muhribleri; yardımcı kruvazörüne siper olacak İhsan Topaloğlu, Makine ve Kimya bir vaziyet almağa uğraşıyordu. cHamidiye» nin yandığını ve tamir Endüftri.si Umum Müdür Yardımeıskabul etmesine imkân olmadığını Rauf Bey şüepin bu hareketine kız Reşad Sarıbaş, tzmir Ticaret Odası Başkanı Osman Kibar ve Sümerbank daha bir gün evvel telsizle müjde dı, işaret subayma seslendi: « Derhal demirini ya bırakarak, Umum Müdür Yardımcsı Salâhadd''n lememişler miydi? Kafileye «Bir kısım Yunan subaylan bu ya keserek hemen limanı terket. Akyoldan müteşekkildir. nun «Hamidiye» olamıyacağını ıle Ateş açacağim! diye tngiliz şilepi îngiliz Ticaret Müsteşan refakat decektir. işaret kaldınn! ri sürüyorlar, iyi bilenler ve tanı(Arkası r«r.) yanlar ise, «Hamidiye» nin tâ fcendisi olduğunu iddia ediyorlardı. Yu ŞUBAT 9 ŞABAN 1 nan bahriyelileri tereddüd ve hay(1) Harmanlamak, bir yere ya3 retlerinde haklı idiler. Onlar şövle naşmak veya herhargi oir mevkii 6 c c düşünüyorlardı: Hani «Hamidiye» dolaşmak için, az dümen ra^iyesi:S yanmıstı? Yanmadığı kabul eoilse le, büyük bir kavis resmerterek dahi, günün ve gecenin her saa seyrediş ve dolanışa denir. (Deniz 7 02 12 28 15.16|17J5|19O8 5 18 V. tinde Boğaz ağzında devriy» gızen binbaşıs» Lutfi Gürçayın «G^mici E. ] 1.28 6.54 9 4ÎJİ2 00I 1.33 11.44 Yunan muhrjblerine BÖzükmeaen Dili» İstanbul Deniz matbaası 1943) Belediye Baskanı imar sahalarını gezdi kczler* dil öğrenmek; vtrüecek 1959 yüının birinci ayı •onlarınYAZAN konferanslardan kardeş memlekttda Tahran'da, iki memleketin Dışerin her türlü durumunu anlaişleri Bakanları tarafından imzamak; karşılıklı yayımlardan haber lanan Kültür anlaşması, kardeş mil almak; şairler, bilginler, türlü r a letlerin tarihine yeni bir zihniyetle sıfta edebiyat, sanat ve basın menyeni bir devre açacak değerdedir. Geçmişteki olayların acıları, onları iki milletin birbirlerile döğüşüp lmda kı>metli bir bilgin olan muh suplarını tanıtmak ve tanıstırmak birbirinden, ancak geçici olarak a ' çarçışmasını mâzur gösterecek se terem dostumun bu vasfile ii &n gibi hususlar, tabit yoldan temin yırabilmiştir. Tarihî kader, her iki j bebi bir beytin içine sıkıştırabil laşmanın biran önce gerçe!<leşme edilir. Her iki tarafın bu işleri yememleket başında bulunanları ni ! mek, yüksek bir kültüre, insanlığı sinde hayırlı tesirleri olacağına e rine »etirecek değerde genç ve olhayet beraber olma gerçeğine alıp derinden anlamaya bağlıdır. Nite minim. Her iki dev'etin n'llet r,«c trun elemanlan vardır. On'ar bu getirmiştir. Sadâ^âd paktile, büyük | kim Saadî, âdem oğullarına bir lisleri, hiç bir sakınma 'uy nadan, merkezlerin başında bulunmalı ve '• nra'ara geAtatürk ve Rıza Şah Pehlevi gibi ' birlerinin eşit varlıklar olduğunu memnunlukla bu anlasmavı kaıUİ bir ev sahibi davr iki üstün devlet adamının şahsî ' ayni belâgatle asular önce ifade edeceklerdir. Bunda da nernangi lecek ilgili'eri tatmln etmelidirler. Bu orati' usul tecrübe edilmı» dostluklarında iki millet, manen etmemiş midir? Birleşmiş Miletler, bir şüpheye yer verilemaz. birbirlerini buldular. tran İle Tu amaçlarını anlatmada onun bu koKalıyor, kısa zaman sonra an ve çok verimli olmuşıur. Bizde ilk ran'ın efsanede döğüşen kardeş re nudaki beytinden daha mânâlısım laşmanın işlemeye başlaması. 3u tecriibevi İkinci Dünya Harbi bakabetini, bu iki büyük önder, Ef bulamazlar. Hayyam, çağdaş hayat hususta bir dileğim ve bir fikrim şında İngilizler yapmışlardı. Başrâsiyâb ile Rustem'i barıştırarik dağdağalarının boğucu baskısı al var. Anlaşmanın 15 inci maddesin langıçta çok az alâka görmüştü. :erçek hayatta işleyen yakın dost tında kıvranan insanhğa rubâileri de tatbikat ile meşgul olacak, e'tı Fakat zamanla gençler buralara uk amacma kavuşturmuşlardır. le şâirâne bir avunma armağanı üveden kunı'" gelmeğe alıştılar. Şimdi merkez Her iki taraftaki anlayı«lı halef sunmuştur. İtiraf edelim ki, garp, bir komisyondan bahis ediliyor. koskoca bir binadadır ve o büe dar er, o iki feyizli elin diktiği ya Hayyam'ı bizden daha geniş, hat Türk iiye'er Tur u ; vp > ••'r..^~t mer gelmektedir. İvi ve doğru başla• kınlık ağacının yemişlerini der tâ daha önce anladı. Acı ama söy kezinde. İranlı flveier Tahran'da mak, sabırlı devam etrnek »artile meye başladılar. İran devletlnin liyelim, çünkü bizden daha kültür^uhınacak'ar: Türkiye hükumeıi başarı muhakkaktır. Bu dileŞi ileri Bağdat paktına girmesi. rimdi He lüdür. İran şubesi nezdinde, İran h'iku S'irmeye beni teşvik eden bir cihet Türkiye ve tran arasında bir külFars irfanından, hele edebiyatın meti Türkiye şubesi nezdinde lr>er de dostluk cemiyetlerinin durumu ür anlaşmasının imzalanmnsı, o dan Türkler çok şey almışlardır. olmuştur. Dostluk kurumları fazla bahtiyar ve mutlu neticeleHpndir. Sanki bunu karşılamak için Hüs mümessil bulunduracak ve *omis bir faa'ivet sösteremivorlar. Çünsıra ile von en az vı'r1» tŞehinşah hazretlerinin memleketirevi Dehlevî, Nizamii Gencevt, Tahran'da ve Ankara'da toniana kü bun'arın başında bulunan zatmizi ziyareti vesilesile, gene bu , Celâleddini Rum gibi büyük şa caktır. Benzeri an'aşmalann tat lar. iş (Tiiç salıibi insanlardır. Anpv,««'Mikleri sütunlarda yazarak belirttiğim bir i r ı e r l F a r s dilinin şaheserleri ola bikatmdan edinilen tecrübelere cak vszifelerinden ihtiyaç, artık tahakkuk etme yolu rak Iran edebiyatma sunmuşuz göre yalnız bu ta»7daki resm! te mahdud zaman'arda çalışabiliyorna girmistir. O da şudur ki, nil dur. Aslı Türk olduğ halde büyük maslaria yetinild'ği takdirde ö§ 1ar. Bu kadari'e de elle tıitu'arnk letlerin siyas! yaklaşma'an yanın eserini İran dilinde vermiş olan renci ve cğretmen mübadelesi gibi bir netice alınamıvor. DfHığim şeda birbirlerinin ruhunu anlama B î d i ı edebiyatını farsçada bulan hususlar gerçekleşiyor; fakat de kilde kültür merkezleri kuruiaoak gayreti olmazsa bu yakmlıklarm ! islâm şark miletleri için çok tutu vamlı kültür temas^rına geniş im olursa onun ba=ma Eetirilecek oköklü olamıyacağı hakikatidir. Me lan bir şiir dehâsıdu. Asırlar bo kânlar sae'anamıyor. Devamlı te lanların vazifeleri sadece bu iş oselâ. Mpv'ânâ'mızla muhterem bil yunca bu içten alıs veriş, birbir mas için İngiliz kültür heyetleri lacaktır. Basın mümessilleri, ha'tâ gin Bedîvzzeman Furuzan Fer'in lerine asıllarını aratmıyacak kadar ve Amerikan kültür merkezleri teş kültür temsilcileri dahi her iki işi candan meşçul olarak hayatını ve iki milleti kucaklaştırmıştır. küâtı örnek a''nmalıdır. Nitekim beraberce yapamazlar. Bu külhir serlerini yayıp tamrmada gösterson yıllarda Fransızlar da böyle merkezlerinin başında bulunacakSon kültür anlaşmasile bu kudiği üstün himmet, aydm Türk çev bir merkez açmak suretile bu ve lann bundan başka bir görevleri relerinde derin bir 'sevpinln doğ ^ a ş m a , yeni b.r safhaya giriyor. rimli yola girmislerdir. olmamah, bütün dikkat ve ihtimam Anlaşma metnini, Dı» Bakanlarılannı bu ise verebilmelidirler. masma sebep olmuştur. Gönülden rhızın imza sırasmdaki karşıhklı Fikrim ve dileğim şudur ki, resönü!e mden yolların birlestiği yprsöylevlerini okudum. Her iki taraf, mî tarafını hisseHirmiverek suretBahtiyar bir tesadüf olarak iki de canlı bir anıt olan Mevlânâ, ayI ruh beraberliğinde muhtaç olduğu te Tahran'da bir Türk, Ankarada millet ordusunun fki mümtaz şahni sevgiliye bağh olanları önce çımuz cihetleri tam aydın'ık olarak da bir İran kültür merkezi müsta siyeti, her iki memlekette devletîe'nd'»n, srnra ilk karsılaştıklan ifade etmişlerdir. 1945 de Londra kil olarak kurulmahdır. tngilir rini te.nsil etmektedirler. Bu iki anda yüz yüze manevt bir vuslat , TJNESCO Bakanlar Kor.feransında kültür hovetine karşılık olmak tt yetişkin ve olgun devlet adamının zevkir.e er^irmistir. İran Marif Veziri olarak kendisile zere Londra'da açılan Halkevi böy kültür mtinasebetlerinin fiilt ve orAncak anlaşanlar, birbirlerini se tanışmak mutluluğunu iuyduğum le idi ve çok faydalı oluyordu. Ne ganik kurulmasında varlık! .. b i » vebilirler. Kültür, insanı insanda A l i Asgar Hikmet, şimdi iran .an yazık ki, kapandı ve niçin kapanaydmlatan bir emekHr. Kültür, | c i y e sinin başında bulunuyor. As dığı da anlaşılamadı. Açılacak mer büyük bir emniyet telkin etmektedir. Her iki hükumerin iyi nlyette geçmişteki düşünce verilerinin hâlteşebbüs ettiği bu anlaşma, onlade benimpenmesi, gelecekte yeni T Ü R K L E R t ç t N rın e'lerile Ankara'da ve Tahran'da varatmalara vol acması demektir. „„•„; ,,^ y a m a n ( j a gösterecekİNGİLÎZCE Bilmek ve öğrenmekle baslar, duytir, inanındayız. mak ve ruha sindirmel:le devam e(Taraamile telâffuzlu) der. Havat içindeki hareketler ve N. SILANOĞI.U'nun hazırladığı bu kitapta davramslar, ysni ahlâk, kültün'n * Kendi kendıne ingilizce cümle kurmasını, çieeklenmesi, göze görünür hâie * Tercümenin esas'.arını, gelmesidir. Din anlayışı da kültü* İngilizce tâbirleri Nühssaı 25 Knruştur rün baslıca yönierinden biridir. İÖğreneceksiniz. Fi. 5 Lira f ABONE ŞARTLAR1 randa çokluk a olan mezhenle meTi IKBAL KİTABEVİ İstanbul. rtırklye Hnrlrl eketimizde yaygm olan islâmf göUra Kr. Llra Kr rüş arasında bulunan benzemez HASAN ALI YUCEL noktalara bakıştaki sertliği yumu , şatacak, ancak kültürdnr, kültü | rün, kuru bilgiden başka benlik ] te ve rlerinliğine Mr an'ayış olu ı şudur ki, miisamaha ded'&imiz ol ' nluŞa imkân hazırlar. Sekter ve mutaassm ruhlann varlığı, kültürün yokiuğundandır. Son kültür anlasmasını, bu fikirlerin ışığı^da eörerek sevinç duyuyorum. İki memleket hükfımetlerini bu bakımdpn tebrik ediyorum. Hâfız'da aşk, Saadi'de hikmet, Hayyam'da fânilik ve zevk, ne kadar insanî, ne kadar evrenseldir. Onlardaki İranî ruhun bütün beşere yayılabilmesi. kültürlerinin genişliŞi ile olaMImistir. E^erlerini tanıyarak biz de ruhlanmızın ufnk lannı uzaklara itebiliriz. Yetmiş M E K T U P t, A • ; ff Evinizden ko>Tinüzden, işinizden ay nlmadan bo? zamanlarınızda tngiliz re çalışarak «ağlam bir lstikbal saj layabilirsinız Parasız broBürümüzü Isteyinlz. INTERNATtONAL OFFtrt Galat««aray, Veniçanı Cad. No. 4< Bpyoğlu İstanbul "Jngilizce Defsleri " ' i MERAL SÜTMEN ile Avukat AYHAN ERKMEN evlenfliler 8.2.1959 Bir varmıs, blr yokmuş diye başUyan masallann, dev» tellâl İken. kabr sllâhdar İken, ben annenun be»iğfaıl tıngır mınfir »alUr Ikai tekerl. mest kadar akla uzak blr olaydan oahsediliyordu. blı Tıpkı masal gibi, blr yokmu; basUngıcına lâylk blr olay. Dün ziyareHıne gelen blr akraba, kendisi de bu olayın İçinde yaşadıgını söyledl, yanyı teyid ettl, Inandım. İnandım ımı, ben geıie bunu blr masal gibi anlatmajra başUyacagım. Çünfcü masal baslangicı, hâdlseye pek yakışıyor. bısana, sahl degllmiş gibl gellyor da, blr nebıe teselli buluyor. Velev züğürt teselllsl de olsa. Blr varmıs, blr yokmuı, Istanbulun yeni banUyölerlnden birinde, Uerl hamlelerimizle övündüğümüı ylrmtıci asnn bu İM» yılmda, üç minklk e%den bonna bU okul varnuş. Bu okulun adı, ttrtelik de, lâtesbih, koUejmij. Bu teptim kece, «JvrUttim kulah okula kollej demelerinin •ebebl, İçine bir parça Ingiliıee kariştırmalanndan ileri geiijormuş. Hani, terkos suyundan mamul ma hallebiye Urçın ekip adını Uvuk göğsü koyanlar var ya, bu da be^bel II öyle blı tlcari zihnlyrtin eseri. Nohut oda, bakla *ofa taksimatlı iie evciktoı mürekkep, «ol ya mubarekNle oluveren bu kollejde, üste lik. bir de yatılı kısım varmıs. Yatıh kı&nu târif ettiler. Parmağım ağrımda kaldı. Tıklım tıklım yatakhaneler. Kat kat ranzalar. Tahta perdelerle bölün miiş sınıflar. Temizliiin T» ri, »thhl şartların •S» si hile bulunnıayan bu sozüm ona kollejden. çoruk velileri. UgiU makamlara şikâyctlerde bulunmuşiar. Müfettişler gelnıiş. Yarmışlar. çizmisler, ihtar vermişler, gitmişler. Gitmiler. araa, gidiş o gidiş. Ta tkincl şikâyete kadar. Tekrar gelmisler, tekrar yazıp çlzip gitmişler. Okul pardon, kollej . çölde yeni tnimure kurmağa hazırlanafi insan yiğınlarıri" ilk giinlerde, bajlannı sr>km»k i I ı yapıvermrfre m*rbur oldukları mııvakkat bnmkalardan farksız hüviyetini hâlâ muhafaz^ edl yor. Ilâdivnin asıl akıllara durgunluk vertn tarah ?u: Kollejin talcbesi. tstanbulun muh. telif semtler'ı ıden, hem de okul uzsk ta olduğu İçin, dafınık ve uzak tomt Ierinden gellyorlar. Tasıt nkmbsı ça kilmesin diye, (oeuklara bir araba tahsis edilmiş. Tabii iicretl mukabilcnde. Senpllk 75 00 150 00 t'cret, talebe basına yirmi, otuz, 8 aylık 40 00 80 00 «1U lira. Arnba, her^rbah, erkenden s «ylı* r t " • • '• *3üo6 44"bo eve kadar gelip öğrenclyi alacak, Baskn vt yayan * okula götürecek. Cıımhurlyet Matbaacılık ve Ama bu da blr havajden Ibaret. ««zt'tfcUik IDckAnonun ŞirkrU Cagaloglu Halktvi mıkak No 3H 41 Şötörün keyfine ml "bağlı, arabanın Sahibi bnızin veya fren durumuna mı, belU olmayan blr aksaklık, çocuklan. saNAZİML NADİ bafaleyin karda. yagmurda, çamurda, Yazı Ijlerını fflpn ırtar»» eden evlerinln kapısı önünde dakikalarca Me*'ul MödOt beklemeğe nıecbur ediyor. Dakika. NUYAN YtĞİT tîaiftfmii. t;onavrllen evrak v« y«a larca blr sey mi, bazan saatierte, ba lar n>sredıl«tn edllmesln lad« edllmrs zan günlerce gelmeyen bu arabanın I tlanlaıdiuı m«»ulıyet kabul •dilmes. bozuk ofanadıgi, tâmlre gtrmedttl giin yok. Hâsılı, blr kollej var ama, blrçok bakımlardan yok gibl, Kollejin arabası var, ama yuzünft göraı olmadığı için o da yok gibL Kollejin talebosl var, ama, faba çoruklan gerlrip görüremedlğl için, onlar da yok *ibl. Talebe velileri talebe basına «nlaca llra araba parası verdlkleri halde, arabadan faydalanan bulnnmadıgi kin. o paralar da yok gibi. Bütün bu yokluklar içinde, t«k var olan şey, kollejin pohnohlu adı. Dedim ya, masal gibi: Hamdi VAROĞLU CÜMHW?IİYET ACI BİR KAYIB Satın Alacağım ARSA APARTIMAN Cihangir, Mecidiyeköy, Maçka arası ve emsali mujavatsıtsu Mehmet P.K. 28 Kadıköy GÖZ HEKİMİ Bılen Kazanıyor ISTANBUL RADYOSÜNSA mağa başlamış. Artık bütün sülâ ! lesi mi, çevrenin bütün tilkileri mi, Allah bilir. Ama tüki işi bu. Toprak oyuklardan gide gide beri tarafa geçmişler. Irmak da taşuıca sel basmış köylüğü .. Birkaç yıl dayanmışlar. Hükumet el atacak olmuş, istememişler.. Baba yadigân yurdumuz, el sürdürmeyiz, dayanırız demişler.. Evlerin kîpı dışlan hep çamur, hep batak. Irmak ikide bir azdıkça içerleri de o hale geliyor. Karılarının altın suması saçları diller» dsstan olan Lebbeyli köyünde, çok değil onbeş yü sonra, göz kapağını aralayabilen genç kan kalmamıs. Erkekler öylesine, şalvarlannı boşu boşuna kabartarak sağa sola devTİlirlermiş. Sonradan köyü buraya tasımıslar ama, ne çare! Artık arısı bal rer Yanya «fjrafından Urfa Mut»»arnh şehit Nusret Bey «e merhume Hayriye Hanimın ogullan, mertıum N'a»uht. Mszlum Kurosmsnın kardegIrri v« tzz«ttln Derbendtn yejeni, Leman KuroMnamn kayınbiraderl, Nusret, Nesrin ve Necdet Kurosmanın amcalan, Erkün, Aya», Beyoglu. Yurdalan. GUnas Derb«nd, Kulan. Soyınl ve Bigad ailelerinin «krabalan mtlpteli olduğfu hastalıktan kurtulamıyarak 8 Şubat pazar günQ Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazeıl f Sunbat pazarteıl gi\nH 6ğle j namazını müteakıp Beyazıt Camiinden kaldınlarak Tcpkspı Şehitliğına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye. roez, eseği arurmaz olmuş. Döl döş kesilmiş. O dimdik memeli gelinler tarihe karışmı». İşte öyle, kökten temizlenmeyi bekleyip dunarlarmıı gayrı.. Su.. Su.. Su iyi şey.. Buralan kalubelâdan beri su bekler. Irmaklar, üç be» gün doğru dürüst akarlarsa, yılın dört a>n Uşarlar. Taı taş üstünde komalzar. Bataklık, balçık denizi.. Dağm taşın tepesinde bile ayağm kuru yer görmez. Hep kaygan, hep ısiak öylesine.. Sekilerdeki bağlar, tepedeki karlarm suyuyla üç beş yıl sulanır. Sonra bir sel gelir, süpürür kütükleri.. Yuvarlayıp ovaya indirir taş duvarları.. Haydi yine taş taşı. Haydi tekrardan toprak tsşı. Yeni baştan kütük dik, yetsin diye bekle başında.. (Arkası var.) i «s TARIK KUROSMAN Dr. Murad Rami Aydm Ul| Cumhuriyet'in edeb! tefrikası: nm yanğına tutunarak, sırtındaki nen kara ekmekler, insanlara akla varmıştı. Sokaklar bomboştu. Ssğharan oraya boşaltan dedesinin, sığmaz zürriyet kudreti bağışlıyor da solda sürüklenen bir kaç eıkek. onun da dedesinin alın terini dü du. Yalın ayak, başı kabak büyü damların altından mutlaka sıkıca şündü Kadir.. Derenin dip tarafla yen erkek çocukları, daha on İki bir zorla çıkmış gibiydi'er Ya bakrmdan başhyarak fudolayı yama yaşını doldurmadan, kendi yaşla kala, ya da fırına uğramak için. cın yarı beline kadar katmer kat rındaki kızların peşinden gitmeğe Ayaklarında kirli donlar vardı. Pamer düzlükler meydana getirmek başlıyorlardı. On besinde göz ka ça bağları tozlann içinde sürünüiçin, kul gücü yetmezdi. Katırlar paklarının altı çürüyor, dizleri sar yordu. Belleri iki kattı. Adamm gayretlerini. develer sabırlannı ve sılıyor, uykuları kaçıyordu ama, yüzüne sönük sönük bakıyorlar, eşekler canlarını, işe koşmuş ola nereden oluşup geliştiği belirsiz bir şey demeden yollarına gidicalkardı. Sonra sıra sıra kütükler, bir ısı, tuttuğunu büküp atma gü yorlardı. YAZAN: ILHAN TARUS iri salkımlı pembe üzumler, erik cünü sağlıyordu. Ille şu sıtma olNeden sonra anladı işin kerametadmda meyv» veren kiraz ağaçtini.. Odada muhtar anlattı. Meğer tanelerini buldular mı, şağılara erguvan renkli kayalar Kadir onu düşündü şimdi.. Şu köyün asıl yeri bura değilmiş. Dünkü kısmın hülâsası: lai ve arpa leblebi gibi çıtu çıtır sarkıyordu. Sağ tarafa doğru akılh ları.. kavrulmuş Hey Rabbim, dedi; bizler de İlerki çıplak dağm öte tarafındayHacıfitiloğlu Kadir, ağacsız bir çiğnerler, sakallarmı hazla titretir uslu kayarken birden kesilip dik insan mıyız ki! AUah korkusunu ıtma olmasaydı, şu yakalardan top anacak bir iki bin insan, şehrin mış. Bu dağ, Lebbeyli köyünü Kun r arazide, tozlu yoltar üzerinde d lermiş. Besienme yönünden tanele eşen, yerin yedi kat dibine sokul yitirmişiz. İmanın ku\ veti dizlelız otı ile gitmektedir. Kar§ıs>na rin göreceği iş de pek yabana atıl mak istiyormuşçasına süzülüp inen rîmziden, kollarımızdan, bilekleri askerine, topuna, tüfeğine göz aç duz ırmağından korurmuş. Ufak teMplla Mehmed çıkar. Konuşurlar. maz ama, kaç hayvanın dişine, kaç yarmalar, kısacık kısacık çalı ev mizden uçmuş. Yüreklerimiz, çö ırmaz; iki saatte hükumet kona fek sulama işleri de görmüşler, rağını bastırıp geçerdi öteye.. Ge hatça yaşarlarmi}. Günün birinde Kadir, bir çok köyleri dolaşmış, tane dokunur bir günde... lekleri çevirdikten sonra yine hız J r e kleraniş yılanlara mekân olmuş. çen yıl yolu düşmüştü de Dazkırı bir tilki çıkmıs ortaya... İsi gücü kendi Icöyündefci oğayo b«r mefc Kaç dokunursa dokunsun, o la bas kaldırıyor, deminkinden da Kesmeli kafalarımızı bizim, buda nın o taraflardaki Lebbeyli köyüna yokmuş gibi dağın kese yerini oytub petirmektedir. taneler benim hayvanlarımm hak ha sert çıkışlarla yeni burçlar mey malı. Ancak yola geliriz. dana getiriyorlardı. Daha berilerde, Kurudağın öte kıyısından geriPROF NİMBÜS'ün MACt RALARLBu gibiler, üç dört yaşm kıdır, diye haykırydı molla Meherkenden med, helâl olsun, sebeplensinler! dört nala geçilmeğe kalkışılsa, sa lere doğru, ulu meralar uzanıyordaki çocuklarını da bu işe alıştırdıkları için hal 1 Gözünü dikenin, gözünü çıkarırım! atlerce sürecekmiş gibi görünen ,a du. Her biri bir yakaya yönelmiş Ierinden pek şikâyet etmezler, Beygir her adımda sanki biraz laca karanlık içindeki ova, sanki sığırlar, mandalar, kafaları yere salt molladan çekinirlerdi. Molla daha yavaşhyordu. Kadir, içinden akşam serinliğini bağruıın derin doğru eğik, hareketsiz duruyorlarnın düşüncesi de boşuna mıydı, I lâhzada kabaran öfkeyi yine lâh liklerine indirmek istiyormuş da dı. Görünürde hiç bir yesillik, bozboşunaydı ha.. Topraktaki saptarı, zada sondürdü. Nasıl olsa ağa cnu buna tâkati elvermiyormuş gibi, luk, varlık yoktu. Daha yukarlarda çalılaşmış otları, dağı taşı kaphyan geceden evvel beklemezdi. Bir ka soluk soluğa idi. Yanlara Joğru, koyunlar, biraz daha yükseklerde orman artıklarını hayvanlarma ve rar verecekse onu da sabaha kadar yamaçların enikonu sertlik kazan keçiler, belki bir şeyler bulabilidirmek hakkı da onundu. Hele boz ferah ferih verir, ancak şafak sö dıkları hizalardan itıbaren kuru yorlardı. Bu hayvanların akşam va kır florası ile ağaççık adı veri'.en kerken harekete geçerdi. Şimdi şu duvarların üstüne oturtulmuş btğ kitleri kapılarına dönünce, 7.or besert otların beygirlere. eşeklere, lâgar hayvanı sıkıştırıp günaha sekileri görül üyordu. Üst dste. bir lâ taşıdıkları iri memelerini, nakale duvarı gibi dımdik, merji sıl da genç kadınların avuçlarına hattâ keçi ve koyunlara cok va girmekte hiç mânâ yoktu hani.. Tekrar iniş başlamış, adım ba ven rrerdiven yükselen düzliıkler, doğru sallandırdıklarını düşünüradığını iddia ederdi. İşte bu arada yordu. Neyle dolardı bu yüklü torbayvanların kalın dudaklarma e j şmda ayalkar dibine serüen açık kimbilir kaç kişinin omuzlarında kin tane'eri de yapışırsa guy on kahverengi kum denizlerimlen bi ! taşıdığı topraklar, taşlar, ınolozlar balar? Bu yoz toprağm tuzunu yaguya taneeri „ , lıyan hayvan doyuyordu demek cağızlar çok sevinirler, yalap yalap [ ri daha ortaya çıkmıştı. Üerde, gü ve çalılarla meydana getirilmiştiEv halkı sayismca dilimlere bölüyalanırlarmış.. Bilhassa keçiler yu neşin tozla göverdiği tepelerden a ' Bir çanğın burnuvla çıpHk kaya2 111 II Beyoğlu Parmakkapı İmam sokağı No. 2. Tel: 44 15 53
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle